MUTLULUK ÜZERİNE Özel günlerde kullandığımız bir dilek cümlesi vardır. "Mutlu, sağlıklı ve huzurlu olmanı dilerim." diye biter genelde, başında ne



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Aşşk Kahve ve Laduree

Sevgili MAT2 Öğrencileri,

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Anna Branford. Violet Mackerel in Küçük Sürprizler Teorisi

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

9. Sigarayı bırakma zamanı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın.

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

FARELER VE İNSANLAR ADLI ROMAN ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Fareler ve İnsanlar İnsan ilişkilerine ve alt tabaka insanların umut dolu

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;


KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Okul günüm. Anne-babalar ve çocuklar için için okula başlama rehberi. Niedersächsisches Kultusministerium

Buyurun, hep beraber bakalım: 1. Dişilere Sakın Şefkat Göstermeyin

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

ÖZEL ÜSKÜDAR SEV İLKÖĞRETİM OKULU

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Mucizeleri


Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

Alt Üst Modern Sanat Enstalasyonu

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen

"ben sana mecburum, sen yoksun."

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

yaşam boyu bağlanırsanız.

Herkese Bangkok tan merhabalar,

UÇUŞ KORKUSUNUN SEBEPLERİ. Kontrolü kaybetme korkusu. Kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı yerde panik atak geçirme korkusu.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

KADINLAR ve Demografik Büyüklükler Hedef Kitle Tanımlamaları Yaşam Trendleri

NENE HATUN MESLEKi VE TEKNiK ANADOLU LiSESi REHBERLiK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ AYLIK BÜLTEN BAŞARI

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

2013 YILI Faaliyet Raporu

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Yaz l Bas n n Gelece i

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Hepimiz kuşlara bakıp onlar gibi olmak istemedik mi?

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

SULTANGAZİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

Digital Age. Yeni Nesil Mutluluk Araştırması. Nisan, ZENNA Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması Nisan, 2017

REHBERLİK GRUP ETKİNLİKLERİ ETKİNLİK 1

Transkript:

MUTLULUK ÜZERİNE Özel günlerde kullandığımız bir dilek cümlesi vardır. "Mutlu, sağlıklı ve huzurlu olmanı dilerim." diye biter genelde, başında ne olursa olsun. Aslın bu dilek cümlesi genel olarak hayattan ne istediğimizin bir özetidir. Geri kalan her şey bu cümlenin içinde bir ayrıntıdır aslında. Türkçe'nin en üst düzey başvuru merkezi olarak Türk Dil Kurumu'na (TDK) Güncel Türkçe Sözlük'e baktığımda mutluluk için bulduğum tanım, "Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu" oldu. Huzur için ise, "Gönül rahatlığı, baş dinçliği" tanımlarına ulaştım. En son olarak da sağlık için "Bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olması" tanımıyla karşılaştım. Ben mühendislik alt yapısından gelen