DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Benzer belgeler
Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

KEKEMELİK ÖZELLİKLER:

4 yaş Grubu NİSAN AYI BÜLTENİMİZ

Yankılama (Rezonasyon) : Kişinin sesinin niteliğini etkileyen konuşma sesinin farkında önemli rol oynayan bir süreçtir.

Artikülasyon. Artikülasyon Bozukluğu İle İlgili Bazı Bilgiler :

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ

Kekemelik; konuşurken cümle başlarındaki kelimeyi çıkaramama ya da cümle başındaki kelimeyi tekrar etme şeklinde görülen bir konuşma biçimidir.

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI

Amaç; SAĞLIK BİLİMLERİNDE ÖĞRENCİ OLMAK Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü. Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü

Etkili Konuşmanın Özellikleri

KEKEMELİK KEKEMELİK NEDİR?

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir.

DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

Otizm Spektrum Bozukluğu. Özellikleri

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

ÖZÜR GRUBUNUN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ. bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu

DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ?

Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler

DİL VE KONUŞMA PROBLEMİ YAŞAYAN ÇOCUKLARDA EĞİTİM HİZMETLERİ

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

Aile İçi Sorunlar: Evdeki kavgalar ve huzursuzluklar, ço cuğa uygulanan şiddet ve anne-baba arasındaki şiddet...

TANIM. Aşağıdaki gelişim alanlarının bir kaçında ağır ve yaygın yetersizlik ile karekterize edilir;

DERS: ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

Konuşma ve Dil Bozuklukları

KASIM AYINDA NELER YAPTIK?

DİL VE KONUŞMA YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

Etkin Dinleme. Yönetici tarafından yazıldı Salı, 03 Mart :38 - Son Güncelleme Çarşamba, 18 Mart :25. Etkin Dinleme

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 1. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

2014

10 Mayıs 2009 tarihinde uygulanan Pep-r Gelişimsel Ölçeği Değerlendirme Sonuçları: Kronolojik Yaş : 3 yaş 9 ay

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

PEK OKULLARI 1A KASIM. İzimden gelin gençler! Bocalamadan, yorulmadan, sıkılmadan Tek çıkış yolunuz budur!

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

MERYEM ALTI PATLICANI DÜŞÜRDÜ. YUSUF YEDİ DOMATESİ YIKADI. KERİM SEKİZ PATATESİ KAYBETTİ. SANEM DOKUZ PORTAKALI SAKLADI.

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI:

ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ YAZMA PROBLEMLERİ VE ÖĞRETİMİ

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

Okul fobisi nasıl gelişir?

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

DERS 7: ÇALIŞMA ÖRNEĞİ ANALİZİ. Prof. Dr. Tevhide Kargın

ÖZEL EĞİTİM VE ENGEL TÜRLERİ. VEYSEL DUDU Nevşehir

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

Türkçe dili etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Bu etkinlikler öncelikle çocukların dil gelişimleriyle ilgilidir.

Çoklu Zekâ Teorisi Ek 2

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

MY SCHOOL IS MY HOME NOW (EVİM ARTIK OKULUM) ERASMUS+ KA204 PROJESİ

Dil Gelişimine Uygun Etkinlikler

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞU OLAN ÖĞRENCİLER

Bir Hak İhlali: ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARI

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

ÖĞRENCİ GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME RAPORU

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

...ĠL MĠLLĠ EĞĠTĠM MÜDÜRLÜĞÜNE

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın

Kardeş Kıskançlığı Nedir?

Öğrenme Güçlüğü. Yrd. Doç. Dr. Emre ÜNLÜ

İlkokuma Yazma Öğretimi

KOD 1 DAVRANIŞ MR (48-72 AY) xxxxxxx DAVRANIŞ VE UYUM RAPORU. "Sorun, sorun olmadan çözümlenmelidir."

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ - Gizli ilimler Sitesi

ÖZEL BİLGE OKULLARI 2. SINIFLAR NİSAN AYI BÜLTENİ

PDR ÇALIŞMALARIMIZ. 1. Sayı / Ekim - Kasım 2016 EKİM AYI ANA SINIFI ETKİNLİKLERİMİZ KASIM AYI 3. SINIF ETKİNLİKLERİMİZ. sayfa. 2 de. sayfa.

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

Ders Tanıtım Sunumu. Elbistan Meslek Yüksek Okulu Güz Yarıyılı. Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU

bozulursa adalet yapacağını,

NİSAN 2015 BÜLTENİ. Merhaba! Nisan ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz. bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu. içindeyiz.

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

K. Ç. Tanı Süreci: ABA Programı: /Algiozelegitim

ÖFKE KONTROLÜ. Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi

İLK OKUMA YAZMAYA HAZIR BULUNUŞLUK ÇALIŞMALARI

Ses dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir.

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

AFYONKARAHİSAR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ VELİ GRUP REHBERLİĞİ PROGRAMI.. KASIM 2012

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

Hedef SÖZEL SUNUM TEKNİKLERİ. İçerik. Etkili sunum yapma tekniklerini bilme Etkili PowerPointhazırlamada ilkeleri bilme

ÖNSÖZ... IX III

PSİKOLOJİK DANIŞMA. Psikolojik Danışma Nedir?

Zihinsel Yetersizliği olan bireylere Okuma- Yazma Öğretimi. Emre ÜNLÜ

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR)

Streslere karşı 7 etkin uygulama

Öğrenme stilleri görsel, işitsel ve dokunsal olmak üzere 3 gruba ayrılır.

Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetlerinin Amacı Nedir?

Transkript:

DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 1

İÇİNDEKİLER KONU SAYFA DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞU TANIMI, SINIFLANDIRMA VE ÖZELLİKLERİ...3 DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ TANILAMA VE DEĞERLENDİRME, YAYGINLIK VE ETKİ.......9 ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU EĞİTİMİ.....11 DİL GELİŞİM EGZERSİZLERİ...13 KEKEME OLAN ÖĞRENCİLERİN ANNE BABAYA ÖNERİLER......17 KEKEME OLAN ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER...20 N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 2

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞU Tanımı, Sınıflandırma ve Özellikleri Dil ve konuşma özrünün birçok tanımı bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının konuya ilişkin yönetmeliğinde konuşma özrü Konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, eklemlenişinde, artikülâsyonunda, anlamında bozukluk bulunmasına konuşma özrü denir. şeklinde tanımlanır. Konuşmanın niteliğini etkileyen her türlü olağan dışı aksaklık konuşma akışının bozukluğudur. Dil ve konuşma bozuklukları birçok şekilde ortaya çıkmaktadır. Dil ve konuşma bozukluklarını aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür; A. Konuşma Bozuklukları 1. Söyleyiş Bozuklukları ( Artikülâsyon Bozuklukları) Atlama ( Sesin Düşürülmesi) Yerine Koyma ( Sesin Değiştirilmesi) Sesin Eklenmesi Sesin Bozulması 2. Ses Bozuklukları Ses Perdesi Bozuklukları Ses Yüksekliği Bozuklukları Ses Kalitesi Bozuklukları N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 3

