Original Article Spatula DD. 2013; 3(3):107-112 Hemodiyaliz hastalarında tamamlayıcı tıp yöntemlerini kullanma durumu ve umutsuzluk düzeyi ile ilişkisi The relationship between hopelessness level and the use of complementary medicine methods in hemodialysis patients Zeynep Erdoğan 1, Sezgi Çınar 2, Saadet Şimşek 3 1 Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı. 2 Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Sağlık Yüksekokulu, İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı. 3 Türkmed Diyaliz Merkezi. ÖZET AMAÇ: Hemodiyaliz hastalarında tamamlayıcı tıp yöntemlerini kullanma durumu ve umutsuzluk düzeyi ile arasındaki ilişkiyi belirlemektir. GEREÇ ve YÖNTEM: Bu çalışma iki özel diyaliz merkezinde Nisan Haziran 2012 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Çalışmanın örneklemini basit rast gele yöntemle seçilen hastalar arasından çalışmaya katılmaya gönüllü olan, bilinci açık, 179 kronik hemodiyaliz hastası oluşturdu. Verilerin toplanmasında Hasta Tanılama Formu ve Beck Umutsuzluk Ölçeği kullanıldı. Verilerin analizinde; yüzdelik, ortalama, t testi, ANOVA ve ki-kare testleri kullanıldı. BULGULAR: Yaş ortalaması 53,97+ 13,96 yıl olan hastaların %57,5 i erkek olup, %78,8 i evli ve %39,7 si emeklidir. Hastaların %35,8 i tamamlayıcı tıp yöntemlerini kullandığı belirlendi. Tamamlayıcı tıp yöntemlerini kullanan hastalarını bitkisel ürünleri %85,5, bitkisel olmayan destekleri ve diyet takviyelerini %10, beden zihin müdahaleleri ve manüpülatif yöntemleri ise %46,9 oranında kullandıkları saptandı. Tamamlayıcı tıp yöntemi kullanımı açısından cinsiyet, medeni durum, maddi durum, yaş ve hemodiyaliz yılı arasında anlamlı fark bulunmazken (p>0,05); eğitim durumlarına göre anlamlı fark bulundu (p<0,05). Hemodiyaliz hastalarının umutsuzluk düzeyi puan ortalaması 7,59+4,85 dır. Tamamlayıcı tıp yöntemi kullanan ve kullanmayanlar arasında umutsuzluk düzeyi açısından anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). SONUÇ: Hemodiyaliz hastalarının %35,8 inin tamamlayıcı tıp yöntemi kullandığı, umutsuzluk düzeyinin tamamlayıcı tıp yöntemi kullanımını etkilemediği bulundu. Anahtar kelimeler: Tamamlayıcı tıp, hemodiyaliz hastaları, umutsuzluk. SUMMARY AIM: The aim of this study was to determine the relationship between hopelessness level and using complementary medicine methods in hemodialysis patients. METHODS: This study was performed in two private dialysis centers between April 2011 and June 2011. The sample of this study composed 179 patients who selected simple randomly method, volunteered to participate and conscious. The data were collected using a questionnaire containing socio-demographic and related disease characteristics and Beck Hopelessness Scale. The data were evaluated using percentage, average, t test, ANOVA and chi-square tests. RESULTS: The mean age of patients was 53.97+ 13.96 years and 57.5 % men and most of these patients were married (78.8%) and retired (39.7 %). It was found that 35.8 % of the hemodialysis patients used complementary medicine methods. It was observed that hemodialysis patients used herbal treatments (85.5 %), non-herbal supplements and diet supplement (10 %), and mind body and manipulative interventions (46.9%). While there was no relationship between socio-demographic characteristics and using complementary medicine