Mikro İktisat 1 N.K.Ekinci, 2015

Benzer belgeler
SAY 203 MİKRO İKTİSAT

1. Devletin Piyasaya Müdahalesi ve Fiyat Kontrolleri

1. Devletin Piyasaya Müdahalesi ve Fiyat Kontrolleri

İktisada Giriş I. 31 Ekim 2016

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

4. PİYASA DENGESİ 89

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

4. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

Bölüm 5 ARZ VE TALEP UYGULAMALARI

10. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

2. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

Devlet fiyat kontrolü ederek piyasaya müdahale edebilir. Bunun en temel 2 yolu vardır:

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları (devam. 2. Kısım) Slides prepared by Thomas Bishop

Ekonomi. Doç.Dr.Tufan BAL. 3.Bölüm: Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat

TARIMA MÜDAHALE ŞEKİLLERİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

Talep ve Arz Uygulamaları

I. Piyasa ve Piyasa Çeşitleri

TAM REKABET PİYASASINDA

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

MAN509T.01 YÖNETİM EKONOMİSİ

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

Gümrük Tarifeleri. Gümrük Tarifesi Esasları. Gümrük Tarifelerinin Geleneksel Amaçları

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

5. BÖLÜM: KISMİ PİYASA MODELİ. 5.1 Bireysel Taleplerden Piyasa Talebine

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı),

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

Case & Fair & Oster. Bölüm 4 Talep ve Arz Uygulamaları

Kamu Ekonomisi-I NEGATİF DIŞSALIKLAR

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları (devam. 2. Kısım) Slides prepared by Thomas Bishop

Tarife Dışı Politika Araçları

PİYASALARIN ÇALIŞMASI 2

Tarife Dışı Politika Araçları. İthal Kotaları. İthal Kotaları

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 5.Bölüm: Devletin Fiyat Kontrolü

Tartışılacak Konular. Tekel. Tekel Gücü (Monopoly Power) Tekel Gücünün Kaynakları. Tekel Gücünün Sosyal Maliyeti. Bölüm 10Chapter 10 Slide 2

Ekonominin Esasları TEKEL PİYASASI TEKEL PİYASASI. Tekel Piyasası

Bölüm 4 ve Bölüm 5. Not: Bir önceki derste Fiyat, Piyasa kavramları açıklanmıştı. Derste notlar alınmıştı. Sunum olarak hazırlanmadı.

ONDOKUZUNCU BÖLÜM ULUSLARARASI EKONOMİVE ULUSLARARASI FİNANSMAN

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

SORU SETİ 10 MALİYET TEORİSİ - UZUN DÖNEM MALİYETLER VE TAM REKABET PİYASASINDA ÇIKTI KARARLARI - TEKEL

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

Massachusetts teknoloji Enstitüsüsü- Profesörler Berndt, Chapman, Doyle ve Stoker

Doç.Dr. Yaşar SARI 36

4 ÇOKTAN SEÇMELI (40 puan)

Mikroiktisat Final Sorularý

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

Tekelci Rekabet Piyasası

EKO 205 Mikroiktisat. Kar Maksimizasyonu Profit Maximization

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

İKTİSAT. İktisata Giriş Test Dolmuş ile otobüs aşağıdaki mal türlerinden

Selçuk Üniversitesi 26 Aralık, 2013 Beyşehir Turizm Fakültesi-Konaklama İşletmeciliği Genel Ekonomi Dr. Alper Sönmez. Soru Seti 3

Bölüm 13: Yapı, Yönetim, Performans, ve Piyasa Analizi 2. Sağlık Ekonomisi

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta

Bölüm 8: TAM REKABET PİYASASI. Firmaların piyasalarda nasıl davranacağı, piyasa yapısı ile yakından ilişkilidir.

OPSİYON HAKKINDA GENEL BİLGİLER.

ÜNİTE 5: DÖVİZ KURLARININ ANLAMI VE BELİRLENMESİ DÖVİZ KURLARININ ANLAMI

Sloan Yönetim Okulu / Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ÖDEV SETİ #1 ÇÖZÜMLER. (a) YANLIŞ

9. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

MİKRO İKTİSAT. Kariyermemur.com Sayfa 1

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii. KİTABIN KULLANIMINA İLİŞKİN BAZI NOTLAR ve KURUM SINAVLARINA İLİŞKİN UYARILAR... 1 BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSATIN TEMELLERİ

ARZ, TALEP VE TAM REKABET PİYASASINDA DENGE BÖLÜM 7

Dolaysız ölçme. Dolaylı ölçme. Toplam üretim yaklaşımı. Toplam harcama yaklaşımı Toplam gelir yaklaşımı

Adı Soyadı: No: Saat: 08:30

Yönetimsel Iktisat Final

[AI= Aggregate Income (Toplam Gelir); AE: Aggregate Expenditure (Toplam Harcama)]

MİKRO İKTİSAT 1. Aşağıdakilerden hangisi ekonomide belirtilen ihtiyaçların özelliklerinden biridir? A) İhtiyaçlar sabittir B) İhtiyaçlar birbirini

OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

Para Piyasasında Denge: LM (Liquit Money) Modeli

KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER

IS-LM-BP Grafikleri. A. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

IS-LM-BP Grafikleri. B. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

Tarımsal Destekleme Politikaları

İKTİSAT BİLİMİ VE İKTİSATTAKİ TEMEL KAVRAMLAR

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 8.Bölüm: Tam Rekabet Piyasası. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

2001 KPSS 1. Aşağıdakilerden hangisi A malının talep eğrisinin sola doğru kaymasına neden olur?

Ders içeriği (5. Hafta)

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.

NAKLİYE SİGORTALARI DAHİLDE İŞLEME REJİMİ HARİÇTE İŞLEME REJİMİ

oluşmaktadır. Sınavda hesap makinesi kullanabilirsiniz. Sınavda kitap ve notlarınız

Chapter 10. Ticaret Politikasının Politik Ekonomisi. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları (devam) Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

3. BÖLÜM: ÜRETİCİ DAVRANIŞI VE ARZ

A İKTİSAT KPSS-AB-PS/2007

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 6.Bölüm: Tüketici Davranışı Teorisi

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

İktisada Giriş I. Vize Çalışma Soruları

Etkili arz fonksiyonunu kuralım: Arz fonksiyonunu üreticinin verilen şeker miktarının sevkiyatını istediği minimum fiyattan düşünün.

