Benzer belgeler
23- TÜKETİCİNİN VE TÜKETİCİ SAĞLIĞININ KORUNMASI

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

18 Aralık 2009, İstanbul Ayşen SATIR

AVRUPA BİRLİĞİ NDE TARIM POLİTİKASI VE ÇEVRE

KURUMSAL YÖNETİM KOMİSYONU

FASIL 5 KAMU ALIMLARI

6- REKABET POLİTİKASI

YÜKSEKÖĞRETİM KALİTE KURULU BİLGİ NOTU

FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

Tarımın Anayasası Çıktı

EKONOMİ BAKANLIĞI Gümrük Birliği Kapsamında Kimyasalların Ticaretine Etki Eden Teknik Düzenlemeler Duygu YAYGIR Dış Ticaret Uzmanı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

FASIL 6: ŞİRKETLER HUKUKU

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

AVRUPA BİRLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE DE MAHKEME YÖNETİMİ SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ BİLGİ NOTU

Rekabet Kurumu Rekabet Kanunu. Doç. Dr. A. Barış BARAZ

AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN DE MINIMIS YARDIMLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA YÖNELİK OLARAK HAZIRLANAN TASLAK YÖNETMELİK

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof.Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

EIPA LÜKSEMBURG İLE İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER

Tüketicilere sunulan ürünlerin fiyatlarının belirtilmesine ilişkin olarak tüketicinin korunması hakkında. 16 Şubat 1998 tarihli ve

4. Gün: Strateji Uygulama Konu: Kanun Tasarısı Hazırlamak

Sağlık ve Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

4.GIDA GÜVENLİĞİ KONGRESİ KAPANIŞ BİLDİRGESİ

FASIL 8 REKABET POLİTİKASI

KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

FASIL 11 TARIM VE KIRSAL KALKINMA

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

15. TÜRKİYE TEKSTİL İSİMLERİ VE ETİKETLEMEYE İLİŞKİN AB MEVZUATINA NE KADAR UYUMLU?

GİRİŞ. A. İç Kontrolün Tanımı, Özellikleri ve Genel Esasları:

BANDIRMA AB YOLUNDA PROJESİ ANKET SONUÇLARI DEĞERLENDİRMESİ

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

Gıda Güvenliği ve Endüstri Çalışmaları. Ümit Savcıgil Pınar Enstitüsü Direktörü Director of Pınar Institute

T.C. ADANA BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı SORU VE CEVAPLARLA KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI

SAF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. RÜŞVET VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI PROJE HAZIRLAMA, GELİŞTİRME VE UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

Ortak Tarım Politikasında Korumacılık

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

1- Neden İç Kontrol? 2- İç Kontrol Nedir?

CE İşareti uygulaması ile ilgili olarak Türkiye deki durum nedir?

CE İŞARETİ. CE İşareti uygulaması ile ilgili olarak Türkiye deki durum nedir?

TÜRK GIDA KODEKSİ GIDA İLE TEMAS EDEN MADDE VE MALZEMELER YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

TURCAS PETROL A.Ş. DENETİM KOMİTESİ GÖREV ALANLARI VE ÇALIŞMA ESASLARI

FASIL 6 ŞİRKETLER HUKUKU

10 SORUDA İÇ KONTROL

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

EURO TREND YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş BİLGİLENDİRME POLİTİKASI

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

İç Kontrol Nedir? İç kontrol tanımında önemli olan bazı unsurlar şunlardır:

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

10- BĐLGĐ TOPLUMU VE MEDYA

Dr. Binhan OĞUZ IKV-Konuşma notu 14 Haziran 2007

AB nin İstihdam ve Sosyal Politikası

İŞ FİNANSAL KİRALAMA A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

AB Çevre Mevzuatı Rıfat Ünal Sayman REC Türkiye Direktör Yrd.

ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKALARI v1

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Ücretlendirme Politikası

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı SORU VE CEVAPLARLA İÇ KONTROL

Resmî Gazete YÖNETMELİK

Türkiye nin Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek için Teknik Yardım Projesi Ankara, 15 Şubat 2017

ELEKTRONİK TİCARET KANUNU KAPSAMINDA HİZMET SAĞLAYICILARIN BİLGİ VERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dursun KODAZ Gıda Mühendisi Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı

KALKINMA AJANSLARI YATIRIM DESTEK OFİSLERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Genel Hükümler. Amaç ve kapsam

AB Çevre Müktesebatı Semineri Avrupa Birliği Kurumsal Yapısı, Temel Belgeler ve AB Müktesebatı

FASIL 29 GÜMRÜK BİRLİĞİ

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

TÜRK SERAMİK SEKTÖRÜNÜN AB KATILIM MÜZAKERELERİNDEKİ KONUMU. Berke Uğural 21 Mayıs 2007

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI Strateji Geliştirme Başkanlığı

AKSEL ENERJİ YATIRIM HOLDİNG A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ

KURUMSAL YÖNETĐM KOMĐTESĐ ÇALIŞMA ESASLARI

EĞİTİM VE ÖĞRETİM 2020 BİLGİ NOTU

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

(1) ATRG L 268, , s. 1.

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu

T.C. BARTIN ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER GENEL KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Misyon ve Vizyon

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu nun tarih ve 2010/DK-07/87 sayılı Kararı ile;

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi

İlgi: B.06.1-ABG / Sayılı, tarihli Mektubunuz

Dünya Bankası. 8 Nisan 2014 İstanbul

Sigortacılık Etik İlkeleri

İktisadi Kalkınma Vakfı

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

18- EĞİTİM, ÖĞRETİM VE GENÇLİK

Denetim Komitesi Yönetmeliği BİRİNCİ BÖLÜM: GENEL ESASLAR

Transkript:

İçindekiler 1. AB Tüketici Politikası nın esasları nelerdir? 2. AB Tüketici Politikası nın yasal dayanakları nelerdir? 3. İç Pazar ın oluşmasında Tüketici Politikası neden önemlidir? 4. Tüketici Politikası ile diğer politikalar arasındaki bağlantı nedir? 5. Tüketiciler için Avrupa düzeyinde ve ulusal düzeyde hukuki koruma nasıl sağlanmaktadır? 6. Tüketici anlaşmazlıkları ile ilgili hukuki sistem nasıl çalışmaktadır, özel düzenlemeler var mıdır? 7. Avrupa Tüketici Merkezleri nedir, nasıl çalışmaktadır? 8. AB de gıda kalitesi güvenliği nasıl sağlanmaktadır? 9. Gıda kalitesi anlayışının Tarım Politikası na yansımaları nelerdir? 10. AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi nin rolü nedir? 11. Gıda kalitesi sisteminin uluslararası ticarete yansımaları nelerdir? 12. Tüketicinin gıda kalitesi konusunda bilgilendirilmesi nasıl sağlanır? 13. AB nin tüketici hakları konusundaki en son girişimleri nelerdir? 14. Özellikle İç Pazar hedefleri bağlamında değerlendirildiğinde AB Tüketici Politikası başarılı olmuş mudur? 15. Türk tüketici mevzuatının AB tüketici mevzuatına ve uygulamalarına uyum durumu nedir? 1

Sunuş Avrupa Birliği nin Tüketici Politikası, Birlik tarafından AB vatandaşlarının yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla kullanılan en etkili araçtır. Gıda sağlığı ve güvenliğinden yanıltıcı reklamların engellenmesine kadar pek çok alanda düzenleme ve standartlar getiren Tüketici Politikası, başta tarım ve rekabet olmak üzere Birliğin diğer ortak politikalarını da etkilemesi nedeniyle büyük bir önem taşımaktadır. Özellikle İç Pazar ın tamamlanmasından sonra ürün ve hizmetlerin serbestçe dolaşımının sağlanması ile birlikte tüketicinin güvenliği Birlik için temel önceliklerden biri haline gelmiş, bu durum Tüketici Politikası nın sadece kapsamını genişletmekle kalmamış, üye ülkelerin ortak bir yasal zeminde buluşmasını da son derece önemli kılmıştır. AB Tüketici Politikası nın kuşkusuz en belirgin özelliklerinden birisi tüm yenilik ve gelişmelerden etkilenmesi, bu nedenle dinamik bir yapıya sahip olmasıdır. Nitekim bugün artık elektronik ticaretin de, genetik olarak değiştirilmiş gıdaların da AB Tüketici Politikası kapsamında düzenlenmesi söz konusudur. Gündelik hayatı en fazla etkileyen ortak politikalardan biri olan AB Tüketici Politikası na uyumu yalnızca AB müktesebatına uyum çalışmalarının bir uzantısı olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Bugün tüketicinin korunması alanında oldukça ileri bir düzeyde bulunan AB nin kural ve standartlarına uyum sağlamak hem vatandaşların yaşam kalitesi yükseltecek hem de AB ile ticari ilişkileri geliştirecektir. Bu çalışma AB Tüketici Politikası nın esaslarını, yasal dayanaklarını, kapsamını, tüketici anlaşmazlıkları ile ilgili hukuki sistemin işleyişini ve Türkiye nin uyumunu incelemektedir. Çalışmanın Türkiye nin AB üyelik sürecinde başta iş dünyası olmak üzere tüm kesimlerin uyum sağlama çabasına katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. 2

