KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ

Benzer belgeler
İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Felsefe 1 N.Ö. Klasik Mantık II. Sema Önal Z-08 Z-08. Erken Dönem Türk Düşüncesi. Erken Dönem. Felsefesi. Kamil ŞAHİN Z-08. Ruh Sağlığı Psikolojisi

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Dr. Ömer ERGÜN Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi MEDENİ HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNİN EHLİYET DURUMU

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s.

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK DERS PROGRAMI (İNG. KAPANDIKTAN SONRA)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

İbn Sînâ Felsefesinde Metafizik Bilginin İmkânı Sorunu

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

Yrd. Doç. Dr. Meral EKİCİ ŞAHİN Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Ceza Hukukunda Rıza

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK (DÖRT YIL) DERS PROGRAMI (YENİ DÜZENLEME)

T.C. UŞAK ÜNİVERSİTESİ Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dr. Uğur URUŞAK. Ceza Hukukunda Hukuka Uygunluk Sebebi Olarak Bir Hakkın Kullanılması

Salih Günaydın * Osman Demir. Kelâmda Nedensellik: İlk Dönem Kelâmcılarında Tabiat ve İnsan. İstanbul: Klasik, sayfa. ISBN:

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Alan Dersleri. I.

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

Sultantepe Mah. Cumhuriyet Cad. Fısatıkağacı İş Merkezi, No 39/1, Üsküdar İstanbul

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

İŞLETME N.Ö. Ders Adı

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

ÜNİTE:1 Sorumluluk Kavramları ve İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları. ÜNİTE:2 İş Ahlakı ve Önemi. ÜNİTE:3 İş Ahlakı ve Etik Yaklaşımlar

MART UKS MATEMATİK KONULARI

MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ (STATİK)

SİGORTACININ SÖZLEŞME ÖNCESİ AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ BİRİNCİ BÖLÜM SİGORTA KAVRAMI, SİGORTA SÖZLEŞMESİ VE SİGORTA ARACILIĞI FAALİYETİ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır.

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Alan Dersleri. I.

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

I. KİTAP: BATI FELSEFE GELENEĞİ: ÖĞRETİ VE KAVRAMLAR AÇISINDAN YAKLAŞIM FELSEFEYE GİRİŞ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Çağdaş Düşüncede İnsan Çalıştayı Gerçekleştirildi

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

Tanrının Varlığına İlişkin Argümanlar Atölye Çalışması (20-21 Mayıs 2011)

Prof.Dr. ÜMİT TATLICAN

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

ESOGÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 2010 YILINDAN İTİBAREN UYGULANAN PROGRAM DERSLERİ I.ÖĞRETİM I. DÖNEM

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ DERSİN KODU VE ADI TEZ 5000 Yüksek Lisans Tezi TİB 5010 Seminer UAD 8000 Uzmanlık Alan

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUM VE HUKUK

ÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5

ESNAF VE SANATKAR KAVRAMINDA EMEK VE SERMAYE UNSURLARININ ÖNEMİ

AKADEMİK YILI

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Diğer Toplam Kredi ECTS Kredi 3/ Ders Dili

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Transkript:

KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Kamuran GÖKDAĞ Arş. Gör., Mardin Artuklu Ünv., Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Mu tezile de Eylem Teorisi:Kâdî Abdülcebbâr Örneği Dr. Yunus Cengiz, İstanbul: Düşün Yayıncılık, 2012, 488 s. Eylemin kendisine ilişkin bir soruşturma, esasında eyleyen olması bakımından insana ve eylemin ortaya çıktığı durumlara ilişkin bir soruşturmayı da içerir. Bu soruşturmanın tarihi, düşünce tarihine paralel olarak gelişse de eylemin tartışmaya konu edindiği soruların bağlamı, onun değişim ve gelişim evrelerini belirlemiştir. Bu soruların bağlamına göre eylem; ahlak, psikoloji, metafizik, fizik, kelam, siyaset, sosyoloji, hukuk, dilbilim ve iletişim gibi farklı alanlarda tartışılmıştır. Klasik dönem kelam düşüncesi söz konusu olduğunda en temel soruşturma alanlarından biri eylem in ve bunun mevsuf durumu insani eylemin niteliği ve içeriğidir. Bu içeriğin tespit edilmesine yönelik yapılan soruşturmalar aynı zamanda kelam gelenekleri arasındaki köklü ayrışmaları da verir. Eylem felsefesi ve eylem teorisi terkibleri ise XX. yüzyılın ortalarında Batı da eylemin doğasına ilişkin soruşturmayla birlikte kendine has metot ve kavramların oluşmasıyla felsefenin bir alt dalı olarak kabul görmüştür. Yunus Cengiz in Mu tezile de Eylem Teorisi: Kâdî Abdülcebbâr Örneği isimli bu eseri, XX. yüzyılda felsefenin bir alt disiplini olarak gelişen eylem felsefesi nin temel belirlenimlerinin klasik dönem mu tezile kelam düşünürü Kâdî Abdülcebbâr ın düşüncesinde de olduğu iddiasını taşır. Mu tezile ekolünün sistem kurucu düşünürlerinden olan Kâdî Abdülcebbâr ın (ö. 415/1025) bu içeriğe yönelik belirlenimlerinin tespiti ve bu tespitin eylem felsefesi ile 17 Mukaddime Sayı 6, 2010

