Kültür ve Sanat Dünyasından Tekin Özertem S S Sanat ve Siyasete dair Sanat ve siyaset yan yana gelirse ortaya SS çıkar. Bu söz bana ait değil. Sanatın, sanat için mi, yoksa toplum için mi olduğunun ülkemizde hararetle tartışıldığı 60 lı yıllarda İzmir Devlet Tiyatrosu nun müdürü, değerli sanatçı Ragıp Haykır a ait. Ragıp Haykır 87
Ufak tefek rollerle sahneye adım attığım ilk gençlik yıllarımda, bir zamanların İzmir inin Halkevi olan tarihi tiyatro binasında oyunlardan birinin provası sırasında söylemişti bu sözü. O kendine özgü sesi ve söyleyişi hâlâ kulaklarımda: Sanat ve siyaset yan yana gelirse ortaya SS çıkar! Sanatın S si ile siyasetin S sini birleştirmiş, Hitler Almanyasına; sanatın yaman bir propaganda aracına dönüştürüldüğü yıllara veciz bir gönderme yaparak noktalımıştı o hararetli tartışmayı. O yıllarda usul usul, sanat toplum içindir görüşünden yana olmaya başladığımdan son derece değer verdiğim, sevip saydığım Ragıp Bey in Sanat sanat içindir. Görüşünden yana olduğunu düşünmüş, tavşan dağa küsmüş misali biraz da yadırgayıp burulmuştum. Ragıp Bey in bu sözü o günden sonra aklıma takılıp kaldı. Yıllar sonra onun gibi bir sanatçının bu sözü, sanat sanat içindir görüşünü savunmak için laf olsun diye söylememiş olabileceğini düşünür oldum. Hitler in propaganda bakanı Dr. Joseph Goebbels in sanatı bir propaganda aracı olarak kullanmış olmasının sonuçlarına, Nazi [1] siyasetinin tüm güzel sanatları ırkçı bir yaklaşımla 88 nasıl istismar ettiklerine ve sanata ne korkunç bir sansür uyguladıklarına gönderme yapmış da olabilirdi bu SS benzetmesi ile Ragıp Bey. Çünkü 1933 yılında seçimle iktidara gelen Hitler in, demokrasiye son verdiğini, Almanya yı tek parti diktatörlüğüne dönüştürüp; gazete, dergi, kitap, tiyatro, opera, bale, müzik ve sinema başta olmak üzere güzel sanatların tümüne sansür uyguladığını; Almanya daki her türlü iletişim aracının kontrolünü nasıl ele geçirdiğini; nazilerin Nazi siyasetini sanata nasıl bulaştırdığını görmüş, sonuçlarına tüm yaşıtları gibi şahit olmuştu. Sanat Ragıp Haykır Çöpçatan adlı oyunda (Resimler, Nimet Çubukçu arşivinden)
Ragıp Haykır sanatın, insan onuruna ters düşen siyasi çıkarlar uğruna kullanılmaması gerektiğini kastetmişti belki de o unutamadığım bu benzetiş ile ve siyaset ilişkisini; sanatın, insan onuruna ters düşen siyasi çıkarlar uğruna kullanılmaması gerektiğini kastetmişti belki de o unutamadığım bu benzetiş ile 5 Aralık 1930 günü, o günlerde Hitler in yardımcısı olan Joseph Goebbels in Fırtına Birlikleri nin (SA), Erich Maria Remarque ın [2] romanından sinemaya uyarlanan Batı Cephesi nde Yeni Bir Şey Nazilerin Propaganda Bakanı Joseph Goebbels Yok adlı filmin Berlin deki galasına saldırdığı, Nazi protestocuların filmin gösterimini engellemek için sis bombaları ve aksırık tozu attığı; karşı çıkan seyircileri dövdükleri haberi bizim gazetelerimizde yer almış mıydı bilmiyorum 10 Mayıs 1933 günü kırk bin Nazinin toplandığı Berlin in Opera Meydanı nda, Goebbels in Alman ruhunun arındırılması üzerine yaptığı konuşmadan sonra Nazi gençliğinin Yahudiler, liberaller, solcular, pasifistler ve yabancılar tarafından yazılmış kitapları yaktığı, yakanların arasında üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin de olduğu; Almanya daki tüm kütüphenelerin raflarından sansürlenen kitapların kaldırılıp imha edildiği; benzeri kitapların basım, yayım ve satışının yasaklandığı haberinin de yayınlanıp yayınlanmadığını da bilmiyorum. Ragıp Bey, bu ve benzeri haberlere bizim gazete ve dergilerimizde, radyo haberlerimizde yer yerilmemiş olsa bile sonraki yıllarda elbette olanları duymuş; o ve sonraki yıllarda ülkemizde siyasetin sanata müdahalesine; Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık, Rıfat Ilgaz, Mahmut Makal, A. Kadir, Aziz Nesin in gibi şair, romancı, hikayeci ve romancılarımızın eserlerinin yasaklanmasına da bizzat şahit olmuştu. Benim ilk gençlik günlerimde bile bazı yazarlarımızın eserlerinin basımı, yayımı ve okunması yasaktı. Nazım Hikmet i yasaklı olduğu ilk gençlik yıllarımda tesadüfen okuduğum zaman hayran olmuş, yasaklı olduğunu öğrendiğimde de şaşıp kalmıştım. 89
