MICHEL TOURNIER Frans z romanc, öykücü ve denemeci; 1924 te Paris te do du. Tournier, gerçekçi mekânlarda geçmesine karfl l k, mitlerden ve simgecilikten yararlanan ve entelektüel bir k flk rt c l k içeren metinler yazar. Roman ve öykülerinin ço unda mit ya da efsanelerin günümüz atmosferine uyarland n görürüz; s k s k cinsel sapk nl klara, rahats z edici tak nt lara ve grotesk temalara yer verilir. Her yap t nda ana ya da yan karakterlerden birinin bir çocuk ve en çok iflledi i teman n da masumiyetin yitirilmesi oldu una dikkat çekilmifltir. Ayr nt l ve felsefi spekülasyonlara dayanan bir yaz m tarz vard r. lk roman yla Frans z Akademisi nin Roman Büyük Ödülü nü, ikinci roman yla Goncourt Ödülü nü kazanm fl, 1972 de Goncourt Akademisi üyeli ine seçilmifltir. Tournier ilk roman Vendredi ou les limbes du Pacifique (1967; Cuma ya da Pasifik Araf, çev.: Melis Ece, Ayr nt Yay., 1994) ile büyük ilgi toplad. Bu yap t nda, modern felsefe ve antropolojinin kuramlar ndan yararlanarak Robinson mitini yeniden yorumlar ve insan do as na iliflkin Defoe nunkilerden oldukça farkl ç karsamalar yapar. Yo un gönderme ve simgelerle yüklü Le Roi Des Aulnes (1970; K z la açlar Kral, çev.: Hasan Anamur, Ayr nt Yay., 1996), ad n Goethe nin bir fliirinden al r. Roman Hitler in askeri akademilerine genç ö renciler yollayan bir adam n etraf nda döner. Les météores (1975; Meteorlar, çev.: Yaflar Avunç, Ayr nt Yay., 2001) eflcinsel bir amca ve ikiz ye enlerinin hayat n anlat rken ikilik, narsisizm, ensest ve eflcinsellik gibi cinsel konular kurcalar. Le Coq de bruyère (1978; Çal Horozu, çev.: Mustafa Balel, Ayr nt Yay., 1990) ise yazar n hikâye ve masal aras ndaki ay r m belirledi i ve insanla hemcinsleri ya da insanla nesneler aras nda ayk r iliflkiler yaratt bir baflka önemli kitab d r. BAfiLICA YAPITLARI: Éléazar ou la Source et le Buisson (1996; Kaynak ve Çal ya da Éléazar, çev.: Mustafa Balel, Ayr nt Yay., 2000), Le Médianoche amoureux (1985; Veda Yeme i, çev.: Mustafa Balel, Ayr nt Yay., 1992), La Goutte d or (1985; Alt n Damla, çev.: Mustafa Balel, Ayr nt Yay., 1998), Gaspard, Melchior et Balthazar (1980), Gilles et Jeanne (1983; Gilles ile Jeanne, çev.: Melis Ece, Gece Yay., 1989), Le Vent Paraclet (1977), Le Vagabond immobile (1984).
Ayr nt : 92 Edebiyat dizisi: 32 Cuma ya da Pasifik Araf Michel Tournier Frans zcadan çeviren Melis Ece Yay ma haz rlayanlar Ifl k Ergüden-Necmettin Sevil Kitab n özgün ad Vendredi ou les limbes du Pacifique Gallimard/1972 bas m ndan çevrilmifltir Onk Ajans Bu kitab n Türkçe yay m haklar Ayr nt Yay nlar na aittir. Kapak illüstrasyonu Sevinç Altan Kapak düzeni Arslan Kahraman Düzelti Mehmet Celep Bask ve cilt Sena Ofset (0 212) 613 38 46 Birinci bas m 1994 kinci bas m 1997 Üçüncü bas m 2004 Bask adedi 2000 ISBN 975-539-064-2º AYRINTI YAYINLARI Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Ca alo lu - stanbul Tel.: (0 212) 512 15 00 Faks: (0 212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Michel Tournier Cuma ya da Pasifik Araf Gilles Deleuze Sonsöz: Michel Tournier ve Öteki nin Olmad Dünya
E D E B Y A T D Z S GÜLÜNES AfiKLAR/Milan Kundera Ë KALEC N N PENALTI ANINDAK END fies /Peter Handke Ë YÜZBAfiI VE KADINLAR TABURU/Mario Vargas Llosa Ë B Z/Yevgeni Zamyatin Ë KES K B R BAfi/Iris Murdoch Ë YE- N TANRILAR/Alberto Vasquez-Figueroa Ë NFAZA ÇA RI/Vladimir Nabokov Ë EVET AMA, B R LOKOMOT F BUNU YAPAB L R M BAKALIM?