OSMANLI İMPARATORLUĞU NDA MİLLET SİSTEMİ The System of Nation in Ottoman Empire



Benzer belgeler
Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

İ Ç İ N D E K İ L E R

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

GENEL OLARAK DEVLET TEŞKİLATI SORULARI

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

MİLLİ EĞİTİME YÖN VEREN HUKUKSAL NİTELİKLER - 1 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET

TÜRKİYE Önemli Bulgular Arka Plan

Lozan Barış Antlaşması

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ

6698 SAYILI KANUN DA YER ALAN KURUMSAL TERİMLER

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

TÜRKİYE DE DİLLER VE ETNİK GRUPLAR. (Ahmet BURAN-Berna YÜKSEL ÇAK, Akçağ Yayınları, Ankara 2012, 318 s.)

TÜRK BİLİMLERI VE ÇAĞDAŞ ASYA BİLİMLERİ BÖLÜMÜ. ID Başlık ECTS

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM

ESKĠġEHĠR OSMANGAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ FEN EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ, TARĠH BÖLÜMÜ DERS ġablonu (ÖĞRETĠM PLANI / MÜFREDAT)

Sosyal Düzen Kuralları

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I. Öğretim Programı Müfredatı

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

ABD ise, din konusunda serbest alan arayan, hemen hepsi Hıristiyan ama farklı mezheplerden olan pek çok toplumun oluşturduğu bir bütündür.

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN

Faruk TURİNAY. Suçta ve Cezada. Kanunilik İlkesinin Anayasal Temelleri

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

OLGUN AKBULUT ANAYASAL DİNSEL ÇOĞULCULUK

ATATÜRK, PATRİKHANE VE RUHBAN OKULU

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

İNSAN HAKLARI. Sosyal ve Ekonomik Haklar Kültürel haklar (10. Hafta)

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ. 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Dr. SALİH OKTAR. TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUK DÜŞÜRTME VE ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇLARI (TCK. m )

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

ERDEM ERCAN GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE YEREL YÖNETİMLERDE MALİ ÖZERKLİK (ANAYASAL VE YASAL BOYUTUYLA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

MEHMET AKİF ETGÜ Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi KAMU HUKUKUNDA MÜLKİYET HAKKI VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ NİN MÜLKİYET HAKKINA BAKIŞI

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm AZINLIK KAVRAMI BAŞLARKEN... 1

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Kiliseler ile yap lan Resmi Sözleflmeler ve her iki ülkede ibadet yerlerininin yap m

Transkript:

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences Sayı Number 8, Sonbahar Autumn 2011, 57-71 OSMANLI İMPARATORLUĞU NDA MİLLET SİSTEMİ The System of Nation in Ottoman Empire Uğur KURTARAN Okutman; Dumlupınar Üniversitesi Emet Meslek Yüksek Okulu www.ukrtrn@hotmail.com. Özet Türk-İslâm yönetim geleneğinin etkisinde ve İslâm ın Zımmî hukuku çerçevesinde gelişen Osmanlı millet sistemi çok farklı etnik ve dinsel gruplardan oluşan insanların imparatorluk yapısına uydurulmasıyla meydana gelen özgün bir toplumsal yapılanmadır. Bu sistemde din ve mezhep temelinde ayrışan toplumsal bütünlüklere devlet egemenliğini tanımaları ve belirli bir vergi yükümlülüğü karşısında iç toplumsal örgütlenişleri ile din, dil, eğitim ve özel hukuk alanlarında özerklik tanınmıştır. Ancak Avrupa merkezli büyük siyasî ve toplumsal değişimler Osmanlı millet sistemini de olumsuz etkilemiş ve bozulmalara neden olmuştur. Bu çalışmada üç kıta üzerinde uzun yıllar etkili bir siyaset izleyen Osmanlı Devleti nin farklı din, dil, ırk ve kültürlerden oluşan insanları bir çatı altında nasıl tuttuğu ve ayrılıklar içerisinden nasıl bir millet sistemi oluşturduğu, sistemin işleyişi, çözülme süreci ve yeniden yapılandırılması üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Millet sistemi, Gayrimüslimler, Azınlıklar. Abstract Ottoman nation system, which developed under the influence of Turkish- Islamic governing traditions, and around Zımmi Law Framework in İslam religion, is an original social structure that was formed by adapting the people from different ethnicity and religions into the structure of emperorship. In this system, autonomy in fields of religion, language, education, and private law, and of internal social organizations was granted for social entities which differentiated in the aspects of religion and religion sects provided that they recognised the sovereignty of the empire, and a specific amount of tax liability. However, Europe-originated big political and social transformations influenced Ottoman nation/society system adversely and caused deteriorations, as well. In this study, it is dwelled upon the subjects of how Ottoman Empire, which had pursued an efficient policy over three continents for several years, kept people from various religions, languages, ethnicities, and cultures under control, and how it derived a social system from diversities, and upon the subjects of system s working, dissolution of the process and restructuring the system. Key words: Ottoman, Nation System, Non-Muslims, Minorities

