Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2015;7(4):

Benzer belgeler
Yatarak tedavi gören obsesif kompulsif bozukluk hastalarının klinik özellikleri

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ*

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

POSTPARTUM DEPRESYON VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MATERNAL BAĞLANMAYA ETKİSİ

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Cukurova Medical Journal

Obsesif kompulsif bozukluk için yardım aramada ilk başvuru yerlerinin değerlendirilmesi

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Psikiyatri Acil Servise Başvuran Perinatal Dönemdeki Hastaların Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri

İLKER KÜÇÜKPARLAK EĞİTİM & ÇALIŞMA. LİSANS İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Dirençli obsesif kompulsif bozukluklu hastalarda tedaviye olanzapin eklenmesi 1

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Reaktif ve Otojen Özellikler Gösteren Obsesif Kompulsif Bozuklukta İçgörü, Bilişsel İçgörü ve Sosyodemografik Özellikler

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

İntrapartum veya Postpartum Şiddetli Hipertansiyon Tedavisinde Başlangıç Olarak LABETOLOL Kullanılan Yönetim Algoritması

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Kadın ve Erkek Psikiyatri Kapalı Servislerinde Fiziksel Tespit Uygulamasının Klinik Özelliklerle İlişkisi

Obsesif kompulsif bozukluk tanısı konan bir grup hastada deksametazon supresyon testi 1

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır.

Mental sağlığın korunmasında etkili faktörler. Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

Bir Olgu Üzerinden Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarında Cinsel İşlevler

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK TANISI KONAN BİR GRUP HASTADA OBSESYONLARIN FENOMENOLOJİK ÖZELLİKLERİ

AĞRIİLE HUZUR EVİ OLUR MU? DR. FİLİZ ŞÜKRÜ DURUSOY

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

YAYIN ATIF/ATIFLAR YAZAR/YAZARLAR. Sayf alar (1) 12(2 ) (2) (3)

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

Obsesif kompulsif bozukluk, DSM-IV sınıflandırmasında. Obsesif kompulsif bozukluk hastalar nda sosyodemografik özellikler ve komorbidite

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Gebelik ve Postpartum Dönemde Obsesif Kompulsif Bozukluk

ÖZGEÇMİŞ. Eğitim. Akademik Ünvanlar HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ SEVGİNAR VATAN.

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Bipolar bozuklukta cinsiyete göre klinik ve. ve sosyodemografik özelliklerin karşılaştırılması

İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ. Dr Çiğdem Aydemir

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Araştırma Makalesi / Research Article. Selim TÜMKAYA, Filiz KARADAĞ, Nalan OĞUZANOĞLU

Bipolar Bozukluğu Olan ve Olmayan Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarının Klinik ve Afektif Mizaç Özelliklerinin Karşılaştırılması

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

BASKIDA. Obsesif Kompülsif Bozuklukta Bilişsel Davranışçı Grup Psikoterapisinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

Obsesif Kompulsif Bozukluğun Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisi: Sistematik Bir Gözden Geçirme

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Obsesif Kompulsif Bozuklukta Bilişsel Davranışçı Grup Psikoterapisinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA İNTİHAR DAVRANIŞININ ARAŞTIRILMASI*

Obsessif Kompulsif Bozuklukta Fenomenoloji * YÖNTEM

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR. Dr. Özay Özdemir

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK MERKEZİ İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

Postpartum Obsesif Kompulsif Bozukluk: Bir Gözden Geçirme. Key words: postpartum period, obsessive compulsive disorder, anxiety disorder

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Obsesif Kompulsif Belir leri Olan Şizofreni Hastalarının Şizofreni ve Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastaları İle Karşılaş rılması

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Clark-Beck Obsesyon-Kompulsiyon Ölçeği nin Türk toplumunda psikometrik özellikleri

Sivas İl Merkezindeki Kadınlarda Postnatal Depresyon Prevalansı Ve Risk Faktörleri