/Woody Allen Ë ÇALI HOROZU/Michel Tournier Ë BANYO/Jean-Philippe Toussaint Ë BALKON/Jean Genet Ë GÜNEfi MPARATORLU U/J.G. Ballard Ë BEYAZ ZENC LER/Ingvar Ambjörnsen Ë S YAH MADONNA/Doris Lessing Ë KAPANDA ÜÇ KAPLAN/G. Cabrera Infante Ë ZAMANIN KIYI- SINDAK KADIN/Marge Piercy Ë ANARfi N N KISA YAZI/Hans Magnus Enzensberger Ë FOTO RAF MAK NE- S /Jean-Philippe Toussaint Ë GÜLÜN GÜNLÜ Ü/Ursula K. LeGuin Ë HOTEL DU LAC/Anita Brookner Ë AZ Z- LER ve ÂL MLER/Terry Eagleton Ë VEDA YEME /Michel Tournier Ë ORLANDO/Virginia Woolf Ë UTANÇ B T- T /Anja Meulenbelt Ë YAKIN GELECE N M TOSLARI/J. G. Ballard Ë KARANLI IN SOL EL /Ursula K. LeGuinË A /Iris Murdoch Ë WATT/Samuel Beckett Ë EKOTOPYA/Ernest Callenbach Ë GECEY ANLAT BA- NA/Djuna Barnes Ë NSAN POSTUNA BÜRÜNMÜfi KÖPEK/Ingvar Ambjörnsen Ë CUMA/Michel Tournier Ë AFROD T N BAfiKALDIRISI/Lawrence Durrell Ë GÜNDEL K MUTLULU A ALIfiMA/Anja Meulenbelt Ë MUR- PHY/Samuel Beckett Ë MASAL MASAL Ç NDE/Khimaira/John Barth Ë ZEN VE MOTOS KLET BAKIM SANA- TI/Robert M. Pirsig Ë PARFÜMÜN DANSI/Tom Robbins Ë SINIRSIZ RÜYALAR D YARI/J. G. Ballard Ë FRAN- SIZ TE MEN N KADINI/John Fowles Ë BEYAZ OTEL/D.M. Thomas Ë MYRA/Gore Vidal Ë DALGALAR/Virginia Woolf Ë ATLANT K ÖTES /Witold Gombrowicz Ë HAYRANLIK/Anja Meulenbelt Ë FERDYDURKE/Witold Gombrowicz Ë MELEKLER ZAMANI/Iris Murdoch Ë PAULINA 1880/Pierre Jean Jouve Ë EfiEKARISI FABR - KASI/Iain Banks Ë ROCK LANET /Iain Banks Ë KAYIP ZAMAN/Anja Meulenbelt Ë SEN Ç ME GÖM- DÜM/Andrew Jolly Ë BAfiTAN ÇIKARICININ GÜNLÜ Ü/Sören Kierkegaard Ë KONFIDENZ/Ariel Dorfman Ë ALTIN DAMLA/Michel Tournier Ë B R GAR P VAKA: MATMAZEL P./Brian O Doherty Ë NIETZSCHE A LADI- INDA/Irvin D. Yalom Ë KIZILA AÇLAR KRALI/Michel Tournier Ë A LEDE B R ÖLÜM/James Agee Ë KUT- SAL BÖLGE/Carlos Fuentes Ë KALPS Z AMANDA/Jurek Becker Ë 62-Maket Seti/Julio Cortázar Ë ÇARPIfi- MA/J.G. Ballard Ë ÜÇLEME-Molloy-Malone Ölüyor-Adland r lamayan/samuel Beckett Ë DUR B R MOLA VER/Tom Robbins Ë HIRSIZIN GÜNLÜ Ü/Jean Genet Ë KÜÇÜK DE fi MLER/Marge Piercy Ë LILA/Robert M. Pirsig Ë ERG NL K YAfiI/Michel Leiris Ë AfiKSIZ L fik LER/Samuel Beckett Ë ES RGEYEN GÖKYÜZÜ/Paul Bowles Ë YALANCI JAKOB/Jurek Becker Ë D VAN/Irvin D. Yalom Ë PORNOGRAF /Witold Gombrowicz Ë MERCIER LE CAMIER/Samuel Beckett Ë B R ERKE E NASIL TECAVÜZ ED L R?/Märta Tikkanen Ë /BENDE- N Z VE MARCO POLO/Paul Griffiths Ë DO MAMIfi KR STOF/Carlos Fuentes Ë RÜYA SAK NLER /Iris Murdoch Ë H Ç Ç N MET NLER ve Uzun Öyküler/Samuel Beckett Ë DUYGU YOLCULU U/Laurence Sterne Ë BETTY BLUE/Philippe Djian Ë A AÇKAKAN/Tom Robbins Ë ANARfi ST/Tristan Hawkins Ë BAKAKA /Witold Gombrowicz Ë PORTNOY UN FERYADI/Philip Roth Ë 101/2 BÖLÜMDE DÜNYA TAR H /Julian Barnes Ë SU- N TENEFFÜS/Ricardo Piglia Ë MANfi ÖTES /Julian Barnes Ë ADA/Aldous HuxleyË GÜLÜN MUC ZES /Jean Genet Ë MÖSYÖ/Jean-Philippe Toussaint Ë Ç ÇEKLER N MERYEM ANASI/Jean Genet Ë BAfiUCU O LA- NI/Alison Fell Ë YARATIK/John Fowles Ë SEN SEVM YORUM/Julian Barnes Ë ZENC LER/Jean Genet Ë TÜNEL/Ernesto Sábato Ë KARA PRENS/Iris Murdoch Ë KARNINDAN KONUfiANIN ÖYKÜSÜ/Pauline Melville Ë TANRI NIN A ZINDAN EVREN N H KÂYES /Franco Ferrucci Ë HAYATIN VE AfiKIN YASALARI/Connie Palmen Ë KAHRAMANLAR VE MEZARLAR/Ernesto Sábato Ë KAYNAK VE ÇALI/Michel Tournier Ë CENNETE B R KOfiU/J.G. Ballard Ë D fi ADAM/Joanna Russ Ë FLAUBERT N PAPA ANI/Julian Barnes Ë ALDAT- MA/Philip Roth Ë KOKA N GECELER /J.G. Ballard Ë ACABA NASIL?/Samuel BeckettË MANTISSA/John Fowles Ë KOLEKS YONCU/John Fowles Ë BENJAMIN: DAR GEÇ TTEK AYDIN/Jay Parini Ë METEOR- LAR/Michel Tournier Ë ARKADAfiLIK/Connie Palmen Ë AfiK VESA RE/Julian Barnes Ë S R US TAN GELEN KURBA A/Tom Robbins Ë BAYAN GULLIVER CÜCELER ÜLKES NDE/Alison Fell Ë GELECEKTEN ANI- LAR/William Morris ËBEN MLE TANIfiMADAN ÖNCE/Julian Barnes Ë NG LTERE NG LTERE YE KARfiI/Julian Barnes Ë Y fi/david Lodge Ë Y T K RUHLAR IRMA I/Connie Palmen Ë TERAP /David Lodge Ë ÖLÜRKEN/Jim Crace Ë GÜZELL K HIRSIZLARI/Pascal Bruckner Ë SÜPER KENT/J.G. Ballard Ë H A Z I R L A N A N K T A P L A R SISKA BACAKLAR/Tom Robbins Ë B R KOMÜN STLE EVLEND M/Philip Roth Ë KARANLIKLARIN EFEND S /Ernesto Sábato Ë BÜYÜCÜ/John Fowles ËYOLDA/Jack Kerouac
