Yıl: 4, Sayı: 13, Eylül 2017, s

Benzer belgeler
İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ


T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ


SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

PLANLAMA VE TASARIM SAFHASI. Hazırlayan: Raci SELÇUK (Peyzaj Y. Mimarı)

CUMHURİYET ORTAOKULU 7. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

Gulnara KANBEROVA 1 Serap BULAT 2 İSHAK PAŞA İLE ŞEKİ HAN SARAYI MİMARLIK DESEN ve FORMLARININ GEOMETRİK KURULUŞLARI

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)

Rönesans Heykel Sanatı

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

Devrim Erbil: Ritmin Resmi

HIGHGATE DE VINTAGE VE ÇAĞDAŞ ÇIZGILERIN ARMONISI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir?

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE EYLÜL 2008.

The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication - TOJDAC January 2015 Volume 5 Issue 1

Bahçe sanatındaki akım dönemleri Rönesans İtalyası ndan 17. yüzyılda Fransız Büyük Stil e, 18. yüzyılda ise Natüralizm ekolü ile İngiltere ye

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

O Öğretme-öğrenme sürecinde araçgereçler genellikle öğretimi desteklemek amacıyla kullanılır.

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik

ÖZGEÇMİŞ. 2 Ünvanı : Prof.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Algılama üzerinde etkilidir. Hareketi ve yönü belirleyici etki yaratırlar. Ayırma amaçlı. Kalın çizgiler daha etkilidir.

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

SINIRSIZ ZİYARETLER. Nermin Er in ev atölyesi

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

ÇİÇEK GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık

ÖZEL MANİSA ÜLKEM ANAOKULU NİSAN AYI BÜLTENİ 3 YAŞ SINIFI

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (10 Eylül-19 Ekim 2018)

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

İSMEK İN USTALARI SANATIMIZ YAŞAMIMIZ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ

Danışman: Öğr. Gör. Aysel Güney Türkeç Tasarım ve İllustratör: Kübra Göçer ve Sertaç Özgüngör

Desen II (GRT 104) Ders Detayları

3. AHMET ÇEŞMESİ (İSTANBUL - SULTANAHMET MEYDANI)

ERKEN OSMANLI SANATI. (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

40. HOCA A Lİ RIZA İmzalı, karakalem kayalar, ağaç, deniz ve yelkenli konulu peyzaj x 9 cm.

Etkinlik No 15 Dersin Adı Görsel Sanatlar Sınıf

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ ÇİÇEKLER TEMASI

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II (MTT102) Ders Detayları

ACTA TURCICA Online Thematic Journal of Turkic Studies

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

COLLEC- TION

TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ADANA NIN SIRLARINA YOLCULUK

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Eylül-28 Ekim 2016)

Peyzaj Mimarlığı çalışmalarında bitkisel materyalinin kullanımında, tasarım ilkeleri ile birlikte bitkilerin denrolojik özelliklerinin

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

Metin Edebi Metin nedir?

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. ( 07 Eylül-16 Ekim 2015 )

OKULUN ADI: DERİN DÜŞLER ANAOKULU YAŞ GUBU: AY E K İ M

Bitkisel Tasarım Đlkeleri -2

Edirne Hanları - Kervansarayları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

2012/2013 TÜM PROGRAMLARA VE BİLGİ KLAVUZUNA GENEL BİR BAKIŞ

ĐSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI, SAAT KULESĐ VE CAMĐĐ TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR?

Cumhuriyet Dönemi nde ;

Hayat bir Kaleydoskop gibidir. Tüm perspektifi değiştirmek için küçük bir hareket yeterlidir

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU DERS 11 HELLEN SERAMİK SANATI

LALE BAHÇELİ SOKAKLAR

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 3. SINIF GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

A NEW LIFE STYLE IN THE WORLD NEW S 15

ANKARA MİLLİ KÜTÜPHANE DE BULUNAN 19. YÜZYILA ÂİT KUR AN-I KERİMLERDE SERLEVHA BEZEME ÖRNEKLERİ

İSTANBUL UN PENÇ HALLERİ. TA NER A L A KU Ş ve Ö Ğ R E NC İ L E R İ Mİ N YATÜR S E RG İ Sİ

Değerli Velilerimiz, Çalışmalar sırasında; öğrencilerimizde hedeflediğimiz IB öğrenen profil özellikleri bülten içinde ayrıca verilmiştir.

İSTANBUL UN İZDÜŞÜMLERİ

Mavi C:70 M:35 Y:0 K:0 Yeşil C:70 M:0 Y:100 K:0 Turuncu C:0 M:52 Y:100 K:0 Siyah C:50 M:50 Y:50 K:100 Kırmızı C:0 M:100 Y:100 K:20

mimariye giriş BaÜ mimarlık / 2005

Fotoğrafta kompozisyon fotoğraf çerçevesinin içine yerleştireceğimiz nesneleri düzenleme anlamına gelir.

