4ODAMIZDAN 2BAŞYAZI SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ YAYIMLANARAK SONA ERDİ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ İÇİNDEKİLER



Benzer belgeler
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİNİN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN İRDELENİP DEĞERLENDİRİLMESİNE DAİR RAPOR

DANIŞTAY İLGİLİ DAİRE BAŞKANLIĞI NA ANKARA. : TMMOB Orman Mühendisleri Odası Beştepeler Mah. 31. Sok. No:3 Beştepe-

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ BİLİRKİŞİLİK ALT UZMANLIK ALANLARI DÜZENLENMESİ USUL VE ESASLARI

Fonksiyonlar. Fonksiyon tanımı. Fonksiyon belirlemede kullanılan ÖLÇÜTLER. Fonksiyon belirlemede kullanılan GÖSTERGELER

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞINA (Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü)

BÖLÜM 3. Artvin de Orman Varlığı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Orman Mühendisleri Odasından

SENDİKAMIZIN GÖRÜŞLERİ KIRMIZI OLARAK BELİRTİLMİŞTİR. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI YÖNETİCİLERİ YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler

Hanife Kutlu ERDEMLĐ Doğa Koruma Dairesi Başkanlığı Burdur

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

2 İşletme Müdürü GİH İşletme Müdür Yardımcısı GİH 186 1

ARAZİ HAZIRLIĞI HİZMETİ ALINACAKTIR ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ANKARA ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

GÖKÇESU (MENGEN-BOLU) BELDESİ, KADILAR KÖYÜ SİCİL 112 RUHSAT NOLU KÖMÜR MADENİ SAHASI YER ALTI PATLAYICI MADDE DEPOSU NAZIM İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

28/4/2014 TARİHİNDE YAPILAN KURUM İDARİ KURULU TOPLANTISINA DAİR GÖRÜŞ RAPORU

KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

HARCAMA YETKİLİLERİ İLE İLGİLİ BAZI ÇELİŞKİLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI PERSONELİNİN YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMALARINA DAİR YÖNETMELİK

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü AMASYA

FLORA, FAUNA TÜRLERİ VE YABAN KUŞLARININ KORUNMASI TÜZÜĞÜ

ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

Tarih ve Sayılı İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkındaki Yönetmelik ile ilgili olarak,

T.C. ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı DAĞITIM YERLERİNE


GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞINA (Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü)

İL/İLÇE MİLLÎ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRLERİNİN 2018 YILI YER DEĞİŞTİRME KILAVUZU


KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar

Cumhuriyet Halk Partisi

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176

Resmî Gazete Sayı : 29361

Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

T.C. Resmî Gazete. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

SU ŞEBEKE VE ARITMA TESİSLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Teşkilat

İKİLİ İŞBİRLİĞİ. çevre ve ormancılık alanında otuz üç (33) Ülke ile toplam otuz yedi (38) tane,

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI Personel Genel Müdürlüğü. Sayı : E Konu :2018 Dönem Atamaları

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır. 15 Aralık 2004 Çarşamba. Kanunlar

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İNSAN KAYNAKLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2013 TAŞRA TEŞKİLATI YÖNETİCİLERİNİN YER DEĞİŞTİRME KILAVUZU 1/7

T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİNE

3. Ulusal Taşkın Sempozyumu, Nisan 2013, İstanbul

12 Mayıs 2016 PERŞEMBE

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Eğitim Tanıtım Ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

3) Doğum sebebiyle verilen aylıksız izin süresinin kıdem aylığına esas hizmet süresinin hesabında dikkate alınıp alınmayacağı,

MALİYE BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ RAPOR TESPİT TABLOSU

19 Ağustos 2014 YÖNETMELİK Sayı :

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

( tarih ve Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

TUTAN AKTIR. Recep Ali ER İşveren Vekili Genel Müdür Yardımcısı Kurum İdari Kurulu Başkanı. İşveren Vekili 1.Hukuk Müşaviri Üye

Sirküler Rapor /197-1 RAPOR DEĞERLENDİRME KOMİSYONLARININ TEŞEKKÜLÜ İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN ileti5176

Yönerge No: 20 ETİ MADEN İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN MERKEZ VE TAŞRA TEŞKİLATINDA KAMERA SİSTEMLERİ KURMA VE İŞLETME YÖNERGESİ

POLİS ÖRGÜTÜ YURTDIŞI GÖREVLENDİRME TÜZÜĞÜ

KORUNAN ALANLARDA ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİ

TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ YABAN HAYATI KORUMA, KURTARMA, REHABİLİTASYON VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

MADENCİLİK VE ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ (ÇED) M.OĞUZ GÜNER Maden Mühendisi

Turizm Yatırım, İşletme ve Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Yönetmelik

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

M.E.B. Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmenlik-2

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Sayısı : 2 Yayımlandığı Resmî Gazetenin Tarihi - Sayısı : 10/7/

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ KARADENİZ STRATEJİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Turizm Şurası Yönetmeliği

ZİRAİ MÜCADELE İŞLERİNİ ÜCRET KARŞILIĞINDA YAPMAK İSTEYENLER HAKKINDA YÖNETMELİK

İÇME SUYU ELDE EDİLEN VEYA ELDE EDİLMESİ PLANLANAN YÜZEYSEL SULARIN KALİTESİNE DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Kaynak Geliştirme ve İştirakler Dairesi Başkanlığı Görev Yetki ve Çalışma Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

BÖLÜM-12 HUKUKİ ÇALIŞMALAR 43.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

Sirküler Rapor /65-1 TİCARET UNVANLARI HAKKINDA TEBLİĞ YAYIMLANDI

T.C. AFYONKARAHİSAR İLİ ÇEVRE HİZMETLERİ BİRLİĞİ 17. OLAĞAN MECLİS TOPLANTISI GÜNDEMİ SALI

M.Coşkun GÜNAY Orm.End. Müh. (6421)

MİLLİ GÜVENLİK KURULU VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNU

S.NO UNVAN SINIFI ADEDİ DERECESİ 1 Eğitim Uzmanı Merkez GİH Sayman GİH Şef (İdari)

TEMİZLİK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

ET VE SÜT KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURUM İDARİ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI EKİM 2014

V. : 4/7/2001, : 631 : 10/4/2001, : 4639 : 13/7/2001, : : V

16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Karşısında Mahalli İdareler Seçimlerinin Durumu

e.mevzuat Mevzuat Bilgi Sistemi

30/4/2013 TARİHİNDE YAPILAN KURUM İDARİ KURULU TOPLANTISINA DAİR GÖRÜŞ RAPORU

Resmî Gazete Sayı : 30279

MESLEKÎ YETERLİLİK KURUMU İLE İLGİLİ BAZI DÜZENLEMELER HAKKINDA KANUN (1)

632 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN UYGULANMASINA İLİŞKİN REHBER

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME

Eğitmen. Kimya Mühendisi Çevre Görevlisi ve Eğiticisi ÇED Koordinatörü A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI NA

Transkript:

İÇİNDEKİLER Yıl: 50 Sayı: 7-8-9 Temmuz/Ağustos/Eylül 2013 TMMOB Orman Mühendisleri Odası Adına Sahibi Ali KÜÇÜKAYDIN 2BAŞYAZI Yayın Sorumlusu Prof. Dr. Devlet TOKSOY Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Okan ÇANÇİN Sevda ERGİZ Orman Mühendisi Hüseyin AYTAÇ Orman Mühendisi Serkan ERİKGENOĞLU Orman Mühendisi Ali İzzet BAŞER Orman Mühendisi Fatih SARAÇ Ağaç İşleri End. Yük. Mühendisi Emre TOPBAŞ Orman End. Mühendisi Yayın Kurulu Yayın Koşulları Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp, yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı bir dilekçe ekinde kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir. Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı aşan yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır. Fotoğraf net ve temiz olmalı, slayt dışında sayısal gönderilecek fotoğrafların çözünürlüğü yüksek olmalıdır. Yazılarda Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına uyulmalıdır. Yayınlanacak yazı ve çevirilerdeki düşünsel ve teknik sorumluluk yazarına ait olup,oda yönetimini ve Dergi Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın geri verilmez. Yazılar Yayın Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurul yayınlanacak yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve uygun görülen yazıları yayınlar. Yönetim Yeri Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3 Beştepe-Yenimahalle/ANKARA Tel: (0312) 215 00 33 pbx Belgegeçer: (0312) 215 01 81 e-posta: dergi@ormuh.org.tr www.ormuh.org.tr TMMOB Orman Mühendisleri Odası Garanti Bankası Meşrutiyet Caddesi Şubesi TR70 0006 2000 5280 0006 2981 35 Tasarım-Baskı MRK Baskı ve Tanıtım Hiz. Tic. Ltd. Şti. Uzayçağı Cad. 355. Sok. No: 2 Ostim/ANKARA Tel: (0312) 354 54 57 Prof. Dr. Ender MAKİNACI İstanbul Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Erol BURDURLU Gazi Üniv. Tek. Eğt. Fak. Prof. Dr. Mustafa AVCI Süleyman Demirel Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ Sütçü İmam Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Selman KARAYILMAZLAR Bartın Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Semra ÇOLAK Karadeniz Teknik Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Sezgin AYAN Kastamonu Üniv. Orm. Fak. ISSN 1301-3572 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ 4ODAMIZDAN DARBE ANAYASASI SORGULANIRKEN DARBE YASASI UYGULAMAYA KONULDU! ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİNİN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN İRDELENİP DEĞERLENDİRİLMESİNE DAİR RAPOR ARTVİN İLİ CERATTEPE VE GENYA DAĞI ORMANLARINDA PLANLANAN MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN DOĞAL KAYNAKLAR ÜZERİNE ETKİLERİ HAKKINDA RAPOR 2023 e DOĞRU 2. DOĞA VE ORMANCILIK SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ YAYIMLANARAK SONA ERDİ 2023 e DOĞRU 2. DOĞA VE ORMANCILIK SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ

RUFA L. (HYMENOPTERA: FORMICIDAE) NIN BIYOLOJISI MORFOLOJISI, TRANSPLANTASYONU VE BIYOLOJIK MÜCADELEDEKI 29FORMICA ÖNEMI Yaşar AKSU Berna ÇELİK GÖKTÜRK 35 BİYOTEKNOLOJİNİN ORMANCILIKTA KULLANIMI Alihan AKIN 37 SEL MEŞEBEYİ TÜRKÜSÜ (KEF ÜSTÜNDE KEFIMIZE) VE ORMANCI TÜRKÜSÜ: İKİSİ DE BİZDEN... Dr. Said DAĞDAŞ Dr. Ruşen ABBASOĞLU 42 41 HABERLER VE SU BASKINI FELAKETİ SORUNUNA KALICI ÇÖZÜM KIRSAL DÖNÜŞÜM PROJESİ Faruk ÇEBİ 39 YILLIK SERÜVEN Okan ÇANÇİN 44 Değerli okurlarımız, Temel kaygısı ülkesi, ormanlar ve meslektaşları olan bağımsız ve onurlu mücadeleyi kendine amaç edinen orman mühendisleri odası, daha çok demokrasi daha çok özgürlük gibi güzel sözlerin siyasilerimizin dilinden düşmediği bir dönemde 12 Eylül Darbe Anayasasını hazırlayanları bile hayrete düşüren bir uygulama ile karşı karşıyadır. Zaman zaman ormancılık politikalarını eleştirdiğimiz, ormanlarımızı ve meslektaşlarımızı olumsuz etkileyen icraatlarını yargıya taşıdığımız Orman ve Su İşleri Bakanlığının, 7 Kasım 2013 de Bakanlar Kurulu kararı ile odamızı idari ve mali yönden denetleme imkanına kavuşması tam bir vesayet anlamı taşımaktadır. Maalesef 12 Eylül darbecilerinin çıkardığı ve 30 yıllık sürede darbeciler de dahil hiçbir bakanın ve hükümetin uygulamadığı bir yasal dayanağı tehdit amaçlı karşımıza çıkaranları odamız ve meslektaşlarımız unutmayacaktır. Ormancılık tarihine kara bir leke olarak geçen bu uygulama nedeni ile dergimizin kapağını karartmak gereğini hissettik. Sevgili okurlarımız bu sayımızda Orman Mühendisleri Odasının hazırladığı ormanlarımızı ve meslektaşlarımızı yakından ilgilendiren iki raporu ilgi ile okuyacağınızı biliyoruz. Bunlardan ilki daha önce benzeri yönetmelikleri yargıya taşıdığımız ancak OGM nin anlayamadığımız tutumunun sonucu öncekilere benzer şekilde yeniden hazırlanan Orman Genel Müdürlüğü Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin yönetmeliğin irdelendiği rapor ikincisi ise Artvin İli Cerattepe ve Genya Dağı Ormanlarında Planlanan Madencilik Faaliyetlerinin Doğal Kaynaklar Üzerine Etkileri raporudur. Yine bu sayımızda Antalya da düzenlediğimiz 2023 e Doğru 2. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu nun sonuç bildirgesinin uygulamacılara yol göstereceği gerekçesi ile sizlerle paylaşıyoruz. Dergimizin yayına hazırlandığı dönemde Zafer Bayramını ve Cumhuriyet Bayramı kutladık. 10 Kasım günü ulu önder Atatürk ü rahmet minnet ve şükranla andık. 2013 yılının son sayısında birlikte olmak dileğiyle Orman Mühendisliği Dergisi Yayın Kurulu YAYIN KURULUNDAN 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 1

BAŞYAZI Saygıdeğer Meslektaşlarımız, Odamızın idari ve mali denetimi, 7 Kasım 2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2013/5484 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığına verildi. Böylece gelinen noktada, 12 Eylül Darbe Komitesince çıkarılan, ancak Darbe Komitesinin dahi uygulamaya utandığı, 1983 tarihinde 6235 sayılı TMMOB Kanununa eklenen 3.madde, bu kararname ile 30 yıl sonra devreye sokuldu ve ileri demokraside zirveye ulaşılmış oldu.! Anayasamızın 135. Maddesine göre kurulmuş, tüzel kişiliğe haiz, devletten 5 kuruş katkı almayan, seçimlerle işbaşına gelen, hem kendi genel kurullarında, hem de üst birlik TMMOB nin denetim organlarınca denetlenen meslek odamızın, idari ve mali denetimi Orman ve Su İşleri Bakanlığına verilerek vesayet altına alınmak isteniyor. Vesayeti isteyen Orman ve Su İşleri Bakanı; Ülkemizin en eski kuruluşlarından olan ormancılık kurumunun kurumsal hafızasını yok edip mensuplarını yersiz yurtsuz bırakmıştır. Devletin gücünü kullanarak müdahil olduğu, her türlü baskı ve zulme rağmen ele geçiremediği Orman Mühendisleri Odasını, Bakanlar Kuruluna gönderdiği 26/09/2013 tarih ve 14788 sayılı yazı ile kendilerine bağımlı hale getirmek istemiştir. Her fırsatta ifade ettikleri, seçimle gelen seçimle gider kuralı bir kenara bırakılmış, hukukun ve adaletin bir gün kendilerine de lazım olacağını unutmuşlardır. Orman Mühendisleri Odası seçimlerinin yaklaştığı şu günlerde önceki dönemlerde olduğu gibi, bazı üst yöneticilerde ciddi hareketlenmeler başlamıştır. Fedakar Türk ormancısının sırtına basarak, iradesini teslim almak isteyen bu yöneticiler, konumlarını almışlardır. Oda seçimlerinde gösterilecek gayret ödülsüz kalmayacaktır. Bu yöneticilerimiz, teşkilatı teslim alan sendika yöneticileriyle birlikte aldıkları işaret çerçevesinde, orman bölge ve işletme müdürlüklerinde yaptıkları toplantılarla terör estirmekte, seçim stratejilerini çizmektedirler. Onlar nezdinde; ormancılığımızın içinin boşaltılmasının, ormanlarımızın tahrip edilmesinin, meslektaşlarının yersiz yurtsuz kalmasının, ülkenin batmasının, bu tahribatı yapanların karşısında bağımsız kalabilen bir meslek örgütünün hiçbir ehemmiyeti yoktur. Varsa yoksa makamı korumak ve bir yukarıya sıçramak tek hedeftir. Saygıdeğer Meslektaşlarımız, Bu ikbal peşindeki bazı yöneticiler, sırtını dayadıkları sendika yöneticileri ile alınan hukuksuz talimatlar doğrultusunda, orman teşkilatını kontrol altında tutabilmek için hiçbir kritere dayanmayan personel yönetmelikleri çıkarıyorlar. Hukuksuz atamalarla çalışanları baskı altına alıyorlar. Daha önce üç defa yürütmesini durdurduğumuz personel yönetmeliklerinin ardından 13/Ekim/2013 tarihli ve 28794 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Orman Genel Müdürlüğü Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin Yönetmeliği uygulamaya koydular. Tepkiler gelmeye başlayınca da Yönetmeliğin iskeletini Orman Mühendisleri Odasının görüşleriyle hazırladık aymazlığıyla, propaganda dahi yapmaya başladılar. Odamızın taslak yönetmelik hakkında Orman Genel Müdürlüğüne gönderdiği görüşleri, www.ormuh.org internet adresimize 25/02/2013 günü saat:15.46 da yüklenmiş olup halen haberler arşivinde yayımlanmaktadır. Bu aymazlığa karşı meslektaşlarımız arzu ederler ise o sayfamıza bakabilirler. Diğer taraftan, OGM resmi internet sayfasında Disiplin Amirleri Yönetmeliği, Ağaçlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapan Yönetmelik yayımlanırken, despotik bir anlayışla hazırlanan, kazanılmış hakları yok sayan, personeli huzursuz eden bu atama yönetmeliği, alınan tepkiler nedeniyle resmi internet sayfasına konulamamıştır. 2 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

Yönetmelikle; görev yaptıkları yerde belirli süre çalışan (Daire Başkanları, Bölge Müdürleri ve Yardımcıları hariç) teknik personele rotasyon geliyor. Rotasyon, intibak maddesiyle geriye doğru çalıştırılıyor. Uzmanlık hiçe sayılıyor. Örneğin 7 yıl silvikültürde çalışan bir şube müdürü, başka bir daireye gidebiliyor ve yeniden başlıyor. Bir çok madde, yoruma açık. Bu yönetmelik adeta çalışanları huzursuz etmek için çıkarılmıştır. Bu konuda hazırlamış olduğumuz raporu bu sayımızda ve Odamız internet sayfasında görebilirsiniz. Raporumuzda belirtilen hususların düzeltilmesini yetkililere aktaracağız. Sonuç alamazsak, elbette süresi içerisinde yönetmeliği yargıya taşıyacağız. Odamızca 31 Ekim-03 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya da 2023 E DOĞRU 2. DOĞA VE ORMANCILIK SEMPOZYUMU yapıldı ve sonuç bildirgesi yayınlandı. Sempozyumda ormancılık sektörü, fakültelerimiz, meslek camiamız bir araya geldi ve 5531 sayılı Yasa, yetişme muhiti envanteri ve haritacılığı, odun dışı ürünler, av ve yaban hayatı konularında çok önemli tebliğler sunuldu, tartışmalar yapıldı. Uygulayıcılara yol gösterecek çok önemli çıktılar elde edildi. Sempozyum 3-4 aylık bir çalışmanın sonucunda hazırlandı. Resmi yazışmalar yapıldı. Ormancılık kurumlarının (OGM, DKMP, ÇEM) resmi tebliğleri vardı. Ayrıca bu kurumlarımızda çalışanların tebliğleri vardı. Bunlar yazışmalarla sabit. Son iki günde düğmeye basıldı. Alınan talimatlar doğrultusunda, ikbal peşindeki bazı üst yöneticilerimiz tebliğ sahiplerine katılmayacaksınız talimatını verdi. Tebliğ sahipleri sempozyuma katılamadı. Bir idare düşünün ki; çıktıları en çok kendisine lazım olan bir bilimsel toplantıyı aklınca sabote etmeye kalkacak kadar seviyeyi düşürüyor. Fazla söze gerek yok, ormancılığımızın ve ormancılarımızın içine düşürüldüğü durum, bu vizyonsuzluğun sonucudur. Son olarak, 28/02/2012 tarihinde OGM Gazi Yerleşkesi için, TC Başbakanlık, OGM ve TOKİ Başkanlığı arasında yapılan Protokolün 3. Maddesi; OGM mülkiyetindeki Ankara ili, Yenimahalle İlçesi, Orman Çiftliği Mahallesinde bulunan 13585 ada, 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 parsellerde toplam 151 723m2 yüzölçümlü taşınmazlar ve bu taşınmazlar üzerindeki muhdesatların TOKİ ye ekspertiz bedeli üzerinden devrine karşılık, OGM nin talep edeceği idare binaları, hizmet evleri ve diğer sosyal tesislerin mülkiyeti OGM ye ait, Ankara İli,Yenimahalle ilçesi, Ormançiftliği Mahallesi, 7638 ada 13,14 ve 15 nolu parseller ve/veya OGM ce belirlenecek taşınmazlar üzerinde TOKİ tarafından OGM adına inşa edilerek teslim edilmesi şeklindedir. Yani protokole göre inşaatların eşzamanlı yapılması esas idi. Ancak yaklaşık bir yıl kadar önce idare binaları boşaltıldı, Başbakanlık inşaatı için teslim edildi. Lojman bölgesinin teslimi ise, OGM nin idare binası, lojman ve sosyal tesisleri yapılarak teslim edilmesinin ardından gerçekleşecekti. Şu anda Başbakanlık bina inşaatına yakın olan lojman bölgesinde yaklaşık 50 adet lojmanın 10/ Ocak/2014 tarihine kadar boşaltılması için, lojman sakinlerine tebligatlar yapıldı. Kış ortasında insanların aileleri ile okula giden çocukları ile içerisine düşürüldüğü durumu siz düşünün. Çünkü Böyle bir protokole rağmen üst yöneticilerin personelini ve ailelerini düşünecek hali yok. Çünkü önlerinde odaklanmaları ve organize olmaları gereken Orman Mühendisleri Odası seçimleri ve bir de koltukları var. Ancak onları bu vebalden koltukları kurtarabilir mi bilemeyiz. Orman Mühendisleri Odası olarak konunun takipçisi olacağımızın ve protokole uygun olarak hareket edilmesi noktasında, hukuki mücadeleden vazgeçmeyeceğimizin bilinmesini isteriz. Ayrıca bu protokolün 6.5 maddesinde, 30/01/2008 tarihinde yapılan ve meslek kamuoyundan titizlikle gizlenen protokole atıf yapıldığı meslek kamuoyuna bir kez daha duyurulur. Saygılarımızla Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 3

