Emsey Hospital dan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erkan Topuz SEBZE VE MEYVELERE SOFRANIZDA YER AÇIN ÇAĞIN VEBASI KANSERDEN UZAKLAŞIN Kanser; son yıllarda gerek teşhis, gerekse tedavi olanaklarındaki gelişmelere rağmen, en çok ölüme sebep olan hastalıklar arasında ikinci sırada yer alıyor. Giderek artan fast food yeme alışkanlıkları, çok miktarda şeker ve tuz tüketimi, kanserojen tekstil boyaları ve kumaşlar, katkı maddesi içeren kozmetikler, alkol ve sigara kullanımı, aşırı stres, radyasyon, ultraviyole ışınları gibi pek çok etken sebebiyle etrafımız kanserojen madde ve ürünlerle kuşatılmış durumda Peki kendimizi kanserden nasıl koruyabiliriz? Çağın vebası kanser; yaşam biçimi ve beslenme düzeni ile yakından ilişkilidir. Bu hastalıktan korunmak için sebze ve meyve tüketmeye özen göstermelisiniz. Kanser; lifli ve sağlıklı yiyeceklerden uzak, tuzlu ve bol şekerli gıdalara ise fazlasıyla yakın bir hastalık olarak, uzun yıllardır sağlık gündemindeki yerini koruyor. Ülkemizde de giderek yaygınlaşan bu hastalık, hızla çoğalan hücreleri sayesinde sinsice ilerliyor. Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erkan Topuz şifa kaynağı olan ve kansere yakalanmadan önce koruyucu olan besin gruplarını açıklıyor... Kızartmalardan, raf ömrü olan gıdalardan, hormonlu yiyeceklerden ve yoğun kırmızı et tüketiminden kaçınılması gerektiğini belirten Prof. Topuz, haftada bir kez az pişmiş ve çok kızartılmamış kırmızı et tüketilmesini öneriyor. Kanserden koruyucu meyveler Tüm kolon kanserlerinin yüzde 80 ila 90'ına sağlıksız beslenme neden olmaktadır. Izgara edilmiş ya da kızartılmış etler yolu ile alınan hayvansal yağlardan oluşan zengin bir diyet, kolon kanseri riskini artırabilir. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenme ise bu kanser türüne karşı koruma sağlar. Günde iki buçuk porsiyon meyve ve sebze tüketen insanlarda kolon kanseri riskinin, günde bir buçuk porsiyondan daha az tüketenlere göre, yüzde 65 azaldığı kanıtlanmıştır. Ancak bol lifli bir diyet; hayvansal ürünlerden zengin olan bir diyetin olumsuz etkilerini yok etmek için yeterli değildir. Kanserden korunmak için hayvansal ürünleri daha az tüketmek gerekmektedir. Elma: Önemi saymakla bitmeyecek elmanın doğal olması ve hormonlu olmamasına dikkat etmek gerekiyor. Pestisidlere (böcek ilacı) olabildiğince az maruz kalmalısınız. Halk arasında böcekli elma
olarak da bilinen küçük doğal elmalar, bitkisel ilaçlardan uzakta yetiştikleri için vücuda daha çok fayda sağlıyor. Elma kabuğu ise bol miktarda bulunan kuersetin; yaşlanma etkilerini de geciktiriyor. Kolesterol seviyelerini düşürerek kardiyovasküler hastalıklara engel oluyor. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu tehlikeli bakteri ve virüslere karşı da koruyor. Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, elma polifenollerinin, kolon kanserine yakalanma riskini yüzde 50 oranında azalttığını gösteriyor. Çünkü elma; kolon hücrelerini, çevredeki toksik etkilerden arındırarak özgür hareket etmelerini sağlıyor ve onları DNA hasarından koruyor. Nar: nar suyunun polifenolik (bitkilerin renklenmesinden sorumlu olan polifenoller, antioksidan özelliklerinden dolayı insan sağlığına faydalıdır) içeriği; en büyük bilimsel keşiflerden biridir. Nar, yoğun antioksidan kapasitesiyle sağlık için destekleyici bir güçtür. Yapılan son analizler narın; prostat kanserinin oluşmasını ve ilerlemesini önlediğini, kolesterol kontrolünde, özellikle de HDL'nin (iyi kolesterol) düzenlenmesinde eşsiz bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Sağlık dostu olarak bilinen nar suyunu özellikle yavaş yavaş ağızda bekleterek tüketmek ağız içi mukozasını da koruyor. Ananas: Bromelain: Ananas bitkisinden elde edilen sülfür içeren proteazlar grubunun adıdır. Araştırmalar, bu enzimin kemoterapi tedavisinin etkisini artırabileceğini göstermiştir. Ayrıca ananasın kolon ve pankreas kanserine karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Dağ böğürtleni: Her derde deva olarak belirtilen dağ böğürtlenleri mesane kanserine karşı koruyor. Karadut: Ağız yaralarına karşı etkisi ile bilinen karadut ayrıca kolon ve mide kanserine karşı da koruyor. Ahududu: Beyin tümörüne karşı koruyor. Karpuz: Karpuzun kendisi yararlı olduğu kadar, kabuğunun da yararlı olduğu bilinen bir gerçek Mide ve barsak florasını düzenleyici etki karpuzda bulunuyor. Kanserden uzak, sağlıklı bir yaşam için vücuttaki toksik maddelerin atılması önem taşıyor. Bu nedenle de bedeni detoksifiye edecek besinlerin daha çok tüketilmesi gerekiyor. Vücut dört yolla toksinlerden kurtuluyor; dışkı, idrar, deri ve solunum. Vücudun toksinleri atmasına yardımcı olmak için, yüksek lif içerikli bir beslenme şekli ve bol miktarda şişelenmiş, filtre edilmiş veya saflaştırılmış su içilmesi gerekiyor. Kuru gıdalar Kuru erik: Kolon kanserine karşı özellikle kışın kuru erik yiyebilirsiniz. Yer fıstığı: Nemi alınan yer fıstığının fırında bir miktar ısıtılarak haftanın her günü bir avuç yenmesi sağlığa iyi geliyor. Ceviz ve fındık: Doğal olması açısından kabuğu soyulmamış siyah ceviz alınması ve kendiniz kırdıktan sonra yenilmesi öneriliyor. Fındığı da üzerindeki kahverengi koruyucu yüzey ile tüketmek gerekiyor. Kabak çekirdeği: Prostat ve kadınlarda mesane kanserine karşı koruyucu özellik gösteriyor.
