ÇOCUĞUMUZA CİNSEL EĞİTİMİ NASIL VERELİM? Birsen Özkan, konuşmasına; cinselliğin özel bir konu olduğu ve anne-baba ile çocuk arasındaki paylaşımlarda doğallığın önemli olduğunu vurgulayarak başladı. Az gelişmiş ülkelerin cinsellikle ilgili kısıtlayacı bir tutum sergilediklerini, medyanın ise bunun aksine kışkırtıcı bir tutum sergilediğini, çocukların böyle bir ortamda kafalarının karışmasının ve çelişkiler yaşamasının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Birsen Özkan konuşmasında; Çocuklara nasıl bir cinsel eğitim verirsek, sağlıklı yol alabiliriz? konusunu aşağıdaki sırayla ele aldı: 1. Büyüklerin Cinselliği Bakış Açısı Nedir? 2. Ben Cinsel Eğitimi Nasıl Veriyorum? 3. Soru Yanıt PAYLAŞIMDA DOĞALLIK Birsen Özkan, çocuklarımızın yaşantılarındaki pek çok soruyu çok rahat yanıtlarken cinsellikle ilgili sorularını aynı rahatlık ve doğallıkta yanıtlayamadığımızı belirtti. Örneğin; Anne senin p... var mı? ya da Babamın neden m... yok? gibi sorular karşısında bastırılmış öğrenilmişliklerimiz nedeniyle soruyu kendi cinselliğimizden ayırıp konuşamadığımızın üzerinde durdu. Neden Konuşamıyoruz? Cinselliğin hep yaşandığı; ama sır gibi saklandığı aile ortamlarında büyüdük. Şimdi, küçükken bizden saklanan ve dillendirilmeyen cinsellik hakkında yaşantılarımız var. Şu anda, anne babaların hangi yaşta, neyi, nasıl verecekleri konusunda kafaları karışık. Çocuk hastalanınca hangi ilacı ya da hangi tedavi yönteminin etkili olabileceği hakkında fikir sahibi olabilirken, cinsellikle ilgili yanlış yapmaktan korkulduğunu belirten Özkan, Cinsellikle ilgili nasıl bir eğitim verebilirim? sorusundan önce, Çocuğumla şu anda iletişimim nasıl? sorusunun yanıtıyla yola çıkılması gerektiğini söyleyerek çocuklarımızın doğdukları andan itibaren bizim tavırlarımızla (Cinsel eğitimi aslında konuşmuyor olsak da... ) ve tutumlarımızla cinsel eğitimlerini almaya başladıklarını ifade etti. Ailede Cinsel Eğitim Genellikle Ne şekilde Veriliyor?
1- Bastırıcı Yaklaşım Çocuğun; 7-8 aylıktan itibaren tesadüfen p...sini farkedip tutması karşısında annenin Cıs ellenmez! tepkisi çocukta olumsuz bir davranış yaptığı algısına yol açar ve anne-baba farkında olmadan bastırıcı yönde bir cinsel eğitim vermiş olur. 2- Kışkırtıcı Yaklaşım Anne ya da baba, çocuğunu severken cinselliği ile ilgili coşkulu sevgi ifadeleri kullanabilir : Aman da benim oğlumun p... varmış! cümlesi çocukta kışkırtıcı bir cinselliğe neden olabilir. 3- Doğal Yaklaşım Çocuk p... keşfettiğinde; eller, inceler ve bırakır. Bu süreçte, annenin hiçbir tepkide bulunmaması ideal olan yaklaşımdır. Özkan a göre, Maslow un ihtiyaçlar piramidi hatırlanacak olursa; yeme-içme, uyku, barınma gibi ihtiyaçların arasında cinsellik de yer almaktadır. Cinsellik, yaşamın doğal bir parçasıdır. Cinselliği doğal algılayabilirsek, doğal olarak da ifade edebiliriz. Çocuklar, annebabalarının birbirlerine sevgi göstermelerine tanık olmaktan çok mutlu olurlar. Çocuğunuzun Nasıl Bir Cinsel Kimlik Geliştirmiş Olmasını İstersiniz? Duygularının