Geç Çocukluk Döneminde Vitiligo: Bir Olgu Sunumu Meltem Sukan*, Fulya Maner**, Musa Tosun*** * Psikiyatri Uzman Dr. Mardin Devlet Hastanesi ** Doç. Dr., Bak rköy Ruh ve Sinir Hastal klar E itim ve Araflt rma Hastanesi, 10. Psikiyatri Birimi Klinik fief Yard mc s *** Prof. Dr., Bak rköy Ruh ve Sinir Hastal klar E itim ve Araflt rma Hastanesi, 10. Psikiyatri Birimi Klinik fiefi rtibat: Dr. Meltem Sukan, Mardin Devlet Hastanesi E_posta: drmeltemsukan@yahoo.fr Tel: +902125436565/435 Bu makale 15. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh Sa l ve Hastal klar Kongresi nde poster bildiri olarak sunulmufltur. ÖZET Amaç: Vitiligo nispeten yaygın, edinsel depigmente edici bir bozukluktur. Çocukluk veya genç erişkin dönemde sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Çocuklukta başlayan vitiligo, önemli psikolojik travmalarla ilişkili olup, çocukların özgüveninde kalıcı etkiler oluşturabilir. Yöntem: Fokal vitiligo ve depresyon saptanan 10 yaşındaki erkek çocukta klinik özellikler ve psikososyal faktörlerle ilişkisi ve tedaviye yanıtı değerlendirilmiştir. Bulgular: İki ay önce başlayan psikomotor yavaşlama, anhedoni, isteksizlik, iştah azalması, sırtında 1 cm, sağ dirseğinde 2 cm çapında beyaz lekeler ortaya çıktı. Altı ay önce bakımında çok önemli yeri olan anneannesinin vefatı, babasının iflâsı ve başka bir yere taşındıkları için okul ve arkadaş çevresinden ayrılması söz konusuydu. Bir yaşına kadar alerji ve sık ishâli olduğu, katı bir tuvalet eğitimi verildiği, karanlık korkusu, uykusuzluk, hırçınlık nöbetlerinin ve cinsellikle ilgili konulara meraklı olduğu, başvuru sırasında henüz sünnet olmadığı öğrenildi. Dermatoloji Kliniği tarafından fokal vitiligo olarak değerlendirilerek, dermatolojik tedaviye ek olarak psikiyatrik tedavi önerildi. Çocuklar İçin Depresyon Ölçeğinden (ÇDÖ) 20 puan alarak, DSM IV TR tanı ölçütlerine göre majör depresyon tanısı aldı. Altı ay süre ile destekleyici, kognitif yaklaşımlı psikoterapötik görüşmeler yanı sıra, fluoksetin 10 mg/gün başlandı. Tedavi süresinin sonunda depresif bulguları ve cilt lezyonları tamamen kayboldu. Tartışma: Vitiligonun, yatkın kişilerde stres etmenlerinin etkisi ile erken yaşlarda bile ortaya çıkabilmesi açısından, 10 yaşında başlayan bu olgu ilginçtir. Sinir sistemi ve epidermisin aynı embriyolojik kökene sahip olması, psişe ile cilt arasındaki ilişkinin yakınlığının ifadesidir. Olgudaki sevilen kişinin kaybı, ekonomik sıkıntıların yarattığı zorluklar, okul ve çevre değişikliğinin yarattığı uyum sorunları, depresif belirtiler ile görüntü bozukluğu yaratan cilt lezyonlarının gelişmesini kolaylaştırmıştır. Sonuç: Bu olgu ile dermatolojik hastaların tedavisinde, ek olarak psikiyatrik destek ve psikotrop ilâçların tedavideki önemi vurgulanmaktadır. Anahtar Kelimeler: çocukluk çağı, vitiligo, depresyon, stresör faktörler, fluoksetin ABSTRACT Purpose: Vitiligo is a relatively common, acquired, depigmentating disorder. It is frequently manifested in childhood or early adulthood. Vitiligo beginning in childhood is related with prominent psychological trauma and has deep impact on their self-esteem. Method: In this article, clinical features, psychological factors and response to treatment are evaluated in a ten years old male child with focal vitiligo and depression. Results: The complaints of psychomotor slowness, anhedonia, unwillingness, decrease in