Kamaran n tavan na as l borda feneri, sal n mlar yla, Virginie nin gittikçe çukurlaflan bir dalgan n etkisiyle yana do ru yapt - yalpan n büyüklü ünü bir çekül hassasiyetiyle ölçmekteydi. Kaptan Pieter Van Deyssel, tarot kartlar n Robinson un önüne koymak için vücudunun üst k sm yla öne do ru e ildi. Kesin ve ilk kart çevirin dedi. Sonra kendini tekrar koltu una b rakt ve porselen piposundan bir nefes çekti. Demiurgos, * diye yorumlad, bafll ca üç büyük arkanadan birisi. Üzeri çeflitli nesnelerle dolu bir tezgâh n önünde ayakta du- * Demiurgos: Platon felsefesinde evreni düzenleyen Tanr. Burada yaratan ya da bir fleyi canland ran kimse. (ç.n.) 5
ran bir hokkabaz betimliyor. Bu, içinizde düzenleyici bir kiflilik oldu u anlam na gelir. fians n yard m yla egemen olmaya çal flt, karmafla içindeki bir evrene karfl mücadele ediyor. Baflar r gibi görünüyor; ancak bu demiurgosun ayn zamanda bir hokkabaz oldu- unu da unutmayal m: Eseri bir yan lsama, düzeni ise yan lt c d r. Ne yaz k ki o bundan habersiz. Kuflkucu olmay pek beceremiyor. Beklenmedik bir çarp flma gemiyi sarst an, borda feneri tavanla k rk befl derecelik bir aç çizdi. Birden orsalamas, Virginie nin rüzgâr neredeyse enlemesine almas na neden olmufl ve kabaran bir dalga top gürültüsüyle köprüde patlam flt. Robinson ikinci bir kart daha çevirdi. Kartta ya lekeleriyle kirlenmifl, taç ve asa tafl yan bir kifli, iki at taraf ndan çekilen bir savafl arabas nda ayakta dururken görülüyordu. Mars dedi kaptan. Küçük demiurgos do aya karfl apaç k bir zafer kazanm fl. Güç kullanarak onu alt etmifl ve kendi suretinde bir düzeni çevresine zorla kabul ettirmekte. Oturdu u yere bir Buda gibi y lm fl olan Van Deyssel, Robinson u kurnazl kla fl ldayan bir bak flla sarmalad. Kendi suretinizde bir düzen diye tekrarlad düflünceli bir tav rla. Hiçbir engelle karfl laflmaks z n kendi iradesini kabul ettirmesini sa layacak mutlak bir iktidara sahip olmak kadar, bir adam n ruhunu delip geçebilecek bir fley daha yoktur. Robinson-Kral... Yirmi iki yafl ndas n z. Birçok yurttafl n z gibi Yeni Dünya da flans - n z denemek üzere, York ta terk etti iniz...fley... yani b rakm fl oldu unuz genç bir kar n z ve iki çocu unuz var. Daha sonra aileniz de size kat lacak. E er Tanr isterse tabii... Kaz nm fl saçlar n z, k - z l ve kare sakal n z, ayd nl k ve dosdo ru bakan ama içinde ne oldu unu bilmedi im sabit ve s n rl bir fleyler tafl yan bak fl n z, a rbafll bir sadeli in gösteriflle birleflti i giyiminiz, tüm bunlar sizi hiçbir zaman hiçbir fleyden kuflku duymam fl olanlar n mutlu s n f - na sokuyor. Sofu, cimri ve safs n z. Hâkimi olaca n z krall k, bizim memleketimizdeki kad nlar n, lavanta torbalar yla kokuland r lm fl ve lekesiz çarflaf y nlar n yerlefltirdikleri büyük yüklüklerimize benzerdi. K zmay n. K zarmay n. Bu size söylediklerim ancak yirmi yafl daha büyük olsayd n z onur k r c olurdu. Gerçekte her fley, si- 6
zin taraf n zdan ö renilmeyi bekliyor. K zarmay n ve bir kart seçin... flte, size ne demifltim? Bana Ermifl i verdiniz. Savaflç yaln zl n n bilincine varm fl. As l özünü yeniden bulabilmek için bir ma- aran n derinliklerine çekilmifl. Ancak bu flekilde, topra n ba r na dalarak, kendi derinliklerine do ru bu yolculu u gerçeklefltirerek, baflka bir adam haline gelmifl. Olur da bu inzivadan ç karsa, tek parça ruhunun derin yaralar alm fl oldu unu fark edecek. Lütfen bir kart daha çevirin. Robinson duraksad. Zevk düflkünü ve maddecili e gömülmüfl bu koca Hollandal sinekkapanotunun sözleri, hiç kuflku yok ki flafl rt - c bir etki yarat yordu. Bozguncu zekâs ndan ve etraf na yayd utanmaz zevk ve e lence düflkünlü ünden k sa sürede flafl r p rahats z olan Robinson, Lima da Virginie ye ayak bast günden itibaren bu Allah n cezas adamla bafl bafla kalmaktan kaç nmay baflarm flt. Onun kamaras nda bir çeflit tutsak konumuna düflmesi için bu f rt nan n patlamas na ihtiyaç vard ; ki buras, böyle bir durumda gemide bir parça konfor