REVIEW / DERLEME 2013 Osteoporozun Sınıflandırılması, Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Bir Dakikalık Osteoporoz Risk Testi Classification of Osteoporosis, Determining Risk Factors and One-Minute Osteoporosis Risk Test AUTHORS / YAZARLAR Nursel Üstündağ Yaşlı Bakım Programı, Bozok Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Yozgat Murat Korkmaz Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Yozgat Ahmet Öksüzkaya Kayseri Sağlık Müdürlüğü, Kayseri Özlem Balbaloğlu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Yozgat İrep Karataş Eray Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği, Ankara ÖZET En sık görülen kemik hastalığı olan osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemik dokunun mikro yapısında bozulma ile karakterize, kemik frajilitesinde ve kırık riskinde artışa neden olan sistemik bir iskelet hastalığıdır. Osteoporoz yaşa, lokalizasyona, tutulan kemik dokuya, etyolojiye ve histolojik görünümüne göre sınıflandırılmaktadır. Osteoporozun erken tanılanmasında Bir Dakikalık Osteoporoz Risk Testi oldukça önemlidir. Osteoporozun risk faktörleri arasında yaş, vücut ağırlığı, menopoz, alkol alımı, genetik faktörler, beslenme, sigara kullanımı, immobilizasyon ve ilaçlardır. Osteoporoz en sık görülen metabolik kemik hastalığıdır. 80 yaş üzeri kadınların %70 inde osteoporoz görülmektedir. Osteoporoz ve osteoporoza bağlı kırıklar önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması olan NHANES III göstermiştir ki ABD de postmenopozal beyaz kadınların %30 unda osteoporoz mevcuttur. Femur boyun bölgesinde bu oran %20 bulunmuştur. 80 yaş ve üzeri kadınlarda ise osteoporoz sıklığı %70 e kadar yükselmektedir. Bu çalışmada osteoporozun sınıflandırılması, risk faktörleri ve 1 dakikalık osteoporoz risk testi incelenmiştir. Anahtar kelimeler: osteoporoz, risk faktörleri, epidemiyoloji ABSTRACT Osteoporosis is the most common type of systemic bone disease characterized by low bone mass and micro-structure deterioration of bone tissue, with a consequent increase in bone fragility and fracture risk. Osteoporosis may be classified according to the age of diagnosis, localization, the bones affected, etiology and histologic appearance. One Minute Risk Assessment Test is very important for early diagnosis of osteoporosis. A number of factors can increase the risk of osteoporosis; including age, body weight, menopausal status, alcohol intake, genetic factors, nutrition, smoking, immobilization and medical treatments and drugs. Osteoporosis is the most common metabolic bone disease and the prevalence among women is estimated to be 70% in those 80 years of age and older. Osteoporosis and related fractures have become a major public health problem. The United States National Health and Nutrition Survey III survey of postmenopausal women showed that the prevalence of osteoporosis in postmenopausal white women was up to 30% and 20% of which was demonstrated to be at femur neck region. Moreover, the prevalence of osteoporosis has estimated to be up to 70% in those 80 years of age and older. The presented study evaluated the classification of osteoporosis, risk factors and One Minute Risk Assessment Test. Keywords: osteoporosis, risk factors, epidemiology Giriş En sık görülen kemik hastalığı olan Osteoporoz (OP) düşük kemik mineral yoğunluğu ve kemik dokunun mikro yapısında bozulma ile karakterize, kemik frajilitesinde ve kırık riskinde artışa neden olan sistemik bir iskelet hastalığıdır. Osteoporozda kemiğin dayanıklılığı azalmakta buna bağlı olarak da frajilitesi artmakta ve günlük yaşam aktiviteleri sırasında minimal travmalarla kırık oluşmaktadır (1,2). OP en sık görülen metabolik kemik hastalığıdır. 80 yaş üzeri kadınların %70 inde osteoporoz görülmektedir. OP ve osteoporoza bağlı kırıklar önemli bir halk sağlığı 107