1. AB Tüketici Politikası nın esasları nelerdir? Avrupa Birliği nde merkezine bireyi alan bir sistem bulunmaktadır. Birlik, AB vatandaşlarının yaşam kalitesini sürekli olarak yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç için kullanılan en etkili araçlardan birisi de Ortak Tüketici Politikası dır. Avrupa Birliği sınırları içerisinde yaşayan tüm vatandaşlar aynı zamanda birer tüketici olarak görülmektedirler. Bugün AB de yaklaşık olarak 370 milyon tüketici bulunmaktadır. Avrupa Birliği, Tüketici Politikası nı tüm bu tüketicilerin sağlığının korunması, güvenliğinin sağlanması ve ekonomik çıkarlarının korunması esaslarına dayandırmaktadır. Tüketici Politikası nın uygulanması, bahsi geçen esaslara hizmet eden yasal temelin hazırlanmasını ve tüketici sorunlarının ön planda tutulması hususunun tüm AB politikalarına dahil edilmesini içermektedir. Ayrıca tüketici organizasyonlarının Avrupa Komisyonu tarafından desteklenmesi de Tüketici Politikası nın önemli bir parçası olarak görülmektedir. 1 Avrupa Birliği Tüketici Politikası nın esaslarından olan tüketicinin sağlık ve güvenliğinin korunması, temel bazı ilkeler içermektedir. Örneğin, Birlik içerisinde tüketiciye sunulan mal ve hizmetlerin risk taşımaması, gıda üretiminde kullanılan maddelerin açıkça belirtilmesi, ürünlerin güvenliğinin denetlenmesi gibi zorunluluklar, tüketici sağlığının korunmasının ön koşuludur. Oyuncaktan kozmetik ürünlere, ilaçlardan zehirli maddelere kadar pek çok ürün grubuna getirilen standart ve kurallar ise tüketici güvenliğinin sağlanması yolunda atılan diğer önemli adımlardır. AB Tüketici Politikası nın esaslarından bir diğeri de tüketicinin ekonomik çıkarlarının korunmasıdır. Bu çerçevede tüketici; üretim hatalarından, yanıltıcı reklamlardan, dürüst olmayan ticari uygulamalardan korunmaktadır. 2 Avrupa Birliği nin izlediği Tüketici Politikası nın temel esaslarını her ne kadar tüketicinin sağlığının korunması, güvenliğinin sağlanması ve ekonomik çıkarlarının korunması oluşturmakta ise de, temel esaslara ek olarak tüketicinin tazmin edilme hakkı, bilgilendirme ve eğitim hakkı ile temsil edilme hakkına da büyük önem verilmektedir. Birlik sınırları içerisindeki tüm tüketiciler satın aldıkları malların bozuk, hizmetlerin yetersiz olması durumunda değiştirme, yasal yollara başvurma ve zararının tazmin edilmesini talep etme hakkına sahiptir. Ayrıca tüketicilerin piyasadaki mal ve hizmetler hakkında yeterince bilgi sahibi olmaları da tüketicilerin temel hakları arasında görülmektedir. Tüm bunların yanı sıra Avrupa Birliği nde tüketiciler kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerini bildirebilmektedirler. Tüketicilerin Birlik politikasını yönlendirmeleri tüketici örgütleri sayesinde mümkün olmaktadır. 1 http://europa.eu.int/comm/consumers/missions_en.htm 2 Pullukçu S., Avrupa Birliği nde Tüketiciyi Koruma Politikaları ve Türkiye Uygulamaları, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Avrupa Topluluğu nun Sosyal-Kültürel Yapısı Bilim Dalı, İstanbul 1998 3

Tüm bu esaslara Birliğin 1975 yılında kabul edilen ilk Tüketici Politikası na Yönelik Mali Çerçevesi nden bu yana yer verilmektedir. Nitekim halen yürürlükte olan ve 2004-2007 dönemini kapsayan 72 milyon Euro luk son Mali Çerçeve de de söz konusu esaslar belirtilmiş ve bu çerçevedeki hedefler bir takvime bağlanmıştır. 2. AB Tüketici Politikası nın yasal dayanakları nelerdir? Tüketici Politikası nın AB içerisindeki hukuki gelişimi incelendiğinde, AB Kurucu Antlaşması nda Tüketici Politikası nın ayrı bir başlık altında yer almadığı görülmektedir. Bir başka ifadeyle Kurucu Antlaşma da doğrudan tüketicilere atıfta bulunulmamıştır. Bunun sebebi söz konusu dönemde tüm dünyada ve Birlik üyesi ülkelerde Tüketici Politikası nın yeni gelişmeye başlamasıdır. Birlik çapında Tüketici Politikası nın ilk defa gündeme gelmesi 1972 deki Paris Zirvesi nde olmuştur. Zirveye katılan devlet ve hükümet başkanları bu alanda siyasi bir faaliyet çağrısı yapmışlardır. Zirve sonucunda Tüketici Politikası na ilişkin ilk faaliyet programı açıklanmıştır. Söz konusu faaliyet programı bu alanda Topluluk mevzuatının esasını oluşturacak 5 temel hak belirlenmesi açısından son derece önemlidir. Bu haklar sırasıyla tüketicinin; sağlık ve güvenliğin korunması, ekonomik çıkarların korunması, aldığı kusurlu ürünün düzeltilmesi, bilgilendirilmesi ve eğitimi, temsil edilmesidir. Birlik içerisinde Tüketici Politikası, 1986 yılında Avrupa Tek Senedi nin imzalanmasından sonra işlerlik kazanmıştır. AB Tüketici Politikası na yasal temel verilmesi ise 1992 yılında Maastricht Antlaşması nın 129a maddesiyle gerçekleşmiştir. 1997 tarihli Amsterdam Antlaşması ile bu konu yeniden değerlendirilmiştir. Sonuçta Avrupa Topluluğu nu Kuran Antlaşma nın tüketicinin güvenliğine ilişkin 153. maddesinde son halini almıştır. 153. madde uyarınca Topluluk tüketicinin çıkarlarını desteklemek ve yüksek seviyeli bir tüketici koruması temin etmek amacındadır. Söz konusu amaç doğrultusunda Birlik, tüketicilerin bilgi edinme, eğitim ve çıkarlarını korumak için örgütlenme haklarının yanı sıra, tüketicilerin sağlık, güvenlik ve ekonomik çıkarlarının korunmasına katkıda bulunmalıdır. 3 Amsterdam Antlaşması nın AB nin Tüketici Politikası na ilişkin 153. maddesi Birliğin tüketicinin korunması alanında yasal düzenlemeler yapabilme hakkının yasal 3 Avrupa Birliği nin Tüketici Politikası ve Türkiye nin Uyumu, İKV Yayınları, Aralık 2001, s. 9 4

