Başka bir otosansür mümkün!



Benzer belgeler
İSTİHDAM SORUNLARI NEDENLER - SONUÇLAR BÜLENT ŞIK. Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Bşk.

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek

Hazırlayan: Prof.Dr.Çiler Dursun A.Ü.DTCF 2.Atölye

Tanışalım, Kaynaşalım GİRİŞİMCİLİK. Arzu Akalın GİRİŞİM GİRİŞİMCİLİK GİRİŞİM? GİRİŞİM NEDİR?

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

AHZIRLAYANLAR Cemre Benan Arslan Burcu Şahin A. Eren Öztürk

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 5. Hafta: Kitle Örgütlenmesinin Krizi ve Endüstri Sonrası Dönüşüm

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

MAVİ YAKALILARIN ÇALIŞMAYA YÖNELİK TUTUMLARI

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Gruplar Şebekeler Örgütler

5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

İnsan. kaynakları. istihdam

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Değişim ve Yönetim. Prof. Dr. M. HAMİL NAZİK Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi

İsmail Aybars Tunçdoğan

Sentez Araştırma Verileri

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

TANDEM - KÜLTÜR YÖNETİCİLERİ DEĞİŞİM PROGRAMI TÜRKİYE - AVRUPA BİRLİĞİ

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz

SOSYAL TABAKALAŞMA SOSYAL TABAKALAŞMA Taylan DÖRTYOL Akdeniz Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Pazarlama Bölümü

ERDOĞAN YÜKSEL KOSGEB Çanakkale Müdürü

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz?

ACR Group. NEDEN? neden?

Çalışma alanları. 19 kasım 2012

A Framework for an Emancipatory Social Science

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

KADIN EMEKÇ LER N TALEPLER...

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

ZA5439. Flash Eurobarometer 283 (Entrepreneurship in the EU and Beyond) Country Specific Questionnaire Turkey

Yanlış Anlaşılan Faizci

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

SÖKE KENT KONSEYİ ÇOCUK MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI VELİ BÜLTENİ

SINIRSIZ ZİYARETLER. Nermin Er in ev atölyesi

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

2014 Ericsson ConsumerLab

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Assan Alüminyum, Türkiye deki İşçi Hakları Endişeleri ile ilgili Şikayetler Hakkında PAYDAŞ DEĞERLENDİRMESİ

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U+L Saat Kredi AKTS. Medya, Kültür, Siyaset MES

GİRİŞİMCİLİK. Nedir? Nasıl Girişimci olunur?

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2

Yerel Yönetimde Yeni Değerler. erler. Mehtap Birgili Gürcan Banger

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

Cumhuriyet Halk Partisi

Yaratıcı Metin Yazarlığı (SGT 332) Ders Detayları

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

GİRİŞ. genç. Gt02 TA S A R I M

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Hashtag ile ilgili bilmeniz gereken herşey Ne zaman hashtag yapmalıyım, nasıl hashtag oluşturmalıyım? HASHTAG KULLANIM REHBERİ

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

We Make it... onlinetamkeen

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

2011$ Çocuklu'Yaşam'Merkezi'' İlkiz&Özcan&Sönmez&

Yaşama toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yaklaşanların, medyanın eril dilinden rahatsız olmaması mümkün değil dedik.

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması


Hatta, geçmişte denemiş olduğunuz diğer 'metodlar'dan muhtemelen DAHA KOLAY (ve çok daha eğlenceli!)

KÜRESEL PİYASALARDA RİSK ALGISI

NENE HATUN MESLEKi VE TEKNiK ANADOLU LiSESi REHBERLiK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ AYLIK BÜLTEN BAŞARI

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

CICS İLE İLGİLİ 10 SORU- 10 CEVAP W W W. I C I T U R K E Y. O R G

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

Transkript:

34 Başka bir otosansür mümkün! bilgi kalıyor. Bunun yanında, tam tersi bir biçimde James C. Scott'ın sözünü ett i ği anlamda -otosansür de demek olan- "gizli senaryolar" - iktidarın gözünden kaçt ı kları sürece direniş alanları oluşturmaya adaylar. 1 Öznesini başarıya ulaştırarak intikam alan otosansür taktiklerini bir kenara ÇOGU ZAMAN, OTOSANSÜRDEN GERiYE BiçiM VE TON- DEGişTiRiLEREK YiNE DE SUNULMUŞ VE SUNULABiLMESi BiR BAŞARIOLARAK DÜŞÜNÜLEBiLECEK BiR BiLGi DEGiL; ZARARSIZLAŞMIŞ, SEviMLiLEŞMiş, EHLiLEŞMiş, OTORiTENiN HOŞGÖRÜSÜNÜN VE ELEŞTiRiYE TAHAMMÜL ETMESiNiN PROPAGANDASINA DÖNÜŞEN BiR BiLGi KAlıYOR. Otosansür b ir direniş taktiği o larak i ş l eyebilir mi? Otosansür kültür üreticisinin i kti darı tamamen karşısına almadan varlığın ı sürdürmek amacıyla başvurduğu bir yöntem. Birçok sanatçı, araştırmacı, gazeteci h ayatını kurumsallaşmış, içselleştirilmiş otosansür yöntemleriyle sürdürüyor. Türkiye kültür dünyasında sansürün de, otosansürün de yaygın olduğunu biliyoruz. Ama sorum şu; otosansür, sanatç ı yı, araştırmacıyı, kültür üreticisini başarıya taşıyan, iktidar ile zımni bir uzlaşmanın aracı olarak değil, başlı başına bir direniş siyaseti o larak dü şünülebilir mi? iktidarla karşı karşıya Burak Delier kalmamak ve hayatta kalmak için yapılan otosansür bir süre sonra derin bir sinizme dönüşebiliyor ve i ktidarın yeniden-üretilmesi haline geliyor. çoğu zaman, otosansürden geriye biçim ve ton değiştirilerek yine de sunulmuş ve sunulabilmesi bir başarı olarak düşünülebi l ecek bir bilgi değil ; zararsızlaşm ı ş, sevimlileşmiş, ehlileşmiş, otoritenin hoşgörüsünün ve e l eştir i ye tahammül etmesinin propagandasına dönüşen bir bıra k a l ım ve soralım, bugün kültür alanında bir otosansür nasıl d i reniş anlamına gelebilir? Kültür üretimini tahayyülümüz konuşmanın, ifade etmenin, göstermenin, görünür kılmanın/ olmanın, sergilemenin özgürlük; konuşmaman ı n, suskunluğun, göstermemenin, görünür olmamanın da kölelik/boyun eğme anlamına geldiğini söylüyor. Elbette bağ l amdan bağlama değişiyor neyin bir özgürlük pratiği neyin boyun eğme " pratiği" olabileceği. Örneğin grev, boykot gibi direniş ve protesto eylemlerini "otosansür" olarak hayal etmek mümkün. Çünkü işçiler kendi emeklerini fabrikaya sunmuyorlar, üretimin çarkları içine girmeyi reddediyor, fabrikada "görünür" olmuyorlar ve kendi kendilerine emek güçlerinin üstünü çiziyorlar. Kültür alanındaki görünür olma ve görünür kılma takıntısını göz önüne aldığımızda, görünür olmak ile üretmek/çalışmak arasındaki örtüşme de ortaya çıkıyor. Otosansürün yaygın olmasının nedeni de bu; görünür olmak ve sürdürmek pahasına sunumlar, bilgiler, özlemler, duygular, k i şilikler kibarlaştırılıyor. Otosansürün kirli anlaşmas ı da burada yatıyor. Henüz otorite baskılamamışken, muhtemel

