FREKANS İHALESİ: Önce Yasa Çıktı Sonra Tartışmaya Başladık

Benzer belgeler
FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

RADYO VE TELEVİZYON YAYINCILIĞI

Erdem ÇAKMAK Üst Kurul Uzmanı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

Sayısal Karasal Televizyon (DVB-T) Alıcıları için Minimum İsterler. Kasım 2008

MOBİLSAD, Eylül 2010

MOBİLSAD, Eylül 2010

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Sorunlar ve Çözüm önerileri

Sayısal Yayıncılık Düzenleme Çerçevesi ve Frekans Planı

«KARASAL RADYO & TV YAYINCILIK SON GELİŞMELER» İSTANBUL BROADCAST Süreyya Murat Kuran Kule A.Ş. Operasyonlar E&E Mühendisi & MBA

YAYIN YÜKSEK KURULU IPTV LİSANS VE YAYIN İZNİ TÜZÜĞÜ

tanımlanması kontrol

MUHASEBE VE FİNANSMAN MUHASEBEDE WEB TABANLI PROGRAM KULLANMA GELİŞTİRME VE UYUM EĞİTİMİ MODÜLER PROGRAM (YETERLİĞE DAYALI)

III. Büyük Şehir Ana Ulaşım Planlaması. IV. Yerleşim Alanları İmar Yönetmeliği

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

Başbakan Yıldırım, Çamlıca Televizyon Kulesi inşaatını incelemesinin ardından açıklamalarda bulundu

Bilgi Teknolojisinin Temel Kavramları

Rekabet Kongresi Özel Sektörde Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma. Cüneyt Türktan

Yönetim Kurulu Strateji Belgesi

Bağımsız İdari Otoriteler/ Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

T.C. BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ 2017 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

Kent ve Ulaşım. Ulaşım Planlaması. Yeni Büyükşehirler. Yeni Yasanın Getirdiği Sorunlar. Olası Çözüm Yaklaşımları

SİNEMA YÖNETMENİ TANIM

ANKET ve BİLGİ FORMU

ÇANAKKALE NİN GELİŞME ALANLARINDA EKOLOJİK YAKLAŞIMLAR. İsmail ERTEN

GENTAŞ GENEL METAL SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Özel Durum Açıklaması (Genel)

Toplumlar için bilginin önemi

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası

TV Beyaz Spektrum İletişimi: Temel Bilgiler ve Güncel Gelişmeler

İşletmenin temel özellikleri

T.C. ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı DAĞITIM YERLERİNE

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

Sayısal Radyo Yayıncılığı

Yeni Yayın Teknolojileri. Özgür COŞAR Elektrik-Elektronik Yüksek Mühendisi sadeceozgur.blogspot.com

View of the Turkish market from the commercial broadcaster

SAYISAL KARASAL YAYINCILIK

Mühendislik Ekonomisi

AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

AHŞAP TEKNOLOJİSİ AHŞAP BOYAMA VE VERNİKLEME ELEMANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Resmî Gazete Sayı : 26849

Konut Sektörü Değerlendirme Sunumu Şubat 2013

Ne kadar 2/B arazisi var?

2013/TUYAD- Merkezi Tv Dağıtım Sistemleri Malzeme ve Uygulama Şartname Standartları / Sürüm-1

Finansal Yönetim Giriş

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Merkezi Tv de Sistem Seçimi:

BELEDİYELERDE KALKINMA AJANSI PAY HESABINDA YAPILAN HATALAR Tayfun DOĞAN

KAPASİTE PLANLAMASI ve ÖLÇME KRİTERLERİ

ÇÖZÜM. Zorunluluğu. Yahya Arıkan *

İLKADIM KAYMAKAMLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ ve PROJE ARAŞTIRMA GELİŞTİRME MERKEZİ (APAM) YÖNERGESİ