birisiyim. Dolayısıyla, sosyal kavramlar için de biraz matematiksel mantık yürütmeye karar verdim. Bunun nedeni, bu üç kelimenin, gerçekten isteklerimizin hepsini karşılayıp karşılamadığını anlamaktır. Bir insan sağlıklı ama huzursuz olabilir mi? Tek bir örnek bunu kanıtlamaya yeterlidir. Fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olabiliriz ancak, çeşitli sebeplerden dolayı bir huzursuzluk içinde olabiliriz. Örneğin sağlıklı olarak sınava girebiliriz ancak yeterince çalışmadığımızı hissettiğimiz için, başımız dinç, gönlümüz rahat, yani huzurlu olamayabiliriz. Aslında aynı örneği mutluluk ve huzur için de yapabiliriz. Sınava girerken mutlu olabiliriz. O ana kadar bütün özlemlerimize sürekli ve eksiksiz şekilde ulaşmış olabiliriz, bu huzursuz olmamızı engelleyemeyecektir. Huzur kavramının, mutluluk ve sağlık kümesinin dışında kaldığını kanıtladık. Sağlık ve mutluluk kavramlarını inceleyelim. Aynı anda sağlıklı ama mutsuz olabilir miyiz? Fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan tam bir iyilik durumunda olabiliriz ama, an itibariyle yaşadığımız başarısızlıktan dolayı mutsuz hissedebiliriz. Tersini de düşünebiliriz. Hasta olmamız, özlemlerimize ulaşmamıza engel olmayabilir. Dolayısıyla bu üç kavramın gerçekten de hayattan beklentimizi karşıladığını iddia edebiliriz. Geri kalan bütün kavramları, mutluluk, sağlık ve huzur kavramlarında bulabiliriz. Tabi ki bu da bir bakış tarzıdır ve eşsiz olmasına imkan yoktur. Hayatımız boyunca bu kavramları ararız, buluruz veya bulamayız. Genelde burnumuzun ucunda, avucumuzda, cebimizde, gözümüzün önünde olmasına rağmen ulaşamayız. Mesele budur zaten. Niye ulaşamıyoruz? Yıllar önce, çok sevdiğim ve saygı duyduğum, aynı zamanda da samimi olduğum yöneticimle birlikte Heybeliada'ya gitmiştik. İş açısından stresli zamanlardı. Toplantımızı yaptıktan sonra, Bostancı'ya geçmek üzere rıhtımda vapur beklemeye başladık. Saati gelene kadar da, fırsattan istifade Ada'nın sahilinin o güzel havasını içimize çekerken, çay yudumlayalım istedik. Bilenler bilir, Ada, bir kere gidip tadını aldıktan sonra unutulacak bir yer değildir. O temiz havası, sakinliği, İstanbul'un trafik karmaşasından uzakta olması, inşaat seslerinin, kuru gürültünün olmaması, orayı bir tatil beldesi haline getirmiştir. Aldığınız her nefeste, denizin, çamların ve az da olsa fayton çeken atlarının yollarda bıraktığı izlerin kokusunu hissedebilirsiniz. Kışın bu kokulara bir de odun ve kömür sobalarının kokusu yayılır. Her ne kadar doğal gaza geçilmesi bunu azaltmış olsa bile, hala nostalji veya zorunluluktan dolayı soba kullanmakta olan evler bulunmaktadır. Yani diyeceğim Ada bir keyif yeridir. İnsana huzur verebilecek bir yerdir. Tabi bundan sonra da bahsedeceğim gibi "bulmasını bilene". Sahilde henüz "cafe" olamamış bir "kıraathane"nin önünde, sahili boydan boya gören bir noktada, eski, tabureden hallice, tahta sandalyelerinde oturup çaylarımızı yudumlarken, minik, durgun dalgalarla hafif hafif sallanan güzel bir motor yata gözüm takıldı. Yaklaşık 20 metre uzunluğunda, yeni, güçlü ve lüks bir tekneydi. Kıç (gemici tabiri - arka taraf demek) tarafında, mayoyla oturup gazete okuyan ve purosunu içen

