Toprak Su Enerji Politikaları ve Hedefleri Açısından 10. Kalkınma Planı (Özet) 21 Haziran 2013 1
Genel Değerlendirme 10. Kalkınma Planı Toprak Su,Enerji,Gıda Politikaları açısından genel olarak değerlendirildiğinde öncelikle bu kavramların birbirleriyle olan ve hızla artan ilişkisini dikkate almadığı görünmektedir. 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğinde su,enerji,gıda ve çevre arasındaki ilişkinin oluştuğu ve bunun yeni politikalarda daha belirgin hale geldiği görülmektedir. 21. Yüzyılda yapılacak olan bir su planlaması enerjiyi,enerji planlaması da su kaynaklarını dikkate almadan yapılamaz. Dünyada 2060 yılında 2002 yılında % 60 daha fazla enerjiye gereksinim olacağı ileri sürülmektedir.bu enerjinin büyük bir bölümünün su için suyun önemli bir miktarının ise enerji için daha fazla kullanılacağı bir döneme doğru yaklaşılmaktadır.bir diğer deyişle artık su sektörü daha fazla enerji yoğun enerji sektörü de daha fazla su yoğun olmaya başlamıştır. Bu ilişkiler Su,Gıda ve Çevre arasında da artmaktadır. 21. Yüzyıl su enerji ve toprak kaynakları açısından zengin ve bunları en verimli şekilde kullanan ülkelere büyük jeopolitik üstünlükler sağlayacaktır. Verimli toprak kaynakları biyogenetik araştırma çalışmalarıyla yeni bir gıda jeopolitiği yaratacak. Su kaynakları iklim düzensizliğinin de etkisiyle Su Jeopolitiğinin etkisini arttıracak. Enerji kaynakları yeni kaynaklar( Kaya Gazı, Biyoetanol vb.) ile birlikte mevcut enerji denklemini ve enerji jeopolitiğini farklılaştıracak. Bu arada enerji kaynaklarının birçoğunun çıkartılmasından rafine edilmesine kadar su kullanıldığı da unutulmamalı. Bugün Rüzgar enerjisi hariç diğer tüm elektrik enerjisi üreten sitemler değişen miktarlarda veya doğrudan suya bağlı sistemlerdir. 21. yüzyılın 20. yüzyıldan farklı olarak en "doğal karakteristiği" Toprak Su Enerji gibi doğal kaynakların birbirileriyle olan ilişkisindeki artış olacaktır. Bu ilişkiler bütünü ayrı ayrı ve birlikte yeni jeopolitik değişmeler yaratacaktır.su,enerji ve gıda güvenliği birbiriyle ilişkili hale gelmiştir. Ancak bu ilişki bu kaynaklardan herhangi birinde oluşacak olumlu gelişmeler kadar olumsuzlukları da birbirlerine transfer edecektir. 10 Kalkınma Planı Su, Gıda, Enerji ve Çevre krizlerinin birbirini tetikleyeceği,ihtiyaç miktar dengesizliğinin artacağı,iklim düzensizliklerinin etkili olacağı Doğal Kaynak Politikalarının belirleyici olacağı bir geleceğin bütünleşik planlamasını yapmaktan uzak kalmıştır. 2
Elektrikte Kurulu Güç Hedefi Güçlü. İletim Altyapısı Hedefi Zayıf! 10. Plan taslağında Türkiye'nin 2012'de 241 bin 949 GWh olan elektrik enerjisi talebinin 2018'de 341 bin GWh'a çıkacağı öngörüsü yer alırken bunun için Türkiye'nin kurulu elektrik üretim kapasitesinin halihazırdaki 58 bin MW'lık seviyeden 2018'de 78 bin MW'a çıkarılması planlanmış. Ülkemizde son 5 yılda da görüldüğü gibi Rüzgar ve Güneş gibi yenilenebilir kaynakların geliştirilmesinde istenilen hıza ulaşılamamıştır. Bunun en temel sebeplerinden biri iletim altyapısının yeterli olmayışıdır.bu konudaki plan hedefi raporda ; "Kamu sahipliğinde kalacak elektrik iletiminde, yatırımlar elektrik