58 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 GİRİŞ XIV. asrın başlarında Selçuklu-Bizans sınırlarında küçük bir beylik olarak ortaya çıkan Osmanlı Devleti, kuruşundan kısa bir müddet sonra büyüyerek tarihin akışını değiştirecek derecede güçlü bir devlet hâline gelmiştir. Kuruluşundan itibaren Müslüman bir toplum yapısı hüviyetini taşıyan Osmanlılar şer i hukuku benimseyerek, devletin bütün kurumlarında bu sistemin devamını sağlamışlardır 1. Bir Türk-İslâm devleti olan Osmanlıyı çağdaşı diğer devletlerden ayıran en önemli yanlarından birisi hoşgörü denilen anlayıştır. Osmanlılar bu hoşgörü anlayışı sebebiyle, idareleri altına aldıkları yerli unsurların din ve vicdan hürriyetine müdahale etmedikleri gibi, onları her türlü baskıdan da kurtarmışlardır 2. Bu çerçevede 600 yılı aşkın varlığı süresince Osmanlı Devleti çeşitli dinî ve sosyal grupların yan yana yaşamaları konusunda tarihî bir örnek durumundadır. Osmanlı Devleti nde Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler yan yana ibadet etme ve kendi kültürel kimliklerini zenginleştirme imkânı bulabildikleri gibi her toplumun farklı hukukî gelenek ve inanışlarına saygı duyularak, bunlara gelenek ve yaşantılarını uygulama imkânı sağlanmıştır. Bu anlamda Osmanlı Devleti Ortaçağ ve modern zamanlarda üç tek tanrılı dini resmen tanıyan, etnik ve dinsel gruplarıyla birlikte uyumlu bir şekilde bir arada yaşamalarını güvence altına alan tek siyasî organizasyondur. Çeşitli ülkelerde dinlerinden dolayı baskı ve zulüm gören gayrimüslimlere her zaman kucak açan Osmanlı Devleti nde Müslüman olmayanlara da ibadet ve vicdan özgürlüğü tanınarak, onlara dinlerini değiştirme konusunda hiçbir baskı yapılmamıştır 3. Belirtilen bu altı yüz yıllık tarih boyunca, geniş toprakları üzerinde yirmi farklı etnik gruptan dört ayrı din mensubunu yönetmiş olan Osmanlı Devleti nde özellikle, klâsik dönemde bu birliktelik huzur ve barış içerisinde geçmiştir 4. Osmanlı Devleti bu birlik ve beraberliği tarihi boyunca uyguladığı hoşgörü, adalet, başka din, dil ve milletlere karşı saygı ile İslâm dinindeki Zımmî hukuku çerçevesinde birleştirerek oluşturduğu Millet sistemi sayesinde sağlamıştır 5. 1. MİLLET SİSTEMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Osmanlı sistemi içerisinde Millet tabiri Arapçadaki anlamı ile dinî bir topluluğu karşılayan bir terim olup, bu terim kimi zaman geniş bir cemaati olduğu gibi yansıtmakta, kimi zaman bir dille konuşan grubu, kimi

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 59 zaman ise, bir ibadethanede ibadet eden aynı inançtaki insanları ifade etmektedir 6. Buna göre Osmanlılarda farklı milletlerin sosyal, siyasal ve yasal konumları dinsel ve mezhepsel bağlılıklara göre şekillenmiştir 7. Bu anlamda Osmanlı sistemindeki Millet kelimesi klâsik İslâm literatüründeki anlamına uygun bir şekilde belirli bir sözü veya vahiy kitabını kabul eden topluluklar için kullanılmış ve bu sistemde her millet grubu kendi içinde hiyerarşik olarak ve mensup oldukları dinin hükümlerine bağlı kalarak düzenlenmiştir 8. Bu çerçevede Osmanlı Devleti nin hâkimiyeti altında bulunan toplulukların din ya da mezhep esasına göre örgütlenip yönetilmesine millet sistemi denilmiştir 9. Osmanlılar yükselme döneminde bir taraftan malî olarak sağlam ve askerî olarak güçlü bir merkezi yönetim yapısını korurken, diğer taraftan da geniş bir cemaatsel özerkliğe izin veren bir düzen kurmuşlardır 10. Kendi içlerinde önemli bir özerklik alanına sahip olan cemaatler, devletin küçük bir modeli olarak yapılanmışlardır. Bu cemaatsel yapının temel direği ise, millet sistemidir. Buna göre Millet klâsik İslâm literatüründe şeriat, din, mezhep ve bunlara bağlı topluluğu ifade etmekte olup, ırk/soydan ziyade din/mezhep mensubiyetini vurgulamaktadır. Bu anlamıyla Millet kavramı, ırkî ve etnik bir toplumu değil, dinî bir aidiyeti ifade etmektedir 11. Millet kavramının modern anlamda ulus (nation) karşılığında kullanılması ve bir anlam değişikliğine uğraması ise XIX. yüzyıl sonlarında ortaya çıkmıştır 12. Osmanlı da ise klâsik anlamda millet kavramı, dinî ve sosyal topluluğu ve onların idarî ve dinî yapısını ifade etmektedir 13. Osmanlı Devleti ndeki bu millet sistemi esas itibariyle İslâm daki zimmî hukukuna 14 dayanır 15. Buna göre Osmanlı Devleti nde Sünnî Müslümanlar etnik kökenlerinden bağımsız bir şekilde ümmetin aslî unsuru olarak kabul edilirken, yönetim işlerini de bunlar üstlenmişlerdir. Hıristiyan ve Yahudiler ise zimmet ehli konumunda din ve vicdan özgürlüğüne sahip olarak bağımsız bir şekilde hareket edebilmişlerdir 16. Bu anlamda Osmanlılar mirasçısı oldukları Türk-İslâm medeniyetinin sahip olduğu değerlere bağlı kalarak, inanç ve kültürel anlamda öteki olan ile yaşam alanlarını paylaşma konusunda tarihi bir örnek sunmuşlardır 17. Ancak klâsik dönemde İslâm zimmet hukuku gereğince gayrimüslimlerin din, vicdan, can, mal, ırz ve namuslarının devlet güvencesine alınmış olmasına rağmen bir millet