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Anksiyete Bozuklukları

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM V PSİKİYATRİ STAJ DERS PROGRAMI

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Geç Başlangıçlı Obsesif Kompulsif Bozukluk: Bir Olgu Sunumu

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Y. Lisans Tıp İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun

Özkıyım girişimi nedeni ile acil servise başvuran hastalarda hazırlayıcı etkenler 1

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı Dönem V Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Staj Eğitim Programı

GİRİŞ İki uçlu bozukluk: Manik episod Depresif episod Ötimi (iyilik hali) Kronik gidişli Kesin ilaç tedavisi gerektirir (akut episod ve koruyucu


GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tıp Fakültesi Trakya Üniversitesi 1999 Tıpta Uzmanlık Psikiyatri Anabilim Dalı Kocaeli Üniversitesi 2006

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

PCOS ve GEBELİK KOMPLİKASYONLARI. Prof. Dr. Nazan Başak Yıldırım Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D.

Transkript:

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2015;7(4):335-341 Olgu Sunumu Doğru ve ark. Gebelikte Tekrar Eden İntihar Girişimlerine Rağmen Fatal Seyretmeyen O sesif- Kompulsif Bozukluk: Olgu Sunumu Non-fatal Obsessive Compulsive Disorder Inspite of Repeating Suicide Attempts During Pregnancy: Case Report Hatice Yılmaz Doğru 1, Asker Zeki Özsoy 1, Çiğdem Kunt İşgüder 1, Filiz Özsoy 2, İlhan Bahri Deli aş 1, Bülent Çakmak 1 1 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı 2 Tokat Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniği Yazışma Adresi: Yrd. Doç. Dr. Hatice Yılmaz Doğru Adres:Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Merkez/Tokat Tel: 05058322134 E-mail: hatice_yilmaz47@hotmail. com Özet Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) DSM-5 kriterlerine göre tekrarlayan ve persiste olan dürtüler, hayaller, tekrarlayan davranışlar ve obsesyonların yol açtığı mental reaksiyonlar olarak tanımlanır. Gebelik ve puerperium bu hastalığın başlangıcında ve seyrinde oldukça önemli dönemlerdir. Bu olgu sunumundaki amacımız; affektif bozukluğun eşlik etmediği gebelik öncesi remisyona girmiş ancak gebelik ile beraber tekrar alevlenen ve tekrarlayan intihar girişimleri olan obsesif kompulsif bozukluk olgusunu literatür eşliğinde tartışmaktır. Olgu Sunumu: 26 yaşında, 2 yıldır affektif bozukluğun eşlik etmediği obsesif kompulsif bozukluk nedeni ile takip ve tedavi edilen hasta, gebelik sırasında kullandığı tedavileri bırakması sonucunda 3 defa intihar girişiminde bulundu. Maternal ve fetal açıdan normal seyreden gebelik miadında sonlandırıldı. Doğumdan iki ay sonra hastanın tam olarak remisyona girdiği görüldü. Sonuç: OKB li hastalarda intihar girişimi riski, eşlik eden affektif bozukluk yokluğunda düşük olsa da bu hastalarda affektif bozukluğun varlığı ve bunun da intihar girişimlerini beraberinde getirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Gebelik süreci OKB semptomlarının alevlenmesine yol açabileceğinden dolayı maternal ve fetal sağlığın korunması için bu hasta grubunda psikiyatrist ve obstetrisyenlerin multidispliner bir takip ve tedavi protokolü izlemesi gerektiği kanaatindeyiz. Anahtar Kelimeler: Gebelik, intihar, obsesif-kompulsif 335

