Adenoidektomi ve tonsillektominin monosemptomatik enürezis noktürna üzerine etkileri



Benzer belgeler
Enürezis. Dr. Ali Düzova Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı

Enürezis. Dr Salim Çalışkan

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

DA 6-18 YAŞ ARASI ÇOCUKLARDA ENÜREZİS SIKLIĞI VE RİSK ETKENLERİ

A r OSAS'l hastalarda CPAP kullan m n n noktürnal pollaküriye etkisi

ÇOCUKLUK ÇAĞI İŞEME BOZUKLUĞU: BULGULAR VE TEDAVİ ALGORİTMASI

Enürezis Nokturna: Etiyopatogenez Enuresis Nocturna: Etiopathogenesis

ENÜREZİS NOKTURNA KLİNİK YÖNTEM REHBERİ (KYR)

ENÜREZİS NOKTURNA. Çocuklarda en sık rastlanan ürolojik yakınma. Allerjik hastalıklardan sonra en yaygın kronik sorun

GECE ALTINI ISLATAN ÇOCUK

Primer enürezis nokturnada etiyolojik risk faktörleri (*)

6-12 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARDA ENÜREZİS NOKTÜRNA PREVALANSI VE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER. Meltem KÜRTÜNCÜ 1, Işın ALKAN 2

Üroterapi kime, nasıl, ne zaman.

Üriner İnkontinans. Konuyu Değerlendirdik Konuyu Değerlendirdik Konuyu Değerlendirdik Konuyu

Uyku Fizyolojisi Uyku Hijyeni Obstrüktif Uyku-Apne Sendromu

DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR?

Priliminary Report from a Newly Opened Enuresis Outpatient Clinic

Obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda enürezis ile uyku parametreleri arasındaki ilişki

Kırıkkale ili altı-on yaş ilköğretim öğrencileri arasında enürezis nokturna sıklığı

PRİMER NOKTURNAL ENUREZİS TEDAVİSİ

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

60.Milli Pediatri Kongresi 12 Kasım 2016/Antalya

Çocukluk Çağında Adenotonsillektominin Büyüme ve Gelişmeye Olan Etkisi

Prof. Dr. M. İhsan Karaman. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Üroloji Kliniği

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Ağır OUAS lı bir olguda klostrofobi ve uykuda ölüm korkusuna bağlı yaşanan CPAP cihazına uyum sorununun davranışsal destekle çözümlenmesi

Uykuda Solunum Bozuklukları Merkezimize Başvuran Hastaların Demografik Özellikleri, Tedavi Yöntemleri ve Tedaviye Uyumları

DİRENÇLİ AAM TEDAVİSİNDE BOTULİNUM TOKSİNİ. Dr. Abdullah Demirtaş Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Kayseri

Dr. Figen HANAĞASI Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü

GECE YATAK ISLATMA-GÜNDÜZ ISLATMA GECE YATAK ISLATMA

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

Dirençli Aşırı Aktif Mesane

SAĞLIKLI VE ENÜRETİK ÇOCUKLARDA İDRAR TUTABİLME YAŞLARININ ARAŞTIRILMASI

Ambulatuar Ürodinami. Dr. İlker Şen

ÇOCUK ÜROLOJİSİ. BOZLU M., ÇAYAN S., DORUK E., CANPOLAT B., AKBAY E. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, MERSİN

OBSTRUKTİF UYKU APNE SENDROMU HASTALARINDA NOKTÜRİ

Okul Öncesi Çocuklarında İdrar Kaçırmanın Değerlendirilmesi

Clinical, and biochemical evaluation of growth and development in prepubertal children who underwent adenotonsillectomy

İDRAR KAÇIRMA Dr. Bülent Çetinel. idrar kaçırma(üriner inkontinans) idrar tutamama hali

BİOFEEDBACK. Disfonksiyonel İşeme nedir?

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

ICSD3: Parasomniler. Farklar & Yenilikler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Nöroloji AD, Manisa

14 Aralık 2012, Antalya

Denizli ilinde ilköğretim çağındaki çocuklarda nokturnal enürezis prevalansı ve risk faktörleri

Adenoid Hipertrofisi ve Uykuda Solunum Bozukluğu Olan Çocuk Hastalarda Kısa Süreli Oral Kortikosteroid Tedavisi

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı?