sunan tek bölümdü. Hollandal, bu saf yolcusuyla alay etme f rsat ndan sonuna kadar yararlanmak niyetinde görünüyordu. Robinson içki içme önerisini geri çevirmifl oldu undan masan n gözünden tarot kartlar ç k vermiflti. Robinson un kulaklar nda, istemeden kar flm fl oldu u kötücül bir oyuna efllik eden cad lar gecesi ayini nin gürültüsüne benzeyen f rt nan n kulak paralay c pat rt s ç nlarken, Van Deyssel de kâhince esinlerini koyuveriyordu. flte Ermifl i deli inden ç karacak olan fley! Venüs ün ta kendisi sulardan do arak yetki alan n za ilk ad mlar n at yor. Baflka bir kart lütfen; teflekkürler. Alt nc arkana: Yay. Kanatl mele e dönüflmüfl olan Venüs, oklar n Günefl e do ru f rlat yor. Bir kart daha. flte, tamam. Felaket! Yirmi birinci arkanay, Kaos u çevirmifl bulunuyorsunuz. Topra n yarat, alevden bir canavarla savafl yor. ki karfl t güç aras nda kalm fl olarak gördü ünüz bu adam fermanl deli! Daha az yla bile delirmek iflten de il. Bana bir kart daha verin. Tamam. Hiç flaflmamal, bu, bir as lm fl gösteren, on ikinci arkanadan Satürn. Ama bu kiflideki en anlaml özellik nedir biliyor musunuz? Ayaklar ndan as lm fl olmas. flte bafl afla oluverdiniz 7
zavall dostum Crusoé! Çabuk bana bundan sonraki kart verin. flte. On beflinci arkana: kizler. Ben de okçuya dönüflmüfl Venüsümüzün yeni maceras n n ne olaca n soruyordum kendime. kiziniz haline dönüflmüfl. kizler, çift cinsiyetli mele in aya na boyunlar ndan ba lanm fl halde görülüyorlar. Bunu sak n unutmay n! Robinson dalg nd. Ancak geminin gövdesinde patlayan dalgalar da, kaptan n bafl n n üzerinde bulunan lombozun görüfl alan n n içinde dans eden y ld zlar n hareketleri de onu pek endiflelendiriyor say lmazd. Güzel havalarda pek s radan bir yelkenli olan Virginie, bir tehlike ortaya ç kt anda sars lmaz bir gemi oluveriyordu. Pek de yüksek ve at lgan olmayan direk tak m, iki yüz elli tonilato hacmindeki k sa ve tombul kar n k sm yla denizleri yar p geçecek bir küheylandan çok, bir tencereyi ya da gerdeli and r yordu. Yavafll - ise dünyada demir att tüm limanlarda e lence konusuydu. Ancak tayfalar, en yak n k y bir tehlike oluflturmad sürece, bir kas rgan n ortas nda bile içleri rahat uyuyabilirlerdi. Bir de buna, rüzgârlara ve gelgitlere karfl savaflacak ve yolundan sapmamak için tehlikeye at lacak cinsten bir adam olmayan kaptan n n mizac ekleniyordu. 29 Eylül 1759 gününün ikindi vaktine do ru, Virginie nin güney yar mkürenin otuz ikinci paraleli dolay nda bulundu u san l rken, barometre h zl bir düflüfl göstermiflti. Bu s rada Kutup Ifl * fl lt - lar sorguçlar halinde direklerin ve serenlerin uçlar nda parl yor ve ender rastlanan fliddetteki bir kas rgay haber veriyorlard. Küçük kad rgan n tembelce yol ald güney ufku öylesine karayd ki ilk damlalar köprünün üzerine düfltüklerinde, Robinson renksiz olmalar na flaflt. Geminin üzerine kükürtten bir gecenin çöktü ü s rada, tahminen befl ya da alt pusula rubusu aras nda oynayan, de iflken bir güçlenip bir hafifleyen bir kuzeydo u rüzgâr f rt naya döndü. Yumuflak bafll Virginie, tüm yetersiz imkânlar yla, her çarpmada pruvas na kadar burnunu sokan büyük ve derin bir çalkant ya karfl cesurca mücadele ediyordu. Van Deyssel in alayc gözlerinden ac ma gözyafllar getirecek kadar sad k bir srarla yolunu çizmeye * Feu Saint-Elme: Atmosferdeki fl kl bir elektrik ak m d r. Genellikle yay, yelpaze ve taç biçiminde oluflur. Kutup Ifl diye adland r l r. (ç.n.) 8