farkında olması, Saldırgan olmaması, Kendine saygısı olması, Özgüvenli oması, Karşısındaki istemiyorsa zorlamaması, Doğum kontrolü hakkında bilgili olması. Birsen Özkan, konuşmasında; en hızlı değişen paradigmanın, cinsellikle ilgili paradigmalar olduğunu belirterek; anne babalardan kendi paradigmalarının farkına varmalarını ve cinsel eğitim verirken yerel değerler arasında sıkışmadan, evrensel değerlere ulaşmanın gerekliliği üzerinde durdu. Çocukların, cinsellikle ilgili sorularının; öncelikle cinsiyetler arası farklılıklara yönelik olduğunu, sonrasında ise Ben nereden geldim? ve Oraya nasıl girdim? gibi bir sıra izlediğini belirtti. Çocuğun Ben nereden geldim? sorusunu yanıtlarken sadece ihtiyaç duyduğu kadar bilgi vermek gerektiğini, örneğin Cinsel organımdan doğdun. gibi bir açıklamanın çocuk için yeterli olabileceğini, bazen de çocuğun daha fazlasına ihtiyaç duyabileceğini ifade etti. Ne
kadar bilgi paylaşılabileceği konusunda çocuğun yüz ifadesinin anne-babalara, yol göstereceğini belirtti. Ben karnına nasıl girdim? sorusunu ise, Babanla birbirimizi seviyoruz ve bunun için de birlikte uyuyoruz, bu sevgimiz çoğalsın istedik; bunun için de babanın spermi ile benim yumurtam birleşti ve Sen oldun. şeklindeki benzer ifadelerle yanıtlanabileceğini açıkladı. Özkan, 2 yaştan itibaren cinsel kimliğin çatısının oluşmaya başladığını, çocuğun kız ya da erkek olduğunun ayrımına vardığını belirtti. 4 yaşta ise kızlar p...lerinin olmaması nedeniyle noksanlık hissederler ve Benim niye p...m yok? sorusunu sormaya başlarlar. Bu yaşta kız çocuğuna Senin de memelerin büyüyecek. şeklinde açıklamalarda bulunulabileceğini ifade etti. 5-6 yaşlarda ise, kız ve erkek çocukların doktorculuk oynayarak cinsellikle ilgili davranışlar sergilediklerini; bu yaşlarda cinsel tacizden korunmak için çocuğa bedeninin ona ait olduğu ve yabancıların dokunmasına izin vermemesi gerektiği ile ilgili bilgilendirmelerin yapılmasının önemi üzerinde durdu. Anne- babaların ve çocuğun birbirlerine sevgi gösterileri sırasında erotik bölgelere temas etmemelerini; hatta o istemeden anne-babanın bile onu öpemeyeceğini ve kapısını çalmadan kimsenin odasına giremeyeceğini bilmesi gerektiğini bildirdi. İlkokul yıllarında; cinselliğin geri planda kaldığı, bu dönemin dinlenme dönemi olarak da adlandırıldığı bilgisini veren Birsen Özkan, beslenme koşulları ve sosyo-ekonomik durumdaki gelişmelerin, çocukların ön ergenliğe 1-2 yıl daha erken girebilmelerine neden olabildiğini açıkladı. Özkan: Önceleri, kızlarda 11-12 yaş, erkeklerde 13-14 yaşları ön ergenlik başlangıcı olarak kabul edilirken; günümüzde, kızlarda 9-10 yaş, erkeklerde 11-13 yaşlarda ön ergenliğe geçiş başlamaktadır. dedi. İlkokul 3. sınıftan itibaren kızların, kendi aralarında toplanıp konuşmalar yapmaya başladığını belirten Özkan, erkeklerin gelişimlerinin kızlarınkinden daha yavaş olması nedeniyle kendi yaşıtları olan erkeklerle konuşmayı pek tercih etmediklerini ifade etti. Ön ergenlik dönemindeki kızların gündemlerinde ya erkekler ya da bedensel değişimleri olduğu bilgisini paylaştı. Bu dönemde babaların erkek çocuklara, annelerin de kız çocuklara rehber olmalarının beklendiği bilgisini paylaştı. Hipofiz bezinin salgılanması ve kana karışmasıyla cinsel duyguların uyanmaya başladığını ifade eden Özkan, hızlı büyüme döneminde meydana gelen bedensel