appetite, white spots on his back and his right elbow with diameter 1 cm and 2 cm respectively. Death of grandmother who is very important in his rearing, the economical loss of his father, moving to another place and separating from his peers are the important life events for the last six months. During the admission, it is declared that he had allergy and frequent diarrhea till first years old, rigid toilet training, fear of darkness, insomnia, temper tantrum episodes, curiosity in sexuality, being uncircumcised. He is diagnosed as focal vitiligo at Dermatology Clinic and suggested psychiatric treatment in addition. His score is 20 at Depression Scale for Children and had major depression according to DSM IV TR diagnostic criteria. Besides supportive, cognitive oriented psychothera- New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 136
pies, he has treated with 10 mg/day fluoxetine for six months. All the depressive symptoms and skin lesions were disappeared at the end of the treatment. Discussion: This ten years old case is interesting that vitiligo begins in vulnerable people under stress conditions, even in early years. The same embryological origin of the nervous system and epidermis represents the close relationship between psyche and skin. The loss of beloved ones, the difficulties of economical losses, the adaptation problems due to changes in school and the environment facilitate the development of the disfiguring skin lesions and depressive symptoms. Conclusion: It is emphasized with this case, the importance of the additional psychiatric support and psychotropic medication in treating dermatological patients. Keywords: childhood, vitiligo, depression, stressor factors, fluoxetine G R fi Vitiligo nispeten yayg n, edinsel depigmente edici bir bozukluktur. "White Spot Disease" olarak da adland r l r (Moschella ve Hurley 1992). Hindistan'da bu hastal k için "lökoderma" teriminin kullan m yayg nd r (Fitzpatrick 1993). Cilt ile psifle s k bir iliflki içindedir. Epidermis, sinir sistemiyle ayn embriyolojik kökene sâhiptir. Cilt, d fl dünyaya karfl kiflinin vitrinidir. Ayr ca dokunma, so uk, s cak, a r gibi duyumlar n alg land organd r. Bebeklik ça ndan itibaren annenin dokunmas, okflamas gibi erotik ödüllendirmenin de kayna d r. Bast r lm fl emosyonlar cilt üzerinden anlat m bulabilir. Ayr ca utanma, k zg nl k gibi bâz emosyonel durumlar m z istemsiz olarak d flar ya iletti i için bir kayg kayna da olabilir (Eller 1974). Vitiligonun dünyada görülme s kl %0.1-4 aras ndad r. Hindistan'da yap lan büyük ölçekli bir çal flmada bu oran %2.5 bulunmufltur (Handa ve Dogra 2003, Handa ve Kaur 1999). Vitiligo genellikle çocukluk veya genç eriflkin dönemde bafllamakta olup, hastalar n yaklafl k yar s nda, ilk olarak 20 yafl ndan önce ortaya ç kmaktad r. Dünyada çocukluk ça ndaki epidemiyolojiye iliflkin çok az yay nlanm fl veri vard r (Halder ve ark 1987, Halder 1997). Jaisankar ve arkadafllar (1992) Güney Hindistan'da çocukluk ça vitiligo görülme s kl n %2.6 olarak bildirmifltir. Handa ve Dogra (2003), 1990-1999 y llar aras nda, 10 y ll k bir süre içinde, Hindistan Chandigarh'da T p Fakültesi Dermatoloji Klini i'ne baflvuran 625 vitiligosu saptanan çocu un verilerini retrospektif olarak de erlendirmifltir. %57.1'inin k z, %42.9'unun erkek oldu unu, ortalama bafllang ç yafl n n 6.2, %33.6's n n 0-6 yafllar aras nda, %66.4'ünün 