Kamu kurumlarının bilgili yöneticiler



Benzer belgeler
Danıştay Başkanlığı na İletilmek Üzere. İstanbul İdari Mahkemesi Başkanlığı na;

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI TEKNİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Sevilay ARMAĞAN Mimar. Şb. Md. Tel: KAPSAM

GEBZE BELEDİYESİ GECEKONDU VE SOSYAL KONUTLAR MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Recep Tayyip Erdoğan a Kadir Topbaş a

KENTSEL DÖNÜŞÜM ARAÇLARINDAN BİRİ OLARAK HUKUK. Prof. Dr. Gürsel Öngören

Cumhuriyet Halk Partisi

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

ISPARTA MİMARLAR ODASI

Karar N0: KARAR-

Karar NO: KARAR-

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Ne kadar 2/B arazisi var?

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent

Karar N0: KARAR-

- KARAR- Belediye Hizmet Alam kullanımı içerisinde konut alanı kullanımının yer..almasının, nüfus Yoğunluğu getireceği,

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

Doğal Afetler ve Kent Planlama

Nazım imar planı nedir?

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ. Karar N0: KARAR

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Perpa Ticaret Merkezi A Blok Yönetimi Kat Malikleri Bülteni - Ocak 2012

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

YALOVA 2020 YALOVA'DA SANAYİLEŞME VE ÇAĞDAŞ KENTLEŞME KONFERANSLARI KİTABI

İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün Görevleri. MADDE İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün görevleri, aşağıda sıralandığı gibidir.

T.C. BALIKESĠR EDREMĠT BELEDĠYE BAġKANLIĞI YAPI KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

Üst Ölçekli Planlar Mekansal Strateji Planı

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 5.TOPLANTI YILI EYLÜL AYI TOPLANTILARININ 3.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 5.TOPLANTI YILI TEMMUZ AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

KALİTE YÖNETİM SİSTEMLERİ DOKÜMANLARI :YAPI KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMI

TRAFİK HİZMETLERİNİN PLANLANMASI, KOORDİNASYONU VE DENETİMİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

ESTETİK VE SANAT KURULU YÖNETMELİĞİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 4.TOPLANTI YILI MART AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

TEKİRDAĞ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENT ESTETİK KURULU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Temyiz Eden (Davalı) : Antalya İl Özel İdaresi

Doç.Dr. Ertuğrul AKSOY

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. DAVALI İDARE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

Sağlıklı Kentleşme, Nitelikli Yapılaşma, Kültürel, Tarihi ve Doğal Çevre Değerlerinin Korunarak Geliştirilmesi İçin

ALANSAL UYGULAMALAR sayılıafet RİSKİALTINDAKİALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN ve UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL 7.DÖNEM MAYIS AYININ 1.TOPLANTISI'NIN 3.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

Belediyenin gelirleri

İMAR BARIŞI. Başvuru HUKUKİ SORUMLULUK

KELES BELEDİYESİ MECLİS KARARI

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

1 PLANLAMA ALANININ GENEL TANIMI 2 PLANLAMANIN AMAÇ VE KAPSAMI

EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII İÇİNDEKİLER... IX ŞEKİL LİSTESİ...XVI KISALTMALAR...XVII

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

Riva Galatasaray Spor Kulübü Arazisi / Değerli meslektaşımız,

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146


ŞEHİRCİLİK ARAŞTIRMA VE EĞİTİM MERKEZİ

Ek 1: İstanbul Büyükşehir Belediyesine Yazılan Tarihli Yazı

kurala bağlanmıştır. T.C. D A N IŞTAY ALTINCI DAİRE Esas No : 2008/3365 Karar No : 2011/161 Davacı : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE İL KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. DAVALI İDARE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL 7.DÖNEM 2.TOPLANTI YILI ARALIK AYI TOPLANTILARI'NIN 3.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

Cari: 5393 Sayılı. Belediye Kanunu

İzmir Barosu Kent ve Çevre Davalarının Son Durumunu Gösterir Listedir. Dosya No Dava Konusu Davacı Davalı

Devlet Planlama Teşkilatı 01.Haziran.1983 tarihinde Parsel üzerinde otel yapılmasının turizm açısından önemli bir proje olacağını kabul etmiştir.

YÜKSEK ÇEVRE KURULU VE MAHALLİ ÇEVRE KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

- KARAR- -Yapı yaklaşma mesafelerinin doğu, batı, kuzey ve güney cephelerinden 5'er m. bırakılmış,

GAZİANTEP DE ARSA SORUNU

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

Önceki dönemlerden süregelen çalışmalar ile birlikte henüz sonuçlandırılamayan çalışmaları,

İmar Barışı (İmar Affı)

KENT YÖNETİMİNE KATILIM DÜNYA ÖRNEKLERİ

Karar NO: KARAR-

ANKARA NIN KENTSEL GELİŞİMİNE ETKİ YAPAN MEVZUAT ( ) Doç.Dr. Bülent Batuman (Proje Araştırmacısı)

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

YÜKSEKÖĞRETİM KALİTE KURULU BİLGİ NOTU

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI

VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

ADANA İLİ TARIM TOPRAKLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIM DURUMU

İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA. : 1) DAVACI: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İstanbul Şubesi)

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI NIN TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

Karar N0: KARAR-

Transkript:

Bugün tasarruf genelgesi nedeniyle kamu kurumları yatırım yapmayı bırakın, borçlarını ödeyemez hale ge. mistir. Teknolojik yatırım yaparak görevlerini hızlı ve doğru yapması gereken kamu kurumları bugün araç bulamamakta, kırtasiye malzemesi alamamakta, telefon borçlarını ödeyememektedir. Vatandaşların kişisel destekleri; kamu kurumlarının ihtiyaçlannı karşılamaktan uzak kalmasına karşın yine de günlük gereksinimlerini karşılayabilmek- tedir. Gönüllü verilen bu desteklerin nereye kadar süreceği ise bilinmemektedir. Kamu kurumlarının bilgili yöneticiler yerine torpille göreve getirilen ve bilgide uzak yöneticilerin istilasına uğratılması; kurumların verimliliklerini azaltmış, zarar eden kurumlara dönüştürmüştür. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ülkemizin kdastro çalışmalarını hala bitirememiştir. Almanya'nın kadastrosunu 3. kez yenilemesine karşın bizdeki kadastro müdürlüklerinde bina sorununun yanında teknik araç gereç eksikliği, eleman eksikliği had safhaya ulaşmıştır. Olumsuz koşullarına rağmen vatandaşlara hizmet vermeye çalışan kadastro Müdürlüklerimizin gösterdiği başarı takdire layıktır. Köy senetli hisseli satışlarının kadastro görmeyen köylerimizde ağırlıklı olarak sürdürülmesi bîr rastlantı değildir. Rantçıları rahat satış yaptıkları köylerimizin kadastro çalışmalarının başlatılması kaçak yapılaşmayı da önleyecektir. Kadastro; imar planlarının yapımının temelini oluşturmaktadır. Planlı köylerimizin yaratılmasında kadastro temeli oluşturmaktadır. Şubemizin pilot köyler seçtiği Dağyenice ve Mesudiye köylerinde kadastro çalışmalarının başlatılması bir zorunluluk olmuştur. Şubemizin girişimleri, Nilüfer Kadastro Müdürlüğünün özveride bulunarak konuya sıcak bakması sonucu köylerimizde kadastro çalışmaları başlatılmış bulunmaktadır. Kamu kurumu ile bir meslek odasının işbirliğinin vatandaşlara tapu olarak yansıması; Bursamızın kaçak yapılaşmaya teslim edilmemesi konusunda önemli bir adımı gerçekleştirmektedir. Şubemiz; Nilüfer Kadastro Müdürlüğünün eksiği olan faks makinasını hibe etmekten mutluluk duymaktadır. İletişimin rahat yapılmasını sağlayacak faks makinasının müdürlüğün önemli bir eksiğini dolduracağına inanıyoruz. Biz, - yani 'biz' elerken hemen. hemen bütün medya dünyasını kastedş/orurn- istersek eğer, İnternet aracılığıyla, dünyanın, Inter-, net'e bağlı bütün ülkelerinin kütüphanelerine, gazetelerine, televizyonlarına, bankalarına, borsa merkederine, uzatmayayım resmi ve, özel bütün kurum ve kuruhışlanna ulaşabilir, sadece telefon ücreti karşılığında, aradığımız, istediğimiz bilgilere ulaşabiliriz. Yine biz istersek, şehir dışına yolladığımız muhabirimiz, örneğin bir ormanın içinde, veya bir golün üzerindeki kayığın içinde veya otobüste yolculuk yapaifeen, dizinin üzerine koyduğu dizüstü bilgisayanna yazdığı haberi bize o an, oradan gönderebilir. Biz, yani medya dünyası, uluslararası fotoğraf ajanslan sayesinde, dünyanın her yerinde yaşanan bütün olayların fotoğraflarına da, servise konduğu anda sahip olabiliriz. Sayfalara yerleştiririz, okurlara sunarız. Biz, aynı avantaja, hareketli görüntüler için de, yani televizyon görüntüleri için de sahibizdir. Yine biz, dünyanın neresinde olursa olsun, bütün haber değeri taşıyan olaylan, birbirine bağlı, ajanslar sayesinde servise konduğu " anda edinebiliriz. Bu liste böyle uzayıp gidebilir. Arna benim içinde bulunduğum medya dünyasının teknolojik olanaklarından haberii olduğum bölüm bu kadar. Yani, diskete çekilen fotogiailardan, tek tuşa basılarak yapılan. çizgi filmtenden, sanal olarak yapı- labilecek filmlerden falan şu anda detay veremeyeceğim. Zamanı neredeyse en uygun bir şekilde kullanıyoruz. Ve biz, yani medya dünyası, bu kadar yoğun teknolojik bir üretim süreci yaşarken bazen neyin habe rini yapmak durumunda kal^ıoruz,. Ama şu okuduğunuz yazının da yer aldığı bu köşe dahil, bu elinizde tuttuğunuz gazetenin tamamı yüzde 100 bilgisayar teknolojisi ile üretiliyor. biliyor musunuz? - Anlayacağınız dostlar, biz dünyayı çok ufalttık. olmadığının... Devletin bir faks cihazı alacak parası Kilometreleri kısalttık. Evet. Harita Kadastro Mühendisleri FAKSA KUHDH Nilüfer Tapu Müdürlügü'ne Harita ve Kadastro Mühendisleri tarafından hediye edilen faks cihazına! kuıdeiesi-ni Nilüfer Kaymakamı Mustafa Kazak kesti. Kazak, "29 yıllık meslek hayatımda ilk kez bir {aksın kurdelesini kastet" diyerek espri yaptı...<... > Odası, Nilüfer Tapu Müdürlüp'ne : ' bir faks cihazı hedt/e eimiş. Faksa bir kurdele bağlanmış. Nilüfer Kaymakamı Mustafa Kazak,' kurdeleyi kesecek ve faks hiz-, mete girecek. Yazının içine, yine bilgisayar marifetiyle yerleştirdiğimiz şu fotoğrafı inceieyin.bürokrat,yüzierde bir faksa sahip olmanın güleç hallerini" ' göreceksiniz. Nasıl da tebessüm ettiklerini.,." Nilüfer Tapu Müdürlügü'nün bu güne kadar faks cihazı olmadan nasıl hizmet ürettiğini doğrusu çok merak ettim. Bir evrafin bir belgenin bir yerden başka bir yere ulaş- i masının en kestirme, en pratik yolu "değil rnl faks çekmek. Postayla, kuryeyle 5-lu günde daha pahalı 'gidecek bir belge, faksla 30 saniyede geçiîebfc, gönderilebilir., t'. Devlet bir feksı bile edinemiyorsa, bilgisayar çağına nasıl yeüşecek?,,,,. Bugün öze! sektörün en küçük 1 birimlerinde (örneğin bakkallarda) bile kullanılan faks cihazı nasıl olur- ^ da önemli bir devlet dairesinde buiuntnaz? ', Faksın yokluğu kaç kişinin daha isflhdam edilmesine neden oluyor ' acaba? "Ahmet Efendi, bu bel-, geyi al, arabaya bto, falanca, ' yere j$t. Onlara bu belgeyi t ver. Sonra geri gd"in maliyeö ı ne? "Time is money!" yani Türtosi, "VaklJ namtör" değil ^ mi? O^eyse fakssız, bilgisayarsız^ olmak nakit israfı deöil mî?,." Işte.şize, arkadaşim Goacâ " u bert:' '-. * TMMOB'ye bağlı Harita ve Kadasto Mühendisleri Odası CHKMO) Bursa Şubesi, Nilüfer Tapu Kadastro Müdürlüğü'ne, bir faks cihazı hediye etü. HKMO Bursa Şubesi Başkanı Gürkaa Kanbir, Nilüfer Tapu Kadastro Müdüriüğü'nün, tüm olanaksjzhkiara karşın, kadastro çalışması başlatmasının büyük bir özveri okluğunu vurguladı. "Tasarruf Genelgesi" nede- - niyte kamu kurumlarının kırtasiye ve telefon borçlarını bile yahramaz duruma düştüfierini belirten Kambir, "Tapu Kadastro Mödürlüğü'nfin ÜÜİÛ genelindeki ka- ya'njri aynı çalışmasını 3. k«t yapmasına ramıen, biz henüz, bir tanasitü bite yapajîiadik. Ancak, köy senedi ile hisseli satışlainn kadastro görmeyen köyterimiiccte e^cfaub olarak, sürdürütaîssi bir rastlantı ds-, Kadastro imar planlan- ' ci'jla pilot bölge olarak seçen MOfer Tapu Kadastro Müdür-' 'lüğü'ne büyük tsşekkür edç«î- 'ruz"dedl Kâmbir faks cihazının "pue^üle", kullanılmasını diledi." MUHIM NOT: Bu yaa, özel ', kesimin, kamu kesimine, teknoloji, kullanımında kaç tur bindirdiğinin,de küçük bir hikayesidir aynı za- ^manda..,, ' i _ 1'3S:.. 15