bir adam gördüm. Orta yaşın üzerinde olması, rahatlığı ve beden dili ile teknenin sahibi olabileceğini değerlendirdim. Yanımdaki yöneticime, içinde bulunduğumuz, Ada'nın biraz olsa azalttığı sıkıntıyla, "Efenim (askeri denizcilikte kullanılan ve hiyerarşik olarak daha üst seviyede bulunanlara hitap sözcüğü. Denizcilikte kullanılan "Efendi kaptan" hitabının daha söylemesi kolaylaştırılmış hali) şu teknedeki adamın ne tasası olabilir acaba? Rahata baksanıza. Parası var, zamanı var, hayatını yaşıyor. Ne güzel" dedim. "Murat, öyle deme. Onun da ne dertleri vardır şimdi. Mesela, sipariş ettiği ve eline geçen hafta geçmesi gereken Küba puroları gelmemiştir onun sıkıntısını yaşıyordur." Gülüştük. Mizahi ama bir bakıma da doğru olabilecek bir cevaptı. Sonraki yıllarda bu anıyı tekrar tekrar düşündüm. Aslında önemli olabilecek bir hususu işaret ediyordu. Evet sıkıntıyı bir yerlerde bulabiliyoruz ve sıkıntı oldukça göreceli bir kavram. Aynı mutluluk gibi. Genelde sıkıntı, mutluluktan çok daha kolay bulunabiliyor. Toplum içinde yaşayarak büyümenin bir mirası diyorum. Belki de genetik kodlardan ileri geliyor. Her ikisini de tam olarak kanıtlamak zor. Tibet, Nepal, Himalayalar veya budist keşiş gibi sözcükler, mutluluğu arayan, mutluluğu bulabilen, kendini bu konuda eğitebilmiş insanlar veya bu amaçla gidilen yerleri hatırlatıyor. O kadar zor yani. Sevgi içimizde! Bunu yazarken, hep üstat Cem Yılmaz'ın gösterisindeki söyleyiş tarzı aklıma geliyor ve gülümsemekten kendimi alamıyorum. Sevgiyi ve mutluluğu öğrenmek için Hindistan'a kadar git. Oldukça uzun bir yol. Peki nerede? İçimizde! Bu muydu sır yani? Evrenin bir parçası ve evrenin bütün özelliklerini içinde barındıran insanoğlu, içinde bir çok özelliği barındırabiliyor. Neyse evrenin ve sonsuzluğun bir parçası olan insanda daha fazla bahsedeceğim ama şimdilik odağı kaybetmeyelim. Madem Hindistan'a kadar gittik, o zaman bir Hintli ustanın hikayesini hatırlayalım. Her şeyden sürekli şikayette bulunan öğrencisini tuz almaya göndermiş bir gün. Öğrencisi tuzla gelince, bir bardak suya bir avuç tuz attırmış. "İç bakalım" demiş. Öğrenci tadınca, yüzünü buruşturmuş. "Nasıldı tadı?" demiş usta. "Çok kötü!" demiş. Sonra yakınlardaki göle götürmüş öğrencisini ve bir avuç tuzu göle attırmış. "İç bakalım" demiş yine. Öğrenci gölden su alıp içmiş" (Şu anda bile, gölden alınan suyun bakteri ölçümünü yapan, sağlık açısından muhtemel zararlarını, hikayenin gerçekçiliğini test eden sevgili okurlarım olduğundan da eminim.) "Tadı nasıldı?" demiş usta. "Güzeldi" cevabını alınca, "Sıkıntılar bir avuç tuz gibidir. Onları nasıl karşılayacağımız onların tadını belirler. Eğer sen bir bardak su gibi karşılarsan, tadı acı gelir. Ama bir göl gibi karşılarsan, aynı miktarda sıkıntı tadını etkilemez." Bu ufak hikayeyi çoğumuz biliriz. Ama benim eskiden beri anlamını çok takdir ettiğim ve bilinçli deneyimlerim sayesinde de doğruluğundan emin olduğum bir hikayedir. Bu kadar sıkıntıdan, insanın bir bakıma sonsuzluğundan bahsettikten sonra kilit soru geliyor. İnsanoğlunun amacı nedir? Arayışı nedir? Sınırlı zaman diliminde ne için uğraşıp didinir? Niye kalkıp Hindistan'a, Tibet'e gider? Herkesin aklına farklı cevaplar gelebilir. Para kazanmak, daha iyi çalmak, söylemek, resim yapmak, mesleğimiz neyse orada yükselmek, ailemize bakmak, çocuğumuzu yetiştirmek, tanınmak, ünlü olmak ve bunlara benzer belki binlerce cevap. Bu cevapların bağlanacağı yer ise "mutluluk" olacaktır. "vay vay vay, büyük sürpriz oldu!" Tamam...Mutluluk konusu, kişisel gelişim raflarında binlerce kitapta işlenen bir konu. Peki niye hala insanlar araştırıyorlar, kitaplar alıyorlar, eğitimlere, seminerlere, konferanslara vs. katılıyorlar. Kritik cevap