sisteminin güvenliğini koruyacak şekilde sürdürülecek. Yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan elektrik üretiminin sistem güvenliğini riske atmadan şebekeye entegrasyonu amacıyla gerekli yatırımlar gerçekleştirilecek." şeklinde yer almaktadır. Bu hedef çok zayıf bir hedef olup yenilenebilir enerji kaynaklarımızın geliştirilmesi amacını sınırlayacaktır. Türkiye yenilenebilir enerji planlamasında yerli üretimi desteklemek ve iletim altyapısını güçlendirmek konularında geç kalmıştır.bu eksiklik ve gecikmişlik 10. planlamada da sürmektedir. Bu planda yine sadece kurulu gücü arttırma anlayışı öne çıkmış,bugüne kadar yenilenebilir enerji kaynaklarımızın geliştirilmesini engelleyen unsurlar gözardı edilmiştir. Bu nedenle 10. Kalkınma Planı'nda Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretiminin payının beş yılda yalnızca yüzde 2 artacağı öngörüsü yer almıştır. Bu da planın yenilenebilir enerji hedeflerinin eksik kalacağını ortaya koymaktadır. Yenilenebilir enerji konusunda eksik kalan bir planlama yukarıda sözünü ettiğimiz ilişkileri nedeniyle gıda,çevre ve su alanlarında da birçok eksiklikler ve aksamalar yaratacaktır. 10. Planda 21. yüzyılda ülkelerin geleceği için çok kritik bir önem taşıyan en stratejik kaynaklarımızın planlanması konusunda entegre bir anlayış yoktur. Bu da bu planlamayı baştan etkisiz kılmaktadır. 3
10. PLANDA TOPRAK VE SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ Üzerine Değerlendirme 10. Plan Taslağındaki Toprak ve Su Kaynakları Yönetimi bölümü hem durum analizi hem de hedefler açısından oldukça yetersizdir. 10 Plan Taslağı bu alanda yaşanan planlama karmaşasını ortadan kaldıracak, net kurumsal yapı ve politika hedeflerine sahip değildir.bunun yanısıra Su Kaynakları Yönetimi konusundaki politikaların enerji,çevre,gıda gibi alanlarla ilişkisi açısından entegre bir planlama bakış açısı içermediği görülmektedir. Bu anlamda Toprak,Su,Enerji,Gıda gibi doğrudan ulusal kalkınma ve ulusal güvenliğimizle ilişkili olan bu kaynakların ülke yararına kullanılması konusunda küresel tehditleri ve ulusal avantajlarımız dikkate alan şekilde düzenlenmesi gerekir. Bu konuda 10 Plan Taslağında yer alan aşağıdaki maddelere ait görüş ve önerilerimiz maddelerden sonra belirtilmiştir. 2.3.8. Toprak ve Su Kaynakları Yönetimi (10. Plan Taslağı) a. Durum Analizi 1042. Ülkemizde mevcut 112 milyar m³ kullanılabilir su kaynağından yararlanma oranı yaklaşık yüzde 39 olup, bu kaynağın 32 milyar m³ ü (yüzde 73) sulamada, 7 milyar m³ ü (yüzde 16) içme ve kullanmada, 5 milyar m³ ü (yüzde 11) sanayide kullanılmaktadır. Ülkemiz, 2013 yılı itibarıyla kişi başına düşen yaklaşık 1.500 m³ kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler arasında yer almaktadır. 2030 yılında kişi başına düşen 1.100 m³ kullanılabilir su miktarıyla, Türkiye su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelebilecektir. 