KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REKABET GÜCÜNÜN ARTIRILMASI VE TÜRKİYE'DE KOBİ'LER



Benzer belgeler
TURKiYE DE KOBi LER. REKABET GUCUNUN ARTTIRILMASI ve. KURESELLESME SURECiNDE İSTANBUL TİCARET ODASI YAYINLARI

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

İÇİNDEKİLER. Contents I. KISIM İŞLETMECİLİK İLE İLGİLİ TEMEL BİLGİLER

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Elektronik ticaret e-ticaret

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

STRATEJİ FORMÜLASYONU

TEPGE BAKIŞ Aralık 2011 / ISSN: / Nüsha: 10

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Yarının Dijital Ajandası nda Yeni Fırsatlar. Reha DENEMEÇ AK Parti Genel Başkan Yardımcısı (Ar-Ge) Ankara Milletvekili

Dünyada ve Türkiye de Doğrudan yabancı Sermaye Yatırımları

08 Kasım Ankara

KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

İÇİNDEKİLER SAYFA NO ÖNSÖZ IX GİRİŞ.. XI

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

1960 lardan : İlk Türk yapımı otomobil; Anadol

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

K O B İ. Büyüyen Ekonomik Güç

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Küresel Eğilimler ve Türkiye

KÜRESEL PAZARLAMA Pzl-402u

REKABET GÜCÜ VE DEĞİŞEN DÜNYA TUNCAY SONGÖR REKABET KURUMU II. BAŞKANI KURUL ÜYESİ

ALAN ARAŞTIRMASI II. Oda Raporu

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii. 1. Bölüm EKONOMİK GÖSTERGE ANALİZİ

Geleceği Şimdiden Tüketmek Hazırlayan: Prof. Dr. Veysel ULUSOY Yard. Doç. Dr. Çiğdem Özarı

Editörler Prof.Dr.Mustafa Talas & Doç.Dr. Bülent Şen EKONOMİ SOSYOLOJİSİ

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

Kümelenme ile İlgili Kavramlar

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ELEKTRONİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ (ELECTRONIC HUMAN RESOURCES MANAGEMENT) E- İKY / E- HRM (I)

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ (KOBİ LER) ODA RAPORU

Ankara Stockholm İstanbul Konya Cinnah Caddesi 39/ Çankaya Tel: Fax:


Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ Sosyal, Bölgesel ve Yenilikçi Politikalar Başkanlığı

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Özet Tanıtım Dokümanı

İşletmelerin Özel Hedefleri Müşteri/Çalışan memnuniyeti - eğitimi ve kariyer gelişimi

Misyonumuz. Vizyonumuz Çalışan. 45 Ülke İş Ortağı Kişilik Ekosistem. 85,000 Aktif Müşteri

AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE

SANGEM nedir ve nasıl bir oluşumdur?

1. BİLİŞİM Dünya da Bilişim Altyapısı

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Girişimciliğin Fonksiyonları

İçindekiler kısa tablosu

Sağlık Kurumlarında Kaynak Planlaması DERS-1

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ VE ÖZELLEŞTİRME

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi,

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter

DOĞU AKDENİZ, DOĞU ANADOLU, GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TOHUMCULUK İHTİYAÇ ANALİZİ

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

Toplumlar için bilginin önemi

Transkript:

ISTANBUL TİCARET ODASI KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REKABET GÜCÜNÜN ARTIRILMASI VE TÜRKİYE'DE KOBİ'LER YAZANLAR Prof. Dr. Mustafa AYKAÇ Doç. Dr. Zeki PARLAK Doç. Dr. Süleyman ÖZDEMİR YAYIN NO: 2008-24 İstanbul, 2008

Copyright İTO Tüm haklar sakhdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazarın ve İTO'nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazarın adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir. ISBN 978-9944-60-276-1 İTO ÇAĞRI MERKEZİ Tel: (212) 444 O 486 İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) 455 63 29 Faks : (212)512 06 41 E-posta : ito.yayin(a)ito.org.tr İnternet : www.ito.org.tr Odamız yayınlarına tam metin ve ücretsiz olarak intemetten ulaşabilirsiniz. YAYINA HAZIRLIK, BASKI, CİLT Artus Basım Huzur Mah. İmam Çeşme Cad. No: 14/1 Seyrantepe/İstanbul Tel: (212) 289 88 80 Faks: (212) 289 88 84 www.artusbasim.com

ÖNSÖZ Yirminci yüzyılın son çeyreğinde, ulaşım ve haberleşme teknolojileri başta olmak üzere birçok alanda önemli gelişmeler yaşanmış, yeni teknolojilerin üretim faaliyetlerine uygulanmasıyla birlikte hem mal ve hizmetler çeşitlenmiş, hem de bunların maliyetleri önemli ölçüde düşmüştür. Bu tarihten itibaren, serbest piyasa ekonomisi politikalarının, başta liberal ülkeler olmak üzere çok sayıda ülke tarafından benimsenmeye başlanması, dünyada serbest ticareti artırmış ve küreselleşme olgusu yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Tüm bu gelişmeler, her konuda kolayca ve zamanında bilgi edinen, standart ürünlerden ziyade talebe dayalı kaliteli ve düşük maliyetli ürünleri talep eden bir tüketici profilinin oluşmasına yol açmıştır. İşletmeler de, yeni dönemde ayakta kalabilmek ve büyüyebilmek için hem teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek, bunları derhal üretim sürecine yansıtmak ve hem de ulusal sınırlar içerisinde olduğu kadar sınır-ötesi piyasalarda da birbirleriyle kıyasıya rekabet etmek durumu ile karşı karşıya kalmışlardır. Küresel rekabet olarak ifade edilen bu yeni ekonomik ortamda, yerel ölçekte faaliyet gösteren işletmeler de, hem yerel, hem de küresel ölçekte faaliyet gösteren işletmelerle rekabet etmek zorundadırlar. Bu rekabet ortamında müşteri isteklerini göz önüne alan, müşteri tatminini sağlayan, kaliteli ve düşük maliyetli ürünleri üreterek müşterinin istediği zamanda ve yerde hızlı bir biçimde sunan işletmeler başarılı olabilmektedir. Hızlı değişen rekabet ortamında, artık geleneksel yapılanma temelinde rekabet etmek mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, birçok firma bu yeni duruma uyum sağlamak için yeniden yapılanmaya gitmektedir. KOBİ'lerin, temelde, esnek ve müşteri tercihleri doğrultusunda üretim yapabilme olanaklarına sahip olabilmeleri, yeni rekabet ortamında faaliyet gösterebilme şanslarını artırmaktadır. Ancak, günümüzde bu potansiyele sadece teknolojik düzeyi yüksek olan dinamik KOBÎ'ler sahiptir. Bu yönde kendisini geliştirememiş olan KOBİ'lerin, öncelikle küresel rekabet ortamının gerektirdiği bir yapılanmaya gitmeleri gerekecektir. Bu yapılanmanın temeli, küresel rekabetin gerektirdiği koşulların gerçekleştirilmesidir. Bu koşullar; kalite, düşük fiyat ve hızdır. Bunlara ulaşmanın yolu, verimlilik temelinde, kaliteli ve maliyet etkenli biçimde faaliyet göstermekten geçmektedir. Sonuç olarak, KOBİ'lerde uygulanması düşünülen rekabet stratejileri belirlenirken, küreselleşme sürecinde işletmelerin rekabet gücüne yönelik teorik yaklaşımların, gelişmiş ülkelerin bu alandaki deneyimlerinin küresel fırsatlar ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buradan hareketle, gerek yerel ölçekte gerekse küresel ölçekte faaliyet gösteren işletmelerin her geçen gün zorlaşan rekabet koşullarında nasıl davranmaları gerektiği noktasında işletmelere bir yol haritası çizen "Küreselleşme Sürecinde Rekabet Gücünün Arttırılması ve Türkiye'de KOBİ'ler" isimli yayınımızın faydalı olmasını diler, çalışmayı Odamız adına gerçekleştiren Prof. Dr. Mustafa Aykaç'a. Doç. Dr. Zeki Parlak'a ve Doç. Dr. Süleyman Özdemir'e teşekkür ederim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter

SUNUŞ Küreselleşme ve hızlı teknolojik değişme, dünya ekonomisinde geniş kapsamlı bir yeniden yapılanmayla birlikte köklü değişiklilere yol açmaktadır. Bu değişimle birlikte, uluslararası ticaretin hacmi, yapısı ve yönü kadar ülkelerin uluslararası ticaretten aldığı paylar değişmektedir. Bu köklü değişim ve dönüşüme ülkelerin ayak uydurabilmesi ve küresel ekonomide güçlü bir konuma sahip olması, bu gelişmeler hızlı ve doğru şekilde cevap verebilme yeteneğine ve yeni alanlarda rekabet üstünlüğü geliştirme dinamizmine bağlıdır. Küresel ekonomide yaşanan yeniden yapılanma, ileri teknoloji kullanan, esnek üretim yapan ve karmaşık ticari ilişkiler ve iş bölümü ağlarıyla birbirine bağlanmış KOBİ kavramını ön plana çıkarmıştır. Diğer bir ifade ile, günümüzde KOBİ'ler küresel ekonomide ülkelerin rekabet üstünlüğünün önemli bir kaynağı haline gelmiştir. Küresel piyasalarda rekabet üstünlüğünü KOBÎ'lere dayandıran ülkeler incelendiğinde, bu ülkelerin bu konuda etkin şekilde yenilik geliştirmeyi ve KOBİ'ler arası işbirliğinin yanı sıra mekansal birliktelik ve ağ stratejilerini geliştirmeye yönelik tedbirlere ve altyapı yatırımlarını 1980'li yılların başında gerçekleştirdikleri görülmektedir. Buna paralel olarak, bilimsel çalışmaların bu konuya 1980'li yıllardan itibaren yoğunlaştığı ve bunun da KOBÎ'lere verilen önemin artmasına katkıda bulunduğu bilinmektedir. Tüm bu gelişmeler ışığında, Türkiye'de KOBÎ'lere bakıldığında, gerek yasal düzenlemeler ve mevzuat ve gerekse alınan tedbirler ve uygulamaların büyük ölçüde yetersiz olduğu ve ayrıca küresel gelişmeleri 20 yıllık gecikmeyle izlediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, Türkiye'de KOBÎ'lere yönelik olarak yapılan bilimsel çalışmaların genellikle bu işletmelerin finansman, pazarlama, istihdam ve genel yönetsel sorunlar gibi belirli konularla sınırlı kaldığı dikkat çekmektedir. Küresel ekonomik ve politik dönüşümler çerçevesinde, Türkiye'de KOBÎ'lerin rekabet gücünün değerlendirilmesinde ve rekabet güçlerini artırıcı stratejilerin geliştirilmesinde yenilik ve geliştirmenin rolünün, önemi nispetinde literatürde incelenmediği görülmektedir. Bu nedenle, küresel rekabetin giderek daha yıkıcı hale geldiği ve her gün çok sayıda KOBÎ'nin faaliyetine son verdiği ülkemizde, KOBÎ'lerin rekabet güçlerinin değerlendirilmesi ve artırılmasına yönelik bilimsel çalışmaların yapılması öncelikli hale gelmektedir. Bu proje literatürdeki bu yetersizliği gidermeye yönelik bir çaba olacaktır. Bu çalışmanın temel amacı, küreselleşme sürecinde KOBÎ'lerin rekabet gücüne yönelik teorik yaklaşımları, gelişmiş ülkelerin bu alandaki deneyimleri ve küresel fırsatlar ışığında değerlendirmek ve Türkiye'nin kendi dinamiklerini ve özgün şartlarını gözeten stratejiler geliştirmektir. Bu çalışmanın gerçekleştirilmesi, îstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Dr. Murat YALÇINTAŞ, Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Erhan ERKEN, Genel Sekreter Sayın Dr. Cengiz ERSUN ve KOBÎ Araştırma ve Geliştirme Şubesi mensuplarının destekleri ile mümkün olabilmiştir. Bu çalışmanın, ülkemiz bilim yaşamına yeni boyutlar getirmesi ve ülkemizde KOBÎ'lere yönelik ilgi ve önemin daha da artmasına ve ülkemizin rekabet gücüne katkıda bulunması en içten dileğimizdir. Kasım 2007 Prof. Dr. Mustafa AYKAÇ

IÇINDEKILER ÖNSÖZ 3 SUNUŞ 5 İÇİNDEKİLER 7 ŞEKİLLER, TABLOLAR VE GRAFİKLER LİSTESİ 10 GİRİŞ 13 BIRINCI BÖLÜM KÜRESELLEŞME SÜRECI, DEĞIŞEN REKABET VE KOBI'LER 1. KÜRESELLEŞME KAVRAMI VE TANIMI 21 A. Rekabetin Küreselleşmesi ve Yeni Rekabet 24 B. Çokuluslu Şirketler ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar 27 1. Çokuluslu Şirketlerin Tarihsel Gelişimi 27 2. Küreselleşmenin İtici Gücü: Çokuluslu Şirketler 29 3. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırmaları ve Şirket Birleşmeleri 35 C. Uluslararası Ticaret ve Değişen Ticaret Kalıpları 37 D. Üretimin Küreselleşmesi: Küresel Üretim ve Küresel Dış-Tedarik 42 1. Küresel Üretim Ağlarının Yönetişimi 43 a. Üretici-Kaynaklı Küresel Üretim Ağları 43 b. Tüccar Merkezli Küresel Üretim Ağları 46 2. Küresel Üretimin Boyutları 47 3. Küresel Üretimin ve Tedariğin Hacmi 50 IL KÜÇÜK IŞLETMELERIN VE GİRÎŞÎMCÎLÎĞİN YENIDEN DOĞUŞU 53 A. Girişimcilik Kavramı ve Girişimci Tipleri 56 B. Girişim Ekonomisinin Yükselişi 59 III. KÜRESELLEŞME VE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERE YÖNELİK TEHDİT VE FIRSATLAR 61 A. Küçük İşletmelere Yönelik Fırsatlar 61 B. Küçük İşletmelere Yönelik Tehditler 62 IKINCI BÖLÜM GELIŞMIŞ ÜLKELERDE KOBI'LER: REKABET GÜCÜNÜN ARTıRıLMASı VE YENIDEN YAPıLANMA STRATEJILERI 1. KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ROLÜ VE ÖNEMİ 67 A. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Yenilik ve Geliştirme 71 B. Kobi Terin Küreselleşme ve Uluslararasılaşma Süreci 93 1. Uluslararasılaşma Yaklaşımları 99 a. Safha Teorisi 99 b. Doğuştan Küresel Firmalar Teorisi...100 c. Ağ Bağlantıları Yaklaşımı 102

2. Bağlantı Yaklaşımları 108 a. Tedarikçilerle (KOBİ'lerle) Geriye Bağlantılar 108 b. Tüketicilerle (KOBİ'lerle) İleriye Bağlantılar 109 c. Rekabetçilerle Bağlantılar 110 d. Teknolojik Ortaklarla Bağlantılar 111 e. Diğer Taşma Etkileri 111 f. Tedarikçi Gelişimi 113 g. Tüketicilerle İleriye Entegrasyon 114 3. Ulus ötesi Firmalardan KOBİTere Yönelik Taşma Etkilerini Teşvik Eden Diğer Politikalar...! 14 C. Uluslararasılaşma ve Dilimlenmiş (Niş) Piyasalar 116 II. ULUSLARARASILAŞMA SÜRECİNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR (DYY) VE KOBİ'LER 120 III. YURTİÇİ KOBİ'LERİN YETENEKLERİNİ YÜKSELTMENİN BİR YOLU OLARAK "KÜRESEL DEĞER ZİNCİRLERİ" 123 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE'DE KOBİ'LER VE KOBİ'LERİN REKABET GÜCÜ I. TÜRKİYE'DE KOBİ'LERİN GELİŞİMİ 133 A. Tarihsel Süreçte Türkiye'de KOBİ'ler 133 1. Cumhuriyet Öncesi Dönem: Girişimcilik ve KOBİ'lerin Temelleri 133 2. Cumhuriyet Dönemi: KOBİ'lerin Gelişimi 134 a. 1923-1950 Dönemi 134 b. 1950-1980 Dönemi 135 c. 1980 Sonrası Dönem 135 B. Kalkınma Planları ve KOBİ'ler 136 İL YAPISAL AÇIDAN KOBİ'LERDE MEVCUT DURUM 137 A. 2002 Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı Sonuçları'na Göre Türkiye'de KOBİ'lerin Sayısal Durumu...138 1. KOBİ'lerin Ölçeklerine Göre Dağılımı 138 2. KOBİ'lerin Kamu-Özel Sektör Ayrımına Göre Dağılımı 141 3. KOBİ'lerin Sektörlere Göre Dağılımı 141 4. KOBİ'lerin İllere Göre Dağılımı 142 5. KOBİ'lerin Hukuki Durumuna Göre Dağılımı 143 6. KOBİ'lerin Yaş Ortalamasına Göre Dağılımı 143 7. KOBİ'lerin Faaliyet Gösterilen Yere Göre Dağılımı 144 8. KOBİ'lerin Gösterdikleri Faaliyet Türlerine Göre Dağılımı 145 B. 2002 Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı Sonuçları'na Göre Türkiye'de KOBİ'lerde Çahşanlar...l46 1. KOBİ'lerde Çalışanların İşletme Ölçeğine Göre Dağılımı 146 2. KOBİ'lerde Çalışanların Kamu-Özel Sektör Ayrımına Göre Dağılımı 147 3. KOBİ'lerde Çalışanlann Cinsiyet Ayrımına Göre Dağılımı 147 4. KOBİ'lerde Çalışanların Sektörlere Göre Dağılımı 148 5. KOBİ'lerde Çalışanların Ölçek Büyüklüğüne Göre Dağılımı 149 6. KOBİ'lerde Çalışanların İllere Göre Dağılımı 150 m. KOBİ'LERİN EKONOMİDEKİ YERİ VE ÖNEMİ 150 A. Makroekonomik Politikalar ve KOBİ'ler 150 B. Dünyada ve Türkiye'de KOBİ'ler 151

