BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM HAZİRAN DERS NOTLARI Editör Dr. Tahir ÖZAKKAŞ i
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 95 Bütüncül Psikoterapi Eğitimi 8. Dönem Haziran 2009 Ders Notları ISBN 978-605-5241-55-1 Copyright Psikoterapi Enstitüsü Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda yayımlanamaz. Birinci baskı: Şubat 2013 Editör: Tahir Özakkaş Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur Katkıda bulunanlar: Beyza Tıraş, Hayriye N. Çam, Menekşe Arık Baskı: İklim Ofset Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul Tel: 0212 577 77 45 www.iklimmatbaa.com PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ. Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No285 Darıca-İZMİT Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698 Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102 www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com ii
SUNUŞ İnsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucuları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlardan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalışmalar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleşmeyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır. Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişiliğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bütüncül psikoterapi, zaman zaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yaklaşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalışan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır. Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikoterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül iii
Psikoterapi Teorik Eğitimi 8. Grubunun haziran ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır. Bu ders notlarında, terapistin temel özellikleri, birinci randevusuna gelen hasta ile görüşme şekli, soy ağacı, psikoterapide kurallar, ruhsal harita, Erik Erikson un psikotoplumsal yaklaşımı, bütüncül psikoterapi teknikleri konuları ele alınmaktadır. Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır. Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymaktayız. Keyifli okumalar dileriz Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı iv
İÇİNDEKİLER HAZİRAN 2009 1. GÜN 1 TANIŞMA...3 2 GRUPLA TANIŞMA(DEVAM)...22 3 TERAPİSTİN TEMEL ÖZELLİKLERİ...35 4 BİRİNCİ RANDEVUSUNA GELEN HASTA İLE GÖRÜŞME ŞEKLİ...67 HAZİRAN 2009 2. GÜN 5 SOY AĞACI...101 6 PSİKOTERAPİDE KURALLAR...137 8 RUHSAL HARİTA...164 HAZİRAN 2009 3. GÜN 9 GENEL DEĞERLENDİRME...207 10 KURAMLARA BAŞLANGIÇ...242 11 ERİK ERİKSON UN PSİKOTOPLUMSAL YAKLAŞIMI...267 11 SORU VE CEVAPLAR...304 12 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİ...344 v
vi
Haziran 2009 1. GÜN
1 TANIŞMA A rkadaşlar 8. Bütüncül Psikoterapi hepimize hayırlı olsun. Biraz önce Ö. geldi. Heyecandan sabaha kadar uyuyamadım, verin elinizi öpeyim dedi. Ben de ona hayırlı olsun diyorum. Kursiyer: Tamamlamak ümidiyle. Tahir Hoca: Evet, 2,5-3 yıllık bir birlikteliğimiz başlıyor bugünle beraber. Birbirinizi tanıyacaksınız, birbirimizi tanıyacağız. Çok hoş ve zevkli geçeceğini düşündüğüm bir eğitim programı olacağını düşünüyorum. Tabi bu 8. Bütüncül Psikoterapinin eğitim programı açısından çok şanslı olduğunuzu düşünüyorum. Neden derseniz işte 8 dönemdir anlatıyoruz, gittikçe pişiyoruz, olgunlaşıyoruz, tecrübemiz artıyor, eğitim daha standardize oluyor, bildiğimiz bilgilerin tecrübelere aktarılması, hoş bir kanalda daha disipline oluyor. 8 dönemdir her dönem için eğitim materyalleri hazırlıyoruz, işte bunlar slaytlardır, ev materyalleridir, gösterilecek olan hasta materyalleri; yani önümüzde çok uzun bir yolculuk ve çok işlenmesi gereken materyal var. Burada birlikte kafamızda olan her sorunun cevabını bulmaya çalışacağız, cevapsız soru bırakmamaya çalışacağız. Her derste yüzlerce yeni soruyla
