İSTİKLÂL MARŞI NIN AÇIKLAMASI

Benzer belgeler
MİLLÎ MARŞ VE EDEBÎ METİN OLARAK İSTİKLÂL MARŞI

İstiklal Marşının Kabulü

İSTİKLÂL MARŞI. Mehmet Akif Ersoy

Mustafa Kemal ATATÜRK

MateMito AKILLI MATEMATİK ATÖLYEM

KKTC MİLLİ EĞİTİM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINIDIR

İSTİKLÂL MARŞI. Mehmet Akif ERSOY

UETD Genelmerkez Gençlik Kolları Mart 2014 Faaliyet Raporu

AAA AYŞE HASAN TÜRKMEN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ YILLIK FAALİYET PLANI

Bu kitapta neler var?

Dr. Kemal Akkan BATMAN

T.C. BURDUR VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü...İİÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE...MÜDÜRLÜĞÜNE...BÖLÜMÜNE

T.C KÖRFEZ KAYMAKAMLIĞI Körfez Anadolu Öğretmen Lisesi BRİFİNG DOSYASI

Bu kitapta neler var?

T.C. İSTANBUL VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

İSTİKLÂL MARŞI NA DİLBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM

Kiraz Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

Bu kitapta neler var?

İS T İK L Â L MARŞI V E A N LA M I*

BAĞYURDU KAZIM DİRİK ORTAOKULU Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Bu kitapta neler var?

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Bu kitapta neler var?

Refet Bele Anaokulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

Bu kitapta neler var?

Bu kitapta neler var?

Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü KARŞIYAKA ÖZEL EĞİTİM MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ (OKULU) YILLIK FAALİYET PLANI

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI

Rafet ÖZTÜRK. Üniteye Hazırlık

Konak Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

PROTOKOL ÇELENK SUNMA SIRASI İSTİKLÂL MARŞI

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Mehmet Âkif Ersoy un Hayatı ve İstiklâl Marşı

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

Türkçe. 6. Sınıf. Ali PEHLİVAN. Okula Yardımcı, Sınavlara Hazırlık. Konu Anlatımı Konu Etkinlikleri Konu Testleri Yazılıya Hazırlık Çalışmaları

Atakent Anadolu Lisesi Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

YAHŞİHAN HALK EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ (Brifing Dosyası) T.C. YAHŞİHAN KAYMAKAMLIĞI HALK EĞİTİMİ MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ BRİFİNG DOSYASI

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ÖĞRENCİ GÖZÜYLE 15 TEMMUZ

Bu kitapta neler var?

Yrd. Doç. Dr. Alim GÜR/ hareket programı sunan edebt bir şaheserdir de. Nitekim çoğu edebiyatçımızın kabul ve ifade ettiği üzere istiklal

Bu makale, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Dergisi(2007), C. XXXVII, İstanbul 2009, s te yayımlanmıştır.

Bu kitapta neler var?

İSTİKLÂL MARŞI. MEHMET ÖNAL Doç. Dr.

9. SINIF MATEMAT K (SORU BANKASI) 7 BÖLÜM 105 KONU TEST 1970 SORU

İZMİR ÖZEL EĞİTİM İŞ UYGULAMA MERKEZİ ( OKULU ) MÜDÜRLÜĞÜ YILLIK FAALİYET PLANI

STRATEJİK PLANI

Semiha İrfan Çalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İstiklal Marşının Kısa Tarihi (Özet)

MECLİS: l (Öğretmen ve Öğrenciler ) DEKOR: (Bir sınıf. Duvarda Atatürk'ün ve Mehmet Akif'in resimleri ve bir bayrak.)

Selçuk Yaşar Alaybey Ortaokulu Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

T.C. DARICA KAYMAKAMLIĞI İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü DARICA ASLAN ÇİMENTO İLKOKULU BRİFİNG DOSYASI

Dünyanın kaderi TAMLAYAN TAMLANAN

Selam size ey yüce şehitler, Yahya Çavuşlar, Koca seyitler. Uyuyan nice adsız yiğitler, Adınızı tarihe yazmaya geldim.

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

T.C. DİYADİN KAYMAKAMLIĞI İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü STRATEJİK PLAN ( )

METİNLERİ ANLAMADA DOĞRU OKUMANIN ÖNEMİ

STRATEJÝK PLANI

SOSYAL BİLGİLER (COĞRAFYA)

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

BAYRAĞIM. Atalarım, gökten yere İndirmişler ay yıldızı, Bir buluta sarmışlar ki Rengi şafaktan kırmızı

ZEYTİNBURNU İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ BRİFİNG DOSYASI

T.C. BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI Özel Saint Benoit Fransız Lisesi STRATEJİK PLAN İSTANBUL

ARTVİN/MERKEZ. HALK EĞİTİMİ MERKEZİ ve ASO MÜDÜRLÜĞÜ BRİFİNG DOSYASI

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE VE İSTİKLÂL MARŞI

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

Mehmet Âkif Ersoy un Cenk Şarkısı ve Ordunun Duası Şiirlerinde İstiklâl Marşı nın İpuçları

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

MEHMET AKİF ERSOY UN ŞİİRLERİNDE DİNİ MOTİFLER 1. Mustafa KARABULUT 2

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif. Yrd. Doç. Dr. Ömer İNCE 1

SGK BAŞKANI SN. FATİH ACAR IN ŞEHİT AİLELERİ, GAZİLER VE KİMSESİZ ÇOCUKLAR İÇİN DÜZENLENEN İFTAR YEMEĞİ KONUŞMA METNİ

Bu kitapta neler var?

Azrail in Bir Adama Bakması

Bu kitapta neler var?

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

Ortaokul Şiir Birincisi

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü

ÖZLÜCE. Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. ÖZLÜCE İLKOKULU&ORTAOKULU E-DERGİSİ MART-2018 SAYI: 4.

TÜRKİYE'DEKİ MUHTARLAR ANITKABİR'DE BULUŞTU. hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Pazar, 13 Şubat :49 - Son Güncelleme Pazar, 13 Şubat :06

VEFA SADAKAT ŞUBAT-2018

HABAŞ Hamdi Başaran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü YILLIK FAALİYET PLANI

ATATÜRK'E VE DEĞERLİNE SAHİP ÇIKALIM

İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy un Şahsiyetinin Şiire Yansıması Mustafa KARABULUT

BENiM GÜNLÜĞÜM Öğretim Yılı 2. Dönem 3 ve 4. Sınıflar

Değerli Öğretim üyeleri, Pamukkale Üniversitesinin değerli mensupları,

Dua edelim: I.Korintliler 1:30, Efesliler 2:10

1. SINIF MATEMATİK KİTABI 2

SAMİ ÖZEY ŞEHİT BİR MUALLİMİN İBRETLİ HİKAYESİ.. Değerli dostlarım; Çanakkale Savaşı dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir..

tellidetay.wordpress.com

Başkent Üniversitesi nde Mezuniyet Coşkusu

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

KURTULUŞUN 95. YILI COŞKUYLA KUTLANDI

Transkript:

İSTİKLÂL MARŞI NIN AÇIKLAMASI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Mehmet Akif Türk milletine cesaret ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor. Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi Türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz. Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, Hakk a tapan milletimin istiklal! Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zamanki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir. Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir. Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman Türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir bayraktır. Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milleti de özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin en doğal hakkıdır. Çünkü Türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah a inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Şair ben diyor.(ancak kast ettiği mana aslında bizdir Türk milleti adına konuşmaktadır.) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır, hür yaşayacaktır. Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı, zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp, denizleri taşıracaktır güçtedir. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyet! dediğin tek dişi kalmış canavar? Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. 20. asrın başında Avrupa medeniyeti 19.yy. deki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair batıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. Ancak Avrupa mevcut teknik imkânlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır. Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken Mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir. Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va dettiği günler Hakk ın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor. Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaad ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır. Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır. Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır. Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir. Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır. Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin. 1

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli- Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. Allah a şair hitap ediyor. Mehmet Akif in Allah tan tek dileği ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar Türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir. O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizin de ruhları şad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk a tapan, milletimin istiklal! Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır. Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Artık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitlerimizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır. ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ ne diyor: Ey Türk Gençliği! Birinci görevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, ebediyen korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. Gelecekte bile, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, iç ve dış düşmanların olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar, hiç müsait olmayan bir durumda kendini gösterebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yıkmak isteyecek düşmanlar, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir galibiyet elde edebilirler. Zorla ve hile yapılarak kutsal vatanın, bütün temel devlet kurumları teslim alınmış (Siyasi hedef), bütün temel ekonomik işletmeleri ele geçirilmiş (Ekonomik hedef), bütün orduları terhis edilip dağıtılmış (Askeri hedef) ve yurdun her köşesi tamamen işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, ülkede, iktidara sahip olan hükümet ve devlet adamları gaflet ve sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla İş birliği yapabilirler. Millet, yoksulluk ve sıkıntı içinde yenik ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda bulunmaktadır! M. Kemal Atatürk 2

İSTİKLAL MARŞI 'NIN AÇIKLAMASI Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak O, benimdir; o, benim milletimindir ancak! Bu kıtada Mehmet Âkif Türk Milleti ne sesleniyor. Ümit ve güven içeren sözlerinde: Ey Milletimi Yurdumuzun düşmanlar tarafından kuşatılmış olmasına bakarak bayrağımız için endişe etme, korkma. Çünkü bu topraklar üzerindeki en son ocak sönmeden, en son Türk bu uğurda canını vermeden bayrağımıza kimse el uzatamaz. Rengini şehitlerimizin kanından alan ve şafaklarda bir alev gibi dalgalanan bayrağımız milletimin yıldızı ve bağımsızlık sembolüdür. Gökteki yıldıza el sürülemediği gibi, milletimizin yıldızı olan bayrağıma da düşmanlar dokunamaz. O Türk Milleti nindir ve daima öyle kalacaktır Çatma, kurban olayım, çehreni nazlı hilal, Kahraman ırkıma bir gül!.. Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz, dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk a tapan milletimin istiklali. Bu dörtlükte şair bayrağımıza sesleniyor: Uğruna canımı vereyim, ne olur kaşlarını çatma ey hilal kaşlı güzel bayrağım. Neden bize dargın ve azarlar gibi bakıyorsun? Seni, o nazlı nazlı dalgalandığın göklerimizden indirmelerine izin vereceğimizi mi sandın? Kahraman milletim hür yaşamak ve seni hür yaşatmak için çok kan döktü, şu anda da dökmektedir. Sen bize kaş çatarak, uğrunda yapılan bu fedakarlıkları hiçe sayarsan, dökülen kanlarımız sana helal olmaz. Doğruluk ve adalet için çalışan, Allah a inanarak ona kulluk eden. İstiklal uğruna canını veren milletimin hakkı bağımsızlıktır, hürriyettir. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım; Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Mehmet Âkif bu kıtada hürriyet kavramını işliyor. Ben kelimesi ile Türk Milleti ni kastediyor ve: Ben, yaratıldığı günden beri hür yaşamış bir milletim, bundan sonra da hür olarak yaşayacağım. Beni esir edeceğini düşünenler ancak aklını kaçırmış olanlardır. Onların bu çılgınca düşüncelerine şaşarım. Çünkü ben,şimdiye kadar hiç esir olmadım. Hürriyeti elimden almak isteyen olursa kükremiş bir sel gibi coşar, önüme çıkan engelleri çiğner geçerim. Bu uğurda dağları parçalar, uçsuz bucaksız denizlere bire sığmam, yine taşarım. Garb ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyyet! dediğin tek dişi kalmış canavar! Bu kıtada Mehmet Âkif sömürgeci, saldırgan batıya çatmakta, medeniyet adı altındaki saldırgan tutumunu kınamaktadır: Batı ordularının en modern silahlarla, tank ve toplarla, tıpkı çelikten bir duvar gibi üzerimize yürümesi bizim için önemli değildir.türk Milleti nin öyle bir iman gücü, şehitlik inancı vardır ki, o imanlı göğüslerin her biri bir kale gibidir. Bu imanlı göğüsler karşısında en modern silahlar etkisiz kalır, hepsi yok olur, parçalanır. Onların homurtuları, ulumaları da seni korkutmasın. Medeniyet maskesi takarak etrafa saldıran, zayıfları ezen ve sömüren bir canavar, bizim imanlı göğsümüze en ufak bir korku veremez. Zaten Medeniyet adı altında yapılan bu vahşiliklerden sonra onun gerçek canavar yüzü ortaya çıkmıştır. O canavarın tek dişi kalmıştır, bize asla zarar veremez. Arkadaş! Yurdumu alçaklara uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va dettiği günler Hakk ın... Kim bilir, belki yarın... belki yarından da yakın. Bu kıtada Mehmet Âkif Türk Milleti ne, onun kahraman askerlerine ümit ve kararlılık aşılıyor ve: Arkadaş! Alçakların yurduma girmesine kesinlikle izin verme! Yurduna saldıran düşmana gövdeni siper et! Onlarla ölünceye kadar savaş! Onların utanmazca saldırılarına karşı dur! Cenab-ı Hak mutlaka sana yardım edecektir. Çünkü Allah, sabreden ve korkmadan, Hak yolunda savaşan mü minlere zafer vereceğini Kuran-ı Kerim de va d etmiştir. Allah ın bu yardımı belki yarın, belki yarından da kısa zamanda ortaya çıkacaktır ve düşman perişan edilecektir. Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı. Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. 6.kıtada kutsal vatan ve vatan toprağı ele alınmakta, Mehmet Âkif gençlere, üzerinde yaşadıkları toprakların değerini ve özelliğini iyi bilmeleri gerektiğini anlatmaktadır: 3