ODAMIZDAN DARBE ANAYASASI SORGULANIRKEN DARBE YASASI UYGULAMAYA KONULDU! TMMOB Orman Mühendisleri Odasının idari ve mali denetimi, 7 Kasım 2013 tarihli ve 28814 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2013/5484 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı na verildi. Bakanlar Kurulu Kararına; 12 Eylül Darbe Komitesince çıkarılan ancak bu Komitenin dahi uygulamaktan hicap duyduğu, son on bir yılı bu hükümet dönemi olmak üzere, aradan geçen 30 yılda Devleti idare eden hükümetlerin uygulamadıkları, 19/04/1983 tarihli ve 66 sayılı KHK ile 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu na eklenen Darbe yasasının EK-3 üncü maddesi dayanak gösterildi. GÜNÜMÜZDE DARBE ANAYASASI SORGULANIRKEN, DARBE YASASI DEVREYE SOKULDU. Meslek Odalarını vesayet altına almak, ileri demokrasinin olmazsa olmazı mıdır? Atatürk ün mirası Atatürk Orman Çiftliği başta olmak üzere, ülkemizin tahrip edilen yeşil dokusuna sahip çıkan, TMMOB Orman Mühendisleri Odasının idari ve mali denetimi, neden Bakanlar Kurulu kararıyla Orman ve Su İşleri Bakanlığı na verilmiştir? Sayın Bakan; Türkiye nin en eski kurumlarından olan Orman Genel Müdürlüğü nün kurumsal hafızasını yok edip, mensuplarını yersiz ve yurtsuz bıraktığınız gibi, seçimlerine dahi müdahale ederek, her türlü baskı ve zulme rağmen ele geçiremediğiniz Orman Mühendisleri Odasını, Bakanlar Kuruluna gönderdiğiniz 26/9/2013 tarihli ve 14788 sayılı yazınız ile kendinize bağımlı hale mi getirmek istiyorsunuz? Hani seçimle gelen seçimle giderdi ya! Meslek Odalarının yönetimlerinin de seçimle geldiğini, genel kurullarında üyelerine hesap verdiğini, hem genel kurullarında seçilen denetim organlarınca, hem de üst birlikleri TMMOB nin denetim organlarınca denetlendiğini bilmiyor musunuz? Darbe hükümeti dahil bu güne kadar hiç gündeme getirilmeyen, anti demokratik bir uygulamayı Bakanlar Kuruluna getirmeyi nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Hukukun ve adaletin bir gün size de lazım olacağını düşünmüyor musunuz? Yönetim Kurulu adına Ali KÜÇÜKAYDIN Genel Başkan 4 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİNİN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN İRDELENİP DEĞERLENDİRİLMESİNE DAİR RAPOR I- AMAÇ VE KONU: Bu rapor; Orman Genel Müdürlüğü Personeli nin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin Yönetmelik (13 Ekim 2013 tarih ve 28794 sayılı Resmi Gazete) maddelerinin, Orman Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği nin 6 ıncı maddesinde belirtilen üyelerin hak ve yetki, meslek şeref ve haysiyetlerinin korunması ile ilgili her türlü tedbiri almak, ifadesi bağlamında irdelenmesi, değerlendirilmesi ve gerektiğinde hukuki sürecin başlatılması amacıyla hazırlanmıştır. II- YÖNETMELİĞİN İRDELENMESİ Bu Yönetmelik; Orman Genel Müdürlüğünde görevli Orman Mühendisleri Odası üyeleri Orman Mühendisi, Orman Endüstri Mühendisi ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendislerinin, özlük haklarını doğrudan ilgilendirmektedir. Oda Ana Yönetmeliğinin 6 ıncı maddesi 1 inci fıkrası (e) bendi hükmü gereği olarak irdelenip raporlanması gerektiği için, meslek kamuoyuyla paylaşılması ve gerektiğinde hukuki sürecin başlatılması için bu çalışma yapılmıştır. 1) Bu Yönetmelikte; OGM çalışanlarını huzursuz eden, uzmanlaşmayı dikkate almayan, mesleki hafızayı yok sayan ve kazanılmış hakları ihlal eden, 657 sayılı Kanun ile naklen yer değiştirmelere ilişkin genel çerçeve yönetmeliğe aykırı düzenlemelere yer verilmiştir. Orman Genel Müdürlüğü Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin Yönetmelik; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72 nci maddesinin 1 inci fıkrasında; Kurumlarda yer değiştirme suretiyle atanmalar; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiye nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında ADİL VE DENGELİ bir sistem içinde yapılır. hükmü ile son fıkrasındaki Memurların atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir. Kurumlar atamaya tabi olacak personeli için bu yönetmelik esaslarına göre Devlet Personel Başkanlığının görüşünü almak suretiyle bir personel ve atama planı hazırlar. hükmü ve 19/4/1983 tarih ve 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren Devlet Memurlarının Yer değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 28 inci maddesindeki Kurumlar bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde halen görevde bulunan memurların geçmiş hizmetlerinin bu yönetmelik çerçevesinde nasıl değerlendirileceğini ve bu Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde kurumlarca tespiti öngörülen diğer hususları kapsayan özel Yönetmeliklerini Devlet Personel Dairesinden olumlu görüş alınmak sureti ile çıkarırlar. Özel Yönetmeliklerde bu Yönetmeliğe aykırı hükümler yer alamaz. hükmüne dayanarak hazırlandığı anlaşılmakla birlikte, Bu Yönetmelikte; OGM çalışanlarını huzursuz eden, uzmanlaşmayı dikkate almayan, mesleki birikimi yok sayan ve kazanılmış hakları ihlal eden hükümlere yer verilmiş, 657 sayılı Kanun ile 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Yer değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe aykırı düzenlemeler yapılmıştır. a) Yönetmeliğin, 657 sayılı Kanunun 72 inci maddesine 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 5

ODAMIZDAN göre değerlendirilmesi: Kanununun 72 inci maddesine göre kurumlarda yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; Türkiye nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren illerinin bölgeler halinde gruplandırılması, naklen atamaların tespit edilen bu bölgeler arasında yapılabilmesini öngörmekte olup, bu amaçla 4 adet hizmet bölgesinin belirlenmesi olumlu bir düzenlemedir. Ancak yönetmelikte, Orman Bölge Müdürü ve Orman Bölge Müdür Yardımcılarının bu bölgelere dahil edilmemesi, Kanuna göre yapılacak naklen atamaların adil ve dengeli bir sistem içinde yapılır hükmüne aykırı olduğu görülmektedir. Kanunun 72 inci maddesinde, memurların atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir. hükmüne rağmen, Yönetmelikte memurların hangi kademede ne kadar hizmet etmeleri gerektiğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. b) Yönetmeliğin, Devlet Memurlarının Yer değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe göre değerlendirilmesi: Kanunun 72 inci maddesine göre, 19/4/1983 tarih ve 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren Devlet Memurlarının Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik yürürlüğe konulmuş ve bu Yönetmeliğin 28 inci maddesine dayanarak Orman Genel Müdürlüğü Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin Yönetmelik çıkarılmıştır. Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan ve yer değiştirmeler konusunda kurumların özel yönetmeliklerinde dikkate almaları gereken hususlar, Temel ilkeler başlığında 4 üncü, Hizmet Bölgeleri ve Bölgelerdeki Zorunlu Çalışma Süreleri başlığında 5 inci ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarda Gözönünde Bulundurulacak Hususlar başlığında 9 uncu maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerde düzenlenen konular şu şekilde özetlenebilir. Buna göre; Yer değiştirme suretiyle atamalarda kadro imkânları göz önünde bulundurulur. Yer değiştirme suretiyle atamalar, ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılmak suretiyle oluşturulan bölgeler arasında yapılır. Bu atamalarda, memurların bölgeler arasında adil ve dengeli dağılmasını sağlamak esastır. Devlet Memurlarının dengeli bir şekilde dağılımını sağlamak için öğrenimi, uzmanlığı, iş tecrübesi, mesleki bilgisi gibi özellikleri ile boş kadro durumu göz önünde bulundurulur. Yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından, eş ve sağlık durumları ilgili kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak dikkate alınır. Zorunlu yer değiştirmeye tabi personel tespit edilir. Yönetmeliğin, Zorunlu yer değiştirmeye tabi personel başlıklı 6 ıncı maddesinde uzmanlık, mesleki birikim ve adillik prensiplerine; Hizmet bölgelerinde en fazla çalışılabilecek süreler başlıklı 10 uncu Maddesinde adaletsiz, çelişkili ve farklı yorumlamaya müsait ifadelere; Boş veya boşalacak kadroların ilanı ve personelin başvuru şekilleri başlıklı 17 inci Maddesinde 3234 sayılı Kanun ve 657 sayılı Kanuna aykırı, İntibak başlıklı Geçici Madde-1 de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Devlet Memurlarının Yer değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı, kazanılmış hakları yok sayan düzenlemeler yapılmıştır. III- YÖNETMELİK MADDELERİNDE YAPILAN İRDELEMELERİN İLGİLİ MEVZUAT VE GENEL HUKUK BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ OGM ce yürürlüğe konulan Yönetmelikte; 657 sayılı Kanun, 3234 sayılı Kanun ve Devlet Memurlarının Yer değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı, çalışanları huzursuz edici, çalışma barışını bozucu ve çalışma verimliliğini düşürücü nitelikte düzenlemeler yapılmıştır. Bu hususlar, Orman Genel Müdürlüğü Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin ilgili maddeleri esas alınarak, mevzuat hükümleri bağlamında değerlendirilmiştir. a) Yönetmeliğin Zorunlu yer değiştirmeye tabi personel başlıklı 6 ıncı maddesi, uzmanlık, mesleki birikim ve adillik pren- 6 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