60 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 sisteminin varlığından bahsetmek mümkün değildir 18. Osmanlı da devlet kontrolünde işleyen bir millet sistemi, Fatih Sultan Mehmet in İstanbul u fethinden sonra Ortodoks Patriği ataması ve Ortodokslara içişlerinde ve dinî konularda geniş özerklik vermesiyle başlamıştır 19. Bu dönemde gayrimüslim cemaatler için imparatorluğun yönetimsel olarak ikincil ve hukukî olarak birincil yapısı oluşturularak, devlet tarafından tanınan her milletin ekonomik, hukuksal, dinsel, dilsel ve kültürel gelişimleri desteklenmiş ve kendine özgü kimlikleri korunmuştur 20. Zamanla benzer özellikler Ermeniler ve Yahudiler için de sağlanmıştır 21. Buna göre Ermenilerin başına bir patrik tayin edildiği gibi, Musevilere de kendi havralarına sahip çıkma hakkı verilerek cemaatler arası denge sağlanmıştır 22. Diğer bir ifade ile Fatih Sultan Mehmet Han Gazi ve İmparator unvanlarıyla dünya hâkimiyetine açılan kapıları görmüş ve Yahudi hahambaşı ile Ermeni, Rum ve Ortodoks patriklerinin İstanbul da oturmalarını gerekli görmüştür 23. 2. MİLLET SİSTEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ Osmanlı toplum düzeni farklılıklar üzerine kurulu olan bir düzen olup, bu mozaik toplum modeli inanç farlılıklarına göre biçimlenmiş ve yasalarla korunmuştur. Bu model sosyo-kültürel ve dinî plânda çoğulcu bir nitelik taşımaktadır. Osmanlıdaki bu çoğulculuk, farklılıkları koruma ve sürdürme biçiminde anlaşılmış ve uygulanmıştır. Buna göre Osmanlı Devleti nde toplumun çeşitli dinî ve kültürel kesimleri bir araya gelir, fakat kendileri olmaktan çıkmazlar, her grup kendi dinini, dilini, fikirlerini ve yaşama biçimini muhafaza ederdi 24. Osmanlı Devleti ndeki bu çok kültürlülük, Osmanlı millet sisteminin de temelini oluşturmaktadır. Buna göre, Osmanlı millet teşkilatı, bir bölgenin Darü l-islama katılmasından sonra buradaki kitap ehlinin (ehl-i zimmet) 25 hukuk ve himaye bahşeden bir ahitname ile İslâm devletinin idaresi altına girmesinden doğan bir teşkilât, hukukî bir varlıktır 26. İslâmiyet in kuruluş yıllarında, İslâm devletinin temel esaslarından biri olarak ortaya çıkan ve ümmet anlayışına dayanan bu sistemi geliştiren ve en iyi şekilde uygulayan Osmanlılar olmuştur. Osmanlılar daha önceki Türk-İslam devletlerinden devraldıkları bu sistemi geliştirerek, hâkimiyet kurdukları ülkelerde bu sisteme bağlı bir idare kurmuşlardır 27. Bu çerçevede yarım yüzyıla yakın bir dönem boyunca birbirinden farklı birçok milleti yapısında bulundurmayı başaran Osmanlılarda Müslümanlar, Yahudiler ve

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 61 Hıristiyanlar kendi kültür yapılarını koruyarak barış içerisinde birlikte yaşamışlardır 28. Osmanlı millet sisteminde farklılıkların korunması esas olduğu için, farklılıkları benzer yapmaya yönelik kültürel ve ulusal bütünleşme politika hiçbir zaman uygulanmamıştır. Bu konudaki temel politika; zimmet sözleşmesinin gereği olarak devlet otoritesini tanımayı ve onun gereklerini yerine getirmeyi esas alan politikadır 29. Osmanlı Devleti, modern ulus devletlerin ve sömürge yönetimlerinin yaptığı gibi toplulukların farklılıklarını ortadan kaldırma yoluna gitmemiş onları bir arada yaşatabilmeyi amaçlamıştır 30. Buna göre, millet sisteminde her cemaat salt bir dinî topluluk değil aynı zamanda idarî bir komün niteliği de taşımaktadır 31. Osmanlı Devleti toplum üzerindeki yetkilerini genel yönetim, güvenlik, maliye ve askerlik gibi konularda sınırlandırmış; bunların dışında kalan eğitim, haberleşme, sosyal güvenlik, adalet, nüfuz, dinî işler ve vakıf hizmetleri gibi dinî ya da mezhep esasına dayalı işler millet teşkilâtları tarafından yürütülmek üzere gayrimüslim topluluklara bırakmıştır 32. 3. MİLLET SİSTEMİNİ OLUŞTURAN UNSURLAR Görüldüğü gibi Osmanlı Devleti nin imparatorluk statüsüne ulaştığı II. Mehmet döneminde, kiliselerin devlet kontrolünde örgütlenmesi ile devletin organize ettiği millet sistemi başlamıştır. Bu sistem içerisinde yer alan cemaatlere XV. yüzyıldan XIX. yüzyıl sonlarına kadar Millet denilmiştir. Bu gayrimüslim topluluklar her zaman ve her coğrafyada millet olarak isimlendirilmeseler de, devlet tarafından organize edilen millet sistemi içerisinde yaşantılarını sürdürmüşlerdir 33. Osmanlı yönetim sisteminde Ortaçağ yönetim geleneklerine uygun bir şekilde bireysel mensubiyet değil, cemaatsel mensubiyet esas alınmıştır. Bu anlamda devlet, bireyi değil, bireye toplumsal statü kazandıran grupları/ cemaatleri muhatap kabul etmiştir 34. Osmanlı toplumu içerisinde genelde kabul edilen dört millet (millet-i Erbia) vardır. Bunlar, Müslüman milleti, Rum milleti, Ermeni milleti ve Yahudi milletidir. Müslüman milleti Millet-i Hâkime Ermeni milleti ise, Millet-i Sadıka olarak isimlendirilmiştir. Müslüman milletini oluşturan başlıca unsurlar, Türkler, Araplar, Arnavutlar, Boşnaklar, Berberiler, Çerkezler, Gürcüler, Abazalar, Çeçenler vs.dir 35.