1. KOBİ'lerin Dünya Ekonomisi İçindeki Yeri 151 a. Gelişmiş Ülkeler ve KOBİ'ler 153 b. Gelişmekte Olan Ülkeler ve KOBİ'ler 155 2. KOBİ'lerin Türkiye Ekonomisi İçindeki Yeri 156 a. KOBİ'lerin Toplam İhracat İçindeki Payı 156 b. KOBİ'lerin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı 158 c. KOBİ'lerin Toplam Krediler İçindeki Payı 159 d. KOBİ'lerin İstihdam İçindeki Payı ve İşsizlikle Mücadeledeki Rolü 162 C. Teknoloji ve Farklılaşan KOBİ'ler 165 1. Teknolojik Düzeyi Zayıf "Statik / Geleneksel KOBİ'ler" 165 2. Yeniliğin ve Teknolojik Gelişmelerin Kaynağı "Dinamik / Girişimci / Yenilikçi KOBİ'ler" 166 IV. TÜRKİYE'DE KÜÇÜK GİRİŞİMLERİN DESTEKLENMESİ 167 A. KOBİ'lere Yönelik Yasal Düzenlemeler 167 B. KOBİ'leri Destekleyen Kurum ve Kuruluşlar 170 C. Gerçekleştirilen Destek ve Teşvikler 172 1. KOSGEB'in Destek ve Teşvikleri 174 2. DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI'nın Destek ve Teşvikleri 177 3. HALKBANK'ın Destek ve Teşvikleri 179 D. KOBİ'lerin GZFT Analizi 180 1. KOBİ'lerin Güçlü Yanları 180 2. KOBİ'lerin Zayıf Yönleri 180 3. KOBİ'lerin Önündeki Fırsatlar 181 4. KOBİ'lere Yönelik Tehditler 182 GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ 183 KAYNAKÇA 191

TABLOLAR, ŞEKİLLER ve GRAFİKLER LİSTESİ Tablo 1 Tablo 2 Tablo 3 Tablo 4 Tablo 5 Tablo 6 Tablo 7 Tablo 8 Tablo 9 : Tablo 10 Tablo 11. Tablo 12 Tablo 13 Tablo 14 Tablo 15 Tablo 16 Tablo 17 Tablo 18 Tablo 19 Tablo 20 Tablo 21 Tablo 22 Tablo 23 Tablo 24 Tablo 25 Tablo 26 Tablo 27 Tablo 28 Tablo 29 Tablo 30 Tablo 31 Tablo 32 Tablo 33 Tablo 34 Tablo 35 Tablo 36 Tablo 37 : Tablo 38 : Tablo 39 : TABLOLAR LİSTESİ Küreselleşme Kavramı ve Boyutları 23 Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyar Dolar) 30 Doğrudan Yabancı Yatırımların Bölgelere ve Bazı Seçilmiş Ülkelere Göre Dağılımı, 1994-2005 (Milyon Dolar) 31 Doğrudan Yabancı Yatırımların Bölgelere ve Bazı Seçilmiş Ülkelere Göre Dağılımı, 1994-2005 (Milyar Dolar ve Oran) 34 Şirket Birleşmeleri ve Satın Alımları: Sayısı ve Değeri (Milyar $, 1987-2004) 36 Yıllar İtibariyle Gelişmiş Ülkelerde İmalat Mallarına Uygulanan Gümrük Oranları (%)...39 Yerel ve Küresel Üretim Seçenekleri 42 Üretici ve Tüccar Merkezli Küresel Üretim ve Dış-Tedarik Yöntemlerinin Temel Özellikleri 44 Küresel Üretimin Değişen Yönetişim Yapısının Tarihsel ve Kavramsal Kökenleri 45 Küresel Üretim Ağlannda Mal ve Sermaye Akımı 48 Üç Farklı Girişimci Tipi 58 Yenilikçi Kabiliyetlerin Temel Belirleyicileri 74 Türkiye'nin Uluslararası Mukayesesi (Seçilmiş Yenilik, Bilim ve Teknoloji Göstergeleri) 78 Araştırma ve Geliştirme Harcamaları 90 Uluslararasılaşmayı Teşvik Eden Faktörlerin Sınıflandırması 94 Türkiye'de Girişim Sayıları (2003) 139 Girişimlerin Ölçeklerine Göre Dağılımı (2003) 139 İmalat Sanayiinde Girişimlerin Ölçeklerine Göre Dağılımı, (2000) 140 SSK'ya Kayıtlı İşyerlerinin Büyüklük Grubuna Göre Dağılımı (Eylül 2006) 140 Haziran 2007 İtibariyle SSK'ya Kayıtlı İşyeri Sayısı 141 Girişimlerin Sektörel Dağılımı (2003) 142 Hukuki Durumlarına Göre Girişimler (2003) 143 Yaş Ortalamalarına Göre Girişimler (2003) 144 Faaliyet Gösterilen Yere Göre Girişimler (2003) 144 Girişimlerde Çalışanlann Sayısı (2003) 146 Girişimlerde Ücretle Çalışanların Sayısı (2003) 146 SSK'ya Kayıtlı İşyerlerinin Sigortalı Sayısına Göre Dağılımı (Eylül 2006) 147 Haziran 2007 İtibariyle SSK'ya Kayıtlı Sigortalı Sayısı (Kamu / Özel Sektör) 147 Haziran 2007 İtibariyle SSK'ya Kayıtlı Sigortalı Sayısı (Kadın / Erkek) 148 Çalışan Kişi Sayısı İtibariyle Girişimlerde İstihdamın Yapısı (2003) 148 Ölçek Büyüklükleri (Çalışan Sayısı / Girişim Sayısı) (2003) 149 Bazı Gelişmiş Ülke Ekonomilerinde KOBİ'ler 154 Bazı Gelişmekte Olan Ülke Ekonomilerinde KOBİ'lerin Yeri 155 Türkiye'de İhracat-İthalat Rakamları (Milyon Dolar) 157 Türkiye'de İhracatın Ülkelere Göre Dağılımı (%) 157 Türkiye'de İthalatın Ülkelere Göre Dağılımı (%) 157 Türkiye'de Vergi Gelirlerinin Toplam Gelirlere Oranı, % 159 KOSGEB Desteklerinin Yıllara ve Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı, YTL 176 KOBİ Teşvik Belgelerinin Yıllar İtibariyle Dağılımı (Milyon TL) 177

Tablo 40 : 2007 Yılında KOBİ Yatırım Teşvik Belgelerine Öngörülen Yatırım ve İşletme Kredilerinin Bölgesel Dağılımı (Ocak-Eylül) (YTL) 178 Tablo 41: KOBİ Teşvik Belgelerinin Mahiyetlerine Göre Dağılımı 178 Tablo 42 : Halkbank Kredilerinin Türlerine Göre Dağılımı (Milyon TL) 179 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1 : Şekil 2 : Şekil 3 Şekil 4 Şekil 5 Şekil 6 Şekil 7 Şekil 8 Şekil 9 Şekil 10 Şekil 11 Şekil 12 Küresel Rekabetin Temel Elementleri 26 İçe Yönelik Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırım Stoklarının Sektörel Dağılımı, 1990-2002 34 Hizmet Sektöründe Küresel Dış-Tedarik Trendi 50 Dikey Uzmanlaşmaya Day ah Ticaret 52 Yenilikçilik Sistemi Modeh 85 KOBİ'lerin Teknoloji ve Yenilik Kapasitesi 89 KOBİ'lerin Gehşen ve Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji ve Yenilik Kapasitesi 89 Lider Firma Yoluyla Firmaların Uluslararasılaşma Süreci 96 Upsala Uluslararasılaşma Modeli 100 İşletme Stratejisi ve Uluslararası Karşılıkh İlişkiler 102 Basit Değer Zinciri 128 KOBİ'lerin Değer Zincirlerine Uyum Sağlaması 129 GRAFİKLER LİSTESİ Grafik 1 : Dönemlere Göre Şirket Birleşme ve Satın Alımları 37 Grafik 2 : Dünya Üretim ve Ticaret Miktarı, 1950-2002 41 Grafik 3 : Bölgelere Göre Sabit Fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcamalan: 1991-2003 (1991=100) 87 Grafik 4 : KOBİ'lerde Farkh Uluslararasılaşma Tarzlarının Önemi 97 Grafik 5 : AB'de Teşebbüs Başına İstihdam Edilen Kişi Sayısı: Kabul Edilen Ülkeler ve Aday Ülkeler 98 Grafik 6 : Girişimlerin İllere Göre Dağılımı (2003) 142