Osmangazi Belediyesi Sanat Merkezinde düzenelenen söyleşiye TBMM Çevre Komisyonu Müşauiri Sn. Nuran TALU da katılmıştır. Verdiği değerli bilgiler zevkle dinlenmiştir. Söyleşimizin dinleyicileri arasında RP Bursa Milletvekilleri Sn. Ertuğrul YALÇINBAYIR, Sn. Altan KARAPAŞAOĞLÜ, Osmangazi kaymakamı Sn. Ferhat BAŞTÜRK, TMMOB Oda Başkanları H.E.M. Lisesi Müdürü, öğretmenleri, öğrenciler ve çok sayıda meslektaşımız katılmıştır. Söyleşi konuğumuz Sn. Feridun PEHÜVAN'ın konuşmasının özeti aşağıda sunulmuştur. Sn. Feridun PEHLİVAN: İlimiz son derece hızlı bir nüfus artışına uğramıştır. Biz buna artış olarak değil, demografik şişkinlik olarak yaklaşmak zorundayız. Çünkü kentlere yönelik demografik etkenlerin belirli bir amaca ve gereksinmeye göre yönlendirilmesi gerekmektedir. Oysa bırakın kentimizi, Türkiye ortalamalarındaki nüfus artışları, asıl sorun hükümetlerin dünya sermayesi ile bütünleşme modeline uydurularak belirlendikleri ekonomik politikalarla konutsuzluk sorunu birbirini bağlantılamaktadır. Hükümetlerin izledikleri konut politikası, gereken konut ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Hükümetler bu sorunu örtüştürmek için, konut sorununu tecimsel meta, rant olanağı sağlama, bu konuyla ilgilenmeleri gereken kurumlan da bilinçsiz ve yetersiz insanlara teslim etmelerinden kaynaklanan bir politika izlemektedir. Öylesine ki, devlet ve yerel yö- netimler vatandaşın kendisinde n en yasal hakkı olan sağlıklı konut istemesini önleyici bir yaklaşımla, yapsatçılığı ve arsa spekülasyo nunun yaygınlaşması nı kışkırttı. Buna daha sonra 3030 sayılı yasayla Anakent belediye encümenlerini olağanüstü yetkiyle donatarak yasal duruma getirdi. Böylece imar planlarıyla istedikleri gibi oynamak ve değişiklik yapmak hakkını elde eden gruplar etkili olmaya başladı. Bugün kentlerin arazilerinin ve konut yapımı için ayrılan alanlarının, arsalarının değerlenmesinde pozitif proje esası gözardı edilerek, katrilyonluk rant olanağı sağlamaya yönelik, lüks, yapay ve yaygın yapılanma ve imar düzenlemeleri yoluna gidilmektedir. Milyonlarca metrekarelik kent arsaları ve yeşil alanlar, salt konut alanı, ticari amaçla yapılanlar için arsa spekülasyonunu en üst sınıra çıkaran fırsatlar yaratmıştır. Bunu, kentin pozitif rant değerlerini yağmalamaya hazır bir takım kişilerin ve grupların rahatça ve kolayca elde ettikleri görülmüştür. Konut yapım hızı, ekonomik kalkınma ve sanayileşme hızıyla birlikte ele alındığında, doğru bir orantı olgusu ortaya çıkar. İmar planlarının yozlaşmasının temel nedeni kuşkusuz arsa spekülasyonudur. Dar gelirli konutsuz toplum katmanlarının karşılaştığı konut sorunları, arsa spekülasyonunun belirlenmesiyle dar boğaza girmiştir. Yerel yönetimler, kent arsalarını ve kendilerine ait olanı satma ko nusunda, tam bir ticari yak laşımla el lerindeki tüm kentsel alanları konut yapımına açarak bunları göz açıp ka pamadan sat mışlardır. Böy lece düzensiz bir imar olgusu ortaya çık mıştır. İsteyen herkes istediği yere para ya- tırırak burayı konut yapımına açmıştır. Kentlerimizi kuşatan dev gibi betonlaşmış apartmanlar, gök tırmalarcasına kentlerimizi sapasarmışlardır. Bunun yanısıra paralel bir izlenceyle gecekondularda kentin çevresini sacayağı biçiminde kuşatmaya başlamıştır. Çünkü arsa vurgunu spekülatif düzeye vardığında, hiçbir kural, plan ve yasal düzenleme tanımadan kendisine elverişli yere dağru yayılma göstermektedir. ünlü kentbilimci ve 1939'lu yıllarda ülkemizde bulunan, Berlin'in ilk belediye başkanı Ernest RE- ÜTER, bu konuda çok önemli bir yaklaşım örneği göstermektedir. Ernest REÜTER, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında farkın önemli bir şekilde toprak iyeliğindeki bakış açılarından kaynaklandığını belirtmekte ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki farkın önemli bir şekilde toprak sahibinin iyelik hakkına öncelik tanırken, 20. yüzyılda ise, toplum yararı ön plana çıkmıştır. Bunu değişik bir tanımla, fabrika bacasına dayalı sanayi ve teknolojik devrimle birlikte, feodal tarım toplumunun, mülkiyet ve üretim ilişkileri de ister istemez bu gelişme dinamiğine uygun düşmüştür. Topraktaki iyelik hakkını, feodal senyörün, derebeyinin, toprak ağasının 31