Kamuran Gökdağ 180 ilişkilendirilerek gününüze taşınması bakımından oldukça önemli olan eser giriş, dört bölüm ve sonuç olarak tasarlanmıştır. Birinci bölüm eylem teorisi açısından eylem kavramı, Kâdî Abdülcebbâr da eylem kavramı ve eylemin metafizik temelleri başlıkları altında eylemin neliği problemi ni tartışır. Birinci başlıkta eylem teorisi açısından eylemin işaret ettiği anlamı belirginleştirme çabasında olan Cengiz, öncelikle eylemle eş anlamlı olarak kullanılan/kullanılabilecek kavramları eylem ile ilişkisi bakımından ele alıyor. Bu kavramların başında edim (act), yapmak (doing) ve davranış (behaviour) gelmektedir. Buna göre eylemi bu kavramlardan ayıran en temel özellik eylemin bilinçli, iradeli ve kasıtlı olmasıdır (s.58). Ancak buna rağmen eylemin epistemolojik temeli ve eylemin ortaya çıkış sürecinde ona eşlik eden niteliklerin neler olduğu konusunda eylem teorisyenleri arasında bir ittifak görünmemektedir. Bu ihtilafın en temel vasatı ise eylem teorisinin içinde ele alındığı düşünce geleneklerinin kurucu ilkelerinin farklılığıdır. Bu başlığın belirginleştirdiği şey, eylemin bilinçli, iradeli ve kasıtlı olma özelliği eylemin iliştiği tüm farklı alanlarda eylemin eylem olması bakımından arazları olmasıdır. İkinci başlık altında ise Kâdî Abdülcebbâr da eylem kavramı tartışılmaktadır. Burada da öncelikle Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde eyleme yakın ve eş anlamlı kavramlar tahlil edilir. Bu kavramlar en genel olarak fiil, amel ve tasarruf tur. Bu tahlil ve tartışmalardan sonra Cengiz, Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde eyleme karşılık gelen kavramın fiil olduğu kanaatine varıyor. Ancak eylem teorisinin içeriğinin belirginleşmesi bakımından Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde fiile eşlik eden sıfatlar vardır: Maksûd, Muhkem ve Mutkân. El-fi lü l-maksûd, el-fi lü lmuhkem ve el-fi lü l-mutkân olarak ele alınan bu sıfatlar Kâdî Abdülcebbâr sisteminde fiilin/eylemin anlamının ve içeriğinin sınırlılıkları olarak ele alınmakta, fakat bu kavramsal sınırlılıkların bir teori olması bakımından Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde eylem teorisinin içeriğini nasıl belirledikleri ya da hangi imkânları ve sınırlılıkları bu içeriğe taşıdıkları sorusu daha sonraki bölümlere ertelenmektedir. Eylemin metafizik temelleri başlığı altında ise eylemin metafizik irtibatı, oluş, hareket ve değişim gibi kavramlarla ilişkili olarak neden kavramı, Mu tezile nin tercihiyle ma nâ üzerinden kurulmaktadır. Klasik metafizikte nedenin sonsuz olmayan bir silsileyi temsil ettiği hatırlandığında varlık bakımından bu silsilenin sonu kâtiu t-teselsül olarak Tanrı dır. Cengiz e göre bu irtibatın temel adımlarını ise cisim, hareket değişim ve araz kavramları oluşturur. Bu temel adımların eylemin oluş sürecinde metafizik irtibatı kurmada ifade ettiği anlam ise en genel olarak şu