YÖNETİMİN İŞLEVLERİ (FONKSİYONLARI) (6) YRD.DOÇ.DR. HAKAN SUNAY A.Ü.BESYO

YÖNERGE SELÇUK ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ PROF. DR. HÜMEYRA ÖZGEN ARAŞTIRMA VE UYGULAMA ÇİFTLİĞİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

T.C. BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ 2016 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

ÜYELERE YÖNELĐK ANKET ÇALIŞMASI PEYZAJ MĐMARLARI ODASI ĐSTANBUL ŞUBESĐ ÜYE ANKETĐ SORULARI

MUHASEBE VE FİNANSMAN BİLGİSAYARLI MUHASEBE ELEMANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

FATİH&PROJESİ&BEKLENTİ&KÂĞIDI& TABLET&BİLGİSAYAR&

Teknoloji Geliştirme Alanında Üniversite Sanayi Ortak Çalışmalarında Deneyimler Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü

MUHASEBE VE FİNANSMAN FİNANS VE BORSA HİZMETLERİ ELEMANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

HARİTA-TAPU KADASTRO BİLGİSAYAR DESTEKLİ HARİTA ÇİZİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

YUSUF ATA ARIAK - TELKODER 10. OLAĞAN GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI 29 KASIM 2018

Gayrimenkul Değerleme Esasları 2018/2. Dönem Deneme Sınavı -1-

İSTİHDAM VE SOSYAL YENİLİK PROGRAMI. EMPLOYMENT AND SOCIAL INNOVATION PROGRAMME (EaSI)

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU ULUSAL AKADEMİK AĞ VE BİLGİ MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

İşgücü Talebinin Tahmininde Sayısal ve. ve Ayrıntılı Yöntemler. İnsan Kaynakları Planlamasında Sayısal

Madde 2- Türkiye'de serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Kurumlar, Kurullar. Haldun DARICI *

SAĞLIK BAKANLIĞI AR-GE DESTEĞİ

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ II

6/2012 Sayılı Elektronik Haberleşme Yasası

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

GRAFİK VE FOTOĞRAF FOTOĞRAF BASKI OPERATÖRÜ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

GÜZELLİK VE SAÇ BAKIM HİZMETLERİ CİLT BAKIMI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

C- Sınıfı Ulusal ve Uluslararası Düzenleme Soruları

KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ (KRY) EĞİTİMİ KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE

SANAT VE TASARIM ÜÇ BOYUTLU ŞEKİLLENDİRME MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

PROGRAM EĞİTİM AMAÇLARI

KENT BİLGİ SİSTEMLERİ DOÇ. DR. VOLKAN YILDIRIM ARŞ. GÖR. ŞEVKET BEDİROĞLU. Kent Bilgi Sistemlerinde Veritabanı Organizasyonu Ders 3

Sosyal Yatırım Programı

Konut Sektörü Değerlendirme Sunumu Şubat 2013

T. C. KAMU İHALE KURUMU

KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI PROJE FİNANSMAN SİSTEMİNE FİNANS SEKTÖRÜNÜN BAKIŞI

MUHASEBE VE FİNANSMAN KOOPERATİFÇİLİK GELİŞTİRME VE UYUM EĞİTİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Tasarım Araçlarının Tasarlanması. Hazırlayan Bulut Sayıner

Doç. Dr. İbrahim Altunbaş Araş. Gör. Hacı İlhan TEL 351 ANALOG HABERLEŞME Final Sınavı

MAKİNE TEKNOLOJİSİ ÜÇ BOYUTLU ÇİZİM-SOLIDWORKS MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

YÜKSEK DENETİM DÜNYASINDAN HABERLER SAHTECİLİK VE YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SAYIŞTAYLARIN ROLÜ: ASOSAI 2012 FİLİPİNLER ÇALIŞTAYI

Elektromanyetik dalgalar kullanılarak yapılan haberleşme ve data iletişimi için frekans planlamasının

TRT BANDROL ÜCRETLERİNDE YENİ DÜZENLEME

1. KONU: 2. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER: 2.1. Vergi Mevzuatında Yer Alan Düzenlemeler:

Hamdi Akın TÜVTURK hisselerini Bridge Point'e

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

Karadeniz Teknik Üniversitesi, GISLab Trabzon.

