Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma



Benzer belgeler
Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Sosyal fobi, insanlarýn hem sosyal hem de iþ

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Bir psikiyatrik bozukluðun tedavisinde en etkili

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Anksiyetenin aþýrý ve kiþiyi felç eden formunun bir

Klinik açýdan anksiyete, yaygýn anksiyete ve panik. Panik Bozukluðu. Özet

Fobik Bozukluklar. Özet

Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Aile Hekimliðinde Genogram

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Çekingen Kiþilik Bozukluðunun Klinik Özellikleri ve Tedavisi

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

Obsesif-Kompulsif Bozukluk

makale (7). Kiþinin saðlýðý ile yaptýðý iþ arasýnda birbirini etkileyen dinamik

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý


Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Kronik Hastalýk ve Depresyon

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr.

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Borderline (sýnýrda) kiþilik bozukluðu nevroz ve. Borderline Kiþilik Bozukluðu. Özet

Anksiyete duyarlýlýðý yüksek kiþiler anksiyetedeki

Agorofobisi Olmayan Panik Bozukluk Hastalarýnda Eþlik Eden Sosyal Fobik Semptomlarýn ve Sosyodemografik Deðiþkenlerin Ýncelenmesi

Duloksetin: Klinik Kullanýmý

ERGENLER ÝÇÝN SOSYAL KAYGI ÖLÇEÐÝNÝN (ESKÖ) GEÇERLÝK VE GÜVENÝRLÝÐÝNÝN ÝNCELENMESÝ

Orta çaðlarda azizelerin diyet yaparak kendilerini. Yeme Bozukluklarý. Özet

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

Sosyal Fobinin Psikolojik Kuramý

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

Batman'da Çocuk Psikiyatrisi Polikliniðine Baþvuran Hastalarda Belirti ve Taný Daðýlýmlarý

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Cinsel Mitler ve Cinsel Ýþlev Bozukluklarý

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

Kiþilik bozukluðu (KB) olan hastalar terapistlerce. Kaçýngan Kiþilik Bozukluðu. Özet

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Sosyal Fobinin Tedavisinde Geri Dönüþümlü Monoamin Oksidaz Ýnhibitörleri (RIMA)

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Cinsel yanýtlarýn fizyolojik bir döngüsü vardýr. Bu. Erkek Cinsel Ýþlev Bozukluklarý. Özet


Sosyal Fobinin Diðer Psikiyatrik Hastalýklarla Birlikteliði

Demans bir çok biliþsel defektin bir arada bulunmasýna. Demans ve Komorbid Durumlar. Özet

Meme Kanserinin Ruhsal ve Sosyal Etkileri Üzerine Bir Çalýþma

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Eþtaný (komorbidite), iki ya da daha fazla. Depresif Bozukluklarda Eþtaný (Komorbidite) Özet

Psikiyatri Hastalarýnda Týp Dýþý Çare Arama Davranýþý: Türkiye'de ve Almanya'da Yaþayan Türkler Arasýnda Karþýlaþtýrmalý Bir Ön Çalýþma

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Sýnav Kaygýsý ve Ýliþkili Psikiyatrik Belirtiler

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #

Yaygýn Sosyal Fobi Hastalarýnda Çekingen Kiþilik Bozukluðu ve Psikopatolojiye Etkileri

Cinsel iþlev bozukluklarýnýn tanýmlanmasý ve sýnýflandýrýlmasýndaki. Kadýn Cinsel Ýþlev Bozukluklarý. Özet. A. Cinsel istek bozukluklarý:

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Cloninger'in Mizaç ve Karakter Boyutlarý ile Kiþilik Bozukluklarý Arasýndaki Ýliþki

Sosyal Fobi Hastalarýnda Aleksitimi, Umutsuzluk ve Depresyon: Kontrollü Bir Çalýþma

Huzurevinde Yaþayan Bireylerde Depresyon Düzeyi, Ölüm Kaygýsý ve Günlük Yaþam Ýþlevlerinin Belirlenmesi

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Belirti Daðýlýmýnýn ve Komorbiditesinin Çocuk ve Ergenler ile Eriþkinler Arasýnda Karþýlaþtýrýlmasý

Somatoform Bozukluklarýn Ýlaçla Tedavisi

Depresyonda Tedavi: Genel Ýlkeler ve Kullanýlan Antidepresan Ýlaçlar

Þizofreni: Klinik Özellikler, Taný, Ayýrýcý Taný

Bir Anadolu Þehrinde Psikiyatri Kliniðine Baþvuran Hastalarýn Hastalýk Açýklama ve Çare Arama Davranýþlarý

Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon morbidite

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

Simge Özer Pýnarbaþý

Bel ve Boyun Aðrýsý Hastalarýnda Anksiyete, Depresyon ve Yaþam Kalitesi #

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi

Dünyada ortalama yaþam süresinde beklenen

Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin

Alkol çok eski zamanlardan beri (M.Ö. 2000) var. Alkol Kullaným Bozukluklarý. Özet

Karma Anksiyete ve Depresyon Bozukluðu

Ne Zaman Travmatik Yas Tanýsý Konur? Ne Zaman Tedavi Baþlar?

Depresyon ve Anksiyete Bozukluklarýnýn Birlikte Bulunmalarý ve Psikofarmakolojik Tedavi Yaklaþýmý

Üniversite Öðrencileri Güvenli Cinselliði Nasýl Algýlýyor? How Do The University Students Perceive Safer Sex?

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi

Mirtazapinin Major Depresyonda Etki Baþlangýcý ve Güvenilirliði: Olgu Serisi



Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu ve Primer Enürezis Nokturnalý Çocuklarýn Annelerindeki Psikiyatrik Belirtiler ve Yetiyitimi

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Sýnýrda Kiþilik Bozukluðu Aslýnda Bir Bipolar Spektrum Bozukluðu mudur?

