TRANSKÜLTÜREL HEMŞİRELİK DENEYİMLERİ Hazırlayanlar Tülay ÇALKAM, Ayşe ATASEVER SÜLÜN Acıbadem Bodrum Hastanesi 15 Mayıs 2013 Tarihinde Acıbadem Bodrum Hastanesi 1. Hemşirelik Haftası Etkinlikleri nde sunuldu.
Transkültürel Hemşirelik Yaklaşımı Gelişen çok kültürlü dünyamızdaki demografik ve ekonomik değişim, farklı kültürden gelen insanların sağlık düzeylerindeki değişiklikler; sağlık bakımı verenleri, kurumları ve kültürel özellikleri göz önünde bulundurmaya yöneltmiştir. Kültürel olarak yeterli bir sağlık profesyoneli olmak, çok kültürlü toplumlarda öncelikli olarak istenmektedir
Kültürel Yeterlilik Farklı değerleri, Kültürel adetleri bilmeyi Toplumların geleneklerine uygun olmayı Bireylerin bakımında duyarlı olmayı içermektedir.
Kültürel yeterlik üzerine yayınlanan hemşirelik alanındaki yazıların hızla gelişmesiyle, kültürel yeterlilik durumunu belirleme ve kültürel değerlendirme modelleri gelişmiştir.
Hemşirelikte 1950 yıllarda transkültürel yaklaşımın gerekliliğinin anlaşılmasıyla hemşirelik hizmetinin önemi ortaya koyulmuştur. Hemşirelerin özellikle iletişim, dini inanç ve yaşam biçimi kendinden farklı olan bireylere bakım verirken güçlük yaşadıkları görülmüştür.
Bodrumun fiziki yapısından dolayı farklı kültürlerin bir araya gelmesinden etkilenen hasta profilimiz transkültürel hemşirelik yaklaşımını ele almamızda öncelik doğurmuştur. Geçtiğimiz yıl hastanemizde ağırladığımız farklı kültürdeki hastalara öncelikli olarak, kültürel değerlere yakın biçimde saygılı, insana yakışır bir hizmet sunmayı amaçladık.
Hemşirelik bakımı, bireyin sağlık sorunlarını, algılamalarını tam ve güvenilir biçimde görebilmektir. Nitelikli hemşirelik bakımı; İlgili olmayı Yakınlık göstermeyi Cesaret vermeyi Neşeli olmayı Kibarlığı Şefkati Anlayışlı Sempatik olmayı Empati yapabilmeyi Küçümsemeden başkalarının düşüncelerine saygılı olmayı içerir.
Hemşirelerin etkili bakım sunmada yalnızca mesleki bilgi ve uygulamaları yeterli değildir. Entellektüel ve analitik becerilere de sahip olmaları da gerekmekte. Nitelikli bireysel bakım, bireyin bir bütün olarak kültürü, inançları, adetleri ve değerleri ile ilgili faktörlerin göz önüne alınması ile verilebilir.
Kültürlerarası hemşirelik bakımı önemlidir!!! Hastalığın ve sağlığın duyuşsal, sosyal, davranışsal dini ve manevi boyutları vardır.
Hastalıklar ve sağlık durumu, kültür grupları açısından önem gösterir. Hemşirelerin kaliteli bakım vermeleri yasal ve ahlaki bir sorumlulukları olup, kaliteli bakım, hastalara kültürel açıdan uygun bakım vermeyi gerektirir.
Kültürel farklılıklarla olan çalışma deneyimlerimizde toplumdan topluma değişkenlik gösteren önemli değerler vardır.
Manevi değerler; Avrupa ülkelerinin yaşam standartlarında bireysel hareket etme ve öz güvenin çocukluktan gelişmesi ile birlikte, refakatçi, ve ziyaretçi kavramlarına verilen değerde farklılık doğurmaktadır.
