C.Can Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, GLOBAL EKONOMİK KRİZLER VE YOKSULLUK *

Benzer belgeler
C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN?

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Büyüme Değerlendirmesi : Çeyrek

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Büyümeyi Sürdürmek: Yurtiçi Tasarrufların Önemi

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER KÜRESEL EKONOMİYİ ROTASINDAN ÇIKARABİLECEK 10 BÜYÜK TEHLİKE

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Aralık Toplantı Tarihi: 22 Aralık 2015

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

BAKANLAR KURULU SUNUMU

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

İthalat 5 birim olduğuna göre, toplam talep kaç birimdir?

AKP hükümeti zamanında ekonomik büyüme ve istikrar sağlanmıştır

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

İçindekiler kısa tablosu

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Temmuz 2014

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ SUNUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

AYDIN TİCARET BORSASI

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

ABD Tarım Bakanlığının 08/03/2018 Tarihli Ürün Raporları

AYDIN TİCARET BORSASI

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

Ekonomi Bülteni. 8 Ağustos 2016, Sayı: 31. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

Araştırma Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ

MİLLİ GELİR VE MARJİNAL TÜKETİM EĞİLİMİ

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Aralık

Transkript:

C.Can Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. GLOBAL EKONOMİK KRİZLER VE YOKSULLUK * İktisadi krizler ve doğal afetler milli hasılada büyük çaplı ve ani düşüşlere ve yoksullukta hızlı artışlara yol açar. Şiddetli savaş ve çatışmalarla birlikte savunmasız ve emniyetsiz bir durumda kalmanın en büyük kaynağını meydana getirirler. Daha da kötüsü, beşeri sermayenin geri döndürülemez bir şekilde kaybedilmesi gibi zararlara yol açması nedeniyle, yalnızca yoksul kişilerin mevcut hayat standartlarını etkilemez; bunun yanı sıra, bu kişilerin yoksulluktan kurtulma yönündeki güç ve yeteneklerini de olumsuz yönde etkiler. Yoksul çocuklar arasındaki kötü beslenme ve mecburiyet nedeniyle okulu bırakma oranları, iktisadi krizler ve doğal afetler sırasında artmaktadır. Yoksul hane halkı, zaten yetersiz olan varlıklarını çok düşük fiyatlara satmak zorunda kalmaktadırlar. Bu yöndeki tepkiler ise, beşeri ve fiziki sermayede meydana gelen geri döndürülemez kayıplar nedeniyle gelecekteki iktisadi büyümeyi azaltarak, kronik yoksulluğu daimi hale getirmektedir. Bu nedenle, iktisadi krizler ile doğal afetlerin engellenmesi son derece önemlidir. Ve bundan dolayı, meydana gelmeleri halinde ilk öncelik yoksul kişilerin korunmasına verilmelidir. Korunma için gerekli olan şeyler sadece kaynaklar değildir; bunun yanı sıra, bu kaynakların yoksul hane halkına ulaştırılmasında kullanılacak araçlar (emniyeti sağlayıcı programlar) da önem taşımaktadır. Gelişmekte Olan Ülkeler ile piyasa ekonomisine geçen ülkeler, genelde, bu tip krizler ile doğal afetlere karşı daha savunmasız bir durumda iken küçük devletler, küçük ve izole olmaları, üst düzeyde dışa açık olmaları, doğal afetlere karşı hassas olmaları ve kısıtlı ölçüde çeşitliliğe sahip olmalarından dolayı, olumsuz etkiye sahip dış olaylara karşı özellikle hassasiyet gösterirler. Krizle Mücadele Yolları Ekonominin tümünü kapsayan krizler milli hasılada hızlı bir şekilde düşüşe, milli gelirin azalmasına ve işsizliğin artmasına yol açar. 1990 lı yıllarda yaygın olan bu krizler farklı şekillerde meydana gelmişlerdir: mali krizler, ödemeler dengesi krizleri, ticaret hadleri ile ilgili şoklar, para krizleri, bankacılık sektörü ile ilgili krizler ve hiper-enflasyon. 1995 te Meksika daki, 1997 de Doğu * Bu bölüm World Bank, World Development Report, 2000/2001, s.162-167 den tercüme edilerek hazırlanmıştır. Ayrıca çalışma sonunda krizlerin yoksulluk üzerindeki etkilerini gösteren bazı tablolar sunulmaktadır.

