AVRUPA BÝRLÝÐÝ SÜRECÝNDE TÜRKÝYE ve ENERJÝ AÇILIMLARI GÝRÝÞ Türkiye, 3 Ekim 2005'te Avrupa Birliði (AB) üyesi olmaya yönelik olarak önemli bir aþama kaydetmiþ bulunmaktadýr. Bu çalýþmada, Türkiye'nin bu baðlamda enerji açýlýmlarýna girmeden önce, AB üyesi olma serüveni üzerinde durmak yerinde olacaktýr. Türkiye'nin Avrupa organizasyonlarý ile iþbirliði anlamýnda baðý hayli gerilere dayanmaktadýr. Avrupalý düþünürlerin fikirlerine bakarsak; baðýmsýz devletlerden oluþan bir Avrupa Birliði- Meclisi Common Assembly önerisi ilk defa 1693 yýlýnda ortaya atýlmýþtýr. Daha sonralarý ortaya çýkan geliþmeler çerçevesinde Osmanlý Devleti de burada yerini alacaktý [1]. Türkiye'nin Ýlk Avrupalýlýk belgesi olarak 1856 Paris Anlaþmasý'ndan bahsedilebilir. Bu antlaþmanýn 7. Maddesi ile Osmanlý, Sultan Abdülmecit döneminde Avrupa Devletleri Konseyi ne girmiþ olur [1]. Ancak, anlaþma, savaþlardan dolayý uygulanamamýþtýr. Bir baþka deyiþle o dönemde Avrupa Birliði daðýlmýþtýr. Ýki dünya savaþýndan sonra, tekrar Avrupa ülkelerinin bir araya gelmesi söz konusu olmuþtur. Tablo 1'de Avrupa'nýn Birliði yolundaki geliþmeleri ve Türkiye'nin Avrupa Birliði'ne girme çabalarý, kronolojik olarak görülmektedir. 1951 yýlýnda AB'nin temelleri atýlmýþtýr. Bu tarihte, Almanya, Fransa, Ýtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafýndan imzalanan Paris anlaþmasý ile, Avrupa Kömür ve Tarih Avrupa Birliði'nin Oluþumu Tarih Türkiye'nin AB'ye Giriþ Faaliyetleri 1951 1957 1973 1981 1986 1986 1992 1993 1995 1999 2004 Almanya, Fransa, Ýtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafýndan imzalanan Paris anlaþmasý ile, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluðu kurulmuþtur. Roma Anlaþmasý ile; Avrupa Ekonomik Topluluðu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluðu (EURATOM) kuruldu Ýlk geniþleme (Danimarka Ýngiltere ve Ýrlanda'nýn katýlýmý) Yunanistan'ýn giriþi Lüksemburg Zirvesi'nde, Avrupa Birliði için anlaþma taslaðý Tek Senet adýyla kabul edilmiþtir. Ýspanya ve Portekiz'in giriþi Maastricht Anlaþmasý (Avrupa Birliði Anlaþmasý), Kopenhag Zirvesi, Kopenhag Kriterleri ni kabul etmiþtir. Avusturya, Finlandiya, Ýsveç'in giriþi Amsterdam Anlaþmasý, üye ve aday ülkelerin birliðe uyumu çalýþmalarýný zorunlu kýlmýþtýr. 10 yeni katýlým : Çek Cumhuriyeti, Estonya, Kýbrýs (Güney Kýbrýs Rum Yönetimi), Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya,) Çelik Topluluðu kurulmuþtur. Burada ana fikir, uluslar üstü kurumlar türü bir yönetim yapýlanmasý oluþturmaktý. Ancak, burada önemli bir husus; iki hammadde esas alýnarak topluluk oluþturulmasýdýr. Kömür enerji hammaddesi, çelik ise sanayi hammaddesidir. Çelik üretimi için kömürün ayrý bir önemi bulunmaktadýr. Sonuçta, AB temeli iki önemli hammaddeye ve özellikle de önemli bir enerji hammaddesine dayanmaktadýr. Ayný 6 ülke tarafýndan 1957'de yapýlan Roma Anlaþmasý ile; Avrupa Ekonomik Topluluðu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluðu (EURATOM) hayata geçirilmiþtir. Burada da iki kurum vardýr, biri ekonomik biri enerji kurumudur. Burada, 1959 AET'ye ortaklýk baþvurusu 1963 Ankara Antlaþmasý 1970 Katma Protokol 1982 Türkiye ile Ýliþkiler donduruldu. 