Son Ekonomik ve Sektörel Gelişmeler

Benzer belgeler
Türkiye Programından Kilit Sonuçlar

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi

1960 ile 2012 arasında ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiştir.

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Dünya Bankası Grubu - Türkiye İşbirliği: Ülke Programının Görünümü. Nisan 2013

Bir Bakışta Proje Döngüsü

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Türkiye Programına Genel Bakış ve Portföy Performansı

Dünya Bankası Türkiye Ortaklığı: Ülke Programının Görünümü. Eylül 2011

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Türkiye de Yeşil Büyüme : Zorluklar ve Fırsatlar. Prof. Dr. Erinç Yeldan Bilkent Üniversitesi

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

T.C. Kalkınma Bakanlığı

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Uluslararası Finans Kuruluşlarının, Belediyelere ve Etkililiğin Arttırılmasına Yönelik Finansman Desteğindeki Rolü

Dünya Bankası Portföyünde Türkiye. Sally Zeijlon ECA Kalite Birimi Yöneticisi 6 Şubat 2012

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

Dünya Bankası Türkiye Ortaklığı: Ülke Programının Görünümü. Eylül 2012

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye de Yenilenebilir Enerji Piyasası. Dünya Bankası Shinya Nishimura 28 Haziran 2012

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Türkiye Sağlık Sistemi Hakkında OECD/Dünya Bankası İncelemesi, 2008

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

Grafik-6.1: Konut Fiyat Endekslerinde Büyüme (Türkiye ve İstanbul)

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

İklim Değişikliği Finansmanının Arttırılması Engeller, Seçenekler ve Özel Sektör

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

Ekonomi Bülteni. 8 Ağustos 2016, Sayı: 31. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...


ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu


Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Türkiye Ekonomisinde Temel Sorunlar ve CHP nin Ekonomi Politikaları Eylül 2012

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Büyümenin Önündeki Kısıtlar. Nazlı Özer Talya İncedoğan

%7.26 Aralık

SANAYİ SEKTÖRÜ. Mevcut Durum Değerlendirme

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

1. Gün: Finlandiya Hükümetinin Strateji Araçları

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

1Ç08 finansallarında öne çıkan gelişmeler:

Transkript:

Dünya Bankası Türkiye Ortaklığı: Ülke Programının Görünümü 20 Mart 2012 1

Son Ekonomik ve Sektörel Gelişmeler Büyüme ve Ekonomik Yönetim 2001 yılında yaşanan ve GSYH nın yüzde 5,7 küçülmesine ve bankalar için pahalı bir yeniden sermayelendirme işlemine yol açan bankacılık krizinin ardından, ülke uyumlu bir yapısal reform yoluna girmiştir. Reformlar geniş bir alana yayılıyordu ve mali sistemin ve kamu mali yönetiminin iyileştirilmesini, bankacılık denetleme fonksiyonunun güçlendirilmesini, kapsamlı bir sosyal güvenlik reformunun uygulamaya konulmasını ve makroekonomik yönetim çerçevesinin revizyona tabi tutularak bağımsız bir merkez bankasının enflasyon hedeflemesinden sorumlu olmasını sağlamayı amaçlıyordu. Sonuç olarak, 1990 larda yüzde 4 olan ortalama reel GSYH artışı 2003 ile 2007 arasında neredeyse yüzde 7 yi bulmuştur. 2008-2009 küresel krizinin ardından büyüme tekrar hız kazanmış, 2010 yılında yüzde 9 ve 2011 yılının ilk üç çeyreğinde de yüzde 9,6 olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına düşen gelir şu anda 10,067 ABD$ düzeyindedir. Türkiye 2008-2009 da küresel ekonomik krizden ağır bir şekilde etkilenmiştir ancak direnç göstermiştir. 2009 yılında GSYH yüzde 4,8 küçülmüştür. İhracatın yüksek derecede döngüsel sektörler üzerinde yoğunlaşması ve AB piyasalarına bağlı olması krizin etkisini daha da ağırlaştırmıştır. Düşük düzeydeki yurt içi tasarruflar ve yüksek düzeydeki enerji ithalatı Türkiye nin özel sektörünü net yabancı sermaye ithalatçısı haline getirmiştir; 2004 ile 2009 arasında cari açık ortalama olarak GSYH nın yüzde 4,0 ı düzeyinde olmuştur. 2001 yılında yüzde 78 iken 2008 yılında yüzde 40 ın altına inen AB tanımlı genel kamu borcu, 2009 yılında yüzde 46,1 e yükselmiştir (temel olarak GSYH deki küçülmeden dolayı). Bununla birlikte, ülke küresel ekonomik krizden bölgedeki başka birçok ülkeye göre çok daha hızlı bir şekilde çıkmıştır. 2009 un ikinci çeyreğinde ekonomi tekrar büyümeye geçmiştir. 2010 yılında büyüme yüzde 9 olmuş, 2011 in ilk üç çeyreğinde ise yüzde 9,6 olmuştur. Kamu borcu tekrar düşüş trendine girmiştir ve 2010 sonu itibariyle tekrar GSYH nin yüzde 42,2 si düzeyine inmiştir. Geleceğe bakacak olursak, Türkiye bir yandan yüksek büyümeyi sağlarken diğer yandan dış finansmana olan bağımlılığı azaltmak için, enerji, vergi, işgücü piyasaları ve yatırım ortamı üzerinde odaklanan kritik arz tarafı zorlukları ile karşı karşıya olacaktır. Ekonomi toparlanırken, cari açık 2011 yıl sonu itibariyle 77,1 milyar ABD$ ile şimdiye kadarki en yüksek düzeye ulaşmıştır. 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 -8 Türkiye nin GSYH si: Yıllık Büyüme 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Kaynak: TÜİK Zor politika ödünleşimleri ile karşı karşıya kalan Merkez Bankası alışılmışın dışında bir politika uygulamış ve 2011 yılının sonlarında sıkılaştırıcı bir konuma geçmiştir. 2010 yılının sonlarında, hızla artan sermaye girişleri karşısında Merkez Bankası alışılmışın dışında bir para politikası benimseyerek gecelik faiz oranlarını düşürmüştür. Bunun amacı, bir yandan yurt içi kredileri kısmaya yönelik olarak rezerv gerekliliklerini arttırırken aynı zamanda portföy yatırımcılarını lira cinsinden varlıklarda kısa vadeli faiz arbitrajı pozisyonu almaktan caydırmaktı. Bunun sonucunda lira önemli ölçüde zayıflarken, Haziran 2011 de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından makro-ihtiyati çerçevede önlemlerin uygulamaya konulması ile birlikte kredi artışında bir yavaşlama başlamıştır. Küresel ekonomi ile ilgili endişeleri ve yurt içinde bir yavaşlamanın ilk göstergelerini dikkate alan Merkez Bankası, Ağustos 2011 başında politika faiz oranını 50 baz puan düşürdü. Enflasyonda yaşanan artış (temel olarak Kasım 2010 dan bu yana kümülatif olarak yüzde 30 a ulaşan nominal değer kaybının bir yansıması olarak) karşısında, Merkez Bankası Ekim 2011 ortalarından bu yana para politikasında bir sıkılaşmaya gitmiştir. Kilit Dünya Bankası Katkıları: Makroekonomik istikrarı ve kilit ekonomik reformları hedefleyen çok yıllı kalkınma politikası finansman araçları (DPL) arasında Adil Büyüme ve İstihdamın Yeniden Tesisi Kalkınma Politikası Kredisi ve Çevresel Sürdürülebilirlik ve Enerji Sektörü Kalkınma Politikası Kredisi yer almaktadır. Dünya Bankası 2

aynı zamanda kayıt dışılık, tasarruflar ve ticaret ile ilgili ekonomik memorandumlara ve kamu harcamaları ve mali yönetim üzerinde odaklanan çok yıllı değerlendirmelere de katkıda bulunmuştur. AB ile Uyumlaşma Avrupa Birliği ne (AB) katılım bir öncelik olmaya devam ediyor. Türkiye AB ile köklü bir ilişkiye sahiptir. Avrupa Birliği Türkiye nin en büyük ekonomik ortağıdır ve 2010 itibariyle Türkiye nin ticaretinin yüzde 46 sını oluşturmaktadır. Türkiye 1999 yılında Helsinki de gerçekleştirilen zirvede tam AB üyeliği için aday statüsüne kavuşmuştur. Katılım müzakereleri Ekim 2005 te başlamıştır ve her ne kadar Türkiye nin istediğinden daha yavaş olsa da ilerlemektedir. Haziran 2011 seçimlerinden sonra, Hükümet AB ye katılım çalışmalarını yürüten kurumu bakanlık düzeyine yükselterek Avrupa Birliği Bakanlığı nı kurmuştur. Müktesebatın 13 faslı üzerindeki müzakereler şu anda açıktır. 35 fasıldan birisi (Fasıl 25: Bilim ve Araştırma) açılmış ve geçici olarak kapanmıştır. Türkiye, stratejik amaçlarından birisi olan AB ye katılım yolunda reformları devam ettirmeye kararlıdır. Türkiye, hem ihracat ve ithalatın daha sofistike hale gelmesi hem de finansmana erişimin artması yoluyla AB ile entegrasyonun derinleştirilmesinden önemli faydalar elde etmiştir. Finansal Sektör Türkiye bankacılık sektörü, küresel mali krizin sonuçlarına karşı dirençli olduğunu kanıtlamıştır. 2001 sonrasında yapılan temel reformlar ile bankacılık sisteminin kapsamlı bir şekilde profesyonelleştirilmesi ve güçlü bankacılık denetleme fonksiyonunun devam ettirilmesi sonucunda, Türkiye nin finansal sektörü yüksek sermaye düzeyini ve karlılığını korumuş ve 2008-09 küresel krizi sırasında bir güç kaynağı olduğunu ispatlamıştır. Türkiye küresel krizin sonrasında bankacılık sektörüne açık veya kapalı kamu desteğinin sağlanmadığı tek OECD ülkesi olmuştur. Türk bankaları, ani piyasaya göre değerleme zararlarına yol açabilecek yüksek risk faizli ipotek kredilerine veya benzer türev ürünlerine doğrudan maruz kalmamıştır. Sektörün kilit göstergeleri, sektörün sağlıklı bir temele sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye bankacılık sistemi ana finansman kaynağı olarak güçlü ve istikrarlı bir yurt içi mevduat tabanına dayanmaktadır. Bankalar iyi bir şekilde sermayelendirilmeye devam etmektedir. 2010 yıl sonu ile 2011 yıl sonu arasında yüzde 19 dan yüzde 16,5 e düşmüş olmasına rağmen (2009 yıl sonu itibariyle yüzde 21 idi), sermaye yeterliliği oranı BDDK nın yüzde 12 lik tabanının rahat bir şekilde üzerindedir. 2009 yılından bu yana kredi kalitesinde iyileşme sağlanmıştır. Bankacılık sisteminin bütününün takipteki krediler oranı Aralık 2011 itibariyle yüzde 2,7 olarak gerçekleşmiştir (kriz öncesi yaklaşık yüzde 3,5, 2009 sonu itibariyle yüzde 5,3 ve 2010 sonu itibariyle yüzde 3,7 idi.). 2009 yılından bu yana kârlar düşmüş olmasına rağmen, Aralık 2011 itibariyle varlık ve öz sermaye getiri oranları yüzde 2,2 ve yüzde 15,48 ile rahat bir düzeydedir. Bununla birlikte, zorlu bir makro-finansal ortam ve devam eden küresel belirsizlik bazı riskler doğurmaktadır. Son zamanlarda yavaşlamış olmakla birlikte, düşük maliyetli dış finansman ile finanse edilen yurt içi talep artışı sebebiyle Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelere benzer şekilde- 2009 ortalarından itibaren bir kredi patlaması yaşamıştır. Hanehalkı bilançoları sağlıklı görünmekle birlikte, şirketler kesiminin döviz cinsinsen yükümlülükleri yüksektir, bankaların sermaye tamponları daralmıştır ve mevduatlar temel finansman kaynağı konumlarını korumalarına rağmen kredi-mevduat oranının yüzde 100 e ulaşması ile birlikte bankalar kısa vadeli dış finansmana giderek daha fazla bağımlı hale gelmektedir. Yakın vadede, dış finansmanın çökmesi ve yurt içi ekonominin kötüleşmesi riski halen mevcuttur. Alternatif olarak, kredi patlamalarının genellikle daha zayıf risk yönetimi ve buna bağlı olarak banka bilançolarında kötüleşme ile ilişkilendirildikleri göz önüne alındığında, güçlü kredi artışı yavaşlamamış olsaydı, daha olumsuz riskler ile karşılaşılabilirdi. Banka Kredileri Krediler - Yıllık Yerli Para Krediler -Yıllık Döviz Krediler - Yıllık Kaynak: BDDK Kilit Dünya Bankası katkıları: Dünya Bankası Türkiye nin yatırım ortamının bir değerlendirmesini; finansal krizin Türkiye deki işletmeler üzerindeki etkisini analiz etmeye yönelik bir anket; ve Türkiye nin şirket tahvil piyasasının iyileştirilmesine 3