geleceksiniz ve bu sorular size inanıyorum ki hayatı anlamlandıran, yaşam sevinci veren, evrendeki var oluşumuzu daha bir anlamlandıran açılımlar sağlayacak. Açılımlar her boyutta karşınıza çıkacak. Buradaki eğitimin amacı, buraya gelen arkadaşları mesleklerinde daha iyi birer hekim, terapist, danışan haline getirmek, hastalarına daha yararlı hale getirmek, çözümsüz olduğu konularda nasıl çözüme ulaşabileceğini (göstermek), gerçekten çözümsüz olan konuları kabullenmek ve hastaları bu konuda ikna etmek, onları (ve) o şartları(nı) dahi yaşama sevinciyle doldurabilmek gibi bir hedefimiz de var. Yani dünyada her şey halledilemiyor, her şey tedavi edilemiyor, bunun sınırı var, bu sınırımızı da bilerek mucizeler yaratmadan, Her şeyi yaparız, ederiz demeden, sınırlar içerisinde bunu göstermek! Birinci hedefimiz bu! Ama bu 8 eğitim döneminde aldığım tecrübelerden gördüm ki, eğitimin birkaç ay sonrasında arkadaşlar maalesef hemen hemen hepsi mesleklerine ihanet ediyorlar. Hastaların canı cehenneme diyorlar. Ben önce kendi canımı kurtarayım! diyorlar. Kendi iç telaşlarına düşüyorlar ve kendileriyle yüzleşiyorlar. Herhalde eğitimin amacı önce, bence sizlerin bireysel gelişiminizi, kendinize projektörlerin tutulması, kendinizi tanımanız. Bugüne kadar farkına varmadığınız yönlerinizin ve taraflarınızın keşfedilmesine yönelik çok acılı ama keyifli sürecin başladığını söyle(yebili)riz. Tabi eğitim süreci içerisinde bir olgunlaşma, bir farkındalık, bir kendimizi yeniden inşa, bir konstrüksiyon diyebileceğimiz bir yapılanmanın içerisinde görüyoruz. Orada arkadaşlarımıza bu yolculuk zaman zaman ağır oluyor. Zaman zaman depresyonlara giriyorlar. Hatta psikoza kadar gidebilen arkadaşlarımız oluyor. Çünkü burada konuşulan her konu kişilerin iç dünyasını yansıtan ayna olduğu için ve direk söylendiği için, artık arkadaşlarımız 4 8. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI
veya eğitime katılan sizler, Ailemde ne var, ben de ne var, çevremde ne var? diye baktıklarında orada doğruların yanlış, yanlışların doğru olduğu gibi bir takım sonuçlara ulaşabiliyoruz. Bütün bunlar sizin için anlamsız gelebilecek. Ama süreç içerisinde göreceğiz ki kazın ayağı öyle değil. İkinci olarak da demek ki, kendimizi geliştirme, kendimizi olgunlaştırma (bu sürecin bir parçası). En iyi terapist, kendisini olgunlaştırmış, normal ve sağlıklı olan terapisttir. Gerçekten kendi iç dünyamızda o olgunluğu sağladığımızda hastaya çok fazla bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece o koltukta oturup, sakin ve dingin bir şekilde dinleyebilme ve anlayabilme becerisini göstermeniz dahi hastada inanılmaz değişimlere neden oluyor. Çünkü terapinin büyük bir kısmı sağ beyinden sağ beyine sezgisel olarak yapılandır. Bu da son yıllarda; son 10-15 yılda yapılan çalışmalarda (gösterilen) bebeğin gelişim sürecine uygun bir yapıdır. Bebek doğduktan sonra ilk defa sağ beyni büyür. Ve doğumdan sonraki 2 yıl içerisinde sağ beynin büyümesi gösterilmiştir ki anneyle çocuk arasındaki duygusal iletişimle mümkün olmaktadır. Bu anlamlı stilleri okumuşsunuzdur, görmüşsünüzdür, detaylarına ileride gireceğiz. Nöronal gelişim, beynin gelişimi, anneyle çocuk arasındaki duygusal regülasyonun (parçaları olan) annenin çocuğun ihtiyaçlarına eş duyum göstermesi, onun ihtiyaçlarını zamanında karşılaması, çocukta bir bağıntı kurması (yoluyla) çocuğun annenin bütün duygusal repertuarını içselleştirmesini sağlıyor. Eğer anne çocukla 0-2 yaş içerisinde herhangi bir nedenle duygusal bağlantı kuramıyor ise ki anne depresyonda olabilir, anne de bir kendilik bozukluğu olabilir, anne doğum sonrası bir depresyon geçirebilir, anne psikoz(da) olabilir (veya) çocuk istenmeyen bir çocuk olabilir; kötü bir evliliğin çocuğu olabilir, tartışmalı bir dönem Tanışma 5