6-12 yafllar aras nda oldu unu, hastal k süresinin ilk lezyonlar n bafllang c ndan itibâren 1 ay ilâ 3 y l aras nda de iflti ini, bafllang ç yafl n n %16.3'ünde 0-4, % 49.3'ünde 4-8, %34.4'ünde 8-12 yafllar aras nda oldu unu, en s k vitiligo vulgaris olup, bunu fokal, segmental, akrofasiyal, mukozal ve üniversal tiplerinin takip etti ini, bafllang çta bafl ve boyunun en s k tutulan bölgeler olup, bunu bacaklar, gövde, kollar ve mukozan n takip etti ini, %12.2'sinde âilede vitiligo öyküsü oldu unu, %1.3'ünün otoimmün bir hastal kla (alopesia areata, diyabet, tiroid hastal, Addison Hastal, poliglandüler sendrom, pemfigus vulgaris) birlikte oldu unu bildirmifltir. Bu makalede, 10 yafl nda erkek, depresyon belirtileri gösteren fokal vitiligo hastas n n klinik özellikleri, literatür bilgisi fl nda tart fl lm flt r. Ayr ca çocu un benlik sayg s nda uzun süre etkili olabilen, çocuklukta bafllayan vitiligonun psikolojik travma ile iliflkisinden söz edilebilir. OLGU MA, 10 yafl nda erkek hasta. Özel bir doktora baflvurusu s ras ndaki yak nmalar iki ayd r durgunluk, hayattan zevk alamama, isteksizlik ve ifltah nda azalman n yan s ra, kendisine sorun yapt, endiflelendi- i, s rt ndaki 1 cm ve sa dirsek üzerinde 2 cm çap ndaki beyaz lezyonlar idi. Cilt bulgular ve psikiyatrik belirtiler efl zamanl olarak ortaya ç km flt. Özgeçmifl: Sa l kl, plânlanan bir gebelik geçiren anne, sezaryen ile do um yapm fl. Baban n cinsiyet tercihi olmamas na ra men, anne erkek çocuk istiyormufl. Do um sonras nda bafllayan maddi s k nt - lar nedeniyle annede k sa süreli ruhsal çökkünlük olmufl. Annenin bununla iliflkili herhangi bir psikiyatrik baflvuru veya deste i olmam fl. MA, 1 hafta anne sütü alm fl. Annenin sütünün yetersizli i nedeniyle 6 ay biberonla beslenmifl. Bebekken çok a larm fl. Kat g daya 6 ayl kken geçmifl, beslenmesi s k nt l olmufl. Fazla ifltahl de il, ama kilosu normâlmifl. S k ishâl olurmufl. Do umundan itibâren, 1 yafl na kadar vücudunda k zar kl klar olurmufl. Bu sebepten s k s k doktorlara götürülürmüfl ve tedavi görürmüfl. Doktorlar mamaya karfl allerjik reaksiyon oldu unu söylemifl. 1 yafl ndan sonra allerjik reaksiyonlar kendili- inden geçmifl. Travma ve epilepsi öyküsü yok. Tuvalet e itimini 1.5 yafl nda tamamlam fl. Annesi tuvalet e itimi konusunda çok titiz davrand n ifâde et- New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 137
ti. Enüresis-enkopresis tan mlanm yor. Tuvalet e itimi s ras nda afl r k zma, utand rma veya cezaland rma târif edilmeli. Yürümesi 14 ayl kken olmufl. Konuflma zaman nda ve sorunsuz olmufl. Paylafl mc bir çocuk, ancak di er çocuklardan dayak yermifl. Hem afl r olgunluk belirtileri gösterir, hem de h rç nl k krizlerine girermifl. Özellikle istedi i olmay nca ba - r r, a lar, annesine çok tepki gösterir, "git" dermifl. 1 yafllar nda uykusuzluk yak nmas olmufl. Karanl k korkusu nedeniyle fl klar yakt rarak uyumak istermifl. Bunun d fl nda parmak emme, t rnak yeme, kekemelik veya tik bozukluklar târif edilmeli. Cinsellik ve çocu un nas l meydana geldi i konusunda merakl ym fl. Ço u konuda oldu u gibi, bu konuda da her fleyi annesine sorarm fl. Annesi git babana sor dedi inde sormamay tercih edermifl. Annesi onun anlayaca flekilde anlat rm fl. Örne in bir keresinde köpekleri çiftleflirken görmüfl, annesine ne yapt klar n sormufl, annesi de çiftlefltiklerini söylemifl. Evde pek cinsellikle