yönelik olası yollar hakkında bir çalışma hazırlamıştır. Sermaye Piyasaları Kurulu ile kurumsal yatırımcıların geliştirilmesi ve menkul kıymet ödeme sistemlerinin iyileştirilmesi ve BDDK ile konsolide denetimin güçlendirilmesi konularındaki Teknik Yardım çalışmaları devam etmektedir. Rekabetçilik ve Özel Sektörün Geliştirilmesi Geçtiğimiz altı yıl içinde, Türkiye rekabetçilik ve istihdam reform gündemini uygulamak için adımlar atmıştır. Hükümet in programı yatırım ortamının iyileştirilmesi yoluyla ihracat rekabetçiliğini ve yabancı doğrudan yatırımı arttırmayı, finansal sektör derinliğini ve verimliliğini arttırmayı ve daha fazla istihdam yaratılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Reform çabaları küresel krizin sonrasında ivme kaybetmiştir ve aşılması gereken zorluklar bulunmaktadır. Hükümet in 2012-2014 Orta Vadeli Programında iş ortamı için rekabetçi bir yapının oluşturulmasının amaçlandığı belirtilmektedir. Program, verimliliğin arttırıldığı ve bürokrasinin azaltıldığı işletme dostu bir sistemin geliştirilmesi üzerinde odaklanmaktadır. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) büyümesi Türkiye de istihdam yaratılması bakımından kilit öneme sahiptir. Türkiye de istihdamın neredeyse yüzde 80 i KOBİ ler tarafından sağlanmaktadır. Bunların büyümesinin önündeki en büyük üç engel finansmana erişim; bilgiyi kabul etme ve kullanma yeteneği; ve çözülmeyi bekleyen düzenleyici engellerdir. Bu sorunlara ek olarak, çalışmalar üst düzey yöneticilerin zamanlarının önemli bir bölümünü (yüzde 27) bürokrasi ile uğraşarak geçirdiklerini göstermiştir. Bu zaman vergisinin bir kısmı kurallardaki sık değişiklikler ve ister vergilere, isterse ruhsatlara, ihalelere ve diğer işlemlere yönelik kuralların ihtiyari ve öngörülemez bir şekilde uygulanması ile ilgilidir. Bu oran, Brezilya (yüzde 19), Polonya (yüzde 13) ve Şili (yüzde 9) gibi benzer ülkelerdeki oranlardan çok daha yüksektir. Ayrıca, ankete katılan Türkiye deki işletmelerin neredeyse dörtte biri işgücünün eğitim ve beceri düzeylerini faaliyetlerinin ve büyümelerinin önündeki önemli veya çok ciddi bir engel olarak derecelendirmiştir. Şirketlerin Büyümelerinin Önündeki İlk 5 Engel yüzde Finansmana erişim Kilit Dünya Bankası Katkıları: Ülke Ortaklık Stratejisi (2008-11 MY) kapsamında, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ve ihracatçılar için sağlanan özel sektör finansmanı 1,85 milyar ABD$ na ulaşmıştır. Banka ayrıca küçük ve orta ölçekli şirketlerin büyümelerinin önündeki engellerin tespit edildiği çalışmalar ile yatırım ortamının değerlendirildiği ve özel sektörde araştırmageliştirme (Ar-Ge) ve yenilikçiliğin teşvik edilmesine, bilgiye dayalı şirketlerin kurulmasını teşvik etmeye, kamu Ar-Ge çalışmalarının ticarileştirilmesinin ve teknoloji kabulünün kolaylaştırılmasına yönelik politikaların değerlendirildiği çalışmalar yapmıştır. İşgücü Piyasaları Mikro Küçük Orta Büyük Aşağıdakileri en ciddi engel olarak ifade eden Şirketlerin Oranı Vergi Siyasi Kayıt dışı ile Yetersiz eğitimli Oranları İstikrarsızlık Rekabet işgücü Kaynak: Yatırım Ortamı Değerlendirmesi (ICA), 2010 Düşük aktivite oranları ve düşük işgücü üretkenliği. 2001 sonrasındaki hızlı ekonomik büyümeye ve son küresel kriz sonrasındaki güçlü performansa rağmen, çalışma çağındaki (15-64 yaş) nüfusun yarısı çalışmaktadır (OECD ortalamasından yaklaşık 20 puan daha düşük). 2011 yılının üçüncü çeyreğinde işsizlik kriz öncesi düzeylere inerek yüzde 9,6 olarak gerçekleşmiştir. İstihdamda kayıt dışılık da önemli ölçüde azalmıştır, ancak hala çalışanların yüzde 42,7 sini etkilemektedir ve Türkiye de işgücü üretkenliğinin rakip ülkelere göre daha düşük olmasına katkıda bulunmaktadır. Düşük aktivite oranları ve işgücü üretkenliği Türkiye nin yüksek büyüme potansiyelini kısıtlamaktadır. 4

Resim 1 Kaynak: Dünya Bankası Kadınlar ve gençler zorluklarla karşılaşmaya devam etmektedir. Çalışan kadınların nüfus içindeki payı 1990 yılında yüzde 31 iken 2011 ortasında yaklaşık yüzde 27 ye düşmüştür bu oran açık farkla OECD içerisindeki en düşük orandır. Bu düşüşün temel sebepleri artan kentleşme ve kırsal bölgelerde azalan tarımsal istihdamdır. Genç işsizlik oranı (15-24 yaş grubu içerisinde) tutarlı bir şekilde genel işsizlik oranının iki katı düzeyinde gerçekleşmeye devam etmektedir. Daha önemlisi, gençlerin yaklaşık yüzde 35 i ne çalışmakta ne de eğitim veya öğretime devam etmektedir ve bu oran OECD ülkeleri arasındaki en yüksek orandır -bunun temel etkenlerinden birisi genç kadınların inaktif olmalarıdır (yüzde 45). Türkiye deki İşgücü Düzenlemeleri: 3. En Katı Bu zorlukların aşılabilmesi için, ilgili istihdam becerilerin oluşturulması, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve işgücü piyasasındaki katılıkların azaltılması gerekmektedir. İşverenlerin sosyal güvenlik primlerinde 5 puanlık bir indirim ile, işgücü vergileri 2008 yılında önemli düzeyde azaltılmıştır. Ancak, istihdam mevzuatı hala sınırlayıcıdır ve işlerin korunması üzerinde odaklanmaktadır. Hükümet istihdamı gündeminin en öncelikli konusu olarak belirlemiştir ve yeni bir İstihdam Stratejisi hazırlanmaktadır. Türkiye Hükümeti nin 2011 Yıllık Programında, Esneklik ile güvence arasındaki dengenin sağlandığı, verimliliği esas alan ücret sisteminin oluşturulduğu, teknolojik gelişme ve değişime uyum sağlayabilecek istihdam olanakları ile herkese, başta cinsiyete dayalı eşitlik olmak üzere, eşit hak ve fırsatların sunulduğu etkin bir işgücü piyasası oluşturulacaktır. denilmektedir. Kilit Dünya Bankası Katkıları: Devam etmekte olan bir Dünya Bankası politika esaslı finansal operasyonlar dizisi, Türkiye nin işgücü piyasası politika ve programlarındaki reform sürecini desteklemektedir. Diğer çalışmalar arasında; işgücü piyasasının esnekliğinin iyileştirilmesi ve işçilerin korunması, aktif işgücü piyasası programlarının (ALMP) güçlendirilmesi ve kadınlara ve gençlere yönelik istihdam fırsatlarının arttırılması ile ilgili teknik danışmanlık çalışmaları yer almaktadır. 60 İnsanların yarıdan azı çalışıyor 50 40 30 20 10 0 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Toplam Total Kadın Female Kaynak: TÜİK, İşgücü Anketi; 15+ nüfus, TÜİK. Yoksulluk ve Sosyal Koruma 2001 krizi sonrasındaki hızlı ekonomik büyüme ile birlikte, Türkiye nin sosyal sonuçlarında iyileşme kaydedilmiştir. 2003 yılında yüzde 28,1 olan yoksulluk oranı 2008 yılında yüzde 17,1 e düşerken, bebek ölüm oranları da 2003 ile 2008 5

arasında keskin bir düşüş sergilemiştir. Bu düşüş ekonomik büyüme ve sosyal eşitsizlikteki kayda değer azalma sayesinde başarılmıştır. Krizin istihdam üzerindeki genel etkisi nispeten küçük olmuştur temel olarak artan işsizlik yoluyla- ve istihdam hızlı ve güçlü bir şekilde toparlanmıştır. İşsizlikteki artış işsizlik süresindeki artış ve iş kayıpları ile açıklanmıştır ve ilave çalışan etkisi bunları kısmen zayıflatmıştır. İş kayıpları kayıtlı çalışanları etkilerken, kayıt dışı sektör işini kaybedenler ve işgücüne yeni katılanlar için bir yastık görevi görmüştür. Asgari ücretteki artış kayıtlı sektörü ve toplam kazançları yukarı çekerken, kayıt dışı çalışanlar daha düşük maaş almaya başlamıştır. Krizin hanehalklarını etkilediği ana kanal olan toplam hanehalkı işgücü gelirleri, işsizlik süresindeki sürelerin ve iş kayıplarının artması sonucu düşmüştür. Resmi tahminlere göre, yoksulluk oranı 2009 yılında sadece bir puan yükselmiştir ve 2010 yılında tekrar kriz öncesi düzeylere indiği tahmin edilmektedir. Hükümet krize istihdam ile ilgili önlemlerden oluşan bir paket ile cevap vermiştir. Krize karşı alınan önlemler arasında; işten çıkarmaları azaltmaya yönelik kısa vadeli ücret destekleri, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından sunulan meslek edindirme kurslarının genişletilmesi; ve bir kamuda çalıştırma programı yer almıştır. Ortalama sosyal sonuçlarda iyileşme kaydedilmesine rağmen, çok küçük yaşlarda başlayan büyük eşitsizlikler mevcuttur. Türkiye nin İnsani Kalkınma Endeksi (HDI) 2005 yılında 0,671 iken 2011 yılında 0,699 a yükselmiştir ve bu değer endeksi OECD ortalamasının altında olmasına rağmen Türkiye yi yüksek insani kalkınma grubuna yerleştirmiştir. Bununla birlikte, Türkiye nin eşitsizliğe göre düzeltilmiş İnsani Gelişim Endeksi (IHDI) sağlık, eğitim ve gelir ölçülerindeki eşitsizliklere göre düzeltilmiş endeks nominal HDI değerinden %23 daha düşüktür. Bu eşitsizliğin büyük bir bölümü bireylerin kendi kontrollerinin dışındaki faktörler ile açıklanmaktadır: varlık eşitsizliğinin üçte biri doğum yeri ve anne-babanın eğitim durumu gibi faktörler ile açıklanmaktadır. Fırsat eşitsizliği nesilden nesle geçmektedir, dolayısıyla çok küçük yaşlardan itibaren ortaya çıkarak yoksul çocukların yaşamda başarılı olma şanslarını sınırlamaktadır: düşük fırsat grubundaki 0-5 yaş arası çocukların %29 u büyüme geriliği yaşarken (yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan yaşa göre çok düşük boy) bu oran yüksek fırsat grubunda %3 tür. 1 Hükümet entegre bir sosyal yardım sistemini geliştirmek ve refah yardımı alanların yoksulluktan kurtarılmasına yönelik hedefli sosyal yardımları arttırmak için adımlar atmaktadır. Son yıllarda sosyal yardım harcamaları hızlı bir şekilde yükselmiştir, ancak uluslararası standartlara göre hala düşük düzeydedir (2010 yılında GSYH nin yüzde 1,2 si). Sosyal yardım programları arasındaki koordinasyon geçmişte sınırlı ölçüde olmuştur. Haziran 2011 seçimlerinden sonra, Hükümet merkezi yönetim tarafından sağlanacak tüm sosyal yardımların sorumluluğunu yeni kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı na verdi. Hükümet, yardımların daha etkili bir şekilde hedeflenebilmesi amacıyla tek bir gelir testi uygulamasını içeren yeni bir Entegre Sosyal Yardım Bilgi Sistemi uygulamaktadır. Çalışabilecek durumda olan tüm sosyal yardım faydalanıcılarının İŞKUR a kaydolması gerekmektedir. Türkiye nin 2008 yılında uygulamaya koyduğu sosyal güvenlik reformu kamu emeklilik sistemlerinin kapsamını iyileştirmiştir ve önemli tasarruflar sağlaması beklenmektedir - ancak yine de bunlar emeklilik sisteminin uzun vadede dengesini sağlamak için yetersizdir. Türkiye de emeklilik harcamaları, genç nüfusu yansıtan şekilde yüksek gelirli OECD ülkelerine göre hâlâ daha düşük düzeydedir (GSYH nin yüzde 7 si). Bununla birlikte, emeklilik harcamalarının yarıdan fazlası bütçe transferleri yoluyla finanse edilmektedir. Bunun sebebi, kamudan emekliliğe hak kazanma koşullarının cömert olması (erken emeklilik, düşük asgari hizmet yılı) nedeniyle, genç ve artan bir nüfusa sahip bir ülke için sistemin bağımlılık oranının yüksek olmasıdır (faydalanıcı başına iki kişiden daha az kişi katkıda bulunuyor). 2008 yılında yapılan reform ile emeklilik parametrelerinde düzenleme yapılarak emeklilik yaşı kademeli olarak yükseltilmiş, prim ödeme süresi arttırılmış ve tahakkuk oranı düşürülmüştür. Ancak bu düzenlemeler birkaç onyılı kapsayan bir süre içerisinde kademeli olarak uygulamaya konulacaktır ve bu artan kapsamın ve yaşlanan nüfusun 2050 yılına kadar GSYH nin yüzde 3 ü düzeyinde kalması beklenen emeklilik sistemi açıkları üzerindeki etkilerini karşılamak için çok yavaştır. 1 Türkiye: Fırsat Eşitliği ve Erken Çocukluk Gelişimi (Dünya Bankası, Rapor No. 48627-TR, Şubat 2010). 6

