ONUNCU YiyNDA Mil.lt FOLKLOR

Benzer belgeler
DEDE KORKUT H KÂYELER NDEK KARAKTERLER N TAHL L

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Cümlede Anlam İlişkileri

Kur an ın Bazı Hikmetleri

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Bu feryadımı askeriyeden atılan subayların feryadına bir tercüman olması hasebiyle dile getiriyorum.

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış...

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

İlkadım Birey Tanıma Envanteri

DERS. BÜYÜKLER ve KÜÇÜKLER

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Azrail in Bir Adama Bakması

Yanlış Anlaşılan Faizci

25 Nisan 2016 (Saat 17:00 a kadar) Pazartesi de, postaya veya kargoya o gün verilmiş olan ya da online yapılan başvurular kabul edilecektir.

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

ĐŞKUR sitesine giriş şifremizi hatırlamadığımız için, şifremi unuttum kısmını tıklıyoruz.

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar

AKLINIZI BAŞINIZA ALIN, KAMU ÇALIŞANLARINI SINAMAYIN! Yazar Editör Perşembe, 26 Haziran :58

İçindekiler Şekiller Listesi

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.


İbadetin Manası ve Çeşitleri

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM

Yusuf Yıldırım. Kategori: Türk Romanı Çarşamba, 28 Nisan :19 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4066

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

AKICI OKUMA TEKNİKLERİ. Özkan ÇAĞLAR-Rehber Öğretmen

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba


Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

Fiilden İsim Yapma Ekleri

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

25 y ld r iddetli migren a lar ya ayan anne, diyetinden sadece 2 g day ç kararak sa kl hayat na sonunda geri döndü.

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Psikolojiye Giriş. Gözden geçirme oturumları. Evrim ve Akılcılık Ders 10. Pazartesi, 26/02, Salı, 27/02,

Bunlar dışında kalan ve hizmet kolumuzu ilgilendiren konulardan;

AKADEM K MAKALELER. M. Esad Coflan

(0216) (0505)

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

ASıL ADı KITAB-ı DEDE KORKUT ALÂ LISAN-ı TAIFE-I OĞUZAN (OĞUZLARıN DILIYLE DEDE KORKUT KITABı)

KARADENİZ BÖLGESİ NDE BEŞİK / BEŞİK YAPIMI

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

Meme kanseri taramasi

ETE KEMĐĞE BÜRÜNMÜŞ ŞĐĐRLER: OSMANLININ GÖRSEL ŞĐĐRLERĐ

KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI

CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER

nsan Kaynaklar Geli imi

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

EUZU - BESMELE. Kovulmuş Şeytan dan Allah a Sığınırım. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla KUR AN EUZÜ - BESMELE İNSAN

TEKNOLOJİ VE TASARIM

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi. Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü PROJE HAZIRLAMA ESASLARI

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ BİTİRME TEZİ YÖNERGESİ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONEL YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

ÖZEL MOTORLU TAŞITLAR SÜRÜCÜ KURSLARI TOPLANTISI RAPORU

SIRA SAYISI: 279 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Transkript:

ONUNCU YiyNDA Mil.lt FOLKLOR Batıda folklor çalışmaları m.yüzyılın sonlarında başlamış ve kurumlaşarak gelişmiştir. 1980li yıllardan itibaren başta Journal of American Folklore olmak üzere pek çok periyodik, enstitü, demek ve akademik kürüm 100. doğum yıllarını kutladılar. Hayatın her alanında olduğu gibi süreklilik ve kurumlaşma bireylere özgüven kazandırırken kurumlara da verimlilik ve gelişme kazandırır ki milletler bu yolla ilerler, devletler de güçlenirler. Kurumlar ve demekler prensiplerle oluşur, gerekli değişimlerle gelişir ve süreklilik kazanır. Yenileşme niteliği kazanamayan ve statikleşen gelenekler ve kurumlar önce yozlaşır, daha sonra terkedilerek kaybo- Tanzimat tan günümüze Türkiye kurumlaşarak. gelenekleşerek gelişmeyi başaramamıştır. Bu noktada aynı alanda çalışanlar neyin sabit, neyin değişken olması gerektiği konusunda bulunamamaktadırlar. Bir gurup her türlü değişime karşı çıkarken, bir gurup ise eskiden kalan ne varsa yıkarak yeniden var etme mücadelesine girmektedir. Bunun için de bizdeki en-uzun ömürlü dergiler bile insan ömrünün verimli dönemine paralel olarak 20-25 yılla sınırlı kalmaktadır. Bayrağı devralarak American Folklore Association ve Avrupalı benzerleri gibi bilimsel ağırlığını 100 yıl aynı heyecanla ve verimlilike sürdüren, 200. yıla yol alan kurumlara maalesef biz sahip olamadık. Alanımızın en önemli dergilerinden biri olan Türk Folklor Araştırmaları dergisi rahmetli îhsan Hmçer in ömrü ile sınırlı kaldı. Üniversiteler de dahil olmak üzere pek çok kurum ve periyodik, Batının yakaladığı sürekli üreten, çağa uygun gelişen, verimliliğe ulaşamadı. Verimli kişiler ölünce veya emekli olunca ilgili kurumlar da unutulmuşluğa itildiler. Milli Folklor un 10. yılını kutladığımız bu günlerde bu tecrübelerin ışığında gelişme sürecindeki bu örnek dergimizin geleceğini tartışmamızın gerekli olduğuna inanıyorum. Doç.Dr.öcal Oğuz ve arkadaşlarının kişisel çabaları ve fedakarlıklarıyla lo.yılını idrak eden Milli Folklor un loo.yılına ulaşabilmesi için kurumlaşması ve gelenekselleşmesi şarttır. Milli Folklor, hayatımızın her safhasında olduğu gibi Batı ile Doğu sentezini yakalamaya çalışmakta, özenle hazırlanan mesleki bir dergidir. Çağın bilimsel metotlarım okurlarına ulaştırmayı prensip edinmiş kalitesini artırarak devam ettirmektedir. Milli Folklor, kurumlaştığında kişilerin özel fedakarlıklarına gerek kalmauun belli bir düzen içinde hayatiyetini sürdürecektir. Kurumlaşmanın ilk şartlarından biri, kurucu I kurulların, ciddiyetini ve inancını paylaşan yeni nesillere güvenmesi ve onlan çalışmalara dahil etmesiyle gerçekleşir. Yeni nesillerin de çağın farklılıklarını ve yeniliklerim temsil ederken prensipleri eski olarak vasıflandırarak bütünüyle reddetmemelidir. Kültür ve medeniyet değişimleri ve gelişimleri helezonvari gerçekleşir. Birbirinden/ bağımsız halkalar halinde düşünülen gelişmeler aynı yerde sayma sonucuna ulaştırir. Her nesil yeniden başlar ve tükenir. Tanzimat tan günümüze yaşadığımız kısır döngünün sebebi budur. ilerleyerek süreklik kazanmak, tarihi bilmek, eksiklikleri telafi etmek, yanlışlıkları terketmek, doğrulan sürdürmek ve yeni unsurlar ve kabulleri kucaklayabilmekle mümkündür. İfrat ve tefrit, ya biri ya öteki kabulü, ilkel zihin yapısının ürünüdür. Gelişmiş zihin birden fazla faktörü ve niteliği bir arada değerlendirebilir. Sofistike düşünce gelişmişliğin ürünüdür. Sofistike düşünceye ulaşmak emek ve zahmetle olur. Türk-İslam geleneğinin olgun insan tipi zengin gönüllüdür. Kendi dışındaki yeteneklere ve hizmetlere teşekkür ve takdir ile bakabilir. Hizmetin ekiple yapılabileceğine inandığı için öneri ve katkılara her zaman değer verir. Yeni nesilleri eksiklikleri ile değil yetenekleri ve gelişme hızlarıyla görür ve onlan daha verimli olma yönünde şekillendirir. Milli Folklor un, 10. yılında artık uluslararası bir dergi olması gerektiğine inanıyorum. Şimdiye kadar yaptığı gibi diğer Türk lehçeleri yanında artak yabana dillerde de yayın yaparak dünya Folklor yayınları içinde hakettiği yeri Kazanmalıdır. Nice 10 yıllara derken emeği geçenleri saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Prof. Dr. Umay GÜNAY Milli Folklor Dergisi Yayın IW **----