burada. Çünkü hala "yakalayamıyorlar!". Bu kadar basit. Hayatınızda mutlu anları bulun, çıkartın. Sıkıntıyı bir köşeye fırlatın atın. Üzmeyin kendinizi. Tavsiye edilenler genelde bu tip cümlelerden oluşuyor. Hiç kolay değil. Matthieu Ricard, 1972 yılında biyokimya alanında umut vaat eden çalışmalar yaparken, Budizm'le tanışır ve Himalaya'lara gider. Orada 40 yıldan fazla süreden beri mutluluk üzerine çalışmakta. Son derece saygı duyuyorum ve kendisini kutluyorum. Tibet genelde ruhani değeri yüksek bir yer olarak bilinir. Bulunduğu coğrafyanın da etkili olduğunu söyleyebiliriz. Kalabalık, işe yetişme stresi, trafik sıkışması, kurallara saygı duyanlara saygısızlık gibi hayatın parçası olmuş etkenler orada yok ya da önemsenmeyecek kadar az. Mutluluğu yakalamak konusunda gerçekçi olmak gerekirse kaçımız Matthieu Ricard gibi bir hayat değişikliği yapabiliriz. Yapabilenler var elbette ama ben, onlar gibi yapamayacaklar için bilgiler paylaşmak istiyorum. Nasrettin Hoca, damdan düştüğünde, doktor çağıralım diyen komşularına, "doktor değil, bana damdan düşen birisini çağırın" demiş. İşte ben damdan düşen birisiyim. Mutlu olabiliriz, mutluluğu bulabiliriz de. Melekler gibi, uykusunu almış, annesinin sıcak, şefkatli kucağının keyfini süren bebekler gibi olabilir miyiz? Bilemem. Biraz zor gibi görünüyor. Ama elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz. Unutmayalım! İnsanlar mucizenin ta kendisidir. Genelde insanlara mental ve ruhsal açılardan yardımcı olmaya çalışan meslek gruplarında sıkça sorulan soru : "Nasıl mutlu oluyorsunuz?" olur. Küba purosu örneğini olumluya çevirip de mutluluk olarak bakarsak, birisi sahilde oturup, çayını yudumlarken mutlu olabilirken, birisi Küba'dan sipariş ettiği purolar gelince mutlu olabilir. Bazen Halikarnas Balıkçısı'nın "Hele bir de birkaç sünger bulabilse, mutluluğunun sınırı olmayacaktı" tarzı bir mutluluktur insanların tek istediği. Bazen de Kaf Dağı'na çıkmak bile yetmez. Peki mutluluk için bir fiyat etiketi koyarsak nasıl olur? Mesela sağlıklı olmak kaça gider? Küba purolarına taktım ya. Peki ona sahip olmak kaça gider? Bu sorulara cevap vermek kolay değil (aslında çoğumuz hop diye düşünmeden cevap veririz. Düşününce işin rengi değişir). Duruma, zamana göre değişir fiyatlar. Sabit bir fiyatı yok hiçbir şeyin. Serbest piyasa ekonomisi. Eğer sevdiğiniz birisinin hayatı tehlikedeyse, belki sağlığınızın fiyatı sıfıra düşecektir. Veya çok sıkıştıysanız, masanızdaki ziyafetin değeri düşecektir. Sizin için sıkıntılı bir dönemde iseniz, normalde sizin için fiyatı yüksek olan mutluluk nedenleri değer kaybedecektir ve normalde aklınızın ucundan geçmeyecek bir fikrin fiyatı tavan yapacaktır. Bilgisayar bilimleri dalında yüksek lisans yaparken, zor sınavlar öncesi okula arabayla giderken, hissettiğim huzursuzluktan dolayı, kırsalda otlayan ineklere özendiğim anlar olmuştur. Ne güzel derdim, yapacak iş, güç yok bütün gün otla. Komik geliyor değil mi? Gerçi marketlerin et reyonlarına ve Kurban Bayram'ında bu düşüncemi sorgulayıp vazgeçmiştim. Olsun, yine de burada zamanın göreceliği çıkıyor karşımıza. Çünkü sınavdan sonra, inek falan gelmiyordu aklıma. Sırada ne var diye soruyordum kendi kendime. Benzer durumu yatılı okuldayken de yaşardım. Yatılı okul, hele askeri yatılı okul kısıtlayıcı kuralların içinde olmaktır. İstediğinizi yiyemezsiniz, istediğiniz gibi dışarı çıkamazsınız. İkisi kuralı bir araya getirdiğimde, benim gibi yaşamak için yemek yiyen değil de, yemek için yaşayan birisinin hayli zorluk çektiğini söyleyebilirim. Hafta arası sürekli olarak aklıma, sosisli sandviçler, lahmacunlar, kokoreç ve midye tavalar geliyordu. Ama okulda tabi ki yok. Dışarıda var. Ama dışarıya çıkış izni yok. Dolayısıyla hafta sonuna kadar, aklımda döner dururdu. Hafta sonu geldiğinde yuppiiiii izin. Hemen koştura koştura eve gidilir. İki lokma yenip, dışarıda arkadaşlarla buluşulur, sinema, bilardo, sohbet, karşı cins peşinde koşmaca, evde televizyon,