Örneğin; Amerika da farklılıklara tolerans önemliyken, Japonya da benzerlikler yüceltilir. Çünkü; Japon kültürü, Türk kültürü gibi aile yaşantısına aile bireylerinin eşlik ettiği iyileşme sürecini benimser. Avrupalı hastaların, iyileşme sürecinde dinlenme isteği normal karşılanırken, Türk ve Doğu kültüründe hasta ailenin ilgi odağı halindedir. Tüm akraba ve arkadaşlar hastayı ziyaret eder, ziyaretçiler için gelmemek ayıp olarak karşılanmaktadır.
Beden dili; Hemşirenin iletişimde beden dilini kullanması kültürler arası farlılıklar göstermektedir.
Döverim Tehdit
Mesafe ve Yakınlık- Uzaklık Bazı kültürlerde insan sağlığı gerektirdiği halde kadın vücuduna dokunmak, görmek ya da muayene etmek ve aynı şekilde erkekte de bu durum yasaklanmaktadır.
Kültürlere göre mesafe özelliği bilinmelidir. İspanyol kökenli Amerikalılar konuştukları kişilere dokunmaktan hoşlanırken, Asyalılara göre yabancılara dokunmak doğru değildir.
Mahremiyet Sağlık profesyonelleri cinsiyet gözetmeksizin hemşirelik hizmeti vermektedir. Fakat ; Asya ülkelerinden gelen bilhassa bayan hastalarımızda erkek hemşire ve erkek personel bakım sürecine dahil edilmesi uygun görülmemektedir. Bu durum, Avrupa ülkelerinden gelen hastalarda, sağlık çalışanlarında cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bakım almaktadırlar.
Müslümanlar, Hindular ve Ortodoks Yahudilerde kadınlar bedenlerinin alt tarafı ve bacaklarının görünür olmasından kaçınırlarken, Avrupa kökenli hastalarda açıklık ve beden uzuvlarının görülmesinden rahatsızlık duyulmamaktadır. Arap ülkelerinde,sağlık personeline mahremiyeti anlayış farklılığından dolayı soru soramadıkları için bütüncül eğitim alma konusunda da eksiklikler olmaktadır.
Arap kökenli hastaların çocuk emzirmeleri esnasında odayı kilitli tutmaları görülmektedir. Avrupa ülkelerindeki bayanların çocuk emzirirken kendilerine uygun alan aradıkları gözlemlenmektedir. Bu durum Türk kültüründe emzirmenin kutsal oluşuna inanıştan dolayı her ortamda doğal bir süreç olarak görülmesi dikkat çekmektedir.
İlaç Uygulamalarında Kültürel Yaklaşım Latin Amerikalılar ve Araplarda Parenteral ilaçların oral ilaçlardan daha etkili olduğuna inanılır. Güneydoğu Asyalılar ve Suudi Araplar ilaçları başkalarıyla paylaşma ve belirtiler geçer geçmez tıbbi ilaçları kesme eğilimdedirler. Hintliler ve Müslümanlar sağ elin daha temiz, sol elin daha kirli olduğu inancıyla oral ilaçları alırken sol eli değil, sağ eli kullanmaktadırlar.
Hasta Bakımında Kültürel Yaklaşım Kan kirlilik olarak algılanabilir (Müslümanlar ve Hindular). Lekeli yatak takımları ve giysiler hemen değiştirilmelidir. Bazı Asyalılar kanın yaşam gücü olduğuna inanır, bu yüzden kanlı sekresyon ve drenajın varlığı ayrıntılı olarak açıklanmalıdır.
Hasta Bakımında Kültürel Yaklaşım Asya kültürüne sahip bazı yaşlı hastalar bütüncül iyileşme anlayışına sahip olduğundan invaziv işlemleri kabul etmeyebilirler. Bu işlem sonunda bedenin herhangi bir yeri delindiğinde kişinin ruhu ve gücünün kaybolmayacağını açıklanması gerekir
Palyatif Bakımda Kültürel Faktörler Yahudi toplumunda ölüm sürecindeki hastanın yanından ayrılmayan ve hasta yanında kalarak dua okuyan grupları vardır. Hindu bir yaşlının beslenmeyi ve ağrı ilacını reddetmesi, sonraki yaşamda daha iyi olma şansını artırmak için aile tarafından desteklenir.