Kitap Tanıtım ve Değerlendirmesi şekilde ifade edilebilir: Eylemin cisimselliği bakımından bir cismin var olmasının gerekliliği, var olan bu cismin mümkün nitelikler bakımından bütün makdûrlara nisbetinin eşit olması, tercih edici/ettirici olarak cismin bu niteliklerden birisiyle vasıflanmasını sağlayan neden/nedenler silsilesinin olması, bu nedenin/nedenlerin iradî te siriyle cismin muayyen bir nitelik kazanması ve cismin bu nitelikle bilfiil bir duruma gelmesi. Bu süreç genel bir ifade ile cismin araz edinmesi süreci olarak tanımlanmıştır. Nitekim Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde insanın cisimde tasarruf edebilmesi için insani iradi müdahalenin olması zorunludur. Böylece Kâdî nin sisteminde cisimsel hareket ile insan eylemleri arasındaki metafizik irtibat belirginleşir. Ancak burada belirgin bir duruma gelen şey sadece irtibat tır. Bu durumda cisimsel hareket ile insani eylemsel hareket arasındaki farkın tevcih edilebileceği nitelik/ler nelerdir? Yazarın metninin örgüsünden bu sorunun cevabını şu şekilde tespit etmek mümkündür: Bu irtibat iki temel aksiyom üzerinden kurulmaktadır: (i) kendi olmaklığı bakımından cisimlerde ve arazlarda insani bir tasarruf ve kudret söz konusu değildir, (ii) cisim ve arazın nitelik kazanmasında insani tasarruf ve kudret söz konusu olabilir. İkinci aksiyom bir başka ifade ile cisim ve arazın başka bir cisim ve arazla nitelenmesi ya da cisimler ve arazlar arasında terkip oluşturma insani tasarrufun kudretindedir şeklinde belirlenebilir. Bu durum yazarın kendi örneğiyle şu şekilde açıklanabilir: Taş olmak bakımından taş bir cisimdir ve kırmızı olmak bakımından kırmızı bir arazdır. Kendi olmaklıkları bakımından bunlarda herhangi bir insani tasarruf söz konusu değildir. Ancak kırmızı taş varlığının telkin ettiği şekliyle insanın taşı kırmızıya boyaması ve böylece taşa araz niteliğinin kazandırılmasında insanın kudret ve tasarrufu söz konusu olabilir. Cengiz, Kâdî Abdülcebbâr ın eylem teorisinin ana karakterini bu iki aksiyom arasındaki köklü fark üzerine inşa etmek istemektedir. Buna göre (i) birinci aksiyom zorunlu doğal nedenselliği ifade ederken (ii) ikinci aksiyom ihtiyari, iradi bir nedenselliği ifade eder. Böylece Cengiz in metni bu hürriyeti ve iradeyi Kâdî Abdülcebbâr ın eylem teorisinin metafizik irtibatının en belirgin karakteri olarak tavsif etmek istemektedir. İkinci bölümde güç sahibi olmak, akıl ve bilgi sahibi olmak ve hayat sahibi olmak başlıkları altında Kâdî Abdülcebbâr a göre eyleyenin neliği problemi tartışılmaktadır. Birinci başlık eylemin oluşması sürecinde gücün etkisi ve doğasını belirginleştirme çabasındadır. Buna göre öncelikle kuvvet, kudret, kuvve, takat ve istitâa kavramları tahlil edilirken Kâdî Abdülcebbâr ın neden bu kavramlar arasından kudret kavramını tercih ettiği ortaya konulur. 181