Transkript:

Sosyal Fobi Doç. Dr. Nesrin DÝLBAZ* Özet Sosyal fobi kiþinin baþkalarýnca deðerlendirilmesi mümkün olan birden çok ortamdan sürekli korkma ve bu ortamlarda olabildiðince kaçýnma davranýþlarý gösterme hali; aþaðýlanacaðý, utanç duyacaðý ya da gülünç duruma düþecek biçimde davranacaðýyla ilgili sürekli endiþe duyma durumu olarak tanýmlanabilir. Bu yazý görülme sýklýðý %3-13 arasýnda deðiþmekte olan sosyal fosinin epidemiyolojisi, kliniði, taný ve sýnýflandýrýlmasý, biyolojik yönleri, prognozu ayýrýcý tanýsý ve tedavisi konularýnda pratisyen hekimlere ve psikiyatri uzmanlýk öðrencilerine bilgi aktarmayý amaçlamaktadýr. Sosyal fobi, 1966 da Marksve Gelder tarafýndan tanýmlanmasýna karþýn ilk kez Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal El Kitabý nýn 3. Baskýsýnda (DSM- III) yer almýþtýr. Sosyal fobi kavramý, konuþurken, piyano çalarken veya yazý yazarken baþkalarý tarafýndan gözlenme korkusu duyan hastalarý tanýmlamak için ilk kez 1903 de Janet (phobies des situations sociales) tarafýndan kullanýlmýþtýr. Tanýmlama: Sosyal fobi kiþinin baþkalarýnca deðerlendirileceði birden çok durumdan sürekli korkma; aþaðýlanacaðý, utanç duyacaðý ya da gülünç duruma düþecek biçimde davranacaðýndan korkma durumu olarak tanýmlanmýþtýr. Sosyal fobisi olan insanlar sosyal ortamlarda veya performans gerektiren durumlarda olumsuz deðerlendirilip aþaðýlanacaðý konusunda aþýrý bir korku duyarlar. Bu korku duyulan ortamlarda aþýrý düzeyde kendilerinin farkýnda * Numune Hastanesi Psikiyatri Kliniði, ANKARA olma ve kendilerini eleþtirme eðilimleri olan bu kiþilerde kýzarma, çarpýntý, terleme ve titreme gibi fiziksel belirtiler meydana gelir. Taný ve Sýnýflandýrma DSM-II de (1968) tüm fobik bozukluklar fobik nörozlar baþlýðý altýnda toplanmýþken DSM-III de (1980) agorafobi (panik ataklý veya panik ataksýz), sosyal fobi ve basit fobi gibi alt gruplar tanýmlanmýþtýr. DSM-III-R de sosyal fobi baþkalarý tarafýndan deðerlendirileceði bir veya birden çok durumdan sürekli ve gerçeðe uygun olmayan korku duyma ve bu durumdan kaçýnma, davranabileceðinden korkma olarak tanýmlanmýþtýr. DSM-IV de (1994) belirlenen tani ölçütleri de DSM III-R den farklýlýklar göstermektedir (Tablo 1). DSM- IV te bireyin belirgin anksiyete belirtileri göstermesinden korkmasý koþulu eklenmiþtir. Buna göre terleme gibi anksiyete belirtileri, baþkalarý tarafýndan fark 18