1043. Toprak ve su kaynaklarının etkin şekilde kullanımı yanında doğal kaynakların korumakullanma dengesinin havza bazında gözetilmesi öncelikli görülmektedir. Bu kapsamda, ülkemizde son dönemde arazi toplulaştırması ve arazi ıslahı çalışmaları, sulama altyapısı ve su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması gibi önlemler alınmış; su yönetim yapısı havza bazlı yaklaşımlarla geliştirilmeye başlanmış; orman varlığımızın geliştirilmesi ve genişletilmesi amacıyla ağaçlandırma, etkin koruma, bakım ve erozyon kontrolü çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Bununla birlikte başta tarım arazileri olmak üzere erozyonla mücadelenin hızlandırılması önemini korumaktadır. 1044. Su yönetiminde etkinliği sağlamak üzere havza bazında entegre koruma ve kontrollü kullanma ilkeleri ile kentsel, endüstriyel, tarımsal faaliyetlere bağlı olarak ortaya çıkan baskı ve etkilerin belirlendiği ve tedbirlerin ortaya konulduğu 26 havzanın tamamı için koruma eylem planları hazırlanmıştır. Bu kapsamda ilk olarak Ergene Havzası Koruma Eylem Planının uygulanmasına başlanmıştır. 4
1045. Ülkemizde mevcut su miktarı; artan talep, kuraklık ve su toplama havzalarındaki kirlenme sonucunda giderek ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmektedir. Planlama, izleme, değerlendirme ve denetim yetersizliği, ortak veri tabanı ve bilgi akışı olmaması, kuruluşlar arası eşgüdümün zayıflığı gibi hususlar, su kaynakları yönetiminde karşılaşılan ana sorunlardır. 1046. Toprak kaynaklarının, toprağın kabiliyetleri doğrultusunda ve arazi kullanımının planlanması temelinde değerlendirilmesi önemini korumaktadır. Diğer yandan, çölleşme ve kuraklıkla mücadele alanında hazırlanan strateji ve eylem planlarının etkin bir şekilde uygulanması, erozyonla mücadelenin etkinleştirilmesi, kirliliğin önlenmesi, toprak yönetiminde koordinasyonun güçlendirilmesi ve böylece toprağın korunması ve verimli kullanılması öncelikli görülmektedir. b. Amaç ve Hedefler 1047. Su ve toprak kaynaklarının miktarının ve kalitesinin korunması, geliştirilmesi ve talebin en yüksek olduğu tarım sektörü başta olmak üzere sürdürülebilir kullanımını sağlayacak bir yönetim sisteminin geliştirilmesi temel amaçtır. TSE -Değerlendirme: Yukarıdaki toprak ve su kaynakları yönetimi (SKY) durum analizinde su kaynakları yönetimini doğrudan etkileyecek iklimsel ve ekolojik değişimler dikkate alınmamıştır.planın bu bölümünde, SKY'de çok etkili olacak İklim düzensizliğine adaptasyon açısından temel bir anlayış ve hedef eksikliği vardır. c. Politikalar 1048. Su yönetimine ilişkin mevzuattaki eksiklik ve belirsizlikler giderilerek kurumların görev, yetki ve sorumlulukları netleştirilecek, su yönetimiyle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon geliştirilecektir. 1049. Ulusal havza sınıflama sistemi, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımına imkân verecek şekilde geliştirilecektir. 1050. Yeraltı ve yerüstü su kalitesinin ve miktarının belirlenmesi, izlenmesi, bilgi sistemlerinin oluşturulması; su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ile kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü sağlanacaktır. 1051. Ülkemiz su potansiyelinin tamamının ihtiyaçlar doğrultusunda sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve kullanımın tarifelendirilmesi sağlanacaktır. 1052. İklim değişikliğinin ve su havzalarındaki tüm faaliyetlerin su miktarı ve kalitesine etkileri değerlendirilerek havzalarda su tasarrufu sağlama, kuraklıkla mücadele ve kirlilik önleme başta olmak üzere gerekli önlemler alınacaktır. 5