MATEMATİK-II dersi. Bankacılık ve Finans, İşletme, Uluslararası Ticaret. Bölümleri için FİNAL Çalışma Soruları

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Transkript:

Mikro İktisat 1 N.K.kinci, 2015 6. Bölüm Rekabetçi Kısmi enge Modelinin Uygulamaları Tolumsal hayatın bir gerçeği vergi alan ve harcama yaan bir devlet mekanizmasının varlığıdır. evletin bu faaliyetlerinin iyasalara etkisi doğal bir merak konusudur. Bu bölümde devletin tek bir iyasaya satış vergileri, satış sübvansiyonları, fiyat kontrolleri gibi müdahalelerinin etkilerini ele alacağız. Göstereceğiz ki devletin iyasaya yaacağı her müdahalenin bir vergi veya sübvansiyon eşdeğeri vardır. 6.1 atış Vergileri Malların satışı üzerinden alınan vergiler kamu gelirlerinin önemli bir kaynağıdır. Bu vergiler alıcı ya da satıcı tarafından ödenir ve ad valorem (değere göre) ya da götürü olabilir. Katma değer ve taşıt alım vergisi gibi ad valorem vergiler daha yaygındır. atış vergisi alıcıların ödediği ve satıcıların eline geçen fiyatlar arasında fark yaratır. Bir malın alıcı fiyatı a ve satıcı (ya da üretici) fiyatı s olmak üzere, vergi türüne göre bu iki fiyat arasındaki ilişki ad valorem vergi: a = s (1 + t) götürü vergi: a = s + t biçiminde ifade edilir. Ad valorem vergide t ondalık kesir olarak ifade edilen vergi oranıdır. Örneğin, %18 oranında katma değer vergisine tabii olan bir mal için t = 0.18 ve a = 1.18 s olur. olayısı ile bir malın satıcı fiyatı ne kadar yüksekse, ödenen vergi de miktar olarak o kadar yüksek olur. Götürü vergi durumunda ise t birim başına ödenen vergi miktarıdır ve fiyattan bağımsızdır. Örneğin, birim başına 3 TL vergi ödenmesi gerekiyor ise, t = 3 ve a = s + 3 olur. atış vergilerinin yasal yansıması, yani vergiyi vergi dairesine kimin yatıracağı, hükümetçe belirlenir. Katma değer vergisinin ödenmesi satıcıların sorumluluğu iken, taşıt alım vergisi alıcılar tarafından yatırılır. İlk yamamız gereken satış vergisinin tale ve arz eğrilerini nasıl etkilediğini belirlemektir. t 3 s t t 4 t 5 (a) (b) 5 Şekil 6.1 atış Vergisi ve Arz/Tale ğrileri a Şekil 6.1 (a) da alıcılar üzerine konan bir verginin tale eğrisine etkisi gösterilmiştir. vergi öncesi tale eğrisidir. Buna göre, malın vergisiz fiyatı 3 iken tüketiciler maldan 5 birim tale eder. O halde, malın vergisiz satış fiyatı ( s ) vergi ile birlikte a = 3 olacak şekilde belirlenirse, tüketiciler 5 birim tale etmeye devam edeceklerdir. Bunu tale eğrisinin t konumuna kayması ile gösteriyoruz. = 5 birim için tüketiciler birim başına s kadar satıcılara ve t kadar vergi dairesine ödeme yatıklarında alıcı fiyatı a = 3 TL olacaktır. Örneğin, birim başına 1 TL götürü vergi var ise, vergisiz satış fiyatı 2 TL olduğunda, alıcılar tolam 3 TL öderler ve 5 birim tale ederler. Götürü vergi durumunda t sabit olduğundan ve t arasındaki düşey uzaklık her