SOSYAL FOBÝ edilecek korkusu gibi diðer ölçütleri de karþýlýyorsa sosyal fobi tanýsý konulmaktadýr. Sosyal fobinin alt tiplerinin sýnýflandýrýlmasý konusu halen tartýþmalýdýr. DSM-IV komitesi performans tipi, sýnýrlý etkileþimsel tip ve yaygýn tip olmak üzere 3 ayrý alt tipi ayrýþtýran yeni bir sistemin oluþturulmasýný önermiþtir. Performans tipi, kiþinin yalnýzken yaptýðýnda anksiyete yol açmayan bir veya daha fazla etkinlik nedeniyle toplumsal performans yaþama kaygýsý olarak tanýmlanmýþtýr. Sýnýrlý etkileþimsel alt tipi ise bir veya iki etkileþime yol açan sosyal durumlarda korku duyan olgularý içermektedir. Dünya Saðlýk Örgütü tarafýndan hazýrlanan Uluslararasý Hastalýklarýn Sýnýflandýrýlmasý nýn 9. basýmýnda (ICD-9) DSM II ye benzer þekilde yalnýzca fobik sendrom mevcut iken, sosyal fobi tanýsýna ICD- 10 da (WHO, 1992) yer verilmiþtir. ICD-10 ve DSM- IV taný ölçütleri sosyal fobi söz konusu olduðunda birbirine benzemektedir. Epidemiyoloji Sosyal fobinin baþlangýç yaþý 13-24 arasýnda degiþmektedir. Belirli sayýdaki sosyal fobiklerin hastalýklarýnýn yaþam boyu sürdüðünü belirttikleri gözönüne alýndýðýnda hastalýklarýn ortalama baþlangýç yaþý gerçek verileri yansýtmamaktadýr. Baþlangýç yaþý, yaygýn olmayan tip sosyal fobide 22.6, çekingen kiþilik bozukluðu ile birlikte yaygýn tip sosyal fobide 16.0, çekingen kiþilik bozukluðu olmaksýzýn yaygýn tip sosyal fobide ise 10.9 olarak bildirilmiþtir. Baþvurma yaþý ise genellikle hastalýðýn baþlangýcýndan 15-20 yýl sonra, 30 yaþlarý civarýnda olmaktadýr. Bu gecikme sosyal fobinin tedavi edilebilir bir hastalýk olduðunun bilinmemesi ve sosyal fobiklerin bu bozukluðu kiþiliklerinin bir parçasý olarak görmeleri ile açýklanmaktadýr. Alan çalýþmalarýna göre sosyal fobi kadýnlarda daha sýk görülürken (%62.7-%70) klinik çalýþmalar ise görülme sýklýðýnýn erkeklerde daha yüksek olduðunu göstermiþtir. Bu durum kadýnlarýn daha fazla sosyal kaygý bildirirken, yardým alma konusunda tedavi arayýþýnýn erkeklerde daha yüksek olmasý ile açýklanmaktadýr. Epidemiyolojik verilere göre sosyal fobi tanýsý alanlarda evli olmama oraný kontrollerden daha fazladýr. Sosyal fobisi olanlarýn sosyo ekonomik ve eðitim durumlarýnýn daha düþük olduðunu bildiren çalýþmalara karþýn kontrol grubu ile bir farklýlýk bulunmadýðý yönünde sonuçlar veren çalýþmalar da mevcuttur. Yaygýn sosyal fobisi olanlarýn ise hem eðitim düzeyleri hem de meslek sahibi olma oranlarý daha düþüktür. Tablo 1. Sosyal fobinin DSM-IV e göre taný ölçütleri A. Sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren durumlarda veya tanýmadýk insanlar önünde çýkan belirgin ve inatçý korku. Kiþi burada aþaðýlanmasýna veya utanmasýna neden olabilecek biçimde davranacaðýndan ya da anksiyete belirtileri göstereceðinden korkar. Not: Çocuklarda, tanýdýk kiþilerle yaþýna uygun toplumsal toplumsal iliþkilere girebilme becerisi olmalý ve anksiyete yalnýzca eriþkinlerle olan iliþkilerle deðil, akranlarý ile olan iliþkilerle de ortaya çýkmalýdýr. B. Korkulan toplumsal durumla karþýlaþma hemen her zaman anksiyete doðurur. Bu duruma baðlý veya durumsal olarak yatkýnlýk gösteren bir panik ataðý biçimini alabilir. Not: Çocuklarda anksiyete, aðlama, huysuzluk yapma, dona kalma veyatanýdýk olmayan insanlarýn olduðu toplumsal durumlardan uzak durma olarak dýþa vurulabilir. Kiþi, korkusunun aþýrý veya anlamsýz olduðunu bilir. Not: Çocuklarda bu özellik olmayabilir. Korkulan toplumsal veya performans durumlardan kaçýnýr veya yoðun anksiyete veya sýkýntý ile katlanýlabilir. Korkulan toplumsal veya performans durumlarda kaçýnma, kaygýlý beklenti veya sýkýntýnýn kiþinin olaðan günlük iþlerini, mesleki iþlevselliðini (ya da eðitim ile ilgili olan), toplumsal etkinliklerini veya iliþkilerini bozar veya fobi olacaðýna dair yoðun bir sýkýntý vardýr. 18 yaþýn altýndaki kiþilerde süresi en az 6 aydýr. Korku veya kaçýnma bir maddenin (örneðin kötüye kullanýlabilen bir ilaç, tedavi amaçlý kullanýlabilen bir ilaç) doðrudan fizyolojik etkilerine veya genel týbbi bir duruma baðlý deðildir ve baþka bir mental hastalýk ile daha iyi açýklanamaz. (örneðin, agorafobi ile birlikte olan veya olmayan panik bozukluðu, ayrýlma anksiyetesi bozukluðu vücut dismorfik bozukluðu, yaygýn bir geliþimsel bozukluk ya da þizotipal kiþilik bozukluðu) Genel bir týbbi durum veya baþka bir mental bozukluk varsa bile A taný ölçütünde sözü edilen korku bununla iliþkisizdir. Örneðin kekemelik, parkinson hastalýðýndaki titreme veya Anoreksia nervosa ya da bulimia nervosadaki anormal yeme davranýþýna ait korku deðildir. Varsa belirtiniz: Yaygýn: korkular çoðu toplumsal durumlarý kapsýyorsa (örn: þöyleyiþleri baþlatma ya da sürdürme, küçük topluluklara katýlma, karþý cins ile çýkma, üstleri ile konuþma, partilere gitme). Not: Çekingen kiþilik bozukluðu ek tanýsý da koymayý düþününüz. Tablo, Amerikan Psikiyatri Birliði Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý, 4. Baský (DSM-IV) Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington DC, 1994 ten çeviren Köroðlu E. Hekimler Yayýn Birliði, Ankara 1994 ten yayýncýnýn izni ile kullanýlmýþtýr. 19

