Krizler, Esneklik ve İş Yasaları



Benzer belgeler
TÜRK İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNDA GÜVENCELİ ESNEKLİK

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

4857 Sayılı İş Kanunu Fihristi

İŞ HUKUKU ve SOSYAL GÜVENLİK UYGULAMALARI

Geçici İş İlişkisi Uygulama Rehberi

GSG Hukuk Aylık İş Hukuku Bülteni Sayı Genel ekonomik kriz

İŞ HUKUKUNUN TEMEL KONULARI. Av. Yaprak ERİŞEN

İŞVERENLERİN İŞSİZLİK SİGORTASI İLE İLGİLİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE BU YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRMEDİKLERİ TAKDİRDE KARŞILAŞACAKLARI İDARİ PARA CEZALARI

Yıllık İzindeki İşçi İşten Çıkartılabilir mi?

İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU

Bordro eğitimi almak isteyen tüm çalışanlar ve kariyerini bu alanda geliştirmek isteyenler için hazırlanmış bir eğitimdir.

İş Sözleşmesi (MADDE 8) Deneme Süreli İş Sözleşmesi (MADDE 15) İŞ SÖZLEŞMESİ TÜRLERİ

İŞ KANUNU ve ÇALIŞMA YAŞAMI KANUNLARI

TORBA KANUNDAKİ KISA ÇALIŞMA VE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER VE YENİLİKLER

İŞ HUKUKU ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM ARI

İŞGÜCÜ PİYASASINDA GÜVENCE VE ESNEKLİĞİN SAĞLANMASI İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ SÜRE SGK. Sosyal Taraflar

İŞGÜCÜ PİYASASINDA GÜVENCE VE ESNEKLİĞİN SAĞLANMASI İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ SÜRE. İŞKUR SGK Sosyal Taraflar

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

SON DÜZENLEMELERLE UYGULAMALI İŞ HUKUKU VE SOSYAL SİGORTALAR MEVZUATI İLE ÜCRET HESAP PUSULASI (BORDRO) BİLGİLENDİRMESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

PLATFORM TOPLANTISI EKONOMİK KRİZ KOŞULLARINDA ŞİRKETLERİN İŞ HUKUKU ÇERÇEVESİNDE ALABİLECEKLERİ TEDBİRLER. Prof. Dr.

Ercan POYRAZ İŞ HUKUKU

Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Uygulaması

İŞ HUKUKUNDA UZMAN ARABULUCULUĞA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR. BİRİNCİ BÖLÜM İş Hukukunda Arabuluculuk Uzmanlık Eğitimi

KISMİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HAFTA TATİLİ İZİNLERİ VE HAFTA TATİLİ İZNİ ÜCRET HAKLARI

İŞVERENİN ÖDEME GÜÇLÜĞÜNE DÜŞMESİ HALİNDE İŞÇİ ÜCRETLERİNİN ÜCRET GARANTİ FONU NDAN ÖDENMESİ

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2016/59. Doğum İzni veya Askerlik Hizmeti Nedeniyle Ayrılan Kişi için Geçici İş İlişkisi Kurulabilecektir.

BENZERLİKLER PERSPEKTİFİNDEN: ÇAĞRI ÜZERİNE VE KISMI SÜRELİ ÇALIŞMA

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2

ASGARİ ÜCRET. Ancak, 5510 sayılı Yasanın 4/c maddesinde belirtilen kamu görevlileri için herhangi bir tavan bulunmamaktadır.

ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARINA GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ FAALİYETİNE ARACILIK YETKİSİ VERİLMESİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm GENEL BELGİLER

GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA İŞ HUKUKUNDAKİ GÜNCEL GELİŞMELER

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

İÇİNDEKİLER BİREYSEL İŞ HUKUKU İŞ HUKUKUNUN GENEL TANIMI. İkinci Bölüm BİRİNCİ KISIM 1. İŞ KANUNUN KAPSAMI Birinci Bölüm

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

İŞ KANUNU NA GÖRE ÇALIŞMA KOŞULLARINDA ESASLI DEĞİŞİKLİK

İŞ YASASINA GÖRE İŞ SÖZLEŞMESİ YAPMA ZORUNLULUĞU VAR MI?

