BU AY Özel PEV Okulları Sayı 6 ÇOCUKLARIMIZ VE İNTERNET ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEK BÜYÜKLERE MASALLAR 3 www.pevkolej.com ARALIK 2013 OCAK 2014
ÇOCUKLARIMIZ VE İNTERNET Günümüzde bilgisayar ve internet kullanımı hayatımızın vazgeçilmez gerçeklerinden biridir. Birkaç yıl öncesine kadar Evlerimizde internet olmalı mı? sorusuna cevap ararken bugünlerde internet kullanımı cep telefonlarımıza kadar yaygınlaşmıştır. İnternet kullanımı, bilginin ulaşılabilirliğinin artması, çocukların vizyonlarını genişletmesi, oynadıkları oyunlar üzerinden; dikkat, yoğunlaşma, planlama ve problem çözme becerileri gibi olumlu özellikleri kazandırır. Bununla birlikte iyi yönetilmediği takdirde kötü etkileri olan bir alışkanlığa dönüşebilmektedir. Çocuklar açısından birtakım olumsuzlukları, hatta tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Özellikle 10-13 yaş ön ergenlik dönemi çocukları için arkadaşlık ilişkileri eskiye oranla daha çok önem kazanmakta dolayısıyla arkadaşlık siteleri ve anlık iletişim kurabildikleri ağlar tehlikeye daha çok maruz kalabilecekleri alanlar haline gelmektedir. 1 Yoğun internet kullanımı, göz bozukluğu, duruş bozukluğu gibi fiziksel etkilere sebep olabilir. Sosyal gelişim anlamında ise: Dış dünyadan uzaklaşma Önemli sorumluluklarda kaçma ya da hiç yapmama Daha bireysel olma ve içe kapanma Yaşa uygun olmayan bilgi ve görüntüler alındığında bu görüntüleri yorumlamada zorluk çekme Problem çözme becerilerinin gelişmemesi Aile ilişkilerinin zayıflaması gibi durumlara sebep olabilir. Çocukların internet kullanımını öğrenme sürecinde, iç denetim mekanizmaları yeterli olmadığından siz ebeveynlere büyük görevler düşmektedir.
2 Bu süreçte, çocuklarınızın dikkat etmesi gereken noktaları öğretirken size yardımcı olacak bazı öneriler şöyle sıralanabilir: 1. Her konuda olduğu gibi ebeveyn olarak çocuklarınıza doğru model olunuz. 2. Bilinçli ve güvenli internet kullanma kurallarına dikkat ediniz. 3. Çocuğunuzla iyi bir iletişim içinde olunuz. Her koşulda size güvenebileceği inancını kazandırınız. 4. Çocuğunuzun iç dünyasını doyuracak, ilgisini çekecek etkinlikleri birlikte planlayınız ve uygulayınız ki internet ortamına fazla ihtiyaç duymasın. 5. Çocuğunuzun internete girdiği bilgisayarın, evinizin ortak kullanım alanında olmasına dikkat ediniz. 6. Çocuğunuzun internette kalma süresi ve bilgisayar kullanma kurallarını ebeveynler olarak ortak belirleyiniz ve birlikte denetleyiniz. 7. Çocuğunuzun girebileceği kaynak ve diğer siteleri birlikte belirleyiniz. 8. Çocuğunuzun ziyaret ettiği sitelerde özel hayatıyla ilgili istedikleri bilgileri sizin onayınızı almadan paylaşmasına izin vermeyin. İnternet kullanıcı adını ve şifresini kimseye vermemesi gerektiğini anlatınız. 9. Çocuğunuzun internet kullanımını sık sık denetleyiniz. Hangi sitelerde kimlerle sohbet ettiğini öğreniniz ve mümkünse arkadaşlarıyla tanışınız. 10.Çocuğunuza tanımadığı kişilerle iletişim kurmamalarını, her türlü sözlü saldırı, hakaret ve taciz karşısında iletişimi kesmeleri gerektiğini anlatınız. 11.Çocuğunuzun internet ortamında güvenliğini sağlamak ve zararlı içeriklerden korumak amacıyla gerekli güvenlik ve filtreleme programlarını edininiz. Bilgisayara kurunuz ve bu programların şifrelerini çocuklarınızla paylaşmayınız. 12.