3. Konuşma Akışındaki Bozukluklar Acele-Karmaşık Konuşma Kekemelik B. Dil Bozuklukları 1. Gecikmiş Dil 2. Söz Yitimi 3. Belirli Dil Yetersizlikleri C. Diğer Dil ve Konuşma Bozuklukları 1. Beyin Felci ile İlgili Dil ve Konuşma Bozuklukları 2. İşitme Bozukluğuna Bağlı Konuşma Bozuklukları 3. Yarık Damak ve Yarık Dudakla İlgili Konuşma Bozuklukları 4. Zekâ Geriliği, Öğrenme Bozukluğu ve Duygusal Problemlere Bağlı Dil Bozuklukları 6. Bilingualizm ve Yöresel Konuşmalara Bağlı Dil Bozuklukları A. Konuşma Bozuklukları Konuşma, konuşmayı sağlayan organların, kasların, sinirlerin yapısıyla, işlevleriyle ilgili motor bir süreçtir. Bu organların, kasların, sinirlerin yapısında ya da işlevlerindeki herhangi bir bozukluk konuşma bozukluğudur. Konuşma bozukluğunda sorun doğrudan zihinsel algılama ile ilgili değildir. Çocuk, sesleri, dilin yapısını ve özelliklerini bilse bile bu organları kullanamadığı için N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 4

sesleri çıkaramamaktadır. Örneğin, işitme engelli bir çocuğun zihinsel bir problemi olmadığı halde konuşamaması işitme 1. Söyleyiş(Artikülâsyon) Bozuklukları Artikülâsyon, nefesin gırtlaktan çıktıktan sonra yutak, ağız ve burundan oluşan üçüncü ekip organlarında (Dil, damak, diş, dudak) konuşma dilimizin geleneksel seslerine dönüşüp biçimlenmesidir. Artikülâsyon teriminin yanı sıra boğumlama, eklemleme, telaffuz ya da oynaklama terimleri de kullanılır. Söyleyiş bozuklukları, konuşanın söyleyişinde değil, dinleyenin kulağındadır. Diğer bir deyişle dinleyici, konuşma seslerini; yer değiştirmiş, atlanmış, eklemeler ve çarpıtmalar yapılmış gibi algılıyorsa söyleyiş bozukluğu var demektir. Konuşan kişi ses birimlerini (fonemleri) nasıl çıkarırsa çıkarsın, işitenlere yanlış gelmedikçe fonemler doğru söylenmiş sayılmaktadır. Artikülâsyon bozukluğu dört değişik türde görülür: Atlama( Sesin Düşürülmesi) Atlama ( Omissions) yanlışlarında sözcüklerin yalnızca bir kısmı söylenir. Araba yerine arba, Havlu yerine avlu, Saat yerine Sat örneklerinde olduğu gibi bazı sesler düşürülmektedir Yerine Koyma (Sesin Değiştirilmesi) Sesin değiştirilmesi ( Substitutions) sık görülen artikülasyon bozukluklarındandır. Sözcük içinde çıkarılması güç gelen bir ses, çıkarılması kolay gelen bir sesle değiştirilir. Çizgi yerine Çisgi, Para yerine Paya gibi ses değişiklikleri görülür. Bazen de sözcük içindeki seslerin yer değiştirmesi olabilir. Kitap yerine Kipat örneğinde olduğu gibi Sesin Eklenmesi ( Additions) Sözcüğün aslında bulunmayan başka seslerin eklenerek söylenmesidir. Genellikle birbiri ardına gelen iki ünsüzün arasına bir ünlü ekleyerek söylenmesi şeklinde görülür. Saat yerine Sahat, Spor yerine Sipor, Recep yerine İrecep gibi Resim 1.7: Arkadaş çevresi öğrenilmiş artikülasyon bozukluğuna sebep olabilir Sesin Bozulması ( Distortions) Sesin bozulması ( Çarpıtmalar) durumunda sesler tam doğru olmamakla birlikte gerçeğine yakındır. Ses, konuşma dilinde olmayan yeni bir ses olarak çıkarılır. Gelir yerine Gelix - Geliy ya da Gelüm gibi Daha çok yöresel olarak çıkarılan sesler buna örnek teşkil eder. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 5

2. Ses Bozuklukları ( Voice Disorders) İnsan sesinin üç özelliği vardır; ses perdesi, yüksekliği ve kalitesi. Bu üç özellikteki bozukluklar konuşan ve dinleyen için estetik açıdan rahatsız edicidir ve iletişime engel olur. Sesleme(fonasyon): seslenme bozuklukları özellikle erken çocukluk döneminde ve ilköğretim çağındaki çocuklarda sık rastlanan bir bozukluktur. Bunun temel nedeni de bu yaş grubu çocukların oyunda ve etkinlikler esnasında aşırı yüksek sesle konuşmaları ya da bağırmalarıdır. Ses Perdesi: Kişinin sesi perde bakımından yaşına ve cinsiyetine göre olması gerekenden daha alçak (pes) ya da yüksek (tiz) olursa toplumsal açıdan engellemelerle karşılaşır ve iletişimi zayıflar. Normal konuşmada yüksek ve alçak tonlar arasında yumuşak geçişler vardır. Bu perde geçişleri vurgulamayı sağlar ve konuşmayı monotonluktan kurtarır. Ses perdesi kırılmaları adölesan dönemde yaygındır. Sonraki yaşlarda devam etmesi iletişim sorunları yaratabilir. Ses Yüksekliği: Çok zayıf ya da fazla yumuşatılmış bir ses belli uzaklıktan ve gürültülü ortamlarda anlaşılmayı güçleştirir. Çok yüksek ses ise, özellikle hoş olmayan bir ses niteliği varsa, dinleyici açısından rahatsız edici olmaktadır. Ses Kalitesi / Tonu Ses kalitesini tanımlamada genizsizlik (nazality) ve boğukluk (hoarseness) özellikleri dikkate alınır. Genizsizlik, burun boşluğundan geçen havanın miktarı ve tınlama (rezonans) için burun boşluğunun ne ölçüde kullanıldığıyla ilgilidir. Bir kişinin sesinin kronik şekilde boğuk olması ciddi larynx (gırtlak) sorunu olduğuna işaret etmektedir. Kronik boğuk sesli kişi bir uzmana gösterilmelidir. 3. Konuşma Akışındaki Bozukluklar Bir konuşmanın akışı, süre, hız, ritim ve akıcılık içerir. Konuşma akışında duraksamalar konuşmacının anlaşılmasını güçleştirir. Bu durum dikkati çekecek kadar sık ve yaygın olduğunda bozukluk olarak kabul edilir. Acele-karmaşık konuşma Çoğunlukla kekemelik ile karıştırılan bu durum, aşırı konuşma hızı ile birlikte düzensiz cümle yapısını, söyleyiş problemlerini içerdiği gibi kekemeliğin problemi olan konuşmaya başlama güçlüğünü de içerir. Acele-karmaşık konuşanlar hızlı ve düzensiz söyleyiş biçimleri nedeniyle söylemek istediklerini anlatamazlar. Kekemelerin aksine bozukluklarının farkında değildir. Konuşabilirler ve nadiren kekelerler. Kekemelik( Ritim Bozukluğu) Konuşma özürleri arasında en eskiden bilinenidir. Kekemelik, konuşmanın akıcılığı ve ritmi ile ilgili bir iletişim bozukluğudur. Konuşmada uygun olmayan duraklamalar ve tekrarlar konuşmanın doğal akışını etkiler. Kekemelik, kişinin konuşmaya N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 6