Abstract Aim:Obsessive-compulsive disorder (OKB) is defined in DSM-5 criteria as mental reactions caused by continuous and persistant compulsions, thoughts, repeating behaviors and obsessions. Pregnancy and puerperium are very important periods for the onset and the course of the disease. Affective disorders in patients with OKB is associated with serious and persistant complaints of OKB, more despair, sense of vulnerability, suicidal thoughts and behaviors. In this case report, we aimed to discuss a case of an obsessive compulsive disorder without an affective disease which aggravated with pregnancy after remission before pregnancy and had recurrent suicide attempts. Case Report: A 26 years-old patient, treated for obsessive compulsive disorder without any affective components for 2 years had three suicide attempts after quiting her psychological therapy. A normal pregnancy was ended at full-term. Patient was in full remission at postpatum 2 months. Conclusion: The risk of suicide attempt should be kept in mind inspite of the risk of suicide attempt can be lower without affective disorder, since it may be increased with it. It can be concluded that psychiatrists and obstetricians should follow a diagnose and treatment protocol to preserve maternal and fetal health because of pregnancy period leading exacerbation of OKB sypmtoms. Key Words: Pregnancy, suicide, obsessive-compulsive Giriş Obsesif kompulsif bozukluk, DSM-5 kriterlerine göre tekrarlayan ve persiste olan, dürtüler, hayaller, tekrarlayan davranışlar ve obsesyonların yol açtığı mental reaksiyonlar olarak tanımlanır (1). Obsesyon ve kompulsiyonlar kişilerin normal günlük hayatında strese ve kesintiye yol açarlar. Gebelik ve puerperium bu hastalığın başlangıcında ve seyrinde oldukça önemli dönemlerdir. Gebelik süresince ve sonrasında obsesifkompulsif bozuklukların tanı ve tedavisi, bu durumun sadece yaşam kalitesini bozduğu için değil aynı zamanda postpartum dönemde annenin yenidoğana odaklanması ve anne-bebek arasındaki bağlanma üzerine negatif etkileri olduğundan dolayı da oldukça önemlidir (2-4). OKB'nin nedeni tam olarak bilinmemekte olup, serotonin hipotezi yaygın olarak kabul gören mekanizmadır. Bu hipoteze göre; gebelik süresince ve puerperiumdaki östrojen ve progesteron dalgalanmaları OKB nin semptomlarına neden olan serotonerjik disfonksiyona yol açar (5-6). Diğer bir teori de; gebeliğin sonuna yakın ve puerperiumda hızla artan oksitosin in OKB nin semptomlarının alevlenmesine ya da başlamasına yol açtığıdır (7). OKB li hastalarda affektif rahatsızlıkların bulunması daha ciddi ve persiste OKB yakınmaları, daha yoğun umutsuzluk, savunmasızlık duyguları, daha fazla intihar düşünceleri ve davranışları ile ilişkilidir (8-10). Tedavi davranışsal psikoterapiyi ve farmakolojik tedaviyi içerir (11). OKB tedavisi, genel popülasyondaki hastaların sadece %20 sinde tam remisyon sağlar (12). Gebelik ve emzirme süresince tedavi daha zordur ve tedavi planlanırken fetusun güvenliği ve psikotrop ilaçlara maruziyeti düşünülmelidir. 336