Çocuğunuzun internet sohbetlerinde onlardan yapmamaları gereken, ya da onları rahatsız eden bir davranışta bulunmalarını isteyenler olduğu takdirde hemen size haber vermesini isteyiniz, kızmayınız, korkutmayınız, güven vererek yanında olduğunuzu hissettiriniz. Çocuklarımıza internet kullanımının doğru şekilde öğretilmesi için en önemli ilke, internetin doğru kullanıldığında hayatımıza getireceği güzellikleri onlarla birlikte deneyimleyerek göstermektir. Bununla birlikte aile içi iletişimi artırarak, aynı zamanda dostlarınızla birlikte planlayacağınız eğlenceli faaliyetler hem sizi hem çocuklarınızı internet ortamından uzak tutarak gerçekleşebilecek olumsuzlukları engelleyecektir. Rehber Öğretmen Figen MİLTER ÖZTOP
3 ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEK Her ebeveynin amacı, çocuklarını kendi ayakları üzerinde durabilen, kendine güvenen ve kendini gerçekleştiren bir birey olarak yetiştirmektir. Ebeveynlerin bu amaca ulaşmak için çocuklarına kazandırmaları gereken ilk şey sorumluluk bilincidir ve çocuklarda sorumluluk bilincinin gelişmesi, yaşamın ilk yıllarından itibaren atılan adımlar ile mümkündür. Sorumluluk da diğer beceriler gibi çocuğun öncelikle annebabasından, daha sonra sosyal çevresinden öğrendiği ve geliştirdiği bir beceridir. Bu nedenle çocukta sorumluluk duygusunu geliştirmek için anne ve babaya önemli görevler düşmektedir. Anne ve babanın çocuğun yaşına, cinsiyetine ve kişisel özelliklerine uygun görevleri yerine getirmesi için çocuğa fırsat vermesi, istenilen davranışlar için model oluşturması ve olumlu davranışları pekiştirmesi sorumluluk davranışının gelişmesinde ve pekişmesinde önemli bir yere sahiptir. Sorumluluk bireyler için sadece bir beceri değil aynı zamanda bir duygudur da. Sorumluluk duygusu bireyin kendi becerilerini geliştirmesi ve davranışlarının sonucunun farkında olması ile ilgilidir. Ayrıca sorumluluk duygusu ile özgüven gelişimi arasında oldukça güçlü bir ilişki vardır. Kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılama becerisini kazanan çocuğun anne-babaya ve diğer yetişkinlere duyduğu bağımlılık giderek azalır. Böylece davranışlarının sonucunu yaşadıkça, gelişen becerilerini kullandıkça çocuğun kendine olan güveni artar. Bu gelişim sürecinin bir sonucu olarak çocuk, aşamalı olarak bireysel hayatı ile ilgili yeni beceriler edinir. Kazanılan her beceri çocuğun bireyselleşmesinde bağımsız, kendine yeten bir birey olmasında önemli adımlardır. Becerilerini kullanması ve geliştirmesi için fırsat verilmeyen çocukların sorumluluk duygusunun yanı sıra yeterlilik duygusu ve özgüven gelişimleri de sınırlanır. Sorumluluklar, çocuğun yeni becerileri öğrenmesi ve öğrenilen bu yeni becerileri kullanması için gereklidir. Örneğin; çocuk kaşığı kendi bağımsız bir şekilde tutabildiği andan itibaren yemeğini yetişkin kontrolü altında ama bağımsız yeme deneyimini kazanmalıdır. Unutulmamalıdır ki ev ortamında sorumluk alma becerilerini geliştirme fırsatı bulamayan çocuklar; okul yıllarında ödevlerini ve eşyalarını sıklıkla unutan, çanta ve masalarını düzenlemekte zorlanan, karşılaştıkları olaylar karşısında her zaman başkalarından yardım alma ihtiyacı duyan bireyler haline gelebilirler. Bu nedenle kendilerine olan güvenleri tam olarak gelişmeyebilir ve sorun çözme becerileri de bu durumdan yoğun bir şekilde etkilenebilir. Sorun çözme becerileri etkili bir şekilde gelişmeyen ya da gelişmesine fırsat verilmeyen çocukların ebeveynleri çocuklarının karşılaştıkları sorunları onlar adına çözmek zorunda kalabilir. Bu durum ebeveynlerin yaşamlarını zorlaştıran bir etken haline gelebilir.