MUHASEBE VE FİNANSMAN ÖN MUHASEBE MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Transkript:

FREKANS İHALESİ: Önce Yasa Çıktı Sonra Tartışmaya Başladık Bilkent Üniversitesi EEM Bölümü nden Prof. Dr. Hayrettin KÖYMEN frekans tahsisi ve frekans ihalesi konusuyla ilgili sorularımızı yanıtladı Frekans ihalesi niçin yapılmıyor? Frekans ihalesinin yapılamama- HKsı olarak anılan durum, aslında yayıncılık alanındaki bir sürecin ulaşılamamış sonuçlarından sadece biri. 1994 yılında RTÜK nun kuruluşu ile birlikte, karasal vericilerden yapılan TV ve radyo yayınları için eldeki spektrumun kapasitesinin ortaya konulması gerekti. Bu kapasite kullanılabilir frekans spektrum genişliğine bağlı olduğu kadar, yerel dağılım, arazi engebe koşulları ve ülke sınırlarından uzaklık gibi fiziksel koşullara da bağlıdır. Kapasite belirleme işlemine frekans planlaması diyoruz. Daha önceki yıllarda sadece TRT yayın faliyeti gösterdiği ve spektrumun hepsini kullanabildiği için bir spektrum paylaşım sorunu ve dolayısıyla bir kapasite belirleme sorunu yoktu. Sektörün serbestleşmesi ve özel yayıncıların da yayın yapmaya başlaması ile birlikte, spektrumun uygun şekilde paylaşımının sağlanması ihtiyacı doğdu. 1994 yılında çıkan yasa, her ne kadar bu yeni dönemi tanımlamak için çıkarılmışsa da, bu düzene geçişin sorunlarını çözebilecek türde değildi. Bir yanda yasanın getirdiği kısıtlamalar ve yasanın uygulamasında ortaya çıkan daha kısıtlayıcı yorumlar, diğer yanda sektöre yeni giren özel yayın kuruluşlarının birikim eksikliği ve önlerindeki süreci görememeleri, ve TRT nin kendi durumunu koruma güdüsü, çok kısa vadeli politikaların oluşmasına yol açtı. Bu süreci ayrıntılı olarak artık irdeleyebilecek durumdayız, ama ayrıntıya girmek bu söyleyşinin sınırlarını aşacaktır. Kanımca, temel sorun, teknoloji, finans ve sosyal bilimler içerikli pek çok birikim gerektiren bu sektörde, böyle büyük bir değişimin hazırlık aşamasında çok az bilgi tüketerek yapılan tanımlamalar ve gene sektörün oyuncularının her birinin çok az bilgi tüketerek sürecin bulanıklığından bir fayda ummasıdır. Bilgi tüketerek iş yapmayı pek bilmiyoruz. O dönemin sorunlarını somutlaştıralım: Temelde bir üç boyutlu kadastro işlemi ve imar planlaması olan frekans planlamasını, düzenleme görevi olan bir kuruluş yaptırmaya çalışırken, gene düzenleme görevi olan başka bir kamu kuruluşu, bir KİT ve bir yayıncı kamu kuruluşu o dönemde planlamanın 68 elektrik mühendisliği

