ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ULUS İNŞA SÜRECİNDE ETNİK PARTİLER: SINN FEIN VE BDP

Benzer belgeler
ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm

1. Kavramsal Olarak Terör ve Terörizm...74 A. Tarihsel Süreç İçerisinde Değişen Anlam...76

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

İ Ç İ N D E K İ L E R

MEDYADA ETNİK TEMSİL ÖRNEĞİ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

ACR Group. NEDEN? neden?

DERS PROFİLİ. POLS 433 Güz Mehmet Turan Çağlar

INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

Araştırma Notu 15/181

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İSTEYENLER ULUSU NASIL TASVİR ETTİLER? 1

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

İlker Gökhan ŞEN. Doğrudan Demokrasi: Kurumlar, Hukuki ve Siyasi Sorunlar

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Siyaset Bilimine Giriş I SBG Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Temel Kavramlar Bilgi :

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci

ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

5. Hafta: Farklı Devlet Oluşumu Yaklaşımları-1

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

2016 KONYA İKİ DOĞU İKİ BATI ULUSLARARASI ÖĞRENCİLER AKADEMİSİ BAŞVURU KLAVUZU

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

MEDYA ENTELEKTÜEL PAYLAŞIM PROGRAMI

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bu Pazar seçim olsa hangi partiye oy vereceği konusunda kararsız olan seçmenlerin %44 ü 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde AKP ye oy vermiştir.

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE'DE ORTAK BİR KİMLİK OLARAK "ÖTEKİLİK" İKİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM... 27


1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN

SAĞLIKTA İLETİŞİM DR. İLKER TELLİ SAĞLIK-DER GENEL MERKEZ

Transkript:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ULUS İNŞA SÜRECİNDE ETNİK PARTİLER: SINN FEIN VE BDP YÜKSEK LİSANS TEZİ Abdulcelil KAYA Ankara- 2013

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ULUS İNŞA SÜRECİNDE ETNİK PARTİLER: SINN FEIN VE BDP YÜKSEK LİSANS TEZİ Abdulcelil Kaya Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Elçin AKTOPRAK UZGEL Ankara- 2013

İÇİNDEKLER GİRİŞ... iii A. ETNİSİTE VE ETNİK KİMLİK... 1 B. MİLLET VE MİLLİYETÇİLİK... 6 C. ETNİK PARTİ... 15 D. ETNİK PARTİLER VE ULUS İNŞASI... 23 II. BÖLÜM: SİNN FEİN... 27 A. İRLANDA MİLLİYETÇİLİĞİ VE ULUSAL KİMLİĞİ... 27 1. İRLANDALI ULUSAL KİMLİĞİNİN ŞEKİLLENMESİNDEKİ FAKTÖRLER... 27 2. İRLANDA MİLLİYETÇİLİĞİNİN ORTAYA ÇIKIŞI VE İLK ÖRGÜTLENMELER... 32 3. ULUSAL BİLİNCİN YAYILMASI: KELT UYANIŞI VE PASKALYA AYAKLANMASI... 36 a. Kelt Uyanışı... 37 b. Paskalya Ayaklanması... 42 B. BİR ETNİK PARTİ OLARAK SİNN FEİN... 44 1. SINN FEIN İN KURULUŞU VE İDEOLOJİSİ (1905-1948)... 44 a. Serbest İrlanda Cumhuriyeti nin Kuruluşu ve Kuzey İrlanda Sorunu... 47 b. Sinn Fein in IRA ile İlişkileri... 48 2. İRLANDA ULUSAL KİMLİĞİNİN CANLANMASI: THE TROUBLES DÖNEMİ... 50 a. Yurttaş Hakları Hareketi... 51 b. Açlık Grevleri ve Sinn Fein in Siyasete Dönüşü... 53 c. Sinn Fein ve Kuzey İrlanda Barış Süreci... 56 3. 21. YÜZYILDA SİNN FEİN VE İRLANDALI ULUSAL KİMLİĞİ... 63 III. BÖLÜM: BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ (BDP)... 69 A. KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ VE ULUSAL KİMLİĞİ... 69 1. KÜRT ULUSAL KİMLİĞİNİN ŞEKİLLENMESİNDEKİ FAKTÖRLER.. 69 2. KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİN ORTAYA ÇIKIŞI: İLK ÖRGÜTLENMELER... 72 3. KÜRT ULUSAL BİLİNCİNİN YAYILMASI... 75 i

a. Cumhuriyet Dönemi İsyanları... 75 b. 1960 lar: Kürt Kimliğinin Sosyalizmle Buluşması... 78 c. Kürt Ulusal Bilincinin Canlanması: PKK ve 12 Eylül... 80 B. ETNİK PARTİLEŞME SÜRECİ OLARAK KÜRT YASAL SİYASİ HAREKETİ VE BDP... 84 1. KÜRT YASAL SİYASİ HAREKETİ VE KÜRT ULUSAL KİMLİĞİ... 84 a. HEP, DEP, HADEP... 84 b. Çatışmasızlık ve Ulusal Kimliğin Krizi... 91 2. KÜRT ULUSAL KİMLİĞİNİN TAHKİM EDİLMESİ VE BDP... 98 3. BDP, KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ VE ULUSAL KİMLİĞİ... 103 a. Okul Boykotları ve Dil Kampanyaları... 107 b. Sivil Cuma Namazları... 108 c. BDP li Belediyelerin Faaliyetleri... 109 d. Kitlesel Mitingler ve Protesto Gösterileri... 111 e. Kürt Sorununun Çözüm Süreci ve BDP... 112 SONUÇ... 114 KAYNAKÇA... 126 ÖZET... 144 ABSTRACT... 145 ii

GİRİŞ Yirminci yüzyıl, dünyanın birçok bölgesinde etnik çatışmaların yaşandığı ve bu çatışmaların büyük yıkımlara, katliamlara ve bölünmelere neden olduğu bir yüzyıl oldu. Hala dünyanın pek çok yerinde etnik çatışmalar düşük ya da yüksek düzeyde devam etmektedir. Demokratik ülkelerde, yaşanan çatışmaları yine demokratik yöntemlerle sona erdirme yolu izlenirken bazı ülkelerde sorun çatışmanın arttırılması yöntemiyle bitirilmeye çalışılmakta, fakat bu durum ayrışma ve tahribatların daha da derinleşmesine yol açmaktadır. Geçtiğimiz yüzyılın en çok ses getiren ve yıkıcı etki bırakan etnik çatışmalarından ikisi Kuzey İrlanda ve Kürt sorunlarıdır. Birleşik Krallık ın Kuzey İrlanda yı sömürgeleştirdiğini öne süren İrlandalılar, İrlanda adasının güneyinde İrlanda Cumhuriyeti nin kurulmasından beri Birleşik Krallık la çatışma halindedirler. İsyancıların talebi Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti nin birleşmesi, böylece birleşik ve bağımsız İrlanda nın kurulmasıdır. Kuzey İrlanda sorununda taraflar İngiltere ile IRA-Sinn Fein dir. IRA silahlı bir örgüt, Sinn Fein ise IRA yla paralel siyasi ajandaya ve toplumsal desteğe sahip olan yasal bir siyasi partidir. Türkiye deyse, ülkenin güneydoğusu ve doğusunun Türkiye tarafından sömürgeleştirildiğini ve bu bölgelerin tarihsel olarak Kürdistan ın parçaları olduğunu öne süren ve Türkiye nin bölge üzerindeki baskılarının son bulması için mücadele ettiklerini söyleyen hareketler vardır. Türkiye deki çatışmanın tarafları Türkiye ve iii