Sorumluluk kazandırmaya yönelik her sürecin temel ve değişmez öğeleri vardır. Bunlar: 1) Bilgilendirme: Çocuğun davranışında istenen değişimin gerçekleşebilmesi için önce, çocuğun bu değişim hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Onun bu değişimi bir ihtiyaç olarak görebilmesi için, nedenleri hakkında bilgi vermek önemlidir. Kuralların neden konduğu ve sorumluluğun önemi anlatılmalıdır. 2) Takip: Bilgilendirmeden sonra, çocuğun söz konusu davranışı gösterebilmesi için ona bir süre tanınması gerekir. Bu süre içerisinde yapılan takip sonucunda sorumlu davranışın ortaya çıkıp çıkmadığına, ne sürede ortaya çıktığına, hangi zamanlarda davranışın yapıldığına ya da yapılmadığına dikkat edilmelidir. 3) Geri bildirim: Belli bir süre sonra çocuğa işleyiş ile ilgili bilgi verilmelidir. Eğer istenen sorumlu davranışın sayısında artış varsa uygun pekiştireçlerle motive edilmelidir. Eğer beklenen sorumlu davranışın ortaya çıkmasında sıkıntılar varsa, bu sıkıntılar ve olası nedenlerinin de çocukla paylaşılması gerekir. 4) Hatırlatma: İstenen davranış eğer gerçekleşmiyorsa yeniden hatırlatma sürecine gidilmelidir. Yeniden bilgilendirme ile başlayan bu süreç, davranış oturana kadar devam etmelidir. 4 Bu süreçte aileler çocuklarının gelişim düzeylerine göre sorumluluk vermelidir. Bu nedenle sorumluluk bilinci ile ilgili olarak çocuklarımızın yerine getirebilecekleri sorumluluklar her yaş düzeyinde farklılık göstermektedir. 2-3 yaş: Bu yaş grubundaki çocuklar yeni kazandıkları becerilerini kullanarak her şeyi tek başlarına yapmak için oldukça isteklidirler. Özgürlük ile kurallar arasındaki dengeyi kurmak anne-babayı bu dönemde bekleyen en zor görevdir. Bu dönemde çocuklar basit giyecekleri kendi başlarına giymeyi öğrenirler. Çatal kaşık kullanmak için kas gelişimleri yavaş yavaş yeterli düzeye geldiğinden biraz acemice de olsa çatal kaşık kullanırlar. Bununla birlikte bardaktan su içme denemeleri de bu yaşta gözlemlenir. Bu alanların tümünde önemli olan çocuğun daha sonra ki yaşlarda bu becerileri geliştirip kullanabilmesi için mümkün olduğunca fazla pratik yapmasına olanak vermektir. Yemeğini biraz dökerek yediği için annesi tarafından yedirilen bir çocuk bu beceriyi daha yavaş öğrenecektir.