DEDE KORKUT H KÂYELER NDEK KARAKTERLER N TAHL L Prof. Dr. Umay GÜNAY Dede Korkut Kitab, Türk Edebiyat n n şaheserlerinden biridir. Şaheser, nevi şahs na münhas r, millî kültür birikiminin yâdigâr ayn zamanda bir çok yönüyle öncü eser niteliklerine sahiptir. Dede Korkut Kitab ndaki hikâyeler, tür yönünden, destan, masal, tiyatro, halk hikâyesi, modern hikâye türlerinin baz özelliklerini bünyelerinde ahenkli bir bütün halinde toplam şlard r. Mükemmel edebi eser, tasniflerin üstünde, s n flamalar aşan niteliklere sahiptir. Bir başka ifade ile edebi değerlendirme ve tasniflerin kriterleri örnek edebi eserin niteliklerinin tesbitiyle belirlenir. Şaheserlerin nitelikleri arkadan gelen benzer eserleri değerlendirmede ve s n fland rmada ölçü olarak kullan l r. Dede Korkut Kitab ndaki hikâyeler, destan geleneğinden hikâye geleneğine geçişin önemli bir halkas d r. Destani Türk dünya görüşünün yumuşad ğ yeni aşama tarz içinde yeni ihtiyaç ve kabullere göre şekillenmeğe başlad ğ dönemin akisleridir. Bu hikâyeler, şekil itibariyle biyografik halk hikâyeciliği geleneğinin başlang c ve bugünkü bilgilerimize göre ilk örneğidir. Serim, düğüm, çözüm şeklinde plân özetlenen yaşanm ş hayat sahnelerini anlatan modern hikâyelerin, Türk tahkiye geleneği içinde tabiî oluşumudur. Hikâye kahramanlar ve yaşan lan hayat sahnelerinin tasviri, karakterler aras nda düzenli söyleşmeler yönünden dramatik eser senaryosu gibidir. Medeniyet ve kültür farkl laşmas sebebiyle milletimizin unutulmuş tarihi dönemini aksettirişi, masal iklimini çağr şt rmaktad r. Dede Korkut hikâyelerinde, anlat lan olaylar, canland r lan sahneleri, hissettirilen duygular, aktar lan tecrübeleri, sevgiyle an lan hat ralar, tecessüm ettirilen karakterleri Türkçenin kudreti, zaman perdelerini aralayarak bize aktarmaktad r. Kelimelerin seçimi ve cümle veya m sra içine yerleştirilmesi ile üslûp oluşur. Yaz y, üslûp edebi eser haline getirir. Edebî eser için doğru Türkçe kullan m yan nda, anlat m zihinlerde canland racak, ruhlar etkileyecek, yazarla okuyucu, okuyucu ile okuyucu aras ndaki iletişimi sağlayabilen kendine has üslûp gereklidir. Dede Korkut Kitab, Türk dilinin kusursuz kullan m yan nda kendi ad yla an lan seçkin ve örnek üslûba sahiptir. Dede Korkut Kitab, Türkçe vas tas yla kültür farkl laşmas süreinde inen perdeleri aralamakta, Türk kültürünün ve Türk insan n n kişiliğindeki sürekli ve değişken unsur ve değerlerin tesbitine imkân sağlamaktad r. Dede Korkut hikâyeleri, Oğuz boyunun kültür ve insan tipine bağl olarak doğmuştur. Türk tarihinin, Atl -Göçebe dönemi medeniyet ve kültürünün zihniyet, ruh, çağr ş m, tecrübe ve alg lamalar n n anlat m d r. Dede Korkut Kitab ndaki hikâyeler, kahramanl k - kültür zihniyetini temsil eden Türk Atl - göçebe medeniyet ve kültürünün belgesi niteliğindedir. Oğuz Kağan ve Manas Destanlar nda, Dede Korkut Kitab nda temsilcilerini gördüğümüz alp tipi, diğer kültürlerdeki kahramanl k insan 1 gibi bu dünyay fethetmek, değiştirmek, diğer insanlara galebe çalmak isterse de bu kendi benlik iradeleri veya benlik doyu Millî Folklor

mu için değil, kendilerine Tanr taraf ndan verilen görev olduğuna, yarad l ş sebeplerinin bu olduğuna inand klar içindir. Oğuz Kağan ölürken çocuklar na hayat n n amac n şöyle anlatm şt r: Ey oğullar m, ben çok aşt m, çok karg ve ok att m, atla çok yürüdüm, düşmanlar ağlatt m, dostlar güldürdüm. BEN GÖK TANRIYA BORCUMU ÖDED M. Şimdi Yurdumu size veriyorum. 2 Oğuz Kağan gibi daha beşikteyken konuşan Er Manas da slâmiyetle belirlenen amac n babas na şöyle anlat r: Aksakal babam Yakup Han Müslim yolunu açacağ m Kâfirin mal n saçacağ m Kâfiri sürerek ç kart p Müslime necat saçacağ m 3 Dede Korkut Kitab nda böyle büyük ve kutsal idealler dile getirilmemekle beraber, Oğuz boyunu korumak, tabiata ve düşman kavimlere karş güçlü olmak ve kendilerini savunmak mecburiyeti ile yap lan her mücadele öncesinde; Kal n Oğuz beyleri ar sudan abdest ald lar, ak al nlar n yere koydular, iki rekât namaz k ld lar. Ad Görklü Muhammed i yad getürdiler. 4 ifadesiyle dile getirilen dua ve pratiklerle dilek, istek ve davran şlar n n onaylanarak başar ya ulaşt r lmas n Allah tan isterler. Dede Korkut Kitab nda, destan dönemi eserlerindeki cihangirlik ülküsünün kayboluşu, değişmeye başlayan kahraman kültür zihniyeti ile aç klanabilirse de meseleye çok kesin bir çözüm getirmez. Çünkü bu ülkü aç kça bu hikâyelerde ifade edilmemekle beraber, Türk tarihine bak ld ğ nda Cumhuriyet dönemine kadar, Türk milleti cihangirlik ülküsünü taş m ş ve başar ile gerçekleştirmiştir. Kahramanl k kültür zihniyeti insan için, dünya fethedilecek bir mekân; insanlar, galebe çal nacak, tâbi k l nacak varl klard r. Dede Korkut Kitab ndaki karakterler, kahramanl k insan gibi güçlü, dinamik, faal, gergin ve enerjiktir. Mücadele kendini, âilesini ve boyunu müdafaa ve haklar n korumak içindir. Hikâye karakterlerinin kendileriyle ve diğer insanlarla başa ç kmak için kendilerine has değerleri ve doğrular vard r. Kazan beyle oğlu Uruz aras nda geçen düşman kavram ile alâkal şu konuşma Oğuz boyunun dünya görüşünün, hayat felsefesinin, doğrular n n ve değerlerinin önemli bir bölümünü aksettirmektedir: Berü gelgil ağam Kazan Deniz kibi kararup gelen nedür Od kibi ş layup lduz kibi parlayup gelen nedür Ağ z dilden biş kelime haber mana Kara başum kurban olsun babam sana didi. Kazan aydur: Berü gelgil arslanum oğul Kara deniz kibi yaykanup gelen Kâfirün leşkeridür Gün kibi ş layup gelen Kâfirün baş nda ş ğ dur Ild z kibi parlayup gelen Kâfirün c das dur Argun dinlü yağ kâfirdür oğul didi. Oğlan aydur: Yağ diyü neye dirler? Kazan aydur: Oğul anuniçün yağ dirler ki biz anlara yetsevüz öldürürüz, anlar bize yetse öldürür didi. Uruz aydur: Baba içinde big yigitler öldürseler kan sorarlar m da vilerler mi? Kazan aydur: Oğul bin kâfir öldürsen kimse senden kan da vilemez, amma azg n dinlü kâfirdür, hub yirde tuş old, veli mana sen yaman yirde dutsak oldun oğul didi 5 Dede Korkut, hikaye karakterlerinin değer yarg lar, çocuklar n yetiştirme tarzlar kahraman kültür zihniyetine çok yak n olmakla beraber uygulamada mesihçi kültür zihniyetinin 6 uyumlu ve bar ş k yaşama tarz ile sentezi söz konusudur. Dede Korkut Hikâyeleri, Atl - Göçebe Medeniyetinden yerleşik medeniyete geçiş döneminin ve eski Türk inan şlar n n islâmî inanca dönüşmesi safhas n n zihniyet, ruh, çağr ş m, tecrübe ve alg lamalar na anlat m kazand rm ş Millî Folklor