PKK ile BDP dir. PKK silahlı bir örgüttür. BDP ise, IRA - Sinn Fein ilişkisinde olduğu gibi PKK yle ortak taban ve siyasal amaçlara sahip yasal bir partidir. Türkiye deki Kürt sorunu ve çatışmalı süreç yaklaşık 90 yıldır, düşük ya da yüksek düzeyde, devam ediyor olsa da bugün çatışma Türkiye ve 1978 de kurulmuş olan PKK arasında sürmektedir. Birleşik Krallık ve Türkiye de yaşanan sorun ve çatışmalarda binlerce insan hayatını kaybetti, on binlercesi göç etmek zorunda kaldı. Her iki çatışma süreci cereyan ettikleri ülkelere ekonomik, toplumsal ve siyasal anlamda ciddi tahribatlar verdi. Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda sorununu 1998 de imzalanan ve Hayırlı Cuma Antlaşması olarak bilinen antlaşmayla kısmen çözdü. Türkiye de ise çatışmaların bitmesi ve Kürt sorununun çözüme kavuşturulması için halihazırda bir müzakere süreci yürütülmektedir. Her iki ülkede de hem çatışmalar esnasında hem de sorunların çözüm süreçlerinde yasal siyasi partiler önemli roller oynadılar/oynamaktadırlar. Sinn Fein, yüz yıldan fazladır İrlanda sorununda etkin olan bir partidir. Parti halen Kuzey İrlanda da siyaset yapan en güçlü partilerden biri konumundadır. BDP ise 2008 yılında kurulmuş ve 2010 da faal hale gelmiş olmakla beraber daha eski bir siyasal geleneğin parçasıdır. BDP li siyasetçiler de kendilerini 1990 da kurulan HEP le başlayan siyasi çizginin parçası saymaktadırlar. Bu çizgi bu çalışmada Kürt yasal siyasi hareketi olarak adlandırılacaktır. Tezin iki temel sorusu vardır: 1- Yasal etnik partiler, içerisinde siyaset yaptıkları grubun ulusal kimliğinin inşasında, bu kimliğin tahkim ve mobilize edilmesinde nasıl bir rol oynarlar? iv

2- Birer etnik parti olarak değerlendirilecek olan Sinn Fein ve BDP, İrlandalı ve Kürt ulusal kimliklerinin inşa ve canlanma aşamalarında nasıl bir işleve sahiptirler? Tezin birinci bölümünde çalışmanın kavramsal ve kuramsal çerçevesi anlatılacaktır. Etnisite, etnik kimlik, millet, milliyetçilik ve etnik parti gibi kavramların bu çalışma bağlamındaki içerikleri açıklanacatır. Etnik parti olarak değerlendirilen Sinn Fein ve BDP nin, çeşitli ölçütlere tabi tutularak neden etnik parti olarak nitelendirildikleri belirtilecektir. Bölümün sonunda etnik partilerin ulus inşa süreçlerinde ve ulusal kimliklerin tahkim ve mobilize edilmesinde oynadıkları rol üzerinde durulacaktır. Tezin ikinci bölümünde İrlanda milliyetçiliği, İrlandalı ulusal kimliğinin inşası, Kuzey İrlanda sorunu, Sinn Fein in kuruluşu gelişimi ve ideolojisi ile partinin İrlandalı ulusal kimliğinin milliyetçi talepler doğrultusunda mobilize edilmesindeki rolü ele alınacaktır. İrlandalı ulusal kimliğinin inşasının bütün aşamaları bu çalışmanın temel konuları olmamakla birlikte Sinn Fein in kimlik inşasındaki yerini tam olarak anlayabilmek için inşa sürecinin tarihsel aşamalarına da değinmek gerekecektir; zira kimlik inşa sürecinin aşamaları bir süreklilik arz etmektedir ve Sinn Fein de bu sürecin bir aşamasında devreye girmektedir. İkinci bölümde ayrıca Sinn Fein in milliyetçi ideolojiyle ilişkisi ve İrlanda milliyetçiliğinin gelişmesinde tuttuğu yer de irdelenecek ve açıklanmaya çalışılacaktır. Son olarak partinin ulusal bilincin mobilize edilmesinde kullandığı araçlar ele alınacaktır. Tezin üçüncü bölümünde öncelikle Kürt milliyetçiliğinin tarihsel gelişimi dönemler halinde ele alınacak ve Kürt sorununun kökenlerine değinilecektir. Bu bölümde de, v

ikinci bölümde olduğu gibi, Kürt milliyetçiliğinin tarihsel olarak anlatılmasının sebebi Kürt ulus inşa sürecinin aşamalarını kavramak ve böylece Kürt yasal siyasi hareketinin ve özel olarak BDP nün bu süreçte tuttuğu yeri daha iyi anlamaktır. Üçüncü bölümde ayrıca PKK nin kuruluşu ve Kürt sorununda tuttuğu yer ele alınacak ve buna paralel olarak Kürt yasal siyasi hareketinin ortaya çıktığı koşullar değerlendirilecektir. BDP nin seleflerinin Kürt ulusal kimliğinin inşasında tuttukları yer ve Kürt sorununun seyrinde durdukları pozisyon ele alınacaktır. BDP nin ideolojisi, Kürt milliyetçiliğiyle ilişkisi ve Kürt ulusal kimliğinin tahkim ve mobilize edilmesindeki rolü çeşitli örneklerle açıklanacak ve kullandığı araçlar değerlendirilecektir. Tezin sonuç bölümünde, başta sorulan sorulara cevap bulunmaya çalışılacaktır. Öncelikle etnik partilerin ulusal kimliğin inşasında, tahkim edilmesinde ve milliyetçi talepler doğrultusunda mobilize edilmesinde oynadıkları roller konusunda ulaşılan veriler ele alınacak ve bu verilerden yola çıkılarak bir değerlendirme yapılacaktır. Sonuç bölümünde ikinci olarak, Sinn Fein ve BDP nin ulus inşa süreçlerinde aldıkları roller karşılaştırmalı olarak değerlendirilecek, ortak yanları ve farklılıkları ortaya konarak birer etnik parti olarak işlevleri değerlendirilecektir. vi

I. BÖLÜM: ETNİSİTE, ULUS, ETNİK PARTİ A. ETNİSİTE VE ETNİK KİMLİK Etnisite, sosyal bilimler çalışmalarında 1950 lerden beri yaygın olarak kullanılmakla beraber sosyal bilimlerin genelinde, özel olarak da milliyetçilik çalışmalarında üzerinde uzlaşmaya varılamamamış kavramlardan biridir. Etnisite, köken olarak Yunanca ethnos kelimesinden türemiştir. Ethnos antik Yunan toplumunda kafir, barbar, pagan gibi anlamlarda kullanılıyordu (Eriksen, 2002, Malesevic, 2004). Kavram zaman içinde Hristiyan ya da Yahudi olmayan anlamında, yani kendi grubunun dışında kalanları tanımlamak için kullanılır hale geldi (Malesevic, 2004). İngilizce ye geçtikten sonra da içeriği benzer şekilde devam etmiş; örneğin Ortaçağlarda bizden olmayan, ilkel gibi anlamlara gelecek şekilde kullanılmıştır 1 ; yani etnisitenin soykütüğü, hep ötekiliğe gönderme yapacak şekilde gelişmiştir. Etnisitenin sosyal bilimlerin kavram dünyasına girmesi içinse, bir önceki paragrafta da belirttiğim gibi, 1950 leri beklemek gerekecekti. İlk olarak antropoloji çalışmalarında kullanılan etnisite konusundaki temel tartışmalardan biri, kavramın nasıl tanımlanacağıydı. 1960 lara kadar etnisite, ırkla bağlantılı olarak kullanılıyor ve dışarıdan, nesnel kriterlerle tanımlanıyordu (Eriksen, 2002; Barth, 2001). Bu görüşe göre etnik gruplar, bir takım objektif kavram setleri kullanılarak, sadece dışarıdan bakarak tanımlanabilirdi. Bu görüşün önemli temsilcilerinden biri Pierre van der Berghe dir. Berghe, etnik grupların, akrabalık ilişkisinin geniş ölçekli 1 Etnik, etnisite, etnik grup gibi kavramlar günümüzde de hem akademik çalışmalarda hem de gündelik dilde Batı merkezci bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin Avrupalı ya da Kuzey Amerikalı kimlik grupları için ulus kavramı kullanılırken Asyalı, Afrikalı gruplar için etnik grup, etnisite gibi kavramların kullanıldığına yaygın şekilde şahit olunabilir. 1