siplerine aykırı olarak düzenlenmiştir. Bu Yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar OGM ce çıkarılan atama ve yer değiştirme yönetmeliklerinde, uzmanlaşma ve teknik birikim dikkate alınarak, zorunlu yer değiştirmeye yalnızca taşrada yönetim kademesinde görevlendirilecek Orman Bölge Müdürü ve Bölge Müdür Yardımcısı, Orman İşletme Müdürü ve İşletme Müdür yardımcısı, Orman Fidanlık Müdürü ve Fidanlık Müdür yardımcısı, Orman İşletme Şefi, Ağaçlandırma şefi, Fidanlık Şefi vb. görevlere yer verilmiş iken; bu düzenleme ile halkla doğrudan teması olan ve yıpranma ihtimali çok olan Orman Bölge Müdürü ve Bölge Müdür Yardımcısı kapsam dışında bırakılmış, teknik ormancılık işlerini yapmakla görevlendirilen, mesleki uzmanlık alanlarında görevli Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdür ve mühendisleri, Başmühendis ve Mühendisler kapsama alınmıştır. Böylece, zorunlu yer değiştirmeye tabi olacak personel belirlenirken; dikkate alınması gereken mesleki uzmanlaşma, teknik bilgi birikimi, mesleki hafıza dikkate alınmamış ve adillik ilkesi ihlal edilmiştir. b) Yönetmeliğin Hizmet Bölgelerinde zorunlu çalışma süreleri başlıklı 9 uncu maddesinde Orman Bölge Müdürlüğü lehine pozitif ayrımcılık yapılmış ve 657 sayılı Kanununun atamalarda adillik ilkesine aykırı olarak düzenlenmiştir. Yönetmeliğin Hizmet bölgeleri başlıklı 8 inci maddesinde, MADDE 8 (1) Atamalara esas olmak üzere TAŞRA TEŞKİLATI, 7 nci maddede belirtilen kriterler dikkate alınmak suretiyle, dört hizmet bölgesine ayrılmıştır. taşra teşkilatı esas alınarak 7 inci maddede belirtilen kriterler dikkate alınarak 4 hizmet bölgesine ayrılmış ve bu bölgelerde zorunlu olarak çalışacak unvanlı personel 9 uncu maddede Orman Bölge Müdürü ile Orman Bölge Müdür yardımcıları dışarıda bırakılmak üzere adillik ilkesi dikkate alınmamış yani bu makamlar lehine pozitif ayrımcılık yapılarak düzenlenmiştir. Halbuki Orman genel Müdürlüğü nün Taşra teşkilatı başlıklı 3234 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, Madde 24 - Genel Müdürlük taşra teşkilatı; ormancılık hizmetlerinin özelliği ve tekniğinin gereği olarak bölge seviyesinde kurulacak Orman Bölge Müdürlükleri ile müdürlükler ve şefliklerden teşekkül eder. belirtildiği üzere, taşra teşkilatı Orman Bölge Müdürlükleri, müdürlük ve şefliklerden oluşmaktadır. Yönetmeliğin 8 inci maddesinde hizmet bölgelerinin OGM nin taşra teşkilatı dikkate alınarak düzenlendiği belirtilmiş, bu hizmet bölgelerinde zorunlu görev yapacak Orman Bölge Müdüründen başlayarak aşağıya doğru tüm kademelerdeki unvanları kapsaması gerekirken 9 uncu maddede dikkate alınmamış, Orman Bölge Müdürü ve Yardımcısı dışarıda bırakılarak, mevzuata göre uyulması zorunlu olan adillik ilkesi ihlal edilmiştir. c) Yönetmeliğin Hizmet bölgelerinde en fazla çalışılabilecek süreler başlıklı 10 uncu Maddesi, adil olmayan, çelişkili ve farklı yorumlanacak şekilde düzenlenmiştir. Bu madde; Yönetmeliğin 8 inci maddesinde belirtilen esaslara uygun olarak, 9 uncu maddeye göre belirlenen hizmet bölgelerinde yapılacak zorunlu çalışma sürelerine ait olup, Yönetmelikte Hizmet bölgelerinde en fazla çalışılabilecek süreler şeklinde düzenlenmiştir. Ancak, maddenin başlığı ile içeriği örtüşmüyor. Şöyle ki; 10 uncu maddenin 2 inci fıkrasında yalnızca merkezdeki birimler arasında yer değişikliği yapılacak olan Orman Genel Müdürlüğü merkez şube müdürleri ve mühendisler ile birinci fıkraya göre taşradaki bölge müdürlükleri arasında zorunlu yer değişikliği yapılarak görevlendirilecek olan müdür ve şefler birlikte düzenlenmiştir. Bu düzenleme, yer değiştirme mevzuatına göre yapılacak naklen atamalarda uyulması gereken adillik ilkesi kuralına aykırıdır. Diğer taraftan konularında uzmanlaşmış merkezdeki mühendislerin uzmanlık alanları dışındaki dairelerde görevlendirilmesi mesleki birikim ve hafızayı yok edici niteliktedir. Yönetmeliğin 4 üncü maddesi 1 inci fıkrası (g) bendindeki g) Müdür: Enstitü Müdürünü, Orman İşletme Müdürünü, Orman Fidanlık Müdürünü, Eğitim Merkezi Müdürünü ve Yedek parça Müdürünü, tanımlamasında, şube müdürü bulunmadığı halde, zorunlu çalışmayı tanımlayan hizmet bölgelerinde çalışmaya ilişkin 10 uncu maddesi 1 inci fıkrası (c) bendinde düzenlenmiş olması, benzer şekilde (ç) bendinde yer alan ve zorunlu çalışmaya tabi olmayan Orman Bölge Müdürü ile Orman Bölge Müdür Yardımcılarının hizmet bölgelerinde çalışmalarının düzenlenmiş olması, madde içeriği 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 7

ODAMIZDAN ile başlığının örtüşmediğini ve çelişkili olduğunu göstermektedir. Yönetmeliğin 8 inci maddesinde; OGM taşra teşkilatı 7 inci maddede belirtilen kriterlere göre 4 adet hizmet bölgesine ayrılmıştır. Bu hizmet bölgelerinde, 10 uncu maddede belirtilen sürelerde hizmet bölgelerinde en fazla çalışma yapılacak süreler düzenlenmiş ise de; 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrası (a) bendinde şeflerin aynı şeflikte, müdür yardımcıları ile müdürlerin aynı müdürlükte 5 yıldan fazla; (b) bendinde başmühendisler ve mühendisler aynı bölge müdürlüğü bünyesinde aynı görevde 10 yıldan fazla; (c) bendinde şube müdürleri aynı bölge müdürlüğü bünyesinde aynı görevde 7 yıldan fazla; (ç) bendinde bölge müdür yardımcıları ile bölge müdürleri aynı bölge müdürlüğü bünyesinde aynı görevde 5 yıldan fazla; (d) bendinde enstitü müdür ve müdür yardımcıları aynı müdürlükte 10 yıldan fazla aynı unvanda görev yapamazlar düzenlemelerinin, memurların çalıştıkları bölgelerin dışına çıkmadan yapacakları hizmetleri ifade ettiği ve hizmet bölgelerinden amaçlanan zorunlu çalışma karşılığını kapsamadığı görülmektedir. Böylece, 10 uncu maddenin içeriği ile madde başlığının örtüşmediği, çelişkili olduğu ve farklı biçimlerde yorumlanmaya açık olduğu görülmektedir. ç) Yönetmeliğin Boş veya boşalacak kadroların ilanı ve personelin başvuru şekilleri başlıklı 17 inci maddesi 4 üncü fıkrası, 3234 sayılı Kanun ve 657 sayılı Kanuna aykırıdır. Yönetmeliğin 17 inci maddesi (4) üncü fıkrasında ki (4) Zorunlu olarak atamaya tabii olduğu halde belirlenen takvimde atanma talebinde bulunmayan veya atanma talebinde bulunduğu halde yapılan değerlendirmeye göre tercihine yerleşemeyen personelin atamaları, KURULCA kurumun ihtiyaçları göz önüne alınarak yapılır. düzenlemesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki Kanun un 31 inci maddesine aykırıdır. Bu fıkradaki kuruldan, Yönetmeliğin 4 üncü madde 1 inci fıkra (ı) bendinde tanımlanan yer değiştirme kurulu anlaşılmaktadır. Bu kurulun, 4 üncü fıkrada belirtildiği gibi despotik bir anlayışla personeli huzursuz eden zorunlu atamaları yapması hukuk kurallarına aykırı ve hukuken sakattır. Zira Orman Genel Müdürlüğü personelinin atamasındaki yetki; 3234 sayılı Kanunun Atama başlıklı 31 inci maddesindeki Madde 31-23/4/1981 tarih ve 2451 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan görevlerden 1-4 dereceli kadrolara Genel Müdürün teklifi üzerine Bakan, diğer bütün görevlilerin atanmaları ise Genel Müdür tarafından yapılır. Ancak, Bakan ve Genel Müdür bu yetkilerini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir. hükmü uyarınca Bakan ve Orman Genel Müdürüne aittir. Bu yasal yetkiye rağmen, 3234 sayılı Kanuna aykırı olarak, bu Yönetmelikte yetki gaspı yapılarak, OGM personelinin zorunlu atamalarında yer değiştirme kurulu yetkilendirilmiştir. Kaldı ki, 657 sayılı Kanun, Atama ve Yer değiştirme Genel Yönetmeliği ile bu Yönetmelikte hizmet gereği dışında zorunlu atamaya ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. d) Yönetmeliğin İntibak başlıklı Geçici Madde-1 sinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Devlet Memurlarının Yer değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı, kazanılmış hakları yok sayan evrensel hukuk ilkelerine aykırı düzenlemeler yapılmıştır. Yönetmeliğin İntibak başlıklı Geçici Madde-1 in 1 inci ve 2 inci fıkralarındaki GEÇİCİ MAD- DE 1 (1) Yer değiştirme suretiyle atamaya tabi görevlerde bulunanların bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce görev yaptıkları bölgelerde aynı unvanda geçen süreleri, bu Yönetmelikteki hizmet bölgelerine intibak ettirilir. (2) İntibak sonucunda bulunduğu bölgede çalışma süresi dolan personel ile ilgili olarak bir yıl içerisinde unvanlarına uygun görevlere atamaları yapılır. düzenlemeleri, yerleşik ulusal ve uluslar arası hukuk kurallarına ve kazanılmış hakların korunmasının gerektiği ilkesine aykırıdır. Türk hukuk siteminde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca kesin surette kazanılmış hakların, sonradan yürürlüğe giren mevzuat ve sair idari işlemler karşısında korunması veya en azından bu haklara zarar verebilecek türden düzenlemeler yapılmaması hukuk güvenliği ve geçmişe yürüme yasağı ve nihayet Hukuk Devlet ilkesinin bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kazanılmış haklara saygı ilkesi uluslararası hukukun kabul ettiği hukukun evrensel prensiplerindendir. Her ne kadar Türk Hukukunda pozitif bir dayanağı bulunmasa da Anayasa Mahkemesi kararları kazanılmış hakka saygı ilkesine uygun davranmanın zorunlu olduğunu ve bu tür- 8 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