edebi eserdir. Dede Korkut Kitab ndaki, mukaddime ve hikâyeler, Türk kültür ve medeniyetinin bir kesitinin belgesi niteliğini haizdir. Atl -Göçebe kültür ve medeniyetini yaşayan bir toplumun insan ağ r tabiat ve geçim şartlar na dayanmaya, kuvvetli ve heybetli olmaya mecburdur. D ş dünyaya karş fiziki olarak güçlü olan bu insanlar n iç yap lar n n da güçlü olmas gereklidir. ç yap y, inanç, değer yarg lar, bilgi birikimi ve kendine güven oluşturur. nsan n inançlar ve değer yarg lar, d ş dünyada yaşan lan ve alg lanan anlamlar-kurallar-değerler bütünüyle çelişmediği, uyumlu olduğu nispette insan dengeli ve güçlü ruh yap s na sahip olur. Hikayelerde bu ahengi hem karakterlerin kişilik yap lar nda hem de yaşan lan toplum hayat nda görmek ve tesbit etmek mümkündür. Hikayelerin anlat c s ve ayn zamanda hikaye karakterleri aras nda rol alan Dede Korkut, kahraman kültür zihniyetinden ziyade mesihçi kültür zihniyetine yak nd r. Dede Korkut, dünyay, uzlaşma ve Tanr n n buyruğuna göre düzeltme duygusuyla sever. Kendi içinde hissettiği uyumu çevresinde de kurmak ister. Dede Korkut, çevresindeki insanlara, kuşku ve nefretle değil, tedbir, güven ve sevgiyle yaklaş r. Kam Pürenün Oğl Bams Beyrek isimli hikayede, Dede Korkut un Beyrek için Ban Çiçek in ağabeyi Deli Karçara gönderilişi, onun kişiliğini aç k bir şekilde aksettirmektedir:...kal n Oğuz bigleri ay td lar: Bu k z istemeğe kim vara bilür? Maslahat gördüler ki Dede Korkut varsun didiler. Dede Korkut aydur: Yarenler çünkü meni gönderürsiz, bilürsiz kim Delü Karçar k z kardaş n dileyeni öldürür. Bari Bay nd r Hanun tavlas ndan iki şahbaz yügrük at getürün, bir kiçi başlu kiçer ayg r bir tokl başl tor ayg r, nâgâh kaçma kovma olur-ise birisini binem, birisini yedem didi. Dede Korkut un sözü makbul geldi. Vard lar Bay nd r Hanun tavlas ndan ol iki at getürdiler. Dede Korkut birini bindi, birin yetdi, yarenler sizi Hakka smarladum didi gitdi. Meger sultanum Delü Karçar dahi ağ ban ivini ağ otağ n kara yirün üzerine kurdurmuş -idi, yoldaşlar ile puta atup oturur- idi. Dedem Korkut öteden berü geldi Baş indürdi, bağ r basd, ağ z dilden görklü selam virdi. Delü Karçar ağz n köpüklendürdi, Dede Korkudun yüzine bakd, aydur: Aleyke s-selam ay ameli azm ş fi li dönmüş kâdir Allah ağ aln na kada yazm ş, ayaklular buraya geldügi yok, ağ zlular bu suyumdan içdiği yok, sana nold, amelün mi azd, fi lün mi döndi, ecelün mi geldi, bu aralarda neylersin didi. Dede Korkut aydur: Karşu yatan kara tağun aşmağa gelmişem Akund lu görklü suyun içmeğe gelmişem Gin etegüne tar koltuğuna k s lmağa gelmişem Tanr nun buyruğ -y-ile Peygamberün kavli-y-ile aydan aru günden görklü k z kardaşun Banu Çiçegi Bams Beyrege dilemege gelmişem didi. Dede Korkut böyle digeç Delü Karçar aydur: Mere ne didigüm yetürün, kara ayg r yarağ-ile getürün didi. Kara ayg r yarağ ile getürdiler, Delü Karçar bindürdiler. Dede Korkut köstegi üzdi, turmad kaçd. Delü Karçar ard na düşdi. Tokl başlu ton ayg r yor ld, Dede Korkut kiçi başlu kiçer ayg ra s çrad bindi. Dedeyi kova kova Delü Karçar on belen yir aşurd. Dede Korkudun ard ndan Delü Karçar irdi. Dedenün an s an td, Tanr ya s ğ nd, ism-i azam ok d. Delü Karçar k l c n eline ald, yukar s ndan öyle ile hamle k ld. Delü Big diledi ki Dedeyi depere çala. Dede Korkut ay td : Çalarisen elün kur sun didi. Hak Ta alanun emri-y-ile Delü Karçarun eli yukaruda as lu kald. Zira Dede Korkut velayet issi idi, dilegi kabul oldu. Delü Karçar aydur: Meded aman el aman, Tanr nun birliğine yoktur güman, sen menüm elümi sağald gör, Tanr nun buyruğu-y-ile Peygamberün kavli-y-ile k z kar ndaşu Millî Folklor

mu Beyrege vireyim didi. Üç kerre ağ zdan ikrar eyledi, günah na tevbe eyledi, Dede Korkut dua eyledi, Delünün eli Hak emri-y-ile sapa sağ old. 7 Yukar daki parçada Dede Korkut un toplum içinde yap c ve birleştirici rolü aç kça görülmektedir. Dede Korkut, enerji ve dinamizm doludur, bu enerji ve dinamizm öldürmeye ve y kmaya yönelik değil, ayr lm ş olan birleştirmeye, uyumsuzlara uyum kazand rmaya yöneliktir. Dede Korkut, velâyet sahibi olarak Deli Karçar öldürebilecek güce sahiptir. Ancak o bu gücünü daima, uzlaşma, düzeltme ve anlaşma için kullanmaktad r. Dede Korkut un mensubu bulunduğu Oğuz boyu içindeki mevkii ve olumlu kişiliği ile vas flar Kitab n mukaddime bölümünde şöyle tasvir edilmektedir: Resûl aleyhi s-selâm zaman na yak n Bayat boy ndan Korkut Ata dirler bir er kopd. Oğuzun ol kişi tamam biliçisiydi. Ne dir-ise olur-idi. Gay pdan dürlü haber söyler-idi. Hak Ta ala anun könline ilham ider-idi. Korkut Ata ay td : Ah r zamanda hanl k girü Kay ya dege, kimsene ellerinden almaya, ah r zaman olup k yamat kop nca. Bu didüğü Osman neslidür, işde sürilüp gide yor r. Ve dah niçe buna benzer söz söyledi. Korkut Ata Oğuz kavm nun müşkülini hall ider-idi. Her ne iş olsa Korkut Ataya tan şmay nca işlemezler-idi. Her ne ki buyursa kabul iderler-idi. Sözin tutup tamam iderler-idi. 8 Yukar da ifade edildiği üzere Dede Korkut, güvenilir, yap c ve sayg değer kişiliği ile Oğuz Boyunun, değerler, anlamlar ve kurallar bütününden oluşan dünya görüşünün uygulanmas nda ve öğretilmesinde etkilidir. Bu dünya görüşü, insana bak ş ve insandan beklenenler Dede Korkut un dilinden aktar lmaktad r 9. slâmi inanca göre, işlerin düzelmesi için önce Allah demek gereklidir. Kur andaki ilmi isteyene, zenginliği istediğimize veririz âyetine göre Tanr nasip etmezse insan zenginleşmez. slâmiyetten önceki efsane ve destanlarda görülen ölüp-dirilme motifinin doğru olmad ğ, Ezelden yaz lmasa kul baş na kaza gelmez, ecel vade ermeyince kimse ölmez. Ölen adam dirilmez, ç kan can geri gelmez. cümleleriyle tekrar tekrar vurgulanmaktad r. Herkes nasibine kanaat etmelidir. Nasibinden fazlas kişinin eleni geçse bile bunu ancak elinde tutar, harcamas mümkün değildir. Kişinin nasibinde zengin olmak yok ise seller gibi gelse de denizler dolmaz. Kibirli insan Tanr sevmez. El oğlu, bak p büyütmekle öz oğul yerini tutmaz. Büyüyünce, beni büyüttüler diye minnet duymaz, b rak r gider. Eski düşman hiç bir zaman dost olmaz. Kar ne kadar çok yağarsa yağs n, yaza kalmaz, erir. Çimen de güze kalmaz. Güzel ve çirkin hiç bir şey dünyada bâki değildir, zaman dâima hükmünü icra eder. Çocuklar, âileden gördükleri takdirde iyi yetişebilirler. K z, annesinden görmemişse sonradan sözle hiç bir şey öğrenmez. Oğlan babas ndan görmezse misafir ağ rlamay bilmez. Baban n oğluna mal b rakmas iyidir, ancak oğlanda ak l yoksa mal bir işe yaramaz. Ak l, mal ve itibar beraberce olursa insana faydal olur. Dede Korkut, Allah sizi ak ls z n şerrinden korusun, şeklinde dua ettikten sonra, Türk geleneği içinde daima zarar ndan korkulan ve küçümsenen nâmerd insan kavram na geçiyor. Nâmerd yiğitlerin de iyi atlara binebileceğini iyi k l ç kullanabileceğini ancak bunlar güçlerini insanlara zarar vermek için kullanacaklar ndan ata binemeseler, k l ç kullanmasalar daha iyi olur ifadesi ile bunlar n da şerrinden insan Allah n koruyabileceğini anlat yor. Dede Korkut, insana ve atlara faydal olmayan nesnelerin varl ğ ndansa yokluğunun daha iyi olduğu düşüncesindedir. Misafiri gelmeyen evler y k lmal, atlar n yiyemediği ac otlar ç kmamal d r. Ata ad n şerefle sürdürmeyecek oğullar doğmasa, yalan söz bu dünyada olmasa daha iyi. Doğru söyleyenler yüz yaş n doldursa iyi olur. nsan, yarad l ş ndan olumlu ve olumsuz vas flar bünyesinde taş r. slâmiyet, bu olumsuz vas flar etkisiz hale getire Millî Folklor