dayanağıdır. Madde 153 uyarınca AB nin tüketicinin korunması alanında yasal düzenlemeler yapabilmesi Tüketici Politikası nın kendine mahsus bir politika olduğunun göstergesidir. Bu gerçeğe rağmen Tüketici Politikası, uzun bir süre İç Pazar ın yaratılması kapsamında ele alınmıştır. Günümüzde AB Tüketici Politikası konusunda Birliğin yaptığı düzenlemelerin yanı sıra üye ülkelerin de kendi politikalarını izlediği görülmektedir. Nitekim Tüketici Politikası nın yasal dayanağı olan 153. madde uyarınca üye devletler uygun buldukları kuralları yürürlüğe koyabilmektedirler. Ancak üye devletlerin bunu gerçekleştirebilmeleri için bir ön koşul vardır. Söz konusu ön koşula göre üye devletlerce uygulamaya koyulan kurallar İç Pazar ın işleyişine zarar vermemelidir. AB Tüketici Politikası nın yasal dayanağı olan Madde 153 uyarınca Birlik çeşitli yasal düzenlemeler yapabilmektedir. Bu çerçevede bugün yürürlükte olan pek çok direktif ile Tüketici Politikası na yön verilmektedir. Örneğin ürünlerin güvenliği Birlik tarafından Genel Ürün Güvenliği Direktifi ile düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere Avrupa Birliği politikaları içerisinde kapsamı her geçen gün biraz daha genişleyen Tüketici Politikası nda ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla Birlik direktifler çıkarmakta ve yasal düzenlemelere gitmektedir. 3. İç Pazar ın oluşmasında Tüketici Politikası neden önemlidir? Avrupa Birliği nin kuruluşunun ekonomik işbirliğine dayandığı bilinmektedir. Birliğe üye ülkeler arasındaki ekonomik işbirliğinde, İç Pazar ın tamamlanması bir dönüm noktası olmuştur. İç Pazar ile AB içerisinde sınırların kaldırılması amaçlanmaktadır. Sınırların ve engellerin kalktığı bir ortamda üretimin artacağı, fiyatların düşeceği varsayılmaktadır. Ayrıca sınırların ortadan kalkmasıyla birlikte tüketiciler için fiyatların düşmesinin yanı sıra ürün ve hizmet seçeneklerinin artması öngörülmüştür. İç Pazar ın tamamlanmasının Avrupa Birliği ndeki tüketiciler açısından oldukça olumlu getirileri olduğu ortadadır. İç Pazar ın gerçekleşmesi, öncelikle tüketicilerin istedikleri ürünü istedikleri ülkeden ek herhangi bir vergi ödemeksizin satın alabildiği ortamı yaratmıştır. Ancak madalyonun öteki yüzünde sınırların kalması neticesinde ortaya çıkabilecek sorunlar da durmaktadır. Herhangi bir AB ülkesinde üretilen mala ek vergi ödemeksizin ulaşılmasını sağlayan İç Pazar, aynı zamanda tüketicileri pek çok zarara açık hale getirmiştir. 25 AB üyesi ülkeden birinde üretilen sağlıksız ürünlerin engeller olmaksızın serbestçe dolaşması mümkün hale gelmiştir. Bunun da son derece tehlikeli bir durum olduğu ortadadır. Ayrıca yanıltıcı reklamlar ya da kusurlu ürünler yalnızca bir ülke sınırları içerisindeki tüketicileri ilgilendiren sorunlar olmaktan çıkmıştır. İç 5

Pazar ile birlikte sınırların ortadan kalmasıyla söz konusu sorunlar, AB sınırları içerisinde yaşayan tüketicilerin tümünü ilgilendirir hale gelmiştir. 4 İç Pazar ın oluşmasında Tüketici Politikası nın önemini ortaya koyan bir diğer faktör tüketici güvenidir. İç Pazar ın düzgün işleyebilmesi için tüketici güveni esastır. Tüketici güveninin sağlanabilmesinin yolu ise AB Tüketici Politikası ndan geçmektedir. AB Tüketici Politikası kapsamındaki yasal düzenlemelerle ortak kural ve standartlar yaratma yoluna gidilmiştir. Böylece AB sınırları içerisindeki tüm tüketicileri kapsayacak koruma sağlanması amaçlanmıştır. Sonuçta tüketicilerin sadece ürün ve hizmetlere ulaşmaları kolaylaştırılmamış aynı zamanda söz konusu ürün ve hizmetlerin emniyetli ve sağlıklı olması da asgari koşul haline getirilmiştir. İç Pazar ın oluşmasında Tüketici Politikası na önem verilmesinin temel sebebi AB Tüketici Politikası sayesinde üye devletlerin bu alandaki yasal düzenlemelerinde uyumlaştırılmaya gidilmesidir. Tüketicinin korunması alanındaki farklı ulusal mevzuatların ticaretin önünde büyük bir engel olduğu açıktır. Örneğin bir Hollandalıdan veya Almandan sırf diğer AB ülkelerinde üretildiği için, kendi ülkesinin standartlarını yakalayamayan bir ürünü satın almasını beklemek mümkün değildir. Benzer örnekler çoğaltıldığında ortaya İç Pazar ın gelişmesi açısından son derece önemli bir sorun çıkmaktadır. Bu nedenle ürün ve hizmetlerin kalitesi ve güvenliği açısından Birlik çapında geçerli kural ve standartların belirlenmesi ticaretin artmasında ve İç Pazar ın gerçekleştirilmesinde oldukça etkili olmuştur. İç Pazar içerisinde tüketicinin sağlığı ve güvenliğinin sağlanması açısından ortak kural ve asgari bazı standartların olmaması durumu yalnızca ticarete zarar vermemektedir. Bu durumun rekabet açısından da olumsuz sonuçlar doğuracağı açıktır. Halbuki İç Pazar ın gelişmesinin bir ayağını da iyi işleyen bir rekabet ortamı oluşturmaktadır. Asgari kural ve standartların belirlenmediği bir pazarda yaşanacak rekabet, ürün ve hizmet kalitesi ile güvenliğini daha ileri bir noktaya taşıyamayacaktır. AB Tüketici Politikası nın İç Pazar ın oluşmasındaki en önemli katkılarından birisi de rekabet ortamını geliştirmek olmuştur. 5 AB tarafından izlenen Tüketici Politikası, tüketicinin sağlığı ve güvenliği açısından önemli kural ve standartlar getirerek AB sınırları içerisindeki tüketicilerin güvenin atmasını sağlamıştır. Bu güven artışı ile sınırların ortadan kalktığı İç Pazar da ticaret ve aynı zamanda rekabet daha da gelişmiştir. Ticarette ve rekabette meydana gelen bu olumlu gelişmeler sonucunda daha güvenli, sağlıklı ve aynı zamanda ucuz ürünler piyasada serbestçe dolaşabilmektedir. Bu noktadan hareketle AB Tüketici 4 AB Tüketici Politikası tüketicinin tercihi, tüketicinin korunması, Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Ankara 2002, s.1-2 5 a.g.e.; s.2 6

Politikası nın İç Pazar ın oluşumunda ve gelişmesinde önemli katkılar sağladığını, aynı zamanda İç Pazar ın tamamlanması ve gelişmesi de AB sınırları içerisindeki tüketicilere faydalı olduğunu söylemek mümkündür. 4. Tüketici Politikası ile diğer politikalar arasındaki bağlantı nedir? AB Tüketici Politikası yatay bir politika olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle Tüketici Politikası pek çok Birlik politikası ile iç içedir ve diğer AB politikalarının işleyişini önemli ölçüde etkilemektedir. Tüketici Politikası nın doğrudan etkilediği diğer Birlik politikalarının başında sanayi ve rekabet politikaları gelmektedir. AB Tüketici Politikası, pek çok ürünün sağlıklı, hijyenik ve güvenli koşullarda üretilmesi zorunluluğunu getirmektedir. Bir başka ifade ile Tüketici Politikası, ürün güvenliği ve sağlığı konularına daha ilk aşamadan itibaren müdahale etmektedir. Ayrıca AB Tüketici Politikası tarafından getirilen standartlar, sadece üretim aşamasını değil aynı zamanda paketleme ve etiketleme aşamasını da kapsamaktadır. Bu duruma örnek olarak AB sınırları içerisindeki oyuncaklara getirilen kurallar gösterilebilir. Birlik 36 aydan küçük çocuklara hitap eden oyuncakların ve parçalarının belirli bir büyüklükte olmasını zorunlu kılmaktadır. Burada amaç küçük çocukların küçük parçaları yutmalarından kaynaklanabilecek tehlikelerin önüne geçmektir. Bir başka örnek de kozmetik ürünlerdir. AB kozmetik ürünleri oldukça sıkı düzenlemelere tabi tutmaktadır. Kozmetik ürünlerin üretiminde bazı maddelerin kullanımı Birlik tarafından yasaklanmıştır. Kullanımı yasak olan maddelerin yer aldığı liste sürekli yenilenmektedir. Kozmetik ürünlerini üretiminde bazı maddelerin kullanımının yasaklanmasının yanı sıra, söz konusu ürünlerin etiketlenmeleri de sıkı kurallarla düzenlenmiştir. 6 AB Tüketici Politikası tarafından getirilen bu ve benzeri kuralların AB içerisindeki sanayileri üretim sürecinin her aşamasında etkilediği ortadadır. Dolayısıyla AB Sanayi Politikası şekillendirilirken Tüketici Politikası nın kural ve standartları göz önünde bulundurulmaktadır. AB Tüketici Politikası ile ilişkili bir diğer önemli Birlik politikası ise rekabettir. AB içerisinde İç Pazar la birlikte artan rekabet tüketicilerin yararına olmuştur. Yenilikçiliğin artması ve maliyetlerin düşmesi, rekabetçi bir ortamın tüketicilerin hayatına olumlu yansımaları arasındadır. Örnek olarak piyasada artan rekabet ile baş edemeyen şirketlerin kalite ve standartlardan ödün vermeye yönelmeleri verilebilir. Bu durumda tüketicinin sağlık ve emniyet açısından güvenilir olmayan ürün ve hizmetlerle karşı karşıya kalması olasıdır. Ancak AB Tüketici Politikası nın, piyasadaki ürün ve hizmetlerin sağlığı ve 6 a.g.e.; s.4 7