Kilit Dünya Bankası katkıları: İşgücü reformlarını desteklemeye yönelik Dünya Bankası politika esaslı krediler dizisi aynı zamanda Türkiye nin sosyal güvenlik reformlarının uygulanmasını da desteklemektedir. Diğer çalışmalar arasında; istihdam ve sosyal politikalar üzerinde odaklanan çok yıllık teknik yardım çalışmaları ve analitik çalışmalar yer almaktadır. Eğitim Eğitim Düzeyine Göre İstihdam (15-64 yaş nüfus; 2010) 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 28 45 44 58 72 52 65 Toplam Erkek Kız 60 Overall Men Women Okur-yazar değil Ortaöğretim altı Ortaöğretim Illiterate Less than secondary Secondary Kaynak: TÜİK Türkiye okullara erişimin arttırılmasında önemli ilerleme kaydetmiştir. 1997 yılından bu yana, Türkiye eğitim sistemi temel eğitime erişimin arttırılmasında ilerleme kaydetmiş ve ilköğretimde neredeyse evrensel bir okullaşma sağlamıştır (2010/11 yılında yüzde 98). Orta öğretim düzeyinde de benzer iyileşmeler sağlanmıştır (2009/10 yılında yüzde 69). Ancak, ilk öğretim öncesi eğitimdeki (3-5 yaş) ve yüksek öğretimdeki yaklaşık yüzde 30 luk net okullaşma oranları OECD ülkelerine göre düşüktür. Erişimdeki uçurum önemli düzeyde kapatılmış olmasına rağmen, bazı durumlarda okullaşma yöreye ve cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Geleceğe bakacak olursak, önümüzdeki en önemli zorluk bir yandan orta öğretim ve yüksek öğretim düzeylerinde erişimi arttırmaya devam ederken, aynı zamanda eğitimin kalitesini ve uyumluluğunu iyileştirmektir. Türkiye deki temel eğitim standardı çoğu OECD ülkesine göre daha düşüktür; düşük ve yüksek performans gösteren öğrenciler arasında önemli farklar mevcuttur. Uluslararası bir değerlendirme (OECD nin PISA 74 Vocational Meslek Okulu secondary Yüksek Higher öğretim education 80 21 23 23 32 61 değerlendirmesi) 2006 ile 2009 yılları arasında öğrencilerin öğrenme düzeyleri arasında önemli ilerlemenin kaydedildiğini göstermektedir. Bu durum özellikle 2004 yılında uygulamaya konulan yeni müfredat olmak üzere son reformların sonuçlarını yansıtmaktadır. Ancak, Türkiye de 15 yaşındaki ortalama bir çocuk OECD deki akranlarına göre matematik, okuma ve fen becerileri bakımından hala önemli derecede geridedir ve bölgeler, sosyoekonomik statüler ve okul türleri arasında önemli değişiklikler gözlenmektedir. Türkiye de 15 yaşındaki çocukların yüksek bir oranı temel eğitim yeterliliği düzeylerinin altında performans sergilemektedir. Yeni Eğitim Sektörü Stratejisi bu zorluklardan bazılarını ele almaya çalışmaktadır. 2009 PISA ORTALAMA PUANLARI Yeni Pisa Sonuçları Türkiye için Önemli İyileşmeler Göstermektedir Kaynak: PISA 2009 Ortalama Puanları Okuma Matematik Kilit Dünya Bankası katkıları: Orta Öğretim Projesi (ÖOP) genel ve mesleki orta öğretim programlarına yönelik yeni müfredatları ve web tabanlı bir mesleki rehberlik sistemini desteklemiştir ve okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçeler için yeni bir okul hibeleri programını başlatmıştır. Eğitimin kalitesi ile ilgili olarak, en son UNICEF ve Hükümet ile işbirliği içerisinde erken çocukluk gelişimi üzerinde odaklanan çok yıllı bir analitik çalışma gerçekleştirilmiştir. Sağlık Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programının uygulamaya konulmasından bu yana uzun bir mesafe kat etmiştir. 2003 yılında, Türkiye nin sağlık göstergeleri birçok OECD ülkesinin ve orta gelirli ülkenin gerisinde idi: bebek ve anne ölüm oranları en yüksek oranlar arasındaydı; yaşam beklentisi ise OECD ortalamasından 10 yıl kısaydı. Fen 7

Kamu sağlık sektörü düşük bir performansa sahipti ve sağlık hizmetlerine erişim genellikle zordu. Bu durum karşısında, Hükümet sağlık hizmetlerinin finansmanında, sunulmasında, organizasyonunda ve yönetiminde reform yapmak amacıyla 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programını (HTP) başlattı. Reform programı erişim, finansal koruma ve hizmetlerin Türkiye nüfusunu kapsama oranı bakımlarından önemli iyileşmeler sağlamıştır. Türkiye anne ölüm oranını önemli düzeyde düşürmüştür ve 2005 yılında 100.000 canlı doğumda 28,5 olan bu oran 2010 yılında 16,4 e düşmüştür. Türkiye böylelikle anne ölüm oranı ile ilgili Binyıl Kalkınma Hedefine (MDG) daha şimdiden ulaşmıştır. Bebek ölüm oranı benzer gelir ve sağlık harcaması seviyesine sahip ülkeler ile karşılaştırıldığında hala yüksektir. Ancak, bebek ölüm oranında da keskin bir düşüş olmuştur; 2005 yılında 1.000 canlı doğumda 18,4 olan bu oran 2010 yılında 10,1 e düşmüştür. Türkiye MDG hedefine ulaşma yolunda ilerlemektedir. Türkiye neredeyse evrensel bir sağlık sigortası kapsamı sağlayarak finansal korumayı arttırmış ve ülke çapında sağlık hizmetlerine erişimde eşitliği arttırmıştır. 2010 itibariyle, nüfusun yüzde 94,3 ü şu anda herhangi bir sağlık sigortası türü kapsamındadır ve sağlık giderlerini karşılama kapasitesi de önemli ölçüde artmıştır. Türkiye, sigorta kapsamındaki nüfusu arttırarak (temel olarak Yeşil Kart Programının genişletilmesi yoluyla) ve 2004 yılında aile hekimliği uygulamasını getirerek sağlık hizmetlerine erişimi ve bu hizmetlerden faydalanma oranını arttırmıştır. Hizmet sunumundaki iyileşmelerin bir sonucu olarak, hasta memnuniyeti artmıştır. Aile hekimliği uygulamasının olduğu illerde ortalama hasta memnuniyet oranı 2004 yılında yüzde 69 iken 2008 yılında yüzde 86 ya ulaşmıştır (aile hekimliği uygulamasının olmadığı illerde yüzde 75). Resim 2 Kaynak: Dünya Bankası Kapsam ve erişimdeki sürekli artışlar, verimlilik artışlarının sağlanamaması halinde kamu sağlık harcamaları üzerinde baskı oluşturabilir. Toplam sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı 2003 yılından (yüzde 5) bu yana sürekli artmaktadır. 2010 yılında bu oran tahmini olarak yüzde 6,5 tir ve benzer gelirli ülkeler ile eşit düzeydedir. Kilit Dünya Bankası katkıları: Türkiye nin Sağlıkta Dönüşüm Programı iki Uyarlanabilir Program Kredisi (APL) ile desteklenmiştir. Yapılan çalışmalar arasında, sağlık sistemi performansı ile ilgili olarak Türkiye nin küresel olarak karşılaştırıldığı ve sisteme uluslararası politika deneyimlerinin aktarıldığı bir OECD-Dünya Bankası ortak raporu yer almaktadır. Ayrıca bir sağlık sektörü değerlendirmesi de gerçekleştirilmiştir. Enerji ve İklim Değişikliği Türkiye başarılı özelleştirmeler yoluyla enerji güvenliğinin arttırılması yönelik reformların uygulanmasında etkileyici bir karneye sahiptir. Türkiye yeni özel sektör yatırımlarını arttırmış; elektrik üretim, iletim ve dağıtım kapasitesini arttırmış ve aynı zamanda maliyet esaslı fiyatlandırmaya geçmiştir. Türkiye 2002 ile 2010 arasında hem elektrik iletimini hem de puant kapasitesini neredeyse yüzde 60 arttırmıştır. 8

Resim 3 Kaynak: Dünya Bankası Yenilenebilir Enerjinin Geliştirilmesi Türkiye için bir başarı hikayesidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına önemli bir geçiş olmuş ve özel sektöre ait yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinde üretilen elektrik 2002 yılında 1,490 GWh iken 2010 yılında dokuz kattan fazla bir artışla 13,773 GWH a ulaşmıştır. Etkin ve ekonomik bir enerji sektörü oluşturmaya yönelik mevcut kapsamlı reform programı çerçevesinde, Türkiye yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğin toplam kurulu kapasite içindeki payını 2023 yılına kadar en az yüzde 30 a çıkaracaktır. Hükümet bunun için teknik ve ekonomik açıdan sürdürülebilir hidro potansiyelinden yararlanmayı ve 20.000 MW lık kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi oluşturmayı amaçlamaktadır. Fiyatların garanti altına alındığı ve teşviklerin sağlandığı yeni bir Yenilenebilir Enerji Kanunu nun 2010 sonunda Meclis ten geçirilmesi ile birlikte, kazanılan bu ivme devam etmektedir. Enerji Verimliliği Türkiye nin enerji güvenliği bakımından kritik bir öneme sahiptir ve Türkiye nin Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi nin kilit bir bileşenini oluşturmaktadır. Enerji verimliliğini arttırmaya yönelik olarak, kapsamlı bir dizi enerji verimliliği düzenlemesi de dahil olmak üzere, yasal, düzenleyici/fiyatlandırma ve kurumsal yapı oluşturulmuştur. Çok kısa bir süre önce enerji yoğunluğunun 2023 yılına kadar yüzde 20 düşürülmesini hedefleyen Enerji Verimliliği Strateji Belgesi Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanmıştır. Hükümet ve Uluslararası Finansal Kuruluşlar (örneğin Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) uzmanlaşmış ve hedefli kredi hatlarını desteklemektedir. İklim Değişikliği Türkiye için bir tehdittir ve Hükümet buna karşı önlemlerini hem uluslararası hem de ulusal ölçekte arttırmaktadır. Türkiye 2009 yılında Kyoto Protokolü ne taraf olmuştur. Türkiye Hükümeti 2010 yılında çığır açan bir Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ni onaylamıştır ve Temmuz 2011 de Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planını yayınlamıştır. Strateji ve Eylem Planı ile, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik ve etkilerin yönetilmesi ve iklim değişikliği etkilerinin azaltılması ve uyum sağlama yoluyla dayanıklılığın sağlanmasına yönelik öncelikler belirlenmiştir. Önemli reformlara yönelik böyle aşamalı bir yaklaşım diğer reform alanlarında etkili olduğunu kanıtlamıştır. Kilit Dünya Bankası katkıları: Enerji sektörü, yaklaşık yüzde 25 ile Dünya Bankası nın Türkiye deki finansman portföyünün en büyük parçalarından birisini oluşturmaktadır. Bu finansman ile sağlanan Dünya Bankası kaynakları, elektrik ve gaz arz güvenliğinin arttırılmasını, elektrik sektörünün finansal sürdürülebilirliğini, enerji verimliliğini ve özel sektör yatırımlarının arttırılmasını desteklemektedir. Ayrıca, Dünya Bankası tarafından finanse edilen projeler, elektrik dağıtım/iletimden yenilenebilir enerjiye yönelik özel sektör finansmanına ve enerji verimliliğine kadar çeşitlilik gösteren birkaç adet enerji sektörü yatırım operasyonu içermektedir. İklim Değişikliği Stratejisine ve Eylem Planına sağlanan destek, politika esaslı kredinin ayrılmaz bir parçasını oluşturmuştur. Türkiye Dünya Bankası tarafından idare edilen Temiz Teknoloji Fonundan yararlanan ilk ülke olmuştur. Çevresel Sürdürülebilirlik ve Enerji Sektörü Kalkınma Politikası Kredisi (ESES DPL) dizisi 2, Hükümet in ekonomi genelindeki ve özellikle de enerji sektöründeki uzun vadeli sürdürülebilir büyüme çerçevesini desteklemektedir ve aşağıdaki ana amaçlara katkıda bulunmaktadır: (a) özel sektörün temiz teknoloji yatırımlarını ve operasyonlarını teşvik ederek enerji güvenliğini arttırmak; (b) iklim değişikliği ile ilgili hususlar da dahil olmak üzere çevresel sürdürülebilirlik ilkelerini kilit sektörel politika ve programlara dahil etmek, ve (c) çevresel yönetim süreçlerinin etkililiğini ve verimliliğini arttırmak. 2 ESES DPL dizisi, Program Odaklı Elektrik Sektörü Kalkınma Politikası Kredisinden (2009), ESES DPL2 den (2010) ve ESES DPL3 ten (2012) oluşmaktadır. 9

