20 Kasım 2008 Diploma Töreni Konuşması Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü

Benzer belgeler
ASTRONOMİ TARİHİ. 1. Bölüm Bilim Tarihine Genel Bakış. Serdar Evren 2013

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

Matematik Ve Felsefe

FİZİK. Mekanik İNM 103: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir?

Bilimsel Bilginin Oluşumu

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

FİZİK. Mekanik İNM 221: MUKAVEMET -I. Mekanik Nedir? Mekanik: Kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin davranışını inceleyen bilim dalıdır.

Çoklu Evrenlerin Varlığını Öne Süren 5 Teori

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ

FİZİK. Mekanik İNM 101: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir?

Temel Kavramlar Bilgi :

YÖNETİMDE SİSTEM YAKLAŞIMI

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI?

Kuantum Fiziği (PHYS 201) Ders Detayları

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

Newton ve Einstein nin Evren Anlayışları

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 6

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Elektromagnetik Dalgalar EEE

TABLO-1 KPSS DE UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMLARI Yaklaşık Ağırlığı Genel Yetenek

Danışman Öğretmen:Şerife Çekiç

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

DENİZ HARP OKULU TEMEL BİLİMLER BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS BİLGİ PAKETİ

UZAY VE ZAMAN NEDİR? İnsanın var olduğundan beri kendine sorduğu kendineve evrenedair en önemli soru!

MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ (STATİK)

FEN ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR YAKLAŞIMLARI. Burak Kağan Temiz

BÖLÜM 1: Matematiğe Genel Bakış 1. BÖLÜM:2 Fizik ve Ölçme 13. BÖLÜM 3: Bir Boyutta Hareket 20. BÖLÜM 4: Düzlemde Hareket 35

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

Bölüm 1: Fizik ve Ölçme

ACIBADEM DOĞA KOLEJİ BİLİM OKULU

ESKİÇAĞ DA BİLİM HİNT MEDENİYETİ

FİZİK 4. Ders 10: Bir Boyutlu Schrödinger Denklemi

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

TABLO-1 KPSS DE UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMLARI Yaklaşık Ağırlığı Genel Yetenek

LİSELER İÇİN PROJE VE PERFORMANS ÖDEVLERİ

KM in Sorunları ve Başarısızlıkları

MATEMATİK VE FEN BİLİMLERİ EĞTİMİ ANABİLİM DALI MATEMATİK EĞİTİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

PEYZAJ SANATI TARİHİ Ders İzlence Formu. Kodu: PEM 112 Dersin Adı: PEYZAJ SANATI TARİHİ Toplam Saat

MODERN YÖNETİM TEKNİKLERİ Prof. Dr. Fatih YÜKSEL

FİZİK BÖLÜMÜ 2018 MÜFREDATI

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Kadri Yakut

OLASILIK ve KURAMSAL DAĞILIMLAR

17. yy. Dehalar Yüzyılı

ANTROPOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ ARA SINAV PROGRAMI. Dersin Adı Sınav Tarihi Sınav Saati

Bilim ve Teknolojideki Gelişmişliğin Matematiksel Temeli

PERGEL YAYINLARI LYS 1 DENEME-6 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 1 MATEMATİK TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR

Teleskop: gökyüzüne açılan kapı

Fizik bilimi nedir? Fizik Bilimi nedir? Fizik biliminin uğraşı alanları nelerdir? On5yirmi5.com. Fizik Bilimi nedir?

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İktisat Tarihi II

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

Okut. Yüksel YURTAY. İletişim : (264) Sayısal Analiz. Giriş.