ya da tımarlı sipahinin elinden alan Cumhuriyet hükümetleri, burjuva demokratik devrimler sürecinin önemli gelişme dinamiklerini oluşturur. REÜTER, belediyelerin arsa stoklarını artırmalarının gerektiğini belirterek bunun altını önemle çizmiştir. Belediyeler sahibi bulundukları topraklarını ne pahasına olursa olsun elden çıkarmamalıdır. Kentlerimizin ne kadar büyümesi gerektiği konusunda halkın görüşüne başvurulması, sanırız katılımcı ve çoğulcu demokratik yapılanmanın gerektirdiği bir çalışma biçimidir. İmar planlarının hazırlanmasında, konunun bilincinde olan tüm kentsel organların katkısı sağlanmalı, kentsel değerlerin, sit alanlarının, tarihsel ve kültürel değerlerin korunmasını esas alan imar planlamaları bazında davranılmalıdır. Kentlerimize halk sahip çıkmalıdır çünkü halkın oylarıyla yönetim erkini oluşturan yerel yönetimlerin görevi, merkezi hükümetin temsilcisi niteliğindeki vali olmak üzere, içişleri bakanının yürütme erkini temsil eden veyaset yetkisinin dışında, yerel yönetimin istencine en uygun çalışma biçimi budur. Günümüzde çarpık kentleşme olgusunun yerleşim ve konut sorunuyla bağlantılı yönünün böylece irdelenmesinden sonra çok önemli olan bir boyutunu da görmemezlikten gelemeyiz. En önemli sorun kültürel ve doğal değerler ile toplumun gereksinimlerini belirleyen tüketim olgusu ve bundan kaynaklanan tüketim alışkanlıklarının belirlenmesidir. Kentleşme sürecinde nazım plan örgütleri planlamanın hareket noktası olarak bu olgudan hareket etmelidir. Çarpık kentleşmenin giderek sosyal-ekonomik politikaların da etkisiyle toplumun büyük bir bölümünün yoksulluk düzeyinde yaşamasına yol açmasından dolayı, insanların davranış biçimlerine ve siyasal tavır alışlarında köktenciliğe doğru bir eğilim ortaya çıkmıştır. Kırsal kesimden kentlere hızla akan yoğun göç olgusu kentlerdeki gecekondulaşmayı ne ölçüde yaygınlaştırıyorsa, kentlerin sınırsız olanaklarıyla karşı karşıya gelen dar gelirli, yoksul bu kesimin giderek kendisine imaj olarak sunulan mal ve hizmetlerin tüketiminde son derece yetersiz kalması, onu bu liberal ekonomik sistemin yararsız ve değersiz bir unsur durumuna düşürmektedir. Bursa, coğrafi konumu, ekonomisi ve tecimsel ilişkileri bazında, Marmara Bölgesi'nin en hızlı gelişen ve kentleşen bir özelliğe sahiptir. Çırpık kentleşmenin en çarpıcı olumsuz etkilerini yaşamaktadır. Gelişigüzel imar yapılanmaları, hiçbir altyapı fizibiletisine dayanmayan, halkın istenci dışında ÇED kavramına aykırı bir kentsel yapılanma sözkonusudur. Burada bireylerin ve çıkar gruplarının tikel amaçlarına göre davranmaktadır. Toplumun gereksinmesi ve gönenci gözardı edilmektedir. Kentlerin planlanması, anlık kararların ve süreçlerin ürünüdür. 1. Kentlerin imar planlarının oluşumunda imar düzenlemelerinde ve yapılanmalarında toplumsal kümeler egemen olmalıdır. Bu toplumsal kümeler şunlardır: a)yerel yönetimlerin seçimle gelmiş meclis üyelerinden bilinçli ve konuya uygun temsilciler (Eşit oranda) b)sivil toplum kuruluşlarından, konuyu bilen akademik düzeyi olan kişiler. Sendikalar, c)merkezi yönetimce belirlenmiş il özel idaresinden eşit oranda seçimle gelmiş İl Genel Meclisi ya da encümen üyeleri, d) üniversiteden katılan temsilciler, e)sanayici ve meslek odalarından konuyu bilen temsilciler. f)muhtarları temsilen seçilmiş kişiler olmak üzere kentin yapılanma süreçlerinde söz ve karar sahibi olmak üzere yerel ve akademik bir bağımsız-imar planlama kurulu oluşturulmalıdır. Bu kurul ÇED esaslarına göre imar planlamalarını yönlendirmelidir. Ayrıca gerektiği durumda kent planlama uzmanları ile toplu konut ilkelerine,ve amaçlarına uygun olarak kurulmuş bulunan konut kooperatifi temsilcileri de bu kurulda görev almalıdır. Bu tür bir oluşum herşeyden önce, toplumsal altyapı temeline dayalı ilkeli ve etikli kararlar alabilme gücünü ve yeteneğini taşıyacaktır. Kentlemizi artık işsizlerin, ekonomik bunalımın etkisiyle gittikçe korkunç bir düzeye tırmanan enflasyonist tırmanışın, gittikçe bozulan ve yıkıma uğrayan doğal ve kültürel çevremizin ulaşımın hiçbir altyapı dinamiğine dayanmayan ölçüde, yetersiz yapılanmasının, kentlerimizi bir arapsaçı gibi egemenliği altına alan trafik karmaşası ve trafik cinayetinin önüne geçerek dur demenin gelişigüzel yapılan imar planlan ve imar düzenlemelerinin sonucunda bozulan kentsel dokunun, yıkıma uğratılan yeşil alanlarımızın gittikçe yok olan floranin önüne geçmenin, bunun yanısıra insan ve toplum sağlığını büyük ölçüde felce uğratan kırsal alanlardan kentlere hızla yayılan göç olgusunun bir an önce dizginlenmesi için, özellikle gençlerimizi bir salgın biçiminde etkisi altına alan sağlıksız eğitimin sonucu görülen düzensiz ve başıboş uygulamalarla ortaya çıkan ekonomik insan tipinin, uyuşturucu bağımlılığı ya da yaygınlığının, kültürsüz bir kuşağın olşumasına neden olan piyasa çıkarına dayalı özel eğitim sisteminin etkilerinin önlenmesinin kentlerimizin, kentlerimizi amaçsız yığınların doluşturduğu, sefalet ve lüksün içice bulunduğu çarpık yapılanmadan

