AVRUPA BÝRLÝÐÝ'NÝN SOSYO-EKONOMÝK GELECEÐÝ: LÝZBON STRATEJÝSÝ VE KÜRESELLEÞME



Benzer belgeler
IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

Tuzaktan çıkmak için sanayisizleşmeyi durdurmak gerekmektedir

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

İçindekiler kısa tablosu

1960 ile 2012 arasında ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiştir.

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELERİN MAKRO ANALİZİ

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLERDE OTORİTE KAYNAK: SourceOECD

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

5.1. Ulusal Bilim ve Teknoloji Sistemi Performans Göstergeleri [2005/3]

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 5. Hafta: Kitle Örgütlenmesinin Krizi ve Endüstri Sonrası Dönüşüm

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Türkiye nin kriz sürecinde AB pazarındaki performansı. Betam Araştırma Notu 10/82

1-Ekonominin Genel durumu

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101]

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI


2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

AB Ar-Ge Politikaları Çınar ADALI TÜBİTAK AB Çerçeve Programlar Müdürlüğü

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Türkiye nin Lizbon Gündemi

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

DR BEŞİR KOÇ KALKINMA

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI. Ümit Özlale

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

Bilişim ve İletişim iş yapış şekillerini ve sosyal hayatı doğrudan etkileyen ana-yapıtaşı konumundadır.

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

KÜRESELLEŞME Hafta 1 Öğr. Gör. Şükrü KAYA Elektronik ve Haberleşme Mühendisi

Transkript:

AVRUPA BÝRLÝÐÝ'NÝN SOSYO-EKONOMÝK GELECEÐÝ: LÝZBON STRATEJÝSÝ VE KÜRESELLEÞME

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Araştırma ve İnceleme Serisi: 4 AVRUPA BİRLİĞİ NİN SOSYO-EKONOMİK GELECEĞİ: LİZBON STRATEJİSİ VE KÜRESELLEŞME Latif YILMAZ 1

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı 05.12.1951 tarih ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre bu eserin bütün yayın, tercüme ve iktibas hakları, Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı na aittir. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı ilgili yasanın hükümlerine göre, izin olmaksızın çoğaltılamaz, yazılı, sözlü, görsel-işitsel kitle iletişim araçları yoluyla yayınlanamaz, depolanamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Yayının içeriğinden yazar sorumludur. Ankara, 2010 Tasarım: İvme 0312 210 67 01 2

Sunuş Ülkemiz son yıllarda gösterdiği ekonomik ve siyasi atılım ile dünya ekonomik, siyasi ve kültürel gündeminin en sıcak ve renkli tartışmalarına konu olan, uluslararası camianın ilgi ve dikkat ile izlediği bir ülke konumundadır. Dünyanın bizi yakından ve büyük bir ilgi ile izlediği bu ortamda ülkemiz de özellikle 2000 li yılların başından bu yana izlenen çok yönlü dış politika ile bölge ve dünya meselelerine daha aktif katılım sağlayan bir ülke haline gelmiştir. Bu durumun bir yansıması olarak, Bakanlığımızın uluslararası ekonomik ilişkilerinde de büyük bir artış ve dinamizm gözlenmektedir. 2005 yılında başlayan Türkiye -Avrupa Birliği katılım müzakerelerinin 35 başlığından dördü Bakanlığımız koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Öte yandan, Bakanlığımızı ziyaret eden yabancı heyet sayısı, ekonomik ve mali konulara ilişkin olarak diğer ülkelerden gelen işbirliği talepleri ve uluslararası kuruluşlar tarafından yürütülen çalışmalara sağlanan katkılarda da gözle görülür bir artış yaşanmıştır. Maliye Bakanlığı nın görev ve faaliyet alanını ilgilendiren konularda ikili ve çok taraflı yurtdışı münasebetler ve AB ile ilgili hususlardaki çalışmaları yürütmekle görevli olan AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı, araştırmacı, üretken ve paylaşımcı bir temelde Bakanlık birimleri ve ilgili diğer paydaşlar arasında koordinasyon, danışmanlık ve bilgilendirme hizmetlerini etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirmeyi temel ilke olarak benimsemiştir. Bu temel ilke doğrultusunda, Maliye Bakanlığı nın tüm ulusal ve uluslararası platformlarda aktif ve öncü bir kurum olarak yer alması öncelikli hedefimizdir. İçinde bulunduğumuz dönemde, bilgi, iletişim ve ulaştırma sektörlerinde yaşanan gelişmeler neticesinde mesafeler küçülmüş, kıtalar, bölgeler ve ülkeler arası etkileşimin hızı daha önceki dönemlere kıyasla çarpıcı şekilde artmıştır. Bu süreçte bilgi günümüzün en önemli zenginliği haline gelirken, küresel ekonomi ve siyaset gündemini yakından takip eden, araştıran ve inceleyen ülkelerin diğerlerine kıyasla bir adım öne çıktığı görülmektedir. Yaşanan bu gelişmeler çerçevesinde, Bakanlığımızca 2007 yılından bu yana sürdürülen aylık bülten çalışmasına ilişkin olarak aldığımız olumlu eleştiriler Başkanlığımızı bu alanda yeni bir çalışma yapmaya teşvik etmiştir. Bu çerçevede başlattığımız AB ve dünya ekonomisini şekillendiren konularda hazırlanan makalelerden oluşan Araştırma ve İnceleme Serisinin tüm kesimler için faydalı ve aydınlatıcı olmasını dilerim. Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme Pelin KUZEY Başkan V. AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı 3

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Latif YILMAZ YAZARIN ÖZGEÇMİŞİ 1979 yılında Gaziantep te doğdu. 2003 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü nü bitirdi. 2005 yılının Mayıs ayında açılan sınavla Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı nda Avrupa Birliği Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı. 2004 yılında ODTÜ İktisat Bölümü nde başlamış olduğu yüksek lisans öğrenimini 2007 yılının Şubat ayında tamamladı. Ankara Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) tarafından 2007 yılında düzenlenen Avrupa Birliği Uzmanlık Eğitimi kursuna katılım sağladı. 2008 yılının Ekim ayında Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme başlıklı tez çalışmasını tamamlayarak AB Uzmanı oldu. AB Uzman Yardımcılığı süresince Avrupa Birliği ne katılım müzakereleri çerçevesinde Sermayenin Serbest Dolaşımı, Yargı ve Temel Haklar ile Adalet, Özgürlük ve Güvenlik konularında çalıştı. Uzmanlık döneminde ise yine Avrupa Birliği ne katılım müzakereleri çerçevesinde Ekonomik ve Parasal Politika, İlerleme Raporu ve Katılım Öncesi Ekonomik Program konularında çalışmaktadır. İngilizce bilen yazar, ODTÜ Sosyoloji Bölümü nde Doktora çalışmasını sürdürmektedir. 4