1986 Ýliþkiler canlandýrýldý. 1987 Tam üyelik baþvurusu 1989 Baþvurunun kabul edilmemesi 1995 1/95 sayýlý Gümrük Birliði Kararý 1996 Gümrük Birliðinin yürürlüðe girmesi 1997 1999 2001 2004 Lüksemburg Zirvesi- Türkiye aday ülkeler arasýnda sayýlmadý. Helsinki Zirvesi Adaylýðýn tanýnmasý Katýlým Ortaklýðý Belgesi Ulusal program Brüksel Zirvesi- Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi 31.10.05 Müzakere sürecinin baþlamasý Tablo 1 : Avrupa'nýn Birlik. Yolundaki Geliþmeleri ve Türkiye'nin Avrupa Birliði'ne Girme Çabalarý, Kronolojisi 24 A. Beril TUÐRUL ÝTÜ Enerji Enstitüsü enerji nükleer enerji baðlamýnda karþýmýza çýkmaktadýr. Türkiye, 1959 yýlýnda AET'ye ortaklýk baþvurusu yaptý ve 1963 yýlýnda Ankara Antlaþmasý ile bu baþvuru deðerlendirildi. 1970'de Katma Protokol imzalandý. 1982 de ise, Türkiye ile iliþkiler donduruldu. 1986'da ise iliþkiler canlandýrýldý. Ayný yýl, 1986 yýlýndaki Lüksemburg Zirvesi'nde, Avrupa Birliði için anlaþma taslaðý Tek Senet adýyla kabul edilmiþ ve Avrupa Birliði fikri netleþmiþtir. Türkiye bir yýl sonra 1987'de tam üyelik baþvurusunda bulundu. Bu baþvuru 1989'da kabul edilmedi. Bu arada, 1992'de imzalanan Maastricht Anlaþmasý, Avrupa Birliði Anlaþmasý olarak bilinmektedir. Bu antlaþma birlikteliðe köklü
deðiþiklikler getirmiþtir. 1993 yýlýnda ise, Kopenhag Zirvesi ile Kopenhag Kriterleri kabul edilmiþtir. 1995 yýlýnda, 1/95 sayýlý Gümrük Birliði Kararý alýndý ve bu karar bir yýl sonra 1996'da yürürlüðe girdi. Ancak, 1997'deki Lüksemburg Zirvesi'nde, Türkiye aday ülkeler arasýnda sayýlmadý. Bundan 2 yýl sonra 1999'da Helsinki Zirvesi ile Türkiye'nin adaylýðý tanýndý. Bu arada, 1999 tarihinde yürürlüðe giren Amsterdam Anlaþmasý, üye ve aday ülkelerin birliðe uyum çalýþmalarýný zorunlu hale getirmiþtir. 2001 yýlýnda Türkiye için, Katýlým Ortaklýðý Belgesi ve Ulusal Program belirlemesi oldu. Bundan sonra, 2004'te Brüksel Zirvesi ile Türkiye'ye müzakere tarihi 3 Ekim 2005 olarak verildi. Nihayet, 3 Ekim 2005 tarihinde müzakereler baþlamýþ oldu. Bilindiði üzere halen bu süreçteyiz. Görüldüðü gibi, Avrupa Birliði (AB), elli yýlý aþkýn bir süredir geliþimini sürdürmektedir. Bu geliþim önce, ekonomik gibi görünse de, giderek daha önem kazanmýþ ve siyasal bir geliþime doðru deðiþim göstermiþtir ve halen de göstermektedir. Bu arada önemli bir diðer husus da; enerji hammaddesine dayalý bir topluluk olarak kurulan Avrupa birlikteliðinin büyümesini enerji hammaddesi bölgelerine doðru yapýyor olmasýdýr. 