DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA ANKARA YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR DAVACI : İsmail KONCUK (TC Kimlik No: 16921127054) Dr Mediha Eldem Sokak No:85 Kocatepe/ANKARA VEKİLİ : Av. İlhan KARA Aynı adres DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı- ANKARA R.GAZETE YAYIM TARİHİ: 08.10.2013 DAVA KONUSU : 08.10.2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mİlli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına dair yönetmeliğin savunma süresi beklenmeksizin yürütmesinin durdurulması ve bilahare iptali talebinden ibarettir. DAVANIN İZAHI: Müvekkil; 1981 yılında öğretmenlik görevine başlamış, öğretmenlik görevine devam ederken, eğitim hizmet kolunda çalışan kamu görevlilerinin örgütlendiği Türk Eğitim-Sen in çeşitli organlarında görev alarak, en son belirtilen sendikanın genel başkanlığı ve üst kuruluş niteliğindeki Türkiye Kamu-Sen in Genel Başkanlığını birlikte yürütmektedir. Mesleği öğretmenlik olan ve eğitim hizmet kolunda örgütlü sendika ve üst kuruluş niteliğindeki konfederasyon başkanı olması nedeniyle, iptali talep edilen yönetmelik bakımından; meşru güncel menfaatleri doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle Öğrenci Andının doğrudan mesleği ile ilgili olması, sendikasını, doğrudan ilgilendirmesi nedeniyle iş bu davayı açma ihtiyacı hasıl olmuştur. 08.10.2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mİlli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına dair yönetmeliğin 1. Maddesi ile 27.8.2003 tarihli ve 25212 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12 nci maddesinde yer alan ve yıllardır, ilköğretim okullarında okutulan, andımız olarak ifade edilen; İlköğretim okullarında öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "Öğrenci Andı"nı söylerler. 1
"Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!" Yabancı uyruklu öğrencilerin "Öğrenci Andı"nı söyleme zorunluluğu yoktur. Hükmü mülga edilmiştir. Davalı idarenin iptali istenen düzenleyici işlem açıkça hukuka aykırıdır. AÇIKLAMALAR Demokratikleşme paketi olarak, Başbakan tarafından kamuoyuna açıklanan hususlar içerisinde; ilköğretim okullarında okutulan öğrenci andının kaldırıldığı ifade edilmiş, siyasi irade tarafından kamuoyuna yapılan açıklamalarda andımızda rahatsız edici beyanların olduğu, ırkçılığı öne çıkaracak ifadelerin yer aldığını, Türk ifadesinin geçmesinin militarist bir yaklaşımın ürünü olarak ortaya çıktığı şeklinde gerekçelere yer verilmiştir. Toplumsal ihtiyaçların dışında siyasi yaklaşımlarla gerçekleştirilen yönetmelik değişikliği aynı zamanda hukuki açıdan hiçbir gerekçeye dayanmamaktadır. Öğrenci Andında ifade edilen Türk kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adıdır. TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURULUŞ FELSEFESİNİ ORTAYAN BAŞLANGIÇ HÜKÜMLERİ İLE 10. MADDESİ VE TÜRK VATANDAŞLIĞI TANIMINI YAPAN 66. MADDESİNDE TÜRK KELİMESİNDEN NE ANLAŞILMASI GEREKTİĞİ NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KONULMUŞTUR. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Başlangıç kısmında; Türk Vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;...hiç bir faaliyetin Türk Milli menfaatlerinin, Türk varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında koruma göremeyeceği... Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve Yurtta Sulh, Cihanda Sulh arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;...türk MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur. Düzenlemesi yer almaktadır. 2
Anayasanın 10. maddesinde, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hükmüne yer verilmekte, Anayasanın Türk Vatandaşlığı başlıklı 66. Maddesinde ise; Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür hükmü yer almaktadır. 1739 SAYILI MİLLİ EĞİTİM TEMEL YASASI TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL VE VAZGEÇİLMEZ AMAÇLARINI NET BİR ŞEKİLDE HÜKME BAĞLAMIŞTIR 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının Genel amaçlar başlıklı 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasında Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk İnkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani ve manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek Türk Milli Eğitiminin genel amaçları arasında sayılmış, aynı yasanın Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği başlıklı 10. maddesinde ise, Eğitim sistemimizin her derece ve türüyle ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Milli ahlak ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekliyle evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir. Hükmüne yer verilerek eğitim sistemimizin, anayasal ilkeler çerçevesinde hangi vazgeçilmez kurallar üzerine işlem tesis edeceği açıkça vurgulanmıştır. Yasanın 3. Maddesinde; Türk eğitim ve öğretim sistemi, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenlenir ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçları, genel amaçlara ve aşağıda sıralanan temel ilkelere uygun olarak tespit edilir. Hükmüne yer verilerek Türk eğitim sisteminin temel ilkelere uygun olarak düzenlemesi gerektiği vurgulanmış, Yasanın 10. Maddesin de ise; Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılap ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Milli ahlak ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir. Milli birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin, eğitimin her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verilir; çağdaş eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine çalışılır ve bu maksatla Atatürk 3
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile işbirliği yapılarak Mili Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır. Kuralına yer verilmiştir. Anayasalar bir devletin kuruluş felsefesini, ana ilkesini, ortaya koymak varlık gayesini vazgeçilmez unsurlarını tüm dünyaya ilan etmek üzere, milli irade ile kaleme alınmış, milli ant niteliğindeki belgelerdir. Dünyanın her ülkesinde anayasanın koyduğu temel ilkelere göre normlar hiyerarşisi teşkil etmekte, milletler ulusal egemenliklerine yönelecek her türlü tehdit karşısında anayasalarını güvence olarak görmekte ve sağlık iyi yetişmiş bir neslin hangi esaslara bağlı olarak yetişmesi gerektiğini kural olarak mevzuatlarına koymaktadırlar. Bu bağlamda ülkemizin geleceğine yön verecek nesillerin; anayasaya, hukuka ve insan haklarına saygılı, vatanını milletini seven, bu yüksek değerlerle donatılmış insanlar olması ülkemiz ve tüm dünya için önem taşımaktadır. Toplumumuz bu şekilde yetişecek nesiller sayesinde geleceğe umutla bakacaktır. Bu bağlamda öğrenci andının varlığının hiçbir mevzuata aykırı yönü olmadığı gibi, ırksal bir manası da bulunmamaktadır. Şimdiye kadar gelinen süreçte belirtilen ant toplumumuza bir dayatma olarak sunulmamış, aksine anayasaya saygılı devletimizin kuruluş felsefesini kavramış, vatandaşlık kavramının ne olduğunu bilen halkımızca; bu andın ilköğretim öğrencilerince okutulmasında dolayı bir rahatsızlık duyulmamıştır. Öğrenci andının sırf Türk kelimesini taşıyor diye ırksal söylemler içerdiğini iddia etmek; anayasanın kanun önünde eşitlik ve vatandaşlık tanımı karşısında hukuki gerekçelerden yoksundur. Bir bütünlük içerisinde yer alan ve anlam ifade eden öğrenci andı içerisinden Türk kelimesini alarak bu konuda değerlendirmelerde bulunmak, anayasanın yukarıda ifade ettiğimiz temel felsefesine, 1739 sayılı yasayla tanımlanan Türk Milli Eğitim Sisteminin temel amaçlarına aykırılık içermektedir. Öğrenci andında yer alan Türk, Türküm gibi ifadeler tarihsel bir süreç sonucu oluşmuş, ortak yaşama biçimini seçen, kaderde birlik kuran ve geleceğe bu şekilde yön veren, tüm halkımızı ifade etmektedir. Anayasada ve 1739 sayılı yasada belirtilen temek ilkeler gereğince; yeni yetişen nesillerin; Türk devletini ve Türk milletini sonsuza kadar yaşatacak, devam ettirecek, çağdaş uygarlığın öncüsü yapacak, toplumumuzun refahını sağlayacak sağlam niteliklere sahip olmaları esastır. Anayasa ve 1739 sayılı yasada belirtilen milli eğitim sisteminin temel amacı da budur. Bu amaca aykırı, siyasi gerekçelerle düzenlenmiş iptal davasına konu düzenlemenin hukuka aykırı olduğu açıktır. DANIŞTAY İLGİLİ DAİRELERİNİN VERMİŞ OLDUĞU İPTAL KARARLARI KONU HAKKINDA HUKUKİ GEREKÇELERİ ORTAYA KOYMAKTADIR Danıştay 8. Dairesi 27/8/2003 tarihli ve 25212 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12 nci maddesinde yer alan öğrenci andının kaldırılması talepli iptal davasını iki ayrı kararında anayasal ve yasal gerekçelere yer vererek red etmiştir. Bu davalarda Milli Eğitim Bakanlığının davalı olması ve yönetmelik değişikliği il mülga edilen yönetmeliğin 12. Maddesini savunma gerekçeleri konu bakımından ilgi çekicidir. Belirtilen davalarda yönetmeliğin kaldırılmaması için gerekçeler öne süren 4