Kamuran Gökdağ 182 Burada kudretin en belirgin vasatını eylemin zorunluluktan ayrılan imkânı anlamında sıhhatü l fi l kavramı oluşturur. Bu ise eylemin bütün makdûrlara nispetinin eşit olması anlamındadır. Bu eşit makdûrlar arasından birinin tercih edilmesi ise kudrete eşlik eden irade ile mümkün olmaktadır. Çünkü eylemin hangi yönde tahsisinin gerçekleşeceğinin belirlenmesi için eylemi o yöne tahsis eden bir etkenin bulunmasını zorunlu kılar. Bu tahsis edici ise iradedir (s.137). İkinci başlık, bilgi ve eylem ilişkisini soruşturma amacını taşır. Aynı zamanda bu başlığın içeriği, bilgi ve iradenin eylemdeki etkinliğini belirginleştirerek eylemin normatif değerini açığa çıkarır. Cengiz e göre aklın cevheriliği ve cisimselliği şeklindeki iki anlayışa da karşı çıkan Kâdî Abdülcebbâr, aklı burhânî bilginin toplamı olarak kabul ederek eylemin arzu edilir (devâ i) ya da kaçınılır (sarâif) olmasının temel kriteri olması bakımından eylem teorisinde etkin hale getirmektedir. Bu anlamda kanı ve sanı derecesinden burhân derecesine çıkmış bilgiden bağımsız bir varlığı olmayan aklın, eylemin ana karakteri olarak belirginleşen iradenin epistemolojik temelini oluşturduğu şeklindeki bir belirlenime metnin yazarının bir itirazı olmayacaktır. Hayat sahibi olmak başlığının temel sorusu ise insanın diri (hayy) bir varlık olarak eylemin ortaya çıkışında etkisi nedir, sorusudur. Buna göre bu başlık ilk iki başlığın zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkar. Çünkü Kâdî Abdülcebbâr a göre bir varlığın diri olmasının en önemli kanıtı onun kudret ve bilme niteliğinin olmasıdır (s.214). İnsan bedeni ise bu iki niteliğin mahalli olarak belirginleşir. Bu anlamda diri olmak, hem kudret ve bilginin hem de eylemin ortaya çıkışının temel hazırlayıcı unsurdur. Üçüncü bölümde ise eylem teorisi açısından irade özgürlüğü, iradenin tanımı, iradenin değişik halleri, irade özgürlüğü, eylem özgürlüğü, irade ve eylem özgürlüğünün metafiziksel temelleri: tevellüd teorisi ve irade ve eylem özgürlüğünün teolojik temelleri başlıkları altında irade ve eylem özgürlüğü incelenir. Bu bölümde yazar, genel olarak daha önce insan eylemlerinin ana karakteri olarak epistemolojik temelini burhânî bilginin toplamı olan akılda bulan iradenin özgürlükle ilişkisi bakımından sınırlılıklarını ve imkânlarını ele alır. İrade ve özgürlük kavramlarının oluşturduğu terkibin belirginleştirmesi gereken ilk şey doğal istek ile özgür istek in farklılıklarıdır. Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde doğal istek ile irade birbirinden farklıdırlar. Cengiz bu farklılığın en genel niteliğini şu şekilde tanımlar: Arzu ve şehvet gibi doğal isteklerin; zaman, mekân, nitelik ve nicelik bakımından bir belirsizliği ifade etmesine karşılık (s.323), irade bilinçli bir belirlenimi ifade eder. Kâdî Abdülcebbâr ın doğal istek ile irade arasında yaptığı bu kesin ayırımın

