Tourism Potential of Natural and Artificial Cave of Kırşehir / Kırşehir in Doğal ve Yapay Mağaralarının Turizm Potansiyeli

Benzer belgeler
Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

KIRŞEHİR AFET DURUMU RAPORU

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Mağara Turizminin İlke Ve Esasları İle Kullanımdan Kaynaklanan Sorunlar. Fundamentals And Principles Of Cave Tourism And Problems Due To Utilize

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ GİRİŞ

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

FETREK MAĞARALARI (VİŞNELİ-KEMALPAŞA) Fetrek Caves (Vişneli-Kemalpaşa)

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

NEOTEKTONİK ORTA ANADOLU OVA REJİMİ. Doç.Dr. Yaşar EREN

Masifler. Jeo 454 Türkiye Jeoloji dersi kapsamında hazırlanmıştır. Araş. Gör. Alaettin TUNCER

AYAŞ İLÇESİ BAŞAYAŞ KÖYÜ ARAZİ İNCELEME GEZİSİ GÖREV RAPORU

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

TÜRKİYE NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ

Yapısal jeoloji. 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik. Güz 2005

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

NEOTEKTONİK. Doç.Dr. Yaşar EREN DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ

PETMA BEJ MERMER OCAĞI. PETMA MERMER DOĞALTAŞ ve MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

TAHTALI BARAJI HAVZASI ALT YÖRESİ

EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ EĞİTİM KURUMLARI ANADOLU LİSESİ 10. SINIFLAR COĞRAFYA İZLEME SINAVI

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

COĞRAFYA DERGİSİ Sayı 12, Sayfa 1-11, İstanbul, 2004 Basılı Nüsha ISSN No: Elektronik Nüsha ISSN No:

KONYA OVASI ÇEVRESİNDE SON YILLARDA ARTAN OBRUK OLUŞUMU HAKKINDA ÖDN: 2

KARBONATLI KAYAÇLAR İÇERİSİNDEKİ Pb-Zn YATAKLARI

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler

TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI

AFYONKARAHİSAR DİNAR DOMBAYOVA LİNYİT SAHASI

MADEN SAHALARI TANITIM BÜLTENİ

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale

DEDEGÖL MASİFİNDE MAĞARA ARAŞTIRMALARI TEMMUZ

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

Sarıçam (Adana, Güney Türkiye) Jeositi: İdeal Kaliş Profili. Meryem Yeşilot Kaplan, Muhsin Eren, Selahattin Kadir, Selim Kapur

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR

FAALİYETTE BULUNDUĞU İŞLETMELER

PROF. DR. FATMAGÜL KILIÇ GÜL HARİTA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ PROF. DR. ERKAN GÖKAŞAN DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018, İSTANBUL

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

KIRŞEHİR İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

Alanı gösterilmiş olan doğal sit alanlarımız, yerinin belirli olması nedeniyle gösterilmiştir. Resmi işlemlerde, ilgili Çevre ve Şehircilik İl

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

KONYA ĐLĐ JEOTERMAL ENERJĐ POTANSĐYELĐ

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

Yapılma Yöntemleri: » Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) TOPOĞRAFİK KONTURLAR

TUFA ve TRAVERTEN-III

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre

STRATONIKEIA ANTİK KENTİ SU YAPILARI. Antik kent Muğla Milas yolu üzerindedir. Aşağıda görüldüğü gibi Helenistik kurulmuştur.

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

1. Yer kabuðunun yapý gereði olan bir veya birkaç mineralden oluþan kütlelere ne ad verilir?

BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI

ÖZGEÇMİŞ. 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Uludağ Üniversitesi

TOPOÐRAFYA ve KAYAÇLAR

KIRŞEHİR VE YOZGAT İLLERİ NEOJEN DÖNEM OMURGALI FOSİL YATAKLARININ TESPİTİNE İLİŞKİN 2011 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI KAPANIŞ RAPORU

JEOLOJİK HARİTALAR Jeolojik Haritalar Ör:

2011 YILINDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİN DE URARTU BARAJ, GÖLET ve SULAMA KANALLARININ ARAŞTIRILMASI ALİKÖSE KANALI

ILISU KASABASI. Ramazan ÖZDEMİR TC AHİLER KALKINMA AJANSI AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

KONYA DA DEPREM RİSKİ

Kırıklar, Eklemler, Damarlar

ULUABAT MANYAS GÖLLERİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİK GELİŞİM MODELLEMESİ

Gemlik-Armutlu Karayolu nun bitişiğinden güneye doğru uzanmaktadır.

DOĞRULTU-ATIMLI FAYLAR

Prof.Dr. Atike NAZİK

Ö:1/ /02/2015. Küçüksu Mah.Tekçam Cad.Söğütlü İş Mrk.No:4/7 ALTINOLUK TEL:

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

***Yapılan bir çizimin harita özelliğini gösterebilmesi için çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir.

ORDU SIRA NO İLÇESİ ADI SİT TÜRÜ 1 FATSA GAGA GÖLÜ 1.VE 3. DERECE DOĞAL SİT ALANI 2 MERKEZ

TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ. Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları)

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

ÇAMLIDERE (ANKARA) NEOJEN SİLİSLEŞMİŞ AĞAÇLARI PALEOEKOLOJİ-PALEOKLİMATOLOJİ

Jeolojik Miras Listeleri (AFRİKA) Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

Kapaklıkuyu, Zopzop ve Sarıçiçek Yaylası Özdirenç-Yapay Uçlaşma Etüdü Raporu

Travertine Bridges In Turkey

BİLGİ DAĞARCIĞI 15 JEOTERMAL ÇALIŞMALARDA UYGU- LANAN DOĞRU AKIM YÖNTEMLERİ

25 NİSAN 2015 NEPAL-KATMANDU DEPREMİ (M=7.8)

KARADENİZ MÜHENDİSLİK

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

HAZIRLAYANLAR. Doç. Dr. M. Serkan AKKİRAZ ve Arş. Gör. S. Duygu ÜÇBAŞ

koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir?

Kütahya Simav da. Makale


SEDİMANTER KAYAÇLAR (1) Prof.Dr. Atike NAZİK, Çukurova Üniversitesi J 103 Genel Jeoloji I

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

KIRIKLAR VE FAYLAR NORMAL FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

MADEN TETKĐK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

YER DEĞİŞTİREN YERLEŞMELERE İKİ ÖRNEK: KIRATLI ve BAHÇELİ KÖYLERİ

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI

HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

Transkript:

Tourism Potential of Natural and Artificial Cave of Kırşehir / Kırşehir in Doğal ve Yapay Mağaralarının Turizm Potansiyeli Kadir TUNCER, Murat POYRAZ & Lütfi NAZİK 1 Abstract City of Kirsehir which is located in the middle Kizilirmak section of central Anatolia region consists of metamorphic rocks basically belonging to Paleozoic aged Kirsehir Massif. Inlidag Cave is developed inside the old Eocene limestones coming over Kirsehir Massif. Within the Upper Cretaceous-Paleocene old granites, Kizlarkalesi Water Tunnels and Egrikale Caves are opened. Within these Tertiary old components which are overlapping all these aforementioned components and easily penetrable, there are Kepez, Mucur and Kumbetalti underground cities developed while Dulkadirli underground city is developed within the Central-Upper Eocene old sandy-silty limestone. While Kirsehir and its close perimeters consisting of fundamental rocks belonging Kirsehir Massif and cover rocks wrapping these structures is a huge and closed basin in Neogene era, it is fallen into pieces and divided into small Pliocene basins depending on the rise of the Anatolian tectonic during the Upper Miocene-Pliocene period. These Pliocene basins are broken apart by Kizilirmak and its distributaries, and as a result of this, it gained a plateau view in the Plio-Quatern era. As there are a number of water supplies and the lakes on the basin floor, these basins which are covered with fertile soil witnessed human settlements since Paleolithic era. People built motte settlements, underground cities, monasteries and tumuluses to the high grounds in these basins. City of Kirsehir was a crucial residential area during historical periods because of the proximity to the Cappadocia region in which Christianity spread out firstly among people. In this region, people built underground cities and multi layered monasteries consisting of galleries, tunnels and rooms which were carved within the easily penetrable rocks. These structures which were built by carving were used by native people for housing and hiding places. The most important ones of these structures are Kepez, Mucur, Dulkadirli and Kumbetalti underground cities, Kizlarkalesi Water Tunnels and Egrikale Cave. Except these artificial caves, Inlidag Cave which developed as a natural cave was used as a shelter by native people to be able to protect themselves from the assaults, in the very early years of Christianity spreading out in the region. Nowadays, it is important to identify how these caves can contribute to both local and national economy of Turkey. Primarily, these caves which are very crucial for speleology (science of caves) and archeology are needed to be researched and organized by subject matter experts and teams working on caves. Afterward, the caves possessing proper conditions should be transformed into a tourist attraction site by implementing projects by experts. Key Words: Kirsehir Massif, Neogene Basin, underground city, cave, water tunnel, tumulus 1 Ahi Evran Ünversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Kırşehir

