HÜCRE= Canlıların, canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir. Hücre; prokaryot ve ökaryot hücre olmak üzere ikiye ayrılır. Bu zar modeline göre; hücre zarı, çift katlı yağ tabakası ve bunun üzerinde bulunan protein tabakasından oluşmuştur. Birim zar modeli; hücre zarının gerçekleştirdiği görevleri, tam olarak açıklayamadığından kabul edilmemiştir. Akıcı-mozaik zar modeli: **Prokaryot Hücre: Çekirdek ve zarlı organeller taşımaz. Organelerden sadece ribozom DNA sitolazmada dağınık halde Hücre çeperi taşır. Prokaryot hücre; bakterilerde ve arkelerde **Ökaryot Hücre: Yapısında çekirdek ve zarlı organeller Ökaryot hücre; bitki, hayvan, mantar ve protista alemindeki canlılarda *Hücrenin yapısı: Hücre; hücre zarı, sitoplazma ve organeller ve çekirdek olmak üzere 3 kısımda incelenir. Günümüzde kabul edilen zar modelidir. Bu modele göre hücre zarı; protein, yağ ve karbohidrat moleküllerinden yapılmıştır. Hücre zarında çift katlı yağ tabakası (fosfolipid) Protein molekülleri, yağ tabakası arasında düzensiz bir şekilde (mozaik) yerleşmiştir. Karbohidrat molekülleri, yer yer yağ moleküllerine bağlanarak glikolipidleri; protein moleküllerine bağlanarak ta glikoproteinleri oluşturur. Glikoprotein ve glikolipidlerin oluşturduğu bu tabakaya glikokaliks tabakası da denir. Bu moleküller hücrede reseptör olarak görev yapar. (hücreye özgünlük kazandırır) Glikokaliks tabakası, hücrenin yabancı maddeleri tanımasını ve hormonlara cevap vermesini Hücre zarında por adı verilen delikler Porlar hücreye seçici-geçirgenlik kazandırır. Küçük maddeler porlardan geçerken, büyük maddeler geçemez. Hücre zarının görevleri: Hücreyi korur. Hücreye şekil verir. Hücreye özgünlük kazandırır. Madde giriş-çıkışını kontrol eder. Sil, kamçı, yalancı ayak ve mikrovillusu oluşturur. **Hücre Zarı: Hücreyi dıştan saran; canlı, esnek, seçici-geçirgen ve saydam bir zardır. Bileşimide, yaklaşık olarak: %60 protein, %35 yağ ve %5 karbonhidrat içerir. Günümüze kadar; birim zar ve akıcı mozaik zar modeli olmak üzere 2 farklı zar modeli ileri sürülmüştür. Birim zar modeli: Hücre çeperi (duvarı): Cansızdır. Seçici-geçirgen değildir. (tam geçirgendir) Üzerinde, hücre zarı porlarından daha geniş olan geçitler Prokaryot canlılarda, bitkilerde, mantarlarda ve bazı protista üyelerinde Hücre çeperi; Bitkilerde selülozdan; Mantarlarda kitinden;
Prokaryot canlılarda ise protein, yağ ve glikozdan yapılmıştır. (peptidoglikan) *Hücrede madde alış-verişi: Hücre zarı tarafından gerçekleştirilir. Hücrede madde alışverişi; küçük ve büyük moleküllerin geçişi olmak üzere 2 farklı şekilde gerçekleşir. Difüzyon, basit difüzyon, kolaylaştırılmış difüzyon ve diyaliz olmak üzere; 3 gruba ayrılır. Basit difüzyon: Hücre zarı porlarından ya da fosfolipid tabakasından gerçekleşir. Yağ asidi, gliserol ve yağda çözünen maddeler fosfolipid tabakasından geçer. Suda çözünen maddeler, gazlar, amino asit, glikoz, früktoz, galaktoz porlardan geçer. Kolaylaştırılmış difüzyon: Taşıyıcı protein ve enzim kullanılarak gerçekleşir. ATP harcanmaz. **Küçük moleküllerin geçişi: Küçük moleküller hücre zarı porlarından girip çıkabilirler. Bunlar, su, tuz, vitamin, aminoasit, yağ asidi, gliserol, glikoz, früktoz, galaktoz, CO2, O2 Küçük moleküllerin geçişi pasif ve aktif taşıma olmak üzere 2 şekilde gerçekleşir. ***Pasif taşıma: Hücre zarından geçebilecek büyüklükte olan maddelerin, enerji harcamadan hücreye giriş-çıkışına pasif taşıma denir. Enerji harcanmadan gerçekleştiğinden