KISA ÇALIŞMA VE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ HAKKINDA YÖNETMELİK

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HİZMET İCİ EĞİTİM

İlgili Kanun / Madde 4857S.İşK/17

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

SOSYAL GÜVENLİĞE İLİŞKİN TABAN VE TAVAN ÜCRETLER

6331 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİLERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/17, S.İşK/14

Bu bağlamda, sigorta primine tabi olan kazançlardan;

TÜRKİYE İŞ KURUMU. İşbaşı Eğitim Programı İşverenlere Yönelik Bilgilendirme Sunumu

Yazılı Belge Yükümlülüğü

İŞÇİLERE ÖDENECEK TAZMİNATLARIN BANKA ARACILIĞIYLA ÖDENMESİ ZORUNLU MU?

GSG Hukuk Aylık İş Hukuku Bülteni Sayı -10

İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı

Biruni Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Uygulamaları Sertifika Programı. Sosyal Güvenlik Hukuku

YENİ BORÇLAR KANUNU NDA SÖZLEŞME DEVRİ, İHBAR SÜRELERİ VE BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ

Uzaktan çalışma Geçici iş ilişkisi

4857 SAYILI İŞ KANUNU CEZA HÜKÜMLERİ İdari Para Cezaları YTL. Bu durumdaki her işçi için 88 YTL para cezası verilir.

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ASGARİ ÜCRET VE SOSYAL GÜVENLİKLE İLGİLİ TABAN VE TAVAN ÜCRETLERİ

1. VATANDAŞLARIMIZI İLGİLENDİREN GELİŞMELER

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM

Taşeron İşçi Hakları (4857 S.K. ve 5510 S.K.) Konulu Hizmet İçi Eğitim ÖN TEST

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ

AYEDAŞ KABUL EDİLEN - ERTELENEN- ÇIKARTILAN MADDELER MADDE

Av. Hale MANAV İŞ SÖZLEŞMESİNDE FESHİN GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİ VE HUKUKİ SONUÇLARI

İŞ GÜVENCESİ TAZMİNATI ÖDENMESİ HALİNDE KAZANÇ TESPİTİ NASIL YAPILIR?

TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İDARİ PARA CEZALARI (4857 Sayılı İş Kanunu)

İŞ GÜVENCESİNİN KAPSAMI OTUZ İŞÇİ ÖLÇÜTÜNÜN HESABINDA DİKKATE ALINACAK ÇALIŞANLAR

İÇİNDEKİLER ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ ÖNSÖZ TABLOLAR VE FORMLAR

SOSYAL GÜVENLİĞE İLİŞKİN TABAN VE TAVAN ÜCRETLER

ASGARİ ÜCRET yılında dönemler itibariyle uygulanacak asgari ücret tarifesi aşağıdaki gibidir.

Dr. Şeyda DURSUN KARAAHMETOĞLU NAKDİ KREDİ SÖZLEŞMESİNİN BANKA TARAFINDAN HAKLI SEBEPLE FESHİ VE SONUÇLARI

KAYIT DIŞI İSTİHDAM VE SOSYAL GÜVENLİK

EĞİTİM / DANIŞMANLIK HİZMETİNİN TANIMI

SGK TEŞVİK İŞ-KUR İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMINI BİTİRENLERİN İSTİHDAMINA İLİŞKİN SİGORTA PRİM TEŞVİKİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

Alman Federal Mahkeme Kararları. Hessen Eyalet Sosyal Mahkemesi

ASGARİ ÜCRET VE SOSYAL GÜVENLİKLE İLGİLİ TABAN VE TAVAN ÜCRETLERİ

Noktalama İşaretleri ve harf büyütme.

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Küreselleşme devam ediyo mu?