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Matematik Tarihi II (MATH 419) Ders Detayları

DENİZ HARP OKULU TEMEL BİLİMLER BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

Genel Matematik (MATH 103) Ders Detayları

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

ABDULKADİR KONUKOĞLU FEN LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BİRİMİ

KLASİK FRAKTALLAR, FRAKTAL ÖZELLİKLERİ VE BOYUT ( C L A S S I C A L F R AC TA L S, F R AC TA L P R O P E R T I E S AND D I M E N S I O N )

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Birinci Mertebeden Adi Diferansiyel Denklemler

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

MART UKS MATEMATİK KONULARI

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

MATEMATİĞİN DOĞASI, YAPISI VE İŞLEVİ

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

h 7.1 p dalgaboyuna sahip bir dalga karakteri de taşır. De Broglie nin varsayımı fotonlar için,

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ

KOZMOLOJİK DEVİR 1 MİLET MEKTEBİ, PYTAGORASÇILIK Milet Mektebi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12 SINIF FİZİK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Aristarchus Yöntemi ile Ay ve Güneş. 1. Giriş

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

DERS PROFİLİ. Siyaset Kuramı I POLS 305 Güz

PROJE GÖREVİ BEKLENEN BECERİLER. Problem çözme Akıl yürütme İletişim İlişkilendirme Araştırma

Bilimsel Araştırma Yöntemleri II

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DENİZ HARP OKULU TEMEL BİLİMLER BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. chem.libretexts.org

Astronominin İlkleri. En eski bir bilim dalı olan astronomi; ilk medeniyetlerle doğmuştur.

İLETİŞİM KURAMLARI EYLÜL 2016

Yrd. Doç. Dr. Nuray Ç. Dedeoğlu İlköğretim Matematik Eğitimi Matematik Öğretimi

MODERN FİZİĞİN DOĞUŞUNDA MOR ÖTESİ KRİZİNİN ROLÜ

Fizik Bilimine Giriş. Test-1. Fizik Nedir. 1. Evrendeki olayları anlamımıza yardımcı olan bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

PROBLEM BELİRLEME ve LİTERATÜR (ALANYAZIN) TARAMA

LYS TESTLERİNE YÖNELİK ALAN STRATEJİLERİ

Fen - Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü

Transkript:

20 Kasım 2008 Diploma Töreni Konuşması Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sayın Mütevelli Heyeti Başkanı, Sayın Rektör, Sayın Dekan, Sevgili Genç Meslektaşlarım. Geçtiğimiz günlerde Mühendislik ve Mimarlık Fakülteniz Dekanı Sayın Prof. Dr. Murat Taylı dan mezuniyet töreni için bir konuşma yapma teklifi alınca hem çok büyük bir onur duydum, hem de büyük bir heyecana kapıldım. Uzun, yorucu ve zahmetli bir öğrenim döneminden sonra Mühendis ya da Mimar unvanıyla hayata atılmanın eşiğine gelen genç meslektaşlarımla