olabilir; velhasıl yüzlerce neden vardır bununla ilgili olarak bu dönemde çocuğun sağ beyninin ruhsal gelişimi duraklıyor. İşte burada ağır kendilik bozuklukları dediğimiz kişilik yapılarının ana çatıları meydana geliyor. 2 yaşından sonra iletişim sol beyne aktarılıyor. Sağ beyindeki o duygusal repertuar verbal halde simge ile tanımlanabilecek, sesle etiketlenebilecek bir anlam bütünlüğüne kavuşuyor. Ondan sonra kayan hep sol beyinden sol beyine sesle ve iletişimle ortaya çıkıyor. Ama bir kendilik bozukluğu varsa bu kendilik bozukluğunu bu manada bir bilişsel terapide, bir bilgilendirmeyle, bir aydınlatmayla sadece düzeltemiyorsunuz. O ancak işleri rayından çıkmış, bilgi işlemede sistematiğinde hatalar yapmış, öğrenme durumlarını, hatalı öğrenmelerle hayatında bir takım hatalı şemalar oluşturmuş olan arkadaşlarla yararlı olabilecek bir bilgilendirme ve eğitim süreçleridir. Ama olay bir kendilik bozukluğu ve kişilik bozukluğu içerisinde seyrediyorsa, bunun daha çok sağ beyinden sağ beyine, bebeğin yarım kalmış hikâyesine terapistle devam edilmesi gerekiyordur. Tamam sözlü iletişim var, ama onun dışındaki mimik, ses, duruş, dinleme şekli, onun ihtiyacına göre senkron olabilen, bir terapist, danışan modelinde sistemin daha etkin bir şekilde işlediğini göreceksin. İşte orada durağan terapist olabilmek demek, o çocuğun iç dünyasındaki bütün repertuarın eksikliğini hissedip, ona uygun hafif hafif çıkışlar, hafif hafif geri duruşlar, koltuğun yanında biraz öne gitmek ve biraz geri çekilmek de bunun içinde olmak üzere ona eşduyum gösterebilmek, onun acısına, sıkıntısına, anlatışına, önem verdiği yerlerle, saklamak istediği yerler ile ilgili duruşlara gel-git lerle bir senkron çalışma eşduyusal ve empati, hastanın gerçekten sağ duyumdaki yarım kalmış hikayenin tekrardan açılmasına neden olabilir. 6 8. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI
Bir süreçle nöronlar bağlantılar değişiyor. Bu da yine nörolojik olarak gösterilmiş olan bir yapısal değişim meydana getiriyor. Bu yapısal değişim kişinin beyinsel değişimine neden olarak kendilik bozukluklarını olgunlaştırıyor ve tıkanmış olan yönünü sağlıklı halde devam ettiriyor. Tabi genel bir giriş yapıyorum. Biraz oradan, biraz buradan yapmaya devam edeceğim. Allan Schore bundan sonra benden sık duyacağınız isim olacak. Harward Üniversitesinde nörobiyoloji araştırmaları yapan, anneyle çocuk arasındaki duygusal değişimleri inceleyen bir bilim adamı. Herhalde dünyada bu konuda çalışan birkaç kişiden birisi. Kendilik dediğimiz ben dediğimiz, zihinsel tasarım kurduğumuz kendilik tasarımının beynin nerede olduğunu inceleyen ve onun nasıl geliştiğini gören biri. Şimdiye kadar işte kendilik tasarımımız tamamen beynin her tarafındadır, bütün bağlantıları falan vardır dediğimizde bu göstermiştir ki, bebekle annenin etkileşimi esnasında, sağ beynin şu bölgesinde kendilik tasarımının oluştuğunu ve oradaki nöronal bağlantıların kendilikle ilgili olduğunu göstermiştir. Burada 3 tane temel kitabı var. Burada anneyle çocuk arasındaki etkileşimin sağlıklı olduğu bebek anneleri incelemiş ve bunların fonksiyonel cihazlarla hem bebeğin hem annenin zihinsel haritalarını çıkarmış ve onların gelişimlerini incelemiş. Ve anne bir kendilik bozukluğuna sahipse ve bebeğin zihinsel gelişimi bozuk ve hatalı olduğunu, anne çocuğuyla ilgili bir regülasyon sistemi kurabiliyor, çocuğuyla eş duyum yapabiliyor, ona uygun bir yaklaşım tarzı gösteriyor büyümesine fırsat verecek bir ortam oluşturabiliyorsa, bu çocukların sağlıklı beyinsel gelişimlerini ve sağ beyinlerini sağlıklı büyüdüğünü gösteriyor. İşin ilginç tarafı sağ beyinler bir nöronal yapı değişikliğiyle bir bozukluğu meydana getirirken, ileriki yıllarda bunlar düzeliyor Tanışma 7