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye-AB müzakere sürecinin baþlamasý ile Avrupa Birliði, dünyanýn baþlýca enerji bölgelerine komþu durumuna gelmiþ olmaktadýr. Bu bakýmdan 3 Ekim 2005 tarihinin önemi, Türkiye için olduðu kadar, AB için de aynen geçerlidir denebilir. DÜNYA ENERJÝ DURUMU Þimdi de dünya enerji durumunu kýsaca özetleyelim. Önemli bir girdi durumunda olan enerjiye, her tür faaliyette gereksinim duyulmaktadýr. Enerji gereksinimine en çok ihtiyaç duyulan faaliyet grubu veya eylem silsilesi ise bilindiði üzere sanayi faaliyetleridir. Bir baþka deyiþle, endüstri, enerji yoðun bir faaliyettir. Bu baðlamda, medeniyet seviyesi ve dolayýsýyla geliþmiþlik, ülkelerin sanayi istatistikleri deðerlendirilerek yapýldýðýnda, enerji; geliþmiþlik ölçütü olarak kullanýlan önemli bir olgu olmaktadýr. Dünya enerji tüketimi, esas itibariyle insanlarýn refahlarýný saðlamak için yapmak istedikleri faaliyet silsileleriyle artmaktadýr. Bir baþka deyiþle, enerji tüketimi sanayi ile birlikte oluþan talebi karþýlamak üzere ortaya çýkmaktadýr. Dünyadaki enerji talebi ve bunun uzantýsýnda enerji tüketimi geliþmiþ ülkelerle, geliþmekte olan ve geri kalmýþ ü l k e l e r a r a s ý n d a f a r k l ý l ý k l a r göstermektedir. Enerji kaynaklarý, bilindiði üzere gerçekte hayli çeþitlidir. Ancak, her enerji kaynaðýnýn ayný oranda kullanýldýðý söylenemez. Farklý enerji kaynaklarýnýn kullanýmlarýnýn veya tercih ediliþleri, deðiþik nedenlere baðlanabilir [2-3]. Enerji konusunda geliþtirilmiþ teknolojiler de hayli ileri seviyelere eriþmiþ durumdadýr. Dolayýsýyla ülkeler, diðer faktörlerle beraber teknolojik geliþimleri çerçevesinde tercihlerini yapmaktadýr. Bu baðlamda, enerji santrallarýnda kalite uygulamalarý da önem kazanmaktadýr [4-7]. Bütün bunlarýn yaný sýra, burada, önemli bir husus, enerji üretiminde enerji kaynaðýnýn emre amadeliði dir. Emre amadelik ile zamandan ve çoðu kez de mekandan baðýmsýz, dolayýsýyla her zaman ve her yerde enerji üretiminin saðlanabiliyor olmasý kastedilmek istenmektedir. Bir baþka deyiþle, mevsimsel ve günlük zaman deðiþiminin enerji kaynaðýnýn teminini veya enerji kaynaðýna ulaþýmý etkilemeyecek çözümler, enerji politikalarýnda etkin olmaktadýr. Böylelikle, bazý enerji kaynaklarý, diðerlerine göre öne çýkmaktadýr [2-3]. Bu baðlamda günümüzde birincil enerji kaynaklarý olarak nitelenen kaynaklar, enerji politikalarýna yön vermektedir. Bu kaynaklar arasýnda, fosil yakýtlar, rejimi düzgün hidrolik kaynaklar ve nükleer enerjiden bahsedilebilir. Rejimi düzgün hidrolik kaynaklar, esas itibariyle coðrafyaya baðlýdýr. Nükleer hammadde ise, geliþmiþ ülkeler ce temin edilebilmektedir. Kömür de nispeten, dünyanýn farklý bölgelerinde önemli rezervler olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Oysa, birincil enerji kaynaðý durumundaki akýþkan fosil yakýtlarýn, bir baþka deyiþle, petrol ve doðal gaz rezervleri ile tüketim bölgelerinin büyük farklýlýk göstermektedir. Bu durum söz konusu bu enerji kaynaklarýnýn jeopolitik önemini göstermektedir. Öte yandan, fosil yakýtlarýn bilinen rezervleri farklýlýk göstermektedir. Þekil 1'de fosil yakýtlarýn bilinen rezervlerinin ömürleri görülmektedir [8-9]. Ancak, yeni bulunacak ve fiyatlarýn artmasýyla ekonomik hale gelecek rezervlerle bu sür enin daha uzayacaðý tahmin edilmektedir. Öte yandan, dünyanýn farklý enerji kaynaklarýný kullanýmý ve beklenen geliþmeler Þekil 2'de verilmektedir [10]. Þekil 1 ve Þekil 2 bir arada Þekil 1 Fosil Yakýtlarýn Bilinen Rezervlerinin Ömrü [8-9] 25