düşünülmesiyle oluştuğunu söyler ve biyolojik faktörleri ön plana çıkarır (Özkırımlı, 2009: 91). Edward Shils ve Clifford Geertz gibi başka sosyolog ve antropologlar da etnisiteyi tanımlamak için kan bağını öne çıkarıyorlardı. 20. yüzyıl pozitivizmine de uygun gibi görünen bu eğilim 1960 larda yapılan iki çalışmayla önemli eleştiriler aldı ve alanda değişimler oldu; kavramın içeriği yeniden tanımlandı. Bu çalışmalardan ilki Amerikalı antropolog Michael Moerman ın araştırmaları sonucu ortaya çıktı. 1960 larda antropolojik çalışmalar için Tayland da bulunan Moerman, fiziksel görünüş, dil, kültürel gelenekler vs. açısından kendisine komşu olan topluluklardan farklı olmayan ancak kendilerini diğerlerinden farklı olarak Lue diye tanımlayan bir toplulukla karşılaşır. Klasik antropolojik değerlendirmelerle topluluğu tanımlayamayacağını anlayan Moerman, çığır açıcı Who Are The Lue (1965) isimli makalesinde Lue yu şöyle tanımlamıştır: Lue, kendisini Lue olarak tanımlayana denir. (Somersan, 2004, 31-32; Eriksen, 2002, 25). Antropoloji çalışmalarında önemli dönüşüm yaratan çalışmalardan ikincisiyse Norveçli antropolog Fredrik Barth ın 1969 da yayınladığı Etnik Gruplar ve Sınırları isimli çalışmasıdır 2. Bu çalışmasında Barth, etnik grupları, sahip oldukları ortak kültürel değerlere göre değil, diğer etnik gruplarla kurdukları ilişkiler bağlamında değerlendirmek gerektiğini söylemektedir (Barth, 2001: 12-13). Biz in oluşabilmesi için onlar ın olması gerekir. Fransızlık, ancak Almanlıkla, İngilizlikle vs. karşılaştığında anlamlı bir kimlik olur (Malesevic, 2004: 2-3). Barth a göre, diğer kimliklerle karşılaşınca anlamlı olabilen etnik kimliğin devamlılığının sağlanabilmesi için aidiyet ve dışlama gibi mekanizmaların da etkin olarak işlemesi gerekir (Barth, 2001: 18). Barth ayrıca Moerman la benzer bir kavramsallaştırmaya gitmiş ve etnik 2 Barth ın çalışması, yazıldığı dönemde gerçek bir deprem yaratmıştı diyebiliriz. Öyle ki, Sinisa Malesevic çalışma için Etnisite çalışmalarının Kopernik Devrimi demiştir (Malesevic, 2004, 2-3) 2

grup mensubiyetinin subjektif beyana dayalı olduğunu söylemiştir. Barth a göre: İnsanlar sergiledikleri davranışlar açısından ne denli farklı olurlarsa olsunlar, eğer kendilerini akraba bir topluluk olan B grubuna değil de A grubuna ait hissediyorlarsa bu tanımlamayı kimse engelleyemez. (Barth, 2001: 18) Etnisite konusundaki çalışmalarda hatırı sayılır bir yeri olan Anthony Smith e göre etnik kimliğin esnetilebilir, dönüştürülebilir unsurlarının olduğu doğrudur ancak etnik kimlik süregelen sabit bir öze de sahiptir. Sabit olan kan bağı ve kültürel ortaklık değil, öyle bir bağ ve ortaklık olduğuna dair algıdır. Sabit özü oluşturan bu algılardır. Bu algılar toplumsal mühendislik sonucu inşa edilmiş değillerdir, tarihsel süreç içinde, diğer gruplarla girilen ilişkiler ve çevresel faktörler sonucunda oluşmuşlardır. Ancak belli bir dönemde inşa edilmiş olmamaları onların manipüle edilebilr olmadıklarını göstermez. Etnik kimlikler manipüle edilebilir, esnetilebilir ve yönlendirilebilir bir öze sahiptirler (Smith ve Hutchinson, 1996: 3-8). Smith, etnisitenin oluşabilmesi için gerekli olan altı koşul sayar: 1- Topluluğun öz ünü tanımlayacak ve ifade edecek özgün bir isim. 2- Ortak soya dayanan bir mit-: Zaman ve mekân içinde ortak bir kökene gönderme yapan, etni ye kurgusal bir akrabalık hissi veren bir mit. 3- Paylaşılan tarihsel anılar: Kahramanlar ve olayların anısını içeren ortak geçmişe dair anlatılar, kurgusal hatıralar. 4- Din, gelenekler ya da dil tarafından belirlenmese de normal olarak onları içeren bir ya da daha fazla kültürel unsur. 3

5- Anavatanla bir bağ-: Bu toprakların ethnie tarafından fiziksel olarak işgal ediliyor olması şart değildir, tarihsel anavatan toprklarıyla kurulan sembolik bağ yeterlidir, diyasporada olduğu gibi. 6- Ethnie nin en azından bir bölümünde var olan dayanışma duygusu. (Smith ve Hutchinson, 1996: 6-7) Smith in saydığı koşullara eklemeler ya da çıkarmalar yapılabilir. Örneğin Cynthia Enloe, etnisitenin oluşumunda dinin önemine vurgu yapar; ona göre dini inançlar, etnik grubun sınırlarının çizilmesinde oldukça önemlidir (Enloe, 1996: 197-200). Ancak Smith in etnisitenin oluşabilmesi için öne sürdüğü altı koşul, içeriğinden çok etnisitenin oluşumunda mitlere, sembollere, paylaşılan hatıralara verdiği ağırlıktan dolayı önemlidir. Bu çalışmanın ilerleyen bölümlerinde de görüleceği gibi etnik gruplar arasında mobilizasyonun sağlanabilmesi için dayanışma duygusunun olması gerekir; bu dayanışma duygusunu yaratan ise paylaşılan mitler, semboller ve anılardır. Her ne kadar etnisitenin subjektif kriterlerle değerlendirilmesi ve algılara dayalı bir fenomen olarak ele alınması 1960 larda yaygınlaşmış olsa da, paylaşılan algıların ve tahayyüllerin önemini, sosyoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan, Max Weber 1910 larda vurgulamıştır. Weber in etnisiteyle ilgili yazdıkları, ölümünden sonra başlıksız olarak bulunmuş ve sonradan metne Etnik Topluluklar başlığı konmuştur (Banton, 2007). Weber e göre fiziksel ya da geleneksel [kültürel] ya da her ikisindeki benzerlikten veya sömürge hatıralarından dolayı aynı kökenden geldiklerine inanan insan grubuna etnik grup diyebiliriz. Bu inanış, grubun oluşması 4

ve yayılmasında etkilidir, nesnel bir kan bağının olup olmadığı önemli değildir (Weber, 1968: 309). Weber in tanımı, etnisite çalışmalarında bir erken devrim sayılmalıdır, çünkü etnisitenin bir inşa ve kolektif algı olduğuna dair görüşler onun yazdıklarından ancak on yıllar sonra tekrar gündeme gelmiştir. Michael Hechter e göre Weber etnisiteyi verili ya da irrasyonel olarak değil, toplumsal bir inşa olarak görmektedir (Hechter, 1976). Weber, Smith, Moerman ve Barth ın görüşleri arasında kurulacak analitik bir bağ, etnisitenin tanımı konusunda verimli bir izlek sunmaktadır. Moerman ın Lue lar konusundaki çalışması, etnik kimliğin öznel kriterlerle değerlendirilmesi gerektiği görüşünü güçlendirmektedir. Moerman ın çalışması Weber in ve diğer inşacıların görüşlerinin sağlaması niteliğindedir. Günümüzde artık aşırı yorumlar dışında genel kabul görmüş olan kişinin kimliğinin tanımlamasında öznel beyanın esas olması düsturunun gelişmesinde Moerman ve Barth ın çalışmaları rehber niteliğindedir. Benedict Anderson un (2009) milliyetçilik çalışmalarında kilometre taşı olarak sayılan ve ulusları hayali cemaatler olarak tanımladığı çalışmasından yaklaşık 60 yıl önce Weber etnisitenin tahayyüllere dayalı olduğunu belirtmiş ve objektif hakikatlerden değil, algılardan müteşekkil olduğunu belirtmiştir. Anthony Smith ise bu algıların 3 belli bir dönemde yoktan var olan nosyonlar değil, zaman içinde gelişmiş ve sürekliliğe sahip yapılar olarak görür. Bu çalışmada da etnisite, nesnel hakikatlerden değil, ortak tahayyüle dayanan kurgulardan meydana gelmiş ancak belli bir tarihsel sürekliliğe sahip yapı olarak ele alınacaktır. 3 Smith, söz konusu algıları mit ve semboller olarak kavramsallaştırır. İlerleyen kısımlarda daha ayrıntılı olarak açıklayacağım. 5