Klinik gidiþ ve prognoz Klinik deneyimler sosyal fobinin belirli oranlarda iþlev kaybý ile ilintili olduðunu göstermektedir. Olgularýn %92 sinin mesleksel iþlevlerinde, %85 inin akademik performanslarýnda %70 inin ise sosyal iliþkilerinde bozukluk oluþmaktadýr. Etiyoloji Psikodinamik Model Ýnsanlarýn saðlýklý geliþimleri sýrasýnda doyum saðlayýcý bir baðlanma (attachment) istekleri mevcuttur. Baðlanma davranýþý kendine bakým veren kimsenin yeni doðana yakýn olmasýný saðlar. Bu kiþilerin yakýnlýðý yaþamý sürdürmek için gerekli olan yetilerin öðrenilmesini saðlar. Baðlanma varsayýmýna göre bakým veren kiþi ile olan erken yaþantýlar nesne iliþkileri þeklinde yani, interpersonal þemalar olarak içselleþtirilir. Burada nesne iliþkileri kavramý gerçek interpersonal yaþantýlardan farklý olan kendilik ile ilintili diðer insanlarýn içselleþtirilmiþ zihinsel þemalarý yerine kullanýlmaktadýr. Erken iliþkilerin kalitesi ve sürekliliði nesne iliþkilerinin temelini oluþturur. Bu içselleþtirilmiþ nesne reprezantasyonlarý baþkalarýnýn davranýþ ve tutumlarý ile ilgili beklentileri oluþturur. Sürekli ve doyum saðlayýcý nesne reprezantasyonlarý tehlikelere karþý güven ve emniyet duygusunun geliþtirilmesini saðlar. Nesne iliþkilerindeki bozukluklar kiþisel güvenliði sarsar ve anksiyeteye yatkýnlýðý arttýrýr. Psikobiyolojik Model Savunma / güvenlik modeline göre: - Doðuþtan savunma düzeneði yapýsal olarak çok güçlü ise. - Doðuþtan güvenlik düzeneði yapýsal olarak çok zayýf ise, - Ebeveyn rolü disiplin yönelimli ise, - Ebeveyn rolünde iþbirliði yönelimi zayýf ise, aþýrý sosyal anksiyete ve sosyal fobi geliþebilir. Öðrenme (koþullanma) modelleri Diðer özgül fobilerde olduðu gibi ya da daha fazla travmatik koþullandýrýcý yaþantýnýn sonucu olarak sosyal fobi geliþebilceði önemli bir varsayýmdýr. Doðrudan travmatik koþullanmada sosyal fobikler fobilerinin kaynaðýný oluþturan yaþantýlarý belleðe geri çaðýrabilirler. Gözlemsel koþullanmada ise belirli bir durum veya nesne karþýsýnda bir baþkasýnýn korkusunun gözlenmesi korku veya fobi oluþmasý için yetirli olmaktadýr. Biliþsel model Sosyal fobinin çekirdeðinde baþkalarý üzerinde olumlu bir izlenim yaratma isteðine karþýn bunun saðlanabileceði konusunda belirgin bir güvensizlik vardýr. Korkulan sosyal durum ile karþý karþýya gelince doðuþtan davranýþ yatkýnlýklarý yanýsýra daha önceki yaþantý ve deneyimlere ait olumsuz düþüncelerin etkileþimi sonucu sosyal fobiklerde mevcut durumla ilgili tehlike algýsý oluþturarak bir dizi kabullenme oluþur. Sosyal fobikler bu tür ortamlara girdiklerinde, (1) beceriksiz ve kabul görmeyecek biçimde davranacaklarý tehlikesi ile karþý karþýya olduklarýna, (2) bu davranýþlarýnýn reddedilme, deðer ve sosyal mevki kaybýna neden olacak bir felaketle sonuçlanacaðýna inanmaktadýrlar. Sosyal fobik böyle bir tehdit algýladýðýnda anksiyete programý otomatik ve refleks olarak aktive olur ve anksiyetenin somatik ve davranýþsal belirtileri algýlanan tehlike ve anksiyetenin kaynaðý haline gelir. Ortaya çýkan rahatsýz edici bedensel belirtiler ve sosyal olarak olumsuz deðerlendirme korkularýna odaklanma nedeniyle temel sosyal ipuçlarýný kaçýrýrlar. Sosyal fobiklerin olumsuz deðerlendirileceklerine iliþkin düþünce ve inaçlarýna kanýt bulmak için dikkatlerini seçici olarak olumsuz durumlara yoðunlaþtýrmalarýnda anksiyete durumunu arttýrmaktadýr. Kendilik sunumu (Self presentation) modeli Sosyal anksiyetenin kendilik sunumu varsayýmýna göre insanlar þu iki durum birlikte oluþunca sosyal anksiyete yaþarlar: Kiþi, (1) diðer insanlar üzerinde iyi izlenim býrakma konusunda özellikle isteklidir, (2) isteði izlenimi elde etme konusunda þüpheleri vardýr. Bu iki durumdan herhangi biri olmazsa sosyal anksiyete de geliþmez. Sosyal beceri modeli Bu varsayýma göre sosyal anksiyete sosyal beceri eksikliði sonucu oluþur. Bu modelde hem olumsuz deðerlendirme korkusu, hem de koþullanma dönemleri hastalarýn temel zorlamalarýnýn epifenomenini oluþturur. Hatta bu etmenler korkuyu daha da yoðunlaþtýrabilir. Sosyal beceri eksikliði sosyal fobiden çok çekingen kiþilik bozukluðunda görülmektedir. Geliþimsel Etmenler 20