Asya daki ve 1998 de Rusya ve Brezilya daki iktisadi krizlere medyada çok geniş bir yer ayrıldı. Ancak, bu krizler iktisadi stresin yalnızca bir bölümünü meydana getirmekteydi. Krizlerin çoğu uygulanmaya çalışılan politikaların kötü yönetimi ile dış ticaret hadleri şokları, oynak sermaye akımları ve uluslararası sermaye piyasalarında oluşan olumsuz yöndeki etkiler gibi dış faktörlerin farklı bileşimleri ile gündeme gelmektedir. İktisadi krizler, hem yoksul kişileri hem de yoksul olmayanları olumsuz yönde etkilerler ancak gördükleri zararlar orantılı olsa bile, hali hazırda yoksul olanlar ya da yoksulluk sınırında olanlar için, bu krizlerin etkileri daha fazla tahripkardır. Yoksul hane halkı ya da yoksulluk sınırında olanların refah kayıpları nüfusun geri kalanına göre daha fazladır. Yoksul halkın kötü zamanlarda kendisini güvence altına almaya yetecek tasarruf ya da sigortaya sahip olmasına olanak yoktur ve sosyal güvenlik programlarından da çok az istifade ederler ya da bu programlardan hiç yararlanamazlar. Bir iktisadi kriz yoksul halkın ya da yoksulluk sınırındaki halkın yaşam standardını çeşitli yollarla etkiler: Emek üzerinden elde edilen gelirleri azaltarak reel ücretleri düşürür ve işsizliği artırır. İktisadi faaliyetler azaldığı için emeğe dayalı olarak elde edilmeyen diğer gelirler de azalır ve yoksul halk tarafından üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları diğer fiyatlara kıyasla azalabilir. Özellikle aile üyeleri arasında yapılanlar olmak üzere özel transferler ülkenin her yerinde yaşam standardında meydana gelen azalma ile birlikte geriler. Yoksul halkın sahip olduğu yetersiz varlıklar enflasyona maruz kalır veya bu varlıkların fiyatlarında büyük bir azalma meydana gelir. Makro-ekonomik krizler, yoksulların yoksulluktan kurtulma yeteneklerini zayıflatarak, beşeri, mali ve fiziki sermaye birikimini yavaşlatır. Krizler sırasında gelirlerde gözlemlenen düşme krizlerin önlenmesi için uygulanan politikalar ile daha da ileri bir düzeye mi çıkmaktadır? Bu konu ile ilgili tartışmalar çok eskilere uzanmaktadır. Krizlerin önlenmesine yönelik olarak uygulanan politikalar ile yoksulluktaki artışın aynı anda meydana gelmesi bu politikaların yoksulluktaki artışa yol açtığı anlamına gelmez. Krizler geçmişte uygulanan ve sürdürülemeyen makro-ekonomik politikalar ya da dış şoklara (ticaret hadleri şoku, uluslararası faiz oranlarının yüksekliği, sermaye akımlarında ani yükselmeler) uyum sağlama yeteneğinin olmaması nedeniyle meydana gelirler. Bu koşullar altında kısıtlayıcı maliye ve para politikalarının uygulanması kaçınılmazdır ve muhtemelen daha büyük bir