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Özet İç Anadolu Bölgesi nin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan Kırşehir ili, temelde Paleozoik yaşlı Kırşehir Masifine ait metamorfik kayalardan oluşmaktadır. İnlidağ Mağarası, Kırşehir Masifi üzerine gelen Eosen yaşlı kireçtaşlarının içinde gelişmiştir. Kırşehir Masifini kesen Üst Kretase-Paleosen yaşlı granitler içinde de Kızlarkalesi Su Tünelleri ile Eğrikale Mağarası açılmışlardır. Tüm bu birimler üzerine gelen, kolay işlenebilme özelliğe sahip Tersiyer yaşlı birimler içinde Kepez, Mucur ve Kümbetaltı yeraltı şehirleri, Orta-Üst Eosen yaşlı kumlu-siltli kireçtaşı içinde Dulkadirli Yeraltı Şehri yapılmıştır. Kırşehir Masifine ait temel kayalar ile bunları örten örtü kayalarından meydana gelen Kırşehir ve yakın çevresi Neojende büyük bir kapalı havza iken, Üst Miyosen-Pliyosende Anadolu nun tektonik olarak yükselmesine bağlı olarak parçalara ayrılmış ve küçük Pliyosen havzalarına bölünmüştür. Bu Pliyosen Havzaları, Anadolu nun tektonik olarak yükselmesi ve Kızılırmak ın kuzeyden kapılması neticesinde Pliyo-Kuvaternerde, Kızılırmak ve kolları tarafından parçalanmış ve böylece plato görünümü kazanmıştır. Verimli topraklarla kaplı olan bu havzalar, su kaynaklarının buralarda bolca bulunması ve havza tabanlarında göllerin olması nedeniyle Paleolitik dönemlerden bu yana insan yerleşimlerine sahne olmuştur. İnsanlar bu havzalarda höyük yerleşmeleri, yeraltı şehirleri, manastırlar ve çevresindeki yüksek alanlara tümülüsler inşa etmişlerdir. Kırşehir ili, Hristiyanlığın halk arasında ilk yayılmaya başladığı Kapadokya Bölgesi ne yakınlığı nedeniyle tarihi dönemlerde de önemli bir yerleşim alanı olmuş ve insanlar, kolay işlenebilen kayalar içerisinde oyarak açtıkları galeri, tünel ve odalardan oluşan yeraltı şehri ve çok katlı manastır tarzı yerleşkeler yapmışlardır. Yöre insanları, oyarak inşa ettikleri bu yapıları iskân ve saklanma yeri olarak kullanmışlardır. Bu yapıların en önemlileri Kepez, Mucur, Dulkadirli ve Kümbetaltı yeraltı şehirleri, Kızlarkalesi Su Tünelleri ile Eğrikale Mağarası dır. Bu yapay mağaraların dışında, doğal bir mağara olarak gelişmiş olan İnlidağ Mağarası, Hristiyanlığın bölgede yayılmaya başladığı ilk yıllarda saldırılarından korunabilmek için sığınak olarak kullanılmıştır. Günümüzde bu mağaraların ülke ve yöre ekonomisine nasıl katkılar sağlayabileceğini tespit etmek önemli olmuştur. Öncelikle arkeolojik ve mağara bilimi açısından önemi olan bu mağaraların, konusunda uzman kişiler veya ekipler tarafından araştırılması ve düzenlenmesi gerekir. Daha sonra bu mağaralardan uygun koşullar taşıyanlar, uzmanlar tarafından uygulama projeleri hazırlanarak turizme kazandırılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Kırşehir Masifi, Neojen Havzası, yeraltı şehri, mağara, su tüneli, Tümülüs 1. GİRİŞ Araştırma sahası olan Kırşehir ili, İç Anadolu Bölgesi nin Orta Kızılırmak bölümünde yer almaktadır. İlimiz, kuzeyde Kırıkkale, doğuda Yozgat, güneyde Nevşehir ve Aksaray, batıda ise Ankara illeri ile komşudur. Kırşehir Mağaralarının (Doğal ve Yapay) Kullanılabilirliğinin Araştırılması konulu proje çalışmasıyla Kırşehir ili sınırları içinde yer alan doğal ve yapay mağaraların belirlenip bunların ülke ve yöre ekonomisine nasıl katkılar sağlayabileceğini tespit etmek amaçlanmıştır. Bilindiği gibi ülkemiz, gerek erimeye uygun karbonatlı ve sülfatlı kayalar bakımından, gerekse insanoğlunun zaman zaman sığınak olarak kullandığı doğal mağaralar veya kendisinin kazarak yaptığı yeraltı şehirleri bakımından oldukça zengin sayılır. Dolayısıyla 455

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 yer bilimsel ve arkeolojik açılardan oldukça önemli olan bu tür mağaraların araştırılıp incelenmesi son yılarda daha da önemli hale gelmiştir. Özellikle Hristiyanlığın Anadolu da halk arasında ilk yayılmaya başladığı dönemlerde bu doğal mağaralar, Roma imparatorluğunun Hristiyanlığı kabul eden halk üzerinde yaptığı baskılardan ve saldırılardan korunmak için kullanılmıştır. Bu açıdan Kırşehir ili, Hristiyanlığın halk arasında ilk yayılmaya başladığı Kapadokya Bölgesi ne yakınlığı nedeniyle önemli bir yerleşim alanı olmuş, burada halk imparatorluk baskı ve saldırılarından korunabilmek için İnlidağ Mağarası na ve Neojenin yumuşak örtü kayaları içine oyarak açtıkları yeraltı şehri olarak adlandırdığımız oda ve galerilere saklanmışlardır. İnsanlar aynı zamanda bu mağaraların iç kesimlerini de kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri tarzlarda işlemişlerdir. Su ihtiyaçlarını karşılayabilmek için mağara içlerine sarnıçlar ve kuyular açmışlar; gruplar halinde yaşayabilmek için birbiriyle bağlantılı oda ve galerilerden oluşan tek veya çok katlı yaşam alanları inşa etmişler ve hatta bu mağaraların içlerinde, barınma sırasında ölen kişileri defnettikleri mezar odaları bile oluşturmuşlardır. Bu açıdan insanlık tarihi açısından önemli olan bu mağaraların incelenmesi yerbilimleri, arkeoloji ve antropoloji bilim dalları açısından önem arz etmektedir. Şekil 1. Yerbulduru haritası. Bunlardan başka son yıllarda mağaraların ekonomik önemleri de bulunmaktadır. Dünyada mağara araştırmaları ve bunların ekonomik amaçlarla kullanım önemi 1970 lerden sonra anlaşılmıştır. Ülkemizde önemi yeni yeni başlayan mağaralar günümüzde başta turizm olmak üzere askeri yönden sığınak olarak da kullanılabilmektedir. Günümüzde çok sayıda mağara başta turizm olmak üzere, askeri yönden sığınak ve lojistik alan temini, kültür mantarcılığı, meyve ve sebze depolamacılığı, iyi kalite tulum peyniri üretimi, yeraltı suyu 456