bir kabul görmeme, onaylanmama tehlikesine karşı kendi kendini terbiye ediyor otosansürcü. Fakat bu yazıda araştıracağım otosansür kavramlaştırması bu uzlaşmacı, genel geçer, yaygın otosansür tarzı değil. Otosansürün başka bir t arzını ortaya koymaya çalışacağım. 2 Greveylemini, işçinin fabrika vasıtasıyla düzenlenmiş " konuşma" formatından çıkıp -tabii bu b ir suskunluk formatıdır aslında-, başka türlü konuştuğu bir pratik olarak da düşünebiliriz. Tıpkı boykotu tüketicilerin, izleyi~rin ya da sanatçıların düzenlenm i ş konumlarından çıkıp başka türlü "sessizce" konuşmaları olarak ad l andırabileceğimiz gibi. Verili öznelik konumunu boşaltmak, başka türlü konuşmak da demek aynı zamanda. Görünür olmamanın başka türlü bir görülme biçimi olması gibi. Bu, verili öznelik konumunu boşaltmak başka bir özneliğe yol açtığı, öncelik-sonralık mantığı işlediği için değil ; hiçbir şey talep etmese de, hiçbir şikayet dile getirmese de -belki de tam da hiçbir talep, şikayet dile getirmeyerekgrev, boykot gibi geri çekilme eylemleri kendi başlarına birer konuşmadır. Dilin boşluklarına, sessizliklerine yerleşen bir konuşma biçimidirler. Dolayısıyla konuşma ve konuşmama ya da görünme ve görünmeme arasında özgürlük ve boyun eğme kategorilerine denk gelen ikili bir şema söz konusu değil, her konuşma bir sessizlik, her sessizlik de bir konuşma olarak düşünülmeli. 3 Yine de bu tartışma -Türkiye gibi koskoca bir dilin, inancın, cinsiyet kimliklerinin üstünün silindiği ve sansürün gündelik bir haber haline geldiği bir ülkede- bugün neden otosansür ediminin sözünü etmeye değer bir direniş sanatı olabileceği konusunda ikna edici olmaktan uzak. Özgürlük ve boyun eğme kıskacında genelolarak iktidarın işleyişin i kavrayışımız ve bu işley i şin karşısına konumladığımız -handiyse bir "ideoloji" haline gelmiş olankü ltür üretimine atfettiğimiz değer ve işlevler buna izin vermiyor. Öznelliğ i n reddi, kendiliğin sergilenmemesi, arzuların saklanması nasıl bir özgürlük pratiği olarak düşünülebilir? Kadınlar, Kürtler, Erre;-? e gay ve lezbiyenler, i ş ken ce ye uğrc dünyanın mağdurları n a s ıl kendi anlatmayarak özneleşeb ilirl e r? Bu, CE: sanat ve kültür alanınd a faal üretid'e- ::o~ inandıklarımı z a, yaptıkla rım ı z a ve b::::~:! bir alanın temel kabulleriyle uziaşmcz =.- fikir. Biz kültür üreticileriyiz, sanatço'::. araştırm a cılar, eleştirm en ler, küraı:ö;-i e film üreticileriyiz; öznelliğ i n, tekillo virtüözleri olarak konu ş m aya, fa ç ıkarmaya ve eleşti ri ye i n a nıyo ruz. ;.ç:::.. _ " yasaklanıyorsa, Kürtçe f ilm çe km eır).:: Alevilik tanınmıyorsa Aleviler hakkmc:: :: belgesel kotarmalıy ı z. Biz, sadece k.e~~ öznelliğimizi görünür k ılm a k ve arzusu ve görevi ile değ i l ; öt ekileri, görünür olmayanları da k o n u ş t urma ve göstermek/ görünür kıl ma k amaoj"'.:: kılınmaları demek. Kendine ya ba ncıl a.ş;-,.c yoksullaşmış, ötekiler üzerinde h egemc.~~ kurmuş beyaz dünyanın üzerinde ke emeğine yabancılaşmamış, s a nat ın ve ö:e ile ilişkinin işaret ettiği "mutluluk vaau -' üret i yoruz/çalışıyoruz. Hatta e tkinlijde~- - ürünlerinin dünyayı dönüş tü rü c ü etk:'eyaptığına dair kuvvetli bir f ikrimiz de var. Ortaya koyduğumuz ürünleri szde- kuru ifadeler olarak değer le nd i rm i onların dönüştürücü potansiyelleri, ::>_"' açma, hakim hegemonyan ı n oyun bozma gibi performatif nit elikleri, ha söyleme sorumlulukları ve kapasiteler. var. Konuşmak, yazmak, üret mek b iz: ~ için var olmak ve "ötekilerin" de b '. ürünlerimizle var olmaları, görünür, U ~ sözcüleri olan küçük bir g rubuz. Bu dı:. ~ ~ nas ı l konuşmamak, sergilememek, g ö..::::.::. kılmamak/olmama k, üretmemek bi özgürlük pratiği olabilir? BARTLEBY VE SCHWEIK FOROizM'E KARŞ I Enrique Villa-Matas ' ın " Bartleoy,'e Şürekası" ve Jean Yves-Jouannais'ni "Artistes Sans-Oeuvres" ( Ya p ıt s ı z Sa kitapları sanat tarihinde yap ıt üretme ".iş ama yine de yazar-sanatçı a dde d ilmiş i1e:::.:: addedilmenin de ötesinde bizzat sanc": kavramını etkilemiş üretici-olmayan, ~ uzlaşmayan Bartlebylere o da k l a n ıy. Kitapların asıl meselesi yap ı t üretmedenasıl sanat yapılabild i ğ i n i a r aş t ı rma k ve yapmamak ile yapmanın paradoksal il ;Ş.<i~ortaya koymak. Elbette güncel sana: içiilk akla gelen örnek Mareel Ducha - sene boyunca satranç o yn a ma s ı, sek boyunca bir yapıt (Büyük Cam) üzerine: çalışması, onu iş yavaşlat an veya g re sanatçıların önde gelenlerinden b iri he