mu şeklindeki çalışmalarda bir terapiyle eğer aynı model tekrarlanırsa, yarım kalmış hikayenin bir düzelme imkanına sahip olduğu, böyle bir potansiyele sahip olduğu, nöronal bağlantıların bu manada bir değişim ve psikoterapinin de etkin olduğuna dair sonuçlar ortaya çıkıyor. Acaba bu sadece insanlara has bir davranış mı şeklinde düşüncelerle yapılan çalışmalarda acaba hayvanlarda da benzer bir iletişim çizgisi, onların kendilik tasarımları var mıdır? Onlarda da disregülasyon regülasyon oluyor mudur? diye Güney Afrika da filler üzerine çalışmalar yapılmış yine aynı ekip tarafından. Bebeklik dönemini henüz tamamlamamış bebek fillerin anneleri bir takım nedenlerle öldürüldüklerinde, bebekler annesiz büyüyorlar. Bebek filler takip edilmiş, ergenlik dönemlerinde bunların davranış bozuklukları gösterdiği ortaya çıkmıştır. Yani duygularını regüle edecek bir regülatör merkezi olmadığında hayvanlarda da aynı şekilde anne bebek ilişkisi gibi, ergenliğin o kaplama döneminde diğer fillerle grup içerisinde ilişki bozukluğu, iletişim bozukluğu, davranış bozukluğu, huzursuzluk, anksiyete, ani öfke gibi belirtiler ortaya çıkmıştır. İlginçtir; anneleri bebeklik döneminde öldürülen filler alınıp, diğer anne fillerin yanına eşlik olarak verildiğinde bir üvey anneyle beraber aile yapıldığında bu fillerin ergenlik döneminde davranış bozuklukları göstermediği belirmiştir. Şimdi bir hayvansal modelin çalışmasıyla ilgili yapı, tabi insanda bu daha detaylı biçimde inceleniyor. Evet Allan Schore dediğimiz gibi bizim nörolojik olarak, bilimsel olarak bir bilimsel kaynaktan çıkıp, bunun daha sonra psikolojik olarak yapılan araştırmalara bağlanma stilleri olsun, çocuğun gelişimsel psikolojisi olsun, buradaki gelişimsel psikopatolojiler olsun, bunun ardından böyle bir eklenme ve daha sonra kliniğe gelip, klinikte bizim karşımıza 8 8. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI
gelen spektromal yapıdaki hastaların organik nedene bağlı hastalar, şizofrenler, psikozlar, madde bozuklukları ardından software hataları dediğimiz kendiliğin oluşumundaki bozukluklarla ilgili bir süreci ve bunların patolojik psikopatolojideki yelpazedeki yerinin tanımlanması ve bunlara uygun tedavi teknik ve stratejilerinin gösterilmesiyle ilgili bir süreci burada işleyeceğiz. Demek ki bir ayağımızı nesnel, objektif, laboratuara dayalı bilimsel perspektifte başlarken, diğer ayağımızı, klinik psikoloji çalışmaları, gelişimsel psikoloji, öğrenme psikolojisi, psikopatoloji ve oradan psikiyatriye, tıbba kadar gelen bir yelpaze içerisinde bir anlatımımız olacak bu süreç içerisinde. TÜRKİYE DE PSİKOTERAPİNİN TOPLUMSAL HAYATA TELEVİZYON DİZİLERİYLE GİRİŞİ VE BİLİMSEL ÇEVRELERDE KABUL GÖRME SÜRECİNDEKİ ZORLUKLAR Peki, meslek dalları itibariyle baktığımızda birçok meslek dalından arkadaşımız var. Doktor arkadaşlarımız, psikolog, psikolojik danışman var. Herkes kendi sahasında yelpazesinde ilgilendiği popülasyonla, danışan grubuyla, hasta grubuyla, organik bozukluğu olan hasta grubuyla ilgilenirken spektrumun neresinde çalışıyorsa, onun ne olduğunu ve diğerlerinin nasıl ayırıcı tanıya gidebileceği bilgisine burada girmesi lazım. Herkes sınırını bilerek, o sınırda neler yapabileceğini ve sınırı aştığı zaman bunu hangi uzmana sevk edebileceğini ve ne nedenle sevk edebileceğiyle ilgili ayırıcı tanı bilgileri burada öğrenmek durumundadır. Tabi biz eğitimlerde, tıp fakültelerinde daha çok insanın organik tarafını öğreniriz. Ruhsal tarafıyla ilgili fazla bir bilgi verilmez bize, belki 1.sınıfında psikoloji dersi bazı üniversitelerde okutuluyor. Ben Hacettepe de okumuştum. Psikoloji aldım ve diğer (derslerden) sosyoloji, felsefe gibi dersler aldım. Ama çok Tanışma 9