methods (p>0.05), there was relationship between education level and using complementary medicine methods in hemodialysis patients (p<0.05). The average of total hopelessness score of patients was 7.59+4.85. There was no statistically significant difference between patients using and patients not using complementary medicine methods according to hopelessness scores (p>0.05). CONCLUSION: It was found that 35.8 % of the hemodialysis patients used complementary medicine methods; the hopelessness levels did not affect using complementary medicine methods. Key words: Complementary medicine, hemodialysis patients, hopelessness. Corresponding Author: Zeynep Erdoğan, Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Göztepe, İstanbul, Türkiye. E-mail: zeynerdogan@hotmail.com Received July 13, 2013; accepted October 24, 2013 DOI 10.5455/spatula.20131024113011 Published online in ScopeMed (www.scopemed.org). Spatula DD. 2013; 3(3):107-112. Spatula DD 107
Hemodiyaliz hastalarında tamamlayıcı tedaviler GİRİŞ Kronik böbrek yetmezliği (KBY), glomerüler filtrasyon değerinde azalma sonucu böbreğin sıvısolüt dengesini ayarlama ve metabolik-endokrin fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bozulma hali olarak tanımlanabilir [1]. Kronik bir hastalık olan böbrek yetmezliğinde renal replasman tedavileri (RRT) uygulanmakta olup, en sık kullanılanı hemodiyaliz (HD) dir. Nefroloji Derneği Kayıtları na göre ülkemizde 2011 yılı itibariyle 53.973 RRT hastası bulunup, % 81 i (41.352 kişi) HD tedavisi almaktadır [2]. Kronik bir hastalık olan böbrek yetmezliğinde tedavi yöntemlerinden biri olan HD tedavisine bağımlı yaşama kişinin rol ve fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Özellikle haftanın belirli günlerinde kliniğe gelme zorunluluğu, tedavinin ömür boyu sürmesi, bu nedenle yaşanan iş gücü kayıpları, aile bireylerine bağımlı olma, hastalığa bağlı fizyolojik, ekonomik ve ruhsal sorunları beraberinde getirmektedir. En sık karşılaşılan ruhsal sorunlar; anksiyete, depresyon, gelecek hakkında belirsizlik, sosyal yaşamın kısıtlanması, bağımsızlığını kaybetme düşüncesi, üzüntü ve umutsuzluktur [3, 4]. Geleceğe yönelik olumsuz beklentiler olarak tanımlanan umutsuzluk, depresif belirtilerin temel öğelerinden biri olup, intihar eğiliminin belirleyicisidir. KBY hastaları geleneksel tedavilerle yonetilmesi zor olan, yaşam kalitesini azaltan birçok rahatsızlık ve komplikasyon deneyimlerler. Günümüzde hastalıkların tanı, bakım ve tedavilerinde gözlenen hızlı gelişmelere paralel olarak hastaların kendi tedavilerinde daha fazla kontrol ve sorumluluk almak istemeleri, semptomları azaltıcı girişimlere ulaşma çabaları, sağlık ekibinin yeterli zaman ayıramayışı, güncel tedavilerin yüksek maliyeti, ruhsal olarak daha iyi hissetme, geleneksel tedavi yöntemlerinden doyum sağlayamama gibi durumlar Tamamlayıcı Tıp (TT) yöntemlerine olan ilgiyi artırmıştır [5-9]. KBY gibi kronik sağlık sorunu olan hastalar; hipertansiyon, uykusuzluk, depresyon, ankiyete, yorgunluk, ağrı, kas krampları, kaşıntı gibi bazı semptomları gidermek ve yaşam kalitelerini artırmak için TT yöntemlerini tercih etmektedirler [10-16]. TT insanoğlu var olduğu andan itibaren kullanılmasına rağmen 1990 lı yıllardan sonra dramatik olarak artış göstermiştir. TT yöntemi kullanımı; Amerika da % 42,1, Avustralya da % 48,2, Fransa da % 