> Etkinlikler 107 ULUSLARARASI HUKUK KURULTAYI 2010 Ankara Barosu nun 2000 yılından bu yana iki yılda bir düzenlenerek geleneksel hale gelen ve Türkiye deki en kapsamlı hukuk organizasyonu olan ULUSLARARA- SI HUKUK KURULTAYI 11 Ocak 2010 tarihinde başladı. Bilkent Otel de altıncısı düzenlenen ulusal ve uluslararası hukuka katkı yapmak, ülkemiz hukukçularının tanıtımını sağlamanın yanı sıra hukukun yeni gelişen disiplinlerinin ele alınarak incelenmesine öncülük eden Hukuk kurultayı nın açılışına siyasetçiler ve hukukçular büyük ilgi gösterdi. Kurultayın ilk açış konuşmasını ev sahibi olarak kürsüye gelen Ankara Barosu Başkanı Coşar yaptı. Coşar, Adalet ve Hukuk Reformu ile Yeni Gelişmelerin Öncülüğünde Hukuk ana başlığı altında gerçekleştirilecek kurul- taya ilişkin bilgi aktardıktan sonra sözü yargı bağımsızlığına getirerek şunları söyledi: Her türlü güç/iktidar kötüye kullanılabilir. Kullanılmıştır da. Ama dünya siyasi tarihi bize göstermiştir ki, en çok kötüye kullanılan güç yürütme iktidarı dır. Zira yürütme gücü sübjektif olmakla, hemen her yerde ve bütün zamanlarda keyfi kullanılmış, bireysel hak ve özgürlükler konusunda en büyük tehdit ve tehlike olmuştur. Bizim anayasal sistemimizde olduğu gibi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin özgün biçiminin değil de onun yumuşatılmış, sulandırılmış biçimi olan kuvvetlerin işbirliği ilkesinin işlevsel kılındığı ülkelerde, yasama çoğunluğunu elinde bulunduran yürütme erkinin mevcut kuvvetler içinde denetleme ve dengeleme işlevini yerine getirecek, bu bağlamda birey hak ve özgürlüklerini/ insan haklarını güvence altı-
108 > Etkinlikler na alacak, yasama ve yürütme erkini denetleyip dengeleyecek olan erk yargıdır. O nedenle yargının bağımsız olması gerekir. Bağımsızlık yargı için bir ayrıcalık değil, yargının tarafsız kılınmasının asgari koşuludur. Coşar ın ardından kürsüye gelen Adalet Bakanı Sadullah Ergin konuşmasında AB sürecinde önemli değişikliklere imza attıklarını belirtirken bu kapsamda yargı reformu stratejisi taslağı hazırladıklarını söyledi. Adaletin ancak tarafsızlıkla sağlanabileceğini, bunun da yargı bağımsızlığı ile olacağını ifade eden Ergin, yargıyı örtülü biçimde eleştirerek Bu kast ayrıcalığı değildir. Tarafsızlık ve bağımsızlık sadece dıştan değil içten de müdahaleler bulunmamasına bağlıdır. Yargının yargıçlar tarafından idare edilmesiyle hesap verebilirliği arasında denge kurulmalıdır diye konuştu. Açış konuşmalarının son konuğu olan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e yanıt vererek şu eleştirilerde bulundu; Ne yazık ki bugün yargı sistemi tıkan- mış durumdadır. Üç başlı bir yargı sistemi; Adalet Bakanlığı, yüksek mahkemeler ve HSYK yetki ve görev karmaşası yaratmaktadır. Bize göre HSYK nın tam bağımsız yapıya kavuşması için yürütmenin etkisinden uzaklaşması gereklidir. Hâkim ve savcı sıfatı taşımayanlar Kurul a üye alınmamalıdır. Bu, yargı bağımsızlığına ve anayasaya aykırı olur. AB nin de böyle bir dayatması yoktur. Kurumlar arasındaki güven sorunu aşılmalıdır. 250 üyeli Yargıtay ın 34 boş üyeliğine hala seçim yapılamadı. Yargıtay da dosya sayısı iki milyona dayandı. Bazı dairelerimizde üye sayısı 5 in altına düştü. Bu durumda HSYK nın, Anayasa Mahkemesi nin yapısını değiştirsek ne olacak? Ateş bacayı sardı. Yangın büyüyor. Bunlar acı gerçekler. Konuşmalarının ardından davetliler avukatların oynadığı tiyatral gösteriyi izledi. Kurultayın ilk günü Ankara Barosu Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Sayıştay Başkanı Dr. Recai Akyel'in açılışını yaptığı serginin gezilmesi ve açılış kokteyli ile sona erdi.