Prof. Dr. Erkan Topuz, lif kaynağı olarak sebze, meyve ve baklagillere ağırlık verilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu besinlerde lifler, kolestrol düzeyinin düşürülmesinde de etkili oluyor. Günde 20 gram veya daha fazla lif, total kolestrol seviyesini yüzde 10-20 oranında azaltıyor. Topuz, özelikle sebzelerden günde en az 35 gram lif alınmasını öneriyor. Kuru kayısı: Gülkurusu olarak da bilinen kuru kayısı, özellikle hazmı da kolaylaştırması açısından mide ve bağırsakları korurken, kolon ve mide kanserine karşı da vücudu koruyor. Hurma: Özellikle sabahları kahvaltıda siyah hurma yiyerek güne daha sağlıklı bir kahvaltıyla başlayabilirsiniz. 5 kuru kayısı ve limon suyu ile birlikte içeceğiniz 2 bardak su size tüm gün hafiflik hissi sağlayabilir. Keten tohumu: Kansere yakalanmadan önce koruyu etkisi bulunan keten tohumunu kanser olduktan sonra ve kemoterapi döneminde yemek vücuda zararlı olabiliyor. Keten tohumunu kahve öğütücüde, mutfak robotunda veya blender'da öğüterek tüketebilirsiniz. Sıcak hububatlar, salatalar veya yumuşak yiyecekler gibi besinlere günlük olarak bir-iki çorba kaşığı ekleyebilirsiniz. Ayrıca günde bir çorba kaşığı keten tohumu yağını salatalara ya da yoğurda ilave edebilirsiniz. Soya: Bilimsel çalışmalar; soya tüketen kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin daha az olduğu göstermektedir. Anti-kansorejen bir besin olan soya izoflavonoidler; antioksidan olarak davranırlar ve östrojen seviyelerini, özellikle serbest östrojeni azaltırlar. Ne var ki östrojene duyarlı meme tümörleri olan kadınlar; soya alımını kısıtlamalı ve soya izoflavon ilavelerinden uzak durmalıdırlar. Araştırmalar; izoflavonun tümörlerin büyümesini uyardığını göstermektedir. Haftada dört porsiyondan fazla tüketilmemesi gerekmektedir. Kanserle mücadelede; güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak gerekir. Antioksidan ve bağışıklık işlevini destekleyen gıdalar tüketmek, kansere karşı direnci artırır. Sebzeler: Sebzeleri çiğ mi yoksa pişmiş mi tüketmek daha yararlıdır? Sorunun yanıtı basit: Fark etmez! Önemli olan; yeterli meyve ve sebze yemektir. Antikanser özelliği olan bileşiklerin birçoğunun çiğ gıdalardaki yoğunluğu pişmiş olanlardakinden daha fazladır. Bu nedenle meyve ve sebzelerin çiğ olarak yenmesi önerilir ancak bazı karotenler, pişmiş gıdalardan daha kolay emilir. Çiğ meyve veya sebzeleri günde en az iki porsiyon tüketmek önemlidir. Bunun yanında; lahana, brokoli, karnabahar gibi sebzeleri çiğ olarak haftada dört porsiyondan fazla tüketmemek gerekir çünkü bu besinler çiğ durumdayken tiroid hormonu üretimini bozabilecek bileşikler içerir. Sebzeleri, buharda veya zeytinyağı ile pişirmek doğrudur. Taze sebze yiyemiyorsanız, en iyi ikinci seçenek dondurulmuş olanlardır. Konserve meyve ve sebze tüketimini ise onaylamıyoruz çünkü kanserle savaşan fitokimyasalların çoğu konserve üretimi sürecinde yok edilir. Meyve ve sebzelere sarı, kırmızı, yeşil gibi renkleri veren pigmentler, aynı zamanda güçlü kanser karşıtı etkiler gösteriyor. Başta karoten ve flavonoid olmak üzere bu pigmentler, tümörlerle savaşıyor ve bağışıklığı güçlendiriyor.