49,3, Çin de % 70 oranındadır [8, 9]. Ülkemizde kanserli hastalarda yapılan farklı çalışmalarda ise % 22,1 ile % 84,1 gibi değişen oranlarda TT yöntemi kullanılmaktadır [7,9,17,18]. Kronik böbrek yetmezliği (KBY) olan hastalarda ise TT yöntemi kullanımı % 25,2 ile % 57 arasında değişmektedir [19,20-22]. Ulusal Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Merkezi (NCCAM) TT i geleneksel tıbbın bir parçası olarak kabul edilmeyen ürünler, uygulamalar ve sağlık bakım sistemleri olarak tanımlamaktadır [23]. NCCAM bu tedavileri 4 kategoride toplamıştır: 1)Doğal ürünler (bitkiler, vitaminler, diyet takviyeleri), 2)Beden-zihin müdaheleleri (Mind- Body Medicine) (meditasyon, yoga, akupunktur), 3)Manüpülatif ve beden temelli tedaviler (şiropraktik manipülasyon ve masaj) 4)Diğer TT uygulamalarıdır (hareket terapileri ve enerji tedavileri (reiki, elektormagnetik tedaviler, qi gong, terapotik dokunma) [23]. Ülkemizde TT yöntemlerine olan ilginin artması ve halk arasında kullanımının yaygınlaşması sağlık profesyonellerinin bu alana yönelmesini zorunlu kılmıştır. Ayrıca TT yöntemi kullanımına ilişkin yapılan çalışmalarda hastaların çoğunluğunun hemşire ve doktorunu bilgilendirmediği bunun nedeninin de sağlık profesyonellerinin bu konuya karşı farklı tutumları olduğu bildirilmiştir [7, 9, 17]. Bu durumda TT yöntemi ile geleneksel tedaviler arasında etkileşimler nedeniyle istenmeyen durumlar ortaya çıkmaktadır. Böbrek yetmezliği olan hastalarda yanlış kullanılan TT yöntemleri rezidüel böbrek fonksiyonları için zararlı olabilmektedir. Bu yöntemler ayrıca nefrotoksik etki gösterip, glomeruler filtrasyon hızını azaltarak hemodinamiyi bozabilirler [10]. Bu nedenle hemşirelerden geleneksel tedavilerle birlikte TT yöntemi kullanımına ilişkin uygulamalarını geliştirmeleri, bu tedavilerle ilgili kanıt düzeyi yüksek olan bilimsel çalışmaları takip edip sonuçlarını kullanmaları ve sağlıklı/hasta bireyi doğru bir şekilde yönlendirmeleri beklenmektedir [17, 18]. Literatürde TT yöntemi kullanımı ve umutsuzlukla ilgili sınırlı çalışma olup bu çalışmalar da kanser hastalarında yapılmıştır [24, 25]. HD hastalarında TT yöntemi kullanımı ve umutsuzluk düzeyi arasındaki ilişkiyle ilgili herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu eksiklikten yola çıkarak planladığımız bu çalışma, hemodiyaliz hastalarında umutsuzluk düzeyi ve TT yöntemlerini kullanma arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapıldı. GEREÇ ve YÖNTEM Bu çalışma iki özel diyaliz merkezinde Nisan- Haziran 2012 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Çalışmanın örneklemini basit rast gele yöntemle seçilen hastalar arasından çalışmaya katılmaya gönüllü olan, bilinci açık, 179 kronik hemodiyaliz 108 Spatula DD
Erdoğan, Çınar, Şimşek hastası oluşturdu. Verilerin toplanmasında Hasta Tanılama Formu ve Beck Umutsuzluk Ölçeği kullanıldı. Araştırmacı tarafından hazırlanan Hasta Tanılama Formu sosyodemografik özellikler ve TT kullanımına ilişkin 16 soruyu içermektedir. Beck ve arkadaşları tarafından geliştirilen, Durak ve arkadaşları tarafından 1994 yılında geçerlilik ve güvenirliği yapılan umutsuzluk ölçeği, ergen ve yetişkin bireylerin geleceğe dönük beklentilerini ölçmektedir. Ölçek 20 maddeden oluşur ve maddeler 0-1 puanla puanlandırılır. Maddelerin seçenekleri Evet, Hayır şeklindedir. Ölçeğin puanlanmasında 11 