FRONTAL SİNÜS KOLESTEATOMU

Benzer belgeler
Maksiller Sinüs Piyoseli: İki Olgu Sunumu

KOMPLİKASYONU: FRONTAL SİNÜS MUKOSELİ FRONTAL SINUS MUCOCELE FORMATION AS A LATE COMPLICATION OF TRANSCRANIAL PITUITARY SURGERY Rinoloji

Yakup Yegin, Mustafa Çelik, Kamil Hakan Kaya, Burak Olgun, Selçuk Güneş, Ayşe Pelin Yiğider, Mustafa Suphi Elbistanlı, Fatma Tülin Kayhan

Paranazal sinüs mukosellerinin göz komplikasyonları

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

İki taraflı frontal sinüs kaynaklı inverted papillom

Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ünivetsitesi Acil Tıp AD.

Malign paranazal sinüs tümörlerinin tanısında bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme

Maksiler sinüste fibröz displazi: Tanı ve tedavi

Dev frontal sinüs mukopiyoseli

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Nazal Septumda Dev Pleomorfik Adenom: Bir Vaka Sunumu Huge Pleomorphic Adenoma in the Nasal Septum ; A Case Report Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları

Paranazal Sinüs Osteomları

Bukkal Bölgeden Kaynaklanan Pleomorfik Adenom: Olgu Sunumu

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

FRONTOETMOİD MUKOSELLERDE ENDOSKOPİK YAKLAŞIM (+)

Komplike Fronto-Orbital Mukosel Olgusu

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

SUBMENTAL BÖLGEDE YERLEŞİMLİ DEV EPİDERMAL KİST

Adrenal kitlelerde yönetsel sorunlar

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ

Konjenital Petröz Apeks Kolesteatomları

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji

Dr. Mehmet Seçer,* Dr. Nilay Taş,** Dr. İsmail Ulusal*

Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi KBB Kliniği, Antalya

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri

MAKSİLLER SİNÜSTE BİR YABANCI CİSİM OLARAK KANAL GÜTASI ÖZET

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

(RANULA : TEKRARLAYAN BİR OLGU) RANULA : AĞIZ TABANINDA TEKRARLAYAN BİR OLGU ÖZET

Aydın Bora 1, Adem Yokuş 1, Alpaslan Yavuz 1, Cihat Kaya 1, Suat Orak 1, Mehmet Deniz Bulut 1, Gülay Bulut 1. Abstract.

Osteoid osteoma genellikle uzun kemiklerin korteksini, vertebraları ve nadiren kranial

İZOLE SFENOİD SİNÜS ASPERGİLLOZİSİ ISOLATED SPHENOID SINUS ASPERGILLOSIS Rinoloji

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

FONKSİYONEL ENDOSKOPİK SİNÜS CERRAHİSİ SONUÇLARIMIZ

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

1-Radyolojide Fizik Prensipler Amaç:Radyolojide kullanılan görüntüleme sistemlerinin fiziksel çalışma prensiplerinin öğretilmesi amaçlanmıştır.

Paranazal Sinüslerde İnverted Papillom Zemininde Gelişmiş Bilateral Yassı Hücreli Karsinomun Bilateral Lateral Rinotomi Yaklaşımı ile Tedavisi

ORBİTAL KİTLEYİ TAKLİT EDEN FRONTAL SİNÜS MUKOPİYOSELİ FRONTAL SINUS MUCOPIYOCELE MIMICKING ORBITAL MASS Rinoloji

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

NADİR BİR KRONİK RİNOSİNÜZİT NEDENİ: EKTOPİK 3. MOLAR DİŞ VE DENTİGERÖZ KİST

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

Paranazal Sinüs Anatomik Varyasyonlarının Bilgisayarlı Tomografi ile Analizi

Kapalı sistem beyin biyopsi yöntemleri; histopatolojik değerlendirmede algoritma

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

KRONİK SİNÜZİTLİ HASTALARDA RADYOLOJİK ve CERRAHİ BULGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

İNVERTED PAPİLLOMLU OLGULARDA KLİNİK TANI VE TEDAVİ YAKLAŞIMIMIZ

T AD. Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi sonuçlarımız ARAŞTIRMA. Mehmet Fatih Garça 1, Öner Çelik 2, Erdoğan Gültekin 3, Mehmet Külekçi 4