rek insan olumlu vas flarla donanm ş olgun insan mertebesine yükseltmeyi öngörür. Dede Korkut, yukar da özetlediğimiz düşünceleri ile zararl lardan ar nm ş, problemsiz bir dünya sergilemektedir. Dede Korkut Kitab nda millî hayat içinde evrensel insan boyutu yakalanm ş, insan yarat l ş nda var olan olumlu ve olumsuz vas flar n büyük bir k sm çeşitli şekillerde ifade edilmiştir. Hikâyelerde, karakterler mücadele s ras nda savaşan devler görünümü sergilemekle beraber bunun d ş ndaki hayatlar nda bütün nüanslar yla insan olarak hissettirilmektedirler. Karakterlerin sorumluluk taş y şlar, birbirleriyle ilişkileri, eğitimleri, duygular n ifade ediş tarzlar, birbirinden farkl d r. Bu haliyle karakterler, diğer geleneksel türlerdeki gibi kal plaşm ş tipler değil, hissedilebilen insanlard r. nsan n kendi içindeki âhengi veya âhenksizliği diğer insanlarla ilişkilerini belirlediği gibi, toplumdaki âhenk veya âhenksizlik de ferdin mutluluğunun veya mutsuzluğunun belirleyicisidir. nsanlar n birbirleriyle âhenk içinde olmalar toplum ve kültür hayat nda yarat c l ğ beraberinde getirir. Dede Korkut Kitab ndaki hikâyelerde, değerleri belirlenmiş ve üyeleri taraf ndan benimsenmiş âhenkli bir toplum hayat sergilenmektedir. Anlamlar-değerler-kurallar bütünlüğünü etkileyen ihmal veya ihlal, aile ve toplum hayat nda problem haline gelmekte ve çat şmalara sebep olmaktad r. ç Oğuza Taş Oğuz Asi Olup Beyreğin Öldüğü Boyu Beyan Eder ismini taş yan hikayede, Üç Oklarla Boz Oklar n Kazan Beyin evini yağmalama törenini daima beraber yaparlarken, son seferinde Boz Oklar n bu törene davet edilmeyişleri, önce küslüğe daha sonra savaşa sebeb olur. D ş Oğuz un düşmanl ğ n n sebebini anlamaya giden K lbaş, anlaşamamazl ğ n sebebini öğrenmesine rağmen uzlaşt rma ve düzeltme gayretine girmez, öfkeye kap l r ve şöyle der: Mere kavat Kalkuban Kazan Han yirinden tur geldi Ala tağda çad r n otağ n dikti Üç yüz altm ş alt alp erenler yan na y ğnak old Yimek içmek aras nda bigler seni and Üstümüze yağ nesne gelmedi Men senün dostl ğun düşmenligün s nayu geldüm Kazana düşmen imişsin bildüm 10 O güne kadar Kazan beyin en iyi dostlar olan ve savaşlarda en çok yiğitlik gösterenlerden olan day s Aruz, Emen, Alp Rüstem, Dönebilmez Dölek Evren gibi D ş Oğuz beylerinin hepsi Kazan beye düşman olurlar ve Kuran a el basarak yemin ederler. D ş Oğuzlardan k z alan Beyreği davet ederek ona da Kazan Beye asi olmas n teklif ederler. Beyrek onlara şöyle cevap verir: Men Kazanun nimetini çok yimişem Bilmez-isem gözüme tursun Kara koçda kaz l k at na çok binmişem Bilmez-isem mana tabut olsun Yahşi kaftanlar n çok geymişem Bilmez-isem kefenüm olsun Ala bargah otağ na çok girmişem Bilmez-isem mana zindan olsun Men Kazandan dönmezem bellü bilgül 11 Beyrek, ahde vefa göstererek, bir ihmal veya hikayede aç klanmayan bir sebepten ötürü Kazan beye asi olmayacağ n söyleyince, Aruz ve beğleri, haz rl ks z gelen Beyreği öldürürler. Türk geleneğinde, döğüş veya savaş, düşmanl ğ n ilan ndan sonra eşit silah ve şartlarda yap ld ğ nda mertçe kabuledilir. Kazan Beyle bizi bar şt r diye d ş Oğuza çağr lan Beyrek bu hali şöyle ifade eder: Aruz mana bu işi idecegün bilse-y-idüm Kara koçda kaz l k atuma biner-idüm Egni berk demür tonum gayer-idüm Kara polad öz k l cum bilüme bağlar-idüm Al n başa kunt şuğüm urur-idüm Kargu tal altm ş tutam sünümi elüme Millî Folklor

alur-idüm Ala gözlü bigleri yanuma salar-idüm Kavat men bu işi tuysam sana böyle gelür mi-y-idüm Aldayuban er tutmak avrat işidür Avratundan m öğrendün sen bu işi kavat Kazan Beyle Day s Aruz u bar şt rmak için D ş Oğuzun davetini iyi niyetle kabul eden Beyrek, dürüstlüğünün kurban olurken, Aruz Bey ve yiğit beyleri bu iki yüzlülükleri ile Türk değerlerine göre namerd s fat n kazan rlar. Türk tarihinin her döneminde, yanl ş anlama, ihmal ve dedikodu gibi sebeplerle ortaya ç kan al ng nlak ve küslük sonucu doğan öfke, bu hikayedeki ahenkli milli beraberliği ve toplum hayat n darmadağan etmiş, iç ve d ş Oğuzlar n beğ yiğitlerinin ölümü sonucu doğurmuştur. Dede Korkut un her hikaye sonunda yer alan duas nda Kadir Tanr seni namerde muhtac itmesün. ifadesi ile namerd insan n toplum ve insan hayat nda yapabileceği muhtemel zararlara karş uyarma söz konusudur. Dirse Han Oğl Boğaç Han, ad n taş yan hikayede namerdlerin baba ile oğulu nas l birbirlerine düşman edebildikleri anlat lmaktad r. Bu hikayede de k rk yiğidin Boğaç Hana düşman oluşlar nda Boğaç Han n bu yiğitlerin hat r n almada ihmali sebeb olarak gösterilmektedir: Oğlan tahta ç kd, babas nun k rk yiğidin anmaz old. Ol k rk yigit hased eylediler, birbirlerine söylediler: Gelün oğlan babas na kovlayalum, ola kim öldüre, gine bizüm izzetümüz hörmetümüz anun babas yan nda hoş ola artuk didiler. 12 Bu dönem Türk hayat nda beyin oğlunun yetiştirilmesinde 40 yiğidin eğiticilik görevini de yapt klar n biliyoruz. K rk yiğidin, beğ oğlu üstünde hakk vard r. Boğaç Han, k rk yiğidin gerektiği şekilde hat r n anmamakla büyüklere sayg da kusur işlemiş ve Türk töresinin önemli değerlerinden birini ihlâl etmiştir. Ancak, böyle bir kusurun düzeltilmesi için ikaz, hat rlatma gibi teşebbüsler yerine k rk yiğidin, dedikodu ve iftira gibi yollara başvurmalar onlar n kişiliklerinin kötülüğünü ve k skançl ğ n ne kadar büyük zararlara yol açt ğ n göstermektedir. Baba Dirse Han n oğlu hakk nda söylenenlere kolayl kla inanmas onun insan karakteri ile ilgili bilgi ve tecrübelerinin eksikliğini göstermektedir. Dirse Han, k rk yiğidinin savaşç l klar n bilmekte ve onlara güvenmektedir, ancak k rk yiğidin insani zaaflar ndan olan hased gibi duygular n, izzet ve hürmete ihtiyaçlar n hesaba katmamas beğ kişiliğinin eksik yönüdür. Dirse Han ile oğlu Boğaç Han aras ndaki ilişkide üzerinde durulmas gerekli diğer nokta da, Dirse Han n çocuk sahibi oluş sebebidir. Bir gün Kam Gan oğl Han Bay nd r yirinden turmuş-idi. Şami günlügi yir yüzine dikdürmiş-idi. Ala sayvan gök yüzine aşanm ş-idi. Bin yirde ipek hal ças döşenmiş -idi. Hanlar han Han Bay nd r y lda bir kerre toy idüp Oğuz biglerin konuklar-idi. Gine toy idüp atdan ayg r deveden buğra koyundan koç k rdurm ş-idi. Bir yire ağ otağ bir yire k z l otağ bir yire kara otağ kurdurm ş-idi. Kimün ki oğl k z yok kara otağa kondurun, kara kiçe alt na döşen, kara koyun yahs n dna önine getürün yirse yisün yimez ise tursun gitsün dimiş-idi. Oğl olan ağ otağa k z olan k z l otağa kondurun, oğl k z olmayan Allah Ta ala kargayupdur, biz dahi kargaruz bellü bilsün dimiş idi. 13 Y lda bir kere yap lan bu büyük toyda Hanlar Han Bay nd r, protokolda bir değişiklik yapm ş, öncelik s ras n çocuk sahibi olanlara vermiştir. Dirse Han daha önceki protokol s ralamalar ndaki önceliğini kaybettiğini anlay nca tepkisini şöyle ifade etmişdir: Bay nd r Han benüm ne eksükligüm gördi, k l cumdan m gördi, suframdan m gördi, benden alçak kişileri ağ otağa Millî Folklor