canlı ve cansız hücrelerde gerçekleşir. Pasif taşıma; difüzyon ve osmoz olmak üzere ikiye ayrılır. Difüzyon: Küçük maddelerin, çok yoğun ortamdan, az yoğun ortama enerji harcanmadan geçişine difüzyon denir. Difüzyon, iki ortamın yoğunluğu eşitleninceye kadar devam eder. Gazlar haricindeki küçük moleküller kolaylaştırılmış difüzyonla geçer. Diyaliz: Seçici-geçirgen zardan ürenin difüzyonudur. İki ortamın üre konsantrasyonu eşitleninceye kadar devam eder. ATP harcanmaz. Kan sıvısının madde konsantrasyonu ile diyaliz sıvısının madde konsantrasyonu üre dışında; izotonik (eşyoğun) olmalıdır. Difüzyonda maddelerin geçiş sırası: Küçük moleküller > Büyük moleküller Yağı çözen > Yağda çözünen > Suda çözünen Nötr > Eksi yüklü iyon > Artı yüklü iyon Gazlar > Sıvılar > Katılar Osmoz: Suyun seçici geçirgen bir zardan az yoğun çözeltiden çok yoğun bir çözeltiye doğru geçişine osmoz denir. ATP harcanmaz. İki ortamın yoğunluğu eşitleninceye kadar devam eder.
*Osmotik basınç: Suda çözünmüş olan maddelerin yapmış oldukları negatif emme basıncına osmotik basınç denir. Osmotik basınç yoğunlukla doğru orantılıdır. *Turgor basıncı: Suyun hücre çeperine yaptığı pozitif itme basıncıdır. Turgor basıncı yoğunlukla ters orantılıdır. Turgor basıncı otsu bitkilerin dik durmasını Hücrenin su alarak şişmesine turgor denir. Osmotik basınç ile turgor basıncı ters orantılıdır. Emme kuvveti: Bir hücreye su girişini sağlayan net kuvvete emme kuvveti denir. Osmotik basınç hücreye su girişini Turgor basıncı ise suyun hücreye girişine karşı koymaya çalışır. Bu nedenle hücrenin emme kuvveti; osmotik basınç ile turgor basıncı arasındaki fark alınarak hesaplanır. Emme kuvveti = osmotik basınç turgor basıncı E.K. > 0 ise hücre su alır. E.K. < 0 ise hücre su verir. E.K. = 0 ise hücre osmotik dengededir. *Çözeltiler: Çözeltiler; hipotonik, izotonik ve hipertonik olmak üzere 3 gruba ayrılır. Deplazmoliz olayı: Plazmoliz olan bir hücreyi, hipotonik bir çözeltinin içine koyarsak su alarak eski haline geridöner. Bu olaya deplazmoliz denir. Hemoliz olayı: Hayvan hücresi, saf su ya da çok az yoğun olan bir ortam koyulursa; hücre aşırı su alarak patlar. Bu olaya hemoliz denir. ***Aktif taşıma: Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru ATP harcanarak madde geçişidir. Taşıyıcı protein ve enzim kullanılır. Tüm canlı hücrelerde gerçekleşir. **Hipotonik çözelti: Az yoğun çözeltidir. Bir hücreyi hipotonik bir çözeltiye koyarsak; Bu hücre bitki hücresi ise; turgor durumuna geçer. Hayvan hücresi ise; aşırı miktarda su alırsa patlar. (hemoliz olayı) Kontraktil kofullu bir hücre ise; (paramesyum) hücre içine giren fazla suyu dışarı atar. **İzotonik çözelti: Eş yoğun çözeltidir. Bir hücreyi izotonik bir çözeltiye koyarsak durumunda herhangi bir değişiklik olmaz. **Hipertonik çözelti: Çok yoğun çözeltidir. Bir hücreyi hipertonik çözeltiye koyarsak, hücre su kaybederek büzülür. Bu olaya plazmoliz denir. **Büyük moleküllerin geçişi: Büyük moleküller hücre zarı porlarından geçemezler. Bunlar; protein, yağ, nişasta, glikojen, maltoz, sükroz, laktoz Büyük moleküller hücre zarı porlarından geçemedinden, hücre zarının özel bir mekanizmasıyla hücre içine alınır ya da hücre dışına atılırlar. Büyük moleküllerin hücreye; giriş-çıkışı endositoz ve ekzositoz olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. ***Endositoz: Hücre zarından geçemeyecek büyüklükte olan besin maddelerinin, bir miktar hücre zarıyla birlikte hücre içine alınmasına endositoz denir.