3-4 yaş: Bu yaşlarda çocuklar oldukça enerji dolu ve hareketlidirler. Anne ve babaları tarafından konulan sınırları test etmeye meraklıdırlar. Anne-baba olarak hem çocuğun enerji ve hareket ihtiyacını anlamak hem belli sınırlar çizmek oldukça önemlidir. Bununla birlikte çocukların kuralları test etmesine karşılık anne ve babaların esnekliği ve yaratıcılığı koruyabilmesi gerekmektedir. Bu dönemde çocuklar basit ev işlerinde yardımcı olurlar. Öz bakım becerilerini kendi başına yapmak için ilk adımı atarlar: diş fırçalamak, elini yüzünü yıkamak gibi. Burada çocuklar bu becerileri anne ve babayı bire bir gözlemleyerek ve onların desteğini alarak geliştireceklerdir. 4 5 yaş: Bilişsel, fiziksel ve sosyal becerilerin gelişimi ile birlikte sorumluluk kavramı bu yaş döneminden itibaren daha da önem kazanmaya başlar. Bu dönemde çocuklar, iş yapmaktan ve bunu göstermekten büyük bir keyif alırlar. Ev işlerinde anneye yardım etmek, tamirat işlerinde de babaya çıraklık etmek gibi yetişkin hayatına yönelik işler çok ilgilerini çeker. Bu yaştaki çocuklar odasındaki oyuncakları kendisi toplar. Kendi başına elini yüzünü yıkar. Yemeğini kendisi yer. Yemek masasının kurulmasına yardımcı olur. 6 yaş: Tek başına giyinip soyunur. Ufak tefek ev işlerinde yardımcı olur. Sofrada tek başına yemek yer. Oyuncaklarını ve odasını toplar. Kıyafetlerini yardım ile katlar. Öz bakımını yapar. 7 yaş: Çantasını kendi hazırlar. Başladığı işi bitirir. Eğer evcil bir hayvanı varsa onun ihtiyaçlarını karşılar. Ödevlerini kendi başına yapar. Zaman kavramı oturmaya başlar. Böylece günlük uyku saatini, ödev saatini ve yemek saatlerini ayarlar. Odasını, yatağını, dolabını ve çalışma masasını toplar. 8 yaş: Hatırlatmaya gerek kalmadan odasını toplar. Ödevlerini yapar. Çantasını yarın ki ders programına göre hazırlar. Okul eşyalarına sahip çıkar. Okulda ailesine iletilmesi gereken mesajları iletir. Dersleriyle ilgili gerekli araştırmaları ve incelemeleri kendi yapar. Proje üretir. Ürettiği projeleri destekle hayata geçirir. Dersleriyle ilgili sorumlulukları kendisindedir. 9-11 yaş: İlgi ve yeteneklerini belirler. Bunlara göre kendisine en uygun etkinlik alanını seçer. Günlük ve haftalık program yapar. Zamanını etkili ve iyi kullanmayı öğrenir. Arkadaşları ile sosyal faaliyetlerde bulunur. Sosyal çevre artık onun için çok önemlidir. Arkadaşlık ilişkileri bu dönemde daha yoğun yaşanır. Tek başına alış veriş yapar. Bu dönemde artık hem kendisi ile ilgili hem de çevresi ile ilgili sorumluluklar yerine oturur. 5
ANNE VE BABALARA ÖNERİLER: 1) Sorumluluğun, çocuğa küçük adımlarla kazandırılacağı unutulmamalıdır. Küçük yaştan itibaren sorumluluk bilincini geliştirmek için fırsatlar yaratmak, çocuğun acemice denemelerini sabır ve sevgi ile desteklemek önemlidir. 2) Sorumluluğunu yerine getirdiği davranışlarda olumlu geri bildirim verilmelidir. Anne ve babanın ilgi ve onayı istenilen davranışların öğrenilmesinde anahtardır. Olumlu davranışa odaklanmak ve onunla ilgili geri bildirim vermek istenilen davranışı geliştirmenin en etkin yoludur. 3) Çocuklara sorumlulukları öğretilirken motivasyon verilmelidir. Yapması keyifli olan, sonucunda güzel ve övünülecek bir durum yaratan davranışlar ile ilgili sorumlulukları kazandırmak daha kolay olacaktır. Örneğin masayı kurmaya yardım etmek, masayı temizlemeye ve kaldırmaya yardım etmekten daha eğlencelidir. 4) Çocuğa seçme hakkı verilmelidir. Çocukların kendileri için uygun olanı seçme becerisi kazanmaları önemlidir. Ayrıca seçim yapabilme fırsatlarının çocuğa sunulması, çocuğun kişilik gelişimi olumlu yönde etkilemektedir. Kendilerini daha iyi tanımalarını sağlamakta ve hayat boyu önlerine çıkacak zor kararlarda mücadele edebilmelerine yardımcı olmaktadır. 