SOSYAL FOBÝ Çocukluk ve ergenlikte utangaçlýk ile sosyal fobinin iliþkisi tam olarak açýklanamamýþ olmasýna karþýn hir iki bozukluðun temelinde var olan bir veya birden fazla ortak yatkýnlýk olabilir. Duygusallýk, davranýþsal ketlenme ve aþýrý dikkatlilik gibi kalýtsal olarak geçtiði belirtilen özelliklerin olumsuz sonuçlarý (örneðin zorbalýk gibi) aþýrý korunma ve kollama gibi davranýþlar sergilemeyen ve aile bireylerinin duygularýný ifade etmelerine izin veren aile tutumu ile azaltýlabilir. Orta ve geç çocukluk döneminde, (1) Çocuk yetiþtirme konusunda ebeveynler arasý uyumsuzluk (2) olumsuz akran iliþkileri ve (3) benlik saygýsýndaki bozukluklar tek baþýna veya birlikte yatkýnlýða neden olurlar. Utangaçlýk ve sosyal fobinin davranýþsal ve biliþsel özellikleri birbirine benzemektedir. Kiþilik Bozukluklarý Sosyal fobi yeni tanýmlanan bir hastalýk olmasý nedeniyle kiþilik yapýsý ile olan iliþkisine açýklýk kazandýracak yeterli veri yoktur. Ancak sosyal fobisi olanlarda psikiyatrik bozukluðu görülmektedir. Özellikle çekingen kiþilik bozukluðus ve obsesif kompulsif kiþilik bozukluðu sosyal fobi ile yakýndan iliþkilidir. Genetik Sosyal fobinin etiyolojisinde genetik etmenlerin rolünü araþtýrmak amacýyla yapýlan aile ve ikiz çalýþmalarýnýn sonuçlarý tüm olgularda genetik etmenlerin orta düzeyde katkýsý olduðunu desteklemektedir. Monozigot ikizlerde konkordans %24.4, dizigot ikizlerde ise %15.3 bulunmuþtur ve sosyal fobi kalýtsal geçiþ indeksinin %30 civarýnda olduðu öne sürülmüþtür. Sosyal korkularla ilgili olarak yapýlan çalýþmalarda ise geçiþ ile ilgili sonuçlar %50 ile %22 arasýndadýr. Göreceli de olsa sosyal fobi riskinin artmýþ olmasý kuþaklararasý geçiþ ile ilgili kanýtlar oluþturmaktadýr. Sosyal fobisi olanlarýn akrabalarýnda sosyal fobi sýklýðýnýn (%15), kontrol grubunun 2.5 katý olduðunu bildiren tek çalýþmada gösterilen ailesel geçiþin kabul görmesi için baþka çalýþmalarla benzer sonucun tekrar edilmesi gerekmektedir. Yeni doðanlarýn yaklaþýk %10-15 i bu dönemde huzursuz, okul öncesi dönemde akranlarýna kýyasla daha korkak ve okul yaþlarýnda ise daha dikkatli ve içe dönüktür. Biyolojik Yönleri Kimyasal Çalýþmalar Standart laktat infüzyonu uygulanan sosyal fobisi olan hastalarýn %6.7) panik bozukluðu olan hastalara (%48) kýyasla çok daha az oranda panik ataðý geçirmesi ve kafeine yanýt olarak sosyal fobik hastalarda laktat düzeylerinin çok fazla artmamasý sosyal fobi ile panik bozukluðunun ayrý klinik tanýlar olduðunu desteklemektedir. Psikonöroendokrin deðerlendirme Hipotalamo-hipofizer-tiroid eksen ile ilgili yapýlan çalýþmalarda sosyal fobi tanýsý alan hastalarda eþleþtirilmiþ normallerin triiyodotironin (T3), toplam ve serbest tiroksin (T4), tiroid stimule eden hormon (TSH) düzeyleri ile tirotropin salgýlatýcý hormon (TRH) infüzyonuna yanýt olarak salgýlanan TSH düzeyinde ve antitroid antikorlarýnýn pozitif olma oranlarý arasýnda farklýlýk mevcut deðildir. Buna karþýn TRH infüzyonu sonrasý panik bozukluðu olan hastalar ve normal kontrollere kýyasla sosyal fobiklerde sistolik kan basýncý ve arteriyal basýnçtaki belirgin artýþ sosyal fobiklerde otonomik aktividedeki artýþýn göstergesidir. Sosyal fobik hastalarda serbest idrar kortizol düzeyinin ve deksametazon baskýlama testinin sonuçlarýnýn normal olmasý, sosyal fobik hastalarda hipotalamo-hipofizer-adrenal eksenin normal iþlevini sürdürdüðünü göstermektedir. Bu konuda kesin sonuca varabilmek için testleri gibi daha duyarlý testlerin yapýlmasý gerekmektedir. Doðal challenge çalýþmalarý Sosyal fobi ve panik bozukluðunun ayýrýcý tanýsý için yapýlan çalýþmalarda yapay fobik durumlara maruz býrakýlan sosyal fobik hastalarýn normal kontrollere göre subjektif anksiyete yakýnmalarýnda daha fazla artýþ olmasý ve ortostatik challenge çalýþmalarýnda panik bozukluðu olan hastalarla sosyal fobisi olanlarýn farklý yanýtlarý veriyor olmasý bu iki hastalýðýn ayrý klinik tanýlar olduðunu desteklemektedir. Nörofarmakolojik challenge çalýþmalarý Yapýlan çalýþmalarýn sonuclarý sosyal fobik hastalarla panik bozukluðu olanlarýn benzer ölçüde noradrenerjik iþlev bozukluðu olduðunu göstermektedir. Randomize çift-kör levodopa, fenfluramin, oral klonidin ve plasebo verilen dörtlü challenge çalýþma sonuçlarýna göre sosyal fobisi olan hastalarýn noradrenerjik ve dopaminerjik aktiviteleri normal serotonerjik ve dopaminerjik aktiviteleri normal serotonerjik ve dopaminerjik aktiviteleri normal 21

