AXEL OLRİC İN EPİK YASALARI IŞIĞINDA SALUR KAZANUN EVİ YAGMALANDUGI BOYU BEYAN EDER İSİMLİ HİKÂYENİN OKUNMASI



Benzer belgeler
AXEL OLRİC İN EPİK YASALARI IŞIĞINDA SALUR KAZANUN EVİ YAGMALANDUGI BOYU BEYAN EDER İSİMLİ HİKÂYENİN OKUNMASI

KANLI KOCA OĞLU KAN TURALI BOYUNUN AXEL OLRĐC ĐN EPĐK YASALARI ÇERÇEVESĐNDE ĐNCELENMESĐ Ali KARADAVUT *

B RKAÇ SÖZ. Foreword / Par l éditeur

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Halk Anlatılarının Epik Kuralları Işığında Bir Destan İncelemesi

A. OLRİK İN EPİK YASALARI IŞIĞINDA FERHAT İLE ŞİRİN HİKÂYESİ

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

AXEL OLRİK İN EPİK YASALARI IŞIĞINDA SEGREK DESTANI

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

ASıL ADı KITAB-ı DEDE KORKUT ALÂ LISAN-ı TAIFE-I OĞUZAN (OĞUZLARıN DILIYLE DEDE KORKUT KITABı)

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

DESTANLAR VE MASALLAR. Muhsine Helimoğlu Yavuz HILE İLE DILE. Masal. KÜRT MASALLARI Resimleyen: Claude Leon

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TÜRKÇE haftalık ders sayısı 7, yıllık toplam 126 ders saati

ISBN

International Journal of Languages Education and Teaching December / 2014

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Danışman Olarak Hemşire

haftalık ders sayısı 7, yıllık toplam 126 ders saati

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

SU DALGALARINDA GİRİŞİM

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup

Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/ s , TÜRKİYE DEDE KORKUT TA İKİ YAZIM YANLIŞI İLE İLGİLİ İKİ TAMİR TEKLİFİ

Current Research in Social Sciences

İletişimin Sınıflandırılması

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var!

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

SALUR KAZAN IN EVİ YAĞMALANDIĞI BOY DA SALUR KAZAN VE ÇOBAN SALUR KAZAN AND HERDMAN IN SALUR KAZAN IN EVİ YAĞMALANDIĞI BOY

Hikaye Anlatımı Atölyesi

Benimle Evlenir misin?

TİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir)

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler


SALUR KAZAN IN EVİ YAĞMALANDIĞI BOYU ÜZERİNE YENİ BİR ANLAM ARAYIŞI

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

tellidetay.wordpress.com

Final Sınavı. Güz 2005

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

BASAT IN TEPEGÖZ Ü ÖLDÜRDÜĞÜ DESTANI VE AXEL OLRİK İN EPİK YASALARI HOW BASAT KILLED GOGGLE EYE (TEPEGÖZ) AND AXEL OLRIK S EPIC LAWS

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Büskivili pasta yapıyoruz.

Türk Edebiyatı nın Paha Biçilemeyen Mücevheri: DEDE KORKUT

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

HİKÂYE (ÖYKÜ) Tarihçe ve İlkler Dede Korkut (Korkut Ata) Kimdir? Dede Korkut Hikâyeleri ve Eğitim Araştırma Sonuçları Yararlanılan Kaynaklar

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

GSM 175-ARJANTİN TANGO TARİHİ. Dr. Hilal Türkoğlu Şaşmazel

Basit Kılavuzu Eliberato bir Kitap Yayıncılık Eylül 'den fazla dile çevrildi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Problem Set 1 Çözümler

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu Eğitim Öğretim Yılı. Ocak Ayı Bülteni ÜNİTE BAŞLIĞI: Kendimizi İfade Etme Yollarımız (PYP) 4A 4B

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

KANATLI KELİMELER UÇUŞAN HİKAYELER

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Paragraf yapamıyorum diyenlere, paragrafı okurken sıkılanlara,

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

ŞİRİNLER Öğretmen öğrencilere eklerdeki boyama kâğıtlarını gösterir ve öğrencilere bazı sorular yöneltir.