36 getiriyor. Bunun yanında Jacques Vache gibi sadece dört mekt up yazarak edebiyat tarihine girmiş olan yazar l arı da anmak mümkün. Tabii mektubun kitap gibi bir ürün ortaya koymak amacıyla yazılmad ı ğını, hayatın içinde işleyen edebi bir form olduğunu da vurgulamak gerekir. Bu anlamda Jacques Vache'nin aslında hiçbir şey yazmadan yazar olduğunu söylemek mümkün. Adı bu iki kitapta geçmeyen, daha yakın dönemden akla Gustav M etzger'in 1977-1980 tarihleri arasında sanatçılara yaptığı grev çağrısı geliyor. Metzger'in çağrı metninin önemi, sanatı "özgürlük" çerçevesinde değil, bir üretim olarak görmesinden geliyor. Bu yazıdaki "grev ve boykot olarak otosansür" tartışması açısından bu vurgu önemli. Otosansür ve grev fikirleri, sanat -diğer niteliklerinin yanında- bir üretim olarak düşünüldüğü, düşünülebildiği ölçüde örtüşüyorlar. Elbette hiçbir sanatçı bu üç senelik grev çağrısın ı kabul etmiyor. Grev çağrısını reddederken sanatçıların dile getirdiği argümanlar çok t anıdık : Sanat toplumsal mücadelelerin aracı, özgür olduğumuz, konuşabildiğimiz, dönüştürücü etkiler kotarabileceğimiz bir alan; neden grev yapalım? Metzger'in çağrı metninde dile getirdi 'ği, sanatın devlet ve kapitalist örgütler tarafından desteklendiği, bu yapıları sevimli göstermek için kullandığı ve bu yüzden sanatın devrimin hizmetinde o l duğu tezinin i nandırıcılıktan uzak o l duğu argümanının bugünün Türkiyesi ile yankılanmaları oldukça bariz. s Birbiri arkasına kurulan büyük holding ve bankalara bağlı olan sanat ve kültür k urumlarında en küçük tats ı zlıkların bile önüne geçmek için harcanan çaba, programlamaların "diren i ş estetiği" ya da "siyasallık" anlamına gelebilecek her şeyden itina ile arındırılması, üzerinde hiç düşünülmemiş en aşırısından bir politik doğruculuğa ve herkesin kabul edeceği ortalama b ir tona s ı ğınılması, uzlaşım üzerine kurulu bir zeminin kotarılmaya çalışıldl.ğını gösteriyor. Bu zeminin yarattığı en yaygın sorun elbette otosansürün yaygınlaşması ve üretim sürecinin bir parçası haline gelmesi. Burada görünür kılmaya ve radikalleştirerek ele geçirmeye çalıştığ ı m, üretimin bir eklentisi haline gelmiş olan bu otosansür mekanizması. Kendisine verilen metinleri kopyalayan itaatkar bir katip olarak Bartleby ile kendini ortaya koyan, kendi öznelliğini kamuya açan özerk, özgür sanatçı figürü arasında k i karşıtlık son derece açık gözüküyor. Fakat farklı bağlamlarda ve farklı biçimlerde bu eylemler gerçekleştirild i ğinde çok k a t mani ı ve ka r maş ı k direniş eylemleri haline gelebiliyorlar. Bazı anlarda kopyalamak direniş, baz ı anlarda ise özgürce konuşmak boyun eğmek anlamına gelebiliyor. Bartleby'nin "yapmamayı tercih ederim" mottosu bürokratik ve hiyera r şik kapitalizm bağlamında tam bir grev ve itaatsizlik eylemidir. Aynı şek i lde, tam bir itaat de kendi in isiyatifini otosan.sürlemek, sessiz b ir diren i ş ve kopuş anlamına gelebilir. Yazıları kopya etmek, hiçbir müdahale fikrini aklından geçirmeden sureflerini çıkarmak, şeffaf bir levha gibi onları bir yandan öbür yana geçirmek ve özel bir düşünce üreterek katkıda [...] bürokrasinin demir kafesinde dahi iş ve görevleri tam olarak uygulamak diye bir şey yoktu; her aşamada belirli bir ka t ılım, inisiyatif dozu gerekiyordu. yorum, bulunmamakta da nihilizan bir kopuş ve direnme eylemi söz konusudur. Bu, hem her i ş biraz inisiyatif ve katılım gerektirdiğinden hem de total bir itaatin, kendini silmenin, total bir ret ile kardeşliğinden ve ikisinin de dünyaya karşı bir suçlama potansiyeli taşımasından kaynaklanır. Richard Sennett, New Cu/ture of Capitalism (Kapitalizmin Yeni Kültürü) kitabında bürokratik örgütlenmenin "demir kafes"inin hiç de işçi bireylerin inisiyatifine izin vermeyen bir hiyerarşi düzeni olmadığını, aksine her kademede iş ve görevlerin bireylerin katkılarıyla işlediğini öne sürüyordu. Dolayısıyla bürokrasinin demir kafesinde dahi iş ve görevleri tam olarak uygulamak diye bir şey yoktu.; her aşamada belirli bir katılım, yorum, inisiyatif dozu gerekiyordu. 6 Bu yüzden " yapmamayı tercih ederim"in ötesinde, işçi-öznen i n tam şeffafl ı ğ ı, kendini, kendi inisiyatifini sansürlemesi de başlı başına bir direniş ve sabotaj eylemi haline geliyordu. Sennett'in bahsettiği her aşamada alınan bu küçük inisiyatifler konusunda, Aslan Asker Schweik da konuşma-konuşmama, katılmakatı l amamanın, şeffaflık-opaklık karşıtlık l arının itaatsizlik ve d irenme pratikleri ile olan paradoksal ilişk i sin i görünür k ı la r. Jaroslav Hasek'in romanında, aşır ı gönüllülük ve aşırı k at ıl ımın, askeri bürokrasinin işleyişini sabote etmesinin m izahi bir öyküsünü izleriz. Askerı bürokrasinin i şleyişi, milliyetçilik, adanma, kendini feda etme ve vatanperverlik söylemleri eşliğinde işlevsel bir sinizm üzerine kuruludur. Komutanlar, yargıçlar, doktorlar asla söylediklerini kast etmezler ama bu i şlevsel sinizm sayesinde emirler, uygu l ayıc ı erlerin farkında olduğu sessiz anlaşma l ar doğrultusunda a l dı kl arı inisiyatif ile öngörüldüğü gibi gerçe kl eş i r. Bu sinizmin ve sessiz anlaşmanın farkında olmayan Schwe i k ' ın her şeyi motamot anlaması, herkesin kaçmaya çalıştığı görev ifa etme konumuna duyduğu aş ı rı arzu yüzünden sürekli şüphe ile karşılanır. Schweik aptal mıd ı r ya da Su kat ı lmamış bir anarşist midir, bu asla çözülmez. Aptal da olsa anarş i st de olsa, Schweik kraldan çok kralcı olarak ikt ida rı alt eder. Kurgusal karakterler olarak