Hücre zarı küçülür. Enzim ve ATP kullanılır. Endositoz, hücre çeperi bulunmayan tüm canlı hücrelerde ( hayvan, amip, öglena, paramesyum) gerçekleşir. Endositoz, pinositoz ve fagasitoz olmak üzere ikiye ayrılır. ***Hücrenin iskelet elemanları: Hücrenin sitoiskelet elemanları; mikrofilamentler, mikrotübüller ve ara filamentler olmak üzere 3 gruba ayrılır. Fagositoz: Katı olan büyük besin maddelerinin, hücre içine alınmasına fagositoz denir. Hücre ilk önce yalancı ayak oluşturarak besin molekülünü sarar. Daha sonra, bir miktar hücre zarı kopar ve besin zarla çevrili bir şekilde hücre içine alınır. Besin kofulunun ve lizozomun birleşmesi sonucu sindirim kofulu oluşur Pinositoz: Sıvı olan büyük besin maddelerinin hücre içine alınmalarına pinositoz denir Hücre zarı önce bir kese (cep) oluşturarak besin maddesini sarar. Daha sonra hücre zarı kopar ve besin maddesi zarla çevrili bir şekilde hücre içine alınır. ***Ekzositoz: Büyük besin maddelerinin, hücre zarı yardımıyla hücre dışına atılmasına ekzositoz denir. ATP harcanır. Enzim kullanılır. Hücre zarının büyüklüğü artar. Mikrofilamentler: Üst üste sarılı iki adet aktin proteinlerinden oluşur. Hücre şeklinin korunmasını Kasların kasılmasında görev alır. Hücrenin boğumlanarak bölünmesini Hücrenin yalancı ayak oluşturarak, hareket etmesini Mikrotübüller: Tübulin proteinlerinin oluşturduğu, içi boş borucuklardan oluşur. Hücre şeklinin korunmasını Bitkilerin hücre duvarında bulunan, selüloz liflerinin düzenlenmesinde görev alır. Hücre bölünmesi sırasında, iğ ipliklerini oluşturarak; kromozomların ve kromotidlerin ayrılmasını Sil ve kamçıyı oluşturarak, hücrenin hareketini Organellerin hareketini Ara filamentler: Keratin yapılı, lifli proteinlerdir. Hücre şeklinin korunmasını Hücreye sağlamlık kazandırır. Hücredeki organellerin ve çekirdeğin sabitlenmesini Sitoplazmanın görevleri: Organellere yataklık yapar. Organellerin ihtiyaç duydukları maddeleri bulundurur. Hücredeki biyokimyasal reaksiyonların oluşması için zemin oluşturur. **Organeller: Hücredeki temel biyokimyasal olaylar, organellerde gerçekleşir. Organeller; ribozom, sentrozom, ER, golgi, lizozom, koful, peroksizom, mitokondri ve plastidler olmak üzere 9 gruba ayrılır. Ekzositoz bütün canlı hücrelerde gerçekleşir. **Sitoplazma ve organeller: Sitoplazma: Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran, yarı akışkan saydam bir maddedir. Bileşiminde; su, glikoz, aminoasit, yağ asidi, gliserol, vitaminler, RNA, ATP, mineraller, enzimler, O2, CO2, NH3 ve hücrenin sitoiskelet elemanları ***Ribozom: Protein ve rrna dan yapılmıştır. Olgun memeli alyuvarları hariç, bütün canlı hücrelerde Çekirdekçikte üretilir. Ribozom; büyük ve küçük alt birim olmak üzere iki parçadan oluşur.
