DEPREMZEDE RUHSAL DANIŞMA MERKEZİNE BAŞVURANLARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE SEMPTOM SIKLIKLARI+

Benzer belgeler
Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Bilişsel ve Davranışçı Terapiler Eğitimi (teorik temel) Eğitmen: Prof. Dr. M. Z. Sungur/ İstanbul

Hem. Songül GÜNEŞ Akdeniz Üniversitesi Hastanesi

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

Doç. Dr. Naile BİLGİLİ Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

Çocuk Psikiyatrisi Uygulamalarında İstismar Olgularının Tanınması. Prof. Dr. Elvan İŞERİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri A.D.

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

1993- Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) Anabilim Dalı Bilim Uzmanlığı (Yüksek Lisans)

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Dr. İkbal İnanlı Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun

Yrd. Doç. Dr. Zeynep Akabay Gülçat

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK MERKEZİ İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

GÖÇMEN/MÜLTECİLERLE ÇALIŞMAK

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

TUKMOS ASKERİ PSİKİYATRİ KOMİSYONU 1.DÖNEM ÜYELERİ Kamil Nahit Özmenler Ali Bozkurt Aytekin Özşahin Haluk Savaş

TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ MERKEZ TRAVMA BİRİMİ GEZİ PARKI EYLEMLERİNDEN ETKİLENENLERE YÖNELİK PSİKOSOSYAL DESTEK ÇALIŞMALARI. 1 Haziran-30 Ağustos 2013

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

[BİROL BAYTAN] BEYANI

TRAFİK KAZASINA UĞRAYAN KİŞİLERDE AKUT STRES BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ

Birgül BURUNKAYA - Uzman Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Çalışan Sağlığı Birimi ANTALYA

HEMġEHRĠ ĠLETĠġĠM MERKEZĠ ÇALIġANLARIYLA STRES VE KAYGI DURUMLARI ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Prof.Dr. Kamil Nahit Özmenler Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Tıp Fakültesi Ankara

S A H A A R A Ş T I R M A S I

Tip 1 diyabetli genç yetişkinlerin hastalığa psikososyal uyumları ve stresle başa çıkma tarzları

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

ÇOCUK PSİKİYATRİSİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

AYAKTAN HASTA DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

B.Sc. METU Psychology Department. Ufuk University, Faculty of Arts and Sciences, Psychology. Department

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Travmatik Toplumlarda Depresyon: Güneydoğu Örneklemi. Doç. Dr. Mehmet Yumru Özel Terapi Tıp Merkezi AKEV Üniversitesi

1999 Marmara Depremlerinden pek çok acının yanısıra pek çok dersle de çıkılmıştır. Bunlardan birkaçı;

Kocaeli İli 112 Acil Yardım Birimlerinde Çalışan Personelin Marmara Depreminden Etkilenme ve Olası Afetlere Hazırlık Durumlarının Saptanması

Hemşirelerin Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerini Tanıma Durumları

Pazartesi İzmir Basın Gündem

HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ

Psikososyal Tehlike ve Riskler

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

Yerinde Masaj ın İş Hayatına Etkileri İstanbul Konulu Akademik Araştırma Sonuçları Sayfa 1/4

1. Beklenilmeyen, şiddetli, sürekli travmalar ( doğal afetler, fiziksel saldırı, savaş, cinayet, tecavüz v.b.)

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER (TÜRKİYE NİN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE BEŞ FARKLI HASTANE ÖRNEĞİ)

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

Mental sağlığın korunmasında etkili faktörler. Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Dr. A.Y. Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekoloji Kliniği Uzman Hemşire Sakine Yılmaz

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

KRİZE MÜDAHALE MERKEZİNE BAŞVURANLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ: DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER, SORUN ALANLARI, YAKLAŞIM

PSİKİYATRİ ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET. (Hekime Yönelik Şiddet Görev Grubu) Ön Raporu

Araştırma Makalesi / Research Article

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Şanlıurfa il merkezinde Suriyeli mülteci kadınların üreme ve ruh sağlığı ihtiyaçları; Suriyeli mültecilerin sağlığını geliştirme modeli

Deprem Sonrasında Bireylerin Anksiyete Düzeyleri ve Etkileyen Faktörler: Elazığ Merkezli Bir Ön Çalışma

Afetler, genellikle ani, yıkıcı, zaman sınırlı ve tüm toplumu etkileyen olaylardır.