Bastığın yerleri (toprak) deyip geçme! Geçmişini iyi öğren! Çünkü bu vatan toprakları, uğruna şehit düşenlerin kefensiz olarak gömüldükleri, her karışında bir şehit kanı olan kutsal topraklardır. Sen ki; dini, vatanı uğruna canını vererek, Allah katında makamların en yücesi olan şehit lik mertebesine ulaşmış bir babanın oğlusun. Vatanına gereken değeri vermez, onu atalarının koruduğu gibi korumazsan, ataların incinir, üzülür. Bu cennet vatanı her ne pahasına olursa olsun korumalı, dünyaları da alsan bu yurdun bir karış toprağını bile vermemelisin. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. İstiklal Marşı nın 7.kıtasında Mehmet Âkif vatan sevgisini, vatan toprağının özelliğini ve Türk Vatanı nın yüceliğini, şöyle anlatmaktadır: Bu cennet vatan uğruna canını vermeyecek olan kim var? İşte herkes vatanı uğruna canını vermek için hazır bekliyor. Şimdiye kadar bu uğurda o kadar çok yiğit canını verdi ki: bir karış toprakta bir şehit yatmaktadır. Toprağı sıksan, şehitlerin kanı fışkıracak kadar çok şehit verilmiştir. Allah canımı, canım kadar sevdiğim şeyleri, bütün varımı, yoğumu alsın; yeter ki beni bu vatanımdan ayrı ve uzak bırakmasın. olan bu ezanlar yurdumun her köşesinde okunsun. Milletim kıyamete kadar hür yaşasın. O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım; Her cerihamda, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi terden na-şım! O zaman yükselerek Arş a değer, belki başım. O zaman (camilere düşman ayağının basmadığı, ezan seslerinin yurdun her köşesinde duyulduğu zaman) yeryüzünde bir mezar taşım varsa, sevinç ve mutluluktan mezar taşım bile çoşkunlukla secdeye kapanacaktır. Milletimin hür olduğunu görmenin ve şehitlik makamına ermenin kıvancı ile sevinç göz yaşlarım, savaşta aldığım yaralardan boşanır. Cesedim, cisimsiz bir ruh gibi göklere çıkar ve o kadar yükselir ki, belki göğün en yüksek katı olan Arş a (Allah ın yüce katına) ulaşır. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Edebiyyen sana yok, ırkıma yaok izmihlal. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk a tapan, Milletimin istiklal. Ruhumun senden, ilahi şudur ancak emeli: Değmesin ma bedimin göğsüne na-mahrem eli; Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. 8.kıtada Mehmet Âkif, din ve vatan uğruna şehit olanların ruhlarına tercüman olmakta, onların: Yüce Allah ım! Ruhumun senden dileği şudur: Uğruna canımızı verdiğimiz yurdumuza düşmanlar girmesin, camilerime yabancılar el sürmesin! Bu mabetlerde okunan ezanlardaki şahadetler ki: Eşhedü enla ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden resulullah Kelimeleri Türk Milleti nin müslümanlığının ve bağımsızlığının ilk şartı ve temelidir. Hürriyet sembolü Büyük vatan şairi Mehmet Âkif İstiklal Marşı nın son kıtasında tekrar şanlı bayrağamıza hitap etmekte ve: Şanlı bayrağım! Sen de artık şafaklar gibi al renginle, göklerimde hür ve mesut olarak dalgalan. Sabah şafağının ardından görülen aydınlık gibi, Türk Milleti de bu sıkıntılı ve karanlık günlerden sonra aydınlığa kavuşacaktır. Uğruna dökülen kanlarımızın hepsi sana helal olsun. Artık Türk Milleti nin yok olması, dağılması diye bir şey abediyyen söz konusu olamaz. Çünkü; daima hür yaşamış olan, daima tek olan Allah a inanan ve ona kulluk eden, daima vatanı uğruna çalışan ve çarpışan milletimin hürriyet ve istiklal her zaman hakkıdır. 4

İSTİKLAL MARŞI NIN AÇIKLAMASI İstiklal Marşı nın son kıt ası hariç diğer kıt aları işgal dönemini anlatır. Bu nedenle bu kıt alarda; ümit, teşvik, öğüt gibi milli hisleri güçlendirecek unsurlar vardır. Son kıt ada, işgalden kurtuluş ve zafere ulaşmış olmanın verdiği coşku ve gurur aktarılır. 1. KIT A 1.MISRA: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; İstiklal Marşı Korkma! sözüyle başlar. Türk milletine Endişen yersiz.. mesajı verilir. Türk milleti endişe içindedir. Tutunacak dal aramaktadır. Çünkü işgal altındadır. Uzun süren savaşlar nedeniyle yetişmiş asker( Sadece Çanakkale de verdiğimiz şehitleri bile düşünürsek ), silah, cephane, yiyecek, giyecek ve baş(lider) sıkıntısı çekmektedir. Tüm bunların yanında morali çökmüştür. İşgalin verdiği acı onun endişesini artırmaktadır. En büyük korkusu, bağımsızlığını kaybetmektir. Şair burada Türk ulusuna ümit vermektedir. Al sancak sönmez. diye kurallı bir cümle oluşturduğumuzda, sönmez sözü nedeniyle Türk Bayrağı nın yanan bir aleve( renginden ve dalgalanışından) benzetildiğini ve bu alevin sönmeyeceğini anlayabiliriz Türk Bayrağı yanan bir alev gibi alacakaranlığı aydınlatmaya devam edecektir. Neden alacakaranlık dedik? Şafak sözcüğü Arapçada güneşin batmak üzere olduğu an anlamına gelir. Türkçede ise tam tersi, doğmak üzere olduğu andır.( bkz. Kamus-ı Türki ) Şair İstiklal Marşı nın 1. kıt asındaki şafak ı Arapça anlamıyla; son kıt asındaki şafak ı ise Türkçedeki anlamıyla kullanmıştır. Neden 1. kıt ada güneşin batışı anlamına gelir? Çünkü burada Türk devleti işgalden dolayı; batmak üzere olan güneşe benzetilmiştir. Türk devleti güneş le; bu devletin içinde bulunduğu hal de şafak la özdeşleştirilmiştir. Alev karanlığı aydınlatır. Alev (yani Türk Bayrağı) eskisi gibi güçlü dalgalanmamaktadır; bu nedenle yüzen sözcüğü kullanılır. Alev güçlü yanıyor olsaydı dalgalanırdı( bkz. 10. kıt a). Şair aslında şunu söyler. Endişelerinde haklısın; her şey kötü görünüyor: Ama korkma, Türk bağımsızlığının sembolü olan bu bayrak asla gönderden inmeyecektir. 2.MISRA: Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Bu mısrada da şair, sönmek sözcüğünü rastlantı olarak kullanmamıştır. En son ocak sönmeden( burada ocağı sönmek deyimi kullanılmıştır.) yani ocağı temsilen aile; yok olmadan dağılmadan, ya da başsız kalmadan Türk milleti yok olmaz denmiştir. Ocağı tütmek deyimi de aynı cümlede yer almaktadır. Yani yaşamını sürdürebilecek durumda olmak. Toparlarsak, Son aile, son kişi yok olana kadar ümidini kaybetme; çünkü tümüyle yok edilmeden bu millet esir alınamaz denmiştir. 3.MISRA: O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O zamiri Türk Bayrağı nı işaret eder. Bu mısrada Yıldızı parlamak deyimi kullanılmıştır. Bu deyimin anlamı; bulunduğu durumdan çok daha iyi bir duruma gelmek, herkes tarafından tanınmak, ün kazanmak, takdir edilmek vb. dir. Türk Bayrağı nda bulunan yıldıza da atıf yapılmıştır. Buradaki yıldız, Türk milletinin geleceği(istikbali ) anlamındadır. Şair sonuç olarak Türk milletine öyle der: Türk milletinin geleceği, bayrağında bulunan yıldız gibi hep parlak ve şanslı olacaktır. 4. MISRA: O benimdir, o benim milletimindir ancak. O zamiri yine Türk Bayrağı yerine kullanılmıştır. Bu mısrada açık olarak kastedildiği gibi; her bağımsız milletin, bu bağımsızlığı simgeleyen bayrağı vardır. Ve hiçbir millet bir başka ulusun bayrağına özenmez. Türk milletinin bayrağı da sadece Türk milletine aittir. 2. KIT A 1.MISRA: Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Bu kıt ada ve mısrada Türk Bayrağı kişileştirilmiştir. Yani bayrak bir insana benzetilmiştir. Hem de hilal kaşlı, güzel, nazlı bir sevgiliye Bu sevgili bir genç kızdır. Ancak yüzünü ve hilal kaşlarını çatmıştır. Sanki olan bitenden hoşnut değildir. İstedikleri, bekledikleri olmadı diye naz yapmaktadır. 5

