SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ: KARAPINAR ÖRNEĞİ Çetin PALTA Erdal GÖNÜLAL D.Ali ÇARKACI ÖZET: Ülkemizde Çölleşme sorununun en yoğun ve çarpıcı yaşandığı Konya-Karapınar (İç Anadolu) Bölgesidir. Sorunun büyüklüğü 1960 larda ilçenin taşınmasını dahi gündeme getirmiştir. Bu sosyal ve çevresel sorunun önüne geçilmesi için 1960 ların ortasında Topraksu teşkilatı tarafından başlatılan ve yaklaşık 180.000 da lık alanda yürütülen Erozyon Önleme Projesi çok kısa sürede başarıya ulaşarak kumul hareketlerinin durdurulması başarılmıştır. Buna karşın 2000 lı yıllara gelindiğinde yeterli bütçenin olmaması nedeniyle koruma alanında bakım sorunları ortaya çıkmış ve sayıları yüz binlerle tanımlanan ağaç ve fidanlarda kurumalar oluşmuş, deneme alanlarında sulama yapılamaması nedeniyle tarımsal etkinlikler azalmıştır. Rüzgâr erozyonu konusunda Dünya literatürüne girmiş olan Karapınar ilçesi rüzgâr erozyonu önleme sahasındaki koruma ve geliştirme tedbirlerinin sürdürülebilir arazi yönetiminden uzaklaşması tehlikenin yeniden ortaya çıkması ihtimalini doğurmuştur. Bunun yanı sıra bir dönem bölgede örnek gösterilen ve yöre halkına rehberlik eden proje değerini yitirmeye başlamıştır. Kurum olarak 2007 yılı ve sonrasında yapılan sürdürülebilir arazi yönetimine dair yeni proje ve çalışmalarla yeni yaklaşımlar ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Çölleşme, Sürdürülebilir Arazi Yönetimi, Erozyon, Karapınar 1.GİRİŞ Çevre sorunların temeli insan kaynaklı olup, bu sorunların ortaya çıkmasında insanların tutum ve davranışları etkili olmaktadır. Doğal kaynaklar olarak ifade edilen hava, toprak ve su gibi kaynakların sınırsızcasına kullanılmak istenmesi, zaman içerisinde bu kaynakların kalitesinin bozulmasına ve miktarının azalmasına neden olmuştur. Doğal kaynakların kullanımında görülen bu bilinçsiz ve hoyratça davranışların önüne geçebilmek için doğal kaynakları kullanırken yapılan yanlışlıkların giderilmesi gereklidir. İnsan etkisinin ve zararının olmadığı, bitki örtüsünün bozulmadığı yerlerde erozyondan bahsetmek pek de doğru olmaz. Problemin kaynağı insanlar olduğuna göre, çözüme de buradan başlamak gerekir. Bu konuda yapılması en kolay, en ucuz ve en etkili tedbir doğal kaynakları kullanan insanların eğitilmesi ve bilgi toplumu niteliği kazandırmak gereklidir. Doğal kaynaklar içerisinde en kötü kullanıma sahip olanı şüphesiz Toprak tır. Toprağın asla yok olmayacağı ve sınırsızlığı gibi yanlış düşünceler neticesinde başta erozyon olmak üzere pek çok sebepten dolayı topraklarımız kaybolmaktadır. Verimli toprakları çeşitli şekillerde taşınarak kaybolmaktadır. Aslında kaybolan sadece verimli topraklar değil aynı zamanda geleceğimizdir (Çanga, 1995). Dünya üzerinde son 50 yılda; aşırı otlatma nedeniyle 679 milyar ha ve diğer yanlış uygulamalarla yaklaşık 155 milyar ha alan insan eliyle bozulup erozyona maruz kalmıştır. Bu miktar dünyadaki toplam ekilebilir arazinin yaklaşık %17 sini meydana getirmektedir (Doğan, 1995). Sürdürülebilirlik kavramı her tip üretim ya da girişimin mutlak surette