başlayamama, duraklama, bazı sesleri uzatma, tekrar etme, bazı vücut hareketleriyle (Sık tekrarlanan el-kol hareketleri, mimikler) konuşmanın sapma göstermesi şeklinde görülür. B. Dil Bozuklukları Kimi insanlar düşüncelerini sözcüklerle anlatamadıkları için ya da duyduklarından anlam çıkaramadıkları için sözlü iletişimde zorluk çekerler. Bu kişiler, dil sembollerinin kullanımında sorunu olan kişilerdir. Bir insanın yeterli söyleyişi, sesi ve konuşma akışı olabilir; ancak konuşması anlamlı olmayabilir. Sesleri, sözcükleri, heceleri rasgele ve anlamsız bir düzende bir araya getirir, dil sembollerini uygun şekilde kullanamaz. Bu kişilerin dil bozuklukları vardır. Gecikmiş Konuşma: Çocuklar yaşıtlarıyla kıyaslandığında beklenen zamanda dillerini geliştiremezlerse, anlama ve anlatmada güçlükleri varsa, bu durum gecikmiş konuşmadır. Aslında gecikmiş konuşma, çoğu zaman çocuğun bebeklik döneminde geçirmesi gereken konuşma gelişim aşamalarından birine takılıp kalması veya o aşamalardan birine dönüş yapması durumudur. Gecikmiş konuşma problemi olan çocuklarda bazı belirtiler görülür. Bazılarında cümle kurmada güçlük ve gecikmeler olur. Anlatmak istediklerini sözel yolla aktarmak yerine vücut hareketleriyle (Parmakla gösterme, fırlatma, vurma vb.) anlatmayı tercih ederler. Çıkardıkları sesler dinleyen tarafından anlamsız bulunur. Gecikmiş konuşma problemi olan çocuklar başkalarının konuşmalarına ilgi duymazlar ve dinlemezler. Bazıları toplumdan uzak durma eğilimi gösterirler. Duvarlara vücudunu sürtmek, bir başkasının elini tutmak, sıkmak gibi hareketler de gözlenebilir Gecikmiş konuşma, zekâ geriliği, uzun ve ağır hastalık geçirme, işitme kaybı, otizm ya da serebral palsi gibi problemler, doğum travmaları, konuşma organlarındaki koordinasyon (uyum) bozukluğu, sevgi eksikliği, duygusal problemler ve çevre etkisi gibi birçok nedenden dolayı gerçekleşebilir. Söz Yitimi (Aphasia): Bireyde zekâ geriliği, bellek bozukluğu, işitme özrü ve konuşma organlarında bozukluk olmadığı halde konuşma işlevinin yerine getirilmemesi durumudur. Bir beyin hasarı sonucu oluşan fonksiyonel bir bozukluktur. Beyindeki ilgili alanların tahribi sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybıdır. Genelde afazi (söz yitimi/aphasia) birden ortaya çıkar, ancak beyin tümörü gibi yavaş ilerleyen hasarlarda ise zamanla oluşabilir. Afazili çocuklar şaşkındır ve duygusal yönden tutarsızlık gösterir. Yaygın sözleri hatırlayamaz ve basit N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 7

komutlar dışındakileri anlayamaz. Afazi tanısı olan çocuklar bireyselleştirilmiş eğitim programından yararlandırılmalıdır. Ayrıca konuşma terapisi desteği alınmalıdır. Belirli Dil Yetersizlikleri: Herhangi bir beyin sarsıntısı geçirmediği halde dil becerilerinin, bilişsel ve sosyal becerilerinin gerisinde olması durumudur. Bu çocuklarda toplumsal uyumda bir problem ya da zihinsel bir yetersizlik olmayabilir. Fakat dili etkin olarak konuşamamaktadırlar. Bu durum konjenital söz yitimi veya gelişimsel söz yitimi olarak adlandırılır. Çoğunlukla beyin fonksiyonlarındaki eksiklikten meydana gelir ve bir çeşit öğrenim yeteneksizliği sayılabilir. C. Diğer Konuşma Bozuklukları Beyin Felci İle İlgili Dil ve Konuşma Bozuklukları: Beyindeki herhangi bir zedelenme nedeniyle zayıflık ve felç içeren bir durumdur. Beyin felci problemi olan çocuklar için konuşma ve dilin kazanımı oldukça zordur. Çoğunda algısal motor ve bilişsel yetersizlik bulunur. Kas gücü ve koordinasyonları da zayıftır. Bu nedenle zihinsel olarak normal gelişim gösterseler de kaslarını yeterince kullanamadıkları için sesleri çıkarmada zorluk çekerler. Beyin felçli çocukların hepsi aynı derecede zarar görmezler. Konuşma problemi, beyindeki zedelenmenin derecesi ve konuşma organlarını etkileme durumuna göre farklı derecelerde ortaya çıkabilir. İşitme Bozukluğuna Bağlı Konuşma Bozuklukları İşitme organlarından herhangi birindeki, sesleri beyne taşıyan sinirlerdeki ya da beyinde işitmeyle ilgili bölgedeki herhangi bir motor yetersizlikten dolayı, bireyin sesleri duyamaması konuşma seslerinin öğrenilmesini de engeller. İşitmedeki kayıp ne kadar büyük olursa konuşmadaki sorun da o kadar büyüktür. İşitme yeteneğini tamamen kaybetmemiş olanlar eğitim ve işitme cihazı kullanımının da etkisiyle konuşabilmektedirler. Ancak normal işiten yaşıtı çocuklarla karşılaştırılacak olursa konuşmasında bozukluklar görülebilmektedir N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 8

Yarık Damak Ve Yarık Dudakla İlgili Konuşma Bozuklukları Yarık damak ( kurtağzı), ağız boşluğunun üst kısmında açıklık olması durumudur, Yarık dudak ise ( Tavşan dudak) üst dudakta tek ya da iki yanlı yarıklık olması durumudur. Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte annenin hamilelikteki sağlık durumu, beslenme bozukluğu ile fetüsün üzerinde rahim içi baskıların oluşmasının etkili olduğu düşünülmektedir. Yarıklar cerrahi yolla düzeltilebilir ya da yapay olarak kapatılabilir. Tıbbi müdahale sonrası süreçte ise konuşma eğitimine başlanmalıdır. Ancak dudak ve damaktaki bu kusurların tedaviden sonra konuşmanın ne ölçüde düzelebileceği belirlenemez. Zekâ Geriliği, Öğrenme Bozukluğu Ve Duygusal Problemlere Bağlı Dil Bozuklukları Zekâ geriliği olan çocuklarda ve duygusal problemi olan çocuklarda her türlü dil bozuklukları daha sık görülmektedir. Yaygın olarak da Gecikmiş Dil görülmektedir. Zekâ geriliğinden kaynaklanan algılama bozukluklarından dolayı dili diğer çocuklara nazaran daha geç öğrenirler, telaffuzda zorlanırlar ve anlatmak istediklerini ifade edemezler. Altı yaşına gelen çocuklar artık bir eğitim alabilecek zihinsel gelişim düzeyine gelirler. Öğrenme bozukluğu olan çocuklarda ise henüz bu hazırlık söz konusu değildir. Disleksi olarak adlandırılan öğrenme bozukluğunda çocuklar, öğrenmeye yardım eden zihinsel organizasyon bakımından yeterli değildir. Dislekside konuşmada bir engel olmadığı halde sesli ve sessiz okumada ve anlamada görülen bir bozukluk söz konusudur. Zekâsı, görmesi, işitmesi yeterli olmasına rağmen okuma öğreniminde başarısızdırlar. Bu durum merkezi sinir sistemindeki bir bozukluktan kaynaklanır. En belirgin özelliği harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıdır. Disleksili çocuklarda sık karşılaşılan özellikler; b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 sayılarını ters algılama, ne yi en, 3 ü E,32 yi 23 olarak algılama, okurken kelimeleri atlama, yön ve zaman kavramlarında zorlanma, gecikmiş ya da yetersiz konuşma, konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede zorluk, okunmayan el yazısı sıralanabilir. Duygusal problemi olan N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 9