B. MİLLET VE MİLLİYETÇİLİK Millet ve milliyetçilik kavramları da etnisite gibi üzerinde uzlaşmaya varılamamış kavramlardır. Millet, son tahlilde, ortak bağlara sahip en geniş siyasal topluluktur ancak ortak bağları olan her topluluk millet olarak değerlendrilemez. Hangi toplulukların millet sayılıp hangilerinin sayılamayacağı ile milletlerin yaşı ve sürekliliği, bu alandaki esas tartışma başlıklarıdır. Milleti tanımlarken kimi yazarlar dil, ırk, din gibi objektif öğeleri öne çıkarırken kimileri ise millet olma bilinci, millete bağlılık gibi subjektif öğeleri öne çıkarır. 19. yüzyılın sonlarına kadar milleti verili olarak kabul etmek ve onu objektif ölçütlerle değerlendirme eğilimi hakimdi (Özkırımlı, 2009: 30-66). Ancak 20. yüzyılın özellikle ikinci yarısında yapılan çalışmalarda hem milletlerin yaşı sorgulanmaya, hem de milleti tanımlarken objektif ve subjektif öğeler beraber kullanılmaya başlandı. Ernest Renan ın 1882 de verdiği Millet Nedir? konferansı millet ve milliyetçilik çalışmalarında çığır açıcı niteliktedir. Renan, konferansında milleti meydana getiren esas unsurların dil, din, toprak gibi unsurlar değil, ortak geçmiş ve gelecek duygusu olduğunu söylemiştir (Renan, 1996: 56-58). Renan a göre millet, bir ruh, bir manevi ilkedir (Renan, 1996: 58). Milletin her gün yenilenen bir plebisit olduğunu söyleyen Renan, yine de objektif unsurları tamamen yok saymamıştır. Ona göre dil, din, toprak gibi unsurlar milletin oluşması için zemin sağlarlar ancak yeterli değildirler, milletin oluşması için bir ruh gereklidir ve bu ruhu insanlar inşa eder (Renan, 1996: 57-58). 6

Renan ın yaklaşımı, millet ve milliyetçilik çalışmalarını derinden etkilemiştir. Farklı millet ve milliyetçilik yaklaşımlarına da sahip olsalar günümüzde birçok yazar, milleti tanımlarken objektif ve subjektif unsurların birlikte kullanılması eğilimindedirler. Milliyetçilik çalışmalarının önemli isimlerinin de ayrı millet tanımlarına rastlamak mümkündür. Örneğin Ernest Gellner, milliyetçilik çalışmalarının en önemli eserlerinden biri olan Uluslar ve Ulusçuluk (1992) kitabında, millet olmak için devlet sahibi olma şartını koymuştur. Marksist tarihçi Eric Hobsbawm, milletleri tepeden oluşturulan modern yapılar, Benedict Anderson hayali cemaatler, Anthony D. Smith ise etnik bir öze dayanan topluluklar olarak tarif etmiştir (Hobsbawm, 2010; Anderson, 2009; Smith, 2002) Millet ve milliyetçilik konusundaki esas tartışma başlığıysa ikisinden hangisinin diğerini öncelediği ve milletlerin yaşı ve sürekliliğidir. Bu konuda üç temel yaklaşımdan söz edilebilir: İlkçiler (primordialistler), modernistler (inşacılar) ve etno-sembolcüler. İlkçiler, milletlerin tarihin eski çağlarından beri var olduklarını; zaman zaman uykuya dalsalar da milliyetçilerin hayat öpücüğüyle hayata döndürüldüklerini söylerler. İlkçilere göre zaman içinde biçim değiştirse de milli öz her zaman vardır ve uyandırılmayı beklemektedir ilkçilere göre (Özkırımlı, 2009: 88). Umut Özkırımlı, ilkçi yaklaşımın bir milliyetçilik teorisi olmaktan çok bir bakış açısı olduğunu belirtir (Özkırımlı, 2009: 81). İkinci ve en çok kabul gören yaklaşım, modernist yaklaşımdır. Modernistlere göre milletler modern zamanda ortaya çıkmış yapılardır ve milliyetçiler tarafından 7

yaratılmışlardır. Modernistler, milletin ve milliyetçiliğin tarihin belli bir döneminde ortaya çıktığı konusunda fikir birliğine sahiptirler ancak bu ortaya çıkışın nasıl olduğu ve dinamikleri hakkında farklı görüşler mevcuttur. Örneğin Greenfeld, Amerikan İç Savaşı nı milliyetçiliğin kaynağı olarak görürken Alter, Fransız Devrimi ni, Kedourie ve Breuilly, Alman Romantizmi ni öne çıkarırlar (Özkırımlı, 2009: 106). Modernist milliyetçilik kuramında farklı yaklaşımlara sahip çok fazla yazar vardır. Hepsine bu çalışmada yer vermek, çalışmanın amacını aşacağından çalışmanın kuramsal zeminine katkıda bulunacak birkaç tanesine yakından bakmak daha faydalı olacaktır. Modernist yaklaşımın en önemli isimlerinden olan Ernest Gellner, milliyetçiliğin ortaya çıkmasında tarım toplumundan endüstri toplumuna geçişin önemine vurgu yapar 4. Gellner e göre, tarım toplumundan endüstri toplumuna geçildikten sonra milliyetçilik ortaya çıkmış ve milliyetçilik, milleti inşa etmiştir: Ulusçuluk ulusların bir ürünü değil, tam tersine ulusları meydana çıkaran ulusçuluğun kendisidir. Kabul etmek gerekir ki ulusçuluk, önceden var olan, tarihsel mirasın getirdiği çok sayıdaki kültürün içinden bir seçim yapıyor ve onları çoğunlukla tamamen dönüştürüyor olsa bile bu kültürel zenginlikten yararlanır. Ölü diller yeniden canlandırılır, gelenek icat edilir, oldukça hayali eskiye ait olduğu sanılan bir takım saf özellikler gündeme gelir. (Gellner, 1992: 105). 4 Gellner, tarım toplumundan endüstri toplumuna geçişi ve milliyetçiliğin ortaya çıkışını bir takım karmaşık tablolarla açıklar. Bunun için bkz: Gellner E. (1992)., Uluslar ve Ulusçuluk, İstanbul. İnsan Yayınları 8

Bir başka önemli modernist yazar Benedict Anderson dır. 1983 te yayınladığı etkili eserinde Anderson milletleri hayali cemaatler olarak tanımlar: Ulus, hayal edilmiş bir siyasi topluluktur, kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir. Hayal edilmiştir, çünkü en küçük ulusun üyeleri bile diğer üyeleri tanımayacak, onlarla tanışmayacak çoğu hakkında hiçbir şey işitmeyecektir ama yine de her birinin zihninde toplamlarının hayali yaşamaya devam eder. (Anderson, 2009: 20). Gellner, endüstri toplumunu milliyetçiliğin ve milletin ortaya çıkmasında temel belirleyici olarak görürken Benedict Anderson, kapitalist yayıncılığın gelişmesini ve zaman algısının değişmesini temel faktör olarak belirtir. Kapitalist yayıncılık önemlidir çünkü roman ve gazetenin, kurgu yapılması ve milletin hayal edilmesinde etkisi büyüktür (Anderson, 2009). Özellikle gazetenin millet olma halinin hayal edilmesindeki etkisi, Renan ın millet olmanın her gün yenilenen bir plebisit olduğu tezini destekler niteliktedir. Gazeteler, her sabah bireylere hangi millete mensup olduklarını anımsatır ve bu mensubiyet bireyler tarafından onaylanır. Zaman algısının değişmesi önemlidir çünkü orta çağda geçmiş, şimdi ve gelecek bir bütün olarak algılanıyor ve aralarında bir nedensellik bağı kurulmuyordu. Modernleşmeyle birlikte zaman algısı değişti ve milletlerin geçmişten gelip geleceğe uzanan yapılar olduğunun hayal edilmesi kolaylaştı (Özkırımlı, 2009: 184-191). Anderson ın hayali cemaat kavramsallaştırması, milliyetçilik kuramlarını derinden etkiledi. Aslında daha önce Renan ve Weber tarafından da benzer düşünceler dile getirilmiş, ulusun (Weber de etnik grubun) subjektif algılara dayanan bir yapı olduğu 9