Yukarıdaki diyalogda kaçıncı cümlede diğerlerinden farklı türde bir fiilimsi kullanılmıştır?

İCAT NEDİR? İnsanların gereksinimlerini karşılamak için ortaya koydukları tüm yeni gelişimler icattır.

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ

MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

II) Hikâye Dışı düzlemi

6.12 Örnekler PROBLEMLER

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

Transkript:

AXEL OLRİC İN EPİK YASALARI IŞIĞINDA SALUR KAZANUN EVİ YAGMALANDUGI BOYU BEYAN EDER İSİMLİ HİKÂYENİN OKUNMASI Reading the Story Called Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder by the Epic Laws of Axel Olric Nuriye GÜLMEN* ÖZ Dede Korkut Oğuznameleri nin sözlü kültüre mi yoksa yazılı kültüre mi ait olduğu tartışmalı bir konudur. Bu çalışmada, Oğuznamelerin ikincisi olan Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâye Axel Olric in belirlediği Halk Anlatılarının Epik Yasaları na göre okunacak ve bu hikâyenin sözlü kültüre ait olup olmadığı tartışılacaktır. Anahtar Sözcükler Dede Korkut Oğuznâmeleri, Axel Olric, Halk Anlatıları ABSTRACT It is a controversial issue whether the stories in The Book of Dede Korkut belong to oral culture or writing one. In this paper, the second story in The Book of Dede Korkut called Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder is analyzed according to the rules that Axel Olric determines as The Epic Laws of the Folk Narratives and it will be discussed whether this story belongs to oral culture or not. Key Words The Book of Dede Korkut, Axel Olric, Folk Narratives Bu çalışmada Dede Korkut Oğuznâmeleri nden ikincisi olan Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâye Axel Olric in belirlediği halk anlatılarının epik kuralları na göre okunacaktır. Axel Olric in ilk olarak 1909 da yayımladığı Halk Anlatılarının Epik Kuralları isimli yazısı 1975 yılında Türkçeye çevrilmiş, bu kuralların uygulama alanı bulduğu iki çalışma Millî Folklor dergisinde yayımlanmıştır (Adıgüzel 26). Birincisi Tarık Özcan ın, epik kuralları Oğuz Kağan Destanı na; ikincisi de Sedat Adıgüzel in Akbuzat Destanı na uyguladığı çalışmalardır. Bu iki çalışmada da destanların Olric in epik kurallarıyla büyük ölçüde örtüştüğü sonucuna varılmıştır. Axel Olric Halk Anlatılarının Epik Kuralları başlıklı çalışmasında halk anlatılarının birbirine çok benzer içeriklere sahip oluşunu şöyle vurgular: Halk anlatılarıyla ilgilenen herhangi bir kimse uzaktaki bir halkın edebiyatını okuyunca, bu halk ve onun geleneksel anlatıları o kimseye şimdiye kadar tamamen yabancı olsa bile, bu anlatılarla daha önce karşılaşmış gibi bir duyguya kapılır. Olric bu görüşünü de [i]lkel insanın ortak zihin özelliği[ne] ve bu özelliğe uygun olan doğa kavramı ve ilkel mitoloji[ye] bağlar (177). Olric, halk anlatıları arasındaki bu benzerliğin ortak kurallarını belirlemek için hangi toplumlara ait anlatılardan yola çıktığını makalede açıkça belirtmemiştir ancak, bunların tüm Avrupa halk edebiyatına ve hatta daha uzaklara * Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi, gulmen@bilkent.edu.tr http://www.millifolklor.com 14 http://www.millifolklor.com 14