Bartleby, Schweik ya da gerçek kişiler olarak Jacques Vache veya Duchamp, bu karakterler 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başına aittirler ve ortaya çıktıkları bağlam modern kapitalizm ve onun bütün bir toplumun hayatını programlayacak şekilde kristalize olmuş hali olan Fordizm'dir. Bartleby'nin öyküsünün tam adı "Katip Bartleby: Bir Wall Street Hikayesi"dir ve 1853'te yayınlanmıştır. "Aslan Asker Schweik" 1. Dünya Savaşı'ndan sonra 1923'te yayınlanm ı ştır. Jacques Vache 1895 ve 1919 yılları arasında yaşamış, hayatına otosansür par excellence olarak addedilebilecek intihar edimi ile son vermiştir. Andre Breton'a"'" gönderdiği ve daha sonra Breton'un yayımladığı mektuplar savaş sırasında kaleme alınmıştır. Duchamp'ın iş yavaşlatma eylemi, yani Büyük Cam süreci 1915 ile 1923 arasında gerçekleşmiştir. Fordizm'in sembolik başlangıç tarihi ise 1914 olmalıdır; bu tarihte Henri Ford sonradan bütün bir toplumu programlayacak temel uygulamasını Michigan'ın Dearbon kentinde kurduğu montaj hattında, işçilere standart bir şekilde sekiz saatlik bir iş günü için beş dolar vererek başlatmıştırj Elbette Fordizm gibi Nazizm'le de bağları olan ve toplumun üretim, tüketim ve yeniden-üretim süreçlerini bütünsel olarak programlayan bir d isiplin biçiminin gelişim ini tam olarak ortaya çıkarmak başlı başına bir tarih çalışmasıdır. Ama grev, iş yavaşlatma ve aşırı katılım fikirlerinin serpilip geliştiği toplumsal bağlam genel olarak modern bürokratik kapitalizm tarafından, spesifik olarak da Fordizm tarafından şekillendirilmiştir. POST-FOROisT GREV: OTOSANSÜR Bilindik anlamıyla grev çoğu zaman bir talebi dile getirmek için belirli bir üretim düzenlemesinde -çoğunlukla fabrika- gerçekleştirilir. Bugün hakim olan esnek çalışma koşullarıyla örtüşmeyen bir protesto biçimidir bu. Herkesin kendi işvereni haline geldiği kültür dünyasında grev fikri tamamen geçersiz bir itaatsizlik ve direnme taktiği -Metzger'in çağrısının başarısızlığında bu etkeni de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ayrıca, bir talebi dayatmak için düzenlenen grevler araçsaldır; Henri Ford sonradan bütün birtoplumu programlayacak temel uygulamas/nt Michigan'ın Dearbon kentinde kurduğu montaj hattında, işçilere standart bir şekilde sekiz saatlik bir iş günü için beş dolar vererek başlatm/ştır. dolayısıyla bahsettiğim kendi başlarına anlamlı olan katılmama, görünür olmama, konuşmamaya da denk gelmezler. Bu tür araçsallaşmış grev ancak işçi hakların ın, grev hakkının kanunlarca korunduğu ve t a istihdamın geçerli olduğu, Fordist ölçek ekonomilerinde mümkündür. 2. Dünya Savaşı ile Bretton Woods anlaşmas ın ın bozulduğu ve dalgalı, akışkan, ist ikras ı z b ir dünyaya geçtiğimiz 1971 yılı aras ınd a Fordist üretim anlayışının geçerli o lduğ sistemde grev tamamen araçsallaş m ı ş ve kurumsallaşmış bir konuşma biçimi o l a ra ~ karşımıza çıkıyor. Oysa post-fordist yani esnek, ya rı zamanlı, proje bazlı, serbest çalışma (self-employed), herkesin girişimci haline geldiğ i ve işin kişinin kimliğinin temel bir öğesi olarak kurulduğu 8 akışkan çalışma koşullarında grev eylemi araçsal po.tansiyelini ve geçerliliğini yitiriyor. Ta zamanlı bir sözleşmenin yarattığı istikrar, güven ve karşılıklı bağımlılık olmal ı ki, grev eylemi işleyebilsin. Yarı zaman lı ya da serbest çalışma koşullarında kim kime karşı grev yapabilir? Bartleby eğer bir ka" olmasaydı yani bir büroda çalışmasa yd ı ve işvereni olmasaydı nasıl "yapmama y ı tercih etmesi" anlamlı olabilirdi? Cevap açık. Anlamlı olmaz, her hangi bir tart ı ş m a, karş ıl aşma alanı da oluşturmazd ı. Serbest girişimciliğe ve yaratıcılığa dayal ı neo-lib er c. piyasa mantığında ve post-fordist es ne kapitalizm koşullarında grev fikri, her hangi bir talebi dile getirmek amacıyla işve r e ile yürütülen müzakerede kullanılaca k b i araç ya da sabotaj eylemi olma ö ze lli ğ i n i yitirerek, öznenin kendisi ile ilişkis i içinde konumlanıyor. Kendine iş veren ve bu şekilde kendini-sömürgeleştiren özne olduğundan, özne yarılarak ancak kendine karşı grev yapabilir hale geliyor. Kapitalizmin post-fordist evresinde, Marx'ın "üretimin toplumsal ilişk i biçimi" olarak tanımladığı sermaye ilişk i si özneni kendi ile ilişkisine yerleşiyor. Söz konusu olan, şiddete dayalı mülksüzleşt i rme süreçleri sonrasında sömürüye aç ık, bo eğdirilmiş ve sessizleştiriimiş, görünmez kılınmış bir özne değil; kendini bir sermaye olarak gören, kendini ideal, üretken, sosya ve kültürel bir kimlik olarak üretmeye erne harcayan, bilginin, analiz yeteneklerinin ve yarat ı cılığın fetiş leştirildiği emek p iyasas ın o'? rekabet eden, konuşkan, konuşmaya ve görünür olmaya ittirilen bir özne. 9 i şte ta da bu noktada otosansür eyleminin nas ıl b " grev fikrine denk gelebileceğ i an l aş ılab iliyv. Özne kendi kendini sömürgeleştirdiğ i, disiplin süreçlerinin oto-disipline dö nüştüğ -