söylenmişti, ancak Anderson hayali cemaat in nasıl oluştuğunu da formüle ederek ulusun inşa edilmesinde subjektif kriterlerin yadsınamaz ölçüde önemli olduğunu bir nevi kanıtlamış oldu. İnşacı yaklaşımın önemli isimlerinden biri de Eric Hobsbawm dır. Marksist bir tarihçi olan Hobsbawm, milliyetçiliğin, halk yığınlarının siyasete aktif katılımını önlemek için elitler tarafından icat edilmiş olduğunu söyler. Hobsbawm a göre milletler de modern çağda, milliyetçi elitlerin bir buluşu olarak tarih sahnesine çıkmıştır (Hobsbawm, 2010). Hobsbawm, millet inşa süreçlerindeki en önemli etkinliğin gelenek icadı olduğuna vurgu yapmıştır. Sadece milletin inşa edilmesinde değil, her türlü toplumsal hareket ve siyaset alanında devrimci hareketler de dahil, geçmişle bir bağ kurulması ve süreklilik algısı yaratılması için gelenekler icat edilir, ya da yeniden keşfedilir (Hobsbawm, 2006: 1-19). Hobsbawm, sanayi devriminden sonra icat edilmiş gelenekleri üç tipe ayırır: Toplumsal birlik ve beraberliği ya da gerçek veya yapay cemaatlere grup aidiyetini oluşturan ya da sembolize eden gelenekler; kurumları, statü ya da otorite ilişkilerini oluşturan veya meşrulaştıran gelenekler; ana amacı toplumsallaşma, inançların, değer yargılarının ve davranış teamüllerinin aşılanıp aktarılması olan gelenekler (Hobsbawm, 2006: 12) Bütün icat edilmiş gelenekler mümkün olduğunca grup birlikteliğinin oluşması ya da meşrulaştırılması için tarihe başvururlar. Hobsbawm ın gelenek icadı, Anderson cı anlamda ulus olmayı hayal edebilmek için hayati önemdedir. Hobsbawm, milletin ne olduğu konusunda Gellner le aynı pozisyonda durduğunu ifade etmiştir, yani milliyetçiliğin amacının milli birimle siyasi birimi çakıştırmak olduğunu düşünmektedir (Hobsbawm, 2010: 24). Milli birimin -yani milletin- hayal edilebilmesi için milliyetçiler mutlaka gelenekler 10

inşa etmeli ve devlet kurma mücadelesiyle millet olma sürecinin tamamlanması gerekir. Millet ne kadar tarihsel ya da başka türlü süreklilikler ihtiva ederse etsin, kurgusal ya da icat edilmiş öğeler içermek zorundadır (Hobsbawm, 2006: 17). Modernist yaklaşım, özet olarak, milletlerin modern zamanlarda milliyetçiler tarafından yaratılmış kurgusal yapılar olduğunu öne sürer. Çeşitli faktörlerden dolayı (sanayi devrimi, kapitalist yayıncılığın gelişmesi, feodal toplumun çözülmesi vs.) ortaya çıkan milliyetçilik hareketleri, milletleri inşa etmiş ve tarih sahnesine getirmiştir. Ancak modernistlere yöneltilen milletler boşlukta mı oluşturuldu sorusuna cevap verebilmek için üçüncü bir yaklaşım olan etno-sembolcü yaklaşıma değinmek gerekir. Etno sembolcüler, en geniş ifadeyle, milletlerin geniş bir tarihi süreç (longue duree) içinde ele alınması gerektiğini söylerler. Etno-sembolizmin en önemli isimleri John Armstrong ve Anthony Smith dir. John Armstrong, milletlerin tarihinin antik çağı da içine alacak geniş bir zamanda ele alınması gerektiğini dile getirmiştir. Etnik bilinç çok eski bir geçmişe sahiptir ve günümüz milliyetçiliği, insanların yüzyıllardan beri geliştirdiği tüm siyasi, toplumsal örgütlenme biçimlerine yön veren etnik bilincin son aşamasıdır çünkü bu bilincin en önemli özelliği devamlılığı ve kalıcılığıdır (Özkırımlı, 2009: 132). John Armstrong un yaptığı süreklilik vurgusu önemlidir ancak milli bilinci çok eski zamanlara dek vardırdığı için kimi yazarlar tarafından ilkçi olarak değerlendirilmiştir. Etno-sembolizmin en önemli ismiyse Anthony Smith tir. Smith, milletin, onun özünü oluşturan etnik gruplar ve grupların sahip olduğu bağlılıkları anlamadan anlaşılamayacağını düşünmektedir. Etnisite, mitsel ve 11

sembolik karakterde olan bir yapıdır ve topluluk üyelerinin ortaklık hissine sahip olmasında bu mitler ile sembollerin büyük payı vardır. Smith, her etnik topluluğun bir kurucu mit e (mythomoteur) sahip olduğunu ve ulusun inşa edilmesinde de bu kurucu mitin önemli rol oynadığını söylemiştir (Smith, 2002: 38-39). Ulus, mitler ve sembollere dayanan etnik kimliğin üzerine inşa edilir. Ethnie nin yokluğu milletin inşasının önünde büyük bir engel oluşturacaktır. Smith, etnik kimliğe ve onun sürekliliğine vurgu yapmakla birlikte milletin modern bir yapı olduğunu reddetmez. Smith e göre ethnie ve modern uluslar arasında süreklilik vardır ancak hem ideoloiji hem de hareket olarak milliyetçilik modern döneme ait bir olgudur (Smith, 2002: 40-41). Etno-sembolcü yaklaşımın, modernist yaklaşımı tamamlayıcı bir veçhe taşıdığı söylenebilir. Modernist yaklaşım, milletin milliyetçiler tarafından yaratıldığını ve gelenek icadı, ortak tahayyülün bireylere zerk edilmesi gibi yollarla da tahkim edildiğini söyler. Etno-sembolcü yaklaşım, özellikle de Anthony Smith, milletin modern bir yapı olduğunu kabul eder ancak yoktan var edilmediğini, etnik bir öz üzerine inşa edildiğini ve bu etnik özün de mitlere, sembollere dayanan ortak bir tahayyülü modern zamanlardan önce de taşıdığını söyler. Böylece modernist yaklaşımın açıklamakta zorlandığı milliyetçiliğin duygu yönü de kısmen açıklığa kavuşmuş olur. Her milletin ve milliyetçiliğin kendine özgü ortaya çıkış koşulları ve kendine özgü nitelikleri olmakla beraber, geniş bir teorik çerçeve içine oturtulabilecek ortak veçheleri de vardır. Örneğin, farklı zaman ve coğrafyalarda, farklı tarihsel koşullarda ortaya çıksalar da her milliyetçiliğin doğuşunda söz konusu topluluğun elitleri 12

önemli bir pozisyondadırlar; inşa edilen her millet ve milliyetçilik, ortak geçmişe, paylaşılan anılara, efsanelere, kahramanlara ve birlikte yaşama arzusuna ihtiyaç duyar. Farklı milliyetçilikler ve millet inşa süreçleri incelenirken, kendilerine has nitelikler ve tarihsel koşullar gözden kaçırılmadan temel bazı ölçütlerle değerlendirme yapılmalıdır. Bu çalışmada, BDP ve Sinn Fein i milliyetçilik ve ulus inşa süreçlerindeki rolleri açısından tahlil edip karşılaştırırken Kürt ve İrlandalı milliyetçiliklerini de analiz etmek kaçınılmaz olacaktır. Hem Kürt hem de İrlandalı milliyetçilikleri, başka ulusların egemenliğinde olan devletlerin sınırları içerisinde ve egemen uluslara karşı verilen mücadelelerle şekillenmiştir. İrlanda milliyetçiliği 19. yüzyıl başlarında, Kürt milliyetçiliğiyse 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmaya ve gelişmeye başlamıştır. Her iki milliyetçiliğin ortaya çıkışı ve gelişmesini, bu süreçlere modernist ama etnik köklere de ihtimam gösteren bir perspektifle yaklaşarak, Batı-merkezci milliyetçilik çalışmalarına alternatifler üreten farklı çalışmalardan da faydalanarak teorik bir bağlama oturtmaya çalışacağım. Ayrıca İrlanda ve Kürt milliyetçiliklerinin ortaya çıkıp gelişmelerinde etkili olan sosyo ekonomik koşulları gözeterek bu koşulların milliyetçiliğin oluşma ve gelişme safhalarında oynadıkları rolü irdeleyeceğim. Ayrıca, etnisite çalışmalarında ortaya çıkan farklı perspektiflerden yola çıkarak Kürtler ve İrlandalıların etnik kimliklerini, algılar, mitler ve semboller üzerinden değerlendirecek ve etnik grup-millet ilişkisini (yahut sürekliliğini) Kürt ve İrlandalı kimlikleri üzerinden okumaya çalışacağım. Etnik topluluk olma halinden ulusal kimliğe geçişte kimliği oluşturan unsurların bazıları yok olabilir ya da dönüşüm geçirebilir. Modernite öncesi toplumsallığının en önemli belirleyicilerinden biri olan din, bu unsurların başında gelir. Etnik kimliklerin 13