deðerlendirildiðinde, dünyada yakýn gelecekte fosil yakýtlarýn önemini koruyacaðý anlaþýlmaktadýr. Özellikle, akýþkan fosil yakýt rezervlerinin kullanýcý ülkelerden uzak olmasý, dünya politikalarýný etkileyecektir. Þekil 2. Dünyada Farklý Enerji Kaynaklarýnýn Kullanýmý ve Beklenen Geliþimleri [10] TÜRKÝYE'NÝN ENERJÝ DURUMU Türkiye'nin durumunu incelemek istersek, dünya nüfusunda % 1,2'lik bir paya sahip olmasýna karþýn, enerji tüketiminde % 0,8'lik bir paya eriþebilmiþ olduðunu belirtmek gerekir. Kiþi baþýna dünya ortalamasýnýn dörtte üçü kadar (48 GJ) enerji tüketmektedir. Türkiye, enerji kaynaklarý açýsýndan net ithalatçý bir ülke durumundadýr. Türkiye gereksinim duyduðu enerjiyi saðlamak açýsýndan; güvenilirlik ve sürdürülebilirlik, ekonomiklik, çevresel uyum ilkelerini benimsemiþ durumda. Teminde güvenilirlik açýsýndan enerji gereksinimini, hem daha çeþitli kaynaklara dayandýrmaya, hem de bu kaynaklarý satýn aldýðý ülkelerin sayýsýný artýrmaya çalýþmaktadýr. Nitekim, fosil yakýtlar içinde nispeten yeni bir kaynak olan doðal gaz son yýllarda, Avrupa ve dünyadaki eðilimlere paralel olarak, enerji tüketimindeki payýný hýzla artýrmýþ bulunuyor. Türkiye belki de en ciddi enerji sýkýntýsýný elektrik enerjisi alanýnda yaþamaktadýr. Artan talebin karþýlanmasý her dönemde mümkün olmamaktadýr. Sýkýntýlar üretim alanýnda olduðu kadar, iletim ve daðýtým aþamasýnda da olabilmektedir. Türkiye'de üretim birimleri çoðunlukla güney ve güneydoðuda, tüketim merkezleriyse kuzeybatýda olduðundan iletim hatlarý uzun. Dolayýsýyla iletim kayýplarý genellikle AB ülkelerinin üzerindedir. Ancak asýl kayýplarýn, daðýtým aþamasýnda gerçekleþmekte olduðu söylenebilir. Hatta, kaçak kullaným oranlarý kesin olarak bilinemediði de ifade edilmektedir. Öte yandan; kurulu güç kapasitesine göre üretilebilen enerji düþük olmaktadýr (Þekil 3). Bu durum Türkiye de enerji santrallerin sorunlu olduðunu göstermektedir. Bir baþka deyiþle, santrallerin modernizasyon ve ýslahý çalýþmalarýna gereksinim duyulmaktadýr. Þekil 3 Kaynaklara Göre Kurulu Güç ve Üretim (%) [2,11] A B v e T Ü R K Ý Y E N Ý N E N E R J Ý A Ç I S I N D A N DEÐERLENDÝRMESÝ AB'nin enerji politikalarý, enerji kaynaklarýnýn durumundan yön bulmaktadýr. AB, birincil enerji kaynaklarý açýsýndan fakir olarak nitelenebileceðinden, birincil enerji kaynaklarý açýsýndan dýþa baðýmlýlýðý söz konusudur. Þekil 3'te AB'nin Birincil Enerji kaynaklarýnda dýþa baðýmlýlýðý 1990-2030 periyodu projeksiyonu olarak görülmektedir [9]. Þekil 4'te ise AB'nin ayný zaman periyodu için üretim, toplam enerji tüketim ve Ýthalat projeksiyonu verilmektedir [9] Þekil 3 AB'nin Birincil Enerji Kaynaklarýnda Dýþa Baðýmlýlýk Projeksiyonu (1990-2030 Periyodu) [9] Þekil 4 AB'nin Toplam Enerji Üretim, Tüketim ve Ýthalat Projeksiyonu (1990-2030 Periyodu) [9] Türkiye ile Avrupa enerji açýsýndan göz önüne alýndýðýnda bazý paralellikler ve farklýlýklar bulunmaktadýr. Öncelikle, AB ve Türkiye arasýnda enerji açýsýndan paralellik ve farklýlýklar olarak niteleyebileceðimiz hususlarý belirtelim. Paralellikler: AB ülkeleri'nin sahip olduðu enerji kaynaklarý, Türkiye gibi kendi gereksinimlerine yetmemektedir. Birincil enerji kaynaklarýndan kömür; hem AB'de ve hem de 26