yapılamayacağını, bunun teknik olarak imkansız olduğunu öne sürmekteydi. İmar planı yapamazsanız kimseye bir yer tahsis edemezsiniz. Sektöre yeni giren ve o sırada az sayıda olan özel yayıncılar, önlerindeki yasanın tanımladığı sürece bakınca şunu gördüler: Frekans tahsisi yapıldığı anda beş yıl süreyle yasal bir statüye sahip olacaklar ama yayın program içeriğini kamuoyunun en çok izleyeceği şekilde değil yasanın tanımladığı şekilde düzenleyecekler; iki yıl içinde ülkenin %70 ine ulaşacak verici yatırımını yapacaklar, v.b. Halbuki o sırada özel yayıncılar sadece en çok reklam alınacak birkaç il ve ilçe merkezinde yayın yapmakta ve zaten cılız olan reklam gelirleriyle ayakta durabilmekteydi. Bu tabii ki bir ticari kuruluş olarak örgütlenmesi gereken yayın kuruluşlarının hoş karşılayabileceği bir durum değildi. Öte yandan her an milyonlarca izleyiciye ulaşabilme imkanı, doğal ki, bu kuruluşları da çok etkili kıldı ve siyasal ortamı yönlendirir duruma getirdi. Böylece bazı kazanımlara rağmen esas olarak verimsiz bir tartışma süreci başladı. O dönemde Türkiye de bütün odak 60 yıl önce tanımlanmış ilkelere göre şekillenmiş bir teknolojinin ürünü olan klasik analog yayıncılık üstündeydi. Halbuki, 90 lı yıllar sadece sektörde serbestleşmeye değil, aynı zamanda mevcut yayın türünün değişmesi yönünde girişimlerin gerçekleşmeye başladığı dönemdir. Bu dönemde karasal sayısal yayıncılığın standartlarının belirlenme süreci sonuçlarını verdi ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde ilk sayısal yayın ağları belirmeye başladı. Bu durum Türkiye özelinde temel bir ikilem oluşturdu. Biz analog yayınların frekans düzenini oluşturmaya başladığımız sırada, ufukta yayın türünün değişikliği zaten belirmişti. Yani çok klasik bir Türkiye efsanesi yaşandı. Önce bütün tarafların bulunduğu, veri ve bilgi tüketerek, yeni bilgi üreterek yürütülmesi gereken bir tartışma süreci ve ardından uygulanabilme imkanı olan, geçiş süreçlerinin yasanın ışığında ama dışında tanımlanabildiği, esnek bir yasal yapı oluşturmak yerine, önce yasa çıktı sonra tartışmaya başladık. Özetle analog TV ve Radyo yayınları için frekans ihalesinin somut koşulları oluşmamıştı ve yapılamadı. Benim kanımca bugün itibarıyla bu yayın türü için sadece frekans ihalesi yapma koşulları değil, bunun gereği ortadan kalkmıştır. Yani artık frekans ihalesi yapılmamalı mı? Analog yayınlar için yapılmamalı. HK- Hepimiz hala 1994 yılının sorunu ile ilgileniyor ve tartışıyoruz. Bakınız, 1994 te dünyada uydudan eve doğrudan yayın türü başlayalı henüz birkaç yıl olmuştu. Hatırlayalım, 1994 te Türkiye de kaç evde uydu alıcısı vardı? Bugün 2.5 milyon hane olarak tahmin ediliyor. 1994 ile 2005 arasında bu sektörde çok şey değişikliğe uğradı. Peki, ne yapmalı? Değişimin devinimi, değişmeyi HK- zorluyor. Artık yapılması gereken, sayısal karasal yayına geçişe yönelik düzenlemeleri yapmak, geçiş sürecini planlamaktır. Zaten ortada var olan konsept dökümanı sayısal yayın için 2008 yılını hedef göstermektedir. Hazırlıklarda geç kalmamak lazım. Kazanımlar dediniz... Kazanımlar oldu, tabii. Kısaca HK- sıralayalım. 1994 yılında analog frekans planını yapmak işine giriştiğimizde, bunu ancak enformasyon teknolojisini yoğun bir şekilde kullanarak başarabileceğimizi saptadık. Bunun gerektirdiği veri türlerini (sayısal arazi yükseklik verileri, yerleşim birimi konum ve alanları, bunlarda yaşayan nüfus gibi) aradık, bulduk. Bu verilerdeki hataları ve ilişkilendirme sorunlarını aştık. Analog frekans planı üretildi. Daha önemlisi bu süreç içinde ve dışında yer alan pek çok birey bu süreçlerin nasıl yaşandığını gördü, deneyim kazandı. Bu meslekdaşlar, bu gün hem kamuda hem de özel sektörde, düzenleyici kurumlar ve yayın kuruluşlarında üst ve orta düzey yönetim görevlerindeler. Planlama sürecinde ve hatta plan hazırlandıktan sonra böyle bir işin yapılamayacağını savunan kurumlar, bugün o süreçte üretilen teknikler ve imkanlar ile frekans planlamasını bizzat yapabilir duruma geldiler. Bu konu öyle ilginçtir ki, bugün ortada bir tane analog frekans planı var ama bu planı yaptığını iddia eden en az iki kuruluş var. Daha sonra, 2000 de sayısal TV ve radyo yayını planı üretildi. Bu teknolojinin ayrıntıları anlaşıldı ve somuta indirgendi. Bu alan, süreci en baştan şartlandıran bir alan olmasına rağmen, nispeten daha kolay halledilecek bir konuydu. Sonuçta teknik bir konuydu ve Türkiye nin muhteşem mühen- elektrik mühendisliği 69