lü bir davranışın Anayasa nın 2. maddesinde yer alan Hukuk Devleti ilkesinin özünde bulunduğuna karar vermiştir. (Anayasa Mahkemesinin 11.11.1963 tarih, E:1963/106 ve K:1963/270 sayılı kararı) İdarenin gerek ileriye dönük işlemleri ve gerekse geçmişe yönelik sonuçlar doğuran geri alma işlemlerini tesis ederken kazanılmış haklara saygı göstermesi zorunludur. Çünkü kazanılmış hak sıklıkla, düzenlemelerin zaman bakımından geçmişe dönük olarak uygulanması ile ve bireysel hakka dayanak olan idari işlemin yargı kararı geçmişe dönük olarak tesis edildiği andan itibaren iptal edilmesi durumlarında ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda bireylerin kazanılmış haklarına saygı göstermek, hukuka güvenerek hak kazanan bireylerin haklarının gözetilmesi ve bu haklara saygı gösterilmesinin istenmesi bireyler açısından bir hak olup, gerçek anlamda hukuki idare ve hukuk devleti olmanın yolu açılmış olacaktır. Bireylerin kazanılmış haklarına saygı göstermek ve bu hakların ihlali halinde meydana gelecek olumsuzlukların giderilmesi hukuk devletine yüklenen bir ödev niteliğindedir. Kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ödevi bireyler için devlete karşı öne sürülen bir hak niteliğindedir. Hal böyle iken; Yönetmeliğin Geçici-1 inci maddesi 1 inci fıkrasıyla, OGM bünyesinde görevli mevcut personelin, zamanında yürürlükte bulunan düzenlemelere uygun olarak atandıkları yerlerdeki hizmetleri, oluşturulan zorunlu çalışma bölgelerinde çalışılması gereken sürelerin tespiti ve kontrolü amacıyla Devlet Memurlarının Yer değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik nin yürürlüğe girdiği 25/6/1983 tarihinden de geriye doğru sorgulanarak intibak yapılarak bu yeni Yönetmelik kapsamında değerlendirmeye alınmakta; Geçici 1 inci madde si 2 inci fıkrasıyla, hizmet bölgelerinde çalışma süreleri dolan personelin en geç bir yıl içinde unvanlarına uygun yerlere atamalarının yapılacağı düzenlenmiştir. Genel hukuk ilkelerine göre, yeni düzenlemelerde kazanılmış haklar korunarak, yapılan düzenleme Resmi Gazete de yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Bu geçici madde ile tüm hukuk kuralları altüst edilmekte, birçok keyfi uygulamalara gidecek süreç başlatılmakta, Anayasa ile koruma altına alınan başta aile birliğinin korunmasının ihlali olmak üzere, kazanılmış haklar göz ardı edilmekte, mesleki huzursuzlukların artacağı, bilgi birikiminin kaybına ve sair olumsuzlukların yaşanacağı bir sürecin önü açılmış olacaktır. IV- SONUÇ VE ÖNERİLER Orman Genel Müdürlüğü Personeli nin Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İlişkin Yönetmelik 13 Ekim 2013 tarih ve 28794 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik, Orman Genel Müdürlüğünde görevli üyelerimizi doğrudan ilgilendirdiği için, Orman Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği nin 6 ıncı maddesinde belirtilen üyelerin hak ve yetki, meslek şeref ve haysiyetlerinin korunması ile ilgili her türlü tedbiri almak, ifadesi bağlamında irdelenmiş, değerlendirilmiştir. Raporun Yönetmelik maddelerinin irdelenmesi ve değerlendirilmesi bölümlerinde, Yönetmeliğin maddeleri 657 sayılı Kanun, 3234 sayılı Kanun Devlet Memurlarının Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik bağlamında incelenmiş ve sonuçları ortaya konulmuştur. Buna göre; 1- Yönetmeliğin 9 uncu ve 10 uncu maddeleri rapordaki tespitler dikkate alınarak, atama ve yer değiştirmelerinde adillik ilkesinin göz önünde bulundurulması, kazanılmış hakların korunması, mesleki birikimin korunması, net ve açık olmayan ifadelerin yerine yoruma gerek kalmayacak biçimde yeniden düzenlemelidir. 2- Yönetmeliğin 17 inci maddesi 1 inci fıkrası 4 üncü bendi, Geçici Madde-1 nin 1 inci ve 2 inci fıkraları yürürlükten kaldırılmalıdır. 3- Yapılacak yeni düzenlemede, Odamızın OGM ye gönderdiği personel atama yönetmeliğine ilişkin görüşleri mutlaka dikkate alınmalıdır. 4- Raporda belirtilen 657 sayılı Kanun, 3234 sayılı Kanun ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Yer değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı yapılan düzenlemeler düzeltilmez ise, yürütmesinin durdurulup iptali için süresi içinde yargıya başvurulmalıdır. Odamız Araştırma ve Geliştirme Merkezince hazırlanmış olan iş bu rapor, Yönetim Kurulumuzca değerlendirilmiş ve benimsenmiştir. 11 Kasım 2013 ODA YÖNETİM KURULU 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 9

ODAMIZDAN ARTVİN İLİ CERATTEPE VE GENYA DAĞI ORMANLARINDA PLANLANAN MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN DOĞAL KAYNAKLAR ÜZERİNE ETKİLERİ HAKKINDA RAPOR GİRİŞ İnsanoğlunun Dünya üzerindeki varlığını sürdürebilmesi yenilenebilen ve yenilenemeyen şeklinde genel olarak ikiye ayrılan doğal kaynaklara bağlıdır. Ancak, özellikle yenilenemeyen (tükenebilen) kaynaklar, insanoğlunun özellikle son 200 yılda yarattığı inanılmaz baskı ile hem kalite hem de miktar açısından ciddi olumsuzluklar ve değişimlerle karşı karşıyadır. Kullanımı durumunda tükenen ve yenilenemeyen kaynaklardan olan demir, kömür, altın, bakır, petrol gibi madenlerin işletilmesi; ormanlar, otlaklar, toprak, su kaynakları ve yaban hayatı gibi kendini yenileyebilen doğal kaynaklar üzerinde doğrudan zararlı etkiler yaratmaktadır. Bu durumun, doğal kaynaklara bağımlı olan insanlar ve diğer canlılar açısından da doğrudan olumsuz sonuçlar doğurduğu dünyada ve Türkiye deki örnekleri ile kanıtlanmış bir gerçektir. Madencilik faaliyetleri sonucunda insanlar ve diğer canlılar için olumsuzluk oluşturan faaliyetlerden bazıları şunlardır: işletme yapılacak alandaki bitki örtüsünün temizlenmesi (örn: ormanların tıraşlanması), açık veya kapalı işletme şekline bağlı olarak ortaya çıkacak olan atıkların tam olarak bertaraf edilememesi madenlerin yeryüzüne çıkarılması sırasında oluşan hava kirliliği ve asit yağmurlarının zararları, zehirli ağır metallerden oluşan asidik maden drenajının yüzey ve yeraltı su kaynakları ile toprakları kirletmesi, kilometrelerce yeni yol ağı oluşturulması ile doğal alanların parçalanması yapılan patlatmalar ile tetiklenen heyelan olayları. Gerekli tedbirlerin alınması durumunda bile madencilik; bulunduğu coğrafyanın özelliklerine bağlı olmak üzere, ciddi zararlar ortaya çıkarmakta ve sağladığı ekonomik katkılar bu açıdan bakıldığında oldukça tartışmalı hale gelmektedir. Madencilik faaliyetlerinin sebep olduğu olumsuzlukların en yoğun şekilde görüldüğü ve çevresel sorunların en acımasızca yaşandığı yerlerden biri Artvin in Murgul ilçesidir. Murgul örneğinden yola çıkarak Artvin de planlanan madencilik faaliyetlerinin bu defa kent merkezi için çok önemli bir tehdit oluşturacağı söylenebilir. Artvin, bilindiği üzere özel doğal ve jeolojik yapıya sahip olan bir bölgededir ve dolayısıyla il sınırları içerisinde madencilik faaliyetlerinin yapılmasının kalıcı çevresel ve sosyal kayıplara yol açması kaçınılmazdır. Bu raporda, Artvin in Cerattepe ve Genya Dağı mevkilerinde yaklaşık 25 yıldır başlatılmak istenen maden işletmeciliği girişimlerinin öncelikle alandaki genel ekolojik yapı olmak üzere orman, su ve toprak kaynakları ile insan yaşamı ve yaban hayatı üzerindeki etkileri irdelenmiş ve alt başlıklar halinde sunulmuştur. 1. ALANIN KONUMU VE ÖNEMİ Maden sahaları; Artvin-Merkez ilçeye bağlı Cerattepe mevkii ile şehrin üst mahallerinden başlayarak Deriner Barajı nın üzerinden geçerek tüm Genya Dağını ve ardındaki Zeytinlik ve Oruçlu Köyleri ile yaylalarını da içerisine alan dağ silsilesidir. Maden sahalarının genel sınırları Artvin şehrinin çatısı sayılan alanları kapsamaktadır. Kent merkezini kuzeydoğu ve güneybatı yönlerinden çevreleyen Cerattepe ve Genya Dağının denizden yükseklikleri 1800 ile 2000 m arasında değişmekte ve bu nedenle alanlar konum itibariyle kentin en yüksek noktalarını oluşturmaktadır. Jeolojik yapı itibariyle heyelan oluşumuna müsait olan bu alanlarda yapılacak her türlü faaliyet aşağıda bulunan yerleşim alanları ve dolayısı ile insanlar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Maden sahaları (kırmızı çizgilerle belirlenmiş), Artvin şehir merkezinin üst mahallelerinden başlayan ve şehri çevreleyen yüksek dağların önemli bir kısmını da içerisine alan çok geniş bir alandır. Şekilden de anlaşılacağı üzere bu alandaki her türlü madencilik faaliyeti, sadece toprak, su, hava gibi doğal kaynakları değil, doğrudan insanları da olumsuz etkileyecektir. Her iki maden sahasının etki alanında öncelikle kent merkezi olmak üzere çok önemli koruma 10 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

Foto 1: Cerattepe ve Genya Dağı alanları ve turizm merkezleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ruhsat alanlarının içerisinde yer alan ve Hatila Vadisi Milli Parkı na bitişik olan 20.01.2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen Turizmi Geliştirme ve Koruma Alanıdır. Foto 3: Maden sahalarının Cerattepe bölümünün genel bir görünümü ve doğal yapısı. Bununla beraber, bir yanı Atabarı Kayak Merkezi, bir yanı da Kent Ormanı olan ruhsat sahaları ekolojik olarak uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış bitki ve hayvan türlerini barındıran çok önemli bir bölgedir. Flora Artvin, 200 ü endemik olan 305 i nadir yaklaşık 1900 bitki türü ile Antalya ve İstanbul dan sonra, ülkemizin en zengin üçüncü ilidir. Floristik açıdan çok zengin olan Artvin de uluslararası sözleşmelere göre risk altında olan ve korunması gereken çok sayıda bitki türü ve habitatları da mevcuttur. Bu nedenle de, Artvin ilini ve maden sahasını kapsayan bölge, Dünya Doğa Koruma Örgütü (Consevation International-CI), Dünya Bankası (World Bank-WB) ve Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility-GEF) tarafından Kafkasya Sıcak Noktası (Caucasus Hotspot) olarak tanımlanmış ve dünyanın biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ve aynı zamanda tehlike altındaki en önemli 34 Karasal Biyoçeşitlilik Sıcak Noktası ndan biri olarak kabul edilmiştir. Maden sahası, aynı zamanda, Batı Avrasya daki Üçüncü Zaman a ait ormanların en önemli sığınak ve relikt (kalıntı) alanıdır. Dünya üzerinde ılıman yaprak döken ormanların Üçüncü Zaman dan bu yana kesintiye uğramadan varlığını sürdürdüğü nadir bölgelerdendir. Avrupa ile Orta Asya yı içine alan geniş coğrafyadaki en büyük doğal yaşlı orman ekosistemlerine burada rastlanmaktadır. Doğal yaşlı orman ekosistemi; insan müdahaleleri ile değişime uğratılmamış, biyolojik çeşitlilik zenginliği ve değişik türde yaban hayvanlarına barınak sağlaması açısından özel önemde olan korunan ormanlar- Foto 4: Maden sahasının Genya Dağı bölümü ve doğal yapısı. Foto 2: Cerattepe ve Genya Dağı 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 11