Sirküler no: 019 İstanbul, 10 Şubat 2009

167 SAYILI İNŞAAT İŞLERİNDE GÜVENLİK VE SAĞLIK HAKKINDA ILO SÖZLEŞMESİ NİN İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

ÜCRETLİLERİN PRİM ÖDEME GÜN SAYILARINDA USÜL VE ESASLAR

PART-TİME (KISMİ SÜRELİ) İŞ SÖZLEŞMESİ

ASGARİ ÜCRET VE SOSYAL GÜVENLİKLE İLGİLİ TABAN VE TAVAN ÜCRETLERİ

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

1 TEMMUZ 2013 TARİHİNDEN İTİBAREN UYGULANACAK ASGARİ ÜCRET VE SOSYAL GÜVENLİKLE İLGİLİ TABAN VE TAVAN ÜCRETLERİ

İNSAN KAYNAĞI İLE FARK YARATMAK. Selen KOCABAŞ PERYÖN Başkanı. Eylül 2010

İş Hukukunda Ücret ve Uygulaması

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2,6

İHBAR SÜRESİ İLE YILLIK ÜCRETLİ İZİN SÜRESİ İÇE İÇE GİREBİLİR Mİ? TOPLU İŞ ARAMA İZİNİ VE İŞ GÜNLERİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ SÜRE. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sosyal Taraflar. İçişleri Bakanlığı ÇSGB

Transkript:

Krizler, Esneklik ve İş Yasaları Doç. Dr. H.İbrahim SARIOĞLU İ.Ü.İktisat Fakültesi İş Hukuku Öğretim Üyesi Ekonomik hayatın ve ekonomiye bakış açısının çalışma ilişkilerinde çok önemli bir unsur olduğunu görmek için iktisatçı olmak gerekmez. Tarihi süreç içinde, avcılık-toplayıcılıktan modern ekonomilere, ekonominin büyüklüğü, canlılığı ve bunlarla ilgili trendler, üretimde insan emeğinin ne şekilde ve ne oranda kullanılacağının da belirleyicilerinden birisi olmuştur. Alınan siparişlere göre sınırlı üretimin yapıldığı ve sınırlı sayıda zanaatkârın çalıştığı tezgâh ve atölyelerden kitlelerin beklenen taleplerine göre büyük ölçekli üretimin yapıldığı fabrika sanayine geçiş sadece sayısal olarak büyük miktarlarda emek ihtiyacı yaratmamış, aynı zamanda bu emeğin sürekli ve düzenli bir biçimde işletmenin/girişimcinin elinin altında olmasını da zorunlu hale getirmiştir. Böylece fabrika düzeni/kitlesel üretim, bağımlı çalışmayı, sürekli çalışmayı düzenli çalışmayı ve bu ekonomik modele uygun bir çalışma (işçi-işveren) ilişkisini de beraberinde getirmiştir. Üstelik bu suretle düzenli bir gelire kavuşan bu yeni çalışan tipinin tüketici haline geldiği düşünüldüğünde, ekonomik modelin sürdürülebilirliği bakımından iki taraflı bir role sahip olduğunu da söyleyebiliriz. 