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

1999 Marmara Depremleri: Epidemiyolojik Bulgular ve Toplum Ruh Sağlığı Uygulamaları Üzerine Bir Gözden Geçirme

Transkript:

Kriz Dergisi 9(1): 13-18 DEPREMZEDE RUHSAL DANIŞMA MERKEZİNE BAŞVURANLARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE SEMPTOM SIKLIKLARI+ Doç. Dr. Kamil Nahit ÖZMENLER* Dr. Tunay KARLIDERE 1 Prof. Dr. Salih BATTAL"* ÖZET Amaç: Deprem sonrası psikiyatrik başvurularda kayıpların, akut stres bozukluğu belirtilerinin sıklığının saptanması amaçlanmıştır. Yöntem: Ruhsal danışma merkezine başvuran depremzedelerin sosyodemografik özellikleri, deprem sırasındaki kayıpları, sosyal desteklerini sorgular yarı yapılandırılmış görüşme formu ile, akut stres bozukluğu semptomlarından oluşturulmuş yarı yapılandırılmış bir semptom listesi uygulanmıştır, ilk başvuru olan 177 olgu değerlendirmeye alınmıştır. Bulgular: 177 başvurunun %64.3'ünü (n=114) kadınlar oluşturmuştur. Başvuru sırasında depremden sonra geçen süre 11.15±5.67 gündür. Başvuranların %29.6'sı deprem sırasında göçük altında kalmış, %58.8'i ise herhangi bir fiziksel yaralanması olmadığını bildirmiştir. Olgulardan %83.4'ü deprem sonrası yeterli sosyal desteğe ulaşabildiklerini bildirmişlerdi. En sık ve en şiddetli semptomlar depremi tekrar tekrar hatırlama, depremi hatırlatan durumlarda sıkıntı duyma ve uyku bozukluğudur. Sonuç: Deprem sonrası psikiyatrik başvurula- + Bu çalışma, 28-31 Ekim 1999 tarihlerinde Kapadokya'da yapılan 6. Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi'nde poster bildiri olarak sunulmuştur. * GATA Psikiyatri Anabilim Dalı, Ankara. ** M.Çakmak Asker Hastanesi Psikiyatri Servisi, Erzurum (Çalışmanın yapıldığı dönemde GATA Psikiyatri AD., Ankara'da görevli). *** GATA Psikiyatri Anabilim Dalı, Ankara. rın kadınlarda daha sık olduğu, ilk ay içerisinde intrusiv semptomların daha ön planda geldiği düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Felaket, deprem, akut stres, ruhsal belirti Sociodemographic Features and Symptom Frequencies of Admission to Psychiatric Consulting unit for Earthquake Sufferers SUMMARY Objective: İt was aimed to determinate the frequencies of losses and symptoms of acute stress disorder after an earthquake in population of psychiatric admission. Method: Sociodemographic features, the losses have been arised during the earthquake, social support of sufferers who admit to psychiatric consulting unit were evaluated with a semi-structured interview form. The frequencies of symptoms of acute stress disorder were evaluated with an other semi-structured intervievv form that adapted from CAPS (Clinician-administrated PTSD scale). 177 subjects were assessed. Results: 64,3% (n=114) of 177 subjects were constituted female objects. The past period from earthquake to admission were 11.15±5.67 days. 29.6% of subjects have had in trouble under the collapsed building, and 41.2% of subjects have injured. 83.4% of 13