ODAMIZDAN Rekreasyonel Özellikler Doğal güzellikleri ile tanınmış olan Artvin de yaşayan insanların en önemli sosyal faaliyetlerinden biri özellikle ormanlık alanlarda rekreasyonel amaçlı vakit geçirmeleridir. Bu açıdan bakıldığında, söz konusu maden sahalarının yaklaşık 1/3 nü de kapsayan bir bölge olan Artvin-Kafkasör Turizm Merkedır. Bundan dolayıdır ki, bölgenin koruma açısından önemini kabul eden Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), bu kesimin ılıman kuşak ve doğal yaşlı ormanlarını Dünya üzerinde korumada öncelikli 200 Ekolojik Bölge den biri olarak ilan etmiştir. Türkiye de tanımlanan 144 Önemli Bitki Alanı ndan 4 ü (Karçal Dağları-Çoruh Vadisi-Doğu Karadeniz Dağları ve Yalnızçam Dağları) Artvin il sınırları içerisinde kalmaktadır. Maden sahası da taşıdığı bitkisel zenginlik ile Çoruh Vadisi ve Doğu Karadeniz Dağları Önemli Bitki Alanları içerisinde kalmaktadır. Çoruh Vadisi Önemli Bitki Alanı bünyesinde yer alan Fıstıklı Köyü civarındaki yaklaşık 100 ha lık Pinus pinea (Fıstık Çamı) ormanı ile birçok Akdeniz kökenli kalıntı bitki de Artvin in, bitkisel tür zenginliği açısından oldukça büyük bir öneme sahip olduğunu gösteren kanıtlardır. Bu alan aynı zamanda Gen Koruma Ormanı olarak ilan edilmiştir ve öncelikli korunması gereken alanlar arasındadır. Son olarak, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (International Union for Conservation of Nature-IUCN) ve WWF tarafından desteklenen ve dünya üzerinde endemik ve nadir bitkilerin çok sayıda bulunduğu koruma değeri yüksek alanların tespiti amacıyla yapılan çalışmalar neticesinde dünya üzerinde 234 Bitkisel Çeşitlilik Merkezi tespit edilmiştir. Ülkemizden 5 alan bu kapsamdadır. Artvin ilindeki maden sahası Kuzeydoğu Anadolu Bitkisel Çeşitlilik Merkezi (SWA.19) olarak tanımlanan kesim içerisinde yer almaktadır. Ayrıca bahse konu maden alanında 60 kadar ağaç ve çalı türü ile 100 kadar otsu bitki çeşidi tespit edilmiştir. Bunlar arasında Doğu Karadeniz Göknarı (Abies nordmanniana), Papaz külahı (Euonymus latifolius), hanımeli (Lonicera caucasica) ve çınar yapraklı akçaağaç (Acer platanoides), Acer cap- padocicum subsp. Cappadocicum (beş parmak akçaağacı), Acer divergens (üç loblu akçaağaç) Alchemilla tiryalensis (aslan pençesi) gibi türler endemiktir. Rhodothamnus sessilifolius (dağ gülü), Epigea gaultheroides, Rhamnus imeritinus ve Quercus pontica (Doğu Karadeniz meşesi) ise alanda bulunan en önemli relik türlerdir. Fauna Zengin orman kaynaklarına ve yaban hayatına sahip olan Artvin biyolojik çeşitlilik bakımından ülkemizde nadir bulunan yerlerdendir. Planlanan maden sahasının hemen sınırında olan Hatila Vadisi Milli Parkı nda yapılan çalışmalarda 35 memeli, 68 kuş ile 6 çift yaşamlı (amfibia) ve 14 sürüngen (reptilia) türlerinin varlığı tespit edilmiştir. Maden alanı olarak belirlenen Cerattepe ve Genya Dağı bu milli parkın sınırını ve devamındaki aynı ekolojik birimi temsil etmektedir. Bu özelliği ile alan, adı geçen yaban hayvanları tarafından ortak yaşam alanı olarak kullanılmaktadır. Bu yöre ayı, çakal, domuz, karaca, yaban keçisi, yaban kedisi ve yaban tavşanı gibi memelilerin yanı sıra özellikle atmaca, şahin, doğan gibi nesli tehlike altındaki gündüz yırtıcı kuşlarına ve çok sayıda ötücü kuşa ev sahipliği yapmaktadır. Alanın kuş göç yollarının üzerinde olması yaklaşık 20 farklı yırtıcı kuşun gözlenmesine olanak vermektedir ki bu kuşlar ulusal yasalar ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerle koruma altındadır. zi, Artvin ilinin en eski, en yoğun kullanılan ve halkın tek seçeneği olan rekreasyon sahasıdır. Bu alan, 28-30 Haziran 2013 tarihlerinde 33. defa yapılan ve uluslararası boyutlara ulaşmış meşhur boğa güreşlerinin de yapıldığı Kafkasör Festivaline ev sahipliği yapmakta ve her yıl on binlerce kişiyi konuk etmektedir. Kafkasör, yıl boyu Artvin ve yakın çevre halkının her yıl artan rekreasyonel taleplerini karşılamaya devam etmektedir. Bu talebin büyüklüğü ve devamlılığı sonucu, alanın önemli bir bölümü Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ın talimatları ile zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Kent Ormanı olarak ilan edilmiş ve rekreasyon kapasitesi arttırılmıştır. Ayrıca, Hatila Milli Parkı na bitişik olan madencilik ruhsat alanı, 20.01.2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Turizmi Geliştirme ve Koruma Alanı ilan edilmiştir. Bununla beraber, bir yanı Atabarı Kayak Merkezi, bir yanı da Kent Ormanı olan ruhsat sahası, ekolojik olarak da uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış bitki ve hayvan türlerini barındıran çok önemli bir bölgedir. 2. MADENCİLİĞİN OLUŞTURACAĞI OLUMSUZ ETKİLER Daha önceleri Cerattepe de yaklaşık 250 ha büyüklüğünde tek bir alanda planlanan madencilik sahasının, 17 Şubat 2012 tarihinde yapılan ihale ile yaklaşık 18 kat arttırılarak 4,406 ha lık bir alana (Genya Dağı Maden Sahası dahil) yayıldığı görülmektedir. Bu alanlarda altın, bakır, gümüş ve çinko madenlerinin işletilmesi için arama ve işletme izinleri verilmiştir ki özellikle altın ve bakır madenciliğine açılmış olması bu alanda atık havuzlarının ve siyanür kullanımının kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. 2.1 Orman Ekosistemi ve Flora Üzerine Etkileri 12 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

Artvin in sahip olduğu iklimsel koşullar, jeolojik ve jeomorfolojik çeşitlilik, doğa koruma açısından olağanüstü öneme sahip bir bitki örtüsünün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çok sayıda endemik bitki türüne ev sahipliği yapan Artvin ve şehri kuşatan dağlar, özellikle madencilik faaliyetinin yürütüleceği alan; aynı zamanda Kardelen, Elma, Armut, Kiraz cinsleri için Mikro-Gen Merkezi olarak kabul edilmektedir. Floristik açıdan zengin olan Artvin ilinde uluslararası sözleşmelere göre risk altında olan ve korunması gereken çok sayıda bitki türü ve habitatları mevcuttur. Artvin ilinde; Bern (Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi) kapsamına giren türlerden 3 tanesi (Cyclamen coum, Orchis punctulata ve Vaccinium arctostaphyllos) madencilik faaliyetinin yapılacağı alanda yayılış göstermektedir. Maden sahası ormanları Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınması gereken habitatlar (Doğu Kayını-Doğu Ladini Ormanları, Anadolu-Kafkasya Doğu Gürgeni Ormanları, Doğu Karadeniz karışık meşe-gürgen ormanları, Karadeniz Bölgesi göknar (Abies nordmanniana) ormanları, doğu ladini (Picea orientalis) ormanları ve Karadeniz- Kafkasya dağlık kızılağaç (Alnus glutinosa) galeri ormanları) listesinde yer almaktadır. Artvin ilinde doğal yayılışa sahip olup, CITES (Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) sözleşmesine tabi olan çok sayıda tür (Galanthus krasnovii, G. woronowii, Cephalanthera rubra, Dactylorhiza osmanica var. osmanica, D. romana, Orchis punctulata, O. purpurea, Cyclamen coum subsp caucasicum, C. coum subsp. coum, C. parviflorum var. parviflorum ve C. parviflorum var. subalpinum) maden sahasının içinde yayılış göstermektedir. Artvin-Cerattepe ve yakın çevresinde bulunan endemik (26 takson) ve nadir (24 takson) bitkilerin sayısı 50 olup, alanda bulunan toplam tür sayısı ise 600 civarındadır. Söz konusu bitki türlerinin büyük bir çoğunluğu ülkemizde yalnızca Artvin de yayılış göstermekte olup ülkemizin bitkisel zenginliği açısından endemikler kadar önemlidirler. Maden sahasında ve çevresinde bulunan bu bitkiler madencilik Foto 5: Artvin Cerattepe de bir kaç yıl önce madencilik faaliyetlerine başlanmadan önce yapılan tıraşlama ile tahrip edilen doğal yaşlı ormanların bir bölümü. faaliyetinden olumsuz yönde etkilenecektir. 2.2 Yüzey ve Yeraltı Suları ve Kalitesine Etkileri Artvin deki Maden işletmesi için hazırlanan ve adeta bir yapılabilirlik bildirgesi olarak ortaya konan ÇED raporunda Artvin Şehri içme ve kullanma suyu ihtiyacı Genya Dağı yüzey sularından elde edilmektedir denilmektedir. İçme ve kullanma suyu bakımından çok zengin olmayan, yaz kuraklıklarında su sıkıntısı çeken bir yöre olduğu da dikkate alınarak denilebilir ki Artvin Şehri için Genya Dağı su kaynağı en hayati varlık durumundadır. Dünya üzerinde özellikle kurak-yarıkurak iklim mıntıkalarında dağlar, suların % 65-90 gibi önemli oranını sağlayan ve bu yüzden koruma altında olan ekosistemlerdir. Madencilik faaliyetlerinde genellikle akla gelen ilk ciddi olumsuzluk içme ve kullanma sularını meydana getiren yüzey ve yeraltı sularının kirlenmesinin nerede ise kaçınılmaz olması gerçeğidir. Çünkü yaşamın kaynağı olan su kaynaklarının kirlenmesi, insanlar başta olmak üzere tüm canlıların ya yaşam alanlarını terk etmeleri (zorunlu göç) ya da sağlık açısından tehlikeli olacak bu alanlarda yaşamlarına devam etmeleri anlamına gelmektedir. Örneğin alandaki madencilik için hazırlanan ÇED raporunda bile madencilik faaliyeti madenin rezervi ile sınırlı geçici bir endüstriyel faaliyet olmasına karşılık, çevre üzerine etkisi uzun süreli ve zaman zaman insan ve hayvan sağlığı üzerinde risk yaratan bir çevresel unsurdur denilmektedir. Su kaynaklarının, söz konusu maden sahalarının işletilmesi durumunda nasıl etkilenebileceği aşağıda maddeler halinde sunulmuştur: Yüzey ve yeraltı su kaynakları madencilik faaliyetlerinde kirlenmeye karşı en hassas kaynakların başında gösterilebilir. 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 13