değişikliklerin, çocuğun beden algısını olumsuz etkileyebildiğini açıkladı. Ergenlerde; önce ellerin, ayakların, boyun ve bacakların büyüdüğünü; yüzde ise önce burnun büyüdüğünü belirtti. Bedenlerindeki orantısız büyüme nedeniyle ergenlerin dikkatlerini her zamankinden daha fazla nasıl göründüklerine odaklandıklarını ifade etti. Kızlarda, daha çok östrojen hormonu salgılanması nedeniyle kıkırdak yapıların daha çabuk kemikleştiğini; bu nedenle de boy uzamasının erkeklere oranla daha kısa sürede tamamlandığını açıklayan Özkan, erkeklerde ise östrojen hormonunun daha az salgılanması nedeniyle kemiklerin gelişiminin ve boy uzamasının daha uzun sürede tamamlandığı bilgisini paylaştı. Kızlarda, göğüslerinin büyümesi ile yeni soru işaretleri oluşabileceğini bildiren Özkan, Acaba göğsüm yeterince büyük mü? gibi benzer sorularla karşılaşabilecek annebabalara; göğsün, yağ dokusu ve süt bezlerinden oluştuğu ve iç yapısının herkeste aynı olduğu bilgisinin verilebileceğini ifade etti. Kızlarda, göğüslerin gelişmeye başlamasından en fazla bir yıl sonra adet başlayacağını belirten Özkan, bu döneme kızlarını hazırlamak isteyen annelere; birlikte markete giderek kızının kendi için pet almasını ve evde henüz adet olmadan iç çamaşırına peti yerleştirerek adet provası yapılabileceği önerisinde bulundu. Yine, konuyla ilgili annelerin; Bu durumu okulda yaşarsan, ders öğretmenine özel bir durum yaşadığını ifade ederek tuvalet izni alabilirsin. şeklinde söyleyebilecekleri mesajını iletti. Erkeklerin cinsel gelişimlerinde ise; önce testislerinin geliştiğini, sonra p...in büyüdüğünü belirtti. Cinsel organlardaki bu gelişmeyle beraber erkekler korku- panik, sevinç gibi herhangi bir yüksek heyecan duyduklarında kanın p...e dolarak p...si uyarılabileceğini ifade eden Özkan, ergene böyle bir durumla karşılaştığında, umursamaz bir davranış göstermesi ve belli bir süre sonra duygularını kontrol edebilmesiyle benzer durumlar yaşamayacağı bilgisinin paylaşılabileceğini ifade etti. 5-6. sınıf dolaylarında erkek öğrencilerin p... boylarını merak ettiklerini, belirten Özkan, bunun altında ergenin p... boyunun standartlara uyup uymadığını merak ediyor olmasının yattığını açıkladı. Bedenindeki gelişmelere bakarak büyüdüğünü iddia etmeye başlayan gençlere, büyümenin yaşla orantılı olmadığını; ancak davranışlarına yansıdığı zaman büyüdüklerini kabul edebileceğimiz mesajlarını verilebileceğini ifade etti. Örneğin; bir gece bir beraberlik yaşayıp bunu arkadaşlarına anlatmanın büyümeyle ilişkilendirilmeyeceğini; gençlerin bu dönemde, olumlu modellerle kendi kişilik yapılarını oluşturma çabası içerisine girmelerinin daha anlamlı olduğunu ifade etti.
