PARA ARZI Dar tanımlı para arzı dolaşımdaki nakit ile bankacılık sisteminde vadesiz mevduatların toplamından oluşmakta, geniş tanımlı para arzı ise bu toplama bankacılık sistemindeki vadeli mevduatların ilave edilmesi ile hesaplanmaktadır. Başka bir deyişle, bir ekonomide belirli bir anda dolanımda bulunan her türlü paranın toplam miktarına para arzı denilmektedir. O halde para arzı ekonominin belli bir zamanında sahip olduğu toplam para miktarını, teknik deyimi ile para stokunu ifade eden bir kavramdır. Bu stok, dolanımda bulunan her türlü para miktarını kapsamaktadır. Para arzı merkez bankasının kontrolündeki bir değişken olarak kabul edilmektedir. Para Stoku Tanımları M1 (Dar anlamda) Para Tanımı: Dolaşımdaki para+vadesiz ticari ve tasarruf mevduatları+merkez Bankası ndaki mevduat M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç) M2Y Para Tanımı: M2+Döviz hesapları M3 Para Tanımı: M2Y+ Resmi Mevduatlar Para Arzının Belirleyicileri Merkez Bankası para tabanını kontrol ederek para arzını kontrol etmeye çalışır. Para tabanı, dolaşımdaki para ile bankaların merkez bankasındaki rezervlerinin toplamından oluşur. MB = C + R burada MB para tabanı, C dolaşımdaki para, R bankaların merkez bankasındaki rezervleridir. Para Çarpanı, Parasal tabandaki 1 TL lik artışın para arzında sebep olduğu artış miktarını ölçer. Para Çarpanı= 1/rezerv oranı Bu durumda 1
Para Arzı=Para çarpanı*parasal taban olmaktadır. Merkez Bankası ve Para Arzı Merkez Bankası piyasadaki para arzını, para çarpanını ya da para tabanını değiştiren 3 farklı yöntem kullanarak belirlemektedir. 1) Açık Piyasa İşlemleri: Merkez Bankası nın dolaşımdaki para miktarını azaltıp çoğaltmak için hazine bono ve tahvillerini alıp satması işlemleridir. Merkez Bankası nın piyasadan bu gibi menkul kıymetleri alması, para tabanının artmasına neden olacak, bu tür menkul kıymetleri satması ise para tabanını azaltacaktır. 2) Reeskont Oranı: Reeskont bankalarca iskonto edilmiş bir senedin merkez bankalarınca iskonto edilmesidir. Bankalar zor durumda kaldıklarında ellerindeki ticari senetleri vadeleri dolmadan merkez bankasına kırdırarak rezervlerini artırabilirler, yani bir anlamda merkez bankasından borç alırlar. Merkez Bankası nın bankalara verdiği krediler karşılığında aldığı faiz oranı reeskont oranıdır. Merkez bankasının reeskont oranını değiştirmesi, bankaların merkez bankasından borçlanma maliyetini ve dolayısıyla para arzını etkiler. TCMB reeskont oranını değiştirirse piyasa faizi ile reeskont oranı arasındaki fark da değişir, oynaklığı artar. Bu da reeskont kredilerinin miktarının oynaklığını artırır ve bundan dolayı da para arzının oynaklığı artar. 3) Zorunlu Karşılık Oranı: Zorunlu karşılık, bankaların mevduatlarının belli bir kısmını merkez bankasındaki rezerv hesaplarında tutmalarıdır. Bu orana da zorunlu karşılık oranı denir. Merkez Bankası, yatırılan mevduata karşılık bankaların kasasında ne oranda karşılık tutacağını belirleyerek para arzını arttırır ya da azaltır; para çarpanını etkilenmektedir. 2
PARA TALEBİ Elde para tutmanın fırsat maliyeti, parayı bonoda tutmamakla kaybedilen nominal faiz geliridir. İnsanlar parayı ellerinde, ancak ve ancak, fırsat maliyetinden daha fazla bir yarar sağlayacaksa tutarlar. Para talebi, bir ulusal ekonomide belli bir anda tüm bireylerin ve kurumların yanlarında, kasalarında ya da bankadaki hesaplarında hemen harcanabilir durumda bulundurmak istedikleri para stoku olarak tanımlanabilir. Bireylerin ve kurumların gelirlerinin bir kısmını para olarak yani likit olarak ellerinde bulundurmak istemeleri, paranın diğer mallara ve servete göre bir takım üstünlüklere sahip olması nedeniyledir. Çünkü para likiditesi en yüksek ödeme aracıdır. Para herkes tarafından kabul edilen bir değişim aracı olduğu için, istenilen mal ve hizmeti satın almak hemen mümkün olacaktır. Bu nedenle kişiler ve kurumlar elde para tutmak isteyeceklerdir. İşte buna para talebi denilmektedir. Para talebini etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar parayı kullananların sayısı, gelir dağılımı