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI temini, guano ve plaser mineral çıkarımı gibi amaçlarla kullanılarak yöre ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu proje kapsamındaki araştırma ile Kırşehir ili sınırları içerisindeki doğal ve yapay mağaraların hangi amaçlarla kullanabileceği tespit edilmiş, bunlar sonuç kısmında önerilerle birlikte sunulmuştur. 2. GENEL BİLGİLER Araştırma sahası Kırşehir il sınırlarını kapsamaktadır. Kırşehir ili sınırları içerisindeki doğal ve yapay mağaraların kullanılabilirliğinin belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada mağaraların özelliklerinin tespit edilmesinin yanında mağara ve yakın çevresinin jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri de araştırılmıştır. Dolayısıyla Kırşehir ilinin bu yer bilimsel özelliklerinin ortaya çıkartılması özellikle mağara bilimi açısından bakıldığında, mağaraların öneminin anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. 2.1. Jeolojik Özellikler Kırşehir ili ve yakın dolayında temelde yer alan en yaşlı kaya birimlerini metamorfik kayalar oluşturmuştur. Söz konusu metamorfik kayalar Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı Kırşehir Masifi olarak adlanmıştır. Kırşehir masifi litostratigrafik olarak Kalkanlıdağ, Kervansaraydağ, Bozçaldağ ve Hacıselimli formasyonlarına ayrılmıştır. Paleozoyik yaşlı bu kayaç grubu düşük-orta basınç, yüksek sıcaklık koşullarında, yeşilşist, almandin-amfibolit ve yer yer de granülit fasiyeslerinde bölgesel metamorfizmaya uğramıştır (Şekil 2). Bu metamorfik birimler bölgede Kervansaray, Naldöken, Kargasekmez, Bozçal ve Buzluk dağları gibi tepelik alanları oluştururlar. İnlidağ Mağarası, Kırşehir Masifi ni oluşturan Paleozoyik yaşlı bu metamorfikler ile bunların üzerine gelen Eosen yaşlı kireçtaşlarının birleştiği alanda, çoğunlukla kireçtaşları içinde gelişmiştir. Kırşehir masifini oluşturan metamorfik kayaları, Santoniyen-Kampaniyen (Üst Kretase) yaşlı intrüzif dokanaklı granitoyidler (Orta Anadolu Granitoyitleri, Buzlukdağ siyenitoyidi), tarafından kesilmişler ve kestiği birimlerde kontakt metamorfizma geliştirmişlerdir. Kızlarkalesi Su Tünelleri ile Eğrikale Mağarası, Üst Kretase-Paleosen yaşlı bu granitler içinde açılmışlardır. Tüm bu birimler üzerine ise açısal uyumsuzlukla Tersiyer yaşlı birimler gelir. Alt-Orta Eosen yaşlı Baraklı formasyonu çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşı kaya birimlerinden oluşur. Bu formasyon üste doğru düşey ve yanal yönde tedrici olarak Orta-Üst Eosen yaşlı Çevirme formasyonuna geçer. Çevirme formasyonu, masif kireçtaşı ara tabakalı kumtaşı, silttaşı ve çamurtaşı kaya birimlerinden oluşmuştur. Çevirme formasyonu üzerine uyumlu bir dokanakla Üst Eosen-Alt Miyosen yaşlı çakıltaşı, çamurtaşı, kumtaşı, jips-anhidrit ve tuz ara katkılı Deliceırmak formasyonu gelir. Bölgede yüzeyleyen tüm bu birimler üzerine açısal uyumsuzlukla bordo kahve renkli karasal kırıntılardan (çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı ve çamurtaşı) oluşmuş Üst Miyosen ve Pliyosen yaşlı Kızılırmak formasyonu örter; kumtaşı ve çamurtaşı ardalanması içerir. Çalışma alanının büyük kısmında yüzeylenen kırmızı kahve renkli karasal çamurtaşları Kızılırmak formasyonu olarak adlanmıştır ve bu formasyon Üst Miyosen- Pliyosen yaşlıdır (Şekil 2). Kepez ve Kümbetaltı yeraltı şehirleri ile büyük bir bölümü su basmasına uğradığı için etüt edilemeyen Mucur Yeraltı Şehri, kolay işlenebilen gevşek karasal birimlerden oluşan, tüf jips-anhidrit, killi kireçtaşı, çakıltaşı, kumtaşı bant ve mercekleri içeren bu Kızılırmak Formasyonu içerisinde kazılarak yapılmıştır. Yine Kırşehir Masifi üzerine uyumsuzlukla gelen Orta-Üst Eosen yaşlı Dulkadirli kireçtaşları, kıyı-resif ortamında oluşmuş, bol nümmilititli, mercanlı, gastropod ve lamelli kavkılı, gri renkli, ortakalın katmanlı, kumlu-siltli kireçtaşı ve masif kireçtaşlarından oluşur. Yer yer doğrudan 457

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 temel üzerinde gözlenen bu transgressif özellikli birim içerisinde, kolay işlenebilme özelliğinden dolayı Dulkadirli Yeraltı Şehri kazılarak yapılmıştır. Şekil 2. Kırşehir ilinin jeoloji haritası. Türkiye nin tektonik birliklerinden Anatolidler içerisinde yer alan bölgemiz, Orta Anadolu nun neotektonik bölgelerinden Kesikköprü Fayı ve Tuz Gölü Fay Zonu nun doğusunda kalan Kayseri-Sivas neotektonik bölgesi içinde yer almaktadır. Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu doğrultu atımlı fay sistemlerinin devamı olan bu neotektonik bölge, sıkışma-genişleme türü bir tektonik yapıya sahiptir. Bu neotektonik bölge içindeki ilimiz ve yakın çevresinde en önemli yapılar KB gidişli sağ yanal doğrultu atımlı Salanda, Seyfe, Akpınar, Yerköy ve Boğazlıyan fay zonlarıdır (Şekil 3). 2.2. Jeomorfolojik Özellikler İç Anadolu Bölgesi nin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan Kırşehir ili, güneyden ve batıdan Kızılırmak yayı, kuzey ve batıdan Delice Irmağı ve kollarınca çevrelenmiştir. Kırşehir Masifine ait temel kayalar ile bunları örten örtü kayalarından meydana gelen Kırşehir ve yakın çevresi büyük bir Neojen havzasıdır. Orta Kızılırmak yayından Seyfe Gölü ne kadar olan sahada yer alan bu büyük Neojen havzası, Üst Miyosen-Pliyosen döneminde Anadolu nun tektonik olarak yükselmesine bağlı olarak doğuda Seyfe Gölü, orta kesimde Kırşehir, batısında Hirfanlı-Kesikköprü, kuzeyde de Kaman Pliyosen havzalarına bölünmüştür (Şekil 4 ve 5). Pliyosen boyunca kapalı bir havza özelliğinde birikim sahası olan bu havzalar, gerek Anadolu nun tektonik yükselmeye devam etmesi ve gerekse Karadeniz de çukurlaşmaların olmasının etkisiyle Pliyo-Kuvaternerde kuzeyden kapılarak bugünkü Kızılırmak ve kolları tarafından boşaltılmaya başlanmıştır. Bu havzalardan Kırşehir Pliyosen Havzası nı Kılıçözü Deresi ve kolları, Hirfanlı-Kesikköprü Pliyosen Havzası nı Kızılırmak ve kolları, Kaman Pliyosen Havzası nı Delice Çayı nın kolu Kılıçözü Deresi ve kolları günümüzde boşaltılmakta iken, doğu kesimdeki Seyfe Gölü Pliyosen Havzası daha 458

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI dış drenaja açılmamıştır (Şekil 5). Aynı zamanda Kızılırmak ve kolları bu havzaları parçalayarak plato görünümü kazandırmıştır. Verimli topraklarla kaplı olan bu havzalar, çevredeki Permiyen mermerlerinden havzalara doğru su kaynaklarının bolca çıkması ve havza tabanlarında da göllerin bolca olması neticesinde Paleolitik ve Neolitik dönemlerde insan yerleşimlerine sahne olmuştur. Bu havzalarda günümüzde sıkça rastladığımız höyük yerleşimleri ve çevresindeki yüksek alanlardaki Tümülüsler, bunun en güzel kanıtlarıdır. Şekil 3. Kırşehir çevresindeki fayları gösteren harita (Koçyiğit 2001 den değiştirilerek alınmıştır) AF: Akpınar Fayı, TF: Tosunburnu Fayı, BF: Boztepe Fayı, GF: Gümüşkümbet Fayı, MF: Manahözü Fayı, KF: Kırşehir Fayı, KF1: Karıncalı Fayı, GF1: Gümüşkümbet Fayı, YS: Yeşilhisar Fay Segmenti, DES: Dündarlı-Erciyes Fay Segmenti, DVS: Develi Fay Segmenti (Temiz, 2004) Etüdü yapılan yeraltı şehirleri ve mağaraların yakın çevresi; Miyosen, Pliyosen ve Pleyistosen relief sistemlerine ait şekillerden meydana gelmiştir. Kızılırmak ve kollarınca yarılarak parçalanan ve 850-1800 m arasında uzanan bu şekillerden Miyosene ait olanlar genel olarak 1400 metreden yukarı kesimlerde yer alırlar. Peneplen karakterli düzlüklerden oluşan Miyosenin etrafında ise Pliyosen şekilleri gelişmiştir. 1000-1400 metreler arası 459

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 yüksekliklerde görülen Pliyosen şekillerinin en karakteristikleri; aşınım ve dolgu yüzeyleri, paleo ve kuru vadiler ile birleştirme boğazlardır (Şekil 6 ve 7). Genel olarak Kılıçözü Deresi nin doğu ve batısında uzanan bu şekillerin hemen önlerinde, 850-1000 metreler arası yüksekliklerde Pleyistosene ait etek düzlüğü ve aşınım galerileri, birikinti koni ve yelpazeleri, akarsu sekileri, yapısal düzlükler ve kırgıbayırlar gelişmiştir (Şekil 8). Şekil 4. Kırşehir in de içinde bulunduğu Neojen havzası. 3. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışma alanı (Kırşehir il sınırları) içerisinde yer alan yapay ve doğal oluşumlu mağaraların kullanılabilirliğinin tespit edilmesi için yapılan çalışmamız; arazi çalışması öncesinde yapılacak hazırlıklar, araştırma alanında yapılan ölçümler ve arazi çalışmalarından sonra ölçümlerin dijital ortama aktarılması, haritalara dönüştürülmesi aşamalarından oluşmaktadır. Öncelikle araştırma alanı ile ilişkili rapor, makale, kitap, tez gibi kaynaklardan literatür taraması yapılmıştır. Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü nden temin edilen 1/500.000 ve 1/100.000 ölçekli jeoloji haritalarından ve raporlarından yararlanarak çalışma alanının jeolojik-tektonik özellikleri tespit edilmiştir. Arazi çalışmaları sırasında öncellikle arazinin jeolojik ve jeomorfolojik özelliklerinin ortaya çıkarılması ve mağaralarının konumlarının tespit edilmesi için yüzey araştırmaları yapılmış ve bulunan mağaraların coğrafi koordinatları alınmıştır. Tespit edilen bu mağaralara özellikle yaz dönemlerinde gidilerek etüdü yapılmış ve planları çıkartılmıştır. Mağara etüdü sırasında her mağaranın koordinatı UTM 50 koordinat sistemi referans alınarak belirlenmiş ve mağaranın koordinatı 1/25.000 ölçekli topografya haritası üzerine işlenmiştir. Bu işlemlerden sonra mağara içerisinde doğrultu ve eğimölçer aletler yardımıyla ölçümler yapılarak mağaranın planı çıkarılmıştır. Aynı zamanda mağara içerisinde sıcaklık, nem ve gaz ölçümleri de yapılmıştır. Tüm mağaralar bu şekilde etüt edildikten sonra, mağaralarda kayda alınan ölçümler dijital ortama aktarılmış ve CorelDraw X6, ArcGIS 10.2, Photoshop CS6 yazılımları yardımıyla mağaraların plan ve kesitleri çıkartılmıştır. En son aşamada ise yapılan tüm bu çalışmalar derlenerek rapor haline dönüştürülmüştür. 460