Bu olgu sunumundaki amacımız; affektif bozukluğun eşlik etmediği gebelik öncesi remisyona girmiş ancak gebelik ile beraber tekrar alevlenen ve tekrarlayan intihar girişimleri olan obsesif kompulsif bozukluk olgusunu literatür eşliğinde tartışmaktır. Olgu Sunumu Yirmialtı yaşında üçüncü gebeliği olan hastanın hikayesinde önceki iki gebeliği sezeryan ile sonlanlandırılmış olup iki sağlıklı çocuğu vardı. Hastanın ilk yakınmaları 2 yıl önce kapıları tekrar tekrar kontrol etme, namazda aklına olumsuz dinsel içerikli düşüncelerin gelmesi, abdest ve namaz tekrarları şeklinde başlamış. Hastanın iki yıl düzenli tedavi aldıktan sonra rahatladığı, gebelik isteği olduğundan kullandığı ilaçlarını bıraktığı ve gebeliğin ilk üç ayında rahat olduğu, herhangi bir yakınmasının olmadığı hastanın öyküsünden öğrenildi. Gebeliğin ilk üç ayından sonra tekrar eden dinsel içerikli olumsuz düşüncelerin olduğu, saçma olduğunu bildiği halde aklından atamadığı, bu düşüncelere engel olamadığı, bu düşüncelerden duyduğu suçluluk ve cehenneme gideceği korkusundan dolayı sıkıntılarının ve intihar düşüncelerinin arttığını ifade eden hastaya psikiyatrist tarafından OKB tanısı konulmuş olup takip ve tedavisi üstlenilmiştir. Psikiyatri kliniği tarafından hasta yüzyüze konuşma yanında, Beck Depresyon Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, Hamilton Depresyon ölçeği, Hamilton Anksiyete Ölçeği ve kısa psikiyatrik değerlendirme ölçeği ile değerlendirilmiştir. Hasta ilk intihar girişimini gebeliğin 15. haftasında 10 adet klorpromazin içerek, ikinci intihar girişimini gebeliğin 17. Haftasında 10 adet parasetamol içerek ve üçüncü intihar girişimini 21. gebelik haftasında 14 adet sertralin içerek kendi kullandığı ilaçlar ile gerçekleştirdiği hastane kayıtlarından öğrenildi. Üçüncü intihar girişiminden sonra hasta psikiyatri servisi tarafından takip ve tedavi amacıyla yatırılarak, serotonin geri alım inhibitörleri ve davranışsal terapiler ile tedavisi düzenlendi. Ancak tedavinin beşinci gününde psikiyatri servisinde yatarak tedaviyi ret etmesinden dolayı taburcu edilip, ayaktan serotonin geri alım inhibitörleri ile tedavisi planlandı. Son intihar girişiminden sonra hasta hem psikiyatri hem de gebelik takiplerini bıraktı. 38. haftada başvurduğu devlet hastanesinde intrauterin gelişme geriliği ve anhidramnioz tespit edilmesi nedeni ile tarafımıza sevk edildi. Sezeryan doğum ile 2250 gr ağırlığında dismorfik görünümde canlı kız bebek doğurtuldu. Bebekte fenotip olarak; malnütre görünümde, kaba yüz görünümü, dar alın, seyrek kaşlar, düşük kulak çizgisi ve azalmış deri turgoru mevcuttu. Bebeğin yapılan değerlendirmelerinde iç organ anomalisine rastlanmadı. Anne doğumdan sonra bebeği emzirmeyi ve bakımını yapmayı reddetti. Dismorfik görünümü nedeni ile yapılan genetik konsültasyonun normal olduğu aileden öğrenildi. Hasta doğumdan iki ay sonra OKB semptomlarından kurtulmuş olduğu ve bebeğin bakımını yapabilir şekilde olduğu görüldü. Tartışma OKB li hastalar umutsuzluk ve intihara yönelik düşünceler taşırlar. Ancak güncel literatür değerlendirmeleri intihar eğilimi ve OKB arasındaki ilşikiyi çok zayıf olarak değerlendirmişlerdir. İntihar eğilimleri olan OKB li hastaları değerlendiren bir 337