Üstündağ N ve ark. Osteoporozun Sınıflandırılması, Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Bir Dakikalık Osteoporoz Risk Testi sorunu haline gelmiştir. Özellikle kalça ve omurga kırıkları artmış mortalite, morbidite ve yaşam kalitesinde azalma ile sonuçlanmaktadır (3). İlk olarak 1829 da Jean Georges Lobstein tarafından porous bone (gözeli kemik) olarak, daha sonra 1948 de Albright tarafından too little bone in bone (kemik içinde çok az kemik) gibi değişik osteoporoz tanımlamaları yapılmıştır. Osteoporoz ilk kez poroziteyi tanımlamak için 19. yüzyılda Alman ve Fransız hekimleri tarafından kullanılmıştır (4,5). Osteoporozun Sınıflandırılması Osteoporozun yaş, lokalizasyon, etiyoloji ve tutulan kemik doku gibi bir çok açıdan sınıflandırılması yapılmıştır (Tablo 1) (9). Farklı sınıflandırma yöntemleri bulunmakla birlikte yaygın olarak kullanılan sınıflama etyolojiye ve lokalizasyona göre yapılan sınıflamadır. Etyolojisine göre primer veya sekonder olarak sınıflandırılabilir. Primer OP da sebep tam olarak bilinmemektedir. Kendi içinde, bulguların başlangıç yaşına göre üç grupta değerlendirilir. Bunlar; juvenil, idiyopatik ve involusyonel osteoporozdur (6,7). İnvolusyonel OP türü olan postmenopozal OP ise oldukça yaygın bir hastalıktır ve 50 yaşından sonra kadınlarda görülür. Yaşam boyu kırık görülme oranı %40 dan daha fazladır. Vertebra, el bileği ve kalça en sık osteoporotik kırık görülen bölgelerdir. Kalça ve vertebra kırıkları sonrasında hastaneye yatış, immobilizasyon, pnömoni ve tromboembolik olaylar buna bağlı olarak da bir yıllık mortalite oranları %20 lere kadar çıkmaktadır (1). Tablo 1. Osteoporozun Sınıflandırılması Yaşa göre Lokalizasyona göre Tutulan kemik dokuya göre Etyolojiye göre Histolojik görünümüne göre Juvenil OP Erişkin OP Senil OP Genel OP Bölgesel OP Trabeküler OP Kortikal OP Primer OP Sekonder OP Hızlı döngülü OP Yavaş döngülü OP Riggs ve Melton tarafından Postmenopozal OP için Tip 1 ve senil osteoporoz için Tip 2 OP tanımlarını gündeme getirmişlerdir (Tablo 2). Tip 1 ve Tip 2 OP fraktür tipi, hormonal değişikler, etyo- patogenez ve bölgesel kemik mineral yoğunluğu değişikleri yönünden farklılıklar göstermektedir (8,9). Tip 1 osteoporoz 50-75 yaş arası postmenopozal kadınlarda ortaya çıkar ve östrojen eksikliği ile karakterizedir. Kemik kaybı trabeküler kemikte kortikal kemiğe göre daha belirgindir ve menopoz sonrası ilk 3-4 yılda daha fazladır. Postmenopozal kemik kaybı, başlıca artmış osteoklastik aktiviteden kaynaklanır. Yapım ve yıkım arasındaki denge bozulmuştur. Bunun nedenleri ise düşük östrojen seviyeleri, osteoklastik aktiviteyi arttıran sitokin düzeyleri ve artmış osteoblast apopitozudur. İdrarla kalsiyum atılımı artar. Paratroid Hormon (PTH) ve Calcitriol (1-25(OH)2D3) düzeyi düşer. En belirgin klinik bulgu düşük enerjili travmalar sonucu ortaya çıkan vertebra (genellikle crush-çökme) ve distal radius kırıklarıdır (8). Tip 2 osteoporoz ise 70 yaş üzeri kadın ve erkekleri eşit olarak etkiler. Trabekuler ve kortikal kemik kaybı eşittir. Kemik