Mikro İktisat 2 Uygulamalar miktarda t olmak üzere sabittir. Öte yandan alıcıların %12.5 ad valorem vergi ödemesi gerektiği durumda, malın vergisiz satış fiyatı s = 2.67 TL olursa, alıcılar a = 1.125(2.67) = 3 TL/birim öderler ve 5 birim tale ederler. Bu durumda ödenen vergi = 0.33 TL olur. Ad valorem vergi ile ödenecek vergi fiyat arttıkça arttığına göre, ve t arasındaki düşey uzaklık üzerinde sağa hareket ettikçe azalacaktır. Şekil 6.1 (b) de satıcılar üzerine konan bir verginin arz eğrisine etkisi gösterilmiştir. vergi öncesi arz eğrisidir. Buna göre, malın vergisiz fiyatı 4 iken üreticiler maldan 5 birim arz eder. O halde, malın vergi sonrası satış fiyatı ( a ) vergi düşüldükten sonra s = 4 olacak şekilde belirlenirse, üreticiler 5 birim üretmeye etmeye devam edeceklerdir. Bunu arz eğrisinin t konumuna kayması ile gösteriyoruz. = 5 birim için satıcılar birim başına a kadar tahsil edi bunun t kadarını vergi dairesine ödediklerinde birim başına ellerine s = 4 TL geçecektir. Örneğin, birim başına 1 TL götürü vergi var ise, vergi dahil fiyat 5 TL olduğunda, satıcıların eline 4 TL geçer ve 5 birim üretirler. Götürü vergi durumunda ve t arasındaki düşey uzaklık her miktarda t olmak üzere sabittir. Öte yandan satıcıların %12.5 ad valorem vergi ödemesi gerektiği durumda, satıcıların eline 4 TL geçmesi için malın satış fiyatı a = 1.125 4 = 4.5 TL olmalıdır. Ad valorem vergi ile ödenecek vergi fiyat arttıkça arttığına göre, ve t arasındaki düşey uzaklık üzerinde sağa hareket ettikçe artacaktır. Özetle: Alıcılar üzerine konan bir satış vergisi tale eğrisini sola/aşağıya kaydırır. Vergi öncesi ve sonrası tale eğrileri arasındaki düşey mesafe her miktarda birim başına ödenen vergiye eşittir. atıcılar üzerine konan bir satış vergisi arz eğrisini sola- yukarıya kaydırır. Vergi öncesi ve sonrası arz eğrileri arasındaki düşey mesafe her miktarda birim başına ödenen vergiye eşittir. 6.1.1 atış Vergilerinin Piyasa tkileri Şimdi satış vergilerinin iyasaya etkisini ele alabiliriz. Vergi olmadığı durumda iyasa dengesinin tale, d (), ve arzın, s (), eşitlendiği noktada olacağını gördük. Vergilenen bir iyasada da denge tale ve arzın eşitlendiği noktada olacaktır. Ama satış vergileri alıcı ve satıcı fiyatları arasında fark yarattığına göre, denge koşulu (götürü vergi varsayımıyla) d ( a ) = s ( s ) a = s + t olur. Burada tale edilecek miktarın alıcı fiyatına, arz edilecek miktarın ise satıcı fiyatına bağlı olduğunu ve iki fiyat arasında vergi kadar fark olacağını hesaba katmış oluyoruz. ikkat edilirse bu iki denklemin çözümü verginin yasal olarak kimin üzerine konduğundan bağımsız olacaktır. olayısı ile bir satış vergisinin iyasa dengesine etkisi verginin yasal yansımasından bağımsız olarak aynı olacaktır. Bu etkiyi Şekil 6.2 yardımıyla görebiliriz. Şekilde her iki anelde de vergi öncesi denge noktasında fiyatından miktarının alını satıldığı durumdur. Şeklin (a) anelinde alıcılar üzerine konan bir satış vergisinin etkisi tale eğrisinin t konumuna kayması ile gösterilmiştir. Vergi sonrası denge * noktasında oluşur ve satıcı fiyatı arz eğrisi üzerinde s olur. Alıcı fiyatı ise vergi öncesi tale eğrisi () üzerinde a = s + vergi(t) olarak belirlenir. Piyasada * kadar bir miktar mübadele edilir ve devletin vergi geliri s *A a alanı = t* olur. Şekil 6.2'nin (b) anelinde aynı miktarda verginin satıcılar üzerine konduğu varsayılmıştır. Verginin etkisi arz eğrisini t konumuna kaydırarak dengeyi * noktasına taşır. Bu durumda alıcı fiyatı tale eğrisi üzerinde a, satıcı fiyatı ise vergi öncesi arz eğrisi () üzerinde s = a vergi olur. Piyasada * kadar bir miktar mübadele edilir ve devletin vergi geliri s B* a alanı = t* olur. Başta belirtildiği gibi her iki durumda da vergi sonrası denge miktarı ile alıcı ve satıcı

Mikro İktisat 3 N.K.kinci, 2015 fiyatları aynıdır. Örnek 6.1'i inceleyiniz. t a a * s t * * t (a) s t * (b) Şekil 6.2 atış Vergisinin tkileri Bir iyasada vergi öncesi tale ve arz eğrilerinin Örnek 6.1 d = 10 (tale eğrisi) s = 2 + (arz eğrisi) olarak verildiğini varsayalım. Buna göre vergi öncesi dengede (Şekil 6.2'de ) = 4 ve = 6 olacaktır. i. Şimdi alıcılar üzerine birim başına t = 1 TL götürü vergi konulduğunu varsayalım. Buna göre d = 10 a = 10 ( s + 1) (Vergi sonrası tale eğrisi) s = 2 + s (arz eğrisi) olur. enge durumunda d = s olacağına göre 10 ( s + 1) = 2 + s eşitliğinden s = 3.5 bulunur. Bu Şekil 6.2 (a) da eğrisi üzerinde * noktasındaki satıcı fiyatıdır. Buna göre alıcı fiyatı eğrisi üzerinde a = s + vergi = 3.5 + 1 = 4.5 olur. Böylece 1 TL lik satış vergisinin, vergi öncesi denge fiyatı ile karşılaştırıldığında, alıcı ve satıcı fiyatları arasında eşit olarak aylaşıldığını görüyoruz. Vergi sonrası miktarı * = d = 10 a = 10 4.5 = 5.5; ya da * = s = 2 + s = 2 + 3.5 = 5.5 olarak buluruz. evletin vergi geliri 5.5 TL olacaktır. ii. Şimdi satıcılar üzerine birim başına t = 1 TL götürü vergi konulduğunu varsayalım. Buna göre d = 10 a (tale eğrisi) s = 2 + s = 2 + ( a 1) (Vergi sonrası arz eğrisi) olacaktır. enge durumunda d = s olacağına göre 10 a = 2 + ( a 1) olur ki bu da (i) durumundaki denge koşulu ile özdeştir ve aynı çözümü verir. Şöyle ki bu koşuldan a = 4.5 bulunur ve bu da s = 3.5 olacak demektir. Buradan da * = 5.5 buluruz.