neyi paylaşmam gerektiğini uzun uzun düşündüm. Bu vesile ile bilimin çok kısa bir tarihçesine göz atarak bilimdeki gelişmenin düşünce sistemimizde, günlük yaşamımızda ne gibi radikal değişikliklere neden olduğunu tartışmak istedim. İnsan, doğası gereği, kendini, varoluş gayesini, yaşadığı çevreyi ve giderek tüm evreni tanımak ve anlamak yönünde büyük bir merak duymuştur. İnsanın kendi benliğini tanıması ve varoluş gayesini araştırması metafiziğin kapsamında değerlendirilir. Buna karşın, insanın evreni, doğayı anlaması yönündeki çabası da bilimin konusunu oluşturur. Temel bilim ya da kısaca bilim, içinde yaşadığımız evreni anlamaya yönelik çalışmalar sonucu sistematik bir şekilde toplanmış bilgiler olarak tanımlanabilir. Olaylar arasındaki neden sonuç ilişkisini kurmak suretiyle genel kavramlara yükselme amacıyla yapılan bilimsel çalışmalar, çoğu kez, hiçbir yarar gözetmeksizin salt anlama, öğrenme ve merakını tatmin etme amacıyla sürdürülür. Temel araştırma bir tür bilinmeyeni arama uğraşı olduğundan, bunun en çekici ve ayırt edici özelliği de sonu belli olmayan heyecanlı bir yolculuk, bir macera olmasıdır. İlk uygarlıkların Dicle-Fırat, Nil ve İndus gibi büyük nehirlerin vadilerinde ortaya çıktığını biliyoruz. Saban, tekerlekli araba, gemi ve sulama kanalları bu vadilerde yaşayan insanların buluşlarıdır. Refah düzeyi yüksek olan bu toplumların boş zamanlarını gözlemleme ve öğrenmeye adayan rahip ve soylu kesimi matematik ve astronominin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. İ.Ö. 3000 yıllarında Mezopotamya diye bilinen Dicle-Fırat vadisinde oluşan Sümer Uygarlığı ve Nil vadisinde yeşeren Mısır Uygarlığı yazı yazma tekniklerini geliştirmiş, alışveriş işleri basit hesaplama becerilerinin gelişmesine yol açmıştı. Bu çağlarda, özellikle arazi ölçümlerinde kullanılan geometri oldukça ileri bir düzeydeydi.? sayısı, dik açılı üçgene ilişkin özellikler biliniyordu. Astronomide gözleme dayalı bazı ilk bilgileri, bu arada dairenin 360 dereceye, bir günün 24 saate, 1 saatin 60 dakikaya 1 dakikanın 60 saniyeye bölünmesini de Sümer Uygarlığı nın mirasçısı Babillilere borçluyuz. Babil ve Mısır da gelişen ilk bilim astronomidir. Babilliler özenle topladıkları gözlemleri birtakım tahminler yapmaya elverişli bir sisteme dönüştürmeyi başarmışlardı. Gök cisimlerinin konum ve hareketlerindeki belirgin düzenlilik gözlem çalışmalarına büyük kolaylık sağlamaktaydı. Öyle ki Babilliler bu incelemelerine dayanarak tarım için yararlı bir takvim bile geliştirmeyi başarmışlardı. Babillilerin aritmetik ve astronomide, Mısırlıların da geometride attıkları adımlar sonraki dönemlerin bilimsel gelişmeleri için önemli bir başlangıç oluşturmuştur. Ne var ki bu uygarlık insanların beş duyusu