kurtulmanın zamanı gelmiştir. Çarpık kentleşme yapılanmasının önlenmesinin en önemli bir önemi ise 7 Şubat 1993 tarihinde yürürlüğe giren ve çevre örgütlerinin çabasıyla oluşan ÇED (Çevresel Etki Değerlendirilmesi) yönetmeliğidir. Bu yönetmelik daha çok 2872 sayılı Çevre Yasasının 10. maddesine göre belirlenerek oluşturulmuştur. Temel amacı "Gerçekleştirilmeyi planladıkları sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kamu veya özel sektöre ait kurum ve işletmelerin yatırım kararlarının çevre üzerinde yapabilecekleri tüm etkinin belirlenerek değerlendirilmesi, tesbit edilen olumsuz etkilerin önlenmesi, ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi ve alternatiflerin değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilecek çevresel etki değerlendirilmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik esasların düzenlenmesi" biçiminde olmuştur. Kentlerin imar planlarının oluşturulmasında, ÇED kapsamındaki tüm önlemlere uyulmalıdır. Bu konuda denetleme, onay verme ve uygulama süreçlerini belirleyerek denetleme görevi ilgili çevre bakanlığı ile yerel çevre kurullarına aittir. Kentlerimiz insan kümeleriyle birlikte oluşan ve onların üretim süreçleri ve üretim ilişkilerindeki konumlanmalarryla gelişen bir yapılanma olgusu, bir fiziksel yapı boyutları ve dinamikleri tarafından ön plana çıkarılır. Kentte yaşayan insanlar, iş ilişkileri, toplumsal yaşam ve davranış biçimleri ile tensel ve tinsel özelliklerini geliştirirler, bu gelişim süreçleri herşeyden önce sağlıklı birkentsel plesantenin oluşumuna bağlıdır. Eğer bu temel altyapı dinamiği sağlıklı bir plasentaya oturmuşsa orada düzeneği ve kentlilik bilinci (Hemşerilik ilişkileri) oldukça sağlıklı boyutta bir gelişim gösterir, bu gelişim dinamikleri de, insanların yaşam ve davranış biçimlerini belirler. Sağlıklı tüzel haklar dizgesi oluşur. Sosyalekonomik ve kültürel yaşam, doğa ve kültür değerleriyle birlikte kentlerimizin insanca yaşanacak bir yapıya kavuşmasını sağlar. Yerleşme kavramı bilinci aynı zamanda yerel olduğu kadar, bir yandan da evrensel insan hakları kavramı ve hukuksal temel hakları da içeren bir konsenssüs bütünlüğü de içerir. Yerleşme kavramı ve bilinci bugünkü sağlıksız kentleşmenin önlenmesi ve sağlıklı bir kentleşme sürecine kavuşulması için herşeyden önce kentlerimizde yaşayan ve hemşerilik bilinci taşıyan herkesin gerekli tepkiyi göstermesine bağlıdır. Anayasanın 23. maddesindeki sağlıklı kentleşme konusundaki açık önerge, herkesi bu yurttaşlık hakkını en iyi bîçimide kullanmasını gerektirir. Bu konuda demokratik toplumsal kurum ve kuruluşların ve akademik güç odaklarının, sivil toplum örgütlerinin konuya yaklaşımı ve benimsemesi ile söz konusu olabilir. Çarpık kentleşmenin önlenmesinde ya da sağlıklı kentsel yapılanmaların oluşmasında kişilerin bireysel davranışları yeterli olmaktadır. Bizler yaşadığımız kentlerimizde toplumsal koşullarda, çevremizin ve doğal yaşamın korunmasında ekolojik sistemin etkisini yaşamaktayız. Ovaakça'da kurulması düşünülen doğalgaz kombine çevrim santralının yüz küsur milyon dolara bakanlar kurulu kararıyla verilmesi düşünüldü. Zamanın Botaş genel müdürü Hayrettin üzün ve Kocaeli milletvekilimiz bu konuda uyarıldı, aynı şekilde yüz milyon dolara Japon firmaya ihale verildi. Ve benim bildiğim kadarıyla 600 milyon civarında bir ederin olması gerekiyor. Bunun getirişi ne olacaktır, bu düşünülmemiştir. Ayrıca Bursa'nın en verimli topraklarının bulunduğu Ovaakça ve Demirtaş Köyü çevresinde böyle bir santrale ben TBMM çevre komisyonu baş kanı olarak tamamen karşıyım. Bursa'nın en güzel siyah inciri ye tişen bölgesinde ve birinci derecede verimli olan bu alanı nasıl olup da daha düşük sınıflara sokup, Bursa ovasını mahvetmeye kararlı rant çıların ellerine bırakıyorlar. Bundan çıkan tek sonuç var, bu doğalgaz santralını Bursa halkı istemiyor. Bunu isteyen bir tek kesim vardır. Onlar da rantiuye kesimidir, ben ve partimizin ilçe başkanlığı, il baş kanlığı bu santralin (Ovaakça'ya kurulmaması konusunda) 90 dk. kavgaya hazırız. Ben bu konuda Mesut Bey'în daha önce iyi bil gilendirildiği kanısında değilim. Zaten Orhaneli Termik Santralı'nın desülfirizasyon tesisi maliyet fazla oluyor diye yapılmamıştır. Bu se beple desülfirizasyon olmayan bir termik santralın hiçbir yere kurdurmamakta kararlıyız ki üstelik ben Bursalıyım. Nasıl olur da ben bu santralın yapılmasına taraftar olurum. Çünkü Türkiye'nin bir enerji krizine gittiğinin farkındayız. Şimdi işleyeceğimiz sayısal ön celikli bir enerjiye ihtiyacımız var dır. Artık kandil yakalım, mum ya kalım altında oturalım hikayesi bitmiştir. Zamanımızda teknoloji çok hızlı bir şekilde ilerlemiştir ki artık devlet eğitim, sağlık ve ya salar bilgisayarla bütün olma yo lunda ilerlemektedir. Bu denli ge lişmelerin sanayiye oranı teknolojiden büyük ibret almıştır. Kötü kalkınmacılar bu ülkeyi ilerletemezler. 1994 yılında karar ve rileri ve Ovaakça'da kurulması dü şünülen bu santralın kurulmaması için genel bir savunma oluş turulmalıdır. Gerçekçi bir Ç.E.D ra poru sunacaksın gerekirse bir yargı yoluna başvuracaksın, buradan söyleyebileceğim tek söz vardır. Santralın kurulması düşünülen yere gidildiğinde sonucu herkes gö recektir. 33

'.rd! KADASTRO MESUDİYE'DE Şehir kirliliğinden ve gürültüsünden bıkmış vatandaşların yazlık ev arsası talepleri karşısında hisseli parsel satışı yapan emlakçılar; dağ köylerimizde, Eşkel-Sögürpınar-Eyerci-Mesudiye gibi kıyı köylerimizin sahillerinde hileli hisseli parsel satışlanndaki istisnaları aşmada kar- şılaştıkları zorluklar ve bu zorlukları aşmada harcadıkları para ve zaman faktörü dolayısıyla tapu verme yetkisi olmayan köy muhtarı ve iki aza'nın imzası ile gerçekleşen köy senetli satışları yöntemini" seçmişlerdir. Kadastrosu olmayan bu köylerimizde hızlı bir kaçak yapılaşma başlamış ve kıyı koruma çizgisinin içerisi, doğal sit bölgeleri tahrip edilmiştir. Bayındırlık İl Müdürlüğü sorumluluk sahasında kalan bu yerlerdeki kaçak yapılaşmalara ceza zabıtları tutulmasına yıkım kararlan alınmasına karşın, müdürlüğün yaptırım uygulamasını ger-ccklcstirt:rnc:mos>i her t<=ııvıf"ı köy senetli hisseli parsel w kı'n.ak yapılaşmalarla doldurmıışlur. Büyiiksohir BHtidiyf: sınırlarına alınması düşünülen ve imar planlaması isteniküi bu bölgeler planlaması /oılasaıı ve ı a ı p ı k yapılaşan kaybedilmiş kesimlere dönüşmüştür. İmdi planının: 1/1000 ölrekli halihazır harita, kadastro, imar planı çizimi olmak üzere üc asıl altlıkları olduğu bilindiğine: yöre kadastrosu olmayan köylerde imar planı çizilemeyeccjği açıktır. Şubemiz: köylerimizin imar planlarının hazırlanmasını kamu kurumlarının gündemine rjc:l irmesine: karsın, hiçbir gelişme kay- dedilmemiştir. Köy senetli satışların yoğun.gerçekleştirildiği Dağyenice köyü ile Mesudiye köyü pilot bölgeler seçilmiştir. Mesudiye sahillerindeki 300'e yakın kaçak villa Valilik tarafından yıkılmıştır. Köylerimizin kadastro çalışmalarının başlaması için Kadastro Bölge Müdürlüğü nezdindeki girişimlerimiz sonuçsuz kalmıştır. Şubemiz; eleman yetersizliği olmasına karşın kadastro çalışmalarına sıcak bakan Nilüfer Kadastro Mü-dürlüğü'nün tavrını Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Sn. Yüksel Akın'a ileterek köylerimizin kadastro çalışmaları planlamasına alınmasını sağlamıştır. Mesudiye'deki kadastro çalışmaları bugün başlamış bulunmaktadır. Oda ve kamu kurumu işbirliğinin güzel bir örneğinin sonuçlan Mesudiye'Iilere tapu olarak yansıyacaktır. Mesudiye'de tartaları olan vatandaşların yanlışlıkların önlenmesi açısından yerlerine sahip çıkmaları gerektiğini de hatırlatıyoruz. Yıkımların güzel bir uygulama olduğunu hiçbir zaman söyleyemeyiz. Devletin yapı kanunlarının hiçe sayılmasını önlemek için uygulanan bu yöntem caydırıcı olmak zorundadır. Yıkıldıktan sonra yeniden yapıların inşaa edilmeye çalışılması o bölge.deki konut talebinin yüksek olduğunu göstermektedir. Yıkımların caydırıcı ve önleyici hükmü de pasif konuma geçmektedir. Bayındırlık İl Müdürlüğünün acilen Mesudiye'de plan üretim mekanizmalarını harekete geçirmesi gerekmektedir. Alternatif planını köy muhtarlıkları ile bu bölgelere yerleşen emlakçılara ve vatandaşlara.sunarak, sağlıklı ve imar kanununun öngördüğü yapılaşmayı oluşturmalıdırlar. Mesudiye ve Dağyenice köylerinde kadastro çalışmalarının başlatılmasına olanak sağlayan Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Sn. Yüksel AKIN'a, duyarlı Nilüfer Kadastro Müdürümüz Sn. Nevzat ASLAN'a teşekkürlerimizi sunuyoruz. 35