Granülsüz endozplazmik retikulum: Üzerinde ribozom bulunmaz. Protein sentezler. (enzim, hormon, antikor, hemoglobin, fibrinojen, kas...) n (Amino asit) ------------> Protein + (n-1) H2O Protein sentezi gerçekleşirken hücrenin ph' ı yükselir, osmotik basıncı ise düşer. ***Sentrozom: Protein, DNA ve RNA' dan yapılmıştır. Hayvan hücresinde, çiçeksiz bitkilerde, mantarlarda ve bazı protista üyelerinde Çiçekli bitkilerde, yumurta hücresinde ve olgun memeli alyuvarlarında bulunmaz. Her hücrede sadece bir tane sentrozom Hücre bölünmesinden önce sentrozom kendini eşler ve iki tane sentrozom oluşur. Sentrozomun yapısında, biri yatay ve biri dikey olmak üzere iki sentriol vardır. Her bir sentriolde, 27 tane mikrotübül Hücre bölünmesi sırasında iğ ipliklerini oluşturarak, kromozomların zıt kutuplara çekilmesini Hücre zarı ile birlikte sil ve kamçı oluşumunda görev alır. ***Endoplazmik retikulum: Hücre zarından çekirdeğe kadar uzanan, zarlardan oluşmuş kanallar sistemidir. Hücre içinde madde taşınmasını Hücreye desteklik Hücre içinde gerçekleşen asidik ve bazik tepkimeler arasında, yalıtımın gerçekleşmesini Endoplazmik retikulum; granüllü ve granülsüz endoplazmik retikulum olmak üzere ikiye ayrılır. Granüllü endozplazmik retikulum: Dış yüzeyinde ribozomlar Lizozom oluşumunda görev alır. Üzerindeki ribozomlar, hücre zarında bulunan ve hücre dışına gönderilecek olan proteinleri sentezler. Hücre zarının sentezinde ve onarılmasında görev alır. Yağ ve steroid hormon sentezler. Kas hücrelerinde kalsiyum depolanması ve salgılanmasından sorumludur. Zehirli maddelerin ve ilaçların zehir etkisini azaltır. (detoksifikasyon) ***Golgi aygıtı (aparatı): Birbirine paralel olarak uzanmış yassı zarlardan oluşur. Olgun memeli alyuvarı ve sperm hücresi hariç tüm ökaryot hücrelerde Salgı maddelerinin paketlenmesini ve salgılanmasını Selüloz, yağ ve steroid hormon sentezler. Bitkilerin hücre çeperini sentezler. Bitkilerde hücre bölünmesi sırasında ara lamel oluşumunu Protein ve yağlara diğer bileşiklerin bağlanmasını (glikoprotein, glikolipid, fosfolipid, lipoprotein ) Hücre zarının sentezinde ve onarılmasında görev alır. Spermin akrozomunun olgunlaşmasını Sindirim enzimlerini paketleyerek lizozomları oluşturur. Besin depolar. ***Lizozom: İçinde hücre içi sindirim enzimleri Gelişmiş yapılı bitkilerde ve olgun memeli alyuvarında bulunmaz. Hücre içi sindirim yapar. Mikropları yok eder. Yaşlı hücre ve orgalleri parçalar. Kertenkelenin tehlike anında kuyruğunu bırakmasını Başkalaşımda görev alır. Embriyonik gelişim sırasında organların şekillenmesinde görev alır. (organogenez) Dişi üreme döngüsünün gerçekleşmesinde görev alır. (menstruasyon döngüsü) Lizozom zarı patlarsa hücre kendi kendini sindirir. (otoliz olayı)
Lizozom oluşumunda organellerin görev sırası: Granüllü endoplazmik retikulum ------> Golgi aygıtı ----- -> Lizozom Salgı kofulu üretimi ve salgılanmasında organellerin görev sırası: Endoplazmik retikulum ------> Golgi aygıtı ------> Salgı kofulu -----> Hücre zarı ***Peroksizom: Ökaryot hücrelerde Tek zarlı bir organeldir. İçinde katalaz enzimi ve çeşitli enzimler Katalaz enzimi ile hidrojen peroksiti (H 2 O 2 ) parçalar. Kontraktil koful hücre içine giren fazla suyu, ATP harcayarak dışarı pompalar. **Besin kofulu: Hücre endositoz ile büyük besin molekülünü hücre içine aldığında besin kofulu oluşur. **Sindirim kofulu: Besin kofulu lizozom ile birleştiğinde sindirim kofulu oluşur. Amino asitlerden amino grubunu uzaklaştırır. (deaminasyon olayı) Yağ asitlerinin parçalanmasında görev alır. Bitki tohumlarında bulunan yağ asitlerinin glikoza dönüşmesini Karaciğerde alkolün parçalanmasını ***Koful (vakuol): Tek zarlı bir organeldir. İçinde hücre özsuyu Bitki hücrelerinde büyük ve az sayıda, hayvan hücrelerinde küçük ve çok sayıda Genç hücrelerde küçük, yaşlı hücrelerde büyüktür. **Boşaltım kofulu (dışkı kofulu): Besinler sindirim kofulunda sindirildikten sonra, sindirim kofulu boşaltım kofuna dönüşür. Boşaltım kofulu içinde bulunan sindirim atıkları, ekzositoz ile