Etkinlikler > Hukuk Kurultayı nın İkinci Gününde Adalet ve Hukuk Reformu Başlığı Altında Düzenlenen Temel Kanunlarda Yasama Erkinin İşlevi Konulu Oturumda TBMM nin İşleyişi Hem İktidarın Hem de Muhalefetin Eleştirilerine Hedef Oldu. Oturumun başkanlığını yapan CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Hakkı Süha Okay, yaptığı konuşmada, meclis'in 23. dönem çalışmaları içinde Ticaret Kanunu ile Borçlar Kanunu'nu görüşmeye başladığını ancak yaşanan sorunlar nedeniyle görüşmelere ara verildiğini belirterek Ticaret Kanunu'nun, Borçlar Kanunu'ndan önce Meclis'e sunulmasını eleştirdi. Okay, Parlamento, temel kanun mantığına aykırı bir şekilde işlemeye devam ediyor diyerek tepkisini dile getirdi. Okay ın bu sözlerine TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya dan destek geldi. TBMM'de temel yasaların görüşülmesinde çok zaman kaybedildiğini ve bir maddenin yürürlülük haline gelmesi için 45 dakika zaman harcandığını ifade eden İyimaya, Herhangi bir siyasi partiyi suçlamadan söyleyebilirim ki yasama, kural koyma noktasında tam bir kriz içindedir diye konuştu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu da, Temel kanun yapma işi bir eser, sanat işidir, uyulması gereken esasları vardır. Bir mantığı, planı, anlaşılır bir dili olmalıdır ve bunlardan ödün verilmemelidir diyerek yasama erkinin temel kanunları görüşürken şekle ve esasa ilişkin ilkelere dikkat etmesi gerektiğine işaret etti. 109
110 > Etkinlikler Kurultayın Üçüncü Gününe Damgasını Vuran Ceza Adaleti Konulu Oturumda Hukukçular ve Akademisyenler, Adalet Bakanlığının Yargı Reformu Stratejisi Taslağını Eleştirdi. Oturum başkanlığını Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk un yaptığı Ceza Adaleti konulu toplantıya Askeri Yargıtay Onursal Başkanı Fahrettin Demirağ, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, İstanbul Barosu Önceki Başkanı Avukat Turgut Kazan ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal katıldı. Toplantıda ilk sözü alan Askeri Yargıtay Onursal Başkanı Demirağ, Adalet Bakanlığının hazırladığı taslakta yer alan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemenin bir reform niteliği taşımadığını söyledi. Yargı bağımsızlığı güçlendirilecekse askeri yargı üyelerinin, sivil yargıçlarla gerek mesleğe kabul yönünden gerekse emeklilik hakları açısından aynı haklara sahip olması gerekir. Ayrıca MSB nın disiplin cezası vermesi de kaldırılmalı diyen Demirağ, subay üyelerin güvence eksikliğinin giderilmesi gerektiğini belirtti. Salonun çoğunluğunu dolduran öğrencileri tarafından konuşma öncesinde alkışlanan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Feyzioğlu da yargı bağımsızlığını avukatlar ve savunma açısından ele alarak eleştirilerini şöyle dile getirdi; Gelişmemiş toplumlarda en kolay vazgeçilen hak savunma hakkıdır. Bugün asliye cezalarda dosyalar avukatlara kapatılmaktadır. Lehte deliller bile kapatılıyor. Avukatlar karanlıkta savunma yapmaya bırakılıyor. Önce bunları düzeltin. Benim özlemim avukatın arkasında dimdik duran barolara, iyi yetişmiş akademisyenlere, meslek içi eğitime, duyarlı kamuoyuna ve iktidar yandaşı olmayan basına ihtiyaç vardır. Bunlar sağlanmadığı takdirde özlemimize ulaşamayız. İstanbul Barosu önceki başkanı Avukat Turgut Kazan Ceza adaleti konusunda Türkiye nin fotoğrafını ortaya koymaya çalışarak bir davadan örnek veren Kazan, 4 ayakkabı çalmaya, toplam 21 yıl 4 ay ceza verilmesini Bu güvenlik bürokratı mı yargıç mı? sözleriyle eleştirerek Türkiye de insana bakış farkının hükme dönüştüğünü öne sürdü. Bu tepkisini de elindeki istatistikî bir değerlendirmeden yola çıkarak şöyle ifade etti; Feyzioğlu nun dile getirdiği avukatın dosyaya erişim hakkının kısıtlanmasına da değinen Kazan, ceza adaleti için hâkim-savcı içiçeliğine son verilmesi gerektiğini belirtti.