uyku. Vee hafta sonu biter. Okulun yokuşundan yukarı bir Pazar akşamı çıkarken, aklıma bütün hafta boyunca, düşlerimde yaşattığım yemekler gelirdi. Pufff. Niye yemedim. Çünkü zaman ve istekler görecelidir. Değişir. Tekrar bir hafta sürecek mutsuzluk. Bu durum bir kaç defa tekrarladıktan sonra, mutluluğu yakalamaya karar verdim. Planlı davranmaya başladım. Not aldım. Canım bir yiyecek çektiğinde hemen not ettim. Sonra hafta sonu izne çıktığımda, notlarımdaki yiyeceklerin hepsinin üzerini çizmeden okula dönmemeye başladım. Bilin bakalım ne oldu? Mutlu oldum. Gülümsedim hafta arasında. Çünkü yemiştim onları. İnsan mucizedir deyip duruyorum ama aynı zamanda zordur da. Sahip olmadığına özenir ve ona sahip olmaya çalışır. Aslında bütün medeniyetlerin ve savaşların nedeni bu hırstır. Genlerimizde vardır bu. Sahip olduğumuzla mutlu olamayız veya kısa süre mutlu oluruz. Sonra gözümüzü yine sahip olmadığımıza dikeriz. Mutluluğumuz uçup gider. Özenir, hayal eder bir araba, bilgisayar, telefon vs. alırız. Sonra kısa sürede, Siz çalışırken, arkadaşlarınızın tatil resimlerini sosyal medyada gördüğünüzde, "ah canım arkadaşlarım ne güzel tatil yapıyorlar, eee onların da hakkı tabi. Ben tatil yaparken iyiydi" diye düşündüğünüzü hissediyorum. Hani mutluluğu yakalayacaktık? Zor bir iş gününde, eşinizle sorunlarınız olduğu bir dönemde, sağlığınızı yitirdiğiniz bir zaman diliminde, yolun kenarında koyunlarını otlatırken, çömelmiş sigarasını tüttüren bir çoban size ne kadar mutlu görünür. Oysa onun tarafından bakıldığında, o da her gün aynı işi yapmaktan sıkılmış, okuyamamış olduğuna ve bundan dolayı da mevcut hayatını daha ileriye götüremediğine, çocuklarını hala yırtık ayakkabılarla okula göndermek zorunda kaldığına yanmaktadır belki de. Yoldan geçen o güzel arabanın içindeki size bakıp "Ah be ne de mutludur kim bilir?" diye düşünmektedir. Başka ne var mutlulukla ilgili? Aile, dostlar...durun hemen parayı sıkıştırmayın. Zaman belki. Zaman yönetimi eğitimlerinde yararlandığım, "In Time-Zaman Karşı" adında 2011 yapımı bir film seyretmiştim. Para yoktu dünyada. Para yerine zaman vardı. Herkesin belli bir zamanı vardı. Eğer o zamanın üzerine çalışıp ekleyemezseniz ölüyordunuz. Tavsiye edebileceğim bir fantastik filmdi. Mesele şu ki, bazen zaman paradan önemli oluyor. Çocuk, genç, erişkin, ileri yaş. Hatırladınız mı? Yaş ilerleyince, zamanın azalması ve ölüm korkusu gelmeye başlar insana. Bu kaçınılmazdır. Bir çok özelliğimiz gibi, duygusal zekamızla bunun üstesinden gelebiliriz, baskı altında tutabiliriz ama içimizde bir yerlerde olacaktır. Sevgiyle andığım eşimin annesi, hayat dolu bir kadınken, çeşitli hastalıklarla, kısa sürede vefat etti. Son zamanlarında, çok kuvvetli olarak tanıdığım o kadında bir korku hissetmeye başladım. Sorduğumuzda hayatım boyunca unutamayacağım bir cevap aldım. "Ben ölmekten korkmuyorum, sizlerden, sevdiklerimden ayrılacağım için korkuyorum". Mutluluk mu dediniz? Alın size mutluluk için bir sebep daha. Hayat kısa, bunu herkes bilir. Ama zaman görecelidir. Einstein'ın bu teorisi Hafele-Keating deneyi ile kanıtlandı. Zaman görecelidir ve değişkendir. Ama biz bu kadar bilimsel, nanosaniyelerle uğraşmayacağız. Zaten zamanın ve göreceliğin içinde yaşıyoruz. Matematik sınavına girmeden önceki bir kaç dakikayla, 15 günlük sömestr tatili hemen hemen eşit zaman periyodu gibi geliyordu. Unuttunuz mu? Çocuklar zamana önem vermezler, gençler için çok önemli değildir, erişkinler için zamanın önemi yadsınamaz, ileri yaşlardaysa zaman her şeydir. Mutluluk, huzur ve sağlığı elde etmek, ne kadar önce olursa, o kadar iyi olur. Zaman giderek daha hızlı akmaya başlayacak emin olun. O zaman artık beklemeye gerek yok, işe koyulma zamanı. Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir hayat istiyoruz ama henüz sahip olmadığımıza inanıyorsak, bir kısım özelliğimizin veya yöntemimizin, zaman içinde başka özellik ve yöntemlerle yer

değiştirmesi gerekiyor. Bu da bize "değişim" sözcüğünün tanımını veriyor. "Değişmemiz lazım!" T. Murat TAMER 5element Eğitim ve Danışmanlık 02 Temmuz 2015 Not: Puro ve sigara kelimelerinin üstü kamu sağlığı açısından özellikle çizilidir. Yazım hatası değildir. Gülücük.