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Şekil 5. Kırşehir ve yakın çevresinin yükselti basamakları haritası. 461

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Şekil 6. Kızılırmak ın Pleyistosende antesedant vadi şeklinde açtığı birleştirme boğazlarından biri olan Köprüköy Birleştirme Boğazı. Şekil 7. Kızılırmak ın Pleyistosende antesedant vadi şeklinde açtığı birleştirme boğazlarından biri olan Kesikköprü Birleştirme Boğazı. 4. BULGULAR Bu proje kapsamında Kırşehir ili sınırları içerisinde pek çok yapay mağara tespit edilmiş olup bunlardan yer bilimsel ve arkeolojik açılardan önemli olabilecek Kümbetaltı, Dulkadirli ve Kepez yeraltı şehirleri ile Eğrikale ve Kızlarkalesi su tünelleri ve Leletepe Tümülüsü 462

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI araştırılıp etüt edilmiştir. Bunun yanında ilimizin bilinen tek doğal mağarası olan ve aynı zamanda arkeolojik değeri olan İnlidağ Mağarası da araştırılıp etüt edilmiştir. Şekil 8. Kaman da Pliyosende gelişmiş paleo vadi içinde yeni gelişmekte olan güncel vadi. 4.1. Dulkadirli Yeraltı Şehri Kızılırmak ın kolu Delice Çayı nın bir kolu olan Kılıçözü Deresi ne doğudan karışan kolu Manahözü Deresi nin yukarı çığırında, vadinin sol alt yamacında kazılarak inşa edilen Dulkadirli Yeraltı Şehri, Kırşehir şehir merkezinin kuzey-kuzeydoğusunda, Dulkadirli köyünün içerisinde yer alır (Şekil 1 ve 5). Jeoloji Dulkadirli köyü merkezinde bulunan Dulkadirli Yeraltı Şehri yakın çevresi, Kırşehir Masifi üzerinde oluşan örtü kayalarından olan Eosen yaşlı Dulkadirli (Arzılar) kireçtaşı içine oyularak oluşturulmuştur. Bol nummülitikli, mercanlı, gastropodlu, lamelli, gri renkli, orta kalın katmanlı, kumlu-siltli kireçtaşı ve masif kireçtaşlarından oluşan Dulkadirli (Arzılar) kireçtaşı, transgresif özellikli olup sığ kesimlerde oluşmuştur. Kalınlığı, bulunduğu yere göre 5-100 m arasında değişmektedir (Şekil 2 ve 9). Kapadokya Bölgesi nde bulunan tüm yeraltı şehirleri ve tarihi mezarlar volkanik ara düzeyli çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ile tüf ve çamurtaşları içinde yapılmışken, Dulkadirli Yeraltı Şehri, bu yumuşak dokulu neritik kireçtaşları içinde oyularak yapılmıştır (Şekil 2 ve 9). Jeomorfoloji Dulkadirli Yeraltı Şehri, Kızılırmak ın kollarından Delice Çayı nın güneyden gelen kolu olan, plato karakterli geniş aşınım düzlükleri ve yapısal yüzeyler içinde akan Kılıçözü Deresi ne doğudan karışan Manahözü Deresi nin yukarı çığırında, vadinin sol alt yamacında kumlu-siltli kireçtaşı içinde kazılarak inşa edilmiştir. Kırşehir Masifine ait temel kayalar ile bunların örtü kayalarının oluşturduğu Kırşehir Platosu nun kuzeyinde yer alan Dulkadirli Yeraltı Şehri yakın çevresi; Miyosen, Pliyosen ve Pleyistosen relief sistemlerine ait şekillerden meydana gelmiştir. Delice Çayı nın kolu olan Kılıçözü Deresi ve kollarınca (Acıözü Dere, Hafızözü Dere, Değirmenözü Dere ve diğ.) yarılarak parçalanan ve 850-1600 m arasında uzanan bu şekillerden Miyosene ait olanlar genel olarak 1400 m yukarı kesimlerde yer alırlar. Peneplen karakterli düzlüklerden oluşan Miyosenin etrafında ise 463

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Pliyosen şekilleri gelişmiştir. 1000-1350 metreler arası yüksekliklerde görülen Pliyosen şekillerinin en karakteristikleri; aşınım ve dolgu yüzeyleri, paleo ve kuru vadiler ile birleştirme boğazlardır. Genel olarak Kılıçözü Deresi ve Manahözü Deresi nin yukarı kesimlerinde uzanan bu şekillerin hemen önlerinde vadi yamaç bölgelerinde Pleyistosene ait etek düzlüğü ve aşınım galerileri, birikinti koni ve yelpazeleri, akarsu sekileri, yapısal düzlükler ve kırgıbayırlar gelişmiştir (Şekil 5). Şekil 9. Dulkadirli Yeraltı Şehri nin kazıldığı Dulkadirli kireçtaşları. Dulkadirli Yeraltı Şehri, Kılıçözü Deresi nin önemli kollarından olan Manahözü Deresi nin, başlangıç bölgesinde kalan geniş tabanlı vadisinin güney kenarında, dağ yamacının başladığı kesimde inşa edilmiştir. Manahözü Deresi, KB-GD uzanışlı Manahözü Fayı üzerinde, bir paleo vadi içinde gelişmiştir. Geniş tabanlı bir vadi içinde akan kuzeydoğu yönünde akan bu dere, kuzeye doğru bir kavis çizerek Kılıçözü Deresi ne katılır. Gerek bu paleo vadiler ve gerekse hemen kuzey ve güneyindeki platoluk alanlarda tarım yapılabilmesi nedeniyle tarih dönemlerinden bu yana yerleşime sahne olmuşlardır. Dulkadirli Yeraltı Şehri de böyle bir coğrafi ortamda kurulmuş, orta kesiminden tavanı tümüyle açılarak üstü açık bir meydan yaratılması bakımından Anadolu da daha önceden hiç yapılmamış bir tarzda oyularak yapılmış bir yar altı şehridir. Mağaranın Yapısal Özellikleri Kırşehir il merkezinde bulunan Dulkadirli Yeraltı Şehri, Kapadokya Bölgesi ndeki tüm yeraltı yerleşkelerinde olduğundan farklı olarak bölgede pek yaygın olmayan ve işlenmesi kolay olan kumlu-siltli kireçtaşlarından olan kayaların insanlar tarafından kazılması sonucu oluşturulmuş, yapay bir mağaradır. Kırşehir-Akçakent yolu üzerinde bulunan yeraltı şehri, Orta Bizans döneminde (700-900) yapılmış bir manastır olabileceğini tahmin edilmektedir. Bu bölgede Üç Ayak Kilisesi ile Hacı Fakılı Antik Kenti nin olması ve yerleşkenin orta bölümünün üstünün kervansaray 464