subjects reported that they have efficient social support after the disaster. The most frequent and the most severe symptoms are to remember the earthquake frequently, to suffer annoyance in situations about the earthquake and sleep disturbances. Conclusion: We consider that psychiatric admissions are more frequent in female subjects after an earthquake, and intrusive symptoms are first in importance during the first month following earthquake. Key Words: Disaster, earthquake, acute stress, psychiatric symptom GİRİŞ Ağır stres verici olayların çeşitli bozukluklara yol açtığı görüşü çok eskiye dayanır. Stres verici olayların boyutları yalnız bireyi ya da yakın çevresini etkileyebildiği gibi zaman zaman yakın ve uzak çevresini hatta bütün destek sistemlerini de etkileyebilecek boyutta olabilir. Büyük deniz kazaları, sel, deprem gibi doğal afetler, savaşlar, ciddi salgın hastalıklar bunlara örnek verilebilir. Kitlesel etkili olaylarda, destek sistemlerinin de zarar görmesi, yardım çalışmalarının kısıtlanması emosyonel travma şiddetini artırmaktadır. Felaket sonrası uzun dönemde psikiyatrik bozukluk riski önemli ölçüde artmaktadır (Deahl 1995, Özmenler 1998, Wood 1991). Bununla birlikte kitlesel olayların grup kohezyonunu daha da artırdığı ve toplumsal değerlere daha fazla bağlanmayı sağladığı da ileri sürülmektedir (Özmenler 1998, Sharan 1996, Yacoubian 1989). Literatürde afetleri izleyen 3-12 aylık zaman dilimi içerisinde en sık travma sonrası stres bozukluğu, majör depresyon ve diğer anksiyete bozukluklarının ortaya çıktığı bildirilmektedir (David 1996, Freedy 1994, Goenjian 1993). Akut ve ciddi bir travma arkasından ortaya çıkan akut stres belirtilerinin travmaya özgüllük taşıyabileceği, ancak her zaman için bir hastalık olarak değerlendirilmemesi gerektiği, travmaya ilişkin olumsuz duygu ve düşüncelerin sınırlı düzeyde kalırsa uyum açısından önemli olduğu üzerinde durulmaktadır (Koopman 1995, Kato 1996). Araştırmalar travma sonrası ilk dönemde uyku bozukluklarının ve anksiyete belirtilerinin ön planda geldiğini vurgulamaktadırlar (Yacoubian 1989, Wood 1992, Kato 1996). AMAÇ Bu çalışmada Marmara bölgesinde 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen büyük ölçekli deprem sonrası, ruhsal yakınmaları nedeniyle psikiyatri polikliniğine başvuran depremzedelerin demografik özelliklerinin, depreme bağlı kayıplarının, deprem sonrası sosyal destek ve akut stres belirtilerinin sıklığının saptanması amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Gülhane Askeri Tıp Akademisi Psikiyatri Anabilim Dalı bünyesinde organizasyon çalışmaları sürdürülen "Ruhsal Problemleri Araştırma ve Krize Müdahale Merkezi" tarafından deprem sonrası 24 saat hizmet veren "Depremzede Ruhsal Danışma Merkezi" faaliyete geçirilmiştir. Bu merkezde bir psikiyatrist, bir intern hekim, bir psikolog ve bir hemşire tarafından telefonla veya bireysel başvurular değerlendirilmiş, gerekli görülenler tedavi programına alınmıştır. Bireysel olarak merkeze başvuranlarda standart veri toplamak için oluşturulan yarıyapılandırılmış depremzede görüşme formu kullanılmıştır. Yarıyapılandırılmış görüşme formunda sosyodemografik bilgiler, fiziksel yaralanma, göçük altında kalmışsa süresi, tıbbi durumu, kayıplar, sosyal desteğin varlığı, gelecekle ilgili beklentiler, daha önceki travmatik yaşantıların varlığı sorgulanmıştır. Görüşme sırasında psikiyatrik tanı DSM-IV kriterlerine göre psikiyatri uzmanı tarafından konmuş, özel bir yapılandırılmış tanı formu kullanılmamıştır. Başvuranlarda akut stres bozukluğuna ait semptomların sıklığı üçlü likert tipi yarı yapılandırılmış bir formla değerlendirilmiştir. Bu form, travma sonrası stres bozukluğu çalışmalarında geliştirilmiş bir ölçek olan CAPS-1 (Clinician- Administered PTSD Scale) maddelerine aynı ölçeğin suçluluk duygularını içeren ek maddesi de ilave edilmek sureti ile hazırlanmıştır. 17 madde içermektedir. Her bir madde sorgulanan belirtinin, "yok", "bazen" ve "sık" seçenekleri ile şiddetini gösterecek tarzda işaretlenmiştir. Depremden sonraki birinci gün ile üçüncü haftanın sonu arasında geçen sürede merkezde toplam 287 depremzede görüşmesi yapılmıştır, ilk müracaat olan 177 olgudan elde edilen veriler bu çalışmada değerlendirilmiş, izleme amacı ile tekrarlayan muayenelere ve telefonla yapılan görüşmelere ait bilgiler değerlendirme dışı tutulmuştur. 14