devam ediyordu. Ancak Van Deyssel, iki saat sonra kulaklar parçalayan bir gürültü nedeniyle köprüye ç k p bir balon gibi patlam fl ve rüzgâr n karfl s nda lime lime bir bez saça na dönüflmüfl olan mizana yelkenini görünce, onurun bu kadarla yeterince kurtar lm fl oldu una ve daha fazla srar etmenin ak ll ca olmayaca na karar verdi. Mayistra yelkenini çektirdi ve serdümene dümeni bofl b rakmas n emretti. O anda, sanki f rt na, itaatinden dolay Virginie ye minnet duydu. Denizin k zg nl n n hedefi olmaktan ç k veren gemi, köpüren sular n üstünde hiçbir zorlukla karfl laflmaks z n seyrediyordu. Van Deyssel, ambar kapaklar n özenle kapatt rd ktan sonra, nöbette kalacak bir adam ve borda köpe i Tenn in d fl nda tüm mürettebat iki güverte aras nda emniyete ald. Sonra kendisi de Hollanda felsefesinin avuntular, uzun has rl ard ç rak s fliflesi, kimyonlu peynir, pumpernickel galetalar, gülle gibi a r bir çaydanl k, tütün ve piposuyla beraber kamaras na kapand. On gün önce, iskele taraf ndan, ufukta görülen yeflil bir çizgi, mürettebat O lak Dönencesi ni aflarak, Desventurados Adalar n geçmekte olduklar konusunda uyarm flt. Güneye do ru yol almakta olan gemi, ertesi günden itibaren Fernandez Adalar sular na girmifl olacakt. Ama f rt na onu do uya, haritaya bak lacak olursa yol boyunca ne bir adaya ne de s bir kayal a rastlanan yüz yetmifl deniz mili uza- ndaki fiili sahillerine do ru sürüklemekteydi. Dolay s yla hiçbir endifleye gerek yoktu. Gürültünün ortal kaplad bir anda kaptan n sesi tekrar yükseldi: kizler i, on dokuzuncu büyük arkanada, Aslan arkanas nda tekrar buluyoruz. ki çocuk Günefl Kenti ni simgeleyen bir duvar n önünde el ele tutuflmufllar. Günefl-tanr kendisine adanm fl olan bu kart n üstünü tamamen kaplamakta. Zaman ile sonsuzluk, hayat ile ölüm aras nda as l olan Günefl Kenti nde, kentte oturanlar, çift cinsiyetli olmaktan da öte dairesel günefl cinselli ine ulaflarak, çocuk safl na bürünmüfller. Kendi kuyru unu s ran y lan, kusursuz ve eksiksiz kapal cinselli in sembolüdür. nsan mükemmelli inin, elde edilmesi son derece güç, korumas daha da güç olan doru udur bu. Kaderinize oralara kadar yükselmek yaz lm fl gibi görünü- 9
yor. En az ndan M s r tarotu böyle diyor. Sayg lar, genç adam! ve kaptan yast klar n n üzerinden kalkarak alayla kar fl k bir ciddiyetle Robinson un önünde e ildi. Ancak, bana bir kart daha vermenizi rica edece im. Teflekkürler. Ah! O lak! Ruhlar n ç k fl kap s, baflka bir deyiflle ölüm bu. Üzerine eller, ayaklar ve kafalar saç lm fl bir tarlay biçen bu iskelet, karta yüklenen karanl k anlam yeterince belirtiyor. Günefl Kenti nin tepesinden devrilerek büyük bir ölüm tehlikesiyle karfl lafl yorsunuz. fiimdi size ç kacak olan kart ö renmek için hem sab rs zlan yor hem de korkuyorum. E er bu zay f bir burç ise sonunuz geldi demektir... Robinson kulak kesildi. Zincirden boflanm fl denizin ve rüzgâr n senfonisine bir insan sesinin ve bir köpek havlamas n n kar flt n iflitmemifl miydi? Bundan emin olmak oldukça güçtü; belki de yukar da, o insanl k d fl cehennemin ortas nda, aylak bir herifin güvenilmez korumas alt ndaki gemiyle kafas fazla meflguldü. Adam bocurgata öyle bir ba lanm flt ki tehlikeyi haber vermek için kendi kendisini kurtarmas mümkün de ildi. Seslenirse duyulur muydu acaba? Hatta biraz önce de o ba rmam fl m yd? Jüpiter! diye hayk rd kaptan. Kurtuldunuz Robinson, fakat hay Allah, ne kadar uzaktan dönüyorsunuz! Bafl afla gidiyordunuz ve gö ün tanr s, hayranl k uyand r c bir flansla yard m n za kofluyor. O, size Günefl Kenti nin anahtarlar n geri veren, kopar lm fl bir maden külçesi gibi topra n bö ründen ç kan alt n bir çocukta vücut buluyor. Jüpiter? F rt nan n ulumalar n delip geçen de bu sözcük de il miydi zaten? Jüpiter? Hay r. Kara! Nöbetteki adam Kara! diye ba rm flt. Gerçekten de bu sahipsiz geminin bordas nda, kumsallar ya da s kayal klar yla bilinmeyen bir k y n n yaklaflmakta oldu unu haber vermekten daha acil ne olabilirdi? Tüm bunlar size anlafl lmaz saçmal klar gibi gelebilir diye yorumluyordu Van Deyssel. Ama iflte Tarot un bilgeli i de gelece- imizle ilgili olarak bizi hiçbir zaman aç k bir ifadeyle ayd nlatmay fl ndad r. Gelece i aç kça öngörmenin yaratabilece i kargaflalar tahmin edebiliyor musunuz? Hay r, o en fazla gelece i önceden sez- 10