ile, özellikle de görme duyusu ile sağladıkları ölçme verileriyle sınırlı kalmış, açıklayıcı kuramlara yönelme Grek dönemini beklemiştir. İ.Ö. 600 yıllarında parlak dönemine ulaşan Grek Uygarlığı nın en çarpıcı özelliği, düşünmeye ve tartışmaya nispeten imkan sağlayan toplum yapısı olmuştur. Bu ortamın, felsefe kapsamında bir etkinlik olarak değerlendirilen bilimin gelişmesi için ne kadar önemli olduğu açıktır. Amaçları dünyayı anlamak, evrende olup bitenleri birkaç temel ilke çerçevesinde açıklamak olan Grek düşünürlerinin entelektüel çabaları hiçbir zaman günlük hayatta karşılaşılan zorluklardan kaynaklanmamaktaydı. Örneğin, evrenin temel niteliğini Thales suda, Aneksimenes havada aramaktaydı. Empedokles tüm varlıkları 4 unsur dediği toprak, su, hava ve ateşe indirgiyordu. Demokritos ise evrendeki her şeyin atom denilen görünmez küçüklükte, bölünmez birimlerden oluştuğunu ileri sürüyordu. Bunların yanı sıra en büyük atılımın matematikte ortaya konduğunu görüyoruz. Babilliler ve Mısırlılardan kalan çoğu ampirik düzeydeki bilgi birikimi başta Pytagoras ve onu izleyen matematikçiler tarafından mantıksal ispat yöntemine dayanan kuramsal bir çerçeveye oturtuldu. Geometrinin ölçme yöntemiyle doğrulanmış tüm önermeleri aksiyom ya da postüla denen az sayıda ilkeden hareketle mantıksal bir bütünlük içinde ispat edilebilmekteydi. Yine insanın soyut düşünebilme yeteneğinin en çarpıcı ürünlerinden biri olan irrasyonel sayı kavramı Pytagoras ın çalışmalarında ortaya çıkmış, daha sonra da Eksodus ve öğrencileri tarafından yoğun bir şekilde incelenmişti. Bilime önemli katkılarda bulunmuş Grek filozoflarından biri de Aristotales tir. Aristotales in çalışmalarının astronomi ve fizikteki etkisi 17. yüzyıla gelinceye dek sürmüştür. Aristotales ten sonraki dönem Helenistik Dönem olarak adlandırılır. Bu yeni dönemde bilimsel etkinliklerin merkezi Atina dan İskenderiye ye geçmiştir. Euclides, Archimedes, Aristarchus, Erastostenes ve Hero İskenderiye de yetişen en önemli bilginler arasında sayılabilir. Bilimsel yöntem bakımından en önemli adım bu dönemde atılmıştır: Bu adım gözlemsel verilerle akılcı (rasyonel) düşünmenin birleşmesidir. Archimedes in kaldıraç yasası, hidrostatiği, Ptolemi nin astronomisi de bu sentezin ürünüdür. Bu dönem, Roma İmparatorluğu yönetimi altında atılım gücünü yitirmeye yüz tutar ve çok geçmeden diğer yaratıcı etkinliklerle birlikte bilim de Ortaçağ karanlığına gömülür. Hıristiyan Dünyası Ortaçağ karanlığında iken bilim meşalesi İslam Dünyası tarafından taşınmıştır. İslam dünyası özellikle tıp, kimya ve matematik dallarında önemli katkılar yapmış ve bu parlak dönemini 12. yüzyıla kadar sürdürmüştür. Daha sonra, bilimde ilk canlanma Rönesans la birlikte Batı Avrupa da bazı öğretim merkezlerinin oluşmasıyla başlar. Bu merkezler çok geçmeden Paris, Oxford, Cambridge ve Padova Üniversiteleri ne dönüşür. Matbaanın ortaya çıkışı ve çeviri yoluyla klasik çağ kaynaklarına dönüş bilimsel hayata yeniden büyük bir canlılık getirmiştir. Özellikle Newton ve Leibnitz in öncülüğünde sonsuz küçükler hesabı (infinitesimal hesap) limit ve türev kavramlarının ortaya çıkışı analiz, fizik, astronomi ve diğer bilimlerdeki gelişmeyi hızlandırmıştır. Antik çağlarda matematiğe ithal edilmiş bulunan irrasyonel sayı kavramından sonra cebirdeki en önemli adımlardan biri şüphesiz 1707-1783 yılları arasında yaşamış bulunan Euler in immaginaire ya da sanal sayı olarak adlandırdığı i=(-1)1/2 sayısını içeren kompleks sayıların 1831 de Gauss tarafından sağlam bir matematik temele oturtulmasıdır. Kompleks sayı ve kompleks değişkenli