BULGULAR Başvuruda bulunan depremzedelerin yaş ortalaması 57.5±13.4 'dür. 177 başvurunun %64.3'ü (n=114) kadın ve %35.7'si (n=63) erkekdir. Medeni durumları, eğitim süreleri ve sosyoekonomik düzeyleri Tablo-Pde verilmiştir. Tablo-I Başvuranların sosyo-demografik özellikleri Eğitim süreleri Medeni durum Sosyo-ekonomi cahil ilk orta-lise yüksek bekar evli dul/boşanmış zayıf orta iyi %1.9 %19.4 %58.8 %19.9 %23.8 %69.8 %6.4 %4.7 %70 %25.3 Depremzedelerin felaketi yaşadıktan sonra psikiyatrik yardım almak amacı ile başvuru yaptıkları tarih arasında geçen süre ortalaması 11.15±5.67 gündür. Başvuranların; %58.8'i fiziksel bir yaralanmaları olmadığını, fiziksel yaralanması olan diğerleri ise %14.5'i ayaktan tedavi gördüğünü, %15.8'i yatarak tedavi gerektiğini, %10.9'u ise yaralanmaları nedeniyle ameliyat geçirdiklerini belirtmişlerdir. Depremzedelerin %29.6'sı göçük altında kalmıştır. En uzun süre 75 saat olarak bildirilmiştir. Ortalaması 3.7±10.94 saattir. Başvuranların; %55.5'i bir yakınlarını kaybetmediklerini, %12'si eş ve/veya çocuk kayıpları olduğunu, %32.5'i diğer yakınlarından kayıplar olduğunu belirtmişlerdir. Başvuruların %30.1'i depremden doğrudan etkilenmeyen yerleşim yerlerinden, %69.9'u ise deprem bölgesinden yapılmıştır. Deprem bölgesinden yapılan başvurularda o bölgede ortalama yerleşim süresi olarak 11.24±11.53 yıl bildirilmiştir. Deprem sonrası sosyo-ekonomik destekleri sorulduğunda %81.5'i deprem bölgesi dışında en az bir akrabaları olduğunu, %45.3'ü deprem bölgesinde kaybettikleri dışında başka maddi varlıkları da olduğunu belirtmişlerdir. Akraba ve başka maddi varlık tanımlayanların %83.4'ü bu desteklere ulaşabildiklerini / kullanabildiklerini belirtmişlerdir. Depremzedelerin gelecekle ilgili endişelerinin başında %39.6 ile depremin tekrarlaması olasılığı gelmektedir. %7.3 depremzede maddi kaygılarını, %6.1'i yaşamlarını yeniden nasıl düzenleyebileceğin!, %6.1'i ise sağlık durumlarını en önde gelen kaygılar olarak bildirmiştir. Başvuranların %14.9'u belirgin bir yakınmaları olmadığını ancak ruhsal desteğe ihtiyaçları olup olmadığını da bilemediklerini belirtirken, diğer depremzedeler arasında deprem korkusu, depremi yeniden yaşama, uyku bozukluğu, sık sık ağlama en sık başvuru yakınması olarak ileri sürülmüştür. Akut stres bozukluğu belirtilerinin sorgulandığı semptom listesine depremzedeler tarafından verilen cevaplar Tablo-ll'de gösterilmiştir. Psikiyatrik muayene sonucu depremzedelere en sık akut stres bozukluğu tanısı (%57, n=101) konmuştur. Başvuranların %69.5'i (n=123) daha önce herhangi bir travmatik yaşantıları olmadığını, %29.5'i kendilerini çok etkileyen travmatik yaşantıları olduğunu, bunlardan da %6.7'si (n=12) daha önce ciddi deprem yaşadıklarını belirtmişlerdir. 15