62 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 Buna göre Osmanlı Millet teşkilâtı, etnik (kavmî) ve lisan aidiyetine göre değil, din ve mezhep aidiyetine dayanmaktadır 36. Osmanlı da millet sistemini oluşturan grupların hemen hepsi belli ölçüde dışa bağlı olmakla birlikte, kendi millet yönetiminin denetiminde olmuşlardır. Bireylerin her türlü sorumlulukları kendi cemaatlerine, milletlerine karşıdır. Buna göre Osmanlı Devleti nde gayrimüslim bir kişi idarî-malî vs. gibi konularda önce millet yönetimine sonra devlete karşı sorumlu olmuştur 37. Toplumun böyle gruplara ayrılmasındaki temel amaç, çok unsurlu bir mozaik imparatorluğun yönetiminde, insanların birey olarak değil, cemaat olarak devlet tarafından muhatap alınması noktasıdır. İmparatorluk kendi çıkarlarını gözetmeye çalışırken, uyruklarıyla girdiği ilişkilerde de bu millet sistemini kullanmıştır. Yani devlet kendi egemenliğini bu grupları kesin çizgilerle birbirinden ayırarak sağlamıştır. Adeta değişmeyen bir denge unsuru oluşturan bu yöntemle toplumu yönetmek daha kolay ve akılcı olmuştur. Çünkü milletlerin başları kendi ibadethanelerinin örgütlenmesi çerçevesinde en üst noktada devletin onayına bağlı kalmışlardır. Dolayısıyla yönetimce kendine bağlı bireyler değil, kendine bağlı cemaatlerin olması daha uygun görülmüştür. Nitekim Osmanlı yönetimi gayrimüslimleri cizye vergisi dışında hiçbir şekilde birey olarak muhatap almamış, cemaat-millet olarak muhatap almıştır. Toplumsal organizasyonun temelini oluşturan bu cemaat-milletler arasında geçiş yapmak kesinlikle yasaktır. Özellikle nitelikleri diğerlerinden daha çok olan Müslüman milleti bu geçişgenlik açısından en ayrıcalıklı sınıftır. Çünkü İslâm düşüncesi çerçevesinde İslâm dan ayrılmak kesinlikle yasaktır. Bu açıdan Osmanlı hukuk ve toplum sistemi de Müslüman milletinden çıkıp, bir başka millet içine girmeyi kesinlikle yasaklamıştır. Bunun yanı sıra toplumun millet sistemine göre belirli kompartımanda yaşamasına karşılık aynı din içinde mezhep değiştirilmesine de müsaade edilmemiştir 38. Osmanlı topraklarındaki Türk, Arap, Bosnalı ve Arnavut gibi etnik olarak Müslüman toplulukların yanında, Müslüman olmayan farklı etnik kökenden din ve mezheplere mensup topluluklar da yaşıyordu. Bunlar, İslâm hukukunun gayrimüslimlerle ilgili hükümleriyle birlikte bazı dönemlerde çıkarılan örfî hükümlerin de sağladığı bir düzen içerisinde yaşamışlardır 39. İslâm hukukuna göre, dünyadaki insanlar Müslümanlar ve Gayrimüslimler olmak üzere iki gruba ayrılır 40. İslâm hukukunda

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 63 gayrimüslimler, bulundukları kısma göre farklı statülere sahiptiler. Vatandaşlık fertle devlet arasındaki siyasî ve hukukî bağ olarak tanımlandığına göre, İslâm ülkesinde daimi olarak yaşayan insanlar ister Müslüman isterse gayrimüslim olsun bu ülkenin vatandaşlarıdır 41. Buna göre Osmanlı da gayrimüslimler de tıpkı Müslümanlar gibi, bütün haklara sahiplerdir. Gayrimüslimlerin de evlenme, çocuklarına veli olma, vasi tayin etme, nafaka, miras, mal ve mülk edinme hakları vardır. Bu çerçevede Osmanlı da gayrimüslimlere kamu düzenini ilgilendiren konularda İslâm hukuku kuralları uygulanmış, aile, miras ve bir kısım ticaret hukuku konularında ise, kendi inançlarından kaynaklanan özel hukuk kurallarıyla baş başa bırakılmışlardır. Bu durum, insan haklarına, inanç ve vicdan hürriyetine saygılı olma açısından o devirler için oldukça ileri bir uygulamadır 42. İşte Osmanlıların gösterdiği hoşgörü ve geliştirdiği bu sistem sayesinde Osmanlı ülkesinde yaşayan çeşitli dinlere, mezheplere ve ırklara mensup insanlar asırlarca her türlü görüşleriyle İslâm kültür ve medeniyeti çerçevesi içerisinde varlıklarını korumuşlardır. Yine Osmanlıların uyguladığı bu çok kültürlü yaşam sayesinde asırlardan beri din ve mezhep kavgalarının devam ettiği Orta Doğu da, Kafkaslarda ve Balkanlarda huzur ve asayiş sağlanmıştır 43. 4. MİLLET SİSTEMİNDE DEĞİŞİM VE BOZULMALAR Osmanlı millet sistemi altı asır gibi uzun bir dönemi aynı yapı içerisinde geçirmemiş, değişen şartlar ve zaman içerisinde bu sistemde de bir takım bozulma ve değişimler meydana gelmiştir 44. Bu bozulmaların temel nedeni ise değişen şartlara bağlı olarak ortaya çıkan Batı etkisi ve değişimlerdir. Buna göre Osmanlı yönetiminde görev alan gayrimüslimler, İslâm- Türk kültür ve medeniyetini çok iyi bildikleri gibi, XVIII. asırda batı kültür ve edebiyatı ile de yakından ilgilenmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda batı etkisi zamanla Hıristiyan halk üzerinde etkisini göstermeye başlamıştır 45. Bu gelişmelerin sonucu olarak, XVII. asra kadar Osmanlı yönetimini bir Hıristiyan devlet yönetimine tercih eden gayrimüslimler, bu tarihlerden sonra Osmanlı dan koparak diğer devlet yönetimlerini tercih etmeye başlamışlardır 46. Gayrimüslimlerin Osmanlı Devleti nden koparak farklı kültürlere yönelmesindeki en önemli sebep Osmanlı Devleti nin içinde bulunduğu siyasî, sosyal ve ekonomik şartlardır. XVI. yüzyılda dünya