dışarı atılır. **Salgı kofulu: Hücre dışına gönderilecek olan büyük maddeler, salgı kofulunda Salgı kofulundaki maddeler ekzositoz ile dışarı atılır. Hücredeki fazla suyu ve atık maddeleri depolar. Hücrenin osmotik basıncını ayarlar. Bazı bitkilerde renk pigment maddesi bulundurur. Örnek: Ortanca bitkisinde antosiyanin (antokyan) maddesi kofullarda depolanır. Bitki bu madde sayesinde; asidik topraklarda mavimor, bazik topraklarda pembe-beyaz renkli çiçek açar. Bazı hücrelerde özelleşmiş görevleri getirmek için özel kofullar *Özel kofullar: Kofullar; mitokondri ve plastidler hariç, hücredeki tüm zarlı yapı ve organellerden oluşabilir. Besin, sindirim, boşaltım ve salgı kofulları hücrede geçici olarak oluşturulur. ***Mitokondri: Prokaryotlar ve olgun memeli alyuvarı hariç, tüm canlı hücrelerde Yapısında; halkasal DNA, RNA ve ribozom organeli **Kontraktil (vurgan) koful: Tatlı sularda yaşayan bazı protista alemi üyelerinde (amip, öglena, paramesyum...) Çift zarlı bir organeldir. İç zar, yüzeyini artırmak için çok sayıda kıvrımlar yapar. Bu kıvrımlara krista adı verilir. Burada ETS enzimleri İç zar içinde kalan boşluğa matriks adı verilir.
Bu boşlukta matriks sıvısı Burada kreps reaksiyonları enzimleri Oksijenli solunum yaparak ATP sentezler. ***Plastidler: Bitkilerde ve bazı protista üyelerinde (öglena, algler...) Yapılarında; halkasal DNA, RNA, ve ribozom organeli Çift zarlı organellerdir. Plastidler; kloroplast, kromoplast ve lökoplast olmak üzere üç gruba ayrılır. **Çekirdek: Prokaryot canlılar ve olgun memeli alyuvarı hariç, tüm canlı hücrelerde Çekirdek; çekirdek zarı, çekirdek sıvısı, çekirdekçik ve kromatin iplik olmak üzere dört kısımdan oluşmuştur. Kloroplast: Yapısında bitkiye yeşil renk veren klorofil pigmenti Çift zarlı bir organeldir. İç zar içinde bulunan renksiz sıvıya stroma denir. Burada fotosentezin karanlık reaksiyonları gerçekleşir. Stroma sıvısının içinde tillakoit zarlar Tillakoit zarların bir araya gelmesi ile grana yapısı oluşur. Bu kısımda klorofil ve ETS enzimleri Burada fotosentezin ışık reaksiyonları gerçekleşir. Fotosentez yaparak inorganik maddelerden organik besin sentezler. Kromoplast: Bitkiye yeşil renk dışındaki renkleri verir. Örnek: Karoten: Turucu renklidir. Havuçta Likopin: Kırmızı reklidir. Domateste Ksantofil: Sarı renklidir. Limonda Lökoplast: Renksiz bir plastidtir. Genellikle bitkinin ışık görmeyen kısımlarında bulunur Besin depolar. (nişasta, yağ, protein...) Öglenada sadece kloroplast organeli Bütün plastidler uygun koşullarda birbirine dönüşebilir. Bütün plastidlerde nişasta Kloroplast organelinde özümleme nişastası Lökoplast organelinde ise depo nişastası Çekirdek zarı çift katlıdır ve dış zarda ribozomlar Çekirdek zarlarının porları, hücre zarı porlarından daha geniştir. Bu porlardan büyük moleküller de geçebillir. (mrna, enzim, ribozom...) Çekirdek sıvısının bileşimi sitoplazma sıvısı gibidir. Çekirdekçiğin yapısında; DNA, RNA ve protein Çekirdekçikte rrna ve ribozom organeli üretilir. Kromatin iplik, DNA ve histon proteinlerinden oluşmuştur. Kromatin iplik hücre bölünmesi sırasında, kısalıp kalınlaşarak kromozomları oluşturur. Çekirdeğin (DNA) görevleri: Hücreyi yönetir. Kalıtsal karakteri taşır. Kalıtsal karakterlerin yavru bireylere aktarılmasını Protein sentezi için şifre verir. RNA' ları sentezler. Hücre bölünmesi kontrol eder. Paramesyumda, cıvık mantarlarda, gerçek mantarlarda, karaciğer hücrelerinde, çizgili kaslarda, polende ve embriyo kesesinde çok çekirdek Mitokondri ve kloroplast organelleri çekirdek kontrolünde kendilerini eşleyebilirler. *Endosimbiyotik hipotez : Bu hipoteze göre: prokaryot canlıların, ökaryot canlılar içinde simbiyoz olarak yaşamaya başlamasıyla; bu canlılardan bazıları, zamanla evrimleşerek kloroplast ve mitokondri organellerine dönüşmüştür. Başka bir değişle; kloroplast ve mitokondri organelleri, bakterilerin evrimleşmesi sonucunda oluşmuştur. Endosimbiyoz hipotezini destekleyen kanıtlar: Bakteri, kloroplast ve mitokondrinin halkasal DNA' ya sahip olması.