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI gibi açık olması yerleşkenin manastır olduğunu güçlendirmektedir. Mimari bakımdan manastır olduğu anlaşılmakta olan yerleşke, Gümüşler Manastırı ile oldukça benzeşmektedir. Dulkadirli Yeraltı Şehri nin Üç Ayak kilisesiyle birlikte düşünüldüğünde ülkemiz ve ilimiz inanç turizminin önemli elemanlarından olabileceği anlaşılmaktadır (Şekil 9 ve 10). Şekil 10. Dulkadirli Yeraltı Şehri içindeki avlu ve avluya açılan pencereler. Bölgenin önemli bir dini merkezi konumunda olduğu anlaşılan bu yerleşke, aynı zamanda gerek iklim özellikleri ve gerekse ziraat olanaklarının uygun olduğu bir bölgede inşa edilmiştir. Yeraltı şehrinin girişi, vadiye bakacak şekilde kuzey yönünde olup, vadinin uzanımına paralel olarak 18 m uzunluğunda, 2 m genişliğinde ve 3 m tavan yüksekliğinde koridorla üstü açık dikdörtgen biçimli, yüzeyden 15-20 m aşağıda ve 15x41 m ebadında bir meydana bağlanır (Şekil 10 ve 11). Bu meydanın güney kesiminde oyularak iki kat olarak yapılan birbirlerine 3.5 m genişliğinde koridorlarla bağlanan 6x4.5 m ebatlarında ve 2.5-3 m tavan yüksekliğine sahip odalar bulunurken, güney kesiminde herhangi bir yapı yoktur. Yani meydanın üç tarafında yapılar bulunurken bir tarafında oda ve galeriler, tahminen yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı için, yoktur. Meydanlık bölümden alt kata daha sonra da orta bölümdeki bir odadan yukarı kata çıkılmaktadır. Birbirine bağlı iki kat, oda, koridor ve geçitlerden oluşan yeraltı şehrinin, toplam uzunluğu 202 metre olup, 15 i üst katta 5 i alt katta olmak üzere toplan 20 adet oda ve koridorlardan oluşmaktadır (Şekil 10, 11 ve 12). Özellikle alt katın önemli bir bölümü su ve toprakla dolmuş olduğundan buraların planları tam anlamıyla çıkartılamamıştır (Şekil 13). Genel olarak yatay uzanımlı olan yeraltı şehrinin girişi, içerisi moloz ve bloklarla kaplı üstü açık büyük bir meydana açılır (Şekil 11). Açık Salon olarak adlandırabileceğimiz ve diğer bölümlere değişik şekillerde bağlandığı tahmin edilen bölümün tabanı molozlarla dolmuş durumdadır. Hatta alt katın birçok odası maalesef bu molozlarla dolmuş, girilemez hale gelmiştir. Üst bölümün doğu kesimindeki iki koridorunda derinliği 2-2.5 m olan iki su kuyusu bulunmaktadır. Üst katta dikdörtgen şekilli büyük diyebileceğimiz odalar, önde birbirlerine uç uca dar ve alçak geçitlerle bağlı koridorlara bağlıdır. Ancak alt katta sadece 465

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 yine birbirlerine uç uca, dar ve alçak geçitlerle bağlı koridorlar bulunmaktadır. Bu koridorların tavan yükseklikler 3 m, genişliği 4 m ve uzunluğu 12 metredir; odaların tavan yüksekliği 3 m, genişliği 4.5 m ve uzunluğu 6 metredir (Şekil 12, 14, 15 ve 16). Şekil 11. Dulkadirli Yeraltı Şehri nde giriş koridorundan avluya açılan bölüm. Şekil 12. Dulkadirli Yeraltı Şehri ndeki koridorlar ve geçitler. 466

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Şekil 13. Dulkadirli Yeraltı Şehri nde, tabanı su ve çamurla dolu meydan. Şekil 14. Dulkadirli Yeraltı Şehri ndeki koridorlar, oda girişleri ve geçitler. Hidroloji Manastır tarzında kazılmış yapay bir mağara olan Dulkadirli Yeraltı Şehri nde çevreden sızan yüzey sularının oluşturduğu suların dışında herhangi bir yeraltı suyu aktivitesi gözlenmemiştir. 467

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Meteoroloji Yüzeye orta kesimden açık olan Dulkadirli Yeraltı Şehri, ılık ve kuru bir havaya sahiptir. Yapılan çalışmalar sırasında, dışarıda 15 C sıcaklık ve %40 bağıl nem ölçülmesine karşılık, mağara içinde 15-18 C sıcaklık ve %37-48 arası nem tespit edilmiştir. Buna karşılık içeride, insana sağlığını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir gaz azlığı veya fazlalığı saptanmamıştır. \ Şekil 15. Dulkadirli Yeraltı Şehri ndeki koridorlar ve geçitler ile girişi kapatmak için yapılmış yuvarlak taşlar. Arkeoloji Kapadokya Bölgesi sınırları içerisinde bulunan Kırşehir il merkezindeki Dulkadirli Yeraltı Şehri, Orta Bizans döneminde manastır olarak yapılmıştır. İçerisinde çok sayıda oda ve koridor barındıran ve iki kat olarak inşa edilen yerleşke bulundurduğu bölgenin önemli bir dini merkezi olmuştur. Kullanım Alanı Kırşehir-Akçakent karayolu üzerinde bulunan ve Kırşehir il merkezine yaklaşık 50 km uzaklıkta yer alan Dulkadirli Yeraltı Şehri, bölgedeki diğer yerleşkelere göre son derece büyük ve iki katlıdır. Çok sayıda yerleşim salonu ve koridora sahip olan bu arkeolojik yapı, bazı düzenlemelerle turizm amacıyla kullanılabilir. Sonuçlar Kırşehir il merkezine 50 km mesafede bulunan Dulkadirli Yeraltı Şehri, Orta Bizans Döneminde manastır amacıyla, yumuşak özellikteki kumlu-siltli kireçtaşlarına kazılarak oluşturulmuş yapay bir mağaradır. Orta kesimde yüzeye açık olan ve toplam uzunluğu 202 m olan yeraltı şehri, birbirine bağlı iki kat ve 20 oda ve koridordan oluşmuştur. 468

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Dönemin önemli bir dini merkezi özelliğinde olan Dulkadirli Yeraltı Şehri, açık alanın tabanındaki ve alt koridorlarını dolduran toprak dolgu temizlenerek ve bazı düzenlemeler yapılarak turizme açılabilir. Öneriler Şekil 16. Dulkadirli Yeraltı Şehri plan ve kesitleri. Kırşehir müzesinin önerisi ve Kayseri Koruma Kurulunun 11.08.1998 gün ve 193 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan yeraltı şehri, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulunca da onaylanacak bir Uygulama Projesi nin hazırlanmasından sonra turizme açılmalıdır. Mimari, aydınlatma, koruma ve çevre düzenlemelerinden oluşan bu proje; konunun uzmanı ve bu konuda tecrübeli olan gruplarca yapılmalıdır. 4.3. Kümbetaltı Yeraltı Şehri Kızılırmak a kuzeyden karışan ve plato karakterli geniş aşınım düzlükleri ve yapısal yüzeyler içinde akan Kılıçözü Deresi nin doğu alt yamacında inşa edilen Kümbetaltı Yeraltı Şehri, Kırşehir şehir merkezinin güneydoğusunda, Medrese Mahallesinde yer alır. Yeraltı şehri, günümüzde bütünüyle şehir içinde kalmıştır (Şekil 1 ve 5). 469

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Jeoloji Kırşehir şehir merkezinde bulunan Kümbetaltı Yeraltı Şehri yakın çevresi, Kırşehir Masifini oluşturan Paleozoyik yaşlı Metamorfikler ve Üst Kretase granit ve granadiyoritler ile bunların örtüsü konumundaki Eosen yaşlı kireçtaşı, çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşı düzeylerinden oluşan filiş karakterli kırıntılılar ve Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı karasal çökellerden meydana gelmiştir (Şekil 2). Bölgenin temelini oluşturan Paleozoyik metamorfitleri gnays, metagabro, kuvarsit, amfibolit ve mermerlerden oluşmuştur. Bu kayalar içinde ince bantlar şeklinde uzanan mermerler ve Eosen kireçtaşları karstlaşma için uygun litolojik özelliklere sahiptirler. Ancak yanal ve düşey yönde devamlılıkları olmadığından, mağara gelişimi sınırlı boyut ve alanda kalmıştır. Kümbetaltı Yeraltı Şehri, bölgede geniş bir alanda yüzeylenen Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı karasal kırıntılılar içinde kazılmıştır (Şekil 17). Volkanik ara düzeyli çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ve kireçtaşlarından oluşan bu birim, kendinden yaşlı tüm kayaları örtmüştür. Kapadokya Bölgesi nde bulunan tüm yeraltı şehirleri ve tarihi mezarlar bu formasyonun tüf ve çamurtaşları içinde yapılmışlardır. Şekil 17. Kümbetaltı Yeraltı Şehri nin kazıldığı volkano tortul kayalar ve yeraltı şehrinin girişi. Jeomorfoloji Güneyde Kızılırmak ın çizdiği büyük yay ile doğu, kuzey ve batıdan Delice Irmağı ve kollarınca çevrelenen ve Kırşehir Masifine ait temel kayalar ile bunların örtü kayalarının oluşturduğu Kırşehir Platosu nun güneyinde yer alan Kümbetaltı Yeraltı Şehri yakın çevresi; Miyosen, Pliyosen ve Pleyistosen jeomorfik sistemlerine ait şekillerden meydana gelmiştir. Kızılırmak a kuzeyden bağlanan Kılıçözü Deresi ve kollarınca (Sellik Deresi, Değirmen Dere, Bulgurlu Deresi, İğdelik Deresi, Bağarası Deresi, Kocabel Deresi, Büyüksulu Dere, 470