Tablo-ll Akut stres belirtilerinin sıklık dağılımı BELİRTİLER yok bazen sık Depremin tekrar tekrar hatırlanması 30 (%16.9) 57 (%32.2) 90 (%50.8) Depremin tekrar tekrar rüyada görülmesi 75 (%42.4) 51 (%28.8) 51 (%28.8) Depremi yeniden yaşıyormuş gibi hissetme veya davranma 55 (%31.1) 70 (%39.5) 52 (%29.4) Depremi hatırlatan durumlarda psikolojik sıkıntı duyma 35 (%19.8) 73 (%41.2) 69 (%39.0) Depremin önemli bir yönünü hatırlayamama 141 (%79.7) 18 (%10.2) 18 (%10.2) Depremi hatırlatan ortamlardan kaçınma 76 (%42.9) 51 (%28.8) 50 (%28.2) Etkinliklerine ilgide azalma 88 (%.7) 62 (%35.0) 27 (%15.3) Depremi hatırlatan düşünce ve duygulardan uzaklaşma 83 (%46.8) 55 (%31) 40 (%22.6) Duygularını yaşamada zorlanma/duygusal yalnızlık 36 (%20.3) 87 (%.2) 54 (%30.5) İnsanlardan uzaklaşma 110 (%62.1) 39 (%22) 28 (%15.8) Geleceğinin kalmadığı duygusu 96 (%54.2) 48 (%27.1) 33 (%18.6) Uykuya dalma güçlüğü 52 (%29.4) 54 (%30.5) 71 (%40.1) Uykuyu sürdürme güçlüğü 79 (%44.6) Çabuk sinirlenme ve öfke patlamaları 80 (%45.2) 48 (%27.1) Düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk 90 (%50.8) 62 (%35) 25 (%14.1) Her an tetikte gibi hissetme 67 (%37.9) 52 (%29.4) 58 (%32.8) Aşırı irkilme 67 (%37.9) 61 (%34.5) Depremi hatırlatan durumlarda heyecan, çarpıntı, sık nefes alma, terleme, titreme, ağız kuruluğu olması 74 (%41.8) 48 (%27.1) 55 (%31.1 Suçluluk duygusu 130 (%73.4) 31 (%17.5) 16 (%9) 16

TARTIŞMA VE SONUÇ Bu çalışma büyük ölçekli bir deprem sonrası, felaketi hemen takip eden haftalar içerisinde yapılmıştır. Çalışmanın dizaynında ve uygulanmasında araştırma ekibinin üzerinde en çok tartıştığı husus, travmatik yaşantılarının hemen sonrasında önemli acılar içerisinde olan deneklerle görüşürken bilimsel veri tabanı oluşturabilmek için nasıl bir protokol uygulanacağı olmuştur. Hem araştırmanın sürdürülmesi hem de başvuranlara tedavi hizmetinin bir arada yürütülmesi zorunluluktur. Travma sonrası erken dönemde psikososyal yaklaşımın ana ilkeleri paylaşım, empati ve travmazedeye anlatma fırsatı vermektir. Daha ayrıntılı bir veri tabanı oluşturabilmek, daha metodolojik gidebilmek ve bu amaçla daha zengin gereçler kullanmak travma sonrası erken dönemde önemli bir uygulama sorunu olarak değerlendirilmiştir. 17 Ağustos 1999 depremi sonrası deprem bölgesinde verilen psikososyal destek hizmeti sırasında zaman zaman yoğun olarak psikiyatrik ve psikolojik değerlendirme ölçeklerinin kullanılmasının hem basında hem de konunun profesyonelleri arasında eleştiri konusu olduğu bilinmektedir. Bu nedenlerden dolayı çalışmada mümkün olduğunca geniş kapsamlı ölçeklerin kullanılmasından, ayrıntılı sorgulamalardan kaçınılmıştır. Akut stres belirtilerinin şiddetinin, travma sonrası stres bozukluğu için hazırlanmış bir ölçekten kısaltılarak adapte edilmiş yarı yapılandırılmış bir form ile sorgulanması tercih edilmiştir. Depremzede başvurularının çoğunluğunu kadınlar (%64.3) oluşturmuştur. Doğal afetler sonrası kadınlarda ruhsal yakınmaların ve psikiyatrik morbiditenin daha fazla olduğu ileri sürülmektedir (Kaltreider 1992, Sharan 1996). 17 Ağustos 1999 tarihindeki deprem Marmara bölgesinin doğusunda birçok ili birden etkisi altına alan ve yüksek oranda yıkımla seyreden büyük bir felaket olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte çalışmanın yapıldığı hastanenin deprem bölgesinden yaklaşık 400 km. kadar uzakta bulunması depremzede başvurularını azaltan bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca polikliniğe başvuran depremzedelerin %81.5 oranında akraba desteği, %45.3 oranında başka birmaddi destek varlığı bildirmeleri ve %83.4 kadarının da desteklere ulaşabildiğini bildirmesi örneklemi oluşturan depremzedelerin sosyal destek açısından iyi durumda olduğunu, ortalama başvuru süresinin 11.15 gün olması da deprem bölgesini erken dönemde tahliye ettiklerini düşündürmüştür. Depremzedeler arasında akut stres bozukluğu semptomlarından en sık tanımlananları depremin tekrar tekrar hatırlanması, depremi hatırlatan durumlarda psikolojik sıkıntı duyma, uykuyu sürdürme güçlüğü, uykuya dalma güçlüğü ve depremi yeniden yaşıyormuş gibi hissetme veya davranma, en az tanımlananı ise depremin bir yönünü hatırlayamama olarak saptanmıştır. En sık belirttikleri başvuru yakınmaları da deprem korkusu, uyku bozukluğu ve depremi yeniden yaşama olmuştur. Araştırmaya katılan deneklerde travma sonrası erken dönemde intrusiv semptomların daha ön planda olduğu görülmektedir. Disosiyatif semptomlar ise bizim olgularımızda en az bildirilenler olmuştur. Araştırmalarda travmayı takip eden dönemde anksiyetenin fiziksel ve psişik belirtilerinin daha yoğun olduğu üzerinde durulmaktadır. Uykuya dalma ve sürdürme güçlüğünün ön planda gelen yakınmalar olduğu ileri sürülmektedir (Wood 1992, Yacoubian 1989). Bu bulgular travma sonrası erken dönemde yaşanan ruhsal tepkilerin travma ve sonrasına uyum amacıyla kullanıldığı üzerinde duran yazarlarla paralellik göstermektedir (Koopman 1995). Depremzede Ruhsal Danışma Merkezi'ne müracaat edenlerde kadın/erkek oranının 2/1 olması kadınların stresörlerden daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Sıklıkla tanımlanan yakınmalara göre akut stres bozukluğu travma sonrası erken dönemde önde gelen tanı olarak görülmektedir. Ancak travma sonrası erken dönemde görülen ruhsal belirtilerin uyumda rolü olduğunun üzerinde durulursa bu dönemde ortaya çıkan tablonun ileri dönemlerde gelişebilecek ruhsal bozukluklarla nasıl ilişiklendirilebileceği ayrı bir tartışma konusu olmalıdır. Çalışma, 17 Ağustos depremi gibi büyük felaketlerde birçok merkezde yürütülen psikososyal destek hizmetinde, travma sonrası dönemin hassasiyetinin de göz önüne alınarak ülke çapında bir veri tabanı oluşturulabilmesi için kolay uygulanabilecek standart tekniklerin geliştirilmesinin de önemli olduğunu düşündürmüştür. 17