Mikro İktisat 4 Uygulamalar Ulaştığımız sonucu toarlarsak: atış vergisi genel olarak, alıcı fiyatını yükseltir, satıcı fiyatını ve denge miktarını düşürür. Bu etkiler verginin yasal yansımasından, yani vergiyi yasal olarak kimin ödeyeceğinden, bağımsızdır. olayısı ile satış vergilerini kimin ödeyeceğini, yani verginin alıcı ve satıcı fiyatına nasıl yansıyacağını, hükümetler belirleyemez. Şekil 6.2'deki gibi niseten esnek arz ve tale eğrileri ile verginin alıcı ve satıcı fiyatları arasında aylaşıldığını görüyoruz. snekliğin buradaki rolünü Şekil 6.3 yardımıyla belirleyebiliriz. t a a s = * s = * * (a) (b) Şekil 6.3 sneklik ve atış Vergisinin tkileri t Şekil 6.3 (a) anelinde katı bir tale eğrisi ile vergi öncesi denge noktasındadır. Bir satış vergisi sonrasında, ki verginin etkisi verginin kimin üzerine konduğundan bağımsız olduğuna göre etkiyi bu durumda arz eğrisinin kayması olarak göstermek daha kolaydır, denge * noktasında oluşur. Bu durumda miktar değişmezken, verginin tamamı (*) alıcı fiyatlarına yansır. Öte yandan Şekil 6.3 (b) anelinde sonsuz esnek arz eğrisi ile başlangıç dengesi noktasında iken, satış vergisi sonrasında denge * noktasında oluşur. Bu durumda denge miktarı * olacak şekilde düşer, ve verginin tamamı gene alıcı fiyatına yansır. Okuyucu Şekil 6.3'ü sonsuz esnek tale ve katı arz eğrileri ile yeniden oluşturursa, bu durumlarda verginin tamamen satıcı fiyatına yansıyacağını görecektir. Özetle, Tale katı, arz esnek ise satış vergisinin alıcı fiyatına yansıması daha fazla, satıcı fiyatına yansıması daha az olur. Vergi sonrası miktardaki düşüş ise arz ve talebin esnekliği arttıkça artar. Bunun nedeni basittir: davranışı esnek olan vergilenen malı az kullanarak ya da az üreterek vergiden kaçınır. Örnek 6.2 a) Ulaştığımız sonuçları kullanarak ekmeğin neden katma değer vergisinden muaf olduğunu değerlendirebiliriz. kmeğin daha çok düşük gelirli hanehalkları tarafından kullanıldığını ve bu kesimlerin ekmek talebinin niseten katı olduğunu kabul edersek, ekmeğe uygulanacak bir satış vergisinin daha çok alıcı fiyatlarına yansıyacağını söyleyebiliriz. Böylece vergi yükü düşük gelirli hanehalklarına düşecektir ve bu da arzu edilir bir durum olmayacaktır.

Mikro İktisat 5 N.K.kinci, 2015 b) Bir satış vergisinden elde edilecek hasılat vergi sonrası miktara bağlıdır. Miktar çok düşerse vergi hasılatı da düşük olur. Genel olarak tale ya da arz katı olduğu ölçüde miktar fazla düşmeyecek ve vergi hasılatı daha fazla olacaktır (Şekil 6.3 (a)). atış vergilerinin yüksek olduğu mallar da genellikle sigara, akaryakıt gibi talebi görece katı mallardır. oru: izce ce telefonu kontörleri üzerindeki satış vergileri azaltılsaydı, buradan elde edilecek vergi hasılatı artar mıydı? 6.1.2 atış Vergisinin ara Kaybı on olarak satış vergilerinin etkinlik etkilerini ele alıyoruz. Hatırlanacağı üzere rekabetçi denge üretici ve tüketici fazlalarının tolamının en çok olması anlamında etkindir. Verginin etkinlik etkilerini bu tolamın üzerinde yarattığı değişikliğe bakarak belirliyoruz. Şekil 6.4'te bir satış vergisi sonrasında iyasa * miktarında dengededir. olayısı ile vergi öncesi dengeye göre tüketici fazlasında (A + C) alanı kadar, üretici fazlasında ise (B + Ü) alanı kadar bir kayı oluşmuştur. Ancak tolamda (A + B + C + Ü) olan kaybın (A + B) kadarı vergi olarak devlete ödenir. Vergi gelirlerin harcanmasının toluma vergilendirmeden dolayı oluşan kayba eşdeğer bir yarar sağlayacağını varsayarsak verginin yarattığı net refah değişmesi tüketici fazlasında değişme: (A + C) üretici fazlasında değişme: (B + Ü) vergi gelirleri: +(A + B) Tolam (C + Ü) olur. olayısı ile (C+Ü) = XY üçgeninin alanı kadar net bir kayı oluşur ki buna dara kaybı denir. Bu kaybın ortaya çıkma nedeni vergi sonrası dengede marjinal yarar ( a ) > marjinal maliyet ( s ), yani karşılıklı olarak yararlı ticaret olanağı, olduğu halde gerekli mübadelenin yaılamamasıdır. Çünkü tüketici ve üreticiler farklı fiyatlarla karşı karşıyadır. a * s A B X C Ü Y * Şekil 6.4 Şatış Vergisinin ara Kaybı 6.2 atış übvansiyonları Bir malın satışı sırasında uygulanan sübvansiyon, satış vergileri gibi alıcılara ya da satıcılara