güvenliğine ilişkin getirdiği kurallar, güvenilir olmayan ürün ve hizmetlerin dolaşımını önemli ölçüde engellemektedir. Bu durum piyasadaki üreticileri ürettikleri ürün ve hizmetin kalitesinden ve güvenliğinden ödün vermek yerine daha etkili üretim için başka yollar aramaya yöneltmekte, aynı zamanda tüketicileri olası kusurlu ve zararlı ürünlerden de korumaktadır. AB Tüketici Politikası sadece sanayi ve rekabet politikaları ile değil aynı zamanda Tarım Politikası ile de bağlantılıdır. Gıda güvenliği Birliğin en fazla önem verdiği konuların başında gelmektedir. Tarladan sofraya 7 olarak adlandırılan bir zincirleme denetim sistemi ile ürünlerin ilk aşamadan nihai ürünün tüketildiği ana kadar gıdaların üretim süreci belirli standart ve kurallarla düzenlenmektedir. Özellikle deli dana hastalığı tecrübesinden sonra Birlik gıdaların denetimine çok daha fazla önem verir hale gelmiştir. Neticede gıdaların sağlık ve güvenliğinin denetimine en baştan yani yetiştirildikleri tarlalar ya da çiftliklerden başlaması gerektiğine karar verilmiştir. Dolayısıyla AB Tüketici Politikası nda atılan adımların Tarım Politikası nı da doğrudan etkilediğini söylemek mümkündür. 5. Tüketiciler için Avrupa düzeyinde ve ulusal düzeyde hukuki koruma nasıl sağlanmaktadır? Avrupa da tüketiciyi koruma hareketlerinin 1947 yılında Danimarka Tüketiciler Konseyi adlı özel bir kuruluşun faaliyete geçmesi ile başladığını söylemek mümkündür. Tüketiciyi koruma hareketi 1950 li yılların sonuna doğru diğer ülkelere de yayılmıştır. Böylece AB üyesi ülkeler kendi ulusal tüketici politikalarını oluşturmuşlardır. Avrupa Birliği, ortak Tüketici Politikası nın temellerini ise ancak 1972 yılında Paris Zirvesi nde atabilmiştir. Zirve de alınan karar uyarınca 1975 yılında Tüketici Koruma Programı kabul edilmiştir. Tüm bu gelişmelere rağmen tüketicinin korunması birincil mevzuata ancak 1993 Maastricht Antlaşması ile dahil olmuştur. Bilindiği gibi birincil hukuk metinlerini üye ülkelerin doğrudan kendi iç mevzuatlarına aktarmaları gerekmektedir. İç hukuka aktarılan bu metinler bağlayıcıdır. Ayrıca Birlik çıkardığı direktifler ile de Avrupa düzeyinde hukuki korumayı sağlamaktadır. Birlik tarafından yayınlanan ve Tüketici Politikası nın düzenlenmesinde kullanılan en önemli araçlardan olan direktifler ikincil hukuk metinleridir. İkincil hukuk metinleri ise birincil hukuk metinlerinden farklı olarak yöneldikleri amaç açısından bağlayıcıdırlar. Bir başka ifadeyle Birlik ikincil hukuk metinleri ile üye devletler genel bir çerçeve çizmekte ancak bu metinlerde yer alan amaçlara ulaşılması için uygulanacak yöntem konusunda onları serbest bırakmaktadır. 7 farm to fork ifadesi kitapçığımızda tarladan sofraya olarak Türkçeleştirilmiştir. 8

AB tüketicilerin sağlığının ve güvenliğinin hem üye ülkeler hem de Birlik düzeyinde korunmasını sağlayıcı tedbirler almaktadır. Kapsamı gün geçtikçe genişleyen tüketici sorunları için yasal düzenlemelere gitmektedir. Aynı zamanda Birliğin Tüketici Politikası nın yasal dayanağı olan Amsterdam Antlaşması nın 153. maddesinde de belirtildiği gibi, üye devletlerin, tüketicinin sağlığının, güvenliğinin ve ekonomik çıkarlarının korunması konusunda daha sıkı önlemleri uygulamasına engel olmamaktadır. Tüketiciler için Birlik düzeyinde hukuki koruma, Kurucu Antlaşma ve pek çok değişik konuda çıkarılan direktifler ile sağlanmaktadır. Ayrıca AB çapındaki tüketici örgütleri de Birlik tarafından desteklenmektedir. Tüketiciler için ulusal düzeydeki hukuki koruma ise bir üye ülkeden diğerine farklılık göstermektedir. AB üyesi ülkelerde genellikle devlet ile tüketici arasında bağ kuran, ilişkileri yürüten bir kurum mevcuttur. Tüketici korumasının en gelişmiş olduğu ülkeler İskandinav ülkeleri olarak bilinmektedir. Bu ülkelerden örneğin İsveç te Tüketici Sorunları Bakanlığı bulunmaktadır ve tüketicilerin eğitimi ve bilgilendirilmesi çalışmaları da hükümetçe finanse edilmektedir. Şirketler ile tüketiciler arasındaki uzlaşmazlıkları çözmek için ise Tüketici Ombudsmanı bulunmaktadır. Ayrıca gerekli görüldüğünde başvurulmak üzere Pazar Mahkemesi vardır. İsveç te görülen bu yapılanma benzeri birimler diğer İskandinav ülkelerinde de yer almaktadır. Ancak İskandinav ülkelerinde uygulanan bu model tüm AB üyesi ülkeler için geçerli değildir. AB üyesi ülkelerde tüketiciler için hukuki korumayı sağlayacak ulusal kanunlar mevcuttur. Üye devletlerin pek çoğu tek bir tüketici kanunu benimsemiştir. 8 AB üyesi devletlerde tüketicinin korunması konusuna bakıldığında dikkati çeken bir husus da pek çoğunda Hakemler Heyeti ve Tüketici Mahkemeleri bulunmamasıdır. Tüketici sorunları geleneksel yargı yöntemleri ile çözülmektedir. Tüketicilerin sorunlarının görüşüldüğü ayrı mahkemeler mevcut değildir. 9 Ancak mahkeme dışı çözüm bulunabilmesi için oldukça iyi bir yapılanmaya gidilmiştir. 6. Tüketici anlaşmazlıkları ile ilgili hukuki sistem nasıl çalışmaktadır, özel düzenlemeler var mıdır? AB içerisinde tüketici anlaşmazlıklarının çözümü genelde ilgili imalatçıya ya da dağıtımcıya başvurulması ile gerçekleşmektedir. AB herhangi bir ürünün tüketiciye vereceği zarardan hangi koşullar altında imalatçının sorumlu olduğunu yasal olarak 8 Seminer: Avrupa Birliği ve Türkiye de Tüketici nin Korunması Politikaları, İKV Dergisi, Eylül-Aralık 1998, sayı:142, s.22 9 a.g.e.; s.22 9