1053. Özel öneme sahip doğal korunan alanlar başta olmak üzere, nitelikli tarım arazileri ve orman varlığını koruyacak tedbirler alınacaktır. Bu kapsamda özellikle çölleşme ve erozyona karşı mücadele etkinleştirilecek, tarımsal faaliyetlerin toprak kaynakları üzerindeki çevresel ve sosyal etkileri izlenerek önleyici tedbirler yoğunlaştırılacaktır. 1054. Güncel ve sağlıklı arazi bilgilerine ulaşabilmeyi teminen, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemlerinden faydalanılarak Ulusal Toprak Veri Tabanı oluşturulacak ve arazi kullanım planlaması yapılarak tarım başta olmak üzere toprağın etkin kullanımı sağlanacaktır. 1055. Sulamada sürdürülebilirliğin sağlanması açısından yeraltı su kaynaklarına yönelik miktar kısıtlaması, farklı fiyatlandırma gibi alternatifler geliştirilecektir. 1056. Sulama birliklerinin çalışma süreçleri gözden geçirilecek, sistemin daha etkin hale getirilmesi yönünde alternatifler oluşturulacaktır. TSE-Değerlendirme : Su Kaynakları Yönetimi nin politikalar bölümünde önümüzdeki dönemde su kaynaklarının karşılaşacağı,kentleşme,kirlilik,sektörel Tahsis gibi konularda Makro ve mikro ölçekli hedef ve politikalar yer almamıştır. Gelecek 5 yıl içerinde su kaynakları yönetimi Kentleşme,Kirlilik,Sektörel Tahsis gibi baskıları yaşayacak ve havza bazında entegre planlama anlayışını yerleştirmekte zorlanacaktır. Su kaynakları üzerinde artacak olan bu baskıların azaltılabilmesi sadece yerel veya bölgesel su yönetimine bırakıldığında istenilen sonuçlar alınamamaktadır. Bu nedenle bu politikalar belirlenirken yerel su yönetimlerinin su temininde karşılaşacakları zorluklar ulusal ölçekli plan ve politikalarla rahatlatılması gereklidir. Bunun için kentlere göçün azaltılmasından suyun verimli kullanılmasının teşvikine kadar makro düzeyde etkili politik hedeflerin koyulması önem taşır. 10. Plan'da su kaynakları yönetiminin öncelikle ulusal ölçekte "Merkezi Su Planı" hedefini açıkça vurgulaması gerekirdi. Bu plan doğrultusunda "Nehir Havzası Bazında entegre plan yapılması" hedefine vurgu yapıp bunun önündeki engellerin kaldırılmasın politikalarından söz etmesi uygun olurdu. Bunların 10. Plan hedefleri arasında açıkça tanımlanmamış olması yerelleşmeye yönelik idari yapılanma sonrasında su yönetimini karmaşaya sürükleyebilir. Planın 1052.maddesinde yer alan "İklim Değişikliğinin su miktarına olan etkisinin azaltılması" havza bazında önlem almadan daha çok bu konuda Su Yönetimi yapısının topyekün hazırlanmasını içerir. Çünkü bu konuda politika oluşturulması önce "İklim değişiminin etkileri konusundaki belirsizliği ortadan kaldıracak " araştırma çalışmalarına kadar uzanacak bir "Ulusal Araştırma Planı" ve " Ulusal Eylem Planı" hazırlanması hedefi gerektirir. 6