Anayasa ve üst norm niteliğindeki 1739 sayılı kanuna aykırılık yoktur diyen Milli Eğitim Bakanlığının açtığımız iptal davasında ne tür bir savunma getireceği, yönetmeliğin kaldırılmasında kamu yararının olup olmadığı, idari işlemin maksat unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından önem taşımaktadır. Danıştay 8. Dairesinin 2009/06614E-2011/982K sayılı kararında Anayasamızın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı Yasada belirtilen amaçlar doğrultusunda, Türk Devletini ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi milli eğitim sistemimizin TEMEL AMACIDIR. Ülkemizin geleceği olan yeni nesillerin Anayasamızda ve 1739 sayılı Yasada yer alan amaçlar doğrultusunda yetiştirilmelerine ve yeni nesillere Türk Devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik, Anayasamızda ve Yasalarımızda yer alan ifadelerden oluşan dava konusu öğrenci andında dayanağı Anayasa ve Yasa maddelerine AYKIRILIK BULUNMAMAKTADIR. Her ne kadar davacı tarafından, öğrenci andının bir ırkı esas aldığı, zorla okutulduğu iddialarına yer verilmiş ise de; Türk kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olup, aksi yöndeki davacı iddialarına İTİBAR EDİLMEMİŞTİR. Nitekim Anayasamızda bu hususun vurgulanması bakımından, Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin herhangi bir ayırma tabi tutulmaksızın Türk OLDUĞU BELİRTİLMİŞTİR. Gerekçesine yer verilmiş, Aynı dairenin 2009/8395E-2010/5285K sayılı kararında ise; ülkemizin geleceği olan yeni nesillerin Anayasamızda ve 1739 sayılı Yasada yer alan amaçlar doğrultusunda yetiştirilmelerine ve yeni nesillere Türk Devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik, Anayasamızda ve Yasalarımızda yer alan ifadelerden oluşan dava konusu Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile dava red edilmiştir. İPTAL DAVASINA KONU YÖNETMELİK HÜKMÜ NORMLAR HİYERARŞİSİNE DE AYKIRIDIR Davalı idarenin iptal davasına konu düzenleyici işlem Anayasal bir dayanağı olmadığı gibi, 1739 sayılı kanuna da aykırıdır. Bu yönüyle normlar hiyerarşisi olarak adlandırılan ve yasal düzenlemeleri kademeli olarak bir birine aykırı olmaması gerekçesine dayanan idarenin temel ilkesine aykırıdır. Bilindiği üzere; Tüzük, yönetmelik ve talimatlar yasaların uygulanmasına açıklık getirmek için çıkarılırlar. Anayasanın, yasaların öngörmediği kısıtlama ve sınırlamaların, yasaları açıklamak için çıkarılan tüzük yönetmelik ve talimatlarda yer alması hukuka aykırılık içermektedir. 5
Yasa koyucunun aramadığı bir şartın, idarenin çıkardığı bir düzenleyici işlem niteliğinde yönetmelikle aranmasının hukuka aykırı olduğu aşağıda belirtilen idari yargının yerleşik içtihatları ile de kabul edilmiştir; İdari işlemlerin normlar hiyerarşisine göre üst hukuk normlarına uygun biçimde tesis olması gerekmekte, yasanın bir hakkın kullanılması için engel hal olarak görmediği bir hususun daha alt seviyede tesis edilmiş olan bir idari işlemle engel hal sayılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.. (Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 05.02.1999 gün ve 97/384 Esas,99/192 sayılı kararı) TC Anayasasının 11, 115/1 ve 124/1 maddeleri ile kanun tüzük ve daha alt hukuk kuralları arasındaki hiyerarşi ortaya konmuştur. Buna göre, alt hukuk kuralları olan genelge ve yönetmeliklerin tüzük, kanun ve Anayasaya aykırı hükümleri taşımaması gerekir, aksi halde üst norm aykırılığı söz konusu olan alt normun hukuksal dayanağından söz edilemez. (Danıştay 5. Daire 26.04.2002 gün ve E:2002/551 sayılı kararı) YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİNİN AÇIKLAMASI İptal davasına konu yönetmelik değişikliği ile, varlığını anayasa ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunundan alan öğrenci andı kaldırılmış, her gün ülkesini ve milletini ortak bir amaç üzerinde yükseltmek üzere ant içen nesillerin anayasal hakları ellerinden alınarak mağdur edilmiştir. Ayrıca; İptal davasına konu edilen yönetmelik hükmü ülke üzerinde tüm kesimlerce tartışılmakta, tüm vatandaşlar üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu olumsuz durumun, özellikle eğitim kurumlarında çalışma barışını bozacak, öğrencilerin motivasyonu üzerinde olumsuz etki yaratacaktır. Bu haliyle hukuka aykırı düzenleme ile, toplumumuz ve gelecek nesiller bakımından telafisi güç zararlar oluşacağı, nihayetinde bu durumdan ülkemizin zarar göreceği açıktır. Kısaca iptal davası bakımından 2577 sayılı kanunun yürütmeyi durdurma için aradığı şartlar gerçekleşmiştir. NETİCE VE TALEP: 08.10.2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına dair yönetmeliğin savunma süresi beklenmeksizin yürütmesinin durdurulması ve bilahare iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim. Davacı vekili: Av. İlhan KARA EKİ: 1- İptali Talep edilen yönetmelik değişikliği 2- Danıştay kararı 3-Onaylı Vekaletname 6