düzenlemiştir. Tüketici üründeki kusuru ve kusurun sebep olduğu zararı kanıtladıktan sonra ürünün değiştirilmesini ya da zararın tazmin edilmesini talep edebilmektedir. Tüketicinin, karşılaştığı sorunları ilgili imalatçıya, satıcıya ya da dağıtımcıya şikayette bulunup dostane yollarla çözemediği durumlar da oluşabilmektedir. Avrupa Birliği sınırları içerisindeki bir tüketici için böyle bir durumda atılması gereken adım yerel tüketici örgütlerine ya da hileyi önlemek için kurulmuş kurumlara başvurmak olmalıdır. Eğer tüketicinin karşılaştığı sorunun sınır ötesi etkisi varsa, başvurulacak kurum Avrupa Tüketici Merkezi olacaktır. Tüketicinin başvuru yaptığı kurum ister yerel tüketici örgütü olsun ister Avrupa Tüketici Merkezi, ilk aşamada soruna dostane yoldan çözüm aranacaktır. Tarafları bir araya getirerek uzlaşmaya varmalarını sağlamak tercih edilen ilk yoldur. 10 Tüketici, sorunu dostane yollarla çözülemediğinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir. Üye devletlerden herhangi birinde mahkemeye başvurabilmektedir. Alınan mahkeme kararı tüm üye devletlerde geçerlidir. Ancak mahkemeye gitmek masraflı ve sonuca uzun sürede ulaşılan bir yoldur. Bu sebeplerden dolayı genellikle tercih edilmemektedir. Tüketiciler, sorunlarına ilişkin alınan kararların Topluluk Hukuku na aykırı olduğunu düşünmeleri durumunda şikayette bulunabilmektedirler. Ulusal mahkemelere başvurarak Topluluk Hukuku na aykırı olan kararları iptal ettirebilmek mümkündür. Topluluk Hukuku nun ihlal edildiğini düşünen tüketiciler için izlenecek bir diğer yol Topluluk düzeyinde dava açmaktır. Bu durumda tüketici Avrupa Komisyonu na başvurma hakkına sahiptir. Komisyon şikayetin haklı olduğuna karar verirse ilgili ulusal mercilerden açıklama ya da ihlalin sona erdirilmesini talep edebilmektedir. Şayet ulusal merciin cevabı Komisyonca yeterli görülmezse davanın Adalet Divanı na havale edilmesine kadar giden bir süreç başlamaktadır. 11 7. Avrupa Tüketici Merkezleri nedir, nasıl çalışmaktadır? Avrupa Tüketici Merkezleri, AB sınırları içerisinde faaliyet gösteren ve tüketicileri bilgilendirmeyi amaçlayan birimlerdir. Bu merkezlerin mevcut durumda sayıları 26 dır. 12 Avrupa Tüketici Merkezleri, Avrupalı tüketicilerin İç Pazar ın tüm getirilerinden haberdar olmalarını ve bunlardan yararlanmalarını sağlamayı amaçlamaktadırlar. Söz konusu merkezler, tüketicilere bilgi vermenin yanı sıra herhangi bir sorunla karşılaştıklarında da yardımcı olmaktadır. Böylece tüketiciler sınır 10 AB Tüketici Politikası tüketicinin tercihi, tüketicinin korunması, Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Ankara 2002, s.8 11 a.g.e.; s.9 12 Kitapçığın sonunda yer alan ekte söz konusu tüketici merkezlerinin isimleri ve bulundukları şehirler sıralanmıştır. 10

ötesi alışverişlerinde kendilerini ülkelerinden alışveriş yaparken hissettikleri kadar güvende hissedebilmektedirler. Avrupa Tüketici Merkezleri, tüketicileri ilgilendiren bilgilerin dağıtımını sağlamakla yükümlüdür. Bilgilendirme görevini çeşitli yayınlar, makaleler, radyo, televizyon ve internetin yanı sıra fuarlara, sempozyum ve seminerlere katılarak da sürdürmektedirler. Ayrıca Merkezler, tüketiciler ve tüketici organizasyonları tarafından kendilerine yöneltilen yazılı ve sözlü soruları yanıtlamakla da yükümlüdürler. 13 Avrupa Tüketici Merkezleri tarafından sunulan bir diğer hizmet, aldıkları ürün ya da hizmetle ilgili olarak sorunlarla karşılaşan tüketicilere yol göstermektir. Tüketiciler özellikle sınır ötesi alışverişlerinde sorunlarla karşılaştıklarında atmaları gereken adımları Tüketici Merkezleri nden öğrenebilmektedirler. İzlenmesi gereken prosedürler ve varolan zaman sınırları hakkında bilgi veren Tüketici Merkezleri gerektiği zaman tüketici problemlerine dostane çözüm de aramaktadır. Avrupa Komisyonu Tüketici Politikası Stratejisi nde yer alan öncelikler çerçevesinde hareket eden Avrupa Tüketici Merkezleri Avrupa Komisyonu ile tüketiciler arasında önemli bir bağdır. Bu nedenle Komisyon, Tüketici Merkezlerinin tüm AB üyesi ülkeleri kapsayacak biçimde yayılmasını ve sayılarının artırılmasını amaçlamaktadır. 14 8. AB de gıda kalitesi güvenliği nasıl sağlanmaktadır? Avrupa Birliği sınırları içerisindeki tüketiciler için gıda güvenliği son derece önemlidir. Birlik sınırları içerisinde deli dana ve benzeri krizlerin yayılması dikkatlerin gıda kalitesinin üzerine odaklanmasına neden olmuştur. Böylece gıda kalitesi ve güvenliği Avrupa Komisyonu nun en önemli önceliklerinden biri haline gelmiştir. Avrupa Komisyonu tarafından gıda kalitesi ve güvenliği konusunda atılan en önemli adım Gıda Güvenliğine İlişkin Beyaz Kitap ın yayınlanmasıdır. Beyaz Kitap gıda kalitesi ve güvenliğine ilişkin en önemli yasal dayanağı oluşturmaktadır. 12 Ocak 2000 tarihinde yayınlanan Gıda Güvenliğine İlişkin Beyaz Kitap yeni gıda politikası planlarını, mevcut yasal mevzuatın güncellenmesini, bilimsel danışmanlık siteminin kapasitesinin artırılmasını, böylece daha ileri düzeyde bir tüketici korumasına ulaşılmasını hedeflemektedir. 15 Avrupa Birliği nin Beyaz Kitap ile belirlediği gıda kalitesi ve güvenliği alanındaki stratejik öncelikler şu şekilde sıralanmıştır: 13 http://europa.eu.int/comm/consumers/redress/compl/euroguichet/specifications_ecc_en.pdf 14 http://europa.eu.int/comm/consumers/redress/compl/euroguichet/index_en.htm 15 White Paper on Food Safety, European Commission, 12.01.2000 11

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi nin oluşturulmasını sağlamak, Gıda mevzuatında tarladan sofraya anlayışını uygulamak, Gıda ve yem işletmecilerinin öncelikli olarak sorumluluk taşıdığına ve üye devletlerin söz konusu işletmecilerin faaliyetlerini izlemesi ve denetlemesi, Komisyon un üye devletlerin denetim kapasitelerini incelemeler yoluyla test etmesi zorunluluğuna dair prensibin yerleşmesini sağlamak. Beyaz Kitap Birliğin gıda kalitesi ve güvenliğini sağlamak için oluşturduğu yasal korumanın bir parçasıdır. Görüldüğü üzere Beyaz Kitap ile Birlik eksiklerini nasıl gideceğini, nasıl bir yapılanmaya gideceğini ve bu konudaki temel hedeflerini ortaya koymuştur. Gıda kalitesi güvenliğinin sağlanması yönünde Birlik çapında atılan adımları İç Pazar ile ilişkilendirmek mümkündür. Bilindiği üzere İç Pazar ın temel prensibi mal ve hizmetlerin serbest dolaşımıdır. Ancak üye devletlerin gıda güvenliğine ilişkin farklı yasalara sahip olması, gıda ürünlerinin serbest dolaşımının önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenle Birlik içerisinde gıdalara ve hayvan yemlerine ilişkin ortak bazı kurallar geliştirilmesi fikri ortaya çıkmıştır. Birlik tarafından belirlenen tarladan sofraya anlayışının uygulanabilmesi için yasal mevzuatın gıda zincirinin tüm halkalarını kapsamasına karar verilmiştir. Zincirin her aşamasında işletmeciye yasal olarak sorumluluk yüklenmektedir. Bu sistem, yalnızca gıda işletmecileri için değil aynı zamanda hayvan yemi üreticileri için de geçerlidir. Tüm bu faktörler göz önüne alınarak gıda hukukuna ilişkin mevzuat oluşturması amacıyla 178/2002 sayılı AB Tüzüğü kabul edilmiştir. Söz konusu Tüzük, gıda zincirinin tüm aşamalarını kapsamaktadır. Buna göre ilgili prensip ve prosedürlerin üye devletlerce en geç 1 Ocak 2007 tarihine kadar kabul edilmesi gerekmektedir. Birliğin gıda kalitesi ve güvenliğini sağlamada hedefinin temel dayanaklarından birisi olan Tüzük ile, güvenli olmayan gıdanın pazara çıkmasını engellenmekte; ayrıca gıda zincirinin her halkasında gerek gıda gerek hayvan yemi işletmecilerinin ürünlerinin Tüzük ile uyumlu olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Birlik, gıda sağlığını ve güvenliğini, yasal düzenlemelerin yanı sıra kurumsal yapılanmalarla da sağlamaktadır. Gıda kalitesi ve güvenliği konusunda Birliğin oluşturduğu iki kurum göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki AB Komisyonu nun oluşturduğu Avrupa Gıda ve Veterinerlik Ofisi dir. Ofis gıda güvenliği ve sağlığı ile hayvan ve bitki sağlığı alanlarında Birlik içerisindeki denetim sistemlerini desteklemektir. 12