Elbette şair burada benzetme ve kişileştirme gibi san atları kullanarak şiiri süsleme yoluna gitmiştir. Bu tarz süslemeleri şiirin bütününde görmek mümkündür. Şair ümitsiz ve endişeli bulduğu Türk milletine bu yolla yalvarmakta ( Kurban olayım ), onlara ümit vermektedir. 2. MISRA: Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celal? Şair kişileştirmeye devam ediyor ve bayrakla konuşmayı sürdürüyor. Türk milleti kahramandır. Türk ırkı kahramandır. Böyle bir ırka yüzünü asamazsın, gülmelisin. Bu öfken, bu hiddetin niye? Bu mısralarda şair ümidini kaybetmek üzere olanlara kızıyor ve onlara Türk milletinin geçmişini hatırlatarak; kendilerine gelmelerini istiyor. Nitekim Kurtuluş Savaşı öncesi ümidini kaybedip Bazı ülkelerin mandalığını kabul edelim diyenler çıkmıştır bu milletten ve yönetenlerden Şair bir bakıma onlara olan kırgınlığını dile getiriyor. Şair kişileştirmeye devam ediyor ve bayrakla konuşmayı sürdürüyor. Türk milleti kahramandır. Türk ırkı kahramandır. Böyle bir ırka yüzünü asamazsın, gülmelisin. Bu öfken, bu hiddetin niye? Bu mısralarda şair ümidini kaybetmek üzere olanlara kızıyor ve onlara Türk milletinin geçmişini hatırlatarak; kendilerine gelmelerini istiyor. Nitekim Kurtuluş Savaşı öncesi ümidini kaybedip Bazı ülkelerin mandalığını kabul edelim diyenler çıkmıştır bu milletten ve yönetenlerden Şair bir bakıma onlara olan kırgınlığını dile getiriyor. 3.MISRA: Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal Türk milleti asırlar boyu savaşlarda niye kanını döktü? Niye canını verdi? Bağımsızlığını sürdürmek ve bağımsızlığının sembolü olan bayrağını tüm dünyada güçlü bir biçimde dalgalandırmak için Hiç kimse canını bir hiç uğruna vermez. Canını bağımsızlık uğruna, özgürlük uğruna düşünmeden verenler sonunda bu milletin ümitsizliğe kapıldığını görürlerse haklarını helal ederler mi? Üstelik can hakkını Bunun bedeli ancak aynı biçimde can verilerek ödenir. 4. MISRA: Hakkıdır, Hakk a tapan milletimin istiklal! İslami inanca göre Allah ; Allah, vatan, millet, adalet, insanlık adına canını vermeyi helal saymıştır. Bu uğurda can vermeye hazır olanlara ya da mücadele edenlere; korkmamalarını, eninde sonunda isteklerine kavuşacaklarını; çünkü Allah ın onlarla beraber olduğunu müjdelemiştir. Buna inanan Türk milletinin, bağımsızlık hakkıdır. Bu mutlaka olacaktır. 3. KIT A 1 MISRA: Ben ezelden beridir, hür yaşadım, hür yaşarım. Bu mısrada şair Türk milletinin başlangıcı olmayan geçmiş zamandan beri bağımsız ve özgür yaşadığını hatırlatır. Daha sonraki mısralardan da anlaşılacağı üzere Türklerin ana yurdu Orta Asya dan çıkışları ve dünyaya yayılışları bu kıt anın ana konusudur. 2.MISRA: Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Bu mısrada da Türk ün öz güvenine vurgu yapılmaktadır. Öyle ki, tüm dünyanın bildiği bir gerçek vardır; Türk esir alınamaz. Bunu bildiği halde Türk ü esir almayı düşünen olsa olsa bir delidir. Hem de aşırı, ölçüsü olmayan bir akılsızdır. Bu milleti esir almayı düşünen biri çıkarsa şaşarım. Çünkü böyle bir şeyin olması imkânsızdır. 3.MISRA: Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım, Bent suyu kontrol altına almak için yapılan set anlamına geldiği gibi kendi tesir ve emri altına alma anlamına da gelir. Bu mısrada her ikisi de kastedilmiştir. Türk akınları çok güçlü akan suya(sele) benzetilerek, Türk ün önüne hiçbir engel konulamayacağını; eğer konulursa bu milletin onu aşıp geçeceğini söylemektedir. Nitekim coğrafi yönden de düşünürsek; Türkler her türlü engeli aşarak Anadolu ya ulaşmışlardır. 4.MISRA: Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. İşte bu mısrada açıkça Ergenekon Destanı na atıf vardır. Bu destana göre Türkler yurtları dar gelince etraflarını çeviren dağları eriterek, delerek çıkmışlar ( bkz. Ergenekon Destanı) ve Avrupa içlerine kadar yayılmışlardır. Ayrıca bu göç sırasında büyük denizleri, dağları gerçek manada da geçmişlerdir. Türk akıncıları, sel gibi her engeli geçerek ilerlemiştir. Tüm bunları bilmez mi ki bu çılgınlar beni esir alabileceğini düşünürler. 6

