Günaydın, Bugünlerde Türkiye ekonomisi için öne çıkan değişken kur. Kur un bir dengeleyici olarak işlev gördüğünü geçen haftaki yazılarımızda işleyerek çalışma prensiplerinin üzerinde durmuş ( Sihirli Üçgen ) ve bir denge değer hesaplamaya çalışmıştık ( Sonu Hep Sızı Hüsran, Dolar karşısında 2,02). Bu çerçevede TCMB nin kur müdahalesini incelemeye devam edebiliriz. Başlıktaki Isırılan Elma literatürde Original Sin olarak ifade edilen olgu, ülkelerin borçlanma konusunda yaşadıkları zorluğu anlatmakta. Buna göre; Hz. Adem ve Hz. Havva peygamberlerden gelen günah olarak düşünülen durum, 1999 yılında ekonomistler Barry Eichengreen ve Ricardo Hausmann tarafından ortaya atılan bir yaklaşım. Bu yaklaşıma göre ülkeler, yurt dışında kendi para birimlerinden borçlanamadıkları için özellikle ABD Doları faizine karşı ülkelerin borçlanma koşullarının hassasiyet göstermesine işaret etmekte. Dünya da Borçlanma Koşulları 200% 180% 160% 140% 120% 100% 80% 60% 40% 20% ABD Türkiye 2Y Türkiye 10Y (sağ eksen) 22% 17% 12% 7% 0% 2% 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kaynak: Bloomberg Bunun sonucu olarak ABD de faizlerin yukarı gittiği dönemlerde Gelişmekte Olan Ülkeler de çeşitli sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Tahminen 1994 yılında Meksika nın yaşadığı ve literatürde Tekila Krizi olarak bilinen olay bunun en iyi örneği. 1994 yılında Meksika merkez bankası, rezervlerini hızla tükettiği için ülke risk primi son derece hızla yükseldi (artan risk primine Cuma günkü yazımızda değinmiştik). Sabit Kur rejimi uygulayan banka, en sonunda dayanamayarak Meksika Pesosu nu serbest bırakmak zorunda kaldı. Güçlü bir devalüasyon ile ülke ekonomisi yeniden dengelendi. Bu süreçte, hızlı sermaye çıkışları, yüksek faiz oranı neticesinde düşük seyreden yatırımlar ve yüksek işsizlik ile ülke ekonomisi durgunluk dönemine girdi.
Bu senaryonun bir benzeri aslında 2001 yılında Türkiye de yaşandı. Her ne kadar Türkiye deki durum bankacılık sektöründeki zayıflıklardan tetiklense de işin sonunda bir Ödemeler Dengesi krizine dönüşmüş oldu. Yine benzer durumu geçtiğimiz Perşembe günü Arjantin Pesosu nu devalüe etmek zorunda kalan Arjantin Merkez Bankası nda gözlemlemekteyiz. İçinden geçtiğimiz süreçte Dalgalı Kur Rejimi nde TCMB nin herhangi bir kur seviyesini savunması söz konusu değil. Bu nedenle rezervlerin tükenme riskini düşük tutmak gerekir. Her ne kadar Perşembe günü gerçekleştirilen satışlar sonucunda CDS 246 dan 274 e yükselse de TCMB nin döviz müdahalesinde ısrarcı olmaması durumunda burada iyileşme gözlemlenebilir. 23 Ocak tarihli Analitik Binaço ya göre Dış Varlıklar dan Döviz Yükümlülükleri ni arındırarak günlük kur ile incelediğimizde TCMB nin net 33 milyar Dolar rezervi bulunmakta. 48 46 Net Rezerv (ABD Doları, milyar) 44 42 40 38 36 34 32 30 Haziran Eylül Ocak Kaynak: TCMB Başkan Erdem Başçı nın Dış Varlıklar dan İç Varlıklar a geçme stratejisini kontrol ettiğimizde, yaz başından bu yana TCMB nin ifade edilen stratejiye bağlı kaldığını gözlemleyebiliyoruz.