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...7 1.DÜNYA EKONOMİSİNDE YAPISAL DÖNÜŞÜM VE KÜRESELLEŞME...8 1.1 Küreselleşme Nedir?... 8 1.2 İkinci Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Düzen ve Dünya Ekonomisinde Kriz... 11 1.3 Dünya Ekonomisinde Dönüşüm ve Yeni Ekonomi... 12 1.3.1 Küreselleşme ve Avrupa Birliği... 17 1.3.2 Küreselleşme Olgusun Genel Karakteristikleri... 18 2. SAVAŞ SONRASI AVRUPA BİRLİĞİ NİN SOSYO-EKONOMİK PERFORMANSI...19 2.1 Avrupa Ekonomisi ve Sorunları: ABD ile Karşılaştırma... 20 2.2 Avrupa Birliği nde İşsizlik Sorunu... 21 2.3 Avrupa Birliği nde Sosyal Güvenlik Sorunu... 22 3. LİZBON STRATEJİSİ: DOĞUŞU VE GELİŞİMİ...23 3.1 Lizbon Stratejisi nin Doğuşu... 23 3.2 Lizbon Stratejisi nin Sorunları ve Revizyon... 26 4. LİZBON STRATEJİSİ NE ELEŞTİRİLER...29 SONUÇ...37 KAYNAKÇA...41 Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme 5

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı 6

AVRUPA BİRLİĞİ NİN SOSYO-EKONOMİK GELECEĞİ: LİZBON STRATEJİSİ VE KÜRESELLEŞME Giriş Dünya ekonomisi özellikle 1980 lerden bu yana çok önemli yapısal değişiklikler geçirmiştir. Bu dönem içerisinde yenilik üretimi, teknolojik gelişme, rekabetçilik, verimlilik, küreselleşme, ülkelerin karşılaştırmalı rekabet güçleri, bilgisayar, iletişim ve bilgi teknolojileri, genetik araştırmaları, biyo-teknoloji, eko-teknoloji, eko-enerji ve alternatif enerji kaynakları sıkça duyduğumuz kavramlar arasına girmiştir. Ülkeler arası rekabet, artan ticari ve mali ilişkilere bağlı olarak daha da şiddetlenmiş ve güçlü bir büyüme sürecinin yakalanması ve sürdürülmesi ekonomilerin sürekli yenilik üretmelerine ve yeni teknolojiler geliştirmelerine bağlı olmuştur. Ancak bu sürece her ülke aynı şekilde adapte olmayı başaramamıştır. Başarı hikâyelerinin yanında çok sayıda başarısızlık hikâyesi de mevcuttur. Bir takım ülkeler bu süreçten tamamen koparak bir kısır döngü içerisine girmişken, gelişmekte olan birçok ülke ise bu yapıya adapte olma çabası içerisindedir. Yeni sisteme adapte olmakta sadece az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler sorun yaşamamışlardır. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik düzenin en başarılı örneklerini sergileyen Avrupa ülkeleri de son 30 yılda ortaya çıkan ve hızla yayılan yeni ekonomiye adapte olmakta yeterince başarılı olamamışlardır. Avrupa ülkeleri arasında, özellikle İrlanda ve İngiltere gibi ülkeler bu sisteme görece kolay adapte olurken, Fransa ve Almanya gibi Avrupa ekonomisinin ve Avrupa Birliği (AB) nin sürükleyicisi olan ülkeler yeni sürece adapte olmakta oldukça zorlanmışlardır. Olaya AB genelinde baktığımızda, AB ülkeleri yeni ekonomik sisteme ve onun unsurlarına adapte olmakta Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri nin oldukça gerisinde kalmışlardır. 80 li ve 90 lı yıllara gelindiğinde, Avrupa ekonomileri 1950-1970 yılları arasında yakalamış oldukları ekonomik başarının çok gerisinde kalmışlardır. 1950-70 yılları arasında hem ekonomik büyüme hem de refah devleti bağlamında - sosyal politika alanında - yakalanan başarı yerini düşük büyüme, işsizlik ve enflasyon sarmalına bırakmıştır. Özellikle işsizlik ve bunun sonucunda yaşanan sosyal güvenlik sorunları Avrupa ekonomilerini uzunca bir süre meşgul etmiştir. Bu dönemde önemli adımlar atılmaya çalışıldıysa da İngiltere ve İrlanda dışında pek bir başarı hikâyesi ortaya çıkmamıştır. Avrupa nın iki önemli ekonomisi olan Fransa 7 Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı ve Almanya işsizlik ve sosyal güvenlik sorunlarıyla uzun süre uğraşmak zorunda kalmışlardır ve halen bugün de bu alanda yaşanan sorunlar ekonomi ve sosyal politikanın birinci maddeleri durumundadır. Bu çalışmada, Avrupa Birliği ülkelerinin 1980 lerden sonra belirginleşen bilgi tabanlı yeni ekonomiye ve bunun önemli bir taşıyıcısı olan küreselleşmeye adapte olma çabalarına Lizbon Stratejisi bağlamında değinilmeye çalışılacaktır. Birlik 2000 yılında kabul ettiği Lizbon Stratejisi nden bu yana büyüme, yenilik yaratma ve sosyal güvenlik alanlarında önemli çabalar sergileyerek bir çok alanda dikkate değer adımlar atmıştır. Çalışmamızda, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ve işleyen ekonomik sisteme, küreselleşmeye, savaş sonrası dönemden bugüne kadar Avrupa ekonomisinin genel görünümüne, Lizbon Stratejisi ortaya çıktığı ilk günden bugüne kadarki gelişimine, Stratejinin başarı ve başarısızlıklarına, Strateji ye yöneltilen eleştirilere değinilecektir. 8 1. DÜNYA EKONOMİSİNDE YAPISAL DÖNÜŞÜM VE KÜRESELLEŞME Bu bölümde küreselleşme olarak adlandırılan olgunun veya sürecin üzerinde yoğunlaşarak özellikle ekonomik alanda bunun nasıl bir duruma karşılık geldiğini anlatmaya çalışacağız. Küreselleşme olgusunun veya sürecinin ortaya çıkmasını hazırlayan veya bugün çok tartışılmasına neden olan koşullar üzerine yoğunlaşmaya çalışacağız. İlk olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik yapıya göz atıp daha sonra dünya ekonomisinde 1970 lerle beraber yaşanan krize değinerek, daha sonrasında kurulan ve krizin aşılmasını sağlayan yeni ekonomik düzene göz atacağız. 1.1 Küreselleşme Nedir? Bugün gerek ekonomi gerekse de ekonomi dışındaki sosyal bilimler alanında en fazla tartışılan kavram ve olgulardan bir tanesi küreselleşmedir. Bu tartışma özellikle 1980 sonrası dönemde alevlenmiş ve bugüne kadar sürmüştür. Küreselleşme olgusu ve kavramı üzerinde tam bir uzlaşma sağlanmamış olsa da genel olarak küreselleşme ile teknolojik gelişmelerin de yardımıyla dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda daha fazla bütünleşmesi kastedilmektedir. 1 Başka bir tanıma göre ise küreselleşme, ekonomik ve toplumsal yapıları zaman geçtikçe daha fazla bütünleştiren, 1 David Held ve diğerleri, Global Transformations: Politics, Economics and Culture, Stanford University Press: Stanford, California, 1999, ss. 1-3.