4. KIT A: 1.MISRA: Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Garp batı ülkeleri yerine kullanılmış bir sözcüktür. Batı ülkelerinden kasıt da işgal güçleridir. Batı ülkelerinin görülebilen her yerini, etrafını çelik zırhlı duvar( yani teknik açıdan gelişmiş silah, top, tüfek vb.) sarmış olabilir. Burada anlatılmak istenen batılı ülkelerin silah ve cephanesinin bizimkinden çok üstün durumda olmasıdır. 2.MISRA: Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Onların topları, silahları, gemileri, uçakları vb. varsa benim de Allah a inanan ve şehit olmayı korkusuzca bekleyen ( yani yüreğimden geçenler gibi düşünen) sınırlarım ( daha doğrusu sınırımı koruyan askerim) var. 3.MISRA: Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Ulusun derken ulumak- yani yabani hayvanın bağırması sonraki mısrada sözü edilen canavarın bağırması kastedilmiştir. Canavar, işgal güçleridir. Bu güçlerin silahlarının sesi de canavarın ulumasına benzetilmiştir. Türk milletine Endişe etme, canavarın silahlarından korkma. Bizim Allah a olan inancımız onun gelişmiş silahlarından daha güçlüdür. diyor. Bizim imanımız, bağımsızlığa olan inancımızı bu teknik üstünlük yok edemez 4.MISRA: Medeniyet! dediğin tek dişi kalmış canavar? Elbette bu mısra bir önceki mısra yla birlikte açıklanmalıdır. Batılı ülkeler medeni ülkeler olarak bilinir. Oysa onlar medeni değil, dişine bilediklerini ısıran canavarlardır. Bizi de çok ısırmaya kalktılar. En son Çanakkale Savaşında Ancak biz onların dişlerini bir bir söktük. Şimdi tek dişleri ( yani saldırmak için son hamleleri) kaldı. Ondan da korkmuyoruz. 5. KIT A 1.MISRA: Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Buradaki sesleniş Türk halkınadır. Türk halkının, Türk insanının vatan topraklarına düşmanı sokmamasını istiyor. Alçak yaradılışı ve soyu aşağı, soysuz anlamına gelir Şair batılı devletleri alçaklar olarak görüyor. 2.MISRA: Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Şair Türk milletine öğütlerini sürdürüyor. Bu mısrada geçen hayâsız sözcüğünün anlamı; utanma duygusu olmayan, namussuz, edepsizdir. Bir üst mısrada yurdumuza saldıran düşmanı alçaklar olarak adlandıran şair, bu kez onların saldırılarını da yüzsüzce, arlanmadan yapılan hareket olarak görüyor ve bu saldırının durdurulması için elinde hiçbir güç olmasa da saldır ve gövdeni kalkan olarak kullan ( kısacası öldürmek için öl) diyor. 3.MISRA: Doğacaktır sana va dettiği günler Hakk ın, Bu mısrada İslam ın kutsal kitabına atıf vardır. Allah Kur an-ı Kerim de mazlum olan, inanan, mücadele eden kavimlerin(milletlerin) eninde sonunda zafere ulaşacağını müjdeler. Allah va dettiğini mutlaka yapar. Öyleyse bu millet eninde sonunda zafere ulaşacaktır. 4.MISRA: Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın. Bu mısra bir önceki dizeyle birlikte düşünülmelidir. Allah ın va dettiği günler, yani bağımsızlığa kavuşma mutlaka gerçekleşecektir. Bu yakın bir zamanda da olabilir, daha uzun bir zamanda da; ama sen bunları düşünmeden mücadeleni sürdür. 6. KIT A 7

1.MISRA: Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı; Özgürken insan, üstünde yaşadığı toprakların kıymetini bilmez. Şair de tüm bu acılara tanık olmayan nesle seslenerek; onlara Topraklarının değerini bil. öğüdü veriyor. Bilmesi için de tanımasını ( yani araştırmasını, düşünmesini)istiyor. 2.MISRA: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Yıllarca süren savaşlar nedeniyle çok şehit verdik. İslami inanca göre şehitler kanlarıyla, yıkanmadan, oldukları gibi gömülürler. Bu nedenle ya da savaşlar sırasında ölenlere mezar kazma, dini vecibeleri uygulayarak gömme zamanı olmaz. Çoğunlukla toplu gömülürler. Bu yüzden kefenleri yoktur. anlamlarını kasteden şair, şiirin bu bölümünde toprak altında yatan şehitlerimizi unutmamamız gerektiğini dile getiriyor. 3.MISRA: Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı; Bugün bile dedelerimizi araştırsak, hepimizin soyunda bir şehide rastlarız. Bu toprakların çocukları şehit dedelerinin torunlarıdır. Bu nedenle dedelerimizi, atalarımızı incitmek istemiyorsak; geçmişi öğrenmeli, unutmamalı ve nemelazımcı olmamalıyız. Bu toprakların nasıl kazanıldığını düşünmeden adım atmamalıyız. Yapacağımız her işte, o şehitlerin hoşnut olup olmayacağını düşünmeliyiz. Topraklarımızı satmamalıyız. 4.MISRA: Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Bu kıt ada bir bütünlük vardır. Yaşadığın toprakları alelade bir toprak parçası gibi düşünürsen, onu menfaat uğruna rahatlıkla verebilirsin. Ama bu topraklar hiçbir maddi değere karşılık olamaz. Çünkü onlara, karşılıksız can verilerek sahip olunmuştur. Bu mısrada geçen cennet vatan benzetmesinin nedeni de yine şehitlerle ilgilidir. Biz biliriz ki şehitler cennettedir ve öldüklerinden habersizdirler. Öyleyse bunca şehit barındıran topraklar olsa olsa cennet tir. 7. KIT A 1.MISRA: Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Aslında bunca şehidi barındıran ve bu dünyanın cenneti olan bu topraklar için herkes canını feda eder. Bunun aksi mümkün değildir.( Şair burada da millete güven vermeye devam ediyor) 2.MISRA: Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Öyle ki, toprağı sıksan şehit fışkırır. Yani bu toprakların her karışında bir şehit yatıyor olabilir. 3.MISRA: Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda. Allah, benim canımı, sevdiğimi, neyim var neyim yoksa bütün malımı alsın ama 4.MISRA: Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ama yeter ki beni vatanımdan ayrı(cüda) koymasın. 8. KIT A 1.MISRA: Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli: Önceki kıt ada olduğu gibi bu kıt ada da Allah a yakarış vardır. Rabbim, bu şehit ruhunun senden istediği şey şudur. ( Şair burada kendini vatanı için ölen şehidin yerine koyar ve ondan istekte bulunur.) 2.MISRA: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Namahrem sözcüğü burada yabancı, el anlamındadır. Mabet ise ibadet edilen yerdir. El değmek ise bozmak, kıymetini bilmemek anlamlarına gelir. Şair, camilerin Müslüman olmayanların eline geçmemesini istiyor. 8