Geçmişten günümüze. Pediatride günübirlik anestezi. Preoperatif. Preoperatif. Postoperatif. Peroperatif. Preoperatif

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Enürezis. Zeliha Ural Büyükbesnİlİ. Tanımlar

DİRENÇLİ AAM CERRAHİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ. Doç. Dr. Ali Ersin Zümrütbaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı

Üriner İnkontinans Tarifleyen Kadınlarda Aile ve Enürezis Nokturna Öyküsü

Noktürnal enürezis. Derleme Review. Nocturnal enuresis. R. Yavuz Akman. Gi rifl. DO I: /tpa Özet. Summary

Monosemptomatik noktürnal enürezis

ERKEK HASTALARDA DÜŞÜK DETRUSOR AKTİVİTESİ; İNFRAVEZİKAL OBSTRİKSİYON TANISINDA ÜROFLOW PARAMETRELERİ VE MESANE İŞEME ETKİNLİĞİNİN ÖNEMİ

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Çocuk ve Ergenlerde Önemli Bir Sorun Olan Enürezisin Psikososyal Yönü*

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Adenotonsillektominin çocuklarda büyüme üzerine etkisi

Dr. Nilgün Çöl Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Sosyal Pediatri BD.

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Kocaeli Medical J 2017; 6; 1:40-44 ARAŞTIRMA MAKALESİ/ ORIGINAL ARTICLE. Pınar Erturgut, Rahime Renda

Monosemptomatik enürezis nokturna etiyolojisinde obezitenin rolü

24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ

PRİMER ENÜREZİS NOKTURNA TANILI ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN YAŞAM KALİTESİNİN BELİRLENMESİ

Multidisipliner Konseyin Endokrin Hastalıkların Tanı Ve Tedavi Süreci Üzerine Etkisi

KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA NEDİR VE NASIL TEDAVİ EDİLİR? İdrar kaçırma nedir- nasıl tanımlanır? Bu bir hastalık mıdır?

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

Enürezis Sorunu Olan Çocuğu Tanılamada Üç Sistem Modeli ve Davranışsal Tedavi Yöntemleri

Tıkayıcı uyku apne sendromunun ve sürekli pozitif havayolu basıncı titrasyonunun evre 3 ve REM uykusuna etkisi

Her kronik tam tıkalı lezyon açılmalı mı? Prof. Dr. Murat ÇAYLI Özel Adana Medline Hastanesi

Aşırı Aktif Mesane ve BPH. Bedreddin Seçkin Selçuk Üni. Selçuklu Tıp Fakültesi Üroloji A.D.

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Aşırı aktif mesanede tedavi. Dr. Hakan Vuruşkan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI SINIFLAMA VE TANIMLAR

VEZİKOÜRETERAL REFLÜ KİME ÜRODİNAMİ YAPIYORUM? Dr.A.Rüknettin ASLAN Haydarpaşa Numune EAH 1.Üroloji Kliniği

ÇOCUKLARDA ADENOTONSİLLEKTOMİYE GÜNCEL YAKLAŞIM

PROF. DR. TÜLİN TANER

NON NÖROJENİK NÖROJENİK MESANE ve ÜROFASİAL (OCHOA) SENDROM OLGULARINDA HPSE2 GEN DEĞİŞİMLERİNİN ARAŞTIRILMASI

7-11 YAġ ARASI ÇOCUKLARDA ENÜREZĠS SIKLIĞI VE RĠSK FAKTÖRLERĠ. Fadime ÜSTÜNER TOP 1, Dilek KÜÇÜK ALEMDAR 1

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI KLİNİĞİ

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri

NOKTURNAL ENÜREZİS NOCTURNAL ENURESIS

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Çocukluk Çağı Uykuda Solunum Bozuklukları: Medikal Tedavi ve Non-invazif Mekanik Ventilasyon Tedavisi