maddenin (2, 4, 7, 9, 11, 12, 14, 16, 17, 18, 20) evet, 9 maddenin (1, 3, 5, 6, 8, 10, 13, 15, 19) hayır cevabı 1 puanla değerlendirilir. Ölçekten elde edilecek puan aralığı 0-20 arasındadır. Puan değerinin yüksekliği umutsuzluğun yüksek olduğunu gösterir [26]. Çalışmamızda Beck Umutsuzluk Ölçeği nin cronbach alfa değeri 0,84 olarak bulundu. Verilerin analizinde; t testi, ANOVA ve ki-kare testleri kullanıldı. Örneklem grubundaki hastalar aktif D vit, B12 ve folik asit, Fe tabletlerini tedavilerinde kullandıkları için bu vitamin ve destekler sorgulanmamıştır. Şekil 1: Hemodiyaliz hastalarının TT kullanma durumu BULGULAR Yaş ortalaması 53.97+ 13.96 yıl olan hastaların % 57,5 i erkek, % 78,8 i evli, % 69,3 ünün maddi durumu orta düzeyde ve % 39,7 si emeklidir. Çalışmamızda HD hastalarının TT yöntemlerini kullanma durumu % 35,8 olarak bulundu (Şekil 1). TT yöntemi kullanımı açısından cinsiyet, medeni durum, maddi durum, yaş ve hemodiyaliz yılı arasında anlamlı fark bulunmazken (p>0,05); eğitim düzeyi arttıkça, TT yöntemi kullanma durumunun fazla olduğu görüldü (p<0,05). Hastaların kullandığı TT yöntemlerinin dağılımı Tablo 1 de gösterildi. Bitkisel destekleri % 85,5 oranında kullandıkları bulundu, en çok tercih edilen bitkisel desteklerin sarımsak (% 17,3), maydanoz (% 12,8) ve nane (% 9,5) olduğu saptandı. Bitkisel olmayan destekleri ve diyet takviyelerini ise % 10 oranında tercih ettikleri ve en çok arı sütü polen kullandıkları (% 6,1) belirlendi. Hastaların diğer TT yöntemlerinden beden zihin müdahaleleri ve manüpülatif yöntemleri ise % 46,9 oranında kullandıkları ve en çok duanın (% 21,2) tercih edildiği bulundu (Tablo 1). Tablo 1: Kullanılan Tamamlayıcı Tıp Yöntemi Türü (n=179) Bitkisel Destekler (%) Sarımsak 17,3 Isırgan 3,9 Keten tohumu 2,8 Maydanoz 12,8 Kekik 8,4 Karadut 3,9 Nane 9,5 Çörek otu 6,7 Kırmızıturp 5,6 Kara üzüm/çekirdeği 7,3 Yeşil çay 7,3 Toplam *85,5 Manüpilatif Yöntemler, Beden Zihin Müdaheleleri, Diğer (%) Dua 21,2 Nefes terapisi 1,7 Masaj 3,9 Müzik 14,5 Kaplıca 4,5 Biyoenerji-reiki 1,1 Toplam 46,9 Bitkisel olmayan destekler Diyet Takviyeleri (%) Koenzim Q10 1,7 Omega 3-6-9 1,1 Magnezyum 1,1 Arı sütü-polen 6,1 Toplam 10,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için yüzdeler yüksek çıkmıştır. TARTIŞMA Günümüzde kronik hastalıklarda TT yöntemi kullanımı gittikçe artış göstermiştir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda TT yöntemi kullanımı % 25,2 ile % 57 arasında değişmektedir [19-22]. Çalışmamızda HD hastalarının TT yöntemi kullanma durumu % 35,8 olarak bulundu. HD hastalarının TT yöntemi kullanma durumuyla ilgili yapılan çalışmalarda, Akyol ve ark. kronik böbrek yetmezliği Spatula DD 109
Hemodiyaliz hastalarında tamamlayıcı tedaviler olan hastaların % 25,2 sinin; Nowack ve ark. % 57 sinin; Uçan ve ark. HD hastalarının % 49,4 ünün; Hess ve ark ise renal transplantasyon hastalarının % 11,8 oranında TT yöntemi kullandığını bildirmişlerdir. Çalışma bulgularımız hasta sayısı, çalışılan örneklem grubu ve coğrafik bölgesel farklılıklardan dolayı literatürle uyumluluk göstermemiştir. Tablo 2: TT Yöntemi Kullanımıyla İlgili Özellikler (n=64) TT yöntemi kullanma durumu Sayı (%) Evet 64 35.8 Hayır 115 64.3 TT yöntemi kullanımından sağlık personelinin haberdar olma durumu (n= 64) Evet 24 37,5 Hayır 40 62,5 Sağlık Personelinin Haberdar olmama