Transkript:

Seyhan MERCAN KALAYCI 1 NAKKAŞ NAKŞİ NİN FİGÜRLERİNDE STİLİZAS YON VE İNTİBA 2 Özet Araştırmanın konusu Nakkaş Nakşi nin figürlerinde görülen stilizasyon ve intibalardır. Nakkaş Nakşi, kendine has üslubu ile Osmanlı resim sanatına yön veren önemli ressamlarımızdandır. Özelliklede sanatsal üslubunu oluştururken figürlerindeki biçimsel deformasyon onu çağdaşları olan diğer nakkaşlardan farklı kılmıştır. Onun tasvirlerinde figürler karakterleri ile özdeşleşmiştir. Nakkaşın eserleri geçmişi günümüze taşıyan belge niteliğindedir. Bu makalede Nakşi nin tasvirlerindeki tasarım kurgusu ve figürlerinde görülen biçimsel özelliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Osmanlı minyatür sanatında özellikle XVII. yüzyılda üslup açısından farklı biçimsel denemelerin yaşandığı dönem olmuştur. Osmanlı minyatür sanatında kompozisyon, renk ve biçimsel değişimlere yön veren nakkaşların başında ise Nakkaş Nakşi nin olduğu görülmektedir. Türk minyatür sanatında da duyguların biçimsel yansıması sanatçının üslubunu yansıtır. Sanatçı üslubunu oluştururken yetiştiği kültürün kurallarına sadık kalmıştır. Nakkaş Nakşi, Osmanlı minyatür sanatı içerisinde sanatsal üslubunu günümüz resim sanatına uyarlayarak biçimsel gerçekliğe önem vermiştir. Nakkaş Nakşî, Osmanlı minyatür sanatında, kişisel resim üslubu ile ayırt edilebilen önemli nakkaşlardan birisi olmuştur. Üslubunu oluşturan önemli ayrıntılardan birisi; tasvirlerde görülen figürlerin fiziksel özelliklerinin birbirine benzememesidir. Anahtar Kelimeler: Nakkaş Nakşi, Stilizasyon, İntiba. 1 Yrd. Doç. Dr., Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Resim-İş Eğitimi Bölümü, seyhanmkalayci@gmail.com 2 International Multidisciplinary Eurasian Congress 2017, Barcelona, Sempozyumunda sunulmuştur.

Seyhan Mercan Kalaycı STYLIZATION AND IMPRESSION ON THE FIGURES OF NAKKAŞ NAKŞİ Abstract The subject of the study is the stylization and impression seen on the figures of Nakkaş Nakşi. Nakkaş Nakşi is one of the most important painters who lead Ottoman art with his own style. Especially, the deformations in his figures which create his artistic style make him distinct among his contemporaries. In his depicts, the figures have been identified with their characters. The works of Nakkaş are considered to be documentary from the the past to the present. In this study, it is aimed to examine the formal features seen at the figures and the design fiction in the depictions of Nakşi. Particularly XVII th century was a period when different stylistic attempts were made in terms of style in Ottoman miniature art. It is seen that Nakkaş Nakşi was the leading nakkaş in terms of composition, color and stylistic changes in Ottoman miniature art.the stylistic reflection of emotions reflects the style of the artist in Turkish miniature art. The artist has remained loyal to the rules of the culture in which he has grown up while creating his style. Nakkaş Nakşi has given importance to stylistic reality by adapting artistic style in Ottoman miniature art to contemporary painting art. Nakkaş Nakşi has become one of the most important nakkaş who can be distinguished in the Ottoman miniature art by his personal style of painting. One of the important details that make up his style is the dissimilarity of physical characteristics of the figures in the depictions. 289 Keywords: Nakkaş Nakşi, Stylization, Impression. GİRİŞ Osmanlı minyatür sanatının en belirgin özelliklerinden birisi tasvirlerin aslına uygun resmedilmeyip stilize edilmesidir. Minyatür sanatında kullanılan stilizasyon her minyatür sanatçısına göre farklılıklar gösterebilmektedir. Osmanlı tasvir sanatındaki stilizasyon biçim, renk, mekân ve kurgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Stilizasyonun temel unsurlarından birisi ise sanatçıların üslubunu yansımasıdır. Stilizasyon, kelime olarak anlamı objeyi gereksiz ayrıntılardan kurtararak, Kendine özgü sadeleştirme, üsluplaştırma işlevidir (Çağlarca, 1999;21). Bu tanımdan yola çıkarak Osmanlı minyatür sanatı için stilizasyon sanatçının tasvirde oluşturduğu kendi yorumudur diyebiliriz. Günümüze kadar değeri her geçen gün artan ve önemini yitmeyecek güzelliklere sahip Osmanlı Minyatür sanatı, ona biçim veren nakkaşların ellerinde anlam kazanır. Fatih Sultan Mehmet döneminde 1465 yılına ait olan ve sanatsal bakış açısından göz ardı edilen daha çok teknik özellikleri ve sert çizgilerle tasvir edilen Cerrahi İllüstrasyon un haricinde hiçbir şey korunmamıştır. Aynı zamanda sayısız tarihsel kanıt, İstanbul'daki bu ihtişamlı, sanatsever ve mesenatli hükümdarın himaye ettiği minyatür sanatı çiçeklenme dönemini yaşamıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul şehri ve Topkapı Sarayı sanatsal ve kültürel bir merkez haline dönüştürülmüştür. Bu dönemde Avrupa resim sanatına büyük önem verildi, Osmanlı minyatür sanatının oluşmasında ve geliştirilmesinde büyük rol oynamıştır. Birçok Avrupalı sanatçıyı İstanbul a davet edilmiş ve getirmiştir. Fatih in, Uzun