ODAMIZDAN İnsanlar ve diğer canlıların temiz içme suyu ve kullanma suyuna duydukları zaruri ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda su kaynaklarının kirlenmesi oldukça ciddi sağlık sorunlarına neden olabilecektir. Bilindiği üzere, yağmur ve kar yağışları ile başlayan su döngüsünde yüksek kesimlere düşen yağış, eğimin etkisi ile hem yüzeysel (dere, nehir, pınar vb.) hem de yeraltı suları olarak daha aşağıdaki akarsuların ana kollarına veya göllere ve denizlere ulaşan bir süreç izler. Doğal ortamlarda yağışla beraber oluşan suları toplayan ve irili-ufaklı akarsu yatakları ile dağıtan coğrafik sınırlar su havzaları olarak tanımlanırlar. Diğer bir ifade ile yeryüzüne düşen yağış doğal bir süzgeç görevi gören bitki örtüsü (özellikle ormanlar) ve kayaçlar tarafından tüm canlılar için temiz ve kullanılabilir su haline getirilir. Bu süreçte söz konusu bu doğal yapıya yapılacak müdahaleler bu durumda maden işletmeciliği- bu doğal sürece telafisi mümkün olmayan olumsuz etkilerde bulunur. Artvin de planlanan madencilik işletmeciliğinde de özellikle re- zervin çıkarılması ve zenginleştirilmesi faaliyetleri ile ortaya çıkacak olan sıvı veya katı atıkların bölgedeki yağış ve eğimin de etkisi ile yüzey ve yüzey altı su kaynaklarına ulaşarak hem içme hem de kullanma sularını kirletmesi kaçınılmazdır. Bunun en büyük nedeni de Artvin deki maden sahalarının şehir merkezinin en üst kısımlarında yer alıyor olmasıdır. Şekil 5 te de açıkça görüldüğü gibi şehrin mevcut içme suyu kaynaklarının var olduğu noktalar madencilik sınırları içerisindedir ve madencilik işletmeciliği yapıldığı takdirde oluşacak ağır metallerin ve diğer zehirli atıkların yüzeyden veya yeraltından bu kaynaklara karışabileceği rahatlıkla görülebilmektedir. Şirketin hazırladığı proje ve ÇED raporundan anlaşıldığı üzere söz konusu iki ruhsat alanı (Cerattepe ve Genya Dağı) birleştirilmiş ve alanın tümü altın, bakır, çinko ve gümüş madenciliğine açılmıştır. Burada özellikle altın madeninin işletilmesi ile su kaynaklarının yüzyıllarca sürebilecek bir kirlenme olasılığı ile zararların çok daha şiddetli ve ciddi boyutlara taşınacağı açıktır. Çünkü altın Şekil 6: Cerattepe ve Genya Dağı Maden Sahaları, Artvin şehir merkezinin büyük bir kesimine içme suyu sağlayan doğal su kaynaklarını da sınırları içerisine almaktadır. madeninin Dünya daki üretiminin %90 a yakını sadece siyanür çözeltisi ile yapılmaktadır. Söz konusu maden sahalarını da içeren bölgenin %80 lik kısmının %60 ın üzerinde ortalama eğime ve sarp arazi yapısına sahip olması, işletilmek istenen madenlerin çıkarılması ve işlenmesi sırasında tüm su kaynaklarının kirlenmesi anlamına gelecektir. Ülkemizin en etkin doğa ve çevre örgütlerinden biri olan WWF-Türkiye nin bildirdiğine göre; uzun yıllardır, doğa korumacıların en büyük kâbuslarından biri olan siyanürle madencilik, Avrupa Parlamentosu nun 5 Mayıs 2010 tarihli gerekçeli kararıyla, Avrupa Birliği'nde 2011 yılının sonuna kadar tamamen yasaklanmıştır. Henüz çok yakın bir kaza olarak aklımızda kalan Kütahya daki ETİ Gümüş A.Ş. ye ait gümüş madeni tesisindeki atık barajının çökmesi ve havuzda bulunan siyanürlü suyun bölgedeki yer altı ve yerüstü sularından, tarım alanlarına kadar tüm yaşamı, çevre ve halk sağlığını tehdit ettiği ve etmekte olduğu bilinmektedir. Bunlara ilaveten, hem su kaynakları hem de diğer doğal kaynakları ve dolayısı ile insan ve diğer canlıların yaşam koşullarını olumsuz etkileyecek diğer bir durum ise maden sahasında kurulması planlanan su havuzları ve atık havuzlarının yapılmasıdır. Şirketin ilk projesinde yer alan dört adet atık havuzunun daha sonra revize edilen ikinci projesinde yer almamasına rağmen, Artvin in tam çatısında projelendirilecek havuz benzeri yapıların yüksek eğimli, sarp ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan şehrin, su kaynakları kirlenecek, şehir merkezinde yaşayanlar insanlar için ciddi tehlikeler oluşacaktır. Artvin şehrinin üzerinde henüz 14 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

hazırlık aşamasındaki madencilik çalışmaları sırasında yapılan sondaj faaliyetleri ve küçük patlatmalar bile bazı yüzey ve yeraltı sularının yer değiştirmesine, pınar veya gözelerin kaybolması gibi değişimlere neden olduğu konusunda yerel halkın resmi makamlara çok sayıda şikayeti olmuştur. Artvin deki maden sahalarının etki alanında bulunan su kaynaklarının da benzer şekilde değişmesi ve kaybolması olasılığı oldukça yüksektir. Hem bu olasılığı arttıracak ve hem de genel anlamda bölgedeki su kaynaklarını olumsuz yönde etkileyecek bir gerçek de Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından hazırlanan heyelan risk raporudur. Bu raporda, en üst nokta olan Kafkasör-Cerattepe den Çoruh Nehri kıyılarına kadar olan tüm şehrin önemli bir bölümünün yüksek heyelan riski taşıdığı belirtilmektedir. Maden sahalarının da içinde olduğu bu alanlarda, madenin çıkarılması esnasında yapılacak patlatmaların, hem su kaynaklarının tahribi hem de büyük heyelanlara yol açabilme potansiyellerinin varlığı, Kent için en büyük tehdit unsurlarının başında değerlendirilmektedir. Bölgede yapılması planlanan madenciliğin açık işletme olarak yapılması ve çıkarılan rezervin aynı yerde zenginleştirilmesi durumunda kurulacak olan tesislerden açığa zehirli bazı gazlar (örn: sülfür dioksit (SO 2 ) ve azot oksitler (NO x )) çıkacaktır. Bu gazların havaya karışması ve yağışla beraber yeryüzüne inerek sülfürik asit (H 2 SO 4 ) ve nitrik asite (HNO 3 ) dönüşmesi ile asit yağmurları olarak bilinen olgu oluşur. Hem su ve toprak kaynaklarını hem de bölgedeki bitki örtüsünü olumsuz etkileyen bu durum, su kaynaklarının, sadece içme/ kullanma amaçlı yararlanılmasını tehlikeye atmayacak aynı zamanda başta balıklar olmak üzere bütün sucul canlıların zarar görmesine neden olacaktır. Asit yağmurlarının bu bölgedeki en ciddi zararı ise maden sahalarının şehir merkezine çok yakın olmasından dolayı insanlar üzerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek etkileridir. Bu sorunları birebir yaşamış ve hala yaşayan bir örnek olarak Artvin in Murgul ilçesi gösterilebilir. Foto 7: Murgul da bulunan büyük maden çukurlarından birinin görüntüsü. Foto 8: Murgul da terk edilen asit fabrikası, madenciliğin sadece işletme sırasında değil sonrasında da ağır olumsuz etkileri olduğunu gösteren çok açık bir örnek olarak gösterilmektedir. Bu ilçede 1951 yılından beri yürütülen bakır madeni işletmeciliği ile oluşan başta asit yağmurlarının ve hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan doğruca Murgul Çayına verilen ve oradan da Çoruh Nehrine (2005 ten bu yana Borçka Baraj Gölüne) giden ağır metal yüklü atıkların, doğal kaynaklar ve insanlar üzerinde yaptığı olumsuz etkileri, yapılan bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Bu durumda, eğer Artvin de yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine izin verilirse, benzer sonucun Artvin şehir merkezi için de oluşması çok yüksek bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise Artvin de Çoruh Nehri üzerinde yapılan çok sayıda barajdan biri olan Borçka Barajı nın rezervuarında bulunan suyun kalitesinde meydana gelebilecek değişimlerdir. Bir diğer ifade ile yukarıda kısaca açıklanan tüm kirlilik etmenlerinin başta Fabrika Dere ile Hatila Dereleri Havzaları boyunca doğrudan Çoruh Nehri ne ve dolayısı ile de Borçka Barajının taşıdığı su kütlesine ulaşması gerçeğidir. Söz konusu kirlilik unsurlarının yaklaşık 1800-2000 metrelerden Çoruh Nehri ne ve Borçka Barajına taşınmasının iki önemli olumsuz sonucu olacaktır. Bunlardan ilki Artvin şehir merkezinin alt bölümlerine önceki yıllarda içme suyu sağlayan ve Çoruh Nehri boyunca bazı noktalarda bulunan yer altı su depolarının (akifer) kirlenmesidir. İkincisi ise Borçka Baraj gölünde yapılması planlanan ekonomik (balıkçılık, taşımacılık vb.) ve rekreasyonel (başta su sporları gibi) etkinliklerin sekteye uğraması olacaktır. Hem şirketin hazırladığı proje ve ÇED raporunda hem de Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından Artvin deki maden sahaları hakkında hazırlanan raporda bölgedeki cevherin sülfürlü minerallerden oluştuğu belirtilmektedir. Bilimsel çalışmalar, işletilme sırasında bu minerallerin açığa çıktığında ve özellikle nem ve oksijen ile karşılaştığında çözünerek sülfürik aside dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Dolayısı ile Artvin deki maden sahalarında da benzer kimyasal dönüşümlerin 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 15

ODAMIZDAN meydana gelmesi ve bölgedeki su havzalarında asit maden drenajı oluşması kaçınılmazdır. Foto 9: Artvin in Cerattepe mevkiinde yapılan sondaj çalışmalarında açığa çıkan bazı ağır metallerin su ve hava ile temasından sonra oluşan asit maden sularının yarattığı kirlilikten bir görünüm. Ayrıca unutulmamalıdır ki, su kaynaklarının bu tür asit oluşumları ile kirlenmesi madencilik faaliyetleri tamamlandıktan sonra da yüzlerce yıl devam edebilecektir. Her şeyi toz pembe gösteren ÇED Raporundaki değerlendirmede bile buradaki en önemli sorunlardan biri Asit Maden Derenajı ve Asit Kaya Derenajıdır denmektedir. ÇED raporu ve teknik dokümanlarda madencilik faaliyeti süresince bu suların atık havuzlarında depo edileceği belirtilmektedir fakat işletme faaliyeti bittikten sonra devam edecek olan asit maden sularının nasıl bertaraf edileceği konusunda herhangi bir önlemden söz edilmemektedir. Bu durumda, maden şirketi faaliyetini tamamladıktan sonra oluşacak asit maden suları problemi ile ne yazık ki, yerel yönetimler ilgilenecek ve kirliliğin önlenmesinin parasal yükü devlete ve dolayısı ile halka yüklenecektir. Tüm bunlara ilaveten, söz konusu asit maden sularının sahip olduğu yüksek asitlik derecesi nedeni ile hem çıkarılan rezervlerdeki ve hem de yeraltındaki ağır metal iyonları da çözünecek ve bu ağır metaller bölgedeki yüzey ve yeraltı sularına karışacaktır. Bunun sonucu olarak başta insan sağlığı açısından büyük riskler oluşturacak ve buna ek olarak doğadaki diğer canlıların da olumsuz etkilenmelerine neden olacaktır. Oysaki başta Anayasamız olmak üzere ama özellikle de Çevre Kanunu, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği ve Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik gibi düzenlemelerle su kaynaklarımız yasal olarak aslında iyi bir korunmaya sahiptir. Ancak ne yazık ki uygulamaya gelindiğinde söz konusu düzenlemeler ya göz ardı edilmekte veya çıkarılan başka kanun veya yönetmeliklerle etkisiz hale getirilmektedirler. Bu açıdan bakıldığında, mevcut yasaların ve yönetmeliklerin ilgili bakanlıklar ve kurumlar, yerel yönetimler ve özellikle de yargı kurumlarınca su kaynaklarının korunması önceliktir düşüncesi ile göz önünde bulundurulmalı ve bu ilke temel alınarak kararlar verilmelidir. 2.3 Heyelan (ve Diğer Kütle Hareketleri) Üzerine Etkileri Daha önce de belirtildiği üzere Artvin il genelinin önemli bir kısmı oldukça sarp ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Bu nedenle de yılın önemli bir bölümünde (özellikle yağmurların ve kar erimelerinin arttığı bahar aylarında) heyelan, kaya yuvarlanmaları, çamur akması ve sel/taşkın oluşması gibi normalde doğal olarak meydana gelen ancak son yıllarda çeşitli nedenlerle (özellikle yanlış insan faaliyetleri) daha da sıkça rastlandığı bir bölgedir. Bu durum, Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından hazırlanan heyelan risk raporunda ve oluşturulan haritada da kanıtlanmış ve söz konusu maden sahalarını da içeren Artvin in önemli bir bölümünün yüksek heyelan riski taşıdığı belirtilmiştir. Bu tür kütle hareketlerinin artış göstermesindeki en önemli nedenler arasında yağışların fazla olması, eğim ve engebeliğin yüksek olması, arazi kullanım değişimleri (orman alanlarının tarıma veya otlak alanlarına dönüştürülmesi), tekniğine uygun olmayan orman yolu veya karayolu yapımları ile mevcut bitki örtüsünün tıraşlanmasını gerektiren müdahaleler (örn: madencilik) sayılabilir. Artvin genelinde heyelanları veya can ve mal kaybına neden olan benzer olayları doğal olarak tetikleyen çok sayıda faktörün zaten mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, bu faktörlere bir de yapılması planlanan madencilik faaliyetlerinin neden olacağı bölgedeki değişimlerde eklenince heyelan gibi tehlikeli olayların artış göstermesi yüksek olasılıktır. Madencilik çalışmalarında heyelan benzeri olayları tetikleyebilecek faaliyetler şu şekilde özetlenebilir: Ormanların ve diğer bitki örtüsünün temizlenmesi: madencilikte yol inşası, şantiyelerin kurulması, galerilerin açılması, çıkarılacak rezervin depo edileceği pasa sahası, atık havuzlarının yapımı gibi faaliyetler için oldukça geniş alanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu 16 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013