çöküntüye yol açacak olan bu tip tedbirlerin ertelenmesinden daha az maliyetlidir. Uyum politikalarının uygulamaya konulmasının kaçınılmaz olduğu kabul edildikten sonra hükümetin yürürlüğe koyacağı sıkı maliye politikası yoksul ya da yoksulluk sınırındaki kişilerin yaşam standartları üzerindeki ters etkileri daha da kötüleştirebilir. Örneğin, yiyecek veya petrol için yapılan devlet yardımlarının ortadan kaldırılması, telafi edici tedbirler alınmadıkça, yoksul kişiler üzerindeki olumsuz etkileri şiddetlendirir. Ayrıca faiz oranlarını artırır ve bazen yoksul kişilerin tüketim sepetlerinde önemli bir yer işgal eden yiyecek ve diğer ürünler üzerinden alınan dolaylı vergilerin kapsamını genişletir. Sıkı maliye politikasının bir parçası olarak hükümetlerin sosyal yardımları azaltmalarından dolayı kamunun net transfer harcamaları azalabilir. Yoksul ya da yoksulluk sınırında olan kişilerce kullanılan kamusal hizmetlerin miktar ve kalitesinin azaltılması da bu kişilerin durumunu daha da kötüleştirir. Ancak, kamusal faaliyetler krizin yoksullar üzerindeki etkisini hafifletebilir. Siyasetçilerin görevi acil ve önemli mal ve hizmet üretimini en düşük maliyetle sağlayacak makro-ekonomik tedbirler bileşimini uygulamak ve yoksulların yaşam standartlarını en üst düzeyde korumaktır. Yoksulluğa duyarlı bir uygulama makro-ekonomik uyum dönemi boyunca yoksulları hedefleyen sosyal güvenlik programlarının (sosyal harcamaların sosyal sigorta kısmı) genişlemesine de olanak sağlamalıdır. Krizlerin Sosyal Etkileri Makro-ekonomik çöküntülerle yoksulluğun artması arasında güçlü bir bağlantı vardır. Kriz dönemlerinde bir çok kişi geçici bir süre için yoksullaşır ve sosyal göstergeler daha da kötüleşme ya da daha yavaş bir şekilde iyileşme eğilimine girer. Veriler yoksul kişilerin beşeri sermayesinin, özellikle çocukların, daha da kötüleştiğini göstermektedir. Ortaya çıkan zarar, bu çocuklar yetişkinliğe ulaştıklarında yoksulluktan kurtulma yeteneklerini etkileyerek geri döndürülemez bir niteliğe ulaşmaktadır. Doğu Asya daki bir çok ülkede yoksulluk, 1990 lı yılların sonunda ortaya çıkan finansal krizler sonucu artmıştır: Yoksulluğun Endonezya da % 50 arttığı ve Kore Cumhuriyeti nde kentsel alanlardaki yoksulluğun ikiye katlandığı tahmin edilmektedir. Ancak, her iki ülkede de yoksulluk iktisadi durumun iyileşmeye başlaması ile birlikte azalmaktadır. Rusya da 1996-1998 yılları arasında yoksulluk % 21.9 dan % 32.7 ye yükselmiştir. Latin Amerika ve Karayipler de meydana gelen her krizde yoksulluk artmaktadır ve uzun yıllar sonra bile krizden önceki seviyesinden daha yüksek bir düzeyde seyretmektedir. Kriz süresince gelir dağılımındaki eşitsizlik artmakta, azalmakta ya da değişmeden kalabilmektedir. Latin Amerika da gelir dağılımındaki eşitsizlik (Gini katsayısı ile hesaplanan) verilerin elde edilebildiği kriz dönemlerinin