önemli bir parçası olan din, ulusal kimliğe geçişte, modernitenin dönüştürücü etkisine maruz kalmıştır. Bu çalışmanın konusu olan İrlanda ve Kürt milliyetçiliklerinde de din zaman içinde kimliklerin bileşeni olarak transformasyon geçirmiştir. İrlandalı ulusal kimliğinin şekillenmesinde Britanya nın İrlandalılara yönelik dini baskısı etkili olmuştur. 16. yüzyıldan itibaren Britanya nın adayı Protestanlaştırmak için yürüttüğü çalışmalar, Katolik olan İrlandalılar tarafından verilen tepkilerin de mezhepsel olmasına yol açmıştır. İrlanda milliyetçiliği ve İrlandalı ulusal kimliği modern fenomenlerdir ancak etno-sembolcü yaklaşımla ele alınırsa, etnik grupla modern ulus arasındaki süreklilik ilişkisini kuran temel unsur dindir; modern anlamda ulusal kimlik, mezhepsel farklılıklarla şekillenmiş toplumlar ayrımlar üzerine inşa edilmiştir. Kuzey İrlanda da devam etmekte olan sorunun bir veçhesi hala bölgede var olan mezhep farklılığıdır. Kürt ulusal kimliğinin, etnik kimlikle olan süreklilik ilişkisinde ise din, İrlanda daki kadar önemli yer tutmamaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde de anlatılcağı üzere Kürt ulusal bilincinin geniş kitlelere yayılmasının önemli etmenlerinden biri Osmanlı Devleti yle kurulu bulunan kurumsal dini bağların 5 modern cumhuriyetle birlikte ortadan kalmış olmasıdır. Ancak Kürt ulusal kimliğinin etnik kimlikle olan süreklilik bağı dinden çok dil, coğrafi ortaklık ve paylaşılan mit ve semboller yoluyla kurulmuştur. Bu çalışmada İrlandalı ve Kürt ulusal kimlikleri, modern çağda ortaya çıkan modern fenomenler olarak ele alınmakla birlikte etnik kimliklerle olan süreklilik ilişkileri de 5 Bu kurumsal bağın cismani hali olan Halifelik in kaldırılması üçüncü bölümde daha ayrıntılı şekilde ele alınacaktır. 14

göz önünde tutulacak ve söz konusu ulusal kimlikler süreklilik/kopuş ilişkisi bağlamında değerlendirilecektir. C. ETNİK PARTİ Etnik parti, bu konuda yapılmış olan çalışmaların kısıtlılığı nedeniyle tanımlanması ve açıklanması zor bir kavramdır. Siyasi partiler üzerine yapılmış hem Türkiye de hem de dünyada- çalışmaların birçoğunda etnik parti bir kategori olarak ele alınmaz. Bunun en önemli sebebi etnisite ve milliyetçilik çalışmalarının görece geç bir dönemde, 20. yüzyılın dördüncü çeyreğinde yoğun olarak yapılmaya başlanmasıdır. Siyasi partiler konusunda bir başyapıt kabul edilen Siyasi Partiler isimli kitabında Maurice Duverger (1974), bugünkü anlamıyla siyasi partilerin 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıktığını ve modern demokrasilerin birer unsuru olduklarını söylemiştir. Duverger partileri iki ana kümeye ayırmıştır: Kütle partileri ve kadro partileri. Kütle partileri, esnek üyelik rejimlerine sahip ve gelirlerini üyelerinden elde eden partiler olarak tanımlanırken kadro partileri daha sıkı üye alma politikası uygulayan ve gelirlerini üyelerden değil, sınırlı sayıda kaynaktan (örneğin iş insanları) alan partilerdir (Duverger, 1974: 107). Türkiye de de siyasi parti çalışmalarında hatırı sayılır bir saygınlığa sahip olan Tarık Zafer Tunaya nın Türkiye de Siyasi Partiler (1975) isimli çalışmasında partiler benzer şekilde sınıflandırılmıştır. Tunaya, partileri kütle partileri ve kadro partileri olarak ayırdıktan sonra, hâlihazırdaki devlet düzenine karşı olanlar/olmayanlar; üye profilleri açısından türdeş olanlar/olmayanlar ve ulusal olanlar/uluslararası olanlar 15

şeklinde sınıflandırmıştır (Tunaya, 1975: 15-27). Ancak ne Duverger ne de Tunaya, partileri kategorilendirirken belli bir kimlik grubunu temsil eden partileri dikkate almışlardır 6. Bazı çalışmalarda etnik partiyle yakın anlamlı olarak azınlık milliyetçi partileri, azınlık temelli partiler, azınlık partileri gibi kavramlar kullanılmıştır (Elias, 2009; Hope, 2007; Keating, 2002) Etnik parti, yaptığı çağrışımlar itibariyle birçok siyasi pozisyona ve yapıya gönderme yapma potansiyeli olan bir kavramdır. Etnisite, etnik grup, etni gibi kavramlar üzerinde bir uzlaşma yokken bunlardan yola çıkılarak tanımlanan yeni bir kavramın da içeriğinin tarif edilmesi elbette zordur. Ben bu çalışmada etnik partiler üzerine çalışmaları olan birkaç yazarın da görüşlerinden faydalanarak bir tarif yapmaya çalışacağım. 1985 yılında yayınladığı kitabıyla etnik siyaset alanında çığır açan Donald L. Horowitz etnik partiyi, aldığı desteğin demografik niteliğine göre tanımlamıştır. Horowitz e göre etnik parti, desteklerinin büyük çoğunluğunu tanımlanabilir bir etnik gruptan alan ve bu grubun çıkarlarına hizmet eden partidir (1985: 291). Hindistan daki etnik grupları ve etnik siyaseti inceleyen Kanchan Chandra ise etnik partiyi, kendisini bir etnik grubun temsilcisi olarak sunan ve bunu diğer grupları dışlayacak şekilde yapan; seçmenlerini mobilize ederken söz konusu temsiliyeti stratejisinin merkezine koyan partiler olarak tanımlar (Chandra, 2004: 3). Latin Amerika daki etnik hareketler ve çatışmalar üzerine çalışmalar yapan Donna Lee Van Cott ise etnik partiyi tanımlarken yöneticilerinin ve üyelerinin etnik kimliğini ön 6 Bunu bir eleştiri olarak yazmadığımı belirtmek faydalı olacaktır. Her iki çalışmanın da yapıldığı dönemlerde etnisite, ulus ve milliyetçilik çalışmaları asgari düzeydeydi ve kimlik siyaseti bugünkü kadar tanımlı bir alan değildi. 16

