Muhafazakârlık: Ana Temalar *

Benzer belgeler
İçindekiler. 3-4 Takdim Muhafazakarlık: Ana Temalar. Doğu Bahçelerinde Batılı Bir Balaşın Huzur(suzluk)u: 59-66

Üç Aylık Dergi Yıl 9, Sayı 34, Bahar İçindekiler

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

1: İNSAN VE TOPLUM...

SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

DERS PROFİLİ. Amerikan Siyaseti POLS 233 Güz Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

DERS PROFİLİ. POLS 433 Güz Mehmet Turan Çağlar

DERS PROFİLİ. Asker-Sivil İlişkileri POLS 436 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

DERS PROFİLİ. POLS 338 Bahar

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

DERS PROFİLİ. Türk Dış Politikası POLS 402 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane. Mehmet Turan Çağlar

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

DERS PROFİLİ. Ulusal Güvenlik POLS 435 Güz

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

RESTORAN YÖNETĠCĠLERĠNĠN SOSYAL SORUMLULUK ALGISI, FAALĠYETLERĠ VE BEKLENTĠLERĠ ÜZERĠNE KEġĠFSEL BĠR ARAġTIRMA

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

BİLİM VE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

İ Ç İ N D E K İ L E R

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

DERS TANITIM BİLGİLERİ

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ABD Seçimleri ve Sonrası. Mümin Bumin SEZEN Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) ABD Masası Direktörü

8. DÜNYA İSLAM FORUMU Teori ve Pratikte Ruhani Otorite ve Entegrasyon ( Kasım 2017, İstanbul )

DERS PROFİLİ. Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Temel Kavramlar Bilgi :

SWOT Analizi. Umut Al BBY 401, 31 Aralık 2013

(DEÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Anayasa Hukuku Anabilim Dalı)

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ ANAYASA HUKUKU HAKKINDA GENEL BİLGİLER BİRİNCİ BÖLÜM DEVLET

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı

REKABET FORUMU HUKUK EKONOMİ-POLİTİKA

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK SİYASİ TARİHİ I TST

Hukuk Sosyolojisi Açısından Hukuk

İktisat Tarihi I. 6-7 Ekim

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

DERS PROFİLİ. Güvenlik Çalışmaları POLS 316 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Anayasa Hukuku HUK

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Program Öğrenme Çıktıları/Yeterlilikleri:

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

DERS PROFİLİ. Siyaset Sosyolojisi POLS 312 Bahar Yrd. Doç. Dr. Seda Demiralp

DERS PROFİLİ. Siyaset Kuramı I POLS 305 Güz

TÜSİAD Gençlik Platformu

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

ÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

Transkript:

Muhafazakârlık: Ana Temalar * Mustafa Erdoğan ** 1. Giriş Muhafazakârlık, farklı siyasî-ideolojik pozisyonların hepsinin zaman zaman gösterdikleri bir özellik olmasının yanında, onun aynı zamanda bağımsız bir siyasî ideoloji olarak da incelenmesi mümkündür. Genellikle hızlı sosyal değişmeye direnme ve geleneksel normları destekleme eğiliminde olan bir siyasî felsefe olarak karakterize edilirse de, muhafazakârlığın tanımlanması ilk bakışta zannedildiği kadar kolay değildir. Bunun başlıca iki nedeni vardır: Birincisi, muhafazakârlığın gelenekle olan zorunlu bağıdır; ama her ülkenin geleneği farklıdır. Bu değişkenlik, genel bir tarz olarak değilse de, program içeriği bakımından standart bir muhafa-zakârlık tanımı yapmayı zorlaştırmaktadır. İkinci olarak, muhafazakârlık sistematik doktrin ve-ya ideolojilere karşı kuşkucudur, bu da onun kendisini tutarlı ve sistematik bir ideoloji olarak kurmasını engeleyici bir etki yapmaktadır. 2. Gelenek Gelenek muhafazakârlığın temel referansıdır. Muhafazakârların geleneğe bağlılıkları, dışa ** Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi. rıdan bakanlara körükörüne bir bağlılık olarak görünebilir. Oysa muhafazakârlar geleneği bir tür bilgi veya bilgelik kaynağı olarak görürler; muhafazakâr açısından gelenek toplumsal tecrübelerin bir muhassalasıdır. Onlara göre, geleneksel kurum ve normlar bir toplumun tarihsel tecrübesinin somutlaşmış birikimleri demektir, ki bu bilgi veya birikim tek bir insan aklının spekülâtif çabasıyla erişilemeyecek kadar engin ve derindir. Meselâ, Edmund Burke 18. yüzyılda soyut aklî ilkelerden hareket eden Fransız tarzı devrimlere karşı kurumların sürekliliğinin, denenmiş pratiklerin ve yerleşik tarzların önemini vurgulamıştı. Ayrıca, muhafazakârlar geleneğin sürekliliğinin toplumun kimliğinin omurgasını teşkil ettiğini düşünürler. Muhafazakâra göre, bireye belli bir aidiyet hissi veren, onu köksüzlük duygusunun boşluğuna düşmekten koruyan ve kendi kimliğinin bilincine varmasını sağlayan gelenektir. Bundan başka, muhafazakâr düşüncede gelenek toplumsal istikrarın da temeli olarak görülür. Yararlılığı tecrübeyle kanıtlanmış yerleşik usuller ve pratikler toplumu hem bir arada tutan hem de onun idamesini kolaylaştıran vazgeçilmez 5