Kalp Yetmezliği ve Gece Sık Uyanmalar, Uykusuzluk Yakınması Olan Olgu

SAKRAL NÖROMODÜLASYON

Uykusuzluk Yakınması İle Gelen Hastaya Yaklaşım. Dr. Hakan KAYNAK

NONİNVAZİV ÜRODİNAMİK DEĞERLENDİRME Üroflovmetri, rezidiv idrar, işeme günlüğü

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3

Video-ürodinamik çalışmalar

BİRİNCİL VE İKİNCİL UYKUDA ALTINA İŞEYEN ÇOCUKLARDA TANI, SAĞALTIM VE İZLEM FARKLILIKLARI

T.M.E. FONKSİYON BOZUKLUĞU AĞRI SENDROMUNA DİŞHEK. FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA RASTLANMA SIKLIĞI* Cihan AKÇABOY** Sevda SUCA** Nezihi BAYIK***

Tarihçe, CPAP Cihazının Teknik Özellikleri ve Aksesuarları. Dr. Hikmet Fırat SB Dışkapı Y.B Eğitim & Araştırma Hastanesi Uyku Bozuklukları Merkezi

GEBELİK ve DOĞUM SONRASI DÖNEMDE GÖZLENEN UYKU BOZUKLUKLARI

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

ÇOCUK NEFROLOJİ BİLİM DALI

NONİNVAZİV ÜRODİNAMİK DEĞERLENDİRME Üroflovmetri, rezidiv idrar, işeme günlüğü

Üriner Inkontinans. ö <U. Dile Getirilmeyen... Sorgulanması Gereken Bir Problem...Üriner İnkontinans

Transkript:

Pamukkale Tıp Dergisi Pamukkale Medical Journal Adenoidektomi ve tonsillektominin monosemptomatik enürezis noktürna üzerine etkileri The effects of adenoidectomy and tonsillectomy on monosymptomatic enuresis nocturna İ. Cenk Acar*, Ali Ersin Zümrütbaş*, Sadettin Eskiçorapçı*, Cüneyt Teğin**, Zafer Sınık*, Cüneyt Orhan Kara*** Özet *Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji AD., Denizli **Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dönem 5 Öğrencisi ***Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz AD., Denizli Amaç: Bu çalışmada adenotonsiller patolojiler nedeniyle adenoidektomi ve/veya tonsillektomi uygulanan hastalarda monosemptomatik enürezis nokturna (MEN) görülme sıklığı ve uygulanan cerrahi ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 2004-2008 yıllarında adenoidektomi ve/veya tonsillektomi ameliyatı uygulanan 5-23 yaşları arasındaki 65 hastaya uygulanan cerrahilerin enürezis nokturna (EN) üzerine etkileri retrospektif olarak değerlendirildi. ICCS tanımlamasına göre polisemptomatik enürezis nokturnalı 8 hasta çıkarıldıktan sonra 57 hasta çalışmaya dahil edildi. Bulgular: Cerrahi öncesi hastaların 26 sında (%45,6) MEN saptandı. Ameliyat öncesi MEN saptanan hastaların 19 unda (%73) cerrahi sonrasında EN semptomlarının düzeldiği görüldü. İyileşme, bu hastaların 12 sinde (%63) ilk bir ay içinde, 5 inde (%26,3) 1 ile 3 ay arasında ve 2 sinde (%10,5) 3 ile 12 ay arasında gerçekleşti. Hastalar cinsiyetlerine göre değerlendirildiğinde, MEN li 13 erkek hastadan 6 sının (%46,1) ve 13 kız hastadan 12 sinin (%92,3) cerrahi sonrasında semptomlarında düzelme görüldü ve kız-erkek hastalar arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.027). Sonuç: Multidisipliner bir yaklaşımda EN ve üst solunum yolu obstrüksiyonu olan hastaların adenotonsiller patolojilerinin tedavi edilmesinin, EN semptomlarını da yüksek oranda düzeltebileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle, EN semptomları ile üroloji polikliniğine başvuran hastalarda üst solunum yolu obstrüksiyonuna ait şikayetlerin sorgulanmasını ve endikasyonu varsa cerrahi tedavinin uygulanmasının uygun bir yaklaşım olduğunu düşünmekteyiz. Pam Tıp Derg 2011;4(1):9-13 Anahtar sözcükler: Enürezis noktürna, adenoidektomi, tonsillektomi Abstract Aim: To investigate the incidence of monosymptomatic enuresis nocturna (MEN) and its relation with surgery in patients who had adenoidectomy and/or tonsillectomy for adenotonsiller pathologies. Materials and Methods: The effects of surgery was retrospectively evaluated in 65 patients with ages between 5 and 23 who had adenoidectomy and/or tonsillectomy between 2004 and 2008. After exclusion of 8 patients with polysymptomatic enuresis nocturna according to ICCS criteria, 57 patients were included in this study. Results: MEN was found in 26 (45.6%) patients preoperatively. The symptoms improved in 19 (73%) patients who had MEN preoperatively. The recovery was observed in the fi rst month in 12 (63%) of these patients, between 1 and 3 months in 5 (26.3%) patients and between 3 and 12 months in 2 (10.5%) patients. When evaluated according to sex, 6 (46.1%) of the 13 male and 12 (92.3%) of the 13 female patients with MEN had improvement in their symptoms postoperatively. The difference between males and females was statistically considered to be signifi cant (p=0.027). Conclusion: In a multidisciplinary approach, it should be kept in mind that when adenotonsiller pathologies are treated, the symptoms of EN could also improve. Therefore, we thought that the patients admitting with EN symptoms to outpatient clinics should be questioned for complaints about upper airway obstruction and if so, adenotonsiller surgery might be performed in those who have indications for surgery. Pam Med J 2011;4(1):9-13 Key words: Enuresis nocturna, adenoidectomy, tonsillectomy Sadettin Eskiçorapçı Yazışma Adresi: Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji AD, Denizli e-mail: sadettin@yahoo.com Geliş tarihi : 21.08.2010 Kabul tarihi: 30.12.2010 9