serotonerjik nörotransmisyon iþlevleri ise bozuktur. Periferik reseptör ölçümleri Sosyal fobik hastalardaki H3-paroksetin baðlanma bölgelerinin yoðunluðu ile ilgili ölçümler sonucunda serotonin transportunda bir bozukluk olmadýðý gösterilmiþtir. Beta adrenarjik reseptör yoðunluðu yaygýn sosyal fobisi olan kiþilerde normaldir. Ýþlevsel görüntüleme teknikleri Manyetik rezonans spektroskopi ile yapýlan çalýþmada sosyal fobiklerde normal kontrollere göre N-asetilaspartatýn diðer metabolitlere oraný ile subkortikal, talamik ve kaudat bölgelerde kolin ve kreatinin düzeyleri düþüktür. Yapýlan SPECT çalýþmasýnda ise bölgesel farklýlýklar gösterilememiþtir. Klinik Taný Belirti deðerlendirme ölçekleri Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði (LSAS): Liebowitz in 1987 de geliþtirdiði 13 performans ve 11 sosyal etkileþim durumunu içeren toplam þiddetin yaný sýra performans korkusu, performans kaçýnmasý, sosyal korku ve sosyal kaçýnmayý ölçen 24 maddeden oluþur. Kýsa Sosyal Fobi Ölçeði (BSPS): Davidson arkadaþlarý tarafýndan 1991 de geliþtirilen, gözlemci tarafýndan belirtilerin þiddetinin, zaman içinde tedaviye baðlý geliþen deðiþikliklerin, aktif ve aktif olmayan tedavi farklýlýklarýnýn deðerlendirildiði 11 maddeden oluþmuþtur. Sosyal Fobi ve Anksiyete Ölçeði (SPAI): 1989 da Turner ve arkadaþlarý tarafýndan geliþtirilen 32 maddesi sosyal fobi ve 13 maddesi agorafobi ilgili 45 maddeden oluþmuþtur. Korku Soru Formu: Marks ve Mathews tarafýndan 1976 da geliþtirilen agorafobi, sosyal fobi ve kanyaranlanma fobisi olmak üzere toplam 15 madde ve üç alt ölçekten oluþmuþtur. Davranýþýn deðerlendirilmesi Sosyal Fobi Ölçeði (SPS), Sosyal Etkileþim Ölçeði (SIAS), Sosyal Kaçýnma ve Sýkýntý Ölçeði (SAD), Olumsuz deðerlendirme ölçeði (FNE) davranýþý deðerlendirmede kullanýlan ölçeklerden önemli olanlardýr. Ayýrýcý Taný ve Eþtanýlar Panik bozukluðu: Sosyal fobisi olan hastalarda yaþam boyu ek taný olarak panik bozukluðu görülme sýklýðý %17-50 arasýnda deðiþmektedir. Ayrýca klinik özellikler göz önüne alýndýðýnda sosyal anksiyete ve panik ataklarýn her iki sendromda da görülmesi ayýrýcý tanýnýn yapýlmasýný güçleþtirmektedir. Sosyal fobinin sosyal ortamlarda geliþmesi; utanma, aþaðýlanma ve olumsuz deðerlendirilme korkularýnýn varlýðý; utanacaðý veya küçük düþeceði bir þey yapma veya söylemekten kaçýnma ayýrýcý tanýda gözönüne alýnmasý gerekli özelliklerdendir. Sosyal fobide kýzarma, terleme sýklýkla görülen yakýnmalar iken panik bozukluðunda çarpýntý, göðüs aðrýsý, soluk alamama, baþ dönmesi, görme bulanýklýðý ve baþ aðrýsýna daha sýk rastlanýr. Ayrýca sosyal fobikler anksiyete ataklarý sýrasýnda nadiren öleceklerinden korkarlarken agorafobili panik bozukluðunda panik ataðý sýrasýnda ölme, kontrolünü kaybetme ve çýldýrma korkusu klasik özelliklerdir. Sosyal fobiklerde sorunun çok daha erken yaþlarda baþladýðý da unutulmamalýdýr. Obsesif-kompulsif bozukluk: Sosyal fobisi olan kiþilerin yaþam boyu obsesif-kompulsif bozukluk tanýsý alma oraný %4-11 arasýnda deðiþmektedir. Ayýrýcý tanýda fobik kaçýnmanýn nedeni araþtýrýlmalýdýr. Örneðin obsesif-kompulsif olan kiþiler obsesyonlarýn içeriði nedeniyle çevresinde baþka insanlar varken anksiyete sergilerlerken sosyal fobisi olanlar bu kiþiler tarafýndan olumsuz deðerlendirilecekleri nedeniyle yoðun bir anksiyete yaþarlar. Beden dismorfik bozukluðu: Bu kiþiler görünüþlerindeki bozukluk ile ilgili aþýrý uðraþ içinde olup dýþ görünüþlerinden utandýklarý için sosyal iliþkiden kaçýnýrlarsa da sosyal ortamlardan uzak durmak sorunlarý azaltmaz. Major depresyon: Sosyal fobisi olan hastalarda yaþam boyu major depresyon görülme sýklýðý %35-80 arasýnda deðiþmektedir. Bazý araþtýrýcýlara göre panik bozukluðu olan hastalarda sosyal anksiyetenin varlýðý depresyon için bir risk oluþturmaktadýr. Ayrýca major depresyonu olan hastalarýn depresif dönemlerinde sosyal fobi benzeri bir tablo oluþmaktadýr. Ancak bu enerji kaybý ve anhedoniye ikincil olarak geliþmektedir. Ýki bozukluðun birlikte olduðu durumlarda eðer major depresyonun birlikte olduðu durumlarda eðer major depresyonun olmadýðý daha önceki bir dönemde de sosyal fobi belirtileri mevcutsa taný sosyal fobi olarak konulmalýdýr. Yeme bozukluklarý: Özellikle bulimikler olmak üzere 22