Etkinlikler > Uluslararası Hukuk Kurultayı nın Son Gününe Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu nun Sözleri Damgasını Vurdu. Adalet ve Hukuk Reformu başlığı altında düzenlenen Ulusal Mahkemeler: Yargının örgütlenmesi ilgili sorunlar konulu oturumu yöneten Kanadoğlu, açış konuşmasında Eğer bir siyasi iktidar, daha önceki uygulamalarıyla her şeyden önce ülkesine, hukuk devletine ve hukukun üstünlüğüne inanmış yurttaşlarına güven vermiyorsa ondan bir adalet ve hukuk reformu beklemek boşuna çabadır diye konuştu. SAV) 26 Haziran 2006 da kuruluşundan sonra Birliğin başından geçenlerin ciddiyet, samimiyet, inanç duygusunun siyasi iktidarda olmaması halinde yargının örgütlenmesinin başına neler geleceğinin açık ve tipik göstergesi olduğunu savundu. Yargının örgütlenmesinin ötesinde, adaletin ve hukuk reformunun gerçekleşebilmesi için hukuk devletinde, yargı bağımsızlığının gerçekleştirilmesinin şart olduğunu ifade eden Kanadoğlu, yargının örgütlenmesinde uluslararası ilkelerin Türkiye ye yön gösterdiğini söyledi. Yargı örgütlenemezse o ülkede yargı bağımsızlığı yoktur. Yargı bağımsızlığı yoksa hukuk devleti yoktur. Hukuk devleti yoksa çağdaş demokrasi yoktur. Ülkede önce çağdaş demokrasinin gerçekleşmesini isteyenler hep birlikte el ele hukuk devletinin ilkelerinin yerleşmesi için çalışmalıyız. Hukuk devleti için yargı bağımsızlığını sağlamalıyız. Yargı bağımsızlığı sağlandığı Kendisinin de kurucuları arasında bulunduğu Yargıçlar ve Savcılar Birliği nin (YAR- Siyasi iktidarın, yargının örgütlenmesinin önüne geçebilmek için elinden geleni yaptığını öne süren Kanadoğlu, tepkisini şöyle dile getirdi: 111
112 > Etkinlikler takdirde yargının örgütlenmesi mümkün olacaktır. Adalet Bakanlığı AB Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Akkuş, Av. Doç. Dr. İsmet Sayhan, Staj Kurulu Başkanı Şevket Şahap İnce ve ABD Illinois Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Lawrence Solum un katıldığı oturumda eleştirilerini salondakilerle paylaşan Kanadoğlu, toplantı bitiminde gazetecilerin Yargıda yangın var mı? sorusuna şu yanıtı verdi; Yargıtay Başkanı nın söylediği, yargıda yangın var alev bacayı sardı tespiti doğrudur. Yargıda gerçekten yangın vardır ancak bu yangın sadece Yargıtay da boşalan 34 üyenin seçilememesi konusu değildir. Bu yangın nerden, nasıl bir kundaklamayla çıkmaktadır? Ve yangın ne- relerdedir? Bu 34 üye niye seçilemiyor? HSYK ile Adalet Bakanlığı arasındaki çatışmanın nedeni nereden kaynaklanıyor, Acaba Anayasa nın ve yasaların kendisine verdiği yetkileri kullanarak, Yüksek Kurul un çalışamaz hale getirilmesinin sağlayacağı fayda, bir siyasi iktidar için neden ona da bakılması lazım. Toplantı bitiminde Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, katılımcılara birer teşekkür plaketi verdi.