Dr. Öğr. Üyesi Nazan KOÇAK * Prof. Dr. Pelin GÜNERİ * Prof. Dr. Uğur TEKİN ** ABSTRACT

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

Primer Akciğer Tümörlerinde Soliter Beyin Metastazlı Hastada Gamma Knife ile Radyocerrahi

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

ORBİTA ORBİTA KİTLELERİ 1- LAKRİMAL BEZ KİTLELERİ: - Lenfoid prolefilasyonlar - Epitel kökenli iyi ya da kötü huylu tümörler

NAZAL KİTLELER SALİH BAKIR KBB NOTLARI

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Sfenoetmoidal Bölgede Renal Hücreli Kanser Metastazı: Olgu Sunumu*

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir!

Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2. Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman

BİLDİRİ. 3 (Bildiri ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster Bildiri

Petröz apeks kolesteatomu: Olgu sunumu

Petroz apeks mukoseli

MAKSİLLOFASYAL TRAVMALARDA ÜÇ BOYUTLU BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve

Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI

Tiroid Papiller Kanserde Güncel Kanıtlar ve Gerçekler. Kılavuzlara göre Ameliyat Stratejisi Değişti mi?

Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İnverted Papillomada Cerrahi Tedavi Yaklaşımları

BETATOM EMAR GÖRÜNTÜLEME VE TANI MERKEZİ DENTO MAKSİLLO FASİYAL RADYOLOJİ BİRİM

Sol Mastoid Kemikte Monostotik Fibröz Displazili Bir Olgunun MRG Bulguları

GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME

Osteosarkom multipl myelomdan sonra en s k görülen primer

KARACİĞER KİST HİDATİĞİNİN PERKÜTAN TEDAVİSİNDE SEKDİNGER VE TROKAR TEKNİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI. Dr. Mustafa Özdemir

Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara

OLGU SUNUMU. Dr. Ömer Fatih ÖLMEZ Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

Sinonazal İnverted Papillom; Tedavi Yöntemleri ve Klinik Sonuçları

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği

Türk Toplumunda Etmoid Çatı ve Kafa Tabanı Analizi

Abstract. Özet. Giriş. Olgu Sunumu. Başvuru: Kabul: Yayın:

Özet. Abstract. Giriş. Olgu Sunumu. Başvuru: Kabul: Yayın:

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma

Orbital tutulumu olan etmoid sinüs mukoseli: ki olgu sunumu

Sinonazal Varyasyonların BT Analizi ve Sinüzit İle İlişkisi

SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı. Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine


Transkript:

OLGU SUNUMU FRONTAL SİNÜS KOLESTEATOMU Dr. Sinan ATMACA, Dr. Ozan Bağış ÖZGÜRSOY, Dr. İrfan YORULMAZ, Dr. Muharrem GERÇEKER Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye ÖZET Frontal sinüs kolesteatomları nadir görülen, paranazal sinüslerin diğer inflamatuar (mukosel, pyosel, mukus retansiyon kisti gibi) ve neoplastik (fibrom, osteom, malign tümörler gibi) lezyonlarından klinik ve radyolojik olarak ayırıcı tanısı zor olan lezyonlardır. Bu tebliğde iki frontal sinüs kolesteatom olgusu sunulmuş ve lezyonların özellikle radyolojik bulgularının diğer paranazal sinüs lezyonlarından ayırıcı tanısı ve cerrahi tedavi üzerinde durulmuştur. Frontal sinüs kolesteatomları konvansiyonel radyogramlarda düzgün kenarlı kemik erozyonu ve bilgisayarlı tomografide (BT) kontrast tutulumu olmaması ile paranazal sinüs neoplazilerinden ayırdedilebilir; ancak BT ile mukosel ve kolesterol granülomlarının ekarte edilmeleri mümkün değildir. Kolesteatom ile en fazla karışan patolojilerden biri olan kolesterol granülomları, manyetik rezonans görüntülemede T1 ağırlıklı kesitlerde kolesteatomların hipointens, granülomların ise hiperintens sinyal vermeleri ile ayırdedilirler. Kolesteatom - mukosel ayrımı ise, mevcut görüntüleme yöntemleri ile mümkün değildir. Frontal sinüs mukoseli tanısı konulan hastalarda, düşük olasılıkla da olsa, frontal sinüs kolesteatomu da akılda tutulmalıdır. Kolesteatom vakalarında cerrahi sınırların daha geniş olacağı düşünülürse, bu vakaların cerrahi hazırlığı, tahmin edilenden daha geniş sınırları içerecek şekilde yapılmalıdır. Frontal sinüs kolesteatomlarının tedavisinde tek seçenek cerrahidir ve cerrahinin temel prensibi, kolesteatom matriksinin nüksü önleyecek şekilde bir bütün olarak çıkarılmasıdır. Anahtar kelimeler: frontal sinüs kolesteatomu, paranazal sinüs, tanı, tedavi, cerrahi FRONTAL SINUS CHOLESTEATOMA SUMMARY Frontal sinus cholesteatomas are rare lesions that are hard to differentiate, clinically and radiographically, from inflammatory (i.e. mucocele, pyocele, mucus retention cysts) and neoplastic (i.e. fibroma, osteoma, malignant tumors) diseases of the paranasal sinuses. In this study, two cases of frontal sinus cholesteatoma are presented, stressing their differential diagnosis from other paranasal sinus lesions according to their radiographic appearances and the surgical treatment. Frontal sinus cholesteatomas can be differentiated from other neoplasms by their sharp circumferential bony erosion on radiographs and lack of contrast enhancement on computed tomography (CT) scanning; however, mucoceles and cholesterol granulomas cannot be ruled out by a CT scan. Cholesterol granulomas, one of the most common lesions that need to be differentiated from cholesteatomas, show hyperintense signals, in contrast to the hypointense signals of cholesteatomas on T1 weighted images on magnetic resonance imaging (MRI). It s yet not possible to differentiate cholesteatomas from mucoceles with current imaging methods, including MRI. Although rare, the diagnosis of frontal sinus cholesteatoma should also be considered in patients suspected to have a frontal sinus mucocele. Since the extent of surgery needs to be wider in cholesteatomas, necessary precautions should be considered in the preoperative preparation of these patients. Surgery is the sole treatment option for frontal sinus cholesteatomas and the basic principle of surgery is to remove the cholesteatoma matrix in continuity, in order to prevent recurrence. Keywords: frontal sinus cholesteatoma, paranasal sinuses, diagnosis, treatment, surgery GİRİŞ Frontal sinüs kolesteatomları nadir görülen, diğer inflamatuar ve neoplastik lezyonlardan klinik ve radyolojik olarak ayırıcı tanısı zor olan lezyonlardır. Keratom, keratokist, epidermoid kist ve kolesterol granülomu olarak da adlandırılan kolesteatomlara, insan vücudunda çoğunlukla temporal kemikte, daha nadir olarak da böbrek, testisler, cilt, meme, orbita, santral sinir sistemi, mandibula ve paranazal sinüslerde rastlanmaktadır. İlki 1916 yılında Haeggstrom tarafından olmak üzere, dünya literatüründe paranazal sinüslere ait bildirilen kolesteatom sayısı 50 nin altındadır. İletişim kurulacak yazar: Dr. Sinan Atmaca, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, KBB Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye, Tel: +90 312 4670998, E-posta: sinanatmaca@yahoo.com Gönderilme tarihi: 27 Mart 2002, revizyon isteme tarihi: 15 Mayıs 2002, yayın için kabul edilme tarihi: 16 Mayıs 2002 Paranazal sinüs kolestetaomları en sık frontal sinüste, daha sonra etmoid ve maksiller sinüslerde bildirilmiştir 1.Paranazal sinüs kolesteatomlarının tanısı genellikle operasyon esnasında konur. Preoperatif klinik ve radyolojik bulguları, ayırıcı tanıda dikkate alınması gereken paranazal sinüslerin diğer inflamatuar (mukosel, pyosel, mukus retansiyon kisti gibi) ve neoplastik (fibrom, osteom, malign tümörler gibi) lezyonları ile benzerlikler gösterir 1-3. Tedavi edilmezse; yüzde şekil bozukluğu, körlük, karsinomatöz dejenerasyon ve ölüme neden olabilir 1,4. Frontal sinüs kolesteatomlarının tedavisinde cerrahi, mutlak seçenektir. Kolesatetatomun tamamen çıkarılması, drenajın sağlanması ve düzenli kontrol muayeneleri ile rezidü, nüks ve komplikasyonların önlenmesi mümkündür. Bu makalenin amacı, iki frontal sinüs kolesteatom olgusunu sunmak ve lezyonun özellikle 17