bile uygulanabil[eceğini] söylemektedir (178). Burada kuralların uygulama alanını Avrupa ve hatta daha uzaklar a ait anlatılar olarak belirlemesi iki açıdan sakıncalıdır: Birincisi bu saptama belirsizdir. Tüm Avrupa halk edebiyatı ve daha uzak olan yerlerle kastedilen açık değildir. Açık olsa bile bu kuralların neden buralara uygulanabileceği ama başka yerlere uygulanamayacağı belirtilmemiştir. Diğer yandan, eğer Halk Anlatılarının Epik Kuralları ndan bahsediyorsak, bunun tüm halk anlatılarına uygulanabilir olduğunu iddia ediyoruz demektir. Değilse, Avrupa halk anlatılarının epik yasaları gibi daha sınırlı bir başlıkla yola çıkmak doğru olacaktır. Olric in makalesinin eksik olduğunu düşündüğümüz bu yanı çalışmamız açısından bir sorun teşkil etmemektedir. Makalede hangi toplumların anlatılarından yola çıkarak bu yasaları belirlediğine dair kesin bir bilgi olmasa da uygulama alanının öncelikle Avrupa olduğunu söylemesi ve yasaları belirlemede kullandığı örneklerin de bize gösterdiği, Olric in Avrupa merkezli bir çalışma yaptığıdır. Bu çalışmanın sonucu bize Avrupa halk anlatılarından yola çıkılarak saptanmış kuralların Anadolu da üretilmiş bir anlatıya uygulanabilir olup olmadığını gösterecektir. Eğer uygulanabiliyorsa birincil amacımız olan Dede Korkut Oğuznamelerinin sözlü kültüre ait olup olmadığı sorusuna cevap vermiş, diğer yandan da Olric in kurallarının daha geniş bir coğrafyada uygulama alanı bulduğunu saptamış olacağız. Axel Olric adı geçen çalışmasında sadece masalları ya da mitleri değil genel olarak halk anlatılarını içine alan sage adını verdiği daha geniş bir kategori üzerinde çalışmayı uygun bulduğunu belirtir. Sage yi belirleyen on iki kural saptar. Biz de Dede Korkut Oğuznameleri nde yer alan Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâyeyi bu on iki kurala göre okuyarak, bu hikâyenin halk anlatısı olup olmadığı sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Olric e göre ilk kural Giriş ve Bitiriş Kuralı dır. Buna göre Sage birdenbire başlamaz ve birdenbire bitmez. [.] Sage durgunluktan coşkunluğa doğru giderek başlar ve çoğu zaman başlıca kişilerinden birinin başına gelen bir felaketi içeren sonuç olayından sonra coşkunluktan durgunluğa doğru giderek biter (178). Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâyede, anlatının birdenbire başlamayışını ve birdenbire bitmeyişini, durgunluktan coşkunluğa ve tekrar durgunluğa doğru gidişi bulmak mümkündür. Hikâye, Salur Kazan ın tanıtılması ve Oğuz beylerine verdiği bir ziyafette şarabın etkisiyle beylere avlanmayı teklif etmesiyle başlar. Oğuz beyleri atlarına binerler ve hep birlikte avlanmaya giderler. Onlar avdayken casusların bunu düşmanlara bildirmesiyle düşmanlar gelir; Kazan ın evini yağmalar, karısını, annesini, oğlunu esir alır; Kazan ın atlarını ve develerini götürürler. Hikâyede coşku Salur Kazan ın avlanmaya gitmesiyle başlar ve sondan biraz önce Kazan ın Şökli Melik le karşılaşması sırasında beylerin yardıma gelmesi ve düşmanları yenilgiye uğratmasıyla biter. Kazan, Şökli Melik i alt eder; kaybettiği her şeyi geri alır ve yurduna döner. Hikâye Dede Korkut un söylediği Oğuzname ile biter. Hikâyede, başlangıçta Salur Kazan ın betimlendiği ve beyleri avlanmaya davet ettiği kısım durgunluktan coşkunluğa; sonda, http://www.millifolklor.com 15

