Panik-Agorafobi Spektrumu Kavram



Benzer belgeler
PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

PAN K AGORAFOB ÖLÇE (PAÖ)

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

PANİK BOZUKLUĞUNDA ALT TİPLER KLİNİK YANSIMALARI. Dr. Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

UMU ETKİLEYEN ETKİLEYEN ETMENLER ETMENL

GİRİŞ İki uçlu bozukluk: Manik episod Depresif episod Ötimi (iyilik hali) Kronik gidişli Kesin ilaç tedavisi gerektirir (akut episod ve koruyucu

PS K YATR DE KULLANILAN KL N K ÖLÇEKLER

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Yaflam Boyu Panik-Agorafobik Spektrum Ölçe i Öz Bildirim Formunun (PASÖ-ÖB) Türkçe Versiyonu Geçerlilik ve Güvenilirlik Çal flmas

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama

Depresyon 1. Depresyon nedir? 2. Depresyon (çökkünlük) sanıldığı kadar sık mı? 3. Depresif belirtiler ile depresyon farklı mıdır?

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Panik Bozukluğu Olan Hastalarda Eksen I ve Eksen II Eştanısı Açısından Cinsiyet Farklılıkları

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Anksiyete ve depresyon sözcükleri hem genel

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

Duygusal ve Davran sal Bozukluklar n Tan m 2

Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Güz Dönemi

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri ile Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Anketinin Türkçe Versiyonunun Geçerlik ve Güvenirliği

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

Nevrotik iştahsızlık; Yeme bozukluğu; Anoreksi;

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Tarifname ANKSİYETE TÜREVLERİNİN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR FORMÜLASYON. Buluş, anksiyete türevlerinin tedavisine yönelik bir formülasyon ile ilgilidir.

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Depresif rahatsızlık nedir?

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

Sosyal fobi, insanlarýn hem sosyal hem de iþ

ÇOCUK PSİKYATRİSİ KONSÜLTASYON VE STAJ PROGRAMI

Cukurova Medical Journal

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

Bipolar afektif bozukluk nedir?

BASKIDA. Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri İle Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Anketinin Türkçe Versiyonunun Geçerlik ve Güvenirliği

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Depremin Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Polikliniği ne başvuru profili üzerine etkisi

PROF. DR.SEDAT ÖZKAN

Panik bozukluğu (PB); tekrarlayan ve beklenmedik. Panik Bozukluğu Hastalarında Sosyodemografik Özellikler ve Komorbidite. Araştırmalar / Researches

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

Obsesif kompulsif bozukluk, DSM-IV sınıflandırmasında. Obsesif kompulsif bozukluk hastalar nda sosyodemografik özellikler ve komorbidite

Buradaki bilgiler özet olup genel hatları ile tanımlamalar bulunmaktadır. Derste anlatılan örnekler ve analizler bu dokümanda yer almaktadır.

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette

İZMİR METROPOL İLÇELERİNDE YAPILAN ASANSÖR DENETİMLERİ VE GÜVENLİK SEVİYESİNDEKİ GELİŞMELERİN İNCELENMESİ

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

fiekil 2 Menapoz sonras dönemde kistik, unilateral adneksiyel kitleye yaklafl m algoritmas (6)

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Hasta Bilgilendirme. Sağl k sigortan z AOK`n n yeni Diyabet Tip 2 program. AOK-Curaplan Daha fazla yaşam kalitesi!

Lisans ODTÜ Psikoloji Öğretim Üyesi Ufuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 2012-halen

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

Ailedeki Madde Bağ ml l ğ n n Ergenin Sapm ş Davran şlara Yönelmesindeki Etkisi: Lise Son S n f Gençliği Örneği

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

Deomed Medikal Yay nc l k

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 05 Kasım :07 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Kasım :29

Essansiyel Tremorda Sosyal Fobi

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama

BASKIDA. Panik Bozukluğunda Olası Alt Tipler. Türk Psikiyatri Dergisi 2010;

Ayrılma Anksiyetesi Belirtileri İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşmesi Türkçe Versiyonunun Psikometrik Özellikleri

İZMİR İLİ İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İSTATİSTİKLERİ VE İŞ GÜVENLİĞİNİNKENT YAŞAMINA ETKİLERİ. Aykut AKDEMİR Maden Mühendisi

Suç Duyurusu: Dilovası = Sanayi = Hava Kirliliği = Akciğer Kanseri? / Onur Hamzaoğlu

Andropozun temel nedeni testosteron hormonunun azalmasıdır.

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

Acil Servis Çalışanlarına Karşı Şiddet. Keziban Uçar Karabulut

KADINLARDA MASTEKTOM N N PS KOSOSYAL ETK LER

PSİKOSOMATİK AÇIDAN PANİK BOZUKLUK

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İşletme Anabilim Dalı

Endişe rahatsızlığı nedir?

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALARIN PSİKOPATOLOJİK SEMPTOMLARININ BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA(AMASYA İLİ ÖRNEĞİ)

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Güç Artık İnternette! Power is now on the Internet!

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Çekingen Kiþilik Bozukluðunun Klinik Özellikleri ve Tedavisi

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Bir Üniversite Hastanesi Psikiyatri Polikliniğine Başvuran Hastaların Sosyodemografik Özellikleri ile Tanı Grupları Arasındaki İlişki

Ayaktan Psikiyatri Hastalarında Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Yaygınlığı ve Ek Tanılar

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :19 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :22

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

Sosyal Kayg Bozuklu unda Cinsiyet Farkl l klar

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

DSM-5 Panik Bozukluğu Ölçeği Türkçe Formunun geçerliliği ve güvenilirliği

Transkript:

Türk Psikiyatri Dergisi 2004; 15(3):215-223 Panik-Agorafobi Spektrumu Kavram Dr. Elif ONUR 1, Dr. Tunç ALKIN 2, Dr. E. Serap MONKUL 3,4, Dr. Hüray FİDANER 2 ÖZET Var olan tan sistemleriyle ruhsal bozukluklar n nesnel, güvenli ve geçerli bir biçimde s n fland r lmas büyük ölçüde sa lanm flt r. Bu tan sistemleri, ruhsal bozukluklara bölümsel (kategorik) ya da ikiye ay r c (dichotomous) bir yaklafl m göstermektedirler. Kat biçimde belirlenmifl tan ölçütleri ile yüksek efltan oranlar oluflmaktad r. Dahas, bu tan sistemlerinin hastal klar n eflik alt durumlar n, atipik bulgular ve belirtileri, çekirdek belirtilerle iliflkili olan baz kiflilik hatlar n ve davran fl özelliklerini saptamada yetersiz kald bildirilmektedir. Bu eflikalt belirtiler yeti yitimi yaratmalar ve yaflam kalitesini bozmalar aç s ndan anlaml d r. Bu k s tl l klar, bozukluklara boyutsal ya da spektral yaklafl m kavram n n ç k fl noktas n oluflturmufltur. Panik bozuklu u alan nda yap lan çal flmalar hastal n klinik görünümünde çeflitlilik oldu unu göstermektedir. Çeflitlilik sorunlar n aflmak için panik-agorafobi spektrumu kavram tan mlanm flt r. Panik-agorafobi spektrumu kavram, DSM- IV ve ICD-10 tan ölçütlerinin yan s ra bunlarla iliflkili olabilecek atipik ya da eflikalt panik belirtilerini de içermektedir. Böylece panik ve agorafobi belirti s n rlar genifl tutulmufltur. Panik-agorafobi spektrumu klinik belirtileri sekiz alt alanda ele almaktad r: 1) ayr lma duyarl l, 2) panikbenzeri belirtiler, 3) stres duyarl l, 4) madde ve ilaç duyarl l, 5) endifleli beklenti, 6) agorafobi, 7) hastal k fobisi ve hipokondriyazis, 8) güvence arama. Bu yaz da, panik bozuklu u ve agorafobi için panik-agorafobi spektrumu kavram, söz konusu alt alanlara ve bunlar n de erlendirilmesine odaklanarak gözden geçirilmifltir. Anahtar Sözcükler: Panik ata, panik bozuklu u, agorafobi, anksiyete SUMMARY: Panic-Agoraphobic Spectrum Current diagnostic classification systems have provided reliable, objective and valid diagnoses of mental disorders. They present both categorical and dichotomous approaches to mental disorders. However, rigid usage of diagnostic criteria may cause high comorbidity rates. Moreover, these classification systems fail to identify subthreshold conditions, atypical signs and symptoms, and personality traits associated with the core symptoms of a given mental disorder. These subclinical manifestations are clinically meaningful in terms of disability and effects on quality of life. For these reasons, many researchers have begun to develop dimensional or spectral approaches for a number of mental disorders. Studies on panic disorder with or without agoraphobia have revealed a substantial clinical heterogeneity. The panic-agoraphobic spectrum concept was defined to overcome these difficulties. This concept includes DSM-IV and ICD-10 diagnostic criteria together with atypical and subthreshold symptoms of panic disorder, and constitutes a broader band of panic and agoraphobia symptoms. The panic-agoraphobic spectrum incorporates eight domains of clinical features: 1) separation sensitivity, 2) panic-like symptoms, 3) stress sensitivity, 4) medication and substance sensitivity, 5) anxious expectation, 6) agoraphobia, 7) illness phobia and hypochondriasis, 8) reassurance orientation. In this article, we reviewed the spectrum conceptualization of panic disorder and agoraphobia, particularly focusing on the domains of the panic-agoraphobic spectrum and their assessment. Key Words: Panic attacks, panic disorder, agoraphobia, anxiety 1Uzm., 2 Prof., 3 Araş. Gör., Dokuz Eylül Ü T p Fak., Psikiyatri AD., İzmir. 4Araş. Gör., Department of Psychiatry, The University of Texas Health Science Center at San Antonio, South Texas Veterans Health Care System, Audie L. Murphy Division, San Antonio, Texas, A.B.D. 215

DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) ve ICD (The International Statistical Classification of Diseases and Related Health Problems) gibi kategorik s n fland rma sistemlerinin gelişim sürecinde, ruhsal hastal klar belirti kümeleri ile tan mlanm şt r (APA 1980, APA 1987, Amerikan Psikiyatri Birliği 1994, Dünya Sağl k Örgütü 1992). Panik bozukluğu için de tan ölçütleri net olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, son y llarda bu alanda yap lan çal şmalarda bozukluğun çeşitlilik gösteren bir klinik görünümü olduğu vurgulanmakta ve yüksek eştan oranlar saptanmaktad r. Birçok çal şmada hastal ğ n klinik görünümünde başlang ç yaş, cinsiyetler aras belirtileri, gidişi ve şiddeti gibi değişkenlerde farkl l klar olduğu bildirilmektedir (Goodwin ve ark. 2002). Bu gözden geçirme yaz s nda panik-agorafobi spektrumu kavram n n ortaya ç k ş nedenleri üzerinde durularak, klinik belirtilerin incelendiği sekiz alt alan tan t lmaya çal ş lacakt r. Bu yaz - n n haz rlanmas nda 1966-2003 y llar aras nda Medline Pubmed literatür veritaban panik atağ, panik bozukluğu, agorafobi, panik-agorafobi spektrumu, anksiyete anahtar sözcükleri kullan - larak taranm şt r. Panik bozukluğu tan m ndaki sorunlar Bozukluğun en temel ögesi olan panik ataklar n n tan mlanmas nda bile çeşitlilik vard r. DSM-IV te panik bozukluğu tan s için beklenmeyen bir panik atağ n n olmas koşulu gereklidir (Amerikan Psikiyatri Birliği 1994). Panik atağ tipleri "beklenmeyen, durumsal ve durumsal yatk nl k gösteren panik atağ " olarak tan mlanm şt r. Hastal ğ n kronikleşmesiyle birlikte beklenmedik panik ataklar n n yerini durumsal panik ataklar alabilmektedir (Barlow ve ark. 1994). Araşt rmalarda panik atağ tipleri değerlendirilmeye çal ş l rken, "spontan panik atağ n tan mlanmas ", "panik ölçüm yöntemleri" ve "atak öncesi belirtilerin düzeyi" gibi alanlarda sorunlar yaşanmakta ve DSM-IV te tan mlanan n yan s ra klinik olmayan panik (nonclinical panic), korkusuz panik (non-fearful panic), uykuda görülen panik atağ gibi tan mlamalar da yer almaktad r. Klinik düzeyde olmayan panik ataklar n n prevalans n n oldukça yüksek olduğu bildirilmiştir (Den Boer 1997). Ayn şekilde, uykuda görülen panik ataklar ile korkusuz panik ataklar n n panik bozukluğunun değişik bir türü olup olmad ğ tart ş lmaktad r (Craske ve ark. 2002, Fleet ve ark. 2000). Değişik panik türlerinin bulunmas, DSM-IV teki panik atağ tan m n n yeniden ele al nmas n gerektirmektedir. Panik bozukluğunda panik atağ s ras nda yaşanan belirtilerle yap lan ayr mlar d ş nda da farkl klinik görünümler bildirilmiştir. Başlang ç yaş na göre panik hastalar nda farkl gidiş şekli ve klinik belirtiler saptanabilmektedir. Bozukluğun başlang ç yaş n n 15-25 ve 45-54 yaşlar aras nda iki kez tepe yapma eğilimi gösterdiği, ancak ergenlik ve çocukluk döneminde de olabileceği bildirilmiştir (Horwarth ve Weissman 2000, Essau ve ark. 1999, Eaton ve ark. 1994, Moreau ve Weissman 1992). Başlang ç yaş erken olan panik bozukluğu olgular, geç başlang çl olanlara göre panik atağ s ras nda daha fazla oranda depersonalizasyon belirtisi göstermektedir. Yine fobik bozukluklar ve madde kullan m bozukluklar erken başlang çl olgularda daha s k görülmektedir (Segui ve ark. 1999). Başlang ç yaş ileri olan olgularda ise hastal ğ n şiddeti ve aile yüklülüğü daha düşük olup, başta distimik bozukluk olmak üzere duygudurum bozukluklar daha fazla görülme eğilimindedir (Segui ve ark. 2000). Bu klinik farkl klar temelinde "erken ve geç başlang çl panik bozukluğu alt tipleri" olduğu düşünülmektedir (Segui ve ark. 1999, Goodwin ve ark. 2002). Panik bozukluğu belirtileri cinsiyetler aras nda da farkl l k sergileyebilmektedir. Bir çal şmada kad nlarda solunum sistemine ait belirtilerin daha çok saptand ğ bildirilmiştir (Sheikh ve ark. 2002). Bozukluğun cinsiyete özgü yetiyitimleri yaratt ğ, özellikle kad nlarda evliliğin daha fazla etkilendiği belirtilmiştir (Sachs ve ark. 2002). Cinsiyet temelinde saptanan klinik görünümdeki farkl l klar da s n fland rma sistemlerinde iyi tan mlanmam şt r. DSM-IV te panik bozukluğunun öncü (prodromal) belirtilerine yer verilmemiştir. Hastal ğ n klinik görünümünü değerlendiren baz çal şmalarda panik bozukluğu ölçütlerinin henüz tam karş lanmad ğ, ama baz belirtilerin bulunduğu bir öncü dönemden söz edilmektedir. Bu dönemde "değişik fobiler, depersonalizasyon, uyku bozukluklar, hipokondriyazis" gibi ruhsal belirtilerin yan s ra, "nefes alma sorunlar, atipik göğüs ağr lar, migren, görme bulan kl ğ " gibi baz bedensel belirtiler de görülebilmektedir. Panik bo- 216