memize izin verir. Size yapm fl oldu um bu küçük konuflma bir bak ma flifrelidir ve flifre anahtar da gelece inizin ta kendisidir. Yaflam n zda bundan sonra bafl n za gelecek her olay size, flu veya bu öngörünün do rulu unu gösterecek. Bu tür bir kehanet hiç de baflta san ld gibi aldat c de ildir. Kaptan susarak uzun Alsace piposunun k vr k ucunu emdi. Pipo sönmüfltü. Cebinden çak s n ç kard. Pipoyu kaz mak için pipo kafl n d flar ya itti ve bu aletle, porselen lülenin içindekileri masan n üzerinde duran bir deniz kabu una boflaltmaya koyuldu. Do a güçlerinin vahfli u ultusunun ortas nda, Robinson art k al fl lmam fl hiçbir fley duymuyordu. Kaptan, yuvarlak tahtadan kapa n deriden dilini çekerek tütün kutusunun kapa n açm flt. fiefkatli bir özenle, silindirin içini dolduran tütün y n n n aras ndaki bir yuvan n içine o narin büyük piposunu kayd rd. Böylece diye aç klad, çarpmalardan korunuyor ve Amsterdamer imin bal kokusu içine iflliyor. Sonra, birden hareketsizleflip, Robinson a ciddi bir tav rla bakt. Crusoé, dedi, beni iyi dinleyin. Kendinize bir parça safl k saklay n. O ruhun kezzab d r. Tam o anda, borda feneri, zincirinin etraf nda sertçe bir çeyrek daire çizerek kamaran n tavan nda parçaland. Ayn anda kaptan, bafl önde, masan n üzerinden di er tarafa f rlad. Karanl kta, bir y n çat rt etraf n sarm flken Robinson el yordam yla kap n n koluna yöneldi. Orada hiçbir fley bulamad ve sert bir hava ak m, ona art k kap n n olmad n ve flimdiden koridorda bulundu unu fark ettirdi. Tüm vücudu, geminin iniflli ç k fll hareketlerinin ard ndan gelen dehflet verici hareketsizli i ayaklar n n alt nda hissetmenin verdi i s k nt yla k vran yordu. Dolunay n trajik fl yla belli belirsiz ayd nlanan güvertede, bir sandal ask lar ndan indirmekte olan bir grup tayfay fark etti. Onlara do ru yöneldi i s rada zemin alt ndan kayd. Sanki bin tane koç, ayn anda var güçleriyle küçük kad rgan n iskele taraf na çarpm flt. Hemen ard ndan, kapkara sulardan oluflan bir duvar, köprünün üzerine devriliyor ve üzerinde ne varsa insan ve eflya beraberinde sürükleyerek köprüyü bafltan sona süpürüyordu. 11
I Bir dalga k r ld, nemli kumsalda koflarak yüzü kuma gömülü yerde yatan Robinson un ayaklar n yalad. Robinson, hâlâ yar bilinçli bir flekilde tortop oldu ve kumsala do ru birkaç metre süründü. Sonra s rtüstü yuvarland. Siyah ve beyaz mart lar, inleyerek mavimt rak gökyüzünde daireler çiziyorlard. Gökyüzünün do u yönünde tarazlanan beyaz ms bir atk, önceki günkü f rt nadan kalan tek fleydi. Robinson, oturmak için çabalad ve hemen o an sol omzunda fliddetli bir a r hissetti. Kumsal, karn deflik bal klar, k r lm fl kabuklular, ancak belli bir derinlikte rastlanan cinsten kahverengimsi deniz yosunu tutamlar yla kapl yd. Kuzeyde ve do uda, ufuk alabildi ine aç klara do ru uzanm fl, bat da ise denize do ru ilerleyen ve bir resif zinciriyle devam edermifl görünen bir kayal k yar taraf ndan önü 12
kesilmiflti. flte orada, afla yukar onda iki deniz mili uzakl kta, parçalanm fl direkleri ve rüzgârda uçuflan halatlar sessizce felaketi hayk ran Virginie nin yürekler ac s ve gülünç silueti dikilmekteydi. F rt na koptu unda, Kaptan Van Deyssel in küçük kad rgas, onun sand gibi Juan Fernández Tak madalar n n kuzeyinde de- il, kuzeydo usunda bulunuyor olmal yd. Böylece, rüzgârda sürüklenen gemi, Mas a Tierra Adas ile fiili sahili aras nda uzanan yüz yetmifl millik bofl sularda oraya buraya sapacak yerde, bu adan n topraklar na savrulmufl olmal yd. En az ndan Robinson a varsay mlar aras nda en uygun görüneni buydu, çünkü William Dampier in betimlemelerine bak l rsa, Mas a Tierra, doksan befl kilometrekarelik tropikal ormanlar ve çay rlar üzerinde, seyrek de olsa spanyol as ll bir halk bar nd r yordu. Ama kaptan n hiçbir tahmin hatas yapmam fl olmas ve