FELSEFENİN TEMEL MESELELERİ* Çev. Mahmut Kaya

Benzer belgeler
kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI


6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

MUHYİDDİN İBN EL-ARABÎ NİN TASAVVUF FELSEFESİ Seçen ve Hazırlayan: Metin Bobaroğlu

Ve Brahman bir felsefedir ve o çeşit anlamlarıyla felsefi ve edebi yazılarda kullanılır.

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s.


ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

CĠSMĠN Hacmi = Sıvının SON Hacmi - Sıvının ĠLK Hacmi. Sıvıların Kaldırma Kuvveti Nelere Bağlıdır? d = V

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay s.40-46

İSLAM FELSEFESİ. Hafta 8. Doç. Dr. Kemal BATAK SAKARYA ÜNİVERSİTESİ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay s.46-53

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

İBN RÜŞD PSİKOLOJİSİ -Fizikten Metafiziğe İbn Rüşd ün İnsan Tasavvuru- Atilla ARKAN, İz yay. 376 s. Sadi YILMAZ

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Emrah KAYA. Yrd. Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

İBN SİNA FELSEFESİNDE METAFİZİK BİLGİNİN İMKÂNI SORUNU. Ömer Türker, İstanbul: İsam Yayınları, 2010, 272 s.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

* Bu metin Resiii/u İhvfini's-Safii, Beymt 1957ı c. III, s (35. Risalenin bir bölümü) in çevirisidir.

Ölüm Korkusu, Mahiyeti ve Nefsin Ölümden Sonraki Durumu 1

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

İbn Sînâ Felsefesinde Metafizik Bilginin İmkânı Sorunu

Gönderim Tarihi: Kabul Tarihi:

8. S. I. ÜNİTE TEST (40 SORU):

M edeniyet, Osmanlıların civilisation sözcüğünün karşılığı olarak

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

Sempozyum Onursal Başkanı Prof. Dr. Cemil ÇELİK. Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Saffet SANCAKLI

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

2. Konum. Bir cismin başlangıç kabul edilen sabit bir noktaya olan uzaklığına konum denir.

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

KALDIRMA KUVVETİ YOĞUNLUK ÇALIŞMA SORULARI

Metafizik (Tanrı-bilim) ve Kelam Arasındaki Fark Üzerine*

Mercekler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

DİNAMİK 01 Giriş ve Temel Prensipler

Kindî nin Nefs Algısının Ahlak Anlayışına Tesiri

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Bir cisme etki eden kuvvetlerin bileşkesi sıfır ise, cisim ya durur, ya da bir doğru boyunca sabit hızla hareketine devam eder.

Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

Nefsini Bilen Rabbini Bilir

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

Ruhsal Gelişim, d e n g e d e kalabilmeyi öğrenmek demektir. Brahma Kumaris tarafından hazırlanmıştır.

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

Mercekler Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

BİLGİNİN SERÜVENİ Necati Öner Vadi Yayınları, Ankara 2005, 80 s. Yakup YÜCE

KALDIRMA KUVVETİ. A) Sıvıların kaldırma kuvveti. B) Gazların kaldırma kuvveti

2. Ünite. Kuvvet ve Hareket

10. Sınıf. Soru Kitabı. Optik. Ünite. 5. Konu Mercekler. Test Çözümleri. Lazer Işınının Elde Edilmesi

Sultantepe Mah. Cumhuriyet Cad. Fısatıkağacı İş Merkezi, No 39/1, Üsküdar İstanbul

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KASIMLI ORTAOKULU FEN BİLİMLERİ DERSİ 6.SINIF BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PLANI (B.E.P)

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - V (Felsefe - Eğitim - İletişim)

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

Elektrik Akımına Kapılıp Çarpılmak

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Transkript:

FELSEFENİN TEMEL MESELELERİ* Çev. Mahmut Kaya 1 [Kavram ve Önerme Bilgisi] Bilgi, sırf kavram ve kavramı tasdik (önerme) olmak üzere ikiye ayrılır. Sözgelimi güneşin, ayın, akim ve nefsin birer kavram olarak tasarlanışı; «gökler iç içe birer küredir», «âlem yaratılmıştır» Önermeleri de bir kavramın tasdik edilişidir. Bazı kavramların tam olarak anlaşılması bir önceki kavramın bilinmesine bağlıdır. Meselâ boy, en ve derinlik kavranılmadan cismi anlamak mümkün değildir. Bir kavramın kendinden önceki bir başka kavrama muhtaç olması her kavram için geçerli değildir; bu kavram zinciri, kendinden önceki kavrama dayanmayan başka bir kavramda son bulması gerekir. Sözgelimi zorunluluk (vucûb), varlık (vucûd), ve ozabüirlik (imkân) bu tür kavramlardır. Çünkü bunların, kendilerinden önce ve bunları da kuşatacak bir kavrama ihtiyaçları yoktur; tersine bunlar apaçık, doğru ve zihinde yeretmişlerdir. Bir kimse bu gibi kavramları sözle açıklamağa kalkışırsa, onun bu davranışı sadece zihne yapılan bir uyarıdır. Yoksa daha iyi bilinen bir terimle bu kavramları açıklamış sayılmaz. * Farabi'nin Us/iÎJiıt'i-Jlfesöii adlı risalesinin lerctlmealnl, Felsefe'nm Temel Meseleleri adıyla ve mümkün olduğu kadar metne sadık kalarak sunuyoruz. Bu risalede Fârâbî'nin siyâset ve ahlâk dışındaki felsefî görüşlerini birer satır bağı hâlinde bulmak mümkün dür. Bu çalışmamız sırasında tespit etmiş, bulunuyoruz ki, Fârâbî'ye maledileo ve el-deâvâ'l-kalbîye adını taşıyan risâle, kavram ve önermeler konusu hariç, diğer konularda Uyunu'l-MesâUm bir kopyası niteliğini taşımaktadır. Ayrıca, üslup bakımından da bu risale Fârâbî'nin üslubunu yansıtmamaktadır. F. Dieterici tarafından 1890 yılında yayınlanan ve el-semeretki-mardîye adını taşıyan mecmuadaki nüsha çeviride esas alınmıştır.

204 2 [Önermeler Arası İlişki] Kendinden önce bir takım şeyleri anlamadan bazı önermeleri anlamak mümkün değildir. Diyelim ki âlemin yaratılmış olduğunu bilmek iaityoruz: Bunun için önce âlemin birleşik olduğu ve her birleşik şeyin yaratıhnış olduğu hakkında bir bilgiye sahip olmalıyız ki, sonra da âlemin yaratılmış olduğunu bilelim. Şüphesiz bu Önerme, kendinden önceki önermeye dayanmayan bir başka Önermede sonbulur. İşte «iki zıt önermeden biri doğru ise Öteki daima yanlışta-», «bütün kendi parçasından daha büyüktür» örneğinde olduğu gibi, bunlar zihinde beliren ilk bilgilerdir. Bize bu gibi metotları öğreten ve bu metotlarla bizi nesnelerin kavram ve tasdikına götüren mantık ilmidir. Bizim gayemiz, anlattığım bu iki metodu bilmektir. Böylece tam kavram ile eksik kavramı, kesin Önermeyle kesinlik derecesine yakın Önermeyi, zann-ı galiple şüpheyi birbirinden ayırdetmiş ve neticede tam bir kavram ve şüpheye yer olmayan kesin bir önerme elde etmiş oluruz. 3 [Varlığın Mertebeleri] Bize göre var olan her şey ikiye ayrılır. Birincisi, özü (zât) itibariyle varlığı zorunlu olmayandır; buna mümkün varlık (miimkinu'i-vucûd) adı verilir, ikincisi, özü itibariyle varlığı zorunlu olandır; buna sorunlu varlık (vâcıbu'l-vucûd) denir. Mümkün varlığı bir an için yok saydığımızda, bu durum bîr imkânsızlığa (muhâl) yolaçmaz. Böyle olunca onun varlığı bir sebebe dayanıyor demektir. Zorunlu varlığa gelince, onun zorunluluğu başkasına nisbetle ortaya çıkan bir zorunluluksa bu, şu demektir: Böyle bir varlık kendi özü itibariyle mümkün, başkası itibariyle zorunludur. Bu mümkün oluş ya öteden beri süregelen yada zaman zaman ortaya çıkan bir şeydir. Oysa mümkün varlıkların sebeblilik zincirinde sonsuza dek sürüp gitmeleri imkânsız olduğu gibi, devr (totoloji) yöntemiyle de sonsuza dek sürüp gitmeleri imkânsızdır. Öyleyse mümkün varlıkların eninde-sonunda bir zorunlu varlıkta sonbulmaları gerekir; işte bu İlk Varlık (Tanrı) dır. Zorunlu varlığı bir an için yok saydığımız zaman bu durum mantıkî imkânsızlığa (muhâl) yolaçar. O'nun varlığının hiç bir sebebi