nedeni Genel kanı yasak 1 1,6 Sorulmadığı için söylemedim 63 98,4 TT yöntemi kullanma nedenleri Yararlı olduğunu düşünüyorum 32 50,0 Kendimi iyi hissettiriyor 26 40,6 Tıbbi tedavimden fayda görmüyorum 2 3,0 Yan etkisi daha az 2 3,0 Vücut savunmamı artırıyor 2 3,0 TT yöntemi hakkında bilgiyi nereden aldığı Arkadaş 27 42,0 Sağlık personeli 13 20,0 Medya 15 24,0 İnternet 9 14,0 TT ile ilgili çalışmalar incelendiğinde, bu tedavileri daha çok kadınların, eğitim düzeyi sosyoekonomik düzeyi yüksek olanların tercih ettiği görülmüştür [8]. Kronik böbrek hastalarında sosyodemografik özelliklere göre TT yöntemi kullanımının incelendiği çalışmalarda, Akyol ve ark., kadınlarda, 51-70 yaş arasındaki hastalarda, eğitim düzeyi yüksek olanlarda, ev hanımlarında, Nowack ve ark. kadınlarda, Kleshinski ve ark. [27] eğitim düzeyi yüksek olanlarda ve çalışanlarda, Hess ve ark. da kadınlarda ve genç yaşta olan hastalarda, Kara ise [28] evli olanlarda TT yöntemi kullanımının daha yaygın olduğunu bildirmişlerdir. Biçen ve ark. [29] ile Uçan ve ark. sosyodemografik özelliklerle TT yöntemi kullanımı arasında farklılık bulmamıştır. Çalışmamızda TT yöntemi kullanımı açısından cinsiyet, medeni durum, maddi durum, yaş ve hemodiyaliz yılı arasında anlamlı fark bulunmazken, eğitim düzeyi yüksek olan grupta TT in daha çok tercih edildiği saptanmıştır Bu sonuçlar literatürle uyumludur. Ülkemizde yapılan farklı hasta grubu çalışmalarında TT türlerinden en çok tercih edilenler bitkisel desteklerdir [17]. Bizim çalışmamızda da bitkisel destekler en çok kullanılan TT yöntemi türü olup, kullanan hasta oranı % 85,5 dir. En çok tercih edilen bitkisel desteklerin sarımsak (% 17,3), maydanoz (% 12,8) ve nane (% 9,5) olduğu saptandı. Akyol ve ark., bitkisel desteklerin % 16,8 oranında kullanıldığını, en çok tercih edilen bitkisel desteklerin sırasıyla sarımsak (%17,74), ıhlamur çayı (% 16,13) ve ada çayı (% 14,52) olduğunu, Uçan ve ark da bitkisel desteklerin en çok tercih edildiğini (% 31,2), Nowack ve ark. bitki çayları (% 50) ve meyve sularının (% 35) düzenli olarak tüketildiğini bildirmişlerdir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda bitkisel ürün kullanımının değerlendirildiği çalışmalarda Kara ise HD hastalarının % 28,1 inin bitkisel ürün kullandığını, sarımsağın (% 53,3), ıhlamurun (% 46,7) ve ısırganın (% 40) tercih edildiğini, Biçen ve ark. kronik böbrek hastalarının % 37 oranında bitkisel destek kullandığını, en çok tercih edilenlerin sırasıyla internet üzerinden veya aktardan alınan hazır ürünler (pelinotu, altın otu, yoğurt otu) (% 19), ısırgan otu (% 19), maydanoz (% 13,5), limon ve sarımsak (% 9) olduğunu bildirmişlerdir. Çalışma bulgularımıza göre bitkisel destekler en çok tercih edilen TT yöntemi türü olup, kullanma oranı literatürden farklıdır. Bunun nedeni hastalarımızın birden fazla bitkisel destek kullanmaları olabilir. Tercih edilen bitkisel desteklerin ise literatürle uyumlu olduğu görülmüştür. Hastaların yarısının diğer TT yöntemlerinden beden zihin müdahaleleri ve manüpülatif yöntemleri kullandığı, en çok dua (% 21,2), müzik (% 14,5), kaplıca (% 4,5) ve masajı (% 3,9) tercih ettikleri belirlendi (Tablo 1). Uçan ve ark, HD hastalarının diğer kullandığı yöntemlerin şifalı içme suyu (% 14), hocaya gitme (% 7,2) ve hipnoz (% 4) olduğunu, Akyol ve ark. beden zihin müdahelelerinin (relaksasyon