dislik birikimi çerçevesinde değerlendirilirse, çözüme ulaşması mukadderdi. Başka kazanımlar da oldu. Örneğin, karasal sayısal yayıncılığın hızla gelişmekte olduğu görüldü ve RTÜK koordinasyonu ile sayısal yayına geçişi tanımsal düzeyde irdeleyen bir konsept oluşturuldu. Her ne kadar bu çalışma sadece kamu kuruluşlarının katılımı ile sınırlı tutulmaktan malülse de, önemli saptamalar yapıldı ve genel bir geçiş takvimi çıkarıldı. Modern yayıncılığın içerdiği hizmet bileşenleri anlaşıldı. Ticari yapılanmada yasanın getirdiği bir kuruluş, tek program, tek yayının vericileri türü kısıtlamalar yerine, program üretimi, program birleştirme ve yayın taşıma tanımları oluşturuldu ve bu yönde ilerleme kaydedildi. Tabii daha alınacak yol var. Kısaca, yasal çerçevenin yetersizliği anlaşıldı ve yasal yapılandırma hem doğru hem eğri yönde değişikliğe uğradı. Konunun hukuki ve ekonomik boyutları da artık ayrıntılı olarak biliniyor. Ama şunu mutlaka belirtmek gerek: yaşanan tartışma ortamının getirdiği kazanımları not etmekle birlikte, sürecin gerçekten bir açık tartışma ortamı olmadığını anlamalıyız. Halen bütün taraflar tartışmaya katılmadı, daha önemlisi, taraflar gerçek sorun ve endişelerinin tümünü açıkça ifade etmemektedirler. Bence konunun bir sonuca ulaşamamasını burada aramak gerek. Sayısal karasal yayından ne anlamak lazım? Karasal vericilerden yapılan sayısal TV yayını DVB-T olarak anılı- HKyor. Yeni bir modülasyon yöntemi (COFDM) kullanan, görüntü ve ses verisini çok nitelikli ama çok etkin sıkıştırarak taşıyan, spektrumu çok etkin kullanan bir yayın türü. Tabii buna ilişkin teknoloji de artık olgun bir duruma geldi. İzleyiciler bir set üstü alıcıyla çok nitelikli görüntü ve sesi normal televizyon veya monitörlerinden izleyebiliyorlar. DVB-T yayınında hazırlanan TV programları veya program kanalları (örneğin TRT 1 bir program kanalıdır, ama izleyiciye analog yayın olarak ulaştırmak için, bir şehirde birkaç frekans kanalı kullanmak gerekir), önce program çoklayıcısı (multiplexer) ile çoklanmaktadır, yani 4 ila 5 program kanalı bir buket haline getirilir ve bir tane TV frekans kanalından (8 MHz) yayınlanır. Üstüne üstlük, eğer yayın alanı tek vericiyle kapsanamayacak kadar genişse, örneğin İstanbul veya Ankara gibi büyük şehirler