k z l otağa kondurd, benüm suçum ne old -kim kara otağa kond rd didi. 14 Han Bay nd r n indinde önceliğini yitirdiğini anlayan Dirse Han, çocuk sahibi olmay ş n n sebebinin ya kendinde ya da eşinde olduğunu ifade eder. Evine dönünce, bir an evvel çocuk sahibi olabilmeleri için eşine çok k r c sözler söyler ve bu problemin hallini eşine b rak r. Dirse Han diğer baz hikaye karakterleri gibi sevgi ve şefkat duygusu ve soyunu devam ettirmek için değil, bir an önce protokoldaki eski yerini kazanmak üzere çocuk ister. Kam Pürenün Oğl Bams Beyrek hikayesinde gördüğümüz Kampüre ve Bay Piçen beğin çocuk sahibi olmak için dileklerini ifade edişlerindeki s cakl k ve samimiyet Dirse Handa yoktur: Han Kazan niçe ağlamayay n, niçe buzlamayay n, oğulda ortacum yok kartaşda kaderüm yok, Allah Ta ala meni kargayupdur, bigler tacum tahtum içün ağlaram, bir gün ola düşem ölem yirümde yurdumda kimse kalmaya didi. Kazan aydur: Maksudun bu m d r? Pay Püre Big aydur: Belli budur, menüm dahi oğlum olsa, Han Bay nd run karşus n alsa tursa kulluk eylese, men dah baksam sevinsem k vansam güvensem didi. Böyle digeç Kal n Oğuz bigleri yüz göğe tutd lar, el kaldurup dua eylediler, Allah Ta ala sana bir oğul virsün didiler. Ol zamanda biglerün alk ş alk ş kark ş kark ş idi, dualar müstecap olur idi. Pay Piçen dah yirinden ötürü turd, aydur! Bigler menüm dah hakkuma bir dua eylen, Allah Ta ala mana bir k z vire didi. 15 Boğaç Han n doğumundan sonra ra yak n bir baba oğul ilişkisi sezilmemektedir. Boğaç Han n isim kazand ğ büyük mücadelesinden sonra da Dirse Han n görevlerini yerine getirdiğini görüyoruz; ancak sevinci paylaşt ğ na dair ifadeler yoktur. Boğaç Han, üç arkadaş ile aş k oynarken Bay nd r Han n boğas n buğra ile savaşt rmak üzere meydana salarlar. Çocuklara da kaçmalar n söylerler. Diğer çocuklar kaçar, Boğaç Han, hem gücü hem de akl n kullanarak boğay yener ve baş n keser. Beyler, Dede Korkut gelsin bu oğlana ad koysun, al p babas na götürsün, babas ndan oğlana beğlik istesin taht als n, derler. Boğaç Han, mücadelesini kendi kendisine kazanm şt r. Kazan Big Oğl Uruz Bigün Tutsak Oldugu hikayede baba oğul aras nda sevgi, şefkat ve paylaşmaya dayal yak n bir ilişkinin varl ğ görülmektedir: Kazan sağ na bakd kas kas güldi, sol na bakd çok sevindi, karşusuna bakd oğlancuğunu Uruz gördi elin eline çald ağlad. Oğl Uruza bu iş hoş gelmedi. lerü geldi, diz çökdi, babas na çağ rup soylar, görelüm hanum ne soylar: Ünüm anla menüm sözüm dinle ağam Kazan Sağuna bakdun kas kas güldün soluna bakdun çok sevindün Karşuna bakdun beni gördün ağladun Sebeb nedür digil mana Kara başum kurban olsun babam sana Kazan aydur: Berü gelgil kulunun oğul Sağum ala bakduğumda kartaşum Kara Göneyi gördüm Baş kesüpdür kan döküpdür çuld alupdur ad kazanupdur Solum ala bakduğumda tay m Aruz gördüm Baş kesüpdür kan döküpdür çuld al pdur ad kazanupdur Karşum ala bakduğumda seni gördüm On alt yaş yaşladun Bir gün ola düşem ölem sen kalas n Yay çekmedün ok atmadun baş kesmedün kan dökmedün Kanl Oğuz içinde çuld almadun Yar nki gün zaman dönüp ben ölüp sen kal çak tacum tahtum sana virmeyeler diyü sonumu andum ağladum oğul didi. Aydur: Millî Folklor

A big baba Deveçe böyümişsin köşekçe aklun yok Depeçe böyümissin tar ça beynün yok hüneri oğul atadan m görür öğrenür, yohsa atalar oğuldan m öğrenür, kaçan sen beni al p kafir serhadd na ç kardun k l ç çalup baş kesdün, men senden ne gördüm ne öğrenem didi. 16 Kazan Han beğlerine oğlunun güzel söylediğini ve hakl olduğunu söyler ve oğlunu alarak ilk av na götürür. Avda, düşman sald r s na uğrarlar, burada savaşmak isteyen Uruz a, Kazan bey şöyle söyler: Oğul oğul ay oğul Menüm ünüm anla sözüm dinle Ol kafirün üçin atup birin yarmaz okç s olur Hay dimedin başlar kesen cellad olur Adam etin yahn k lan aşbaz olur Sen varas kâfir degül Kalkuban yirümden men turay m Konur atun biline ben bineyim Gelen kafir menümdür men varay m Kara polat öz k l cum çalay n Azg n dinlü kafirdür başlar n keseyin Döne Döne savaşay n döne döne çekişeyin K l ç çalup baş kesdüğüm görgil ögrengil Kara başuna düşende gerek olur 17 Uruz da verdiği cevaplarla babas için savaşmak istediğini söylerse de Kazan Han, müsaade etmeyince o zamanda oğul ata sözünü iki etmezdi, kural nca at n ve yiğitlerini al r dağ baş na çekilir. Boğaç Han ile ilgili hikayede ise oğlunu hiç tan mayan Dirse Han, yirmi, yirmi iki grupta gelen yiğitlerinin sözünü hiç şüpheye düşmeden dinler: Görir misin Dirse Han neler old, yar masun yarç masun, senün oğlun kür kopd erçel kopd, k rk yigidin boy na ald, kal n Oğuzun üstine yor y ş itdi, ne yirde güzel kopd -y-ise çeküp ald, ağ sakallu kocanun ağz n sögdi, ağ pürçeklü kar nun südin tartd. Hanlar han Han Bay nd ra haber vara, Dirse Hanun oğlu böyle bidat işlemiş diyeler, gezdüğünden öldüğün yig ola, Bay nd r Han seni çağ ra, sana kat kazap eyleye, böyle oğul senün nene gerek, böyle oğul olmaktan olmamak yigdür, öldürsene didiler. 18 Diğer grup da benzer suçlamalar söyler ve Dirse Han, getirin öldüreyim der. Kazan Bey ise oğlu Uruz için k rk yiğidinden savaşdan kaç p annesinin yan na kaçm şt r suçlamas n duyduğunda söylenenin doğruluğunu anlamak için evine gider ve oğlunun oraya gelmediğini öğrenince düşmana tutsak olduğunu anlar, oğlunu kurtarmaya gider. Bu noktada, Oğuz boyunda ve Türklerde yiğitliğin yaln zca savaşç l kla ve iyi ata binmekle s n rl olmad ğ n, örnek kişiliği oluşturacak nefse hakimiyet, büyüklere sayg, küçüklere sevgi, dürüstlük, doğru sözlülük, dedikodu yapmamak gibi pek çok değeri de kapsad ğ n görüyoruz. Mukaddeme bölümünde Dede Korkut un Sarp yor rikin kaz l k ata namerd yigit bine bilmez, bininçe binmese yig. Çalup keser öz k l c muhannetler çal nca çalmasa yig. şeklindeki ifadesi merd insan n değerlerine sahip olmayan namerdlerin gücünün getireceği zararlara işaret etmektedir. Dirse Han, Oğuz topluluğunun düzenini sağlayan değerlere sayg s zl k ettiğine inand ğ oğlunu, daha çok zarar vermeden ve kendisini Bay nd r Han n indinde küçük düşürmeden öldürmeğe karar verir. K rk yiğidin, oyunu bu karar ald rmakla da bitmez, baba ile oğul karş karş ya gelirler de hileleri anlaş l r düşüncesiyle, Boğaç Han ve Dirse Han ayr ayr yönlendirirler. Boğaç Hana babas n n önünden git ona av avla, öğünsün sevinsin derken, Dirse Hana seni saym yor, önünden yürüyor, senden iyi avc olduğunu göstermek istiyor diyecek kadar, kendilerini h rsa kapt rm şlard r. Dirse Hana oğlunu arkadan vurdurturlar. Dirse Han n Hatunu bir oğula sahip olman n güçlüklerini ve imtiyazlar n bilen sağduyu sahibi bir kad n olarak düşünce ve duygular n şöyle dile geti 10 Millî Folklor