1929 Büyük Krizi nden çıkış arayışlarının bir parçası olarak çalışanların satın alma gücünün arttırılmasını ve toplu pazarlık düzeninin yaygınlaştırılmasını hatırlatmamıza gerek yoktur. Öte yandan, liberalizm ve sanayi kapitalizminin tarihi, krizler tarihidir; hatta bu krizlerin devri (konjonktürel) olduğu, ekonominin daralma ve genişleme dönmelerinin bulunduğu daha işin başında teorik olarak kabul edilmektedir. Piyasaların dengesi, küçük ölçekli hareketlerle sağlanacaktır. Hatta bu hareketler, piyasanın canlılığının işaretidir. Piyasaya giren ve çıkan çok sayıda aktör vardır. Ancak bu aktörlerin arz-talep dengesini sarsacak ölçüde ani ve büyük hareketleri kriz anlamına gelir. Her krizde dengeler bozulur ve yeniden oluşur. Türkiye de piyasa ekonomisinin ekonomi politikasının merkezine yerleşmeye başladığı dönem, dünyada da neo-liberalizmin özellikle Anglo Sakson dünyada egemen görüş ve politika haline geldiği dönemdir. Yine bu dönemde artan global ekonomik entegrasyon, üretimin, ticaretin ve rekabetin globalleşmesi yanında krizlerin de globalleşmesiyle sonuçlanmaktadır. Birbirine entegre üretim ve finans networklarının zayıf halkalarında meydana gelen dalgalanmalar, tüm dünyada etkisini göstermektedir. Sorunlar benzeşmeye başlayınca ortak çözüm arayışlarının olması da doğaldır. Kapitalizmin bu son krizinin finansal menşeli olduğu söylenebilirse de özünde yine piyasa mantığı vardır: sanayileşmiş Batılı ülkelerin gelişmekte olan ülkelerle rekabetinde emek (ücret) avantajına sahip ikinci grup ülkeler, -diğer bazı faktörlerle birlikte- sermaye gelirlerinde, karlılıkta önemli düşüşlere neden olmuş, sabit sermaye oranları yüksek yatırımların büyük kısmı rekabet dışı oldukları katma değeri yüksek kaliteli üretim alanlarına kaymış, kitlesel üretim yapan işletmeler gelişmekte olan ülkelere transfer edilmiştir. Bu gelişmeler, aslında kısa zamanda meydana geldiği takdirde kriz olarak niteleyeceğimiz sonuçlar doğuran, uzunca bir perioda yayılmış bir dönüşümdür. Karların düşmesiyle yatırıma yönelmeyen sermaye, küresel çapta hızlı hareket avantajını kullanarak paradan para kazanmayı tercih etmiş, ancak, sanal kazançlar realize edilemeden, kaydî paralar nakde dönüşemeden küresel mali kriz, reel ekonomiyi de sarsmaya başlamıştır. Uzun bir zamandır üretimin yapısında, miktarında, üretim yönetiminde, lokasyonunda yaşanan bu değişimin emek piyasalarına

