HASTALIKTA VE SAĞLIKTA. bebekler. obezite tehdidi altında!



Benzer belgeler
MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

Sigaranın Vücudumuza Zararları

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

KANSER TANIMA VE KORUNMA

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA

Bariatrik Metabolik Cerrahi Derneği nden BASIN AÇIKLAMASI

9. Sigarayı bırakma zamanı

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

l Sağlıkta Kalite

Reflü Hastaları Ne Yapmalı?

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Kalp Kapak Hastalıkları

OBEZİTE CERRAHİSİ GEÇİREN KİŞİLERDE KİLO VERMEK BEYNİ İŞTE BÖYLE ETKİLİYOR!

Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır

OBEZİTE DİYABET VE METABOLİK HASTALIKLAR DAİRE BAŞKANLIĞI

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTEYİ ANLAMAK! FAZLA KİLO İLE OBEZİTE ARASINDAKİ FARK NEDİR?

TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN ÇOCUK KALP SAĞLIĞINA OLUMSUZ ETKİLERİ

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

Kalp Hastalıklarından Korunma

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

Kocaeli İlinde Obezite ve Bir Tedavi Alternatifi Olan Obezite Cerrahisi Farkındalığının Değerlendirilmesi

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

ACIBADEM BODRUM HASTANESİ

neden az yağlı az kolesterollü diyet?

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

OBEZİTE CERRAHİSİNDE SIKÇA SORULAN SORULAR (SSS)

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Neden Çankaya Ortopedi?

YAŞAMBOYU SPOR ve ANTRENMAN BİLGİSİ. HAZIRLAYAN Zekeriya BAŞEKEN Beden Eğitimi Öğretmeni 1

BARİATRİK CERRAHİ İLE BESLENME KOMPLİKASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

TİP 2 DİYABETİN TEDAVİSİNDE MİNİMAL İNVAZİV CERRAHİ

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

OBEZİTE NEDİR? Erkeklerde %20,5 Kadınlarda ise % 41,0 Toplamda % 30,3 olarak bulunmuştur. İstanbul 33,0 Orta Anadolu 32,9

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

AFYONKARAHİSAR HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZİ VE ANNELİK OKULU FAALİYET RAPORU

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Günde kaç saat, haftada kaç gün egzersiz yapılmalı?

TÜRK HENKEL'DE ÜST DÜZEY ATAMA

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ):

KOLOREKTAL KANSERE DUR DEMENİN 12 YOLU

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ OMURİLİK YARALANMALARI HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

ÇANKAYA BELEDİYESİNİN ÖZEL HASTANELERLE YAPMIŞ OLDUĞU PROTOKOLLERLE ALINAN İNDİRİM ORANLARI

Zayıflarken Yapılan 5 Hata ve Çözümleri

TIBBİ HİZMETLER BAŞKANLIĞI DİYABETİMİ YÖNETİYORUM PROJESİ DİYABET YÖNETİMİ KURSU RAPORU

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

ÇANKIRI GAZİ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ İŞLETMELERDE MESLEKİ EĞİTİM YILLIK PLAN

SAĞLIKLI KALP İÇİN AKTİF YAŞAM

SAĞLIK BÜLTENİ POLİKLİNİĞİMİZ AÇILDI.

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan

KALİTE YÖNETİM BİRİM ÇALIŞMA TALİMATI

Çalışma Ortamında Sağlığın Korunması ve Geliştirilmesi

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

İdrar kaçırma hastalığına boyun eğmeyin.

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

MOBIL SAGLIK SEKTÖRÜNÜN GELECEGI

UÜ-SK AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI HİZMET KAPSAMI

Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü

METABOLİK-BARİATRİK CERRAHİDE BESLENME YAKLAŞIMI VE BARİATRİK CERRAHİ DİYETİSYENLİĞİ KURSU

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

Uzman Doktorlar. Akay Hastanesi nin tıbbi kadrosu, alanında uzmanlaşmış, bilgili, deneyimli, yenilikleri takip eden doktorlardan oluşmaktadır.

Çocukluk Çağı Obezitesi

Menopozda Öz-bakım. Doç.Dr.Nevin Hotun Şahin İ.Ü Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi

Transkript:

HASTALIKTA VE SAĞLIKTA SAYI 24 YAZ 2012 bebekler obezite tehdidi altında! Tüp bebekte devrim: EmbryoScope Medicana'da Gençlik iksiri İnfini Her yaşa uygun doğru spor yapma rehberi Rekonstrüktif Cerrahi ile çatlak ve sarkmalara son Havuzlardaki tehlikelerden nasıl korunuruz?

EDİTÖR YAZ 2012 3 Obezite Ö önlenebilir bir hastalıktır dem, apne, artrid, eklem ağrıları, göğüs duvarı ve diyaframda kısıtlama, bel ağrıları gibi mekanik etkileri, depresyon, beden memnuniyetsizliği, anksiyete gibi psikolojik sorunlar yanı sıra; kanser, diyabet, kalp damar hastalıkları, organ kayıpları gibi önemli kronik sağlık sorunlarına yol açan obezite, günümüzün en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Uzmanlar 2015'te dünyada 700 milyon obezite hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de aşırı kilo problemi yaşayacağını öngörüyor. Bu konudaki tehlike sinyalleri uzmanları ve politikacıları küresel, bölgesel, ulusal ve yerel önlemler alma yolunda harekete geçirdi. Tüm dünya obeziteyi bir hastalık olarak kabul edip, önlemler alıyor. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, çeşitli sağlık örgütleri bu konunun önemine dikkat çekip, önlemleri toplum geneline yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Geçmişte erişkin problemi olarak algılanan sorun, artık çocukluk çağına kadar inmiş durumda. Sorun genetik olabildiği gibi daha çok yanlış beslenme ve hareketsizlik temelinde büyüyor ve ailenin eğitimi gerekiyor. Obeziteyi bir halk sağlığı sorunu olarak algılayıp, önlemlerimizi buna göre geliştirmeliyiz. Gelişen sağlık sorunları, çağdaş sağlık kurumlarının organizasyonel yapılarını yeniden biçimlendirmelerine ve toplum gereksinimlerine uygun yapılanmalara gitmelerine yol açıyor. Medicana Sağlık Grubu önleyici ve tedavi edici hizmetleri arasına Obezite Tedavi Merkez'lerini katarak bu önemli halk sağlığı sorununa çözüm üreten çalışmalar yapıyor. Beslenme, egzersiz, davranış tedavisi, cerrahi tedavi gibi multidisipliner yaklaşımla obezitenin toplumumuzda risk oluşturmasının önüne geçmeye çalışıyor. Obezite birçok vücut sisteminde fonksiyonel bozulmaya yol açıyor. En önemlilerinden biri karaciğerde oluşturduğu yağlanma ve sinsi ilerleyen kalıcı ve geri dönüşsüz hasarlar. Bu durum obezite hastasını organ nakline kadar götürebiliyor. Elinizdeki sayıda, uzmanlarımızın bu konudaki tavsiyelerini bulacaksınız. Unutmayalım tüm hastalıklar gibi obezite de önlenebilir bir hastalıktır ve kulaktan dolma bilgiler yerine uzmanların tavsiyelerine kulak vermek doğrudur. Hiçbir sağlık sorununuz olmasa bile yaptıracağınız dönemsel check up larla kendiniz ve ailenizin sağlık sorunları ile karşılaşmadan uzun ve zinde yaşamasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı, Kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle. MEDICANA AVCILAR MEDICANA BAHÇELİEVLER MEDICANA ÇAMLICA MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA MEDICANA DİŞ MEDICANA SAMSUN MEDICANA KONYA MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ

İÇİNDEKİLER 4 YAZ 2012 YAZ 2012 5 Sağlık Grubu Dergi Danışma Kurulu PORF. DR. KADİR VEHBİ BAYKAL ÜROLOJİ UZMANI PROF.DR. İSMET DINDAR KARDIYOLOJI UZMANI PROF. DR. ALİ CEM YORGANCIOĞLU KALP-DAMAR CERRAHİSİ PROF. DR. AYŞIN BAKKALOĞLU ÇOCUK NEFROLOJISI PROF. DR. BARIŞ DİREN RADYOLOJİ UZMANI PROF. DR. CAZIP ÜSTÜN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM PROF. DR. CEM SUNGUR NEFROLOJI PROF. DR. FULYA TANYERİ İÇ HASTALIKLARI PROF. DR. GÜVEN ERDOĞ KALP DAMAR CERRAHİSİ PROF. DR. HASAN TAŞÇI GENEL CERRAHI PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ PROF. DR. KAYA KANBEROĞLU RADYOLOJİ PROF. DR. LEVENT ALIMGIL GÖZ HASTALIKLARI PROF. DR. MAHMUT BAŞOĞLU GENEL CERRAHI PROF. DR. MARIF MUTLU CIHANGIROĞLU RADYOLOJI PROF. DR. MEHMET SALİH BİLAL KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ PROF. DR. MERAL KOZAKÇIOĞLU ÖZEKICI FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON PROF. DR. M. İRFAN SABAH KARDİYOLOJİ PROF. DR. MUZAFFER SARIYAR GENEL CERRAHİ UZMANI (TRANSPLANTASYON) PROF. DR. NAZLIHAN GÜNAL PEDİATRİK KARDİYOLOJİ PROF. DR. OSMAN UĞUR ÇALPUR ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ PROF. DR. ÖMER IŞIK KALP DAMAR CERRAHISI PROF. DR. SADIK ERSÖZ GENEL CERRAHI UZMANI (TRANSPLANTASYON) PROF. DR. SEBAHATTİN ATEŞAL KARDİYOLOJİ PROF. DR. SELİM AKSÖYEK ÇOCUK CERRAHISI PROF. DR. SUMRU ŞEKERCİ ANESTEZİ PROF. DR. TAMER TÜRK AĞIZ VE DIŞ SAĞ. PROF. DR. TANFER KUNT KULAK BURUN BOĞAZ PROF. DR. TEOMAN ŞEŞEN KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ GASTROENTEROLOJİ PROF. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ PROF. DR. YILMAZ TOMAK ORTOPEDI VE TRAVMATOLOJI Sorumlu Yazı İşleri Md. Kurtuluş Okutan MEDICANA Kurumsal İletişim Koordinatörü Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. ye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul info@medicana.com.tr Tempo Dergisi Hürriyet Medya Towers 34212 Güneşli/İstanbul tempo@doganburda.com PROF. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ PROF. DR. SÜLEYMAN BÜLENT ARMAN GÖĞÜS CERRAHISI DOÇ. DR. AHMET ERDİL GASTROENTEROLOJİ DOÇ. DR. AHMET HİLMİ KAYA BEYIN VE SINIR CERRAHISI DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA ONKOLOJİ DOÇ. DR. BARIŞ AKIN GENEL CERRAHİ UZMANI (TRANSPLANTASYON) DOÇ. DR. CENGIZ KAYAHAN GENEL CERRAHİ DOÇ. DR. FÜSUN TOKATLI RADYASYON ONKOLOJİSİ DOÇ. DR. G. FAİK HOBİKOĞLU KARDİYOLOJİ DOÇ. DR. GÜRDAN GÜR GASTROENTOROLOJİ Baskı: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. +90 212 798 28 40 10 Hat DOÇ. DR. H. GÜRDAL İNAL ÜROLOJİ DOÇ. DR. H. İBRAHİM UÇAR KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ DOÇ. DR. H. NEDİM ARDA KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI DOÇ. DR. İBRAHİM TEK MEDİKAL ONKOLOJİ DOÇ. DR. KERİM ORTAKOĞLU AĞIZ VE ÇENE CERRAHİ UZMANI DOÇ. DR. MERYEM KAYA NÜKLEER TIP DOÇ. DR. MESUT Y.ATLI GENEL CERRAHİ DOÇ. DR. NAZİF KÜRKÇÜOĞLU DERMATOLOJİ DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR GASTROENTEROLOJİ DOÇ. DR. OĞUZHAN SARIYÜCE ÜROLOJİ DOÇ. DR. SABİRE AKIN FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF) DOÇ. DR. SERDAR AKGÜN KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF) DOÇ. DR. ŞADAN AY ORTOPEDİ VE TRAVMOTOLOJİ DOÇ. DR. YUSUF ÜSTÜN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM DOÇ. DR. ALI ERDEM BAGATUR ORTOPEDI VE TRAVMATOLOJI DOÇ. DR. TAHIR KARADENIZ (ÜROLOJI) YRD. DOÇ. DR. HACI AKAR KALP VE DAMAR CERRAHISI YRD. DOÇ. DR. KENAN DURNA KARDIYOLOJI YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YAZICI KARDIYOLOJI PROF. DR. SABRI ACAR ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI 56 Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrı Havaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık. 56 Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrı Havaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık. ayrı, soğuk algınlığı ayrı Havaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin 56Grip neden olduğu grip ve soğuk algınlığı 56 Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrı Havaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, bi 56 Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrı Havaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık. 56 Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrı Havaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık. 3 Önsöz 6 Kısa kısa 10 Omurga, ortopedi ve nöroloji tek çatı altında Medicana, Nörolojik Bilimler, Omurga ve Ortopedi Merkezi NOBİM açıldı. 14 Uzay teknolojisi Medicana, bel, karın ve kalça kaslarının güçlendirmek için uzay teknolojisini hizmete soktu. 16 Total kalça protezi İlk kez 1960 yılında uygulanmaya başlanan Total Kalça Protezi, çağımızın en önemli tıbbi başarılarından biri. 18 Epilepsi Sara olarak da bilinen Epilepsi, ilaçla ve ameliyatla tedavi edilebiliyor. 20 Bel fıtığı ekranda ameliyat ediliyor Bel fıtığından kurtumanın yolu, endoskopik bel fıtığı ameliyatından geçiyor. 26 Jinekolojik kontrol ihmale gelmez! Kansere karşı düzenli kontrol şart. 28 İleri teknoloji Medicana da Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye de 2011 yılında 2 bin 100 kemik iliği nakli yapıldığını, ancak bu sayının yetersiz. 32 Türkiye yeni bir sağlık üssüne kavuşuyor Medicana Sağlık Grubu, Medicana Konya Hastanesi ni 2012 yaz aylarında açmaya hazırlanıyor. 36 Avcılar a yoğun bakım güvencesi Medicana Avcılar Hastanesi, yoğun talep üzerine, yeni doğan ve erişkin yoğun bakım ünitelerinde büyük bir kapasite artışına gitti. 38 Ülseratif kolitte doğru teşhis Ülseratif Kolit, pek bilinmeyen, ama ciddiye alınması gereken bir hastalık. Çünkü ileride kolon kanserine neden olma riski var. 42 Mide kanserinde tehlike büyüyor Mide kanserinin görülme sıklığı artıyor. Yemek borusuna yakın bölgelerde görülen mide kanseri, alt bölgelerdekinden daha öldürücü. 44 Kalp krizi nasıl tetiklenir? Kalbimiz, ihtiyacı olan kanı bulamadığında kalp krizi geçiriyoruz. Ama kriz aşamasına gelmeden önce bize sinyaller gönderiyor. 46 Varis deyip geçmeyin Varis, tehlikeli bir toplardamar hastalığı. Sadece fiziksel estetiği bozmakla kalmıyor, tedavi edilmediğinde hayati riske de neden olabiliyor. 50 Gebelik hipertansiyonuna dikkat Bu hastalık, anne ve bebeğin hayatını tehlikeye sokabiliyor. 52 Bebeğimi nasıl emzirmeliyim? Anne sütü, bebeğin ileride sağlıklı bir yetişkin olmasında da etkin. 54 Vücudun derdini söyleme yolu: Ağrı Vücudumuzun, hastalıkları haber vermek için kullandığı alarm sisteminin adı ağrı. Peki hangi ağrı, bize ne söylüyor? 58 İlk jinekolojik muayene Sağlık için doğru adımlar, ilk jinekolojik muayeneyle başlıyor. 60 Genital estetik psikolojik bir ihtiyaç Özellikle kadınların başvurduğu genital estetik ameliyatları, kişinin psikolojik ve cinsel sağlığında önemli bir rol oynamaya başladı. 62 Çözüm şiddete hayır demekte Kadına şiddet sorununda, psikiyatristin sadece ilaç yazmakla sınırlı kalmayıp kadının yanında taraf olması çok önemli.