radyolojik bulgularının diğer paranazal sinüs lezyonlarından ayırıcı tanısını vurgulamaktır. Olgu 1: 24 yaşında erkek hasta, Eylül 1997 tarihinde, sol üst göz kapağında ve yüzün sol tarafında, özellikle son 1 aydır belirgin artış gösteren şişlik ve ağrı şikayetleri ile başvurdu. Fizik muayenesinde, sol üst göz kapağında ödem ve eritem izlendi; nazal kavitede patolojik bulgu yoktu Paranazal sinüs bilgisayarlı tomografi (PNS- BT) incelemesinde; solda frontal sinüsü tamamen dolduran, üstte lateralde sinüs duvarını erode eden, altta yine orbita tavanını destrükte ederek orbitayı invaze eden ve solda etmoid hücreleri tutan lezyon izlendi (Şekil 1). Hastanın kranial manyetik rezonans görüntüleme (MRG) incelemesinde; solda frontal sinüs içerisinde, orbita tavanını destrükte ederek orbita yağ dokusu içerisine minimal uzanım gösteren, T1 ağırlıklı kesitlerde hipointens, T2 ağırlıklı kesitlerde hiperintens sinyal karakterine sahip lezyon izlendi (Şekil 2,3). Bu görüntüleme özellikleri ile lezyon frontal sinüs mukoseli olarak değerlendirildi. Şekil 1: Birinci olgunun solda frontal sinüsü tamamen dolduran, üstte lateralde sinüs duvarını erode eden, altta orbita tavanını destrükte ederek orbitayı invaze eden ve solda etmoid hücreleri tutan lezyonuna ait koronal paranazal sinüs bilgisayarlı tomografi kesiti. Şekil 2: Birinci olgunun solda frontal sinüs içerisinde orbita tavanını destrükte ederek orbita yağ dokusu içerisine minimal uzanım gösteren, hipointens sinyal karakterine sahip lezyonuna ait T1 ağırlıklı aksiyel manyetik rezonans görüntüleme kesiti. Şekil 3: Birinci olgunun hiperintens sinyal karakterine sahip lezyonuna ait T2 ağırlıklı aksiyel manyetik rezonans görüntüleme kesiti. Hastaya genel anestezi altında, bikoronal insizyon ile osteoplastik fleple frontal sinüzotomi operasyonu uygulandı. Periost flebi devrildikten sonra, Caldwell grafisinden hazırlanan hiperpnömatize olan frontal sinüsün şablonu referans alınarak osteotomi sınırları belirlendi ve osilasyonlu testere yardımıyla frontal sinüs ön duvarı flebi kaldırıldı. Sol frontal sinüs mukozasının ödemli ve hipertrofik olduğu, sinüsün püy ve beyaz, peynir kıvamında debris ile dolu olduğu gözlendi. Lezyonun frontal sinüs kolesteatomu ile uyumlu olduğu düşünüldü. Superior orbital rim ve orbita üst duvarının erode olduğu, keratinize epitel matriksin üst göz kapağı lateralinde lakrimal beze kadar ilerlediği görüldü. Sol frontal sinüs mukozası, püy ve debris temizlenerek sol frontal reses görüntülendi. Ardından, epitel eliminasyonunu sağlamak amacıyla sinüs duvarları elmas tur yardımıyla sert kemiğe ulaşılana dek turlandı; kolesteatom matriksi, üst göz kapağına olan uzantısı da takip edilerek lakrimal bezin lateral kısmıyla birlikte total rezeke edildi. İnterfrontal septum rezeke edilerek frontal sinüs tek bir boşluk haline getirildi. Bu boşluk, karın bölgesinden alınan serbest subdermal yağ dokusu grefti ile oblitere edildi. Frontal sinüs ön duvarı, titanyum mikroplak ve vidalarla kalvariuma tespit edildi. Spesimenin histopatolojik tanısı kolesteatom olarak rapor edildi. Post-operatif seyri normal olan hastanın 3,5 yıllık takibinde klinik ve radyolojik olarak residü ya da nüks bulgusuna rastlanmadı. Olgu 2: 67 yaşında erkek hasta Ekim 2000 tarihinde, burun üzerinde, sağ göz çevresinde ve alnın sağ tarafında 10 aydır artış gösteren şişlik ve sağ gözde görmede progresif azalma şikayetleri ile başvurdu. Fizik muayenesinde; sağ frontal bölgede kaş üzerinden başlayıp sağ göz küresini laterale iten, sağda nazal dorsuma ve yanağa uzanan ağrısız, lastik kıvamında, 4x3 cm lik fikse kitle, sağ gözde proptozis ve her iki nazal kavitede alt ve orta konkalarda yaygın polipoid dejenerasyon görüldü. 18