5) Yetişkinlerin kendi yaşantılarına ait sorumluluklara gereken özeni göstermeleri gerekmektedir. Çünkü çocuklar anne ve babanın tutumlarını gözlemleyerek daha iyi öğrenirler. Anne ve baba rol model olmaktadır. 6) Çocuklara kazandırılmak istenen davranışlar basamaklar halinde öğretilmelidir. Örneğin; çocuğunuzun odasını toplamasını istiyorsanız birinci basamak, oyuncaklarını toplaması; ikinci basamak ise kirli ve temiz çamaşırlarını ayırması şeklinde olabilir. 7) Evde belli bir düzen olmalıdır. Neyin, nerede olduğunu bilmek çocuğa güç verecektir. Böylece düzenli bir ev ortamı ile çocuk hem kendi sorumluluklarını öğrenecek hem de bunu belli bir düzen içinde gerçekleştirecektir. 8) Ev işlerine yardım eden kişilerin de çocukların sorumluluk bilinci kazanmasında etkisi vardır. Eğer her gün biri yatağını topluyorsa uzun yıllar yatağını toplamayı öğrenmeye gerek duymayacaktır. Bu konuda hem evin düzenini sağlayan kişiyle hem de çocukla konuşarak sorumluluk alanlarını netleştirmek gerekmektedir. 9) Çocuklarda sorumluluk bilincini geliştirmek için, küçük yaştan itibaren önce, kendi ile ilgili sorumlulukları öğrenmesini desteklemek, daha sonra ev ile ilgili sorumlulukları paylaşmasını beklemek, son olarak da sosyal sorumluluklar konusunda model olmak, sorumluluk bilinci kazandırmak için atılan önemli adımlardır. Çocuklar için sorumluluklar bazen bir yük gibi algılanabilir. Ancak bunları yerine getiren bir birey olarak büyümek, aynı zamanda sağlıklı bir karaktere atılmış önemli adımlardır. Kevser AFYON Psk. Dan. ve Aile Dan. 6
7 BÜYÜKLERE MASALLAR-3 Geçenlerde size bir köyden bahsetmiştim, hani Aklı Evvel in yaşadığı. O köyden kısa süre içinde güzel anılar ile ayrılmak zorundaydım. Malum, yaşamak için çalışmak lazım. Köyden ayrılırken en son Aklı Evvel ile vedalaşmak istedim. Onu daha yakından tanıyamadığımdan ve hayat hikâyesini tam olarak öğrenememiş olduğumdan içimde bir burukluk vardı. Eğer bir gün yolu yaşadığım şehre düşerse, onu evimde misafir etmekten mutlu olacağımı söyleyerek vedalaştım. Şehre döndüğümde öğretmenlik yapan pek çok arkadaşıma Aklı Evvel den ve yaptıklarından bahsettim. Abarttığımı düşünenler olmakla birlikte onu merak edenler de oldu. Şehre dönüşümden tam yedi ay sonra Aklı Evvel den bir telefon aldım. Yaşadığım şehre gelecekmiş. Onu evimde ağırlamak istediysem de bu teklifimi nazikçe geri çevirdi. Sadece bir akşam sohbet etmek için misafirim olacağını söyledi. Bu bile beni çok mutlu etti. Buluşacağımız gece bize birkaç misafirimin daha eşlik edebilmesi için kendisinden izin istedim. O da yeni insanlarla tanışmaktan mutlu olacağını söyleyerek telefonu kapattı. Aklı Evvel in evime geleceği akşam onu çok merak eden iki arkadaşımı daha davet ettim. Arkadaşlarıma Aklı Evvel in görünüşünden dolayı önyargılı olmamalarını, köyün delisi görüntüsünün altında bir bilge yaşadığını söyledim. Arkadaşlarımdan biri biraz ürktü bu söylediklerimden. Kılığı kıyafeti düzgün olmayan birini nasıl güvenip de evime çağırdığımı sorguladı. Biz bunları tartışırken kapı çalındı. Tam da Aklı Evvel in gelmek için söz verdiği saatti. Kapıyı açtığımda gelen kişiyi tanıyamadım, kendini tanıttı, Aklı Evvel di gelen. Ancak köyde tanıdığım adam gitmiş, yerine bambaşka bir adam gelmişti. Şık kıyafetler içinde bakımlı bir halde karşımda duruyordu Aklı Evvel. Arkadaşlarım ile tanıştırdıktan sonra bu değişimin sebebini sordum. Şehirdeki insanların şekilciliğinden söz ederek bu sorumu yanıtladı.