bahar 2004 dayanaklardır. Gelenek kişileri ve toplumu değişmenin yol açtığı belirsizliğin yarattığı güvensizlik hissinden kurtarır. Bundan dolayı, muhafazakârlar geleneksel kurumların yerine, akıl yoluyla soyut olarak tasarlanan yenilerini koyma girişiminin beklenmedik zararlı sonuçlar ortaya çıkaracağından endişe ederler. Gelenek soyut bir kategori değildir; o aile, dinî kurumlar, kulüpler, üniversiteler, vakıflar vb. sosyal kurum ve topluluklarda ve belli toplumsal ahlâk normlarında somutlaşan bir gerçeklik alanıdır. Bunlar hem topluma devlet karşısında bir ölçüde özerklik sağlarlar hem de toplumu bir arada tutan normatif temeli oluştururlar. Muhafazakâr yazarlar bu gibi ara kurumların bireylere siyasî otorite karşısında bir tür sığınak olarak hizmet etmeleri ve toplumun devletten nispî bağımsızlığını sağlamaları üstünde ısrarla dururlar. Bu geleneksel kurumlar arasında dinin önemli bir yeri vardır. Bununla beraber, muhafazakârlığın din üstündeki vurgusu dincilikten farklıdır veya en azından zorunlu olarak dincilik anlamına gelmez. Hatta, muha-fazakâr bir düşünürün, dinin toplumsal işlevini takdir etmesi için dindar olması bile ge-rekmez.. Çünkü, muhafazakâr, dini sadece bireysel bir kurtuluş ve manevî tecrübe olarak görmez, din aynı zamanda toplumsal bağları pekiştiren yanı dolayısıyla da toplumsal bütünlüğe ve toplumun kendisi olarak idamesine katkıda bulunur. Başka bir anlatımla, din önemli bir sosyal birleştirici veya bütünleştirici olması sebebiyle muhafazakârlarca değeri özel olarak takdir edilir. Buna karşılık, dincilik muhafazakârlıktan farklıdır. Her şeyden önce, dincilik özünde muhafazakâr bir görüş değildir; çünkü o toplumu dinî değerler doğrultusunda güç yoluyla yeniden düzenlemeyi öngörür. Dinciliğe muhafazakârlık denmesinin sebebi, onun sosyal reform plânının nostaljik niteliğidir, ama bu ikisinin özdeş olduğu anlamına gelmez. Kısaca, muhafazakârlık dincilikle değil, ama dindarlıkla bağdaşabilen, fakat hatta zorunlu olarak dindarlık da olmayan bir ideolojidir. Geleneğe vurgu, belirttiğimiz gibi, muhafazakârlığın ülkeden ülkeye değişiklik göstermesinin de temel sebebidir. Meselâ Avrupa kıtasında sosyal muhafazakârlık Bismark ın refah reformlarında (emeklilik ve sağlık sigortası) görüldüğü gibi- halkın sosyal durumuna paternalist bir ilgiyi yansıtır; başka bazı ülkelerde ise geleneksel değerlerin ve dinî ahlâkın teşvikini ve desteklenmesini ifade eder. Lâtin Amerika da, dozu zamanla azalmış olsa da, muhafazakârlar Katolik Kilisesi nden yana bir tutum içindedirler; dinle devletin ayrılmasına, yerlilerin haklarına ve kamu eğitimine karşıdırlar. Buna karşılık, Türkiye de muhafazakârlığın önemli özelliklerinden biri milliyetçi ve devletçi ideolojiyle sıkı bir ilişki içinde olmasıdır. Bu nokta, Türkiye de muhafazakârların ara kurumların değerini yeterince takdir edememeleriyle tutarlıdır. Öte yandan, özellikle ABD de muhafazakârlar 20. yüzyılda gitgide klâsik liberallerin konumuna daha çok yaklaşmıştır. Esasen ABD nin geleneği baştan beri esas itibariyle liberal olduğundan, bu ülkenin muhafazakârlığında her zaman belirgin bir liberal renk var olmuştur. Nitekim, Amerikan muhafazakârlığını ayırt eden temel özellik, onun merkezîleşmiş, her şeyi kuşatan bürokratik devlete karşı oluşudur. Bu nispeten liberal renk kendisini bireysel özgürlüğe, sınırlı devlete ve serbest piyasaya taraftar olmak şeklinde göstermektedir. Mamafih, Amerika da bile piyasa karşıtı ve güçlü devlet yanlısı muhafazakârlar hiç eksik olmamıştır. 6