en az bir kaynak talep ettiği ve bu kaynağın kullanımının hem kendi, hem de diğer kaynak kullanıcıları açısından meydana gelebilecek olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesi temeline dayanmaktadır (Pezik, 2011). Yrd. Doç. Dr.,Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Lapseki MYO, cetinpalta@comu.edu.tr Zir.Yük.Müh. Konya Toprak Su ve Çöl. ile Müc. Araş. İst. Müd.,erdalgonulal@hotmail.com Zir.Yük.Müh. Konya Toprak Su ve Çöl. ile Müc. Araş.İst.Müd.,alicarkaci@konyatapraksu.gov.tr
Sürdürülebilirlik, yakın geçmiş ve yakın geleceğimiz etrafında şekillenmeye başlayan, daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. Ekoloji bilimindeki anlamı ise biyolojik sistemlerin çeşitliliğinin ve üretkenliğinin devamlılığının sağlanmasıdır diye ifade edilmektedir. Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu nun 1987 yılı tanımına göre: "İnsanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir." Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve refah seviyesini yükseltme çabalarını, çevreyi ve yeryüzündeki tüm insanların yaşam kalitesini koruyarak gerçekleştirme yöntemidir (UÇEP, 2005) Günümüzde erozyon sonucunda toprak kaybı ve yanlış tarımsal etkinlikler sonucu toprağın yorulması ve bitki besin elementlerinin kaybedilmesi, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı arazi yönetimini riske atan etmenlerdir. Toprağın kısa dönemli kar beklentisiyle yorucu bir şekilde kullanılması yerine koruyucu önlemler alınmasını gerektirmektedir. Sürdürülebilir tarımda topografya, iklim, toprak ve su kaynakları, girdilere ulaşım gibi fiziksel unsurlar yanısıra, etkinlikte bulunan kişilerin girişimci yetenekleri ve yönetimdeki etkinlikleri gibi kişisel unsurlarda önemlidir. Bu kapsamda; Doğal kaynak kullanımının en yoğun olduğu tarım sektöründe bu kaynakların korunarak gelecek nesillere güvenli bir şekilde bırakılması sürdürülebilir tarımın temel amacıdır. Bu kapsamda; Günümüzde erozyon sonucunda toprak kaybı ve yanlış tarımsal etkinlikler sonucu toprağın yorulması ve bitki besin elementlerinin kaybedilmesi, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı tarımı riske atan etmenlerdir. 2.MATERYAL VE YÖNTEM Bu çalışmada, mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırlamış olduğu teknik bültenler, Toprak Su istatistik bültenleri, Türkiye Genel Amenajmanı Planlaması, Konya ili Toprak Kaynağı Envanter Raporu kullanılmıştır. Tüm dünyada tarımsal gelişme sonrası, 1950 li yıllardan başlayarak gübreler, mekanizasyon ve doğal kaynakların aşırı tüketilme süreci başlamıştır. Nüfusun kontrolsüz olarak artması ile bu bozulma en üst seviyelere çıkmıştır. Doğal kaynakların kalitelerini kaybetmeye başlamasının en büyük etkeni Yanlış arazi kullanımı olmuştur. Bunun sonucu doğal kaynakların taşıma kapasitelerinde önemli düşüşler ortaya çıkmıştır. Tarımda yüksek teknolojinin kullanılması, gübre ve kimyasal ilaç kullanımının artması, üretimi artırma politikaları, tarımsal üretim miktarında önemli artışlar meydana getirmiştir. Bu gelişmeler üretim miktarlarında olumlu