daha fazla birbirine bağ(ım)lı kılan ve benzer hale getiren dünya genelinde işleyen bir süreçtir. 2 Küreselleşme ulaşım ve bilişim teknolojilerindeki gelişme ve maliyetlere bağlı olarak dünyayı gün geçtikçe zamansal ve mekânsal anlamda küçülten bir süreç olarak da tanımlanabilir. Bu süreç beraberinde hem homojenleşmeyi hem de heterojenleşmeyi getirmektedir. Küresel ekonomik bütünleşmenin bir sonucu olarak dünyada benzer mallar üretilmekte ve tüketilmekte, bu da beraberinde bir homojenleşmeyi getirmektedir. Diğer taraftan da bir heterojenleşme süreci yaşanmaktadır. Heterojenleşmenin ilk ayağı küresel sürece tepkilerle ilgilidir, küresel sistemin beraberinde getirdiği benzeşmeye bir tepki olarak farklılıklar korunmaya ve yeniden üretilmeye çalışılmaktadır. Bir diğer boyutta ise, küreselleşmenin kendisi bu farklılıkları uluslararası sisteme pazarlayarak, farklılıkların uluslararası düzlemde yeniden üretilmesini sağlamaktadır. Yerel giyisilerin ve yiyeceklerin farklı formlarda üretilerek dünya pazarına sunulması bu tür bir sürece işaret etmektedir. Ancak bu farklılıklar daha çok yeniden üretime tabi tutulmakta ve melezleştirilmektedir. Bir başka açıdan, küreselleşmeyi kısaca küresel iletişim, ulaşım ve etkileşim ağlarının hızlanması, genişlemesi ve derinleşmesi olarak tanımlayabiliriz. 3 Küreselleşme kavramı en başta, sınırlar arası ekonomik, politik ve sosyal aktivitelerin yoğunlaşması ve herhangi bir coğrafyada meydana gelen bir olayın başka coğrafyalar ve bu coğrafyalarda yaşayan insanlar ve topluluklar üzerinde hızla etkisini göstermesine gönderme yapmaktadır. 4 Giddens, küreselleşmeyi bir yerdeki olayın başka yerler üzerinde etkili olmasını ifade eden action at distance kavramıyla açıklamakta ve küreselleşme ile beraber bir mekan-zaman baskılanması (time-space compression) veya daralması yaşandığını ifade etmektedir. 5 Bu da kısaca, zamansal ve coğrafi uzaklığın daralması veya azalması anlamına gelmektedir. 6 Küreselleşme olgusu düşünülürken yerelleşme, uluslaşma, bölgeselleşme ve uluslararasılaşma kavramlarını da tartışmak gerekmektedir. Yerelleşme ve bölgeselleşme küreselleşmenin zıddı olarak düşünülmemelidir. Örneğin bir bölgeselleşme eğilimi örneği olarak gösterilebilecek AB küreselleşmeyi engellemek yerine onu daha da Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme 2 Frederick P. Stutz ve Barney Worf, The World Economy: Resources, Location, Trade and Development, Pearson Prentice Hall: New Jersey, 2007. s. 6. 3 Held ve diğerleri, op. cit., s. 14. 4 Ibid., s. 15. 5 Ibid., s. 15 6 Giddens ın bu terimlerle esas olarak anlatmak istediği gelişen teknoloji sayesinde mekânlar arası uzaklıkların bu mekânlara ulaşım zamanı açısından daha da azalmasıdır. Bu ulaşım fiziki olabileceği gibi bugün sıkça kullandığımız iletişim teknolojileri sayesinde farklı mekânlarda bulunanlarla daha hızlı bir şekilde iletişime geçmek şeklinde de olabilir. 9

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı 10 hızlandırmakta ve derinleştirmektedir. Hatta birçok yazar bugün, bölgesel işbirliği çabalarının veya bölgesel bütünleşmelerin küreselleşmeyi daha da beslediğini ileri sürmektedirler. Ülkelerin bütünleşmeye gitmeleri ve aralarındaki ticari ve ekonomik engelleri kaldırmaları hem kendi aralarındaki ticareti ve etkileşimi arttırmakta hem de artan ticaretle beraber ölçek ekonomileri kaynaklı verimlilik kazançlarından dolayı kendi dışlarındaki ekonomilerle de olan ilişkilerini derinleştirmektedir. Ayrıca bu tür bölgeselleşme çabaları, küreselleşmenin ortaya çıkardığı belirsizliklere karşı ülkelere daha güvenli alanlar yaratmakta ve onlara bir tür koruma sağlamaktadır. Ancak, bölgesel otarşik 7 ekonomilerin oluşmasının aynı şekilde faydalı olduğunu söylemek zordur. Bölgeselleşme ile beraber dünyaya açılma, ekonomik etkinlik açısından daha verimli gözükmektedir. Bunun en güzel örneği de, AB bütünleşme sürecidir. Küreselleşmenin etkileri ve küreselleşmeye karşı izlenecek politikalar konusu da en az konuyu tanımlamak kadar ateşli tartışmalara sahne olmuştur. Bir yandan, sürecin getireceği önemli faydalara dikkat çeken yazarlar sürecin desteklenmesini ve bu sürecin karşısında durulmamasını ifade ederken, diğer yandan sürecin beraberinde getirdiği ekonomik, siyasal ve sosyal değişimleri farklı açılardan zararlı bulan yazarlar sürece karşı durulmasını veya sürecin daha da derinleşmesinin önlenmesini önermektedirler. Bu iki karşıt grubun tam ortasında ise, küreselleşmeyi bazı açılardan faydalı bazı açılardan ise zararlı bulan ve küreselleşme olgusunun yönetilmesini öne çıkaran yazarlar bulunmaktadır. Özellikle Joseph E. Stiglitz ve Keith Griffin bu yazarların başta gelenleri arasındadır. 8 Bu yazarlara göre, küreselleşme ile beraber hem kazananlar hem de kaybedenler oluşmakta ve kaybedenlerin başında ise azgelişmiş ülkeler, fakir ve savunmasız gruplar gelmektedir. 9 Küreselleşme ile beraber artan ticari ve mali ilişkiler yeni bir 7 Otarşik ekonomiler kavramıyla, kendi içine kapalı olan ve kendi kendine yetmeye çalışan ve uluslar arası ekonomik sistemden yalıtık olarak varlığını sürdürmeye çalışan ekonomiler kastedilmektedir. 8 Küreselleşmenin ancak etkin bir şekilde yönetildiği ve uluslararası sistemin demokratik temellere oturtulduğu durumda faydalı olacağını belirten Keith Griffin, küreselleşmenin yönetilmesi gerektiğini kapsamlı bir şekilde ortaya koyan ilk kişilerden biridir. Küreselleşmenin yönetilmesi konusunda yazdığı ve tartışma yaratan makalesi için bkz. Keith Griffin, Economic Globalization and Institutions of Global Governance, Development and Change, 34 (5), 2003, ss. 789-907. Küreselleşmenin yönetilmesi gerektiğini savunan bir diğer kişi ise Joseph E. Stiglitz dir. Stiglitz kısaca mevcut küreselleşmenin gerisinde politik bir tercihin bulunduğunu söylemekte ve bu haliyle küreselleşmenin savunmasız grupları oldukça kötü etkilediğini ifade etmektedir. Küreselleşmenin bu zararlarının ortadan kaldırılması için savunmasız grupları da dikkate alan bir politik gündemin oluşturulmasından bahsetmektedir. Konu hakkında daha kapsamlı bilgi için bkz. Joseph E. Stiglitz, Globalization and Its Discontents, W. W. Norton & Company, 2003. 9 Fakir ve savunmasız grupların küreselleşmeden ve son yaşanan teknolojik gelişmelerden olumsuz etkilendikleri hakkında birçok tartışma yapılmıştır. Gerçekten de, teknolojik geliş-