zukluğu olgular n n yar s ndan çoğunda yayg n anksiyete tablosunun önde gelen belirti olarak, tan öncesinde 8-l0 y ld r mevcut olduğu, buna karş l k aral kl (sporadic) panik ataklar n n iki y l gibi görece k sa bir süredir bulunduğu bildirilmiştir (Eaton ve ark. 1998). Agorafobili panik bozukluğu hastalar nda panik atağ öncesinde öncü olarak nitelendirilebilecek belirtilerin görülme oran % 28 olarak bildirilmiştir (Garssen ve ark. 1996). Tan sistemleri içinde hiçbir bozukluk için öncü belirtilere yer verilmemiştir. Panik bozukluğunda eştan Panik bozukluğunun gidişi s ras nda I. ve II. Eksen bozukluklar n n s kl kla tabloya eklendiği görülebilmektedir. Birinci basamakta ele al nan panik hastalar n n % 70-80 inin en az bir ek psikiyatrik bozukluk tan s daha ald ğ bildirilmiştir (Starcevic ve ark. 1992, Roy Bryne ve ark. 1999). En s k bildirilen eştan, majör depresyondur (Baldwin 1998, Roy Bryne ve ark. 2000). Panik bozukluğu ve anksiyete bozukluklar için eştan oranlar, yayg n anksiyete bozukluğu için % 23-35, özgül fobi için % l6-33, sosyal anksiyete bozukluğu için % l0-40, obsesif kompulsif bozukluk için % 8-28 ve başka türlü adland r lamayan anksiyete bozukluğu için % 7 olarak bildirilmiştir (Hoffart ve ark. 1994, Vasile ve ark. 1997, Apfeldorf 2000). Panik bozukluğu hastalar nda kişilik bozukluklar n n varl ğ da araşt r lm ş (Hoffart ve ark. 1994, Vasile ve ark. 1997) ve kişilik bozukluğu boyutuna varmayan, ama bask n olduklar gözlemlenen "bağ ml, kaç ngan ve histriyonik kişilik özellikleri" tan mlanm şt r (Mavissakalian ve Hamann 1986). İlginç biçimde, ister ilaç tedavisi ister bilişsel davran şç psikoterapi olsun, panik hastalar na uygulanan tedaviler bütün bu kişilik özelliklerini özellikle bağ ml kişilik özelliklerini önemli ölçüde düzeltmektedir (Mavissakalian ve Hamann 1987, Starcevic ve Uhlenhuth 1996, Hofmann ve ark. 1998). Saptanan kişilik bozukluklar n n klinik görünümleri de baz önemli farkl l klar gösterebilmektedir. Perugi ve arkadaşlar n n (1999) çal şmas nda agorafobili panik bozukluğu ve sosyal fobisi olanlar aras nda kaç ngan kişilik bozukluğu ve kaç ngan davran şlar karş laşt r ld ğ nda, kaç ngan kişilik bozukluğu tan s n n beklendiği gibi sosyal fobide (% 70.4), agorafobili panik bozukluğundan (% 37.8) daha yüksek oranda bulunduğu saptanm ş; ancak sosyal fobisi olanlarda "eleştirilme duyarl l ğ " ve "kişiler aras ilişki gerektiren durumlarda kaç nma" daha yayg nken, panik bozukluğu olanlarda "al ş lmam ş durumlardan kaç nman n" daha yayg n olduğu bulunmuştur. Bu bulgular, özellikle panik bozukluğu-agorafobi bağlam nda I. ve II. Eksenlerin kategorik ayr m nda sorunlar olduğunu düşündürmektedir. En az ndan bozukluğun akut döneminde kişilik bozukluğu özelliklerinin, tablonun olağan bir parças olduğu ak lda tutulmal d r. Dolay s yla panik bozukluğu için, eşlik ettiği saptanan I. ve II. Eksen ruhsal bozukluklar n boyutsal biçimde değerlendirilmesi gerektiği öne sürülmüştür (Starcevic ve Uhlenhuth 1996). Artm ş eştan oranlar tam panik bozukluğu d ş nda kalan eşikalt panik tablolar nda da saptanmaktad r. S n rl belirtili panik ataklar ile seyreden durumlar gibi s n fland rma d ş durumlarda saptanan psikiyatrik eştan oranlar normallerden daha yüksektir. S n rl belirtili panik ataklar, agorafobi ve depresyon gelişimi ile özk y m girişimleri aç s ndan, tam panik ataklar ndan geri kalmamaktad r (Katerndhal ve Reallini 1998). Panik bozukluğu hastalar nda, şiddeti, türü ve say s ne olursa olsun I. ya da II. Eksen eştan s n n görülmesi farmakolojik tedaviye yan t olumsuz yönde etkilemektedir (Slaap ve den Boer 2001). Etkili tedavi için eştan durumlar n n da ele al nmas bir zorunluluktur. Ruhsal bozukluklar n eştan göstermesinin doğas ve nedenleri çok aç k değildir. Bozukluklar aras nda varolan keskin s - n rlar n yapay bir eştan oluşturduğu öne sürülmektedir (Hollander 1998). Özellikle I. ve II. Eksen tan lar aras ndaki yapay s n rlar, tan mlanan bir sendromun çekirdek belirtileriyle ilişkili olabilecek diğer ruhsal bozukluklar, kişilik hatlar n (trait) ve davran ş özelliklerini saptamakta yetersiz kal nmas na yol açabilmektedir. Spektrum bozukluklar tan mlamas n n gelişimi Ruhsal bozukluklar n tan mlanmas nda altta yatan nedenler yerine, gözlenen belirtiler, davran şlar ve bulgulara dayanan tan sal sistemlerin gelişimi, yeni bir dönemi başlatm şt r. Bu kategorik tan sistemleri ile yüksek derecede güvenilir tan ölçütlerinin oluşmas sağlanm şt r. Tan ölçütlerinin araşt rmalarda kullan lmas ile araşt rmalar n kalitesi artarken klinik alanda iyi tan mlanan, doğru, yüksek derecede güvenilir tan lara ulaş lmas n kolaylaşt rm şt r (Bertelsen 1998, 217