fonksiyon kavramları matematiğe büyük bir berraklık ve bütünlük kazandırmıştır. Esas konusu gerçek varlıklar olan teorik fizik ve değişik mühendislik dallarında karşılaşılan birçok problemin kompleks değişkenli fonksiyonlar kuramının yardımı olmadan çözülememesi çarpıcı bir gerçektir. 19. yüzyılda matematikteki bu gelişmelerin yanı sıra fizikte Faraday dan başlayıp yapılan çalışmaların Maxwell tarafından senteziyle gelişimini tamamlayan elektromanyetik teori birçok yeni teknolojinin gelişmesine yol açmıştır. Bugün elektromagnetik dalgalar telsiz, telefon, televizyon, radar, radyo astronomi, yön bulucular, uydularla haberleşme v.b. gibi haberleşme teknolojilerinin yanı sıra, yeraltındaki maden yataklarının araştırılması, tahribatsız muayene, tıp alanlarda da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Fizikte 21. yüzyılın en çarpıcı ve şok edici gelişmelerden biri Einstein in 1905 yılında ortaya attığı özel göreceli kuramı, diğeri de Planc, Einstein, De Broglie, Bohr dan Fermi ye kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan en büyük bilim adamlarının ortak çabasıyla 1930 larda ortaya çıkan Kuantum Kuramı dır. Burada, düşünce sistemimizde ve doğayı yorumlarken kullandığımız temel kavramlarda radikal değişikliklere yol açan Özel Görelik ve Kuantum Kuramları ndan kısaca söz etmek yerinde olacaktır: Hem düşünce sistemimizi hem de bilimsel ve teknik yeteneğimizi etkileyen entellektüel çabalarımız içinde derinlik ve genişlik bakımından en ön sıraya konması gereken kuramlardan birinin özel rölativite teorisi olduğu hususunda hemen hemen herkesin hemfikir olduğu rahatlıkla söylenebilir. Yüz yıl önce ortaya çıkışından bu yana geçen sürede, bilimsel sonuçları ile fizikçilerin yanı sıra matematikçilerin, kimyacıların ve mühendislerin de yoğun ilgisini çekmiş bulunan bu Teori, epistemolojik yönüyle de filozofların yakından ilgilendiği ve üzerinde yorumlar yaptığı bir konu haline gelmiştir. Einstein'ın yaklaşımı, bugün Lorentz formülleri olarak bilinen temel formülleri Lorentz ve Poincare'nin daha önce çıkardıkları biçimde veriyor olmasına karşın, temelde, Lorentz ve Poincare' ninkinden çok farklı olmuştur. O, yüzyıllar hatta bin yıllar boyunca bilincimize yerleşmiş bulunan bazı kavramları temelden değiştirmemiz gerektiğini söyleyerek, kimsenin göze alamayacağı bir cesaretle işe koyulmuştur. Örneğin, O'na göre, zaman ve uzunluk, yerleşik kanının aksine, herkes için aynı sayısal değere sahip mutlak kavramlar değildi. Daha da önemlisi, birbirine göre hareket halinde bulunan gözlemcilerin ölçtüğü geometrik koordinatlar, ancak zaman parametresi de gözönüne alınırsa birbirine dönüştürülebilirdi. Benzer durum, tersine, zamanın dönüşümü için de söz konusu idi. Yani, başka bir deyişle, fizik bakımından uzay dört boyutlu idi. O günlerde, hemen hemen bütün bilim adamlarının benimsemiş oldukları bir kanıya göre bir etkinin bir yerden öteye taşınabilmesi için muhakkak bir taşıyıcı ortamın var olması gerekmekteydi. Uzay eter adı verilen bir madde ile dolu idi. Bütün cisimler, örneğin yıldızlar ve Dünya bu eter'in içinde yüzüyordu. Işık da eterin titreşimlerinden ibaretti. Ses nasıl havanın titreşimleri şeklinde yayılıyorsa, ışık da eter'in titreşimleri şeklinde, belirli bir hızla yayılarak uzak yıldızlardan bize doğru geliyordu. Einstein, eter denen şeyin de gerçek olmadığını, ışığın (ve elektromagnetik alanın) boşlukta, hiçbir maddi desteğe ihtiyaç duymadan yayılabileceğini gösterdi. Bu görüşlerle yola çıkan Einstein, ışığın hızının her gözlemciye aynı değerde gözükebilmesi için dört boyutlu uzay-zaman koordinatlarının bir koordiant sisteminden diğerine (öncekine göre sabit bir hızla