ekonomik yapı oluşturmakta, talep ve arz yapıları değişmekte dolayısıyla işgücüne olan talepte veya işgücünün kazancında ciddi farklılaşmalar meydana gelmektedir. Özellikle vasıfsız işgücü ile vasıflı işgücü arasındaki uçurum gün geçtikçe daha fazla artmakta ve nüfusun önemli bir kısmı ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda savunmasız hale gelmektedir. Bu yazarlara göre, her ne kadar küreselleşme inkâr edilemeyecek ve karşısında durulamayacak bir olgu ise de, küreselleşmenin nasıl bir yol izleyeceği, onun nasıl yönetilip yönetilmediğine bağlıdır. Sürecin, risklerin göz önünde bulundurularak daha iyi bir şekilde yönetilmeye çalışılması olası zararları en aza indirecektir. 1.2 İkinci Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Düzen ve Dünya Ekonomisinde Kriz Küreselleşme olarak adlandırdığımız olguyu ve 1980 lerden bugüne yaşanan ekonomik değişimleri daha iyi anlamak için özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik sisteme ve bu sistemin yaşadığı krize değinmek gerekmektedir. Dünya ekonomisinde 1970 lerle beraber ortaya çıkan ve bugüne kadar süren ekonomik ve sosyal değişimin gerisindeki önemli faktörlerden bir tanesi 1973-74 yılları arasında yaşanan petrol krizidir. Krizle beraber savaş sonrası ekonomideki sorunlar kendisini iyice hissettirmeye başlamış ve dünya ekonomisinde düşük büyüme ve enflasyon süreci olarak adlandırılan stagflasyon dönemi yaşanmıştır. Krizi sadece bir petrol krizi olarak görmek yanıltıcı olur. Eğer öyle olsaydı, petrol fiyatlarındaki düzelme krizin ortadan kalkması için yeterli olurdu. Ancak bu dönemde genel olarak üretim, tüketim ve verimlilik krizi gibi daha yapısal krizler ortaya çıkmıştır. İşgücü maliyetlerindeki artışın verimlilik artışlarından daha fazla olması ve devlet harcamalarındaki artışlar enflasyonu, tüketim talebinde meydana gelen azalma ise düşük ekonomik büyümeyi beraberinde getirmiştir. Kriz öncesinin kitlesel üretim ve tüketim paradigması bu dönemde bir kriz Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme me ve küreselleşme ile birlikte genel olarak düşük nitelikli işgücüne sahip gruplara yönelik işgücü talebi azalmıştır. Teknolojik gelişme beraberinde, yeni teknolojileri kullanabilecek işgücüne olan talebi arttırmıştır. Bu da daha az yetenekli işgücünün gelir elde etmesini oldukça zorlaştırmıştır. Küreselleşme ile birlikte fakirliğin ve eşitsizliklerin azaldığına dair argümana karşı eleştirilerin yöneltildiği bir tartışma için bkz., Robert Hunter Wade, Is Globalization Reducing Poverty and Inequality? World Development, Vol. 32, No. 4, 2004. ss. 567-89. Ayrıca küreselleşme ve teknolojik değişimin işgücü üzerindeki etkileri hakkında ayrıntılı bir çalışma için bkz. Dani Rodrik, Has Globalization Gone Too Far, Institute for International Economics, 1 Mart 1997. Kitaba elektronik ortamda ulaşmak için bkz. [10.04.2008], <http://bookstore.petersoninstitute.org/book-store/57.html>.. Bu konu hakkındaki başka bir tartışma için bkz. Robert C. Feenstra, Integration of Trade and Disintegration of Production in the Global Economy, Journal of Economic Perspectives, Vol. 12, No. 4, Fall 1998, ss. 31 50 11