Pamukkale Tıp Dergisi 2011;4(1):9-13 Acar et al. Giriş Enürezis noktürna (EN), Amerikan Psikiyatri Topluluğu tarafından hazırlanan Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Kılavuzu ndaki (DSM-IV) son tanı ölçütlerine göre; beş yaşından büyük çocuklarda uyku sırasında tekrarlayıcı nitelikte istemsiz idrar kaçırılması, bu davranışın üç ay süreyle en az haftada iki kez ortaya çıkması, okul ya da sosyal yaşantı ile ilgili sıkıntı nedeni olması ve bu durumun tıbbi bir hastalığa bağlı olmaması olarak tanımlanmaktadır [1]. Enürezis tüm toplumlarda yaygın olarak görülen bir sağlık sorunudur. Amerika Birleşik Devletleri verilerine göre, gerçek EN insidansı tam bilinmemekle birlikte, 5 yaşındaki çocuklarda %15 olarak bildirilmiştir [2]. Ülkemizin değişik bölgelerinde yapılan insidans çalışmalarında ise EN sıklığı %9-13,7 arasında saptanmıştır. Erkeklerde kızlara oranla 2 kat daha sık görülmektedir [3]. Yapılan çalışmalarda, EN her yıl %15 oranında azalarak 10 yaşında %5 ve adölesan dönemde ise %1 oranında görülmektedir [4]. Uluslararası Çocuk Kontinans Derneği (ICCS) 2006 yılındaki raporuna göre mesane disfonksiyonuna işaret eden alt üriner sistem semptomları bulunmayan ve tek başına gece idrar kaçırmanın bulunduğu duruma monosemptomatik EN (MEN) adı verilmektedir [5]. Etiyolojisinde genetik, uyku bozuklukları, noktürnal poliüri, psikolojik komponent ve antidiüretik hormonun (ADH) diürinal ritminde bozukluk gibi birçok faktör sorumlu tutulmaktadır. Bununla birlikte, son yıllarda adenotonsiller hipertrofi sonucu oluşan üst solunum yolu obstrüksiyonlarının EN ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Brooks ve Topol [6] yaptıkları bir çalışmada, solunumsal patolojileri olan hastalarda EN nin daha sık görüldüğünü saptamışlardır. EN ye hava yolu tıkanıklığına karşı artmış respiratuar eforun yol açtığı mesane basınç artışının neden olabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca yapılan çalışmalarda buna ek olarak, obstrüktif uyku apnesi olan hastalarda ADH seviyesinde azalma ve atriyel natriüretik peptid seviyesinde artış nedeniyle EN sıklığının arttığı gösterilmiştir [7-9]. Bununla birlikte, üst solunum yolu obstrüksiyonu nedeniyle adenotonsiller cerrahi uygulanan hastalarda EN nin iyileştiğini gösteren deliller mevcuttur. Weider ve Hauri nin [10] solunum yolu obstrüksiyonuna eşlik eden EN si olan 115 hastada yaptıkları çalışmada, hastaların %76 sında operasyon sonrasında EN nin düzeldiği görülmüştür. Çınar ve arkadaşlarının [11] yaptıkları bir çalışmada ise adenotonsiller cerrahi sonrası EN düzelme oranı %63 olarak raporlanmıştır. Bu çalışmada adenotonsiller patolojiler nedeniyle adenoidektomi ve/veya tonsillektomi uygulanan hastalarda MEN nin görülme sıklığı ve uygulanan cerrahi ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında 2004-2008 yıllarında adenoidektomi ve/veya tonsillektomi ameliyatı uygulanan 5-23 yaşları arasındaki 65 hastaya uygulanan cerrahilerin EN üzerine etkilerini değerlendirmek için hastalara telefonla ulaşıldı. Hastaların ameliyat öncesi idrar kaçırmasının olup olmadığı, varsa tipi (stres ve/veya sıkışma), zamanı (gündüz ve/veya gece), sıklığı ve miktarı, aile öyküsü, nörolojik hastalık öyküsü sorgulandı. Mesane disfonksiyonunu şüphelendirecek alt üriner sistem semptomları olan hastalar, adenotonsiller cerrahilerin EN üzerine etkisi değerlendirilirken farklı fi zyopatolojilerin birbiriyle karışabileceği düşünülerek çalışma harici bırakıldı. Bu nedenle ICCS tanımlamasına göre polisemptomatik EN li 8 hasta çıkarıldıktan sonra 57 hasta çalışmaya dâhil edildi. Ayrıca, bu hastalardan MEN olanların cerrahi tedavi sonrası EN şikâyetlerinin geçip geçmediği ve süresi sorgulandı. Elde edilen veriler SPSS 17.0 programında değerlendirilerek MEN ile adenoidektomi ve\ veya tonsillektomi arasındaki ilişki araştırıldı. Verilerin karşılaştırılmasında, kategorik veriler için ki-kare, sayısal veriler için ise Mann Whitney-U testleri uygulandı. p değeri 0,05 in altındaki sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular Hastaların ortalama yaşı 11,2±4,74 olarak saptandı. Hastaların 31 i (%54,4) erkek ve 26 sı (%45,6) kızdı. Cerrahi öncesi hastaların 26 sında (%45,6) MEN saptandı. Hastaların 48 ine (%84,2) üst solunum yolu obstrüksiyonu ve 9 una (%15,8) da kronik enfeksiyon nedeniyle adenotonsiller cerrahi uygulandı. Cerrahi öncesi MEN semptomlarının durumuna göre hastaların yaş, cinsiyet, obstrüksiyon varlığı ve uygulanan cerrahi tipi gibi demografi k verileri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (Tablo 1). Ameliyat öncesi MEN saptanan toplam 26 hastanın 19 unda (%73) cerrahi sonrası bu semptomlarının düzeldiği görüldü. MEN, bu hastaların 12 sinde (%63) ilk bir ay içinde, 5 inde (%26,3) 1 ile 3 ay arasında ve 2 sinde (%10,5) de 3 ile 12 ay arasında düzeldi. Hastalar cinsiyetlerine göre değerlendirildiğinde, MEN li 13 erkek hastadan 7 sinin (%53,8) ve 13 kız 10