145 140 Dış Varlıklar (USD milyar) İç Varlıklar (TRY milyar, sağ eksen) 7 6 135 130 125 120 115 5 4 3 2 110 1 105 Haziran Eylül Ocak 0 Kaynak: TCMB Peki Dalgalı Kur Rejimi nde herhangi bir seviyeyi hedeflemeyen TCMB nin doğrudan döviz satışı yapmasının amacı ne olabilir? Aslında bu sorunun cevabı TCMB nin kendi açıklamasında bulunuyor: Sağlıksız fiyat oluşumu. Başlıktaki Düşen Elma ise bu sorunun teknik cevabını vermekte. Merkez bankaları Dalgalı Kur Rejim lerinde dövize; seviye den ziyade oynaklık tan dolayı müdahale etmeyi tercih etmekteler. Müdahalelerin kur oynaklığı üzerindeki etkisi ise tartışmalı. Kimi ekonomistler müdahale nedeniyle oynaklığın arttığını düşünürken, kimi ekonomistler ise oynaklığın düştüğü görüşüne sahipler. TCMB nin de bu konuda araştırma notları bulunmakla birlikte, tam bir anlam çıkarabilmek kolay gözükmüyor. Yine de biz bu olayı 10bin feet yükseklikle kanatlarının üzerinde bulunan gövdesine göre bir hayli ufak hava frenleri ni kullanan Jumbo Jet e benzetebiliriz. İniş sırasında piste kilometrelerce uzakta ve yüksekte uçakların hava freni yapmalarının amacı hızlarını yavaşlatmaktan çok, piste değdiklerinde fiziksel olarak uçağa zarar vermeyecek hıza düşmelerini sağlayacak sürat ve buna bağlı yükseklik değişimini ayarlayabilmek. Bu da bizi başına elma düştüğü bilinip bilinmeyen Newton a ve değişim hızı (rate of change) kavramına götürmekte.
Nominal bir kur seviyesi hedeflemeyen TCMB, tıpkı piste yaklaşan bir uçak gibi kurun değişim hızını ayarlamaya çalışmakta. Değişim hızındaki ani bir değişim uçağın pisti ıskalamasıyla sonuçlanabileceği gibi döviz kuru seviyesindeki değişimden gözlemlenen ani hareketler de ülke ekonomisinin seyrini değiştirebilir. Bu nedenle TCMB nin döviz müdahalesinin etkili olup olmadığı için henüz yorum yapmak mümkün değil. Bunu, bize önümüzdeki günler gösteriyor olacak. Ancak 2011 sonu ve 2012 başında yaşadıklarımız bize TCMB nin amacına ulaşabileceği işaretlerini vermekte.
Son olarak ise döviz müdahalesinin makro-ekonomik etkilerine değinmemiz mümkün. Döviz müdahalesinin sterilize edilip edilmediğini tahminen yarınki Enflasyon Raporu toplantısında öğrenme şansımız olacak. Hatırlayacak olursak kredi büyüme politikasında TCMB; tüketici kredilerini, üretici kredilerine göre daha yavaş büyüterek arz fazlası oluşturup fiyat seviyelerini baskılamayı amaçlamaktaydı. Buna ek olarak uygulanmakta olan likidite politikası sıkılaştırıcı adımlar içermekte. Uygulanan sıkı likidite politikası sonucu piyasada faiz oranları çift hanelere yükselmiş durumda. Son olarak da döviz müdahalesi ile parasal taban daraldı. Bu da aslında sıkılaştırma yönünde atılan bir adım. Böylece kur geçirgenliği nedeniyle yükselme baskısı altında olan fiyat seviyelerinin bir miktar kompanse edilebilmesi mümkün. Zaten Cuma günü piyasa faizinin %11 oranına yaklaşmasının sebebi de parasal tabandaki daralma. Meksika 1994 krizine geri dönecek olursak, sermaye akımlarında (en azından henüz) kayda değer bir çıkış söz konusu değil. Buna ek olarak faiz oranlarını aniden arttırmayan TCMB, ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz etkileri frenliyor. Böylece arz tarafında güçlü olan ekonomi, istihdam oluşturmaya da devam etmekte. Oynaklığın yükseldiği, kurların yine baskı altında olduğu bir Pazartesi sabahı Dolar karşısında %0,50 oranında değer kazanan Türk Lirası nı iyi pilotaj dışında başka türlü açıklamak mümkün değil. Teknik seviyeler için seans başında yayınladığımız bültenimize başvurabilirsiniz: http://www.ziraatyatirim.com.tr/subpage.asp?pid=arastirma&spid=2 İyi Seanslar...