BÜYÜKLERE MASALLAR-3 8 Çaylarımızı koyup sohbetimize başladık. Arkadaşlarım sözü çok uzatmadan, köyde verdiği konferansa getirdiler sohbeti. Aklı Evvel gülümsedi, sonrasında bize aslında kendisinin bir eğitimci olduğunu anlattı. Neden köye döndüğünü çok merak ettik; ama soramadık. Aklı evvel devam etti anlatmaya. Köyünde gençler ve yetişkinler arasında yaşanan sorunlara sessiz kalamadığını, bu nedenle böyle bir işe kalkıştığını anlattı. O günden sonra tam anlamıyla olmasa da gençler ve yetişkinler arasındaki ilişkilerin daha iyi olduğunu söyledi. Sohbet kendine güvenen ve ayakları üzerinde durabilen nesiller yetiştirilmesine geldi. Aklı Evvel bizleri dinledikten sonra Asıl problem diyerek söze başladı. Asıl problem çocuk yetiştirmekte üç kavramı çok iyi anlayabilmek dedi. Bu üç kavramın ne olduğunu sorduğumuzda merakımız hoşuna gitmişçesine söze devam etti: Saygı, sorumluluk ve güven. Öncelikle aileler, daha sonra biz eğitimciler kendine güvenen gençler yetiştirmeyi gerçekten istiyorsak bu üç kavramı çok iyi anlamalıyız. Gençler ayrı bir kimlik kurma ihtiyacı yaşarlar. Bu nedenle de kendilerine daha fazla yetişkin gibi davranılmasını isterler. Yetişkin gibi davransalar da biz onlardan yetişkin olmalarını bekleyemeyiz. Çünkü henüz buna hazır değildirler. Ama bu dönem bir provadır. Burada saygı devreye girer. Gençlerin kararları, fikirleri, hayalleri ve planları dinlenmelidir. Gençleri dinlerken fikirleri ne kadar gerçekdışı olursa olsun küçümsemeden kendilerini ifade etmelerine izin vermeliyiz. Burada gençlerin ilk olarak beklediği şey onaylama değil fikirlerinin sorulmasıdır. Sözlerini tamamladıktan sonra bizim düşünmemize biraz zaman vermek istermiş gibi çayından bir yudum aldı. Sorumluluk ise kendine güvenen gençlerin yetiştirilmesinde önemli olan bir diğer kavramdır. Her ne kadar bazı yetişkinler tam tersini düşünse de gençler sorumluluk almak isterler. Sorumluluk almanın beraberinde özgürlük getireceğini ve onları yetişkinliğe yaklaştıracağını bilirler. Sorumluluğun geliştirilmesi için aileler çocuk yaşlardan itibaren eğitim vermelidir. Bu eğitimde de belirli yaş gruplarında çocuklara verilebilecek farklı sorumluluklar vardır. Çocuğa verilecek sorumluluğun yaşıyla uygun olması çok önemlidir. Çocuğa yaşının gereğinden fazla sorumluk vermekle beraber, yaşına göre çok kolay gelecek sorumluluklar verilmesi de olumsuz bir durumdur. Örneğin 3 yaşında bir çocuktan kendi oyuncaklarını toplamasını beklerken, 5 yaşında bir çocuktan yemeğini yedikten sonra tabağını kaldırmasını, 7 yaşında bir çocuktan çantasını hazırlamasını ve harçlığını bağımsızca kullanmasını, 10 yaşında bir çocuktan ise kendi yatak çarşaflarını değiştirmesini bekleyebiliriz. Bundan sonra gelecek dönemde ise sorumluluklar daha farklı olmalıdır. Artık gençlik dönemi yaklaştıkça kendi haklarını savunmasını, başkalarının haklarına saygı duymasını, kendi başına ulaşım araçlarına binmesini, evde yardım gerektiren işlere kendi isteği ile yardım etmesini, almak istediklerini para biriktirerek almasını bekleyebiliriz onlardan. Çocuk yetiştirirken sorumluluğu es geçersek, gençliklerinde de sorumsuz olmalarında şikayet etmeye hakkımız olmayacağını düşünüyorum. Sözünü bitirince yine durdu ve çayını yudumladı.