3. Organik Toplum Muhafazakâr düşüncede toplum çoğu zaman organik bir zatiyet olarak kavranır. Bu çerçevede gelenek bireyin toplumdan bağımsızlığını kabul etmeyen bir toplum tasavvuruyla doğrudan doğruya ilişkilidir. Organik toplum tasavvuru açısından, bireyler toplumun dışında var olamazlar, onların topluma ait olmaktan başka çareleri yoktur. Bundan dolayı, özgürlük de negatif bir şey olmaktan çok, toplumu bir arada tutan toplumsal ödev ve yükümlülüklerin bireyler tarafından gönüllü olarak kabul edilmesidir. Organik anlayışta, toplumsal gruplar bilinçli veya iradî bir sözleşmeden doğmazlar, aksine tabiî bir şekilde oluşurlar. Başka bir ifadeyle, toplum tabiî zaruretten doğar. Toplum bireyden önce vardır, bireyin karakterini ve kişiliğini esas itibariyle toplum şekillendirir. Bundan dolayı, ayrıca, siyasî otoritenin meşruluğu da bireysel tercihlerden türemez; otoritenin temeli toplumun kendine özgü geleneği veya konvansiyonudur. Organizma olarak toplum tasavvuruna göre, kendisini oluşturan bireylerden bağımsız bir kimlik veya bütünlük olan toplum yaşayan bir canlıdır; parçaları -tıpkı insandaki beyin, kalp, akciğerler ve karaciğer gibi- birbiriyle uyumlu olarak çalışan bir organizmadır. Bu organik toplumun her bir parçası (aile, kilise, iş dünyası, hükümet) bütünün, toplumun sağlığı nın idamesinde belirli görevler yerine getirir. Toplumun organik olması, onun bünyesinin ve kurumlarının tabiî güçler tarafından şekillendirilmiş olduğu ve bundan dolayı toplumun dokusunun onun içinde yaşayan bireyler tarafından korunması gerektiği anlamına gelir. 4. Akıl Muhafazakârlar genellikle akılcı-sistematik düşüncelerden hoşlanmazlar. Çünkü, onlar soyut aklın kapasitesi konusunda kötümserdirler. Bunu, insanın kusurlu, mükemmel olmayan yapısının doğal bir sonucu olarak görürler. Başka bir anlatımla, muhafazakârların sistematik doktrinler karşısındaki şüpheci tavrı onların insanın entelektüel güçlerinin sınırlı olduğuna inanmalarından kaynaklanır. Muhafazakârlara göre, soyut akıl toplum meselelerinin kapsamlı bir çözümü için veya diyelim toplumun yeniden inşası için güvenilir bir kılavuz değildir. Bu düşünce açısından, kurucu akılcılık insanoğlunun bir tür tekebbür iddiasıdır, bir haddini bilmezliktir. Kaldı ki, dünyayı soyut aklın rehberlik ettiği büyük projeler doğrultusunda dönüştürme girişimi, Fransız ve Rus devrimlerinin de gösterdiği gibi genellikle baskı ve terörle sonuçlanır. Bununla beraber, muhafazakârlık akıl karşıtlığı anlamına da gelmez Çünkü, muhafazakârlar beşerî meselelerin hâllinde aklın rolünü büsbütün inkâr etmez, aklın rehberliğindeki değişme ve ilerlemeye hepten karşı çıkmazlar. Onlar daha ziyade aklın toplumsal ve siyasî meselelerdeki olumlu veya iyileştirici rolünün sınırlılığını vurgularlar. Bunun birbirine bağlı iki sebebinden söz edebiliriz: İlk olarak, muhafazakâr, insan tabiatı hakkında kötümserdir. Bundan dolayı, insanın soyut aklî ilkelerin kılavuzluğunda toplumu yeniden inşa etmeye çalışmak yerine, onun kötülük potansiyelini kurumsal mekanizmalarla sınırlamaya ve kontrol altında tutmaya çalışması gerekir. Bu aynı zamanda, muhafazakârlığın yeryüzünde cennet vaat eden ideolojilere ve ütopya tasavvurlarına karşı olması demektir. İkinci olarak, insanın bilgisi eksik ve yetersizdir; insan hakikat i tam olarak bilemez, özellikle de geleceği hiç bilemez. 7