KISA KISA 6 YAZ 2012 Gençlerbirliği check-up yaptırdı MedIcana dan Okyanus a özel! Medicana International İstanbul ile Okyanus Eğitim Kurumları arasında yapılan anlaşmaya göre, öğrenci, çalışan ve velilerine yönelik özel avantajlar uygulanıyor. Medicana International İstanbul hastanesi yetkilileri anlaşmalı kurum ağına Türkiye çapındaki başarılarının yanı sıra, uluslar arası bilimsel yarışmalarda da iki altın madalya birden kazanarak ülkemizi gururlandıran Okyanus Eğitim Kurumları nı da dâhil etmekten onur duyduklarını belirttiler. Bu anlaşma çerçevesinde; Okyanus Eğitim Kurumları öğrenci, veli ve personeli Medicana International İstanbul Hastanesi olanaklarından yararlanırken, Medicana çalışanları da Okyanus Koleji kurumlarında özel olanaklara sahip olacaklar. Sağlanan olanaklar hakkında kurum çalışanları, veli ve öğrenciler kurumlarındaki anlaşmalı kurum yetkililerinden detaylı bilgi alabilecekler. Spor yaparken Prof. Dr. Bilal Salih YAZ 2012 7 ENDOSKOPİK YÖNTEMLE KALP KAPAĞI TAMİRİ Özgür hangi rahatsızlıkla size geldi ve ne planladınız? 34 yaşındaki Özgür Çalışkan ın mitral kapağındaki yetersizlik nedeniyle kalbinin sol tarafı büyümeye başlamış ve kalbinde yorulma belirtileri ortaya çıkmıştı. Mitral kapak yetersizliği artık ameliyat gerektirecek boyuttaydı. Ameliyat yöntemi olarak tercihimiz öncelikle kendi kapağını tamir etmek suretiyle korumak, yani değiştirmemektir. Bu şekilde iyi tamir görmüş hastalarda kapak sanki normal bir kapak gibi çalışmaya devam edebilmektedir. Hasta, kapağı değiştirildiği takdirde hayat boyu kan sulandırıcı ilaçlar almaya mahkûm olur. Bu ilaçların fazla alınması kanama riski yaratırken az alındığında da pıhtı oluşarak tehlikeye yol açar. Şimdiye kadar yüzlerce hastamızın mitral kapağını bu amaçla tamir etmeyi tercih ettik. Romatizmal olmayan kapak hastalarında bu amacımıza neredeyse yüzde yüz oranında ulaştık. Özgür e yaptığınız ameliyatı ilginç kılan neydi? Bu ameliyatın endoskopik yöntemlerle sağ meme altı hizasında çok küçük bir kesi aracılığıyla yapılmasıdır. Yaklaşık 7 santim uzunluktaki bu insizyon içerisinden parmakların ve normal cerrahi aletlerin kalbe ulaşması mümkün olmadığından ve çıplak gözle kalp yeterince görülemediğinden kalpteki tüm işlemler endoskopik aletlerle ve endoskopik kamera ile görüş sağlanarak gerçekleştirildi. Mitral kapağın arka yaprakcığındaki 2 santim genişlikteki balonlaşmış zayıf bölge kesilerek çıkartıldı ve bu bölge tekrar birleştirildikten sonra hastalık nedeniyle genişlemiş olan kapak etrafına dikilen bir halka ile büzülerek küçültüldü. Ameliyat tamamlandıktan sonra ameliyathanede yemek borusu içinden yapılan eko ile kapağın mükemmel bir şekilde görevini yapmaya başladığı belirlendi. Ameliyat sonrası dönemde hiçbir problem ile karşılaşmayan Özgür, şimdi normal hayatına dönmüş durumda. Ameliyatın bu yöntemle yapılması ne avantajlar sağlıyor? Kan sulandırıcı ilaçları sadece altı ay kullanması yeterli olacak. Ameliyat izi ise estetik açıdan çok memnuniyet verici, Özgür ün beklediğinden daha küçük ve belirsiz. Dünyada sınırlı sayıda merkezde yapılan bu ameliyatların diğer yararları; hastanın iyileşme peryodunun daha hızlı olması, daha az ağrı şikâyeti ve daha az kan kullanımı sayılabilir. Robotlarla da benzer ameliyatlar yapılabiliyor olsa da, robot yerine endoskopik aletler kullanımının bir yararı elimizdeki endoskopik aletlerle dokuyu hissederek işlemi yapabilmemiz. Robot kollarıyla yapılan ameliyatlarda bu his kayboluyor. Medicana Ankara Hastanesi'nin sponsor olduğu Gençlerbirliği takımının oyuncuları, yeni sezon öncesi yıllık rutin check-up kontrollerini yaptırmak için hastaneye geldiler. Medicana hastanesinde gerçekleştirilen sağlık kontrolünde 30 kişilik teknik ekip ve futbolcular yer aldı. Sağlık kontrolleri sonucu herhangi bir sağlık sorununa rastlanmayan futbolcular memnun olarak hastaneden ayrıldılar. Kenan İmirzalıoğlu, hastanemizdeydi Kenan İmirzalıoğlu, Ankara hastanemizin Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tek'e teşekkür ziyaretinde bulundu. Ünlü oyuncu hastanemizde tedavi gören yakınını ziyaret edip, doktoru İbrahim Tek'ten durumu hakkında bilgi alıp memnun olarak ayrıldı. nasıl beslenmeli? MedIcana dan bir kitap daha! Beylikdüzü Belediyesi nin geleneksel olarak her yıl düzenlediği yaz spor okulları eğitim açılışında Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Serap Andaç Öztürk, Beylikdüzü Kültür Merkezi Konferans Salonu nda öğrencilere ve velilere, Spor Yaparken Beslenme ve Diyet konularında seminer verdi. Editörlüğünü Prof. Dr. Zehra Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi nin yayımladığı Kronik Hastalıklar ve Bakım kitabının Kronik Böbrek Yetmezliği ve Bakım bölümü, Hemşirelik Hizmetleri Müdürümüz Uzm. Hem. Gülay Kaçar tarafından yazıldı. Kendilerinin daha önce bölüm yazarlığı / editörlüğünü yaptığı; Hemodiyaliz Hemşireliği Uygulamaları, Hemşirelik Süreci Uygulamaları Örnekleri, CTF Hemşirelik Bakım Protokolleri, Sağlık Kurumlarında İletişim kitapları da var.

KISA KISA 8 YAZ 2012 YAZ 2012 9 Rus sağlık heyeti hastanemizi gezdi Türk-İş Konseyi toplantıları kapsamında Rusya nın Krasnador Eyaleti Novorosisk şehrinden gelen sağlık yatırımcısı heyet, Medicana Samsun Hastanesi ni ziyaret etti. Samsun daki sağlık yatırımlarını yerinde görüp bilgi almak ve uluslararası hasta transferi konularında görüş alışverişinde bulunmak amacıyla; Medicana Samsun Hastanesi ni de gezen heyet, özellikle beyin cerrahisi ve parkinson cerrahisi konularında detaylı bilgi aldı. MedIcana yönetimi Samsun da toplandı Medicana Sağlık Grubu nun aylık değerlendirme ve koordinasyon toplantılarının temmuz ayı toplantısı Samsun da gerçekleştirildi. Medicana Samsun Hastanesi nin lokalizasyon olarak sel felaketi yaşanan Canik İlçesi nde hizmet vermesi nedeniyle, Medicana Samsun Hastanesi yöneticilerine destek olmak üzere Samsun a gelen Medicana Sağlık Grubu üst düzey yöneticileri, bağlı hastanelerin genel müdürleri ve direktörleri Medicana Samsun Hastanesi yöneticilerinden yaşanan sel felaketi ile ilgili bilgi aldılar. Obezite galipleri buluştu Medicana International İstanbul Hastanesi Bariatrik ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Murat Üstün ün Türkiye nin dört bir yanından gelen Obeziteyi yenen hastaları Ortaköy Radisson Blu Bosphorus Hotel de buluştu. Beslenme Uzmanı Serap Andaç Öztürk ve Klinik Psikolog Pınar Önen in de katıldığı organizasyonda, bariatrik cerrahi operasyon geçiren ve geçirmeyi düşünen hastalar deneyimlerini paylaşma fırsatı buldular. Ameliyat sonrası yeni bedene ulaşmanın mutluluğunu yaşayan hastalar, zaman zaman duygulu anlar yaşattı. Paylaşımların ardından verilen diyet aperatiflerle sağlıklı beslenmenin keyfine varıldı. Her bebeğe bir fidan Medicana Samsun Hastanesi Sosyal Sorumluluk Projelerine bir yenisini daha ekledi. TEMA Vakfı işbirliği ile hastanede doğan her bebeğin adına bir fidan dikiliyor. Medicana Samsun Hastanesi, Her bebeğe bir fidan, her bebek bir fidan sloganıyla çevre bilincinin oluşturulmasını amaçlıyor. Bireysel amaçlarla, toplumsal faydalar yaratılabilir mesajını veren Medicana Samsun Hastanesi, çevre konusunda toplumu bilinçlendirmeyi ve harekete geçirmeyi hedefliyor. Iraklı Shatha iyileşti Meme kanseri tedavisi için hastanemize gelen Iraklı hasta Shatha, geçirdiği başarılı tedavi sonrası ülkesine geri döndü. Kendisi ve ailesini ülkelerine göndermeden önce Medicana International İstanbul Hastanesi nde kutlama yapıldı. Başhekim, doktorlar ve çalışanlarla birlikte Shatha yeniden doğuşu için pasta kesti. Burada gördüğü ilgi ve alakadan çok memnun kaldığını belirten Shatha ve ailesi, ülkelerine döner dönmez kontrole gelecekleri günü şimdiden beklediklerini belirtti. Çevre Günü nde Çevreci sergi Medicana Samsun Hastanesi; 3 üncü sergisini Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ekolojik Yaşam Derneği nin Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti nde çekilen fotoğraflardan oluşan Kızılırmak Deltası Sakinleri konulu sergiye ev sahipliği yaparak açtı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü nde; 50 fotoğraftan oluşan sergi Medicana Samsun Hastanesi Lobi Katında sergilendi. Samsun u Yunanlılar da inceledi Samsun ve Selanik şehirlerinin arasındaki tarihsel bağı kuvvetlendirmek, Samsun un ticari, bürokratik, ekonomik ve turizm altyapısını yerinde görüp incelemek amacıyla; 15 kişilik Yunanlı heyet Medicana Samsun Hastanesin de de incelemelerde bulundu. Sağlıklı yaşamın resmini çiziyoruz Medicana Samsun Hastanesi tarafından Nisan ayı içerisinde Samsun merkezde yer alan İlköğretim Okullarının 4-5-6-7 nci sınıflara yönelik düzenlenen Sağlıklı Yaşamın Resmini Çiziyoruz konulu resim yarışması sonuçlandı. Ted Koleji nden Dilay Yağmur Gürsel in 1 inci, İlyasköy Türk-İş İlköğretim Okulu ndan Alperen Ercan ın 2 nci, Ticaret ve Sanayi Odası İlköğretim Okulu ndan Hale Begüm Demiral ın 3 üncü oldu. Arçelik, sağlıklı beslenme yi dinledi B eylikdüzü Medicana International Hastanesi 27 Haziran da Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Andaç Öztürk eşliğinde, Arçelik personeline Sağlıklı ve Doğru Beslenme konulu seminer düzenledi. 93 kişinin katıldığı eğitimde katılımcılar sağlıklı beslenme ve kilo yönetimi hakkında bilgilendirilirken ayın zamanda günümüzün en büyük tehlikelerinden biri olan obezitenin ciddiyeti ve neler yapılması gerektiği hakkında da bilgilendirildiler.