plana koyar. Cott a göre etnik parti, yöneticilerinin ve üyelerinin çoğunluğunun kendini baskın olmayan bir etnik gruba ait olmakla tanımladıkları; bir etnik ya da kültürel grubun taleplerini programının merkezine koyan partiler dir (Cott, 2005: 3). Sonia Alonso ise etnik partiyi, temsiliyet iddiasında olduğu grubun bağımsız olmasını ve yaşadığı topraklarda etnik homojenlik sağlanmasını içeren maksimalist programa sahip partiler olarak tanımlamıştır (Alonso, 2005: 4) 7. Etnik partilerin, belli bir etnik grubu temsil etme iddiasında oldukları ve söz konusu grubun çıkarları doğrultusunda siyaset yaptıkları konusunda genel bir uzlaşma olduğu söylenebilir. Ancak esas ayrışma, etnik parti olmanın parametrelerinin oluşturulmasında ortaya çıkar. Horowitz, etnik siyaset bağlamında partileri üçe ayırır: etnik parti, multietnik parti ve etnik olmayan parti. Bu ayrıma göre etnik parti, sadece belli bir etnik gruptan destek alan 8 ve diğer grupları dışlayacak şekilde siyaset yapan partidir. Multietnik parti, hiçbir etnik grubu dışlamadan, ama siyasi stratejisinin merkezine bütün etnik grupların taleplerini koyan partilerdir. Etnik olmayan parti ise, siyasetini etnik taleplere göre belirlemeyen, ulusal çapta siyaset yapan partilerdir (Horowitz, 1985: 298-301). Horowitz in sınıflandırmasına göre bir parti etnik değil, multietnik olduğunu iddia edebilir ancak önemli olan beyanı değil, aldığı destektir. Dolayısıyla birden fazla etnik grubu temsil ettiğini iddia eden bir parti, eğer söz konusu grupların hepsinden 7 Ancak Alonso ya göre bu maksimalist politika, etnik partilerin uzun vadeli hedefidir. Daha kısa ve ort vadede ılımlı ve uyumlu bir politika yürütebilirler ancak bunu uzun vadeli hedeflerine ulaşmak için yaparlar (Alonso, 2005, 4). 8 Horowitz e göre söz konusu partiler diğer gruplardan destek alıyorlarsa bile, eğer bu destek kısıtlıysa, ihmal edilebilir. 17

değil, sadece bir tanesinden yoğun destek alıyorsa, bu parti etnik partidir. Ancak multietnik olmak için sadece birkaç etnik grubun desteğini almak da yetmez. Eğer bir parti, birkaç etnik grubun desteğini almasına rağmen, başka bir etnik grubu dışlıyorsa, o parti yine etnik parti olarak değerlendirilmelidir (Horowitz, 1985: 299). Bu noktada Kanchan Chandra, Horowitz in parametrelerine karşı çıkar. Chandra ya göre etnik parti olmanın kıstası destek tabanının dağılımı değil, partinin seçmenlere verdiği mesaj ve siyasal stratejisidir (Chandra, 2004: 3-4). Bir partinin siyasal etkinliği, programı ve seçim manifestoları belli bir etnik grubun taleplerini içeriyor ve o grubun çıkarlarına hizmet etme amacı taşıyorsa söz konusu parti, etnik parti olarak tanımlanabilir. Chandra nın Horowitz e yönelttiği temel eleştiri, etnik partinin aldığı ilk desteği açıklayamamasıdır. Chandra ya göre eğer bir partinin etnik parti olma kıstası destek tabanının dağılımıysa, partinin söz konusu desteği nasıl elde ettiği sorusu cevapsız kalır; dolayısıyla etnik partileri destek tabanına göre değil, seçmene yönelik mesajına göre sınıflandırmak, partinin hedef etnik gruptan nasıl destek aldığını açıklamaya yardımcı olur (Chandra, 2004: 3-4) Sonia Alonso da Chandra ya yakın bir pozisyonda durarak partilerin program ve siyasi ajandalarını ön plana çıkarır. Alonso ya göre etnik partilerin siyasi ajandasında özerklik, etnik grubun uyanışı ve hakkını araması başlıkları vardır (Alonso, 2005: 1). Aslında Horowitz ve Chandra nın açıklamaları birbirini dışlayıcı değil, tamamlayıcı niteliktedir. Horowitzin destek tabanı tezi, Chandra nın eleştirisinden de anlaşıldığı gibi tek başına açıklayıcı değildir. Hem Chandra nın dediği gibi- partinin aldığı ilk desteği açıklamaz, hem de belli bir etnik gruptan destek alan ancak seçmenlere 18

yönelik mesajlarında hiçbir etnik vurgu olmayan partilerin etnik parti sayılacağından bu görüş kısmen doğru ama eksik bir görüştür. 9 Chandra nın seçmene mesaj teziyse Horowitz e göre daha açıklayıcı olmakla birlikte destek tabanını önemsizleştirdiği için o da kısmen eksiktir. Horowitz in görüşü ile Chandra nın görüşünün bir araya getirilmesiyle açıklayıcı bir sentez oluşturulabilir (Kavak, 2010: 21). Bu çalışmada Horowitz ve Chandra nın görüşlerine ek olarak ek olarak, Donna Lee Van Cott un yöneticilerin ve üyelerin etnik kimliği kıstası da eklenerek üç unsurlu bir tanımdan yola çıkarak analiz yapmaya çalışacağım. Söz konusu üç görüşten de yararlanarak etnik partiyle ilgili şöyle bir tanım yapılabilir: Etnik partiler, üye ve yöneticilerinin çoğunluğunun belli bir etnik gruba aidiyet duyduğu, belli bir etnik gruba yönelik siyasal program oluşturan ve desteğinin büyük bölümünü söz konusu gruptan alan partilerdir. Bu çalışmada BDP ve Sinn Fein etnik partiler olarak değerlendirilecektir. Peki, bu iki parti etnik parti tanımına uyuyor mu? Yaptığımız tarifin üç temel unsuruyla test edebiliriz. 1- Partilerin üye ve yöneticilerinin etnik aidiyetleri: Sinn Fein, kuruluşundan bugüne İrlandalılar tarafından yönetilen bir partidir. Partinin kurucusu olan Arthur Griffith etnik köken olarak İrlandalıdır. Partinin 1983 ten beri başkanlığını yapmakta olan Gerry Adams ve partinin en önemli figürlerinden Martin McGuinness Katolik İrlandalı köklerinden gelmektedirler (Biographies of Prominent People, 2013). 9 Örneğin, sadece Kürt coğrafyasında siyaset yapan ancak etnik değil dini talepleri ön plana çıkaran Hür Dava Partisi (Hüda-Par). 19

BDP nin de kurucuları ve yöneticileri de büyük ölçüde Kürt kökenlidirler. Partinin eş başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere yöneticilerin hemen hepsi Kürt coğrafyasında dünyaya gelmiş ve anadilleri Kürtçe olan insanlardır. BDP yöneticilerinin hemen hepsi bildiği diller arasında Kürtçeyi göstermektedir (TBMM 24. Dönem Milletvekilleri, 2013) 10. 2- Partilerin programları ve seçmenlere yönelik mesajları: Sinn Fein, kurulduğu tarih olan 1905 ten bu yana temel politikasını, İrlandalı kimliğinin ve kültürünün gelişmesi, İrlanda üzerindeki Britanya egemenliğinin sona ermesi ve birleşik, bağımsız İrlanda nın kurulması olarak kurgulamıştır. 20 başlıkta topladıkları temel politikalarında birleşik İrlanda talebi en ön plandadır (Policies, 2013). Ayrıca Sinn Fein in hem 2007 Kuzey İrlanda Parlamentosu seçimleri beyannamesi, hem de 2009 Avrupa Parlamentosu Seçimleri Beyannamesinde, birleşik İrlanda nın kurulması, İrlanda dilinin geliştirilmesi, İrlanda kültürünün Britanya etkisinden kurtarılması gibi unsurlar ön plana çıkmaktadır.(assembly Election Manifesto 2007; EU Election Manifesto 2009). BDP nin programına ve seçim manifestolarına bakıldığında Kürt meselesine ve Kürtlerin taleplerine önemli ölçüde yer verildiği görülebilir. Partinin programı, Giriş bölümü dışında Siyasi İlkelerimiz, Ekonomi Politikamız ve Sosyal Politikamız başlıklı üç ana bölümden oluşmakta. Siyasi İlkelerimiz bölümünde Kürt meselesi Türkiye nin temel sorunlarından biri olarak tarif edilmekte ve çözümünün demokratikleşme yoluyla sağlanabileceği söylenmekte ve nihai çözüm için 10 BDP ve Sinn Fein in etnik parti olduklarına dair değerlendirmeler, belirlenen ölçütler çerçevesinde ilerleyen bölümlerde ele alınmaya devam edecektir. 20