Frances ve Egger 1998). Bu tan sistemleri ile ruhsal bozukluklar n s n rlar çok net olarak çizilmekte ve böylelikle yanl ş pozitif tan lar n önlenmesi amaçlamaktad r. Özellikle bilimsel araşt rmalarda, olabildiğince homojen hasta gruplar elde etmek ve bulgular tekrarlayabilmek aç s ndan tan ölçütlerinin kullan lmas bir zorunluluktur. Ancak klinik uygulamalarda DSM ve ICD kullan larak hasta değerlendirmeleri yap ld ğ nda yaln zca en belirgin olan belirtiler ele al nmakta, eğer belirtiler göze çarpmayan bir şiddette ise bunlar bir tan ölçütü olarak dikkate al nmamaktad r. Böylece, söz konusu tan sistemleri içinde I. Eksen bozukluklar n n eşikalt biçimleri önemsenmeyerek kapsanmamaktad r. Israrl ve erken başlang çl olan bu eşikalt belirtiler tam olarak bir sendrom oluşturmasa da çeşitli uyum sorunlar na yol açabilmekte ve önemli psikopatolojilerin ortaya ç kmas ile sonuçlanabilmektedir (Katerndhal ve Reallini 1998, Frank ve ark. 1998, Cassano ve ark. 1999a). Eşikalt psikiyatrik bozukluklar n birinci basamaktaki prevalans üzerine yap lan bir çal şmada, bu bozukluklar n ICD- 10 ölçütlerine göre tam oluşmuş bozukluklardan neredeyse daha s k görüldüğü ve en az tam oluşmuş bozukluklar kadar günlük etkinlikleri sürdürme yetisini etkileyebildiği bildirilmiştir (Weiller ve ark. 1998). Bu bulgu, s n fland rmalarda tan için gereken eşiğin yüksek tutulduğunu göstermektedir. Bu durumda yanl ş negatif tan - lar söz konusu olabilmektedir. Üstelik ruhsal bozukluklar n hafif şekilleri (örneğin ölçütlerde tan mlanandan daha az say da belirti içerenleri) bazen belirgin derecede işlevsel bozulma oluşturmas na rağmen "başka türlü adland r lamayan" kategorisi içinde yer alarak ek tan sal sorunlar yaratabilmektedir. Sonuçta, kullan lan s n fland rma sistemleri, ruhsal bozukluklar n özgül biyolojik belirleyicilerinin veya genetik fenotiplerinin ay rt edilebilmesinde yetersiz kalabilmektedir (Hollander 1998, Frank ve ark 1998). Spektrum bozukluğu tan mlamas n n ç k ş noktas n, kategorik tan sistemlerinin k s tl l klar oluşturmaktad r. Spektrum yaklaş m n n geniş bir bak ş aç s sağlad ğ doğrudur. Geniş aç n n ne kadar geniş olmas gerektiği konusunda görüş birliği yoktur. Örneğin, "duygudurum spektrumu bozukluğu" olarak tan mlanan durumun çok say - da t bbi (migren, fibromiyalji, katapleksi, irritabl barsak sendromu) ve ruhsal bozuklukla (majör depresyon, distimik bozukluk, bulimia nervoza, yayg n anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, travma sonras stres bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, premenstrüel disforik bozukluk) ilişkisi mevcuttur (Hudson ve ark. 2003). Panik agorafobi spektrumu tan m, duygudurum spektrumu tan m ile karş laşt r ld - ğ nda oldukça dar tutulmuştur. Özetle, bugünkü tan m yla panik agorafobi spektrum kavram : 1. Ruhsal bozukluklarla ilişkili çekirdek, atipik ya da eştan belirtilerini, 2. Çekirdek belirtiler ile ilişkili olan davran ş kümelerini, 3. Mizaç veya kişilik özelliklerini içermektedir (Cassano ve ark. 1997), (Cassano ve ark. 1999a, Cassano 1998a). Panik agorafobi spektrumunun dayand ğ literatür temeline biraz daha yak ndan bakarak spektrumla ilişkili alanlar n tan mlanmas nda yarar vard r. Panik bozukluğunda spektrum yaklaş m Panik agorafobi spektrumunun tan mlanmas yla ilgili çal şmalar anksiyete ve duygudurum bozukluklar üzerinde çal şan Pisa Grubu nun araşt rmalar ile başlayarak uluslararas alana taş nm şt r (Cassano ve ark. 1998b, Shear ve ark. 2002). Çal şmalar panik agorafobi spektrumu için standart bir değerlendirmeyi sağlayan yap land - r lm ş bir görüşme (Structured Clinical Interview for Panic Agoraphobia Spectrum: SCI-PAS) geliştirilmesiyle devam etmiştir. Panik agorafobi spektrumu kavram geniş tutulmuş fenotiplerin yan s ra, tan mlay c psikiyatriyi de içermekte olup, DSM-IV ve ICD-10'da belirtilmiş olan çekirdek yap lar ve bunlarla ilişkili belirtiler tümüyle dahil edilmiştir. Kesitsel olarak değil, "yaşam boyu" yap lan bu değerlendirme, toplumda yayg n olduğu bilinen atipik panik belirtilerini de içermektedir. Tan mlanan tüm bu alanlar n geçerliği ve güvenilirliği SCI-PAS ile Cassano ve arkadaşlar (1999b) taraf ndan gösterilmiştir. Shear ve arkadaşlar (2001) SCI-PAS özbildirim formunun da geçerlik ve güvenilirliğini göstermişlerdir. SCI-PAS özbildirim formu Türkçe versiyonunun geçerlik ve güvenilirlik çal şmas Onur ve arkadaşlar (2003) taraf ndan yap lm şt r. Panik agorafobi spektrumu alt alanlar 1. Ayr lma duyarl l ğ Çocukluk ayr lma anksiyetesi bozukluğu (AAB) ile erişkin dönemde görülen psikiyatrik bozukluklar aras nda ilişki olduğu öne sürülmektedir. Bu olas bağlant y araşt ran çal şmalarda 218