bahar 2004 Bundan dolayı, bilinemeyen veya öngörülemeyen bir geleceği pozitif olarak plânlamak da müm-kün değildir. Dolayısıyla toplumsal mühendislik çıkmaz ve zararlı bir yoldur. Bu konuda daha sağlıklı olan tutum, gelenekte somutlaşan bilgeliğe ve toplumsal kurumların kılavuzluğuna güvenmektir. 5. Muhafazakârlığın Şanssızlığı: Neo-Muhafazakârlık Son zamanlarda, muhafazakârlıkla ilgili tartışmaların daha ziyade neo-muhafazakârlık olarak adlandırılan bir Amerikan doktriniyle bağlantılı olarak yapılması alışkanlık hâline geldi. Muhafazakâr düşünce şüphesiz zaman içinde kısmî değişikliklere uğramış ve bazı bakımlardan yenilenmiş olmakla beraber, ben yine de neo-muhafazakârlık la muhafazakârlığın çağdaş durumunu özdeşleştirmenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Çünkü, her şeyden önce, neo-muhafazakârlık klâsik muhafazakâr doktrinle ilgili olmaktan çok, Amerika nın bugünkü statükosunun ideolojileştirilmesiyle ilgilidir. Bu ideolojinin özünü, bugünkü Amerikan siyasî kurumlarında somutlaşan şekliyle Amerikan değerleri nin insanlığın nihaî-evrensel durağı olduğu düşüncesi meydana getirmektedir. Amerikan yöneticilerine kuvvet yoluyla demokrasi ihracı nı böylesine normal gösteren de budur. Amerika da neo-muhafazakârlık, esas itibariyle soğuk savaş döneminin anti-komünizm atmosferinde ve muhafazakârlığın geleneksel değerlerinden bir ölçüde kopuk bir şekilde ortaya çıkmıştır. Geleneksel Amerikan muhafazakârlığı, muhafazakâr doktrinin ana değerlerini (insan tabiatı hakkında kötümserlik, devletin bireysel iradelerden türemediği anlayışı, ara kurumların önemi, düzen vurgusu, erdemin teşvikinin devletin görevi olduğu düşüncesi gibi) esas itibariyle paylaşmakla beraber, o özünde dış politikada izo-lasyonizmden yana olan, federal devlet karşısında eyalet haklarını vurgulayan ve refah devletine eleştirel bakan (yani, liberal tema-lara daha sempatik olan) bir muhafazakâr-lıktı(r). Soğuk savaş döneminin özel şartlarının Amerikalılarda yarattığı hür dünya nın doğal lideri olduklarına dair inancın ve bunun yol açtığı nizam-ı âlem ci dış politikanın ise bu anlayışla bağdaşmadığı açıktır. Nitekim, Amerikan muhafazakârlığı içinde bu geleneksel çizgiyi koruyan ve kendilerine paleomuhafazakârlar da denen grup neo-muhafazakâr politikalara karşıdır. Paleomuhafazakârların karakteristik yanı baştan beri muhafazakâr gelenek içinde yer almaları ve sağ-kanat Troçkistler olarak gördükleri neo-muhafazakârlara karşı olmalarıdır. Onların neo-muhafazakârlara karşı olmalarının te-mel sebebi, bu yeni grubun müdahaleci, hatta saldırgan (şahin) bir dış politikadan yana olması ve Amerika nın (İsrail in lehine olacak şekilde) bir emperyal siyaset izlemesini teşvik etmesidir. Oysa, paleomuhafazakârlar dış politikada izolasyonizm taraftarı olup müdahaleciliğe karşı çıkarlar. Yine Amerika ya özgü bir durum da, orada klâsik liberal veya liberteryenlerin de genellikle muhafazakâr olarak nitelendirilme-leridir, ki bu nitelendirme genellikle onların kendileri hakkındaki algısına da uygun düşmektedir. Liberteryenlerin iktisadî ve toplumsal hayatta refah devletinin tasfiyesi ve uyuşturucu yasaklarının kaldırılması gibi ki-mi ciddî değişmelerden yana olmalarına rağ-men kendilerini muhafazakâr olarak adlandırmalarının sebebi, onların Amerika nın karakteristik geleneksel değerinin Anayasa da da somutlaşmış olan- bireysel özgürlük olduğunu düşünmeleridir. 8