çocuklar daha çok bir tepki olarak konuşmamayı ya da ilgi çekmek için farklı, eksik, hatalı konuşmayı seçerler. Ebeveyn yokluğu, kötü muamele, yetersiz ilgi, yaşıtlarından kabul görmeme gibi birçok duygusal problem çocukta başta gecikmiş dil olmak üzere birçok dil problemine neden olabilir. Bilingualizm ve Yöresel Konuşmalara Bağlı Dil Bozuklukları İki lisanlılık ( Bilingualizm), iki lisana aynı zamanda maruz kalmayı ifade eder. İki dilin konuşulduğu ev ortamı, her iki dilin konuşmaya başlangıcında geçici gecikmeye neden olur. Fakat çocuklar genellikle 5 yaşından önce iki dili de ustaca konuşabilirler. Ayrıca yöresel dil kullanımları ve şive farklılıkları da çocukların dili yanlış öğrenmelerine, telaffuz zorlukları yaşamalarına neden olmaktadır. Yöresel konuşmalarda bir çeşit bilingualizm sayılabilir. VE ETKİ DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ TANILAMA VE DEĞERLENDİRME, YAYGINLIK 1. Tanılama ve Değerlendirme Konuşma özrünün düzeltilmesi ve konuşmanın geliştirebilmesi için konuşmadaki problemin doğru değerlend rilmesi gerekir. Ağır derecede kekemelik, işitme özrüne bağlı konuşma problemi, damak ve dudak yarıklığı gibi bazı konuşma ve dil problemleri çok belirgindir. Fakat bazı konuşma problemleri bu kadar belirgin olmayabilir. Eğitim yönünden konuşmanın değerlendirilmesi ve teşhis konulabilmesi için tarama ve vaka incelemesi olmak üzere iki aşamalı bir yol izlenir. a) Tarama Konuşması yaşına ve cinsiyetine uygun olanla olmayanı ayırmak için yapılan bir değerlendirmedir. Genellikle rehberlik ve araştırma merkezi uzmanlarınca yapılır. Taramalar değişik araç gereçlerle yapılabilir. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 10

Taramada çocuk, önceden hazırlanmış bir konuda konuşturulur. Konuşmayı uzman dinler ve gözler. Konuşmada yaşına ve cinsiyetine uymayan noktalar varsa bunu bir işaretle belirler. Taramalarda genel olarak 5 6 cümlelik testler kullanılır. Okuma bilenlere testlerdeki cümleler okutulur. Okuma bilmeyenler ise uzmanın söylediklerini tekrar eder. Tarama ön hazırlık, uygulama ve değerlendirme olmak üzere üç aşamadan oluşur. b) Tanılama-Vaka İncelemesi Konuşma özrünün türünü, derecesini, hayatını nasıl etkilediğini, özrün nedenlerini, sağaltımın güçlüğünün kestirilmesini, hangi yöntemlerin kullanılabileceğini kararlaştırmaya yardımcı olacak bilgileri toplayıp değerlendirmeye vaka incelemesi denilir. Vaka incelemesi, özre tanı konması rehberlik ve araştırma merkezlerinde, üniversitelerde hastane ve kliniklerde uzmanlarca yapılır. 2. Yaygınlık ve Etki Konuşma özrü tek bir problem değildir. Konuşma özründe birden fazla problem neden olmaktadır. Kimi zaman konuşma özrüne bu problemlerden biri neden olurken bazen de bu problemlerin birkaçından dolayı konuşma özrü ortaya çıkmaktadır. Konuşma özrü özel eğitim alanı içinde en yaygın olan problemlerden biridir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada konuşma özürlü oranı %10 civarında bulunmuştur. Konuşma, bireyin hayatında iletişim için en çok kullanılan araç olması nedeniyle bireyin hayatını en olumsuz etkileyen özürlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Konuşma ve dil problemleri sadece problemli olan bireyi değil çevresindekileri de olumsuz etkilemektedir. Çevresindekiler de onu anlamakta zorluk çekeceklerdir. Ayrıca konuşma ve dil problemi olan çocukların aileleri ve öğretmenleri de diğer insanların bu sorun nedeniyle onunla alay edilmesini engellemek ve sabırla onu dinlemek zorundadırlar. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 11

KONUŞMA BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA İZLENECEK YOLLAR Artikülasyon bozukluklarını düzeltme çalışmaları dört aşamada gerçekleştirilebilir: 1.Nedenleri ortaya çıkarmak. Çocuğun probleminin giderilmesi için doğru bir tanılama gerekir. Tanılama ile birlikte nedenlerin ortaya çıkarılması da önemlidir. Eğer çocukta artikülasyon bozukluğunun nedeni yapısal bir bozukluksa, çoğu tıbbı tedavi ile düzeltilebilir, neden işitme engeline bağlı ise uygun tedavi ve işitme aracı kullanılır, zeka düzeyi düşük çocuklarda zeka seviyesine göre terapinin düzenlenmesi ve çocuğun mevcut kapasitesinden en iyi şekilde yararlanılması gerekir, aile atmosferi ve duygusal uyumsuzluk gibi engeller için psikolojik çalışmalar yapılmalıdır. 2.Çocuğun probleminin farkına vardırılması. Çocuğun probleminin farkına vardırmak ve terapiye istekli hale getirmektir. Çocuğun bozuk çıkardığı sesler çocuk ve eğitimcisi tarafından beraberce listelenir. Böylece çocuk hangi sesleri çıkaramadığını bilir ve bu seslerle çalışma yapacağının farkına varır. 3.Özürlü sesin düzeltilmesi. Artikülatör kaslar: çene-dudak-dil-ağız kasları gereği gibi işlemiyorsa; Yeni sesin konuşmada kullanilir hale getirilmesi, Terapinin sona erdirilmesi ve vaka incelemesi, Üfleme çalışması :Kibrit,mum, söndürme,kağıt üfleme pervane döndürme, Sakız çiğneme çalışması, Yalama çalışması: Dudaklara reçel, bal gibi tatlılar sürülerek yalama çalışmaları ile dil, dudak ağız kaslarının gelişmesinin sağlanması, Islık çalma çalışması, Dil yuvarlama çalışması, Dişleri birbirine vurma çalişmasi, Dudakların enlemesine, uzunlamasına açılıp kapanma çalışması, Daha sonra sesin düzeltilmesi için; Çocuk yanlış çıkardığı sesin doğrusunu çok dinlemeli,duymalı sesin doğrusu işitme merkezinde yer etmelidir, Sesin çalışması: Ele alınan yeni ses uyarı, taklit, fonatik değiştirme ve doğru sesli sözcükleri kullanarak öğretilebilir, Ayna karşisinda dogru sesi çikarma çalişmasi, Hece çalışması, Kelime çalışması, Atasözleri,deyimler gibi karmaşik kelime çalişmalari. 4.Artikülasyon çalışmasının sonlandırılması. Bu aşamalar izlenerek aile, ögretmen ve terapistin yardimi ile artikülasyon bozuklugu olduguna karar verilen çocuklar konuşmayi daha kolay ve kisa zamanda kazanabilir. Artikülasyonu olan her çocuk yardimla ve düzenli çalişma ile konuşmasini düzeltebilir. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 12

ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU EĞİTİMİ Aile çocukta artikülasyon bozukluğu olduğunu düşünürse; Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine başvurarak artikülasyon testi yaptırmalı ve artikülasyon çeşidi, hatalı seslerin sayısı ve başta sonda ya da ortada mı olduğu hakkında bilgi almalıdır. Anne-babalar bir uzmanla diyaloğa geçerek çocuğun konuşma terapisinden faydalanmasını sağlasalar da, bununla yetinmeyip evde çocuklarıyla bireysel olarak ilgilenmelidir. Yapısal bozukluk ve duygusal çatışmaya dayalı olmayan artikülasyon bozuklukları ailenin özverisiyle düzeltilebilir. Anne baba bu çalışma esnasında sevecen ve sabırlı olmalı hatalı seslerin birden düzeleceğini düşünmemelidir. İlk çalışma olarak aile çocuğun ağız, dudak, dil v.b artikülatör organlarındaki kasları çalıştırma alıştırması yaptırmalıdır. Bunun için çocuk sakız çiğneyebilir, dudak kaslarını çalıştırmak için üfleme çalışması, dudaklara bal sürerek dudak yalama çalışılması, a-o harfleriyle ağız yuvarlama hareketleri, diş takırdatma hareketleri yapabilir. Aile çocuğun hatalı çıkardığı sesleri tespit ederek içinde bu seslerin bulunduğu kelimelerden oluşan bir listeyi çocukla beraber hazırlayarak çocuğun listedeki kelimelerden haberdar olması sağlanabilir. Bu listeyi bazen yanlış bazen doğru telaffuz ederek okumalı ve her yanlış okunan telaffuzu bir işaretle belli etmesi istenir, daha sonra bütün kelime doğru telaffuz edilerek okunur ve çocuğun dikkati doğru sese çekilir. Çocukla beraber, hatalı çıkarılan seslerden ve kelimelerden oluşan bir hikaye hazırlanır, önce çocuk okur sonra aile doğrusunu okur, çocuk tekrar okuyarak kendi yanlışlarını işaretler. Burada amaç çocuğun doğru sese dikkatini çekmek ve doğru telaffuz etmesini sağlamaktır. Çocuk ve aile ayna karşisina geçerler, önce aile çocukla beraber hazirlanan kelime listesinin dogrusunu okur, sonra çocuktan okumasini ister, çocuk ebeveyninin agiz hareketlerine (agzinin hatali sesi çikarirken aldigi şekle dikkat ederek) bakarak dogrusunu çikarmaya çalişir, hem dogrusunu hem yanlişini telaffuz eder, çocuk hem dogru sesin hem yanliş sesin farkini görür. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 13

Çocuk okula gidiyorsa Türkçe, Matematik, Fen, Sosyal Bilgiler gibi derslerden okuma çalışması yaptırılabilir. Aile, çocuğun yanlış çıkardığı seslere ilgisini çekerek, çocuktan yanlış okuduğu seslerin altını çizmesini isteyebilir. Bu ödevleri birde anne baba yanlış okuyarak, her yanlışta çocuğun parmağıyla masaya vurması isteyebilir, sonra doğru telaffuz etme çalışmasına geçilebilir. Çocukla beraber oluşturduklari kelime listesiyle ilgili resimleri beraberce toplayarak bir dosya oluşturulur. Aile bu resimlerle dogru sesi çikarma çalişmasi yaptirabilir. Bu çalişmalar yapilirken çocuk dogru çikardigi sesler için ödüllendirilir. Çalişmanin son aşamalarinda ödül azaltilarak uygun bir biçimde kesilmelidir. Aile çocuğa evdeki rutin işlerde de görev vererek, bu işleri yaparken çocuğun hatalı çıkardığı sese dikkati çekilebilir. Alıştırmaya önce ses ile başlanır, çocuk sesi doğru telaffuz ettikten sonra basit hecelere geçilir, en son kelimeye geçilir. Cümle önce kısa basit sonra atasözleri bilmeceler, tekerlemelere geçilebilir. Alıştırmalar çocuğun anlayabileceği gibi tane tane ve normal ses düzeyinde olmalıdır Bu çalışmalar yapılırken çocuğu sıkmamak, onun hoşuna gidecek ortamlar yaratmak ve çocuğu ödüllendirmek çok önemlidir. Bu mesafe iyi ayarlanmazsa çocuk çalışmadan sıkılıp hiç konuşmama yolunu da seçebilir. Aile çocuğa sabırla yaklaşmalı, çalışmalarda aceleci olmamalı ve hemen sonuç bekleme gayretine girmemelidir. Çocuktan aynı şeyi defalarca tekrarlamasını istemek çocuğu sıkar, konuşmaya ilgisini azaltır ve çocuk sorulan sorulara cevap vermez. Başarıya ulaşmak için her sözü tam değeri ile seslendirmeye ve acele etmemeye özen gösterilmelidir. Çocuk doğru sesi kelime içinde de çıkarmaya başladığında hemen alıştırmalar sona erdirilmemeli ve çocuk takip edilmelidir. Öğretmene Öneriler: Artikülasyon bozukluğu olan çocuk okula gidiyorsa sınıf öğretmenini ve branş öğretmenlerini bir yana bırakan bir terapi veya konuşma geliştirme çalışması düşünmek mümkün değildir. Öğretmen çocuğun artikülasyon bozukluğu olup olmadığını ve hatalı çıkardığı sesleri anlaması için önce Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden yararlanarak artikülasyon testi yaptırmalı ve artikülasyon çeşidi, hatalı seslerin adedi ve hatalı sesin başta sonda ya da ortada mı olduğu hakkında bilgi almalıdır. Çocuk terapiye devam ediyorsa: Çocuk yetkili bir kurumda veya bu konuda yetişmiş bir uzman tarafindan terapiye tabi tutuluyorsa, sinif ögretmeninin yardimi iki ayri yönde olabilir. Birinci gruptaki yardım çocuğa ait gerekli bilgileri toplamak ve ilgiliye vermektir. Çocuğu, iyi bir şekilde gözleme fırsatına sahip olan öğretmen, inceleme veya tanıma fişleri diye adlandırılan fişlere N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 14