çalışmada ruhsal bozukluklarında eşlik ettiğini tespit etmişlerdir (13). Obstetrisyenler ve gebelere birinci basamak izlem hizmeti veren klinisyenler, tüm gebeleri, özellikle OKB yönünden risk faktörü taşıyan kadınları gebelik süresince ve erken postpartum dönemde (doğum sonrası 2-4 hafta) obsesif kompulsif bozukluk açısından taramalıdırlar. Bu riski belirlemek için önerilen iki seçenek vardır. Birinci basamak olarak bebeklerine zarar verebilecekleri düşünceleri ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan istemsiz düşünceler ya da tekrarlayıcı hareketlerin varlığını soruşturmak. İkincisi bu sorular ile kombine olarak Edinburg Depresyon Skalası ile kadınların değerlendirilmesidir. Taraması pozitif olan kadınlar, eşlik edebilecek diğer psikiyatrik hastalıkların taraması için psikiyatrik değerlendirilmeye yönlendirilmelidir (14,15). OKB ile intihar arasındaki ilişki ile alakalı bir fikir birliği yoktur. Bu tarihe kadar bir kaç tane retrospektif ve epidemiyolojik çalışma ele alınmıştır ve sonuçları tartışmalıdır. Geçmişte OKB li hastalarda intihar riskinin oldukça düşük olduğu tanımlanmıştır. Koran ve arkadaşları 1996 yılında OKB li hastaların sosyal yaşamlarının oldukça etkilenmesine rağmen intihar girişimlerinin genel popülasyona göre önemli oranda daha yüksek olmadığını ifade etmişlerdir (%2 ye karşı %3) (16). Benzer şekilde Khan ve arkadaşları 2002 yılında farklı anksiyete bozuklukları olan hastaları intihar riski açısından değerlendirdikleri bir meta-analizde 9776 OKB li hasta arasında intihar girişiminden dolayı ölüm oranını düşük bulmuşlardır (8/9776 %0.08) (17). Alonso ve arkadaşları 1 ile 6 yıl süreyle izledikleri 218 OKB li hastada intihar düşünceleri, girişimleri ve intihara yönelik risk faktörlerini inceledikleri çalışmada 18 hastada intihar düşüncesi (%8,2), 13 ünde intihar girişimde bulunma rapor etmişlerdir. Bunların en az biri tüm örneklem hacminin %5.91 oranında intihar düşüncesine sahip iken bunların %72 sinin devamlılık gösteren düşüncelere sahip olduğunu belirtmişlerdir. Yine bu çalışmada intihar girişimi olan hastaların %61 inde affektif bozukluk olup intihar girişimi olmayan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca, hiç evlenmemiş OKB li hastalarda intihar riskinin evli olan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek bulmuşlardır (18). Sunmuş olduğumuz hasta ise evli olup eşlik eden affektif bozukluk tanısı konmamıştır. Literatürde OKB li hastalarda intihar düşünceleri ve girişimleri ile ilişkili olan risk faktörlerinin değerlendirildiği az sayıda araştırma vardır. OKB li hastalarda intihar davranışları ile sosyodemografik değişkenler arasındaki ilişki tutarlı değildir. Çalışmalar OKB li hastalarda intihar düşünceleri ve girişimlerinin simetri, düzen, seksüel ve dinsel obsesyonlar gibi semptomların ciddiyeti ve hastalığın başlangıç yaşının erken olması ile ilişkili olduğunu desteklemektedir (19-21). Sonuç olarak literatür incelendiğinde OKB li hastalarda intihar girişimi riski, eşlik eden affektif bozukluk yokluğunda düşük olsa da bu hastalarda affektif bozukluğun varlığı ve bunun da intihar girişimlerini beraberinde getirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Gebelik süreci OKB semptomlarının alevlenmesine yol açabileceğinden dolayı maternal ve fetal 338