farkl sonuçlar bildirilmiştir. AAB oluşumunu en iyi aç klayan görüş "bağlanma kuram " ad yla an lmaktad r. Bu kurama göre, bağlanma yaşam n erken dönemlerinde başlar ve önemini koruyarak devam eder. Çocukluk döneminde güvenli bağlanman n oluşamamas n n erişkinlikte kronik anksiyete için bir risk oluşturabileceği düşünülmektedir (Klein 1995). Çocukluk döneminde yaşanan güvenli bağlanmaya engel teşkil eden durumlar ve AAB nun erişkindeki psikiyatrik bozukluklarla ilişkisi bağlam nda en çok vurgulanan hastal k, panik bozukluğudur (Shear 1996). Panik bozukluğu hastalar nda bildirilen AAB oranlar % 18-29 aras ndad r (Balon ve ark. 1989, Pollack ve ark. 1996). Yak n dönemde yap lan bir çal şmada, panik bozukluğu hastalar nda sağl kl kontrollere göre daha fazla AAB saptand ğ, çocuklukta "gerçek ayr lma olaylar n n" daha fazla oranda görüldüğü; ancak ayr lma deneyimi ile AAB aras ndaki ilişkinin anlaml olmad ğ bildirilmiştir (Bandelow ve ark. 2001). Bir veya birden fazla anksiyete bozukluğu olan hastalarda yap lan bir başka çal şmada, çocukluk dönemi AAB nun, yaşam boyu iki veya ikiden fazla anksiyete bozukluğu ile ilişkili olduğu, panik bozukluğu ile AAB aras nda özgül bir ilişki olmad ğ, ancak AAB nun yaşam boyu çoğul anksiyete bozukluğu tan s için bir etken olabileceği belirtilmiştir (Lipsitz ve ark 1994). Silove ve Pavloviç (1998) ise, 1800 kişide yapt klar geriye doğru çal şmada erken ayr lma anksiyetesinin, özellikle panik bozukluğu olmak üzere erişkinlikte anksiyete bozukluğu gelişebilmesi riskini art rd ğ n bildirmişlerdir. Panik bozukluğu ile ayr lma anksiyetesinin ilişkisi ve nedensellik gösteren bir bağlant lar olup olmad ğ hala çok aç k değildir. Çocukluk döneminde ayr lma anksiyetesi öyküsü olsun ya da olmas n, erişkin panik bozukluğu hastalar nda "ayr lma duyarl l ğ " çok yayg n olarak bulunmaktad r. Hastalar s kl kla yak nlar ndan ayr lmakta zorlanmaktan, yak nlar n n kayb ve hastalanacağ na dair düşüncelerden yak nmaktad rlar. Bu nedenle, ayr lma anksiyetesi belirtilerinin hem çocukluk dönemi hem de erişkinlikte panikagorafobi spektrumu içinde yer alan belirtiler olarak kabul edilmesinin henüz çözümlenmemiş olan bu konuya aç kl k getirebileceği önerilmektedir (Fagiollini ve ark. 1998). 2. Panik-benzeri belirtiler DSM-IV panik atağ tan m nda toplam 13 bedensel ve bilişsel belirti vard r ve panik atağ tan s için en az 4 belirti gereklidir (Amerikan Psikiyatri Birliği 1994). Panik atağ belirti kümesi hastadan hastaya, hatta bir panik atağ ndan diğer atağa değişkenlikler gösterebilmektedir. Dörtten az say da belirti içeren panik ataklar "s n rl belirtili panik atağ " olarak tan mlanmaktad r. Daha az say da belirti içeren bu ataklar n da, en az tam panik ataklar na eşdeğer biçimde işlevsel bozulmaya yol açt ğ bilinmektedir (Katerndhal ve Reallini 1998, Katerndahl 1999). Baz hastalarda bozukluğun başlang c s n rl panik ataklarla olabilmekte ve y llar içinde tam panik ataklar na ilerleyebilmektedir. S n rl belirtili ataklar n bir y l içindeki gidişinin değerlendirildiği bir çal şmada tam ataklara ilerleme oran % 19 olarak bulunmuş ve erken tan ile bozukluğun ilerlemesinin önlenebileceği bildirilmiştir (Den Boer 1997). Eşikalt belirtiler bazen oldukça dramatik ve korku verici otonomik, nörolojik belirtiler olabilmekte ve kaç nma davran şlar n n oluşmas yla sonuçlanabilmektedir. Klinik çal şmalar bu tür belirtilerin panik hastalar aras nda yayg n olduğunu göstermektedir (Cassano ve ark. 1998b). Atipik olarak tan mlanan baz belirtilerin gözard edilmesinin, "anksiyöz, bağ ml ve kaç ngan kişilik" gibi tan lar n gelişimindeki önemi düşünülerek "atipik panik belirtileri", tipik panik belirtileriyle birlikte panik agorafobi spektrumu içinde değerlendirilmekte ve sorgulanmaktad r (Cassano ve ark. 1998b), (Cassano ve ark. 1999a). 3. Stres duyarl l ğ Panik bozukluğu hastalar aras nda stresli yaşam olaylar n n s k olduğu bilinmektedir (Fava ve ark. 1988). Panik ve/veya agorafobi belirtilerin ilk kez ortaya ç k ş öncesinde genellikle bir yak n n ölümü, eşinden ayr lma, kişiler aras ilişkilerde yaşanan bir çat şma gibi stres verici yaşam olaylar görülmektedir. Çoğunlukla bu tür yaşam olaylar n izleyen birkaç gün ile birkaç hafta içinde panik atağ belirtileri ani olarak gelişmektedir (Roth 1996). Panik bozukluğu tan s alanlarda, tan öncesi son bir y l içindeki stres verici yaşam olaylar n araşt ran bir çal şmada hastalar n % 38 inin kişiler aras ilişki sorunlar yaşad ğ, % 9 unun bir yak n n kaybettiği, % 6 s - n n hastal k, kaza veya fiziksel yaralanma ile karş laşt ğ bildirilmiştir (Katon 1984). Yaşam so- 219