20 sinin 15 inde artmaktadır. Ancak, son kriz süresince Doğu Asya da gelir dağılımındaki eşitsizlik konumunu korudu ve Meksika da ise 1995 deki Pezo krizinden sonra azaldı. Gelir dağılımındaki eşitsizlikte meydana gelen bir artışla birlikte krizlerin oluşması halinde iktisadi daralma yoksulluğun azaltılmasında daha önce elde edilen kazanımlardan daha büyük ters etkiler meydana getirebilir. Latin Amerika da yoksulluğun azaltılmasına yönelik çalışmalar sonucu 1970 lerde kişi başına düşen milli gelirde kentsel alanlarda % 3.7 ve kırsal alanlarda % 2 oranlarında meydana gelen artışlar 1980 li yıllarda meydana gelen ters etkilerle ancak % 1 düzeyinde bir gerileme ile karşılaşmıştır. Gelir dağılımındaki eşitsizlik artsa bile toplumun en yoksul % 20 lik kesimi bu durumdan her zaman orantısız bir şekilde zarar görmemektedir. Latin Amerika da nüfusun en yoksul % 20 lik kesiminin elde ettiği gelir 1980 lerdeki borç krizleri sırasında genellikle azaldı ancak en zengin % 20 lik kesimin payı bazen önemli ölçüde arttı. İktisadi krizlerin yaşam standardı üzerindeki etkilerinin gelir dağılımındaki adaletsizlik ile yoksulluğun ölçülmesi suretiyle tam olarak kavranması oldukça zordur. İktisadi krizler büyük çaplı akışkanlıklar ile birlikte anılırlar: Daha önce yoksul olmayan kişiler yoksulluğa duçar olabilir ve daha önce yoksul olanlar ise yoksulluktan kurtulabilirler. Aşağı ve yukarıya doğru gerçekleşen hızlı hareketlilik ile ilgili delillere 1998 krizinden sonra Rusya da rastlanabilir. 1996 da yoksul olarak kabul edilen kişilerin ortalama gelirleri arttı ve bunların % 42 si kriz sonrasında yoksulluktan kurtuldular. Öte yandan, kriz sonrası yoksullaşanların % 61 i 1996 yılında yoksul değildi. Başka bir ifade ile nüfusun % 20 si iktisadi çöküşün bir sonucu olarak yoksullaştı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik genel olarak azalsa ve kriz sonrası yoksulların büyük bir kısmı yoksulluktan kurtulsalar da daha önce yoksul olmayanların veya hali hazırda yoksul olanların bir çoğunun durumu daha da kötüleşmiştir. İktisadi krizler sırasında yoksullaşanlar kronik yoksullardan daha farklı özelliklere sahiptirler. Örneğin, iyi eğitimli olabilirler. Filipinler de yapılan bir çalışma daha üst düzeyde eğitime sahip olan hane halkının ücret ve istihdam şoklarına daha duyarlı olduğunu göstermektedir. Sosyal göstergelerin çoğu bir makro-ekonomik krizde ya kötüleşmektedir veya çok yavaş bir iyileşme göstermektedir. Çocuk ölümleri gibi sosyal göstergeler, daha önceki dönemlerdekine kıyasla, yavaş yavaş da olsa, 1980 li yıllar boyunca Latin Amerika da iyileşmeye devam etmiştir. Ancak, sağlıkla ilgili göstergeler tüketim ve gelirdeki azalmaya karşı daha duyarlıdır. Şili de düşük kilolu bebek doğumlarının ve yetersiz beslenmiş çocukların oranı, ekonomi gerileme dönemine girdiğinde, artmıştır. Meksika da, 1980 li yıllarda, yetersiz beslenmeden kaynaklanan bebek ve okul öncesi çocuk ölümleri, daha önceki on yılın gösterdiği eğilimi tersine döndürerek, 1995 teki iktisadi krizle birlikte tekrar arttı. Arjantin ve Venezuela da kişi başına günlük protein alımı kişi başına gayri safi yurtiçi hasılalarında meydana gelen azalma