GİRİŞ 21. yüzyıla girerken dünyada ekonomik, politik ve sosyal alanlarda köklü bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Küresel ekonominin en önemli aktörü olan ulus devletten işletmelere, teknolojiden iş organizasyonuna ve üretim ve istihdama kadar her şey bu değişimden nasibini almaktadır. Bu değişimin kapsamı ve etkileri öylesine büyüktür ki, iki yüzyıl önce gerçekleşen Sanayi Devrimi ile mukayese edilmekte ve kapitalizmin gelişiminde yeni bir aşamanın veya endüstriyel bölünmenin eşiğinde bulunduğumuz ifade edilmektedir. Bu değişim ve dönüşümün itici gücünün bilgi, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmelerden kaynaklanan küreselleşme olduğu ifade edilmektedir. En genel şekliyle, dünya ekonomisinin daha fazla bütünleşmesi olarak tanımlanan küreselleşme kavramının, tam olarak neyi ifade ettiği, sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği ve nasıl gelişeceği tartışmalıdır. Bununla birlikte, uluslararası ticaret, üretim, yatırım ve rekabet alanlarında oldukça belirgin ve somut etkileri son yirmi yılı karakterize etmektedir. Bu etkiler, üretimin, ticaretin ve rekabetin yönü, içeriği ve niteliğini yeniden şekillendirdiği gibi; emek, sermaye, iş organizasyonu, üretim teknolojisi ve ölçeği ile değişiklikleri de zorunlu hale getirmektedir. Ayrıca, bu çerçevede, uluslararası olduğu kadar işletmeler arası ve işletme içi işbölümü yeniden tanımlanmaktadır. Tarihsel açıdan bakıldığında bu, üretim, istihdam ve ekonomik büyüme ve kalkınma ilkelerinin yeniden değerlendirmeye tabi tutulduğu yeni bir döneme karşılık gelmektedir. Bu dönemin tanık olduğu önemli gehşme, savaş sonrası gelişmiş ülkelerde üretim ve çalışma iuşkilerini karakterize eden büyük ölçekli üretim veya Fordist-Taylorist üretim modelinin çökmesini takiben küçük ve orta ölçekli işletmelerin üretim, istihdam ve katma değer yaratma açısından ekonominin yeniden dinamosu haline gelmesidir. Savaş sonrası dönemde büyük ve istikrarlı piyasalara ve ölçek ekonomisine dayalı kitle üretimi yaygınlaşmıştır. Kitle üretim modelinde işler en küçük unsurlarına kadar bölünerek vasıfsız işçilerin istihdamına dayanmanın yanı sıra, büyük ve istikrarlı piyasalara yönelik standart mal ve hizmet üretimi, dev ölçekli bürokratik örgütsel yapılar, tek-amaçlı makine ve teçhizata dayalı üretim sistemini gerekli kılmaktadır. Bu dönemde kitle üretiminin gerekli kıldığı kitle tüketimini sağlamanın bir aracı olarak uygulamaya konulan Keynezyen talep yönetimi politikaları, uluslararası üretim fazlası ve ekonomik krizlerin istihdamı ve işleri tahrip eden etkilerini bertaraf etmede oldukça başarılı olmuştur. Bu dönemde akademik ve politik dikkatler, talep yönetimi ve gelir eşitliği ile ilgili konulara yönelirken, ekonomik büyümenin nedenlerine yönelik ilgi de zayıflamıştır. Bu çerçevede, kitle üretimi ve büyük ölçekli işletmeler ön plana çıkarken, ekonomik etkinliğe sahip olmayan küçük ölçekli işletmelerin de piyasadan silineceği tahmin edilmiştir (Hatta, bu işletmelerin bir kısmının siyasi ve sosyal nedenlerle muhafaza edilmesi ve desteklenmesi önerilmekteydi). 1960Ti yılların sonuna gelindiğinde, gelişmiş ülkelerde uygulanan Fordist-Taylorist model büyük bir başarı sağlamış ve ekonomideki baskın konumunu pekiştirmiştir. Ancak, bu yıllarda Fordist sistemin çöküşünü hazırlayacak çelişkileri de bir krize dönüşecek şekilde birikmiştir. Bir yandan standart mal piyasalarının bölünerek uzmanlık alanlarına ayrışması, Fordizmin katı üretim sistemini çıkmaza sokmuştur; öte yandan, kitle üretim sistemine esneklik kazandırarak ucuz, kaliteli ve çok çeşitli mallar üreterek dünya piyasalarını alt-üst eden ve gelişmiş ülkelerin dünya piyasalarındaki baskın konumunu tehdit eden Japon rekabeti ve Güneydoğu Asya'nın imalat malları üreticisi olarak yükselişi, artık Fordist-Taylorist sistemin günlerinin sayılı olduğunun habercisi olmuştur. Özellikle otomobil ve elektronik endüstrisinde 1950'lerde çok alt sıralardan yükselmeye başlayan Japonya, 1970Tere gelindiğinde bu endüstrilerde ilk sıraya yerleşerek dünyanın lideri olmuştur.

Fordizmin çelişkileri bunlarla sınırlı değildir. Esnek olmayan örgütsel yapıların aşınması ve aşırı işbölümü, Fordist sistemde verimlilik artışlarını, üretimde yenilikleri engellemiş ve bu alanlarda kötü sonuçların alınmasına neden olmuştur. Bu sistemde üretim sürecinin kendisi önemli bir problem kaynağıdır. Üretimin büyük ölçüde esnek olmayan çok pahalı ve tek amaçlı makinelerde gerçekleştirilmesi ve yeni bir ürün veya modelin üretimi için tüm makine ve teçhizatın yenilenmesi gereği, Fordist sistemin hızla değişen ve çeşitlenen piyasa talebine ve artan Japon rekabetine cevap verebilmesini imkansız hale getirmiştir. Son olarak, Fordist-Taylorist üretim sisteminin ürettiği son derece rutin, sıkıcı, bıktırıcı, yabancılaştırıcı ve vasıfsız ve yarı vasıflı işçiler tarafından yapılan işler, işgücünün iş tatminini yok etmiştir. Bu şekilde üretimde kök salmış kriz, 1960'lı yılların başından itibaren çok yüksek işçi devri, işe gelmeme, direniş ve büyük grevler şeklinde kendini göstermeye başlamıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak militanlaşan işçiler ve güçlenen sendikalar, kitle üretimi yapılan işyerlerini yönetilemez hale getirmiştir. Çöküş işaretleri belirgin hale gelen Fordizme son darbeyi de 1970'li yıllarda yaşanan iki petrol şoku vurmuştur. Fordizmin çöküşünün ardından, 1980'li yıllarda bir yandan Keynesgil politikalar rafa kaldırılırken, bir yandan da neo-liberal iktisat politikaları uygulamaya konulmuştur. Neo-liberal politikalara yapılan vurgu ve uygulanan bu politikaların dünyada kazandığı yaygınlık, bir taraftan akademik düzeyde gerçekleştirilen teorik çalışmalarda çok güçlü kanıtlarla ortaya konulurken, diğer taraftan bu politikaların uygulama sonuçlarından elde edilen başarılar da bu politikaları adeta alternatifsiz bir konuma yükseltmiştir. Bu politikaların bu konuma gelmelerinde Doğu ve Merkezi Avrupa'nın ve Sovyetler Birliği'nde planlı ekonomilerin çöküşü ve piyasa ekonomilerine yönelmesi de etkili olmuştur. Fordizmin çöküşü ve neo-liberal politikaların yükselişiyle, özelleştirme, esnekleşme, kuralsızlaştırma, teknolojik ve örgütsel yenilenme politikalarını içeren bir endüstriyel yeniden yapılanma süreci başlamıştır. Bu süreç çerçevesinde, üretim bölünerek küreselleşmiş, ticaretin serbestleşmesiyle uluslararası ticaretin hacmi artmış, rekabet küreselleşerek yoğunlaşmış ve bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretim sürecinde kullanılması yaygınlaşmıştır. Yine, bu çerçevede piyasaların istikrarsızlaşması, ölçek ekonomilerini gözden düşürerek küçük ölçeği ve KOBİ'leri yeniden ilgi odağı haline getirmiştir. Bu süreç, gelişmiş ülkelerde büyük ve istikrarlı piyasalara dayalı kitle üretim sisteminin çöküşü ve onun yerine ileri teknoloji kullanan küçük ölçekli işletmelerin ve girişimciliğin baskın olduğu yeni ve esnek bir üretim modelinin yükselişi olarak görülmektedir. Bu yeni üretim modelinin temel özelliği, endüstriyel gelişmede girişimcilik ve küçük işletmelere merkezi bir rol atfetmesidir. Küreselleşen ve artan uzmanlaşma ile yaygın bir dış tedarik ve ağ stratejilerini esas alan küresel endüstriyel yeniden yapılanma, küçük işletmelerin önemini artırmakta ve onları ekonominin motor gücü haline getirmektedir. Dolayısıyla, bir ekonominin gücü ve dinamizmi artık o ekonomide faaliyet gösteren KOBİ'lerin sayısı ve gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu çerçevede, KOBİ'lerin ekonomik büyümenin, uluslararası rekabet üstünlüğü sağlamanın, yeni iş ve istihdam yaratmanın, teknolojik yenilenmenin, yenilik ve geliştirmenin en önemli kaynağı olarak görülmesi; gelişmiş ülkelerde olduğu kadar gelişen ülkelerde ve uluslararası kurumlar nezdinde KOBİ'lerin desteklenmesi ve teşvik edilmesinde önemli bir faktör olmuştur. Hükümetierin KOBİ'leri desteklemeye ve teşvik etmeye yönelik politikaları; yeni bir anlayışla finansal destek politikaları ve kurumlarının yapılandırılması, işletmelerin kümelendirilmesi, dilimli piyasalara yönlendirilmesi, yenilik ve geliştirmenin desteklenmesinden uluslararası piyasalara eklemlenmeye, küresel üretim zincirine katılmaya ve yerel ağlar geliştirmeye ve destek kurumlarının yeniden yapılandırılmasına kadar pek çok girişimi içermekte ve geniş yelpazeye yayılmaktadır.