l 38 ölçüde direnme eylemi de kendiliğin içine yerleşiyor. Hayatı bu şekilde kuşatan ve özneyi bir üretim aracı ve sermaye olarak kuran üretim mantığı bağlamında öznenin kendisini yeniden ele geçirmesi gerekiyor. Otosansür bu anlamda kendini ele geçirmeye yönelik bir girişim. Otosansür katılmama. söyleyebileceğini söylememe. yapabileceğini yapmama. görünür olmama; kendiliğini ve öznelliğini sömüren gözlerden uzak tuta~ak. saklama taktiği olarak tekrar anlam kazanıyor. Özne kendini ifade ederek. kendini görünür kılarak değil; opak. kapalı. deşifre edilemeyen. nüfuz edilemeyen özel bir alan kurarak özerkleşebiliyor. Otosansür böylece direnmenin. kendiliğini kurtarmanın. bu özerk alanın yarat ı lmasının bir aracı haline geliyor. Örneğin bir şirkette çalışanların performansını arttırmak amacıyla gerçekleştirilen görüşmelerde. çalışanların gerçek fikir ve eleştirilerini dile getirmemesi bu anlamda bir otosansür ve direniş eylemidir. Tıpkı işgal Et hareketlerinin talepsizlik. dev talep ve çok talep taktiklerinde olduğu gibi. işgal Et hareketleri makul bir talep listesi sunabilirlerdi; ama yapmadılar. Kazandıkları gücü makul ve gerçekleştirilebilir bir talep listesini dile getirmek vasıtası ile tekrar iktidara devredecekleri ve karşı çıktıkları yönetimi tekrar meşru kılacaklar ı kaygısı ile iktidar ve yönetimin okuyamayacağı. anlamlandıramayacağı. kullanamayacağı bir dilde konuştular. iktidar ve yönetim aklı tarafından okunabilir olmayan bu dil. harekete zaman ve güç kazandırdı.'o Şimdi başa dönelim. Bütün bunlar kültür üreticileri için ne anlama geliyor? Nasıl bir "direniş estetiğinin" peşine düşmeliyiz? Metzger'in çağrısında olduğu gibi. alanı tamamen boşaltmak ve hiçbir üretimde bulunmamak; total ve toplu bir reddin dahi bir konuşma olacağının farkında olarak. hangi taktiklerle sessiz bir biçimde konuşmanın yolunu bulabiliriz? Bireysel ya da grup olarak yaptıklarımız nasıl bu grev fikrini barındırabilir? Bunun belirli bir formülü yok. Belki de tam da konuşamayacağımız. her hangi bir şey öneremeyeceğimiz bir sınırdayız. Çünkü nasıl konuşulmayarak konuşulabileceği hakkında konuşmak bir paradoks gibi gözüküyor. Fakat değil. elimizde olan dil ile ona işaret etmeyi başarabilir -en azından ne olmayabileceğine dikkat çekebiliriz. Kuşkusuz sessizlik siyaseti güncel kültür dünyasında geçerli değil. Kültür üretiminin güncel mantığında -post-fordizm ile örtüşen bir şekilde- konuşmak. görünür olmak. duyulmak. ifade etmek. kısaca "iletişim" Örneğin. son yıllarda kültür alanında g eçerli olan ve bir ne vi "öte kilerin" özn e lliğ i n in s özcülüğü nü üstlenen üretim biçimlerini terk etme miz gerekiyor. esas. Hatta post-fordizmin kültür ve sanat alanını kendi propaganda aracı olarak kullandığını söylemek mümkün." Kültür üretiminin ve sanatın bizzat kültür üreticileri ve sanatçılar tarafından kutsanması. kapitalizmin ve eski otoriter sosyalist programların emeğin ve çalışmanın insanlığın kendini gerçekleştirmesinin yegane aracı olduğu fikrinden bir şeyler barındırıyor. Üretmeyi kutsayan konuşma. ses çıkarma. görünür olma/kılma. duyulur olma/ kılmanın bitimsiz çabalamasından vazgeçmeliyiz. Örneğin. son yıllarda kültür alanında geçerli olan ve bir nevi "ötekilerin" öznelliğinin sözcülüğünü üstlenen üretim biçimlerini terk ~emiz gerekiyor.'2 Bunun yanında toplumun parçalanmış ilişkilerini onarmaya çalışan "ilişkisel estetik" kavramlaştırmasının da işimize yaramayacağı açık. Sosyal bilim alanını kuşatan ve kültürel üretimlerin temelini oluşturan ilişki kurma. hegemonyaya karşı alternatif bir bilgi oluşturma ve bu sayede dönüştürücü etkiler tetiklemeyi umut eden yaklaşımların bir direniş estetiğine denk gelmesi mümkün gözükmüyor. Bahsettiğimiz gibi kriz çok daha radikal. Kültürel üretim alanında. kendimiz ve ötekilerle kurduğumuz ilişkilerin birer sömürü ilişkisine dönüşmesi ve üretimlerimizle mücadele ettiğimiz canavarı tekrar üretmemiz söz konusu. Bartleby ve Schweik gibi METZGER'iN ÇAGRISINDA OLDUGU GiBi, ALANI TAMAMEN BOŞALTM VE HiçBiR ÜRETiMDE BULUNMAMAK; TOTAL VE TOPLU BiR REDDiN DAHi BiR KONUŞMA OLACAGININ FARKıNDA OLARAK, HANGi TAKTiKLERLE SEssiz BiR BiçiMDE KONUŞMANIN YOLUNU BULABiıiRL modern karakterlerin taktikleri de bu bağlamda ancak yenilenirlerse işe yarayabilirler. Öyle ya; kültür üreticileri olarak bizden ötekilerin bilgisini yapmamız. ilişkileri onarmamız; etik. politik. iyileşti ri ci görevleri ifa etmemiz ya da en muhafazakar anlamı ile "yaratıcı dehalar" olarak sofistike metalar üretmemiz bekleniyorsa. tam da bu beklentiler dolayısıyla elimizde hala direnişi kotarabileceğ i miz potansiyel bulunuyor demektir. Giderek kendimizi opaklaştırmalı. okunamaz.