yazacağı bilgilerde öğrencileri konuşma özellikleri yönünden de değerlendirmeye çalışmalıdır. Sınıf öğretmeninin ikinci gruptaki yardımı, terapi süresince çocuğa verilen ödevlerin yerine getirilmesinde, sınıfta gereken kolaylığı sağlamaktır. Uzmanla işbirliği yaparak onun tavsiyelerini yerine getirmek ve uygulamaların sonucundan uzmanı haberdar etmek, sınıf öğretmeninin en çok yardım edeceği konulardan biridir. Çocuk terapiye devam etmiyorsa: Bugün için yurdumuzda konuşma özürünün düzeltilmesinde çalişabilecek yeterli sayida eleman yoktur. Ama artikülasyon bozuklugu olan çocuk vardir. Bunlardan okul çaginda olanlar çogunlukla siniflara bu özürleri ile devam etmektedir. Siniflarinda artikülasyon bozuklugu olan çocuklar tamamen sinif ögretmeninin anlayiş, yeterlilik ve çabasina kalmaktadir. Bu sinif ögretmeni artikülasyon bozukluklarini düzeltme çalişmasi yapsin mi demektir? Bazi belirli vakalar için evet. Fakat bu hiçbir zaman sinif ögretmeni konuşma uzmaninin yerini tutar demek degildir. Sinif ögretmeni terapistin yerini tutacak fonksiyona sahip olmadigi gibi terapiyi sürdürmek için yeterli zamana da sahip degildir. Öğretmen çocuğa karşı sevecen, sabırlı, ve özverili olmalıdır. Çocuğun hatalı çıkardığı sesi hemen doğru olarak kazanamayacağı için aceleci davranmamalıdır. Önce çocuğun artikülasyonunun çeşidini ve çıkardığı hatalı seslerin bilinmesi gerekmektedir. Bu nedenle çalışmaya hatalı sesin doğru olarak çıkarılması ile başlayıp, doğru çıkarmaya başladığı sesi kelime içinde kullanması sağlanabilir. Öğretmen Türkçe dersinde artikülasyonu olan çocuklara daha fazla söz vermelidir. Parçanın okunuşunda her çıkardığı hatalı sese çocuğun dikkatini çekmeli ve öğretmen tarafından doğru telafuz edilerek çocuğun tekrarlaması istenmelidir. Aynı uygulama anlatım çalışmaları, matematik dersinde problemin okunması gibi durumlarda da tekrarlanabilir. Öğretmen artikülasyon bozukluğu olan çocuklarda hatalı çıkardığı seslerden oluşan isteklerde bulunur. Örneğin harfinde artikülasyon bozukluğu olan bir çocuğa Git asim Beyden tebeşir iste yoksa Tü kan hanımdan iste gibi çocuğun bu kelimeyi tekrar etmesi ve isteği yerine getirmesi istenebilir. Çocuklara öğretmen arasıra şarkı, masal, öykü, kasetleri dinlettirilerek çocuğun çıkardığı hatalı sesin doğrusunu öğrenmesi, anlaması ve dikkatinin çekilmesi sağlanabilir. Sınıfta mani, tekerleme, şarkı söylenerek çocuğun hatalı çıkardığı sesler tekrar ettirilebilir. Öğretmen bir parça okurken bilinçli hatalar yaparak çocuğun bunları kaydetmesini ve doğrularını kendisinin telaffuz etmesini sağlayabilir. Öğretmen bir parçayı okur çocuk çıkarmakta güçlük çektiği sesi işaretler. Sınıfta başka artikülasyonu olan çocuklar birbirlerini dinleyip yanlışları not edip, kendi aralarında doğru sesi telaffuz etmeye çalışabilir. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 15

Çocuğa sınıf içi rutin işlerde görevler verilerek çocuğun günlük konuşmalarına dikkat ederek yanlış çıkardığı sesler üzerine yoğunlaşmalıdır.artikülasyon bozukluğu eğitiminde sık görülen sorunlardan bir tanesi de; öğrenciye destek olmak amacıyla sürece katılan öğretmenlerin ilk anda çok fazla çaba harcayarak bıkkınlığa uğramaları yada başarı seviyelerini yüksek tutmak istemeleri dolayısıyla istenen hızda ilerleme sağlayamamalarıdır. Bütün bunlar öğretmeni etkilediği kadar öğrenciyi de etkiler. Çünkü bu gibi durumlarda öğrenci kendini baskı altında hissedebilir. Panik, engellenmişlik ve öğrenilmiş çaresizlik yaşayarak, psikolojik açıdan sorununu çözebilecek hale bir türlü gelemeyebilir. DİL GELİŞİM EGZERSİZLERİ DİL HAREKETLERİ: Dili dışarı çıkarmak Dili dudakların sağına soluna değdirmek Dili dışarı içeri çekmek Dili buruna doğru sokmak Dili çeneye doğru çıkarmak Dilin ucunu alt-üst dişlerle ısırmak Dil ile dudakları yalama.(yuvarlayarak) Dili üst ön dişlere değdirme Dili şıklatma (dil ile üst damağa vurup alt damağa çekerek ses çıkarma) Dil ucunu üst dişlerden en aşağıdaki ve en soldakine değdirme Dil ucunu alt dişlerden en sağdaki ve en soldaki üzerine değdirme Dili ağız içinde (u) biçiminde kıvırma (yanlarda) Dil ile dudakları ıslatma N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 16

DUDAK HAREKETLERİ Dudakları yanlara doğru(alt-üst)çekerek dişleri bitişik vaziyette gösterme Üst dişleri gösterme Alt dişleri gösterme Üst dudağı ısırma Alt dudağı ısırma İki dudağı da ağız içine almak Alt dudağı dışa döndürmek U sesi çıkarır gibi dudakları öne uzatmak Dudakları birbiriyle içe doğru sıkıştırmak Kalemi dudakları arasında tutmak Ruju dağıttığımız gibi iki dudağı birbirine sürtme değdirme YANAK HAREKETLERİ İki yanağı aynı anda şişirme Sağ yanağı şişirme Sol yanağı şişirme Soldan sağa sağdan sola sürekli yanak şişirme İki yanağı dişler arasına çekme Dil ile sağ yanağı şişirme Dil ile sol yanağı şişirme MİMİKLER Hayret Gülmek Kızmak Ciddi Korku Üzüntü Uyku Ağlamak Evet Hayır N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 17

ÇENE HAREKETLERİ Ağzı (çeneler gergin)açmak-kapatmak Alt çeneyi (ağız açık) sağa sola hareket ettirmek Alt çeneyi (ağız kapalı) sağa sola hareket ettirmek Soldan sağa sağdan sola sürekli yanakları şişirme İki yanağını dişler arasına çekmek Dil ile sağ yanağı şişirme Dil ile sol yanağı şişirme BURUN HAREKETLERİ Burunu buruşturarak yukarı çekmek Burun deliklerini açmak DİL GELİŞİM ALANI VE EGZERSİZLERİ NEFES ALMA Ağızda üfleme (dudaklar kapalı durumda) Burundan nefes alıp burundan verme Burundan nefes alıp ağızdan verme Ağızdan nefes alıp burundan verme Kamış(pipet) ile hava çekme Burundan iki defa nefes alıp, iki defa verme Ağızdan iki defa nefes alıp iki defa ağızdan verme Kâğıt, pamuk, pinpon topu vb. bol nefes ile nesneyi üfleme (yakın-uzak mesafe) Nefesli müzik aleti çalma Balon şişirme Islık çalma Burun çekmek Öksürmek Horlama Esnemek İç çekmek N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 18