Yüksek teknolojik yetkinliğe sahip bu 3/eni KOBİ'lerin temel özelliği, "sipariş üzerine üretim" yapması, aşırı uzmanlaşmaya ve iş bölümüne yer vermemesi, işgücünün iş tatmininin yüksek ve yabancılaşma eğiliminin düşük olması, yüksek esnekliğe sahip olması, işgücünün vasıf düzeyinin yüksek olmasıdır. Diğer yandan, işgücünün sendikalaşma eğiliminin ve genel olarak ücret düzeylerinin düşük olması, bu işletmelerin zayıf yönlerini teşkil etmektedir. KOBİ'leri ekonomik açıdan üstün kılan özelliklerinin en başta geleni, bu işletmelerin ekonomik krizlere karşı son derece dirençli ve piyasalardaki dalgalanma ve değişmelere karşı esnek ve uyumlu bir yapıya sahip olmalarıdır. Nitekim, 1929 Büyük Ekonomik Bunalım da dahil olmak üzere, bundan sonra yaşanan tüm krizlerin üstesinden gelmede KOBİ'lerin etkili birimler olduklarına dair pek çok örnek mevcuttur. Kriz ortamında birçok büyük boy işletme varlığını sürdüremezken, küçük ve orta boy işletmelerin hem büyük oranda varlıklarını koruduğu, hem de büyüklerden boşalan alanlarda faaliyete geçerek ekonomik canlanmaya katkıda bulundukları ve istihdam kayıplarını telafi ettikleri yaygın olarak bilinen bir gerçektir. Ayrıca, ileri teknoloji kullanmaya başlamaları, KOBİ'lere büyük ölçekli işletmelerle rekabet etme ve önceki döneme nazaran daha çok çeşitte, daha yüksek kalitede ve daha ucuza üretim yapma imkanı vermektedir. Kitle üretiminin yükselişinden sonra sadece sosyal ve politik istikrar amacıyla desteklenen KOBİ'ler, günümüzde baskın ekonomik birimler haline gelmiştir. Bu işletmeler, işsizliğin azaltılmasında ve istihdam hacminin artırılmasında, gelir eşitsizliğinin ve adaletsizliğinin azaltılmasında, bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesinde ve sosyal dışlanmanın önlenmesinde anahtar bir rol oynamaktadırlar. Tüm bu fonksiyonlar KOBİ'leri ekonomik büyüme ve kalkınma politikalarının en önemli aracı haline getirdiği gibi, ekonomik ve sosyal politikaların da merkezine yerleştirmiştir. Dolayısıyla, coğrafi olarak ülke geneline yayılan KOBİ'lerin gelişip güçlenmesi, üretimin artmasına, ekonominin rekabetçi üstünlüğe sahip olmasına, ihracatın artması ve uluslararası piyasalarda başarı sağlanmasına, girişimcilik ruhunun canlanmasına ve iç tasarrufların ve yatırımların yükselmesine katkıda bulunmakta ve ekonomik sistemi canlı ve dinamik tutmaktadır. Bunlara ek olarak, politik ve sosyal istikrar açısından önemli olan orta sınıfın güçlenmesi, mülkiyetin geniş bir tabana yayılması, ekonomide nitelikli ve deneyimli işgücünün oluşması, işçi-işveren arasında iyi ilişkilerin gelişmesi de KOBİ'lerin göz ardı edilemeyecek diğer katkı alanlarıdır. "Küçük ve orta ölçekli işletme" (KOBİ) kavramı, AB'ye göre 250'den az çalışanı bulunan işletmeleri içermektedir. Geleneksel olarak, Türkiye'de KOBİ kavramı imalat sanayisinde faaliyet gösteren küçük işletmeleri tanımlamak için kullanılmıştır. Ancak, AB'ye uyum çerçevesinde 2006 yılında çıkarılan yeni yönetmelikte (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik), KOBİ kavramının hem sanayi ve hem de hizmetler sektörünü içerdiği görülmektedir. Yeni KOBİ tanımı, işletmeleri büyüklüklerine göre sınıflandırmada AB kriterlerini benimsemiştir. Buna göre, 1-250 kişinin çahştığı veya 25 milyon YTL'lik bir ciro/mah bilançoya sahip olan işletmeler KOBİ olarak adlandırılmaktadır. Bu yönetmelik, KOBİ olarak kabul edilen işletmeleri mikro, küçük ve orta büyüklükte olmak üzere üç gruba ayırmaktadır. Mikro işletmeler; çalışan sayısı lo'dan az (1-9 arası) ve yıllık net satış hasılatı (ya da mali bilançosu) bir milyon YTL'yi aşmayan çok küçük işletmelerdir. Küçük işletmeler; çalışan sayısı 50 kişiden az ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosu 5 milyon YTL'yi aşmayan işletmelerdir. Orta büyüklükteki işletmeler ise; çalışan sayısı 250'den az ve yıllık net satış hâsılatı veya mali bilançosu 25 milyon YTL'yi aşmayan işletmelerdir.