nüfuz edilemez kılarak bütün bu etik, politik görevleri ve meta üreticisi konumunu boşa çıkartmalıyız. Bu anlamda tıpkı iş dünyasında da olduğu gibi "performans" kritik bir kavram olarak ortaya çıkıyor. Bartleby ve Schweik'ın öykülerine de baktığımızda bulundukları bağlamda başka türlü hareket ederek, radikal opaklık ve radikal şeffaflık taktikleri ile direngen bir boşluk ve sessizlik alanı açtıkların ı görüyoruz. Bulunduğumuz durumda gerçekleştireceğimiz bu anlamdaki yanlış-performanslar; ne pahasına olursa olsun konuşmamızı ve görünür olmamızı/kılmamızı öğütleyen, böylece kurumsallaşmış uzlaşmacı otosansürü zorunlu kılan dile karşı çıkmamızı ve bu sessizlik alanlarının sesini duymamızı, kültürel üreticiler olarak kapalı ve özerk alanlara işaret etmemizi, dahası bu. alanları kurmamızı sağlayabilir. Fakat yine de şeyler muğlak, konumlar geçişli; belki de bu sessizliğin nerede, nasılortaya çıkarılabileceği ya da bu sessizlik ortaya çıktığında onu nasıl fark edebileceğimiz, sessizliğin dilini duyabilecek ve halihazırda onu arayanların, bekleyenıerin harcı olacak... Bu metnin kendini sansürlememesi de kulaklara bu sessizliğin beklentisini yerleştirebilmesi ile anlam kazanacak. Notlar Scott, James c., Tahakküm ve Diremş Sanatlan: Gizli Senaryolar, Çe-; Aynnb yay. 1995 2 Otosansür meselesi oldukça ikircikli. Her kültür -sanat ürünü üreil-:ı. s~e=== == öznenin aldığı bir dizi kararla, yapbğı ve yapmadığı, katbğı ve kaımad.:q: Ş"' _:;;:- ='=-=~ - ortay çıkar. Dolayısıyla otosansürün zıddı her şeyi yapmak, her şeyi ç - =-.:. :..=. ET:. söylemek deçlildir; belirli bir otosansürün zıddı başka bir otosansür ola::c..-": =::S~ -= Otosansür bu anlamda öznenin kendi kendine koydu~ kurallar ile :ş:.":;-e::. ~ "'--:--==-== içkin bir nitelik. 3 Bu yazıdaki, sessizlik ve konuşmanın özgürleşme pratiğı ile ilk bakışta 7""--~:=gözüken ilişkisi üzerine geliştirmeye Çalışbğım fikirleri büyük ölçüde \-;e=::;:=:"_ "Özgürlüğün Sessizlikleri" diye çevrilebilecek makalesine borçluyı.l-::l 3:-::-':::;, -=-'" freedom's Silences (Özgürlüğün Sessizlikleri) "Censorship and Silenc:::g-?:-:.::--== - Cultural Regulation", ed. Robert]. Post içinde s. 313 ~ 4 Vılla-Matas, Henrtque, Bartleby ve Şürekası, çev.: 'i'ülin Şenruh, DOğ<e it.: :.:=:: =:::i: Jouarmals, Jean-yves, Artistes Sans Oeuvres, Edition Gallirnard, Nisa..':! 2OC~ 5 Gustav Metzger'in çağn metni için: http://www.thlng.de/projekten:9 c22! _: 3=~ - -=_ Arc Strtke.html 6 Sermett, Richard, New Culture of Capitalism, Yale University Press, 2005.. 5 : ::-:: := başında bahsettiğırn varlığını sürdürmek için uygulanan otosansür yon:= ::." ~~ =. her aşamada gereken inisiyatif, yorum vurgusunun paralelliğıne c!ik..