Bakteri, kloroplast ve mitokondrinin DNA' larında histon proteini bulunmaması. Bakteri, kloroplast ve mitokondrinin ribozomlarının birbirine çok benzemesi. Kloroplast ve mitokondrinin, bakteriler gibi iğ iplikleri oluşturmadan ikiye bölünerek çoğalması. Hücre sayısı 8.000 ile 40.000 arasında değişen Volvox'ta, her hücre kamçılı olmasına rağmen, hücre grupları arasında iş bölümü vardır. Bakteri, kloroplast ve mitokondirinin çekirdeği bulunmadığından; transkripsiyon ve translasyon olaylarının aynı anda gerçekleşmesi. Bazı bakteri türlerinin, ökaryot hücreler içinde mutaalist (karşılıklı yarar) olarak yaşaması. BİR HÜCREDEN ÇOK HÜCREYE "KOLONİLER" Gelişmiş canlılardaki yapısal organizasyonu "Hücre--Doku--Organ--Sistem--Organizma" şeklinde gösterebiliriz. Tek hücreliler ile gelişmiş yapılı canlılar arasında, çok hücreliliğin en basit örneğini oluşturan canlılara ise "koloni" denir. Bir türe ait tek hücreli canlıda, bölünmeyle oluşmuş yeni hücrelerin birbirinden ayrılmayıp bir arada kalmasıyla koloniler oluşur. Koloniler, yapısal organizasyon bakımından oldukça farklılık gösterir. Örneğin; bir coccus bakterisi bölünerek çoğalır ve bir hücre yığını oluşturur. Ancak, bu koloninin hücreleri en küçük bir darbe, sarsıntı gibi etkilerde hemen dağılabilir. Hücreleri bir arada tutan bir bağ yoktur. Bütün hücreler hayatsal aktivitelerini bağımsız olarak gerçekleştirirler. Kolonilerin daha gelişmiş çeşitlerini ise, protista aleminde yer alan alg hücreleri oluşturur. Sularda yaşayan bu organizmalar, kendi içinde basit ve gelişmiş koloniler olarak gruplandırılır. Volvox Bunun sonucu olarak, hücrelerde de yapıv e büyüklük bakımından farklılaşmalar görülür. Bu kolonilerdeki hücreler jelatinimsi bir kılıfla sarılmıl olmanın yanında, birbirlerine de ince ipliklerle tutunmuşlardır. Volvox'ta bazı hücreler üremeden, bazıları hareketten, bazıları ise beslenmeden sorumludur. Gelişmiş yapılı bitki ve hayvanlardaki doku ve organlar Volvox'ta bulunmaz. Hem basit hem gelişmiş koloniler eşeysiz veya eşeyli olarak çoğalabilirler. Pandorina gibi, az sayıda(16 adet) hücre içeren kolonilerde, bütün hücreler aynı yapıda ve özelliktedir. Koloni dağılacak olursa, bütün hücreler bağımsız olarak yaşamlarına devam edebilirler. Yani, hücreler arasında iş bölümü yoktur. Pandorina Ancak koloni olmalarını sağlayan asıl faktör, jelatinimsi bir kılıfla bir arada tutulmalarıdır. Böylece hücreler bir arada yaşama eğilimi kazanırlar. Kolonilerin en gelişmişi ise Volvox olarak bilinir.