İstanbul Teknik üniversitesi İnşaat Fakültesi 1996 yılı mezunları diploma töreni 25 Haziran 1996'da yapıldı. İTÜ Ayazağa Kampusu Büyük toplantı salonunda gerçekleştirilen törene İstanbul Şubesi Başkanı Sayın Z. Yaşar HAZIR, Yazmanı Sayın Muzaffer Şen, Yönetim Kurulu üyeleri C. Dağdal İNCE ve Ergin TARI katıldılar. İstiklal Marşı ve Dekan Sayın Prof. Dr. Nadir YAYLA'nin konuşmasıyla başlayan törende İTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümünden ilk üç sırayı alarak mezun olan genç meslektaşlarımıza Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasınca ödül verildi. İlk üç sırayı alan Müh. Coşkun ÖZKAN, Müh. İzzet SEVİŞ ve Müh. Ekrem YILMAZ'a ödüllerini vermek üzere Şube Başkanı Sayın Z. YAŞAR Hazır kürsüye geldi ve Bölümden ikinci olarak mezun olan ve törene katılmayan Müh. İzzet SEVİŞ dışında derece alan iki yeni meslektaşımıza ödüllerine verdi. Törende daha sonra genç meslektaşlarımız iki ayrı firma tarafından daha ödüllendirildiler. Davacı: TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (İstanbul Şubesi) Vekili: Av. Derviç Parlak İstiklal Cad. 186/3 Beyoğlu İst. Davalı: Bağcılar Belediye Baş- kanlığı Vekili: Av. Zeliha Gültekin Davanın özeti: Yapı ruhsatı verme aşamasında gereken yol terk işlemlerinde 1 metre genişliğine kadar olan yol terklerinin iskan (yapı kurallanma izini) verme aşamasına ertelenmesine ilişkin olarak Bağcılar Belediye Meclisince alınan 16.6.1994 günü ve 63 sayılı kararını imar mevzuatına aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir. Savunmanın özeti: 1 metreden fazla olan yola terklerde ruhsat alma aşamasında yola terkin mec buri tutulduğu bu nedenle yola terk işleminin kaldırılmasının söz ko nusu olmadığı, kaçak ya pılaşmanın engellenmesi için ko laylık olarak ertelendiği, belediyelerinin uygulamasının yasal olduğu savunulmaktadır. Türk Milleti Adına Karar veren İstanbul 4. İdare Mahkemesince duruşma için önceden belirlenen 23.5.1996 günü davacı vekili Av. Pervin Yılmaz'ın duruşmaya geldiği, usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen davalı vekilinin duruşmaya gelmediği görülerek, duruşma açıldı. Gelen taraf söz verilerek iddiaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi. Dava yapı ruhsatı verme aşamasında yapılması gereken yola terk işlemlerinde 1 metre genişliğine kadar olan yola terklerin iskan erme aşamasına ertelenmesine ilişkin Bağcılar Belediye Meclisince alman 16.6.1994 günlü 63 sayılı kararın iptali istemiyle açılmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde "imar parseli imar adaları içerisindeki kadastro parsellerinin İmar Kanunu, İmar Planı ve yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş şekli olarak tanımlanmış bulunmaktadır. Aynı kanunun "ifraz ve Tevhid" başlıklı 15. maddesinde; imar planına göre yol, meydan, yeşil saha 37