Kazan ın evine döndükten sonra yaptıklarının anlatıldığı kısım coşkunluktan durgunluğa geçişi gösterir. Axel Olric özellikle hikâyenin birden bire bitmemesi üzerinde durur. Uzun anlatılarda hikâyenin, olay çözüldükten yani coşkunluk sona erdikten sonra birkaç durak noktasının ardından bittiğini, kısa anlatılarda ise en az bir durak noktası bulunduğunu belirtir (178). Bu hikâyede durak noktası Kazan ın evine dönmesinden sonra yaptıklarının anlatıldığı kısımdır: Altun tahtında [oturdı], yene evini dikti. Karaca Çobanı imrahur eyledi. Yedi gün yedi gece yeme içme oldı. Kırk baş kul kırk kırnak oglı Uruz başına azad eyledi. Cılasun koc yiğitlere kıla ölke verdi, şalvar, cübbe, çuka verdi (66). Ayrıca her hikâyenin sonunda Dede Korkut un hikâyede geçen olaylarla ilgili özlü bir Oğuzname söylemesi de hikâyenin birdenbire bitmediği tezini destekler. İkinci kural, Yineleme Kuralı dır. Olric, [e]debiyatta yinelemeden başka konuya önem kazandıracak birçok araç [olduğunu], [ ] buna karşılık halk anlatıları[nın] tam anlamıyla ayrıntılara inme tekniğinden yoksun [olduğunu] ve zaten pek ender olan tasvirler[in] de çok kısa oldukları için konuya önem kazandıran etkili bir araç olmadıklarını belirtir ve geleneksel sözlü anlatımımızda yalnız bir seçenek vardır; yineleme diye ekler (180). Bu hikâyede Olric in söylediği anlamda yinelemelere rastlanmamaktadır. Hikâyede olaylar birer kere olur. Kazan, avlanmaya gider, kâfirler Kazan ın evini yağmalar, Karaca Çoban kâfirlerle savaşır, Kazan avda kötü rüya görür, yurduna döner, Karaca Çoban ı bulur, Karaca Çoban la kâfirleri bulmaya giderler, kâfirler Borla Hatun a zarar vermek ister, Borla Hatun kâfirlerden kendisini saklamayı başarır, kâfirler oğlunun etini yedirme yoluyla onu bulmaya çalışır, bu sırada Kazan ve Karaca Çoban gelirler, savaşmaya başlarlar, Oğuz beyleri gelirler, hep birlikte savaşırlar, Şökli Melik i yenerler, evlerine dönerler. Burada herhangi bir kişinin bir şeyi üç kez yapması ya da aynı şeyi üç farklı kişinin yapması söz konusu değildir. Tekrarlar, daha çok olmuş bir olayın tekrar anlatılması şeklinde gerçekleşmektedir. Mesela hikâyenin ana heyecan unsuru olan, kâfirlerin Kazan ın yurduna saldırması; evini yağmalaması, karısını, annesini, oğlunu, kırk ince belli kızı almaları; atlarını, develerini götürmeleri önce şöyle anlatılmaktadır: Altun ban evlerin kafirler çapdılar. Kaza benzer kızı gelini çağrışdurdılar. Tavla tavla şehbaz atlarını bindiler, katar katar kızıl develerini yetdiler. Agır hazinesini, bol akçasını yagmaladılar. Kırk ince bellü kızıyla Boyı Uzun Borla Hatun yesir getdi. Kazan Beg in Karacuk olmuş anası kara deve boynında asulı getdi. Han Kazanun oglı Uruz Beg üç yüz yigidilen eli baglu, boynı baglu getdi. Eylik Koca oglı Sarı Kulmas Kazan Begün evi üzerine şehid oldı. (51) Bu sıralanan olaylar daha sonra kâfirlerin kendi aralarında konuşmalarında; Kazanun tavla tavla şehbaz atlarını binmişüz, altun akçasınu yagmalamışuz, kırk yigidilen oglı Uruzı tutsak etmişüz, katar katar develerini yetmişüz, kırk ince belli kızılan Kazanun helalını tutmuşuz. (51) şeklinde, kâfirlerin Karaca Çoban la konuşmalarında; Kazan Begün dünlügi altun ban evlerini biz yıkmışuz, Tavla tavla şehbaz atlarını biz binmişüz, 16 http://www.millifolklor.com