etkileri yanı sıra arazi kullanımı üzerinde birçok olumsuz etkiler ortaya çıkarmıştır. Araziler üzerindeki olumsuz etkiler: toprak yapısının bozulması, erozyon, yer altı ve yüzey sularının kirlenmesi gibi yapısal problemleri, tarımsal etkinliklerde bulunanların hayat standartlarının ve çalışma şartlarının kötüleşmesi gibi sosyal sorunları ortaya çıkarmıştır. Çölleşmeye doğru giden bu bozunmaların önüne geçmek için dünyada 1960 ların başlarında projeler başlatılmıştır. Bu projelerden sürdürülebilir arazi yönetiminin en güzel örneklerinden biriside Karapınar Rüzgar Erozyonu Önleme Projesi dir. Proje çoğunlukla çevre koşullarına adapte olmamış ancak hızlı büyüyen yeşil örtü oluşturma, rüzgar perdeleri yapma ve tel ile çevirerek sosyal paylaşımı yasaklama yöntemleri üzerine kurulmuştur. Karapınar ilçesinin bulunduğu, Konya kapalı havzası Anadolu yarımadasının iç kesiminde oldukça geniş, 44821 km 2 lik bir alanı kapsamaktadır. Toprakları düz veya hafif dalgalı topografyada eski göl ve deniz tortulları ile volkanik kayaçlar üzerinde oluşmuştur. Meram ve çevresinde Kretase yaşlı ofiyolitik kayaçlar, Paleozoyik yaşlı metamorfik birimler ile bunların üzerine açılı uyumsuzlukla gelen Neojen yaşlı marn, kireçtaşı ve kiltaşları bulunmaktadır. Havzanın Karaman il sınırları içindeki kesiminde ise volkanik kayaçlarla ilgili Karadağ gibi yükseltiler ve Tersiyer çökeller bulunmaktadır. Konya ve Karaman illeri arasında Mesozoyik yaşlı karbonatlar ve ofiyolitik kayaçlar yüzeylenmektedir. Kapalı havza kuzeyden Boz dağlarla sınırlanır. Yükseltiler yaklaşık KB-GD yönünde olup yüksekliği fazla olmayan tepeleri Paleozoyik yaşlı rekristalize kireçtaşları oluşturmaktadır. Konya ve çevresi genç formasyonlarla kaplıdır. Bu genç örtünün kalınlığı yer yer 500 m yi bulmaktadır. Çakıllı, kumlu, siltli kırıntılardan oluşan tutturulmamış sedimanlar yanal ve düşey yönde geçişli olup dağılımı kısa mesafelerde değişmektedir (Göçmez ve İşçioğlu, 2004).
Çizelge 1. Konya İli Arazi Kullanım Durumu (GTHB Konya İl Müdürlüğü, 2013) KULLANIM ŞEKLİ ALAN (dekar) % % 1- İŞLENEN ARAZİ - Tarla arazisi 11.692.425 61,5 28,7 - Nadas 6.768.596 35,5 16,6 - Sebze 196.606 1 0,5 - Meyve 287.577 1,5 0,7 -Bağ 99.182 0,5 0,2 TOPLAM 19.044.386 100 46,7 2- ÇAYIR MER'A 7.614.607 100 18,7 3- ORMAN 5.401.890 100 13,2 4- ÜRÜN GETİRMEYEN ALAN 8.752.637 100 21,4 GENEL TOPLAM 40.813.520 100 Karapınar ilçesi isekonya'ya bağlı 2675 km 2 yüzölçümü ve 42.259 nüfusa sahip, tarihi zenginlikleri olan, kuzeyi ve batısı Konya Ovasının devamı olup Doğu dan Karacadağ, Güney den ise Andıklı, Küçük ve Büyük Tartan Tepe ile çevrilidir. İlçenin uzun yıllar ortalama yağışı 275 mm., ortalama sıcaklığı 11 o C, hakim rüzgar yönü Kuzey-Kuzeydoğu, yıllık ortalama rüzgar hızı 3.5 m/sn. dir. Erozyon yönünden önemli rüzgarlar ise Güney-Güneybatı yönünden esmekte olup zaman zaman 110-120 km/h e varan rüzgar hızına ulaşmaktadır. Arazilerinde alüviyal, kolüviyal, sierozem ve regosellerden oluşan dört büyük toprak grubu tespit edilmiştir. Rüzgar erozyonu görülen arazilerde toprak bünyesi genellikle üst toprakta hafif (tınlı kum), profil derinliğinde ise ağır (kil) bir yapı gösterir. Toprak kireç ve potasca zengin, organik madde ve fosfor açısından oldukça fakirdir. 