ilgili konuflulmaz ancak cinsellikle ilgili sordu u sorulara cevap verilirmifl. Baflvuru s ras nda âilenin ekonomik s k nt lar nedeniyle henüz sünnet olmam flt. Soygeçmifl Annede belirgin obsesif kiflilik özellikleri ve migren, babaannede Parkinson hastal mevcut. Geliflimi ve Sosyal Öyküsü stanbul'da orta üstü tabaka bir çevrede do up, yetiflmifl. Annesi 36 yafl nda, stanbul do umlu, iktisat fakültesi mezunu; babas 42 yafl nda, stanbul do- umlu, arkeoloji bölümü mezunu. Anne, çocu u 3.5 yafl ndayken 1 sene kadar bilgi-ifllem bölümünde çal flm fl, sonras nda hiç çal flmam fl. Baba, pazarlama müdürü. fli icab sürekli stanbul d fl na seyahat ediyor. Genellikle haftan n 3 günü evde oluyor. Anne ve baba afl r hoflgörülü, verici, koruyucu ve afl r disiplinsiz yap dalar. Kardefli yok. Anne ve baban n genel olarak geçimi iyi. Do umundan itibâren anneanneyle yak n iliflkisi var. Her ikisi de birbirine çok düflkünmüfl. Anneannenin ölümü onu oldukça etkilemifl. Do umundan itibâren bir kez tafl nma öyküsü mevcut. 9 yafl na kadar flehir merkezinde iken, âilenin ekonomik s k nt lar bafllad ktan sonra flehre uzak bir bölgeye tafl nm fllar. Stresör Faktörler Yak nmalar n n bafllang c ndan yaklafl k 6 ay kadar önce, anneannesinin vefat yla efl zamanl olarak babas n n iflâs ve bunu takiben tafl nmalar, gitti i özel okuldan ayr lmas n n gündeme gelmesi ve arkadafl çevresinin de iflmesi söz konusuydu. Psikiyatrik Muayene Ruhsal muayenesinde yafl nda gösteren, giyimi ve hijyeni ola an olan erkek hastan n, ça r fl mlar düzgün ve hafif yavafllam fl, duygulan m çökkündü. Dikkatini verme ve sürdürmede güçlük tan ml yordu. Genel olarak kapasiteleri yeterli izlenimdeydi. Düflünce süreci ola and ve içeri ine o dönemde babas n n iflâs edifli ve buna ba l olarak âilece yaflad klar sosyoekonomik güçlükler hâkimdi. Bunun yan s ra özellikle anneyle olan inatlaflma, engellenmeye tahammülsüzlük, söz dinlememe, karfl ç kma gibi iletiflim sorunlar ve ders baflar s nda düflme söz konusuydu. D fla vuran davran fllar nda immatürite, psikomotor huzursuzluk izlenmekte, benlik sayg s nda azalma ve güvensizlik dikkat çekmekteydi. Bunun yan s ra anne ve babas taraf ndan gün boyu evden ç kmak istemedi i, sosyal faâliyet ve arkadafllar yla iliflkiye girme konusunda isteksiz oldu u belirtilmekteydi. Tan Çocuklar çin Depresyon Ölçe i (ÇDÖ) (Öy 1991) kullan larak de erlendirilen hastan n skoru 20 olarak saptand. Hastan n klinik görüflme ile bu belirti ve bulgular fl ndaki tan s DSM IV TR tan ölçütlerine göre "majör depresyon"; dermatoloji konsültasyonu sonucu s rt ve sa dirse indeki lezyonlar "fokal vitiligo" olarak de erlendirildi. Klinik Seyir-Tedavi Dermatoloji taraf ndan topikal kortikosteroid (%0.05 klobetazol 17-propiyonat) ve natürel beta-karoten 20 mg/gün bafllanarak, çocu un yaflad stresör etmenler göz önüne al narak, psikiyatrik yard m almalar önerildi. Alt ay süre ile destekleyici ve kognitif yaklafl ml psikoterapödik görüflmeler yan s ra, fluoksetin 10 mg/gün baflland. Tedavi süresinin sonunda depresif bulgular ve cilt lezyonlar tamamiyle kayboldu. TARTIfiMA Olgumuz 10 yafl nda, fokal vitiligo bulgular iki ay önce bafllayan ve depresyon belirtilerinin de efllik etti- i bir erkek çocuktur. Baflvuru yafl aç s ndan literatürle uyumlu olmakla birlikte, cinsiyet aç s ndan literatürde bu hastal n daha çok k zlarda görüldü ü bildirilmektedir. Birçok çal flmada bafllang ç yafl n n ço- unlukla 4-12 yafllar aras nda (Halder 1997), baflvuru yafl n n ise, ço unlukla 9-12 yafllar aras nda oldu u New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 138