GIRTLAK HAREKETLERİ Tükürerek yutkunma Su yutma Gargara yapma Gırtlaktan öksürme (ses ayarlama) KEKEME OLAN ÖĞRENCİLERİN ANNE BABAYA ÖNERİLER: *2-6 yaş arasındaki geçici kekemelik döneminde çocuk hemen kekeme olarak etiketlenmemelidir. Bu dönemde çocuk duraklar, sözcük tekrarlar ama kendisi bunun farkında değildir. Bu aşamada çocuğun her dediği düzeltilir, kelimeleri tekrarlatılır, sabırsızlık gösterilir, baskı yapılır, konuşmasıyla alay edilir, yanında sorunu konuşulur ve dikkati gereksiz yere bu noktaya çekilirse kekemelik kalıcı hale gelebilir. *Bu çocuklar otorite figürlerle (baba, öğretmen, okul müdürü vb.) ya da kendi konuşmasını dinlemekten bıktığını belli eden dinleyici ile konuşurken daha fazla güçlük çekerler. Bu nedenle onu dinleyen tüm insanların sabırlı ama yapmacık olmayan bir ilgi ile dinleme davranışı göstermeleri etkili olabilir. Acımak, konuşmaya başladığı zaman kaygılı olmak, sabırsız ve öfkeli görünmek, alay etmek, küçük düşürmek çocuk üzerinde son derece olumsuz etkiler bırakır. Acıma yada kızgınlık gibi duyguları ses tonu da ele verebilir. Bu nedenle kelimelere olduğu kadar ses tonuna da dikkat edilmelidir. *Kekeleyen çocuk olumsuz duygularını çeşitli yollarla gösterir. Kekelediği zaman gözlerini dinleyiciden uzaklaştırmaya, konuşma sona erdiği zamanda utanç duymaya başlar. Bütün bu davranışlar kekeleyen çocukların tutumlarında korkunun önemli rol oynadığına işaret etmektedir. Genellikle dinleyicide gözlerini kekeleyen çocuktan kaçırır, böylece çocuğun daha rahat konuşabileceğini düşünür. Oysa çocuk bu davranışı dinlenmediği yada kendisinden utanıldığı N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 19

olarak yorumlar. Bunun için konuşma boyunca çocukla göz kontağı kurulmalı, dikkatle dinlenilmeli, bakışlarda endişeli ve gerilimli bir ifade olmamalıdır bu sayede çocuğun kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olunabilir. *Çocuk konuşurken takıldığında, en çok görülen anne baba ve öğretmen davranışı çocuğun cümlesini tamamlama biçimindedir. Oysa bu davranış çocuğu yetersizlik duygusuna itebilir. *Ayrıca aşağılama, alay etme, utandırma gibi davranışlarda çocukta yetersizlik duygularına yol açabileceği için bu davranışlarından kaçınılmalıdır. *Araştırmalar, bu çocukların aileleri tarafından daha az beğenilip takdir edildiğini, çocukların yerine daha çok konuşulduğunu ve konuşmalarının daha sık kesildiğini göstermektedir. Ayrıca okul başarıları, sosyal olarak daha aktif olmaları gibi özellikleri daha az memnuniyet uyandırmakta ve anne babaları başka insanların görüşlerine karşı daha hassas davranmaktadırlar. Bunun yanı sıra bu ebeveynler daha az gülen, gergin, katı disiplin standartları olan çocuklarını daha çok suçlayıp cezalandıran kişilerde olabilmektedir. Bu çocukların annelerinin daha huzursuz, disiplinsizlikten çok rahatsız olan, çocuklarının konuşmalarıyla daha çok ilgilenen, daha az umursamaz, eşlerinden yada eşlerinin işinden daha az hoşnut kişiler oldukları görülmüştür. *Bu çocukların kendilerini olumsuz algıladıkları ve kendilerine güvenlerinin olmadığı dikkate alınarak aşağılık duygusu, kaygı ve engellenmeye dayanıksız oldukları unutulmamalıdır. Buna bağlı olarak anne babaların aşırı koruyucu, dil ve konuşma gelişiminde aşırı mükemmeliyetçi ve baskıcı tutumlar göstermemeleri gerekmektedir. Yapılan çalışmalar olumlu benlik kavramına sahip olmanın kekemelik tedavisinde de yararlı olduğunu, dolayısıyla çocuğun erken dönemde uygun tedavi programına alınmasının problemle başa çıkma becerisini arttırdığını göstermektedir. *Bu çocukların olumlu özelliklerinin belirlenip dikkatlerini ve ilgilerini bu olumlu özelliklere çevirmek senlik saygısını arttırarak *Çocuk kekelediği için cezalandırmak, suçlamak, konuşmayı kesmesini söylemek, durup tekrar başlamasını istemek kekelemeyi arttıracaktır. Kekelemesine değil akıcı konuşmasına odaklanılmalı ve çocuk cesaretlendirilmelidir. Çocuğun yerine konuşmak veya takıldığı yerleri tamamlamak iyi niyetli olsa bile zarar vericidir. Konuşmasını düzeltmekten, "daha yavaş konuşmalısın, yüzünü öyle yapma" gibi olumsuz cümlelerden kaçınmalıdır. Konuşmaya başlamadan önce düşünmesini yada derin bir nefes almasını önermek çocuğun daha da heyecanlanmasına yol açabilir. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 20

*Çocukla iletişim telaşlı bir havada geçmemeli, çocuğa yöneltilen soruların "evet" ya da "hayır"la veya kısa ifadelerle yanıtlanabilir olmasına, kendi arzusuyla konuşmaya başlarsa engellemeden zaman tanımaya özen gösterilmelidir. *Duygu ve heyecanlarını ifade etmesine fırsat verin. Eğer konuşurken zorlanmaya başladıysa dinlediğinizi göstererek yüreklendirin. Çocuğun nasıl söylediğinden çok, ne söylediğini dikkatle dinleyin, konuşmaya müdahale etmeden göz kontağını sürdürün. Çocukla konuşurken kısa, ve basit cümleler kullanın. *Zorlandığı sözcükleri söylemekten kaçınmasını önermek var olan sorunu düzeltmeyecektir. "Sen yapamazsın, hayır sen cevap verme, dur, konuşma" gibi ifadeler çocuğun bu zorluğun üstesinden gelmede en önemli adımını oluşturan özgüveni zedeleyici tutumlardır. *Her konuda olduğu gibi bu konuda da yaşına ve olgunluk düzeyine uygun olmayan beklentiler, çocuğun kaygısını arttırarak daha fazla kekelemesine neden olacaktır. *Kekelemek aslında en çok çocuğa sıkıntı verir ve bu durum anne babayı fazlasıyla üzer. Bu durumda acıma, kaygı, suçlama olmadan, hafifçe gülümseyerek "Bazen zor oluyor değil mi?", "Bu kelimeyi söylemekte zorlanıyorsun galiba" gibi sözler söylemek ve çabasını fark edip takdir ettiğinizi belirtmek işe yarayabilir. *Çocukla birlikte vakit geçirmeye çalışılmalı, nasıl konuşursa konuşsun ona değerli olduğu hissettirilmelidir. *Çocuğun hangi ortamlarda daha akıcı konuştuğunu gözlemleyerek bu ortamlarda daha çok zaman geçirmesini sağlamaya çalışın. *Kekemelik hakkında konuşmak tabu değildir. Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duyguları sorulabilir, herkesin bazı güçlükleri olabileceği çocukla paylaşılabilir. * Kardeşleri ve arkadaşları çocukla alay ediyor, ondan utanıyor olabilir. Bu durumda onlarla sinirlenmeden, sabırla konuşun. Tüm insanların zayıf ve güçlü yanları olabileceğini anlatın. *Çocuğun iyi beslenmesi ve yeterince uyuması için süreklilik gösteren bir düzen oluşturun. *Tanı için üniversite hastaneleri ve eğitim birimlerine başvurulmalıdır. Tanı ne kadar erken konulursa çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir. Rehberlik ve araştırma merkezleri, bu çocukların eğitimi hakkında bilgi verme ve yönlendirme görevini yerine getirirler. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 21