43 000 dekar alan kara kumulu bulunan ilçede, kumulların rüzgarla taşınması sonucu kumul tepeleri yükselmiş, toz bulutları oluşmuş, tarım arazileri verimliliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Kum fırtınaları maddi zararlar vermeye başlamış, makineler çalışamaz duruma gelmişti. Yöre halkı çocuklarını okula gönderemez olmuş, toz ve kum fırtınalarından kaynaklanan solunum yolu hastalıkları baş göstermiştir. Rüzgarla birlikte kalkan toz bulutları Konya-Adana karayolunda trafiği olumsuz etkilemekte ve bazen yolun kapanmasına neden olmaktaydı. Yıllık yağış miktarının çok düşük olması yanında, yağışın yıl içerisindeki dağılımının düzgün olmaması rüzgar erozyonunun tetikleyen diğer bir etkendir.karapınar 1960'lı yıllarda şiddetli rüzgar erozyonu nedeniyle göç tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.bu olumsuz koşullar bölge halkını tümüyle göç etmeye, Karapınar'ı ve yerleşim yerlerini terk etmeye zorluyordu. Ancak dünya genelinde takdirle karşılanan başarılı bir mücadeleden sonra bölgede erozyon tehdidi ciddi anlamda azaltılmıştır. Erozyon Önleme Projesi çok kısa sürede başarıya ulaşarak kumul hareketlerinin durdurulması başarılmıştır. Kurak iklime sahip olan Karapınar da kumullar üzerinde doğal ardalanım gerçekleşmiş (naturalsuccession), kumullarda toprak oluşumu gerçekleşmiş ve Karapınar kumul hareketlerinin tehdidinden kurtulmuştur. Karapınar ilçesinin toplam tarım arazisi 1 595 000 dekar olup bu arazinin 1 030 000 dekarlık bölümünde rüzgar erozyonu tahribatı vardır. 2000 lı yıllara gelindiğinde yeterli bütçenin olmaması ve kurumlardaki boşluklar sebebiyle koruma alanında sorunlar ortaya çıkmıştır. İklimdeki olumsuzluklarında etkisiyle arazi bozunumu yeniden gündeme gelmiştir. Bakanlıktaki yeniden yapılanmanın ardından 2007 yılından itibaren Çoklu Disiplin mantığıyla birçok uygulama ve eğitim projeleri uygulamaya konmuştur. Bakanlıklar, TUBİTAK, Üniversite, STK ve Özel Sektör destekli birçok proje başarıyla yürütülmüştür. Bu projelerde amaç, yıllardır yanlış arazi kullanımları sonucu aşırı tüketilen kurak bölge doğal kaynaklarının akılcıl yöntemlerle yerel halk tarafından kullanılarak sürdürülebilir üretime geçmesidir. Projelere bölge halkı ve yerel yönetimler tarafından sahip çıkılması başarının en önemli etkeni olmuştur.mitsuico<d, Japonya Çevre Fonu tarafından desteklenen TEMA,
TKB Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve Çukurova Üniversitesi ortaklığıyla yürütülen 2007 de başlayan DESIRE ve 2009 yılında başlayan ve başarıyla uygulanan CROP-MAL projeleri en güzel örneklerdendir. Projelerde tüm yaklaşımlarda sürdürülebilir arazi yönetimi yaklaşımı kullanılmıştır (Düzgün ve ark., 2005) (Şekil 2). Ana Verilerin Toplanmasi Demografik Dogal Kaynaklar Tematik haritalar Yerel teknolojik Bilgiler Ayrintili Arazi Etütleri Tarim Yerbilimleri Çevre Bilimleri Sosyal Bilimler STK Toprak Öncül