Kitap Tanıtım ve Değerlendirmesi amacı onun insanı eylemleri üzerinde tam yetkili olarak özgür kılmak istemesidir. Bu anlamda iradeyi önceleyen ve hazırlayan bilgi (akıl), canlılık (hayy) ve güç (kudret) gibi kavramların iradenin sınırlılıkları gibi görünmesinin onun özgürlükle irtibatını zayıf kılmaz mı, şeklinde sorulabilecek bir soruya Cengiz in cevabı şu şekilde ifade edilebilir: Bu kavramsal içeriklerin iradeyi öncelemesi ve hazırlaması iradenin bizzat taallukunu zorunlu kılmaz, aksine iradenin taallukunun tevcih edileceği vasatı niteler. Başka bir ifade ile iradenin kendisine nisbeti eşit olan makdûrlar arasında taalluk edeceği makdûrun fayda ve zarar açısından sonucunu dikkate almasına zemin hazırlar. Bu bölümde irade ve yönlendirici temel unsurlar olarak iradeyi önceleyen ilkeler hakkında yapılan geniş ve ayrıntılı tahlilleri en genel olarak şu şekilde ifade edilebilir: İradenin bütün zorunlu irtibatlarını reddeden Kâdî Abdülcebbâr, iradenin söz konusu tüm irtibatlarını sadece bir imkân vasatında ele alır. Burada Kâdî Abdülcebbâr ın tüm çabası iradeyi zorunlu nedensel silsilenin dışına çıkarıp ona özgür sıfatını kazandırmak istemesi olarak tarif edilebilir. Bu anlamda irade, eylemin ontolojik zorunluluğunu teleolojik bir imkâna dönüştürmektedir. Cengiz, aynı zamanda eylemin özgürlüğü nün de bu vasat üzerinde belirlendiğini düşünür. Yani iradenin özgürlüğü, irade edenin de özgürlüğünü ve dolaysıyla iradeye ve irade edene bağlı olarak gerçekleşen eylemin de özgürlüğünü telkin eder. Bu aşamadan sonra tartışmaya açılan konu, tevellüd teorisi üzerinden eylemler arası neden-sonuç ilişkisinin mahiyetidir. Yazar bu tartışmayı öncelikle Kâdî Abdülcebbâr ın doğal zorunluluk (tab ) ve adet teorileri karşısındaki tutumunu tespit ederek başlar. Bunlardan birincisi eylemler arasında doğal bir zorunluluğun olduğunu kabul ederek insan iradesine tüm kapıları kapatır. İkincisi ise eylemler arasında sebep-sonuç ilişkisi şeklinde zorunlu olarak görünen irtibatın aslında bizim alışkanlıklarımızdan kaynaklandığını söyleyerek Tanrısal iradeyi eylemin ana karakteri haline getirmesi bakımından insan iradesini dışlamaktadır. Buna göre her iki teorinin eylem sürecinde insan iradesini dışlamak bakımından ortak bir noktası vardır. Kâdî Abdülcebbâr ise bu iki teoriyi de eleştirerek insani iradenin etkin olduğu tevellüd teorisini savunmaktadır. Bu anlamda Kâdî Abdülcebbâr açısından tevellüd teorisinin ana karakteri, eylemin eyleyenin irade ve yönlendirici nedenleri ile ortaya çıkmasıdır. Yazar bu bölümü eylemin teolojik irtibatının niteliğini tespit ederek bitirir. Buna göre Tanrı nın varlığı insani eylemin zorunluluğunu gerektirmiyor, aksine Tanrı insani eylemin özgürlüğünün teminatıdır. 183

Kamuran Gökdağ 184 Dördüncü ve son bölümde ise, nötr edimler, kötü eylem, iyi eylem ve kısımları, iyi ve kötünün metafizik temelleri ve iyi ve kötünün epistemolojik temelleri başlıkları altında Kâdî Abdülcebbâr a göre eylemin değerlenmesi konusu işlenir. Bu bölüm, buraya kadar işlenen bölümlerin zorunlu bir adımını temsil eder. Çünkü bu aşamaya kadar belirginleşen ana karakter eylemin özgür irade ile gerçekleşen olmasıdır. O halde eylemin gerçekleşme sürecine ilişkin sorulması gereken bir soru kalmıştır: Özgür irade ile gerçekleşen eylem zorunlu olarak iyi ya da kötüye konu olacağına göre bu eylemin iyi ve kötü bakımından değeri nedir? İşte bu soru, bu bölümün en genel sorusunu temsil eder. Cengiz bu sorunun cevabını belirlemek için önce Kâdî Abdülcebbâr ın sistemi açısından iyi veya kötüye konu olmayan eylemleri belirginleştirmek istemektedir. Bu sistemin iyi veya kötüye konu etmediği eylemler farkında olmadan yapılan ne yarar ne de zarar getiren eylemlerdir (s.411). Bu vurgu, Kâdî Abdülcebbâr ın düşüncesini, iyiye ve kötüye konu olmayan eylemlerin varlığını kabul eden diğer kişi ve ekollerden ayırmak istiyor. Bu kabullerin içeriği farklılaşmakla birlikte Cengiz in Kâdî Abdülcebbâr ın düşüncesini ayrıştırmak istediği kabule göre farkında olmadan yapılan, ancak yarar ya da zarar getiren eylemler de iyi ve kötüye konu olmazlar. Yazar, Kâdî Abdülcebbâr ın iyi ve kötüye konu olmayan olarak kabul ettiği eylemleri nötr eylemler olarak isimlendirmektedir. Nötr eylemlerin yukarıda geçen tanımı aynı zamanda iyi ve kötüye konu olan eylemlerin niteliğini de tahsis eder. Fakat burada vurgulanması gereken husus eylemin iyi ve kötüye konu olması ile eyleyenin övgü ve yergi hak etmesi Kâdî Abdülcebbâr ın sisteminde aynı şeyi ifade etmiyor olmasıdır. O halde (i) iyi ve kötü eylemin kendisiyle ilgili iken (ii) övgü ve yergi eylemde bulunan ile ilgilidir. Yazarın bu bölümdeki temel ilgisi iyi ve kötünün doğası bakımından eylemin kendisine olduğundan, bir sonraki adımı bir eylemi iyi veya kötü yapan nedir ve bir eylemin neye göre iyi veya kötü olarak değerlendirilmesi gerekir sorularıdır. Birinci soru yazarı iyi ve kötünün metafizik temelleri hakkında bir soruşturmaya taşırken ikinci soru ise iyi ve kötünün epistemolojik temelleri hakkında bir soruşturmaya götürür. Yazarın tahlillerinden anlaşılan Kâdî Abdülcebbâr hem ontolojik hem de epistemolojik olarak kötünün tespitini önceleyerek iyinin tespitini kötünün bilinmesine tabi kılmaktadır. Bununla birlikte eserde eksiklik olarak değerlendirilebilecek bir husus söz konudur. Bunun en görünür olarak kendisini hissettirdiği yer, araştırmanın teorik alt yapısını kurmayı amaçlayan Giriş bölümü ve yine teorik bir zemin oluşturmayı hedefleyen birinci