rir: Berü gelgil başum baht ivüm taht Han babamun güyegüsi Kad n anamun sevgüsi Atam anam verdügi Göz açuban gördügüm A Dirse Han Kalkuban yiründen örü turdun Yilisi kara kaz l k atun butun bindin Göksi gözel kaba tağa ava ç kdun ki vardun bir gelürsin yavr m kan Karanu dünde bulduğum oğul kan Ç ksun benüm görür gözüm a Dirse Han yaman segrir Kesilsün oğlan emen süd tamarum yaman s zlar Saru y lan sokmad n ağca tenüm kalkup şişer Yalunuzca oğul görinmez bağrum yanar Kuru kuru çaylara su saldum Aç görsem toyurdum, yal nçak görsem tonatdum Depe kibi et y ğdum, göl kibi k m z sağurdum Dilek ile bir oğlu güç - ile buldum Yalunuz oğul haberin a Dirse Han digil mana Karşu yatan Tağdan bir oğul uçurdun ise digil mana Kam n akan yügrük sudan bir oğul ak tdun-ise digil mana Aslan ile kaplana bir oğul yidürdün ise digil mana Kara tonlu azgun dinlü kafirlere bir oğul aldurdun-ise digil mana Han babamun kat na ben varay m Ağ r hazine bol leşker alay n Azgun dinlü kafire ben varay n Paralanup kaz l k atumdan inmeyince Yinüm ile alça kanum silmeyince Kol bud olup yir üstine düşmeyince Yalunuz oğul yollar ndan dönmeyeyim Yalunuz oğul haberin a Dirse Han digil mana Kara başum kurban olsun bu gün sana 19 Dirse Han n eşi, oğlunu bulup iyileştirdikten sonra, hâlâ gaflet içinde olan Dirse Han k rk yiğiti esir al r. Sağduyu sahibi, ilinin törelerine sayg l, örnek bir kad n olan Dirse Han n eşi, Boğaç Han şu sözlerle babas n kurtarmaya ikna eder: Hanun oğul, kalkuban yiründen örü turgul k rk yiğidin boyuna alg l, baban ol k rk namerdden kurtarg l, yor oğul, baban sana k yd -y-ise sen babana k ymag l. 20 Kitab n mukaddeme bölümünde, gafil baş n ağr s n beyni bilir, şeklindeki özdeyişin anlatmak istediği s k nt lar sonuçda Dirse Han yaşam şt r. Boğaç Han, Menim dah içinde bir akl şaşm ş biligi yitmiş koca babam var diyerek babas n kurtar r. Türk dünya görüşü aç s ndan anlamlar-değerler-kurallar bütününde insan karakteri değerlendirilirken merd, yiğit, er s fatlar olumlu örnek tipe s fat olmuş; namerd ise kusurlu, kaypak, güvenilmez, gücünü ve zekas n dostlar n n zarar na kullanan olumsuz insan dipine s fat olmuştur. Türk düşüncesinde ve edebi eserlerinde merd yiğit sayg yla, namerd yiğit daima endişe ve sak nma ile an lm şt r. Dede Korkut Kitab n n mukaddemesinde namerdlerden insan yaln z Allah n koruyabileceği ifade edilmektedir: Devletsüz şerrinden Allah saklasun hanum sizi. Sarp yor r-iken kaz l k ata namerd, yiğit bine bilmez, binince binmese yig. Çalup keser öz k l c muhannetler çal nca çalmasa yig. Çaba bilen yigide ok-ile k l çdan bir çomak yig. Ata ad n yor tmayan hoyrad oğul ata bilinden inince inmese yig, ana rahmine düşünce togmasa yig. 21 Yiğitlik, savaşç l k, güç, ailesini ve boyunu korumak için gereklidir. Dirse Han n ve k rk yiğidinin k l çlar nda sofralar nda eksik yoktur. Dirse Han gafil, k rk yiğit namerddir. Gücünü, becerisini, baba soyunu ve ad n yüceltişini k skand klar Boğaç Han baba eliyle ortadan kald rmak için iftira atan k rk yiğit, ekmeğini yedikleri, yan nda eğitim gördükleri, itibar n paylaşt klar Dirse Han n ak ellerini arkas na bağlayacak, k l sicimi ak boyununa takacak, kendileri atl onu yaya yürütecek, düşman memleketlerine götürecek kadar haysiyetsizdirler. Boğaç Hana, iyi avc olduğunu babana göster derken, Dirse Hana Millî Folklor 11

oğlun senin önünden yürüyor diyerek, en güzel değerleri çat şt rarak, babay oğula yalanlarla düşman ederek amaçlar na ulaşabilecek ve bundan hiç bir rahats zl k duymayacak niteliktedirler. Merd yiğit olabilmek için k l c ve fiziki gücü kadar olgun insan vas flar, dürüst, aç k sözlü, sözünün eri, gafil olmamak, ileriyi görmek, çevresindeki insanlar n zaaf ve meziyetlerini bilmek, duyduklar na muhakeme ettikten sonra inanmak gibi vas flar gereklidir. Gerek Boğaç Han gerekse Taş Oğuzun ç Oğuza Asi Olduğu isimli hikayelerde bir hata, bir ihmal, k skanç kişiler taraf ndan sebeb haline getirilmiş, karş l kl konuşarak problemi çözme, yanl ş düzeltme yerine küslük ve öfke doğmuştur. Ahde vefa, tuz ekmek hakk gibi Türk geleneğinin birleştirici ve uzlaşt r c önemli değerleri kolayl kla çiğnenmiş, büyük çat şmalar sonucu büyük zararlara uğran lm şt r. Boğaç Han, H z r n yard m, annesinin şefkati ve güveni sayesinde baba oku ile ölümden kurtulmuştur ama Şehzade Mustafa, Kanuni Sultan Süleyman gibi adaleti ile tan nan baban n yan lt lmas yla can vermiştir. K skançl k, fitne, öfke, büyük imparatorluğun kaderini değiştirmiştir. Türk yap s nda tesbit edilen bu çabuk al nganl k, yüzyüze konuşup tart şmak yerine arac lar n yorumu ile karar vermek, pek çok olumlu ilerlemeyi, yarat c l ğ, milli bütünlüğü bozan önemli bir kusurdur. Türk kişilik ve milli geleneğinde olumlu ve olağanüstü yarat c ve güzel vas flar y kan ve engelleyen ihmal, k skançl k, küslük, al nganl k gibi zaaflar n insan tabiat n n ahengi içinde olaylar zinciri ile sergilenmeleri Dede Korkut hikayelerinin başar s d r. Notlar 1 Sorokin, Bir Bunal m Çağ nda Toplum Felsefeleri, Ank. 1972, Çev. Mete Tuncay, s. 116-117. 2 Muharrem Ergin, Oğuz Kağan Destan, st. 1970, s. 14. 3 Laya Şapiya, Manas Destan, Bas lmam ş Mezuniyet Tezi,.Ü. Türkiyat Enstitüsü. 4 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab, Ankara, 1964, s. 46. 5 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab, Ankara 1964, s. 49. 6 Sorokin, Bir Bunal m Çağ nda Toplum Felsefeleri, Ankara 1972. Çev. Mete Tuncay. 7 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab, Ankara 1964, s. 31. 8 a.e., s.1. 9 a.e., s.1-2. 10 a.e. s.117. 11 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab, Ankara 1964. s.118. 12 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab, Ankara 1964, s.7. 13 a.e. s.3-4. 14 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab, Ankara 1964, s.4. 15 a.e. s.26. 16 a.e. s.47-48. 17 a.e. s.49. 18 a.e. s.7-8. 19 a.e. s.9. 20 a.e. s.13. 21 a.e. s.1. 12 Millî Folklor