Birlik tarafından oluşturulan diğer kurumsal yapı Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi dir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi nin oluşturulması hedefi Beyaz Kitap ta ortaya koyulmuş, 2002 yılı başında 178/2002 sayılı Tüzük ile yasal temeli atılmıştır. Otorite'nin başlıca sorumluluğu, gıda güvenliği üzerinde dolaylı veya dolaysız bir etkisi olan bütün konularda bağımsız bilimsel tavsiye sunmaktır. Üye devletler bünyesinde faaliyette bulunan gıda kalitesi ve güvenliği konusundaki benzer otoriteler arasında bir iletişim ağı oluşturmak da Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi nin görevleri arasında gelmektedir. 9. Gıda kalitesi anlayışının Tarım Politikası na yansımaları nelerdir? Avrupa Birliği nde tüketiciler, gıda alışverişlerinde pek çok çeşit içerisinden seçim yapmak istemektedirler. Aldıkları gıdanın lezzetli ve sağlığa yararlı olmasına özen göstermektedirler. Son dönemde tüketici tercihlerini etkileyen hususlardan birisi de gıdaların üretim koşulları olmuştur. Birlik sınırları içerisinde yaşayan tüketiciler için, satın aldıkları gıdanın üretim ve işlenme aşamalarında sağlıklı, çevrenin korunmasına duyarlı ve hayvanların iyi koşullarda olduğu bir zirai süreçten geçmesi büyük önem taşımaktadır. Avrupa Birliği ndeki tüketicilerin tercihlerindeki bu yönelim ve izlenen tarladan sofraya yaklaşımı Birliğin Tarım Politikası nı da etkilemiştir. Gıda zincirinin her halkasının denetlenmesini öngören yeni Birlik yaklaşımı, üretimin ilk aşaması olan tarım sürecini de kapsamaktadır. Bu çerçevede Birliğin Ortak Tarım Politikası nda (OTP) bazı değişikliklere gidilmiştir. AB Komisyonu, 2002 yılı Temmuz ayında bir OTP ara dönem gözden geçirme raporu ile bir reform tebliği sunmuştur. 23 Ocak 2003 te bu reform tebliği çerçevesinde hazırlanan öneri onaylanmıştır. Onaylanan öneri gıda güvenliğini ilgilendiren önemli değişiklikler içermektedir. Birlik OTP kapsamında sağladığı tarımsal doğrudan destekleri üretilen ürün miktarına göre değil bağımsız olarak tarım alanı üzerinden vermektedir. Birlik tarafından yapılan doğrudan yardımların miktarını etkileyecek faktörlerin başında çevre, gıda güvenliği, hayvan refahı, iş sağlığı ve güvencesi standartlarına uyulması ve tarım arazilerinin uygun bir biçimde bakım yükümlülüğü gelmektedir. Gıda kalitesi ve hayvan refahının teşvik edilmesi, ayrıca üretim alanında AB standartlarını uygulayan çiftçilere yardım edilmesine yönelik yeni önlemler ile çiftçilerin mali imkanlarını da artırmıştır. Avrupa Birliği üretimde kalitenin yakalanmasını Ortak Tarım Politikası nda yeni bir mücadele alanı olarak görmektedir. Bu çerçevede Komisyon gıdaların ve hayvan yemlerinin kontrolü ile ilgili ortak bir resmi yaklaşım önerisi getirmektedir. Tarımsal 13

alanda önemli bir yer kaplayan hayvan yemi üretiminde de insan ve hayvan sağlığı, güvenliği ve bir noktaya kadar da çevre koruması öne çıkmaktadır. 16 Bugünkü Birlik koşullarında gıda kalitesi anlayışının Tarım Politikası nı etkilediği ve bu etkinin önümüzdeki dönemde de süreceği görülmektedir. Gıda kalitesi ve güvenliğine yönelik kaygılar gıda üretiminin ilk aşamasından itibaren tüm zincirin denetlenmesini gerekli kılmıştır. Mevcut durumda gıda kalitesine önem veren çiftçiler teşvik edilmekte, hayvan yemlerinde kullanılması sakıncalı maddeler yasaklanmakta, hayvanların yetiştirilmesi sürecinde hayvan refahı ön planda tutulmaktadır. 10. AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi nin rolü nedir? Avrupa Komisyonu nun görevlerinden birisi Avrupa Birliği Antlaşmalarında yer alan maddelerin uygulanmasının denetimidir. Bu çerçevede Birlik tarafından belirlenen gıda güvenliği ile hayvan ve bitki sağlığı alanındaki yasal düzenlemelere ne ölçüde uyulduğu, bu düzenlemelerin hayata geçirilip geçirilmediğinin takibi de Avrupa Komisyonu tarafından yapılmaktadır. Komisyon söz konusu denetimin gerçekleştirilebilmesi için AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi ni oluşturmuştur. AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi nin temel görevi gıda güvenliği ve sağlığı ile hayvan ve bitki sağlığı alanlarında etkili denetim sistemlerini desteklemektir. Ofis ayrıca gıda güvenliği ve kalitesi, hayvan ve bitki sağlığı alanlarındaki AB politikasının gelişimine katkıda bulunmaktadır. AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi nin en önemli yükümlülüklerinden biri de AB nin gıda güvenliği ve kalitesi, hayvan ve bitki sağlığı alanlarındaki koşullarına AB içinde ve AB ye ihracat yapan üçüncü ülkelerde ne derece uyulduğunu kontrol etmektir. AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi gerek üye ülkelerdeki gerek üçüncü ülkelerdeki incelemelerini rapor haline getirmektedir. Bu raporlar sonuç ve tavsiyeler bölümü içermekte ve internette yayınlanmaktadır. Raporlardaki tavsiyeler bölümü incelenen ülkelerin yetkili makamlarını ilgilendirmektedir. Buna göre ilgili makamların AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi ne faaliyet planı sunmaları gerekmektedir. Söz konusu faaliyet planı raporda bahsi geçen eksikleri gidermek için izlenecek yolu içermelidir. Faaliyet planının değerlendirmesi ve izlenmesi ise yine AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi ve diğer Komisyon birimleri tarafından yapılmaktadır. 17 AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi tarafından gerçekleştirilen denetimler gıda güvenliği ile hayvan ve bitki sağlığı alanlarındaki koşulların iyileşmesini sağlamanın yanı sıra bu alanlardaki AB yasal mevzuatının gelişmesine de katkı sağlamaktadır. Gıda ve 16 http://europa.eu.int/comm/food/fs/afs/afs_index_en.html 17 http://europa.eu.int/comm/food/fs/inspections/index_en.html 14

Veterinerlik Ofisi yaptığı incelemeler sonucunda hangi alanlarda yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ve hangi alanlarda değişikliğe gidilmesi gerektiğini ortaya çıkarmakta; ilgili Komisyon birimlerine tavsiyelerde bulunmaktadır. Böylece gıda güvenliği ile hayvan ve bitki sağlığı alanlarındaki yasal mevzuatın gelişimine önemli katkı sağlamaktadır. 11. Gıda kalitesi sisteminin uluslararası ticarete yansımaları nelerdir? Avrupa Birliği dünyadaki en büyük gıda ithalatçısı aynı zamanda da ihracatçısıdır. Dünya üzerindeki pek çok ülke ile değişik ürün gruplarının ticaretini yapmaktadır. Bu nedenle Avrupa Birliği nin izlediği gıda kalitesi ve güvenliği politikası yalnızca İç Pazar ı etkilemekle kalmamaktadır. Birlik tarafından ithal ve ihraç edilen ürünlerin tabi tutulduğu kurallar uluslararası ticareti de doğrudan etkilemektedir. Dünya ticaretine belirli kurallar getiren Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çerçevesinde gıdaların kalitesi ve güvenliği konusunda da asgari koşullar mevcuttur. DTÖ gıda kalitesi ve güvenliğini belirleyen ölçütlerin uluslararası standartlara dayanmasını şart koşmaktadır. Şayet bu koşul sağlanamazsa, bilimsel olarak gıdanın kalitesi ve güvenliğinin ispatlanması gerekmektedir. Avrupa Birliği DTÖ nün bir parçası olarak gıda kalitesi ve güvenliği konusunda genel bazı kural ve yaklaşımların benimsenmesini desteklemekte ve bu çerçevede faaliyetlerini sürdürmektedir. 18 Avrupa Birliği nin gıda kalitesi ve güvenliği alanındaki uluslararası ticareti geliştirme çalışmaları yalnızca DTÖ bünyesindeki faaliyetleri ile sınırlı değildir. Birlik bu alanda sağlıkla ilgili önlemlere ilişkin ikili uluslararası anlaşmaları da müzakere etmektedir. Başta komşu ülkeler olmak üzere müzakere anlaşmalarını ileriki dönemlerde de sürdürmek amacındadır. Halihazırda Birliğe komşu olan Norveç, İsviçre gibi ülkelerin gıda kalitesi ve güvenliğine ilişkin Birlik müktesebatına büyük ölçüde uyum sağladığı görülmektedir. Birlik için gıda kalitesi ve güvenliği söz konusu olduğunda uluslararası ticareti etkileyecek bir diğer gelişme hiç kuşkusuz genişleme sürecidir. Avrupa Birliği ne aday olan ülkelerden tam üyelik öncesi müktesebat uyumunu gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Bu durum gıda kalitesi ve güvenliği konusunda aday ülkelerin de Birlik sınırları içerisindeki kuralları, standartları ve yapıları kendi yapılarına aktarmaları anlamına gelmektedir. Aday ülkelerin bir yandan üretim ve işleme altyapılarını iyileştirirken öte yandan gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmeleri ve denetim mekanizmalarını oluşturmaları gerekmektedir. 18 White Paper on Food Safety, European Commission, 12.01.2000, s.34 15