KOBİ'lerin ekonomik açıdan önemlerinin artması istatistiklere de yansımaktadır. Gerek gelişmiş ve gerekse gelişen ülke ekonomilerine bakıldığında, mevcut işletmelerin % 90'ından fazlasının bu tip işletmelerden oluştuğu dikkat çekmektedir. Benzer şekilde, bu işletmeler birçok ülkede GSMH'nın % 30 ile % 70'ini, istihdamın % 40 ile 80'ini, yatırımların % 30 ile 60'ını, ihracatın % 10 ile 40'ını gerçekleştirmektedirler. İşletmelerin neredeyse tamamının KOBİ'lerden oluştuğu ülkemizde ise, istihdamın üçte ikisi ve üretilen toplam katma değerin % 38'i KOBİ'lerce sağlanmaktadır. KOBİ'lerin ekonomik ve politik açıdan dünya ekonomisinde önem kazanması akademik alanda da ifadesini bulmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ekonomik büyüme ve kalkınma açısından alternatifsiz görülen büyük ölçek ve kitle üretimi bu konumunu kaybetmiş ve büyük ve küçük ölçeğin birbirini tamamladığı yeni bir anlayışa dayanan bir model ve küresel düzeyde uygulama gelişmiştir. Dünyada son yirmi yılda, küçük işletmelerin yükselişi ile büyük ölçekli üretimin küresel düzeyde yeniden yapılanması ve küçük işletmelere yönelik destek politikaları ve stratejilerini konu alan oldukça kapsamlı ve zengin bir literatür gelişmiştir. Bu literatürün ve bu konuda mevcut akademik tartışmaların önemli bir kısmı Türkçe literatüre yansımamıştır. KOBİ'lerin ülke ekonomisi açısından artan önemini, istihdama, ekonomik büyüme ve dinamizme katkıları açısından ele alan Türkçe literatür, Batı'daki literatürle mukayese edildiğinde sayısal ve niteliksel açıdan son derece yetersizdir. Ayrıca, küresel endüstriyel yeniden yapılanma çerçevesinde Türkiye'de KOBİ'lerin rekabet gücünü inceleyen çalışmaların yetersiz olduğu dikkat çekmektedir. Bu nedenle bu çalışma, küreselleşme sürecinde genel olarak KOBİ'lerin karşılaştığı fırsat ve tehditler çerçevesinde bu işletmelerin yeniden yapılanma stratejilerini gelişmiş ülkelerin deyimleri çerçevesinde tartışmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, bir ülkede coğrafi alanın geneline yayılmış olan KOBİ'ler geliştikçe, üretimin artması, ekonominin rekabet gücünün yükselmesi, dış alım ve dış satımın büyümesi, girişimcilik ruhunun canlı tutulması, tasarruf ve yatırım düzeyinin yükselmesi, ekonominin bir savunma gücü kazanması vb. sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Gelecekte, KOBİ'lerin hem ekonomik hem de sosyal açılardan önemlerinin daha da artacağı düşünülmektedir. Gerçekten de, KOBİ'ler her iki açıdan da sosyo-ekonomik yapıda çok önemli birimlerdir. KOBİ'lerin bir ekonomide toplam istihdam, yatırım, katma değer, vergi, ihracat ve krediler içindeki payı önemh boyutlardadır. Sosyal ve toplumsal açılardan sağladığı katkılar ise işin diğer bir önemli boyutudur. KOBİ'lerin sosyo-ekonomik yapı açısından bu denli önemli ekonomik birimler oluşunun fark edilişi, gelişmiş ülkelerde onlara yönelik olarak çok sayıda teşvik ve destek politikalarını ortaya çıkarmıştır. Günümüz dünyasında tüm ülke politikalarının merkezinde, KOBİ'lerin kurulması, geliştirilmesi ve korunması için uygun ortamların hazırlanması amacı bulunmaktadır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, dünyada olduğu gibi Türk ekonomisi açısından da çok önemli bir yere sahiptir. Gerçekten, Türkiye ekonomisinin başarılı olması, çok büyük oranda KOBİ'lerin başarılı olmasına bağlıdır. Bu nedenle, bir ülkede, yatırımları ve ihracatı artırmak, istihdamı yükseltmek ve işsizliği azaltmak, ekonomik krizlere karşı dayanıklı bir ekonomiye sahip olmak isteniyorsa, küçük girişimciliği teşvik edecek politikaların izlenmesinin gerekli olduğuna inanılmaktadır. Bu amaçla, KOBİ'ler hükümetler tarafından desteklenmekte, bunlara yönelik yatırım teşvikleri (krediler, vergi indirimleri, finansman kolaylıkları) ve yardımları (eğitim, teknoloji, işletme ve pazarlama konularında yardım) artmakta, her tür yasal kolaylıklar sağlanmaktadır.

Çeşidi boyutlanyla KOBİ'Ieri ele alan bu çalışmanın amacı, küreselleşme sürecinde KOBİ'lerin karşılaştığı fırsat ve tehditleri ortaya koymak ve bu koşullar karşısında KOBİ'lerin yeniden yapılanma stratejilerini gelişmiş ülkelerin deyimleri çerçevesinde tartışarak, Türkiye'ye uygun bir KOBİ yeniden yapılanma modeli önermektedir. Bu çalışma üç bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde; küreselleşme sürecinin tanımı, kapsamı ve boyutları detaylı olarak incelenerek, küresel düzeyde KOBİ'lerin faaliyet gösterdiği ekonomik ortamın nasıl değiştiği ortaya konulacaktır. Bu bölümde ayrıca, küreselleşme sürecinin KOBİ'ler açısından yarattığı tehdit ve fırsatlar değerlendirilecektir. İkinci bölümde; gelişmiş ülkelerde KOBİ'lerin ekonomik açıdan yeri ve önemiyle ilgili genel bir değerlendirmenin ardından, gelişmiş ülkelerde KOBİ'lerin rekabet stratejileri ve deneyimleri incelenecektir. Üçüncü bölümde ise; ana hatlarıyla Türkiye'de KOBİ'lerin gelişimi, yapısal açıdan KOBİ'lerde mevcut durum, KOBİ'lerin ekonomideki yeri ve önemi ve Türkiye'de küçük girişimlerin desteklenmesi konuları ele alınacaktır.

BIRINCI BOLUM KÜRESELLEŞME SÜRECI, DEĞIŞEN REKABET VE KOBI'LER

BİRİNCİ BÖLÜM KÜRESELLEŞME SÜRECİ, DEĞİŞEN REKABET VE KOBİ'LER L KÜRESELLEŞME KAVRAMI VE TANIMI Küreselleşme, otuz yıla damgasını vuran en popular kavramlardan biridir. Bu kavramın kökenleri, modemizmin dünyayı bütünleştirdiğini öngören 19.ve 20.yüzyıl sosyologları ve politik-coğrafyacılarınm çalışmalarında yatmaktadır. Bu kavramın gerçek anlamda kullanımı ise 1960-1970'li yıllara Wendel Wilkie ve Roma Kulübü'nün çalışmalarına dayanmaktadır. Bunlar, küreselleşme kavramını ilk kez, Brettonwood sisteminin çökmesinin ve yeni iletişim teknolojilerindeki gelişmenin hemen ardından kullanmıştır. Bu dönemde dünyanın ekonomik, sosyal ve politik açıdan artarak bütünleşmesi ve ülkelerin birbirine daha da bağımlı hale gelmesi karşında mevcut kavramlar yetersiz kalmıştır. Küreselleşme, bu süreci açıklamak için geliştirilen çok sayıda alternatif kavramlardan biridirı. Diğer bir ifadeyle, küreselleşme kavramının yaygın bir kabul görmesi, geleneksel kavramların bu yeni süreci ifade etmede yetersiz kalmasından kaynaklanmaktadır^. Çok yaygın kullanılan ve popüler bir kavram olmasına karşın, küreselleşme bir o kadar da tartışmalıdır3. Ayrıca, küreselleşme görece olarak yeni, oldukça karmaşık ve henüz tamamlanmamış bir süreçtir. Bu nedenle tam olarak ne ifade ettiği veya hangi anlama geldiği tartışma konusudur. Halihazırda, küreselleşmenin itici gücünün neler olduğu ve nereye yöneldiği konusunda tutarlı ve kapsamlı ne bir kavram ne de bir teorik açıklamanın geliştirilememiştir. Bu konu da bir uzlaşı belirtisi de mevcut değildir"^. Ayrıca, küreselleşmenin yol açtığı değişim ve dönüşüm süreçlerini kısa bir tanım içinde veya bir cümlede ifade etmek de imkânsızdır. Bu sürecin, en açık boyutlardan bir kısmını bir süre sonra önemi kalmayabileceği gibi pek çok yeni boyut kazanması da mümkündür^. Kısaca küreselleşmenin mevcut tanımları oldukça genel ve eksiktir. Bu, kısmen açıklık, bütünleşme ve bağımlılık gibi farklı kavramlarla ilgili terminolojik karmaşadan, kısmen de ticaret, sermaye ve doğrudan yabancı yatırmaları birbirine bağlama konusundaki teorik problemlerden kaynaklanmaktadır^. 1 D. Held ve A. McGrew, "The Great Globalization Debate: An Introduction", (der.) D. Held ve A. McGrew, The Global Transformations Reader, London: Polity Press, 2003, s. 3. 2 R. Petrella, "Globalisation and Internationalization: The Dynamics of Emerging Word Order", (den) R. Boyer ve D. Drache, State and Markets: The Limits of Globalisation, London: Rudedge Publ., 1996, s. 64. 3 Robert R. Gilpin, The Challenge of Global Capitalism: The World Economy in the 21st Century, Princeton: Princeton University Press, 2000, s. 293. 4 A. s. Bhalla, "Introduction", (der.) A. s. Bhalla, Globalization, Growth and Marginalization, Ottawa: IDRC Publ., 1998, s. 1-12. 5 H. Siebert ve H. Klod, "Towards Global Competition: Catalyst and Constraints", (der.), OECD, The Future of Global Economy: Towards a Long Boom, Paris: OECD Publ., 1999, s. 116. 6 P. Bairoch ve R. Kozul-Wright, Globalization Myths: Some Historical Reflections on Integration, Industrialization and Growth in the World Economy, Discussion Paper, No 113, UNCTAD Publ., 1996, s. 3.