kaybından sorumlu 2 mekanizma, sekonder hiperparatirodizm ve yaşa bağlı olarak azalmış osteoblastik aktivitedir. Ayrıca genel hücresel yaşlanma, büyüme hormonu ve insülin- benzeri büyüme faktör seviyelerinde ve sitokinlere karşı hücresel cevapta azalma Tip 2 osteoporozun patofizyolojisinde rol oynamaktadır. Proksimal femur, proksimal tibia, pelvis ve vertebra (multiplkama) kırıkları sık görülür (Tablo 2) (8). Sekonder osteoporozun etyolojisinde, endokrin, metabolik, hematolojik, romatizmal hastalıklar, kemik iliği hastalıkları ve ceşitli ilaçların kullanımı rol oynamaktadır (Tablo 3). Tam kan sayımı, eritrosit sedimentasyon hızı, BUN, kreatinin, elektrolitler, kalsiyum, fosfor, alkalen fosfataz, karaciğer fonksiyon testleri, 24 saatlik idrarda Ca atılımı, tiroid fonksiyon testleri, FSH ve LH, erkek hastalarda prostat spesifik antijen, testosteron sekonder osteoporoz nedenlerinin araştırılmasında kullanılan tetkiklerdir (Tablo 3) (10). 108
Euras J Fam Med 2013; 2(3):107-114 Tablo 2. Tip 1 ve Tip 2 Osteoporoz karşılaştırılması Tip I Postmenopozal OP Yaş 50-75 >75 Patogenez Artmış Tip II Senil OP osteoklastik aktivite osteoklastik aktivite Artmış kemik rezorpsiyonu Azalmış Azalmış kemik rezorpsiyonu Tutulan Kemik Trabeküler Trabeküler + Kırık Vertebra, el bileği Lokalizasyonu Kemik Kayıp Hızlı kısa sürede Kortikal Proksimal femur, humerus üst uç Yavaş uzun sürede Hızı Esas Neden Menopoz Yaşlanma Osteoporozda Risk Faktörleri Ve Epidemiyoloji Osteoporozda risk faktörlerinin erken t a n ı m l a n m a s ı v e ö n l e m e p r o g r a m l a r ı n ı n geliştirilmesi; hastalığın artışını durdurmak, kırıkları önlemek ve sağlık bakım giderlerini azaltmak için gereklidir (11). Çünkü osteoporoz ve osteoporotik kırıklar için risk faktörlerinin tanımlanması ile risk altındaki hastalar belirlenebilmekte, kırık başta olmak üzere oluş acak diğ e r k o m p l i k a s y o n l a r önlenebilmektedir. Risk faktörleri kemik mineral yoğunluğunda azalmaya neden olarak veya düşme olasılığını arttırarak kırık oluşumuna zemin hazırlar. Önemli risk faktörleri arasında genetik, beslenme, sigara ve alkol kullanımı, fiziksel inaktivite, östrojen eksikliği ve travma yer almaktadır (12). Osteoporozdaki diğer önemli risk faktörleri ise yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, menopoz, hormonal nedenler, yaşam tarzı, çeşitli ilaçlar ve hastalıklar şeklinde belirtilmektedir (13-16). Tablo 3. Sekonder osteoporoz nedenleri Endokrin hastalıklar Gastrointestinal sistem hastalıkları Bağ dokusu hastalıkları Malign hastalıklar İlaçlar Diyet Diğer nedenler Ayrıca Uluslararası Osteoporoz Vakfı- International Osteoporosis Foundation (IOF) tarafından geliştirilmiş olan Bir dakikalık risk testi formu, 2000 yılında Türkçe ye çevrilmiş olup osteoporozun erken tanılanmasında ve risk faktörlerinin ortaya çıkarılmasında önemlidir (Tablo 4). Bu test standart 7 sorunun dışında kadın oldular için 2 ek soru, erkek olgular için 1 ek soru içermektedir. Soruların cevapları evet- hayır şeklinde olup verilen evet yanıtının fazla olması osteoporoz açısından risk altında olduğunu göstermektedir (17). 