olumsuz etkisini en aza indirmek için yaklaşık 30 yıldır birçok tedbir uygulama şansı bulmuş, bunlarla ilgili teorik ve pratik birçok tartışma başlamıştır. Üretim modeli olarak Batı da son asırda egemen olan Fordizm, -diğer bazı kurumlar yanındakendine uygun bir işçi-işveren ilişkileri ve sözleşme düzeni yaratmış, bu modele uygun standart iş ilişkisi kavramını da bu dönemde şekillenen iş hukukunun temeline yerleştirmişti. İşte bugün sanayileşmiş ülkelerdeki Post-Fordist gelişmeler, başta eski modele göre içi doldurulmuş standart iş ilişkisi olmak üzere, iş hukukunun temel kavramlarını ve önermelerinin sorgulanmasına zorunlu olarak- neden olmuştur. Gerçekten de, sipariş beklentisi üzerine (pazar için) yapılan bir ürünün uzun süreli, büyük ölçekli ve düzenli üretimi, belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle istihdamı kural haline getirmişken; gerek ürün piyasalarındaki dalgalanmalar ve ürünün ekonomik ömrünün kısalması, gerekse talebe etki eden faktörlerdeki hızlı değişmeler, üretimin ve -bunun içinde- emek unsurunun yönetiminin eskisi gibi sürmesini imkânsızlaştırmıştır. İşletmeler, hızla değişen talebe uyum sağlayabilmek için daha esnek üretim süreçleri, çalışma süreleri, işyeri ve işçi-işveren ilişkileri arayışına girmişlerdir. Bu bağlamda, bir taraftan işletmeler, hızla değişebilen ve kolayca öngörülemeyen talep daralmalarında tüm çalışanların belirsiz süreli sözleşmeyle çalışmasının işçilik maliyetlerini artırmasını önlemek için sözleşme türleri bakımından lehine olanları uygulamaya çalışırken, diğer yandan hızla artan taleplere cevap verebilmek için üretim organizasyonunda yenilikler, yeni teknikler, teknolojilerle hukuki ilişkileri hayata geçirmeye başlamışlardır. Giderek artan bu uygulamalar, son 20 yılda birçok araştırmaya konu olmuştur. İşletmeler giderek küçülmüş, küçük güzeldir anlayışı popüler hale gelmiştir. Uzmanlaşmanın önemi daha iyi kavranmış, taşeronluk uygulamaları işletmenin her fonksiyonu için başvurulan bir yöntem olmuş, fason üretim yaygınlaşmıştır. Emek piyasalarındaki değişimlerle birlikte tüm bu gelişmeler, standart istihdam ilişkisi dışında kalan pek çok uygulamanın doğmasına ve yaygınlaşmasına neden olmuştur. Atipik çalışma denilen bu uygulamaları da karşılayacak yeni bir sözleşme düzeni arayışları tüm dünyada yoğunlaşmıştır. Türkiye de de mevcut iş kanununun (1475 sayılı Kanun) tamamen değiştirilerek yeni bir kanunun kabul edildiği dönemin 2001 krizine denk düştüğüne mutlaka işaret etmemiz gerekir. İşverenlerin krizin etkilerini azaltma arayışlarının 4857 sayılı Kanun un genel çerçevesine hâkim olduğu kolaylıkla fark edilmektedir. Bu bağlamda yeni yasanın temel özellikleri ne bir göz atalım: 4857 sayılı İş Kanunu, gerekçesinde, kriz ile esneklik arasındaki ilişkiye işaret ederek bu dönemlerde esneklik arayışındaki işverenlerin yasaya aykırı davranışlarının yaygınlaştığına dikkat çekmektedir. Yasanın amacı da uygulamanın şekilleneceği daha esnek bir çerçeve çizmektir. Bu nispeten geniş bir çerçevedir; kuralların tarafların ihtiyacına göre oluşturulmasına imkân veren esnek bir çerçevedir. Kanun/kanunkoyucu taraflara önemli bir hareket alanı tanıyarak bazı mutlak ve nispi emredici kuralları kaldırmaktadır. deregulation olarak tanımlanan bu gelişme ile boşaltılan alan taraflarca yeniden düzenlenecektir (re-regulation). Bu nedenle iş hukuku alanında deregulation un kuralsızlaştırma olmadığına daima dikkat çekilmiştir. Ancak yeni kurallar daha ziyade işverenin ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde oluşması nedeniyle, esnek çalışma biçimleri getiren yasalara sendika çevrelerinde daha baştan karşı çıkılmıştır. Yeni yasanın getirdiği esneklik uygulamalarına gelince: yasanın içerdiği esneklik uygulamaları için özellikle işverenler tarafından uzunca bir süre kamuoyu oluşturulmuştur. Gerçekten de eski yasanın kısmı süreli çalışma gibi dünyada toplam iş gücünün neredeyse ¼ ünün başvurduğu esnekliği 2