Hormonel değişimlerle beraber yüzde sivilcelenme görülebileceğini belirten Özkan, bu konuda en doğru davranışın su ve sabunla sivilcelerin temizlemek ve sivilceleri sıkmamak olduğu bilgisini aktardı. Ergenlikte mastürbasyon, konusuna da değinen Özkan; mastürbasyonun doğal olduğunu ve yapılmaması kadar yapılmasının da doğal karşılanması gereğine dikkat çekti. Mastürbasyonda suçluluk duygusunun eşlik edip etmediğinin önemli olduğunu açıklayan Özkan; her gün veya günde birkaç kez mastürbasyon yapan gençlerde, nabız ve tansiyonunun yükseldiği, ateş bastığı, terleme ve yorulma görüldüğünü belirterek ne kadar mastürbasyon yapılabileceği konusunda, bedenin ergene ipucu vereceğini belirtti. Cinsel eğitimin, evrensel değerlerle beraber ele alınmasının gerekliliğini hatırlatan Özkan, internet ve porno yayınlarda; kadının kullanılan bir meta olarak algılandığını; oysa gençlerin cinsellikle beraber sevgi, saygı ve güvenli cinsel davranışlarla ilgili kişilik gelişimlerinin desteklenmesinin gerekliliği üzerinde durdu. Cinsiyetler arasında gelişim farklılıkları olduğu gibi aynı cinsiyete sahip olan çocukların da gelişimlerinde bireysel farklılıklar yaşayabileceği bilgisini hatırlatan Özkan; gelişimin kalıtımsal faktörler ve beslenme koşullarıyla doğrudan ilişkili olduğunu, annenin veya babanın ön ergenliğe erken ya da geç girmesinin çocuklar için de belirleyici olabildiğini açıkladı. Ön Ergende Duygusal Ve Sosyal Gelişim: Birsen Özkan, ergenin değişen beden kimyası nedeniyle duygusal açıdan da değişimler yaşadığı; ağlarken kısa süre sonrasında gülebildiği ya da öfkesi burnunda iken bir anda sevgi dolu davranışları ortaya koyabilen duygusal geçişler yaşayabildiğini belirtti. Dikkatinin zayıflayabileceğini bununla birlikte zihinsel düzeyde hızlı bir gelişim gösterdiğini, Hayal dünyasında yaşar gibi davranabileceğini, karşı cinsten ya da bazen kendi cinsinden birilerine ilgi duyabileceğini, Karşı cinse hem ilgi duyabileceğini hem de nasıl davranacağını bilemediği için karşı cinsten uzak durmayı tercih edebileceğini, Bedensel ve duygusal değişikliklerini kendi cinsinden sırdaşlarıyla paylaşmayı tercih ettiğini belirtti.
Özkan, ergenlik döneminin; psikolojik, biyolojik ve sosyal açıdan bir çok değişikliğin yaşandığı zor bir dönem olduğunu, ergenlerin bu dönemde riskli davranışlarda bulunabileceklerini belirtti (para karşılığında seks, birden fazla seks eşi, erken yaşta cinsel deneyim, gebelik, kürtaj, cinsel hastalıklar gibi). Ergenlikte, yeni hormonların yalnız bedeni değil; duygu ve düşünceleri de etkilediğini belirten Özkan, sözlerine şöyle devam etti: Ergen, yeni bedeniyle yaşamayı öğrenirken; inişli çıkışlı duygularıyla baş etmeyi de öğrenir, Evde, arkadaşlarının yanında aşırılıklar gösterir. Arkadaşlar, ailenin önüne geçebilir, Ünlülere hayranlık duyar, Delikanlılığı nedeniyle çatışmalar yaşar, Kendini ifade edemediği zamanlar anlaşılmadığını düşünüp içine kapanır ya da aşırı hareketlilikle coşkulu olur, Toplumsal olaylar ilgisini çekmeye başlar. Ülkemizde 2961 ergen üzerinde yapılan araştırma sonuçlarından bahseden uzmanımız, aşağıdaki verileri sundu. İlk Cinsel Deneyim Yaşı Kız Erkek 13 ve altı yaş 24 173 14-15 yaş 23 310 16 yaş 30 171 17 yaş ve üstü 16 59 Cinsel eğitim almamış ergenlerin, cinsel deneyime girme yaşının düştüğü saptanmıştır. Kullandıkları Doğum Kontrol Yöntemleri Hiçbir yöntem kullanmayan 134 Dışarı Boşalma 113 Doğum Kontrol Hapı 22 Prezervatif 371 Olgunluk Ölçeği