12. Tüketicinin gıda kalitesi konusunda bilgilendirilmesi nasıl sağlanır? Avrupa Birliği, gıda kalitesi ve güvenliği politikasının her aşamasının büyük bir açıklıkla şekillendirilmesi taraftarıdır. Birlik için anahtar kelime şeffaflıktır. Kamu denetiminin ve hesap verilebilirliğin ancak şeffaflık sayesinde mümkün olduğu düşünülmektedir. Şeffaflık ve karar alma sürecinde açıklık ilkesi tüketicilerin bilgilendirilmesinin de dayanak noktasıdır. Bugün İç Pazar ın işleyişi açısından tüketici güveninin hayati bir önem taşıdığı bilinmektedir. Tüketici güveninin sağlanması ise ancak tüketicilerin tam ve doğru bilgilendirilmesi ile mümkün olacaktır. Birlik tarafından tüketicinin bilgilendirilmesi konusunda gösterilen hassasiyetin bir diğer sebebi de toplumun bazı kesimlerinin korunmasına verilen önemdir. Örneğin çocuk doğurma yaşındaki kadınların, hamilelerin, çocukların, yaşlı insanların bazı gıdalar konusunda bilgilendirilmesi toplum sağlığı açısından da önceliklidir. Avrupa Birliği ndeki tüketiciler için gıda çeşitliliğinin bu derece fazla olduğu bir pazarda doğru ve eksiksiz bilgiye ulaşmanın yollarından birisi de etiketlerdir. Günümüzde gıda etiketlerinde gıdanın içerdiği maddelerin pek çoğu belirtilmektedir. Etiketlendirme konusu 2001/101/EC sayılı ve 2003/89/EC sayılı direktiflerle tadil edilmiş 2000/13/EC sayılı direktifle düzenlenmektedir. 2005 yılı itibarıyla üreticilerin gıdanın içeriğinde toplamın %25 inden az olan maddeleri etikette belirtmek zorunda olmamalarına dair %25 kuralı sona ermiştir. Değişen kurallar nihai üründe kullanılan pek çok maddenin sıralanmasını gerektirmektedir. Böylece değişik alerjilerin önüne geçmek de mümkün olmaktadır. Avrupa Birliği için sadece tüketiciye bilgi sağlanması yeterli değildir. Bu bilginin tüketici tarafından anlaşılması ve kullanılması da son derece önemlidir. Bu çerçevede tüketicilerin eğitiminin ön plana çıktığı görülmektedir. Komisyon tüketicileri bilinçlendirmek için birçok kampanya düzenlemiştir. Avrupa Birliği nde tüketicilerin bilgilendirilmesinde Komisyon faaliyetleri dışında tüketici kuruluş ve örgütlerinin çalışmaları da büyük önem taşımaktadır. Kuşkusuz ki bugün Birlik sınırları içerisinde yaşayan yaklaşık 450 milyon tüketicinin hepsine ulaşmak oldukça zordur. Halbuki tüketici örgütlerinin bulundukları bölgelerde yürütecekleri etkili bilgilendirme çalışmaları ile daha kolay başarıya ulaşacakları açıktır. Bu nedenle Komisyon tüketici örgütlerinin kapasitelerinin artırılması çalışmalarını desteklemektedir. Gıda güvenliği konusunda Komisyon tarafından 2005-2006 dönemini kapsayan Daha Güvenli Gıda için Daha İyi Eğitim adlı bir girişim oluşturulmuştur. Girişim kapsamında üye ülkelerde gıda denetimi gerçekleştiren personelin eğitimi öngörülmektedir. 16

Avrupa Birliği, Avrupa Tüketici Merkezleri aracılığıyla da tüketicileri gıda güvenliği konusunda bilgilendirmektedir. Tüketici Merkezlerinin temel amacı tüketicileri eğiterek onların İç Pazar ın tüm getirilerinden yararlanmalarını sağlamaktır. Ayrıca tüketicilerin gıda güvenliği ya da Tüketici Politikası dahilindeki diğer konulara ilişkin soruları Avrupa Tüketici Merkezi uzmanlarınca yanıtlanmaktadır. 13. AB nin tüketici hakları konusundaki en son girişimleri nelerdir? AB Tüketici Politikası dinamik ve yatay bir politikadır. Dinamik olması nedeniyle sürekli değişmekte ve kapsamı genişlemektedir. Yatay olarak nitelendirilmesi ise diğer pek çok Birlik politikası ile bağlantılı olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla diğer Birlik politikalarında meydana gelen değişimler Tüketici Politikası nı etkilediği gibi Tüketici Politikası konusunda atılan adımlar da diğer Birlik politikalarında değişiklikler meydana getirmektedir. Bu çerçevede Tüketici Politikası yaşanan tüm gelişmelerden etkilenmekte ve yeni girişimlerle kendini yenilemektedir. Bugünün AB sinde tüketiciler için en önemli gündem maddelerinden birisi gıda güvenliğidir. Bu alanda 2000 yılında yayınlanan Beyaz Kitap bir dönüm noktasıdır. Aradan geçen sürede Birlik, Beyaz Kitap ta yer alan hedeflerini gerçekleştirmek için çalışmıştır. Nitekim 21. yüzyıla yakışır bir gıda güvenliği sistemi oluşturulması konusunda muazzam yol alındığı bilinmektedir. Beyaz Kitap hedefleri çerçevesinde atılan adımlardan birisi de 1831/2003 sayılı hayvan yemlerinde kullanılan katkı maddelerine ilişkin Konsey Tüzüğü dür. Tüzük ile hayvan yemlerinin pazara sürülmeden önce resmi denetime tabi tutulması amaçlanmaktadır. Tüketiciler için gıda güvenliği önceliğini korurken gıda ve sağlık arasındaki ilişkinin de yeni gündem maddelerinden biri haline geldiği görülmektedir. Başta obezite olmak üzere pek çok sağlık problemi bugün Birlik sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlar için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Ayrıca, insanların yaşam stili, kişisel seçimleri ya da kültürel tercihleri söz konusu olduğundan müdahale edilmesi oldukça güç bir alandır. Konu, Birlik gündemine giderek daha fazla girmektedir. AB Komisyonu nun 2003-2008 yılları arasında geçerli olan Kamu Sağlığı Programı kapsamında beslenme ve fiziksel etkinlikler konusu öncelikler arasında yer almaktadır. Komisyon, son olarak, üreticilerden çocuklara yönelik abur cubur reklamlarını durdurmalarını ve kolay anlaşılır etiketler kullanmalarını istemiştir. Birliğin izlediği Tüketici Politikası açısından son derece tartışmalı olan konulardan birisi de genetik olarak değiştirilmiş ürünlerin pazarda dolaşımıdır. Bu konuda pek çok 17