Foto 10: Maden şirketinin Cerattepe mevkiinde kendi şantiyesi için döktüğü beton platformun yaklaşık 2 yıl gibi bir süre içerisinde heyelanla tahrip olması. amaçla da on binlerce ağacın kesilmesi, diğer bir deyişle yüzlerce hektarlık ormanlık alanların tıraşlanması zorunlu olacaktır. Alanın bitki örtüsünden temizlenmesi, yüzeysel akışı attırarak yamaçlardaki malzemenin eğimle beraber hareket ederek heyelanları tetiklemesi anlamına gelmektedir. Yol yapım çalışmaları: maden sahalarına ulaşımın sağlanması ve çıkarılacak olan pasanın taşınması amacı ile onlarca kilometrelik yol yapımı şirketin de projesinde ve ÇED raporunda yer almaktadır. Söz konusu maden sahasının neredeyse tamamen ormanlık olduğu bu bölgede yapılacak olan uzun yol ağının hepsi mevcut orman ekosistemini parçalayan, sarp arazideki eğimli yamaçların arasındaki bağlantıyı koparan ve dolayısı ile bölgedeki olası heyelan olaylarını tetikleyecek en tehlikeli müdahaledir. Özellikle yolların inşa edilmesi sırasında yol şevlerinin belli bir eğimle yapılmaması veya yağış sularını düzenli bir şekilde uzaklaştırmak amaçlı drenaj su hendeklerinin yapılmaması gibi yanlış teknikler, yağış sularının yollardan içeri sızarak yamacı ağırlaştırılması ile bölgenin heyelanlar açısından daha da riskli olmasına neden olacaktır. Maden çalışmalarındaki patlatmalar: madencilik faaliyetlerinde birçok olumsuzluğa neden olan aşamalardan biri de dinamit patlatmalarıdır. Galer açılması ve rezervin ufalanması sırasında kullanılan dinamitlerin patlatılması ile heyelan riski zaten yüksek olan bu coğrafyada kütlesel hareketlerin oluşumunda tehlikeler ciddi boyutlara varabilecektir. SONUÇ Yukarıda konumu, sadece ulusal değil uluslararası kuruluşlarca bilimsel olarak kabul edilmiş önemi ve planlanan madenciliğin olası zararları ve riskleri verilen maden sahalarında işletme izni verildiği takdirde; Cerattepe ve Genya dağındaki çayırlıkların binlerce ton kazı materyali deposu haline getirilmesinin, sondajlar ve tünellerle yer altı su sistemlerinin bozulması ve devasa çukurlar oluşmasının, suyun ph sının neredeyse asit düzeyine gelmesinin ve zaten yetersiz Artvin-Rize karayolunun her gün onlarca dev kamyonla işgal edilip sürüş ve yol güvenliğinin ortadan kaldırılmasının ve en önemlisi Artvin Şehrinin tam üzerinde devasa bir çukur oluşmasının ciddi olumsuz sonuçlarının olması kaçınılmazdır. Artvin kentine karşıdan bakıldığında doğu, güney ve güneybatıdan Kafkasör-Cerattepe ve Genya; kuzeyden Saçinka dağları ve tüm bu dağların yoğun ormanları ile sarmalandığı, diğer bir deyişle adeta korunduğu görülmektedir. Artvin in tam üzerinde bulunan ve yamaçları Artvin şehir merkezini oluşturan bu alan üzerindeki hafriyat, depolama, taşıma, kırma, eleme gibi faaliyetlerin oluşturacağı yoğun toz doğrudan kent merkezi üzerine yağacaktır. Merkeze 4-5 km uzaklıktaki Deriner Barajındaki faaliyetlerden gelen tozların bile Artvin i adeta toza buladığı düşünüldüğünde, madencilik faaliyetinden oluşacak olan zararlı hatta zehirli tozların daha yoğun olarak kent üzerine yağması kaçınılmazdır. Bu yönüyle kent merkezinde yaşayan halkın madencilik faaliyetlerinden doğacak ağır çevresel sorunların etkisi altında olacağı aşikârdır. Çoruh Vadisi üzerinde onlarca yıldır süren baraj çalışmaları sırasında başta toz olmak üzere birçok çevresel sorunu göğüslemiş olan Artvin İlinin yeni ve onarılması olanaksız sorunlarla tekrar karşı karşıya kalacağı çok açıktır. Ülkemizin de taraf olduğu Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ile ilgili Rio Sözleşmesi ve gene taraf olduğumuz Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamla- 2013 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 17

ODAMIZDAN rını Koruma (Bern) Sözleşmesi doğanın korunması yönünde uluslararası platformlarda verdiğimiz ulusal taahhütlerimizden bazılarıdır. Bu sözleşmelerde her akit taraf, planlama ve kalkınma politikalarını saptarken yabani flora ve faunanın muhafazasına özen göstermeyi taahhüt eder açıklamaları çok nettir. Sadece bu sözleşmelerin bazı hükümleri bile sahip olduğumuz doğal kaynakların aslında herkesi ilgilendiren bir dünya mirası olduğunu açıklamaya yetmektedir. Öte yandan kendi madencilik teknolojilerini oluşturamamış hiç bir ülkenin bu alışverişte kazanma şansları yoktur çünkü tüm çok uluslu madencilik şirketleri, gelirlerin neredeyse tamamını -yasal olarak- dışarı götürmektedir. Son yıllarda Ülkemizde yapılan yeni yasal düzenlemelerle yabancı sermaye girişini desteklemek için oluşturulan büyük teşvikler, madencilik sektörü için inanılmaz boyutlara vardırılmıştır. Bu fotoğrafa bakılınca kamu payı düşük istihdam yaratma ve katma değeri topluca değerlendirildiğinde; tatmin edici bir kamu yararından bahsetmek mümkün değildir. Bizlerin koruyarak çok özel faydalar için kullanmamız gereken ve sahip olmakla övünç duyacağımız kaynakları talan etmek gibi bir tasarrufun gelecekte en başta bizleri olumsuz etkileyeceği açıktır. Çevreye verilen zarar aslında tüm canlılara ve insanlığa verilen zarardır. Bozulmamış ekosistemlerin içindeki genetik, tıbbi ve ekonomik hazinelerin gelecekte insanlığın umudu olacağı hatırdan çıkarılmamalıdır. Artvin için sürdürülebilir kalkınma çabaları, ekolojik turizm, ekolojik tarım ve eğitim üzerine odaklanmalıdır. Bu sektörlere hizmet edecek onlarca alt sektör vardır ve bu sektörlerin gelişmesini sağlayacak önlemler üzerinde durulmalıdır. Artvin tüm yöreleriyle bozulmamış doğal kaynaklara ve yüzlerce yıllık geçmişi olan kültürel mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Kırsal alandaki istihdam ve gelir için en uzun erimli işkolunun ekoturizm olduğu su götürmez bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Artvin İli, doğa temelli turizmin son yıllardaki yükselen yıldızı konumundadır. Son yıllardaki turist artışı bu görüşü teyit etmektedir (2001-2012 yılları arasında toplam turist sayısı 174 binden 450 bine ulaşmıştır. Bu sayılara kırsal alandaki pansiyon ve diğer tesislerdeki konaklamalar dahil değildir. Turizm ayrıca iş ve gelir olanakları yönünden stratejik önemde bir sektör olarak iyi yönetilirse hem gelir adaleti hem de koruma yönünden etkili olabilmektedir. Şöyle ki; ekoturizm faaliyetleri yerel halkın üretimi ve hizmeti ile yaygın olarak katılabileceği, uzun süreli ve güvenilir gelir sağlayabileceği bir iş kolu iken; madencilik çok daha az sayıda insana kısa süreli gelir sağlayan, öte yandan yaşam alanlarını tamamen tahrip eden bir sektör durumundadır. Kaldı ki ÇED raporunda üretim aşamasında farklı mesleklerden toplam 183 kişinin çalışacağı açıklanmaktadır. Bu alanda yapılması planlanan çalışmalar için 10-12 yıllık bir süre öngörülmektedir ki bu süreler rezervin karlı bölümü bitmesine bağlı olarak daha da kısalmaktadır. Diğer yandan Artvin ilinde yürütülen bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetleri önem arz etmektedir. Son yıllarda bölgesel gelişim planlarında organik tarım üretimi önemli bir yer tutmaktadır ve bu konuda çok sayıda yeni yasal düzenlemeler yapılmıştır ki bunlara göre üretim alanlarının ağır metal riskinden dolayı kara yoluna mesafesi bile son derece önemliyken, hemen bitişiğinde başlatılacak madencilik faaliyeti ne yazık ki bu alanların organik tarımsal üretim potansiyelini olumsuz etkileyecektir. Halen Artvin ilinde organik tarım sertifikası ile üretim yapan bal işletmeleri mevcuttur, bu küçük işletmelerin önemli bir kısmı ise maden sahasına oldukça yakın olan Hatila Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde yer almaktadır. Yöre halkı için önemli bir geçim kaynağı olan organik bal üretimi de madencilik faaliyetleri sonucunda doğaya bırakılacak olan ağır metaller nedeniyle zarar görecektir. Öte yandan araştırmalar göstermiştir ki ekonomik eşitsizlikler/sıkıntılar ile biyoçeşitlilik kaybı arasında dikkat çekici bir ilişki vardır. Bu açıdan bakıldığında madencilik, yoğun biyoçeşitlilik kaybına neden olan unsurların başında gelmektedir. Benzer durum Artvin için de kaçınılmaz olacaktır. Çünkü yalnızca 10 yıl gibi kısa bir süre yapılacak olan maden işletme faaliyeti, Artvin merkezini, yanı başında bulunan terkedilmiş kasaba görünümündeki ilçesi Murgul a benzer bir duruma dönüştürecektir. Ayrıca turizmde oluşan hızlı artışın da kısa sürede tersine döneceği ve nihayetinde tamamen biteceği açıktır. ÇED raporunda bile belirtildiği gibi bazı kesimlerde meydana gelecek dönüşümün geriye dönme şansı bulunmamaktadır. Bu nedenle yörede doğal yaşamın korunması çalışmalarına destek verilmesi gibi noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir gibi önerileri 18 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL 2013