Sağ nazal kavitede, polipoid dejenerasyon gösteren orta konkanın lateralinde frontal resese uzanan beyaz renkli peynir kıvamında debris görüldü ve kolesteatomdan şüphelenildi. Hastanın PNS-BT sinde; sağda frontal sinüsü tamamen tutan, üstte sinüs kemik duvarını erode ederek frontal loba uzanan, altta yine sinüs duvarını erode ederek orbitayı ve sağda etmoid hücreleri tutan kitle izlendi (Şekil 4). Beyin-orbita-yüz MRG sinde; sağ frontal sinüsü tamamen dolduran, frontal sinüs ön, alt ve arka kemik duvarlarını erode ederek önde alın bölgesinde ciltaltına, altta orbita superomedialine ve etmoid hücrelere, arkada frontal loba bası yapacak şekilde epidural mesafeye ilerleyen, T1 ağırlıklı kesitlerde hipointens, T2 ağırlıklı kesitlerde hiperintens sinyal karakterli kitle görüldü (Şekil 5,6). Şekil 4: İkinci olgunun sağda frontal sinüsü tamamen tutan, üstte sinüs kemik duvarını erode ederek frontal loba uzanan, altta yine sinüs duvarını erode ederek orbitayı ve sağda etmoid hücreleri tutan kitlesine ait koronal paranazal sinüs bilgisayarlı tomografi kesiti. Şekil 5: İkinci olgunun sağ frontal sinüsü tamamen dolduran, frontal sinüs ön, alt ve arka kemik duvarlarını erode ederek önde alın bölgesinde ciltaltına, altta orbita supero-medialine ve etmoid hücrelere, arkada frontal loba bası yapacak şekilde epidural mesafeye ilerleyen, hipointens sinyal karakterine sahip lezyonuna ait T1 ağırlıklı aksiyel manyetik rezonans görüntüleme kesiti. Şekil 6: İkinci olgunun hiperintens sinyal karakterine sahip lezyonuna ait T2 ağırlıklı aksiyel manyetik rezonans görüntüleme kesiti. Sağ orta meatustaki debris örneklerinin histopatolojik incelemesi amorf aselüler materyal olarak rapor edildi. Debrisin bakteri kültüründe, koagülaz negatif stafilokok, pnömokok ve az miktarda P.aeruginosa üredi. Hastaya genel anestezi altında, bikoronal insizyon ile müdahale edildi. Periost flebi devrilirken sağ orbita superiorunda frontal kemikte defekte rastlandı. Disseksiyon nazal dorsuma doğru ilerletilirken, sağ orbita medialini, frontal sinüsü, sağ etmoid hücreleri ve sağ nazal kavite superior kısmını dolduran beyaz renkli, peynir kıvamında debris içeren keratom izlendi. Bifrontal kraniotomi yapılarak tamamen ekstradural olan bu doku, sağda orbita tavanı periostundan, frontal lob durasından ve nazal septumdan sıyrılarak çıkartıldı. Frontal bölgedeki kemik defekti kraniotomi ile çıkarılan kemik parçasından hazırlanan iç tabula split kalvarial kemik grefti ile kapatıldı. Frontal sinüs kavitesi, serbest abdominal subdermal yağ dokusu grefti ile oblitere edildi ve üzeri galea-periost flebi ile örtüldü. Daha sonra endoskopik yöntemle her iki nazal kavitedeki polipler ve polipoid dejenerasyona ugramış orta konka ön uçları rezeke edildi ve etmoidektomi yapıldı. Histopatolojik inceleme sinüzal polip ve kolesteatom olarak rapor edildi. Hastanın 6 ay sonra yapılan muayenesinde rezidü ve nüks lehine bulgu saptanmadı. TARTIŞMA Frontal sinüs kolesteatomlarına nadir rastlandığından, frontal kitleli hastaların preoperatif değerlendirmesinde ilk akla gelen ön tanılar arasında kolesteatom genellikle yer almamaktadır. Benzer semptomlar ve radyolojik özellikler göstermesi ve daha sık rastlanması nedeniyle mukosel daha öncelikli olarak akla gelmektedir. Bu makalede takdim edilen iki hastanın da preoperatif radyolojik değerlendirilmeleri mukosel lehine yorumlanmıştır. Kolesteatomu taklit edebilecek diğer olası lezyonlar; kolesterol granülomu, fibromlar, malign tümörler, osteomlar ve metastatik tümörlerdir. Semptomlar, kolesteatomun aşındırıcı ve kitle bası etkisine bağlı ortaya çıkar. Sık görülen 19