DEL DUMRUL LE KAZAKLARIN KORKUT ATASI ARASINDA B R MUKAYESE* Prof. Dr. Ahmet B. ERC LASUN M.H. Tehmasib, Dede Korkut un ölümü hakk nda, V.V. Velyaminov - Zernov dan şöyle bir efsane aktar r: DӘd Qorqud yuxuda bir neç q bir qazan görür. -Bu q bri kimin üçün qaz rs n z? - dey verdiyi suala - D d Qorqud üçün qaz r q - dey cavab al r. D d ölümd n qorxaraq el o gec yerini d yişir, dünyan n o biri ucuna qaç r. Lakin h min yuxunu orada da görür. Bel bel D d dünyan n dörd ucqar na qaç rsa da, h r birind eyni yuxunu görüb, n hay t lap m rk z köçür. Lakin bu da köm k etmir. O, burada da eyni yuxunu görüb suyun üzünd yaşamaq q rar na g lir. Yorğan n suyun üstün s rib, 100 il orada yaşay r. N hay t, yorğun qocan yuxu tutur. Ölüm ilan cildin girib üzür, yorğan n üstün ç x b onu çal r, öldürür. 1 Tehmasib, Şamil Cemşidov un Gar bağ dan, kendisinin de Bak n n Şağan köyünden derlediği benzer efsanelerden bahseder. Bu efsanelerde de ölümden kaçan şah s vard r; fakat Dede Korkut un ad geçmez. Dede Korkut un ölümden kaçmas Kazaklarda yayg n bir efsanedir. Bu efsane 19. yüzy l n sonlar ndan bugüne kadar birçok defa derlenmiş ve yay mlanm şt r. 1991 de Almat da yay mlanm ş Kazak Folklor n η Tarix adl eserde efsane k saca şöyledir: Korkut devesine binip ülkeleri geziyormuş. Nereye gitse önüne iki adam ç k p mezar kaz yormuş. Korkut onlara bu kimin mezar? diye sorunca onlar, Korkut un mezar diye cevap veriyorlarm ş. Sonunda o, suda ölüm yok, diyerek S rderya ya kilim döşemiş ve kalan ömrünü su üstünde geçirmek istemiş. Korkut bir an dal p gidince bir y lan gelip onu sokarak öldürmüş. 2 1922 y l nda ç kan Çolpan dergisinin 2-3. say lar nda yay mlanan Korkut efsanesine dayanarak, ünlü Kazak şairi Mağcan Cumabayoğlu Kork t adl bir poema yazm şt r. Bu efsaneye göre de Korkut doğuya ve bat ya gider, hep mezar n kazan adam görür. ldekim japan tüzde bir kör qazğan, Bas na taqtay qoy p, sözder jazğan: Ölimnen qut lmays η qaşqanmenen, M naw kör - seniη köriη, Qorq t jazğan. 3 Efsanenin birçok varyant vard r. Ölümden kaçan ve suyun ortas na yerleşen Korkut Ata, kopuzu ve Korkut küyünü (makam n ) icat eder. Kopuz çald kça ölmez; kopuz çalmad ğ bir anda y lan gelip sokarak onu öldürür. Kopuzla birlikte mezara gömülür. Başka bir varyanta göre 40 k z kopuzunu dinler, 39 u ölür. K rk nc k z aksakt r ve Korkut la birlikte ölür. Ben efsanenin varyantlar üzerinde durmak istemiyorum. Bu efsanede beni ilgilendiren, ölümden kaçma motifidir. Bilindiği üzere Deli Dumrul da ölümden kaçar. Hikâyeyi hat rlayal m: Deli Dumrul un kurduğu köprünün yamac nda konaklayan obada bir yiğit ölür. Feryat figan üzerine Dumrul, bunu kim yapt? diye sorar. Azrail cevab n al nca onunla savaşmak ister. Fakat Azrail göğsüne bast r nca aman diler, Tanr ya yalvar r. Ancak ölümden kurtulmak için kendi can yerine başka can bulmas gerektir. Babas ve anas, Dumrul un talebini geri çevirirler ve Millî Folklor 13

onun yerine canlar n vermezler. Sonunda kar s na yalvar r; kar s Dumrul un yerine can n vermeyi kabul eder. Bunun üzerine Tanr ikisinin de can n bağ şlar. Bu hikâye, Korkut Ata efsanesinden epeyi farkl olmakla beraber ölümden kaçma diye adland rabileceğimiz motif, her ikisinde de ortakt r.** Acaba ayn olay, çok farkl bir varyant hâlinde, Korkut tan Dumrul a veya Dumrul dan Korkut a nakledilmiş olabilir mi? Destanlar n karakterini düşünürsek bence bu mümkündür. Destanlarda bir olay, birbirinden farkl şah slara mal edilebilir; asl nda bir şahsa ait olan bir olay, bambaşka bir şahsa mal edilerek yeni bir kahraman, yeni bir hikâye yaratabilir. Bunun tipik örnekleri yine Dede Korkut hikâyelerinde vard r. Kaz l k Koca oğlu Yigenek boyunda Kaz l k Koca, Arş n oğlu Direk Tekür e tutsak olur. Düzmürd kalesinde 16 y l tutsak kal r. Bir yaş ndaki oğlu, babas n n tutsak olduğunu bilmeden büyür. Bir tart şma s ras nda burada lâf edeceğine git baban kurtar. derler. Yigenek, Oğuz yiğitleriyle Düzmürd kalesine gider, tekürü yenerek babas n kurtar r. Salur Kazan tutsak olup oğlu Uruz ç kard ğ boy da da olay ayn d r. Salur Kazan, Toman kalesi tekürü taraf ndan tutsak edilir. Küçük yaşta b rakt ğ oğlu Uruz büyür. Annesinin babas olan Bay nd r Han kendi babas zanneden Uruz, as l babas n n Salur Kazan olduğunu ve Toman kalesinde tutsak bulunduğunu öğrenir. Kaleye sefer yapar ve babas n kurtar r. Görüldüğü gibi bir tek vak a, iki ayr hikâyeye vücut vermiştir. Hikâyelerde sadece şah slar farkl d r. Muhtemelen ayn hadise, bir hikâyedeki şah slardan diğer hikâyedeki şah slara mal edilmiştir. Hatta ayn olay, üçüncü bir hikâyeye de vücut vermiştir. Uşun Koca oğlu Seğrek boyuna. Yaln z burada tutsak olan baba değil, ağabey Eğrek tir. Kardeşi Seğrek, ağabeyinin Al nca kalesinde tutsak olduğunu öğrenince gidip onu kurtar r. Uruz un boyunda, diğerlerinden farkl küçük bir motif daha vard r. Salur Kazan, tutsak bulunduğu kalede bir kuyuya at l r. Kuyudayken tekürün kar s gelip onunla konuşur. Bu motif Bams Beyrek hikâyesinde tamamlanm ş olarak yer al r. Beyrek de Bayburt hisar nda 16 y l tutsak kalm şt r. Kale beyinin k z Beyrek e âş k olur ve onu urganla hisardan aşağ b rakarak kurtar r. Alpam ş ta daha da geniş yer tutan bu motifin, çok eksik de olsa Salur Kazan da yer almas, motif ve vak alar n başka şah slara aktar labileceğine diğer bir örnektir. Bu örneklere bakarak, hem Korkut Ata da, hem de Deli Dumrul da görülen ölümden kaçma motifinin, bir kahramandan diğerine nakledilen bir motif olduğunu düşünebiliriz. Acaba motif, Korkut Ata dan m Deli Dumrul a aktar ld ; Deli Dumrul dan m Korkut Ata ya aktar ld? Deli Dumrul boyunun 15., en geç 16. yüzy lda yaz ya geçirildiğini; Korkut Ata efsanesinin ise ancak 19. yüzy l sonlar nda derlendiğini düşünürsek motifin asl nda Deli Dumrul a ait olabileceği sonucuna ulaşabiliriz. Ancak sözlü gelenekte yaşayan ve çok geniş bir coğrafî alana yay lm ş bulunan efsanelerin, çok eski tarihlere kadar uzanabileceğini unutmamak lâz md r. Hele Türkmenler aras nda Korkud un kabrini kaz ma. şeklinde bir atalar sözü bulunduğunu 4 da düşünürsek bu efsanenin eskiliği konusunda hiç şüphemiz kalmaz. O hâlde motifin aslî karakterini bulmak için hikâyelerin kay t tarihinden başka bir ölçü kullanmal y z. Deli Dumrul un ad, kendi hikâyesinin d ş nda, diğer boylarda geçmez. Hâlbuki Dede Korkut kahramanlar ndan birçoğunun ad, kendi hikâyesinin d ş ndaki diğer hikâyelerde de geçer. Bu durumda Deli Dumrul, ayr ve müstakil bir kahraman gibi duruyor. Dede Korkut kitab nda, hikâye kahramanlar n n niteliklerini anlatan alk ş bölümleri vard r: Destursuzça Bay nd r Millî 14 Folklor Millî Folklor 14