tüketicinin çok ciddi çekinceler taşıdığı bilinmektedir. Konu, esas olarak, 1829/2003 sayılı Konsey Tüzüğü ve bu Tüzüğün uygulamasına ilişkin 641/2004 sayılı Komisyon Tüzüğü ile düzenlenmektedir. Yasal düzenlemelerle; genetik olarak değiştirilmiş gıdaların ve hayvan yemlerinin izlenmesi ve onaylanması, mevcut ürünlerin bildirilmesi, izin için başvurulması, ürünlerin etiketlenmesi gibi konulara ilişkin yöntem ve kurallar belirlenmektedir. Avrupa Birliği Tüketici Politikası nda son dönemde atılan bir diğer önemli adım Haksız Ticari Uygulamaları Önlemeye İlişkin Direktifin çıkarılmasıdır. Söz konusu Direktifin amacı AB çapında tüketici korumasını ortak standartlar üzerine oturtmaktır. Ayrıca 2007 yılı itibariyle Birlik çapında uygulanacak olan bu Direktif ile, ilk defa olarak haksız ticari uygulamalara AB çapında bir yasak getirilmektedir. Direktifin tüketiciler için seçenekleri artırması, rekabet ortamını geliştirmesi ve KOBİ lerin önünde yeni ufuklar açması beklenmektedir. AB Tüketici Politikası ndaki mevcut gelişmeler bu politikanın geleceğine de ışık tutmaktadır. Önümüzdeki dönemde Birlik öncelikle Beyaz Kitap çerçevesinde belirlediği hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını sürdürecektir. Ayrıca 2004-2007 dönemi için de öngörüler yapılmıştır. Bu çerçevede hizmetlerin güvenliğinin sağlanması konusunda yeni politikalar üretilebilmesi için yasal ve teknik tecrübenin artırılması hedeflenmektedir. Tüketici Politikası nın geleceğine bakıldığında gıda dışı ürünlerin güvenliğinin sağlanmasının da önemli bir yer kaplayacağı görülmektedir. Ayrıca Birliğin izleme ve denetim faaliyetlerinin geliştirilmesi, bu amaçla bilgi teknolojilerinin kullanımına ağırlık verilmesi gündemdedir. Komisyon, 6 Nisan 2005 te, 2007-2013 dönemi için bir strateji belgesi benimsemiştir. Stratejide özellikle birey odaklı politikalar geliştirilmesi öngörülmektedir. Tüketici Politikası nı önümüzdeki dönemde ilgilendirmeye devam edecek olan meselelerden birisi de e-ticaret olacaktır. Artan internet kullanımı online alışveriş imkanlarını beraberinde getirmektedir. İnternet aracılığıyla tüketicilerin ulaştıkları ürünlerin sağlık ve güvenliğinin sağlanması, tüketicilerin yanıltıcı reklamlardan internet ortamında da korunması gibi konular Birlik gündeminde daha şimdiden yerini almaya başlamıştır. 14. Özellikle İç Pazar hedefleri bağlamında değerlendirildiğinde AB Tüketici Politikası başarılı olmuş mudur? 24 Kasım 1999 tarihli İç Pazar a İlişkin Komisyon Tebliği, Avrupa Birliği nin İç Pazar a ilişkin 5 yıllık stratejisini ve önceliklerini ortaya koymuştur. Tebliğde belirlenen 18

önceliklerden ilki AB vatandaşlarının yaşam kalitesini yükseltmektir. AB vatandaşlarının yaşam kalitesini yükseltmek için izlenmesi gerek yollardan birisi olarak da vatandaşların sağlık ve güvenliklerinin artırılması, ekonomik çıkarlarının iyileştirilmesi belirlenmiştir. İç Pazar ın yaşam kalitesini yükseltme hedefine ulaşmasında en etkili araçlardan birisi Tüketici Politikası dır. Bugünkü koşullarda Avrupa Birliği, Tüketici Politikası sayesinde tüketicilerin sağlıklarını ve güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını koruma konusunda önemli mesafe kat edilmiştir. İç Pazar, ürün ve hizmetlerin sınırlar olmaksızın serbestçe dolaşımını getirmiştir. Ancak bu serbest dolaşımın reel olarak da geçekleşebilmesinin ön koşullarından birisi tüketici güvenidir. AB Tüketici Politikası, ürün ve hizmet güvenliğini esas alan yasal düzenlemeler ile tüketici güveninin oluşmasına önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca ürün ve hizmet güvenliği konusunda üye devletlerdeki farklı yasaları ortak bir zemine oturtma yönündeki Birlik girişimleri İç Pazar ın gelişiminde etkili olmuştur. İç Pazar ın gelişiminde ortak para birimi Euro nun dolaşıma çıkmasının da etkili olduğu bilinmektedir. AB için zorlu bir sınav olan tek paranın dolaşıma çıkması başarıyla atlatılmıştır. Böylelikle Birlik içerisindeki tüketiciler aynı ürünün değişik ülkelerdeki fiyatını çok daha kolay kıyaslar hale gelmişlerdir. Daha uygun fiyat ve koşullardaki ürüne ulaşmak tüketici için kolaylaştıkça Birlik içerisinde ülkeler arası ticaret artmıştır. İç Pazar hedefleri bağlamında Tüketici Politikası na bakıldığında başarılı olduğunu söylemek mümkündür. Birlik sınırları içerisinde dolaşan ürün ve hizmetler için belirli koşul ve standartlar Tüketici Politikası ile bağlantılı olarak gelişmiştir. Ayrıca kusurlu ya da zararlı ürünler konusunda yapılan düzenlemeler tüketici güvenliğinin tesisinde etkili olmuştur. Tüketici Politikası nın bir diğer önemli getirisi üretimde kalite anlayışının yaygınlaşmasını sağlamak ve tüketici güvenliği ve sağlığını rekabet politikasının önceliklerinden biri haline getirmek olmuştur. İç Pazar hedefleri çerçevesinde bakıldığında Tüketici Politikası alanında daha atılması gereken adımlar olduğu da görülmektedir. Değişen tüketici öncelikleri ve koşulları ile birlikte kendini bu değişikliklere adapte eden Tüketici Politikası nın kapsamı önümüzdeki dönemde daha da genişleyecektir. Başta e-ticaret olmak üzere Tüketici Politikası çerçevesinde yeni düzenlemelere gidilecektir. Söz konusu düzenlemelerin İç Pazar ın gelişimini olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Tüketici Politikası kapsamında bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaların İç Pazar ın gelişimine katkı sağladığı açıktır. Ancak İç Pazar hedefleri bağlamında tüketicinin sağlığı, güvenliği ve ekonomik çıkarının korunması alanında yapılanların yeterli 19

olduğunu söylemek mümkün değildir. Örneğin 2004 yılının Mayıs ayında Birliğin üye ülkelerin sayısı 15 ten 25 e çıkmıştır. İç Pazar genişlemiş ve bu durum Tüketici Politikası alanında yeni ihtiyaçları beraberinde getirmiştir. 15. Türk tüketici mevzuatının AB tüketici mevzuatına ve uygulamalarına uyum durumu nedir? Türkiye de tüketicinin korunması ile ilgili mevzuatın temeli 1982 Anayasası na dayanmaktadır. Ancak 1982 Anayasası nda tüketiciyi ilgilendiren yasal düzenlemeler, farklı kanunlar altında gerçekleştirilmiştir. Tüketicinin korunması konusunun tek bir çatı altına alınması ise 8 Eylül 1995 tarihinde yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile mümkün olmuştur. Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından aşağıda sıralanan konular yaptırım ve esaslara bağlanmıştır: Ayıplı mal ve hizmetler, satıştan kaçınma, taksitli satışlar, kampanyalı satışlar, kapıdan satışlar konusunda satıcının yükümlülüğü, tüketici kredisi, süreli yayınlar, etiket, garanti belgesi, tanıtma ve kullanma kılavuzu, onarım, bakım ve diğer satış sonrası hizmetler, kalite denetimi, tüketicinin eğitilmesi. 19 Böylece, tek ve kapsamlı bir kanun ile tüketicinin korunmasına hukuki bir temel kazandırılmıştır. Bunun yanı sıra tüketici kanununun uygulanmasından ve gözetiminden sorumlu yapı da 1995 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile oluşturulmuştur. Kanunun uygulanması ve denetiminden sorumlu kuruluş olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı belirlenmiştir. Kanun ile oluşturulan Tüketici Konseyi tüketicinin korunması alanında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile diğer bakanlıklar arasındaki koordinasyonu sağlamakla görevlendirilmiştir. 1995 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu nun AB müktesebatı ile uyumu incelendiğinde bazı eksiklikler tespit edilmiştir. Bu eksiklerin giderilmesi amacıyla Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 4822 sayılı Kanun, 14 Mart 2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun da yapılan değişiklikler ile bu alandaki AB mevzuatına önemli ölçüde yaklaşılmıştır. 4822 sayılı Kanun asgari garanti süresini iki yıla yükseltmek, kapıdan satışları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nın iznine tabi hale getirmek,elektronik ticareti mesafeli satışlar başlığı altında ele almak gibi pek çok önemli yeniliği içermektedir. Türkiye de tüketicinin korunması alanında atılan bir diğer önemli adım 2002 yılında Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanmasına ve Uygulanmasına Dair Kanun un kabul edilmesi olmuştur. Kanun ile malların tüketici sağlık ve güvenliğine uygun 19 Avrupa Birliği nin Tüketici Politikası ve Türkiye nin Uyumu, İKV Yayınları, Aralık 2001, s.53-54 20