ENDOKRİNOLOJİ 10 YAZ 2012 YAZ 2012 11 Tedaviden çok, obeziteyi önlemeye ağırlık vermeliyiz Prof. Dr. M. Sait Gönen, çağımızın kâbusu olan obeziteyi yenmek için ailelere büyük sorumluluk düştüğünü söylüyor: "Obeziteyle savaş çok zorlu bir süreç, daha başlamadan yenmeliyiz." Obezite nedir? Obezite, genel olarak vücut yağ miktarının artması olarak tanımlanmakta olup, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli sağlık problemlerinden birisidir. Sağlıklı bir yaşam için alınan ve harcanan enerji miktarlarının dengede tutulması gerekiyor. Ancak günümüzde enerji kaynaklarına kolay ulaşım ve teknolojideki ilerlemeye bağlı enerji harcatacak iş-faaliyet oranın azalması, hareketsizliğe, fazla olan enerjinin yağ deposu olarak saklanmasına ve dolayısıyla şişmanlığa sebep oluyor. Obezite genel anlamda bir aşırı şişmanlık hali mi, yoksa sınıfları var mı? Yetişkin erkek bireylerde ağırlığın yüzde 15-18'ini, kadınlarda ise yüzde 20-25'ini yağ dokusu oluşturuyor. Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30'un üzerine çıkması obezite kabul edilmektedir. Genelde beden- kütle indeksi ( kilonun yüzölçümüne bölünmesi) baz alınsa da, basit bir mezure ölçüsüyle de obeziteyi saptamak mümkün. Hatta bu bel çevresinin ölçümü, obezite ve kardiyovaskuler hastalıkların öngörüsünde Vucut-kütle indeksinden daha değerli hale geldi. Buna göre, bel çevresinin erkelerde 94 cm, kadınlarda ise 80 santimi geçmesi yukarda bahsedilen metabolik sendrom kriterlerinin gelişmesi için risk faktörü kabul edilmektedir. Bu hastalığın belli bir yaş aralığı var mı? Eskiden daha çok orta yaşlı hastalarda obeziteyi gözlemlemekteydik. Şimdi genç hatta çocuk hastalara da sıklıkla rastlıyoruz. Bu genetik olduğu kadar, yanlış beslenme ve hareketsizliğin de bir sonucu. Ailenin çocuğa doğru beslenme ve egzersiz disiplini aşılaması lazım. Durağan yaşam tarzından, protein ağırlıklı, fast food ağırlıklı yaşam biçiminden vazgeçmeliyiz. Şunu unutmayalım ki obezite global bir halk sağlığı sorunudur. Rakamlarla konuşmak gerekirsek, son 10 yılda dünyanda obezite sıklığında %10-30 arasında artış olduğu bildirilmiştir. 2008'de dünyada 400 milyon kişi obez, 1,4 milyar kişi fazla kilolu iken, artış oranlarına göre 2015'te dünyada 700 milyon obez ve 2.5 milyar kişinin fazla kilolu olacağı tahmin ediliyor. Tedavide amaç kişiye dengeli beslenme ve egzersiz alışkanlığı kazandırarak, 6 ayda vücut ağırlığında en az yüzde 10 kayıp hedeflenmesidir. PROF. DR. M. SAİT GÖNEN Obezite ile ilişkili hastalıklar nelerdir? Kansere bile neden olduğu söyleniyor... Doğrudur. En sık diyabetle ilişkilendiriliyor obezite... Ancak bunun yanı sıra, Hipertansiyon, Hiper/dislipidemi, Ateroskleroik kalp hastalığı ve inme, Safra kesesi hastalıkları, Hepatosteatoz/ yağlı karaciğer hastalığı, Osteoartrit, Kanser, Uyku apnesi gibi hastalıklara da neden olabiliyor. Ayrıca bazı kanser türlerine obezlerde daha sık rastlanmaktadır. Obezitenin tedavisi mümkün mü? Mümkün tabii, çeşitli yöntemleri var. Ancak obezite gelişiminde birçok faktörün etkili olması onun tedavisini oldukça güç ve uzun süreli hale getiriyor. Bu nedenle tedaviden çok, obeziteden korunma üzerinde durmak daha önemli. Korunma çocukluk yaşlarında başlamalı, aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli egzersiz konusunda bilgilendirilmeli. Obezite tedavisiyle ilgilenen ekipte, konuyla ilgili doktor, diyetisyen, psikolog, fizyoterapist bulunmalı. 2008'de dünyada 400 milyon kişi obez, 1,4 milyar kişi fazla kilolu iken, artış oranlarına göre 2015'te dünyada 700 milyon obez ve 2.5 milyar kişinin fazla kilolu olacağı tahmin ediliyor. Buradaki hedef salt olarak zayıflamak mı? Hayır. Obezite tedavisindeki amaç kişiye yeterli ve dengeli bir beslenme ve egzersiz alışkanlığı kazandırarak, obezite ile ilişkili ölüm ve hastalık risklerini azaltmak ve 6 aylık dönemde vücut ağırlığında en az yüzde 10 kayıp hedeflenmesidir. Obezite tedavisinde 5 yöntem Tedavide kullanılan başlıca yöntemlerden bahsedebilir misiniz? 1) Tıbbi besleme tedavisi (TBT): TBT obezite tedavisinin temel taşlarından birisidir. Halen kullanımda olan değişik TBT seçenekleri olmakla beraber, ideali kişinin hem beslenmesine, hem de kilo kaybına yetecek düzeyde yeterli ve dengeli olmalıdır. Hedef; VKI nin normal değerler içerisine getirilmesi olup, hedef ideal kiloya ulaşıldığında yeniden kilo alınmaması için TBT ye devam edilmesi önemlidir. TBT ile verilen ağırlığın 1/3 ü yağ dokusunda, 1/3 ü ise kas ve diğer dokulardandır. 2) Egzersiz: Egzersiz ile aşikâr kilo kaybı olmasa da, TBT ile beraber düzenli ve yeterli egzersiz yapan kişilerde vücut kompozisyonunda önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Düzenli egzersiz yapan kişiler TBT esnasında kas dokusunda daha az kayıp meydana gelmektedir. Kişi kilo veremese bile uzun vadede diyabet hipertansiyon, kalp hastalığı gibi obeziteye eşlik eden hastalık sıklığında azalmaya neden olmaktadır. İdeal olarak egzersiz haftanın her günü yapılmalıdır. 3) Davranış tedavisi: Bu tedavide kişinin yaşam tarzında olumsuz davranışları olumluya çevirmek, olumlu davranışları ise pekiştirmek amaçlıdır. 4) İlaç tedavisi: Mevcut tedaviler içerisinde en az başarılı tedavi yöntemi ilaç tedavisi dense yanlış söylemiş olmayız. Obezite tedavisindeki ilaçlar genel olarak iştah azaltıcılar, yağ emilimini azaltanlar ve yağ yakılımını arttıranlar sayılabilir. Ülkemizde sadece yağ emilimini azaltan Orlistat etken maddeli obezite ilacı bulunmaktadır. Kişinin TBT ve egzersiz tedavisine uymaması başarı şansını azaltmakta olup, tedavi sonrası verilen kilolar, ilaç kesildikten birkaç yıl sonra ne yazık ki geri alınmaktadır., 5) Cerrahi tedavi: Obezite cerrahisi bariyatrik ve rekonstrüktif olarak ikiye ayrılmaktadır. Bariyatrik cerrahide mide balonu, gastik by-pass, gastroplast, bantlama gibi emilimi azaltmaya yönelik uygulamalar, rekontrsüktif cerrahide ise liposuction gibi değişik bölgelerdeki yağ dokularının uzaklaştırıması hedeflenmektedir.

OBEZİTE CERRAHİSİ 12 YAZ 2012 YAZ 2012 13 Obezite cerrahisi yeni bir yaşam tarzı sunuyor "Obezite ameliyatlarının mantığı, oldukça basittir. Sindirim sisteminiz, yani mide ve bazen ince bağırsak üzerinde işlemler yaparak bir uturuşta yiyebileceğiniz besin miktarını azaltıyoruz. Böylelikle daha az yiyerek, kilo veriyorsunuz." Bariatrik cerrahide ne yapılıyor? Obezite cerrahisi ya da bariatrik cerrahi bir grup ameliyatın ortak adıdır. Bu ameliyatların ortak yanları şunlardır: Tümü de laparoskopik yaklaşımla gerçekleştirilmektedir. Yani karın açılmaz, sadece 4-5 milimetrik delikten batına girilir. Midenin boyutları çeşitli yöntemlerle küçültülür. Bazı ameliyatlara, sindirim sisteminin akışını değiştiren prosedürler de eklenir. Hastanede kalış süreleri 3 günü geçmez, hasta hayatına rahatça devam edebilir. Neredeyse ağrısızdırlar. Ciltte sadece 1 santimlik estetik dikişlerin izi kalır. Kalıcı ve uzun vadeli kilo kontrolü olanağı sunarlar. Diabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi gibi obeziteyle bağlantılı yandaş hastalıklarda düzelme sağlarlar. Medicana INTERNATIONEL İSTANBUL BARİATRİK VE METABOLİK CERRAHİ MERKEZİ UZMANI Op. Dr. Murat Üstün ile bariatrik cerrahi üzerine konuştuk. Bariatrik cerrahi veya obezite cerrahisi nedir? Hastalıklara yol açacak ağırlıktaki obezitenin tedavisi amacıyla alınan gıda miktarlarını kısıtlamak (restriktif cerrahi) veya emilimini azaltmak (malabsorbtif cerrahi) üzere geliştirilen cerrahi yöntemleridir. Obezite cerrahisinde sindirim sistemi, yani mide ve ince bağırsaklar üzerinde hacmi daraltıcı veya emilimi azaltıcı işlemler yapıyoruz. Bu sayede bir öğünde yiyebileceğiniz gıda miktarı azalıyor. Daha az yemenize rağmen, doyarak kilo veriyorsunuz. Temel üç ameliyat yöntemi var: Mide bandı (kelepçesi), tüp mide ve gastrik bypass. Bu müdahalelerde yaş aralığı nedir? 18 ile 60 yaş aralığı olarak belirlenmişti eskiden. Ancak insan ömrünün uzamasıyla bu durum değişti. Yani 65 yaşındaki bir hastanın yaşam kalitesi bariatrik cerrahiyle artacaksa ve bedeni de operasyonu kaldırabilecek güçteyse, neden olmasın? Bizim yaptığımız bypass ameliyatlarında en alt yaş 16, en üst ise 63. Ameliyatlar ağrılı bir süreci beraberinde mi getiriyor? Operasyonlar laparoskopik olduğu, yani karın açılmadan 3-4 küçük delikten yapıldığı için neredeyse ağrısız. Hastalarımızı genellikle 1-3 gün içerisinde taburcu ediyoruz. Laparoskopi nedir? Laparoskopi genel anestezi altında yapılan ve en büyüğü 1 cm'lik kesilerden karın içine ince bir kamera ve el aletlerinin sokulmasıyla ameliyatları gerçekleştirmemizi mümkün kılan bir yöntemdir. Ameliyattan sonra hastalar neleri hayatından çıkarmalı? Obezite ameliyatı hastaya güçlü bir destek sağlar, ama mucize yaratmaz. Yani ameliyatla iş bitmez, hatta başlar. Başarı için ameliyat sonrası yaşam tartı, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekir. Bu değişiklikleri yapmaya istekli ve kararlı olmayan hasta için obezite cerrahisi yanlış seçimdir. Mide kelepçesi nedir? Mide bandı ya da kelepçesi, tüm dünyada bariatrik cerrahinin en çok sayıda uygulanan türüdür. Silikondan üretilmiş bir tıbbi cihazdır. Midenin çevresine sarılan ve bir bisiklet lastiği gibi şişirilebilen band yardımıyla organın hacmi değiştirilir. Geri döndürülebilir operasyonlardan biridir. Bandın en büyük avantajı, ameliyat sonrasında da ayarlanabilir olmasıdır. Hastayı diyete uymaya motive eder. Kısa vadede sonuçları mükemmeldir, süre geçtikçe kilo verme oranı düşebilmektedir. Mide balonu patlamaz Bu konularla ilgili muhtelif rivayetler var; örneğin mide balonu patlamış ya da mide kelepçesi kopmuş, hastaneye kaldırmışlar gibi... Mide balonu silikondan yapılmış, iki ya da üç çeperi olan çok sağlam bir protez. Mide asitine en az 6 ay dayanıklı, sağlam bir aparat. Patlamıyor, ancak belli bir zaman sonra sızıntı şeklinde OP. DR. MURAT ÜSTÜN sıvı kaybı olabilir. Sıvı kaybeden balon, giderek küçülerek mideden bağırsaklara geçebilir. Bu durumda büyük oranda normal yollarla atılır, nadiren ameliyatla çıkarılması gerekebilir. Mide bandı ise aynı şekilde silikondan yapılmış bir ürünrdür. Yabancı cisim olmasına bağlı kayma, mide duvarında aşınma, enfeksiyon, port problemleri gibi çeşitli sorunlarla karşılaşılabilir. Ancak zamanında müdahale ile bunların çoğu çözülebilir ve ölümcül komplikasyonlar değildir. Gastrik bypass nedir? Metabolic düzeltici etkileri daha kuvvetli olan bir ameliyattır. İki aşamalıdır; öncelikle mide boyutunu küçültürüz. Daha sonra da ince bağırsağın 1.5-2 metrelik bölümünü atlayarak mideyi daha aşağıya birleştiririz. Bu da gıdaların sindirim sistemine çok hızlı geçmesine ve emilim miktarlarının azalmasına neden olur. Hastalar çok yeseler bile, daha az kalori absorbe ederler, dolayısıyla mide bandı ve balonuna göre daha hızlı kilo verirler. Gastrik bypassı kimlere öneriyorsunuz? Kiloya bağlı şeker hastalığı, tansiyon ve kolesterol yüksekliği, uyku apnesi gibi yandaş ve metabolic sorunları gelişmiş olan hastalara öneriyoruz. Uygun vakalarda şeker hastalarının insulin yüzde 85'e yakın oranda ortadan kaldırıyoruz.