Kuraklıkla mücadele için öncelikle oluşacak tehditin olası sınırları ve optimum önlem politikaları planlanmalıdır. Bu da Su Kaynakları Yönetimini doğrudan ilgilendirmektedir. İklim modelleri özellikle Akdeniz Bölgesinin, dünyada iklim düzensizliğinden en çok etkilenecek yerlerden biri olacağını ortaya koymaktadır. Bu durum bu bölgede yapılan tüm planları ve plan hedeflerini doğrudan etkileyecektir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Su Kaynaklarının Acil ve Etkili Yönetimi tüm sektörler için çok büyük önem taşıyacaktır. Bu konunun plan hedefler arasında daha belirgin politikalarla yer alması be nedenle çok önemlidir. Su Kullanımı Tarifesi Plan Taslağının 1051. Maddesinde " Ülkemiz su potansiyelinin tamamının ihtiyaçlar doğrultusunda sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve kullanımın tarifelendirilmesi sağlanacaktır. " demektedir. Burada su potansiyelinin sürdürülebilir kullanılması hedefinde suyun " aynı zamanda yaşamsal önemi olan sosyal bir doğal kaynak olduğu ve bu hususun "kullanımın tarifelendirilmesinde" bir plan hedefi olarak söz edilmesi gereklidir. Bu durumda maddenin " Ülkemiz su potansiyelinin her canlının yeterli miktarda ve sürekli olarak ulaşması hedefi doğrultusunda sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve kullanımın tarifelendirilmesi sağlanacaktır. " şeklinde düzenlenmesi yararlı olacaktır. Su Kullanıcı Birlikleri Plan Taslağının 1056. Maddesinde "Sulama birliklerinin çalışma süreçleri gözden geçirilecek, sistemin daha etkin hale getirilmesi yönünde alternatifler oluşturulacaktır." denmektedir. Burada Su Kaynakları Yönetiminde en etkili birimler olması gereken Sulama Birliklerinin özellikle kurumsal olarak güçsüz ve yasal olarak da büyük eksiklikler içinde olduğu görülmelidir.400 'e yakın Sulama Birliğinin çoğu borç içinde olup son dönemde bunlardan 23 adedi kendini feshedip DSİ 'ye geri verilmiştir. Sulama Birlikleri konusunda 10. Planlama Raporunun politikası ve hedefleri çok daha açık ve net olmalıdır. Çünkü su kaynakları yönetimi suyu en çok kullanan bu tarımsal alanda zaafiyet içindedir. Bu zaafiyeti hızla ortadan kaldıracak plan ve politika hedefleri bu nedenle çok büyük öncelik taşımaktadır. Bu maddedeki diğer bir eksiklik ise tarımsal sulama konusunda çok önemli işlevler üstlenen "Sulama Kooperatifleri" nin yer almamış olmasıdır.aslında 10 Kalkınma Planı taslağında Sulama Kooperatiflerinden hiçbir yerde söz edilmemiştir.bu da kalkınma anlayışında kooperatiflerden ne denli uzaklaşılmış olduğunu ortaya koymaktadır. Halbuki 2012 yılı BM tarafında "Dünya Kooperatifçilik Yılı "olarak ilan edilmiş ve "kooperatifleşme" yaşanan ekonomik krizden kurtulma çaresi olarak açıklanmıştır. 7
Sulama Kooperatiflerin özellikle bizim gibi ülkelerde ve tarımsal sulama gibi stratejik bir konuda büyük önem taşıdığı açıktır. Ülkemizdeki 2500 sulama kooperatifi, 300 000 çiftçi ortak ile 1 800 000 nüfus'u temsil ederek üretim, istidam,göçü önleme gibi birçok alanda çok önemli katkılar sağlıyor.bu nedenle yaşadığı sorunlardan bir an önce kurtularak Su Kaynakları Yönetim zincirinde etkili bir şekilde yer alması gerekmektedir. Bu nedenle bu Madde "Sulama birliklerinin ve Sulama Kooperatiflerinin kuruluş kanunu yeniden ele alınıp düzenlenerek birliklerin ve kooperatiflerin daha etkin hale getirilmesi yönünde hızlı ve etkili çalışmalar yapılacaktır." şeklinde düzenlenmelidir. 8