0 5 10 Tümüyle Bağımsızlık Dayanışma Bağımlılık Ben Paradigması Biz Paradigması Sen Paradigması 1-3-6-16 yaşlar -Ben varım. - Sen varsın. Etkileşim içindeyiz. İLETİŞİM Sağlıklı ilişkiler kurulan evlerde; ergenlik, fırtınalı bir dönem değildir. Ne Zaman Konuşmalı? Ne Zaman Dinlemeli? Ne Zaman Çatışma Çözmeli? Ne Zaman Eğitim Vermeliyiz? ÇOCUK SORUNLUYKEN SORUN YOKKEN BÜYÜK SORUNLUYKEN İletişim biçimi :Dinleme (Etkin Dinleme) Eğitim Öğretim zamanı; keyifli zamanlarda, sorunsuz zamanlarda İletişim Biçimi: Konuşma Kendimizden bilgiler gönderdiğimiz Ben Dili Ç A T I Ş M A Ç Ö Z M E Belki, dualar bazen bunun için işe yarar: Tanrı sessiz kaldığı, öğüt vermediği ve yalnızca dinlediği için... THOMAS GORDON Özet olarak; sağlıklı bir cinsel yaşamın, başı boş ve kuralsız olmadığını,her cinsel davranışın kaçınılmaz sonuçları olduğunu belirten Özkan sözlerine şöyle devam etti: Çocuklarımıza cinsel eğitim verirken; 1. Değerlerimizle model olmalıyız, değerlerimiz konusunda danışmanlık yapabilmeliyiz.
Bunun için önce çocuğumuz tarafından işe alınmalıyız. Çocuğumuz ihtiyaç duymuyorsa ona cinsel eğitim vermek adına çabalamak sonuç vermeyecektir. 2. Konuyla ilgili hazırlık yapmalıyız. 3. Bilgi ve düşüncelerimizi sadece bir kez paylaşmalıyız. Tekrar tekrar aynı şeyi anlatmak konunun etkililiğini yitirmesine yol açacaktır. 4. Sorumluluğu, çocuğa bırakmalıyız; gerektiğinde kendimizi değiştirebilmeliyiz. 5. Tüm bunlardan sonra başarılı olamamışsak Sümerler den kalan huzur duası edilebilir. Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilmem için güç, Değiştiremiyeceğim şeyleri kabul etmem için sabır, İkisini birbirinden ayırt etmem için de akıl ver. 6. Cinsellik; yaşamın doğal, sağlıklı bir yanıdır. Cinsellik; karşılıklı güven, doğruluk, bağlılık, saygı üzerinde temellendirilmelidir. Cinsel davranışlara erken yaşta başlamak riskleri beraberinde getirir. Cinselliğe ilişkin değerlerin tarihsel perspektif ve bilimsel açıdan gözden geçirilmesi gerekir. Örneğin; homoseksüellik, geçmiş yıllarda patalojik bir durum olarak algılanırken artık böyle algılanmıyor. Çocuklara, cinsel kimliklerine uygun mesajlar vermek gerekir. CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR Hepatit-B, Bel soğukluğu, Frengi, Uyuz, Bitlenme, Siğil Uçuk, Aids. CİNSEL HASTALIKLARDAN KORUNMA YOLLARI Cinsel organların işleyişlerini öğrenme, Korunma yöntemlerini bilme,
İstemediğinde Hayır! diyebilme (Duygular kışkırtılıp çoştuğunda akıl geride kalır bu nedenle Hayır! diyebilmek önemli bir erdemdir.). ÇOCUĞUMUZU SEVGİ İLE REHBERLİKLE EĞİTELİM, SONRA ONA GÜVENİP KENARA ÇEKİLELİM ÇÜNKÜ; YAŞAM, O NUN...