bildirilmektedir (Handa ve Kaur 1999). Bafllang ç yafl ile dermatoloji klini ine baflvuru yafl aras ndaki bu farkl l k, hastalar n âilelerinin bafllang ç lezyonlar n görmezlikten gelerek, ancak hastal k ilerledi inde tedavi aray fl içine girmelerinden kaynaklanmaktad r. Handa ve Dogra (2003) k zlarda erkeklere oranla vitiligo görülme s kl n n anlaml olarak daha fazla oldu unu bildirmifltir (%57.1, %42.9) (p<0.001). Bu da k zlarda, kozmetik olarak flekil bozucu, depigmente cilt bölümleri için, âilelerin daha fazla tedavi aray fl içinde olmalar yla aç klanabilir. Olgumuzda bafllang ç ve baflvuru yafl n n literatürle uyumlu oldu u görülmektedir. Âilenin, muhtemelen depresif belirtilerin de mevcut olmas nedeniyle ve âilenin ilgili oldu u göz önüne al n rsa, erkek çocuklar n semptomlar daha bafllang ç durumundayken, tedavi aray fl içine girmeleri söz konusudur. Halder ve arkadafllar (1987) ile Handa ve Dogra (2003) fokal vitiligonun, vitiligo vulgaristen sonra en s k görülen tip oldu unu bildirmektedir. Olgumuz da fokal vitiligo olup, muhtemelen depresyon bulgular - n n da efllik etmesi ile emosyonlar n sâdece cilt yoluyla boflalmamas sonucu vitiligo vulgaris ortaya ç kmam fl olup, belki de yeterli psikoterapödik yaklafl m yap lmam fl olsayd, gelecekte ilerleyerek vitiligo vulgarise dönüflebilecekti. Olgumuzdaki lezyon yerleri literatürdeki verilerden farkl l k göstermektedir. Bafl ve boyunun (Handa ve Dogra 2003) daha göze batan, s rt ve dirse e göre saklanmas zor alanlar oldu unu göz önüne al rsak, olgumuzun görece flansl oldu unu varsayabiliriz. Âilede vitiligo öyküsü %12.2 (Handa ve Dogra 2003) ve %35 (Halder ve ark. 1987) olarak bildirilmekle birlikte, olgumuzda saptanmam flt r. Bunu da vitiligo hastal n n kal t msal olmamakla birlikte, vitiligoya yakalanma yatk nl n n kal t msal olmas yla aç klayabiliriz (Gupta 2002). Handa ve Dogra (2003), vitiligosu olan çocuklar n %4'ünde âilede otoimmün ve/veya endokrin bozukluk öyküsü bildirmektedir. Bu konuda da daha kapsaml ve kesin verilerin incelenece i araflt rmalara gereksinim vard r. Çocukluk ça vitiligosu olanlarda %1.1 oran nda (Handa ve Dogra 2003) otoimmün hastal k kaydedilmifltir. Halder ve arkadafllar da (1987) 82 vitiligosu olan çocukta iki alopesia areata varl n bildirmifltir. Ayr ca tiroid bozukluklar daha fazla görülmektedir (Schallreuter ve ark. 1991). Olgumuzda otoimmün hastal k saptanmam flt r. Gupta ve Gupta (1993), 15 yafl nda iki y ll k a r nörotik ekskoriyasyon ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tan s alan genç k zda, alt hafta süre ile davran fl tedavisi ile birlikte fluoksetin 20 mg/gün tedavisinin yararl etkilerini bildirmifllerdir. Olgumuz da alt ay süre ile destekleyici ve kognitif yaklafl ml psikoterapödik görüflmeler yan s ra, fluoksetin 10 mg/gün ile tedavi edilmifl, tedavi süresinin sonunda depresif bulgular ve cilt lezyonlar tamamen kaybolmufltur. Vitiligo saptanan okul ça ndaki 13 çocukla yap - lan bir çal flmada (Hill-Beuf ve Porter 1984, Rauch ve ark. 1991), yeni bir ortama girdi i veya yeni okula bafllad durumlarda, bozuk görüntüleri ile ba lant l olarak daha çok psikososyal huzursuzluk yaflad, spor, akademik baflar veya sanatsal yetenekleri