Katar katar kızıl devesini biz yetmişüz, Karıcuk anasınu biz getirmişüz, Agır hazine, bol akçasını biz yagmalamışuz, Kaza benzer kızı gelini biz yesir etmişüz, Kırk yigidilen Kazanun oglunı biz getürmişüz, Kırk ince bellü kızıla Kazanun helalını biz getürmişüz. (52) şeklinde ve son olarak da Karaca Çoban ın Kazan la konuşmasında; Karıcuk anan kara deve boynında asulı geçdi, Kırık ince bellü kız ile helalun Boyı Uzun Borla Hatun Aglayuban şundan geçdi, Kırk yigidilen oglın Uruz Başı açık, yalun ayak Kafirlerün yanınca tutsak getdi, Tavla tavla şehbaz atlarun kafir binmiş, Katar katar kızıl develerün kafir binmiş, Altun akça, bol hazineni kafir almış. (56) şeklinde tekrar edilmektedir. Yukarıdaki örnekler, tekrarların Olric in söylediği anlamda halk anlatılarının ihtiyaç duyduğu bir form olduğu tezini desteklemektedir. Olaylar bir kere hikâyenin anlatıcısı tarafından, üç kere de hikâyedeki kahramanlar tarafından birbirlerine anlatılmaktadır. Axel Olric üçüncü kural olarak yineleme kuralıyla bağlantılı olan Üçler Kuralı nı belirler. Ona göre [y]ineleme hemen her zaman üç sayısına bağlıdır (180). Bu hikâyede üç kişinin aynı şeyi yapması ve en sonuncusunun akıllıca davranmasına halk anlatılarındaki en küçük kardeş yani en sondan gelenin en akıllı olması gibi örnek verilebilecek bir sahne vardır. Salur Kazan Oğuz beylerine avlanmayı teklif ettiğinde, Deli Tundar ile Kara Budag sırasıyla, [b]eli, Han Kazan, maslahatdur ve [a]gam Kazan, maslahatdur cevaplarını verirler. Üçüncü kişinin cevabı anlatıcı tarafından diğerleriyle kıyaslanarak verilir: Anlar eyle de gec At Agızlu Aruz Koca iki dizinün üstüne çökdi, eydür: Agam Kazan, sası dinlü Gürcistan azgında oturursın. Ordun üstine kimi korsın?. Hikâyede üçler kuralına verilebilecek tek örnek budur. Bu sahne de, görüldüğü gibi merkezî bir yerde bulunmamaktadır. Bu hikâyede karşımıza en çok üç ve kırk sayısının çıkması da anlamlıdır. Üc yerde tepe gibi taş yığdı (52), üc günlük yol (54), üc yelekli kayın otlar (66), üc yaşar tana derisi (61), üc keçi tüyünden sapanı (61), kırk ince belli kız, kırk yigid, kırk gün kırk gece düğün (66) kullanımları bu sayıların Türk halk anlatılarında kalıplaşmış kullanımlarını göstermektedir. Bunların dışında on iki bin, yedi, beş, seksen, doksan, dokuz, üç yüz, altı yüz, yedi bin gibi sayılar da hikâyede geçmektedir. Dördüncü kural Bir Sahnede İki Kuralı dır. Bu kurala göre bir sahnede aynı zamanda ortaya çıkan kişi sayısı en fazla iki olmalıdır. Axel Olric e göre bu katı bir kuraldır ve halk anlatılarında aynı zamanda birden fazla kişinin konuşmasına yer verilmez (182). Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâyede bu kuralın işlediği görülmektedir. Konuşmalar bazen karşılıksız bazen karşılıklıdır. Karşılıksız konuşmalar kahramanların bitki ve hayvanlarla konuşmasından kaynaklanmaktadır. Konuşmalar kısa diyalog ya da soru cevap şeklinde değildir. Bir http://www.millifolklor.com 17