205 yoktur; varlığının başkasından olması da mümkün değildir. Var olan her şeyin ilk sebebi O'dur. O'nun varlığının ilk olması ve her çeşit eksikliklerden uzak olması gerekir. Şu halde O'nun varlığının tam; madde, fiil ve gaye gibi sebeplerden uzak, en mükemmel bir varlık olması gerekir. 4 [Zorunlu Varkk olan Tanrı'nm Nitelikleri] Zorunlu varhğm cisim gibi bir mâhiyeti yoktur. «O vardır» dediğin azman «Varsın tarifi başka, cismin tarifi ise daha başkadır. Şu halde, O'nun varlığı sorunlu varlık anlamında bir varlıktır. Buna göre O'nun cinsi, faslı ve tarifi olmaması gerekir. O'nun varlığına delil de yoktur; tersine, O her şey için delildir. Özü (zât) itibariyle O'nun varlığı ezelî (öncesiz) ve ebedî (sonrasız) dır. O'nun hakkında yokluk yoktur; varlığı güç hâlinde değildir. Böyle olunca O'nun var olmaması imkânsızdır. Kendi varlığını devam ettirmesi için hiç bir şeye muhtaç değildir. O'nun varlığında değişme olmaz. O birdir; şu anlamda ki, O'nun sahip olduğu hakikat kendinden başkasmda yoktur. Birdir; şu anlamda ki, uzanımı (izam) ve niceliği olan şeyler gibi bölünme kabul etmez. Şu halde O'nun hakkında ne kadar, ne zaman ve nerede diyemeyiz. Cisim değildir. O birdir; şu anlamda ki, O'nun zâtı madde, suret, cins ve fasıl gibi kavramlardan meydana gelmiş değildir. O'nun zıddı yoktur. O sırf iyiliktir, sırf akıldır, sırf ma'kul ve sırf âkildir. Bu üç kavram O'nun zatında aynı şeydir. O hikmet sahibi, diri, bilen, güçlü ve irade sahibidir. O son derece güzel ve mükemmeldir. Özü itibariyle en büyük sevinç O'nundur; ilk seven ve ilk sevilendir. Her şeyin varlığı O'ndandır; şu anlamda ki, kendi varlığının etkisi eşyaya ulaştırılır ve eşya hemen var olur. Bütünüyle varlık bir düzen içinde O'nun varlığının etkisiyle meydana gelmiştir. 5 [Tanrı - Varlık İlişkisi] Her varlığın O'nun varlığından bir payı ve varlıkla O'nun arasında bir hiyerarşi mevcuttur. Eşyanın varlığı O'ndandır; fakat bu varedişte O'nun, bizim amacımıza benzer bir amacı yoktur. Zaten O'nun eşyayı kastı da yoktur. O'nun bilgisi ve rızası olmaksızın varlık O'ndan çıkıp (sudur) tabii kurallara göre meydana gelmiş de-