Türkiye'de en çok bulunan enerji hammaddesidir. Avrupa Birliði ve Türkiye'nin enerji kaynaðý ihtiyaçlarý bulunmaktadýr ve dýþa baðýmlýlýk söz konusudur. AB ve Türkiye, enerji kaynaðý hammaddeleri benzer bölgelerden temin etmektedirler. Yenilenebilir enerji kaynaklarýna hem AB'de ve hem de Türkiye'de önem verilmeye çalýþýlmaktadýr. Ancak, istenen seviyeye gelememiþtir. Enerji kaynaðý gereksinimleri artarak giden bir trend göstermektedir. Farklýlýklar AB ve Türkiye'nin kiþi baþýna enerji tüketimleri arasýnda (AB'ninki için misliyle ifade edilebilecek) önemli farklýlýklar bulunmaktadýr. AB'inde elektrikte kayýp-kaçak oraný Türkiye'ye göre hayli düþüktür. Geleneksel enerji kaynaðý olarak nitelenebilecek, odun ve tezek kullanýmý Türkiye'de hala mevcuttur. Türkiye'de nükleer enerjiden yararlanýlmamaktadýr. Türkiye enterkonnekte þebekesi, AB ülkelerine göre eskidir. Türkiye, boru hattý projelerinin hayata geçirilmesi ve verimli çalýþýr hale gelmesinden sonra, enerji kaynaðý odaðý durumuna gelebilecektir. Paralellikler ve farklýlýklar bir arada göz önüne alýndýðýnda, AB'nin Türkiye üzerinden enerji kaynaðý bölgelerine ulaþmasý söz konusu olacaktýr. Bu husus, pek çok kez dile getirilmiþ olup, Enerji Koridoru, Enerji Köprüsü veya Enerji Terminali olarak nitelenmektedir (Þekil 5) [11]. Türkiye, henüz Enerji Koridoru, Enerji Köprüsü, Enerji Terminali nitelenmesinde bir ülke durumunda deðildir. Zira, henüz aldýðýmýz veya Türkiye topraklarýna ulaþan enerji kaynaklarý Türkiye tarafýndan tüketilmektedir. Ancak, yakýn zamanda bu nitelemeye uygun hale gelebilecektir. Bir baþka deyiþle, yakýn bir gelecekte, Türkiye topraklarýna ulaþan petrol ve/veya doðal gaz diðer ülkelere ulaþtýrýlabilecektir. Söz konusu olan enerji hattý baðlantýlarý günümüzde hayata geçirilmeye baþlanmýþtýr. Kimisi ise planlanmaktadýr. Þekil 6'da Türkiye'de doðal gaz hattý olarak mevcut olan ve planlanan hatlar görülmektedir [12]. Bu hatlarýn olasý Avrupa baðlantýlarý ise, Þekil 7'de görülmektedir [12]. Þekil 5 Enerji Koridoru, Enerji Köprüsü, Enerji Terminali nitelenmesinde Türkiye [12]. Þekil 6 Türkiye'de Doðal Gaz Hattý Olarak Mevcut Olan ve Planlanan Hatlar [12] 27