64 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 politikası üzerindeki güç ve etkinliğini arttırarak, zirveye ulaşan Osmanlı Devleti, bu güç ve etkinliğini XVII. yüzyılda ve kısmen de XVIII. yüzyılda da devam ettirmiştir. XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti için dağılmakta olan bir devleti toparlamakla geçmiş, XX. yüzyıl ise, Osmanlı Devleti için değişimin ve dönüşümlerin en kökten yaşandığı, devleti toparlamak düşüncesi çerçevesinde hareket edilen en uzun yüzyıl olarak tarihteki yerini almıştır. Bu çerçevede Osmanlı gayrimüslimleri XIX. asır başlarından itibaren bugünkü anlamda birer millet olarak ortaya çıkmak için bir takım faaliyetlere başladılar. Batılı güçlerin kışkırtma ve destekleri sonucunda ortaya çıkan Yunan bağımsızlığı (1829) ile Millet sistemi ilk defa parçalanmıştır 47. Yine Batılı güçlerin kışkırttığı Mehmet Ali Paşa İsyanı Osmanlı Devleti nin güçsüzlüğünü ortaya koyarak toplumda devlete olan güveni sarsan son bir hadisedir 48. Bunun sonucunda klâsik dönemde oldukça iyi bir şekilde işleyen Osmanlı yönetim yapısı ve toplumsal düzeninde zamanla bozulmalar meydana gelmiş ve devlet ileri gelenleri bu bozulmaların önüne geçebilmek için çeşitli çözüm yolları arayışı içerisine girmişlerdir. 5. MİLLET SİSTEMİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİ 3 Kasım 1839 Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile başlayan Tanzimat Dönemi (1839-1876) Osmanlı Devleti nde birçok konuda olduğu gibi Millet yönetimi açısından da önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Tanzimat, kopma noktasına gelen toplum bağlarını yeniden kuvvetlendirme çabası ile ortaya çıkan bir Batılılaşma hareketidir. Bu anlamda 3 Kasım 1839 günü devlet ileri gelenlerinin, kalabalık bir halk kitlesinin, Osmanlı tebaasının her din ve sınıftan ahalisini temsil eden ruhanî reislerin ve yabancı diplomatların önünde okunan hatt-ı hümayun imparatorluğun devlet ve toplum hayatında önemli bir dönüm noktasını teşkil etmiş ve yeni bir devir açmıştır 49. Ferman ile Avrupa büyük devletlerinin baskı ve müdahaleleri altındaki gayrimüslim cemaatlerin Türk ve diğer Müslüman cemaatlerle bir arada yaşayabilecekleri bir imparatorluk birliği kurulmasına çalışılmıştır 50. Yine ferman ile bütün uyruklara can, mal ve namus güvenliği sağlanmış, yargılamaların açık bir şekilde yapılması, müsaderenin kaldırılması, iltizam sisteminin yerine düzenli bir vergi sistemi ve düzenli bir askere alma usulü getirilmiştir 51. Bu çerçevede Tanzimat ile Müslüman toplumda görülen muhtar, ihtiyar meclisi gibi din dışı yönetim unsurları gayrimüslim toplumlara da teşmil edilmiştir. Bunun sonucunda özellikle Hıristiyan köylerindeki muhtar ve kocabaşılar, milletbaşı olarak isimlendirilmişlerdir 52.

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 65 Aslında millet sistemi ayrı cemaat kimliğinin korunarak milliyetçi fikirlerin yayılmasına uygun olsa da, milletler kendi çıkarları ile yönetimin çıkarlarını bir tutan, gelenekçi liderler tarafından yönetilmişlerdir. Bu çerçevede her türlü değişikliğe karşı milletler yönetimce koruma altına alınmışlardır. Fakat Tanzimat, bu geleneksel millet yöneticilerinin otoritesini zayıflatarak daha radikal ulusçulara istemeden de olsa yardımcı olmuştur. Yeni milliyetçi düşünceye sahip olanlar millet denetimindeki okullarda okumuşlar, bunlar millet yönetiminde yeni bir laik grup oluşturmuşlardır. Diğer yandan millet sisteminin kendilerine sağladığı avantajı bırakmak istemeyen dinî yöneticiler hem bu tür isyanlara karşı çıkmışlar, hem de cemaat yönetiminde söz sahibi olmaya başlayan laik yeni bir nesille tanışmışlardır. Fakat başarıya ulaşan Yunan İsyanı ndan sonra, millet yöneticileri olan din adamları yeni laik cemaat önderleri ile çatışmak yerine uzlaşmaya gitmişlerdir 53. Tanzimat Fermanı ile gayrimüslimlere tanınan Müslümanlarla eşit tutulma hakkı, 1856 Islahat Fermanı ile biraz daha genişletilmiştir. Yeni Ferman ile Osmanlı uyruğu altındaki gayrimüslimler daha önceki dönemlere göre çok daha rahat bir yaşam alanına sahip olmuşlardır. Tanzimat öncesinde Osmanlı İmparatorluğu nda kimin hangi milletlerden olduğu anlaşılabiliyordu 54. Bu uygulamadaki temel amaç, toplumsal anlamdaki bu farklılaşmanın görünüşte de sağlanmasıdır. Ancak getirilen yeni düzenlemelerle bu tür ayrımların önüne geçilmiştir 55. Fakat 1856 Fermanı Müslümanları memnun etmediği gibi, gayrimüslimleri de sevindirmedi. Ruhban sınıf cemaatleri üzerinde eskiden beri sahip oldukları yetkilerinin kısıtlanmasına karşı çıkıyordu. Kilise meclislerinin yanında halk temsilcilerinin katılımı ile kurulacak meclislere Osmanlı hükümetine sadık kimselerin girebilmesi olanağı söz konusuydu. Gayrimüslim halk verilen haklardan genelde memnun olmakla birlikte özellikle askerlik hizmetinin kendilerine de verilmesinden rahatsız olarak en çok bu duruma tepki gösterdiler 56. Fermanda gayrimüslim tebaaya anayasal gelişme açısından üç reform vaat edilmiştir: Birincisi, Vilâyet ve Belediye meclislerinde Müslim ve gayrimüslimlerin makul oranlarda temsilci bulundurmaları; İkincisi, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye ye gayrimüslimlerden de üye alınması; Üçüncüsü ise, gayrimüslimlerin Millet örgütlenmelerinin yeniden düzenlenerek bunların meclislerine ruhanîlerden başka halktan temsilcilerin de katılmasıdır. Bu çerçevede Tanzimat Fermanı Müslümanlar için çıkarılmış