teknikleri, imgeleme ve dua) % 50,6, manüpülatif yöntemlerin % 32,6 oranında kullanıldığını, Hess ve ark. homeopati (% 42,9), Çin tıbbı (% 23,8), refleksoloji (% 4,8) ve reikinin (% 2,4) en çok tercih edildiğini bildirmişlerdir. Çalışma sonuçlarımız Akyol ve Uçan ın çalışmalarıyla paralellik gösterip, Hess ve ark. nın çalışmasıyla uyumlu değildir. Bunun nedeni, ülkemizde TT yöntemleri ve TT uygulayıcılarının çok yaygın olmaması, hastalarımızın bu yöntemlerden haberdar olmayışıdır. Bu nedenle en 110 Spatula DD
Erdoğan, Çınar, Şimşek çok tercih edilen yöntemler; yan etkisiz, minimal riske sahip ve tıbbi tedaviyle etkileşime girmediği için dua, müzik, kaplıca ve masajdır. Çalışmamızda hastaların % 50 si yararlı olduğu, % 40,6 sı kendini iyi hissettiği, % 3 ü tıbbı tedaviden fayda görmediği, % 3 ü vücut savunmasını artırdığı ve % 5 i yan etkisi geleneksel tedaviden daha az olduğu için bu yöntemleri kullanmaktadır. Akyol ve ark. TT yöntemi kullanım nedenlerini incelediğinde hastaların büyük çoğunluğunun hastalıklarını tedavi etmek (% 78,2) ve kendilerini fiziksel ve duygusal olarak iyi hissetmek için, Uçan ve ark. çaresizlik (% 45,1), tedavilerine ek yarar sağlama (% 32,2), maddi yetersizlik (% 17,8) ve tedaviden fayda göremedikleri (% 4,9) için kullandıklarını, Kara ise HD hastalarının, hastalığı tedavi etmek (% 81,3) ve sağlık sorunlarını önlemek (% 12,5) için bitkisel destekleri kullandıklarını ve % 37,5 inin fayda gördüğünü bildirmişlerdir. Çalışmamızda TT yöntemi kullanan hastaların % 62,5 i sağlık personeline bilgi vermediğini, büyük çoğunluğu (% 98,4) sağlık personeli sormadığı için söylemediğini belirtmektedir. Kara ve ark. hastaların tamamımın bitkisel destekleri tıbbi tedavileriyle birlikte aldıklarını ve % 87,5 inin doktorunu bilgilendirmediklerini, çünkü kendilerine bitki kullanıp kullanılmadığının sorulmadığı, Akyol ve ark. hastaların % 67,3 ünün nefrologlarına ve nefroloji hemşirelerine TT yöntemi kullanımıyla ilgili bilgi vermediklerini ve bir hastanın yan etki deneyimlediğini, Uçan ve ark hastaların % 87,1 inin, Biçen ve ark. % 78.4 oranında sağlık ekibine bilgi vermediğini bildirmişlerdir. Nowack ve ark. ise HD hastalarının yarısının, transplantasyon hastalarının ise %73 ünün TT yöntemi kullanımı hakkında hekimlerini haberdar ettiklerini, HD hastalarının TT yöntemi kullanımının riskleriyle ilgili farkındalıklarının transplant hastalarına göre düşük olduğunu bulmuştur. Nowack ın çalışmasında da hekimlere bilgi veren hasta sayısı az olmakla birlikte, sağlık personelini haberdar eden hasta sayısı, bizim çalışma grubumuzdakinden fazladır. Çalışmamız Türkiye de yapılan çalışmalarla paralel olup, Nowack ın çalışmasıyla farklılık göstermiştir. Bunun nedeni, ülkemizde TT yöntemleri ve yan etkileri hakkında sağlık personelinin yeterli bilgiye sahip olmaması, bu yöntemlere karşı temkinli olmaları, hastaya bu yöntemleri kullanıp kullanmadıklarını sormamaları, hastaları TT yöntemi kullanımıyla ilgili olarak iletişim konusunda cesaretlendirmemeleri ve TT yöntemi kullanımıyla ilgili kanıt temelli çalışmaların yetersizliğinden kaynaklanabilir. Hastaların TT yöntemleri hakkında nereden bilgi aldıkları incelendiğinde; % 42 si bu yöntemleri arkadaş ve aile çevresinden, % 24 i medyadan, % 14 ü internet ve % 20 si sağlık personelinden duyduklarını belirttiler. Akyol ve ark. bu