PLASTİK CERRAHİ 14 YAZ 2012 YAZ 2012 15 Doktor beni baştan yarat! Rekonstrüktif cerrahi, obeziteden kurtulan ancak buruşmuş, sarkmış, çatlamış deriyle baş başa kalan hastaları dertlerinden kurtararak, onlara yeni bir hayat veriyor. MedIcana InternatIonal Hastanesi Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Kutlu, konuyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı. Obezite cerrahisi müdahalesinden sonra sarkma özellikle yüz bölgesinde başlıyor; yanaklar ve gıdık inceliyor, çatlıyor ve buruşuyor. Obezite cerrahisi sonrası, rekonstrüktif cerrahiye ihtiyaç duyulabiliyor. Hastaların sizden beklentisi ne bu alanda? Yerçekimi çok acımasız bir etken, kilosu normal olanlara bile çok çektiriyor. Obezite cerrahisi sonrasında çok daha acımasız oluyor; verilen kiloların, eriyen yağların ardından deri boş bir çuval gibi kalıyor, üstelik çatlaklarıyla beraber. Problemler özellikle yüz bölgesinde başlıyor, yanaklar ve gıdık, ince çatlamış ve buruşuk olarak karşımıza çıkıyor. Bunun dışında göz kapaklarının ve göz torbalarının toplanması, kaşların kaldırılması, boynun gerilmesi, alın kırışıklıklarının giderilmesi gibi... Ayrıca uzun yıllar boyunca o kadar fazla kiloyu üzerinde taşımış bir insan düşünün. Tam kiloları verip rahatlayacakken, birden bire her yeri sarkmış bir deriyle karşı karşıya kalıyor ve ikinci bir şok ve darbe yaşıyor. Olayın bir de psikolojik yönü de var yani... Neyse ki biz müdahalelerimizle onlara ikinci bir hayat sunuyoruz, bu darbeden onları kurtarıyoruz. Rekonstrüktif cerrahi işte buna deniyor; yeniden yapılandırma ameliyatları yaptığımız yani... Başarı yüzde yüz Obezite cerrahisi sonrasında en çok hangi bölgelere ameliyat uygulanır? En çok meme, karın bölgesi ve kol sarkmaları... Meme serisinin sarkması dışında memenin içinin de sarkması söz konusu oluyor. Bazı hastalarımızda meme içi dokusu kendini koruyor, o zaman proteze başvurmuyoruz bile. Karın Uzun yıllar boyunca fazla kiloyu üzerinde taşıyan hasta, bunları verince, birden bire her yeri sarkmış bir deriyle karşı karşıya kalıyor. Neyse ki biz müdahalelerimizle onlara ikinci bir hayat sunuyoruz. bölgesinde de ciddi bir deformasyon oluyor, onun için orada yaptığımız rekonstrüktif cerrahi müdahaleleri önemli. Zira obez hastalar uzun yıllar omurgayı tutan sırt ve karın bölgesindeki kasları kullanmayıp, üzerine yük bindiriyorlar. Bel fıtıklarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Aynı zamanda karın çevresini saran kasları bütünleştirecek korse görevini gören fasya dediğimiz bir zarf var, o da bozulmuş oluyor. Hepsini düzeltiyor ve karın bölgesindeki fazla derileri topluyoruz. Sonuç çok mutluluk verici oluyor. Bu operasyonlarda başarı oranları ne? Başarı oranımız yüzde yüz, dümdüz bir karın yaratıyoruz. Tıpkı top model gibi bir karına sahip olabiliyor hastalarımız. Bunun örnekleri var, Cher gibi, Ajda Pekkan gibi... Tek ameliyat izleri sıkıntı yaratabiliyor, o da bikini bölgesinde olduğu için görünmüyor bile... Çok rahatsız olanlara da dövme yaptırmalarını öneriyorum, o da bedenin ayrı bir süsü oluyor bir anlamda... Çatlak ve kırışıklıklar tarih oluyor Çatlak gibi deformasyonlar yok edilebiliyor mu? Çatlaklar genelde göbeğin alt bölgesinde olur. Biz zaten göbek deliğine kadar alıyor, üstteki deriyi de gerdiğimiz için çatlaklar da tarih oluyorlar. Kötü bir talihin kötü bir tarihi... Peki ya kalça bölgesi? Bu tip hastalarda tabii sadece ön bölgede sarkma olmuyor. Göbek,sırt ve kalça bölgesindeki çatlamış, sarkmış deriyi cepecevre alıyoruz. Yani hem üstten hem de alttan germe oluyor. Bazen de aldığımız o yağlardan kalça bölgesinde dolgu yapıyoruz, ek bir proteze gerek duymadan. Böylelikle hem kalça daha kalkık, hem daha estetik hem de daha dolgun oluyor. Biz buna kemerplasti diyoruz. Genç hastalarda deri neden kendini toparlayamıyor? Derinin çatlaması yaşla değil genetikle ilgili bir durum. Bazen 70 yasında bayanlar geliyor, ciltleri sıkı ve pırıl pırıl.derinin dokusu ve elastigin lifleri yoğunsa, sorun olmuyor. Erkek hastalarınız da oluyor mu? Erkeklerde daha ziyade göğüs bölgesi sorun oluyor. Meme bölgesini topluyoruz, onda sorun yok. Asıl problem ameliyattan sonraki göğüs çevresindeki izler oluyor. Onun için daha ustalık gereken ameliyatlar bunlar, özellikle derisi iz bırakmaya daha meyilli olan ciltlerde... Burada cerraha binen yük artıyor. Bütün bu ameliyatlar bir anda mı yapılıyor? Kombine ameliyatlar yapmayı seçiyoruz. Göğüs ve karın bölgesi ya da karın ve uyluk bölgesi gibi. Ama baştan aşağı yapmıyoruz, zira uzun süren ameliyatlar PROF. DR. NECMETTİN KUTLU bunlar. Örneğin göğüs ve karın ameliyatı, beş- altı saat sürebiliyor. Ameliyattan sonra hasta ne kadar zamanda normal yaşantısına dönebiliyor? Sadece karın ise 1 hafta 10 gün, sadece memeyse 5 gün, ikisi bir arada yapıldıysa iki hafta yatması gerekebilir hastanın. Bacaklar için bir prosedür uygulanıyor mu? Uyluk kaldırma ameliyatıyla iç bacakları, üst kısmını düzeltiyoruz. Aşağı kısımlar için de bacak protezleri var. Maliyet olarak hastaya yükü ne? O kadar ulaşılmaz rakamlar yok aslında. Memeyi proteziyle kaldırmanın maliyeti 4 bin ve 12 bin arasında değişiyor. Karın bölgesini 4 bine de 20 bine de yapan var. Burun ameliyatı 3 bin ve 8 bin arası değişebiliyor. Tabii bu rakamlar doktorunuzda yaptığınız görüşmelere şekillenir.

BESLENME 16 YAZ 2012 YAZ 2012 17 Diyet kişiye özel olmalı ve hayat boyu sürmeli Doğru beslenmenin obezite tehlikesini yendiğini söyleyen MedIcana Hastanesi Beslenme Uzmanı Diyetisyen Serap Andaç Öztürk, toplum olarak yeme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğine dikkat çekiyor. "Herkesin yaşam tarzına göre programlar hazırlıyoruz, ama ben 3 ana, 4 ara öğün yemek tavsiyesinde bulunuyorum." Obezite genetik mi, yoksa sonradan tutulan bir hastalık mı? Öncelikle obezitenin tanımını yapmak lâzım. Obezite, estetik bir rahatsızlık değil, bir hastalık. Vücutta fazla miktarda artmış yağ demek; yaşınıza, boyunuza, cinsiyetinize bakıldığında yağ oranınız fazlaysa, obez sınıfına giriyorsunuz. Genetik faktörler şüphesiz en önemli etken ama doğru beslenme ve egzersiz programıyla, bunun da önüne geçilebiliyor. Obezitenin kaynağını bulmak tedavi için en önemli ayrıntı; hormonal bir sorun da olabilir, beslenme hatalarından da kaynaklanabilir. Eğer beslenme hatalarından kaynaklanıyorsa hasta sebze mi yemiyor, sürekli fast food'la mı besleniyor, ara öğünleri atlayıp sadece akşamları mı yemeğe yükleniyor, alkol tüketimi mi fazla, hareketsiz bir yaşam tarzı mı var... gibi daha detaylı öykü alınarak kişinin tıbbi beslenme tedavisi düzenlenmelidir. Mücadele çocukken başlamalı Metabolizma bu kadar hızlıyken çocuklukta obezite nasıl oluyor? Bizim toplumumuzda kilolu çocuk daha sağlıklı görülüyor ve anne-babalar gelişme çağında, boya gider gibi bir çok nedenle çocuklarını sürekli yedirmeye çalışırlar. Çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak yerine sürekli köfte-patates, hamur işleri, pilav gibi yiyeceklerle besleniyor, hal böye olunca çocukluk çağı obezitesi tetkikleri var. Tabi bu arada cibs, kolalı içecekler, fastfood beslenmenin aile kültürüne girmesi de çocuklarımızdaki kilo probleminin artmasına neden oldu. Yaz başında çoğumuz kendimizi şok diyetlere verdik. Bunların uzun vadede etkileri neler? Bu tarz diyetleri hiçbir zaman önermiyoruz. Genelde kişiyi tek tip beslenme modeline itiyor, ancak zaman içinde çok ciddi sağlık problemleri görülebilmektedir. Diyetin kişiye özel olması ve her besini içermesi gerekir. Ayrıca kişi bunu bir felsefe olarak benimsemeli ve tüm hayatına yaymalı. Bir de kiloyu sabitleme programı var. Ara öğün kullanmanın en iyi avantajı, metabolizmanın hızlı çalışması, açlığın azalması ve kan şekerinin sabit olması. Onu da uzun vadeye yaymak gerekir, 2 yıl gibi... Aksi takdirde verilen tüm kilolar geri gelebiliyor. Beslenme açısından toplum olarak ne tip hatalar yapıyoruz? Toplumca yedirdikçe mutlu oluyoruz. Kültür olarak bunu yıksak çok iyi olur. Mesela misafirlere ille de tatlı yerine meyve ikram edilse, kadınlar günlerde börek yerine salata yapsa daha yerinde olur. Piyasada olan takviye besin ve zayıflama hapları obezite tedavisinde kullanılıyor mu? Kilonun iyi olduğuna dair birçok atasözümüz ve gerçekten de mo-bix obezite düzeyine gelene kadar kiloyu estetik bir problem olarak görüyoruz, çok da ciddiye almıyoruz. Halbuki ciddi bir sağlık sorunu. Bir de mucize diyetleri, (kısa sürede çok kilo kaybettiren) çok seviyor toplumumuz. Halbuki bunların birçok olumsuz etkisi var. İdeal beslenme için kaç öğün yemeliyiz? Beslenme uzmanı olarak 3+3 felsefesini UZMAN DYT. SERAP ANDAÇ ÖZTÜRK uygularız. Yani 3 ara, 3 ana öğün şeklinde. Ancak ben 3+4 yöntemini tercih ediyorum, yani 4 ara öğünden yanayım. Tabii bu programları hazırlarken hastanın yaşam tarzı ve imkânlarını da göz önünde bulundurarak, ona göre değişiklikler yapabiliyoruz. Eğer kişi çok yoğunsa üç ara öğüne de düşebilir. Ara öğün kullanmanın avantajı metabolizmanın hızlı çalışması, açlığın azalması ve kan şekerinin daha sabit olması. Olayın bir de psikolojik boyutu var. Evet. Obezitede 'duygusal yeme' denen bir durum var; 'emotional eating' diyoruz buna. Bazı kişiler strese girdiğinde yemeden kesilir, bazıları kendini yemeğe verir. Kimileri gece uyanıp yemek yer bu gibi durumlarda. Obez hastalardan bazıları ise yalnız kaldıklarında ağzına ne bulurlarsa atarlar örneğin. Buna da tıkınırcasına yemek tarzı denir. Bu tip 'emotional eating' durumlarında hasta mutlaka bir psikologdan da yardım almalıdır, sorunun kaynağına inilmesi için...

KLİNİK PSİKOLOJİ 18 YAZ 2012 "Çocuklarda obezite tedavisini başlarken, öncelikle aileyi bilinçlendirmeye çalışıyoruz." YAZ 2012 19 obeziteye KARŞI önce AİLE SAĞLIKLI YAŞAM SÜRMELİ" Beylikdüzü MedIcana Hastanesi Klinik Psikolog ve Psikoterapist Pınar Önen, yeme bozuklukları ve bunun neden olduğu obezitenin kaynağının yanlış beslenme alışkanlıkları olduğunu söylüyor: "Doğru beslenmeyen ailenin yetiştirdiği çocuk, obezite tehlikesi altında." Klinik Psikolog ve Psikoterapist Pınar Önen Obezitenin en sık karşılaşılan nedenleri neler? Ben psikososyal nedenlerinden bahsedebilirim tabii ki, biyolojik nedenlerini hekimlerimize bırakmak gerekir. Obezite bir sağlık problemi. Ve her ne kadar obezitede genetik biyolojik faktörler rol oynasa da, biz obezite ile yeme bozukluğu arasında çok güçlü bir ilişki olduğunu biliyoruz. Yeme bozukluğu bir psikiyatrik problem. Ayrıca obezite ile kişinin hareket düzeyi ve yaşam tarzı arasında bir ilişki olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla biz ruh sağlığı uzmanları olarak obeziteye yol açan yeme bozuklukları ve yaşam tarzlarının kökenlerini anlamaya ve değiştirmeye çalışırız. Nedenlerine baktığımızda iki temel boyuttan bahsedebiliriz. Öncelikle çocukluktan getirdiğimiz yanlış öğrenmelerle edinilmiş yanlış alışkanlıklarımız var. Beslenme alışkanlıkları dediğimizde çok geniş bir alışkanlık kümesinden bahsediyoruz, tuz, şeker kullanımından, sebze meyve tüketimine, su, kahve, gazlı içecek içme davranışından, yeme zamanları ve sıklığından, uyku düzenine kadar bir sürü alışkanlık. Bu alışkanlıklarımızın çoğunu aile içinde edindik. Yemek, temizlik gibi alışkanlıklarınızı, bir sürü inanç ve değer yargınızı düşünün, annenize babanıza ne kadar benzediğinizi fark edeceksiniz. Kültür de çok etkili oluyor yeme alışkanlıklarımızı belirlemede. Biz kültür olarak tuz tüketimi yoğun bir ülkeyiz. Örneğin, çok spor yapmayız veya ev kadınların düzenlediği 'gün'ler, kalorisi yüksek pasta böreklerle doludur. İşte bu kültür ve aile içinde edindiğimiz sağlıksız yaşam biçimi obeziteye yol açıyor. İkinci boyut olaraksa, ruhsal dinamiklerimiz, çatışmalarımızın bir sonucu olarak obezite ortaya çıkabiliyor. Psikolojik yaralar alabiliyorlar Obez bir kişinin ruh hali nasıldır? Herkesi aynı biçimde tarif etmek ve kategorize etmek doğru olmaz. Ama en önemli olumsuz etkiler sosyal yaşam üzerinde oluyor. Günümüz toplumlarının çoğunda, güzellik anlayışı zayıf olmak üzerine kurulduğundan, şişmanlık beğenilmeyen, yargılanan bir olgu. Obezite problemi yaşayanlar, sosyal alanda yaşadıkları bu problemler yüzünden derin psikolojik yaralar alabiliyor. Çocuklarda obezite, psikolojik sorunları beraberinde getirir mi? Öncelikle, çocukluğun, beden algısı, kimlik, cinsel kimlik gelişiminin devam ettiği bir süreç olduğunu düşünürsek, obezite tüm bu alanları olumsuz etkileyebilir. Aile ile çocuk arasında bir çatışma alanı oluşturduğu için, aile ile ilişkilerini zedeleyebilir. Örneğin çocuğunun obezitesi dolayısıyla çocuğunu sürekli kontrol eden, uyaran bir annenin çocuğu ile ilişkisi bu çatışmadan olumsuz etkilenecektir. Ayrıca akranları, obezite problemi olan çocukla alay etme, onu dışlama gibi davranışlarda bulunabilir. Bu tip travmalar uzun yıllar etkisini sürdürebilir. Çocukların beslenmesinde, anne ve babaların yaptıkları en büyük hatalar neler? Kendilerinin doğru bir beslenme alışkanlığı ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmemeleri. Kendileri sağlıklı yaşamazken, çocuklarının sağlıklı olması için doktorlara ve bize başvuruyorlar. Dolaba kola koyup, İçme zararlı demek işe yarar mı? Bir sürü kötü alışkanlığı azalta azalta bırakmak mümkün değil biliyorsunuz. Bu yüzden Ben koyarım dolaba, o da az yesin demek gerçekçi değil. Anne-baba ya da çevrenin obezite sorunu olan çocuğa yaklaşımı nasıl olmalı? Yaşam değişikliği bütünlüklü ele alınması gereken bir sorun. Öncelikle önleyici çalışmalar çok önemli ve bu konuda Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Çevre Bakanlığı gibi kurumlara büyük iş düşüyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı nın okullardaki kantinlerde satılan ürünlere müdahalesi oldu geçtiğimiz yıl, bu çok Kendileri sağlıklı yaşamazken, çocuklarının sağlıklı olması için doktorlara ve bizlere başvuruyorlar. Dolaba kola koyup, 'zararlı' demek olmaz." çok önemli bir adım. Aileye gelince, önce aile sağlıklı bir yaşam sürecek ve çocuklarına bu alışkanlıklar kazandıracak. Çocuklarda obezite tedavisi nasıl olmalı? Bizim müdahalemiz, öncelikle aileye yönelik oluyor. Aileye danışmanlık veriyoruz, çocuğunun yaşamını düzenlemeleri konusunda. Ama bazen, yetişkinlerde olduğu gibi, çocukta obezitenin altında, çok derin psikolojik problemler, ruhsal çatışmalar oluyor. Gündelik ve çevresel düzenlemeler davranış değişikliği için yeterli olmuyor. Bu ruhsal dinamikler için daha yoğun bir çalışma yürüttüğümüz bireysel psikoterapi gerekli. Çocuğun ruhsal çatışmalarının altında anne babanın psikolojik problemleri, evlilik problemleri varsa, o noktada aile bireylerinin bireysel veya aile terapisine başvurmaları gerekir. Unutmayın, sağlıklı ve mutlu bir çocuk büyütmek istiyorsanız, önce siz sağlıklı ve mutlu olacaksınız.