Mikro İktisat 6 Uygulamalar verilebilir ve ad valorem ya da götürü olabilir. Örneğin, zirai gübre satışına sübvansiyon çiftçilere alım sonrasında iade olarak ödenebileceği gibi, doğrudan üreticilere de ödenebilir. atış sübvansiyonu da alıcıların ödediği ve satıcıların eline geçen fiyatlar arasında fark yaratır. Bir malın alıcı fiyatı a ve satıcı (ya da üretici) fiyatı s olmak üzere, sübvansiyon türüne göre bu iki fiyat arasındaki ilişki ad valorem sübvansiyon: a = s (1 s) götürü sübvansiyon: a = s s olur. Ad valorem sübvansiyon durumunda s ondalık kesir olarak ifade edilen sübvansiyon oranıdır. Örneğin, gübre satışında %10 oranında sübvansiyon uygulanıyorsa s = 0.1 ve a = 0.9 s olur. Götürü sübvansiyon durumunda ise s birim başına ödenen sübvansiyondur ve fiyattan bağımsızdır. Örneğin, birim başına 3 TL sübvansiyon uygulanıyorsa, s = 3 ve a = s 3 olur. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere satış sübvansiyonları negatif satış vergisi gibi etki yaar. Öyleyse, Alıcılara verilen bir satış sübvansiyonu tale eğrisini sağa-yukarıya kaydırır. übvansiyon öncesi ve sonrası tale eğrileri arasındaki düşey mesafe her miktarda birim başına ödenen sübvansiyona eşittir. atıcılara ödenen bir satış sübvansiyonu arz eğrisini sağa-aşağıya kaydırır. übvansiyon öncesi ve sonrası arz eğrileri arasındaki düşey mesafe her miktarda birim başına ödenen sübvansiyona eşittir. atış sübvansiyonu genel olarak, alıcı fiyatını düşürür, satıcı fiyatını ve denge miktarını arttırır. Bu etkiler sübvansiyonun yasal yansımasından, yani sübvansiyonu yasal olarak kimin alacağından, bağımsızdır. Tale katı, arz esnek ise sübvansiyonun alıcı fiyatına yansıması daha fazla, satıcı fiyatına yansıması daha az olur. übvansiyon sonrası miktardaki artış ise arz ve talebin esnekliği arttıkça artar. a = (a) (b) s s s * a = * s * Şekil 6.5 sneklik ve atış übvansiyonu s s Şekil 6.5 (a) da sonsuz esnek tale eğrisi ile noktasındaki denge sübvansiyon uygulaması sonucu (arz eğrisi s konumuna kayıyor) * konumuna gelir. Yeni denge miktarı * olurken alıcı fiyatı başlangıç denge fiyatında sabit kalmakta ama satıcı fiyatı sübvansiyonun miktarı (s) kadar artarak s = a + s olur. Benzer şekilde arz eğrisi katı olduğunda da (şeklin (b) aneli) sübvansiyon tamamen satıcı fiyatına yansımakta ama miktar aynı kalmaktadır. Şekli farklı esneklik varsayımları ile yeniden oluşturmayı okuyucuya bırakıyoruz. Örnek 6.3 Bir iyasada sübvansiyon öncesi tale ve arz eğrilerinin Örnek 6.1'de olduğu gibi

Mikro İktisat 7 N.K.kinci, 2015 d = 10 (tale eğrisi) s = 2 + (arz eğrisi) olarak verildiğini varsayalım. Buna göre vergi öncesi dengede = 4 ve = 6 olacaktır. Şimdi alıcılara birim başına s = 1 TL götürü sübvansiyon verildiğini varsayalım. Buna göre d = 10 a = 10 ( s 1) (übvansiyon sonrası tale eğrisi) s = 2 + s (arz eğrisi) olur. engede d = s olacağına göre eşitliğinden s = 4.5 bulunur. Buradan alıcı fiyatı 10 ( s 1) = 2 + s a = s sübvansiyon = 4.5 1 = 3.5 olur. Böylece 1 TL lik sübvansiyonun, sübvansiyon öncesi denge fiyatı ile karşılaştırıldığında, alıcı ve satıcı fiyatları arasında eşit olarak aylaşıldığını görüyoruz. übvansiyon sonrası miktarı * = d = 10 a = 10 3.5 = 9.5 olarak buluruz. Buna göre sübvansiyon uygulaması miktarı arttırır. evletin ödeyeceği sübvansiyon tolamı = s = 9.5 TL olacaktır. 6.3 Tavan ve Taban Fiyat Uygulamaları Piyasa mekanizmasına devlet müdahalesinin sıkça karşılaşılan iki yolu da iyasada tavan (maksimum) veya taban (minimum) fiyat oluşturmaktır. Tavan fiyat uygulaması Şekil 6.6'da gösterilmiştir. b B G e m F A K e * Şekil 6.6 Tavan Fiyat Uygulaması Müdahale yokluğunda bu iyasada dengesinde fiyat e ve miktar e dir. Tavan fiyat müdahalesi hükümetin malın fiyatını denge fiyatının altında olacak şekilde, m diyelim, belirlemesi şeklinde olur. Buna göre bu malı belirlenen tavan fiyattan daha yüksek bir fiyattan satmak yasal olarak engellenmiş olur. Bu olitikanın uygulama sorunlarını bir yana bırakırsak,

Mikro İktisat 8 Uygulamalar fiyatın m olarak tesit edilmesi sonucunda firmaların K kadar üretim yaacakları, talebin ise * seviyesine çıkacağını görüyoruz. Buna göre iyasada K* kadar tale fazlası oluşur. Normal şartlarda iyasa mekanizması bu fazlayı fiyatı yükselti e * kadar talebin iyasadan çekilmesi, K e kadar bir miktarın ise arz artışı olarak iyasaya gelmesi ile eritir. Başka bir anlatımla iyasa mekanizması e * kadar bir talebi satın alma gücünü düşürerek dışlar. Birçok durumda tavan fiyat uygulaması bu dışlamayı engellemek amacını güder. Tavan fiyatın uygulamasının amaca uygun olması için hükümetin K* kadar malı belirlenen fiyattan iyasaya sürerek tale fazlasını eritmesi gerekir. Bu yaıldığı takdirde iyasa F noktasında, arz ya da tale fazlası olmaması anlamında, dengededir. Bunun sonucunda üretici fazlası ma e alanı kadar düşerken, tüketici fazlası mf e alanı kadar artar. olayısı ile K* kadar malı tavan fiyattan sağlamanın maliyetine karşılık AF üçgeninin alanı kadar tüketici fazlası biçiminde sosyal yarar sağlanmış olur. Buradaki sorun yaratılan faydanın üstlenilen maliyeti haklı çıkarı çıkarmadığıdır. Örneğin bu sübvansiyonun maliyeti başka bir iyasanın vergilenmesinden kaynaklanıyor ve orada yaratılan dara kaybı AF den büyük oluyorsa tolumun net kazancı negatif olmuş olur. Buna rağmen kişisel gelir dağılımı açısından bu uygulamayı haklı bulabiliriz. Şöyle ki tekel ürünlerine konulan vergi ile okul çocuklarının öğlen yemekleri bedava veriliyorsa, bu kabul edilebilir. Ama karşılaştırmalar her zaman bu kadar net olmayacaktır. aha iyi bir yaklaşım tavan fiyat olitikasını miktar ve alıcı fiyatı açısından aynı etkiyi yaacak alternatif bir uygulama ile karşılaştırmaktır. Bu da tavan fiyat olitikasının bir sübvansiyon eşdeğeri olduğu tesitinden gidilerek yaılır. Şekil 6.6 daki duruma göre üreticilere (ya da tüketicilere) birim başına GF kadar sübvansiyon verilirse arz eğrisi F noktasından geçecek şekilde aşağıya kayar ve sübvansiyon sonrası dengede alıcı fiyatı = m olurken, hükümet * GF kadar sübvansiyon ödemesi yamış olur. tkiler aynı olduğuna göre bu maliyet K* kadar malı tavan fiyattan sağlamanın maliyeti ile karşılaştırılabilir ve daha az maliyetli olan yol seçilir. Örnek 6.4 Bir iyasada tale ve arz eğrilerinin Örnek 6.1'de olduğu gibi d = 10 (tale eğrisi) s = 2 + (arz eğrisi) olarak verildiğini varsayalım. Buna göre vergi öncesi dengede e = 4 ve e = 6 olacaktır. Hükümet bu iyasada m = 3 olacak şekilde tavan fiyat uygularsa d = 10 m = 7 s = 2 + m = 5 olacağından 2 birim tale fazlası oluşur. ğer hükümet 2 birim malı sağlarsa iyasa Şekil 6.6'da F noktasında dengeye gelir. Bu olitikanın sübvansiyon eşdeğerini bulmak için sübvansiyon sonrası dengede miktar = * = 7, a = m ve s = m + s olacak şekilde bir (götürü) s miktarı bulmak gerekir. Bunu da s = 2 + (m + s) = * = 7 eşitliğinden s = 2 olarak buluruz. Buna göre hükümet 14 TL sübvansiyon ödemesi yaacaktır. olayısı ile iki alternatifin maliyetleri, Şekil 6.6 üzerinden, tavan fiyat olitikası: (K* miktarını sağlamanın maliyeti) (m K*)