* Kekemelik sıklığını azaltmaya ilişkin tedavi programlarının çoğunlukla kaygıyı belirgin olarak azalttığı belirlenmiştir. Tedavi aşamasında kaygının azalmasıyla kekemelikte ve kaçınma davranışlarında belirgin azalmalar gözlenmektedir. * Kişinin kendini, çevresini ve geleceğini algılamasında yaptığı sistematik hatalara 'Bilişsel Çarpıtmalar' denmektedir. Bunlar benliğin, dünyanın ve geleceğin olumsuz değerlendirilmesine neden olmaktadır. Bazı kekeleyen kişilerin konuşmayla ilgili olumsuz tutumlarının bilişsel çarpıtmalardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin; a)ya hep ya hiç düşüncesi: "Konuşurken yaptığım hatalardan dolayı kendimi tamamen yetersiz hissediyorum". b)aşırı genelleme: "Kekelemek yaşamımın her alanında beni kötü etkileyecek". c) Zihinsel seçicilik: "Okulda gün boyunca güzel şeyler yaptım ama akşam sadece kekelediğim birkaç dakikayı hatırlıyorum". d) Başkasının zihnini okuma: "Kekelediğim için beni görmezden geliyor, kim bir kekeme ile arkadaş olmak ister ki" e)kötü habercilik: "Asla akıcı konuşmayı başaramayacağım". f)duygusal akıl yürütme: " Yeni tanıştığım biriyle sohbet ederken kekelersem bir daha sohbetten zevk almam". g)gereklilik: "Konuşurken hiç hata yapmamalıyım". h)bireyselleştirme: "Okulda karşılaştığım tüm olumsuz olayların nedeni kekelemem". * Kekemeliğe karşı uygulanan bilişsel terapide bu çarpıtmaları ortadan kaldırma yada değiştirme amaçlanmaktadır. Terapide üç temel basamak vardır. istenir. Belirleme: Kekeleyen bireyden olumsuz düşünce, beklenti ve önyargılarını gözden geçirmesi Gerçeklik değerlendirmesi: Kekeleyen bireyden bilişsel çarpıtmalarının bir listesini oluşturması ve her bir maddeyi tek tek mantıksal temele oturtması ve araştırması istenir. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 22

Hatalı düşüncelerin yerine geçecek olan olumlu düşüncelerin belirlenmesi: Kekeleyen bireye kendini olumsuz etkileyen bir düşünceye dur diyebilme öğretilmektedir. Daha sonra yerine olumlu bir düşünce koyması sağlanmaktadır. KEKEME OLAN ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER 1.Çocuğu kekeme diye damgalamayınız. Siz damgalarsanız o da kendini kekeme görmeye başlar. Oysa damgalanmadığında çocuk bu dönemi kendiliğinden tehlikesizce atlatabilir. 2. Çocuğun konuşması üzerine aşırı titizlik göstermeyiniz. Onu sakin dinleyiniz. Endişeden uzak olunuz. Çocuk bir şey söylemek istediğinde acele ve telaşa kapılmadan, söyleyebileceği kadar zaman ve fırsat veriniz. 3. Çocuğu konuşmada acele ettirmeyiniz. Sizin ve diğer arkadaşlarının iyi, sabırlı dinleyiciler olduğunu çocuk hissetsin. 4. Hiçbir zaman çocuğa Dur, acele etme, Yeniden başla, Önce derin bir nefes al gibi uyarılarda bulunmayınız. Bütün bu uyarılar onun dikkatini konuşması üzerine toplamasına neden olur. Bu da zararlıdır. 5. Çocuk konuşurken onun dudak hareketlerine değil gözünün içine bakınız. 6. Sınıfta rahat bir hava yaratınız. Çocuklarınız sıkılmasın, sinirleri gerilmesin. Böylesi havadan kekeme çocuk daha çok yararlanır. 7. Sınıfta hızlı konuşmaktan, askerce emirler vermekten sakınınız. 8. Sıkı disiplinden kaçınınız. Alayı ve acı şakaları disiplin yolu olarak kullanmayınız. 9. Çocukla samimi ve candan ilgilenin. Ona sevgi ve sevecenlik gösteriniz. 10. Çocuktan yapabileceğinin üstünde şeyler beklemeyiniz. 11. Sınıf içinde çocuğun güven ve mutluluk duyacağı önlemleri alınız. 12. Sınıfın kekeme çocuğa karşı olan tutumunu kontrol ediniz. Kekemeye gülmemelerini, alay etmemelerini söyleyiniz. Bunu kekeme çocuk sınıfta yokken yapınız. Çocuğun şimdiki konuşmasının böyle olduğunu, fakat kısa zamanda onun da düzgün konuşmayı kazanabileceğini, özellikle eğer ona gülmeden, sakin biçimde dinleyerek yardım ettiklerinde, bu güçlüğü daha kolay N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 23

yenebileceğini sınıfa anlatmak gerekir. Fakat bu konuda öğretmenin tutumunun en iyi örnek olacağını unutmamak gerekir. 13. Sınıfta şiir okunur ya da sözlü anlatım çalışmaları yapıldığında kekeme için özel önlemler alınız. Ezber ödevi verilecekse bunun çocuğun durumuna uygun, kısa ve kolay olmasına dikkat edilmelidir. Çocuğun bu etkinliklerdeki başarısı görülüp beğenilmelidir. 14. sınıfta yapılacak koro çalışmaları, toplu söylenen marşlar ve diğer müzik çalışmaları, ritmik etkinlikler kekeme için yararlı olur. 15. Çocuğun başarılı olduğu, iyi yaptığı işlerle kendini sınıfa kabul ettirmesine yardımcı olunuz, bunun için fırsatlar hazırlayınız. 16. Sınıfta yapılan küme çalışmalarında ona iyi görevler veriniz. 17. Kişisel eksikliklerini azaltmaya çalışınız ve bu konuda gereken önlemleri alınız. 18. Çocuğun yanında başkalarıyla onun kusurları, özellikle konuşma özrü hakkında konuşmayınız. 19. Ona bazı özel ödevler veriniz. Konuşma ödevi, okul müdürüne ya da bir yetişkine, yandaki sınıf öğretmenine iletilecek haber, oradan aldırılacak bir şey için görevlendirme gibi. 20. Aileyi iyi tanıyın, onlarla işbirliği yapınız. Sizin okulda yapmaya çalıştığınızı onlar evde yıkmasınlar. Gerekli önlemleri birlikte alınız. Evde eksik kalan yanları okulda siz tamamlamaya çalışınız. N İ L Ü F E R R E H B E R L İ K V E A R A Ş T I R M A M E R K E Z İ Sayfa 24