Virginie nin, Juan Fernández ile Amerika k tas aras nda bir yerlerde bulunan bilinmeyen bir adac a çarpm fl olmas da mümkündü. Ne olursa olsun, deniz kazas ndan kurtulmufl olmalar muhtemel kazazedeleri ve bu adada yerleflmifl olan insanlar en az ndan adaya yerleflilmiflse aramaya koyulmak gerekiyordu. Robinson aya a kalkt ve birkaç ad m att. Bir yeri k r lmam flt, ama sol kolundaki koskoca bir morart büyük ac veriyordu. Gökyüzünde flimdiden yükselmifl olan güneflin fl nlar ndan korunmak için, kumsalla orman aras nda bolca yetiflen e reltiotlar ndan külah gibi k v rd bir tanesini bafl na takt. Sonra de nek olarak kullanmak üzere, yerden bir dal ald ve yüksek volkanik burnun eteklerini kaplayan diken korulu una dald ; bu burnun tepesinden nerede oldu unu anlayabilece ini umuyordu. Orman yavafl yavafl s klaflt. Dikenli çal lar, hofl kokulu defneler, k z lsedirler, çamlar izledi. Ölmüfl ve çürüyen a açlar n gövdeleri öyle bir y n oluflturmaktayd ki Robinson kâh bitki tünellerinde sürünüyor, kâh do al köprülerden geçercesine, yerden birkaç metre yukar da ilerliyordu. Sarmafl klar ve küçük dallar birbirine dolanarak onu sanki dev bir a la çevreliyorlard. Orman n ezici sessizli inde ilerledikçe ç kard gürültü, korkutucu yank lar halinde 13
ç nl yordu. nsana iliflkin en ufak bir iz olmamas bir yana önü s ra birbirini izleyen bu yeflillik mabetlerinde sanki hayvanlar bile mevcut de ildi. Öyle ki, yaklafl k yüz ad m ilerisinde bir koyunun ya da iri bir karacan nkini and ran hareketsiz durumdaki silueti fark etti- inde bunun bir a aç kütü ü olabilece ini düflündü. Ancak yavafl yavafl tuhaf görünümlü bu cisim yeflil alacakaranl n içinde çok uzun tüylü, bir tür vahfli tekeye dönüfltü. Bafl yukar da, kulaklar öne dikilmifl, madeni bir hareketsizlikte donmufl, Robinson un yaklaflmas n izliyordu. Robinson geri dönmedi i takdirde bu tuhaf hayvan n yan ndan geçmesi gerekece ini düflünerek, bat l bir korkuyla titredi. Teke ona sald racak olursa, fazla hafif kalacak olan de ne ini b rakt ve eline hayvan n h z n kesecek kadar a r, kara ve budakl bir kütük ald. Hayvan n iki ad m ötesinde durdu. Tüy y n n n içinde, büyük yeflil bir göz, oval ve karanl k bir gözbebe ini üzerine dikmiflti. Robinson, gözlerinin konumundan dolay pek çok dört ayakl n n, bir cismi ancak tek gözleriyle alg layabildiklerini ve sald ran bir bo an n üzerine do ru ilerledikçe hasm n göremedi ini hat rlad. Patikan n önünü kesen koca hayvandan kurnaz ve alayc bir vantrilok gülüflü koptu. Afl r yorgunlu una korku da eklenince Robinson un benli ini ani bir öfke sard. Sopas n kald rd ve var gücüyle tekenin boynuzlar n n aras na indirdi. Bo uk bir çat rt duyuldu, hayvan önce dizlerinin üzerine düfltü, sonra da yana devrildi. Bu, Robinson un adada rastlad ilk canl varl kt. Onu öldürmüfltü. Birkaç saatlik t rman fltan sonra dibinde bir ma aran n kara a z n n aç ld, bir kaya kütlesinin ete ine ulaflt. Ma aran n içine dald ve hemen keflfetmeyi düflünemeyece i kadar derin ve çok genifl oldu unu gördü. Tekrar d flar ya ç kt ve bu toprak parças n n en yüksek noktas gibi görünen bir kaya y n na t rmanmaya koyuldu. Oradan, bak fllar ufkun çemberini tamamen kucaklayabildi: Her yerde deniz vard. Demek ki Mas a Tierra dan çok daha küçük ve her türlü yaflam izinden yoksun bir adac kta bulunmaktayd. Tepeledi i tekenin garip davran fl n flimdi anl yordu: O hayvan hiç insan görmemiflti, onu yerine m hlayan fley merak yd. Robinson çaresizli inin boyutlar n ölçemeyecek kadar tükenmiflti. Madem ki 14