Hanun yağ s n basan, altm ş bin kafire kan kusduran, ağ boz at nun yilisi üzerinde kar turduran Gaflet Koca oğl Şir Şemseddin. 5 Deli Dumrul için böyle bir alk ş Dede Korkut kitab nda yoktur. Ancak Topkap Oğuznamesinde şöyle bir alk ş buluyoruz: Selim oğlu Karaman sevüp, Tanr yaradan; ulu sultan budağ ; alt n köprü yapan; Azrayil le savaş k lan; salkum salkum don giyen; sakar at n oynadan Tokuş Koca oğlu Toğrul Sultan... 6 Alk ştaki kahraman n ad, Duha Koca oğlu Delü Dumrul olmay p Tokuş Koca oğlu Toğrul Sultan olsa da, Bahaeddin Ögel in dediği gibi iki kahraman ayn d r. Esasen toğrul ve domrul sözleri ayn kelimenin, toη rul kelimesinin fonetik değişmeye uğram ş şekilleridir. Türkçede η sesinin ğ ve m ye dönüşebildiğini biliyoruz. 7 Alk ştaki alt n köprü yapan ve Azrayil le savaş k lan nitelemeleri de bunu aç kça gösteriyor. Ad ndaki sultan unvan ndan, vas flar aras ndaki ulu sultan budağ sözlerinden ve yapt ğ köprünün alt n oluşundan hareketle biz de onu Bahaeddin Ögel gibi ermiş ve çok soylu bir kişi 8 kabul ediyoruz. Tabiî ki hikâyeler ve kahramanlar, Türklerin slâm öncesine aittir. slâmî dönemlerde velileştirilmiş kişiler, slâm öncesinin kamlar d r. Deli Dumrul daki deli lâkab na karş l k Toğrul Sultan daki sultan unvan, bir hükümdar sülâlesine mensubiyeti gösterebileceği gibi Emir Sultan da olduğu üzere bir ermişlik unvan olarak da kabul edilebilir. Ayn şekilde ulu sultan budağ nitelemesi, hanedana mensubiyet yan nda bir veliye mensubiyeti de ifade edebilir. Ben ikinci ihtimalin doğru olabileceğini ve bu alk şta Toğrul Sultan n (Deli Dumrul un) bir veli gibi sunulduğunu kabul ediyorum. Yani slâm öncesi dönemin kam. Salkum salkum don giyen nitelemesi de gözümüzün önünde saçakl elbiseleriyle bir şaman canland r yor. Bu durumda ben ölümden kaçan as l kişinin Korkut Ata olduğunu; onun kam veya veli kişiliğinin, bu alk ştaki nitelemelerle ve Azrail den kaçma motifiyle Deli Dumrul a nakledildiğini düşünüyorum. Başka bir ifadeyle, asl nda Korkut Ata ya ait olan ölümden kaçma motifi, Dede Korkut kitab nda Deli Dumrul (Toğrul) adl bir başka kahramana aktar lm şt r. Bütün bu düşüncelerden sonra şu soru akla gelebilir: Peki, Deli Dumrul veya Toğrul adl bir kahraman hiç mi yoktu? Elbette böyle bir kahraman vard ve bence onun as l kişiliği, bir kuru çay n üzerine köprü yapt r p geçenden otuz üç akça, geçmeyenden döve döve k rk akça almas yla ortaya ç k yordu. Bu davran ş yla kahraman Deli lâkab n alm şt. Böyle bir kahraman hayret verici bir şekilde, bni Fazlan Seyahatnamesinde buluyoruz. 921 y l nda büyük bir kervanla Bağdat tan hareket ederek dil boyundaki Bulgar Türklerine giden bni Fazlan 922 y l bahar nda yani henüz Oğuzlar n Müslüman olmad ğ bir tarihte Oğuz ülkesinden geçer. O s rada başlar ndan geçen bir olay şöyle anlat r: Ertesi günü yolda giderken çirkin, üstü baş perişan, görünüşü pis ve kalbi kötü bir Türk karş m za ç kt. Şiddetli bir yağmura da tutulmuştuk. Bu adam durun! diye bağ rd. Üç bin kadar hayvan, beş bin kadar insandan meydana gelen koca kafile durdu. Sonra, Hiç biriniz geçemezsiniz. dedi. Onun emri üzerine durup, Biz, Küz Erkin in (Şeşen de Küzerkîn) dostlar y z. dedik. O, gülmeye başlad. Ve, Küz Erkin kim oluyor? Ben Küz Erkin in sakal na pisleyeyim! dedi. Sonra, Harezm diliyle pekend! yani ekmek dedi. Ona birkaç somun verdim. Onlar al nca, Haydi gidin. Size ac d m. dedi. 9 Bu olay n kahraman, Deli Dumrul a ne kadar benziyor! Çirkin, görünüşü pis, kalbi kötü gibi, yazar n sübjektif değerlendirmeleri olarak niteleyebileceğimiz s fatlar bir yana b rak rsak, 5000 kişilik kervan tek baş na durduran ve onlardan ekmek almadan geçmelerine müsaade etmeyen bu Oğuz yiğidi ile kuru çaya köprü kurup geçenden otuz Millî Folklor 15

üç, geçmeyenden döve döve k rk akça alan Deli Dumrul aras nda ben şaş rt c bir benzerlik buluyorum. Şüphesiz bni Fazlan n rastlad ğ bu yiğit Deli Dumruldur. demiyorum. Ancak bu olay bize, slâm öncesi Oğuz toplumunda Deli Dumrul a benzer kahramanlar n varl ğ n gösteriyor. Bence, Oğuzlar aras nda yaşam ş böyle bir kahramana Korkut Ata n n ölümden kaçma motifi de yüklenmiş; böylece Deli Dumrul hikâyesi de ortaya ç km şt r. Ana baban n, Dumrul için can vermeyi reddetmelerine karş l k, kar s n n Dumrul için can n feda etmeye haz r oluşu, üçüncü bir motif olarak hikâyeyi tamamlamaktad r. Bu motifin de başka efsanelerde geçtiğini biliyoruz. Bu arada gökçe güvercin donuna giren Hac Bektaş yakalamak için şahin donuna giren; fakat silkinip tekrar insan olan Hac Bektaş taraf ndan boğaz ndan yakalanan Doğr l Baba ile güvercin olup uçan Azrail i yakalamak için doğan yla ard na düşen Deli Dumrul (alk ştaki ad yla Toğrul) aras ndaki benzerliğe dikkat çeken Bahaeddin Ögel in bu karş laşt rmas n 10 son derece merakl bulduğumu ve bu konunun ayr ca incelenmesi gerektiğini belirterek bildirime son veriyorum. NOTLAR: * 1-5. 12. 1997 tarihleri aras nda Bakü da yap lan VI. Lord Beyts Konferans - Dedem Korkudun Kitab 1300 adl milletler aras sempozyumda okunan bildiri. ** Azerbaycan dan döndükten sonra Kazaklardaki Korkut Ata efsanesinin, içinde Azrail de bulunan bir varyant, Kazak Türkçesi uzman Dr. Ferhat Tamir taraf ndan bana gösterildi. Muxtar Awezov, Ş ğarmalar, On Birinşi Tom (cilt), Almat 1969, s. 311 de bulunan varyant şöyledir: Kork t, Azrail (Kazak Türkçesi: Ezireyil) ile karş laş r. Azrail, Kork t n can n içine koyacağ bir sand k yapar. Kork t, Azrail le tart ş p onu aldatarak, Azrail in can n sand ğa koyar; sand ğ kilitler ve suya b rak r. Azrail uzun süre sudaki sand ktan ç kamaz. O süre içinde hiç kimse ölmez; herkesin can ndan emin olduğu bir devran sürülür. Ancak yaşl bir bal kç sudaki sand ğ avlar. Sand ğ n ağz n aç nca Azrail ç kar ve hemen yaşl adam n can n al r. Azrail le Korkut u karş laşt ran bu rivayet, bizim Deli Dumrul ile Korkut Ata efsanesini birleştirmemizi daha da hakl k l yor. 1 M.H.T hmasib, Az rbaycan Xalq Dastanlar, Bak,1972, s.33-34. 2 E. Koη ratbayev, Kazak Folklor n η Tarix, Almat 1991, s.88. 3 Mağjan Jumabayev, Ş ğarmalar, Almat 1989, s.224. 4 Abdülkadir nan, Kitab- Dede Korkut Hakk nda, Makaleler ve ncelemeler, Ankara 1968, s. 168. 5 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab I, Ankara 1994, s. 112. 6 Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, II. cilt, Ankara 1995, s. 72. 7 η>m: toηuz>domuz, köηlek>gömlek. η>ğ: aηla->ağna-, Taηr berdi>tağr berdi. 8 B. Ögel, a.g.e., s. 51. 9 Ramazan Şeşen, bn Fazlan Seyahatnâmesi, stanbul 1975, s. 35. 10 B. Ögel, a.g.e., s. 73. Millî 16 Folklor Millî Folklor 16