KAYNAKLAR David D, Mellman TA, Mendoza LM ve ark (1996) Psychiatrio morbidity following hurricane Andrevv. J Trauma Stress, 9(3):607-12. Deahl MP, Bisson Jl (1995) Dealing with disasters: does psychological debriefing work?. J Accid Emerg Med, 12(4):255-8. Freedy JR, Saladin ME, Kilpatrick DE ve ark (1994) Understanding acute psychological distress follovving natural disaster. J Trauma Stress, 7(2):257-73. Goenjian A (1993) A mental health relief programme in Armenia after the 1988 earthquake implementation and clinical observations. Br J Psychiatry, 163:230-9. Kaltreider N, Gracie C, LeBreck D (1992) The psychological impact of the Bay Area earthquake on health professionals. J Am Med VVomens Assoc, 47(1):21-4. Kato H, Asukai N, Miyake Y ve ark (1996) Posttraumatic symptoms among younger and elderly evacuees in the early stages follovving the 1995 Hashin-Avvaji earthquake in Japan. Açta Psychiatr Scand, 93(6):447-81. Koopman C, Classen C, Cardena E ve ark (1995) When disaster striken, acute stress disorder may follovv. J Trauma Stress, 8(1 ):29-46. Özmenler KN, Özşahin A (1998) Afetlerde psikiyatrik kriz. 34. Ulusal Psikiyatri Kongresi Bilimsel Çalışmalar Özet Kitabı, Altın Yunus/Çeşme, İzmir, 321. Sharan P, Chandhray G, Kavathekar SA (1996) Preliminary report of psychiatric disorders in survivors of a severe earthquake. Am J Psychiatry, 153(4):556-8. VVood DP, Cowan ML (1991) Crisis intervention follovving disasters: are we doing enough?. Am J Emerg Med, 9(6):598-602. VVood JM, Bootzin RR, Rosenhan D ve ark (1992) Efects of the 1989 San Francisco earthquake on frequency and content of nightmares. J Abnorm Psychol, 101 (2):219-24. Yacoubian W, Hacker FJ (1989) Reactions to disaster at a distance. The first week after the earthquake in Soviet Armenia. Bull Meninger Clin, 53(4):331-9. 18