Terapötik Yaklaşım Avrupa ülkelerinde ağrıyla baş etme yöntemi olarak medikal yaklaşım çok fazla tercih edilmiyor. Nedeni ise; Hastaların ağrı ile baş etme de terapötik hemşirelik yaklaşımına yanıtları daha etkili olduğu görülmektedir.
Hastaya ağrı kesici uygulamadan önce sessiz ortam sağlanması, ışıkların azaltılması, sevdiği müzik türünün dinletilmesi, tercih ettiği dergi yada kitabın okunması, ılık duş alması gibi yöntemler ilaç uygulaması gerekmeden ağrı skorunu düşürmektedir. Hemşirenin hastayla sık iletişime geçmesi ve uygun zaman ayırması güven duygusunu arttırmaktadır.
Beslenme ve Diyet Farklı kültürdeki hastaların beslenme alışkanlıkları değişkenlik göstermektedir. Kendi mutfağımızdaki standart diyet örnekleri Avrupa Ülkelerindeki hastalar için tercih edilmez olabiliyor.
Avrupalı hastaların sabah kahvaltılarında mısır gevreği, yoğurt, meyve, sütlü çay, kahve tercih ettikleri görülürken, Türk kahvaltılarında yer verilen domates, salatalık, yeşilliklerin Avrupalı ve Asyalı hastaların tüketmediği görülmektedir. Arap kökenli hastaların kahvaltılarında çorba ve et yemeleri dikkat çekmektedir.
Ana Yemeklerde: İngiliz hastalar, haşlanmış sebze ve ızgara etler tercih ederken, Arap kökenli hastaların hiç yeşil sebze ve kuru bakliyat yememesi, Asyalı hastalar ise özellikle pirinç ve tahıl tercih etmektedirler.
Hijyen Avrupa kültüründeki hastalar her sabah duş almak isterken, Türk ve Arap kültüründeki hasta profilinde erken saatte mobilizasyon istemedikleri için silme banyo tercih ettikleri görülmektedir. Tuvalet alışkanlıklarında el hijyeni, su ve sifon kullanımını tercih etmedikleri görülmektedir. Terlik kullanmak istemeyip, çıplak ayak ile gezmeyi tercih etmektedirler.
Öz Bakım İhtiyaçları Avrupa kültüründe Ağız ve diş sağlığına önem verdikleri görülmektedir. Kısa süreli bir tatil döneminde hastanede bulundukları için tırnaklarının kesilmesini ve ojelerinin temizlenmesini istememektedirler. Dış görünüşlerine önem vermektedirler (bayan hastaların makyaj çantalarını yanlarından ayırmak istememesi gibi).
Ağrı Avrupa kültüründeki hastaların ağrı eşiğinin yüksek olduğu görülmektedir. Çocuk hastaların invaziv girişimlerde durumu kabullenir ve tepkisiz oluşu dikkat çekmektedir. Afrika kökenli hastaların sorulduğunda ağrılarının olduğu, fakat beden diline çok yansıtmadıkları ve şikayetçi olmadıkları görülmektedir.
Türk hastalarına göre farklı kültürlerdeki hastaların mobilizasyon esnasında ikna edilebilir ve daha hızlı hareket ettikleri, ağrı oluşumundan çekinmedikleri görülmektedir. Burda bizim kültürümüzde hastalık kavramının aile üzerindeki etkisi görülür.
Şans ve Uğur Türk kültüründe değer verdiğimiz ve bizi kötü gözlerden koruduğuna inandığımız nazar boncukları, Afgan ülkelerinde nazarı insanın kendi kötü şansının oluşturduğu inancı ile çakışma vardır. Avrupa kültüründeki hastalar, ameliyathaneye indirilirken dini inançlarını simgeleyen kolye yada dualarını yanlarında götürmek istemeleri dikkat çekmektedir.
Sonuç olarak; Cevizin kabuğunu kırıp İçini görmeyi öğrenmeliyiz. Aksi taktirde hastamızı anlayamaz, beklentilerine yanıt veremeyiz.
Teşekkür Ederim