Çevresel Yönetim ve Belediye Hizmetleri Türkiye, ulusal mevzuatını AB çevre müktesebatı ile uyumlaştırma çabaları kapsamında, sürdürülebilir çevre yönetimini desteklemeye yönelik kamu politikaları ve destekleri geliştirmektedir. Türkiye nin Ulusal AB Uyumlaşma Stratejisinde açıklanan sürdürülebilir kalkınma gündemini ilerletme stratejisi, kilit sektörlerde (su, hava, sanayi kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü, ve kimyasallar) çevresel yönetim uygulamalarının güçlendirilmesini ve çevresel bozulmanın azaltılmasını öngörmektedir. AB Müktesebatının Çevre ile ilgili 27. faslı üzerindeki müzakereler Aralık 2009 da açılmıştır. Avrupa Komisyonu nun (Ekim 2011 tarihli) son ilerleme raporuna göre, Türkiye nin AB çevre mevzuatı ile en uyumlu olduğu alanlardan birisi çevresel etki değerlendirme (ÇED), diğeri de katı atık, atık su tarifeleri, atık yakma ve ambalaj atıkları ile ilgili mevzuatın kabul edilmesi ile birlikte atık yönetimidir. Hava kalitesi ve endüstriyel kaynaklı kirliliğin kontrolü konularında da ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye ayrıca Büyük Yakma Tesisleri ile ilgili 2001/80/EC sayılı Direktifin ulusal mevzuata aktarılması çalışmalarını da tamamlamıştır. Türkiye nin AB müktesebatı ile uyumlaşma gündeminin temel odak alanlarından birisi, su kalitesi su kaynakları ile ilgili AB Su Çerçeve Direktifidir. Türkiye Hükümeti nehir havzası koruma planlarının ve nehir havzası yönetim planlarının hazırlanmasına yönelik havza düzeyinde bir yaklaşım benimsemiştir. Bir yandan kilit sanayi sektörlerinin rekabet gücünü korurken aynı zamanda çevresel uyumun sistematik olarak güçlendirilmesi gibi ikili bir zorlu görevin ele alınması Türkiye nin AB katılım gündeminde önemli bir öncelik olmaya devam edecektir. Kaliteli kentsel çevre hizmetlerine ve çekirdek belediye hizmetlerine su, atık su arıtma, katı atık toplama, atık bertaraf hizmetleri- yönelik talebin birkaç sebepten dolayı Türkiye de artmaya devam etmesi beklenmektedir. İlk olarak, Türkiye ciddi bir kentleşme sürecinden geçmektedir; Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 65 i kentsel alanlarda yaşamaktadır ve bu oranın 2030 yılına kadar yüzde 80 i geçmesi beklenmektedir. AB Çevre Müktesebatını uygulamaya yönelik yatırımların, önümüzdeki yirmi yıl içerisinde kamu maliyesi üzerinde giderek artan bir yük oluşturması beklenmektedir. Su ve hava kalitesi, entegre kirlilik önleme ve kontrol, belediye atıklarının ve tehlikeli ve kimyasal atıkların yönetimi, biyo-teknoloji, radyasyondan korunma ve doğa koruma gibi çok çeşitli alanlarda AB çevresel kalite standartları ile tutarlı yatırım planlarının uygulanması için büyük miktarlı yatırımlara ihtiyaç duyulacaktır. Kilit Dünya Bankası katkıları: Enerji sektörü reformunu ve iklim değişikliği eylem planını destekleyen devam etmekte olan Dünya Bankası politika esaslı krediler dizisi aynı zamanda Hükümet in AB Entegre Çevresel Uyum Stratejisine (2007-2023) dayalı olarak ve AB çevre müktesebatı doğrultusunda çevresel yönetimi güçlendirmeye yönelik önlemlerin uygulanmasını da desteklemektedir. Teknik yardım projeleri Hükümet in bir Ulusal Su Havzası Yönetim Stratejisi hazırlama çalışmalarını desteklemektedir ve kümülatif çevresel etki değerlendirmesi ile ilgili bir çalışma da devam etmektedir. Bu faaliyetler, bir yandan hizmet sunumunu sağlamaya yardımcı olurken diğer yandan doğal kaynak tabanının ve sunulan hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlamak için havza düzeyinde ekonomik planlamaya yönelik entegre bir yaklaşıma duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. UHYS nin uygulanması sürdürülebilir hidro geliştirme, sulama ve taşkın yönetimi dahil olmak üzere Türkiye için önemli bir zorluk olacaktır ancak bu iklim değişikliğine başarılı bir şekilde uyum sağlamak için kritik bir öneme sahip olacaktır. Dünya Bankası aynı zamanda, Kalkınma Bakanlığı na, Türkiye nin ekonomisini daha yeşil hale getirme vizyonu için -ki bu Rio+20 Dünya Zirvesinde tartışılacak konulardan birisi olacaktır- bilgi girdisi sağlayacak Yeşil Büyüme Politika Notunu hazırlamasında destek sağlayacak bir ESW analitik çalışması üzerinde çalışmaktadır. Kentsel sektörde, Banka Tapu ve Kadastro Modernizasyon Projesini ve Belediye Hizmetleri projesini desteklemektedir. Örneğin, son değinilen projenin önemli sonuçlarından birisi olarak, 870.000 den fazla insan ilk kez belediye su şebekesine erişebilmektedir. Afet Önleme ve Afet Yönetimi 1999 yılında, 7,4 büyüklüğünde bir deprem Marmara bölgesini vurmuş ve 17.000 kişinin yaşamını yitirmesine yol açmıştır. Türkiye özellikle deprem olmak üzere doğal afetlere karşı kırılgan bir durumdadır. Kısa bir süre önce Van da yaşanan ve 700 kişinin hayatını kaybetmesine 10

yol açan 7,3 büyüklüğündeki deprem önemli bir uyarı olmuştur. Türkiye Van depremindeki acil durum müdahalelerini kendi kaynaklarından yararlanarak yönetmiştir; bunun için Banka ile uzun bir süredir devam eden işbirliği çalışmaları kapsamında oluşturulan kurumsal yapıları kullanmıştır. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alması, yüksek nüfusu, ticari ve endüstriyel yoğunluğu sebebiyle, İstanbul en kırılgan şehirler arasındadır. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde İstanbul da büyük bir depremin gerçekleşmesi olasılığı yüzde 50 nin üzerindedir; önümüzdeki on yıl içerisinde böyle bir afetin gerçekleşme olasılığı ise yüzde 30 civarındadır. 2002 yılında yapılan bir çalışmada, bunun 87.000 kişinin ölümüne, 135.000 kişinin yaralanmasına ve 350.000 kamu binasının ve özel binanın hasar görmesine yol açabileceği değerlendirmesi yapılmıştır. Bunlardan bir afet sonrasında acil yardım fonksiyonu olabilecek 2.500 kamu binası, ilkokul ve hastane depreme karşı güçlendirme ve yeniden inşa için önceliklendirilmiştir. İstanbul bir deprem riski azaltma ve acil durum hazırlık projesi yürütmektedir. Proje kapsamında kritik kamu binaları depreme karşı güçlendirilmekte ve aynı zamanda bina yönetmeliklerinin arazi kullanım düzenlemelerinin uygulanmasına yönelik önlemler desteklenmektedir. Bugüne kadar, 618 kamu binası (okullar ve hastaneler dahil olmak üzere) güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir. İlave 95 binada daha devam eden çalışmalar ile birlikte, toplam rakam 2012 yazına kadar 736 ya ulaşacaktır. Güçlendirilen okullar bir milyondan fazla öğrenciye hizmet vermekte ve bu okullarda 33.300 ün üzerinde öğretmen görev yapmaktadır. Öte yandan, güçlendirilen ve modernize edilen hastaneler günde yaklaşık 25.000 den fazla hastaya hizmet vermektedir (bu rakam bir afet durumunda üç katına çıkabilir). Kilit Dünya Bankası katkıları: Dünya Bankası İstanbul Deprem Riskini Azaltma ve Acil Durum Hazırlık Projesini desteklemektedir ve bu kapsamda bugüne kadar kamu binaları güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir. Mecidiye Köşkü, Arkeoloji Müzesi ve Ayasofya gibi tarihi öneme sahip yerlerde de çalışmalar yapılmaktadır. İstanbul da genel afet riski yönetim kapasitesini iyileştirmek için sağlanan kurumsal destek, aşırı kar yağışları ve sel gibi birkaç acil durum örneğinde test edilmiş ve uygulanmıştır. Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası da artık proje için paralel finansman sağlamaktadır. Resim 4 Kaynak: Dünya Bankası Dünya Bankası-Türkiye Ortaklığı Türkiye nin 9. Kalkınma Planı (2007-2013) Türkiye ile Dünya Bankası arasındaki ortaklığın temelini oluşturmaktadır. 2008-11 MY dönemini kapsayan Ülke Ortaklık Stratejisi (CPS) uygulamasında, Dünya Bankası Türkiye ye 7,6 milyar ABD$ tutarında bir finansman sağlamıştır. Küresel mali krize cevap olarak, Dünya Bankası Türkiye için Temmuz 2009 ile Haziran 2010 arasındaki dönemde 3 milyar ABD$ tutarında bir finansman taahhüt etmiştir. 2012-15 MY dönemine yönelik yeni bir CPS hazırlanmaktadır. Türkiye nin Dünya Bankası finansmanlı aktif yatırım projeleri portföyü, Mart 2012 itibariyle toplam net taahhüdü 5,566 milyar ABD$ nı bulan 14 proje içermektedir. Yatırım portföyü; finansal ve özel sektör geliştirmeyi (yüzde 38), kentsel gelişimi (yüzde 23), enerji sektörünü (yüzde 33), ulaştırmayı (yüzde 3) ve sağlık ve eğitimi (yüzde 3) desteklemektedir. 11

3% 0.4% Net Sektörlere Commitments göre Net by Taahhütler, Sector, Active Aktif Projeler Projects (5 As Mart of March 2012 itibariyle) 5, 2012 23% 33% 2% 1% Eğitim, Education %2% Sağlık, Health, Nutrition Beslenme and ve Population Nüfus, %1 1% Finansal Financial and ve Private Özel Sektör Sector Development Geliştirme, 38% %38 Enerji, Energy %33 33% Çevre, Environment %0,40.4% Ulaştırma, Transport 3% %3 Kentsel Urban Development Gelişim, %23 23% Kaynak: Dünya Bankası Türkiye nin Onuncu Kalkınma Planı hazırlık çalışmalarına başladığı ve önümüzdeki on yıl içerisinde GSYH yı iki kattan daha fazla oranda yükseltmeyi amaçladığı bir dönemde, Dünya Bankası nın 2012-15 MY dönemini kapsayan yeni Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS) değişen ve iddialı bir işbirliğini yansıtmaktadır. CPS üç ana stratejik amaca ve eksene sahiptir: rekabetçiliğin ve istihdamın arttırılması; eşitliğin ve kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi; ve sürdürülebilir 38% kalkınmanın derinleştirilmesi. Hükümet in yüksek düzeylerdeki IBRD finansmanının sürdürülmesi talebine cevap olarak, 2012-15 MY Ülke İşbirliği Stratejisi 4,45 milyar ABD$ na kadar bir IBRD finansman programı öngörmektedir. Türkiye Dünya Bankası nın teknik analizlerine, danışmanlık hizmetlerine, uluslararası uzmanlık birikimine ve deneyimine büyük değer vermektedir. Analitik ve İstişari Yardım (AAA) programı hükümet ve geniş yelpazeye yayılan bir paydaşlar grubu ile birlikte gerçekleştirilmektedir. Başlıca görevler, Yatırım Ortamı Değerlendirmeleri ve Ülke Ekonomik Memorandumları gibi uzun vadeli yapısal ve kurumsal konular ile Kamu Harcama ve Gıda Güvenliği incelemeleri gibi çalışmalar üzerinde odaklanmaktadır. Hükümet aynı zamanda Dünya Bankası ndan belirli konularda acil danışmanlık hizmetleri de talep etmektedir. Yukarıda belirtilen çalışmalara ek olarak, bir Vakıf Fonu portföyü de mevcuttur. Bu portföyde, Temiz Teknoloji Fonu; Küresel Afet Azaltma ve Yardım Fonu; Enerji Sektörü Yönetim Yardımı Programı; Yönetişim Ortaklık Fonu; Küresel Çevre Fonu ve İspanyol Vakıf Fonu yer almaktadır. 12