1. Kalça Kırıkları: Kalça kırıkları diğer osteoporotik kırıklara oranla daha fazla ekonomik yük, sakatlık ve ölüme neden olmaktadır. Osteoporoza yönelik epidemiyolojik çalışmalar ilk olarak kalça kırıkları ile başlatılmıştır. Kalça kırıkları hospitalizasyon, cerrahi işlem ve rehabilitasyon gerektirdiğinden kayıtlı veriler daha gerçekçidir. Amerika Birleşik Devletleri nde yılda ortalama 1.5 milyon kırık olgusu olduğu bildirilmiştir. Bu kırıkların 250.000 i kalça, 250.000 i el bileği ve 500.000 den fazlası vertebra kırıklarıdır. Bu hastaların yaklaşık yarısı ise yaşamlarına özürlü olarak devam etmek zorunda kalmaktadır. Kalça kırığı insidansının en yüksek olduğu ülkeler İskandinav ülkeleridir. Kalça kırığı riski yaşla birlikte artmaktadır. Yaş ve cinse ayarlanmış kalça kırığı sıklığı siyahlara ve Asya toplumlarına oranla beyazlarda daha yüksektir (1). National Health and Nutrition Examination Survey (NHANES III) Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması göstermiştir ki Amerika Birleşik Devletleri nde postmenopozal beyaz kadınların %30 unda osteoporoz mevcuttur. Femur boyun bölgesinde bu oran %20 bulunmuştur. 80 yaş ve üzeri kadınlarda ise osteoporoz sıklığı %70 e kadar yükselmektedir. Yaşlılarda görülen kırıkların %75 inden osteoporoz sorumlu tutulmaktadır. Günümüzde ABD de osteoporoza bağlı yılda 1.3 milyon kırık olmakta ve bunların 300.000 ini kalça kırıkları, 700.000 ini ise omurga kırıkları oluşturmaktadır (18,19). İlerleyen yaşla birlikte bağırsaklardan kalsiyum ve D vitamini emilimi, böbreklerden aktif D vitamini oluşumu azalır. Kalsiyum seviyesinin azalması parathormon seviyesini arttırır, böylece kemik rezorpsiyonu artar. 109
Üstündağ N ve ark. Osteoporozun Sınıflandırılması, Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Bir Dakikalık Osteoporoz Risk Testi Tablo 4. 1 Dakikalık osteoporoz risk testi 1. Aile bireylerinizden herhangi birinde hafif bir çarpma veya düşme sonrası kalça kırığı meydana geldi mi? (Evet- Hayır) 2. Herhangi bir kemiğinizde hafif bir çarpma veya düşme sonrası kırık meydana geldi mi? (Evet- Hayır) 3. Üç aydan uzun süre kortikosteroid (kortizon, prednizon vb.) kullandınız mı? (Evet- Hayır) 4. Üç santimetreden fazla boyda kısalmanız oldu mu? (Evet- Hayır) 5. Düzenli olarak alkol (günde 2 kadehten fazla) alır mısınız? (Evet- Hayır) 6. Günde 20 adetten fazla sigara içer misiniz? (Evet- Hayır) 7. Sık sık diyare olur musunuz? (Evet- Hayır) Kadınlar için 8. 45 yaşından öncemi menopoza girdiniz? (Evet- Hayır) 9. Gebelik veya menopoz dışındaki nedenlerle adetinizin 12 ay veya daha uzun süre aksadığı oldu mu? (Evet- Hayır) Erkekler için 10. Testosteron seviyesinde azalmaya bağlı impotans veya libido kaybınız oldu mu? (Evet- Hayır) Dolayısıyla osteoporoza yatkınlık oluşur (20). Kemik mineral yoğunluğu ile kalça kırığı sıklığı ilişkili olmakla birlikte çeşitli toplumlar arasında farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Japon kadınlarında kemik yoğunluğu düşük olmasına karşın kalça kırığı sıklığı beyaz kadınlara göre %50 daha azdır. Kalça kırıkları kış aylarında daha fazla görülmekte ve büyük bir bölümü ev içi düşmeler sonucunda oluşmaktadır. Birçok çalışmada kentlerde yaşayanlarda kalça kırığı kırsal kesimlerde yaşayanlara oranla daha fazla gözlenmektedir. Türkiye nin osteoporoz ve kalça kırığına ait verileri yakın zamana kadar Mediterranean Osteoporosis Study (MEDOS) çalışmasına dayanıyordu. Bu çalışmaya göre İsveç Avrupa da en yüksek kalça kırığı oranının, Türkiye en düşük kalça kırığı oranının temsili birer örneğiydi. Ancak MEDOS çalışmasına ait veriler 1985 yılında toplanmış olup ülkemizin değişen demografik dağılımını ve zaman içindeki değişimleri yeterince yansıtmıyordu. 