kişi bütün söyleyeceklerini söyler, karşısındaki de ona cevap verir. Kâfirler ve çoban, çobanla Kazan, Kazan la Şökli Melik, Borla Hatun la Uruz karşılıklı konuşurlar. Kazan ın ve oğlu Uruz un bitki ve hayvanlarla konuştuğu sahneler de vardır. Konuşmaların kime yöneldiği konuşan kişi tarafından hemen ilk cümlede belli edilir. Mesela çoban, Salur Kazan la konuşmasına [ö]lmişmiydün yitmişmiydün, a Kazan? diye, Salur Kazan da ona verdiği cevapta konuşmasına [a]gzun kurusın çoban! diye başlar. Bütün konuşmalar tek taraflı olanlar da karşıdaki kişiye hitapla başlamaktadır. Beşinci Kural Zıtlık Kuralı dır. Bu kurala göre Sage de her zaman kutuplaşma vardır. Kuvvetli bir Thor un karşısında mutlaka akıllı bir Odin veya kurnaz Loki bulunmaktadır. Hüzünlü bir kadının yanında neşeli ve ferahlatıcı biri oturacaktır. Bu temel zıtlık, epik yapısının önemli bir kuralıdır (182). Bu hikâyede zıtlık kuralının da işlediği görülmektedir. Sahnelerde karşı karşıya gelen kişiler birbirlerine zıt tiplerdir. Bu zıtlık genellikle, iyi-kötü; zalim-madun ilişkisi üzerinden kurulmuştur. İlk konuşma kâfirlerle Karaca Çoban arasındadır. Kâfirler kötü, zalim ve korkaktırlar. Karaca Çoban, Kazan ın koyunlarını tek başına üç yüz kâfirden koruyacak kadar cesur ve beceriklidir. Kâfirler, ona koyunları verdiği takdirde onun için Şökli Melik ten beylik isteyeceklerini söylerler ama çoban bu teklifi kabul etmez ve onları yener. Başka bir sahne Borla Hatun la oğlu Uruz arasındadır. Burada Borla Hatun oğlundan etini yemek için izin istemektedir. Aksi takdirde kâfirler onun Borla Hatun olduğunu anlayacaklar ve ona kötülük edeceklerdir. Uruz cesurca annesine etini yemesini, kendisini kâfirden saklamasını salık verir. Borla Hatun bunun üzerine ağlayıp dövünmeye başlar. Burada da yiğit oğul ile merhametli anne arasında bir zıtlık vardır. Diğer bir sahne de Şökli Melik le Salur Kazan arasındadır. Burada da Şökli Melik kötü; salur Kazan iyidir. Kazan iyilikle sadece annesini vermesini ister Şökli Melik ten ama Şökli Melik kabul etmez ve savaşmayı seçer. Örneklerden de anlaşıldığı gibi zıtlık kuralını bu hikâyede bulmak mümkündür. Altıncı kural İkizler Kuralı dır. Bu kurala göre, [i]ki kişi aynı rolde ortaya çıktığında bunların ikisinin de küçük ve zayıf olarak betimlendiğini görürüz (183). Olric burada ikizler kelimesinin geniş anlamda ele alınması gerektiğini belirtir. Anlatıda mutlaka gerçek ikizlerin bulunması gerektiğini düşünmemeliyizdir. Bu, ikinci derecede gelen tiplerin çift olarak ortaya çıkmaları şeklinde de görülebilir. Ancak bu hikâyede aynı işleve sahip iki tip bulmak mümkün değildir. İkizler kuralı Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâyede işlememektedir. Yedinci kural, İlk ve Son Durumun Önemi dir. Bu kural da üçler kuralına bağlıdır. Olric, ilk ve son durumun önemi kuralını üç kardeşten önce ya da sonra gelen arasındaki önem ve duygudaşlık kurma ilişkisi bağlamında değerlendirmektedir. Bu hikâyede üçler kuralı ana kahramanlar üzerinde işlememektedir. Dolayısıyla ilk ve son durumun önemi kuralını da aramak yersiz olacaktır. Sekizinci kural, Tek Çizgi Kuralı dır. Axel Olric bu kuralla ilgili şunları söyler: Çağdaş edebiyat [ ] çeşitli entrika çizgilerini birbirine dolayıp karıştırmaktan hoşlanıyor. Buna karşılık halk 18 http://www.millifolklor.com