3.MISRA: Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli- Ezan, Allahü ekber ( Allah büyüktür, ona bir şey lazım değildir. İbadet edilmeye Ondan başka kimsenin hakkı olmadığına inanırım) diye başlar ve şöyle devam eder Hiçbir şey Ona benzemez. Muhammed Onun peygamberidir. Allah a ancak onun( Muhammed in ) bildirdiği, gösterdiği ibadetlerin yaraşır olduğuna inanırım diye devam eder. Yani ezanlardaki şahadet ( bir şeyin doğruluğuna ve gerekliliğine inanma) aslında İslam dininin temelidir, önde gelen şartıdır. Öyleyse okunan ezanlarda söylenenler, inanılan İslam dininin özüdür, aslıdır. 4.MISRA: Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. Dinin temeli olan sözlerin seslendirildiği bu ezanlar, sonsuza kadar yurdumda söylenmelidir. İslami bir ülkede ezan okunuyor olması, o ülkenin bağımsızlığının da bir kanıtıdır. 9. KIT A 1.MISRA: O zaman vecd ile bin secde eder varsa- taşım, Şair bu kıt ada kendini bir şehit yerine koyuyor. Yukarıda saydıklarım gerçekleşirse, eğer mezarım ve mezar taşım varsa ( şehitlerimizin çoğu savaş şartları nedeniyle mezarsızdır. Olduklara yere gömülmüşlerdir. Bu nedenle mezar taşları yoktur.) ; ilahi aşka dalarak kendinden geçmiş bir durumda, sevinçle secde eder.( Bu secde aslında Allah a şükür secdesidir. 2.MISRA: Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Bir önceki mısraya bağlı olarak, şair burada da kendini şehitlerin yerine koyuyor. Şehitlerin ölümü ceriha( yara ) alarak olduğu için; şair ölen şehitlerin yaralarından bile kan boşalacağını söylüyor. Ki bu kanlar mübarek kanlardır. 3.MISRA: Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na şım; Kılıfından ( giysisinden) çıkmış ruh gibi, cenazem( ölü bedeni ) mezarından fışkırır. Fışkırır sözü bize mahşer gününü hatırlatmaktadır. 4.MISRA: O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Yerden yükselen cenazem, mutluluğundan o kadar yükseğe çıkar ki belki başım arşa Allah ın 9. kat gökte bulunduğu kabul edilen yeri ) kadar değer. (İslami inanca göre şehitler Allah a en yakın mertebede ve öldüklerinden habersiz hesap gününü beklerler. ) 10. KIT A 1.MISRA: Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! 2.dörtlükteki nazlı hilalin yerini şimdi şanlı hilal almıştır. Çünkü bu kıt ada zaferin kazanılmasından sonraki duygular aktarılmaktadır. Burada sözü edilen şafak güneşin doğmak üzere olduğu anki aydınlıktır. Çünkü yeni kurulan Türk devleti güneş gibi doğmaktadır. Türk Bayrağı da yeni Türkiye Cumhuriyeti nin bağımsızlığının sembolü olarak şanla dalgalanmaktadır. 2.MISRA: Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Bağımsızlık kazanıldığına göre dökülen kanlar, yitirilen canlar boşuna değildir. Bu dökülen kanlarını helal etmişlerdir. nedenle, şehitler 3.MISRA: Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal; Bundan sonra, sonsuza kadar Türk milletine ve Türk Bayrağı na ezilme, yok olma, tasa yoktur. 4.MISRA: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; 9

Uğruna bunca kan dökülen ve hep gönderde kalmayı( yani hür olmayı) başarmış bu bayrağın, bağımsızca dalgalanmak hakkıdır. 5.MISRA: Hakkıdır, Hakk a tapan, milletimin istiklal! Allah tan başka kimseye kul olmayan bu milletin de bağımsızlık hakkıdır. NOT: İstiklal Marşı mızın sözleri günümüz dünyasında da önemini sürdürmektedir. Gizli ve açık savaşların, işgallerin, haksızlıkların bitmediği günümüzde bağımsızlığını kaybeden ulusların, medeni denilen ülkelerce nasıl işgal edildiğini görmekteyiz. Bana göre bu sonsuza kadar böyle sürüp gidecektir. Öyleyse uyanık ve güçlü olmak zorundayız. İstiklal Marşı mızı da sık sık okuyarak dünden aldığımız dersle bugünümüze ışık tutmalıyız. Şairimiz Mehmet Akif Ersoy un da dediği gibi, Allah bir daha bu ülkenin evlatlarına yeni bir istiklal marşı yazmak zorunda bırakmasın. MİLLÎ MARŞ VE EDEBÎ METİN OLARAK İSTİKLÂL MARŞI Günümüze kadar gelen tarihî bilgilerin ışığında, Türk millî marşı yarışmasına 724 şiirin katılmış olduğunu biliyoruz. Bu şiirlerini tamamını ihtiva eden bir dosya maalesef mevcut değil. Yalnız bunlar arasında bir heyetin seçerek Meclis e takdim ettiği yedi şiirden biri o sırada kabul edilmiş olsaydı yalnız zayıf bir millî marşımız olmakla kalmıyacak, aynı zamanda, belki Türkçe nin en güzel şiirlerinden birine sahip olamayacaktık. Birinci Büyük Millet Meclisi hükümetinin Maarif Vekili Hamdullah Suphi de bizim şimdiki endişemizi o günden hissetmiş olmalıydı ki araya aracılar sokarak Mehmed Akif Bey in yarışmaya mutlaka katılmasının teminini ısrarla istemiştir. Aradaki para mükâfatının kaldırılması şartıyla yarışmaya katılan Mehmed Akif in İstiklâl Marşı nı tamamlayıp Maarif Vekâletine gönderdiği, fakat henüz sonuç alınmadığı günlerde manzume ilk defa Sebilürreşad dergisinde çıkar. Şiirin baş tarafında bir ithaf vardır: Kahraman Ordumuza. İstiklâl Marşı nı okurken ve dinlerken bu ithafın değerini ve önemini hatırdan çıkarmamak lâzımdır. O kahraman ordu ki, marşın yazıldığı çetin mücadele yıllarında kadın erkek her ferdiyle bütün bir milletin kendisiydi. Demek ki Kahraman Ordumuza ithafı, aynı zamanda Kahraman Milletimize manasını da taşımaktaydı. Şimdi, Mehmed Akif in İstiklâl Marşı nı Safahat a niçin koydurmadığı ve O benim değil, milletimindir dediği üzerinde biraz daha durabiliriz. Akif in bu sözünün gerçek manası sadece bu şiiri, her ferdi kahraman birer nefer olan millete ithaf etmiş olmaktan mı ibarettir? Yoksa O benim değil, milletimindir demesinin başka bir anlamı mı vardır? Dünyada millî marşların güfteleri, bir şairin kaleminin mahsûlü olmakla beraber, onu benimseyecek, yıllarca, yüzyıllarca dilinden düşürmeyecek olan milletin de karakterini aksettirmek gibi bir özelliği beraberinde taşırlar. Bu bakımdan birçok millî marş şairinin adı çok defa unutulur; bir milletin kuruluşunda, tarihi bilinmeyen devirlerde teşekkül eden destanlar gibi anonimleşir. Millî marş tabiri, bu özellikleri taşıyan şiirlerin bütün dünyada yaygın olan ortak adıdır. Bazı millî marşların ayrıca isimleri de vardır. Bu isimler o milletin bir vasfını veya marşın yazıldığı, kabul edildiği sıradaki olağanüstü bir hadiseyi işaret eder. Bizim millî marşımızın, dünya millî marşları arasında ayrı bir yeri vardır. Millî marşımızın adı İstiklâl dir. Bu kavram milletimizin çok önemli bir karakterini belirtmektedir. Tarihler, bilinen en eski çağlardan günümüze kadar Türklerin on altı, elli veya yüz küsur devlet kurmuş olduğunu yazarlar. Bu sayının azlığı veya çokluğu, devlet tarifinin farklılığından kaynaklanmaktadır ve pek de önemli değildir. Asıl önemli olan, milletimizin tarihinde, hiçbir devirde devletsiz bulunmadığıdır. Yazılı en eski Türkçe metinlerden olan Orhun Kitabeleri nde de sık sık vurgulanan, Türk milletinin hür ve müstakil yaşamaya alışmış olmasıdır. Akif in Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım Yırtarım dağları, enginlere sığmaz, taşarım mısralarında Türk milletinin tarihinin bilinen en eski devirlerinden gelen bu değişmez karakterine işaret vardır. 10