runlar, aş r çal şma ya da günlük rutini aksatan olaylar panik atağ n tetikleyebilmektedir. Bunun sonucu olarak da "olumsuz olaylardan ve günlük rutinde değişim yapmaktan" kaç nma eğilimi gelişir. Bu kaç nma eğiliminin doğas agorafobiden farkl d r. Bu özelliklerin genel olarak bir "zarar görmekten kaç nma (harm avoidance)" eğilimi olarak dikkate al nmas önerilmektedir. 4. Madde ve ilaç duyarl l ğ Birçok panik hastas n n çeşitli maddelere karş bir duyarl l k gösterdiği iyi bilinen bir durumdur. Tek doz al nm ş bir ilaç, düşük doz bir antidepresan, tiroid hormonu preparatlar ve hatta bir fincan kahve bile bazen panik atağ n tetikleyebilmektedir (Nutt ve Lawson 1992). Panik bozukluğu hastalar n n ilaç kullan m ndan kaç nma eğilimi göstermelerinin ya da ilaç kullanmaya karş güçlü bir direnç olmas n n panik-agorafobi spektrumu için belirleyici olabileceği düşünülmektedir. Bu hastalar n çoğu kendisinin verilen ilaçlar n olas yan etkilerine "aş r duyarl " olduğunu düşünerek ilaç prospektüslerini dikkatle okumaktad r. Bunun, k smen yap sal bir temeli olan fobik tutumlar n "hastan n hemen her maddeye duyarl olduğuna", "allerjik reaksiyonlar gelişebileceğine" ve "kal c bedensel hasarlarla sonuçlanabileceğine" dair inançlara yayg nlaşabileceği belirtilerek mutlaka değerlendirilmesi gerektiği önerilmektedir (Cassano ve ark.1997), (Cassano ve ark. 1998b), (Cassano ve ark. 1999a). Spektrum yaklaş m yla saptanabilen bu belirtilerin zorlay c düşüncelere dönüşmesi engellenebilir. 5. Endişeli beklenti (Anxious expectation) Bu alt alan, DSM-IV te panik bozukluğu tan ölçütleri aras nda yer alan beklenti anksiyetesi (anticipatory anxiety) belirtilerini içermektedir. İlk panik atağ ya da ataklar ndan sonra "panik ataklar n n olas tehlikeli sonuçlar ve yeni ataklar n olabileceğine dair yoğun bir endişe ve kayg hali" ortaya ç kar. Güvensizlik, güçsüzlük ya da fiziksel bütünlüğünü tehlikede hissetmeyle kendini gösteren bu durumda, "endişe" panik ataklar n yokluğunda bile klinik tabloya egemendir ve uyumu bozucu çeşitli davran şlara yol açabilmektedir. Panik bozukluğu ve agorafobi şiddeti ilişkisini değerlendiren bir çal şmada panik beklentisinin agorafobinin şiddeti için önemli bir ön belirleyiciliğe sahip olduğu vurgulanm şt r (Cox ve ark. 1995). İlişkili başka bir anksiyete tipi de "alarm durumu" olarak adland r lan, özgül olmayan bir tehlike ve fiziksel ya da ruhsal bütünlüğe karş bir tehdide odaklanm ş sürekli izleme ve uyan kl k durumudur. Dolay s yla endişeli beklenti, mutlaka değerlendirilmesi gereken bir belirti alan olarak spektrum kavram nda yer alm şt r. Bu alan, beklenti anksiyetesi ve "alarm durumu" olarak iki alt alandan oluşmaktad r. 6. Agorafobi ve diğer fobiler Panik bozukluğu kliniğinde fobik ve kaç ngan davran şlar önemli yer tutmaktad r. Agorafobinin panik bozukluğunda gelişimini aç klay c farkl modeller bulunmaktad r. Birleştirici model içerisinde agorafobi ve panik, ayn bozukluğun çeşitleridir. Agorafobi, panik bozukluğa ikincil gelişir ya da agorafobi gelişimini panik ataklar izler. İkili modelde ise panik bozukluğu ve agorafobi ayr bozukluklard r (Hedley ve Hoffart 2001). Panik bozukluğunda agorafobinin gelişimiyle ilgili olarak hastal ğ n şiddeti, süresi, panik ataklar n n belirti profilinin farkl l klar gibi baz görüşler ileri sürülmüştür. Son dönemlerde yap lan bir çal şmada panik bozukluğu seyrinde agorafobi gelişiminin düz bir seyir göstermediği ve baz klinik özelliklerce belirlenebileceği öne sürülmüştür (Langs ve ark. 2000). Başlang ç yaş n n erken olmas, panik atağ s ras ndaki s cak basmas, ürperme gibi belirtiler ve baz özgül düşüncelerin (akl n kaybetme korkusu) bulunmas agorafobinin gelişimin artt r rken; göğüste ağr ve rahats zl k hissi belirtisi bulunmas n n agorafobi gelişimi için koruyucu olduğu bildirilmiştir. Baz fobilerin öncü dönemdeki önemi yaz n n başlang c nda vurgulanm şt r. Agorafobili panik bozukluğu ve özgül fobilerin ilişkisinin değerlendirildiği bir çal şmada, panik hastalar nda en yayg n olarak durumsal fobilerin görüldüğü, ancak ölümle ilişki fobilerin (cenaze, mezarl k vb.) panik bozukluğu başlang c öncesinde, daha uzun süredir bulunduğu gösterilmiştir (Starcevic ve Bogojevic 1997). Klostrofobinin de panik hastalar nda oldukça yayg n olduğu bilinmektedir. Bu hastalarda klostrofobi, hava yollar n n t kanabileceğini düşündüren durumlar (emniyet kemeri takmak, kravat, kolye takmak gibi) ve hava kalitesini bozan durumlarla (nemli, s cak hava koşullar ) ilişkilidir. Hastalar n ilaç kullan m yoluyla ilgili s k nt yaşayabilmeleri de benzer bir durum olarak değerlendirilmektedir. Kaç nma davran ş pa- 220

nik agorafobi spektrumu içerisinde değerlendirilirken iyi tan nan tipik agorafobik durumlar kadar, daha az bilinen atipik fobiler de göz önünde tutulmaktad r. Panik agorafobi spektrumunun "agorafobi alan " alt nda tüm fobik belirtiler sorgulanmakta ve ele al nmaktad r. 7. Hastal k fobisi ve hipokondriyazis Panik bozukluğu hastalar nda hipokondriyak belirtiler ve hastal k fobisinin yayg n olduğu, ay - r c tan sorunlar n n yaşand ğ bilinmektedir (Barsky ve ark. 1994). DSM-IV'e göre, hipokondriyak belirtiler, eğer panik bozukluğu tan - s yla aç klanabiliyorsa hipokondriyazis tan s konamaz. Hipokondriyak belirtilerin panik bozukluğu gidişi içinde hemen başlang ç döneminde bile görülebildiği, ancak etkin bir tedaviyle kaybolduğu iyi bilinmektedir. Panik bozukluğu ile hipokondriyazis ilişkisini araşt ran çal şmalar n bir k sm nda "hastal k endişelerinin ve hastal kla ilişkili fobik belirtilerin" ilk panik atağ öncesinde öncü belirtiler olarak var olduğu vurgulanm şt r (Noyes 1999). Panik bozukluğu hastalar, sosyal fobi hastalar ve sağl kl kontroller aras nda yap lan bir çal şmada, panik bozukluğu olanlarda "ciddi bir hastal ğ olduğuna ilişkin inanç ve somatik belirtiler" diğer iki gruba göre yüksek bulunmuştur (Furer ve ark. 1997). Bu önemli veriler temelinde panik agorafobi spektrumu kavram nda hipokondriyak belirtilerin tarand ğ bir alt alan bulunmaktad r. 8. Güvence arama Panik bozukluğu hastalar n n bir çoğunda güçsüzlük, güvensizlik duygular yla başa ç kabilmek için gelişen bir "güvence arama davran ş " görülmektedir. Hastalar güvendikleri kimselere adeta yap ş rlar. Bu güvenceyi sağlayan kişilerle ve hatta nesnelerle olan bağlant lar panik bozukluğu hastalar n n s kl kla nörotik, histerik olarak tan mlanmas ya da narsisistik, histriyonik kişilik bozukluğu tan s almas ile sonuçlanabilmektedir. Panik hastalar, gereksinimleri olan güvenceyi alabilmek için panik bozukluğu belirtilerini dramatize etme, manipülatif davran şlar sergileme ve amaçlar na ulaşmak için rol yapma gibi yollara başvurabilirler (Cassano ve ark. 1998b, (Cassano ve ark. 1999a). Agorafobili panik bozukluğu hastalar nda güvence arama davran ş üzerine yap lan bir çal şmada bu tür davran şlar n hastal ğ sürdürücü düşüncelere katk da bulunduklar ve bu davran ş durdurmalar istenen ve başaran hasta grubunda zorlay c inan şlar n büyük oranda azald ğ görülmüştür (Salkovskis ve ark. 1999). Söz konusu güvence arama amaçl davran şlar özellikle hekimleri daha yak ndan ilgilendirmektedir. Gerekli olmasa da acil servise başvurma, s k t bbi tetkik yapt rma ve hatta bazen hekimlerle "arkadaşl k ilişkisi" kurarak arad klar güvenceyi sağlamaya çal şma görülebilmektedir. Yine, kendilerini koruyacaklar na inand klar nesneleri yanlar nda taş ma eğilimi olabilir. Baz yazarlar bu güvence duyarl l ğ n n panik hastalar nda yüksek oranlarda görülen plasebo yan t n aç klayabileceğini belirtmektedir (Cassano ve ark 1999a). SONUÇ Panik-agorafobi spektrumu modeli kinik gözlemlere ve geniş hasta gruplar nda yap lan araşt rmalara dayanmaktad r ve var olan s n fland rma tabanl tan sal görüşmelere göre panik bozukluğu hastalar n daha esnek ve kapsaml bir biçimde değerlendirmektedir. Psikopatolojik süreklilik içerisinde, psikiyatrik belirtiler eşikalt olsa bile bu bozukluklara spektrum modeli ile yaklaş ld ğ nda, yatk nl k oluşturan etkenleri önleme ve tedaviden yaşam kalitesine kadar geniş bir alanda yeni bir klinik temel yaklaş m oluşturulmaktad r. Özellikle DSM lerde ölçüt olarak belirtilmemiş panik-agorafobi spektrumu belirtilerine panik ataklar n n doğrudan sonuçlar olarak bakmaktan çok, bunlar hastal ğ n özgün, ama az anlaş lm ş bir parças olarak değerlendirmek önemlidir. Çoğu hekimin haberdar olmad ğ ve bu nedenle sorgulamad ğ eşikalt panik belirtileri, hastalarda önemli işlev kayb na yol açmakta ve hastal ğ n yaratt ğ yetiyitimine katk da bulunmaktad r. Bu nedenle, bu belirtilerin mutlaka tan nmas ve farmakolojik ya da psikoterapötik tedavi hedefleri içine dahil edilmesi gereklidir. Yukar da belirtilenler, panik bozukluğu-agorafobi ile ilişkili olan psikiyatrik bozukluklar için de geçerlidir. Panik-agorafobi spektrumu ölçeğinde yüksek puan alan majör depresyon hastalar n n, düşük puan alan hastalara göre kişiler aras (interpersonal) terapiye daha az yan t verdiği ve antidepresan ilaçlara yan t n daha geç ortaya ç kt ğ bildirilmiştir (Frank ve ark. 2000). Bipolar I bozukluğu hastalar nda panik-agorafobi spektrumu belirtilerini değerlendiren bir başka çal şmada, panik-agorafobi spektrumu belirtilerinin varl ğ nda depresif epizotlar n daha fazla görüldüğü 221