Nakkaş Nakşi nin Figürlerinde Stilizas Yon ve İntiba Hasanı mağlup etmesiyle Akkoyunlulara hizmet eden İsfahan, Şiraz, Tebrizli sanatkârları İstanbul'a getirdi ve süreç içinde bu sanatkârlar İkinci Bayezid döneminde Osmanlı minyatürünün zenginleştirmesine sebep olmuşlardır (Çelikbağ, 2012;54). Tarihsel süreçte Osmanlı minyatürü, İslam kitap sanatları içerisinde ayrıcalıklı yere sahip olmuştur. Fatih in İstanbul u fethiyle başlayan sanatsal ve kültürel faaliyetler, bu döneme kadar geçen süreç içinde Osmanlı minyatür sanatı kendi oluşturduğu stilize biçimler ile yalın bir anlatıma sahiptir. Günümüze kadar etkisini ve önemini yitirmeyen Osmanlı minyatür sanatı ve sanatçıları Türk kültür ve tarihinin aktarılmasında oldukça etkili olmuşlardır. Osmanlı da nakkaşlar kültürün ve tarihin aktarımında kendi oluşturdukları sanatsal üslup ile tanınmaktadırlar. Üslup un kelime anlamı: Sanatçının veya sanat çeşidinin, sanat döneminin izlerini taşıyan sanatçıya özgü anlatım stili; farklı zaman ve mekânlarda, sanat her alanında ihtiyaçlara cevap veren ve birleştiren ortak paydadır (Hasol, 1975;457). Bigalıya göre; Sanatçı, içinde bulunduğu doğayı, değişimleri ve gelişmeleri gözlemleyip algılayan ve kendi yorumuyla, seçtiği plastik değerlerle biçimlendiren kişidir. Oluşan görsel ve düşünsel imgelerini yaratma süreci sonucunda somutlaştırır. Bu oluşum belli bir resim diline sahip olmalıdır ki özgünlükten söz edilebilsin. İşte üslup, Sanat eserini oluşturan, tercih edilmiş formların bütünüdür (Bigalı, 1976; 75). Osmanlı nakkaşlarının biçim ve renkte kullandıkları stilizasyon, abartısız, etkili ve hareketlidir. Osmanlı tarihini ve kültürünü yansıtan belgesel niteliğindedir. Osmanlı Minyatürlerinde amaç genel olarak bir dönemin resme aktarılmasıdır. Bu aktarım bir dönemin belgesel olarak arşivlenmesidir. Dolayısıyla minyatürü anlatan ressamın öncelikle estetik değer ve becerilere sahip olmasının yanında resmedeceği kurgunun temellendirilmesinde derin bilgi sahibi olmalıdır. Epik türün gerçeği inceleme ya da sorgulama yoluyla ortaya koymayı ya da tahmin etmeyi amaçlaması gerçek yaşam ile epik anlatı ilişkisini ortaya koymaktadır (Foss, 2009;180-181). 290 Nakkaş Nakşi nin Üslubu Osmanlının tarihi ve kültürünü belgesel niteliğinde günümüze aktaran Osmanlı Minyatür sanatı Nakkaş Nakşi ye ait çalışmaların pek çoğunda can bulmuştur. Nakşi nin tasvirleri kendine ait özgünlük ve stilize edilen biçimlerle anı yaşatan dinamizme sahiptir. Bu bağlamda araştırmamızın konusunu oluşturan Nakşi nin tasvirlerindeki biçimsel stilizasyon, bir film sahnesini yaşatır gibidir. Ayrıca nakkaş, figürlerinin fiziksel özelliklerine anlam katan duygu yüklü ifadeler kullanmıştır. Onun tasvirlerinde figürlerin bakışları manalıdır. Nakkaşın tasvirlerindeki figürlerin bakışlarındaki intiba heyecan, merak, korku, sevinç, hüzün gibi duygu yüklü ifadeler olarak görülmektedir. Bu makalede Nakkaş Nakşi ye ait 5 adet minyatürün üslup yönünden incelenmesi yapılmıştır. İncelediğimiz bu minyatürlerde, nakkaşın resimlerinde görülen figürlerin biçimsel ve duygusal ifadeleri, ifadelerin yansıttığı intiba, kompozisyondaki mekân kurgusu ve mekânda kullandığı sembolik biçimler araştırılmıştır. İncelemesi yapılan bu minyatürlerden 3 ü Topkapı Sarayı Müzesi Hazine Kitaplığı ndaki H. 1263 numaralı Şakâ ikû n-nu mânîye (şal. 1618-1622) adlı yazmadan diğer 2 minyatür ise Topkapı Sarayı Müzesi Hazine Kitaplığı ndaki H. Divan-ı Nadiri, H.889 numaralı yazmadan alınmıştır.