13

TÜRKİYE KOBİ LER İÇİN FİNANSMANA ERİŞİM PROJESİ I Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay : 8 Haziran 2006 Yürürlük: 26 Temmuz 2007 Kapanış: 30 Nisan 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir: Finansör Finansman IBRD 697 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 697 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 697 665 45 *16 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) Türkiye ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır. İşletmelerin büyük bir çoğunluğunu ve özellikle kentsel alanlar dışındaki toplam istihdamın büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Bununla birlikte, KOBİ ler krediye erişim konusunda bazı kısıtlar ile karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle KOBİ ler olmak üzere her türlü büyüklükteki şirketler finansmana erişimi büyümelerinin önündeki en ciddi engel olarak algılamaktadır Ticari bankalar KOBİ kredilerini orta ve uzun vadeli finansmana ihtiyaç duyan önemli bir büyüme alanı olarak görmelerine rağmen, bankalar yeterli şekilde yapılandırılmış kaynaklara sahip değildir. Türkiye deki KOBİ lerin çoğu yüklü teminat koşulları ile karşı karşıya kalmaktadır ve kredi ret oranları yüksektir. KOBİ ler için orta-uzun vadeli finansman olanaklarının eksikliği, yatırımlarını (sabit varlık ve işletme sermayesi) engellemekte ve bu işletmelerin ve aynı zamanda ülkenin büyüme beklentilerini kısıtlamaktadır. Yukarıda açıklanan durum karşısında, KOBİ ler için Finansmana Erişim Projesi-I KOBİ lere yönelik orta ve uzun vadeli finansman eksikliğini gidermeyi amaçlamaktadır. Spesifik olarak, projenin amacı, üretim faaliyetlerinin ve istihdamın arttırılmasına yönelik olarak Türkiye deki KOBİ lerin orta ve uzun vadeli finansmana erişimini genişletmek ve derinleştirmektir. Veriler finansmanın genellikle büyük kent merkezlerinde yoğunlaştığını gösterdiğinden dolayı, proje aynı zamanda en fazla yetersiz hizmet alan bölgelerin bazılarını hedeflemektedir. Proje ayrıca katılımcı şirketlerin yükümlülüklerinin süresini uzatarak vade risklerini daha iyi yönetebilmelerine yardımcı olmaktadır; bu, yükümlülüklerin ortalama vadesinin 60 günden daha kısa olduğu Türkiye de kilit bit faktördür. KOBİ ler için Finansmana Erişim Projesi-I iki kredi hattından oluşmaktadır: Halkbank a sağlanan 577 milyon ABD$ (eşdeğeri) tutarında bir kredi ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası na (TSKB) sağlanan 120 milyon ABD$ (eşdeğeri) tutarında bir kredi. Bu iki aracı banka, kredi hatlarını doğrudan KOBİ lere yönlendirmektedir -ülkenin doğusundaki ve iç bölgelerindeki yetersiz hizmet alan yerlerdeki KOBİ ler dahil olmak üzere. Orijinal projenin öngördüğü kredi miktarı, ilave finansman yoluyla iki kez arttırılmıştır ve bu durum krediye olan talebin devam ettiğini ve aracı bankaların başarılı bir uygulama gerçekleştirdiğini göstermektedir. Elde Edilen Sonuçlar: 900 ün üzerinde şirket için orta vadeli finansmana erişim sağlanmıştır. Projenin coğrafi kapsamı, özellikle Doğu ve İç bölgeler gibi yetersiz hizmet alan bölgeler (kredinin yüzde 20 si bu bölgelere tahsis edilmiştir) olmak üzere Türkiye nin çoğu bölgesini içine almaktadır. Katılımcı KOBİ ler, tekstil, turizm, enerji ve lastik ve plastik imalatı dahil olmak üzere 20 den fazla sektörü temsil etmektedir. Proje 9.300 den fazla istihdam yaratılmasına katkıda bulunurken, sağlanan yeni kaynaklar KOBİ lerin işletmelerini önemli zorluklarla karşılaşmadan sorunsuz bir şekilde yürütmelerine ve uzun vadeli, iş fırsatlarından yararlanmalarına yardımcı olmuştur. Uygulayıcı Kuruluşlar: Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve Türkiye Halk Bankası (Halkbank) (Borçlular) 14

TÜRKİYE KOBİ LER İÇİN FİNANSMANA ERİŞİM PROJESİ-II Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay: 15 Haziran 2010 Yürürlük: 12 Ağustos 2010 Kapanış: 30 Eylül 2014 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD 500 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 500 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 500 323 177 *5 Mart 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), toplam işletme sayısı ve toplam istihdam içinde sahip oldukları önemli paydan dolayı Türkiye ekonomisinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye deki KOBİ ler tüm işletmelerin yüzde 99 unu, istihdamın yüzde 80 ini ve yatırımların yüzde 45 ini oluşturmaktadır ve toplam katma değerin yüzde 57 sini oluşturdukları tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, Türkiye de güçlü bir KOBİ sektörü işsizliğin azaltılması ve üretimin, rekabet gücünün ve büyümenin arttırılması gibi kilit amaçlara olumlu katkıda bulunacaktır. Türkiye deki KOBİ ler hem Türkiye deki büyük işletmelere hem de benzer ülkelerdeki KOBİ lere göre daha yavaş büyümektedir. Finansmana erişim, orta ölçekli işletmeler tarafından büyümenin önündeki en büyük engel olarak algılanmaktadır. 2009 yılında, küresel kriz sonrasında, toplam krediler içinde KOBİ lerin payı 5 puanlık bir düşüşle yüzde 20 nin biraz üzerine inmiştir, ancak 2010 ve 2011 yılında ekonominin güçlü bir şekilde büyümeye geçmesi ile birlikte tekrar toparlanmıştır. 2011 sonu itibariyle KOBİ lerin toplam krediler içindeki payı yaklaşık yüzde 24 olmuştur. Projenin amacı, üretim faaliyetlerinin ve istihdamın arttırılmasına yönelik olarak Türkiye deki KOBİ lerin orta ve uzun vadeli finansmana erişimini genişletmek ve derinleştirmektir. Proje aynı zamanda halihazırda yetersiz hizmet verilen bölgelere kredi sağlanmasına yardımcı olacak ve böylelikle bu bölgelerin geri kalmasını önleyerek daha az gelişmiş ve daha fazla gelişmiş bölgelerdeki kredi ve üretim uçurumunun genişlemesini engelleyecektir. Proje, KOBİ lere ikraz edilmek üzere üç katılımcı borçluya üç ayrı kredi hattı sağlamaktadır: (i) Türkiye Kalkınma Bankası aracılığıyla özel perakende bankalar/leasing şirketleri tarafından KOBİ lere kullandırılacak olan 100 milyon ABD$ tutarında bir toptan kredi hattı ; (ii) Ziraat Bankası tarafından perakende banka olarak doğrudan KOBİ lere kullandırılacak olan 200 milyon ABD$ tutarında bir kredi hattı; ve (iii) Vakıf Bank tarafından perakende banka olarak doğrudan KOBİ lere kullandırılacak olan 200 milyon ABD$ tutarında bir kredi hattı. Daha önce onaylanan KOBİ ler için Finansmana Erişim Projesi-I oldukça benzer amaçları ve faaliyetleri desteklemektedir, ancak aracı bankaları farklıdır (Halkbank ve TSKB). Bu iki proje, ihracatçı işletmelere orta-uzun vadeli finansman sağlayan İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi dizisi ile desteklenmektedir. Elde Edilen Sonuçlar: Proje kapsamında, 334 şirkete orta vadeli finansmana erişim imkanı sağlanmıştır. Projenin coğrafi kapsamı, özellikle Doğu ve İç bölgeler gibi yetersiz hizmet alan bölgeler olmak üzere Türkiye nin çoğu bölgesini içine almaktadır. Kredi hattı yoluyla KOBİ lere sağlanan kaynaklar, bu işletmelerin ciddi bir zorluk ile karşılaşmadan işlerini sorunsuz bir şekilde yürütmelerine ve uzun vadeli iş fırsatlarını güçlendirmelerine yardımcı olmuştur. Bu kredilerin kullanımı yoluyla 3.445 kişi için istihdam yaratıldığı tahmin edilmektedir. Uygulayıcı Kuruluşlar: TSKB, Ziraat Bankası ve Vakıf Bank. 15

Önemli Tarihler: Onay : 30 Ağustos 2010 Yürürlük: 15 Aralık 2010 Kapanış: 31 Aralık 2015 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD TEİAŞ Diğer Donörler 220 20 Toplam Proje Maliyeti 240 TÜRKİYE - ECSEE APL6 PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 220 21,8 199,7* * 15 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye, (i) ekonomik kalkınma ve sosyal istikrar için gerekli olan istikrarlı ve sürekli enerji arzını sağlamak amacıyla elektrik üretimine ve şebekelerine yatırımların çekilmesi, (ii) sınır ötesi ticarete ve AB piyasası içinde entegrasyona olanak tanıyacak entegre bir enerji piyasasının oluşturulması; (iii) arz güvenliğinin arttırılması; (iv) bölgede enerji arzı ile ilişkili çevresel durumun iyileştirilmesi; ve (v) bölgesel düzeyde rekabetin arttırılması ve ölçek ekonomilerinden yararlanılması amacıyla, istikrarlı bir düzenleme ve piyasa çerçevesi oluşturmak için 2005 yılında kurulan Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu nun (ECSEE) bir parçasını oluşturmaktadır. Banka, Güneydoğu Avrupa da enerji ticaretine ilişkin Mart 2004 tarihli Strateji Belgesi ve 27 Ocak 2005 tarihinde onaylanan ECSEE Uyarlanabilir Program Kredisi (APL) dizisi gibi çeşitli yollarla bu amaçları desteklemektedir. ECSEE APL programının amacı, öncelikli yatırımların uygulanması yoluyla Güneydoğu Avrupa da işleyen bir bölgesel elektrik piyasasının geliştirilmesini ve bu bölgesel elektrik piyasasının Avrupa Birliği dahili elektrik piyasasına entegrasyonunu sağlamaktır. Bunlar arasında; (i) elektrik piyasalarının ve (ii) elektrik üretim, iletim ve dağıtım alanlarında elektrik sistemi operasyonlarının desteklenmesi ve kurumsal gelişim/sistem geliştirme ile proje hazırlık ve uygulama faaliyetlerine teknik yardım sağlanması yer almaktadır. Türkiye ECSEE APL6 projesinin kalkınma amacı; Türkiye deki elektrik iletim sisteminin kapasitesini ve güvenilirliğini yükseltmeye ve yenilenebilir enerji kapasitesini sisteme entegre etme becerisini arttırmaya yardımcı olmaktır. APL 6, daha önce APL 2 ve 3 ün sistem güçlendirme ve genişletme alanında finanse ettiği öncelikli yatırımları desteklemeye devam etmektedir. Proje, Türkiye de istikrarlı ve güvenli bir elektrik piyasası oluşturmaya ve bölgesel ticaret koşullarını sağlamaya yönelik öncelikli yatırımları finanse etmektedir. Ayrıca, proje iç piyasa uygulamasına ve bu piyasanın Avrupa piyasası ile entegrasyonuna yönelik danışmanlık ve yatırım desteğini de sürdürecektir. Elde Edilen Sonuçlar: Trafo merkezleri ve yer altı kabloları gibi bazı öncelikli yatırımlar uygulanmaya başlamıştır. Uygulama tamamlandıktan sonra, projenin arz güvenliğinin arttırılmasına yardımcı olması, yeni kentsel gelişim alanlarına elektrik teminini sağlaması ve özellikle yenilenebilir enerjinin şebekeye sürdürülebilir bir şekilde entegrasyonu için olmak üzere iletim sisteminin geliştirilmesine yardımcı olması beklenmektedir. APL2/APL3 kapsamında başlatılmış olup APL6 kapsamında devam ettirilen toplam 6 paket (5 GIS Trafo Merkezi ve bir Açık Hava Trafo Merkezi) tamamlanmış durumdadır. Uygulayıcı Kuruluşlar: Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ). Diğer yakın ortaklar arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yer almaktadır. 16