bile düzenlemiyor olması işverenlerin elini güçlendirmiştir. Bunun sonucunda Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan metin Meclis te esneklikle ilgili hükümlerini önemli ölçüde koruyarak yasalaşmıştı. Yasa, esneklik denildiğinde akla gelen türlerin neredeyse tamamına yer vermektedir. Sayısal esneklik sağlayan ve işletmenin talep değişimlerine intibakları kolaylaştıran J. Atkinson ın esnek firma modelinde yer alan çalışma biçimlerinden bugün yasamızda sadece özel istihdam bürolarınca geçici işçi sağlamaya izin verilmemiştir. Buna karşılık bazı kısıtlamalarla da olsa belirli süre iş sözleşmesi ile çalışma, kısmi süreli çalışma, geçici işçilik, deneme süreli çalışma gibi esnek çalışma biçimleri İş Kanunu nda yer almakta ve işverenin iş yerinde işçilerin miktarını kolayca ayarlamasına imkân sağlamaktadır. Diğer yandan, aynı kanunun işverenlerin iş sözleşmesi yapma yükümü ile ilgili oranları genellikle yüksek bulunduğu gibi, kriz dönemlerinde de önemli bir maliyet unsuru teşkil ettiği ayrıca şikâyet sebebi olmaktadır. Yine işverenler, iş güvencisini ve belirsiz süreli iş sözleşmelerinin sona ermesinin mali sonuçlarını, sayısal esnekliği azaltan ve özellikle kriz dönemlerinde toplu işçi çıkarmayı işletmeler için yıkım haline getiren bir faktör olarak algılamaktadırlar. Bu bakımdan Yasa, hem ekonomik nedenlerle feshi geçerli bir neden sayarak esneklik sağlamakta (iş güvencesi kapsamı dışında tutmakta) hem de feshe alternatif (feshi geciktirici) esneklik uygulamalarını tanımaktadır. Bu bağlamda ücretsiz izin uygulamalarına engel olmadığı gibi, bu süreyi kıdemden saymayarak esnekliği desteklemektedir. İlk kez 4857 sayılı Kanun la (m.65) Türk iş hukukuna giren kısa çalışma ise yakın geçmişte yoğun biçimde uygulanmasına şahit olduğumuz kriz dönemlerin özgü bir esnek çalışma biçimidir. İşsizlik sigortası kanununa aktarılarak iş kanunu kapsamı dışındaki sigortalılara da teşmil edilen kısa çalışma ödeneği uygulamasının olumlu sonuçları işsizlik sigortasının toplumsal kredisini de yükseltmiştir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde işçiye ihbar öneli verilmesini esnekliği azalttığı işverenler tarafından zaman zaman dillendirilse de bu durumda ihbar önerilerine ilişkin ücretin peşin ödenmesi suretiyle feshin mümkün olduğunu hatırlatmamız yerinde olacaktır. Kuşkusuz bu alanda yasal düzenlemeler kadar toplu iş sözleşmeleri de esneklikleri etkileyen önemli bir faktördür. İş Kanunu nda en az yer verilen esneklik türü fonksiyonel esnekliktir Geçerli fesih sebebi olarak gösterilen (gerekçe de yer alan) öğrenme ve kendini yetiştirmede yetersiz olmak, işverenin yeni vasıflar kazanması ve iş sözleşmesinin konusu olan iş dışında da ifa borcu getirebileceğinin zımnen kabulü olarak anlaşılabilir. Ancak bu alanda en temel düzenleme 22. maddede yapılmıştır: işveren çalışma şartlarında tek yanlı değişiklik yapma konusunda bir yetkiye sahip değildir. Değişiklik işçinin rızasına bağlıdır. Bununla birlikte değişikliği kabul etmediği takdirde iş güvencesini olmayacağını bilmesi, özellikle kriz dönemlerinden işverenin fonksiyonel esnekliğini artırmaktadır. Kuşkusuz feshe son çare olarak başvurulması prensibi başta mahkemeler olmak üzere herkes tarafından gözetilecektir. Ücret esnekliği alanında Türk hukukundaki tek kısıtlayıcı tek düzenlemenin asgari ücret olduğu söylemek abartı olmaz. Ücretin belirlenmesinde taraflar verimlilik, performans, karlılık gibi kriterlerle bağlı değildir. Ücret ödeme dönemi, ücret miktarının belirlenmesi yöntemi (maktu, zaman veya verim 3