206 ğildir. O zâtını bildiği için ve bu ideal varlıkta iyilik düzeninin ilkesi O olduğu için eşya O'ndan zuhur etmiştir. Şu halde bildiği şeylerin var olmasının sebebi O'nun bu bilgisidir. O'nun eşyayı bilmesi zamana bağlı bir bilgi değildir. Her şeyin var oluşunun sebebi O'dur, şu anlamda ki, varlığa süreklilik verir ve yok olmamasını sağlar. Yoksa, eşya yok olduktan sonra ona soyut bir varlık verir anlamında değil. İlk yaratılanın sebebi O'dur. Yaratmak (el-lbdâ'j, varlığı kendinden olmayan şeyin varlığının sürekliliğini sağlamaktır. Bu süreklilikte, tik Yaratıcı'mn zâtından başka hiç bir sebebin etkisi söz konusu değildir. Her varlığın O'nunla olan ilişkisi ya yaratıcısı olduğundan ya da onunla yaratıcısı arasında bir vasıta yoktur ki, o vasıta sebebiyle başka şeylerin varlığına sebep olsun. O öyle bir varlıktır ki, fiillerinin «niçin»i yoktur; yaptıklarını da başka şey için yapmaz. 6 - [Akülar Nazariyesi] O'ndan ilk meydana gelen şey sayı olarak birdir; O da ilk akıldır. Bu ilk yaratılan akılda araz olarak bir çokluk vardır; çünkü O, özü itibariyle mümkün, ilk olduğu için sorunlu bir varlıktır. Bu sebeple O, zatını da bilir, ilki de. Ondaki çokluk «ilk»den değildir; zira varlığının mümkün oluşu Onun Özü gereğidir. Bu akıl «ilk»den kaynaklanan bir varlığa sahiptir. İlk akim varlığı zorunlu ve «İlk» i de bildiği için Ondan başka bir akıl meydana gelir. Bundaki çokluk da yukarda anlattığımız gibidir; varlığı mümkün olduğu için ve özünü bildiği için bu ilk akıldan ikinci akıl; madde ve suretiyle «nefs» demek olan en yüksek gök (el-feleku'l-a'lâ) meydana geür. Bu demektir ki, onun mümkün varlık oluşu ve özünü bilişi, gök ve nefsin meydana gelmesine sebep olmuştur. ikinci akıldan başka bir akıl ve en yüksek gök'ün altında başka bir gök meydana gelir. îlk akıl hakkında başlangıçta anlattağımız gibi, ikinci akılda da araz bakımından bir çokluk olduğu için ondan başka bir akıl ve gök meydana gelir. İşte bu sistemle her akıldan başka bir akıl ve bir gök meydana gelir. Biz bu akılların ve göklerin sayısını bilemeyiz. Sadece faâl akılların (el-ulkulu'l-fa'âle) maddeden soyutlanmışı olan bir fa'âl

207 akılda sona ermesine kadar olanlarını bilebiliriz; işte orada göklerin sayısı tamam olur. Akılların bu şekilde birbirinden zincirleme olarak çıkışları sonsuza dek sürüp gitmez. Ayrıca bu akılların türleri de farklı olup, her akıl başlı başına bir tür teşkil eder. Bu akıllardan sonuncusu (fa'âl akıl) bir yönüyle yer yüzündeki nefslerin (canlıların), bir yönüyle de -göklerin aracılığıyla- dört unsurun var oluşlarının sebebidir. 7 [Göklerin Dört Unsura ve Yeryüzündeki Varhklara Etkisi] Zorunlu olarak dört unsurdan çeşitli karışımlar meydana gelir. Bu âlemin varlık sebebi cevher olmaları bakımından bu dört unsur, istidadın belirlediği oranlarda karışımı meydana getirirler ve bu karışım bitki, hayvan ve insan nefsini kabul edecek bir kıvama gelmiş olur. Göklerin hareketi, hareket etmeyen ve sabit bir şey (merkez) çevresinde dönen devri bir harekettir. Göklerin hareketinden ve bunların bir düzene göre birbirine temas etmelerinden dört unsur meydana gelir. Akıllardan her biri kendinden çıkması gereken iyilik nizamım (kozmos) bilir. İşte bu bilmeden ötürü her akıl kendisinden zuhur etmesi gereken iyilik nizamının varlığı için bir sebep teşkil eder. Gök eisimleri (ecrâm el-semâvât) külli (tümel) ve cüz'î (tikel) bilgiye sahiptirler. Bu bilgi türü tasavvur (tahayyül) yöntemiyle bir halden diğerine geçebilen bir bilgi türüdür. Bu tasavvur sebebiyle gök cisimlerinde cismânî tasavvur meydana gelir, işte bu sebep hareketin sebebidir. Gök cisimlerinin bitişik (aralıksız) tasavvurlarının cüzlerinden cismânî hareketler (değişmeler) oluşur; sonra da bu değişmeler dört unsurdaki değişmelere sebep olduğu gibi, oluşma ve bozulma (kevn ve fesad) âleminde görülen değişmelere de sebep olur. Gök cisimlerinin (el-ecrâmu'l-semâvîye) aynı dinamik harekete iştirak etmeleri, dört unsurun aynı maddeye iştirâk etmelerine sebep olur. Onların farklı hareketleri dört unsurun suretlerinin farklı olmasına; durumlarının değişmesi dört unsurun değişmesine; dört unsurdan oluşması gerekenlerin oluşmasına, bozulması gerekenlerin bozulmasına sebep teşkil ederler.