anlatısı bir olay çizgisini başkasıyla karıştırmaz; halk anlatıları her zaman tek çizgilidir. Eksik kalan ayrıntıları tamamlamak için geriye dönüş yapmaz. Eğer daha önceki olaylar hakkında bilgi vermek gerekiyorsa; bu bir konuşmanın içinde verilir. (185) Bu hikâyede olaylar tek çizgili bir olay örgüsü doğurmuştur. Bütün olaylar merkezdeki olayla, yani Kazan ın ava gitmesi ile bire bir ilişkilidir ancak hikâye üç ayrı koldan gelişir. Önce ilk iki olay birleşir daha sonra da üçüncü olayın bunlara bağlanması yoluyla sonuca ulaşılır. Merkezdeki olay Kazan ın ava gitmesi sonucunda evinin yağmalanması ve karısının, annesinin, oğlunun düşmana esir olmasıdır. Bunun sebep olduğu üç olay; çobanın kâfirlerle savaşması, Kazan ın kötü rüya görüp yurduna dönmesi, Borla Hatun ile Uruz un kâfirlerin yurdunda yaşadıklarıdır. Önce çobanla Kazan ın yolları kesişir ve birlikte kâfirlerle savaşmak için yola düşerler. Kâfirlerin yurduna vardıklarında da Borla Hatun ve Uruz la yolları kesişir ve böylece üç olayın birleşmesiyle hikâye sonlanır. Ancak bu karmaşık bir yapı oluşturmamakta, olayların birbirine eklemlenmesiyle olay örgüsünün tek çizgili oluşu korunmaktadır. Dokuzuncu kural Kalıplaştırma Kuralı dır. Bu kurala göre [a]ynı çeşitten iki insan veya durum elverdiği ölçüde değişik değil, elverdiği ölçüde birbirine benzerdir (185). Kalıplaştırma kuralının bu hikâyede merkezi olaylarda görüldüğü söylenemez, ancak aynı roldeki kişilerin aynı şeyi yaptıkları, birbirlerini tekrar ettiklerini söylemek mümkündür. Bu kuralı şöyle örnekleyebiliriz: Salur Kazan avlanmaya karar verdiği zaman yanındaki Oğuz beylerinden ikisi aynı şekilde cevap verir: Kıyan Selçuk oglı Deli Tundar eydür: Beli, Han Kazan, maslahattur. Kara Göne oglı Kara Budag eydür: Agam Kazan, maslahattur (50). Diğer örnek, Oğuz beylerinin Şökli Melik in yurduna gelmelerinin anlatıldığı kısımdan verilebilir. Oğuz beylerinin gelişi tek tek anlatılır. İlkini örneklemek yeterli olacaktır: Kara Dere azgında [Kadir veren] Kara boga derisinden beşiginün yapugı olan, Acıgı tutanda kara taşı kül eyleyen, Bıyıgın ensesinde yedi yerde dügen Erenler evreni Kazan Begün kartaşı Kara Göne Çapar yetdi, Çal kılıcun, kardaş Kazan, yetdüm! dedi. Kara Göne nin ardından sekiz bey daha gelir ve hepsi yukarıdaki örnekte olduğu gibi yiğitlikleriyle betimlendikten sonra [ ] Çapar yetdi, / Çal kılıcun [agam / begüm] Kazan, yetdüm! diyerek sözü bir diğerine devrederler. Onuncu kural Büyük Tablo Sahneleri Kuralı dır. Axel Olric e göre [b]u sahnelerde Sage kahramanları yan yana gelirler (185). Burada önemli olan ise ortaya çıkan durumun görkemli olması, gerçeğe değil hayale dayanmasıdır. Diğer yandan bu sahneler bir geçicilik duygusu değil, bir çeşit zaman içinde süreklilik niteliği [.] ve tek başına kişinin kafasında bir resim olarak ortaya çıkabilen bir güç taşı[rlar] (186). Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâyede bu sahnelere örnek gösterilebilecek bir durum vardır: Salur Kazan Şökli Melik in yurduna savaşmaya gidecektir ancak çobanın yanında gelmesini istemez, çünkü Oğuz http://www.millifolklor.com 19