bu Mas a Tierra de il dedi k saca, buras Virane Adas. Durumunu böylece do açlama bir adla özetlemifl oldu. Ancak gün batmak üzereydi. Açl k, içinde bulant verici bir bofllu u kaz maktayd. Umutsuzluk biraz olsun dinlenme gerektirir. Da n doruklar nda amaçs zca dolafl rken, Kaliforniya dakilerden daha küçük ve daha az flekerli yabani bir ananas çeflidi keflfetti. Çak s yla onu küp fleklinde keserek akflam yeme ini yedi. Sonra bir kaya kütlesinin dibine iliflerek düflsüz bir uykuya gömüldü. Köklerini ma aran n yak nlar ndan alan dev bir sedir a ac, kaya kütlesini bir hayli aflarak, adan n koruyucu tanr s ym flças na gö e do ru yükselmekteydi. Robinson uyand nda, zay f bir kuzeybat esintisi, a ac n dallar n huzur verici devinimlerle sall yordu. Bu bitkinin varl onu rahatlatt. E er tüm dikkati deniz taraf ndan ele geçirilip tüketilmemifl olsayd, bu varl k ona adan n kendisi için neler yapabilece ini sezdirebilirdi. Bu toprak parças Mas a Tierra Adas olmad na göre haritalarda ad geçmeyen, büyük ada ile fiili sahilleri aras nda bir yerde bulunan bir adac k olmal yd. Bat da Juan Fernández Tak madalar na, do uda ise Güney Amerika k tas na ölçülmesi olanaks z bir mesafe vard. Ancak, bu mesafeyi bir sal veya oyma bir kay kla aflmak, yaln z bir adam n olanaklar n kesinlikle afl yordu. Bunun d fl nda adac k, gemilerin düzenli olarak geçtikleri yolun d fl nda bulunuyor olmal yd ; çünkü varl hiç bilinmiyordu. Robinson bu kederli ak l yürütmeyi yaparken bir yandan da adan n arazi yap s n inceliyordu. Adan n bat k sm n n tamam, tropik orman n kal n, gür postu ile kaplanm flt ve denize inen sarp kayal k bir yar halinde sona eriyormufl gibi görünüyordu. Do uya do ru ise tam tersine, alçak, lagünlü bir k y civar nda batakl a dönüflerek bozulan sulak bir çay r n dalgaland görülüyordu. Adac n yaln zca kuzeyi ulafl labilir gibiydi. Buras, kuzeydo uda sar kumullarla, kuzeybat da ise Virginie nin koca karn n n üzerine karaya oturmufl olan gövdesinin fark edildi i s kayal klarla çevrili, genifl ve kumsal bir koydan olufluyordu. 15
Robinson, önceki gün yola ç km fl oldu u deniz k y s na do ru tekrar inmeye bafllad nda, ilk de iflime u ram flt. Belki de uzun bir süre kaderi olacak olan o yaln zl bütünüyle kabul etmiflti ve boyutlar n ölçmüfl olmaktan dolay daha ciddi, yani daha durgun ve daha kederliydi. Tepeledi i tekeyi unutmufltu ki önceki gün izlemifl oldu u dar orman yolunun ortas nda onu tekrar buldu. Birkaç ad m öteye b rakm fl oldu u kütü ü, neredeyse tesadüfen, elinin alt nda bulmaktan çok memnun oldu. Çünkü yar m düzine kadar akbaba, bafllar omuzlar na gömülmüfl, küçük pembe gözleriyle onun yaklaflmas n izlemekteydiler. Teke, karn deflik, tafllar n üzerinde yat yordu. Lefl yiyicilerin tüyleri aras ndan öne do ru ç km fl olan k pk rm z ve ç plak kursaklar, ziyafetin bafllam fl oldu unu aç kça gösteriyordu. Robinson, a r sopas n döndürerek ilerledi. Kufllar, çarp k bacaklar n n üzerinde hantalca koflarak, teker teker ve zar zor havalanmay baflard lar. çlerinden birisi havada döndü ve gerisin geri geldi, geçerken b rakt yeflil kufl pisli i Robinson un yan bafl ndaki a ac n gövdesi üzerinde da ld. Buna ra men kufllar gayet iyi çal flm fllard. Tekenin ba rsaklar, iç organlar ve üreme organlar yok olmufltu yaln zca. Geri kalan, büyük bir ihtimalle ancak güneflte, günler süren uzun bir piflmeden sonra onlar için yenebilir hale gelecekti. Robinson lefli omzuna yükledi ve yoluna devam etti. Tekrar kumsala döndü ünde, gövdeden dörtte bir büyüklü ünde bir parça keserek, bunu demet fleklinde birbirlerine dü ümlenmifl üç sopaya as l biçimde bir okaliptüs ateflinin üzerinde k zartt. Ç t rdayarak yanan atefl, onu, ufka gözlerini dikerek çi nemekte oldu u mis kokulu ama meflin gibi etten daha çok rahatlatt. Bu atefli hem içini s tmak, hem cebinde bulmufl oldu u tafll çakma n idare etmek, hem de muhtemel kurtar c lar kendi varl ndan haberdar etmek için sürekli olarak beslemeye karar verdi. Asl nda, adan n aç - ndan geçen bir geminin mürettebat n, Virginie nin hâlâ kayan n üzerinde gün gibi ortada ve ac kl bir flekilde dengede duran, k r lm fl direklerinden kenevir halatlar sarkan ama yine de tüm amaçs z 16