Devletin çeşitli tarifleri varsa da bütün bu tariflerin içinde değişmeyen ve her zaman var olan unsur, istiklâldir. Millî marşımız, milletimizin işte bu hiç değişmeyen karakterinin yakın çağdaki tezahürü olan bir mücadelenin içinden çıkmıştır. Yirminci yüzyıl başlarında, istiklâline sahip yegâne Türk birliği Osmanlı Devleti ydi. Hatta bağımsız yegâne İslâm devleti de Osmanlıydı. Millî marşımız, işte bu devletin, adına medeniyet denilen tek dişi kalmış bir canavar tarafından yok edilme niyet ve teşebbüslerine karşı verilmiş bir kavganın içinden doğmuştur. Onun için adı İstiklâl Marşı dır. Onun için manzume İstiklâl le başlar ve İstiklâl le biter. Ayrıca şiirin başka kıtalarında, başka mısralarında İstiklâl kelimesi geçmese de zikredilmemiş bir istiklâl değişik motiflerle kendini hissettirir: Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak mısraında olduğu gibi. Çünkü sancak da aslında bir milletin istiklâlinin sembolüdür. Marşımızın bu ilk mısraında da bayrak, istiklâlin sembolü olarak, hiç sönmeyeceği müjdesiyle birlikte gelir. Hem de Korkma! haykırışıyla zihinleri, gönülleri, yürekleri bir çığlık halinde doldurarak. Bestelenmiş iki kıtasının sonunda ve bütün manzumenin sonunda tekrarlanan mısra Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklâl dir. Bu mısralarda milletimizin iki mühim karakteri bir arada belirtilmiştir. Biri, biraz önce belirttiğim, hiçbir devirde kaybetmediği istiklâlin onun hakkı olduğu. İkinci ise bu hakkın, istiklâl hakkının, iman duygusuyla beraber doğuşudur. İman duygusunu son mısradaki ikinci Hak kelimesinden çıkarıyoruz. Bu Hak, Allah manasındadır. Böylece millî marşımızda milletimizin dinî ve millî karakteri birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak ifade edilmiş olmaktadır. Görüldüğü gibi, millî marşımızın adı tesadüfî değildir. Hatta yazıldığı yıllardaki şartları düşünerek, sadece şairinin ümit ve temennisinden de ibaret olmadığı söyleyelim. Hak kelimesinin dilimizde kullanılış manalarıyla sanat halinde ifade edilmiş bir gerçeğin ta kendisidir. Millî marş güftelerinin bir özelliği de, içinden çıktığı milletin yaşadığı olağanüstü bir hali, bilhassa büyük felâketli zamanları, bunların arkasındaki büyük ümitleri ve zaferleri aksettirmesidir. Meselenin herkesçe bilinen tarihî teferruatı üzerinde durmaya gerek görmüyorum. Bir millî marş güftesi yazılmasının Akif e teklifi ile İstiklâl Marşı nın Büyük Millet Meclisi nce kabulü tarihleri, 1920 Aralık ayı ile 1921 Mart ı arasına rastlamaktadır. Bu tarihler İstiklâl Mücadelelerinin en kritik aylarıdır. Millî Marşımızın, Korkma! hitabıyla başlaması, iyi niyetli olmayan bazı itirazlara sebep olmuştur. Aslında Akif in, şiirine bu hitapla başlaması çok manidardır. Yalnız dönemin şartlarını çok iyi bilmek gerekir. Batılı devletlerin silâhlandırdığı Yunanlıların Anadolu içlerine yürümesi, Birinci İnönü Muharebesi, iç isyanlar ve bunların bastırılması gibi olayların vuku bulduğu zamanlardır. Meclis ve onunla beraber bütün bir Türk milleti korku, ümit, ümitsizlik, zafer ve sevinç haberlerini, duygularını, heyecanlarını arka arkaya ve birbirine karışmış halde yaşıyordu. İşte bu yeis günlerinde Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak hitabıyla başlayan ve Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl mısraıyla devam eden İstiklâl Marşı doğmaktadır. Millî Marşımızın Korkma! diye başlaması boşuna değildir. Ümitsizliğin, inanç yokluğundan geldiğini haber veren bir dinin mensubu olan Türk milleti, bu manzume ile var olma azmini, imanını, iradesini yeniden bulmuştur. Onun için İstiklâl Marşı, bir milletin ölümkalım çağının destanıdır. Millî Mücadele nin ne gibi zor hatta başarılması imkânsız gibi görünen şartlar altında yapıldığı malûmdur. Adına medeniyet denilen ve her türlü teknik donanımı haiz düşmanın, en güçlü ve yeni silâhlarla saldırarak yağma etmek istediği bir vatanda Türk milletinin güvendiği en önemli silâh imanıdır. Bu imanı hem dinî manada vatan için şehadet inancına, hem millî manada kendine güven olarak düşünebiliriz. Millî Mücadele nin kazanılmasında Türk milletinin istiklâline düşkün bir millet olması yanında, sadakatle bağlı olduğu dinî inançların rolü unutulmamalıdır. Milletinin sinesindeki bu gücü bilen Mehmed Akif ona bu tarafıyla seslenmektedir: Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar Nihayet millî marşların üçüncü bir hususiyeti olarak, anonim karakteri taşıması meselesine geliyorum. Yani tıpkı destanlar gibi, milletçe yaşanmış, milletçe yaratılmış, sahibi bilinmeyen anonim karakterde bir şiir olması. İstiklâl Marşı anonim bir şiir değildir. Ancak Akif in, bu marş için açılmış yarışmaya ne şartlar altında katıldığını, yahut katılmayıp ısrar üzerine sonradan ne şartlar altında şiirini gönderdiğini biliyoruz. Akif in bu yarışmaya katılmamasındaki felsefesi açıktır: Millî marş güftesi ısmarlama olmaz. Ve marşın yazılmasından dolayı da para gibi hasis bir menfaat kabul edilemez. Yarışmaya katılan yüzlerce şiirin beğenilmemesi, bir milleti temsil edecek, onun karakterinin sembolü olacak değerde bulunmaması, Akif in haklı olduğunu göstermiştir. Her iki şart da Akif in isteği üzerine kaldırılır. Yani şiir ne yarışma için ısmarlanmış olacak, ne de karşılığında para verilecektir. Akif in şiiri zaten ısmarlama değildi. O çetin günlerde, yarışmadan çok önce tamamen samimi duygularıyla zaman zaman yazdığı birçok mısraını parça parça dostlarına okuyordu. Daha sonra Maarif Vekili nin ısrarı ve dostlarının aracılığıyla yarışmaya katılmayı kabul eden Mehmed Akif, o zaman, ikamet ettiği mütevazi Taceddin Dergâhı nın odasında 11