Aslında sanat ve siyaseti, günlük küçük ve çıkarcı politikalar da dahil birbirinden ayrı düşünmek bence olası değil. Çünkü sanat var olduğundan beri hep siyaset yapıyor. Var olan ile var olması gereken arasındaki farkı ortaya koyup, var olanı eleştiriyor. Kimileri öyle düşünmese de özlenen, arzulanan daha iyiyi, daha güzel olanı arıyor. Öyle olmasaydı bu kadar gerekli olur muydu hiç insanların yaşamında? Kötü politikacılar, günlük küçük çıkarlar peşinde koşanlar hiç bu kadar ürkerler miydi sanat ve sanatçılardan? Bu nedenle sanat ve siyasetin iç Sanatın ucuz bir propaganda aleti olarak kullanılması tamamen başka bir şey. Ragıp Beyi in sözünü ettiği SS durumları o zaman ortaya çıkmakta. içe olmasalar da daima birbirlerini etkilediğine inanırım. Sanat ve siyaset ilişkisinden ne anladığımı açıklayabilmek için önce siyaset sözcüğünün ne anlama geldiğini belirtmem lazım: Siyasetin sözlük anlamı; Türkçe Büyük Sözlük te önce politika, sonra da devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış. Politika sözcüğünün ise üç anlamı var: 1. Devletin etkinliklerini amaç, 90 yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü. 2. Davranış biçimi, düşünce yapısı. 3. Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, kişilerin zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma ve benzeri yollarla işini yürütme. Benim siyaset sözcüğünden anladığım da bütün bu anlamların tümü. [3] Çünkü hepsi insan yaşamını yakından ilgilendiriyor. Tıpkı sanat gibi Yukarıda da belirtmeye çalıştığım gibi sanat, başlangıcından beri insanı ve toplumu ilgilendiren her türlü duygu, davranış ve düşünceyi ele alıp irdeleyerek yorumlayan bir olgu. Bütün insanların içine doğdukları siyaset de doğal olarak her türlü anlamı ile sanatın içinde yer almak zorunda. Sanatı sadece duygusal, haz veren bir olgu olarak sınırlamak çiçekleri yapraklarından, dallarından ve gövdelerinden ayrı düşünmekten öte bir şey değil. Sanatın ideolijilere, hırslara yandaş kazandıracak, insanları sömürecek ucuz bir propaganda aleti olarak kullanılması tamamen başka bir şey. Ragıp Beyi in sözünü ettiği SS durumları o zaman ortaya çıkmakta. Bu tür baskıcı politikalar ile her türlü izm in körü körüne savunucusu olan eserlerden geriye önemsenecek
bir şey kalmamış olması da bir başka bahis konusu. Çağımızda sanat ve siyaset ilişkisinin en güzel ve doğru örneği Bertold Brecht in [4] eserleri. Brecht in Marksist bir anlayışla insanı ve toplumsal değer ve yapılanmaları ele alarak irdeleyip sorguladığı eserlerinin yazıldığı yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ülkelerinde de, kimi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bir çok ülkede de sahnelenmemiş olması bunu göstermektedir. Nedeni de Brecht in günlük siyasi uygulamaların borazanı olmaması, sanatsal bir yaklaşım ile var olan ile var olması gereken insani ve toplumsal değerleri tartışmaya açmış olmasıdır. Nazi Almanyasında Batı Cephesi nde Yeni Bir Şey Yok adlı filmin yasaklanmasının nedeni ise sadece ve sadece Erich Maria Remarque ın aynı adlı romanında genç yaşta bir askerin gözünden savaşın anlamsızlığını, mutlak kötülüğünü ve vahşetini anlatmış olmasıdır. Sanatın her türü daima siyasetin ve siyasetçilerin, ideolojilerin yararlanmak istediği bir alan olmuştur. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi Orta Çağ da, laik Nazi Almanyasında Batı Cephesi nde Yeni Bir Şey Yok adlı filmin yasaklanmasının nedeni genç yaşta bir askerin gözünden savaşın anlamsızlığını, mutlak kötülüğünü ve vahşetini anlatmış olmasıdır. ve çoğulcu düşünceyi dolayısı ile özgür ve özgün sanatın her türlüsünü yasaklayan kilise dahi öğretisini yaymak ve pekiştirmek için başta resim, heykel müzik ve tiyatro olmak üzere sanatın bir çok dalından yararlanmmış, sanata kendi içinde yer vermiştir. İtalya da faşist diktatör Mussolini, sinema sanatını propaganda amacı ile kullanmak için Cinecittà Stüdyoları nı, İspanya da Franko sinemalarda film öncesinde yayınlanmak üzere propoganda filmleri yapan EFE ajansınını kurmuş, propaganda içerikli dev boyutlu duvar resimleri Sovyetler Birliği ne dahil tüm ülkelerin sokaklarında duvarları süslemiştir.(!) Siyasetin ve siyasetçilerin sanata olan bu ilgileri de kuşkusuz korkuları gibi sanatın gücünden kaynaklanmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse sanat tıpkı bir elmanın iki ayrı yarısı gibidir. Olması gereken siyasetin de sanat gibi insanlar için insandan yana olmasıdır. tekinozertam@butundunya.com.tr 1-Nazi, sözcüğü National sözcüğünün ilk hecesindeki Na, ile Sozialismus sözcüğünün ikinci hecesindeki zi alınarak oluşturulmuştur. 2-Erich Maria Remarque, 1898-1970 Alman yazar 3-Türk Dil Kurumu, Türkçe Büyük Sözlük 4-Bertold Brecht, 1898-1956 Alman şair, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni 91