yöntemleri böbrek yetmezliği olan diğer hastalardan (% 48,1), aile ve arkadaş çevresinden (% 26,9), internetten, televizyondan (% 19,2) ve sağlık personelinden (% 5,8), Biçen ve ark, komşu, akraba ve arkadaşlardan (% 67,6), medyadan (% 24,3), internetten (% 2,7) ve sağlık personelinden (% 2,7) Uçan ve ark. arkadaş (% 54,9), aile (% 19,3), sağlık ekibi (% 12,9) ve klinikteki diğer hastalardan (% 12,9), Kara ise hastaların büyük çoğunluğunun (% 84,4) aile ve arkadaş çevresinden, TV, radyo, internetten (% 9,4) ve aktardan (% 9,4) bilgi aldıklarını bildirmişlerdir. Bu sonuçlar çalışma bulgularımızı desteklemektedir. Çalışmamızda HD hastalarında TT yöntemi kullanımının umutsuzluk düzeyiyle ilişkili olup olmadığını incelediğimizde; hastalarımızın orta derecede umutsuzluk deneyimlediğini ve TT yöntemi kullanımının umutsuzluk düzeyinden etkilenmediğini saptadık. Literatürde umutsuzluk düzeyi ve TT yöntemi kullanımı arasında ilişkiyi gösteren sınırlı çalışma olup, bu çalışmalar da kanserli hastalarda yapılmıştır. Gross ve ark. over kanserli hastalarda umutsuzluk ve tamamlayıcı terapi kullanımını incelediği çalışmada masaj terapisi alan hastaların daha az umutsuzluk yaşadığını bildirmiştir. Malak ve ark. da kanserli hastalarda yaptıkları çalışmada total umutsuzluk skorunu 8,09 ± 2,59 saptamışlar, TT yöntemi kullanan ve kullanmayan hastalarla umutsuzluk puanı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulmamışlardır. Farklı hasta grubuyla çalışmamıza rağmen bulgularımız Malak ve ark. nın çalışmasıyla paralellik göstermiş olup, TT kullanımının umutsuzluk düzeyinden etkilenmediğini saptadık. SONUÇ ve ÖNERİLER Sonuç olarak; hemodiyaliz hastalarının % 35,8 inin TT yöntemlerini kullandığı, en çok tercih edilen yöntemlerin bitkisel destekler olduğu, eğitim düzeyinin TT yöntemi kullanma durumunu etkilediği, hastaların büyük çoğunluğunun sağlık personelinin bilgisi dışında bu yöntemleri kullandığı ve TT yöntemi kullanımının umutsuzluk düzeyinden etkilenmediği bulundu. Bu yöntemler geleneksel tedavilerle kullanıldığında toksik etkilere neden olabileceğinden, hastayla yapılan görüşmelerde hastanın almış olduğu tedavi, ilaç-bitki, ilaç-ilaç etkileşimleri göz önünde bulundurularak, TT yöntemlerinin sorgulanmasını önermekteyiz. Spatula DD 111
Hemodiyaliz hastalarında tamamlayıcı tedaviler KAYNAKLAR 1. http://www.tsn.org.tr/folders/file/bobrek_yetmezligi.pdf. (Erişim Tarihi: 12.07.2013) 2. http://www.tsn.org.tr/folders/file/tsn_registry_2011.pdf). (Erişim Tarihi: 12.07.2013). 3. Özer FG, Beydağ DT, Cengiz Ş, Kiper S. Hemodiyalize giren hastaların umutsuzluk düzeyleri. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi.2009;4(10):123-36. 4. Tan M, Karabulutlu E, Okanlı A, Erdem N. Hemodiyaliz hastalarında sosyal destek ve umutsuzluk arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2005;8(2):32-9. 5. Cassileth B. Evaluating complementary and alternative therapies for cancer patients. CA Cancer J Clin 1999; 4(9):362-75 6. Ernst E. Prevalence of use of complementary/alternative medicine: a systematic review. Bulletin of the World Health Organization. 2000; 78(2):252-7. 7. Altun R, Özden A. Tamamlayıcı ve alternatif tıp. Güncel Gastroenteroloji. 2004;8(3):231-5. 8. Barnes P, Powell-Griner E. Complementary and alternative medicine use among adults: United Sates. Advance Data. 2004; 343:(27):1-20. 