Mikro İktisat 9 N.K.kinci, 2015 sübvansiyon olitikası: s* olacaktır. Tavan fiyat olitikasında K* ın satış hasılatını maliyetten düştüğümüze dikkat ediniz. Hükümet K* malı kamu işletmelerinde üreterek, ithal ederek ya da özel firmalardan, muhtemelen daha yüksek bir fiyattan, satın alarak iyasaya sürüyor olabilir. olayısı ile K* miktarını sağlamanın maliyeti bu yollardan hangisinin kullanıldığına bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak sübvansiyon olitikasının maliyetinin tavan fiyat olitikasından fazla olamayacağını söyleyebiliriz. ğer hükümet ithalat yaıyorsa ve bu malı tavan fiyata eşit bir fiyattan ithal etmek mümkünse, tavan fiyat olitikası yerine malın ithalini serbest bırakmak yeterli olacaktır. Yok, eğer yüksek bir fiyattan ithal edi, tavan fiyattan satıyorsa, malın ithalini serbest bırakı kendi uyguladığı fiyat farkını sübvansiyon olarak ödemesi aynı etkiyi yaratır. Benzer bir argüman malı özel firmalardan yüksek bir fiyattan alı tavan fiyattan satma durumunda da geçerlidir. ğer malı kendi üretiyorsa, zaten sübvansiyonu kamu kuruluşuna doğrudan vermesi yeterli olacaktır. Yani tavan fiyat gibi dolaylı bir mekanizmaya gerek yoktur. Burada vurgulanması gereken bu sonuçlardan ziyade olitikayı değerlendirme metodudur. Politikayı değerlendirirken rasyonel, yani amaca yönelik, hesaba dayalı, yaklaşımı kullanıyoruz. Amaç bir malın daha düşük fiyattan daha fazla tüketilmesini sağlamak ya da diyelim düşük gelirli kesimlerin çok kullandığı bir malı ucuza sağlamaksa ve bu konuda anlaşıyorsak, amaca ulaşmanın alternatif yolları arasında en ucuz ve dolaysız yolu seçmek gerekir. on olarak tavan fiyat olitikasının otansiyel bir roblemine değinmek gerekiyor. iyelim ki hükümet bütün iyi niyetine rağmen K* kadar malı tavan fiyattan sağlayamaz. Buna rağmen olitikada ısrar ederse, Şekil 6.6'da A noktası gibi hem fiyatı hem de miktarı kontrol etmek durumunda kalacağı bir duruma düşer. İlk olarak devletin miktar üzerinde (K miktarını kendisi üreterek ya da özel üreticileri doğrudan kontrol ederek üretilen miktarı almak suretiyle) kesin kontrolü olduğunu kabul edelim. Bu durumda veri miktarı tavan fiyattan bir tayınlama mekanizması yoluyla dağıtmak durumunda kalacaktır. Örneğin, kendi kontrolündeki satış noktalarında önce gelen alır mekanizmasıyla veri miktarı dağıtabilir. Başka bir mekanizma ise karne ya da belge uygulamak olabilir. Buna göre mal ancak yetkili bir devlet kurumundan belirli kotalarla belge alanlara tavan fiyattan satılabilecektir. Her durumda iyasada kronik bir tale fazlası olacaktır ve fiyat mekanizmasının fiyatı yükselti bir kısım talebi dışlamak biçiminde tezahür eden tayınlama mekanizması yerine daha düşük bir miktar bürokratik bir tayınlama mekanizması ile dağıtılıyor olacaktır. ikkat edilirse bu olitikanın bir vergi eşdeğeri vardır. Şekil 6.6'da alıcı fiyatı b olacak şekilde bir satış vergisi konması aynı miktar etkisini yaratacak ve tayınlama alıcı fiyatının yükselmesiyle sağlanacaktır. Vergiye nazaran doğrudan tayınlamanın veri miktarı ucuz fiyatla hedef bir kitleye ulaştırma avantajı olduğu düşünülebilir. Ama veri miktara birim başına b fiyatını ödemeye razı olanların varlığı anlamına gelen kronik tale fazlası ortamında hedef kitleye ulaşmak kolay olmayabilir. Bürokratik tayınlama mekanizması altında malın karaborsaya düşerek, en azından bir kısmının, karaborsa fiyatı olan b fiyatından satılmasını engellemek çok zor olacaktır. Pratikte bu tür durumlarda karaborsa, bütün olisiye önlemlere rağmen, engellenememekte ve hem miktarı hem fiyatı kontrol etme çabası özünde korunmaya çalışılan kesimlerin vergilenmesi sonucunu doğurur. Tek farkla ki otansiyel olarak vergi hasılatı olacak miktar (Şekil 6.6'da mabb alanı) bu durumda karaborsacılara rant olarak gidecektir. Üstelik başta varsaydığımız miktarın devletçe kesin olarak kontrol edilebileceği varsayımı da ratikte ek geçerli olmayacaktır. Tavan fiyattan daha yüksek bir fiyat ödemeye razı olanların varlığında malın fazla üretilerek kontrol dışında ahalı satılmasını engellemek de kolay değildir. Böylece bürokratik tayınlama mekanizmasına ulaşabilen imtiyazlı bir kesim kısıtlı bir miktarı tavan fiyattan alabilirken, geriye kalanlar ki bunların içinde olitikanın hedeflediği kimseler de olacaktır, mala ancak karaborsa fiyatından ulaşabilecektir. Bu tartışmayı özetlersek:

Mikro İktisat 10 Uygulamalar Bir malın hem miktarı hem fiyatı kontrol edilemez. Özünde bir sübvansiyon olitikası olan tavan fiyat olitikasının amacına uygun olması için tavan fiyatta oluşan tale fazlası uygun miktarlar sağlanarak giderilmelidir. Birçok durumda doğrudan satış sübvansiyonu uygulaması amaç açısından daha anlamlı olabilir. Çünkü miktar kontrolü genel olarak vergi işlevi görürken, (tavan) fiyat kontrolü ise sübvansiyon işlevi görür. Bir mala hem vergi koyu hem de sübvansiyon vermek ise, her amaç açısından, tutarsızlıktır. Şimdi taban fiyat olitikasını hükümetin bir mal için m düzeyinde taban fiyat uyguladığını varsaydığımız Şekil 6.7 yardımıyla ele alabiliriz. m B G e b K e * F Uygulama sonucunda arz *, tale K olduğuna göre iyasada K* kadar bir arz fazlası oluşur. Politikanın anlamlı olabilmesi için devletin K* arz fazlasını taban fiyattan satın alması gerekir. ğer taban fiyattan aldığı miktarı b fiyatından satarak eritirse, iyasa F noktasında, arz ya da tale fazlası olmaması anlamında, dengeye gelir. ikkat edilirse bu durumda devlet * arzının tamamını taban fiyattan almak durumunda kalacaktır ve olitikanın maliyeti bfgm alanı olacaktır. Çünkü üreticiler malı m fiyatından daha düşük bir fiyata satmak istemeyecek, tüketiciler ise devletin satış fiyatı olan b den fazla ödemek istemeyecektir. Bu şartlarda olitikanın açıkça bir sübvansiyon eşdeğeri vardır ve birim başına GF kadar satış sübvansiyonu uygulaması aynı sonucu doğurur: sübvansiyon sonrasında alıcı fiyatı b, satıcı fiyatı ise m olur ve sübvansiyonun maliyeti de bfgm alanıdır. Özetle, ğer amaç üreticileri destekleyerek bir malın üretimi arttırı, malı tüketiciye ucuza sağlamaksa, taban fiyat olitikasının doğrudan sübvansiyon eşdeğeri vardır. Bazı durumlarda hükümetler sadece K* miktarını taban fiyattan alı, stoklamak yoluyla sadece üreticiye destek olmak yoluna giderler. Bu durumda olitikanın maliyeti K*GB alanı + stoklama maliyeti olur. Öte yandan, müdahale yokluğunda oluşacak rekabetçi dengeye kıyasla üretici fazlasındaki değişme: + e Gm alanı tüketici fazlasındaki değişme: e Bm alanı Şekil 6.7 Taban Fiyat Uygulaması olduğuna göre net kazanç BG üçgeni kadardır. K*GB alanı + stoklama maliyeti kadar bir maliyetle BG kadar net kazanç! Bunun anlamı K*GB alanı kadar bir dara kaybı oluşmasıdır. Bu net kazanç hesabında üreticilerin 1 TL lik kazancı ile tüketicilerin 1 TL lik kaybını eşdeğer