ve akut tedavi yan t n n belirgin oranda geciktiği gözlenmiştir (Frank ve ark. 2002). Ana bozukluk ne olursa olsun, panik-agorafobi spektrumu belirtileri tedaviyi olumsuz yönde etkilemektedir. Panik-agorafobi spektrumu ölçekleri kullan - larak yap lacak değerlendirmelerin eştan, genetik ve aile araşt rmalar ile panik bozukluğunun prognozu ve tedaviye yan t çal şmalar nda var olan çelişkili sonuçlar bir ölçüde gidereceğini kolayl kla söyleyebiliriz. KAYNAKLAR American Psychiatric Association (1980) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. Third Edition. Washington DC, American Psychiatric Association. American Psychiatric Association (1987) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. Third Edition, revised. Washington DC, American Psychiatric Association. Amerikan Psikiyatri Birliği (1994) Mental Bozukluklar n Tan - sal ve Say msal El Kitab, dördüncü bask (DSM-IV) (Çev.ed.: E Köroğlu) Hekimler Yay n Birliği, Ankara, 1995. Apfeldorf WJ, Spielman LA, Cloitre M ve ark. (2000) Morbidity of comorbid psychiatric diagnoses in the clinical presentation of panic disorder. Depress Anxiety, 12:78-84. Baldwin DS (1998) Depression and panic:comorbidity. Eur Psychiatry, 13 (suppl 2):65-70. Balon R, Yeragani VK, Pohl R (1989) Higher frequency of separation anxiety in panic patients. Am J Psychiatry, 146:135-137. Bandelow B, Alvarez GT, Corrina S ve ark. (2001) Separation anxiety and actual separation experiences during childhood in patients with panic disorder. Can J Psychiatry, 46:948-953. Barlow HD, Brown A, Craske G (1994) Definitions of panic attacks and panic disorder in the DSM-IV: implication for research. J Abnorm Psychol, 103:553-564. Barsky AJ, Barnett MC, Cleary PD (1994) Hypochondriasis and panic disorder: boundry and overlap. Arch gen Psychiatry, 51:918-925. Bertelsen A (1998) Reflections on the clinical utility of the ICD-10 and DSM-IV classifications and their diagnostic criteria. Aust N Z J Psychiatry, 33:166-173. Cassano GB, Michelini S, Shear MK (1997) The panic-agoraphobic spectrum: a descriptive approach to the assessment and treatment of subtle symptoms. Am J Psychiatry, 154:27-37. Cassano GB (1998a) Introduction to the panic-agoraphobic spectrum model. CNS Spectrums, 3: 22. Cassano GB, Rottondo A, Maser JD (1998b) The panic-agoraphobic spectrum:rationale, assessment and clinical usefulness. CNS Spectrums, 3:35-48. Cassano GB, Frank E, Maser JD ve ark. (1999a) The panicagoraphobic spectrum. Hum Psycopharmacol Clin Exp, 14:38-44. Cassano GB, Banti S, Mauri M ve ark. (1999b) Internal consistency and discriminant validity of the Structured Interwiev for Panic-Agoraphobic Spectrum. Int J Method Psychiatr Res, 8:138-145. Cox BJ, Endler NS, Swinson RP (1995) An examination of levels of agoraphobic severity in panic disorder. Behav Res Ther, 33:57-62. Craske MG, Lang AJ, Mystokowski JL ve ark. (2002) Does nocturnal panic represent a more severe form of panic disorder. J Nerv Ment Disord, 190:611-618. Den Boer JA (1997) Defining panic. A diagnostic dilemma. Hum Psychopharmacol, 12:S3-S6. Dünya Sağl k Örgütü (1992) ICD-10 Ruhsal ve Davran şsal Bozukluklar S n fland r lmas (Çev. ed.: MO Öztürk, B Uluğ, Çev.: F Çuhadaroğlu, İ Kaplan, G Özgen, MO Öztürk, M Rezaki, B Uluğ). Türkiye Sinir ve Ruh Sağl ğ Derneği Yay n, Ankara, 1993. Eaton WW, Kessler RC, Witttchen HU ve ark. (1994) Panic and panic disorder in the United States. Am J Psychiatry, 151:413-420. Eaton WW, Antony JC, Romanoski A ve ark. (1998) Onset and recovery from panic disorder in the Baltimore Epidemiologic Catchment Area follow-up. Br J Psychiatry, 173:501-507. Essau CA, Condrat J, Petemann P ve ark. (1999) Frequency of panic attacks and panic disorder in the adolescents. Depress Anxiety, 9:19-26. Fava GA, Grandi S, Canesteri G ve ark. (1988) Prodromal symptoms in panic disorder with agoraphobia. Am J Psychiatry, 145: 1564-1567. Fagiollini A, Shear K, Cassano G ve ark. (1998) Is lifetime seperation anxiety a manifestation of panic spectrum? CNS Spectrums, 3:63-72. Fleet RP, Martel JP, Lavoie KL ve ark. (2000) Non-fearful panic disorder. Psychosomatics, 41:311-320. Frances AJ, Egger HL (1998) Whiter psychiatric diagnosis. Aust N Z J Psychiatry, 33:161-165. Frank E, Shear KM, Rucci P ve ark. (2000) Influence of panicagoraphobic spectrum symptoms on treatment response in patients with recurrent major depression. Am J Psychiatry, 157:1101-1107. Frank E, Cassano GB, Shear MK ve ark. (1998) The spectrum model: A more coherent approach to the complexity of psychiatric symptomatology. CNS Spectrums, 3:23-34. Frank E, Cryanowski JM, Rucci P ve ark. (2002) Clinical significance of lifetime panic spectrum symptoms in the treatment of patients with bipolar I disorder. Arch Gen Psychiatry, 59: 905-911. Furer P, Walker JR, Chartier MJ ve ark. (1997) Hypochondriacal concerns and somatization in panic disorder. Depress Anxiety, 6:78-85. Garssen B, De Beurs E, Buikhuisen M ve ark. (1996) On distinguishing types of panic. J Anxiety Dis, 10:173-184. Goodwin RD, Hamilton SP, Milne BJ ve ark. (2002) Generalizability and correlates of clinically derived panic subtypes in the population. Depress Anxiety, 15:69-74. Hedley LM, Hoffart A (2001) Agoraphobia without history of panic disorder. Clin Psychol Psychother, 18:436-443. Hoffart A, Thornes K, Hedley LM ve ark. (1994) DSM-III-R axis I and II disorders in agoraphobic patients with or without panic disorder. Acta Psychiatrica Scand, 89:186-191. Hoffman SG, Shear MK, Barlow DH ve ark. (1998) Effects of panic disorder treatments on personality disorder characteristics. Depress Anxiety, 8:14-20. Hollander E (1998) Refining the spectrum approach. CNS Spectrums, 3:18. Horwath E, Weissman MM (2000) Anxiety Disorders: epidemiology. Comprehensive Textbook of Psychiatry, 7 th ed. Kaplan HI, Sadock BJ, eds. Baltimore, Williams & Wilkins. Hudson JI, Mangweth B, Pope HG ve ark. (2003) Family study 222