SİGARASIZ YAŞAM 20 YAZ 2012 YAZ 2012 21 Sağlıklı bir hayat için sigaraya son! Çamlıca MedIcana Göğüs Cerrahı Prof. Dr. Bülent Arman, sigara kullananların mutlak derecede akciğer kanseri riski taşıdığına dikkat çekiyor ve ekliyor: "Sigara bir bağımlılık değil, alışkanlıktır. Bırakmak ise hiç zor değil, yeter ki isteyin." Sigaranın fiziksel bir bağımlılığı yoktur, sadece bir alışkanlıktır. Yaşamınızda belli ritüelleri değiştirerek ve uzman desteğiyle rahatça bırakabilirsiniz. Sigara kullanmanın akciğer kanserine neden olduğu kanıtlanmış bir durum mu? Başlamanın yaşı, içme miktarı ve süresiyle ilgili doğru orantılı olarak, akciğer kanserini yüzde 95 olarak artırdığı kesin. Diğer bir tabirle şunu söyleyebiliriz; 100 akciğer kanserli hastanın, 95'i sigara kullanıyor. Teselli aramanın PROF. DR. BÜLENT ARMAN bir faydası yok, sigaranın akciğer kanserine neden olduğu kanıtlamıştır. Peki, sadece sigara kullanmak mı akciğer kanserine neden oluyor? Akciğer kanserine neden olan başta sigara kullanımı gelir. Çevre faktörleri ikinci sırada. Üçüncüsü mesleki faktörler, yani madenlerde, boya, aspest sanayiinde çalışanlar gibi... Bir de genetik özellikler vardır. Dört ana sebep bir kişiden birleşiyorsa, o kişi mutlaka kanser olacak demektir. Ayrıca dört faktörün hepsinin birleşmesi gerekmiyor. Sigarayı bırakmak isteyenler neler yapmalı? Sigara tiryakilerini üçe ayırıyorum: 1) Sigarayı bırakmayı isteyenler 2) Bırakmayı düşünenler 3) Bırakmayı hiç düşünmeyenler. Birinci grup, bizim için en ideal gruptur. Belli yöntemler vardır, bunları uygularız ve çok kısa zamanda bu alışkanlıklarından vazgeçerler. İkinci grup, oran olarak en kalabalık olanıdır çünkü sigara kullananların yüzde 50'si, 60'ı bu gruptadır yani tereddütte olanların grubudur. 'Yılbaşında bırakacağım, aslında çok istiyorum ama stresliyim..." gibi yaklaşımları vardır. Asıl problem bu gruptakilerde yaşanır çünkü sigarayı bir bağımlılık olarak görürler. Aslında sigaranın fiziksel bir bağımlılığı yoktur, sadece alışkanlıktır. Alışkanlığı da iki türde inceleyebiliriz; fiziksel ve psikolojik olarak. Fizyolojik alışkanlık 'kahveyle, yemekten sonra' gibi ritüellerle özdeşleşir. Bunları yok ederek, bırakmayı sağlayabiliriz. Ancak psikolojik alışkanlık bir hastalıktır ve mücadelesi zordur. Mutlaka psikoterapi desteği alınması gerekir. Üçüncü grup yani bırakmak istemeyenler için denecek bir söz yok, niyetleri olmadığı için uğraşmak boşunadır. Bir de dönemsel olarak bırakıp, başlayanlar var... Bırakıp başlamak kişinin kararsızlığını, sigaraya olan alışkanlığın derecesini gösterir ve gerçekten niyetli olmadıklarını ortaya koyar. Bırakıp başlamak, yeniden bırakıp başlama durumunu tetikler ve başarıyı azaltır. Dönemsel bırakmalar kronik bronşite kısa sürede iyi gelebilir. Ama asla akciğer kanseri ihtimalini azaltmaz. Bıraktıktan 5 sene sonra ancak damar tıkanıklığı riski yüzde 50'ye, akciğer kanseri riski de 10 sene sonra yüzde 50'ye düşer. Sonra gittikçe azalır, ama hiçbir zaman 'sıfır' olmaz. Çünkü ilk önce hücre bazında değişim oluyor. Peki, bir tiryakinin tamamen iyileşmesi mümkün olmasa bile, sigarayı bıraktıktan sonra sağlık durumunda ne tip gelişmeler olur? Tüm sigara içenlerde kronik bronşit vardır. Bu kronik bronşit sigarayı bırakma periyodu içinde iyileşir. Bir yıl içinde yüzde 50-60 geriler. Bıraktıktan sonra spora yönelir, akciğer kapasitesini artırırsa, daralan hava yollarını açarsa, kanser ve koah riskini düşürür. Akciğer kanserinin belirtileri nelerdir? Maalesef her akciğer hastalığının belirtileriyle aynıdır. O da şunlardır: öksürük, nefes darlığı, sırt ve göğüs ağrısı, balgam çıkarma bazen de kanlı balgam. Bu belirtilerin hepsi bir arada olmayadabilir. Belirtilerden biri bile varsa ve tedaviye rağmen hasta 1 hafta, 10 gün içerisinde iyileşmiyorsa, mutlaka akciğer uzmanına gidilmesi gerekir. Yukarıdaki anlatımların ışığı altında, biz hastamızda 1'inci ve 2'nci grup, yani sigarayı bırakmaya kararlı ve tereddütlü olanları genel bir sağlık kontrolünden geçiriyor ve mevcut bulgulara göre hem sigarayı bıraktırıyor hem de yeni başlamış veya belli bulguları olan hastalıklarını tedavi ediyoruz. Bu şekilde kişilerde kronik bronşitin Koah olmamasını, Koah hastalığının ileri evrelerinin oluşmasını ve nihayet akciğer kanserinin olup olmadığını ve erken evre akciğer kanserini saptayıp tedavi ediyoruz.

CHECK UP 22 YAZ 2012 YAZ 2012 23 Check-up'ta son gelişmeler Erkeklerde PSA (prostata özgü antijen) TESTİNİN, TARAMA TESTİ OLARAK KULLANILMASI YARARDAN ÇOK ZARAR OLUŞTURABİLİR. MedIcana InternatIonal Ankara Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Cem Sungur, yazları check up yaptırmanın kolaylıklarından bahsederek, bu alanda son teknolojik gelişmeler konusunda da ışık tuttu. Sanılanın aksine, D vitamini ölçümlemeleri periyodik sağlık muayenelerinin, yani check-up ın bir parçası değil. Yaz Check-Up ı diye bir kavram var mı? Yaz mevisimi geldiğinde özellikle 'check-up' yapılmasını gerekli kılan bir bilimsel veri yok. Öte yandan yazın çalışma temposunun düşüklüğü, ulaşımın göreceli olarak kolay olması, okulların tatil dönemi ve izin almak için daha rahat fırsat bulunması gibi etkenlere bağlı olarak, insanlar periyodik sağlık muayeneleri için daha fazla ve kolay zaman ayırabilirler. Toplumun önemli bir bölümünü oluşturan ve kronik sağlık sorunları olan bireylerin de yazın bazı özel sağlık gereksinimleri olabilir. Ayrıca fiziksel etkinlikler açısından daha kolay fırsat bulan bireyler, uzun süreli bir atalet döneminden sonra spora başlayacaklarsa sağlık kontrollerini yaptırmalarında yarar olabilir. 2012 yazında periyodik sağlık kontrolleri konusunda yeni gelişmeler oldu mu? Evet, oldu ve oldukça önemli gelişmeler olarak kabul edilebilir. Bunlardan birisi erkeklerde PSA (prostata özgü antijen) testinin tarama testi olarak kullanılmasının yarardan çok zarar oluşturabileceği ve bu nedenle periyodik sağlık muayeneleri sırasında rutin olarak bakılmaması konusunda yayınlanan bir öneri. Amerika Birleşik Devletlerinde oluşturulan bir klinik uygulama kılavuzunda yer alıyor bu yeni öneriler ve özellikle de birinci basamak hekimleri için hazırlanmış. Sonuç bölümünde PSA testinin her erkeğe yılda bir kez mutlaka yapılması gereken bir test olmadığı konusunda karar bildirdi. Gerekçeleri ise şu şekilde özetlenebilir: 1- PSA testi kanda normal seviyelerde kalan birçok erkekte aslında prostat kanseri olması, 2- PSA değerinin kanda yükselmesine neden olan tek hastalığın prostat kanseri olmaması ve bu nedenle testin tek bir hastalığın göstergesi olmaması 3- PSA testi yapıldığında yükseklik saptanması halinde birçok erkekte gereksiz yere girişimsel işlemler (Örn. biyopsi, cerrahi) yapılması sonucunda gelişen zararlar ve ender de olsa ölümler... Dolayısıyla bu öneri paketinin yer aldığı kılavuz erkekler için, hangi yaşta olursa olsun, yapılan check-up lar sırasında PSA testinin uygulanmamasını öneriyor. Hormon takviyesi riskli Erkeklerle ilgili bir örnek verdiniz, kadınların periyodik sağlık muayeneleri konusunda bir değişiklik oldu mu? Temmuz ayı içinde kadınların periyodik sağlık muayeneleri ile ilgili önemli bir bilgi birikimi yayınlandı. Böylece menopoz çağındaki kadınları ilgilendiren çok önemli veriler paylaşıldı. Menopoz dönemindeki kadınlara hormon takviyesi yapılarak, menopoz çağında gelişmesi muhtemel olan kronik sağlık sorunlarının engellenmesine yönelik tedaviler bir süredir tartışmalı hale gelmişti ve artık birçok kadın menopoz çağında riskleri nedeniyle hormon takviyesi almak istemiyordu. Olumsuz yan etkilerin başında meme kanseri riskindeki artış yer alıyordu. Yeni verilerle hangi tip hormon takviyesinde hangi risklerin arttığını daha iyi anlamış olduk. Estrojen ve progesteronu bir arada içeren hormon takviyeleri veya estrojen hapları değişik dozlarda kullanıldığında kemik kırıklarındaki riskin azaldığı ama inme (felç), PROF. DR. CEM SUNGUR toplardamarlarda pıhtı oluşumu, safra kesesi hastalıkları ve idrar kaçırma riskinde artış olduğu belirlendi. Ayrıca estrojen ve progesteronu bir arada içeren ilaçların meme kanseri riskini ve büyük olasılıkla da bunama riskini arttırdığı da yayınlanan sonuçlar arasında. Estrojeni tek başına kullanan kadınlarda ise meme kanseri riskinde hafif bir azalma var. Bu yeni bilgiler menopoz çağındaki kadınlarda hiçbir hormon takviyesi tipinin güvenli olmadığını açıkça ortaya koydu. Check-up sırasında kemik taramasında sorun saptanan kadınların, kendilerine hormon takviyesi önerilirse iki kez düşünmeleri gerekecek. D vitamini testinin önemi! Yaz mevsiminde yaptırılan periyodik muayeneler konusunda başka bir öneriniz var mı? Evet; D vitamini testi ile ilgili önerilerim olacak. Kanda D vitamini düzeylerini ölçmenin tek bir yöntemi olmadığı gibi vücudumuzda ve kanımızda D Vitaminin birden fazla şekli yer alıyor. Başka bir deyişle besinlerle tükettiğimiz D vitamini ile bağırsaklarımızdaki, böbreklerimizdeki, kemiklerimizdeki ve kanımızdaki D vitaminleri birbirinden farklı yapıda. Hangi bireyde hangi gerekçeyle D vitamini ölçümü yaptığımızı bilmemiz gerekiyor. Aksi takdirde sonuçları yorumlamamız ve doğru öneriler geliştirmemiz mümkün olmayabilir. Ayrıca yaz mevsimi güneş ışınları (ultraviyole) aracılığıyla cildimizde D vitamini sentezinin fazla olduğu dönem. Laboratuvar sonuçlarını yorumlarken içinde bulunduğumuz mevsimi de dikkate almamız gerekiyor.