66 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 olup, Islahat Fermanı gayrimüslimler için çıkarılmıştır. 1856 fermanı Müslüman halka bir anayasa vermediği halde, bu ferman gayrimüslim milletlerin anayasal gelişmelerinin ve milli bağımsızlık isteklerinin başlangıcı olmuştur 57. Bu çerçevede Tanzimat ve özellikle de Islahat Fermanı nın getirdiği yeni haklarla Osmanlı Devleti içerisinde yaşayan azınlıkların durumu Müslümanlara nazaran çok daha iyi bir duruma gelmiştir 58. Bu şekilde 1839 ve 1856 tarihli iki imparatorluk fermanında bahsedilen politikalar ve diğer kanunların yürürlüğe girmesi, gayrimüslim halkın güvenlik, eşitlik, adalet ve hukuk mahkemelerinde yeterli derecede temsil edilmelerini sağlamıştır. Son olarak, etnik gruplar ve milliyetler, Osmanlı Devleti nin tarihî anayasaları olan 1876 ve 1909 anayasalarında tanınmıştır. Buna göre imparatorluk tebaasının hukuk eşitliğine dayanan Osmanlı birliği siyaseti ilk olarak Tanzimat devrinde kendini göstermiştir. Ardından 1856 Islahat Fermanı nın temel yapısını oluşturmuş ve nihayet 1876 Kanûn-i Esasi de Devlet-i Osmaniye tabiiyetinde bulunan efradın cümlesine her hangi din ve mezhepten olursa olsunlar bilâ istisna Osmanlı tabir olunur maddesinde kesin şeklini bulmuştur 59. SONUÇ Sonuç olarak Türk-İslâm yönetim geleneğinin ve İslâm dinindeki zimmî hukukunun belirleyiciliğinde şekillenen Osmanlı millet sistemi, Ortaçağ yönetim geleneklerine uygun olarak din/mezhep ayrışması temelinde işleyen toplumsal/siyasal bir yapılanma olarak ortaya çıkmıştır. Bu sistemde İslâm ın hâkimiyeti esas alınarak gayrimüslimler, din/mezhep kriterleriyle oluşturulan hiyerarşik bir yapılanma süreci içerisinde cemaatsel bağlarla devletle ilişkilendirilmişlerdir 60. Osmanlı İmparatorluğu nda İslâm hukukundaki Zımmî kavramından kaynaklanan ve bunun kendilerine uyarlanmasından oluşan bir millet sistemi uygulanmıştır. Buna göre her millet kendi iç toplum organizasyonuna sahip, kendi geleneği etrafında örgütlenmiş kapalı bir toplum yapısına sahip olmuş ancak bu milletler devletçe tüzel kişilik olarak tanınmış ve kollanmışlardır 61. Bu anlamda Osmanlı daki Millet sistemi özgün bir olaydır. Bu bir idari teşkilatlanma özgünlüğü kadar, Osmanlı cemiyetinin özgün içtimaî kültürel ortamında gelişen toplumsal bir yapılanmadır. Bu çerçevede Osmanlı millet nizamı belirli bir coğrafyada

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 67 yaşayanlar kadar, dağınık yerleşme biçimi gösteren ve bazen aralarında dil birliği olmayan çeşitli grupların da imparatorluğun ömrü boyunca kültürel değilse de dinî kimliklerinin korunmasını sağlamıştır 62. Ancak Tanzimat ve getirdiği yenilikler ile birlikte artık cemaatlerin her biri laik unsurların cemaat idaresine katılma talebiyle birer nizamname çıkartmış, patrik ve ruhanî kurulların yanında Millet meclislerinin teşekkülü safhasına girilmiştir. Böylece millet teşkilatı adeta bir şahsiyet-i hükmiye kazanmış ve cemaatlerin vakıf, okul ve içtimaî tesislerinin idaresi ve denetimi bu meclislerin eline geçmiştir. Patrikhanelerin yetkileri azalmış, ruhban dışı laik unsurların idarede yönetimsel ve fikirsel rolleri artmıştır 63. DİPNOTLAR VE KAYNAKLAR 1 KAZICI, Z. 2002: Osmanlılarda Hoşgörü, Türkler, C. X, s. 221-232, Ankara 2 ERYLMAZ, B. 1999: Osmanlı Devleti nde Farklılıklara Ve Hoşgörüye Farklı Bir Yaklaşım, Osmanlı, C. IV, s. 236-241, Ankara; TERZİ, M.Z., 1999: Samsun Şer iyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılda Osmanlı Toplum Hayatı, Müslim Gayrimüslim İlişkileri, Osmanlı, C. IV, s. 295-311, Ankara. 3 KAZICI, Z. 2002: 220. 4 ERCAN, Y. 1999: Osmanlı Devleti nde Müslüman Olmayan Topluluklar (Millet Sistemi), Osmanlı, C.IV, s. 195-203, Ankara. 5 ORTAYLI, İ. 2002: Osmanlı İmparatorluğu nda Millet Sistemi, Türkler, C. X, s. 216-220, Ankara. 6 ERYILMAZ, B. 1996: Osmanlı Devleti nde Gayrimüslim Tebaanın Yönetimi, s.16, İstanbul; ADIYEKE, N. 1999: Islahat Fermanı Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu nda Millet Sistemi ve Gayrimüslimlerin Yaşantılarına Dair, Osmanlı, C.IV, s.255-261,ankara. 7 AKÇA, G. 2007: Osmanlı Millet Sisteminin Dönüşümü, Fırat Üniversitesi Doğu Anadolu Bölgesi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, C. VI, Sa: 1 s. 57-65,Elazığ. 8 GÖK, A. A. 2001: Osmanlı İmparatorluğu nda Gayrimüslimler Millet Sistemi, Tarihi Gelişimi ve Milletlerarası Antlaşmalar, Türkiye ve Siyaset, Sa: 3, s.101-108, Ankara. 9 ERYILMAZ, B. 1996: 17. 10 ADIYEKE, N. 1999: 255; ERYLMAZ, B. 1999: 236 11 Nitekim Ermeni toplumunun hepsi Ermeni milleti gibi tek bir cemaat olarak değil, Gregoryan Ermeni, Katolik ve Protestan olarak üç millet halinde örgütlenmişlerdir. ERYLMAZ, B. 1999: 236; Ermeniler ve cemaat yapılanmaları ile ilgili ayrıntılı bakınız: GÖYÜNÇ, N. 2002: Osmanlı İmparatorluğu nda Ermeniler, Türkler, C. X, s. 233-250, Ankara; OKUMUŞ, E. 2005: Klâsik Dönem Osmanlı