esasına göre olması) hususunda yasal esneklik olduğu gibi kimi hallerde işverene ödemede bir ölçüde esneklik de sağlamaktadır; olağanüstü hallerde ücret ödemesinin 20 güne kadar geciktirilmesi işçiye çalışmaktan kaçınma hakkı vermemektedir. Fazla çalışma, denkleştirme ve telafi çalışmalarında ödeme alternatifi yaratarak ücret/ zamlı ücret ödemekten kurtarmaktadır. Öyle ki, işçi kesimi fazla çalışma ücretinin artık unutulduğunu ileri sürmektedir. Sözleşmelerle belirlenen ücretin günü şartlarına uyarlanması hususu da bir esneklik uygulaması olarak düşünülmelidir. 1990 ların ortalarında yaşandığı gibi yargı kararı ile toplu sözleşmelerin henüz uygulanmayan ücrete ilişkin hükümlerinin öngörülemeyen haller (empreviyon) teorisi çerçevesinde kriz dönemlerinde ücretlerde esnekliğin en önemli aracı olarak görülmüştür. Ancak sözleşme özerkliği ne aykırılığı nedeniyle çok eleştiri almıştır. Kriz dönemlerinde kısa çalışma ödeneği, ücretin kısmen fon tarafından ödenmesini sağlamaktadır. Yine bu gibi zorlayıcı nedenlerle iş gördürülmeyen hallerde işverenin yarım ücret ödeme yetkisi bir çeşit ücret esnekliğidir. Bununla birlikte, ifaya hazır bekleyen işçiye kriz şartlarında iş veremeyen işverenin sözleşmeyi fesih veya ücret ödeme arasında tercihe zorlaması yasanın ücret esnekliği bakımında eleştirilebilecek bir başka yanıdır. 4857 sayılı İş Kanunu nun esneklik bakımından en ayrıntılı düzenlemeler getirdiği alan çalışma süreleri ve işin düzenlenmesidir. Dünyada da en yaygın esneklik türü zaman esnekliğidir. Çalışma sürelerinin işletmenin ve işçinin taleplerine göre düzenlenmesi ile ilgili olarak yeni yasa 1475 sayılı Yasanın emredici hükümlerinin aksine taraflara çok geniş bir hareket alanı yaratmaktadır. Kısmî süreli (part-time) çalışma, haftalık çalışma süresinin belirlenmesi, bu sürenin haftanın günlerine dağıtılması ve bu günlük iş sürelerinin farklılaştırılabilmesi, yoğunlaştırılmış/sıkıştırılmış iş haftaları, ara dinlenmesinin düzenlenmesi ve uygulanması, günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri, genel tatillerde çalışma, telafi çalışması, çağrı üzerine çalışma, fazla çalışma süreleri ve fazla çalışmanın ücretlendirilmesi, denkleştirme uygulamaları, hafta tatili gününün belirlenmesi gibi esneklik uygulamalarının kanunla düzenlenmesinin yanı sıra, bir kısım zaman bakımından esneklik uygulamalarına da engel olunmamıştır. Yasada özel olarak düzenlenmemekle birlikte, esnek vardiya, kayan iş süreleri, evde çalışma ve tele-çalışma gibi esnek türlerin Kanunla engellenmediğini söyleyebiliriz. Esnek üretimin en önemli araçlarından biri de uzaklaştırma stratejileri olmuştur. Genel olarak üretimin ve özellikle işçi çalıştırmanın risklerini dağıtmak isteyen işverenler, mal ve hizmet üretimini ya kendi işletmeleri dışına taşımakta, yahut işletmeye başka işverenin işçilerini getirerek hizmet satın almaktadır. Zaman zaman kendi hesabına çalışan serbest meslek mensuplarından hizmet satın alınsa da, kimi durumlarda bu sadece emek tedarikinden ibarettir (labour-only subcontracting). En tipik uygulaması alt-işverenlik (taşeronluk) olan uzaklaştırma yöntemi, 4857 sayılı Kanun dan önce mevzuatımıza girmiştir ve esnek çalışma biçimlerinin en çok tartışılanı, sendikaların muhalefetine en çok maruz kalanıdır. Taşeronluk Türkiye de kanunkoyucunun hep şüpheyle baktığı bir kurum olmuştur ve kanun öteden beri taşeronluğa bazı sınırlama ve yasaklamalarla izin vermekte, belli ölçüde asıl işvereni sorumlu tutma yolunu seçmektedir. Ancak, ülkemizde bir başka işverenin işyerinde fason iş yaptırmak taşeronluk (subcontracting) sayılmadığından, işverenlerin bu açıdan bakıldığında uzaklaştırma stratejilerini oldukça rahat kullandıkları söylenebilir. Oysa ABD de işverenler, toplu pazarlık birimindeki üretimin başka yere taşınmasını ve alt işverene verilmesini sendikalarla pazarlık etmek zorundadır. Bu nedenle, esneklik uygulamaları karşılaştırmalarında Türkiye deki durumla ilgili yanıltıcı sonuçlara varılmaktadır. 4