SOSYAL FOBÝ yeme bozukluðu olan kadýnlarda sosyal fobinin ek taný olmasý çok çarpýcý bir bulgudur. Madde kötüye kullanýmý: Alkolik hastalarda sosyal fobi görülme sýklýðý %8-56 arasýndadýr. Sosyal fobikler, sosyal anksiyeteleri ile baþetmede ilaç yerine alkol kullanýrlar. Þizofreni spektrumu bozukluklarý: Bu hastalar sýklýkla utanma korkusundan çok zarar görecekleri sanrýsý veya sosyal ilgi azlýðý nedeniyle sosyal ortamlardan korkar ve kaçýnýrlar. Çekingen kiþilik bozukluðu: DSM-III-R taný ölçütleri incelendiðinde bir çok ölçütün ortak olmasý nedeniyle iki taný sýklýkla üsüste biniþmektedir. Tek baþýna yaygýn sosyal fobisi olanlara kýyasla çekingen kiþilik bozukluðu olanlarda anksiyete düzeyi daha yüksek, iþlevsel kayýp daha fazladýr. Eleþtirilme korkusu ile kiþiler arasý iliþkilerden kaçýnma, alay konusu olacaðý korkusuyla yakýn iliþkilerden uzak durma, sosyal ortamlarda reddedileceði konusunda aþýrý uðraþma ve yeni kiþilerarasý ortamlarda ketlenme, sosyal olarak tümüyle beceriksiz olduðuna inanma, utanacaðý korkusuyla yeni aktivitelerden kaçýnmayý içeren çekingen kiþilik bozukluðu taný ölçütleri sosyal fobi ölçütlerine benzemektedir. Bu nedenle bu iki bozukluðu ayýrt etmek yerine DSM sistemine göre eksen I ve II tanýlarýný koymak daha uygun olacaktýr. Tedavi Ýlaç Tedavisi Ýrreversibl Monoamin Oksidaz Ýnhibitörleri: Fenelzin sosyal fobi tedavisinde üzerinde en çok araþtýrma yapýlan ilaçtýr. Yapýlan çalýþmalarýn sonucunda hastalarýn 2/3 ü tedaviden yarar görmüþtür. Uygulandýðý süre içinde etkinliði azalmayan fenelzin 6-9 ay gibi uzunca bir süre kullanýlmýþ olsa bile kesildiðinde belirtiler tekrar alevlenebilir. Fenelzinle tranilsipromine göre spontan hipertansif kriz daha nadir geliþse de hasta yan etkiler ve diyet kýsýtlamasý konusunda uyarýlmalýdýr. Reversibl Monoamin Oksidaz Ýnhibitörleri (RIMA): Üç adet plasebo kontrollü 1000 kiþiden fazla kiþiyi içeren çalýþmada moklebemidin tedavi etkinliði ve doz yanýt iliþkisi gösterilmiþtir. Fenelzin ile yapýlan karþýlaþtýrmalý çalýþmada ise 16 hafta sonra moklobemid ile %80, fenelzin ile %90 oranýnda hastalýk belirtilerinin tama yakýn iyileþtiði, moklobemide ve fenelzine baðlý olarak oluþan yan etki oranýnýn sýrasýyla %11.8-95.2 oranýnda olduðu görülmüþtür. Uykusuzluk veya uyku hali, aðýz kuruluðu ve baþ aðrýsý görülen yan etkilerdendir. Seçici Serotonin Geri Alým Ýnhibitörleri (SSRI): 1994 de Boer ve arkadaþlarýnýn 30 kiþi üzerinde fluvoksamin ve plasebo kontrolü yaptýklarý çalýþma dýþýnda kontrollü çalýþma mevcut deðildir. Bu çalýþmada, 12 haftanýn sonunda plaseboya kýyasla fluvaksaminin üstünlüðü gösterilmiþtir. Fluoksetin, sertralin ve paroksetin ile yapýlmýþ olan çalýþmalarýn sonuçlarý da bu konuda umut vericidir. Benzodiazepinler: Bugüne dek alprozalam ile iki açýk ve bir kontrollü çalýþma yapýlmýþtýr. Açýk çalýþmalarda %100 oranýnda iyileþme bildirilirken alprozalam (dozu ortalama 4.2 mg/gün), fenelzin ve plasebo ve biliþsel-davranýþcý tedaviyi karþýlaþtýran çalýþmada alprozalama yanýt oraný %32 dir. Klonazepam ile yapýlan 6 adet çalýþmanýn sonuçlarý deðerlendirildiðinde %60, %80 ve %100 oranýnda iyileþmeden söz edilmektedir. Sedasyon, irritabilite, koordinasyon bozukluðu ve cinsel iþlev bozukluðu en sýk görülen yan etkilerdendir. Buspiron: Benzodiazepinlerden farklý yan etki profiline sahip ve fiziksel baðýmlýlýk yapýcý özelliði olmayan azaspiron grubundan buspiron ile yapýlan çalýþma sonuçlarý pek parlak deðildir. Günde 3 kez 5 mg dozunda baþlanýr, daha sonra her 3 günde bir 5 mg arttýrýlýr. Korku ve kaçýnmayý azaltacak buspiron dozunun yüksek olmasý (45-60 mg/gün) yan etkiler açýsýndan kullaným kýsýtlanmasýna neden olmaktadýr. Beta Blokerler: Yapýlan çalýþmalarda plasebodan üstünlüðü gösterilmesine karþýn, anektodal bilgiler sempatik sinir sisteminin uyarýlmasýna baðlý olarak geliþen titreme gibi özgül belirtilerin tedavisinde etkili olacaðý yönündedir. Performanstan 45-60 dakika önce alýnacak propranolol 4 saat etkili olacaktýr. Propranolol titreme, taþikardi gibi belirtileri azaltarak pozitif geni bildirim halkasýnýn oluþumunu engelleyecektir. Daha sonra elde edilen yarar tümüyle biliþsel etmenlerle ilgilidir. Atenolol, üzerinde en fazla çalýþma yapýlan beta blokörlerdir. Son yapýlan iki adet çift kör kontrollü çalýþmada plasebodan üstünlüðü gösterilmemiþtir. Trisiklik antidepresanlar: Ýmipramin ve klomipramin ile yaplmýþ çalýþmalarda belirgin bir iyileþme saptanmamýþtýr. Psikolojik Tedavi 23