ONKOLOJİ 24 YAZ 2012 YAZ 2012 25 Güneş dosttan çok düşman! Tatilin adeta sembolü olan güneş banyosu, aslında rüyamız değil kâbusumuz olmalı, zira cilt kanserine davetiye çıkarıyor. MedIcana Bahçelievler Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, güneşin cilt üzerindeki olumsuz etkilerinden yana uyarıyor. Cilt kanserlerine nasıl teşhis konulur, semptomları neler? Kişiler genellikle daha önceden vücudunun herhangi bir yerinde var olan benlerde renk değişikliği, boyutunun artması, kenarlarında düzensizlik, ülserleşmeye bağlı akıntı ve bazen kaşıntılı bir hal alması gibi değişikliklerden dolayı şikâyet edebilir. Bunlar dışında özellikle sürekli güneşe maruz kalan baş boyun bölgelerinde iyileşmeyen ve ciltden kabarık akıntılı olabilen lezyonlardan dolayı hekime başvurular. Ciltteki şüpheli bu lezyonların eksizyonel biopsileri sonrasında patolojik değerlendirme ile kesin tanı konur. Kaç tip cilt kanseri var? Bunlardan hangilerinin oluşumunda güneşin zararlı ışınları etki eder? Malign melanoma, bazal hücreli ve yassı hücreli tipler olmak üzere başlıca üç tip cilt kanseri vardır. Bunların her üçü de güneşe maruziyet ile ilişkilidir. Yassı hücreli ve bazal hücreli tipler cerrahi ile tamaen tedavi edilebilirken 'malign melanoma' olanlar daha kötü seyirli olup vücudun diğer bölgelerine daha hızlı yayılabilirler ve cilt kanserlerinden ölümlerin büyük çoğunluğunu melanoma oluşturur. Güneş cilt kanserini tetikler mi? Güneşe maruziyet cilt kanserlerinin temel nedenlerindendir. Cildin bağışıklık sistemini bozarak aktinik keratoza, var olan benlerde malign melanoma tipi kanserleşmeye, bazal hücreli ve yassı hücreli tip cilt kanserlerine yol açar. Güneşin cilt üzerinde zararlı etkileri neler? Güneş maruziyeti, yaşlanmanın bir parçası olduğu düşünülen cilt değişikliklerinin çoğuna neden olur. Güneşin ultraviyole ışınları, zamanla derinin elastin liflerinde harabiyete yol açar. Bu durum da cildin tonusu ve gerginliğini bozarak ciltde sarkmalara yol açar. Bunların yanında, ciltde ince ve kaba kırışıklıklar, solgunluk, benekli pigmentasyonlar, çil, telenjiektazi dediğimiz damar genişlemeleri gibi değişikliklere yol açar. Yine cilt kanserlerinin ana sebeplerini oluşturur. Cilt kanseri birçok kanser tipi gibi genetik mi? Tüm cilt kanserlerinin ancak % 3 kadarını ailesel genetik yatkınlık oluşturur. Cildin malign melanoma kanserinin %50 kadarında iki önemli tümör baskılayı gende (CDKN2A and CDK4) mutasyon sonrası fonksiyon kaybı etyolojide rol oynar. Güneş kremleri önemli Cilt kanserinin tedavisi var mı, süreç nasıl işler? Bazal hücreli ve yassı hücreli cilt kanserleri cerrahi ile tamamen tedavi edilebilir. 'Malign melanoma' ise öncelikle cerrahi tedavi yanında, hastalığın evresine göre kemoterapi ve radyoterapi seçenekleri de kullanılır. Cilt kanseri tedavisi gören bir hasta, tedavi başarılı olduktan sonra yeniden güneşe maruz kalırsa ne olur? Böyle hastalarda, bu hastalık öyküsü olmayanlara göre aynı bölge veya cildin diğer bölgelerinden cilt kanseri gözlenme riski çok daha yüksektir. Bu kişilerin kendi ciltlerini daha dikkatli gözlemlemeleri gereklidir. Çocuklukta uzun süre zararlı güneş ışınlarına maruz kalmanın, ileri yıllarda etkileri nasıl olur? 18 yaşından önce aşırı güneşe maruz kalanlar, yaşamlarının daha erken sürelerinde cilt kanserine yakalanırlar. Bazı güneş kremlerinin içeriğinde de kanserojen maddeler olduğu iddia ediliyor, doğruluk payı var mıdır? Güneş kremi seçerken nelere dikkat etmeliyiz? Güneşe karşı korumada, etkinliği gösterilmiş ve kaliteli güneş kremleri kullanılmalıdır. Kullanılan kremlerin cilde toksik madde içerip içermediği iyi bilinmelidir. Cilde zararlı madde içeren kremler den uzak durulmalıdır. Güneşe karşı korumada, güneşlenmeden bir saat önce en az 30 koruma faktörlü 18 yaşına kadar aşırı güneş ışınlarına maruz kalanlar, yaşamlarının erken sürelerinde cilt kanserine yakalanırlar." güneş kremleri kullanılmalı ve güneşlenme süresince her 2-3 saat aralıklarla güneş kremleri kullanılmalıdır. 'Açık tenliler güneşten daha çok etkilenir, cilt kanserine tutulma ihtimali daha fazladır' savı bir 'şehir efsanesi' midir, yoksa doğruluk payı var mı? Orta yaş bireyler için bunun doğruluk payı vardır. Siyah ve koyu tenli ırkların cildinde güneşin ultroviyole ışınlarından koruyan melanin isimli madde daha fazladır. Melanin isimli bu maddenin fazlalığından dolayı açık tenlilere göre koyu tenli ırklarda cilt kanseri daha az gözlenir. Ancak, ileri yaşlardaki tüm ırklarda, güneş gören ve görmeyen yerlerde melanoma oluşması arasında farklılık bunmamaktadır. DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA

JİNEKOLOJİ 26 YAZ 2012 YAZ 2012 27 Jinekolojik kontrol ihmale gelmez! Çamlıca MedIcana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Faruk Vanlıoğlu uyarıyor: "Rahim, rahim ağzı ve yumurtlalık kanserini erken teşhisle basit bir tedaviyle yenebiliriz. Bunum için de düzenli kontrol şart." Smear testinde kansere yol açan öncü hücreler görülüyor. Ve basit bir müdahaleyle tedavisi yapılıyor. En tehlikeli kadın hastalıkları nelerdir? Şüphesiz kanserler; rahim ağzı kanseri, rahim kanseri, yumurtalık kanseri diye üçe ayırabiliriz. Bunlardan özellikle rahim ağzı kanserinden korunmanın en basit yolu, yıllık yapılması gereken smear testi. Her yıl yapılan smear testi, erken dönem içerisinde henüz kanserleşme aşamasına gelmeden, rahim ağzında çok basit bir tedaviyle, hastalığın iyileştirilmesini sağlar. Çünkü smyr testinde kansere yol açan öncü hücreler görülür. Ve henüz yayılmadan son derece basit bir müdahaleyle tedavisi yapılır. Örneğin basit bir koterizasyon işlemi dediğimiz sıyırma yöntemiyle kansere meyilli ve ölü hücreleri yok ederiz. Bununla birlikte ultrasonografik muayene ile rahmin boyutu, iç zarının kalınlığı kontrol edilmeli. Özellikle rahmin iç zarının kalınlığının kontrolü, belli bir yaştan sonra, menapoz döneminde bizim için önemli. Yumurtlalık kapasitesi ve myomları da yine ultrason yardımıyla saptayabilmekteyiz. Myom denen oluşumlar ne kadar tehlikeli? Kanserleşme ihtimali oldukça düşüktür; Kanserleşmeye meyili olan yapılara sarkom denir. Ayırıcı tanıları ise patolojik ve klinik olarak konulabilir. Sarkomlar çok hızlı büyürler, birkaç ay içerisinde inanılmaz boyutlara erişebilirler. Ancak myom görüldüğünde hemen endişeye kapılmanın gereği yok, daha ziyade lokalizasyonu önemlidir. Örneğin eğer myom rahmin dışına yerleşmişse, hiçbir bulgu vermeden yıllarca büyüyebilir. Bununla beraber myomlar rahmin değişik bölgelerinde bulunabilir. Rahimi tamamen büyüten myomlar olduğu gibi, rahim boşluğuna uzanan myomlar (submüköz myom), rahim duvarı dışına uzanan myomlar (subseröz myom) ve hem rahim duvarını kalınlaştıran hem de rahim boşluğuna doğru uzanan myomlar (intramural myom) gelişebilir. Çikolata kisti de bir çeşit myom mudur? Hayır. Her ne kadar ismi sempatik olsa da, koyu kahverengi, çikolatamsı renkte olduğundan bu isim verilmiştir. Rahimin içini döşeyen endometrium adı verilen zar tabakasının yumurtalıklarda bulunması ve her adet döneminde kanayarak kistleşmesi sonucu oluşur. Kist içi çikolata kıvamında koyu kahverengi bir sıvı ile dolar. Kısırlığa yol açan kistlerden biridir ve mutlaka tedavi edilmelidir. Maalesef bunun tedavisi şu an için cerrahidir. Diğer kistler, doğum kontrol hapı kullanarak ya da kendi kendine geçerken, çikolata kisti laparoskopik cerrahiye tedavi edilir. Yani göbekten bir buçuk santimetre kesı yapılarak çikolata kistini çıkarıyoruz. Ağrısız, iz bırakmayan, basit bir operasyondur, hasta günlük yaşantısına çoğu zaman aynı gün dönmektedir. Bu tip rahatsızlıklar genetik midir? Ailemizde varsa, düzenli olarak kontrole gelmeli miyiz? Evet, mutlaka. Özellikle myomların genetik olduğu saptanmıştır. Ailede primer yakınlarımızda myoma bağlı rahim alınması operasyonu gerçekleşmişse, mutlaka ultrasonografiyle düzenli olarak kontrol edilmeli. Peki ya rahim kanseri? Rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserinin de genetik olduğu saptanmıştır. Özellikle yumurtalık kanseri, meme kanseriyle birlikte de geçiş gösterebilir. Ailede bu tip hastalıklar varsa, mutlaka Rahim ağzı kanserinden korunmanın en basit yolu yıllık yapılması gereken smear testi. erken teşhis yöntemiyle tedavi edilmelidir. Yumurtalık kanserinde, jinekolojik kontroller ihmal edilmişse, tanı çok geç konabiliyor. Çünkü karında dolgunluk ve gaz sancısı rahatsızlığıyla doktora geliyor hasta... Kanser kendisini göstermiyor. Onun için mutlaka her yıl düzenli olarak smear testi ve jinekolojik kontroller yapılmalı. Zira geç kalınan vakalarda, cerrahi müdahale yapılsa bile hastanın ömrü kısalıyor. Rahim ağzı kanseri hangi yaş aralığında görülür? Maalesef oldukça genç yaşlarda, 20'li yaşlarda kendisini gösterebilir. Rahim ağzı kanseri hem yaşlı hem de genç kadınlarda görülmektedir. Hastalığın görüldüğü kadınların yaklaşık yarısı 45 yaşın altındadır. Rahim ağzı kanserinin en önemli nedeni human papilloma virüs dediğimiz, HPV virüsünün neden olduğu enfeksiyondur, cinsel ilişki yoluyla ya da umumi tuvaletler yüzünden bulaşır. Rahim ağzı kanseri hastalarının neredeyse yüzde 90'ınının HPV virüsünü taşıdığı saptanmıştır. HPV virüsünden nasıl koruyabiliriz? HPV enfeksiyonuna karşı etkili bir tedavi yöntemi bulunmamakta, ancak erken teşhisle virüsü saptamak mümkün. Virüsü smear testiyle saptayabiliyoruz. Böylelikle rahim ağzı kanserine neden olmadan tedavi edebilmekteyiz. Dediğim gibi, erken teşhis için düzenli kontrol şart. Op. Dr. Faruk Vanlıoğlu

ÇOCUK HASTALIKLARI 28 YAZ 2012 YAZ 2012 29 Çocuklarda el-ayakağız hastalığına dikkat! DR. ALPER ÖZKILIÇ MedIcana Hastanesi Bahçelievler Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Alper Özkılıç, hastalığın bu yaz patlama yaptığını söylüyor ve aileleri salgın konusunda uyarıyor: "Hijyen kurallarına her zamankinden daha fazla özen göstermeliyiz." Çocuklarda el-ayak-ağız hastalığı nedir? El-ayak-ağız hastalığı bulaşıcı, viral bir hastalıktır. Yaz aylarında görülür. Ancak rakam olarak bu yaz, çok fazla bir artış oldu. Salgın halinde, çok fazla vaka geliyor bize. Bu hastalık çoğunlukla 5 yaş altı çocuklarda, nadiren de erişkinlerde gözlenebilir. Belirtileri neler? Yüksek ateş, el ayaları, ayak tabanları, ağız içinde kızarık lezyonlar ve döküntüler görülür hastada. Bu hastalığa neden olan enterovirus ailesinden bir takım suçlar etken. En çok neden olan virüs, coxsackie virüs Tip A 16'dır. Diğer enterovirus ise salgınlarda en çok gördüğümüz Tip olan 71 suşu. Yani bu salgınlarda etkili olarak bu iki virüsü görmekteyiz. Seyri ise şu şekilde; Hastalarda iştahsızlık, kırgınlık, ateşlenme, sıtma benzemesi titremelerle başlar. Ateş başladıktan iki- üç gün sonra, ağız içinde lezyonlar çıkar.bu lezyonlar öncelikle kızarık, daha sonra uçları sulantılı, su çiçeğine benzeyen ülserleşen lezyonlardır. Bir- iki gün sonra, vücutta el ve ayaklarda aynı tarz lezyonlar oluşur. Nadiren de olsa, genital bölge, kalçalar, dirsek ve dizlerde de aynı tarz, uçlu, kızarık lezyonlar belirir. Ama her hastada bu döküntülerin hepsi bir arada olmayabilir. Bazılarında sadece ellerde, ayaklarda olabilir, hastaya göre değişkenlik gösterir. Hastalığın komplikasyonları var mı? Nadiren de olsa aseptik menenjit ve ensefalittir. Yani beyin zarı ve beyin iltihaplanmasıdır. Sık görülmemekle birlikte, aklımızda bulunmasında fayda vardır. Hastalık bulaşıcı mı? Evet, zaten bulaşma şekli direkt olarak insandan insana temas yoluyladır. Bu virüsler burunda ve boğaz bölgesinde yerleşir ve o kişinin dışkısında ve döküntülerin içindeki sıvılarda bulunur. Bu sebeple bulaşma oral fekal yolla dediğimiz yolla, yani ağız ve dışkıdan bulaşır. Yani eller iyi yıkanmadığı zaman, el- ağız yoluyla bulaşır. Dışkıdan, iyi yıkanmamış elin ağıza götürülmesi sonucu bulaşan bir hastalıktır. Lezyonlara, o döküntülere temas etme sonucunda da bulaşabilir. Kuluçka dönemi ne kadar? Ortalama 3 ile 5 gün gibidir. Yani mikrobu aldıktan 3-5 gün sonra çocuk belirtileri göstermeye başlar. İlk hafta oldukça bulaştırıcıdır. Bu da demektir ki, semptomlar düzeldikten sonra bile çocuk taşıyıcı kalabilir. O nedenle hastalık çok bulaşıcıdır, dolayısıyla hastalık tamamen geçene kadar hasta çocukların izole edilmesi gerekmektedir. Bir çok erişkin de bu virüsü hiç semptom göstermeden, tamamen taşıyıcı olarak geçirebilir. Erişkinlerde bu hastalık çok nadirdir. Hastalığı suçiçeği'nden nasıl ayırıyorsunuz? Semptomları çok benziyor birbirine... Öncelikle hastanın geçmişine bakıyor, öyküsünü inceliyoruz. Semptomlar daha çok nerelerde görülüyor, nasıl yayılıyor onları tetkik ediyoruz. Şüphede kalınan durumlar için de laboratuvardan faydalanıyoruz. Virüsün bulunduğu dışkı, sıvılar ve boğaz bölgesinden örnekler alarak pcr yöntemiyle virüsü izole edebiliyoruz. Aynı zamanda kandaki antikorlara bakılarak da teşhis konulabilir. Tedavisi nasıl? Aşısı yoktur, onun için hastayla temastan kaçınmak ve bazı temel temizlik kurallarına uymak önemlidir. El temizliğine dikkat etmek, tuvalet ve bez değiştirme sonrasında el yıkamak çok önemli. Çocukların oyuncaklarının dezenfeksiyonu da hassasiyet gerektiren bir konu. Bu nasıl olmalı derseniz, tüm oyuncakların yüzey temizliği sabunla yapıldıktan sonra dezenfeksiyonu edilmeli. Yani bir tatlı kaşığı çamaşır suyuyla hazırlanmış 4 bardak suyla temizlik yapılmalı. Hastayla öpüşmekten, onun kullandığı eşyalarda temastan da kaçınmalıyız. En çok risk faktörü kreşler ve oyun alanları. Onun için bu yerleri ziyaret ettikten, eve döndükten sonra çocuğa banyo yaptırılması şarttır. El temasıyla yayıldığı için ellerin de sıklıkla yıkanmasında fayda var. Kullanılan spesifik bir ilaç var mı bu hastalıkta? Hayır. Oluşan semptomlara göre destekleyici ilaçlar veriyoruz. Yani ateşi varsa, ateş düşürücü, ağzında yaralar çıktıysa bir takım solüsyonlar veriyoruz. Bir hafta içerisinde de kendi kendine geçiyor. Çocuktan anneye geçme ihtimali var mı? Tamamen bağışıklık sistemi ile ilgili bir şey, erişkinlerde hiç rastlamadım. Genelde taşıyıcı oluyorlar. Çocukların bağışıklık sistemi de daha zayıf olduğu için onlar daha çok etkileniyor.