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI İğdecik Deresi ve diğ.) yarılarak parçalanan ve 950-1600 m arasında uzanan bu şekillerden Miyosene ait olanlar genel olarak 1400 m yukarı kesimlerde yer alırlar. Peneplen karakterli düzlüklerden oluşan Miyosenin etrafında ise Pliyosen şekilleri gelişmiştir. 1050-1350 metreler arası yüksekliklerde görülen Pliyosen şekillerinin en karakteristikleri; aşınım ve dolgu yüzeyleri, paleo ve kuru vadiler ile birleştirme boğazlardır. Genel olarak Kılıçözü Deresi nin doğu ve batısında uzanan bu şekillerin hemen önlerinde Pleyistosene ait etek düzlüğü ve aşınım galerileri, birikinti koni ve yelpazeleri, akarsu sekileri, yapısal düzlükler ve kırgıbayırları gelişmiştir (Şekil 5). Kümbetaltı Yeraltı Şehri, Kızılırmak a kuzeyden bağlanan Kılıçözü Deresi nin önemli kolları olan Bulgurlu, Değirmen ve Sellik Derelerinin birleşme bölgesi kenarında kalan etek düzlüğü üzerinde inşaa edilmiştir. Kılıçözü Deresi ne doğru eğimli olan ve dalgalı bir şekli olan bu eğimli düzlük, geniş tabanlı bir vadi içinde akan, Kılıçözü Deresi nin iki yamacında da gözlenir. Ancak bu derenin asimetrik vadi yapısından dolayı, doğu yamaçlar az eğimli yüzeylerden oluşmasına rağmen, batı yamaçlar daha diktir. Bu nedenle, bu yamaçta etek düzlükleri sınırlı alan ve boyutta kalmışlardır. Kılıçözü Deresi belirgin şekilde batı yamaca doğru kaymaktadır. Derenin bu özelliği bölgenin, doğu bölümünden belirgin şekilde yükseldiğini gösterir. Mağaranın Yapısal Özellikleri Kırşehir il merkezinde bulunan Kümbetaltı Yeraltı Şehri, Kapadokya Bölgesi ndeki tüm yeraltı yerleşkelerinde olduğu gibi; bölgede yaygın ve işlenmesi kolay olan volkano-tortul kayaların insanlar tarafından kazılması sonucu oluşturulmuş, bir yapay mağaradır (Şekil 17). Barınak ve sığınma amacıyla yapılan, gerek ulaşım ve iklim özellikleri ve gerekse ziraat olanaklarının uygun olduğu bir bölgede inşa edilen yeraltı şehrinin girişi, vadiye bakacak şekilde güneybatı yönündedir (Şekil 17). Birbirine bağlı iki ana bölüm ve labirent şekilli çok sayıda tünel ve geçitlerden oluşan yeraltı şehrinin, toplam uzunluğu 181 metre olup, girişe göre en derin noktası -2 metrededir (Şekil 21). Genel olarak yatay uzanımlı olan yeraltı şehrinin girişi, içerisi moloz ve bloklarla kaplı olan büyük bir salona açılır (Şekil 18). Çöküntü Salonu olarak adlandırılan ve diğer bölümlere değişik şekillerde bağlanan ve tavan yüksekliği ortalama 2 m olan bu salon 15x15 m boyutundadır. Salonun değişik bölümlerinde dikdörtgen şekilli küçük odacıklar ve derinliği yer yer 2.5-4.5 metreler arasında değişen çok sayıda kuyular bulunmaktadır (Şekil 19 ve 20). Çöküntü Salonu nun kuzeydoğu kenarından ana yerleşkeye geçilir. KD- GB yönlü dikdörtgen şekilli yapısı olan ve Odalar Galerisi olarak adlandırılan bu ana yerleşke, karşılıklı olmak üzere 6 odacıktan meydana gelmiştir. Ortalama 6 m 2 alana sahip bu odaların tavan yükseklikleri 1.5-2 m arasındadır. Odalar Galerisi ve Çöküntü Salonu arasındaki bağlantı, dar ( 1 m ) ve basık ( 1 m ) tünellerle sağlanmıştır. Labirentimsi şekli olan bu tünellerdeki geçişlerde yer yer tuzaklı döner yapılar kullanılmıştır. 10x17 m boyutlarında son derece düzgün geometrik yapısı olan Odalar Galerisi, güneydoğu kenarında yapılan başka bir geçitle, Güney Galerisi olarak adlandırdığımız bölüme bağlanmaktadır. Dış bükey şekli olan 40 m uzunluğunda ve 1x0.5 m boyutundaki bu galeri, muhtemelen dışarıya açılan ikinci bir giriş olarak kullanılmış olmalıdır. Bu galerinin bir benzeri de, yeraltı şehrinin diğer ucunda yapılmıştır. Çöküntü Salonu nun kuzeybatı kenarından başlayan ve Yarım Kalmış Galeri olarak adlandırılan bu bölümün de dışbükey bir şekli vardır. Muhtemelen henüz sonlandırılamayan veya yarım kalmış tünel veya bağlantı geçidi şeklindeki bu galerinin de genişliği ve tavan yüksekliği 1 metredir (Şekil 18, 19 ve 20). 471

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Şekil 18. Kümbetaltı Yeraltı Şehri salonundan görünüm. Şekil 19. Kümbetaltı Yeraltı Şehri ndeki kuyulardan biri. 472

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Şekil 20. Kümbetaltı Yeraltı Şehri ndeki tünellerden biri. Hidroloji Barınak ve sığınak amacıyla kazılmış yapay bir mağara olan Kümbetaltı Yeraltı Şehri nde herhangi bir yeraltı suyu aktivitesi gözlenmemiştir. Yeraltı şehrinin yapıldığı kayaların özelliği nedeniyle de burada suyun bulunması da olası değildir. Meteoroloji Yüzeye son derece yakın bir noktada bulunan ve yapıldığı kayanın taş oluşum özellikleri nedeniyle, dışarısıyla fazla hava değişimi bulunmayan Kümbetaltı Yeraltı Şehri, sıcak ve nemli bir havaya sahiptir. Yapılan çalışmalar sırasında, dışarıda 20 C sıcaklık ve %68 bağıl nem ölçülmesine karşılık, mağara içinde 15-18 C sıcaklık ve %84-87 arası nem tespit edilmiştir. Buna karşılık içeride, insana sağlığını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir gaz azlığı veya fazlalığı saptanmamıştır. Arkeoloji Kapadokya Bölgesi sınırları içerisinde bulunan Kırşehir il merkezindeki Kümbetaltı Yeraltı Şehri, bölgedeki diğer benzer yerleşkelerde olduğu gibi, Erken Hıristiyanlık Dönemi nde yapılmıştır. Ancak Nevşehir ilinde bulunan yeraltı şehirlerine göre oldukça küçüktür. İçerisinde tek bir yerleşim alanı bulunan bu yapay mağara, bulundurduğu yapılara göre, başlangıç aşamasında, yarım kalmış bir yerleşkedir. \ 473

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Şekil 21. Kümbetaltı Yeraltı Şehri plan ve kesitleri. 474

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Kullanım Alanı Ankara ve kuzey illerimizi Kapadokya Bölgesi ne bağlayan karayolu üzerinde bulunan Kırşehir il merkezinde yer alan Kümbetaltı Yeraltı Şehri, bölgedeki diğer yerleşkelere göre son derece küçüktür. Tek bir yerleşim salonu ve labirentimsi tünel veya geçitlerden oluşan dar ve basık galerilere sahip olan bu arkeolojik yapı, bazı düzenlemelerle turizm amacıyla kullanılabilir. Sonuçlar Kırşehir il merkezinde bulunan Kümbetaltı Yeraltı Şehri, Erken Hıristiyanlık Döneminde barınak ve sığınak amacıyla, volkano-tortul kayaların kazılmasıyla oluşturulmuş yapay bir mağaradır. Yüzeye son derece yakın bir konumda bulunan (mağara üzerindeki ana kaya kalınlığı 3-5 metreler arasındadır) ve toplam uzunluğu 181 m olan yeraltı şehri, birbirine bağlı iki ana bölüm ve çok sayıda dar ve basık bağlantı geçitlerinden oluşmuştur. Kapadokya bölgesindeki diğer yerleşkelere benzer yapılara sahip olan Kümbetaltı, tamamlanamayarak yarım kalmış şekildedir. Sıcak ve nemli bir havaya sahip olan yeraltı şehrinde, insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir gaz fazlalığı ve azlığı saptanmamıştır. İlk kez plan ve kesitleri yapılan mağaranın uzanımı, yüzeye aplike edilerek, koruma merkezinin koordinatları belirlenmiştir. Yeraltı şehrinin yüzeydeki koruma alanı, bu merkezden en az 25 m alınmalıdır. Kapodokya ya giden ana karayolu üzerinde bulunan Kümbetaltı Yeraltı Şehri, bazı düzenlemeler yapılarak turizme açılabilir. Öneriler Yapay bir mağara olan Kümbetaltı Yeraltı Şehri, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulunca da onaylanacak bir Uygulama Projesi nin hazırlanmasından sonra turizme açılmalıdır. Mimari, aydınlatma, koruma ve çevre düzenlemelerinden oluşan bu proje; konunun uzmanı ve bu konuda tecrübeli olan gruplarca yapılmalıdır. Yüzeye izdüşümünün köşe koordinatları belirlenen yeraltı şehrinin koruma sınırı, bu koordinatlardan en az 25 m geriden geçirilmelidir. Bu alan içinde hiçbir yapılaşmaya gidilmemelidir. 4.4. İnlidağ Mağarası Kaman ın kuş uçuşu 20 km güneybatısında, İnlidağ ın (1445 m) batıya (Hirfanlı Barajı na) bakan üst yamacında gelişen İnlidağ Mağarası, Savcılı Beldesi nin 13 km güneydoğusunda yer alır (Şekil 1 ve 5). Jeoloji İnlidağ Mağarası yakın çevresi Paleozoyik metamorfikler (gnays, kuvarsit, amfibolit ve mermer), Üst Kretase-Eosen yaşlı granit ve granodiyoritler, Eosen çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşları ile Nummulitli kireçtaşları ve Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı karasal çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşlarından oluşmuştur (Şekil 2). Mağara metamorfikler üzerine çakıltaşları ile gelen Eosen yaşlı Nummulitli kireçtaşları içinde gelişmiştir. Metamorfikleri ince bir bant halinde kuşatan kireçtaşları, erimeye son derece uygun litolojik özelliklere sahiptir. Ayrıca bol çatlaklı yapıları mağara gelişimi için, uygun ortam hazırlamıştır. 475