Küreselleşmeye yönelik tüm tartışmaları vermek bu çalışmanın amacı dışında kalmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmada küreselleşme kavramı ile ilgili olarak ekonomik faaliyetlerin ulusal sınırlar ötesine yayılarak artan sayıda ekonomik mekânı birbirine bağlaması şeklinde bir tanım ve dünyada ekonomik, sosyal ve politik bütünleşme ve bağımlılığın arttığı hususundaki genel konsensüs^ esas alınarak birkaç yaygın tanım verilecektir. Her bir yazarın her şeyi açıklamak için kullandığı kendine ait bir küreselleşme tanımı olduğunu sıkça ifade edilmektedir. Dilip, küreselleşmenin loo'e yakın tanımın var olduğunu belirtmektedir^. Son derece basit olduğu kadar oldukça karşılık tanımlar da mevcuttur. Küreselleşmenin ekonomik, politik, sosyal ve kültürel boyutları mevcuttur. Ancak, küreselleşmeye yönelik tartışmalarda genellikle ekonomik boyut ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle yapılan tanımlar ve en yoğun tartışmalar ekonomik ağrılıklıdır. Kimi yazarlara göre küreselleşme, ulaşım ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak iletişim ve ulaşım maliyetlerinin düşmesiyle malların, hizmetlerin ve sermayenin sınırlar ötesi hareketliliğini engelleyen sınırların kaldırılmasıyla ülkelerin ve dünya halklarının daha fazla bütünleşmesidir^. Dünyayı "küresel bir köye" dönüştüren yeni teknoloji ve dijital internet sisteminin yarattığı potansiyel iletişim imkânları, bu teknolojilerin ekonomik faaliyetlerde oynadığı yeni rol ve kuralsızlaştırma politikaları da küreselleşmenin altyapısını ve itici gücünü oluşturan önemli faktörler arasıda sayılmaktadır^^. Kimi yazarlara göre ise kürselleşmenin merkezi gücü, ticaretin serbestleşmesi ve Dünya Ticaret Örgütü'nün kurulmasıdıriı. Bu, çokuluslu şirketlere tüm dünyada devletleri ve işçileri birbiriyle rekabete zorlayarak dünya ekonomisini yönetme gücü sağlamaktadır. Bu sürece ivme kazandıran diğer etkenler arasında küresel düzeyde mali piyasaların gelişmesi, vergi cennetleri denilen "deniz-aşırı" (offshore) bankacılık sisteminin gelişmesi, kurumsal yatırımcıların gelişip güçlenmesi ve serbest ticaret bölgelerinin yaygınlaşması sayılabiliri 2. 7 Held ve dig., "Rethinking Globalization", (der.) D. Held ve A. McGrew, The Global Transformations Reader, London: Polity Press, 2003, s. 54-60. 8 D. K. Dilip, Economic Dimensions of Globalization, Boston: Palgrave-MacMillan Publ., 2004, s. 6. 9 J. E. Stiglitz, Globalization and Its Discontents, New York: WW Norton Publ., 2002, s. 35. 10 T. Hatzichronoglou, The Globalisation of Industry in the OECD Countries, Paris: OECD STI Working Papers, No: 2, 1999. E. Dolvik ve L. Torres, Globalization, Work and Labour Standards, Globalisation Project 2001-2002, Ministry of Foreign Affairs of Finland, Report No: 9, 2002. 12 R. Gomez, Globalization and Labour Standards: Multilateral Worker Protection in an Era of Footloose Capital, University of Toronto, Centre for Industrial Relations, Working Paper No: 4, 1998, s. 3.

Tablo 1 : Küreselleşme Kavramı ve Boyutları Kategori l.finans ve Seııııaye Mülkiyetinin Küreselleşmesi 2.Piyasalarm, Stratejilerin ve Rekabetin Küreselleşmesi 3.Teknoloji ve Bağlantılı Ar-Ge ve Bilginin Küreselleşmesi Ana Unsurlar / Süreçler Finansal piyasaların kuralsızlaştırılması, Sermayenin sınırılar otesı hareketliliği, Şirket evliklerinin ve devralmaların artması, hissedarlığın küreselleşmesi (başlangıç aşamalarında). Ticari faaliyetlerin küresel düzeyde bütünleştirilmesi. Küresel düzeyde bütünleştirilmiş faaliyetlerin (Ar-Ge ve Finans) gelişmesi, Küresel parça ve stratejik ittifak arayışı. Teknoloji Birinci Katalizördür. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi tek bir işletmenin bünyesinde veya işletmeleri arasında küresel üretim ağlarının gelişmesini mümkün kılmaktadır. Küreselleşme yeni üretim paradigmasının evrenselleşme sürecidir. 4.Yaşam ve Tüketim Kalıplarının Küreselleşmesi veya Kültürün Küreselleşmesi 5.Düzenleme Kapasitesinin ve Yönetişimin Küreselleşmesi Baskın olan yaşam tarzının transfer edilmesi, Tüketim kalıplarının eşitlenmesi. Ulusal hükümetlerin ve parlamentoların rolünün azalması, küresel yönetişime yönelik yeni kural ve kurumları tasarlama çabaları. ö.dünyanm Politik Bütünleşmesi Olarak Küreselleşme V.Algılama ve Bilincin Küreselleşmesi Merkez güçlerin yönlendirdiği devlet merkezli dünya milletlerinin, küresel, politik ve ekonomik sistemle bütünleşme analizi Tek bir dünyaya dayalı sosyo-kültürel süreç. Küreselci hareket, dünya vatandaşlığı mits of Globalistion, London: Routlege Publ. 1996. Tablo rden de görüleceği gibi, Petrella'ya göre, finansal piyasaların küreselleşmesi; şirket stratejilerinin küreselleşmesi, teknoloji ve bağlantılı Ar-Ge ve bilginin küreselleşmesi, tüketim kalıplarının dünya çapında tüketici piyasalarına sahip kültürel ürünlere dönüştürülmesi ve nihayet ulusal hükümetlerin küresel yönetişim kuralarının dizaynında rollerinin azalması küreselleşmenin temel niteliğini oluşturmaktadıri3. Küreselleşme, coğrafi olarak ekonomik faaliyetlerin ulusal sınırların ötesine yayılması anlamına gelen uluslararalılaşma ve çokulusluluktan farklı bir olguduri^. Uluslararasılaşma yeni bir olgu değildir. Sadece fonksiyonel olarak uluslararası düzeyde yayılmış üretim faaliyetlerin bütünleştirilmesi oldukça ye- 13 Petrella, a.g.e., s. 64. 14 A. e., s. 62-64. & P. Hirst ve G. Thompson, "Globalization, Foreign Direct Investment and International Economic Governance", Organization, Vol.: 1 No: 2, 1994, s. 299. 15 S. Lael Brainard, A Simple Theory of Multinational Corporations and Trade with a Trade-off Between Proximity and Concentration, NBER Working Paper, No: 4269, 1993.