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı içerisine girmiştir. Kriz sürecinde ortaya çıkan en önemli olgu başta ABD olmak üzere, gelişmiş ekonomilerdeki üretkenlik oranlarında ve üretimde yaşanan düşüştür. 10 Ekonomik durgunluk ve enflasyon sonucu ortaya çıkan stagflasyon süreci ekonomik üretim ve istihdam üzerinde önemli negatif etkileri de ortaya çıkarmıştır. Tablo 1.1 deki üretim, emek üretkenliği ve enflasyon oranlarına bakıldığında ABD ekonomisinin bariz bir şekilde kötüye gittiği, sınai üretim ve emek üretkenliği artış oranlarının azalmakta olduğu, enflasyonun ise artmakta olduğu görülmektedir. 11 Tablo 1.1 ABD Ekonomisi 1950-1980 Verileri Dönem Sinai Üretim Artış Oranı Emek Verimliliği Büyümesi İşsizlik Oranı Enflasyon Oranı 1950-65 5.4 3.4 4.8 2.3 1965-73 5.1 2.4 4.5 4.7 1973-81 2.8 0.8 6.7 8.1 12 Kaynak: Erol Taymaz, Kriz ve Teknoloji, Toplum ve Bilim, Bahar, 1993, s.7. Ekonomi yazınında İkinci Dünya Savaşı ndan petrol krizine kadar geçen süreçteki üretim süreçlerini adlandırmak için daha çok kitlesel üretime ve bant üzerinde üretime gönderme yapan Fordizm kavramı kullanılmaktadır. 12 Kriz de bir ölçüde fordizm kavramıyla ifade edilen üretim ve tüketim yapısının ve bunları organize eden kurumsal düzenlemelerin krizi olarak ele alınmaktadır. Her ne kadar krizin sebep ve sonuçları üzerine birçok çalışma yapılmış ve farklı tartışmalar ortaya çıkmış olsa da, dönemin analiz edilmesinde üç önemli ekol veya kuram öne çıkmaktadır. Bunlar, Yeni Smithçi Kuram, Yeni Schumpeterci Yaklaşım ve Yeni Marksist Yaklaşım: Düzenleme Okuludur. 13 1.3 Dünya Ekonomisinde Dönüşüm ve Yeni Ekonomi Küreselleşme olgusu özellikle son 30 yılda gittikçe daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. İletişim, ulaşım ve bilgisayar teknolojilerindeki yaşanan hızlı gelişmeler küreselleşmeyi önemli bir olgu olarak 10 Erol Taymaz, Kriz ve Teknoloji, Toplum ve Bilim, Bahar, 1993, s. 6 11 Ibid., s. 6. 12 Fordizm kavramı ilk olarak İtalyan düşünür Antonio Gramsci tarafından Amerika daki üretim sistemini tanımlamak üzerine kullanmıştır. Kavram daha sonra birçok sosyal bilimci tarafından çok daha geniş bir anlamla, savaş sonrası dönemin ekonomik ve sosyal örgütlenmesini tasvir etmek amacıyla kullanılmıştır. Konu hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz. David Harvey, Postmodernliğin Durumu, Metis Yayınları: İstanbul, 1997. ss.141-224. 13 Taymaz, op. cit., s. 6. Bu kuramların daha ayrıntılı bir tartışması için bkz., Taymaz, Ibid., ss. 8-25.

gündemimize getirmiştir. Son 30 yılda yaşanan bu değişimin gerisinde nasıl bir sürecin olduğunu ortaya çıkarmak ve dünya ekonomisindeki bu yeniden yapılanmayı kavramak için özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki ekonomik ve siyasal gelişmeleri anlamak gerekmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi yeni ekonomik yapı, 1973-1974 yılları arasında yaşanan petrol kriziyle ortaya çıkan yapısal krizle oldukça ilgilidir. Bu dönemde kar oranları önemli miktarda düşmüş ve ekonomik üretimde önemli daralmalarla beraber yüksek enflasyon oranları yaşanmıştır. Bu kriz ortamından, ancak verimliliğin artmasını sağlayan ve kar oranlarını tekrar yüksek seviyelere çeken teknolojik değişim, üretim, tüketim, rekabet ve iş organizasyonunda yeniden yapılanmayla çıkılmıştır. Bu dönemde hem şirketler hem de devletler etkinliğin ve verimliliğin arttırılması gayesiyle yeniden organize olmaya başlamıştır. 14 Özellikle 1970 lerden bu yana dünya ekonomisinde yaşanan önemli değişimlerden bir tanesi ticaret ve üretim alanlarında yaşanmış ve bu süreçte dünya ekonomisi ticaret yoluyla önemli ölçüde bütünleşmiştir. Ancak, bu bütünleşmenin derecesi gelişmekte olan ülkelere nazaran gelişmiş ülkeler arasında daha ileri boyutlara ulaşmıştır. Özellikle endüstri içi ticaret yoluyla gelişmiş ülke ekonomileri zaman geçtikçe daha fazla bütünleşmişler ve büyük ticaret hacimlerine ulaşmışlardır. 15 Kriz sonrası dönemde ortaya çıkan belki de en önemli husus, üretim ve tüketimin küresel bir boyut kazanmış olması ve firmaların üretimlerinin değişik aşamalarını maliyet avantajlarına göre dünyanın farklı bölgelerine kaydırmalarıdır. Kısaca üretimin mekânsal olarak parçalanması olarak adlandırılan bu süreç bu dönemin en önemli karakteristiği olmuş, beraberinde hem yeni fırsatları hem de yeni tehditleri getirmiştir. 16 Firmaların üretiminin yeri konusundaki Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme 14 Stutz ve Worf, op. cit., s. 6. [Çeviri bana ait]. 15 P.Bairoch and R.Kozul-Wright, Globalization Myths: Some Historical Reflections on Integration, Industrialization and Growth in the World Economy, UNCTAD Discussion Papers, No.113, Mart 1996, ss. 14-26. 16 Bu tehditler ve fırsatlar bu dönemde asimetrik bir hal almıştır. Örneğin, gelişmiş ülkelerdeki üretim süreçlerinin gelişmekte olan ülkelere kayması, gelişmiş ülke işgücü piyasaları için tehditler yaratırken, gelişmekte olan ülke işgücü piyasaları için yeni fırsatlar ortaya çıkarmıştır. Ancak, bununla birlikte, geişmekte olan ülkeler için de yeni tehditler ortaya çıkmıştır. O da, daha önce bu ülkelerde üretilen bazı üretim süreçlerinin, maliyetler açısından daha avantajlı olan bölgelere kaymış olmasıdır. Bugün Çin ve Hindistan gibi ülkeler gelişmiş ekonomilerden çok gelişmekte olan ekonomiler için tehdit üretmektedir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, bu tehditler beraberinde yeni fırsatları da getirmektedir, Çin in rekabetçi tehdidi bir çok ülkeyi daha fazla yenilik üretmeye ve üretim süreçlerinde verimliliği arttırmaya, işgücünün niteliklerini geliştirmeye ve daha fazla katma değer yaratan ürünler üretmeye sevk etmiştir. Dolayısıyla bu süreç dünyada sürekli değişime açık ve daha dinamik bir ekonomik iklim yaratmıştır. Ancak bu dinamizm ve değişikliğe açıklık her ülke veya her toplumsal grup için faydalı sonuçlar üretmiştir diyemeyiz. 13