Besinlerin faydaları renklerinde saklı, buna göre; Karatonler Özelliği: Antioksidandır, bağışıklık işlevini artırır. Nerelerde bulunur? Havuç, balkabağı, ıspanak, kıvırcık, lahana, domates, taze patates gibi koyu renkli sebzeler. Kavun, kayısı, turunçgiller gibi meyvelerde bulunur. Flavonoidler Özelliği: Antioksidandır, doğrudan tümör karşıtı etkiler gösterir. Bağışıklığı artırıcı özellikleri vardır. Nerelerde bulunur? Çilek, kiraz, turunçgiller gibi parlak renkli meyveler, ayrıca domates, biber ve yeşillikler. Domates: Özellikle prostat kanserine karşı etkileri bilinen domatese rengini veren likopen; serbest radikallerin vücuttan atılmasını kolaylaştırarak prostat kanserinden korur. Balıkta bol miktarda bulunan Omega 3 de tümörün büyümesini önler Muhteşem üçlü: Brokoli, karnıbahar ve beyaz lahana üçlüsü sıklıkla tüketilmelidir. Çiğ yenilmemesi gereken bu gıdaları buharda ya da az pişmiş olarak yiyebilirsiniz. Enginar: Özellikle karaciğer ve kolon kanserine karşı iyi geldiği biliniyor. Prostat ve mesane kanseri için de koruyucu etkisi bulunuyor. Sarımsak: Mutfakların vazgeçilmez yiyeceği sarımsak; her derde deva. Araştırmalar sarımsağın göğüs, yemek borusu, prostat, kolon, cilt ve mide kaynaklı tümörlerin oluşmasını ve gelişmesini engellediğini gösteriyor. Araştırmacılara göre sarımsağın zeytinyağı içinde ezilerek ya da toz halinde kullanılması daha faydalı. Ayrıca sarımsağın soyulur soyulmaz pişirilmesi, bitkinin anti-kanser özelliklerini yok eden bir kimyasal tepkimeye yol açıyor. Bu nedenle sarımsağı soyduktan sonra en az 15 dakika bekleyin, bu süreden sonra pişirin. Pırasa, soğan: Bu iki gıdadan biri muhakkak sofranızda olmalı. Sarımsak ve kanserle ilgili gerçekleştirilmiş 30 kadar çalışma incelendiğinde sarımsak ve soğan tüketiminin kanserden ölüm oranını azalttığı sonucuna da varılmıştır. Kara turp suyu: Özellikle akciğer kanserine karşı oldukça faydalı olduğu biliniyor. Arpa: Çorba ve yemeklerinize arpa ilave etmeyi ihmal etmeyin! Yonca: Bu bitkinin kan yapıcı olduğu etkisi biliniyor. Mantar: Yine çarşı pazardan mantar alırken dikkat etmek gerekiyor. Kültür mantarlarını satın alırken temizlenmemiş olmasına özen gösterin, bu tarz besinleri yıkamak için kullanılan maddelerin içerisinde de kanserojen maddeler bulunabiliyor. Haftada 2 kez mantar yiyebilirsiniz. Lösemi, beyin tümörü ve kolon kanserine karşı mantarın koruyucu özeliği bulunuyor. Bağışıklık artırıcı bileşenler içeren bir mantar türü olan Maitake mantarı, sağlıklı hücrelerin korunması, bağışıklığın güçlenmesi ve kanserin yayılmasının önlenmesinde önemli rol oynuyor. Bitkisel çaylar:
Orta yaşlı kadınlarda görülen rahim (endometrium) kanserinde; kemoterapi ve radyoterapi esnasında düşük doz zencefil, rezene, papatya ve nar çiçeği çayı hastalığın iyileşmesine katkı sağlıyor. Yeşil çay, içeriğindeki anti-oksidan maddelerle kansere karşı etkili bir koruma sağlıyor. Birçok kanser türüne karşı, yemeklerden 20 dakika önce veya iki saat sonra yeşil çay içilmesi tavsiye ediliyor Yeşil çay ve siyah çay aynı bitkiden; 'camillia sinensis'den elde edilir. Her yıl üretilen 2.5 milyon tonun üzerindeki kuru çayın yalnızca yüzde 20'si yeşil çaydır. Yani, yeşil çaydan yaklaşık dört kat fazla çay üretilir ve tüketilir. Yeşil çay, kanser karşıtı ve tedavi edici etkileri nedeniyle vücut için çok faydalıdır. Mürver çiçeği çayı: Üzerlerinde koruyucu ilaçlar bulunabilen bu tarz kuru otları aldıktan sonra demlemeden önce soğuk su ile güzelce yıkamak gerekiyor. Özellikle demleme zamanına dikkat ederek 8 ila 10 dakika arasında demlemek yeterli olabiliyor. www.emseyhospital.com Ayrıntılı Bilgi İçin: Gülnur Bayrak Arma PR gulnur@armapr.com 0216 411 61 50