veya bitişik yerleşim merkezlerinden oluşuyorsa, bu yayın türünün tek frekans ağı diye tanımlanan imkanları kullanılarak aynı içerik aynı bölgede aynı frekans kanalından tekrar yayınlanır. Bu, analog yayında imkansızdır. Somutlaştırırsak, şu anda bir program kanalını İstanbul büyükşehir sınırları içinde her noktaya ulaştırmak için en az 3-4 yüksek güçlü ana vericiden birer frekans kanalı ve çok sayıda küçük güçlü vericiden engebe nedeniyle yayın alamayan yerlere ulaşmak amacıyla başka frekans kanallarından yayınlamak gerekir. Bu yayın DVB-T ile yapılırsa İstanbul da tek frekans ağı kullanılmalıdır. Bu durumda 4-5 program kanalı bütün İstanbul büyükşehir alanına, kaç verici kullanılırsa kullanılsın, bir tek frekans kanalından ulaştırılacaktır. Yani program kanalı başına 15-20 kat spektrum etkinliği sağlanmaktadır. Bir örnek vereyim. Şu anda irili ufaklı 51 program kanalı İstanbul da havada yayındadır. Bunların her biri diğerinin yayınını bozmaktadır, çünkü eldeki 56 frekans kanalının bu kadar yayını taşıması imkansızdır. Öte yandan bu 51 program kanalını bütün İstanbul a DVB-T ile ulaştırmak için ise sadece 12 frekans kanalı yetmektedir. Durum bu kadar çarpıcıdır. Burada dikkat etmek gereken konu, TV spektrumunu analog TV yayını ile kullandığımız zaman, örneğin İstanbul da, tam bir kıt kaynak paylaşımı konusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Ama aynı servisi DVB-T ile sağlarsak, aynı spektrum bir kıt kaynak olmaktan çıkıyor. Bu durum ihale konusu başta olmak üzere bütün oluşturulacak politikaları etkiliyor. Bu durumda sektördeki ana iş kalemleri şu üç başlık altında toplanıyor Program kanal üreticileri- içerik temini; Buket oluşturucular- platform (multiplex) operatörleri; Taşıyıcı firmalar- verici işletmecileri; Böylece, örneğin, sadece bir yerel program kanalı sağlamak isteyen kuruluş kendi vericisini kurmak ve işletmek zorunluluğundan kurtulmaktadır. Bunun yerine bir bukete girmek ve bir verici ağından yayınlanmak üzere gerekli hizmetleri satın alabilir. Tabii herhangi bir kuruluş bu işlevlerin her üçüne de talip olabilir. TRT Ankara da uzun bir süredir DVB-T deneme yayını yapmaktadır. Dört adet program kanalını izleyicilere sadece bir frekans kanalı kullanarak eriştirmektedir. 70 elektrik mühendisliği