yoluyla yeteneklerini ispatlayan çocuklar n kendilerini çabuk toparlad klar bildirilmifltir. Vitiligo gibi bir psikodermatolojik hastal k olan atopik dermatiti olan çeflitli yafllardaki 40 çocukta, âiledeki emosyonel stresörler ile belirtilerin fliddeti aras nda iliflki saptanm flt r (Gil ve ark. 1987). Dermatoloji prati inde, psikolojik etmenlerin cilt belirtilerindeki önemli rolleri vurgulanmaktad r. Bazen psikolojik etmenler psöriazis, vitiligo gibi kronik cilt hastal klar n n ortaya ç kmas n kolaylaflt rabilir yada alevlendirebilir (Koo 1993). Vitiligo, alopesia areata, kistik akne gibi flekil bozucu cilt hastal klar sonucunda da depresyon ve sosyal fobi gibi bozukluklar ortaya ç kabilmektedir. Sonuç olarak, emosyonlar n bir flekilde çocukluk döneminden itibâren boflalmaya gereksinimi oldu u görülmektedir. Psifle ve cilt, emosyon boflal m için bir araç olmaktad r. Vitiligo, yatk n kiflilerde stres etmenlerinin etkisi ile erken yafllarda bile ortaya ç kabilmektedir. Sinir sistemi ve epidermisin ayn embriyolojik kökene sâhip olmas, psifle ile cilt aras ndaki iliflkinin yak nl n n ifâdesidir. Olgudaki sevilen kiflinin kayb, ekonomik s k nt lar n yaratt zorluklar, okul ve çevre de iflikli inin yaratt uyum sorunlar, depresif belirtiler ile görüntü bozuklu u yaratan cilt lezyonlar n n geliflmesini kolaylaflt rm flt r. Bu olgu ile dermatolojik tedaviye ek olarak psikiyatrik destek ve psikotrop ilâçlar n tedavideki önemi vurgulanmaktad r. KAYNAKLAR Eller JJ (1974) Skin disorder and the psyche. Cutis; 13: 395-416. Handa S, Kaur I (1999) Vitiligo: clinical findings in 1436 patients. J Dermatol; 26: 653-657. Fitzpatrick TB (1993) The scourage of vitiligo. Fitzpatrick's J Clin Dermatol; 68-69. Gil KM, Keefe FJ, Sampson HA, McCaskill CC, Rodin J, Crisson JE (1987). The relation of stress and family environment to New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 139
atopic dermatitis symptoms in children. J Psychosom Res; 31: 673-684. Gupta MA, Gupta AK (1993) Fluoxetine is an effective treatment for neurotic excoriations: Case report. Cutis; 51: 386-387. Gupta G, Gupta N, Singh V (2002) Efficacy of homoeopathic drugs in cases of leucoderma: A clinical study. The Homoeopathic Heritage. Halder RM, Grimes PE, Cowan CA, Enterline JA, Chakrabarti SG, Kenney JA Jr (1987) Childhood vitiligo. J Am Acad Dermatol; 16: 948-954. Halder RM (1997) Childhood vitiligo. Clin Dermatol; 15: 899-906. Handa S, Dogra S (2003) Epidemiology of childhood vitiligo: A study of 625 patients from North India. Pediatric Dermatology; 3: 207-210. Hill-Beuf A, Porter JD (1984) Children coping with impaired appearance: social and psychological influences. Gen Hosp Psychiatry; 6: 294-301. Jaisankar TJ, Baruah MC, Garg BR (1992) Vitiligo in children. Int J Dermatol; 31: 621-623. Koo JY. Psychotropic agents in dermatology (1993) Dermatol Clin; 11: 215-224. Moschella SL, Hurley HJ (1992) Dermatology, Third Edition Vol. 2. Philadelphia: WB Sounders Company, 1442-1474. Öy B (1991) Çocuklar için depresyon ölçe i: geçerlik ve güvenirlik çal flmas. Türk Psikiyatri Dergisi; 2: 132-137. Rauch PK, Jellinek MS, Murphy JM, Schachner L, Hansen R, Esterly NB, Prendiville J, Bishop SJ, Goshko M (1991) Screening for psychosocial dysfunction in pediatric dermatology practice. Clin Pediatr (Phila); 30: 493-497. New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 140