2008 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kişilerin 10 yıllık osteoporotik kırık geçirme riskini belirleyen FRAX algoritmasında da MEDOS verileri kullanılmıştı. Türkiye Osteoporoz Derneği (TOD) 2005 yılında başlattığı FRACTURK adlı proje ile Türkiye de osteoporoz prevalansı ve kalça kırığı insidansını güncellemeyi hedeflemiştir. 2011 yılında tamamlanan bu çalış m a i l e F R A X r i s k değerlendirmesinde kullanılan veriler güncel sonuçlara göre yeniden kalibre edilmiştir Türkiye verilerinin güncellenmesi için FRACTURK çalışması 26424 kişilik bir örneklem grubunda yapılmıştır ve 1965 kişiden oluşan bir örnek grubunda DXA ile KMY ölçümleri yapılmış t ı r. O s t e o p o r o z prevalansının KMY değerlerine göre 50 yaşlarında saptanan %3-4 oranından 80 yaşında %30 üzerine yükseldiği gösterilmiştir (1). 2. Ön kol ve vertebra kırıkları: Yaş ilerledikçe ve postural stabilite azaldıkça Colles kırıklarının görülme oranı artmaktadır. Distal önkol kırıklarının %85 i kadınlarda görülmektedir. 65 yaş üzerindeki kadınlarda bu tip kırıkların artış hızında yavaşlama dikkati çekmekte ve bu olay yürüme hızının azalması ile açıklanmaktadır. Diğer kırıklara oranla en az özürlülüğe neden olan kırık tipidir. Bununla birlikte önemli ölçüde morbidite nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Hastaların ancak %50 si kırıktan bir yıl sonra yeterli fonksiyonel iyileşme tanımlamaktadırlar. Hastane kayıtlarının kalitesine bağlı olarak, vertebra kırıklarına ait epidemiyolojik verilerin sağlıklı olduğu söylenemez. Vertebra kırıkları İskandinav ülkelerinde daha fazla dikkati çekerken Doğu Avrupa da daha az bildirilmiştir. Vertebra kırıklarının sadece üçte birinin nedeni düşmedir. Vertebra kırıkları genellikle ağırlık kaldırma gibi geniş kompresif yüklenmeler ile oluşmaktadırlar. Tek bir kırık büyük önem taşımayabilir Ancak birkaçı bir arada bulunursa kümülatif olarak akut ve kronik sırt ağrısına ve boyda kısalmaya neden olabilir. Amerika Birleşik Devletlerinde 50 yaş üzerindeki 110
Euras J Fam Med 2013; 2(3):107-114 beyaz kadınlarda yıllık omurga kırığı insidansı %1.8 olarak bildirilmiştir. Bu oran kalça kırığının yaklaşık üç katıdır. Türkiye de vertebral deformite prevalansı değişik yöntemlerle %40,5-45,3 arasında bulunmuştur. Omurga deformiteleri kadınlarda erkeklerden daha sık görülmekte ve sıklık yaşla birlikte artmaktadır. Kalsiyumdan fakir diyet, ağırlık bindirici aktivite eksikliği vertebra kırıkları için önemli risk faktörleridir (9). 3. İlaçlar: Uzun süreli furosamide grubu diüretikler, antikonvülsan ve kortikosteroid grubu ilaçların kullanımı yaygın kemik kaybına yol açarak fraktür gelişimine neden olabilir (21,22,23). Ayrıca methotrexate ve antikoagülan gibi ilaçların ise, kemik mineral yoğunluğu üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır (24,25). 4. Boy Kısalığı: Osteoporozu olan kişilerde ileri dönemde oluşan vertebral kompresyonlar sonucu vertebralarda gelişen yükseklik kayıpları ile kişinin boy uzunluğunda kısalmalar, dorsal kifozda artış ile spinal deformiteler gelişmektedir. Osteoporozlu kişilerde her kompresyon fraktürü boy uzunluğunda yaklaşık 1 cm kısalmaya neden olur. Multipl kırıkları olan osteoporozlu kişilerde boyda 10-20 cm lik kısalmalar ile dorsal kifozda ileri artış sonucu tipik yaşlı kadın kamburu gelişebilir (1). 5. Alkol alımı: Alkol, mineral metabolizmasında değişikliklere neden olarak kemik kütlesinde kayıplara neden olur. Bunlar kemik dansitesini azaltarak, fraktür riskini de arttırabilir (13,19,21, 26,27). 