Irving Kristol e göre, bir neo-konservatif gerçeklerden hayal kırıklığına uğramış bir liberal dir. Neo-muhafazakârlığın fikir babaları olan Daniael Bell, Nathan Glazer, Irving Howe ve Irving Kristol ise büyük ölçüde Troçkist olan eski sol gelenekten gelmektedir. İlk önemli neo-konservatif grup genellikle İkinci Dünya Savaşı nı kuvvetle desteklemiş olan eski liberaller veya sosyalistlerdi. Bunlar, başlangıçta sivil haklar hareketini ve entegrasyonu desteklemiş olmakla beraber, 1960 lardaki Yeni Sol a ve Vietnam Savaşı ndan dolayı Amerika yı suçlayan liberal sola tepki olarak saldırgan bir militarizme kayan ve devlet programlarının başarısızlığına bir tepki olarak daha muhafazakârlaşmış bir grup eski sol-liberal entellektüellerdir. Neo-muhafazakâr program, başlıca, ahlâkî ve siyasî değerler üzerinde bir konsensüs yaratılması, piyasanın sosyal amaçların desteklenmesi için düzeltilmesi, toplumsal kurumların canlandırılması, çoğulcu bir siyasî sistemin ihyası ve uluslararası ilişkilerde Amerikan değerlerinin güçlü bir şekilde savunulması gibi unsurlardan oluşmaktadır. En belirgin yönleri, Amerika nın dış ilişkilerinde kendine güvenini yeniden kazanması üstündeki vurgula- rıdır. Dış politikada barışçı müzakerelere, diplomasiye ve silahların kontrolüne karşı olan bu hareket, ABD nin çıkarlarıyla uyuşmuyan iç ve dış siyasetler güden devletlere özellikle de Orta Doğu devletlerine karşıtlığıyla tanınmaktadır. Denebilir ki, muhafazakârlığın günümüzdeki en büyük şanssızlığı, muhafazakârlık denince hemen hemen herkesin aklına Michael Oakeshott un, Robert Nisbet in, hatta Russel Kirk ün adından önce, neo-muhafazakâr politikaların ve Amerikan nizam-ı âlem ciliğinin gelmesidir. * Bu yazı 10-11 Ocak 2004 tarihleri arasında yapılan Uluslar arası Muhafazakârlık ve Demokrasi Sempozyumu nda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş hâlidir. Türkiye de Anasalar ve Siyaset Türkiye de Anasalar ve Siyaset Mustafa Erdoğan Mustafa Erdoğan ın bu kitabı Türkiye nin modernleşme dönemi anayasa ve siyaset tarihinin kısa ve eleştirel anlatımını sunmaktadır. Statükoyu her halükarda haklılaştırmak güdüsünün etkisi altındaki resmi bakışa prensip açısından mesafeli duran yazar, Türkiye nin son ikiyüzyıllık siyasi tarihinin gerçeklerini doğru tespit etmeye ve resmi tutumları evrensel değerler açısından yerli yerine oturtmaya çalışmaktadır. Özellikle Cumhuriyet dönemi Türk siyasetine ilişkin resmi mitler ile, bu dönemle ilgili olguların sunuluşundaki yanıltma ve çarpıtmaların açığa çıkarılmaya çalışıldığı bu kitapta Türk demokrasisi nin açmazlarının ipuçlarını da bulabilirsiniz. Kitap bu haliyle Türk Siyasi Hayatı ve Türk Anayasa Hukuku derslerini okuyan üniversite öğrencileri kadar bu konulara ilgi duyan genel okuyucunun da yararlanabileceği bir el kitabı niteliğindedir. 9