demokratik özerklik modeli önerilmektedir 11. Ekonomi Politikamız bölümünde Kürtlerin yaşadığı coğrafyada yaşanan ekonomik sıkıntılar dile getirilerek bölgeler arası eşitsizlik vurgulanmakta ve BDP nin temel hedeflerinden birinin bu eşitsizliği gidermek olduğu ifade edilmektedir. Sosyal Politikamız başlığında da anadilinde eğitim, sağlık hizmetlerinden anadilinde faydalanabilme gibi talepler öne çıkmaktadır (BDP Parti Programı, 2013) BDP nin 2011 seçimlerinde desteklediği Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku nun 12 seçim beyannamesinde yine Kürt meselesi en önemli başlık durumundaydı. Beyannamede Türkiye nin temel sorunlarının toplandığı 13 başlıktan 7 si doğrudan ya da dolaylı olarak Kürt meselesiyle ilgiliydi (Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Seçim Beyannamesi, 2011) 13. 3- Destek tabanının dağılımı: Sinn Fein e de BDP ye de etnik parti sıfatı verebilmek için en geçerli kanıtları veren değerlendirme ölçütü üçüncü unsurdur. Sinn Fein de, BDP de desteklerinin büyük bölümünü temsiliyet iddiasında oldukları etnik grubun yoğun olarak yaşadığı yerlerden almaktadırlar. 11 BDP nin önerdiği demokratik özerklik modeli, PKK lideri Abdullah Öcalan ın formüle ettiği bir modeldir. Bu çalışmanın 3. Bölümünde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır. 12 Türkiye nin seçim sistemindeki %10 barajı uygulamasından dolayı Kürt partileri seçimlere bağımsız adaylarla girme yoluna zaman zaman başvuruyorlar. 2007 Genel Seçimleri nde de Bin Umut Adayları ismiyle DTP seçimlere bağımsız adaylarla girmiş ve 22 milletvekilliği elde etmişti. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku da Türkiye deki bazı sol parti ve çevrelerle ittifak yapılarak oluşturulmuş bir bağımsız adaylar platformuydu. 13 Elbette bu durum Sinn Fein ve BDP nin yalnızca etnik/ulusal siyaset yürüttüğünü göstermez. İlerleyen bölümlerde de değineceğim gibi, her iki parti de, özellikle sosyal konularda, çok geniş bir yelpazede politika yürütmektedirler. 21

2010 yılında yapılan Birleşik Krallık genel seçimlerinde de Sinn Fein, yaklaşık 172.000 oy alarak Birleşik Krallık Parlamentosu nda 5 sandalye kazandı. Bu sandalyelerin tamamı Katolik İrlandalıların yoğunlukta olduğu Kuzey İrlanda nın güney bölgesindendi (The 2010 Westminster Elections, 2013). BDP nin bağımsız adaylarla girdiği 2011 genel seçimlerinde kazandığı 36 milletvekilliğinin 32 si Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden seçilmişti (2011 Seçim Sonuçları, 2011). 14 Dolayısıyla, BDP nin ve Sinn Fein in, etnik parti olmanın temel şartlarına haiz partiler olduğu söylenebilir. Elbette ikisinin de sadece diğer etnik grupları tamamen dışladığı söylenemez. Hem BDP hem de Sinn Fein, diğer etnik gruplar da dahil olmak üzere bütün kimlik gruplarına olumlu yaklaşan sol eğilimli politikalar yürütmektedirler. Örneğin BDP, Türkiye deki LGBT 15 bireylerin haklarının savunulması, temel insan hakları talepleri, işçi hakları gibi konularda da etkin bir politika yürütmektedir; benzer biçimde Sinn Fein de sol bir parti olmanın gerektirdiği politikalar yürütmektedir (Policies, 2013). Ancak her iki partinin de ana siyasi hedefleri, temsil etme iddiasında oldukları etnik grubun taleplerini siyaset alanına taşımak ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için politik mücadele vermektir. Dolayısıyla bu çalışmada da kullanılan etnik parti kavramı pejoratif anlamda değil, nesnel bir olguya işaret etmek için kullanılmıştır. 14 Diğer 4 milletvekilinin biri Mersin de, diğer üçü de İstanbul da Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden seçilmişlerdi. 15 Lezbiyen, Gey, Transeksüel, Travesti. 22

D. ETNİK PARTİLER VE ULUS İNŞASI Etnik grupların ulusa dönüşmesinde milliyetçi seçkin ve entelektüellerin oldukça etkili olduklarını yukarıda belirtmiştim. Entelektüellerin örgütleri ve faaliyetleri ulusal kültürde birliğin sağlanması, etnik grubun tarihsel ortaklıklarının ulusal ortaklıklara dönüştürülmesi ve nihayet ulusal bilincin kitlelere sirayet ettirilmesi sürecinde önemli rol oynarlar. Söz konusu bu entelektüel kişi ve örgütler yalnızca ulus inşa süreçlerinin başında değil, bütün aşamalarında çeşitli şekillerde yer alırlar. Entelektüellerin düşünceleri, bir süreklilik arz edecek şekilde, ulusal bilincin milliyetçi arzular doğrultusunda mobilize edilmesinde öncülük yapan örgüt ve partilere düşünsel kaynaklık yaparlar. İrlanda ve Kürt milliyetçilikleri için de benzer bir durum söz konusudur. Bu çalışmada İrlanda ve Kürt milliyetçilikleri ile Sinn Fein ve BDP nin ulusal kimliklerin inşa, tahkim ve mobilize edilmesindeki rolleri incelenirken Miroslav Hroch un ulus inşa süreçlerini açıklamak için formüle ettiği modelini kullanacağım. Hroch, ulusları temel olarak ikiye ayırarak büyük milletler ve küçük milletler olarak adlandırır. Ona göre büyük milletler, klasik olarak feodaller ve köylüler dışında bir üçüncü sınıfın ortaya çıkması ve bu sınıfın kendisini bütün milletin temsilcisi olarak göstermesi sonucunda geliştiler; zira yeni sınıf, bütün bireylerin eşit vatandaş olacakları bir ulus tasavvurundaydı (Hroch, 2011: 29). Hroch, başka bir milletin boyunduruğu altında yaşayan; etnik bir birim olup siyasi bir birime dönüşemeyen ya da kendi edebi dillerinde bir süreklilik arz edecek bir kültürel üretim geleneği olmayan (ya da bir zamanlar olsa bile zamanla kaybolmuş veya ciddi dejenerasyona uğramış olan) milletleri ise küçük milletler olarak 23

adlandırmaktadır (Hroch, 2011: 30). Bu çalışmaya konu olan İrlandalılar ve Kürtler de başka bir milletin boyunduruğunda yaşadıkları için Hroch un küçük milletler kategorisine girmektedirler. Hroch, küçük milletlerin gelişiminin büyük milletlerden farklı olduğunu belirterek küçük milletlerin gelişiminin A, B ve C olarak adlandırdığı üç evreden oluştuğunu söylemektedir. A evresi, söz konusu milletin ulusal kültürüne dar bir akademik çevre tarafından ilgi gösterilen birinci evredir. Hroch bu evreyi şöyle tanımlamıştır: Her milli uyanışın başlangıcında genellikle entelektüellerden oluşan bir grup tarafından ezilen milletin dili, kültürü ve tarihinin incelenmesine gösterilen tutkulu bir ilgi yer alır. Söz konusu bu insanlar geniş çaplı herhangi bir toplumsal etkiye sahip değillerdi; hatta kısmen toplumdan yalıtılmış olmaları, kısmen bunun bir yararı olacağına inanmadıklarından, yurtsever nitelikli bir ajitasyon faaliyetine dahi başlamaya yeltenmemişlerdir genellikle. (Hroch, 2011: 50). Ulusal bilincin kitlelere yayıldığı evre C evresidir ancak A dan C ye doğrudan bir geçiş söz konusu değildir. B evresi yani ikinci evre, ulusal bilincin geniş kitlelere yayılması için faaliyet gösterilen milli ajitasyon evresidir. Hroch a göre milletlerin oluşumunda en önemli evre B evresidir: Bir aşamadan diğerine geçiş elbette bir hamlede gerçekleşmedi; bir yandan akademik ilginin arttığını gösteren belirtiler, öte tarafta yurtseverlik duygularının geniş kitlelere nüfuz etmesi arasında, küçük milletlerin fiili oluşumunda etkin bir yurtseverlik ajitasyonuyla karakterize olan tayin edici bir dönem yer alır. Bu devre, milli bilincin mayalanma sürecidir. (Hroch, 2011: 50-51) 24