Kültürel SAY Planlari Bölgesel Plancilar Sosyo-ekonomist Pazarlama Uzmani Çok Islevli Uydu SAY Kentleri Yayin ve Uygulama STK lar Birlik Kirsal Kalkinma Devlet Organlari Şekil 2. Sürdürülebilir Arazi Yönetimi Yaklaşımı Projeler çerçevesinde arazinin 40 yıldır süre gelen koruma öncesi ve sonrası toprak ve bitki kalite değişimleri, taban su seviyesi değişimi ve kalitesi saptanarak sayısal veriler üretilmiş, çiftçi ve öğrenci eğitimleri verilerek sürdürülebilir arazi kullanımı kavramı tanıtılmış, ulusal ve uluslararası toplantılarla projenin çıktıları dünya ve ulusal bilim platformlarında tartışılmıştır. Bugün burası Konya Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma İstasyonuna bağlı bir araştırma birimidir. Burada erozyon kontrol çalışmalarının devamının yanında araştırma ve üretime yönelik tarımsal faaliyetlerde yürütülmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz. 1. 15.000 da lık saha bazalt kayaları ile kaplı olup mera durumundadır. Bu sahaya her yıl imkanlar ölçüsünde fidan dikilmekle beraber ketir tepelerine önceden dikilmiş olan ağaçların bakımları yapılmaktadır. 2. 40.000 da lık saha kumul tepelerinin bulunduğu ve ağaçlandırma çalışmaları ile tamamen suni bir orman görünümü kazandırılmış durumdadır. Buradaki ağaçların hastalık ve zararlılarla mücadelesi budama ve yangından korunması gibi işlemlerin yanında alana yeni fidan dikimleri her yıl yapılmaktadır. 2007 yılında yayınlanan Başbakanlık Genelgesi çerçevesinde ağaçlandırma kampanyası ile sahaya 5 yıl içerisinde 1.000.000 adet yeni fidan dikimi hedeflenmiştir. Bugün hedefe uygun olarak yaklaşık 700 000 adet iğde, akasya, gladiçya ve mahlep vb. türlere ait fidan sahaya dikilmiş durumda olup bakımları devam etmektedir. Bu ağaçlandırma çalışmalarında gönüllü sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılmaktadır. 3. 20.000 da lık saha koruma altına alınmış mera alanıdır. Buralarda tabii bitki örtüsü toprağı tamamen kapatmıştır. Mera dışarıdan hayvan tecavüzlerine karşı 24 saat koruma altında tutulmaktadır. Arazinin hassasiyeti dikkate alınarak merada otlatma işlemi yapılmamakta, yetişen bitkiler biçilip balya yapılarak değerlendirilmektedir.
4. Yaklaşık 2.000 da lık sahada önceden açılmış olan sondaj kuyuları ile sulama yapılarak bağ ve bahçeler tesis edilmiştir. Bu alanlarda Orta Anadolu şartlarına uygun üzüm, elma, armut, kayısı, vişne, erik ağaçları mevcuttur. 5. 6.000 da lık bir alanda sulu tarımda kısıntılı ve modern sulama sistemleri kullanılarak tohumluk yonca, şeker pancarı, buğday, arpa, tritikale, mısır, patates ve ayçiçeği gibi ürünler üretilmektedir. Yöre çiftçisine örnek olmak için alternatif kurağa dayanıklı aspir vb. ürünler uygulamalı eğitim amaçlı üretimleri yapılmaktadır. 