Batı ülkelerinden farklı olarak Türkiye de alt işverenliğin, teknik zorunluluklardan ziyade, belirli sayıda işçi çalıştıran işletmelerin bu yüzden üstlenmek zorunda kaldıkları hukuki-mali yükümlülüklerden kaçınma yolu olarak görülmesi alt-işverenliğe rağbeti arttırmıştır (son 25 yıl içinde bu türden yükümler arasında sosyal gerekçelerle iş sözleşmesi yapma, zorunlu tasarruf fonu uygulaması, kreş v.s. tesis açma zorunluluğu, iş sağlığı-işgüvenliği alanındaki çalıştırma ve tesis kurma yükümleri sayılabilir). Asıl işe yardımcı işlerin ve bazı işyeri hizmetlerinin alt-işverenler tarafından yapılması, daha ekonomik üretilmesi (uzmanlaşma ve kayıtdışına daha kolay kayabilme şansı), hizmet sektöründeki gelişmenin motoru olmuştur. Aradan geçen 5 yılı aşkın sürede, 4857 sayılı İş Kanunu nun esneklikle ilgili hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili alan araştırmaları ve kişisel gözlemlerimiz, beklentilerin oldukça uzağında olduğumuzu gösteriyor. Ülkemizde ve bölgemizde sıkça krizler yaşanmasına ve Yasa nın da hemen 2001 Krizi ertesinde çıkmasına rağmen Fordist modelin krizinden yararlanılarak geliştirilen ve emek piyasalarının krizlerden asgari düzeyde etkilenmesini amaçlayan bir çok esneklik türünün çok fazla yaygınlaştığı iddia edilemez. Bunun, kuşkusuz, çok değişik nedenleri vardır: Türkiye de emek piyasalarının yapısından kaynaklanan olumsuzluklar yanında, işverenlerin bu yeni çalışma biçimlerini yeterince tanımamaları da önemli bir etken olarak değerlendirilebilir. Kimi uygulamalar için işyerinde nitelikli eleman istihdamı ihtiyacı duyulması, kimilerinin işyerinde bürokrasiyi arttırması, bazlarının teknolojik altyapı, destek ve yatırım gerektirmesi işverenleri caydırıcı rol oynamıştır. İşçilerden ve sendikalardan gelen direncin de uygulamayı gözardı edilemeyecek derecede olumsuz etkilediği kanaatindeyiz. Oysa esnek çalışma biçimleri ve genel olarak esneklik, hem sorunları önleme, hem de olumsuz etkilerini azaltma iddiasındadır. Örneğin; kısmi süreli (part-time) çalışma, alt-işverenlik, iş paylaşımı (job sharing), tele çalışma, evde çalışma, vardiyaların esnek düzenlenmesi gibi esnek uygulamalar, makro ekonomik öneme sahiptir ve bazı ülkelerde istihdam artışı sağlamıştır. Özel istihdam büroları tarafından kısa sürede eleman sağlanması, emek piyasalarının aşırı dalgalanmasını önler. Böylece işsizliğin ekonomik ve sosyal sonuçlarının daha adil dağıtılmasına hizmet edebilir. Ödünç iş (ve genel olarak employee leasing ), çağrı üzerine çalışma, belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışma, ücretsiz izin gibi uygulamalar, işyeri düzeyinde krizin maliyet arttırıcı etkilerini ve krize bağlı fesihlerin ekonomik sonuçlarını hafifletebilir.yine, haftalık çalışma sürelerinin esnek düzenlenmesi, kısmi süreli çalışmalar, kısa çalışma, denkleştirme ve telafi çalışması da hem maliyetleri azaltan, hem de kriz nedeniyle bozulması sözkonusu olan işyeri düzenini koruyan uygulamalar olabilir. Ancak işverenlerin mevcut düzenlemeleri uygulama konusundaki isteksizlikleri ve tereddütleri, yasalarla sağlanmış esnekliğin daha alt düzeydeki (idari) düzenleyici işlemlerle ortadan kaldırılması yolunu açabilecek gibi görünmektedir; alt-işverenlikle ilgili yönetmelik, yasalarda bulunmayan formaliteler getiren/artıran diğer mevzuat somut işaretlerdir. Sonuç olarak, kriz dönemlerinde önemi bir kat daha ortaya çıkan esnek çalışma nın değerinin layıkıyla bilindiğini söyleyemeyiz. Uygulamanın yavaş geliştiğini biliyoruz. Kriz dönemlerinde ekonomik ve sosyal koruma ihtiyacının işçiler bakımından daha fazla hissedildiğini; bu uygulamaların iş ilişkisinin taraflarınca, birlikte, düzenlenmesinin yasalarla esneklik sağlanmasından daha sağlıklı olacağını ve sağlam temellere oturacağını; esnekliğin kuralsızlık olarak algılanmasının yanlışlığını; yasalarla sağlanacak esnekliğin de güvenceli esneklik kavramını zorlamaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. 5