ile birlikte gerilemiştir. Endonezya da vücut ağırlık indeksleri hastalık ve ölüm riskinin ortaya çıktığı düzeyin altında olan kadınların oranı 1998 de % 25 arttı ve üç yaş altı çocukların ortalama ağırlıkları azaldı. Okula devam etme ve okuryazarlık oranları da krizler sonrasında önemli ölçüde etkilenmektedir. Filipinler de daha önceki beş yıllık süre içinde gözlemlenen yıllık ortalama % 2.6 lık bir artıştan sonra 1997-98 ve 1998-99 ders yılları arasında orta öğretime kaydedilenlerin sayısında yalnızca % 0.9 luk bir artış gerçekleşmiştir. Meksika da mezun olan öğrencilerin bir sonraki eğitim düzeyinde okula kayıt olmaları oranı, özellikle lise ve üniversite öğrencileri arasında olmak üzere, 1980 borç krizi sırasında azaldı. İlk okula başlayan öğrenciler arasında yaşları uygun durumda olanların oranında da azalma gerçekleşti. Kırsal alanda okuldan ayrılan öğrencilerin oranı % 40 a yükseldi. Arjantin ve Meksika da ilkokullara yapılan toplam kayıtlardaki artış 1995 te yavaşladı. Güney Hindistan da yapılan bir çalışma olumsuz şoklara tepki olarak çocukların sıklıkla okuldan alındığını göstermektedir. İktisadi krizlerin geçici yoksulluğu artırdığına şüphe yoktur. Dahası sürekli ya da kronik yoksulluğu de artırırlar zira krizler yoksulların beşeri sermayeleri üzerinde çok olumsuz etkilere sahiptir. Yetersiz beslenme, çocuk ölümleri ve okula kaydedilme ile ilgili eğilimler, ulusal ortalamalar şeklinde olsalar da, yoksullar arasında ortaya çıkan gerilemeyi de çoğunlukla yansıtırlar. Endonezya da gelir grupları ile ilgili bilgiler 7-12 yaş arasındaki çocuklarda gelir dağılımının en düşük ikinci % 20 lik dilimdeki okulu terk etme oranının 1997 deki % 1.3 lük düzeyinden 1998 de % 7.5 e ve 13-19 yaş grubu için aynı oranın % 14.2 den % 25.5 e yükseldiğini göstermektedir. Herhangi bir okula kaydedilmeyen yoksul çocukların oranı ise % 4.9 dan % 10.7 ye çıkmıştır. Son araştırmalar makro-ekonomik çöküntülerle eğitim göstergeleri arasında bir bağlantının olduğunu göstermektedir. On sekiz Latin Amerika ülkesindeki yıllık ortalama okullaşma oranının 1950 ve 1960 lardaki % 1.9 luk seviyesinden 1970 ve 1980 lerde % 1.2 ye gerilediği görülmektedir. Makroekonomik koşullardaki kötüleşme (gayri safi yurtiçi hasıladaki kısa vadeli şoklar, oynaklık ve olumsuz dış ticaret şokları), bir çalışmaya göre bu çöküşün % 80 ini açıklamaktadır. Meksika ile ilgili göstergelerin ortaya koyduğu gibi azalan gelirin olumsuz yönde kendini gösteren gelir etkisi okula devam etmenin fırsat maliyetinin azalmasının ortaya koyduğu olumlu fiyat etkisi ne göre daha etkili olmaktadır. Simülasyon sonuçları, ekonomi 1980 li yıllarda 1970 li yıllardakinin yarısı kadar büyüyebilseydi Meksika daki okula kaydolma oranının 1991 de % 11 daha fazla olabileceğini göstermektedir. Krize Karşı Yoksulları Koruyan Bir Reaksiyonun Formüle Edilmesi

İktisat politikalarının yönetiminin ne ölçüde başarılı olduğuna bakılmaksızın krizler Gelişmekte Olan Ülkeler ile Geçiş Ülkelerini muhtemelen etkilemeye devam edecektir. Bu nedenle krizlere karşı bir reaksiyon ortaya konurken krizlerin yoksullar üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır. Krizlere karşı ortaya konacak yoksulluğa duyarlı bir reaksiyon şunları içermelidir:!" Tüketim düzeylerini sürdürebilmeleri için yoksul hane halkına yardım edilmesi,!" Yoksulların temel sosyal hizmetlerden herhangi birinden mahrum edilmemelerinin sağlanması,!" Beşeri ve fiziki sermayenin birikiminde sürekli bir gerilemenin meydana gelmesinin engellenmesi,!" Suç ile ilgili faaliyetlerde bulunma, fahişelik ve çocuk emeğinin sömürülmesi gibi insanların kendilerine zarar veren davranışlarının önlenmesi. Yoksulluğa karşı duyarlı bir reaksiyon krizler sonucu yoksullaşma riskine maruz kalanlar için de belirli mekanizmaları yürürlüğe koymalıdır. Ekonomik Krizlerin Çeşitli Ülkelerde Yoksullar Üzerindeki Etkileri Globalleşme ile ekonomik krizlerin daha yaygınlaştığı ve ortaya çıkan ekonomik krizlerin de yoksulluk üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu bölümde 1990 lı yıllarda ortaya çıkan ekonomik krizler neticesinde yoksulluk sorununun da büyüdüğünü ortaya koyan bazı tablolar sunulmaktadır. Tablo-1 daki tablolardan anlaşılacağı üzere Arjantin, Meksika, Endonezya, Tayland, Rusya ve Ürdün de ortaya çıkan ekonomik krizler neticesinde krizin ortaya çıktığı yılda ve sonrasında kişisel gelir ve tüketimde azalmalar olmuştur. Örneğin, Arjantin de 1989 yılında ortaya çıkan ekonomik kriz, aynı yıl içerisinde gelir ve tüketimde ortalama yüzde 24.8 azalma doğurmuştur. Krizin etkileri takip eden yılda da etkili olmuş ve gelir ve tüketimde ortalama yüzde 33.7 oranında azalmıştır. Arjantin de 1995 yılında ortaya çıkan kriz de benzer şekilde halkın gelirinde azalmaya yol açmış ve ülkede yoksulluk daha da artmıştır. 1995 yılında ortaya çıkan kriz gelir ve tüketimde aynı yıl içerisinde yüzde 24.8 oranında azalmaya neden olmuş, 1997 yılında ise bir önceki yıla göre gelir ve tüketimde yüzde 26 oranında azalma gerçekleşmiştir. Arjantin yanısıra Endonezya da da 1998 yılında ortaya çıkan kriz gelir ve tüketimde aynı yıl içerisinde yüzde 18.9 oranında azalma ortaya çıkmıştır. Krizin etkileri sonraki yıllarda da kısmen devam etmiştir.