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Jeomorfoloji Kızılırmak havzasına (Hirfanlı Barajı) bakan ve bu havzayı KB-GD yönlü yükseklikler ile bölen Kördağ (1525)-İnlidağ (1445)-Aliöflez Dağı (1538) sırasının İnlidağ kesiminde bulunan İnlidağ Mağarası yakın çevresi; Üst Miyosen, Pliyosen ve Kuvaterner reliyef sistemine ait şekillerden meydana gelmiştir. Belirgin yükselti basamakları halinde 1550 metrelerden Kızılırmak a doğru 850 metrelere inen bu şekillerden, en yukarda Üst miyosen aşınım yüzeyi yer alır. Genel olarak KB-GD yönlü faylarla parçalanan bu yüzeyin hemen altında ve onların etrafında 1000-1300 metreler arasında Pliyosen sistemine ait şekiller gelişmiştir. Aşınım yüzeyi, dolgu düzlükleri asılı kalmış paleo vadi ve kuru vadi, birleştirme boğazı ve mağaradan oluşan bu şekillerin altında, 950-850 metreler arasında Kuvaterner şekilleri (genç yarma vadiler, aşınım glasisi, birikinti koni ve yelpazeleri ile Kızılırmak ın sekileri) yer alır (Şekil 5). Şekil 22. İnlidağ Mağarası girişi. Kızılırmak Havzası nı KB-GD yönünde bölen Kördağ-İnlidağ-Ali Öflez Dağı yüksek dağ sıralarının ortasında bulunan İnli Dağ ın batıya bakan üst yamacında, 1367 m yükseklikte yer alan İnlidağ Mağarası; Pliyosen reliyef sisteminin karakteristik bir şeklidir. Toplam uzunluğu 202 m olan mağara, eğimli-yatay olarak gelişmiş, kaynak konumlu, çok katlı, fosil bir mağaradır. Mağaranın Yapısal Özellikleri Toplam uzunluğu 202 m olan, eğimli-yatay olarak gelişmiş, kaynak konumlu, çok katlı, fosil bir mağara olan İnlidağ Mağarası, birbirine bağlı, ancak farklı dönemlerde oluşmuş üç bölümden meydana gelmiştir. Girişi oluşturan KB-GD yönlü salon ve devamı ilk gelişen bölümdür (Şekil 22). Buna karşılık, dar (0.5-4 m genişlik) ve eğimli galerilerden oluşan Bağlantı Galerileri Bölümü ise geçiş zonunu oluşturmaktadır. Burada -2, -1, -3, -5 ve -2 m olmak üzere beş dik iniş bulunur. Mağaranın en son oluşan kesimi ise KB-GD doğrultulu Havuzlar Salonu dur. İnlidağ Mağarası nın en geniş (12-20 m) ve tavanı en yüksek (1.5-4 m) 476

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI bölümünü oluşturan ve girişe göre -35 metrede bulunan bu salonun içi, görünümleri son derece güzel sarkıt, dikit, sütun, örtü damlataşları ve kalsit kristaller ile kaplıdır (Şekil 23, 24 ve 27). Belirgin çatlaklar boyunca gelişen damlataşlar, buradaki insan yaşamına bağlı olarak yer yer tahrip olmuşlardır. Bu doğal şekillerin yanında, insan yapısı (muhtemelen Erken Hristiyanlık Dönemi) su havuzları, Havuzlar Salonu nu daha da ilginç kılmışlardır (Şekil 25). İçleri yer yer su ile dolu olan bu havuzların en büyüğü 3x6 m boyutlarında ve 2 m derinliğindedir. Ayrıca Giriş Salonu ile Bağlantı Galerisi geçişinde, girişi kontrol etmek amacıyla bir kapı ve kapıyı kapatan döner taş, bozulmadan korunmuştur (Şekil 26). Şekil 24. İnlidağ Mağarası içindeki sütun oluşumları. Şekil 23. İnlidağ Mağarası içindeki sütun ve damlataş oluşumları. Başlangıçta (Pliyosen) kaynak konumunda gelişen, daha sonra morfolojik taban düzeyinin (Kızılırmak Vadisi) alçalmasına bağlı olarak derinleşen ve geçit mağara özelliği alan İnlidağ, gelişimini tamamlamış, fosil bir mağaradır. Günümüzde ova tabanından 500 metre yukarda bulunan mağaranın girişinin 48 m kuzeydoğusunda ve aynı yükseklikte ikinci bir giriş daha bulunmaktadır. İnlidağ Mağarası ile aynı sistemi oluşturan bu küçük mağaranın uzunluğu 20 m, genişliği ve tavan yüksekliği ise 1 er metredir. Tabanı toprak ve kum ile dolduğundan devamı kapanmıştır (Şekil 27). Hidroloji Vadoz (doygun olmayan) zonda bulunan İnlidağ; gelişimini tamamlamış, kaynak konumlu fosil bir mağaradır. Bu nedenle, yağışlı dönemlerde tavandan damlayan sular dışında, bütünüyle kurudur. Bu suları toplamak amacıyla, muhtemelen Erken Hristiyanlık Dönemi nde, havuzlar yapılmıştır. 477

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Şekil 25. İnlidağ Mağarası içindeki havuzların dıştan görünüşü. Şekil 26. İnlidağ Mağarası içindeki yapay taş kapı. 478

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Şekil 27. İnlidağ Mağarası plan ve kesitleri. Meteoroloji Yüzeye yakın bir noktada bulunan İnlidağ Mağarası nın sıcak ve orta derece nemli bir havası vardır. Ortalama 20 o C sıcaklık ve %65 mutlak neme sahip olan mağara havasında, insan sağlığını etkileyecek herhangi bir gaz fazlalığı veya azlığı yoktur. Kullanım Alanı Erken Hristiyanlık döneminde sığınak ve su temini amacıyla kullanılan İnlidağ Mağarası nın Havuzlar salonu bölümü, görünümleri son derece güzel sarkıt, dikit ve sütunlar ile kaplıdır. Sütunlar arasında da fazla tahrip olmamış ve bazılarının içlerinde su bulunan yapay havuzlar yer alır. Bu doğal ve arkeolojik özellikleri nedeniyle, turizm amaçlı kullanıma son derece uygundur. Ayrıca mağaranın bulunduğu konum ve doğal çevrenin 479