6. Sigara kullanımı: Östrojen yapımını ve kullanımını azaltarak erken menopoza, dolayısıyla osteoporoza neden olmaktadır. Sigara tüketiminin genel olarak osteoporoz ve fraktür oluşumunda önemli bir risk faktörü olduğu bilinmektedir. Sigara içimi ile osteoporoz arasındaki ilişki, nikotinin çeşitli etkilerine de bağlıdır (13,21,27). 7. Diyare: Kalsiyum, magnezyum, fosfor, amino asitler, D ve K vitaminleri besinlerle alınan ve kemik sağlığı açısından önemi olan maddelerdir. Mide-barsak hastalıklarında ve diyare gibi durumda bu maddelerin emilimleri bozulmakta olup, böylesi durumlarda destek tedavi ile suplement olarak alınmaları önerilmektedir (1). 8. Yaş ve erken menopoz: İlerleyen yaşla birlik- te bağırsaklardan kalsiyum ve D vitamini emilimi, böbreklerden aktif D vitamini oluşumu azalır. Kalsiyum seviyesinin azalması parathormon seviyesini arttırır, böylece kemik rezorpsiyonu artar. Dolayısıyla osteoporoza yatkınlık oluşur. Yaşlılar, vücutlarının büyük bir kısmını güneşlendirirlerse diyetle vitamin D alınımına ihtiyaç duymazlar. Özellikle eve bağımlı olan yaşlıların güneşlenme şansları, daha da azalmıştır, ki bu da nutrisyonel D vitamini desteğinin önemini açığa çıkarır. Bütün bunlar osteoporoz gelişimi açısından oldukça önemlidir (28). Kadınlarda menopoz dönemindeki hormon yetersizliği nedeni ile kemik kaybının hızlandığı bilinmektedir. Kemik kütle kaybı menopoza kadar her iki cinsiyette de aynı olurken, kadında menopoz ve menopoz sonrası dönemde hızlı bir artış olur. Kemik kaybı ilk 5 yılda %11, sonraki 20 yılda %5 olarak gerçekleşir (29,30). Kemik kütlesinin azalmasını etkileyen faktörler arasında en çok östrojen üzerinde durulmaktadır. Östrojenin kemik üzerine, kalsiyum dengesini sağlayan hormonlar yolu ile etkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca östrojenin, kemik mineralizasyonu üzerine indirekt etkisi olduğu düşünülmektedir. Tedavi yöntemi olarak östrojen verilenlerde, kırık görülme sıklığının azaldığını gösteren çok sayıda çalışma vardır (26). Erken menopoz (45 yaş altı), erken dönemde hipoöstrojenemiye neden olmakta ve kemik mineral yoğunluğunu olumsuz etkilemektedir. Amerikan Tıp Birliği Bilimsel Konseyi, hormon replasman tedavisinin (HRT) etkin şekilde kullanılmasının osteoporozu önlediğini bildirmiştir (31). Kaplan ve Goevaers in çalışmaları, menopoz sonrası ilk 5 yıl HRT kullanımının kemik mineral yoğunluğu kayıplarını büyük oranda azalttığını göstermektedir (32,33). 9. Adet siklusunun aksaması: Postmenopozal kadınlarda kemik kaybının temel mekanizması, hızlanmış, yüksek döngülü kemik kaybıdır. Kemik kaybı menstruel siklusun düzensizleşmeye başladığı perimenopozal dönemde baş l a r v e o v e r fonksiyonlarının kesildiği, östradiol düzeylerinin aniden düştüğü menopozda doruğa çıkar. Kadınlarda östrojen üretimindeki büyük azalma menopoz ile ilişkilidir ve kemik kaybının hızlanmış fazından 111
Üstündağ N ve ark. Osteoporozun Sınıflandırılması, Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Bir Dakikalık Osteoporoz Risk Testi sorumludur (1). 