9. Araz A, Harlak H, Meşe G. Sağlık davranışları ve alternatif tedavi kullanımı. Kor Hek. 2007; 6(2):112-22. 10. Kara B. Kronik böbrek yetmezliğine bitkisel ürünlerin etkisi. Gülhane Tıp Derg. 2006; 48:189-93 11. Tsay SL, Chen ML. Acupressure and quality of sleep in patients with end-stage renal disease-a randomized controlled trial. Int J Nurs Stud. 2003; (40):1-7. 12. Tsay SL, Rong JR, Lin PF. Acupoints massage in improving the quality of sleep and quality of life in patients with end-stage renal disease. J Adv Nurs. 2003; 42(2):134-42. 13. Cho YC, Tsay SL. The effect of acupressure with massage on fatigue and depression in patients with end-stage renal disease. J Nursing Research. 2004; 12(1):51-8. 14. 14. Tsay SL. Acupressure and fatigue in patients with endstage renal disease a randomized controlled trial. Int J Nurs Stud. 2004; 41:99-106. 15. Kim KH, Lee MS, Choi SM, Ernst E. Acupuncture for treating uremic pruritus in patients with end-stage renal disease: a systematic review. J Pain Symptom Manage. 2010; 40(1):117-25. 16. Kim KH, Kim TH, Kang JW, Sul JU, Lee MS, Kim JL, et al. Acupuncture for symptom mamagement in hemodialysis patients: a prospective, observational pilot study. The J Altern Complement Med. 2011;17(8)741-8. 17. Kav S, Hanoğlu Z, Algıer L. Türkiye de kanserli hastalarda tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerinin kullanımı: literatür taraması. UHOD. 2008; 18(1): 32-7. 18. Turan N, Öztürk A, Kaya N. Hemşirelikte yeni bir sorumluluk alanı: tamamlayıcı terapi, Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi. (2010);3(1):93-8. 19. Uçan Ö, Ovayolu N, Pehlivan S. Hemodiyaliz hastalarının alternatif yöntem kullanımına ilişkin bilgi ve uygulamaları. Sağlık ve Toplum Dergisi. 2007; (17):56-60. 20. Nowack R, Bale C, Birnkammer F, Koch W, Sesler R, Birck R. Complementary and Alternative Medications Consumed by Renal Patients in Southern Germany. J Ren Nutr. 2009;19(3):211-9. 21. Hess S, De Geest S, Halter K, Dickenmann M, Denhaerynck K. Prevalence and correlates of selected alternative and complementary medicine in adult renal transplant patients. Clin Transplant. 2009; 23(1):56-62. 22. Akyol A, Yıldırım Y, Toker E, Yavuz B. The use of complementary and alternative medicine among chronic renal failure patients. J Clin Nurs. 2011; (20):1035-43. 23. http://nccam.nih.gov/health/whatiscam (Erişim Tarihi: 12.01.2013). 24. Malak A, Karayurt Ö, Demir E, Yümer AS. Complementary and alternative medicine in cancer patients analysis of influencing factors in Turkey. Asian Pacific J Cancer Prev. 2009; (10):1083-7. 25. Gross AH, Cromwell J, Fonteyn M, Matulonis UA, Hayman LL. Hopelessness and complementary therapy use inpatients with ovarian cancer. Cancer Nursing. 2013; 36(4):256-64. 26. http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/756/1090.pdf (Erişim Tarihi: 23.10.2013). 27. Kleshinski J, Crews C, Fry E, Stewart B, Reinhart C, Tolliver J, Khuder S. A survey of herbal product use in a dialysis population in Northwest Ohio. J Ren Nutr. 2003; 13(2):93-7. 28. Kara B. Herbal product use in a sample of Turkish patients undergoing haemodialysis. J Clin Nurs. 2009;(18):2197-205. 29. Biçen C, Erdem E, Kaya C, Karataş A, Elver Ö, Akpolat A. Kronik böbrek hastalarında bitkisel ürün kullanımı. Turk Neph Dial Transpl. 2012; 21(2):136-40. 112 Spatula DD