Mikro İktisat 11 N.K.kinci, 2015 tuttuk. Ama örneğin bu malın üretildiği bölgelerin çok yoksul olması gibi, bazı haklı mülahazalarla hükümet üreticilerin kazancına tüketicilerin kaybına oranla daha fazla ağırlık veriyor ise net kazancın BG üçgeninden fazla, hatta üretici fazlasındaki artış kadar, olduğunu düşünebiliriz. Ama amaç üreticileri desteklemek ise taban fiyat olitikasının çok daha az maliyetli bir alternatifi vardır. Bu da doğrudan gelir desteğidir. Buna göre iyasaya müdahale etmeden dengenin Şekil 6.7'de noktasında oluşmasına izin vermek, sonra da üreticilere, hükümetin üreticilerin kazancına vereceği ağırlığa bağlı olarak, değeri BG üçgeni ile Gm dörtgeninin alanı arasında değişecek miktarda bir doğrudan gelir desteği verilir. Bu olitika taban fiyat uygulamasına oranla daha az maliyetlidir. Çünkü bu durumda dara kaybı ve stoklama maliyeti oluşmaz. Üstelik kaynak dağılımına müdahale edilerek gereğinden fazla kaynağın malın üretimine tahsis edilmesine de yol açılmamış olur. Örnek 6.5 Bir iyasada tale ve arz eğrilerinin Örnek 6.4 te olduğu gibi d = 10 (tale eğrisi) s = 2 + (arz eğrisi) olarak verildiğini varsayalım. Buna göre vergi öncesi dengede e = 4 ve e = 6 olacaktır. Hükümet bu iyasada m = 5 olacak şekilde taban fiyat uygularsa d = 10 5 = 5 s = 2 + 5 = 7 = * olacağından 2 birim arz fazlası oluşur. ğer hükümet 2 birim malı taban fiyattan satın alırsa tolam maliyet 10 TL olur. Buna karşılık üreticilerin kazancı müdahale öncesi rekabetçi dengeye göre (Şekil 6.7 de e Gm alanı = (* + e )(m e )/2) 6.5 TL olur. olayısı ile tüketici fazlasındaki düşüşü ihmal etsek bile üreticilere 6.5 TL doğrudan destek veri iyasaya müdahale etmemek üreticileri desteklemek amacı açısından daha az maliyetlidir. 6.4 İthalat Kotaları ve Gümrük Tarifeleri erbest ticaret ve ticarete yaılan müdahaleler sıklıkla tartışılan konulardır. Burada kısmi denge modeli çerçevesinde serbest ticareti ve yaılacak alternatif müdahaleleri değerlendireceğiz. Şekil 6.8'de serbest ticarete açılmadan önce bir iyasada denge noktasındadır. Mal sonsuz esnek dünya arz eğrisi üzerinde sabit bir w fiyatından sağlanabilir. olayısı ile bu iyasa serbest ticarete açılınca dünya fiyatlarında denge ile tale eğrisinin kesiştiği s noktasında oluşur. ünya fiyatlarında malın ancak A kadarı yerleşik üreticiler tarafından üretilir. Tolam tale F kadardır, bunun A kadarı yurtiçi üreticiler tarafından karşılandığına göre AF kadar mal ithal edilir. Buna göre, ticaret öncesi dengeye kıyasla tüketici fazlasında değişme : + s w alanı üretici fazlasında değişme: Üw alanı olacağından, serbest ticaret, tüketici fazlası biçiminde, Ü s üçgeninin alanı kadar net kazanç yaratmış olur. Bu kazanç tüketicilerin daha fazla (ve belki de daha kaliteli) malı daha ucuz fiyattan tüketebilmelerinden kaynaklanır ve iktisatçıların serbest ticaret lehine öne sürdükleri temel argümandır. Ancak, net kazancı hesalarken üretici kaybının her TL sini tüketici kazancının her TL sine eşdeğer saydık. Üretici fazlası kaybı bu malın üretiminde çalışanlar için doğrudan gelir kaybı anlamına gelir. Biz vermesek bile bu kişiler kendi kayılarının bir TL sine,

Mikro İktisat 12 Uygulamalar tüketici fazlası olan bir TL den çok daha fazla ağırlık verecekler ve bu konuda kamuoyunu ve hükümeti etkilemek için çaba içinde olacaklardır. Bu çabalar etkili olduğu ölçüde ki yabancı mallar yüzünden biz işsiz kalıyoruz retoriği genellikle etkilidir, hükümetler serbest ticarete müdahale etme durumunda kalacaktır. k w Ü V X Vergi k Y s t A B K F Şekil 6.6 İthalât Kotası Günümüzde uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış ve en azından açıkça ek uygulanmıyor olmakla birlikte, geçmişte sıklıkla kullanılmış olan ithalat kotası uygulaması ilk ele alacağımız müdahale aracıdır. Buna göre hükümet malın ithalini izne bağlar ve maldan en fazla AK kadar ithalat yaılabilecek şekilde ithalat belgesi düzenler. Kota sonucu malın arzı düşünce yeni denge k fiyatında k noktasında oluşur ve yurtiçi üretimin (B) artması sonucu ithalat BK olur. Bu uygulama sonucunda serbest ticarete göre üretici fazlası wüvk kadar artar tüketici fazlası w s k k kadar azalır. olayısı ile kota uygulaması ile serbest ticaret durumuna göre Ü s k V alanı kadar bir kayı oluşur (ticaret öncesi dengeye göre V k kadar tüketici fazlası kalır). Bunun (k w) AK ( taralı vergi alanı ) kadarı ithalat belgesi sahilerine rant olarak giderken, X ve Y ile gösterilen üçgen alanların tolamı kadar dara kaybı oluşur. ikkat edilmesi gerektiği gibi bu rant katma değer anlamında gelir değildir. Çünkü ithalat belgesi sahileri bu geliri elde etmek için bir üretim faktörü ya da girdisi sağlamamaktadır. Ama kota uygulaması sonucunda ithalat belgesi bir anlamda ithalat üretmek için gerekli bir girdi haline gelmekte ve rant elde etmektedir. Şöyle düşünebiliriz: ithalat belgesi elde eden bir kişi, bu belgeyi satmak isteseydi kaça satabilirdi? İthalatçı olu da ithalat izni olmayanlar belgeye birim başına (k w) ödeyeceklerdir. Çünkü w fiyatı onların normal kârlarını içerir ve belgeyi bu fiyattan alı, malı k fiyatından satınca ellerinde w kalacaktır. Özetle, İthalatta kota uygulaması ithalat belgesi sahilerine rant yaratırken Şekil 6.6 da X + Y alanı kadar da dara kaybı yaratır. Kota uygulamasının, ithalattan alınan vergi biçiminde, bir satış vergisi eşdeğeri olduğu açıktır. Birim başına (k w) kadar bir satış vergisi dünya arz eğrisini t konumuna kaydırır ve iyasa BK kadar ithalat yaarak k noktasında dengeye gelir. Bu verginin dara kaybı kotada olduğu gibi

Mikro İktisat 13 N.K.kinci, 2015 X ve Y ile gösterilen üçgen alanların tolamıdır. Ama şimdi kotada ithalat belgesi sahilerinin rantı olan miktar ithalattan alınan vergi geliri olur. Bu vergi gelirinin bir şekilde tüketicilere hizmet olarak geri döneceği kabulüyle, vergi uygulamasının kota uygulamasına tercih edilmesi gereği açıktır. Buradan genel olarak, ış ticarete müdahale edilecekse miktar kısıtlaması (kota) yerine vergi tercih edilmelidir sonucunu çıkarabiliriz.