68 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 Devleti nde Din Devlet İlişkisi, s. 89-93, Ankara. 12 GÜRKAYNAK, M. 2003: Osmanlı Devleti nde Millet Sistemi ve Yahudi Milleti, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Dergisi, C.IX,Sa:2,s.275-290,Isparta. 13 BRAUDE, B. 2002: Millet Sisteminin İlginç Tarihi, Türkler, C. X,, s. 245-254, Ankara. 14 Zimmet hukuku, bir bölgenin fethinden sonra o bölgede kalarak hayatlarını devam ettirmek isteyen gayrimüslimler için İslâm devletinin İslâm hukuku çerçevesinde can, mal, din ve kültür gibi konularda himaye sağlaması ve gayrimüslimlerin de buna karşılık devlete vergi vermesidir, AYDIN, M. A. 1999: Gayrimüslimler, Osmanlı Devleti Tarihi, C. II, s. 419-422, İstanbul; GÖK A. A. 2001:101.. 15 KURAT, Y.T. 1999: Çok Milletli Bir Ulus Olarak Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı, C. IV,. 217-222, Ankara; ERCAN, Y. 1999: 198; ORTAYLI, İ. 2002: 216. 16 ORTAYLI, İ. 2009: 19. Yüzyılda Heteredoks Dinî Gruplar ve Osmanlı İdaresi, Osmanlı da Milletler ve Diplomasi, s. 95-101, İstanbul. 17 AKÇA, G. 2007: 57 18 OĞUZOĞLU, Y. 1999: Osmanlı Devlet Anlayışı, s. 145-147, İstanbul. 19 ÖZDEMİR, H. 1999: Azınlıklar İçin Bir Osmanlı Klâsiği: 1453 İstanbul Sözleşmesi, Osmanlı, C. IV, s. 220-230, Ankara; Yine bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız. BRAUDE, B. 2002: 245; ADIYEKE, N. 1999: 255. 20 TURAN, O. 1969: Türk Cihân Hâkimiyeti Tarihi, C. II, s. 189-192, İstanbul. 21 SHOW, S. 1999: Osmanlı İmparatorluğu nda Yahudi Milleti, Osmanlı, C. IV, s. 307-322, Ankara; ARYEH, S. 1999: Millet Sistemi ve Musevi Cemaat, Osmanlı, C. IV, s. 222, Ankara; KONUKÇU, E. 2002: Osmanlı Ve Millet-i Sadıkadan Ermeniler, Türkler, C. X, s. 326, Ankara. 22 BOZKURT, G. 1993: Osmanlı Yahudilerine Genel Bir Bakış, Belleten, Sa: 219, s. 539-563, Ankara; SERGEVÜL, S. 2002: Osmanlı İmparatorluğu nda Yahudiler,Türkler, C.X.s.251-260,Ankara. 23 GÖK, A. A. 2001: 102 24 ERYLMAZ, B.1999:237. 25 Klâsik devirde yabancı devletlerle yapılan antlaşmalar için kullanılmış bir terim olan Ahidnâme vasiyet etmek, ısmarlamak, yemin edip söz vermek ve zimmetine almak anlamındaki Arapça ahd ile Farsça nâme (mektup, kitap) kelimelerinden meydana gelen birleşik bir isimdir. Sözlükte muahede veya antlaşma kâğıdı bir muahedenin şatları havi olarak kaleme alınıp iki tarafın da imza ettiği resmi kâğıt şeklinde açıklanan, ahidnâmeler, diğer ülke hükümdarlarına Osmanlı hükümdarı tarafından verilen ticarî imtiyazları veya sulh antlaşmalarını ve bunlarla ilgili olarak ortaya çıkan yeni durumları ve şartları ihtiva eden resmi belgelerdir, KÜTÜKOĞLU, M. 1992: Ahidnâme, DİA, C. I, s. 535-537, İstanbul; PAPP, S. 2002: Osmanlı İmparatorluğu nun Kuzeybatı Hududundaki Vassal Ülkeleri, Türkler, C. X, s. 744-753, Ankara; PANAİTE, S. 2002: İslâmi Gelenek ve Osmanlı Milletler Hukuku, Türkler, C. X, s. 261-267, Ankara; Ayrıca Ahidnâme ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız: KÜTÜKOĞLU, M. 1992: Osmanlı Belgelerinin

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 69 Dili, İstanbul. 26 KHAN, A. 1999: Osmanlı İmparatorluğu nda Çok Kültürlülüğün Doğulu Mimarı,Osmanlı, C.IV, s.229-235,ankara. 27 ORTAYLI, İ. 2002: 217. 28 GÜRKAYNAK, M. 2003: 276. 29 ERYLMAZ, B.1999:238. 30 KURAT, Y.T.1999:217. 31 ADIYEKE, N.1999:255-256. 32 ERYLMAZ, B.1999:238. 33 ADIYEKE, N.1999:255. 34 AKÇA,G.2007:60. 35 ORTAYLI, İ. 2002: 218. 36 ORTAYLI, İ. 2002: 218 37 ADIYEKE, N.1999:256. 38 ADIYEKE, N. 1999:256. 39 ERCAN, Y.1999:197. 40 İslâm hukukuna göre gayrimüslim tabiri, İslâmiyet i din olarak kabul etmeyenler için kullanılmakta olup, siyasî ve dinî inanışlarına göre gayrimüslimler iki gruba ayrılırlar: Siyasi yönden: 1. Ehl-i harp, (Müslümanlara karşı savaş halinde olanlar). 2. Ehl-i ahd (Müslümanlarla anlaşma yapmış olanlar) diye ikiye ayrılır. Ehl-i ahd olanlarda kendi içerisinde üçe ayrılırlar: 1.Zımmîler, (İslâm devletinin himayesini kabul edenler, ehl-i zimme) 2. Muahedeler, (Kendileri ile barış yapılmış olanlar, ehl-i hudne). 3. Müste minler, (Kendilerine eman verilmiş olanlar, ehl-i eman) Gayrimüslimler din ve inanışlarına göre ise ikiye ayrılırlar: 1. Ehl-i kitap (Kendilerine semavi kitap gönderilmiş olanlar) 2. Ehl-i kitap olmayanlar, puta tapan müşrikler, TÜRKÖNE, M. 1995: Osmanlı Modernleşmesinin Kökleri, s. 42-43, İstanbul; KURAT, Y.T. 1999: 217; Gayrimüslimler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız: ÖZEL, A. 1992: Gayri Müslim, DİA, C. XIII, s. 418-427, İstanbul; BOZKURT, G. 1996: Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara, ERCAN, Y. 1990: Osmanlı İmparatorluğu nda Gayrimüslimlerin Giyim, Mesken Ve Davranış Hukuku, OTAM, Sa:1, s. 117-125, Ankara. 41 ERCAN, Y.1999:198. 42 ŞİRİN, İ. 2006: Osmanlı İmgeleminde Avrupa, s. 63, Ankara; ÇEVİKEL, N. 1999: Kıbrıs Eyaletinde Müslim-gayrimüslim İlişkileri, Osmanlı, C. IV, s.277-285, Ankara. 43 TURAN, O.1969:186-189. 44 Avrupa ülkelerine birbiri arkasına verilen kapitülasyonlar ve buna bağlı olarak, Osmanlı askeri gücünün giderek zayıflaması Batılı devletlerin Osmanlı ülkelerine müdahale etmelerine neden olmuştur. Batı emperyalizminin Ortadoğu ya ticarî, siyasî, askerî ve kültürel alanlarda girmesi, bu ülkelerde zamanla Osmanlıların gerçekleştirmek istedikleri dinî-siyasî cihanşümulluk fikrini temelden sarsmıştır, ORTAYLI, İ.2002:219. 45 Batı kültürünün Hıristiyan halk üzerindeki etkileri ilk olarak, Venedik, İtalya ve