GÖZ SAĞLIĞI 30 YAZ 2012 YAZ 2012 31 Çocuklarınızın gözüne gözünüz gibi bakın! MedIcana Samsun Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Nurcan Gürkaynak uyarıyor: Çocuklarınızın gözlerini, doğumdan itibaren dikkatlice inceleyin. Kızarıklık, çapaklanma, sulanma vs. fark ederseniz hemen doktorunuza başvurun. Çocuklarda göz rahatsızlıkları ne zaman ortaya çıkar ve fark edilir? Birkaç aylık bebekken, hatta doğuştan ortaya çıkabilir. Dikkatli ailelerin gözlemleri ve peşinden gelecek hekim tedavisi ile sorun çözülebilir. Tedavide geç kalınması ise kronik sorunlara yol açabilir. Görme problemleri okul öncesi çocukların yüzde 5-10 unu, okul çağı çocuklarının ise yüzde 20-30 unu etkiler. Tedavi edilmemiş göz problemleri öğrenme kabiliyetini, kişiliği, okula uyumu olumsuz etkileyeceği gibi hastalığın daha da kötüleşmesine ve başka ciddi problemlere de yol açabilir. Göz tembelliği nedir? Göz tembelliği retinaya net görüntü gelmemesi nedeniyle retinanın görmeyi öğrenememesi halidir. Genellikle iki göz arasında gözlük kusuru numarasının farklı olmasından kaynaklanır. Özellikle 7 yaşından sonra tembelliği yenmek çok çok zordur. Bu nedenle göz tembelliğinin çok erken yaşlarda tespit edilmesi, tembelliğe neden sorunun tedavi edilmesi için çok önemlidir. Özel tedaviler uygulanarak tembellik giderilebilmektedir. Gözlük bazen yetebilir Göz kayması nasıl oluşuyor? Göz kaymaları, doğuştan ya da sonradan olabilir. Doğuştan olanlarda erkenden ameliyat gerekmektedir. Sonradan olanlarda ise zamanında kullanmaya başlamak kaydıyla sadece gözlük bile bazen yeterlidir. Ancak bu gibi durumlarda bazen hem ameliyat hem de gözlük gerekebilmektedir. Gözlük ile düzeltilemeyen kaymaların en kısa zamanda cerrahi ile düzeltilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde göz tembelliği gelişecektir. Sulanma, çapaklanma, kaşıntı bir hastalığın habercisi mi? Evet. Konjonktivitler, mikrobik, alerjik olmak üzere çok çeşitlidir. Gözyaşı kanalı tıkanıklığı nasıl anlaşılır? Bebeklerde gözyaşı kanalı en geç hafta içinde açılır. Eğer bebeğin gözlerinde sürekli çapaklanma oluyorsa gerekli tedavi verilerek en geç 6 aya kadar beklenir. Sulanma devam ediyorsa, hafif bir anestezi verilerek gözyaşı kanallarının basit bir müdahale ile açılması gerekebilir. Aksi halde uzun süren enfeksiyon sonrası gözde ciddi, tedavisi güç problemler yaşanabilir. Gözler ne kadar sürede bir kontrol ettirilmeli? Okul öncesi dönemde ailenin gözlemleri, okul çağına gelindiğinde aileden ayrı olarak öğretmen ve eğitmenlerin de çocukları izlemeleri, onlar hakkında gerekirse notlar tutmaları, anormal davranışlara dikkat etmeleri, bir sorun OP. DR. NURCAN GÜRKAYNAK gördükleri ya da hissettiklerinde aileyi uyararak çocuğun göz muayenesinin yaptırılmasına yardımcı olmaları çok yararlı olacaktır. Pek çok göz problemi erken yaşlarda başladığından çocukların belli zamanlarda gözleri kontrolden geçirilmelidir. Çocukta bir problem görülmese bile okul öncesi çağda 6 ncı ayda, 3 ve 5 yaşlarda ve okula başlamadan önce; okul sırasında da 2 yılda bir göz muayenesi yapılması uygundur. Eğer herhangi bir sorun varsa tabii ki bu dönemler beklenmemelidir. Göz muayene yöntemleri neler? Çocuğun göz muayenesi sırasında onlara uygun ışıklı kalemler, biyomikroskop, bilgisayarlı refraktometre gibi çeşitli muayene aletleri kullanılır. Gerekirse genel anestezi ile muayene yapılır. 3-4 yaşındaki çocuklar artık bir çok şeyi ifade edebilirler. Bu yaşlardan sonra çocukların görme güçleri çoğu kez oldukça iyi bir şekilde tespit edilebilir. Aileler genellikle sadece görme keskinliğinin yani küçük objeleri, harfleri okuyabilmenin göz sağlığının ölçüsü olduğunu düşünürler. Aslında göz muayenesi sırasında başka birçok konu da araştırılır. İfade veremeyen ve kayması olan çocuklarda göz bozukluğunu doğru bir şekilde tespit edebilmek için göz damlaları ile göz bebeği büyütülerek muayene yapmak gerekebilir. Bu şekilde göz arkasını detaylı incelemek mümkün olmaktadır. Göz hastalığı belirtileri Göz kayması Göz kapağı düşüklüğü Göz yaşarması Çapaklanma Şişlik Bir gözü kapayarak bakma Çok yakından okuma TV yi yakından izleme Gözlerini kısarak bakma Okuduğu yeri kaçırma Okuduğu yeri belirlemek için parmak kullanma Uzun süreli okuyamama Düşük performans Baş ağrısı Baş dönmesi Bulantı Sakarca davranış Dalgınlık Başı bir yana eğerek bakma Sık sık gözleri kaşıma Bebek 3 aylık olmasına rağmen bakışları odaklayamama Ailede ciddi göz hastalığı varlığı durumunda çocukta göz hastalığı olabileceğini düşünmek gerekir. "Çocuklarda en sık görülen hastalıklar olarak göz tembelliği, göz kayması, gözyaşı kanalı tıkanıklığı, hipermetropi, astigmatizma, konjonktivit sayılabilir."

TÜP BEBEK 32 YAZ 2012 YAZ 2012 33 Türkiye tüp bebekte dünya standartlarının üzerinde Türkiye'de tüp bebek alanında dünya standartlarının üzerinde bir başarı söz konusu. MedIcana InternatIonal İstanbul Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Başkanı Doç. Dr. Selman Laçin, embriyo dondurma işlemlerini ve başarıyı artıracak yeni teknolojik yöntemlere ilişkin sorularımızı yanıtladı. Öncelikle tanımla başlayalım; tüp bebek nedir? Tüp bebek adı üstünde bebeğin laboratuvar ortamında oluşturulması sonrasında sağlıklı olduğunun anlaşılması sonucu ana rahmine yerleştirilmesi işlemi. İlk defa 1978 yılında İngiltere'de uygulanan bu yöntem, günümüze kadar yoğun bir şekilde kullanılarak gelmiş durumda. Günümüzde 3 buçuk milyondan fazla çocuk dünyaya tüp bebek yöntemiyle geldi. Özellikle 1992'de mikroenjeksiyon yönteminde bulunmasıyla, bu konuda çığır açıldı. Yumurta ve sperm elde edemediğimiz kişiler hariç, günümüzde büyük bir çoğunluğa anne- baba olabileceklerini müjdeleyebiliyoruz. En fazla üç denemeden sonra başarı oranımız yüzde 85-90'lara varıyor ki bu da çok önemli DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN bir rakam. Tüp bebek sahibi olmak isteyen çiftleri nasıl bir süreç bekliyor? Öncelikle çiftin detaylı bir değerlendirmesini yapıyoruz, gerçekten tüp bebek tedavisi gerekiyor mu inceliyoruz. Bazen daha basit tedavilerle anne baba olmak mümkün. Mesela bazen yumurtlama problemleri, ya da tüplerin azalması söz konusu olabiliyor. Erkeklerde durum daha zor, çünkü sperm kalitesizse iş zorlaşıyor. Neyse ki mikroenjeksiyon yöntemi var. Başarı oranımız yüzde 80'lerde Türkiye tüp bebek alanında dünya standartlarına göre nerede? Türkiye'de bu alanda dünya standartlarının üzerinde bir başarı söz konusu. Ülkemizde bu iş bir hayli hızlı gelişti. Ege Üniversite'sinde başlayan bu tüp bebek macerası oldukça hızlı yayıldı. Bugün ülkemizde sadece İstanbul'da 40'dan fazla tüp bebek merkezi var. Yurt dışından birçok hasta bebek sahibi olmak için Türkiye'ye geliyor. İyi bir blastokist uygulaması olan ünitede, ilk seferde başarı oranı yüzde 55-60'larda seyrediyor, ikinci denemede yüzde 75'e, üçüncü de ise yüzde 85'lere varabiliyor. Bizim de başarı oranımız toplamda yüzde 85 seviyesinde. Denemeler arası ne kadar zaman boşluğu olması gerekiyor? İki ya da en fazla üç aylık bir boşluktan sonra fiziksel olarak yeniden deneme yapılabilir. Çünkü yumurtalar aynı kaliteye ulaşıyor. Çiftlere fazla embriyolarını mutlaka dondurmalarını öneriyoruz. Çünkü donmuş embriyonun kalitesi de aradan yıllar geçse bile, yeni olanla eşdeğer kalıyor." Embriyo dondurma tekniğinde başarı ne oranda? Embriyo dondurma konusunda yeni teknolojik gelişmeler sonucunda son derece başarılıyız. Hatta çiftlere fazla embriyolarını mutlaka dondurmalarını öneriyoruz. Çünkü donmuş embriyonun kalitesi de aradan yıllar geçse bile, yeni olanla eşdeğer kalıyor. Böylelikle kardeş istendiğinde aynı işlemi tekrar uygulamamış oluyoruz. Donmuş embriyoları ne kadar zaman muhafaza ediyorsunuz? Beş yıl, ama yeni yönetmelik gereği çiftler her yıl bizlere evlilik durumlarını ibraz etmeleri gerekiyor. Eğer ailelerini tamamladılarsa ya da boşandılarsa, onların isteğiyle embriyoyu imha ediyoruz. Uygulanan klasik yöntemler dışında, başarıyı artıracak farklı teknolojiler mevcut mu? Evet, çiftlerin ihtiyaçlarına göre farklı uygulamalarımız var. İlk olarak 'Beşinci gün transferi'nden bahsedebiliriz. En iyi embriyoyu seçmek için, zarından ayrıldığı altıncı gün öncesine kadar bekliyoruz. Yani laboratuvar süresini biraz uzatıyoruz ki sonuç daha iyi olsun. İkinci yöntem 'yardımla yuvalama' yöntemi. Embriyoyu ana rahmine yerleştirmeden önce lazerle zarında bir delik açıyoruz ki, zardan kolay kurtulsun ve ana rahmine tutunsun. IMSI dediğimiz, çok yüksek dozda spermleri büyüterek seçme teknolojisi var. Spermi 6 bin kez büyüterek detaylı inceleyip, en sağlıklı spermi seçiyor, onu yumurtaya enjekte ediyoruz. Ko-kültür yapay rahim uygulamamız var. Çoğu kez başarısız olan, iyi kalitede embriyo geliştiremeyen çiftlere uyguluyoruz. Ana rahminden bir doku alarak laboratuvarda üreterek bir yapay doku ortamı oluşturuyoruz. Tüp bebek tedavisinde elde edilen bebekleri, döllenmenin hemen ertesinde bu dokuya gömerek, dört beş günde burada besliyoruz. Daha sonra alarak sağlıklı olanları rahime yerleştiriyoruz.

TÜP BEBEK 34 YAZ 2012 YAZ 2012 35 Embriyolarınız 7/24 gözlem altında Gebelik oranlarını artırmada yeni bir araç olan 'EmbryoScope', embriyoların sürekli olarak izlenmesini sağlayarak, eve bebek götürme şansını artırıyor. MedIcana Bahçelievler Tüp bebek Merkezi Direktörü Doç. Dr. Süha Sönmez, tüp bebek alanındaki bu son gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı. DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ 'EmbryoScope' yılbaşından buyana Medicana'da hizmette. Tüp bebek alanında, gebelikte başarıyı arttıran yeni bir gelişme var mı? Evet, yeni bir cihaz icad edildi; 'EmbryoScope' adı verilen bu cihaz sayesinde, embriyolar kamera yöntemiyle 24 saat gözlemleniyor. Bu çok yeni bir teknoloji, dünyada da çok yeni tanıtıldı. Türkiye'de sadece bazı büyük ünitelerde var, tabii bizim ünitemizde de mevcut. Bu cihazın en önemli faydası ise gebelik ve eve bebek götürme oranlarında artış sağlaması. 'EmbryoS cope' şöyle işliyor; embriyo, mikroenjeksiyon yöntemiyle hemen döllendikten sonra, bu cihazın olduğu inkübatöre yerleştiriliyor. Yerleştirildiği andan itibaren, embriyonun bölünme aşamaları tek tek tesbit edilebiliyorsunuz çünkü cihaz 24 saat kayıt yapıyor. Yani, bir embriyoyu döllenme gerçekleştiği andan embriyo transferi yapılacak ana kadar canlı olarak görüntülemek, görüntüleri kaydetmek, her dakika veya saate gelişim özelliklerini incelemek mümkün. Bunun sağladığı en büyük avantaj, embriyonun tam olarak ne zaman göründüğünü tam olarak 'EmbryoScope' sayesinde gelişmeler dakika dakika takip edilebiliyor. görebilmemizdir. Embriyonun tam olarak ne zaman bölündüğünü bilmek neden önemli? Embriyolardan ilk bölüneni, en iyisidir. Bu teknolojiden önce, tüp bebek laboratuarında her bir olguya ait embriyoların gelişimlerinin ölçülmesi ve kalitelerinin değerlendirilmesi için günde ya da 18 saatte bir inkübatör dışarısına çıkarılarak özel mikroskoplar ile kontrol edilirdi. Bunun sonucu olarak, sadece embriyoların döllenip, döllenmediği bilgisine ulaştık. Ancak, şimdi bu döllenen dört embriyodan, ilk olarak hangisinin döllendiğini görebiliyoruz. Bu da daha önce belirttiğim gibi, bizi en iyi embriyoya götürüyor. İlk bölüneni transfer ettiğimiz zaman gebelik oranları artıyor, düşük oranları da azalıyor. Daha sonraki aşama nedir? Daha sonra, yine bölünmekte olan embriyolardan bizim 'blastokist' olarak adlandırdığımız aşamaya geliyoruz. Bu aşamaya ulaşan embriyolar, en iyi embriyolardir. Yasa gereği artık belirli bir yaşın altında ve belirli denemelerden geçmiş hastalara, tek embriyo transferi yapmak zorunda olduğumuz için, onlara en iyi embriyoyu vermek istiyoruz ki hem gebelik şansı artsın hem de tutunma şansı artsın. Bunun için de EmbryoScope cihazı sayesinde hem en iyi embriyoyu seçebiliyoruz, hem de Blastokist aşamasına gelen embriyoları dondurmak, önceki kullandığımız yönteme göre daha iyi, daha verimli sonuçlar alıyoruz. Bu başarıyı artıran en iyi yöntemlerden bir tanesi. Prosedüre ne zaman başladınız? Bu yıl başladık, yılbaşından beri bu cihaz ünitemizde. Zaten dünya çapında tanıtımı da geçen yıl olmuştu. Biz de teknolojiyi yakından takip ediyoruz; hastalarımızın iyiliği ve gebe kalma şanslarını artırabilmek için... 'EmbryoScope' ile çalışmaya başladığınızdan beri, gebelikte başarı oranı ne kadar arttı? Yüzde 5 ile 10 oranında gebelik oranlarına etki ediyor, aynı zamanda düşük oranı da azaltıyor. Toplam baktığınızda gebelik oranı yüzde 45-50 arasında değişir, ortalama olarak. Ama hastaların eve götürme oranı yüzde 25-30 arasında değişir. Yani gebe kalanların hepsi eve bebek götüremiyor. Çünkü bunların bir kısmı düşüklerle sonuçlanıyor. Ancak biz bu cihaz sayesinde erken bölünen embriyoyu transfer ettiğimiz için düşük oranlarını azalttık ve eve bebek götürme oranlarını yükselttik. Aslında bir tüp bebek ünitesinin başarısından bahsederken, gebelik oranlarından daha ziyade eve bebek götürme oranlarına bakmak lazım. İşte bu cihaz bizim başarımızı da artırıyor. EmbryoScope nasıl geliştirdi? Bilimadamları ve mühendisler, gebelik oranlarını arttırmak amacı ile byakın zaman önce ortak bir çalışma gerçekleştirerek ingilizcede time-lapse imaging olarak adlandırılan ve embriyoların inkübatör dışarısına çıkartılmadan 24 saat canlı olarak özel kamera sistemleri ile gözlenmesine ve gelişimlerinin kaydedilmesine olanak veren bir inkübatör sistemi geliştirdiler. Böylece rahme tutunma aşamasına ulaşma potansiyeli olan bir embriyo çok daha erken aşamalarda belirlenerek transfer edilebiliyor ve böylece laboratuar ortamında günlerce embriyo büyütmek zorunda kalınmıyor. Ayrıca embriyoların bu gelişim dönemi sırasında kaybedilmesi de engellenmiş oluyor. Embriyolar günlük kontrol için inkübatör dışarısına çıkartılmadığı için de gerek laboratuvar şartlarındaki değişimden gerekse atmosferik şartların getirebileceği negatif etkilerden de korunmuş oluyorlar.