park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayrimenkullerin bu kısımlarının ifrazına ve tevhidine izin verilmez" hükmü yer almıştır. Buna paralel biçimde İstanbul İmar Yönetimeliği'nin 6.0.5. maddesinde de "imar planlarına göre tamamı yol, meydan, yeşil saha, park, otopark gibi kamu hizmet tesis ve alanlarına ayrılan yerlere rastlayan parsellerin ifrazı ve tevhidine izin verilmez. Bir kısmı kabil kamu hizmet tesis ve alanlarına ayrılan yerlere rastlayan parsellerin bu kısımların kamu eline geçmedikçe ayrı bir parsel olarak ifrazına izin verilmez" kuralı getirilmiştir. Kanunun 20. maddesinde ise; yapının a) kuruluş veya kişilerce kendilerine ait tapusu bulunan arazi, arsa veya parsellerde, b) kuruluş veya kişilerce kendisine ait tapusu bulunmamakla beraber kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş oldukları tahsis veya irtifak hakkı tesis belgeleri ile imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabileceği belirtilmiştir. Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde yola terk işlemi-miktarı ne olursa olsun yapılmadan, bir başka deyişle; yola terki gerektiren kısımlar kamu eline geçmeden imar adaları içerisinde yer alan kadastro parsellerinin inşaatta elverişli, imar kanunu, imar planı ve yönetmelik hükümlerine uygun imar parseli haline getirilebilmeleri mevzuat gereği mümkün olmadığı gibi esasen yola terk işlemi yapılmadığından imar parseli niteliği kazanmış alanlarda kesinleşmememiş ölçülere göre ruhsat verilmesi hukuka aykırı olacağı gibi ileride iskan aşamasında çözümlenemeyecek sorunlarla karşılaşılabileceği hususu gözönüne alındığında telafisi güç zararlara neden olacağı tartışmasız bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, işlemin iptaline aşağıda dökümü yapılan 1.451.200 TL yargılama giderinin ve Avukatlık Ücret tarifesine göre 5.000.000 TL Vekalet ücretinin davalı idareden alınacak davacıya verilmesine 23.5.1996 gününde oybirliği ile karar verildi. SUÇ DUYURUSU 29/8/1996 TC. Ankara Cumhuriyet başsavcılığına İletilmek üzere T.C. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Suç Duyurusunda Bulunanlar: TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şube yönetim kurulu. Meşrutiyet cad. No: 131/2 Beyoğlu/İST. Vekili: Av. Derviş PARLAK İstiklal Cd. No: 186/3 Beyoğlu/ İST. Suç Failleri: 1- Necmettin Erbakan Başbakan ANKARA 2- Tansu Çiller Başbakan Yardımcısı- Dışişleri Bakanı ANKARA Suç: üzerinde kaçak yapı bulunan Hazine arazilerinin kaçak yapı sahiplerine satılacağı yönünde açıklama ve vaade bulunarak T.C.K.'nın 311 ve 312. maddelerinde yazılı halkı suç işlemeye ve kanunlara itaatsizliğe tahrik etmek eylemi. Suç Tarihi: 31 Temmuz 1996'dan itibaren sürekli, Olaylar: 1. Ülkemiz, özellikle yaklaşık son 40 yıllık tarihinde öncelikle bir "gecekondu sorunu" yaşamış, daha sonra bu sorun halkın barınma gereksiniminden kaynaklanan zorunlulukları da aşarak nitelik değiştirmiş ve bugün tam anlamıyla "rant amaçlı bir toprak yağması ve bu doğrultuda sürdürülen kaçak (yasadışı) yapılaşma sorunu"na dönüşmüştür. Bu sorun, başta büyükşehirlerimiz olmak üzere insanlarımızın fiziksel çevre ortamında her geçen gün tedavisi güç yaralar açmış ve giderilmesi olanaksız kamu zararları yaratmıştır. Büyükşehirlerimizdeki yapıların önemli bir çoğunluğu yasalara /aykırı biçimde yapılaşmış, ulusal zenginliğimizin en önemli girdilerinden olan doğa ve tarih varlıklarımız yok edilmiştir. İzinsiz, yanlış ve yoğun yerleşmeden kaynaklanan her türlü kirlilik, insanlarımızın ruh ve beden sağlığını da giderek bozmaktadır. 2- Ülkemizi yönetenlerin önemli bir kesimi de bu ya şamsal sorunu görmezlikten gelmiştir. Fiziksel çevremize yö nelik yasadışı eylemlerle orantılı biçimde etkin yaptırımlar ge tirilmediği ve hiç bir önlem alın madığı gibi, mevcut yasal yap tırımlar da uygulanmak istenmemiştir. Ve sonuçta kaçak yapılaşma sorunu, terör ve enflasyon gibi ülkemizin ka nayan yaralarından biri ol muştur. 3- Sorunun özü son tahlilde bir "otorite boşluğu"ndan, hatta açıkçası bir siyasal tercih "ten kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz ki ülkeyi yönetenlerin siyasal tercihleri, siyasal takdirleri ola caktır. Ama bu tercih ve tak- 38

dirlerin, her şeyin üstündeki kamu yararlarını çiğnemesi, yurdumuzun ve toplumumuzun yaaşmsal geleceğini ilgilendiren fiziksel çevre tahriplerine zemin hazırlaması doğru görülmemelidir. 4- Son günlerde bizzat Başbakan Sayın Necmettin Erbakan ve Başbakan Yardımcısı Sayın Tansu Çiller'in "Devlete mali kaynak sağlamak amacıyla üzerinde kaçak yapı bulunan Hazine arazilerinin kaçak yapı sahiplerine satılacağı" yönündeki açıklamaları üzerine, ülkemiz bu alanda adeta yeni bir sarsıntı sürecine girmiştir. Yüzbinlerce insan, Türkiye'nin değişik yörelerindeki Hazine arazileri üzerinde kaçak yapı yapabilmek için faaliyete geçmiş, olanakları zaten kıt olan belediyelerimiz, yeni gelişen bu kaçak yapılaşma furyası karşısında tümüyle umarsız kalmışlardır. Konuya ilişkin olarak ekte sunduğumuz gazete kesiklerinden de anlaşılacağı üzere ülkemizdeki belediyelerin çok büyük bir bölümü, merkezi yönetim liderlerinin bu açıklamalarına oldukça sert tepki göstemişlerdir. Çünkü bu açıklamalar nedeniyle yerleşim birimlerindeki imar disiplini iyice bozulmuş ve yerel yönetimlerin otoritesi tamamen zaafa uğratılmıştır. 5-İçinde yaşadığınız fiziksel çevrenin korunması ve sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi için Anayasamızda geniş ve kapsamlı hükümler yer almaktadır. Kıyılardan kamunun yararlanması konusundaki 43. madde konut hakkının şehirlerin özelliklerini gözeten bir planlama çerçevesinde sağ- lanması konusundaki 57. madde, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına ilişkin 56. madde, tarım arazilerinin korunması yönündeki 45. madde, yerleşme hürriyeti ve bu hürriyetin sınırını oluşturan sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak doğrultusundaki 23. madde, ormanların korunması yönündeki 169. madde, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması yönündeki 63. madde bunlardan bazılarıdır. Anayasamızda yer alan bu hükümler çerçevesinde de kıyı kanunu, Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma kanunu, İmar Kanunu, Orman Kanunu ve Boğaziçi kanunu gibi birçok kanun çıkartılmış ve bu kanunlarda çeşitli yaptırımlar getirilmiştir. Örneğin Kültür ve Tabiat varlıklarını koruma kanunu'nun 65. maddesinde, Orman Kanununun 91. ve 93. maddelerinde, İmar kanunu'nun 42. maddesinde, Boğaziçi Kanunu'nun 18. maddesinde ve Gecekondu Kanunu'nun 37. maddesinde ve daha birçok maddelerde idari cezalarla birlikte, hapis ve hatta ağır hapse kadar varan yargısal cezalar öngörülmüştür. 6.Ne var ki Sayın Başbakan Yardımcısının bu talihsiz açıklamaları sonucunda, yukarıda belirttiğimiz cezaların öngörüldüğü suçlarda ani bir patlama yaşanmaktadır. Bu açıklamalar, çok açık biçimde bu suçların işlenmesini ve halkın kanunlara karşı itaatsizliğini tahrik etmiştir, üstelik Sayın Başbakan ve yardımcısının imar affına ilişkin açıklamaları öncelikle T.B.M.M.'nin yasama yetkisinde bulunan bir konu ol masına ve her şeyden önce bu konuda bir yasa tasarısının ha zırlanması gerekmesine karşın, açıklamaların hiçbir tasarı ha zırlığı yapılmadan ve T.B.M.M..'nin Anayasanın 93. maddesi uyarınca 1 Ekim 1996 tarihine kadar tatile girdiği bir dönemde yapılması da dikkat çekicidir. İnsanlarımız tam an lamıyla yağmaya tahrik edil miştir. Bazı belediyelerimiz bu furya karşısında İmar Kanunu'ndakî yıkım yaptırımını uygulamak istemişlerse de kaçak yapı faillerinin "Size ne oluyor? Devletin Başbakanı, Başbakan Yardımcısı af fedeceklerini söylüyor.. "Siz hü kümetin üstünde misiniz?" gibi tepkileriyle karşılaşmışlardır. Yapılan bazı yıkımlara rağmen, insanların bu kaçak yapıları ye niden yapmaya başladıkları her gün yazılı ve görsel basından iz lenmektedir. Kısacası halkı suç işlemeye ve kanuna itaatsizliğe tahrik çok açık bir olgu olarak önümüzde durmaktadır. Bu ne denle gerekli kovuşturmanın yapılmasını istemek zo runluluğunda kalınmıştır. Sonuç ve İstem: Yukarıda kısaca sunulan nedenlerle, failler hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 311. ve 312. maddelerinde tanımlanan halkı suç işlemeye ve kanuna itaatsizliğe tahrik fiillerinden dolayı kovuşturma yapılmasını yüksek takdirlerinize saygı ile sunar ve dileriz. Av. Derviş PARLAK Suç Duyurusunda Bulunan Vekili 39

