ÇİFT PSİKOTERAPİSİNDE KADINLAR 16 19 Haziran 2010 Anadolu Psikiyatri Günleri Uz.Dr. Nuşin Sarımurat Baydemir İlişki Psikoterapileri Enstitüsü İstanbul
Çift ilişkilerinde, özellikle evliliklerde, cinsiyet önem kazanır. Kadın ve erkek birbirleriyle yakın ilişkiye girdiklerinde kadın ve erkek yanlarının doyumu söz konusudur.
Çünkü, kadın ve erkek olarak,hem kendi cinsimize, hem karşı cinse ait inanç ve beklentilerimizle ilişkiyi sürdürürüz.
Kültürün, ailenin, içinde yaşanılan çevrenin etkili olduğu cinsiyete yönelik inanç ve görüşler yani cinsiyet rolleri, çiftin psikoterapiye katılımını, kendini, eşini ve terapisti değerlendirmesini, psikoterapideki tutumunu belirler.
Endüstrileşme sürecinde kadının sosyal alanda etkinleşmesi sonucu, cinsiyet rollerinde değişimler oldu. Geleneksel dayatmalarla, güncel işlevsel beklentiler arasında bocalayan çiftlerin, uyum sorunlarıyla psikoterapiye baş vurmaları yaygınlaştı.
Kadın erkeğe göre psikoterapiye daha istekli. Terapi için ilk öneri genellikle kadından geliyor.
TERAPİNİN BAŞLANGICI:
Genellikle ilk oturumda kadın eğer depresyonda değilse sorunları ard arda sıralamayı, erkekse, sorulara yanıt vermeyi veya susmayı tercih ediyor.
İlişkilerine ilişkin örnekler anlattıklarında, kadının erkeğe oranla daha ayrıntılı bilgi verdiği, olaylarla ilgili bağlantılar kurarken eşinin ve diğer aile üyelerinin özelliklerine ve ihtiyaçlarına odaklanarak değerlendirmeler yaptığı gözleniyor.
Kadın genellikle sormaya gerek kalmadan olaylarla ilgili duygularını ifade ederken, erkek duygu ifade etmede zorlanıyor.
Genelde, ilişkide sorunlar olduğunda kadın, sorunları konuşup tartışarak çözümlemeyi istiyor. Erkekse bu durumda kendini suçlanmış hissediyor, öfkelenip susuyor ve uzaklaşıyor.
Çünkü, erkeğin erkek rolüyle özdeşimi, anneden yani kadından ayrılmayı içerir. Kadının kadın rolü ile özdeşimi ise, anneyle yakınlaşmayı gerektirir.
Bu nedenle, ilişkide çatışma olduğunda, özdeşim sürecindeki, eski çatışma örneğine benzer şekilde erkek öfkesini en aza indirebilmek için uzaklaşır. Yalnız kaldığında güvende hisseder. Kadın ise, kendisini destekleyen bağları güçlendirmek için yakınlarıyla ilişkilerini arttırdığında güven duyar.
İLERLEYEN TERAPİ OTURUMLARI:
Terapi sürecinde kadınların çoğunun yakın çevreleriyle sorunlarını paylaşma yanında, ilişkilere yönelik bir ön çalışma yaptığını, kitaplar okuduğunu, TV dizileri ve programlarından etkilendiğini gözlemek mümkündür.
Kadının etkilendiği bilgileri kendi ilişkisinde uygulamaya kalktığında, eşinin direnciyle karşılaşması sık karşılaşılan bir durum. Erkekler kadınlara göre yeni şeyleri hemen denemek istemiyorlar.
Ev işlerinin paylaşımı ve çocukların eğitimi halen kadınların etkinlik alanı. Kadın ev işlerini paylaşmaya, çocukla ilgili sorumlulukları vermekten daha açık.
Terapi oturumundaki erkeğin ev işlerinde Yardım ediyorum sözü kadınların hoşnut olmasına yetiyor.
Ama, anne çocuk ilişkisinde özellikle çocuk okul öncesi dönemde ise kaleyi vermek istemiyorlar.
Kadın, çocuklar konusunda erkek yardımcı olsun istiyor ama çocukla kurulan ilişkide temel belirleyici olmaktan vazgeçmede zorlanıyor.
Bu durum ilerleyen oturumlarda bilinçli hale geldikçe erkek daha çok sorumluluk almaya, kadın direnç göstermeye, erkek terapiye daha çok güvenmeye, kadın terapide zorlanmaya başlıyor.
Eğer çok çatışmalı bir karı koca koca ilişkisi varsa (Çatışmalar nedeniyle terapiye geliyorlar) kadın sıklıkla çocukları eşinden uzak tutma çabasına giriyor. Eğer ergen çocuğun olduğu bir ailede çatışmalı bir dönemden geçiliyorsa kadın ergen çocukla ilgili sorunlar için daha çok yardım isteyebiliyor eşinden.
Erkeğin terapiye güvenmeye başladığı, kadının direnç gösterdiği aşama önemli.
Başlangıçta terapiye istekli olan kadın bu aşamada terapiyi sabote edebiliyor.
TERAPİST OLARAK;
1 Terapi sürecini özetlemek,
2 Başlangıçta ve değişen durumdaki duyguları konuşmak,
3 Değişimin genellikle sancılı olabileceği bilgisini vermek,
4 Terapideki çiftin özelinde gerekli müdahaleleri yapmak (Kaynak aile dinamiklerini değerlendirmek, aile bağları ve sadakat konularını çalışmak, inanç sistemlerini anlamalarını kolaylaştırmak gibi.)
5 Gerekiyorsa bireysel terapiye ve belki tıbbi tedaviye yönlendirmek,
6 Asıl olarak, GÜVEN VERMEK önemli.
Sonuçta, çiftin ilişkisinin hangi döneminde terapiye geldiği, yaşanılan ortam ve koşullar, kendi yetiştikleri ailelerin özellikleri, kendi kişilik özellikleri, psikopatolojinin varlığı terapiyi ve cinsiyet rollerinin önemini göreceli olarak değiştirmektedir.