\:a: ca~ 7 Harvey, David, Post-modernliğın Durumu: Kültürel Değişimin KökenI"r. Savran Metis yay. 20 LO 8 Mesleki kimliğın kişinin kimliğınin neredeyse bütünü haline gelmesi kon-~ ====ömekier için bkz. Boşuna mı Okuduk? Türkiye'de Beyaz Yakalı İşsizliği_ -:-:=':::.:= _=_r:~:.. Bora, Necmi Erdogan, İlknur Üstün, Metis yay. 2011. 9 Post-Fordizrn literatüründe adet haline geldiğı üzere, yanlış anlaşılmilaca Q:ş: ==-=.:::. şunu belirtmek gerekiyor: İşverenin işçiyi sömürdüğü vahşi sömürü koşl= =-...:!:: geçerli olmadığını söylemiyorum, aksine belki de 18. ve 19. yüzyıllardc...<,,~- ~ koşullarına benzeyen en vasıflı işçiden, en vasıfsız işçiye kadar bütünsel b::-!=s..<=::-~-= süreci sonrasında ortaya çıkan ve hayatın bütününe yayılma eğılirrılrıde c!;o:: 'O~_ mekanizmalarına vurgu yapıyorum. İşte bu mekanizmalar, içinde hege=:o-":-:: :::;o:: :;.= Fordist üretim biçimi ve onun dayatbğı çalışma ve var olma biçimidir. R,,;':= :::~~-=--~ moda, bilgisayar programcılığı, sinema, sanat gibi yaratıcı endüstri!ere :,-a:i=. =;:-- ~~ eğıtim ve hizmet sektörüne bakıldığında post-fordist manbğın ne kadar ;c.:;;= - - -.> rahatça gözükür, fakat bu mantık artık fabrikada çalışan işçinin de dü.."1ya= >=-<;ö--- durumdadır. Bugün, güncel yönetim mantığının saldırısına uğrayarı, ıe..-ı:be: --E =5=' =;: olarak kodlanan, tam zamanlı ve sigortali çalışan mavi-yakalı bir işçi ds ~== ~ geliştireceğıni araştirmakta, işe sadece kolu ile deçlil zekasıyla da kaiı::!:..=.jc. :eş--:;: edilmektedir. 10 http ://ne -yapmali. blogspot.com/2 012/07/gor-dedigimi-gor-ama-karımaJ:=': II Paolo Vimo, "kültür endüstrisi"nin, Adomo ve Horkeimer.'ın kültürün f ora:.s-,,:es:::-...= olarak ortaya aimaiarına karşılık, post-fordizrnin habercisi oldugı.mu söy:::-!-;:;:===-?=~ Fordizrn ile geçerli üretim biçimi üzerinde hegemonyasını kuran kültür e::c.~-=-~ -:~ deçlil. Dolayısıyla kültür alanının post-fordizmin propagandasını taşıd.:i;):. :.:.<:: =- ~==olmanın ötesindedir. "Kültür endüstrisinde, Benjamin ve Adomo tarafında::: =;:-~ olan en arkaik halinde bile, daha sonradan post-fordist çagda genelleşece..< O"? :.~--:- yüksek mertebesine yükselecek üretim modunun erken işaretleri kavraı:ab:!:::' :-=:= yazara aittir. The Gramrnar of the Multitude: for an Analysis of Conterr:pc:-c:-,-? = oflife(çokiu~ Grameri: Bir Güncel Yaşam Biçimieri İncelemesi) Çev_: : 35::< -~ ~ Cascaito ve A. Casson. Semitext(e) s.58 12 Ötekini konuşturmanın bir eleştirisi için bkz. Özgürleşen Seyirci, Jacques?.s:= ::-.= E. Burak Şaman, Metis yay. 20 i O. Ranciere burada Lan zman ' ın Auschw:c= ;.-=-::--=~ kurtulanlar ile gerçekleştirdiğı görüşmeleri eleştirerek, Alfredo J aar ' ın sacscs ;:::---== gözüken, kısa bir açıklama ile tamamlanmış ve bu an).amda "konuşmay-2 -=- -~ ~= soykırımından kurtulanları konu aidığı işine dikkat çekiyordu.