TÜRKİYE ELEKTRİK DAĞITIM REHABİLİTASYON PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay: 19 Nisan 2007 Yürürlük: 21 Mart 2008 Kapanış: 31 Aralık 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD Türkiye Hükümeti Diğer Donörler 269.4 75 Toplam Proje Maliyeti 344.4 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 269,4 87,2 200,6 *15 Ağustos 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye hızlı bir kentleşme yaşamaktadır ve bu unun sonucunda elektrik talebi artmaktadır. Aynı zamanda, elektrik dağıtım yatırımları sistem ihtiyaçlarına ayak uyduramamıştır. Daha fazla yatırıma ve sistem verimliliğine duyulan ihtiyaç karşısında, dağıtım şebekesi rehabilite edilmektedir ve güçlendirilmektedir, ve özel sektör katılımı teşvik edilmektedir. 2008 yılına kadar 20 bölgesel dağıtım şirketi tarafından işletilen elektrik dağıtım şirketi Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi nee (TEDAŞ) aitti. Bölgesel dağıtım şirketlerinin hepsi şu anda özelleştirilmiş durumdadır ve bunların özel sektör sahipleri dağıtım sisteminin yönetimini ve işletmesini kademeli olarak devralmaktadır. Projenin amacı, elektrik dağıtım şebekesi rehabilitasyon ve genişletme programının uygulanmasını destekleyerek Türkiye deki tüketicilere elektrik arzının güvenilirliğini arttırmaktır. Proje, Banka nın şu anda Türkiye deki elektrik sektörüne yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve elektrik iletim ve dağıtım alanlarında sağlamakta olduğu genel desteğin bir parçasıdır. Proje; (i) orta ve yüksek voltaj dağıtım şebekesinin rehabilitasyonunu ve genişletilmesini ve (ii) uygulamanın denetlenmesi ve performansın izlenmesi hususlarında teknik yardım sağlanmasını desteklemektedir. Böylece, Proje, kritik alanlardaki dağıtım sisteminin geliştirilmesine destek olacak, arz kesintilerini azaltacak, kapasiteyi arttıracak ve özelleştirme potansiyelinin arttırılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, yatırımlar, dağıtım şebekesinin güvenlik yönetmeliklerine daha uygun hale gelmesini sağlayacaktır. Elektrik Dağıtım Elektrik Kesintilerinin Sayısındaki Azalma (2006-2010) Elektrik Dağıtım Tahsilat Verimliliğinde Artış (2006-2010) Elde Edilen Sonuçlar: Proje kapsamında hedeflenen 8 bölgesel dağıtım şirketine bağlı tüketicilerin yaşadığı elektrik kesintilerinin sayısında ve süresinde azalma Proje kapsamında hedeflenen 8 bölgesel dağıtım şirketinde tahsilat verimliliğinde artış Artan talebe cevap vermek için hedeflenen bölgelerde hizmete konulan yeni yük kapasitesi Uygulayıcı Kuruluşlar: Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAS). Kilit kalkınma ortakları arasında, paralel olarak benzer bir projeyi finanse eden AYB yer almaktadır. 17

Önemli Tarihler: Onay: 22 Mayıs 2008 Yürürlük: 19 Haziran 2008 Kapanış: 30 Haziran 2013 TÜRKİYE - İHRACAT FİNANSMANI ARACILIK KREDİSİ ( EFIL IV) PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD 854 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 854 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 854 571 283 *04 Mart 2012 itibariyle geçerli döviz kuru kullanılmıştır. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Dünya Bankası 1999 yılında birinci İhracat Finansmanı Aracılık (EFIL) projesi ile, ihracat şirketlerine orta vadeli finansman sağlamak üzere Türk finans sektörüne uzun vadeli kaynaklar sağlamaya başlamıştır. İhracatçı şirketler üzerindeki odaklanma, Türk Lirası cinsinden orta vadeli faiz oranları çift rakamlı olduğundan ve bu sebeple yerel kurda borçlanma orta vadeli finansman için cazip olmadığından dolayı, bunların döviz cinsinden borçlanma riskini karşılayabilmelerini sağlamıştır. Finansmana erişimdeki iyileşmelere rağmen, orta vadeli finansman henüz yeterince gelişmemiştir ve bu durum işletmelerin yatırımlarını ve finansal planlamalarını kısıtlamaktadır. Dördüncü EFIL projesi kriz Türkiye de kendini göstermeye başlarken hazırlanmıştır ve proje ihracatçılara yönelik orta vadeli finansmanın geliştirilmesinde bankacılık sektörünü desteklemeye devam etmektedir. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası na (TSKB) sağlanan 290 milyon ABD$ eşdeğerinde ve Türk Eximbank a sağlanan 292 milyon ABD$ eşdeğerinde birer kredi ile desteklenmektedir. Proje Kurul tarafından Nisan 2008 de onaylanmıştır ve kullanımlar 2009 mali yılında başlamıştır. Nisan 2011 de, proje etkilerinin daha da arttırılması amacıyla TSKB ye sağlanacak 305 milyon ABD$ eşdeğerinde bir ek kredi onaylanmıştır. EFIL IV, Türkiye deki orta ölçekli ihracatçılara sağlanan çok başarılı bir kredi hattı dizisinin dördüncüsünü oluşturmaktadır. Banka, likidite koşullarının iyileştiği ve makroekonomik koşulların istikrara kavuştuğu bu onyılın ortalarında KOBİ segmentini de kapsamına almıştır ve iki benzer proje ile (KOBİ ve KOBİ II) Türkiye, deki KOBİ lere yönelik orta vadeli finansmanı desteklemektedir. Projenin amacı; ihracatçı şirketlerin orta-uzun vadeli yatırım ve orta vadeli işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak ve finansal aracılığı derinleştirmektir. Proje üç bileşene sahiptir: (i) TSKB ye sağlanan 595 milyon ABD$ eşdeğerindeki bir kredi hattı. TSKB, uygun özel sektör ihracat şirketlerine ikraz edilmek üzere katılımcı finansal aracılara orta vadeli finansman sağlamaktadır. (ii) Eximbank a sağlanan 288 milyon ABD$ eşdeğeri bir kredi hattı. Eximbank bu kaynak ile uygun ihracatçılara kredi sağlamaktadır. (iii) Eximbank ın daha iyi risk yönetimi için kapasite oluşturma çalışmalarını desteklemek üzere sağlanan 4 milyon ABD$. Elde Edilen Sonuçlar Hedef şirketlerin ihracatı EFIL II kapsamında yüzde 117, EFIL III kapsamında yüzde 95 artmıştır (Türkiye genelindeki ortalama ihracat artışı %81 dir). EFIL IV te, ortalama katılımcı şirket sektöründen 6.5 puan daha iyi performans göstermiştir. Katılımcı olmayan şirketler ile karşılaştırıldığında, EFIL III katılımcı şirketlerinin yeni ürünler geliştirme, çevresel yönetim uygulamalarını geliştirme ve yeni ihracat pazarlarına girme yatkınlıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Proje uygulaması oldukça ilerlemiştir: projeye toplam on finansal aracı katılmıştır ve başlangıçta mevcut olan kaynakların üçte ikisi kullandırılmıştır. Haziran 2011 itibariyle bir adet tahsili gecikmiş kredi bulunmaktadır ve kullandırılan kredi tutarının yüzde 0,1 ini oluşturmakatdır. Küresel kriz sebebiyle, krediler yatırım finansmanından işletme sermayesi finansmanına doğru bir geçiş sergilemiştir. EFIL Yeni Ürünler, Çevresel Yönetim ve Yeni İhracat Pazarları ( irketlerin % si) Yeni Ürün Daha İyi Çevr. Yön. Yeni İhr. Paz. Uygulayıcı Kuruluşlar: Türk Eximbank ve TSKB. Kontrol ir. EFIL ir. 18

TÜRKİYE İSTANBUL DEPREM RİSKİNİ AZALTMA VE ACİL DURUM HAZIRLIK PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay: May 26, 2005 Yürürlük: 03 Şubat 2006 Kapanış: 31 Aralık 2014 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir * Finansör Finansman IBRD 550.0 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 550.0 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan IBRD 550.0 393.3 Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. İSMEP projesi kapsamında Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (CEB) paralel finansman sağlamaktadır. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye depremlere karşı oldukça hassas bir ülkedir. 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde 17.000 in üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. Depremin ekonomik etkisi yaklaşık 5 milyar dolar, yani GSMH nin yaklaşık %2.5 i kadardır. İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunması, yüksek nüfusu ve ticari/sanayi yoğunluğundan dolayı depreme karşı özellikle hassastır. Eğer İstanbul yakınlarında bir deprem olursa, bu depremin insanlar üzerindeki etkileri ve sosyal, ekonomik, ve çevresel etkileri Marmara Bölgesi ndeki depremden çok daha fazla olacaktır; çünkü İstanbul Türkiye nin sadece finans, kültür ve sanayi merkezi değil, aynı zamanda 15 milyon insanın yaşadığı ve kıtalar arası öneme sahip bir noktasıdır. İstanbul un sosyal, ekonomik ve finansal hayatında bir kesinti yıllarca hissedilecektir. Projenin amacı, afet yönetimine ve acil durum müdahalelerine yönelik kurumsal ve teknik kapasitenin geliştirilmesi, kritik kamu binalarının depreme karşı güçlendirilmesi ve bina yönetmeliklerinin daha iyi uygulanmasını sağlayacak önlemlerin desteklenmesi yoluyla İstanbul şehrinin olası bir depreme karşı hazırlık durumunu iyileştirmektir. Elde Edilen Sonuçlar: 663 kamu binası depreme karşı güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir Güçlendirilen veya yeniden inşa edilen okullar yaklaşık 750.000 den fazla öğrenciye ve öğretmene hizmet vermektedir. Güçlendirilen veya yeniden inşa edilen hastaneler/klinikler yılda yaklaşık 1 milyon hastaya hizmet vermektedir. Yedek Afet Yönetim Merkezi faaliyete geçmiştir ve İstanbul Valiliğinin ana Afet Yönetim Merkezi nin inşaatı tamamlanmıştır. Türkiye de bir ilk olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı nın yetkisi altında İstanbul daki kültürel miras niteliğindeki binaların dijital bir envanteri çıkarılmıştır ve İstanbul da üç adet tarihi binanın güçlendirilmesine ve korunmasına ilişkin projeler hazırlanmıştır. Kamuoyu Bilinçlendirme ve Semt Gönüllüleri programları kapsamında 350.000 kişi afete hazırlık konusunda eğitilmiştir ve tahmini olarak 5 milyon kişiye sosyal ve genel medya yoluyla ulaşılmıştır. Uygulayıcı Kuruluş: Proje Koordinasyon Birimi yoluyla İstanbul İl Özel İdaresi. Bina Sayısı ISMEP -Güçlendirilen/Yeniden İnşa Edilen Kamu Binaları 800 600 400 200 418 663 0 0 2004 2006 2008 2010 2012 2014 19

Önemli Tarihler: Onay : 29 Kasım 2005 Yürürlük: 7 Mart 2006 Kapanış: 31 Aralık 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD Türkiye Hükümeti TÜRKİYE - GAZ SEKTÖRÜ GELİŞTİRME PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 325 388 Toplam Proje Maliyeti 713 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 325 84,2 240,8 *5 Mart 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye nin çok sınırlı yurt içi doğal gaz rezervine sahiptir ve Türkiye de kullanılan doğal gazın % 98 i halihazırda yurt dışından ithal edilmektedir. 1987 yılında ilk kullanılmaya başlandığından bu yana Türkiye deki doğal gaz tüketimi yıllık ortalama % 24 düzeyinde bir artışla hızlı bir şekilde yükselmiştir özellikle çevresel açıdan sürdürülebilir olmayan yerli linyitin kullanımını azaltmanın bir yolu olarak. Gazın en büyük kullanıcısı elektrik üretim sektörü (yüzde 51) olmakla birlikte, sanayide (yüzde 32) ve konutlarda (yüzde 17) da kayda değer miktarlarda gaz kullanılmaktadır. Kentleşmenin artması ve bunun sonucunda elektriğe ve ısınmaya duyulan talebin yükselmesi ile birlikte, doğal gaz talebinin orta vadede hızla büyümeye devam etmesi beklenmektedir. Türkiye gaz arzını özellikle Rusya dan -bir tanesi Bulgaristan üzerinden ve diğeri de Karadeniz in altından geçen iki boru hattı ile- elde etmektedir. İran (boru hattı ile), Azerbaycan (boru hattı ile), Cezayir ve Nijerya ile spot tedarikçiler (sıvılaştırılmış doğal gaz LNG şeklinde) Türkiye ye gaz sağlayan diğer ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye 2010 yılında 38 milyar metreküp doğal gaz ve LNG ithal etmiştir. Benzersiz coğrafi konumu nedeniyle, Türkiye, Avrupa ana kıtasına gaz ihracatında önemli bir gaz geçiş ülkesi olarak son derece iyi bir yere sahiptir. Büyüyen yurt içi gaz talebine ek olarak, Türkiye nin bir geçiş ülkesi olarak bu rolünün, orta vadede doğal gaz piyasası ekonomisine yön verme olasılığı yüksektir. Projenin amacı, kritik derecede ihtiyaç duyulan gaz depolama ve şebeke altyapısını oluşturmak ve BOTAŞ a mali açıdan sürdürülebilir ve ticari bir şekilde yönetilen bir şirket olarak işletme faaliyetlerini güçlendirmesinde destek sağlamak suretiyle Türkiye deki gaz arzının güvenilirliği ve istikrarının arttırılmasıdır. Projenin şu bileşeni bulunmaktadır: (i) Yeraltı gaz depolama tesisi: Gaz depolama tesisi, Orta Anadolu nun güneyinde bir tuz gölü olan Tuz Gölü yakınlarında bir yer altı tuz oluşumu içinde yer alacaktır. Tesis tamamlandığında, yaklaşık 960 milyon metre küp işleyen ve 460 milyon metre küp tampon gaz kapasitesine sahip olacaktır. Tesisin, 20 gün boyunca günde 40 milyon metre küp gaz sağlama kapasitesi olacak ve 25 günlük bir süre boyunca günde 30 milyon metre küp oranında gazın tesise yeniden doldurulması mümkün olacaktır. (ii) Şebekenin Genişletilmesi: Proje, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ) için Erzincan kompresör istasyonunu finanse edecektir. Bu istasyona, var olan ve yeni kaynaklardan Türkiye ye ithal edilmesi beklenen artan miktarlarda gazın iletilmesinde ihtiyaç duyulmaktadır. (iii) Proje Sahibinin mühendislerine yönelik teknik danışmanlık desteği ve çevresel izleme çalışmaları. Elde Edilen Sonuçlar: Proje teknik bakımdan ve satın alma bakımından oldukça yenilikçi ve zorludur; dolayısıyla ihale aşamasının tamamlanması başlangıçta öngörülenden çok daha fazla zaman almıştır. Bununla birlikte, ihaleler tamamlanmış durumdadır ve inşaat çalışmaları kısa süre önce başlamıştır. Depolama projesinin tamamlanması 8 yıl alacaktır, Erzincan kompresör istasyonu ise 18 ayda inşa edilecektir. Proje tamamlandıktan sonra, Türkiye nin Tuz Gölü sahasında depolama kapasitesini genişletmeye devam etmesi beklenmektedir -10-12 milyar metreküp depolama potansiyeli mevcuttur. Depolama projesi, özellikle talebin en yüksek seviyeye ulaştığı kış aylarında Türkiye nin gaz arz güvenliğini arttırmasına yardımcı olacağından, al ya da öde koşullu sözleşmelerden doğabilecek cezaları önleyeceğinden ve yeni transit kapasiteleri geliştireceğinden dolayı kritik öneme sahiptir. Tuz domlarında gaz depolama nispeten nadir görülen bir uygulamadır ve örneğin ABD gibi çok az ülke bu gibi tesislere sahiptir. Uygulayıcı Kuruluş: Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ). 20