Seyhan Mercan Kalaycı Sanatsal üslup sanatçının eserindeki parmak izi gibidir. Nakkaş Nakşi nin sanatsal üslubuna irdelendiğinde çalışmalarında oluşturduğu biçimlerin belirgin özellikleri gözlemlenebilmektedir. Bu belirgin özelliklerin birkaçı şu şekildedir; Sanatçının oluşturduğu mekânsal kurgu, kullanmış olduğu renkler, tasvirdeki biçimsel ifadeler ve figürlerin yüzlerinde yansıttığı intibalardır. Nakkaş Nakşi nin figürlerindeki duygusal yansımalar belirgin olup resme bakan kişiyi heyecanlandıracak şekilde biçimlenmiştir. Yapmış olduğu çalışmalarda anlatmak istediği mesaj bilgi verme amacının yanı sıra figürlerin duygularını yansıtacak türde resmedilmiştir. Tercüme-i Şakâ ikû n-nu mânîye, Nakkaş Nakşî nin, tasvirlerdeki üslubunu yansıtan önemli yazmalardan birisidir. II. Osman devrinin ikinci veziri Gürcü Mehmed Paşa tarafından 1618 1620 yılları arasında resimlettirilen Tercüme-i Şakâ ikû n-nu mânîye bilinen yegâne resimli ulema biyografisi olmasıyla Osmanlı kitap resminin özgün örneklerinden biridir (Değirmenci, 2008;46,105). Nakşi ye atfedilen Topkapı Sarayı Müzesi Hazine Kitaplığı ndaki H. Divan-ı Nadiri, H.889 numaralı yazmada yer alan tasvirler kompozisyon kurgusu açısından oldukça önemlidir. Mehmed Bin Abdulgâni (Nâdirî) tarafından yazılan eserin sayfa boyutu yaklaşık 15x26 cm. olup, eserde 8 adet tasvir bulunmaktadır. Osmanlıların kazandığı zaferler ve önemli kişilerin yer aldığı bu yazmaya ait resimler, kompozisyon ve renk bakımından olduğu kadar mimari detaylardaki perspektif anlayışıyla da dikkati çeker. Sultan II. Osman ın saltanat yıllarındaki bu dönemin ünlü sanatçısı Nakşî tarafından yapıldığı sanılır (Çağman ve Tanındı,1979;68-69). Nakşî, I. Ahmed döneminden (M 1603 1617) itibaren eserler vermeye başlamış, ancak asıl yükselişini II. Osman döneminde (M 1618-1622) göstermiştir. Bu dönemin göze çarpan resimlerinde, onun eşsiz ve kişisel stili görülmektedir. Toplam 6 yazma ve 3 albümde yüz on üç eseri bulunmaktadır. Sadece iki yazmada bulunan resimler tamamen onun elinden çıkmış, diğerleri ise başka sanatkârlarla ortak çalışılarak hazırlanmıştır (Atıl,1978:103). Nakşî hakkında pek çok araştırma yapan Ünver, Nakşî nin üslubunu, şu sözleri ile ifade etmiştir: Nakşî Bey yüzlerdeki intibalara çok ehemmiyet vermiştir. Bunda Nakşî Bey bir sadelik takip etmiştir ki Türk minyatürünün yüzlerde, kıyafetlerde ve dekorda basit güzelliklerinin en mükemmel örneklerini vermiştir. Tasvirlerini bugünkü resim tarzına benzer biçimde yapmıştır. Yaşadığı dönemde doğunun ve batının etkisi ile resim yapan bir ekoldür. Resimlerinde, figürlerin bakışları konuyla bağlantılı olarak mana yüklüdür. Figürlerin çoğu hayalidir (Ünver,1949: 24-26) (Foto-1a-b). 291 Nakkaş Nakşi, tasvirlerinde metne bağlı olarak zaman ve mekân kurgusunu oluşturmuştur. Film sahnesini aratmayacak biçimde düzenlediği kompozisyon, nakkaşın sanatında ne kadar yetkin olduğunun göstergesidir. Kompozisyonu oluşturan her öğe bilinçli olarak resmedilmiştir. Tasvirlerinde yer alan figürlerin biçimlerindeki stilizasyon ve yüzlerindeki intiba Avrupa resim sanatına geçişin bir göstergesi olsa da geleneksel tasvir sanatından da kopmayarak kendine has bir üslup oluşturmuştur. Oluşturmuş olduğu bu üslup onun aynı zamanda çok iyi bir gözlemci olduğunun göstergesidir. Figürlerinki belirgin fiziksel farklılıklar dikkat çekicidir. Onun için figürler tasviri oluşturan elemanlar olmanın ötesindedir. Figürlerin dış görünüşleri anlam yüklü ifadelerle mana kazanır. Figürlerindeki anlamlı ifadeler tasvire canlılık katmıştır. Figürlerindeki bu ifadelerde karakteristik özelliklerini yakalamaya çalışmıştır. Figürlerindeki karakteristik özellikleri yansıtmaya çalışması gerçekçi portre anlayışına sahip yeni biçimlerin oluşmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca tasvirlerine canlılık katan

Nakkaş Nakşi nin Figürlerinde Stilizas Yon ve İntiba önemli öğelerden biriside kullandığı renklerdir. Renklerde yer yer tonlamalar görülmektedir. Renk, biçimi ortaya çıkaran önemli bir ayrıntıdır ve o renkleri figürlerin statülerine uygun kullanmıştır. Özellikle mekân kurgusu oluştururken kullandığı renklerde Klasik Osmanlı Minyatür sanatına bağlı kaldığı görülmektedir. a) b) Foto 1a-b: Sultan Orhan, Molla Alaüddin Esved ve Molla Çandarlı Kara Halil, Tercüme-i Şakayik-ı Numâniyye, (TSM, H.1263, y.12b.). Foto 1a-b de Nakkaş, Sultan Orhan, Molla Alaüddin Esved ve Molla Çandarlı Kara Halil, (Tercüme-i Şakayik-ı Numâniyye, TSM, H.1263), y.12b. adlı tasvirin sanatsal kurgusunu bir tiyatro sahnesinin yansıtır gibidir. İç mekân olarak kurgulanan resmin arka düzleminde bulunan pencere ile derinlik sağlanmıştır. Tasvirin merkezine yerleştirilen figürlerin görünümünde belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Resmin sağ köşesinde oturan figür Sultan Orhan ın tasviridir. Sultan açık tenli olarak verilmiştir. Yüzünde bulunan sakal ve bıyıkların rengi ise kahverengidir. Sultan Orhan ın yüzü ¾ profilden resmedilmiştir. Sultan bağdaş kurmuş ve ellerini kavuşturmuş biçimde resmedilmiştir. Bordo renkli içliğinin üstünde altın varaktan işlemeler bulunmaktadır. Üstünde yeşil renkte yakasında kürk olan bir kaftan bulunmaktadır. Başında ise üstünde tüy olan bir beyaz sorguç vardır. Diğer figürlere göre oldukça iri tasvir edilmiştir. Sultan Orhan ın karşısında oturan figür ise Molla Alaüddin Esved dir. Mehmet Molla Alaüddin Esved in başında ulema sarığı bulunmaktadır. Esmer teni ve kırlaşmış sakalları ile yaşının geçkin olduğu betimlenmiştir. İçliği açık mavi renkte olup kumaş kıvrımları oldukça ince ayrıntılar ile betimlenmiştir. Üstünde petrol yeşili bir kaftan bulunmaktadır. Sağ eli hava da olup üzerinde Sultan Orhan ibaresi bulunan, kırmızı ve altın varaklı bir kitabı tutmaktadır. Molla Çandarlı Kara Halil, arka fondaki medresenin pencereden içeriye doğru bakarken görülmektedir. Beyaz sarıklı figürün üstünde siyah renkte bir kaftan vardır. Esmer tenlidir ve siyaha yakın sakal ve bıyıkları vardır. Yanında pembe çiçekleri olan bir ağaç vardır. Tasvirde binanın içinde oldukça ince detaylarla işlenmiş çiniler yer almaktadır. Zeminde ise çini 292