belirtileri, alında şişlik, proptozis, görmede azalma, diplopi, başağrısı, burun tıkanıklığı ve burun akıntısıdır. Ancak bu semptomlar, başta mukosel olmak üzere ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken diğer lezyonlarda da görülebildiğinden, ayırdedici nitelik taşımazlar. Fizik muayenede; frontal bölgede veya gözde şişlik, proptozis görülebilir. Frontal kolesteatomlar palpasyonla ağrısız ve lastik kıvamındadırlar; ancak, bu bulguların hiçbiri kolesteatomu ayırdettirecek nitelikte değildir. Bu makalede sunulan ikinci olguda olduğu gibi, ancak muayenede nazal kavitede debris görülürse kolesteatom tanısının preoperatif dönemde koyulması mümkün olabilir. Kolesteatom, konvansiyonel grafilerde keskin sınırlı, yuvarlak kemik defekti olarak kendini gösterir. Kemik erozyonu, etmoid hücrelerde, frontal sinüs ön ve arka tabulalarında ve supraorbital çerçevede olabilir. Bu konvansiyonel radyolojik bulgular ayırıcı tanıda önemsizdir; çünkü, aynı bulgulara mukosel ve diğer frontal sinüs tümörlerinde de rastlanabilir. Kolestetaomlar, bilgisayarlı tomografi de (BT), keratin içermesi nedeniyle kontrastlı ve kontrastsız incelemelerde beyine oranla daha düşük dansiteye sahiptirler; düzgün kenarlı ve homojen yoğunlukta bir kitle şeklinde görünürler. Magnetik rezonans görüntüleme de (MRG) T1 ağırlıklı kesitlerde, ihmal edilebilir ya da çok düşük yoğunluklu sinyal verirken, T2 ağırlıklı kesitlerde yüksek yoğunluklu sinyaller verirler; intravenöz Gd- DTPA ile kontrast tutulumu yoktur. Kolestetaom, BT de pürüzsüz kemik erozyonu ve kontrast tutulumu olmaması ile paranazal sinüs neoplazilerinden ayırdedilebilir; ancak BT ile mukosel ve kolesterol granülomlarının ekarte edilmesi mümkün değildir. Kolesteatom ile en fazla karışan patolojilerden biri olan kolesterol granülomları, T1 ağırlıklı kesitlerde kolesteatomların hipointens, granülomların ise hiperintens sinyal vermeleri ile ayırdedilir. Mevcut görüntüleme yöntemleri ile pre-operatif değerlendirmede kolesteatom-mukosel ayrımını yapmak mümkün değildir (Tablo). Frontal sinüs mukoseli tanısı konulan hastalarda, düşük olasılıkla da olsa, frontal sinüs kolesteatomu da akılda tutulmalıdır. Kolesteatom vakalarında cerrahi sınırların daha geniş olacağı düşünülürse, bu vakaların cerrahi hazırlığı, tahmin edilenden daha geniş sınırları içerecek şekilde yapılmalıdır. Frontal sinüs kolesteatomlarının tedavisinde tek seçenek cerrahidir. Cerrahinin temel prensibi, kolesteatom matriksinin nüksü önleyecek şekilde bir bütün olarak çıkarılmasıdır. Frontal sinüse yönelik açık cerrahi için en uygun yaklaşım şekli olan bikoronal skalp insizyonu ve osteoplastik fleple kolesteatom çıkarıldıktan sonra, üzerinde kalan epitel