Adenotonsillektomi ve enürezis nokturna Tablo 1. Adenotonsiller cerrahi öncesi monosemptomatik EN semptomlarının durumuna göre hasta verilerinin karşılaştırılması MEN li hastalar (n=26) EN si olmayan hastalar (n=31) p de eri Ya 11,07±4,5 11,4±4,9 0,99 Cinsiyet Erkek (%) 13(50) 18 (58) Kız (%) 13 (50) 13 (42) 0,54 Solunum yolu obstrüksiyonu varlı ı (%) 24 (92,8) 24(77,4) 0,12 Cerrahi tipi Adenoidektomi 4 (15,3) 10(32,2) Tonsillektomi 7(26,9) 7(22,5) Adenotonsillektomi 15 (57,6) 14(45,1) 0,33 EN: Enürezis Noktürna, MEN: Monosemptomatik Enürezis Noktürna Tablo 2. Adenotonsiller cerrahi öncesi monosemptomatik EN si olan hastalarda cerrahi sonrası semptomların durumuna göre hasta verilerinin karşılaştırılması MEN si devam eden hastalar (n=7) EN si düzelen hastalar (n=19) p de eri Ya (yıl±s.d.) 10±4,24 11,47±4,7 0,49 Cinsiyet Erkek 6 7 0,027 Kız 1 12 Solunum yolu obstrüksiyonu varlı ı (%) 6 (85,7) 18(94,7) 0,44 Cerrahi tipi Adenoidektomi 1 3 0,64 Tonsillektomi 1 16 Adenotonsillektomi 5 10 Enürezis Günde 1 3 5 0,41 Noktürna sıklı ı Haftada 2-3 0 5 Haftada 1 3 5 Ayda 1 1 4 Daha önce Medikal Tedavi alan 2 3 0,46 Aile Hikayesi 4 7 0,35 EN: Enürezis Noktürna, MEN: Monosemptomatik Enürezis Noktürna hastadan 12 sinin (%92,3) cerrahi sonrası semptomlarında düzelme görüldü ve kız-erkek hastalar arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.027). MEN li hastaların cerrahi sonrası semptomlarının durumuna göre verileri karşılaştırıldığında cinsiyet dışında hiçbir parametrede istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (Tablo 2). Tartışma Enürezis noktürna, istemsiz ve tekrarlayıcı gece idrar kaçırması olarak tanımlanmaktadır. EN etiyolojisinde; erkek cinsiyet, ilk çocuk olma, aile öyküsü, düşük sosyoekonomik düzey, 20-40 yaş arası anneye sahip olma, uyanma güçlüğünün bulunması, akşam sıvı besinlerin alınması ve yorgunluk, aile bireylerinin sayısı gibi nedenler yer almaktadır. EN insidansı yaş ilerledikçe azalmaktadır ve puberte dönemindeki çocuklarda %1 olarak belirtilmektedir. Çalışmamızda; hastalarımızın %49,2 sinde adenoidektomi ve\veya tonsillektomi operasyonu öncesi EN semptomları saptanmış olup, bizim hasta grubumuzda EN prevalansının normal popülasyona göre yüksek olduğu görülmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlar saptanmıştır. Brooks ve Topol [6], obstrüktif uyku apnesi olan 115 çocuk hastada yaptıkları çalışmada, bu hastaların %41 inde EN olduğunu tespit etmişledir. Benzer şekilde, semptomatik üst solunum yolu obstrüksiyonu olan 321 hastada yapılan bir diğer çalışmada ise EN oranı %34.5 olarak bulunmuş olup bu oranın normal popülasyondaki EN insidansına göre daha yüksek olduğu vurgulanmıştır. 11