hareket edene) nasıl değişmesi gerektiğini araştırdı. Boyutların kısalması varsayımıyla Lorentz ve Poincare'nin bulmuş olduğu formüllerin aynısını bulmuştu. Fakat yorumları farklı idi. Örneğin, biraz önce sözünü etmiş olduğumuz t parametresi, bir koordinat sisteminde Lorentz ve Poincarre ye göre sadece matematiksel anlamı olan bir t parametresi iken Einstein a göre gerçek zamanı göstermekteydi. Düşünce hayatımızı ve Fiziği temelden etkileyen bir diğer kuram da Kuantum Mekaniği dir. Kuantum Kuramı, Max Planc ın 1895 yılında karacisim ışımasının kesikli olarak kuanta adı verilen bir takım enerji paketleri aracılığıyla olduğunu öne sürmesiyle başlamıştır. Klasik fiziğin objektif bir dünyanın varolduğu, gözlemci var olsa da olmasa da bu objektif dünyada fiziksel olayların cereyan ettiği, gözlemcinin varlığının olayları ve fiziksel yasaları etkilemediği varsayımına karşın, kuantum fiziğinde gözlemci işin içine en temel düzeyde girmektedir. Örneğin, gözlemcinin hangi gözlemi yapacağına karar vermesi bir cismin parçacık ya da dalga niteliklerinden birinin öne çıkmasına neden olmaktadır. Louis de Brogli nin dalgaların parçacık nitelikleri taşımasının yanı sıra her bir parçacığın da, aynı zamanda dalga karakteri taşıdığını ileri sürmesi, bir parçacığa ilişkin dalga fonksiyonunun nasıl yorumlanabileceği problemini de beraberinde getirmiştir. Bunlardan en yaygın olanı Kopenhag Yorumu ya da Olasılık Yorumu olup, bu yorumun temelinde fiziksel olarak ölçülebilir bir niceliğe karşı gelmeyen, kendi başına bir anlam ifade etmeyen kompleks değerli dalga fonksiyonunun mutlak değer karesinin bir olasılık dağılım fonksiyonu olarak nitelendirilmesi yer almaktadır. Bu yorum çerçevesinde geliştirilen diğer kavramlar, klasik fizikten bildiğimiz temel ilke ve kavramlara ters gelen şeylerdir. Olasılık Yorumu nun dışında da birçok yorumlar ortaya atılmıştır. Bu yorumlar arasında 1950 li yıllarda ortaya atılan David Bohm ve Jean P. Vigier nin Saklı Değişkenler yorumu ile fikir babalığını John Wheeler in yaptığı ve 1957 yılında Everett tarafından tez çalışması sırasında geliştirilmiş bulunan, Paralel Evrenler yorumu en ilginç olanlarıdır. Saklı Değişkenler Yorumu, dalga fonksiyonunun aslında bizim kullandığımızdan daha fazla sayıdaki parametreye bağlı olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu parametrelerden çoğunu fiziksel olarak algılayamasak ya da gözlemleyemesek bile bu değişkenlerin evrimleşmeyi kontrol ettikleri öne sürülmektedir. Paralel Evrenler Yorumu ise olasılıklar arasında bir seçim yapıldığında diğer olasılıkların ortadan kalkmadığı, diğer olasılıkların da ölçüm sonuçlarında gerçekten var olduğu varsayımına dayanmaktadır. Olası yollardan bir tanesi seçildiğinde çatallardan birine girilmekte, ikinci ölçüm yapıldığında da yine bir çatallanma oluşmakta ve bu muhtemel yollardan yine bir tanesi seçilmektedir. Diğer çatallanmalar da gerçekten varlıklarını sürdürmeye devam etmektedir. Böylece, her gözlem sonucu gittikçe dallanıp budaklanan çok sayıda evren ortaya çıkmakta ve biz bu olası evrenlerden sadece birinde yaşamaktayız. İçinde yaşadığımız evrende bulunmamız sadece bir olasılık. Öteki olasılıklar da, öteki evrenlerde varlıklarını sürdürmekte Sonuç olarak insandan başka hiçbir varlıkta bulunmayan soyut düşünebilme yeteneği sayesinde bilim ve buna bağlı olarak teknoloji korkunç bir hızla ve çoğunlukla da beş duyumuza bağlı algılamamıza ters gelen bir biçimde gelişimini sürdürmektedir. Kuantum Kuramı ndaki gelişmeler, gözlemci bilimcinin de temel düzeyde işin içine karıştığını göstermektedir. Bu da aklımıza, yakın bir gelecekte Fizik ve

metafizik birbirinden ayırt edilemeyecek bir şekilde birbiriyle kucaklaşacak mıdır? sorusunu getirmektedir. Sevgili Genç Mühendis ve Mimar arkadaşlarım, Geleceğimizin güvencesi olan sizleri, bilimi ve teknolojiyi kullanan, demokrasiye, insan haklarına saygılı, erdemli, sorunlara neden-sonuç ilişkisi içinde çözüm üretebilen, araştıran, sorgulayan, etik değerlere ve ulusal değerlere bağlı, Atatürkçü düşünceyi özümsemiş, bilimin ve aklın yol göstericiliğinden ayrılmayan, dünyanın her ülkesinde çalışabilecek birikime sahip, sağduyulu çağdaş bireyler olarak yetiştiğinize inanıyor hepinize yeni hayatlarınızda sağlık, başarı ve mutluluklar diliyorum. Saygılarımla