6. Ayrıca araştırma, geliştirme ve adaptasyona yönelik proje çalışmaları devam etmektedir. Sonuç olarak kurak iklime sahip bölgelerde arazi kullanımdaki en küçük yanlışlığın önüne geçilmez sonuçlar doğurabileceği ve Karapınar ın biyolojik ve doğal kaynaklar açısından eşsiz özelliklere sahip olduğu saptanarak anılan bölgenin doğal ve kültürel miras olarak değerlendirilmesi gerekliliği ortaya konulmuştur. Ülkemizde ve bölgemizde, bugüne kadar yapılmış olan kontrol çalışmalarının arazi degredasyonu ve çölleşme problemine karşı daha etkin ve devamı olarak sürdürülebilir bir tarım sistemi için aşağıdaki çalışmalara öncelik verilmeli ve süreklilik sağlanmalıdır. 1. Toprak yüzeyinin pürüzlü bırakılması veya Kontur toprak işleme yapılması, 2. Anız saplarının koruyucu bariyer görevi görmesi için yüksek hasat edilmesi, Anız yakmanın önüne geçilmesi böylelikle organik madde birikimini artırılması, 3. Bölgenin İklim ve toprak koşullarına uygun bitki seçimi, 4. Toprağın uygun alet-makinelerle, doğru zamanda ve doğru derinlikte sürülmesi 5. Aşırı tarımsal ilaç ve kimyasal gübre kullanılmaması, 6. Tarım arazilerinde koruyucu kuşak çalışmalarına bir an önce geçilmesi, ÇATAK (Çevre Amaçlı Tarım Arazilerinin Korunması) benzeri projelerin yaygınlaştırılması, 7. Disiplinlerarası gerçekleşecek ulusal ve uluslararası projelere ağırlık verilmesi, 8. Özellikle meralardaki tabi vejetasyonun korunması ve meralarda baskıyı azaltacak yem bitkisi üretimi ve suni mera tesislerinin desteklenmesi, 9. Toprak kaybını azaltacak; eğime dik sürüm, azaltılmış toprak işleme, sırta ekim vb. birçok toprak koruma yönteminin uygulanması yerinde olacaktır. Kaynaklar CHEPİL, W.S., 1950. Properties of Soilwhichinfluencewinderosion. II. DryAgregateStructure as an Index of Erodobility. SoilScience 69: 403-414 ÇANGA, M.R. 1995. Toprak ve Su Koruma. Ders Kitabı. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın No: 1386, Ankara DOĞAN, O. 1995. Türkiye de Toprak Kaynakları, Sorunlar ve Çözümler. Standart Çevre. S: 73-79, Ankara DÜZGÜN, M., KAPUR, S., CANGİR, C., AKÇA, E., BOYRAZ, D., GÜLŞEN, N. 2005. UÇEP (Ulusal Çölleşme Eylem Planı).Çevre ve Orman Bakanlığı. Yayın No:250. ISBN 975-7347-51-5. Ankara. GÖÇMEZ, G., İŞÇİOĞLU, A. 2004. Konya KapalıHavzasındaYeraltısuyuSeviyeDeğişimleri. 1.Yeraltısuları Ulusal Sempozyumu. S.9-19, Konya GÖÇMEZ, G., GENÇ, A., KARAKOCA, A. 2008. Konya Kapalı Havzası. Yeraltısuyu ve Kuraklık Konferansı, S. 98-107,Konya. KAPUR, S.; AKÇA, E., 2002. Global Assessment of Land Degradation. Encyclopedia of SoilScience. MarcelDekkerInc. New York. pp 296-306. KONYA, Çumra, Karapınar Ovası Hidrojeolojik Etüt Raporu. 1975. DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara PALTA, Ç. ve ark. 2009. Rüzgâr Erozyonuyla Mücadelede Karapınar Örneği. 1.Ulusal Kuraklık ve Çölleşme Sempozyumu bildiri kitabı: S 78-83, Konya OKUR, M. ve ark. 2009. Karapınar Rüzgar Erozyon Sahasında Rüzgarla Hareket Eden Sediment Miktarı ile Yüksekliğinin Yıl içerisinde Dağılımı ve Toprak Özellikleriyle Kuru Agregatlar Arasındaki İlişki Üzerine Mevsim Etkisi. 1.Ulusal Kuraklık ve Çölleşme Sempozyumu. Konya
PEZİK F. 2011. Sürdürülebilir tarım Kavramı, Tanımı, Gelişimi ve Toprak-Su Kaynakları ile olan ilişkisi. II. Ulusal Toprak ve Su Kaynakları Kongresi, S. 727-734, Kızılcahamam-Ankara RİDDER, N.A. 1964. Evolution of SomePumpingTestsfromThe Konya Basin. DSİ, Ankara, 1964.