Seyhan Mercan Kalaycı motiflerinden bezemeler bulunan bir halı bulunmaktadır. Halının deseni çintemani motifli olup rengi mercan kırmızısıdır (Kalaycı, 2013). Resimde medresenin dışında pencereden bakan ve içeridekilere kulak misafiri olan üçüncü bir kişinin bulunması ilgi çekici bir ayrıntıdır. Figürün yüz ifadesindeki üzüntülü duruş dikkat çekici biçimde vurgulanmıştır. Bu olay figürün tanınmasını sağlamamasına rağmen; Esere göre medresenin penceresinden Sultan ile Alaeddin Esved in konuşmasını izleyen kişi Halil Paşa dır (Değirmenci, 2008;110). Figürler tasvir düzleminde, sosyal mertebelerine göre resmedilmiştir. Figürlerin yüz ifadeleri, bulundukları ruh halleri ile bağlantılı olarak biçimlenmiştir. Nakşî resimlerinde oluşturduğu kompozisyonların dış ve iç mekân tasarımlarında simetriye özen göstermiştir. Figürlerin hiyerarşik konumunu belirleyen giysi tasarımına özen göstermiştir. Tasvirin zemininde çintemani motifli halı kullanarak mekân düzlemini oluşturmuştur. Pencere pervazında kullanılan yeşil renk, dış mekân görüntüsü ile bütünleşerek panoramik görüntü sağlamıştır. Figürlerin konum ve yaş özellikleri ayırt edilebilecek biçimde vurgulanmıştır (Kalaycı, 2013). Ressam Nakşî, âlim biyografilerini tasvir ederken, arka fonda kullandığı kurgu genellikle aynıdır. Bu durum, Türk minyatür sanatının genel formatına uygundur. Çünkü asıl vurgulanan şey, anlatılan olaydır. Bu nedenle bitki örtüsü ve doğa ikinci planda kalmaktadır (Keskiner,2004;10). Ünver e göre nakkaşımız; Sanatı XVI. yüzyılda yetişmiş Türk üstatlarından öğrenmiş olmalıdır. Çünkü uyguladığı ekol Osmanlı Türk resim ekolüdür. XVII. Asrın ilk yarısında muhteşem eserlere imza atmış olan sanatkârın üstadı maalesef bilinmemektedir (Ünver,1949;27). Doğanın gerçekliğini bozmadan resmederken, figürlerin dörde üç profilden ve sırtı dönük biçimde karakterlerini yansıtacak biçimde tasvir etmesi; Mekânın kompozisyon düzenini kurgularken kent görüntüleri ve beyaza boyanmış kalelerin yanı sıra tasvire derinlik katmak amacıyla pencere, kapı ve kemer açıklıklarını kullanması onu yaşadığı dönemin diğer ressamlarından farklı kılmıştır. Bu açıdan Ahmet Nakşî Osmanlı minyatürünün gelişiminde ayrıcalıklı ve önemli bir yere sahiptir (Mahir, 2004:168). 293 Figürlerin fiziksel özelliklerinde belirgin farklılıklar vardır. Figürlerin bakışları merak uyandıracak biçimde resmedilmiştir. Figürlerin yüzlerinde, merak, heyecan, endişe gibi ifadeler görülmektedir. Foto 2: Gazanfer Ağa Medresesi ve Müderris Nâdirî, Dîvân-ı Nâdirì, (TSMK, H.889, y.22a)

Nakkaş Nakşi nin Figürlerinde Stilizas Yon ve İntiba Foto 2 de Tasvir iç ve dış mekânın bir arada kullanıldığı kompozisyon düzlemi ile oluşturulmuştur. İç mekânda, medrese öğrencileri, Nadirî nin karşısında ve tek sıra halinde oturmaktadırlar. Öğrencilerin yüzleri farklı karakteristik biçime sahip iken fiziksel özellikleri ise benzer görüntüdedir. Medresede bulunan figürlerin başında aynı forma sahip olan ulema sarığı bulunmaktadır. Zemin düzlemi yerdeki halılar ile sağlanmıştır. Tasvirde kullanılan renkler, hiyerarşiye uygun yapılmıştır. Tasvirin sağ köşesinde, dış mekânda at üstünde bulunan Gazenfer Ağa ve devlet erkânı görülmektedir. Gazenfer Ağa, at üstünde oturmuşken diğer figürler ayakta durmaktadır (Kalaycı, 2013). Resimde yer alan medrese İstanbul da, saraçhane başında 1596 yılında Gazanfer Ağa tarafından yaptırılmıştır. Resimdeki yapının kapısı üzerinde medresenin ismi yazılmıştır. Gazanfer Ağa Medresesi nin ilk müderrisi, bu divan şairi Nadirî dir. Tasvirde üzeri kubbeyle örtülü dershane odasında solda öğrenciler, karşılarında da Müderris Nâdirî oturmaktadır. İki yanda kubbeli öğrenci odaları vardır. Sol altta sebil bulunmakta olup üstte gözü derinlere çeken açıklıklarıyla Bozdoğan su kemerinin duvarı vardır. Böylece ressam, dizeleri imgeye dönüştürürken hem eserin sahibi Nadirî nin hem de 1580 1603 yılları arasında sarayın resimli kitap projelerinin programlanmasında önemli rolü olan Gazanfer Ağa nın portresini aynı minyatür içinde bir araya getirerek gerçekle uyum sağlayan bir resim yaratmıştır (Serpil Bağcı ve ark., 2006;212-213). 294