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı tek belirleyici husus işgücü maliyetleri olmamıştır. Üretim sürecinin basit kısımları için bu öğe önemli olsa da daha karmaşık üretim süreçleri için işgücü maliyetlerinin yanında, lojistik, işgücünün eğitimi, dışsal ekonomiler, altyapı, firmalar arası işbirliği ve iletişim, idari düzenleyici çerçeve, ekonomik ve politik istikrar ve güçlü kurumsal yapı 17 gibi etkenler de önemli olmuştur. Bu sebepledir ki, üretimin basit kısımları gelişmekte olan ülkelere kayarken, daha karmaşık kısımlar gelişmiş ülkeler arasında paylaşılmıştır. Dünya piyasalarında bütünleşmenin artması ve ticaretin gelişmesi beraberinde üretimin de mekânsal olarak parçalanmasını getirmiştir. Bunun tersi de doğru olup, üretimin mekânsal olarak parçalanması beraberinde ülkeler arası ticarette artışı getirmiştir diyebiliriz. Bugün artık bir malın nihai olarak ortaya çıkmasını sağlayan üretim süreçleri farklı coğrafi bölgeler tarafından paylaşılmıştır. İmalat, sanayi ve hizmet sektörlerinde ortaya konan artı değerin bir kısmı ülke dışında, bir kısmı da ülke içinde üretilmekte ve şirketler faaliyet gösterirken büyük oranda dış alım-dış kaynak kullanımı (outsourcing) yöntemini kullanmaktadırlar. 18 Bunun gerisinde yatan en önemli faktör ise, şirketlerin üretim maliyetlerini aşağı çekme çabalarıdır. Daha önce de belirttiğimiz üzere, üretimde yaşanan bu dönüşüm süreci literatürde fordist üretim sürecinden postfordist üretim sürecine geçiş olarak tanımlanmaktadır. 19 En iyi örneğini Amerikan otomobil sektöründe bulan fordizm temel olarak, üretimin belli parçalara ayrılarak montaj hattı üzerinde örgütlenmesi anlamına gelmektedir. Üretimin bütün süreçlerinin az çok bir üretim kompleksinde yapılması, tek tip model üretimi, tasarım ve basit işçilik süreçlerinin birbirinden ayrılması ve yüksek miktarda kitlesel üretim fordist üretimin temel karakteristikleri 14 17 Son dönem ekonomik büyüme ve kalkınma yazınında tartışılan en önemli konulardan bir tanesi de kurumsal yapının büyüme ve kalkınma üzerine etkisiyle ilgilidir. Douglas North un başını çektiği kurumsal iktisatçılar kurumsal yapının ki bunun en önemli öğesi hukuk kurumlardır, ekonomik büyümenin ve kalkınmanın temel belirleyicisi olduğunu ifade etmektedirler. Bu konuda özet iki çalışma için bkz. Rodrik (2002) ve Daron Acemoğlu, Root Causes: A Historical Approach to Assessing the Role Of Institutions in Economic Development, Finance & Development, Haziran 2003. Daha ayrıntılı bilgi içinse bkz. Douglas North, Institutions, Institutional Change and Economic Performance, Cambridge University Press: Cambridge, 1990. Türkçe çevirisi için bkz. Douglas North, Kurumlar, Kurumsal Değişim ve Ekonomik Performans, Sabancı Üniversitesi Yayınları: İstanbul (Çeviren: Gül Çağalı Güven), 2002. Feenstra, op. cit., ss. 36-41. 18 Ibid., ss. 33-35. 19 Bu konuda ayrıntılı bir tartışma için bkz. Harvey op. cit. Harvey in kitabının ikinci kısmı tamamen bu tartışmaya ayrılmıştır.

arasındadır. 20 Fordizmin temel mantığı kitle üretimi yoluyla ölçek ekonomilerinden faydalanarak maliyetlerin aşağıya çekilmesine dayanmaktadır. Postfordizm ise, fordizme göre üretim süreçlerinin daha da esnekleştirilmesine karşılık gelmekte ve bu üretim tipinde kitlesel üretimin yerini küçük miktarlarda farklılaştırılmış üretim almaktadır. 21 Ayrıca, üretim fordizm de olduğu gibi büyük bir komplekste baştan sona yapılmak yerine coğrafi olarak dağıtılmaktadır. Üretim süreçlerinin coğrafi anlamda yeniden örgütlenmesinin belirleyeni ise işgücü ve işgücü dışındaki maliyet koşulları olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde işçi maliyetlerinin ve hükümet düzenlemelerinin artmasıyla beraber üretimin daha az karmaşık olan süreçleri maliyetlerin daha düşük ve düzenlemelerin ise daha az olduğu gelişmekte olan ülkelere kaydırılmıştır. Her ne kadar işgücü maliyetlerinin önemli bir belirleyen olduğu yönünde bir genel kanı varsa da, bu her durumda doğru değildir. İşgücü maliyetlerinin toplam maliyetler içinde önemli bir paya sahip olduğu ve genelde daha az nitelikli işgücüne ihtiyaç duyan ürünler için doğru olan bu analiz, daha karmaşık işgücü süreçlerini gerektiren ve üretimde işgücü dışındaki faktörlerin daha önemli olduğu ürünler için doğru değildir. Dahası, bugün altyapı hizmetleri, pazara erişim, nitelikli işgücü, kurumsal altyapı, Ar&Ge (Araştırma ve Geliştirme) faaliyetleri ve dışsal ekonomiler üretim maliyetlerinin belirlenmesinde oldukça önemlidir. Bu sebepledir ki, üretimin parçalanmasıyla beraber üretim süreçleri sadece gelişmekte olan ülkelere kaymamış gelişmiş ülkeler arasında da ciddi mekânsal hareketlenmeler yaşanmıştır. 22 Dünya ekonomisindeki değişimi anlarken teknolojik gelişmelerden kaynaklanan boyutları da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. 23 Teknoloji alanında, özellikle mikro elektronik teknolojisinin verimlilik ve rekabet üzerinde yarattığı etkiler önemlidir. 24 Uydu teknolojisini ve fiber-optik ağları kapsayan telekomünikasyon teknolojisindeki değişim, Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme 20 Taymaz, Ibid., ss. 8-25. 21 Postfordizm ile birlikte kitle üretim ve tüketim süreçlerinin sona erdiğini söylemek çok da doğru olmaz. Kitle üretim ve tüketimi bugün hala önemini korumaktadır. Ancak, bu üretim ve tüketim süreçlerinin artık daha esnek hale geldiğini söylemek daha doğru olur. 22 Bu sürecin gelişmiş ülkelerdeki tezahürü daha çok belli sektörlerin belli coğrafyalarda kümelenmesi şeklinde olmaktadır. Conglomarates ve Clusters terimleriyle anlatılan bu süreçte, firmalar altyapı hizmetlerinden daha fazla faydalanmak, nitelikli işgücüne daha kolay ulaşmak ve dışsal ekonomilerden daha fazla faydalanmak için belli bir mekânda yoğunlaşmaktadırlar. Bu yoğunlaşma daha çok yüksek teknoloji kullanan ve önemli katma değer yaratan sektörlerde görülmektedir. Konuyla ilgili bir çalışma için bkz. Piero Morosini, Industrial Clusters, Knowledge Integration, and Performance, World Development, Vol. 32, No. 2, 2004. ss. 305 326. 23 Stutz ve Worf, op. cit., s. 6. 24 Ibid., s. 2. 15