Spektrum bu kadar doluyken, DVB- T yayınına geçişi sağlamak mümkün mü? DVB-T yayını yapacak frekans var mı? Mümkün. Öncelikle DVB-T yayınının bir özelliği bu konuyu yönlen- HKdiriyor. Örneğin 32. ve 34. kanallarda analog yayın yapılan bir ortamı düşünelim. Kirlilik gibi çeşitli nedenlerle de aradaki 33. kanalın kullanımının çok kısıtlı olduğunu var sayalım. Eğer bu durumda 33. kanaldan DVB-T yayını yaparsanız, aynı kaplama alanı için analog yayının gerektirdiği gücün, örneğin, %25 ini kullanırsınız ve çok net bir görüntüyü izleyicilere ulaştırırsınız. Bu yayın, bir üstündeki ve bir altındaki analog yayını rahatlatır. Ayrıca bu kanalda DVB-T yayını üstünden analog yayın yapmak imkânsız hale gelir. İstanbul örneğini ele alırsak, bu nitelikte olan frekans kanalları var. Zaten birkaç adet böyle kanal, geçiş süreci için yeterlidir. Ayrıntıları belirlemek için bir mühendislik çalışması yapmak gerekir, tabii ki. Bu yeni yayın türüne geçişin bir maliyeti yok mu? Asıl soru bu. Takdir edersiniz ki, HK- bu soru, bu paradigma çerçevesinde herkes tarafından ve her konumda soruluyor. Şaşırtıcı olan ise ortada, yani Türkiye ortamında, bu belirleyici sorunun yanıtını belirlemek için hiç bir girişim yok. Demek ki aslında sorunun yanıtını merak etmiyoruz. Önce dolaylı bir yanıt vereyim. DVB-T yayınına geçen batı Avrupa ülkelerinde geçişten önce bir maliyet/kazanç analizi yapılmış. Böyle bir analiz, en az, mevcut analog yayını sürdürmenin işletme ve altyapı maliyeti ile DVB-T yayını için altyapı yatırım ve işletme maliyetini karşılaştırmalıdır. Bunun yanı sıra ülkedeki teknoloji üreten kuruluşlara sağlanan yeni açılımları, bunun sonucunda istihdam ve ekonomik gelişme imkânlarını değerlendirmelidir. Ayrıca DVB-T yayınının sağladığı yeni katma değerli servislerin getirisini değerlendirmelidir. Bu analiz bütün bu ülkelerde net parasal kazanç sonucunu vermiş, daha önemlisi bu kazancın DVB-T yayınına geçiş ne kadar hızlı olursa o kadar fazla olacağı belirlenmiştir. İlginç bir örnek vermeliyim. Vestel dünyanın en önde gelen DVB-T set üstü alıcısı üreten firmalarından biridir. Ancak mevcut durumda Vestel Türkiye de bir tane dahi cihaz satamamaktadır, çünkü böyle bir pazar yoktur. Aslında bu konuda bir miktar bilgiye sahibiz. İzleyicilere yansıyan bir set üstü alıcı maliyeti var. Bu alıcıların fiyatı özelliklerine bağlı olarak 50-100 $ civarında. Bunun dışında tabii yayıncılar için bir yatırım maliyeti var. Çok değerli meslekdaşım Erkan Can, yakın zamana kadar TRT Vericiler Dairesi Başkanıydı. Bu görev gereği konuyu irdeledi ve sonuçlarını hem Türkiye TV Yayıncıları Derneği üyesi yayın kuruluşlarıyla, hem de bizlerle paylaştı. İstanbul da bir program kanalı başına düşen DVB-T ya- elektrik mühendisliği 71