Pamukkale Tıp Dergisi 2011;4(1):9-13 Acar et al. Enürezis noktürnanın fi zyopatolojisinde iki önemli faktör rol oynamaktadır. Birincisi, ADH nın diürinal ritmindeki bozukluk nedeniyle meydana gelen noktürnal poliüri, diğeri ise geceleri azalmış fonksiyonel mesane kapasitesidir [12]. Bunun dışında, üst solunum yolu obstrüksiyonunun yol açtığı sistemik iskemi nedeniyle mesaneyi innerve eden sinirlerin hipoksisi sonucu artmış mesane aktivitesi suçlanmaktadır. Hayvan çalışmalarında mesane detrüsörünün aerobik solunumunun yanısıra anaerobik solunum da yapabildiği ve anoksik şartlar altında mesane kontraktilitesinin başlangıçta azalmasına rağmen anoksik şartların düzelmesi ile detrüsör kas hücrelerinin hızlıca iyileştiği gösterilmiştir. Ancak, intrensek sinir lifl erindeki hasarın kalıcı olduğu gözlenmiştir. Koritsiadis ve arkadaşlarının [13] yaptığı bir çalışmada üretelyum ve detrüsör kasın hipoksik strese daha dirençli olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, üst solunum yolu obstrüksiyonu bulunan hastalarda ADH salınım ritminin bozulmuş olduğu gösterilmiştir [14]. Ayrıca, obstrüktif uyku apne sendromu bulunan erişkinlerde yapılan çalışmalarda, atrial natriüretik peptid (ANP) oranının arttığı, ADH salınımının azaldığı ve idrar miktarında normalde olması gereken gecelik idrar miktarındaki azalmanın da gerçekleşmediği saptanmıştır [7,14]. Bu bilgiler ışığında, solunum sistemi obstrüksiyonunun ortadan kaldırılması EN nin düzelmesini sağlayabilir. Gerçekten de yapılan çalışmalarda, adenotonsiller cerrahi uygulanan hastaların %52-76 sında EN semptomlarının düzeldiği belirtilmektedir [10,11,14-16]. Bu çalışmalardan Weissbach ve arkadaşlarının [14], solunum yolu obstrüktif hastalıklarının en şiddetlisi olarak bilinen obstrüktif uyku apnesi olan 161 çocuk hastada yaptıkları çalışmada cerrahi sonrası düzelme oranı %52 olarak saptamış ve bu oran 6 aylık enüretik alarm cihazı tedavisine eşdeğer bulunmuştur. Bizim çalışmamızda, adenotonsiller cerrahi sonrası hastaların %73 ünde MEN semptomlarının düzeldiği gözlenmiştir. Ayrıca, bu düzelmenin hastaların %89,5 inde ilk 3 ay içinde meydana geldiği görülmektedir. Adenotonsiller hiperplazi nedeniyle oluşan obstrüksiyonun nasıl gösterileceği konusunda çok geniş tartışmalar mevcuttur. Klinik olarak, uykuda horlama, tıkanma veya duraklama, huzursuz uyku, sabah başağrıları, halsizlik ve büyüme ile ilgili sorunlar önemli olabilir. Özellikle yetişkinlerde tanı amacıyla kullanılan polisomnografi gibi cihazlar bulunmakla birlikte pediatrik hastalarda apne ve hipoapne gibi parametreler