10. İmpotans ve libido kaybı: Spinal osteo- porozlu erkeklerin yaklaşık %30 unda uzun süreli testesteron eksikliği vardır. En sık olarak 6. dekadda görülürler. Ancak retrospektif olarak incelendiğinde 20-30 yıldır libido azalması ve impotans gibi hipogonadal semptomların olduğu bulunabilir. Primer veya sekonder hipogonadizmin (Klinefelter sendromu, hipogonadotropik hipogonadizm, hiperprolaktinemi, hemokromatozis, kabakulak orşiti ve kastrasyon gibi) herhangi bir nedeni, erkeklerde osteoporozla birliktedir. Testosteron eksikliği yaşlı hastalarda kalça kırığı için önemli bir risk faktörüdür ve yaşla ilgili birlikte bulunan malign hastalıklar, diğer sistemik hastalıklar, malnutrisyon, alkol kullanımı ve glukokortikoid kullanımı gibi nedenlerle birlikte kemik kaybına neden olurlar. Her osteopenik veya osteoporotik erkekte rutin olarak serum testesteronu ve luteinize hormon ölçümü yapılmalıdır. Şiddetli osteopeni, idiyopatik hipogonadotropik hipogonadizm, hiperprolaktinemi veya seks steroid yetersizliği olan erkeklerde özellikle yaygındır. Hipogonadizmde osteoporoza bağlı kırığın gelişmesi için önemli risk faktörü plazma 1-25 dihidroksi vitamin D konsantrasyonunun azalmasıdır ve bu kalsiyum malabsorbsiyonuna ve azalmış kemik formasyonuna yol açar. Serum prolaktin ve testesteronunun normal seviyelere gelmesi 1-25 dihidroksi vitamin D seviyelerinin artmasına ve kemik yoğunluğunda önemli artışa neden olur. Testosteron eksikliği, kalsitonin sekresyonunu azaltabilir ve 1-25 dihidroksivitamin D sentezini bozabilir (34). Sonuç Osteoporotik kırık gelişmeden önce risk altındaki bireyleri tanımlayabilmek ve bu sayede alınabilecek önleme girişimleri osteoporozun getirdiği yükü önemli oranda azaltabilecektir (1). Bu nedenle Türkiye de osteoporoz konusu ve bir dakikalık osteoporoz risk testi ile ilgili halkı bilgilendiren toplantı, çalıştay vb faaliyetler yapılarak farkındalığı arttırmak ve hastalığın erken tanılanmasını sağlamak oldukça önemlidir. Kaynaklar 1. Meray J, Peker Ö. Osteoporozda Tanı ve Tedavi. İstanbul: Gelanos Yayınevi; 2012. p.7-147. 2. NIH Consensus Development Panel on Osteoporosis Prevention, Diagnosis, and Therapy. Osteoporosis prevention, diagnosis, and therapy. JAMA 2001; 285(6):785-95. 3. Aydil S. Osteoporozda Egzersiz Programının Solunum Fonksiyonlarına ve Yaşam Kalitesine Etkisi. Uzmanlık Tezi, İstanbul: 2005. 4. Ertüngealp E, Seyisoğlu H. Menopoz ve osteoporoz. İstanbul: Ulusal menopoz ve osteoporoz derneği yayını; 2000. p. 347-462. 5. Delmas PD, Chapurlat RD. Osteoporosis. In: DeGroot LJ, Jameson JL, ed. Endocrinology. 5th ed. Philadelphia: Elsevier; 2006. p.1751-3. 6. Gökçe KY. Beyazova M, Gökçe KY, editör. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. 1. Baskı. Ankara: Güneş Kitabevi; 2000. p.1872-94. 7. Göksoy T. Osteoporozda Tanı ve Tedavi. İstanbul: Özlem Grafik Matbaacılık; 2000. p.47-59. 8. Riggs BL, Khosla S, Melton III LJ. Type 1/Type 2 Model for involutional osteoporosis. In: Marcus R, Feldman DD, Kelsey J, ed. Osteoporosis. San Diego: Academic Press; 2001. p.49-58. 9. Tüzün F. Osteoporozun Tanımı, Sınıflandırılması ve Epidemiyolojisi. Osteoporoz Sempozyumu İstanbul: 1999. p. 9-15 10. Schneider A, Shane E. Osteoporosis secondary to illnesses and medications. In: Marcus R, Feldman DD, Kelset J ed. Osteoporosis. San Diego: Academic Press; 2001. p.303-26. 11. Yağmur Y. Genç kadınlara 112