Tablo-2 de ise çeşitli ülkelerde ortaya çıkan ekonomik krizlerin eğitim ve sağlık göstergelerinde yarattığı olumsuz etkiler görülmektedir. Gerçekten de, Meksika, Arjantin ve Endonezya da ortaya çıkan ekonomik kriz neticesinde hane halklarının eğitim ve sağlık harcamalarında çok önemli azalmalar ortaya çıkmıştır. Bir çok hane halkı azalan gelirleri dolayısıyla okula kayıt oranında azalma görülmüştür. Tablo- 1: Bazı Ülkelerde Ekonomik Krizlerin Yoksulluk Üzerine Etkileri Ülke Adı Kriz Öncesi (%) Krizin Ortaya Çıktığı Yıl (%) Kriz Sonrası (%) Arjantin 25,2 (1987) 47,3 (1989) 33,7 (1990) Arjantin 16,8 (1993) 24,8 (1995) 26,0 (1997) Endonezya 11,3 (1996) 18,9 (1998) 11,7 (1999) Ürdün 3,0 (1986-87) - (1989) 14,9 (1992) Meksika 36,0 (1994) - (1995) 43,0 (1996) Rusya 21,9 32,7 -- (1996) (1998) Tayland 11,4 (1996) 12,9 (1998) -- Not: Tablodaki veriler genel olarak gelir ve harcamalardaki bir önceki yıla göre değişim yüzdelerini göstermektedir. Kaynak: World Bank, World Development Report, 2000/2001, s. 163.

HAK-İŞ: YOKSULLUKLA MÜCADELE STRATEJİLERİ Tablo-2: Seçilmiş Bazı Ülkelerde Ekonomik Krizlerin Sosyal Etkileri Ülke Adı Kriz Göstergeleri Sağlık Göstergeleri Eğitim Göstergeleri Kişi başına GSYİH % 4,1 Kişi başına günlük protein 1993 yılında % 2,2 olan Arjantin oranında azaldı. alımında 1995 yılında % ilköğretimde okula kayıt 1995 Kişi başına özel tüketim % 5,6 oranında azaldı. 3,8 oranında azalma oldu. Bu oran 1996 yılında % 1,9 yükseldi. oranı, 1996 yılında % 0,8 e düştü. Meksika 1995 Endonezya 1998 Kişi başına GSYİH % 7,8 oranında azaldı. Kişi başına özel tüketim % 11,1 oranında azaldı. Kişi başına GSYİH % 14,6 oranında azaldı. Kişi başına özel tüketim % 5,1 oranında azaldı. 1 yaşın altındaki çocuklarda kansızlık dolayısıyla ölüm arttı. 1-4 yaş arası çocuklarda, kansızlık dolayısıyla ölüm oranında artış oldu. Doğan her 100.000 çocukta 1.7 olan ölüm oranı 2.2 ye yükseldi. Bir çok sağlık göstergesinde bozulmalar görüldü. 1994 yılında ilköğretimde okula kayıt oranı % 0,44 e yükseldi; 1995 yılında ise % 0,09 a düştü. Yoksul kesimde eğitim göstergeleri daha da kötü bir konuma ulaştı. Kaynak: World Bank, World Development Report, 2000/2001, s. 164.