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı bilgi alışverişinin miktar, kalite ve kolaylık bakımından hızlı bir şekilde artmasını ve gelişmesini sağlamış, bu da ülkeler arası ekonomik ve ticari ilişkileri kolaylaştırmıştır. Dahası, bu alanların kendileri de bizzat ekonomik büyümenin önemli belirleyicileri arasına girmişlerdir. 1970 sonrasında ortaya çıkan küreselleşme sürecinin en temel iticisi bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan dönüşüm olmuştur diyebiliriz. Gerçek zamanlı bilgi sistemleri, yavaş ve hızlı toplumlar, bilgisayar teknolojisi ve bilgisayar aracılığıyla yapılan iletişim devrimi çok fazla tartışılan konular olmuştur. Bu dönemin ekonomisinde bilgi ve teknoloji sadece üretim verimliliğini etkileyen alanlar olarak ortaya çıkmamıştır. Bizzat bilgi ve teknolojinin kendileri ekonomik üretimin konuları olarak önemli bir sektör oluşturmuşlardır. 25 1980 sonrası dönemde sadece reel sektör önemli değişikler yaşamamıştır. En çarpıcı değişim reel sektörden ziyade mali sektörde yaşanmıştır. Mali piyasalar hem küreselleşmiş hem de bilgisayar teknolojisine dayanır hale gelmiştir. Bugün mali piyasalarda dolaşan mali araçlar tamamen küresel bir özellik göstermekte olup, bu pazarda baş döndürücü bir işlem hacmi yakalanmıştır. 26 Küresel mali piyasalar 1980 sonrası dönemde hızla değişmiş ve bu piyasalardaki günlük işlem hacmi çok önemli boyutlara varmıştır. 27 Bu dönemin önemli karakteristiklerinden biri de hizmet sektörünün 16 25 Çoğu yazar bilginin ekonomide oynadığı rolü tam olarak ortaya koyamamaktadır. Genel eğilim, bilgi sayesinde hızlı teknolojik gelişimin oluştuğu ve bunun da verimlilik kanalıyla üretimi ve büyümeyi arttırdığı yönündedir. Hâlbuki bu dönemde bizzat bilginin kendisi üretimin ve büyümenin kaynağı olmuştur. Bilginin daha çok ve etkin bir şekilde üretilmesi ve bu bilginin diğer alanlara transfer edilmesi bilgi ekonomisinin temel karakteristiği durumundadır. Bilgi ekonomisinin bugünün dünyasında oynadığı devrimci rol için bkz. Manuel Castells, The Information Age: Economy Society and Cultre Volume 1, The Rise of Network Society, Blackwell Publishing, 2000. Kitabın Türkçe çevirisi için bkz. Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür Cilt 1, Ağ Toplumunun Yükselişi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları: İstanbul, 2005. Castells in Bilgi Çağı üçlemesi temel olarak 1970 lerden bugüne yaşanan değişimlerin ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yarattığı etkiler ve oluşturduğu yeni yapılar ve formlarla ilgilidir. Üçlemenin ilk kitabı olan ve Ağ Toplumunun Yükselişi olarak çevrilebilecek eser, bilginin ve bilgiye dayalı yeni teknolojilerin ekonomide oynadığı rol üzerinedir. Castells e göre dünya bugün tarım ve sanayi devriminden sonra bilgi devrimi ile karşı karşıyadır. Nasıl her teknolojik devrim üretimin ve tüketimin şeklini değitirdiyse, bilgi devrimi de bizleri yeni bir üretim ve tüketim sürecine sokmuştur. Bilgi artık bizzat üretimin konusu olmuş ve bu alanda verimliliğin sağlanması birincil öncelik olmuştur. Üçleme oluşmakta olan yeni toplumu her yönüyle incelemesi bakımından önemli bir çalışma olup, yayımlanmasından bugüne birçok önemli tartışma yaratmıştır. 26 Stutz ve Worf, op. cit., s. 6, [Çeviri bana ait]. 27 Küresel mali sitemde meydana gelen değişikler için bkz. Held ve diğerleri, op. cit. Bu kitabın Shifting Patterns of Global Finance başlıklı dördüncü bölümü tarihsel olarak mali piyasaların gelişimine ayrılmıştır.

dünya genelinde öne çıkmaya başlaması ve ekonomik hâsılanın önemli bir bileşeni haline gelmesidir. 28 Feenstra ya göre bunun gerisinde gelirin artmasıyla beraber insanların lüks mallara olan talebinin artması bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Feenstra nın verdiği diğer bir açıklama ise devlet harcamalarında meydana gelen artışın, hizmet sektöründeki büyümeyi teşvik etmiş olmasıdır. 29 Sonuç olarak, hizmet sektörü bugünkü ekonomik yapının en önemli bileşenlerinden biri haline gelmiştir. 30 Yaşanan küreselleşme sürecinin bir diğer etkisi de devlet üzerinde olmuştur. Bu süreçte özellikle devlet eski kontrol gücünü kaybederek, bu gücü hem sivil toplum hem de firmalarla paylaşmak zorunda kalmıştır. Özellikle çok uluslu şirketlerin ticari işlemlerinde yaşanan artış bunun en önemli sebeplerinden biridir. Bu artış beraberinde çok uluslu şirketlerin pazarlık gücünü arttırarak, karar alma süreçleri üzerinde etkili olmalarını sağlamıştır. Sivil toplum için de aynı şey söylenebilir. Devletler bu dönemde karar alma süreçlerini hem özel sektörle hem de üçüncü sektör olarak adlandırılan sivil toplumla paylaşmak zorunda kalmışlardır. Kamu özelsektör ortaklığı ve sivil toplum diyaloğu gibi çabaları bu eksende okumak gerekmektedir. 31 Üretim, tüketim, ulaştırma ve dağıtım meseleleri küreselleşme bağlamında önemli konular arasında bulunmaktadır. Küreselleşme ile birlikte bunların nasıl bir hal aldıkları ve ne şekilde bir yapıya kavuştukları konumuz açısından oldukça önemlidir. Bu konularda ortaya çıkan değişim ve onun gelişmekte ve gelişmiş ülkeler üzerindeki etkileri Lizbon Stratejsi ni de anlamak açısından hayatidir. 1.3.1 Küreselleşme ve Avrupa Birliği Avrupa Birliği ekonomisinin geleceği ve küreselleşme ile olan ilişkisi bugün AB içerisinde en fazla tartışılan konulardan biridir. Küresel rekabetin artması, Çin in ve Hindistan ın dünya ekonomisindeki yükselen konumları, üretimin gelişmekte olan piyasalara kayması ve benzeri birçok olgu AB içerisinde derin tartışmaların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu resme Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme 28 Bkz. Feenstra, op. cit., ss. 31-31. 29 Ibid., ss. 33-35. 30 Ibid., s. 33-35. 31 Her ne kadar bu gelişmeler yaşanan süreçte yer alan aktörlerin pazarlık güçlerinin artmasından kaynaklanmış olsa da, devlet gücünün farklı kesimlerle paylaşılmasının gerisinde bir zihniyet değişimi de vardır. Küresel ekonominin esneklik üzerine yeniden organize olması ve bu yolla ciddi verimlilik artışları yakalaması, siyasal yapıları da esnek olmaya ve elindeki gücü farklı aktörlerle paylaşmaya yöneltmiştir. Özellikle kamu özel sektör ortaklığı ve sivil toplum diyaloğu gibi adımlar bu zihniyet değişiminin bir sonucudur. Marx tan ödünç alarak ifade edersek, bir nevi katı olan herşey buharlaşmaya başlamıştır bu süreçte. 17

Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı bir de AB içerisinde yaşanan işsizlik ve düşük ekonomik büyüme olgularını kattığımızda, AB ekonomisinin geleceği önemli bir sorun olarak ortada durmaktadır. Küreselleşme sürecinde AB açısından önemli olan nokta mevcut ülkeler arası işbölümünün değişip değişmeyeceğidir. Daha açık ifade edersek, ülkeler mukayeseli üstünlüğe sahip oldukları alanlar ile olmadıkları alanlar arasında izledikleri seyre göre küreselleşmeden etkileneceklerdir. Özellikle AB açısından ifade edersek, gelişmekte olan ülkelerin ne tür mallar üreterek yollarına devam edecekleri oldukça önemlidir. 32 Buradaki gelişmeler, AB ekonomisinin gelecekte nasıl bir seyir izleyeceğini bize gösterecektir. Şimdi burada farklı alternatifleri göz önüne alarak AB açısından oluşabilecek sonuçlara bakalım. Mevcut ülkeler arası işbölümünün değişmeyeceğini varsayarsak, gelişmekte olan ülkelerdeki verimlilik artışları üretimi arttırarak, fiyatları düşürecektir. 33 Ayrıca bu ülkelerdeki refah artışları beraberinde AB mallarına olan talebi arttıracaktır. Sonuç olarak ticaret hadleri AB lehine değişecek ve AB nin refahı artacaktır. Ancak mevcut bir başka görüşe göre, gelişmekte olan ülkelerdeki teknolojik gelişme sadece mevcut malların daha fazla üretilmesine değil, aynı zamanda farklı malların da üretilmesine neden olacaktır. 34 Önceden AB nin elinde bulunan pazarlar gelişmekte olan ülkelere geçecektir. Bu da beraberinde, yatırımların gelişmekte olan ülkelere kaymasına neden olup AB deki sermaye derinleşmesini olumsuz etkileyecektir. Yatırımların azalması beraberinde işgücüne talebi azaltarak, işgücü gelirinin azalmasına neden olup tüketimin azalmasını beraberinde getirecektir. Ancak küreselleşme sürecini değerlendirirken hesaba katılması gereken bir diğer önemli unsur da, küreselleşmeden beklenen dinamik faydalardır. Bu faydaların başında rekabetin giderek artması ve teknolojinin giderek yayılmasıdır. 35 Özellikle rekabetin artması firmaları daha etkin çalışmaya zorlayacaktır. Bunun sonucunda yeni ürün ve üretim metodları gelişecektir. Teknolojik gelişme de hızla yayılarak, üretimin dünya genelinde daha verimli bir şekilde yapılmasını sağlayacaktır. AB açısından en önemli nokta ise genişleme sürecidir. Genişleme sürecinin beraberinde getireceği statik ve dinamik ekonomik faydalar, AB ekonomisinin daha 32 Avrupa Komisyonu, The EU Economy Review 2005: Rasing International Economic Integration: Opportunities and Challenges, EU Comission: Brüksel, 2005, bkz., ss. 5-11. 33 Ibid., ss. 5-11. 34 Ibid., ss. 5-11. 35 Ibid., ss. 5-11. 18

dinamik bir hale gelmesine yardımcı olacaktır. 36 Kötümser senaryolarda AB nin ekonomik gücünün yakında yok olacağı ve yerini Çin ve Hindistan a bırakacağı söylenmektedir. Bu yorum ABD için de yapılmaktadır. Şüphesiz Çin ve Hindistan geleceğin önemli aktörleri arasında olacaklardır. Bu ülkelerin ekonomi arenasında boy göstermeleri AB açısından bir takım dezavantajlar getirse de, avantajlar da sağlayacaktır. Bu ülkelerin büyümeleri beraberinde dünya talebinde de bir canlanmaya neden olacaktır. 1.3.2 Küreselleşme Olgusun Genel Karakteristikleri Daha önce de belirttiğimiz üzere, 1980 sonrası tartışmaların odağında küreselleşme olgusu bulunmaktadır. Küreselleşme çok yönlü bir olgu olmakla beraber bu kısımda bizim için küreselleşmenin daha çok ekonomik sonuçları önemlidir. Küreselleşmenin ekonomik sonuçlarını kısaca şöyle özetleyebiliriz: 37 Üretimin yapısının değişmesi ve küresel uzmanlaşma: bunu üretim süreçlerinin mekânsal parçalanması olarak da adlandırmak mümkündür. Tüketim yapısının değişmesi; standart ürünler yerine farklılaştırılmış ürünlerin tüketime sunulması; Telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri alanında büyük gelişmeler kaydedilmesi; Uluslararası şirketlerin öneminin artması; Uluslararası finans piyasalarının gelişmesi; Yabancı yatırımların daha da artması; Yeni işgücü süreçlerinin ortaya çıkması; işgücünün üretim sürecine daha fazla katılmasının sağlanması ve işe yabancılaşmanın azaltılması; Nitelikli işgücüne olan talebin artması; Bazı metropol şehirlerin küresel üretim, dağıtım ve tüketimde öne çıkmaları; Turizmin küresel bir fenomen haline gelmesi ve önemli bir ekonomik katma değer sağlaması; Hizmet sektörünün ekonomilerde daha öne çıkarak küresel bir boyuta kavuşması olarak sayılabilir. Avrupa Birliği nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme 36 Ibid., ss. 5-11. 37 Stutz ve Worf, op. cit., s. 6. 19