Seyhan Mercan Kalaycı 295 a) b) Foto 3a-b: Şehyhülüslam Zembilli Ali Efendi, Tercümeyi Şakayık ı Numaniye, H.1263, y.159b.) (TSMK, Foto 3a-b de olduğu gibi Nakşî nin eserlerinde figürlerin ayakta durmuş biçimde ve vücutlarının ilginç bir şekilde incelmesi ve de biçimsel bozukluğun yanı sıra kafaların ve başlarındaki beyaz sarıkların vücuda oranla daha büyük tutulduğu gözlemlenmiştir. Figürlerin yan profilden ve arkadan resmedilirken vücutlarının çarpıklaştığı ve bu çarpıklaşan figürlerin resme mizah katmak amacıyla yapıldığı düşünülebilir (Türk İslam Sanatları, 2017). Şehyhülüslam Zembilli Ali Efendi, Tercümeyi Şakayık ı Numaniye, TSMK, H.1263, y.159b,tasvirde bir şehir görüntüsü içinde olan iç içe iki bina ve binanın arkasında bulunan bir kule ve cami şerefesi görülmektedir. Gökyüzü, hardal sarısı renginde olup en arkada krem ve sarı tonlarda tepeler görülmektedir. Mor renkli bir bina içerisinde aşağıya doğru zembil sarkıtan,

Nakkaş Nakşi nin Figürlerinde Stilizas Yon ve İntiba Zembilli Ali Efendi görülmektedir. Zembilli Ali Hoca nın başında ulema sarığı, üstünde yeşil renkten bir kaftan bulunmaktadır. Binaya birleşik olan diğer ev, çatılı olup üstte mavi desenli çini, alta ise beyaz renkte tuğlalar vardır. Dışarıdaki diğer figür, hocanın zembiline doğru üstünde yazılar bulunan bir kâğıt uzatmaktadır. Figürün sol gözü net değildir veya kördür. Figürün başında beyaz renkten bir sarık vardır. İçliği bordo renkte olup içliğin üstünde yeşil renkte bir kaftan vardır. Binaların üstündeki ince ayrıntı ve işlemeler klasik dönem etkisini yansıtan süsleme özelliklerine sahiptir. Renklerdeki çeşitlilik ve berrak kullanım Nakkaş Nakşî nin teknik üslubunu yansıtır. Nakkaş ın bu tekniği ile biçimlenen tasvirler, Nakkaş Osman ın minyatürlerinde kullandığı renkleri hatırlatır. Bu tür teknik ayrıntılar Nakşî nin, Nakkaş Osman ın öğrencisi olma ihtimalini artırır. XVII. yüzyıla büyük bir damga vuran Nakkaş Nakşî nin eserlerinin pek çoğunda rengi derinlik vermek aracılığı ile kullanmış olduğu gözlemlenmiştir (Kalaycı, 2013).Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi, zamanında oturduğu odanın penceresi önünde zembil asarmış Ali Efendi ye müracaat edenler istidalarını oraya koyarmış. Ali Efendi bunları alır ve icaplarını hemen yerine getirirmiş. Bundan dolayı Zembilli Ali Efendi diye adlandırılmıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında şeyhülislamlığını muhafaza etmiş. 1322 de ölmüş ve yaptığı mütevazı Zeyrek ilk mektebi bahçesine gömülmüştür (Ünver, 2007;336). Foto 4a-b de bu üslubu en etkili biçimde kullanan Nakkaş Nakşi, Sultan Murat ın Bayram namazına gidişi, Dîvân-ı Nâdirî, TSM, H.889.4a. adlı eserinde de görebilmekteyiz. 296 a) b) Foto 4a-b: Sultan Murat ın Bayram Namazına Gidişi, Dîvân-ı Nâdirî, (TSM, H.889.4a.) Türk minyatür sanatı kompozisyon kurgusunda ve renk kullanımında kendine ait özellikleri ile belirgin üsluba sahiptir. Türk minyatürü, dünya ve sanat görüşüne göre; kompozisyon düzeninde oran-orantının sağlanabilmesi için figürleri üst üste sıralamayı tercih ederek üç boyutlu cisimleri serpmemiş ve kendine has üslubunu oluşturmuştur (Binark,1978;278).