hücrelerini tamamen ortadan kaldırmak için kemik yüzey tur yardımıyla traşlanmalıdır. Kolesteatomun frontal sinüs arka tabulasını aşındırıp dura ile temasta olduğu durumlarda, dura dış yaprağı kısmen veya gerekiyorsa tam katlı rezeke edilip dura onarımı yapılmalıdır. Kolesteatom kitlesinin çıkartılmasını takiben oluşan frontal bölgedeki potansiyel boşluk serbest yağ grefti ile oblitere edilmelidir. Temporal kemik kolesteatomlarında olduğu gibi, frontal sinüs kolesteatomlarının oluşum şekli de kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda öne sürülen teorilerde fetal inklüzyonlar, migrasyon, metaplazi ve implantasyon suçlanmıştır 1-5. Özgeçmişinde frontal sinüs cerrahisi, veya penetran travması bulunmayan hastalarda implantasyon mekanizmasının geçerliliği söz konusu değildir. Temporal kemik için mantıklı görünen migrasyon mekanizması, frontal sinüsü döşeyen respiratuar epitelin keratinize yassı hücreli epitel ile komşuluğu bulunmadığı için frontal sinüste pek muhtemel değildir. Kronik inflamasyon zemininde gelişen yassı hücreli metaplazi, veya fetal ektodermal inklüzyonlar, frontal sinüs kolesteatomları için en olası görünen oluşum mekanizmalarıdır. Bu makalede sunulan ikinci olguda nazal mukozada bulunan yaygın polipoid dejenerasyon varlığı, olası mekanizma olarak primer polipoid dejenerasyon zemininde gelişen yassı hücreli metaplaziyi düşündürmektedir. Ancak bunun tam aksine, polipoid dejenerasyon, frontal kolesteatomun neden olduğu sekonder inflamasyona bağlı gelişmiş olması da mümkündür. Sunulan birinci olguda frontal sinüs dışında inflamatuar değişikliklerin olmaması, kolesteatom gelişmesinde fetal inklüzyon olasılığını daha güçlü düşündürmektedir. Operasyonlar esnasında kolesteatomların oluşum mekanizmalarını kesin aydınlatabilecek başka herhangi bir ipucuna rastlanmamıştır. T1 T2 Kontrast Tutulumu Kolesteatom Hipointens Yok Mukosel Hipointens Yok Kolesterol Yok granülomu Fibrom Hipo- Var Osteom Hipointens Hipo- Var Malignite Hipo- Hipo- Var Tablo: Lezyonların MRG bulguları 20

KAYNAKLAR 1. Hartman JM, Stankiewicz JA. Cholesteatoma of the paranasal sinuses: Case report & review of the literature. Ear Nose Throat J 1991;70 (10):719-25 (PMID:1782882) 2. Cingi E, Cingi C. Ethmoidal Cholesteatoma. Ann Otol Rhinol Laryngol 1991;100:424-6 (PMID: 2024902) 3. Storper IS, Newman AN. Cholesteatoma of the maxillary sinus. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 1992; 118:975-977 (PMID: 1503726) 4. Campanella RS, Caldarelli DD, Friedberg SA. Cholesteatoma of the frontal and ethmoid areas. Ann Otol 1979;88:518-23 (PMID: 475248) 5. Holt GR, Holt JE, Davis WE. Late recurrence of a frontal sinus cholesteatoma 1977;86:852-855 (PMID: 596787) 21