iç sükûnetine çekildi. O uhrevî hava içinde milletinin azmiyle, iradesiyle kendi sanatını birleştirdi. Âdeta ruhunun vahyini duyarak taşa geçirircesine şiirini tamamladı. Mehmed Akif in bütün Safahat ında, içinde yaşadığı topluma yabancı kalmadığını, onun dertleriyle nasıl hemdert olduğunu biliyoruz. Fakat hiçbir şiirinde, İstiklâl Marşı nda olduğu kadar, âdetâ mistik bir ruhla, milletiyle beraber, milletiyle bir aynîleşme, özdeşleşme içinde olmamıştır. İşte bütün bu olağanüstü şartların birleşmesiyle Mehmed Akif e göre İstiklâl Marşı artık kendisinin değil milletin ruhundan çıkmış bir şiir olmuştur, başka bir ifadeyle şiirinde milletini konuşturmuş bir medyum gibiydi. Bunun için onu Safahat a almamış ve o benim değil, milletimindir demiştir. Şimdi Akif in bu vasiyetini ihmal etmeyerek, biraz da onun bu şiirde gösterdiği sanatına temas etmek istiyorum. İstiklâl Marşı mızı, başka milletlerin millî marşlarından ayıran özellikleri zikrederken unutulmaması gereken bir karakterini de belirtmek gerekir. O da, şairinin Türkiye de bütün bir millet tarafından bilinen bir şahsiyet olmasıdır. Dünyada millî marşların çoğu, adı duyulmamış veya o milletin edebiyat tarihlerinde önemli yeri olmayan şairlerin yazdıklarıdır. Hatta çoğunun edebî değeri zayıftır ve önemi sadece ortaya çıktığı dönemin heyecanlı bir hatırasını taşımaktan ibarettir. Mehmed Akif ise yalnız İstiklâl Marşı nın şairi olarak değil, hemen bütün şiirleriyle zamanında da, günümüzde de en çok tanınan şairdir. Belki bütün milletimizce en çok benimsenen ve en çok okunan şairdir. Safahat ın bugün, Türkiye de hiçbir şiir kitabının ulaşamadığı defalarca basımıyla yüz binin çok üzerinde tiraja ulaşmış olması bunun açık bir delilidir. Akif in şiirinde fanteziye yer yoktur. Kendi şiiri hakkında söylediği Bir yığın söz ki samimiyeti ancak hüneri mısraı da bu gerçeği gösterir. Akif kadar milletinin acılarını, mutluluklarını samimi olarak duyan, yaşayan ve yazan başka ikinci bir şairden bahsetmek kolay değildir. Fakat o erişilmez tevazuu ile şiiri hakkında samimiyeti ancak hüneri demekteyse de, şiirinin, özellikle de İstiklâl Marşı nın samimiyetinin dışında başka hünerleri vardır. İstiklâl Marşı edebî bir metin olarak da Türk şiirinin en güzel örneklerindendir. İstiklâl Marşı, gerek nazım tekniği gerekse muhteva bakımından herhangi bir millî marş güftesinin çok ilerisinde, Türk edebiyatının en güzel lirik-hamasî şiirlerindendir. Son kıtası beş mısra olmak üzere dörder mısralık on kıtadan oluşan ve aruzla yazılmış olan şiirin her kıtasının bütün mısraları tam kafiyelidir ve her kıtanın, temayı teşkil eden duyguyla uyumlu ton ve vurguların yer aldığı sağlam bir nazım yapısı vardır. Hece vezninin yaygınlaştığı ve ciddi olarak rekabete giriştiği bir dönemde geleneksel şiirimizin vezni olan aruzun Akif in kaleminde olağanüstü bir rahatlıkla kullanıldığını bütün tenkitçiler kabul eder. Alışılmışın dışında, beklenmeyen fakat bir sehl-i mümteni gibi şairin kolaylıkla yakaladığı kafiyeler, yer yer işlenen tema ile uyumlu iç kafiyeler şiirin ses zenginliğini oluşturur: Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl Uyarıcı, vurgulu tonda hitap ifadeleri: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak yahut Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın! veya Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı! mısraları gibi. Fakat dua mısralarına geldiğinde Akif secdelere kapanırcasına büyük iradenin önünde diz çöker: Ruhumun senden İlâhi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli İşlenen temalar bakımından da sağlam bir yapısı olan İstiklâl Marşı nda ilk iki kıtada bayrağa hitap eden şair, onun milletin varlığıyla beraber ebedî istiklâlini müjdeler. Şair üçüncü ve dördüncü kıtalarda Türk milleti adına konuşmakta, ebedî hürriyet aşkı ve imanıyla Batılıların maddî güçlerine karşı direneceğini söylemektedir. Türk askerine hitap eden beşinci ve altıncı kıtalar, üstünde yaşadığımız yerlerin alelâde bir toprak değil vatan olduğunu, onun düşmana çiğnetilmemesi gerektiğini telkin eder. Yedinci ve sekizinci kıtalarda sevilen pek çok şey kaybedilse bile vatanın kaybedilmemesini ve ezan seslerinin kesilmemesini niyaz eder. Dokuzuncu kıtada bu duası kabul edildiği takdirde kendi ruhunun da vecd içinde yükseleceğini söyler. Nihayet son kıtada yine bayrağa dönerek ona ve milletine ebediyen çöküş olmayacağını, hürriyetin ve istiklâlin ebediyen onun hakkı olduğu müjdesini tekrar eder. 12

Milletin iradesine ve Allah ın müminlere vaad ettiği zaferin er geç gerçekleşeceğine inanan Mehmed Akif in şiirindeki özelliklerinden biri de millî ve ulvî değerler ile dinî motifleri dengeli bir şekilde kıtalara yerleştirmesidir. Bayrak, hilâl, yıldız, hak, hürriyet, istiklâl, yurt, millet, ırk, vatan, kahramanlık gibi millî kavramlarla iman, şehâdet, helâl, cennet, Hudâ, ezan, mâbed, vecd gibi dinî motifler birbiriyle uyum halinde ve zengin bir belâgatle kullanılmış, böylece Millî Mücadele yi gerçekleştiren halkın ruhunda mevcut iki önemli kavram İstiklâl Marşı nın da iki temel temasını oluşturmuştur. Tam bir bütünlük gösteren, dört başı mamur bir şiir olan İstiklâl Marşı nda mecazlar ve semboller de ifade sanatı bakımından manzumeyi zenginleştirmiştir. Bu kısa konuşma içinde bunları açıklamak değil sadece bu sanatların adlarını sıralamak bile mümkün değildir. Manzumenin her mısraı, her ibaresi, her kelimesi ses ve mana bakımından birbiriyle ilişkilidir. Hemen her kelime, her kavram aslî ve mecazî manalarıyla şiirde yerlerini almıştır. Bütün bu vasıflarıyla İstiklâl Marşı tek taşı bile yerinden oynatılmayacak muhkem, harikulâde bir ses, söz ve mana mimarîsidir. 13