Seyhan Mercan Kalaycı Foto 4a-b de figürlerin hiyerarşik konumlarına bağlı kalarak resmeden ressamımız özellikle sultanları, devlet erkânını ve ulemayı belirgin büyüklükte resmetmiştir. Figürlerin kıyafetlerinin aslına uygun olarak yansıtıldığı gözlemlenmektedir. Nakşi nin ulemaya ait tasvirlerinde ki benzerlik ise dikkat çekicidir. Ünver e göre; Ulemanın kıyafetleri genellikle aynıdır. Kıyafetleri, sarığın altında bulunan taç, iç kıyafet olarak giydikleri entari ve üste giyilen cübbeden oluşmaktadır. Zaman zaman görünen kürk astarlı cübbeler muhtemelen, mevsim değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bunlardan farklı olarak karşımıza çıkan sırmalı paletlerle süslü kıyafetler saray çalışanlarını yansıtan belirgin işaretlerdendir (Ünver, 2007:300). Nakşi tasvirlerinde Osmanlı devletinin siyasi ve kültürel yapısına bağlı kalmıştır. Öyle ki Osmanlı devletindeki etnik farklılıklara sahip bireylerinde de resmedildiği görülmektedir. Foto 4a-b de Tasvir hiyerarşik düzene uygun olarak resmedilmiştir. Sultan Murad ın üstünde kırmızı renk bir giysi bulunmaktadır. İçindeki bu giysinin üstünde yeşil renkten, kolları kısa, gösterişli bir kaftan vardır. Sultan ın atının üstünde yer alan biniş takımı altın işlemelidir. Gösterişli bir sahnenin içinde ilerleyen sultanın fizyolojik yapısı yuvarlak ve görkemli olarak resmedilmiştir. Sultanın arkasında üç has odalı yer almaktadır. Sultanın yer aldığı ön düzlemde solaklar ve peykler bulunmaktadır. Tasvirde sultan ikonografisi ön plana çıkmıştır. Odak noktasının üst kısmına yerleştirilen devlet erkânı hiyerarşik düzen ile tasvirde yerlerini almıştır. Kompozisyonda odak noktasına yerleştirilen sultanın fiziksel özellikleri detaylı olarak resmedilmiştir. Başında yer alan kavuk oldukça büyüktür. Sultanın elbisesinde kullanılan kırmızı renk ve üstünde yer alan yeşil kaftanın zıt renkler bir arada kullanıldığında ikonografik ayrıntıyı ön plana çıkaran yardımcı eleman olduğu gözlemlenmiştir. Tasvirin odak noktasının üstünde yatay düzlemde sıralı duran devlet erkânının fiziksel özellikleri farklıdır. Tasvirde Türk toplumunun kültürel yapısını yansıtan simgeler bulunmaktadır. Sultanın maiyetinde görevli devlet erkânın ellerinde tuttukları altın topuzlar ikonografik olarak ön plana çıkan simgelerdendir. Sultanın maiyetinde yer alan bu figürlerin biçimsel özellikleri benzerdir. 297 Saraylı grubunun başında sakalsız genç yüzüyle dikkat çeken figür, görevlerinden biri sultana her daim eşlik etmek olan Bâbüssaâde Ağası Gazanfer Ağa olmalıdır ( Değirmenci, 2012;154). Nâdirî resmin eşlik ettiği kasidesinde coşkulu bir bayram gününü anlatır. Şairin kullandığı mecazi dil, şiiri süsleyen resmin ikonografisi ile doğrudan bir bağlantı kurmayı zorlaştırır. Ancak şiirdeki ayrıntılara ve şairin kullandığı imgelere dikkatlice bakıldığında resimdeki kimi ikonografik ayrıntılara göndermeler yapıldığı izlenir (Değirmenci, 2012;155) Tasvirin zemin düzlemine yerleştirilmiş farklı etnik figürlerin de bulunduğu kadınlı erkekli bir grup halk, ellerinde tuttukları dilekçeleri sarayından çıkan sultana vermeye çalışırlar. Mimari yapının yan tarafında olayı gizlice seyretmeye çalışan, taşın üzerine çıkarak elindeki dilekçeyi sunmak için çabalayan ve yankesicilik yapmaya çalışan figürlerin görüldüğü tasvirde kompozisyon ilgi çekici ayrıntılara tanıklık etmiştir. Tasvirde mekânın geçtiği yeri vurgulayan mimari yapılar gerçeğe uygun bir yapıda resmedilmiştir (Kalaycı, 2013). Nakşi nin tasvirlerinde doğa yeniden canlanmış gibidir. Öyle ki bazı resimlerin arka kısmında yâda tepe kısımlarında insan ve hayvan şeklinde kayalıklara rastlanmak mümkündür.

Nakkaş Nakşi nin Figürlerinde Stilizas Yon ve İntiba a) b) Tepenin üst kısmında insan ve hayvan kafasına benzeyen kayalar Foto 5 a-b: a ve b de Molla Abdurrahman b. Ali b. Müeyyed Amâsi Tasviri,Tercümeyi Şakayık ı Numaniye,(TSMK, H.1263) 163a Tasvirin tepe hattında yer alan insan kafası şeklindeki kayalar, Nakkaş Nakşi nin oluşturduğu kompozisyonun bir parçasıdır. Tepe arkalarında saklanan insan ve hayvan figürleri, gizli yüzler, yüzlerde anı yaşatan ifadeler onun sanatında ne kadar yetkin birisi olduğunun ifadesidir. Ayrıca mimari yapıların tasvirinde kullanılan kesme taşların gerçeği yansıtıyor gibidir. 298 Tepenin üst kısmında insan başına benzeyen kaya Foto 3a: Şehyhülüslam Zembilli Ali Efendi, Tercümeyi Şakayık ı Numaniye, (TSMK, H.1263), y.159b.