of affective spectrum disorder. Arch Gen Psychiatry, 60:170-177. Katerndhal DA (1999) Progression of limited symptom attacks. Depress Anxiety, 9:138-140. Katerndhal DA, Reallini JP (1998) Associations with subsyndromal panic and validity of DSM-IV criteria. Depress Anxiety, 8:33-38. Katon W (1984) Panic Disorder and Somatization. Am J Med, 77:101-105. Klein RG (1995) Is panic disorder associated with childhood seperation anxiety disorder? Clin Neuropsychopharmacol, 18 (Supp 2): S7-S14. Langs G, Quehenberger F, Fabisch K ve ark. (2000) The development of agoraphobia in panic disorder: a predictable process. J Affect Disord, 58:43-50. Lipsitz JD, Martin MS, Mannuza S ve ark. (1994) Childhood separation anxiety disorder in patients with adult anxiety disorders. Am J Psychiatry, 151:927-929. Mavissakalian M, Hamann MS (1986) DSM-III personality disorders in agoraphobia. Comp Psychiatry, 27: 471-479. Mavissakalian M, Hamann MS (1987) DSM-III personality disorders in agoraphobia II: Changes with treatment. Comp Psychiatry, 28:356-361. Moreau D, Weissman MM (1992) Panic disorder in children and adolescents: A review. Am J Psychiatry, 149: 1306-1314 Noyes R (1999) The Relationship of hypochondriasis to anxiety disorders. Gen Hosp Psychiatry, 21:8-17. Nutt DJ, Lawson C (1992) Panic attacks: a neurochemical overview of model and mechanism. Br J Psychiatry, 160:165-178. Onur E, Alkin T, Monkul ES ve ark. (2003) Validity and Reliability of the Turkish Version of the self-report questionnaire version of Lifetime Panic-Agoraphobia Spectrum. Eur Neuropsychopharmacol-bask da. Perugi G, Nassini S, Socci C ve ark. (1999) Avoidant personality in social phobia and panic agoraphobic disorder: a comparison J Affect Disord, 54:272-282. Pollack M, Otto MW, AABatino S ve ark. (1996) Relationship of childhood anxiety to adult panic disorder correlates and influence on course. Am J Psychiatry, 153:376-381. Roth M (1996) The panic-agoraphobic syndrome: a paradigm of the anxiety group of disorders and its implications for psychiatric practice and theory. Am J Psychiatry, 153:111-124. Roy-Byrne PP, Stein MB, Russo J ve ark. (1999) Panic disorder in the primary care setting: comorbidity, disability, service utilization and treatment. J Clin Psychiatry, 60:492-499. Roy-Byrne P, Stang P, Wittchen HU ve ark. (2000) Lifetime panic-depression comorbidity in the National Comorbidity Survey. Br J Psychiatry, 176:229-235. Sachs G, Amering P, Berger P ve ark. (2002) Gender related disabilities in panic disorder. Arch Women Ment Health, 4:121-127. Salkovskis PM, Clarck DM, Hackmann A ve ark. (1999) An experimental investigation of the role of safety-seeking behaviours in the maintenance of panic disorder with agoraphobia. Behav Res Ther, 37:559-574. Segui J, Marguez M, Canet J ve ark. (1999) Differential clinical features of early onset panic disorder. J Affect Disord, 54:109-117. Segui J, Marguez M, Canet J ve ark. (2000) Differential clinical features of late onset panic disorder. J Affect Disord, 57:115-119. Shear MK (1996) Factors in the etiology and pathogenesis of panic disorder. Revisiting the attachment-seperation paradigm. Am J Psychiatry, 153:125-136. Shear MK, Frank E, Rucci P ve ark. (2001) Panic-agoraphic spectrum:reliability and validity of assessment instruments. J Psychiatric Res, 35:59-66. Shear MK, Cassano GB, Frank E ve ark. (2002) The panic-agoraphobic spectrum: development, description, and clinical significance. Psychiatr Clin N Am, 25:739-756. Sheikh JI, Leskin GA, Klein DF ve ark. (2002) Gender differences in panic disorder: findings from the National Comorbidity Survey. Am J Psychiatry, 159:55-58. Silove D, Hadzi-Pavloviç D (1998) Subpopulation of early separation anxiety: relevance to risk of adult anxiety disorders. J Affect Disord, 48:181-190. Slaap BR, den Boer JA (2001) The prediction of nonresponse to pharmacotherapy in panic disorder: A review. Depress Anxiety, 14:112-122. Starcevic V, Uhlenhuth EH, Kellner R ve ark. (1992) Patterns of comorbidity in panic disorder and agoraphobia. Psychiatry Res, 42:171-175. Starcevic V, Uhlenhuth EH (1996) Personality dimensions in panic disorder before and after effective treatment. Anxiety, 2:87-104. Starcevic V, Bogojevic G (1997) Comorbidity of panic disorder with agoraphobia and specific phobia: relationship with the subtypes of specific phobia. Comp Psychiatry, 38:315-320. Vasile RG, Goldenberg I, Reich J ve ark. (1997) Panic disorder versus panic disorder with major depression: defining and understanding differences in psychiatric morbidity. Depress Anxiety, 5:12-20. Weiller E, Bisserbe JC, Maier W ve ark. (1998) Prevalence and recognition of anxiety syndromes in five European primary care settings. A report from the WHO study on Psychological Problems in General Health Care. Br J Psychiatry, 34(Suppl):18-23. 223