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 güzelliği, bu önemini daha da artırmaktadır. Mağaranın diğer bölümlerinde herhangi bir damlataş oluşumu gelişemediği gibi, yürümek son derece zordur. Sonuçlar Kızılırmak Havzası na (Hirfanlı Barajı) hakim bir noktada bulunan İnlidağ, Eosen yaşlı kireçtaşlarında gelişmiş, fosil bir mağaradır. Toplam uzunluğu 202 m olan mağara, Pliyosen reliyef sisteminin karakteristik bir şeklidir ve birbirine bağlı üç bölümden oluşmuştur. Girişe göre -35 metrede bulunan ve mağaranın en büyük ve geniş bölümü olan Havuzlar Salonu nun içi, görünümleri son derece güzel, sarkıt, dikit ve damlataş sütunları ile kaplıdır. Erken Hristiyanlık döneminde sığınak ve su temini amacıyla kullanılan mağaranın içinde, girişleri kontrol etmek amacıyla yapılmış duvar ve kapı ile bozulmamış havuzlar yer alır. Ortalama 20 o C sıcaklık ve %65 mutlak neme sahip olan mağara havasında, insan sağlığını etkileyecek herhangi bir gaz azlığı veya fazlalığı yoktur. Doğal yapısı ve arkeolojik değerleri nedeniyle, İnlidağ Mağarası, turizm amaçlı kullanıma uygundur. Öneriler Turizm amaçlı kullanılması öngörülen İnlidağ Mağarası nın bütün bölümleri aynı oluşum ve gelişim özelliğine sahip değildir. Mağaranın en güzel ve arkeolojik değeri olan bölümü girişe göre -35 m derinde olan Havuzlar Salonu dur. Diğer kesimler son derece dar oldukları gibi görsel özellikleri yoktur. Bu galeriler Havuzlar Salonu na geçiş için kullanılmıştır. Ayrıca mağara girişinin 48 m kuzeydoğusunda bulunan ve içi toprakla dolarak kapanan küçük mağaranın da bu salona bağlandığını tahmin etmekteyiz. Turizme açılmadan önce mimari, elektrik, koruma ve çevre düzenleme projelerinden oluşan Uygulama Projesi hazırlanmalıdır. Görsel şekil ve arkeolojik yapıların bulunduğu Havuzlar Salonu na olan bağlantı (Bağlantı Galerisi), çok dar ve dik galerilerden oluşmuştur. Mağarada gezilecek tek yer olan bu salona geçişi, dışardan açılacak bir tünelle sağlamak, daha kolay ve ekonomik olacaktır. Mağaranın yüzeye aplikasyonu yapıldıktan sonra doğrudan salona inecek tünelin yeri belirlenmelidir. 4.5. Eğrikale Mağarası Ömerhacılı Beldesi nin kuzeydoğusunda Akpınar (Karaçayır) Deresi nin batı yamacında bulunan mağara, Üst Kretase-Paleosen yaşlı granitler içinde açılmış, yapay bir galeridir (Şekil 2). Akpınar Deresi ni oluşturan sızıntı şeklinde çok sayıda su kaynağının bulunduğu bir bölgede yer alan mağara; 3.5 m genişliğinde, 2 m yüksekliğinde 34 m uzunluğunda son derece düzgün bir galeri şeklindedir. Eğimi ortalama 30 o ve tabanı kalın bir granit kumu ile kaplı olan bu galerinin sonunda, derinliği 0.5 m olan küçük bir göl yer alır. Kapalı bir sifon oluşturan bu gölden ileriye gitmek mümkün değildir. Galerinin girişe göre derinliği -12 metredir (Şekil 28). Bulunduğu bölge Eğrikale olarak adlandırılan yapay galerinin ön tarafındaki düzlükte çok sayıda arkeolojik kalıntı yer alır. Çeşme, havuz ve bahçe duvarlarında kullanılan ve mermerden yapılan bu kalıntıların bulunduğu bölgede herhangi bir kazı yapılmadığından, hangi dönemden kaldığı bilinmemektedir. Ancak bölgenin genel tarihi geçmişi göz önüne 480

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI alındığında, bunların Erken Hristiyanlık Dönemi veya Bizanslılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Şekil 28. Eğrikale Mağarası planı ve kesitleri. Eğrikale Mağarası, Kızlarkalesi Su Tünelleri ne göre son derece düzgün ve daha büyük bir yapay galeridir (Şekil 29). Ancak, ülkemizde bulunan benzer galeriler ile karşılaştırıldığında; tamamlanamayarak yarım kalmış, izlenimi vermektedir. Her ne kadar sonunda küçük bir göl bulunsa da, Kızlarkalesi tünellerinde olduğu gibi, su tüneli amacıyla kazılmamış olsa gerekir (Şekil 30). Girişinin yüksek bir dikliğin korunağında bulunan ve boyutları son derece büyük olan bu galerinin gizli geçit veya sığınak olarak inşa edilmeğe başlandığı düşünülebilir. 481

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 Şekil 29. Eğrikale Su Tüneli giriş ağzı. Şekil 30. Eğrikale Su Tüneli içindeki su birikintisi. Sonuçlar Eğrikale Galerisi, Üst Kretase-Paleosen yaşlı granitler içinde açılmış yapay galerilerdir. Eğrikale Mağarası, 3.5x2 m boyutunda, 34 m uzunluğunda, düzgün bir galeriden oluşmuştur. Galerinin içinde arkeolojik ve görsel değeri olan herhangi bir şekil veya yapı yoktur. Sonunda küçük bir göl bulunan bu galeri, sığınak veya gizli geçit olarak kazılmaya başlanmış, ancak tamamlanamamış olmalıdır. Öneriler Eğrikale Mağarası, herhangi bir görsel ve arkeolojik şekil ve yapıya sahip değildir. Bu nedenle tek başına, turizm amacıyla kullanılamaz. Ancak, önündeki düzlükte bulunan alanda yapılacak arkeolojik araştırmalarda çıkan eserlerin toplanması ve bunların tarihlendirilmesinden sonra, yapay galeri değerlendirilebilir. 4.6. Kızlarkalesi Su Tünelleri Kızlar Kalesi, Kaman ın 12 km güneydoğusunda bulunan Ömerhacılı Beldesi nin kuzeyinde yer alan Kale Tepe (1616 m) üzerinde kurulmuştur (Şekil 3). Kesin tarihlendirilememekle birlikte, Romalılar zamanında yapıldığı sanılan kale, Kızılırmak Nehri havzasına (Hirfanlı Barajı) hakim bir noktada yer alır. Kalenin özellikle içyapılarının duvarları korunmuş durumdadır ve güneydoğu dış kenarında iki adet yapay tünel bulunur. 482

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Üst Kretase-Paleosen yaşlı granitler içinde (Şekil 2) ve yeraltı suyu elde etmek için kazılan bu tünellerden yukarıda bulunanının ölçülebilir uzunluğu 60 m olup, girişe göre derinliği -33 metredir (Şekil 31). Ortalama 1x1 m boyutunda olan ve 45 o lik eğimle kuzeydoğuya doğru uzanan tünelin yan duvar ve tavanı taş ile örtülüdür. Tabanı yer yer granit kumu ile kaplı olan bu yapay galerinin sonunda 1,5 m derinliğe sahip, küçük bir göl yer alır. Kapalı bir sifon (tünelin bütünüyle su ile kapanması) oluşturan bu gölden ileriye gidilememiştir (Şekil 32). İçinde görsel ve arkeolojik hiç bir özellik bulunmayan ve yer yer toprakla dolan yapay tünelin girişinde, büyük ölçüde tahrip olmuş bir sarnıcın duvarı yer alır. Bunun yanı sıra, bu tünelin hemen güney yakınında ve 15-20 m aşağıda bulunan ikinci tünel, daha küçüktür. İçi toprakla dolan bu yapay tünel de su temini amacıyla yapılmıştır ve herhangi bir görsel ve ilginç arkeolojik özelliğe sahip değildir. Şekil 31. Kızlarkalesi Su Tüneli giriş ağzı. Sonuçlar Kızlarkalesi Su Tünelleri, Üst Kretase-Paleosen yaşlı granitler içinde açılmış yapay galerilerdir. Ortalama 1x1 m boyutunda ve 60 m uzunluğunda olan Kızlarkalesi I Tüneli ile II Tüneli, doğrudan doğruya su temini amacıyla kazılmışlardır. Her iki tünel de görsel ve arkeolojik yapı veya şekillerden yoksundur. Bu nedenle turizm amacıyla kullanıma uygun değildir. Hirfanlı Barajı na hakim bir noktada bulunan Kızlarkalesi ve yakın çevresi ilginç ve görsel güzelliğe sahip granit morfolojisine ait şekillerden oluşmuştur. Öneriler Kızlarkalesi, gerek konumu ve gerekse korunmuş içi yapıları ile turizm amacıyla kullanıma son derece uygun özelliklere sahiptir. Kızlarkalesi yakın çevresindeki granit 483

Book of Proceedings, ISBN: 978 605 66576 1 0 morfolojisi, ülkemizde ender bulunan ilginç şekiller oluşturmuştur. Düzenleme çalışmalarında, bölgenin bu doğal ve arkeolojik değerleri birlikte ele alınmalıdır. Şekil 32. Kızlarkalesi Su Tüneli planı ve kesiti. Kızlarkalesi ne rahat çıkışı sağlayacak merdiven yapılmalıdır. Bu merdiven, ana kayanın kesilmesi veya oyulması ile yapılırsa daha estetik olacaktır. 484

Editors: Recep EFE, İsa CÜREBAL, László LÉVAI Kızlarkalesi ve Eğrikale nin birlikte gezilebilmesi için daha kısa bir yol ile birleştirilmelidir. 4.7. Leletepe Tümülüsü Leletepe Tümülüsü, Kaman ın 18 km güneyinde bulunan Savcılı Beldesi nin 10 km güneydoğusunda, Lele Tepe (1408 m) üzerinde, Radyoling İstasyonu yanında yer alır (Şekil 33). Çevreye hakim bir noktada bulunan ve Paleozoik yaşlı şistler (mermer, amfibolit kuvarsit ve gnays) üzerine yapılan Tümülüs (Şekil 2), batıya bakan yamacından kazılarak, mezarlık bölümüne giden dehliz açılmıştır. Yan duvar ve tavanı düzgün kayalardan oluşturulan dehlizin tavan yüksekliği 1-2 m, uzunluğu ise 14 metredir (Şekil 34 ve 35). Şekil 33. Leletepe Tümülüsü nün yer aldığı Lele Tepe. Şekil 34. Leletepe Tümülüsü giriş ağzı. 485