için standart değerler tam olarak belli değildir [17]. Enürezis noktürna erkeklerde kızlara göre 2 kat daha sık görülmektedir. Bununla birlikte, MEN nin erkek hastalarda %71 oranında görüldüğü ve gündüz idrar kaçırma semptomları da eklendiğinde bu oranın kızlar lehine tersine döndüğü belirtilmektedir [18]. Bizim çalışmamızdaki MEN li hastalarda kızerkek oranları birbirine eşittir. İlginç olarak, cerrahi tedavi sonrası MEN li kız hastalardaki düzelmenin erkek hastalara oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla olduğu saptanmıştır. EN prevalansının araştırıldığı ve 13,973 hasta üzerinde yapılan İngiliz kohort çalışmasında, özellikle şiddetli EN ve monosemptomatik olmayan EN si olanlarda EN nin yetişkin dönemde de devam ettiği belirtilmektedir [19]. Çalışmamıza sadece MEN li hastaların dahil edilmiş olması yani kızlarda daha sık görülen kompleks semptomlu hastaları dışlamamız ve hastaların büyük kısmında hafi f derecede EN bulunmasının (hastaların %69,3 sinde haftada iki veya daha az) genel kız popülasyonunun karakterini yansıtmaması nedeniyle kızlarda düzelme oranının yüksek olduğunu düşünmekteyiz. Ancak hasta sayımızın yetersiz olması bizim çalışmamız için en önemli kısıtlama olarak kabul edilebilir. Şu anki kanıtlar, üst solunum yolu obstrüksiyonu ile EN nin ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Ancak, MEN nin düzelmesinde tuvalet alışkanlıkları ve cezalandırma gibi psikososyal faktörlerin de önemli rolü bulunmaktadır. Bu nedenle, tuvalet eğitimi gibi davranışsal tedaviler semptomların düzelmesinde etkin rol oynayabilmektedir[3]. Ayrıca, EN nin medikal tedaviye yanıtı hastadan hastaya değişiklik gösterebilmektedir. Özellikle de ADH analoğu ile tedavi edilen gruptaki yüksek relaps oranları ve tedavi süresinin genellikle uzun olması hem hasta sağlığı açısından hem de ekonomik açıdan sorunlar yaratmaktadır. Multidisipliner bir yaklaşımda EN ve üst solunum yolu obstrüksiyonu olan hastaların adenotonsiller patolojilerinin tedavi edilmesi, EN semptomlarını da yüksek oranda düzeltebileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle, EN semptomları ile üroloji polikliniğine başvuran hastalarda üst solunum yolu obstrüksiyonuna ait şikayetlerin sorgulanmasını ve endikasyonu varsa cerrahi tedavinin uygulanmasının uygun bir yaklaşım olduğunu düşünmekteyiz. Kaynaklar 1. Norgaard JP, van Gool JD, Hjalmas K, Djurhuus JC and Hellstrom AL. Standardization and definitions in lower urinary tract dysfunction in children. International Children's Continence Society. Br J Urol May 1998;81:1-16. 12