210 Âlem basit cisimlerden oluşmuş, bir küredir. Âlemin dışında hiç bir şey yoktur; Öyleyse âlem mekânda değildir; boşluğa veya doluluğa çekilemez. Her tabiî cisim kendine özgü mekâna varıp yerleştikten sonra dış etki olmadan hareket etmez. Ayrıldığı mekâna dönerken tabii olarak hareket eder. 11 [Gök'iin ve Gök Cisimlerinin Yapısı] Yapı olarak gök (tab'u'l-felek) sıcak, soğuk, ağır ve hafif olmayan beşinci bir yapıya sahiptir. Gök'ü hiç bir şey delip yırtamaz; onda düz hareket ilkesi yoktur, ve hareketinin zıddı da mevcut değildir. Gök (felek) ün bir varlığı yoktur ki, ondan başka bir şey meydana gelsin. Tersine, onun yapısı kendine özgü bir haldir. Gök' ün hareketi dinamiktir (nefsânî), tabii değildir; arzu ve öfke sonucu da değildir. Fakat o, maddeden soyutlanmış aklî varlıklara benzemek için iştiyakla hareket eder. Her gök cisminin (el-ecrâmu'l-felekîye) maddeden soyutlanmış, kendine özgü bir aklı vardır ve ona benzemek arzusundadır. Gök cisimlerinin duyduğu arzu ve iştiyak aynı şeye ve aynı cinsten olamaz. Tersine, her birinin özel bir sevgilisi (mâşuk) vardır; birininki ötekininkine uymaz. Fakat hepsi de bir tek sevgiliye iştirâk ederler, o da îlk Sevgili (Tanrı) dir. Her gök cismini hareket ettiren güçün sonsuz olması gerekir; Oysa bunların herbirinin cismanî gücü sonludur. Öyleyse sonsuz zaman sürecinde sonlu bir güçün cismi hareket ettirmesi imkânsız olduğu gibi, sonsuz cismi hareket ettirmesi de imkânsızdır. Ayrıca cisim, bir başka cismin, nefsin ve akim varlık sebebi olamaz. 12 [Dört Unsurun Nitelikleri ve Karışım Olayı] Dört unsurdan oluşan cisimler aktif hale gelebilmek için kendilerinde sıcaklık ve soğukluk gibi unsurlardan gelen bir takım aktif nitelikler; ıslaklık ve kuruluk gibi bazı pasif nitelikler de vardır. Mesela dilde ve ağızdaki tad alma, burundaki koku alma duyuları aktiftir. Sıcaklık, yumuşaklık, katılık, kayganlık.. İşte bunların hepsi ilk dört unsurdan kaynaklanan niteliklerdir. Yapısı gereği en sıcak cisim ateş, en soğuk olanı su, en akıcısı hava; en katı olanı da topraktır. İşte oluşma ve bozulma (fizikî, kim-