politikasının değişmesi, Enflasyon, deflasyon ve kaydi para sistemindeki gelişmelerdir. Para talebinde meydana gelen değişmeler ekonomide istikrarsızlıklara neden olabilmektedir. Zira para talebindeki değişme ekonomide harcama düzeyinin değişmesine etki ettiğinden enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Para Talebinin Nedenleri Kişi ve kurumlar şu güdüler ile ellerinde para tutmak isterler; İşlem Amaçlı: Ödemeler ve alacaklar çoğu zaman eşzamanlı değildir. Bu sebepten dolayı önceden belli ödemelerin yapılabilmesi için belli bir nakite itiyaç vardır. Tutulan nakit miktarı, gelire ve ödeme planına bağlı olarak değişir. Önlem (ihtiyat) Amaçlı: Belirsizlikten ötürü insanlar öngöremedikleri durumlara hazırlıklı olabilmek amacıyla belli miktarda nakit tutarlar. Nominal faiz oranına bağlı olarak miktar değişir. 3
Varlık Olarak: İnsanlar riskten hoşlanmazlar ve yatırım portföylerinde düşük riskli bir varlık olarak bir miktar para tutmak isteyebilirler. Paranın fırsat maliyeti olan nominal faiz oranına bağlı olarak değişir. Spekülatif Amaçlı: Ortaya çıkabilecek spekülatif kazançları elde edebilmek için insanlar bir miktar nakit tutmak isteyebilriler. Örneğin bono fiyatlarının düşebileceği beklentisi, ya da faiz oranının artacağı beklentisiyle insanlar ellerinde nakit bulundurmak isterler. Para Piyasasında Denge Para piyasasında denge, bir diğer deyişle denge faiz oranı para arzının para talebine eşit olduğu noktada belirlenecektir. Daha doğru bir ifadeyle para piyasası denge şartı Ms=Md olmasıdır (Ms: Para arzı, Md: Para talebi). Faiz oranı herhangi bir nedenle denge faiz oranından ayrılsa bile tekrar bu noktaya doğru gelinecektir. Faiz Ms i0 A Md Para Miktarı M0 Denge faiz oranı gelir, fiyat ve para arzı değişirse değişir. Para talebi Md ve para arzı M0 iken faiz oranı i0 olacak şekilde para arz ve talebi A noktasında dengededir. Gelir ve fiyatlar artarsa (Para arzı sabit) Para talebi eğrisi (Md) sağa kayar, denge faizler yükselir. Para arzı artarsa, (Para talebi sabit) Para arz eğrisi paralel sağa kayar ve denge faiz düşer. Para arzı azalırsa, (Para talebi sabit) Para arz eğrisi paralel sola kayar ve denge faiz yükselir. 4
Para Arzı ve Enflasyon Öncelikle bazı terimlere değinmek gerekebilir: AD (Toplam Talep): Her fiyat (P) düzeyinde, tüketicilerin, girişimcilerin ve devletin birlikte satın almak istediği mal ve hizmet miktarını yâni reel ulusal çıktıyı gösteren bir eğridir. AS (Toplam Arz): Her fiyat (P) düzeyinde tüm arz edenlerin sunmak istediği mal ve hizmet miktarını (reel GSYH) gösteren bir eğridir. Y: Toplam hasılayı göstermektedir. Toplam arz ve toplam talep eğrilerinde, tek bir malın arz ve talep edilen miktarları yerine, arz veya talep edilen toplam reel hasıla (nihai mal ve hizmetler toplamı), tek bir malın fiyatı yerine, fiyatlar genel düzeyi dikkate alınmaktadır. Ekonomi kısa ve uzun dönemde dengedeyken, AD ve AS eğrilerinin LRAS (uzun dönem arz eğrisi) ile kesiştiği noktada, merkez bankasının para arzını artırdığını varsayalım. Para arzının artması toplam talebi artırarak toplam talep eğrisi AD yi sağa kaydırır. AD nin sağa kayması sonucunda toplam hasıla artar ve doğal ürün düzeyinin üzerine çıkar. Bu ekonomik genişleme sıkı işgücü piyasasına neden olur. İşsizlik azalır, ücretler artar. Ücretlerin artması üretim maliyetlerini artırdığı için toplam arz düşer, AS eğrisi sola kayar. Yeni toplam talep eğrisi AD ile yeni toplam arz eğrisinin AS kesiştiği noktada fiyat genel düzeyi daha yüksektir. Merkez bankası para arzını artırmaya devam ettikçe, toplam talep eğrisi sağa, top lam arz eğrisi de sola kaymaya devam edecek ve fiyat genel düzeyi yükselecektir. Bu durumda, para arzındaki sürekli artışlar enflasyona sebep olur. Burada önemli olan nokta, para arzının sadece bir kere değil, sürekli olarak artırılması gerektiğidir. Çünkü enflasyondan bahsedebilmemiz için fiyat genel düzeyinin sürekli artması gerekir. 5
Para arzı toplam talep AD sağa kayar Y > Y*, U < UN (sıkı iş gücü piyasası) ücretler toplam arz AS sola kayar toplam hasıla, fiyat genel düzeyi (P). 6