Seyhan Mercan Kalaycı SONUÇ Osmanlı minyatür sanatı, günümüz Türk resim sanatının oluşumuna katkı sağlayarak stilize edilmiş biçimlere ve kuş bakışı görünüme sahip resimlere örnek olmuştur. Ahmet Nakşi, resimlerini sanki bugünü yaşamışçasına kurgulamıştır. Onun resimlerinde kullandığı üslup, modern resme ışık tutacak niteliktedir. Nakşi nin kompozisyon düzlemine yerleştirdiği figürler belirgin bakış açısına sahiptir. Bu bakış açısı gerçek duyguların yansıması gibi derin ve manalıdır. Figürlerin yüz ifadeleri belirgin intibaa ya sahiptir. Öyle ki sanki figürler konuşurmuş gibi resmedilmiştir. Arka düzlemde yerleştirilmiş figürler adeta olayın içindeymiş gibi kaygılı ve heyecanlıdır. Nakşi nin figürlerinde kullandığı deformasyon bireysel üslup oluşturacak çağdaş Türk resim sanatçılarına örnek olacak niteliktedir. Tasvirlerindeki kompozisyon düzenini, figürlerin hiyerarşik konumuna uygun olarak betimlemiştir. Nakşi nin tasvirlerde metinlere bağlı kararak resmettiği görülmektedir. Yapmış olduğu çalışmalarda kendi üslubunu yansıtan belirgin izler vardır. Tasvirlerinde mekân kurgusu, figürlerin biçimsel özellikleri ve oluşturduğu kompozisyon düzeni klasik Osmanlı tasvir sanatına yenilik getirirken Modern Türk resim Sanatına da öncülük etmiştir. Renk onun tasvirlerinde stilizasyonun bir parçasıdır. Tasvirlerinde dış mekânda uygulanan renklendirmelerde Klasik dönem Osmanlı Minyatür sanatından kopmadığı görülür. Fakat figürlerin fiziksel özelliklerini vurgulamak amacıyla giysilerinde ve yüzlerde tonlamalar yapmıştır. Bu tonlamaları aynı rengin açık ve koyu değerlerinden elde etmiştir. Özellikle tasvirlerindeki figürlerin yüzlerin belirgin karakteristik özellikleri vardır. Bazı figürlerin tasvirlerinde kemerli burunları, farklı cilt tonları ve gözlerindeki problemlere kadar yansıttığı görülmektedir (Foto;1-3). 299 Nakkaş Ahmet Nakşî, mimari yapıları aslına uygun betimlemeye önem vermiştir. Mimari yapılar onun tasvirlerinde kurgunun bir parçasıdır ve dönemsel yapıları ihtişamını yansıtır. Tasvirlerinde yer alan beyaz renkteki mimari yapılar bazen tasvirin üst düzleminde yer alırken bazen de sıralı olarak odak noktasının her iki yanına yerleştirilmiş olarak görmekteyiz. Nakşî aynı zamanda mimari yapıların pencere ve kapı ve kemerlerine derinlik vererek perspektif oluşturmuştur. Nakşi nin tasvirlerinde uyguladığı bu perspektif onun üslubunu oluşturan önemli ayrıntılardan birisidir. Mimari yapılarda kullanmış olduğu soyut perspektif, Osmanlı minyatür sanatında uygulanan yeni denemelerin başında gelmektedir. Nakşî nin tasvirlerinde görülen mimari yapıların başında, cami, saray, kale ve medreseler görülmektedir. Bazı tasvirlerinde, iç mekân ve dış mekân bir arada görselleşmiştir. Yapmış olduğu, iç mekânlarda zeminde genellikle halı bulunmaktadır. Halılar Osmanlı halı sanatını da yansıtan önemli ayrıntıdır. Nakkaş Hasan gibi Nakkaş Ahmet Nakşî de halıyı dış mekânda da kullanmıştır. Duvarlar mekânın aslına uygun olarak çinilerle bezeli olarak resmedilmiştir. İç mekân tasvirlerinde görülen çini bezemelerde Osmanlı Çini Sanatının örneklerini yansıtır. Tasvirlerindeki çinilerin bezemelerde bitkisel ve geometrik süslemeler yapılmıştır. Geometrik bezemeleri daha çok duvar, kapı açıklıkları ve arka fonda kullanırken bitkisel bezemeleri ise zemin düzleminde yer alan halıda kullanmıştır. Dış mekân duvar tasvirlerinin bazılarında da çini bezmeler olduğu görülür.

Nakkaş Nakşi nin Figürlerinde Stilizas Yon ve İntiba KAYNAKLAR Atıl, E. (1978). Ahmed Nakşi, an Eclectic Painter of the Early 17th Century, International Congress of Turkish Art, Akademiai Kiado, Budapest, 103. Bağcı, S., Çağman, F., Renda, G., Tanındı Z., (2006). Osmanlı Resim Sanatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 212-213. Binark, İ. (1978). Türklerde Resim ve Minyatür Sanatı, Vakıflar Dergisi,12. Bigalı, Ş. (1976). Resim Sanatı, İstanbul: Yaylacık Matbaası. Çağlarça, S. (1999). Resim-Heykel: Plastik Ögeler, İstanbul: İnkılap Kitabevi. Çağman, F., TANINDI, Z. (1979). Topkapı Sarayı İslam Minyatürleri, Sanat ve Kültür Yayınları, İstanbul, 68-69. Çelikbağ, T. (2012). XV XVII Asırlarında Osmanlı Minyatürlerinde Tebriz Okulunun Gelenekleri, Azerbaycan Devlet Ressamlık Akademisi, Doktora Tezi, Bakü/Bakü. Değirmenci, T. (2008). Osmanlı Sarayının Geçmişe Özlemi: Tercüme-i Şakâ ikû n-nu Mânîye, Bilig, Yaz, 46, 105-132. Değirmenci, T.(2012). İktidar Oyunları ve Resimli Kitaplar, II. Osman Devrinde Değişen Güç Simgeleri, İstanbul. Foss, B. (2009). Sinema ve Televizyonda Anlatım Teknikleri ve Dramaturji. (Çev. Mustafa K. Gerçeker), İstanbul, Hayalbaz. Hasol, D., (1975). Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları; A2, 457, İstanbul. Kalaycı, S. (2013). XVII. Yüzyıl Osmanlı Minyatür Sanatında Görülen Malzeme, Teknik ve Biçimler, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Van. Keskiner, C. ( 2004). Minyatür Sanatında Doğa Çizim ve Boyama Teknikleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 10, Ankara. Mahir, B. (2004). Osmanlı Minyatür Sanatı, 168, İstanbul. Ünver, S. (1949). Ressam Nakşî Hayatı ve Eserleri, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 28, İstanbul. Ünver, S. (2007). Türk Süsleme Sanatçıları Müzehhipler 1, İşaret Yayınları, 300, İstanbul. http://www.turkislamsanatlari.com/main/home/content/535a33ee1d879100987888e4,erişim Tarihi:10.03.2017. Fift 300