tırım maliyeti, halen kullanılmakta olan 21 emisyon noktasından yayın yapıldığı kabul edilerek marjlı bir tahminle 300.000 $ dır. Bu maliyet 51 program kanalı için toplam 15 milyon dolar eder. Beş yıllık bir finansman kullanılırsa yıllık 3 milyon dolarlık bir maliyet oluşur. Bu maliyeti diğer konulardan arındırıp tek başına değerlendirsek bile, sektörün Türkiye büyüklüklerine göre çok zayıf olan reklam pazarından elde ettiği gelirden düzenleyici kuruluşlara ödediği payın bile bir fraksiyonundan söz ederiz. Belli ki konu maliyet değil. Vakit geçirmeden bir maliyet/kazanç analizini yapmak gerek. Yani bunu yapabilecek nitelikte insanları içeren bir çalışma yapmak gerek. Hep İstanbul dan bahsettiniz, Türkiye İstanbul dan ibaret değil. Tabii ki değil. Ama eldeki probleme bakalım. Frekans sıkıntısı ön- HKcelikle İstanbul da en yüksek düzeyde olmak üzere, bir kaç büyük şehir alanı ve çevresinde yaşanmakta. Bu konuyu çözeceksek öncelikle bu alanları gözetmemiz gerek. Diğer bölgelerde söz konusu düzenleme basit bir program uygulaması olacaktır. Şunda yanılmayalım: Türkiye nin düğümü İstanbul dur. Bu noktadan sonra nasıl ilerlemeli? Türkiye deki özel TV yayıncılarının oluşturduğu bir sivil toplum HKörgütü var: TVYD. Bu örgüt son yıllarda hemen her yıl bir kere olmak üzere DVB-T ye geçiş ile ilgili yarım günlük bir toplantı yapar. Bu toplantıya derneğin üyeleri katıldığı gibi TRT, RTÜK, TK ve Haberleşme Genel Müdürlüğü yönetici ve uzmanları da katılır. Sonuncusu 3 Aralık, 2004 te yapıldı. Sanırım bu kısa ve seyrek yapılan toplantı çok ciddi bir forum özelliği kazandı. Bu toplantılarda yapılan tartışma ve bilgi alışverişi sonunda, bir kısmını burada özetlediğim bugünkü birikim oluştu. Bu toplantıda bazı belirlemeler yapıldı, dernek üyeleri arasında tartışıldı ve görüş ve belirlemeler bir rapor haline getirilerek kamuoyunun dikkatine sunuldu. Bu rapor TVYD inden temin edilebilir. Ana hatlarını burada özetlemeliyim: Öncelikle İstanbul da: 1. Maliyet/kazanç analizini hemen yapmak gerektiğini belirtmiştik; 2. Sektörün bütün oyuncularını içeren bir komite çalışması ile geçiş sürecinin yol haritası belirlenmeli; 3. Geçiş süreci tamamlanıp analog yayın kapatıldıktan sonra ortaya çıkan çok sayıda frekans kanalının nasıl değerlendirileceği planlanmalı; 4. Aşağıdaki konuları içeren uygun bir mevzuat düzenlemesinin yapılması: a) Öncülük yapmak isteyen yayıncılara en azından test kapsamında hızlıca yasal dayanak sağlanması b) İçerik ve ek yeni servisler anlamında kısıtlayıcı değil düzenleyici bir bakış açısının hakim kılınması c) Yayıncılar, platform işleticileri ve tüketici tarafında oluşacak maliyetler dikkate alınarak, aşırı vergilendirici yaklaşımlardan kaçınılması (mesela sayısal frekansların belli bir tarihe kadar ücretsiz kullandırılması ve örneğin, RTÜK e ödenen %10.5 reklam payının %5 e indirilmesi, buna karşılık analog frekansların mevcut kullanıcılarına aylık kira bedeli karşılığında tahsis edilmesi) d) Mevcut yasanın verici işleticiliğini TRT ye veren hükmünün değiştirilmesi ve rekabete açık ve ticari olarak anlamlı bir şekle sokulması e) DVB-T teknolojisinin sağladığı imkanlar gözetilerek DVB-T yayınlarını zaten dolmuş olan 61-69 uncu kanallardan yapılması belirlemesini kaldırarak ara kanallardan bu yayına geçişin desteklenmesi f) 6 Ay süreyle analog yayın frekans kirasını ödemeyen kuruluşlardan frekanslarının geri alınması ve DVB-T ye geçişin desteklenmesi. Şunu belirtmekte fayda var. Konuyla ilgili olarak düzenleyici kuruluşlar tarafından yapılan katkılardan bahsetmiştim. Bunlara ek olarak, DVB-T yayıncılığı alanında şu anda TRT bir öncü konumundadır. Ankara da bir yıldan fazla süredir DVB-T yayını yapmakta ve saha ölçüm çalışmalarını sürdürmektedir. Burada oluşan birikimi Vericiler Dairesi Başkanlığı ve uzmanları her ortamda sektörle paylaşmaktadır. TRT bu yılın ilk yarısında İstanbul da da deneme yayınına geçmeyi planlamıştır. Böylece ortamımızda zaten var olan kuramsal birikim, uygulama deneyimi ile pekişmektedir. Ayrıca TVYD sektörde sivil toplum örgütü işlevini, takdir edilmesi gereken bir şekilde yerine getirmektedir. Konunun bütün boyutlarının tartışılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Kanımca bugünkü olgunluğa erişilmesinde bu katkılar çok önemli rol oynamıştır. < 72 elektrik mühendisliği