9 Şimdi en tartışmalı konuya geldik dedi, dikkatimizi yoğunlaştırmamızı istediği belliydi. Kendi ayakları üzerinde durabilen ve kendine güvenen gençler yetiştirmek istiyorsak öncelikle biz onlara güvenmeliyiz. Gençler kontrol edilmeyi sevmez. Onlara duyacağımız güven gençler dışarı çıktığında çok fazla soru sormamayı, kararlar almalarına izin vermeyi, bir şeyler ters gittiğinde yaptıkları açıklamalara inanmayı içerir. Arkadaşlarımdan biri itiraz etti ve bunun korkutucu olduğunu söyledi. Aklı Evvel itirazı dinleyip cevapladı. Bu birçok aile için zordur ve korkutucudur. Çünkü güvenmek şansını denemeyi içerir. Ancak gençler kendilerini kanıtlamadan güveninizi görmek isterler. Yetişkinler aileleri için doğru olan değerleri gençlere telkin etmeli, ardından bu telkinlerini olumlu davranışları ile pekiştirdikten sonra gençlere bazı yeni şeyleri denemeleri için fırsat vermelidir. Çünkü güven beraberinde cesareti gerektirir. Aklı Evvel, sözünü tamamladıktan sonra oturduğu koltukta geriye yaslandı. Arkadaşlarım ve ben birbirimize bakıyorduk. Sanki kendi içimizde bu üç kavram ile hesaplaşıyorduk. Aslında Aklı Evvel in az önce anlattıkları bilmediğimiz şeyler değillerdi; ancak bu kavramlar ve uygulanışları ile yüzleşmek biraz kendimizi sorgulamamıza neden oldu. Sohbete biraz daha devam ettikten sonra Aklı Evvel artık bu şehirde yaşayacağını ve istersek daha sık görüşebileceğimizi söyleyerek iznimizi istedi ve evden ayrıldı. Kapıdan çıkarken bir kitapta okuduğunu söylediği şu sözü paylaştı son olarak bizimle: "Çocuklarınızın karınlarını ve zihinlerini doyurduğunuz kadar, ruhlarını da besleyiniz." Sercan ÇAVUŞOĞLU Rehber Öğretmen
10 AYIN KİTABI Hasan YILMAZ: Anne Babacığım Lütfen Bu Kitabı Okur musun? (Kitabın resmi koyulabilir.) Biz ne yapacağını bilmeyen ana-babalar kuşağıyız..! Dünyanın eski dünya, ülkemizin eski ülkemiz, insanların eski insanlar olmadığını, değişim rüzgarlarının çoktan fırtınaya dönüştüğü bir çağda çocuk yetiştiriyoruz. Bu kitap; hızlı toplumsal ve teknolojik gelişmenin yaşandığı, iş hayatının değiştiği, nüfus hareketlerinin sürdüğü, aile yapısının ve aile bireylerinin fonksiyonlarında değişmelerin meydana geldiği, kadının çalışma hayatının içine daha fazla oranda girdiği, genç kuşakta sağlık ve gelecek kaygısının arttığı, suç işleme eğiliminde inanılmaz yükselişlerin yaşandığı, madde bağımlılarının ve zararlı alışkanlıklara sahip kişilerin sayısında patlama olduğu, vasıflı insan gücüne duyulan ihtiyaçla birlikte işsizliğin sürekli tırmandığı, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün iç içe girdiği ve değerlerin ters yüz olduğu, eğitim düzeninde niteliğin giderek azaldığı günümüz Türkiyesi nde eski yöntem ve anlayışlara göre çocuk yetiştirilemeyeceğini kabul eden ve kendi ebeveynlik anlayış ve sorumluluklarını yeniden gözden geçirmek isteyen anne-babalar için iyi niyetli bir çalışmadır. AYIN FİLMİ Taare Zameen Par: Yerdeki Yıldızlar Her çocuk özeldir. Ailesi ve öğretmenleri tarafından tembel ve hayalperest olduğu gerekçesiyle sürekli eleştirilen Ishaan ın hayatı bir resim öğretmeni ile tamamen değişecektir. Hepinize iyi seyirler. AYIN SÖZÜ Şu muhakkak ki çocuğa kendiliğinden hiçbir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle haline sokuyoruz. Montaigne Seminer Notları: Sorun Davranışların Yönetimi