sağlığın korunması için bu hasta grubunda psikiyatrist ve obstetrisyenlerin multidispliner olarak bu hastaların takip ve tedavisinde bulunması gerekir. Kaynaklar 1. American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical manual of mental disorders. 5th ed. Arlington, VA: American Psychiatric Publishing; 2013. 2. Challacombe FL, Salkovskis PM. Intensive cognitive-behavioural treatment for women with postnatal obsessive-compulsive disorder: a consecutive case series. Behav Res Ther. 2011;49:422-6. 3. Brandes M, Soares CN, Cohen LS. Postpartum onset obsessivecompulsive disorder: diagnosis and management. Arch Womens Ment Health. 2004;7:99-110. 4. Arnold LM. A case series of women with postpartum-onset obsessive compulsive disorder. Prim Care Companion J Clin Psychiatry. 1999;1:103-8. 5. Barr LC, Goodman WK, Price LH. The serotonin hypothesis of obsessive compulsive disorder. Int Clin Psychopharmacol 1993;8:79-82. 6. Abramowitz JS, Schwartz SA, Moore KM, Luenzmann KR. Obsessive compulsive symptoms in pregnancy and the puerperium: a review of the literature. J Anxiety Disord. 2003;17:461-78. 7. McDougle CJ, Barr LC, Goodman WK, Price LH. Possible role of neuropeptides in obsessive compulsive disorder. Psychoneuroendocrinology 1999;24:1-24. 8. Angst J, Gamma A, Endrass J, Goodwin R, Ajdacic V, Eich D, Rössler. Obsessive compulsive severity spectrum in the community: prevalence, comorbidity, and course. European Archives of Psychiatry and Clinical Neuroscience. 2004;254:156 64. 9. Levy HC, McLean CP, Yadin E, Foa EB. Characteristics of individuals seeking treatment for obsessivecompulsive disorder. Behavior Therapy. 2013:44;408 16. 10. Marcks, BA, Weisberg RB, Dyck I, Keller, MB. Longitudinal course of obsessive-compulsive disorder in patients with anxiety disorders: a 15- year prospective follow-up study. Comprehensive Psychiatry. 2011:52;670 7. 11. Skoog G, Skoog I. A 40-year follow-up of patients with obsessive compulsive disorder. Arch Gen Psychiatry. 1999;56:121-7. 12. Torres, AR, Shavitt RG, Torresan RC, Ferrao, YA, Miguel EC, Fontenelle LF. Clinical features of pure obsessivecompulsive disorder. Comprehensive Psychiatry. 2013:54;1042 52. 13. Rudd MD, Dahm PF, Rajab MH. Diagnostic comorbidity in persons with suicidal ideation and behaviour. Am J Psychiatry. 1993;150:928 34. 14. Brandes M, Soares CN, Cohen LS. Postpartum onset obsessivecompulsive disorder: diagnosis and management. Arch Womens Ment Health. 2004;7:99-110. 15. Vythilingum B. Anxiety disorders in pregnancy. Curr Psychiatry Rep. 2008;10:331-5. 16. Koran, LM, Thienemann ML, Davenport R. Quality of life for patients with obsessive compulsive 339

disorder. Am J Psychiatry. 1996:153;783 88. 17. Khan A, Leventhal RM, Khan S, Brown WA. Suicide risk in patientswith anxiety disorders: a metaanalysis of the FDA database. J Affect Disord. 2002:68;183 90. 18. Alonso P, Segalàs C, Real E, Pertusa A, Labad J, Jiménez-Murcia S, Jaurrieta N, Bueno B, Vallejo J, Menchón JM. Suicide in patients treated for obsessive-compulsive disorder: a prospective follow-up study. J Affect Disord. 2010:124;300 8. 19. Hung TC, Tang HS, Chiu CH, Chen YY, Chou KR, Chiou HC, Chang HJ. Anxiety, depressive symptom and SI of outpatients with obsessive compulsive disorders in Taiwan. J Clin Nurs. 2010:19;3092 101. 20. Torres, AR, de Abreu Ramos- Cerqueira, AT, Torresan RC, de Souza Domingues, M, Hercos, AC, Guimaraes, AB. Prevalence and associated factors for SI and behaviors in obsessive compulsive disorder. CNS Spectr. 2007:12;771 78. 21. Kamath P, Reddy C, Kandavel T. Suicidal behavior in obsessive compulsive disorder. J Clin Psychiatry. 2007:68;1741 50. 340

341