70 Uğur KURTARAN / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8-2011,57-71 Batı diplomatları yoluyla ve Akdeniz deki ticaretin gelişmesi ile görülmüştür. Bunun yanı sıra Batılı devletlerin kapitülasyonlarla elde ettiği imtiyazlarla gayrimüslim halk üzerinde bir himaye hakkı elde etmişlerdir, KHAN, A. 1999: 223. 46 Bu milletlerin bağımsızlık özlemlerini eyleme çevirmelerinde rol oynayan tek husus Batı kültürüyle tanışmaları değildir. En önemli sebep, kapitülasyonların verdiği imtiyazlar ve Batılı devletlerin himayeci politikaları sayesinde bu milletlerin iktisaden kalkınmış olmalarıdır. Himayeci sistem sayesinde, Avrupalı tüccarlarla ekonomik imtiyazları paylaşacak duruma gelen gayrimüslimler, yeni bir ticaret sınıfı olarak ortaya çıkmışlardır, KÜÇÜK, C. 1999: Osmanlı Devleti nde Millet Sistemi, Osmanlı, C.IV, s.208-216,ankara. 47 KÜÇÜK, C. 1999: 212. 48 ADIYEKE, N.1999:257;ORTAYLI, İ.2002:219. 49 ORTAYLI, İ. 2007: Türkiye Teşkilât ve İdare Tarihi, s. 402, Ankara. 50 GÖK, A. A. 2001: 104; Osmanlı da Tanzimat Fermanı ve getirdiği yenilikler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız. İNALCIK, H.1996: Sened-i İttifak ve Gülhane Hatt-ı Hümayunu, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, s. 343-361, İstanbul. 51 İlber Ortaylının ifadesi ile Tanzimat Fermanı nın ilânı gayrimüslimlerin hayatına önemli yenilikler getirmiş olup, bunlar şu şekilde özetlenebilir: 1. Ruhanî örgütlerin ve ruhanî reislerin devlet karşısındaki konumlarında farklılaşmalar meydana gelmiştir. Bunun sonucunda Rum-Ortodoks Kilisesi nin diğer cemaatler karşısındaki üstün durumu sona ermiş ve diğer Hıristiyan cemaatlerde laik unsurlar güçlenerek cemaatlerin yönetiminde ruhanî elitlerin eski nüfuzları sarsılmıştır. 2. Osmanlı Devleti nin laik eğitimini güçlendirmiş ve bu eğitime gayrimüslim güçlerin de katılması ile kilise eğitimi gerilemiştir. 3. Kilise ve gayrimüslim okullarının sayısı artmıştır. 4. Gayrimüslim temsilcilerin de vilâyet yönetimlerinde söz sahibi olarak katılımları sağlanmıştır, ORTAYLI, İ. 2007: Tanzimat Döneminde Tanassur ve Din Değiştirme Olayları, Osmanlı da Milletler ve Diplomasi, s..61-71, İstanbul. 52 ORTAYLI, İ. 2002: 219-220. 53 İNALCIK, H. 1996: Tanzimat ın Uygulanması ve Sosyal Tepkileri, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, s. 361-425, İstanbul; Bu konuda ayrıntılı bilgi için bakınız. ORTAYLI, İ. 2007: Tanzimat Döneminde Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı da Milletler ve Diplomasi, s. 113-123, İstanbul 54 1856 Islahat Fermanı da Tanzimat Fermanı gibi anayasal bir özellik taşımayıp daha çok Tanzimat da vaat edilen hususları gerçekleştirmeye yarayacak somut reformları sayar. Bu fermanda şeriattan söz edilmez, Müslim ve gayrimüslim eşitliği konusunda ise, cizyenin kaldırılacağı ve gayrimüslimlerin askere alınacağı vaat edilir. Ayrıca gayrimüslim tebaa için hakaret ifade eden ifadeler de kullanılmayacaktır. Mahkemelerde onların da şahitliği kabul edilecek ve her tanık için kendi dinine göre yemin edecektir, KÜÇÜK, C. 1999: 214. 55 Müslümanların kavukları vardı ve ayakkabıları kırmızı idi, Ermenilerin şapka ve ayakkabıları sarı, Rumların siyah ve Yahudilerin mavi idi. Gayrimüslimlerin sarık sarmaları ve elbiselerinin ehl-i İslâm a mümasil ve müşabih olması kesinlikle

Ugur KURTARAN /Journal of the Institute of Social Sciences 8-2011, 57-71 71 yasaktır. ADIYEKE, N.1999: 257; Tanzimat dönemi yenilikleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız: YILMAZ, D. 2001: Osmanlı nın Son Yüzyılı, s. 111-137, Konya; DOĞAN, M. 1997: Batılılaşma İhaneti, s.34-37, İstanbul. 56 ADIYEKE, N.1999:257-258. 57 BERKES, N. 2002: Türkiye de Çağdaşlaşma, (Yay. Haz. Ahmet Kuyaş), s. 217, İstanbul. 58 KÜÇÜK, C. 1999: 214. 59 BERKES, N.2002:217. 60 KÜÇÜK, C.1999:214;BRAUDE, B.2002:253 61 ORTAYLI, İ. 2002: 219; KHAN, A. 1999: 233-234. 62 İNALCIK, H.1996:358. 63 KHAN, A. 1999: 233-23464.