Kitap Tanıtım ve Değerlendirmesi bölümün ilk kısmıdır. Her iki yerde de yazar temel araştırma konusuna zemin hazırlarken baskın karakter olarak modern batı düşüncesinde 1950 li yıllardan sonra öne çıkan eylem teorisyenlerin görüşlerini tercih etmiştir. Buna karşılık Kâdî Abdülcebbâr ın düşüncesinin irtibatlı olarak geliştiği ve teorik alt yapısını bu irtibatlarla oluşturduğu Cebriyye, Eş arî, Mu tezile ve Mâturidî gibi kelam ekollerinin konu hakkındaki görüşleri yeterince ele alınmamıştır. Buna bağlı olarak yazardan bu bölümlerde Kâdî Abdülcebbâr düşüncesinin içinde doğduğu ve şekillendiği tarihî, siyasi, sosyo-kültürel şartların belirlenimlerini dikkate alarak teorik bir zemin oluşturması beklenebilir. Ancak klasik kelamın ana problemlerinden biri olan insan fiilleri yerine modern bir terkib olan eylem teorisi/felsefesi bağlamında tartışılan soru(n)ların karşılığını Kâdî Abdülcebbâr bağlamında tespit etmeği amaçlayan bu çalışma, söz konusu tercihi yönüyle tutarlı ve tartışmanın kelam sınırlarını aşan bir niteliğe sahiptir. Sonuç olarak mu tezile ekolünün sistem kurucu düşünürlerinden olan Kâdî Abdülcebbâr ile ilgili Türkçe literatür son derece yetersizdir. Bu konuda birkaç tez dışında müstakil araştırma/lar neredeyse İlyas Çelebi nin İslam İnanç Sisteminde Akılcılık ve Kadı Abdülcebbâr (Rağbet Yayınları, İstanbul 2002, 392 s) isimli çalışmayla sınırlıdır. Hâl böyle olunca Yunus Cengiz in eserinin nasıl bir boşluğun içe doğduğu izahtan varestedir. Cengiz in Mu tezile de Eylem Teorisi: Kâdî Abdülcebbâr Örneği isimli bu çalışması Kâdî Abdulcebbâr düşüncesinin araştırılmasına ilişkin atılmış nitelikli ve özgün bir adımdır. Eser, Kâdî Abdülcebbâr düşüncesini nitelikli ve derinlikli incelemesi bakımından özel bir konuma sahip olduğu gibi bu konuda atılacak adımlara öncülük ve kaynaklık edecek mahiyettedir. 185

Kamuran Gökdağ 186