Euras J Fam Med 2013; 2(3):107-114 uygulanan osteoporozdan korunmaya yönelik sağlığı geliştirme programının etkinliğinin değerlendirilmesi. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2006;3(4): 257-62. 12. Lunt M, Masaryk P. The effects of lifestyle, dietary dairy intake, and diabetes on bone density and vertebral deformity prevalance: The EVOS study. Osteoporos Int 2001;12(8):688-98. 13. Kaya N, Bölükbaş N, Atıcı İ, Demetgül M. Kadınların yaşam tarzı değişkenleri ile osteoporoz arasındaki ilişki. Aile ve Toplum Eğitim- Kültür ve Araştırma Dergisi 2003;16(2):15-22. 14. Wasaha S. What every woman should know about menopause. American Journal of Nursing 1996; 96(1):25-33. 15. Weaver CM, Teegarden D, Lyle RM, Lyle RM, McCabe GP, McCabe LD, et al. Impact of exercise on bone health and contraindication of oral contraceptive use in young women. Medicine and Science in Sports and Exercise 2001;33(6):873-80 16. Yılmaz C. Osteoporozun etiyopatogenezi. Aktüel Tıp Dergisi 1997;2(8):451-9. 17. Özdemir F, Kabayel DD, Süt N, DK Koçan, ŞD Yazıcı, M Uzunali. Osteoporoz Risk Testi ve Kemik Mineral Yoğunluğu. Osteoporoz Dünyası 2009;15(8):75-8. 18. Melton LJ III. How many women have osteoporosis now? J Bone Miner Res 1995;10(2):175-7. 19. Melton J, Cooper C. Magnitude and impact of osteoporosis and fractures. In: Marcus R, Feldman DD, Kelsey J ed Osteoporosis. San Diego: Academic Press; 2001. p.557-67. 20. Uçan Ö, Taşçı S, Ovayolu N. Osteoporozda risk faktörleri ve korunmanın önemi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi 2007;2:73-86. 21. Lappe JM. Bone Fragility: Assesment of risk and strategies for prevention. Journal of Obstetric, Gynecologic and Neonatal Nursing 1994;23(3):260-8. 22. Borer KT. Physical activity in the prevention and amelioration of osteoporosis in women: interaction of mechanical, hormonal and dietary factors. Sports Medicine 2005;35(9): 779-830. 23. Canalish E, Giustina A. Glucocoticoid induced osteoporosis: summary of workshop. Journal of Clinical Endocrinology Metabolism 2001;86(12):5681-5. 24. Dilşen G. Osteoporozun Epidemiyolojisi. Osteoporoz. 1. Baskı. İstanbul: Epsilon Matbaacılık; 2002. p.11-23 25. Gökçe Y, Akarırmak Ü, Akyüz G, Arasıl T, Ataman Ş, Bilgici A ve ark. Gökçe Y, editör. Modern Tıp Seminerleri Dizisi, Osteoporoz. 1. Baskı. Ankara: Güneş Kitapevi Yayınlar: 2001. p.1-15 26. Chon KS, Sartoris DJ, Brown SA, Clopton P. Alcoholism associated spinal and femoral bone loss in abstinent male alcoholics, as measured by dual X rayabsorptiometry. Skeleteal Radiololgy1992; 21(7):431-6. 27. Karadavut Kİ, Başaran A, Çakçı A. Osteoporozun tedavisinde vitamin D nin yeri. Geriatri 2002;5(3): 115-22. 28. North American Menopause Society. Management of osteoporosis in postmenopausal women: 2006 position statement of The North American Menopause Society. Menopause 2006;13(3): 340-67. 29. Akan N. Osteoporoz olgusunda hemşirenin bilmesi gerekenler. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 1999;3(2):1-9. 30. Ulufer F. Menopoz ve Osteoporoz. Türk Hemşireler Derneği Dergisi 1994; 44(5-6):32-4. 31. Goevaers S, Lesusink G. The Prevalance of Low Bone Mineral Density in Dutch Perimenopausal Women. Osteoporosis International 1998;8(5):404-9. 32. Kaplan S. Postmenopozal dönem kadınların kemik mineral yoğunluklarını etkileyen bazı risk faktörlerinin belirlenmesi. 113
Üstündağ N ve ark. Osteoporozun Sınıflandırılması, Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Bir Dakikalık Osteoporoz Risk Testi Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, Ankara 2003. 33. Akgün K. Erkeklerde Osteoporoz. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Osteoporoz Sempozyumu İstanbul: 26 Şubat 1999. P. 63-72. Corresponding Author / İletişim için Öğr. Gör. Nursel ÜSTÜNDAĞ Bozok Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Çamlık-Yozgat. E- Mail: nursel_ustundag@hotmail.com 114