TÜRKİYE SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM VE SOSYAL GÜVENLİK REFORMU PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay: 11 Haziran 2009 Yürürlük: 29 Eylül 2009 Kapanış: 31 Temmuz 2013 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD 75,1 Türkiye Hükümeti Diğer Donörler Toplam Proje Maliyeti 75,1 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 75,1 25,1 50,0 *28 Şubat 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: 2003 yılında Türkiye Hükümeti, Türkiye nin sağlık göstergelerini diğer orta gelirli ülkeler ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri ile aynı seviyeye getirmek amacıyla tasarlanan 10 yıllık bir sağlık reformu girişimi olan Sağlıkta Dönüşüm Programını başlattı. Programın başlatıldığı zaman, Türkiye nin sağlık finansman sistemi, verimsizliğe ve eşitsizliğe katkıda bulunan dağınık bir yapıya sahipti ve yoksulların sigortalılık oranı çok düşüktü. Kırsal bölgelerde sağlık hizmetleri çok pahalıydı ve erişlim zordu. Dünya Bankası, Hükümet in Sağlıkta Dönüşüm Programını iki aşamalı bir yaklaşım ile desteklemektedir. Birinci aşama, Sağlıkta Dönüşüm Projesi yoluyla, aile hekimliği modelinin uygulamaya konulmasını desteklemiş ve Sağlık Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu nda sağlık sigortası kapsamının genişletilmesine ve aile hekimliği hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik kapasite oluşturulmasına yardımcı olmuştur. İkinci aşama, devam etmekte olan Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesi yoluyla, hastane özerkliğini arttırmayı, aile hekimliği hizmetlerini yaygınlaştırmayı, ve performans yönetimi ile performansa dayalı ödeme girişimlerini daha da güçlendirmeyi amaçlayan reformları desteklemektedir. Proje, teşvikleri sonuçlar ile ilişkilendiren ve bulaşıcı olmayan hastalıkların erken teşhisi ve kontrolü ile Türkiye deki yetişkin nüfus içinde sağlıklı davranışların teşviki üzerinde odaklanan hizmetlerin sunumu için birinci basamak sağlık çalışanlarına performansa dayalı teşvikler verilmesini amaçlayan bir bileşen içermektedir. Elde Edilen Sonuçlar: 2003 yılında nüfusun en düşük gelirli onda birlik diliminin %24 ü sağlık sigortasına sahip iken, 2009 yılında bu oran %81 e yükselmiştir. 2003 yılında 15 pilot ilde aile hekimliğine kayıtlı nüfus sıfır iken, 2010 yılında nüfusun tamamı kayıtlıdır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinden yararlanma düzeyi yükselmiştir; 2008 yılında kişi başına poliklinik ziyareti 2,5 iken, 2010 yılında bu rakam 2,7 ye yükselmiştir. HTP Hassas Gruplar Arasında Sağlık Sigortası Kapsamı Aile hekimliğinin uygulandığı illerde hastaların birinci basamak sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2004 yılında yüzde 69 iken 24 2009 yılında yüzde 83 e yükselmiştir. Kamu hastanelerinde hastaların sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2003 yılında yüzde 41 iken, 2010 yılında yüzde 75 e yükselmiştir. Sosyal güvenlik sistemleri birleştirilmiştir ve tüm kamu hastaneleri 2003 2009 Sağlık Bakanlığı na devredilmiştir; böylelikle insanlar nerede tedavi olacaklarını kendileri tercih edebilmektedirler. Uygulayıcı Kuruluşlar: Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu. En yoksul onda birlik dilim içinde sağlık sigortası olan nüfus oranı 81 21

TÜRKİYE TAPU VE KADASTRO MODERNİZASYON PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay : 11 Mayıs 2008 Yürürlük: 13 Ağustos 2008 Kapanış: 30 Eylül 2013 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir*: Finansör Finansman IBRD Borçlu 203 7.10 Toplam Proje 210.10 Maliyeti Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD Doları *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 203 69 127,3 * 3 Mart 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye nin Dokuzuncu Ulusal Kalkınma Planı, istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye öngörmektedir. Hükümet in programı, kaliteli kamu hizmetlerinin sunulmasına ve yatırım ortamı reformlarının devam ettirilmesine vurgu yapmaktadır. Hükümet hizmetlerin iyileştirilmesi, çevrenin korunması ve acil durum hazırlık durumunun ve afet riski azaltma çalışmalarının arttırılması için e-devlet sistemlerini hayata geçirmeyi amaçlamaktadır. Etkili ve etkin bir kadastro ve tapu sistemi, planlayıcılar ve yatırımcılar için doğru ve güvenilir altlık haritalar, mekansal veriler ve gayrımenkul bilgileri sağlayarak Hükümet in bu alanlardaki stratejisi için bir köşe taşı oluşturmaktadır. Türkiye nin kadastro ve tapu sistemi makul derecede etkilidir ve gayrımenkul işlemlerinin tescili büyük tapu müdürlüklerinde hızlı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Ancak, Avrupa ülkelerindeki hizmet düzeylerine ulaşmak için modernleştirilmesini sağlamak için, sistemin sürekli olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Bazı kadastro ve tapu müdürlüklerindeki mevcut manuel sistemlerin bilgisayarlı hale getirilmesi ve kağıt belgelerin e-devlet uygulamalarını destekleyebilecek ulusal bir ağa bağlantısının, tutarlılığının ve doğruluğunun arttırılabilmesi için sayısallaştırılması gerekmektedir. Vergilendirme amaçlı gayrımenkul değerleme yöntemlerinin AB deki benzer sistemlerin seviyesine çıkarılması ve bu alandaki kurumsal sorumlulukların gayrımenkul değerleme kılavuzlarına ve şikayet prosedürlerine yönelik bir çerçeve sağlamak üzere açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Uluslararası standartlara uygun olarak daha geniş gayrımenkul değerleme fonksiyonlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Projenin amacı, Hükümet in e-devlet gündemindeki ilerlemesini desteklemek için, tapu ve kadastro hizmetlerinin etkililiğini ve etkinliğini arttırmaktır. Bu amaca ulaşmak için, proje şu hedefleri desteklemektedir: (i) kadastro haritalarının, sayısal kadastro ve tapu bilgilerini destekleyecek şekilde yenilenmesi ve güncellenmesi; (ii) halkın ve özel kuruluşların tapu ve kadastro bilgilerine erişiminin arttırılması (iii) tapu ve kadastro müdürlüklerinde müşteri hizmetlerinin iyileştirilmesi; (iv) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü nde (TKGM) insan kaynakları kapasitelerinin geliştirilmesi; (v) gayrımenkul değerlemesinde en iyi uluslararası uygulamaların kullanılmaya başlaması için gerekli politikaların geliştirilmesi ve kapasitenin oluşturulması. Elde Edilen Kilit Sonuçlar: Geliştirilen teknoloji ve TKGM tarafından uygulamaya konulan kadastro yöntemlerinin istişareye dayalı yapısı sayesinde mahkemelerdeki kadastro ihtilafları yüzde 4 ten yaklaşık yüzde 2,5 e düşmüştür (yıllık işlemlerin yüzdesi olarak). Yenilenen parseller için bu oran daha da düşüktür (yüzde 0,3)Verilerin teslim süresi 1 haftadan 2 saate düşürülmüştür. Başlangıçta hiçbir kurum sayısal kadastro verilerine erişemez iken, şu anda 45 kurum bu verilere erişebilmektedir. Yaklaşık 1,4 milyon parsel sayısal formatlara göre güncellenmiştir. Eylül 2010 itibariyle 14.9 milyon ABD$ olan kullandırımlar Mart 2012 de 69 milyon ABD$ a ulaşmıştır. Uygulayıcı Kuruluşlar: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM). Kilit Kalkınma Ortakları: Banka ekibi, Gıda ve Tarım Örgütü nden (FAO) uzmanlar ile yakın bir işbirliği içerisinde çalışmaktadır. 22

Önemli Tarihler: Onay : 23 Haziran 2005 Yürürlük: 18 Mayıs 2006 Kapanış: 31 Aralık 2014 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD Türkiye Hükümeti Diğer Donörler TÜRKİYE BELEDİYE HİZMETLERİ PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 515 70 Toplam Proje Maliyeti 585 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 515 276 257,5 *3 Mart 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Şu anda Türkiye deki nüfusun % 70 i kentlerde yaşamaktadır. Bu yüksek kentleşme oranı, su, sanitasyon ve katı atık yönetimi de dahil olmak üzere temel belediye hizmetlerine talebi arttırmaktadır. Uluslararası standartlarla uyumlu kaliteli belediye hizmetleri sunabilmek için yerel düzeyde yüksek oranda yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Projenin amacı, seçilen belediyelerde sürdürülebilir belediye hizmetlerini desteklemektir. Bu amaca ulaşabilmek için, proje: i) çevre ile su, atık su ve katı atık yönetim hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi doğrultusunda belediye altyapısının geliştirilmesine; ii) belediye şirketlerinin mali durumunun ve operasyonel verimliliğinin güçlendirilmesine; ve iii) İller Bankası nın (İB) kurumsal anlamda güçlendirilmesine destek sağlamaktadır. Proje sonucunda, su, atık su ve katı atık yatırımlarının çevre ve insan sağlığını iyileştirmesi ve böylelikle vatandaşlara daha güvenli ve güvenilir belediye çevre hizmetlerinin sunulmasını sağlaması beklenmektedir. İller Bankası nın finansal ve bankacılık kapasitesi çok daha güçlenerek, daha geniş bir belediye reform programına daha etkin bir şekilde yardımcı olacak ve kaynakların daha etkili bir şekilde tahsis edilmesini sağlayacaktır. Elde Edilen Sonuçlar: Hedeflenen şehirlerde su kayıpları önemli ölçüde azaltılmıştır. 2011 sonu itibariyle Asat ta (Antalya) su kayıpları %52 den %35 e, Kütahya da ise %69 dan %35 e düşürülmüştür. Ülkenin çeşitli bölgelerindeki 8 şehirde yaşayan 870.000 den fazla nüfus, ilk kez belediye su şebekesine bağlanmıştır. Kanalizasyon hizmetleri bazı şehirlerde ciddi bir şekilde artmıştır. Ilıca da, kanalizasyon şebekesine bağlı şehir nüfusunun yüzdesi 2006 yılında yüzde 40 iken, proje kapsamında yapılan yatırımlar sayesinde 2011 yılında yüzde 100 e çıkmıştır. Gelibolu ve Bergama da, yıllık toplam 54.000 ton kapasiteye sahip katı atık düzenli depolama tesisleri kurulmuştur. İller Bankası proje yönetim ekibine sağlanan eğitimin adam-gün rakamı 2011 sonu itibariyle 231 den 390 a yükseltilmiştir.. Uygulayıcı Kuruluş: İller Bankası. 23