Biliþsel ve Davranýþçý Tedaviler Biliþsel modele göre sosyal fobiklerde kendi davranýþlarý ve baþkalarýnýn bu davranýþlarýný yargýlama biçimleri ile ilgili iþlevsel olmayan bazý inanýþlar mevcuttur. Biliþsel yaklaþýma göre alýþtýrma yöntemi hastanýn sorununun altýnda yatan olumsuz inançlarý deðiþtirirse etkili olmaktadýr. Sosyal fobide biliþsel tedavinin amaçlarý þunlardýr: Her hastanýn sorununu biliþsel, affektif ve davranýþ sistemleri bütünü açýsýndan deðerlendirmek; üzerine gitme yöntemlerini ve yanlýþ bilgileri düzeltme sürecini engelleyen davranýþlarýn engellenmesi ve biliþsel yanýtlarýn düzeltilmesi, iþlevsel olmayan düþünce ve inançlarýn tekrar gözden geçirilmesi, daha gerçekci ve iþlevsel olanlarýn belirlenmesi ve iþlevsel inançlarýn desteklenmesi amacýyla kanýtlarýn toplanmasý. Biliþsel deðiþiklikler, davranýþçý tekniklerle pekiþtirerek yeni bilgilerin daha kolay sindirilmesini ve sonuçta düþünce ve davranýþta deðiþiklik olmasýný saðlar. Davranýþçý yöntemlerde ise iþlevsel olmayan inançlarla yüzleþtirmeyi amaçlayan alýþtýrma tekniði uygulanýr. Alýþtýrma tekniðini hýzlandýrmak amacýyla (1) olumsuz deðerlendirmelerle iliþkili uyumsuz davranýþlarýn engellenmesi; (2) paradoksal yöntemler ve (3) dikkat ile ilgili yöntemler kullanýlmaktadýr. Sosyal beceri eðitimi: Hatalý düþünce ve inançlarýný anlamýþ ve deðiþtirmiþ, dikkatini sosyal etkileþim yönüne yöneltmiþ sosyal fobik kiþi, bu etkileþimi baþlatýp sürdürebilecek becerilerden yoksun ise tedavi baþarýlý olmaz. Bu eðitimde etkili sosyal davranýþý, düzeltici geri bildirim, sosyal teþvik ve ev ödevleri uygulanýr. Ayrýca gevþeme egsersizleri ve sistematik duyarsýzlaþma kullanýlan diðer tedavi yöntemlerindendir. Hayali ve invivo alýþtýrmayý bir arada uygulayan Turner ve arkadaþlarý (1994) sosyal etkinlik tedavisi adýný verdikleri yeni çok boyutlu bir yöntem geliþtirmiþlerdir. Yararlanýlan ve Önerilen Kaynaklar 1. Amerikan Psikiyatri Birliði. (1994) Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý. Dördüncü Baský (DSM-IV), Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington DC, 1994 ten çeviren Köroðlu E, Hekimler Yayýn Birliði, Ankara. 2. Davidson JRT, Huges DL, George LK. (1993) The epidemiology of social phobia: Findings From the Duke Epidemiological Catchment Area Study. Psychol Med, 23:709-718. 3. Heimberg RG, Liebowitz MR, Hope DA, Schneirer FR. (1995) Social phobia. Diagnosis, Assesment and Treatment. NY Guiltford Press. 4. Holt CS. Heimberg RG Hope DA. (1992) Avoidant personality disorder and generalized subtype of social phobia. J Abnorm Psychol, 101: 318-325. 5. Kagan J, Reznick JS, Snidman N. (1988) Biological basis of childhood shyness. Science, 240: 167-171. 6. Kendler KS, Neale MC, Kessler RC, et al. (1992) The genetic epidemiology of phobias in women: The interrelations of agarophobia, social phobia, situational phobia. Arch Gen Psych, 49: 273-281. 7. Liebowitz MR, Gorman JM, Fyer AL, Klein DF. (1985) Social phobia: Review of neglected anxiety disorder. Arch Gen Psych, 42: 729-736. 8. Marks I. (1985) Behavioral treatment of social phobia. Psychopharmacol, 21: 615-618. 9. Marks IM, Gelder MG. (1996) Different ages of onset in variater of social phobia. Am J Psych, 123: 218-221. 10. Rosenbaum JF, Biedermen J, Hirshfield Dr, et al. (1991) Further evidence of association between behavioral inhibition and anxiety disorder: Results from a family study of chidren from a non-clinical sample. J Psych Research. 25: 49-65. 11. Schneier FR, Johnson J, Hornig CD, et al. (1992) Social phobia: Comorbidity in an epidemiologic sample. Arch Gen Psych, 49: 282-288. 12. Stein MB. (1995) Social phobia: Clinical and research perspectives. Washington DC. American Psych Press. 13. Tancer M, Stein MD, Gelertner CS, et al. (1990) The hypothalamic-pituitary-thyroid axis in social phobia. Am J Psych, 147: 929-933. 14. Torgerson S. (1983) Genetic factors in anxiety disorders. Arch Gen Psych, 40: 1085-1089. 15. Turner SM, Beidel DC, Cooley MR, et al. (1994) A multicomponent behavioral treatment for social phobia. Social effectiveness therapy. Behav Res Therapy, 32: 381-390. 24