nidiri5. Bu nedenle küreselleşmenin en belirgin sonuçlarmdan biri, küresel üretim sisteminde üretilen bir ürünün milliyetinin tespit edilebilmesinin adeta imkânsız hale gelmesidir. Küreselleşme, endüstriyel üretimin ve hizmetlerin emeğin bol ve ucuz olduğu ülkelere kaydırılmasından başka, uluslararası taşeron kullanımı, lisans kiralama, yatırım ortaklığı, stratejik ittifak, imtiyaz sözleşmeleri ve üretim-paylaşımı gibi yeni boyutlar kazanmaktadır^^. Bu yeni küresel üretim biçimleri, kısmen çokuluslu şirketlerin faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Çokuluslu şirketler ve üretim ağları dünya ekonomisini büyük ölçüde kontrol etmektedir. Bu anlamda küreselleşme, çokuluslu firmaların strateji ve davranışlarının yönlendirdiği makroekonomik bir olgu olarak görülebilir. Öte yandan, küreselleşme, liberalleşme, kuralsızlaştırma, özelleştirme, üretimin küreselleşmesi ve küresel sermaye piyasalarının yükselişi gibi birbiriyle bağlantılı ekonomik süreçleri de ifade etmektedir^^. Bazı BM kurumları küreselleşmeyi, bilgi, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmelere dayalı olarak ülkelerin dünya ticaretinde, doğrudan yabancı yatırımlarda ve sermaye piyasalarında etkileşiminin artması ve ticaretin ile sermaye akışının gerek küresel ve gerekse de ulusal düzeyde liberalleşmesi olarak tanımlamaktadır^^. Benzer bir şekilde, başka yazarlar da ekonomik küreselleşmeyi, teknolojik gelişme ve ekonomik politikaların etkisiyle ekonomik faaliyetler, mal ve hizmet ticareti, doğrunda yabancı sermaye yatırımlar ve küresel sermaye hareketlerinin kapsamının hızla artması olarak görmektedir^^. Öte yandan pek çok yazar ise, daha çok küresel bütünleşmenin derinliğinin artmasını kuralsızlaştırma ve liberalleşme politikalarına atfetmekte ve çokuluslu şirketleri de küreselleşmenin en önemli itici gücü olarak görmektedir. Bu bağlamda, günümüz küreselleşmesi, dev çokuluslu şirketlerin mal ve hizmet üretmemekte aynı zamanda sosyal, politik ve kültürel yaşamımızı da derinden etkilemesi nedeniyle "şirket küreselleşmesi" (corporate globalization) olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşme, tartışmalı bir kavram olsa da bazı parametreler kürselleşmenin ulaştığı düzey hakkında bir değerlendirme yapma imkânı vermektedir^o. Bunlar arasında rekabetin ve üretimin küreselleşmesi, doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve uluslararası ticaretin artması, girişimcilik ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin ön plan çıkması sayılabilir. Küreselleşmenin, küresel düzeyde üretim, ticaret, finans ve sermaye akışları analiz edildiğinde küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik olarak hem çok önemli fırsatlar hem de ciddi tehditler içerdiği görülmektedir. Bu tehdit ve fırsatların neler olduğunu incelmeden önce küreselleşmenin itici güçleri ve baskın sonuçlarıyla ilgili bir değerlendirme yapılması gereklidir. A. REKABETİN KÜRESELLEŞMESİ VE YENİ REKABET Bilgi ve iletişim teknolojilerinde hızlı gelişmelerin kolaylaştırdığı dünya ekonomisinde küreselleşme ve serbestleşme, işletmelerin gelişimi açısından yeni dinamikler ile birlikte yeni rekabet şartları dayatmaktadır^ı. Bu teknolojiler ve küresel ekonomide yaşanan gelişmelerle birlikte işletmelerin örgütlenmelerinde, üretimin organizasyonunda, pazarlamasında, dağıtımında gerek ulusal ve gerekse küresel düzeyde köklü değişikliklere neden olmaktadır. Bu yeni dinamikler ve şartlar bir rekabet birimi olarak optimum işletme ölçütü konsepti yeniden şekillenmektedir. İşletmeler faaliyet gösterdikleri alanda dikey 16 N. Tanaka, G. Vickery, "Perspectives on Globalization", OECD STI Review, 1993, s. 7-12. 17 J. Petras ve H. Veltmeyer, Globalization Unmasked, Imperialism in the 21st Century, London: Zed Books, 2001. 18 UNCTAD, Globalization and Liberalization: Development in the Face of Two Powerful Currents, Report of the Secretary-General of UNCTAD Ninth Session of the Conference, Midrand, South Africa, 27 April 1996, (Çevrimiçi): http://www. unctad. org/templates/download. asp?docid=1518&lang=l&intitemid=2582, s. 11-15. 19 W. Kennes, Small Developing Countries and Global Markets: Competing in the Big League, London: Macmillan Press, 2000. 20 Hatzichronoglou, a.g.e., s. 7. 21 UNCTAD, WIR 1995: Transnational Corporations and Competitiveness, New York: United Nations Publ, 1995.

uzmanlaşma, taşeronluk veya ortaklık gibi oldukça yeni işbirliği ve stratejiler açısından en etkin şeklide yeniden yapılanmaya zorlanmaktadır. Böylece uluslararası düzeyde sektörler arası ve sektörler bünyesinde rekabetin de niteliği değişmektedir. Rekabetin niteliğinin değişmesi, fiyat/kalite ilişkisini değiştirmekle kalmayıp işletme düzeyinde yenilik yapma, değişen şartlara ve talebe uyum sağlama yeteneğini ön plana çıkarmaktadır. Bu bakış açısıyla işletme düzeyinde rekabet gücü, küresel rekabete dayanabilecek mallar ve hizmetler üretebilme ve teknolojik yetkinliği yükselme anlamına gelmektedir. İşletmenin yetkinliğini sürdürebilmesi ve rekabetçi kalabilmesi ile iş kolunun rekabetçi ve yenilikçi olması arasıda sıkı bir ilişki mevcuttur. Zira sektörün yenilik yaratma ve rekabet gücü ne kadar fazla ise işletmeler arası işbirliğiyle "bilgi taşması" gibi dışsallıkları kullanan işletmelerin de uyum sağlama ve rekabetçi kalma gücü de o kadar fazla olacaktır. Yenilik ve yeniliğe yönelik Ar-Ge maliyetleri, işbirliği ve rekabet ikilemini doğurmaktadır. Ortak bir ürün veya standardın geliştirmesinde işletmeler, işbirliği yaparken daha sonra nihai ürünün pazarlanması ve satılması aşamasında bu işletmeler rekabet edebilmektedir. Küresel pazarlarda hâlihazırda faaliyet gösteren işletmeler de dâhil olmak üzere, tüm dünyada işletmeler artık yeni rekabet biçimine ve şartlarına maruz kalmış durumdadır. Korunmuş ulusal piyasalarda faaliyet gösteren işletmeler açısından, liberalleşmenin ulusal piyasaları küresel rekabete maruz bırakmasıyla oyunun kurallarını değiştirmektedir. Ayrıca, bu yeni küresel ortamda tüketicilerin seçenek imkânları artarken tüketici tercihlerinin çok çeşitli ve değişken hale gelmesi işletmelerin maruz kaldıkları rekabetin yoğunluğunu daha da artırmaktadır Bu anlamda, rekabetçi olmak son derece etkin dağıtım ağları, hızlı teslimat, teknoloji üreticileri, rakipler ve tüketici ihtiyaçları hakkında daha derin bilgi sahibi olmayı zorunlu kılmaktadır. Bu değişmelere başarılı bir şekilde uyum sağlayarak tepki verebilme yeteneği, rekabetçiliğin en önemli öğesi haline gelirken yenilikçi kapasite de gerektirmektedir. Küreselleşen rekabetin yol açtığı maliyet, performans ve işletme bünyesinde geliştirilen yeniliğin zamanlaması, kısa sürede yenilik geliştirme ile bu yenilikleri uygulamaya yönelik baskılar ve belirsizlikler, bu yeni şartlara uygun stratejilerin geliştirmesini zorunlu kılmaktadır^^. Bu stratejilerden biri, rakip işletmeler arasında kurulan stratejik ittifaklardır. Rakip işletmelerin belli konularda işbirliğine gitmelerini ve güçlerin birleştirmelerini gerektiren bu strateji, bazen farklı ülkelerden iki veya daha çok işletmeyi bir araya getirmektedir. Kimi yazarlara göre stratejik ittifak ve işbirliği çokuluslu şirketler ve diğer büyük işletmeler arasında en önemli rekabet biçimi haline gelmiştir^^. Rakip işletmeler arasında olduğu kadar baskın işletme ve taşeronları arasındaki bağlantılar 1980'li yıllarda en önemli rekabet stratejilerinden biri haline gelmiştir24. Küresel ekonomide büyük pazar üreticilerinin faaliyet gösterdiği ABD, Avrupa ve Japonya'nın oluşturduğu üç büyük ticaret bloğu bünyesinde işletmeler, yüksek teknoloji sektörlerinde oluşan ittifak ağlarının temel unsurunu oluşturmaktadır. Bu gelişme özellikle Ar-Ge, bilgi teknolojileri alanlarında ve elektronik sektöründe büyük bir hızla devam etmektedir25. Yoshino ve Rangan'a göre pek çok çokuluslu şirket rakipleriyle stratejik ittifak kurmuş durumdadır. Bu tip stratejik ortaklık ve ittifaklar özellikle rekabetin çok yoğun olduğu iletişim ve otomotiv endüstrile- 22 G. Hamel ve C. K. Prahalad, "Do You Really Have a Global Strategy?", Harvard Business Review, Vol.: 63, No: 4, 1985, s. 141. 23 M. Y. Yoshino ve U. s. Rangan, Strategic Alliances: An Entrepreneurial Approach to Globalization, Boston: Harvard Business School Press, 1995. 24 E. Todeva ve D. Knoke, "Strategic Alliances and Corporate Social Capital", 2001, (Çevrimiçi): http://www. soc. umn. edu/~knoke/pages/todeva&knoke. pdf 25 D. Ernst ve R Guerrier, "International Production Networks and Changing Trade Patterns in East Asia: The Case of the Electronics Industry", 1997, DRUID Working Paper, No: 97-7, s. 20. 26 Yoshino ve Rangan, a.g.e., s. 170-179.