SONUÇ Tüm bu hususlar göz önüne alýndýðýnda, Türkiye Avrupa Birliði için önemli bir ülke durumunda olduðu görülmektedir. Bu Türkiye'ye avantajlar getirebilecektir. Avantajlar olarak; Enerji baðlantýlarý açýsýndan Türkiye vazgeçilmez bir duruma sahip olabilir. Uygulanacak yerinde enerji politikalarý, AB'ye giriþ sürecini hýzlandýrabilir. Türkiye'nin enerji verimliliði açýsýndan yapmasý gerekenleri hýzlandýrýr. Bunlardan ayrý olarak bazý sorunlar da söz konusu olabilecektir. Bu sorunlar ise; Türkiye'nin transit ülke durumu, komþu ülkelerle veya komþu ilerisi ülkelerle sorunlara neden olabilir. Türkiye'ye farklý konularda bazý sorunlar getirebilir. Önümüzdeki süreçte önemle üzerinde durulmasý gereken hususlar olarak; daha önce AB ve Türkiye arasýndaki paralellik ve farklýlýklar olarak nitelediðimiz hususlar da göz önüne alýndýðýnda; Uyum Ýçin Gerekli Olanlar; Mevzuatýn AB'ye uyumlu hale getirilmesi (Toplam 286 adet AB enerji mevzuatýnýn 114 adedi ETKB ve baðlý/ilgili kuruluþlarýný baðlayýcý görünüyor.) Enerji hatlarýnýn AB baðlantýlarýnýn çeþitlilik ve yedeklilik ilkesi içinde düþünülmesi Enerji nakil hatlarýnýn yenilenmesi Kaçak-kayýp oranlarýnýn düþürülmesi Akýlcý politikalarýn uygulanmasý sayýlabilir. 28 Türkiye, henüz Enerji Koridoru, Enerji Köprüsü, Enerji Terminali nitelenmesinde bir ülke durumunda deðildir. Zira, henüz aldýðýmýz veya Türkiye topraklarýna ulaþan enerji kaynaklarý Türkiye tarafýndan tüketilmektedir. Ancak, yakýn zamanda bu nitelemeye uygun hale gelebilecektir. Bir baþka deyiþle, yakýn bir gelecekte, Türkiye topraklarýna ulaþan petrol ve/veya doðal gaz diðer ülkelere ulaþtýrýlabilecektir. Ýþte söz konusu yakýn gelecekte, belirtilen bu hususlar önem kazanacaktýr. Ancak, uygun plan ve koordinasyonlarla saðlanabilir görünmektedir. Ancak, hayata geçirilme süreci ve uygulama kararlýlýðý, Türkiye'nin AB'ne giriþ sürecine etkili olabilecektir. KAYNAKLAR [1] TURKAB, 2005, Avrupa Birliðinin Kurumsal Yapýsý ve Türkiye-AB Ýliþkileri, (AB-Türkiye Ýþbirliði Derneði). [2] A. Beril Tuðrul, 2003, Enerji Politikalarý Ýçinde Doðal Gaz, II. Doðal Gaz ve Enerji Yönetimi Kongresi, Bildiri Kitabý, 16-19 Eylül 2003, Gaziantep. [3] A. Beril Tuðrul, 2003, Türkiye'de Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarýnýn Enerji Politikalarý Ýçindeki Yeri, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarý Sempozyumu, Bildiri Kitabý s: 319-324, Kayseri, 3-4 Ekim 2003. [4] A. Beril TUÐRUL, 2003, Quality Concept for Energy Implementation, First International Symposium on Exergy, Energy, Environment (IEEES-1), Ýzmir. [5] A. Beril Tuðrul, 1996, Nükleer Santraller ve Kalite, I.Ulusal Nükleer Enerji ve Çevre Sorunlarý Sempozyumu Bildiri Kitabý, 19 Aralýk 1996, Edirne. [6] A. Beril Tuðrul, 2000, Nükleer Enerjide Nükleer Güvenlik Felsefesi ve Kalite Güvence, Enerji Kaynaklarý Sempozyumu Bildiri Kitabý, s: 37-47, Çanakkale. [7] A. Beril Tuðrul, 2002, Enerji Planlamasý ve Yönetimi Ýçin Kalite Halkasý, Temiz Enerji Sempozyumu Bildiri Kitabý, s: 1-8, Ýstanbul. [8] BP, 2001 StatisticalWorldReview. [9] Necdet Pamir, 2003, AB Enerji Politikasý ve Türkiye'ye Yansýmalarý, UPAV. [10] TAEK, 2002, Sürdürülebilir Kalkýnma ve Nükleer Enerji, Ankara. [11] ASO, 2001, Ulusal Enerji Politikasý, Enerji,Türkiye Enerji Yýllýðý, s: 18-35. [12] http://www.botas.gov.tr/harita.asp, 2005, Boru Hatlarý ile Petrol Taþýma A.Þ. (BOTAÞ).