Adenotonsillektomi ve enurezis nokturna 2. Lawless MR, McElderry DH. Nocturnal enuresis: current concepts. Pediatr Rev 2001;22:339-407. 3. Özkan S, Durukan E, İseri E, et al. Prevalance and risk factors of monosymptomatic nocturnal enuresis in Turkish children. Indian J Urol 2010;26:200-205. 4. Forsythe WI and Redmond A. Enuresis and spontaneous cure rate. Study of 1129 enuretis. Arch Dis Child 1974;49:259-263. 5. Neveus T, von Gontard A, Hoebeke P, et al. The standardization of terminology of lower urinary tract function in children and adolescents: report from the Standardisation Committee of the International Children's Continence Society. J Urol Jul 2006;176: 314-324. 6. Brooks LJ, Topol HI. Enuresis in children with sleep apnea. J Pediatr 2003;142:515-518. 7. Ichioka M, Hirata Y, Inase N, et al. Changes of circulating atrial natriuretic peptide and antidiuretic hormone in obstructive sleep apnea syndrome. Respiration 1992;59:164-168. 8. Krieger J, Follenius M, Sforza E, Brandenberger G and Peter JD. Effects of treatment with nasal continuous positive airway pressure on atrial natriuretic peptide and arginine vasopressin release during sleep in patients with obstructive sleep apnoea. Clin Sci 1991;80:443-449. 9. Lin CC, Tsan KW, Lin CY. Plasma levels of atrial natriuretic factor in moderate to severe obstructive sleep apnea syndrome. Sleep 1993;16:37-39. 10. Weider DJ, Hauri PJ. Nocturnal enuresis in children with upper airway obstruction. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 1985;9:173-182. 11. Cinar U, Vural C, Cakir B, et al. Nocturnal enuresis and upper airway obstruction. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 2001;59:115-118. 12. Yeung CK, Bauer SB. Non neuropathic dysfunction of lower urinary tract. Campbell-Walsh Urology 2007. 13. Koritsiadis G, Stravodimos K, Koutalellis G, et al. Immunohistochemical estimation of hypoxia in human obstructed bladder and correlation with clinical variables. BJU Int 2008;102:328-332. 14. Weissbach A, Leiberman A, Tarasiuk A, Goldbart A, Tal A. Adenotonsilectomy improves enuresis in children with obstructive sleep apnea syndrome. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 2006;70:1351-1356. 15. Basha S, Bialowas C, Ende K, Szeremeta W. Effectiveness of adenotonsillectomy in the resolution of nocturnal enuresis secondary to obstructive sleep apnea. Laryngoscope 2005;115:1101-1103. 16. Firoozi F, Batniji R, Aslan AR, Longhurst PA, Kogan BA. Resolution of diurnal incontinence and nocturnal enuresis after adenotonsillectomy in children. J Urol 2006;175:1885-1888. 17. Brodsky L. Tonsil and adenoid disorders. Current Therapy in Otolaryngology-Head and Neck Surgery 1998;414-417. 18. Chandra M, Saharia R, Hill V, Shi Q. Prevalence of diurnal voiding symptoms and diffi cult arousal from sleep in children with nocturnal enuresis. J Urol 2004;172:311-316. 19. Butler RJ, Heron J. The prevalence of infrequent bedwetting and nocturnal enuresis in childhood. A large British cohort. Scand J Urol Nephrol 2008; 42:257-264. 13