211 yevî ve biyolojik değişme) nin esası bu dört madde olup, bunlardan her biri diğerine dönüşebilir. Oluşan ve bozulan nesnelerde ortaya çıkan bu değişiklik, bunların farklı oranlardaki kırışmalarından ileri geliyor. Bu karışım, cisme farklı yapı ve görünüm kazanma yeteneği vermektedir. Bu suretlerden duyulan (hissedilen) nitelikler ortaya çıkar. Bu niteliklerden biri diğerine üstün gelerek onun yerini alır; fakat sûret (form) bozulmadan olduğu gibi kalır. Dört unsurun karışması sonucu elde edilen cisimde dört unsurun güç ve sureti aynen kalır. Karışım: Dört niteliğin durumunun değişerek bir zıttan diğer zıtta geçmesidir. Bu durum asıl güçlerden ve birinin öbürüne etkisinden kaynaklanmaktadır. Böylece yüce Yaratıcının istediği orta nitelik meydana gelmiş olur. Çünkü asıl (unsur) lan yaratan, onlardan çeşitli karakterler meydana getiren ve her varlık türüne ayrı özellikler veren O'dur. Yüce Yaratıcı normalden en uzak olan karakteri yetkinlikten en uzak olan türlerin sebebi kıldı. Nefs-i natıka (akıl)yı kabul edebilmesi için insan karakterini normale en yakın olarak yarattı. Her tür bitkinin bir nefsi vardır ve o nefs, o türün sureti (form)- dir. O türü yetkinliğe erdirecek olan güç o suretlerde ortaya çıkar. Her tür hayvanın durumu da böyledir. 13 [İnsanın Biyolojik ve Psikolojik Özellikleri] Hayvanlar arasında insan bir çok özelliğe sahiptir. Meselâ güç kaynağı olan bir nefsi vardır; bu sayede işlerini araç gereçle yapar. Araç gereç olmadan da insan kendi işlerini yapma gücüne sahiptir, Nitekim beslenme, büyüme ve doğurganlık bu tür güçlerdendir. Ayrıca bu güçlerden her birinin gelişmesine yardımcı olan başka güçler de vardır. Mesela beş duyu gibi dış duyular; muhayyile, vehim, hatırlama ve düşünme güçleri gibi iç duyular; insanın davranışlarım etkileyen arzu ve öfke gücü gibi güçler bu tür güçlerdendir. Anlattığımız bu güçlerden her biri bir organa bağlı olarak çalışır; hiçbiri bedenden ayrı değildir. İnsanın sahip olduğu psikolojik güçlerden biri de pratik akü (el-aklu'l-amelî) dır. Pratik akil, insana Özgü davranışları yapmada etken olan akıldır. Psikolojik güçlerden bir diğeri de tecrik akıl (el-aklu'l-ilmî) dir. Teorik akü, nefs cevherinin olgunlaşıp bilfiil

212 akıl cevherine dönüşmesinden ibarettir. Teorik aklın bir çok mertebesi vardır; bazen keyûlânî akıl, bazan akl oi'l-meleke, bazen de müstefad ahıl olabilir. Düşünülebilirleri (el-ma'kûlat) idrak eden bu güç, cisim değil basit bir cevherdir. Maddeden soyutlanmış akü (el-aklu'lmufarık) olmadan bu akıl, güç halinden fiil alanına çıkıp tam bir akıl olamaz. İşte onu fiil alanına çıkartan fa'âl akıldır. DüşünülebilMer (el-ma'kûlat) bölünebilen veya konumu olan (zûvaz') birşeyin tekelinde bulunamazlar; Akıl (nefs-i natıka) maddeden soyutlanmış olduğu için beden öldükten sonra da varlığını sürdürür. O, bozulmayı (fesad) kabullenecek güçe sahip değildir, O tek cevherdir ve gerçek de insan işte odur. Akıldan organlara yayılan bir çok güç vardır; Beden onları kabul edecek kıvama geldiği zaman, faâl aklın (vâhib el-suver) etkisiyle o güçler bedende ortaya çıkmağa hak kazanırlar. Faâl akıldan gelen etkiyi kabullenen cesed ve bedenin bir parçası olan kalbin içindeki ruhdur. 14 [Ruhgöçü, Ölümden Sonraki Hayat, Kaza-Kader, Kötülük ve iyilik Kavramları] Eflatun'un iddia ettiği gibi nefs bedenden önce bulunamaz. Ruhgoçünü (tenasüh) savunanların dediği gibi ruh, bir cesetten ötekine geçemez. Beden öldükten sonra ruh için ya mutluluk veya işkence vardır. Her ruh lâyık olduğu şekilde farklı bir mutluluğa erecek veya işkence görecektir; bu da adaletin gereği ve zorunlu bir olgudur. Nitekim vücud sağlığına titizlikle önem veren insanın başına korktuğu hastalık gelir. Her işte başarı" Yüce Allah'ın iradesine bağlıdır. Yaratıldığı doğrultuda herkese işler kolaylaştırılmıştır. Allah'ın inayeti bütün varlıkları kuşatmış ve herkese ulaşmıştır. Her olup biten Allah'ın kaza ve kaderiyledir. Kötülükler de O'nun kaza ve kaderiyledir. Çünkü eşyada bulunması gereken kötülükler izafîdir; kötülükler, değişen (süfli) âlemle ilgilidir, Bunların ârızî olarak yararları vardır, çünkü kötülükler olmasaydı iyilikler çok ve sürekü olmazdı. Şayet gerekli olan azıcık kötülükten sakınarak büyük bir iyilikten vazgeçilirse, bu durum kötülüğün çoğalmasına yolaçar. Risale sona erdi.