1- izmir'de Taşocaklarının iş letilmesi, kapatılması ve bunların diğer bir takım sürelerdeki et kilerine ilişkin İ.K.K. Taşocakları komisyonu, hazırlamış olduğu ra poru kamuoyuna basın açıklaması ile duyururken, Büyükşehir Be lediye Başkanlığı'na da yazılı olarak sunmuştur. 2- Refahyol hükümetinin yeni imar affını gündeme getirmesi en dişe ile karşılanmış ve buna karşı bir basın açıklaması, İzmir meslek odalarının katılımı ve imzası ile ba sına duyurulmuştur. 3- Demokrasi platformunun ge lişim ve yeniden yapılanma sü recine ilişkin çalışmalara katkı ko nulması prensipte kabul edilmiştir. Önümüzdeki günlerde bu oluşumun daha sağlıklı ve üretken olarak var lığını sürdürmesi için mevcut ko şulların harekete geçirilmesine yö nelik çalışmalar başlatılmıştır. Dönem sözcülüğünü geçici olarak Tabipler Odası'nın aldığı İzmir De mokrasi platformunda, İ.K.K. adına bir odanın da direk yer alması be nimsendi. 4- Refahyol hükümetinin çı karmaya çalıştığı imar affı ça lışmaları, İzmir kamuoyunda tepki ile karşılandı, bu olumsuz ge lişmeye karşı İzmir'de geniş ka tılımlı "Yasadışı Yapılaşma" ismi al tında bir panelin düzenlenmesine karar verildi. 20 Eylül 1996 Cuma günü saat 14.30'da İzmir Bü yükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda yapılacak panele ka- tılmanızı bekleriz. 5- İzmir şehir içi ulaşımı, son za manlarda halkın da geniş tepkisine vol açan sorunlar yaşamaktadır. Belediyenin bir takım oluşumlara haklılık kazandırmak amacı ile ön celikli çözümler üretmemesi, şehir içi ulaşımının özelleştirilmesi gibi bir yöne eğilim başlatmıştır. Toplu ulaşımda böylesine bir oluşumun karmaşayı daha da arttıracağı, çağ daş ve modern taşıma anlayış ve konforundan uzak sadece belli çıkar gruplarının işine yarayacak bu süreç derhal durdurulmalı ve çfağdaş yaklaşımlar desteklenip gündeme getirilmelidir. 6- Cezaevlerindeki açlık grevleri ve devamında meydana gelen ölüm olayları İzmir kamuoyunda endişe ile izlendi. Hükümetin duyarsız ve bilinçli olarak tutarsız davranışı so nucu ölümle sonuçlanan bu ey lemlerin bir an önce sona er dirilmesi ve ülke tarihine kara bir leke olarak yer almaması için basın açıklaması yapılmış ve İzmir Mes lek Odaları'nın imzasını taşıyan ga zete ilanında yer almıştır. İstanbul'da yapılan HABİTAT II İnsan Yerleşimleri Konferansı'nm İzmir özeline ilişkin en önemli katkısı, kuşkusuz Sivil Toplum Örgütlerinin bir araya gelmiş olmalarıdır. Konferans öncesinde oluşan bu süreç beraberinde örgütlü bir dayanışmayı da getirdi. Türkiye'de konut Hakkı İnsan Hakkıdır" imza kampanyası ilk kez İzmir'de başlatıldı. Burada toplanan 6 bin imza konferansta ilgili organa sunuldu. Birlikte hareket ve duyarlı bir gelişim, oluşturulan 10 koza (çalışma grubu)'nm hazırladığ ıraporların Ha- bitat II Konferansına sunulması ile sonuçlandı. Konferansın genel eğiliminin bir sonucu olarak konferansın sonrasında da yerel Habitat'ların devamı prensipte kabul edilen bir kazanımdı. Bunun sağlıklı bir oluşuma dönüşmesi için İzmir'deki Sivil Toplum Örgütleri konferans sonrası tekrar bir araya gelerek geleceğe yönelik eğilim, beklenti ve önerilerini belirlediler. Yeni dönemde bu yapılanmanın sekretaryası Harita Mühendisleri Odası ile şehir plancıları Odasından oluyşan ikili bir yapıya verildi. Çalışmalarda öncelik olarak, Habitat II Konferansına sunulan çalışmalardan bir sonuç bildirgesinin oluşturulması ve devamında, Habitat II İzmir FORUMU'nun ön hazırlık çalışmalarını başlatmak oldu. Yakın bir gelecekte bu sonuç bildirgesi ile birlikte Forum çalışmaları somutlaştırılacaktır. Bunun yanısıra Habitat II İstanbul sürecinin, özellikle Sivil Toplum Örgütlerinin çalışmalarının İzmir'de, afiş, resim ve yazılı olarak sergilenmesi çalışmaları, tanıtıma ve bilgilendirmeye yönelik olarak sergilenmesi çalışmaları, tanıtıma ve bilgilendirmeye yönelik olarak yapılacaktır. Habitat II İzmir Ev Sahibi Komite (İESK), Refahyol hükümetinin gündeme getirdiği, imar affı çalışmalarına karşı bir basın açıklaması hazırladı. Affa karşı olan bu basın açıklmasında, sağlıksız kentleşmenin ve mafyanın oluşumuna değinildi. Yerel görsel basın ile genel yazılı basının ilgi gösterdiği ve ciddi bir kamuoyunun oluştuğu gözlendi. Habitat II İzmir Ev Sahibi Komitenin gelecekte, bölge ve ülke geneline ilişkin bir çok konuda somut adımlar atacağı ve üretken, yapıcı bir kimlikle yaşayacağına inanıyoruz... 40