beylerinin ona [ç]oban bile olmasa Kazan kafiri alımazıdı (57) demelerinden korkar. Çobanı bir ağaca bağlar. Ona, [m]ere çoban, karnın acıkmamışiken, gözün kararmamış iken bu agacı koparıgör (57) der. Karaca Çoban ağacı hemen koparır ve sırtında ağaçla Kazan ın arkasından gider. Kazan ın [m]ere çoban, bu agac ne agacdur (58) diye sorması üzerine çoban onu, [a]gam Kazan, bu agac ol agacdur kim, sen kafiri basarsın, karnun acıgur, sana bu agacıla yemek pişirürin (58) diye yanıtlar. Çobanın sırtında ağaçla yürüdüğü sahne bir büyük tablo sahnesidir. On birinci kural, Tek Entrika Kuralı dır. Bu kural epik birlik kuralıyla birlikte düşünülmelidir. Olayların tek entrika etrafında dönmesi epik birliği de sağlayan unsurdur. Epik birlik kuralını tartışırken, bütün olayların merkezî bir olay etrafında döndüğünü ve sonda yeniden birleştiğini söylemiştik. Hikâyedeki entrika unsuru, Salur Kazan ın ava gitmesi sonucunda evinin yağmalanması; hayvanlarının götürülmesi; karısının, oğlunun, annesinin kaçırılmasıdır ve bu entrika hikâyenin sonunda çeşitli olayların birbirine eklemlenmesiyle çözülür. Bu olaylar epik birlik kuralı kısmında anlatıldığı için burada tekrar etmeye gerek görmemekteyiz. Son ve on ikinci kural Dikkati Baş Kahraman Üzerinde Toplama dır. Bu kurala göre Sage de dikkat baş kahraman üzerinde toplanmalıdır. Baş kahraman ve entrika birbirinden ayrılmaz (187). Bu yüzden bu kuralı da epik birlik ve tek entrika kuralından bağımsız düşünmemek gerekir. Entrikayı sağlayan merkezî olayın kahramanı Salur Kazan dır ve çeşitli yön değiştirmelerle hikâyede diğer kahramanların başından geçenler anlatılsa da hikâyenin Kazan la başlayıp, yine onunla bitmesi ve diğer kahramanların başlarından geçen olayların ana olaya bağlanması onun hikâyenin baş kahramanı olduğunu göstermektedir. Bu on iki kuraldan yola çıkarak yaptığımız incelemede Dede Korkut Oğuznamelerinden ikincisi olan Salur Kazanın Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder isimli hikâyenin, Axel Olric in belirlediği halk anlatılarının epik kurallarına büyük ölçüde uyduğu görülmektedir. İkizler kuralı ve ilk ve son durumun önemi kuralı dışında tüm kuralların bu anlatıda işlediği görülmüştür. Ancak halk anlatılarını tespit etme konusunda içerik açısından veriler sunan bu kurallar biçim açısından eksik kalmaktadır. Milman Parry ve Albert Lord un sözlü kültürün işleyişi ile ilgili yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya çıkardıkları Sözlü Formül Teorisi ışığında bu hikayeleri değerlendirmek daha kesin sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır. KAYNAKLAR Adıgüzel, Sedat. Başkurt Destanı Akbuzat ın Epik Kurallara Göre İncelenmesi. Milli Folklor 44. (Mayıs 1999): 24-34 Semih Tezcan, Hendrik Boeschoten, haz. Salur Kazanın Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder. Dede Korkut Oğuznameleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 2001. 50-67 Olric, Axel. Halk Anlatılarının Epik Kuralları. Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar. Ankara: Milli Folklor Yayınları. 2003. 177-88. Özcan, Tarık. Oğuz Kağan Destanı nın Halk Anlatılarının Epik Kuralları Bakımından İncelenmesi. Milli Folklor 31-32. (Güz-Kış 1996): 95-97 20 http://www.millifolklor.com