KADIN DOĞUM 36 YAZ 2012 YAZ 2012 37 Hamileliğin her evresini takip etmek şart "İdeal gebelik yaşı 20 yaşından sonra 35 yaşından öncedir. Günümüzde eskiye göre daha fazla toplumda yer alması nedeniyle, geç evlilikler ve dolayısıyla ileri yaş gebelikler artmıştır." Hamilelik için ideal yaş aralığı nedir? Gebelik sürecinde nelere dikkat edilmeli? Hangi durumlarda sezaryenle doğum yapılmalı? Kadın Hastalıkları, Doğum UZMANI VE Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Özdemir, gebelikte risk faktörlerini anlattı. Riskli gebelik nedir? Gebelik fizyolojik bir süreçtir ve bir ailenin en temel mutluluğudur. Ancak ne yazık ki gebelik süreci her zaman mutlu sona ulaşmamaktadır. Bazı gebelikler hüsranla sonuçlanmakta hatta anne karnındaki bebek (fetus) ve anne hayatı tehlikeye girebilmektedir. Her gebelik ve doğum bir miktar risk taşımaktadır; riski olmayan gebe kadın yoktur. Örneğin Dünya Sağlık Örgütüne göre gebelerin yüzde 25 inde önemli sorunlar görülür. Diğer bir ANNE VE BEBEĞE AİT RİSKLER Anneye ait riskler: Çok erken (20 yaş öncesi) ya da ileri yaş gebelikler, yani 35 yaşından sonra Önceki gebeliğinde sorun yaşayanlar, ölü doğum, düşük yapmak, erken doğum, suların erken gelmesi, diyabet, kan uyuşmazlığı, gebelikte kanamalar, epilepsi, kalp-böbrekkaraciğer-bağırsak hastalıkları, kan hastalıkları Akraba evlilikleri Annede enfeksiyonlar (HIV, kızamıkçık, sitomegalovirüs, toksoplazma v.b) Radyasyona maruz kalma İlaç kullanımı Çoğul gebelikler Bebeğe ait riskler: Bebeğin suyunun normalden az ya da çok olması İri bebek Fetusta büyüme geriliği Ultrasonda bebeğe ait anomali olması Tarama testlerinde risk artışı İkili test, üçlü test ya da dörtlü tarama testlerinde risk çıkması deyişle her 4 gebeden biri risk grubuna girerken, üçü ise düşük risk grubundadır. Unutulmamalıdır ki, düşük risk grubunda olan anne adaylarının bir kısmı, gebeliğin herhangi bir evresinde birden bire riskli duruma gelebilir. O nedenle bir kadın, gebeliği süresince takip altında olmalıdır. Nedir bu takip edilmesi gereken riskler? Anne adaylarını ve bebeklerini bekleyen bazı risklere örnek vermek gerekirse: Yüzde 2-3 ünde anne karnındaki bebekte major anomali (sakatlık) olabilir. Yüzde 1.5 unda kromozom anomalisi olabilir. Yüzde 5-7 sinde halk arsında gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsi-eklampsi gelişebilir. Yüzde 5 inde diyabet gelişebilir. Yüzde 7-10 unda düşük veya erken doğum olabilir. Yüzde 5-6 sında anne karnındaki bebekte büyüme geriliği ortaya çıkabilir. Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Riskler belirlenebilir Riskli gebeliği olan hastalar ne yapmalı? Riskli gebelikler konusunda daha deneyimli ve bu konuda eğitim almış kişilerce yani perinatolog tarafından takip edilmeleri gerekmektedir. Bu kişiler riskli durumları teşhis ve tedavi etme, gerektiği zamanlarda girişimsel tanısal işlem yapma ve tedavi uygulamada yetkin kişilerdir. Ülkemizde perinatoloji uzmanlarının sayısı az olduğu için (150 civarında), perinatoloji uzmanı ile gebenin asıl doktoru arasında zaman zaman konsultasyonlarla çok riskli gebelik olmaması koşuluyla, ilgili gebeyi kadın-doğum doktorunun takip etmesinde sakınca yoktur. Gebelikte risk faktörleri daha önceden belirlenebilir mi? Bir kısmı belirlenebilir. Her şeyden önce hamile bir kadının öncesini iyi bilmek gerekir. Daha önceden gebelik yaşamışsa ve o gebeliğinde sorunlar çıkmışsa var olan gebeliğinde de çıkma riski normale göre daha fazladır. Daha sonra ilk üç ayda halk arasında ikili test olarak bilinen kombine tarama testi yapılması gerekir. Bu test ile anne karnındaki bebek için yaklaşık yüzde 90 oranında Down sendromu gibi kromozomal bir bozukluk konusunda tahminde bulunabiliriz. Bu ilk üç ay tarama testini kaçıranlar ya da geç başvuranlar için dörtlü test yaptırmalarını öneririz. Dörtlü test ile Down sendromunu yüzde 80 oranında tahmin edebiliriz. Dörtlü test imkanı olmayanlar için geriye üçlü test seçeneği kalıyor ki bu testin oranı yüzde 60 civarında olup en düşük değere sahip tarama testidir. Riski düşük olan gebelerde diyabet taramasını 24-28 gebelik haftalarında yaparak bazı önlemlerimizi alabiliriz. Aynı şekilde hipertansiyon ile seyreden hastalıkların öngörüsünü gebeliğin 20-24. haftalarında belli ölçülerde yapabiliriz. Yine 20-24. gebelik haftalarında rahim ağzı uzunluğunu ölçerek erken doğum olasılığı konusunda tahmin yürütebiliriz. Gebeliği risk altında olan anne adayları, olası bir sorunu önlemek için neler yapmalı? DOÇ. DR. İSMAİL ÖZDEMİR Takip altında olmaları çok önemlidir. Hamilelik için ideal yaş aralığı nedir? İdeal gebelik yaşı 20 yaşından sonra 35 yaşından öncedir. Günümüzde eskiye göre daha fazla oranda çıkan geç evlilikler ve dolayısıyla ileri yaş gebelikler artmıştır. Ama hekimlikte de sorunlu gebelikler konusunda eskiye göre bilgi birikimimiz arttı ve bilimsel veriler daha da gelişti. Unutulmaması gereken bir durum da ileri yaş gebeliklere hep riskli gebeliklerdir gözüyle bakılmamalıdır. Her yaşın kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Perinatoloji (Riskli Gebelikler) Ünitesi Medicana International İstanbul Hastanesi Perinatoloji Ünitesinde, gebeliğe ait bütün işlemler yapılıyor. Ayrıca üçüncü aydaki gebelik haftasından başlanarak 18-22 gebelik haftalarında anomali taraması, detaylı ultrasonografi, renkli Doppler muayenesi ve ileri düzey kalp incelemesi (fetal ekokardiyografi) yapılıyor. Perinatoloji ünitesinde ayrıca riskli gebelerin ayaktan ya da yatırılarak tedavisi de gerçekleştiriliyor.

KADIN DOĞUM 38 YAZ 2012 YAZ 2012 39 Anne adaylarına sağlıklı yaz tatili önerileri Hamileler, fazla güneş ışığına manuz kalmamalı. En az 25 faktörlü koruyucu kremler kullanmalı. MedIcana Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hatice Yağmurkaya Balkay, sıcaklarda hamilelik dönemini sıkıntısız bir şekilde atlatmanın yollarını gösterdi. Sıcak yaz ayları, hamilelikte ne gibi zorluklara neden oluyor? Bunları azaltmak için neler yapmak gerekir? Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, anne adaylarını çevre koşullarına daha duyarlı hale getirmektedir. Bu dönemde vücut ısısı artar. Özellikle hamileliğin ilk aylarında olan anne adaylarında halsizlik şikâyeti, terleme ile oluşan sıvı kaybına bağlı olarak daha belirgin olabilir. Gebeliğin son aylarındaki anne adayları için sıcak yaz ayları daha zorlu geçecektir. Vücutlarında oluşan değişime ve alınan kilolara bağlı olarak solunum sayısında artış, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma ve sıcağa tahammülsüzlük OP. DR. HATİCE YAĞMURKAYA BALKAY daha sık görülür. Bu durumda bol su (yaklaşık 2.5 lt/gün) tüketilmesi ve özellikle sıcak öğle saatlerinde dışarıya çıkılmaması önerilir. Bu aylarda günün sıcak saatlerinin klimalı ortamlarda geçirilmesi daha konforlu bir ortam yaratabilir. Sıvı alımındaki yetersizlik, tansiyon düşüklüğüne neden olabildiği gibi; kabızlık, idrar yolu sorunları ve bebeğin amniyotik sıvı miktarında azalmaya da yol açabilir. Anne adayları sıcaklarda ne tip kumaşlardan üretilen giysiler seçmeli? Giysi olarak mutlaka sentetik olmayan kumaşlardan yapılan ve ısıyı yansıtan açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Gebelikte vücut ısısının yükselmesi ve efor kapasitesinin azalması terlemeyi artırır. Pamuklu, cilde nefes aldıran kıyafet seçimi, anne adaylarını cilt mantarları ve genital mantardan koruyacaktır. Terlemeye bağlı ciltte oluşabilecek sorunları sık duş alma ve doktor önerisiyle kullanılan kremlerle gidermek mümkündür. Gebeler seyahat edebilir mi? Yaz aylarında en sık sorulan soruların başında gelmektedir bu soru... Gebelikte Hamilelerde vücuttaki hormonal değişim nedeniyle ışığa duyarlılık artar. 'gebelik maskesi' denilen lekeler olabilir. özellikle ilk on haftaya kadar düşük riski yüzde 10 civarındadır. Bu nedenle, gebeliğin ilk haftalarında ve 34. gebelik haftasından sonra uzun ve yorucu olabilecek seyahatler önerilmez. Bu süreler dışında sorunsuz takip edilen bir gebenin seyahatinde genellikle bir sakınca yoktur. Ancak uzun kara yolculuklarında mutlaka sık mola verilmelidir. Uzun süre hareketsiz kalınca bacaklarda ödem gelişebilir ve damarlarda pıhtı oluşumu riski artar. Uzun karayolu seyahatlerinde varis çorabı kullanımı riski azaltacaktır. Araba yolculuğunda gebelerin mutlaka emniyet kemeri takması gereklidir. Gebelikte 24. haftadan sonra araba kullanılması önerilmez. Gebelerin uçak ile seyahatinde sakınca yoktur. Ancak özellikle gebelik takibini yapan doktordan onay alınması ve uçuş iznini ifade eden bir raporu anne adayının yanında bulundurması gerekir. 34. gebelik haftasından sonra uçuş izni olsa da bazı hava yolu şirketleri gebeleri uçağa kabul etmemektedir. Uzun uçuşlarda uçakta dolaşmalı ve mümkünse varis çorabı giyilmelidir. Havuzlara dikkat Gebelik döneminde havuz ve denize girilebilir mi? Gebelikte havuza girilebilir, ancak havuzların mutlaka temiz olmasına dikkat edilmelidir. Havuzda kalış süresi uzun olmamalı ve çıkınca mutlaka duş alınmalıdır. Islak mayo ile durmak genital florada bulunan mantarların enfeksiyona yol açmasına neden olur ve akıntı, kaşıntı görülür. Bu, hamilelerde en sık görülen enfeksiyon çeşididir. Denizde hamile bir kadın yanlız yüzmemelidir. Gebelikte artan magnezyum ihtiyacı bacaklarda kramplara neden olabilir. Peki ya güneşlenme? Hamilelerde vücuttaki hormonal değişim nedeniyle ışığa duyarlılık artar. Cilt rengi koyulaşır, yeni benler oluşabilir. Özellikle yüzde çiller artar ve Gebelik maskesi denilen lekeler olabilir. Bu nedenle en az 25 faktörlü koruyucu kremler kullanılmalıdır. Gıda zehirlenmesi yaz aylarının en sık rastlanan vakalarının başında gelir... Bu durum bir anne adayının başına gelirse, ne yapılmalı? İshal, kusma, bulantı gibi şikâyetlerde doktora başvurmalı ve özellikle sıvı açığı oluşmaması doktorların önerileri doğrultusunda tedavi olunmalıdır.