TÜRKİYE ÖZEL SEKTÖR YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ENERJİ VERİMLİLİĞİ PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay : 28 Mayıs 2009 (Ek Kredi Onay Tarihi: 22 Kasım 2011) Yürürlük: 12 Ağustos 2009 (Ek Kredi Yürürlük Tarihi: 19 Ocak 2012) Kapanış: 31 Aralık 2016 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD Diğer Donörler (Temiz Teknoloji Fonu) 1.000 100 Borçlular (TKB ve TSKB) 700 Toplam Proje Maliyeti 1.800 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$*: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 1.100 607 503 *15 Mart 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye, linyit dışında yeterli yerli enerji kaynaklarına sahip değildir ve elektrik üretiminin çoğunluğunu ithal doğal gaz ile gerçekleştirmektedir. Türkiye nin ithal yakıtlara olan bağımlılığını ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için, Hükümet özel sektörü ülkenin yüksek düzeydeki yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmaya teşvik etmektedir. Bunlar temel olarak hidro ve rüzgardan oluşmaktadır, ancak jeotermal, biyokütle ve güneş gibi daha küçük kaynaklar da mevcuttur. Hükümet e yardımcı olmak için, Dünya Bankası 2004 yılında, özel bir banka olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve bir kamu bankası olan Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) tarafından uygulanan bir Yenilenebilir Enerji Kredisi sağlamıştır. Devam etmekte olan proje, bir önceki projenin devamı niteliğindedir ve daha geniş bir faaliyet yelpazesini kapsamaktadır. Enerji verimliliği ile ilgili alt projeleri finanse etmektedir ve yenilenebilir enerji teknolojilerini ve enerji verimliliğini destekleyen Temiz Teknoloji Fonu ndan imtiyazlı finansman da içermektedir. Proje Eylül 2011 de yeniden yapılandırılarak çevresel koruma önlemleri kapsamı, bir nehir üzerinde inşa edilen çoklu hidroelektrik santral projelerinin kümülatif çevresel etkisinin değerlendirilmesini de içerecek şekilde genişletilmiştir. Ayrıca, projenin fon tahsisi, ileri yenilenebilir enerji teknolojileri ve enerji verimliliği yatırımları üzerinde daha fazla odaklanılmasını teşvik etmek için yeniden düzenlenmiştir. Yeniden yapılanmdırma sonrasında 500 milyon ABD$ tutarında bir ek finansman 22 Kasım 2011 tarihinde onaylanmıştır. Projenin amacı özel sektör mülkiyetindeki ve işletmesindeki yerli yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji üretimini arttırmaya, enerji verimliliğini arttırmaya ve bu şekilde sera gazı emisyonlarını azaltmaya yardımcı olmaktır. Elde Edilen Sonuçlar: Projenin, yerli enerji kaynaklarının kullanımı yoluyla Türkiye nin enerji arz güvenliğini arttırması beklenmektedir. Aynı zamanda, yeni fosil yakıtlı santrallerin yapımı yerine yenilenebilir ve enerji verimli tesislerin inşası yoluyla sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olması beklenmektedir. Hidroelektrik santrallerin (yeni üretim tesislerinin çoğu hidroelektrik santraldir) kurulduğu yerler genellikle uzak, dağlık ve yoksul bölgeler olduğundan dolayı, projenin uzak ve yoksul bölgelerde nispeten daha fazla istihdam yaratması beklenmektedir. Bugüne kadar BRD ve CTF kaynaklarından toplam kapasitesi 905 MW ı bulan yaklaşık 33 yenilenebilir enerji projesi finanse edilmiştir ve inşa halindedir. Çoğunluğu hidroelektrik projesi olmakla birlikte, proje aynı zamanda 4 rüzgar projesini finanse etmektedir ve 1 jeotermal projesi inceleme aşamasındadır. Ayrıca, bugüne kadar 17 adet enerji verimliliği finanse edilmiştir bunlar kağıt, petrokimya, plastik ve demir-çelik gibi sektörlerdedir. Bugüne kadar finanse edilen projelerin yılda 3,1 milyon ton sera gazı emisyon azaltımı sağlaması beklenmektedir. Dokuz küçük HES (10 MW dan küçük), 4 rüzgar ve 17 enerji verimliliği projesi için CTF finansmanından yararlanılmıştır. Uygulayıcı Kuruluşlar: Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB). Diğer kilit kurumlar arasında; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı yer almaktadır. Kilit Kalkınma Ortakları arasında, enerji verimliliği ile ilgili teknik yardım sağlayan UNDP, AFD ve KfW yer almaktadır. 24

TÜRKİYE DEMİRYOLLARI YENİDEN YAPILANDIRMA PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 Önemli Tarihler: Onay : 9 Haziran 2005 Yürürlük: 19 Haziran 2006 Kapanış: 30 Haziran 2012 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir: Finansör Finansman IBRD Türkiye Hükümeti Diğer Donörler 184,7 36,3 Toplam Proje Maliyeti 221 Dünya Bankası kullandırımları, milyon Euro*: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 189,7 118,3 71,4 *14 Temmuz 2011 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Türkiye nin, Avrupa ve Asya arasında bir köprü olarak jeopolitik konumu, ulaşım sektörünün bölgenin ekonomik kalkınması açısından son derece önemli bir yere sahip olmasına yol açmaktadır. Türkiye, hem bir geçiş ülkesi hem de yük taşımacılığında bir çıkış ve varış noktası olarak rolü ulaştırma üzerindeki odağı oldukça önemli kılmaktadır. Ulaştırma sektörünün yeniden yapılandırılması iki sebepten dolayı oldukça zorludur: (i) (i) en ideal ulaşım yöntemlerinin dağılımı ve demiryollarının geleceği ile ilgili stratejik kararların alınması gerekmektedir ve (ii) Türkiye nin yakın gelecekte AB ye girmesinin kolaylaştırılması amacıyla, TCDD nin yeniden yapılandırılmasının kapsam ve hızı, AB müktesebatına uygun olarak dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Proje, bir Uyarlanabilir Program Odaklı Kredi (APL) Programının ilk aşamasını oluşturmaktadır ve amacı demiryolu faaliyetlerinin mali sürdürülebilirliğinin, verimliliğinin ve etkililiğinin iyileştirilmesidir. Projenin spesifik amaçları şunlardır: (i) Kapasite artırımı ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi yoluyla Mersin-Toprakkale ve Yenice-Boğazköprü hatlarında demiryolu faaliyetlerinin etkililiğini arttırmak; ve (ii) zarar ederek işleyen kamu hizmetleri ve altyapı erişim fiyatlandırması için finansal açıdan sürdürülebilir sözleşme düzenlemelerinde deneyimin geliştirilmesi yoluyla TCDD yeniden yapılandırmasına zemin hazırlamaktır. Elde Edilen Sonuçlar: İlerleme sınırlı düzeyde olmuştur, ancak demiryolu hatlarının modernizasyonuna ilişkin faaliyetler 2009 yılının sonlarında başlamıştır. Demiryolu hatları üzerindeki altyapı yatırımları tamamlandığında, liman trafiğinin karayolundan ziyade daha fazlasının demiryolu ile sağlanabilmesi amacıyla, Mersin limanına gidiş/dönüş yönündeki demiryolu hatlarındaki tıkanıklığın giderilmesinde önemli faydalar sağlaması beklenmektedir. Projenin, yük trafiğini çekerek ve şebeke yoğunluğunu iyileştirerek demiryollarına finansal açıdan katkıda bulunması beklenmektedir. Proje aynı zamanda TCDD nin ticari ve piyasaya yönelik bir demiryoluna dönüşmesini desteklemektedir. Zaman içerisinde, bu durum, hem yolcu hem de yük hizmetlerinin iyileşmesini sağlayacaktır. Ayrıca, demiryollarının sübvansiyon ihtiyacını da azaltarak kamu fonlarının başka amaçlarla kullanılmak üzere serbest kalmasını sağlayacaktır. Uygulayıcı Kuruluş: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD). Kilit Kalkınma Ortakları arasında, demiryolları reformu için TCDD ye finansman sağlayan Avrupa Birliği de yer almaktadır. 25

Önemli Tarihler: Onay: 15 Mart 2005 Yürürlük: 8 Mayıs 2006 Kapanış: 31 Aralık 2011 Rakamlar milyon ABD$ olarak verilmiştir *: Finansör Finansman IBRD Türkiye Hükümeti TÜRKİYE ORTA ÖĞRETİM PROJESİ Son Güncelleme: Mart 2012 104 Toplam Proje Maliyeti 104 Dünya Bankası kullandırımları, milyon ABD$ *: Finansör Toplam Kullandırılan Kullanılmayan IBRD 104 77,5 26,5 *01 Mart 2012 itibariyle. Not: Kullanım zamanındaki döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle kullanım rakamı finansman rakamından farklılık gösterebilir. Projenin Geçmişi ve Amaçları: Nüfusun eğitim niteliklerini yükseltmek Türkiye nin en önemli önceliklerinden birisidir. İlköğretimde evrensele yakın bir okullaşma oranına ulaşılmış olmasına rağmen, orta öğretimde net okullaşma oranı hala düşüktür (%69) ve orta öğretim öğrencilere daha fazla öğrenmeleri ve çalışmaları için gerekli becerilerle yeterince donatmamaktadır. 2009 yılında gerçekleştirilen son PISA testlerinden elde edilen PISA puanlarında kayda değer iyileşmeler görülmüştür; ancak 15 yaşındaki ortalama bir Türk genci, okuma, matematik ve fen bilimleri becerilerinde ortalama OECD akranlarına göre 1 okul yılı geridedir ve Doğu bölgelerinde yeterlilik düzeyleri çok daha düşüktür. Proje 2005 yılında onaylanmıştır ve odağın güçlendirilmesi ve uygulamaya hız verilmesi amacıyla daha sonra üç kez yeniden yapılandırılmıştır. Projenin amacı, orta öğretim kurumlarında ve okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçelerdeki okullarda eğitim gören öğrencilerin öğrenme koşullarını iyileştirmektir. Proje, yeni genel ve mesleki ortaöğretim müfredat programlarının gözden geçirilmesine ve uygulanmasına yardımcı olarak, ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili donanım ve yeterlilikler sağlayarak, orta öğretimde görev alan öğretmenlere eğitim sağlayarak ve ortaöğretimdeki öğrencilere daha iyi kariyer yönlendirme ve danışmanlık hizmetleri sağlayarak Türkiye nin orta eğitim sisteminin reformunu desteklemektedir. Nisan 2010 da onaylanan yeni bir proje bileşeni (Okul Geliştirme Programı OGP), okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçelerdeki orta öğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilere hibeler sağlamakta ve bu şekilde okulların eğitimsel ihtiyaçlarının giderilmesi için ilave kaynaklar sağlamakta ve öğrencilerin öğrenme koşullarının iyileştirilmesine yardımcı olmaktadır. OGP kapsamında şu anda Türkiye nin 60 ilçesindeki 3.700 okula hibe sağlanmaktadır. Elde Edilen Sonuçlar: Bu proje kapsamında kaydedilen ilerleme öngörülenden yavaş olmuştur, ancak son birkaç ayda faaliyetlerin uygulanması hız kazanmıştır. 66 ın üzerinde genel orta öğretim programına yönelik yeni müfredat ve mesleki orta öğretim programlarına yönelik 700 ün üzerinde modül geliştirilmiştir ve uygulamaya konulmuştur. Bu müfredatlar, öğrencilerin yetenekleri ve uluslararası öğrenme standartları ile yakın bir şekilde uyumludur. Öğrencilerin ilgi ve becerilerini mevcut eğitim ve kariyer fırsatları ile bir araya getiren yeni bir web tabanlı mesleki rehberlik sistemi faaliyete geçmiştir. OGP nin birinci aşaması kapsamındaki 66 ilçede bulunan 3.500+ okulun tamamı için Okul Planları onaylanmıştır ve faaliyetler iyi bir şekilde ilerlemektedir. Aralık 2011 de dört ilave ilçedeki 160 okul daha OGP kapsamına dahil edilmiştir ve bu okullardaki hibe uygulama çalışmaları devam etmektedir. Gelişmiş müfredat, daha iyi eğitim araçları ve daha fazla motive olmuş ve kalifiye öğretmenlerden yararlanacak olan hem mesleki / teknik okullar hem de genel ortaokullardaki orta öğretim öğrencilerinin projenin doğrudan faydalanıcıları olmaları beklenmektedir. Ayrıca öğretmenler de yeni müfredat ile ilgili daha iyi eğitimden faydalanacaklardır. Okul Geliştirme Programının faydalanıcıları; okullaşma oranlarının düşük olduğu ilçelerde hibelerden yararlanan okulların öğrencileri, velileri, öğretmenleri ve yöneticileridir. Uygulayıcı Kuruluş: Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 26